New World Health 2000, Women's Health; 125. HORMON REPLASMAN TEDAVİSİNDE SON GELİŞMELER Bernd EISELE, MD Dr. Gonca OKTAY KOÇOÐLU Menopoz döneminde meydana gelen östrojen düzeylerinde düşmeler, kadının yaşam kalitesini belirgin şekilde azaltan vazomotor, ürogenital ve psikolojik semptomlar başta olmak üzere klimakterik belirtilere neden olmaktadır. Ayrıca, uzun dönemde osteoporoz, kardiovasküler hastalıklar gibi çok daha ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Östrojen replasman tedavisi, klimakterik semptomların ortadan kaldırılmasında oldukça etkilidir. Bu nedenle kadınlar tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca, günlük yaşamı etkileyen ürogenital atrofiyi ve sonucunda gelişen semptomları (idrar kaçırma, ağrılı cinsel ilişki gibi) engeller. Uzun dönemde meydana gelen yararları, tedavinin en etkili sonuçlarıdır. Östrojen replasman tedavisinin, kemiklerden mineral kaybını engellediği, osteoporotik kırık riskini azalttığı, bu nedenlerle oluşan mortalite ve morbidite oranlarını düşürdüğü kanıtlanmıştır. Bunun yanında, serum lipid/lipoprotein profili üzerine olumlu etkisi ve insülin rezistansı oluşmasını geciktirmesi nedeniyle kardiyovasküler hastalık riskini de azaltır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, Alzheimer hastalığını ve kolon kanserini de azalttığına dair veriler elde edilmiştir. Uzun dönem yararları, ancak uzun süre ve düzenli kullanımla ortaya çıkmaktadır. İyi tolere edilebilen, hasta uyumu sağlanabilen replasman tedavisi seçenekleri bulunmaktadır. Menopoz döneminden önce vücutun primer ihtiyacını karşılayan endojen östrojen kaynağı, 17b östrodioldur. Sentetik veya konjuge östrojenlere göre karaciğer üzerine oldukça az miktarda potansiyel yan etkisi (koagülasyon bozuklukları, hipertansiyon gibi) vardır. Histerektomi yapılmamış kadınlarda, östrojene bağlı endometrial hiperplazi ve kanser riski nedeniyle; hormon replasman tedavisine progesteron eklenir. Endojen progesteronların yapısına oldukça yakın olan sentetik progesteronların, östrojenin yararları üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Örneğin; didrogesteron endojen progesteronlara yapısal olarak oldukça benzeyen bir progestojendir. Endometriumu korumasının yanında 17b östrodiolun vücuda yararları üzerine hiçbir etkisi yoktur. Kimyasal olarak testosterona benzeyen progestojenlerin aksine östrojenin kardiyovasküler sistem üzerine olumlu etkilerini azaltan hatta tersine çeviren androjenik etkileri bulunmamaktadır. Östrojen replasman tedavisi, aralıklarla veya sürekli kombine olarak verilebilir. Aralıklarla kombine verilen tedavide, östrojen her gün verilirken siklusun belirli günlerinde tedaviye progestojen eklenmektedir. Sürekli kombine tedavide ise; her gün düzenli östrojen ve progestojen alınmaktadır. Yan Etkileri Östrojen replasman tedavisi, iyi tolere edilmektedir. En sık görülen yan etkileri; memelerde hassasiyet ve vajinal kanamadır. Kanama miktarı ve düzenli olup olmaması, östrojen replasman tedavisinin kabul edilmesinde en önemli faktörlerdir. Modern aralıklı kombine edilen tedavi rejimleri, az miktarda, düzenli kanama olmasını sağlamaktadır. Bu tedavi rejimlerinde, ara kanamaların meydana gelme olasılığı düşüktür. Sürekli kombine verilen tedavi rejimlerinde, çoğunlukla amenore ile sonuçlanmaktadır. Uzun dönem yararları oldukça önemli olduğu için, kadına yan etkiler hakkında gerekli danışmanlık verilerek tedaviye uyumu sağlanabilir. Östrojen replasman tedavisinin, az da olsa meme kanseri ve tromboemboli riskinde artışa neden olduğu düşünülmektedir. Bu risk artışı, sağlayacağı yararlar yanında önemsiz kalmaktadır. Demografik değişiklikler sonucunda kadınlar hayatlarının yaklaşık üçte birini menopoz sonrası dönemde geçirmektedirler. Bu dönemde, östrojen replasman tedavisinin yararları kanıtlanmıştır. Kadının yaşam süresini uzatmasının yanında yaşam kalitesini de artırdığı bilinen bir gerçektir.