DERLEME Kardiyovasküler ve Solunum Sistemi Acil Olgularına Yaklaşımlar Muharrem EROL,a Şule MELEKb a Cerrahi AD, Balıkesir Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Balıkesir b Cerrahi AD, Bingöl Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Bingöl Yazışma Adresi/Correspondence: Muharrem EROL Balıkesir Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Cerrahi AD, Balıkesir, TÜRKİYE erolmuharrem@hotmail.com ÖZET Bu derlemede; kardiyovasküler ve solunum sistemine ilişkin olarak gelişebilecek cerrahi acil olgular ile bu olguların kısaca patofizyolojisinden bahsedildi. Kardiyovasküler ve solunum sistemi fonksiyon kaybı bulguları değerlendirilerek, kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) girişimleri ile birlikte başarıyı arttırmak için yapılabilecek uygulamaların kısaca özetlenmesi amaçlandı. Anahtar Kelimeler: Kardiyopulmoner resusitasyon; hayvanlar, evcil ABSTRACT In this article, emergency cases related to cardiovasculary systems, respiratory systems and their pathophysiology were described. The loss of cardiovasculary and respiratory systems function findings are evaluated and cardiopulmonary resuscitation (CPR) with applications which could be made to increase success aimed. Key Words: Cardiopulmonary resuscitation; animals, domestic Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3):88-94 vcil hayvanların, yaşantılarının her anında kardiyovasküler ve solunum sistemine ilişkin acil müdahale ihtiyacı doğabilir. Bu durum devam ede gelen bir takım kronik hastalıklar sonucunda da gelişebileceği gibi daha çok acil gelişen travma ve patolojik olaylardan sonra oluşmaktadır. Özellikle travmalar veteriner pratikte önemli yer tutmaktadır. Travmalı bir hasta kliniğe getirildiğinde özenli bir klinik muayeneden geçirilmeli ve bütün yaşamsal parametreler ortaya koyulmalıdır. Tüm bu işlemler yapılırken hayvan özellikle solunum ve dolaşım sistemi yönünden devamlı gözlem altında tutulmalıdır. Kalp durması (kardiyak arrest- CA), solunum durması (respiratorik arrest- RA) veya her ikisinin birlikte durması (kardiyopulmoner arrest- CPA) en önemli komplikasyonlar olarak karşımıza çıkmakta ve kısa sürede tanı koyularak acil tedaviye başlanması büyük önem taşımaktadır. KARDİYO PULMONER FONKSİYON KAYBININ BULGULARI Yayına veriliş tarihi: 03.03.2016 Copyright © 2015 by Türkiye Klinikleri Kalp hareketlerinin, kan sirkülasyonunun ve solunumun aniden durması olarak tanımlanan kardiyopulmoner arrest, birçok değişik neden bağlı olarak gelişebilir. Hipoksi, metabolik bozukluklar (asit-baz ve elektrolit dengesizlikleri), travma, aşırı vagal uyarımlar, anestezi, toksinler ve çevresel etkiler (hipotermi, hipertermi), elekTurkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 88 Muharrem EROL ve ark. KARDİYOVASKÜLER VE SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARINA YAKLAŞIMLAR gulandıktan sonra tüpün açık olup olmadığı ve konumu devamlı kontrol edilmelidir. Eğer üst solunum yollarında herhangi bir obstrüksiyon mevcutsa trakeotomi yapılarak ventilasyon buradan yerleştirilen bir tüp yardımı ile devam ettirilebilir. Bunların yapılamadığı durumlarda hayvan yan olarak yatırılmalı ve baş ile boyun hafif ekstensiyon pozisyonunda tutularak dil ağızdan dışarıya hafifçe çekilmelidir.4,7,10 trik çarpmaları CPA’nın en çok karşılaşılan nedenleri arasında sayılmaktadır.1,2 Hayvanlarda CPA’nın en önemli bulguları; kalp seslerinin duyulmaması, apne, büyük arterlerden nabzın alınmaması, kapillar dolum zamanında uzama, müköz membranlardaki rengin değişmesi, pupillalarda dilatasyon, kornea’da kuruma, bilincin kaybolması, genel kas hipotonitesi, kranial sinirlerde arefleksi, palpebral ve korneal reflekslerin kaybı, EKG’de ventriküler asistoli veya fibrilasyonun izlenmesi olarak sayılabilir. Bu bulgulardan birkaçı veya tamamı bir hayvanda bulunuyor ise vakit kaybetmeden kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) girişimine başlamak gerekmektedir. 3-5 ETKİLİ SOLUNUMUN SAĞLANMASI Solunum yollarının açıklığından emin olunduktan sonra vakit kaybetmeden solunumun yeniden desteklenmesi işlemine başlanılmalıdır. Bunun için öncelikli olarak uygulanan entübasyon tüpünden %100 saf oksijen anestezi makinesi, otomatik ventilatör yada oksijen hattına bağlı bir ambu yardımıyla verilmelidir. Oksijen hattının bulunmadığı acil durumlarda ambu yardımı ile oda havası (%21 oksijen) veya ağız yoluyla entübasyon tüpüne solunum havası (%16-17 oksijen) verilebilir. Başlangıçta hastaya kısa iki kez hızlı solunum yaptırılır ve devamında dakikada 20-24 adet solunum ile devam edilir.11 Bu uygulama sırasında normalden daha fazla göğüs genişlemesine neden olacak hacimlerde hava (20-30 ml/kg canlı ağırlık) verilerek spontan ekspirasyona müsaade edilmelidir. Ekspirasyonun tamamlanmasından hemen sonra tekrar hava verilir. Fazla hacimde hava verilmesi pneumotoraksa neden olabileceğinden dolayı dikkat edilmelidir. Etkili solunumun takibi arteriyal kan gazlarından yada pulsoksimetre cihazı ile devamlı kontrol edilmelidir. Aşırı ventilasyon solunum alkolozuna yol açarken, yetersiz ventilasyonda ise solunum asidozu gelişebilmektedir.4-7 KARDİYO PULMONER RESÜSİTASYON CA ve RA sonrasında 1,5-2 dakika içinde beyinde başlayan harabiyet 3-5 dakika içinde geri dönüşümü olmayan lezyonların oluşması ile sonuçlanır. Bu yüzden kliniklerde KPR girişimi için bir ekip devamlı hazır bulundurulmalı, acil kodu oluşturulmalı ve acil kodu verildikten sonra ekip tarafından derhal KPR işleminin başlatılması sağlanılmadır. KPR için çalışacak personel sayısı 3-5 arasında olmalıdır ve her personelin ne gibi bir işlem yapacağı önceden tam olarak belirlenmelidir. KPR için havalandırması iyi yapılmış ve teknik personelin rahatça hareket edebileceği büyüklükte bir oda ayarlanmalıdır. Resusitasyonun daha etkin şekilde yapılabilmesi için gerekli olan malzemelerin ve ilaçların belli bir sistematikte klinik ortamında bu işlemin yapılacağı odada dolaplarda, saha şartlarında çalışan hekimlerde ise taşınabilir malzeme kutusu veya çantasında hazır bulundurulmalıdır.4,6,7 Hastada CPA tanımlandıktan sonra acil olarak temel yaşam desteğine başlanılmalıdır. Temel yaşam desteğinin 3 ana maddesi bulunmaktadır. Bunlar; solunum yollarının (Airway, A) açık tutulması, yeterli solunumun (Breathing, B) sağlanması ve dolaşımının (Circulation, C) devam ettirilmesidir. Bu sayede özellikle beyin, kalp, böbrek gibi vital organların yeterli perfüzyonu sağlanmış olunur.6,8,9 DOLAŞIMIN DÜZENLENMESİ Solunum başlatıldıktan sonra, temel yaşam desteğinin son basamağı dolaşımın tekrardan aktive edilmesidir. Bu işlem için en doğru pozisyon sağ tarafına veya sırt üstü yatar pozisyona hayvanı getirmektir. Bu pozisyonlarda venöz kanın kalbe dönüşü kolaylaşmaktadır. Hayvana pozisyon verildikten sonra kalp üzerine kompresyona başlamak gerekmektedir. Kalbe yapılan kompresyonun başarısı, uygulamış olduğumuz gücün kalp ve intratorasik damarlara iletilmesine bağlıdır. Etkili bir kalp masajı eksternal ve internal olmak üzere iki şekilde yapılabilir. 3,11 SOLUNUM YOLLARININ AÇIK TUTULMASI Temel yaşam desteğinin başarılı ve etkin bir şekilde yapılabilmesi için ilk önce solunum yollarının açıklığı kontrol edilmeli varsa engeller ortadan kaldırılmalı veya alternatif uygulamalar yapılmalıdır. Solunum yollarına rahat ventilasyon yapılabilmesi için ilk önce entübasyon tüpü yerleştirilmelidir. Ucunda balon olan entübasyon tüpleri bu işlem için tercih edilmelidir. Entübasyon uy- EKSTERNAL KALP MASAJI Bu işlem için silindirik, geniş göğüslü köpekler sırt üstü, dar göğüslü hayvanlar ve kediler ise sağ tarafları altta ka- Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 89 Muharrem EROL ve ark. KARDİYOVASKÜLER VE SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARINA YAKLAŞIMLAR lacak şekilde yan olarak yatırılırlar. Geniş göğüs yapısına sahip hayvanlarda kalp göğüsün en dar yerinde komprese edilirken diğer hayvanlarda ise göğüs kafesi üzerinden direkt kalp üzerine kompresyon uygulanır. Lateral pozisyonda yatırılmış olan hayvanlara 4.-5. interkostal aralık üzerinde ve kaburgaların alt 1/3’üne hastanın büyüklüğüne göre bir veya iki el ayası birleştirilerek konulur. Bu pozisyonda kollar dik olmalı ve dirsekten bükülmemelidir. Vücut ağırlığı 5 kg’dan küçük köpeklerde ve kedilerde baş ve işaret parmağı bu iş için kullanılabilir. Başparmak üstte işaret parmağı altta kalacak şekilde yan yatmış olan hayvanın göğüs kafesi kavranarak eş zamanlı düzenli basınçlar şeklinde kompresyon işlemi gerçekleştirilebilir.3,12 Silindirik göğüs yapılı hayvanlarda ise daha etkili bir kompresyon yapabilmek için sırtüstü pozisyonda yatırılan hastanın sağına ve soluna kum torbası destek amacıyla konulabilir. Pozisyon verilen ve uygun konum alan hekim tarafından dakikada ortalama 80-120 adet kompresyon uygulanır. Bir parti kompresyondan sonra derin bir inspirasyon yaptırılır ve kompresyon işlemine devam edilir. Atlarda ve sığırlarda ise sağ tarafına yatırılmış hayvanda 8. ve 10. interkostal bölgeye bir veya her iki diz koyularak dakikada 20-30 kez kalp kompresyonu yapılabilir. Tay ve buzağılarda ise iki el ayası ile eksternal kalp kompresyonu dakikada 30-40 kez yapılabilir.3,7 Eksternal kalp masajı devam ederken her parti kalp masajı sonunda suni solunum yapılmalı ve kardiyak asistoli veya ventriküler fibrilasyonu izlemek için sürekli EKG kaydı yapılmalıdır. EKG’nin olmadığı durumlarda oluşan aritmiler belirlenemeyeceği için uygun ilaç tedavisini belirlemekte oldukça güç olacaktır. Eksternal kalp masajı ile 3-4 dakika içinde bulgularda herhangi bir değişiklik olmazsa iki seçenekten biri tercih edilmelidir; reanimatif ilaçların verilmesi ve eksternal defibrilasyonun uygulaması veya, acil torakotomi yapılarak, internal kalp masajının yapılması. Elde bulunan imkanlar veya şartlar internal kalp masajına imkan vermiyor ise intrakardiyak ve intravenöz reanimatif ilaç uygulamaları yapılmalı, 15 dakikalık masajın arkasından yanıt alınamayan durumlarda ise KPR işlemine son verilmelidir. 3,4,6,7,11,12 kalp masajı yapılacak olan hayvan mutlaka entübe edilmelidir. Karar verildikten sonra hızlı bir şekilde torakotomi yapılmalıdır.6 Torakotomi için rutin cerrahi hazırlığı için zaman kaybedilmeden 3. ve 6. interkostal aralıktaki kıllar kesilerek işleme başlanır. Kılların tıraşından sonra en uygun giriş yerini belirlemek için üstte kalan ön ekstremite fleksiyon haline getirilip olecranon sternumdan daha yüksek bir seviyeye çıkarılır. Bu pozisyonda olecranon’un uç kısmı 5. interkostal aralığa isabet eder. Burası hem torakotomi hem de intrakardiyak enjeksiyon için en uygun yerdir. Deri ensizyonu sternuma doğru indirilir. Arkasından akciğerler ekspirasyon halinde iken küt uçlu bir makas yardımı ile 5-6. İnterkostal aralıktan girilir. Daha sonra kostaların arasından yapılan kontrollü ensizyonlar ile pleural boşluğa girilir. Bu esnada internal torasik arterleri korumak amacı ile pleuradaki ensizyonun distal ucu sternumun 3-4 cm dorsalinde sonlandırılır ve kostalar ekartör ile ayırt edilir. Perikardiyotomi; n.phrenicus’un altından kardiyak apekse kadar uzanan longitudinal bir ensizyonla gerçekleştirilir. Bu sayede kalp masajı daha kolay yapılır ve ventriküler fibrilasyonun asistoliden ayırt edilmesi kolaylaşır Perikardiyotomiden sonra kalbi ufak olan kedi ve köpeklerde baş ve işaret parmakları arasına alınan ventriküllere basınç yapılarak etkili bir kalp kompresyonu gerçekleştirilebilir .3,12 Kalbi orta büyüklükteki hayvanlarda; kalp, el ayası ile parmaklar arasına alınarak yapılır. Kalbi daha büyük olan hayvanlarda interkostal aralık müsaade ediyor ise iki elin ayası arasına kalp sıkıştırılabilir. İki el göğüs boşluğuna sığmıyor ise kalp bir el ayası ile kaburgalar arasına sıkıştırılarak ta kalp kompresyonu gerçekleştirilebilir. Tüm bu esnada kalbi kendi ekseni etrafında döndürmemeye ve çok fazla yukarı kaldırmamaya dikkat edilmelidir. Bu durum venöz tıkanmalara neden olabilir. Kalbe kompresyon uygularken de özellikle parmak uçları ile basınç yaparak kalbi perfore etmemeye dikkat edilmelidir.3,4,7,11,12 İNTERNAL KALP MASAJI KPR işleminde kullanılan temel ilaçlardandır. Kardiyak uyarıcı olarak α ve β adrenerjik reseptörleri uyarır. Sadece miyokard’ı uyarmakla kalmaz, perifer damarlarda vazokonstrüksiyona neden olarak diyastolik kan basıncını arttırır. Ayrıca atrioventriküler iletimi kolaylaştırır ve kontraksiyonların artmasını sağlar. Küçük dozları miyokardın oksijen tüketimini azaltır. Böylece kalp durması sırasında miyokard perfüzyonunu ve KRP İŞLEMİNDE KULLANILAN İLAÇLAR ADRENALİN Birtakım dezavantajları bulunmasına rağmen internal kalp masajı daha yüksek oranda kardiyak verim ve kan basıncı sağlamaktadır. Bunun sonucunda da serebral, miyokardiyal, periferal doku perfüzyonu en yüksek şekilde sağlanmakta ve nörolojik iyileşme daha iyi olduğundan hayata dönme şansı artmaktadır. Fakat ciddi bilgi ve teçhizat gereksimi başlıca dezavantajlarındandır.13 İnternal Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 90 Muharrem EROL ve ark. KARDİYOVASKÜLER VE SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARINA YAKLAŞIMLAR kontraktilitesini arttırarak kalbin yeniden çalışmasını sağlar. Başlangıç dozu 0,02 mg/kg’dır (İV veya intrakardiyak). Son yıllarda adrenalinin düşük dozlarda KPR uygulamasında kullanılmaya başlamasının daha etkili olduğu, fakat sonuç alınamayan olgularda ise yüksek dozda (0,2 mg/kg) uygulamanın devam ettirilmesi gerektiği bildirilmektedir. Yüksek dozda kullanılan adrenalin ventriküler fibrilasyon riskini artırırken, düşük dozda kullanılan adrenalin ise miyokardın oksijenizasyon yeteneğini arttırmaktadır.3,4,6,11,12,14 İntavenöz uygulamanın yapılmadığı durumlarda endotrakeal veya endobronchial serum fizyolojik ile dilüe edilerek 0,02 mg/kg dozunda uygulama yapılabilir.15 şiklik göstermektedir. Defibrilasyon için en alt enerji seviyesi ile başlanır ve gerekirse daha üst düzeyde enerji ile tekrarlanır. Elektriksel defibrilasyon eksternal ve internal olarak yapılabilir.7 Eksternal defibrilasyon için başlangıç dozu 7 kg’dan küçük hayvanlar için 2J/kg, 8-40 kg arasındaki hayvanlarda 5 J/kg, 40 kg’dan büyük hayvanlarda 5-10 J/kg, taylarda 1-4 J/kg’dır. İnternal defibrilasyon için ise 0,2 J/kg dozunda uygulama yapılır.3-12 EKSTERNAL DEFİBRİLASYONUN UYGULANMASI Defibrilasyon uygulanacak hayvan mutlaka EKG ile izlenmelidir. Hayvan en etkin sonucu almak için ventrodorsal pozisyona getirilmelidir. Kuru elle tutulan eksternal defibrilatörün tokaçlarına jel sürüldükten sonra bir tanesi sol 6. İnterkostal aralıkta ve sternuma yakın bir pozisyonda yerleştirilirken, diğeri sağ 4-6.interkostal aralıkta ve daha dorsale yerleştirilir. Hayvanın kilosuna göre ayarlanmış olan defibrilatör şarj edilir. Bu aşamada personelden hiç kimse hastaya, masaya veya hastayla temasta olan hiçbir malzemeye dokunmamalıdır. Operatörün seslice söyleceği hazır komutundan sonra enerji verilir. İlk deşarj etkisiz kaldığında, ilk uygulamadaki dozda bir uygulama daha yapılır. Şayet bu uygulamada yetersiz kalırsa üçüncü uygulamada doz 1,5 katı arttırılarak tekrar uygulanır. Üçüncü etkisiz deşarj sonrasında adrenalin uygulanır ve sonuç alınamayan olgularda KPR’a devam edilir.3,4,6,12 ATROPİN SÜLFAT Atropin idioventriküler ritimler ve ventriküler asistolün tedavisinde 0,02-0,04 mg/kg dozunda intravenöz olarak kullanılmaktadır.6,11,14 SODYUM BİKARBONAT Hipoksik dokularda artan anaerob metabolizmaya bağlı oluşan metabolik asidozun tedavi edilmesi için kullanım alanı bulmaktadır. Son yıllarda ise kullanımı oldukça azalmıştır. Kullanım dozu olarak 1 mmol/kg intravenöz tek doz halinde uygulanmaktadır.6,11,12,16 LİDOKAİN Ventriküler kasılmaların; ventriküler taşikardi veya ventriküler fibrilasyona dönüşmesini önlemek amacıyla 2mg/kg dozunda intravenöz olarak kullanılır.3,6,11 İNTERNAL DEFİBRİLASYONUN UYGULANMASI Torakatomi yapılmış ve EKG uygulanmış hayvanlarda gerçekleştirilir. Kuru elle yada lateks eldiven ile tutulan internal defibrilasyon kürekleri, torakotomi bölgesinden girilerek kalp perikardiyumu üzerine anterio-posteriyor olarak yerleştirilir ve temas için serum fizyolojik kullanılır. Enerji dozu belirlendikten sonra doğrudan perikardiyum üzerine yerleştirilmiş olan defibrilatör küreklerindeki düğmelere basarak defibrilasyon gerçekleştirilir. Bu işlem defibrilasyon enerjisinin dozu arttırılarak sinüs ritmi saptanıncaya kadar devam edilir.3,6,12 KİMYASAL DEFİBRİLASYON Elektriksek defibrilasyon şansının olmadığı durumlarda, Potasyum klorid (1 mEq/kg) 0,2 ml/kg veya Bretylium tosylate 25-50 mg/kg intravenöz olarak kullanıldığında kimyasal defibrilasyon sağlanabilir.7,11,12,17 ELEKTRİKSEL DEFİBRİLASYON Defibrilasyonun amacı; kalp kasındaki fibrilasyonu durdurarak kalp atımlarına normal ritmini kazandırmaktır. Bu olay elektriksel akımın kalp içinden geçirilmesi ile gerçekleştirilir. Kardiyopulmoner reanimasyon uygulanan bir hayvanda eksternal kalp masajı ve kimyasal defibrilasyonun etkili olmadığı durumlarda tek seçenek olarak elektriksel defibrilasyon uygulanır. Başarılı bir defibrilasyon için gerekli enerji miktarı hayvandan hayvana farklılık göstermektedir. Verilecek enerjinin dozu hayvanın büyüklüğüne ve mevcut durumuna göre deği- SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARI Kardiyovasküler ve solunum sistemine ilişkin gelişebilecek acil olgularına müdahalede yapılacak olan KPR’un önemli basamaklarından bir tanesi de solunum yollarının açıklığının ve solunum fonksiyonunun tekrardan başlatılabilmesine bağlıdır. Duran dolaşım sistemi yapılacak müdahale ile tekrardan başlatılsa bile solunum sistemi fonksiyonlarına kavuşturulmadığı sürece dokuların Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 91 Muharrem EROL ve ark. KARDİYOVASKÜLER VE SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARINA YAKLAŞIMLAR yeteri kadar oksijenizasyonu sağlanamayacağı için KPR işleminin başarı şansı düşecektir. KPR işlemine başlamadan önce hayvan solunum sistemi yönünden dikkatli bir muayeneden geçirilmeli ve sahibinden birtakım anemnez bilgiler alınmalıdır. Böylece devam eden bazı kronik problemler ortaya çıkarılmış olur. Bundan sonra hayvanın ağız ve burun boşluğundan başlayarak özellikle yabancı cisim, kitle, aşırı salivasyon, sekresyon ve kan pıhtılarının varlığı araştırılmalıdır. Nasal ve oral boşlukta herhangi bir patoloji yoksa farinks ve servikal trahea, son olarakta akciğerler dikkatli bir oskültasyon ile muayene edilmelidir.12,18 sonra, önce trahea ve arkasından diğer dokular uygun dikişler ile kapatılarak işlem sonlandırılır .18,20 KALICI TRAHEOTOMİ UYGULAMASI 2 ve 6. traheal halkalar arasından oluşturulur. Geçici traheotomi işlemindeki gibi şirurjikal yaklaşımdan sonra trakea üzerinde H harfi şeklinde bir ensizyon yapılır. Ensizyon tamamlandıktan sonra H’nin orta noktasında proksimal ve ventral yönlere doğru serbest hale getirilen dokular deriye dikilerek kalıcı bir açıklık oluşturulmuş olur.18,20 TRAHEOTOMİ TÜPLERİNİN BAKIMI TRAHEOTOMİ Hastaya yerleştirilen traheotomi tüpünün doğru postoperatif bakımı hastanın hayatta kalmasını sağlamak ve postoperatif komplikasyonları önlemek için hayati önem taşır.8 Bunun içinde eğer tek lümenli traheotomi tüpleri kullanılmışsa bu tüpler her 24 saatte bir değiştirilmelidir. Çift lümenli tüpler kullanılmışsa 12 saatte bir temizlenmelidir. Çıkarılan tüp kısımları antiseptik solüsyonlarla (%0,1 rivanol, povidin-iode gibi) yıkanıp serum fizyolojik ile durulanabilir. Hasta dispne ve öksürük yönünden gözlem altında tutulmalıdır. Trakea lümeninde birikebilecek yabancı atıklar ve yangısal eksudata karşı saat başı kontrol edilmelidir.18 Traheotomi acil veya efektif havayolu yönetimi için kullanılan yöntemlerden biridir. Burun delikleri ile farinksin son kısmı arasında lokalize olan ve obstruksiyona neden olan her türlü patolojide hayat kurtarıcı olabilir.19 Traheotomi geçici ve kalıcı olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Traheotomi yaptıktan sonra hastaya mutlaka oksijen takviyesi yapılmalıdır. Bunun haricinde hastayı sakinleştirmek amacıyla düşük dozda intravenöz yolla xylazine (0,3-0,4 mg/kg) ve butorphanol (0,01 mg/kg) gibi sedatif ajanlar verilebilir.18 GEÇİCİ TRAHEOTOMİ UYGULAMASI Acil uygulama olarak yapılır. Üst solunum yollarındaki patolojiler giderildikten sonra trahea tekrar eski haline getirilir. Geçici traheotomi; transversal, trakeal flap ve vertikal traheotomi olmak üzere üç şekilde yapılabilir. Tüm yöntemlerde hayvan sırtüstü gelecek şekilde yatırılır. Genel anestezi veya lokal infiltrasyon anestezisi eşliğinde işleme devam edilir. Traheanın ventral orta hattına 6-8 cm deri ensizyonundan sonra deri altı bağ dokusu ve m.sternohyoideus kası arasından traheaya ulaşılır. Transversal teknikte trahea halkalarının arasındaki annuler ligamente traheanın yarısına gelecek kadar dik ensizyon yapılır. Traheal flap tekniğinde ise traheaya ulaşıldıktan sonra U şeklinde ensizyon yapılır. Ensizyonun tabanı farinkse bakmalıdır. Buradan kaldırılan flap kendi üzerine katlandıktan sonra 1-2 dikişle sabitlenir. Vertikal teknikte ise 2-3 trahea halkası üzerine yapılan vertikal ensizyon ile tüpün geçeceği kadar bir geçit açılır, bu ensizyonun her iki tarafı yanlara doğru retrakte edildikten sonra içerisine traheotomi tüpü yerleştirilir. Fakat bu yöntemde traheotomi tüpünün nekroza neden olması ve tüp çıkarıldıktan sonra daralmanın oluşmasından dolayı çok tercih edilmez. Bu üç uygulama sonrası üst solunum yolundaki patoloji ortadan kaldırıldıktan TORAKOSENTEZ Akciğerlere bağlı solunum problemi yaşayan hayvanlarda öncelikli olarak oskültasyonla dikkatli bir şekilde muayene yapılması gerekmektedir. Akciğerlerin oskültasyonunda özellikle solunum seslerinin duyulup duyulmadığı veya akciğerler içinde eksudat veya sıvı olup olmadığı ayırt edilmelidir. Akciğer seslerinin alınamadığı durumlarda üst solunum yollarında herhangi bir patoloji yoksa pneumotoraks veya sıvı sesi alındığı durumlarda ise hematoraks ve pleural efüzyonun ayırt edilmesi gerekmektedir. Radyografik ve ultrasonografik olarak bu işlem yapılabileceği gibi, hem teşhisin konulması hem de tedavinin devam ettirilmesi için acil olarak torakosentez işleminin yapılması uygun olacaktır .18,21-24 Torakosentez işleminden önce hastaya oksijen takviyesinin yapılması oldukça yararlı olacaktır. Hasta sedasyona alınır. Torakosentez işlemi oskültasyon ve toraks radyografisi ile tespit edilen pleural efüzyonun intratorasik lokalizasyonuna göre uygulanır. Bu uygulama 1923 numara arası uygun ebattaki kelebek kanüllere bağlı üç yollu musluk ve enjektör ile yapılabildiği gibi katetere bağlanmış bir hemovak dren ya da kateter bağlı üç Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 92 Muharrem EROL ve ark. KARDİYOVASKÜLER VE SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARINA YAKLAŞIMLAR yollu musluk ve bir enjektör ile de yapılabilmektedir.12,18,23 Kedi ve köpeklerde kanül 45 derecelik bir açıyla 6.7. veya 8. intercostal aralıktan pleural boşluğa girilir. Bu esnada kosta kenarının kaudal bölgesinde lokalize olan büyük damarlara dikkat edilmelidir. Aşırı obez ve vücut kitlesi fazla olan hayvanlarda pleural boşluğa girildiğinden emin olmak için dikkatli olunmalıdır. Pleural boşluğa girildiğinde kanül, havadan şüphe ediliyorsa dorsale, sıvı birikiminden şüphe ediliyorsa ventrale yönlendirilmeli ve uygun pleural derinliğe ulaşıldığında sıvı ya da hava aspire edilmelidir. Bu esnada kanülün derin dokulara yönlendirilmesinden ve akciğeri perfore etmesinden kaçınılmalıdır. Eğer aspire edilen sıvıysa karakterini tayin etmek ve tanısı için bilateral torakosentezle elde edilen sıvı EDTA’lı bir tüpe konularak sitolojik ve biyokimyasal analizler için kullanılır. Yapılan laboratuar analiz sonuçlarına göre hastaya uygulanacak tedavi şekli belirlenir.12,18,23,25,26 En sık gözlenen komplikasyonlar pnömotoraks, pulmoner ödem, hematoraks, enfeksiyon, ve subcutan hematom gibi patolojilerdir.23 bilir. Bu tüplere yeterli drenaj sağlamak amacıyla steril teknikle açılması kaydıyla ilave üç veya dört delik daha açılabilir. İlave delikler açılırken steril teknik kullanılmasının yanı sıra bir diğer önemli husus ise açılan deliklerin büyüklüğünün tüpün çapının en fazla 1/3’ü kadar olmalıdır. Aksi takdirde tüpün dayanımı azalmakla birlikte tüpün kırılması ve kollabe olma riski artmaktadır. Torakotomi işlemi için torasik radyografiyle elde edilen ana bronşun ortalama çap büyüklüğüne eş boyutta uygun bir tüp seçilir.18,23 İşlem öncesinde lateral toraksın büyük bir kısmının tıraş ve dezenfeksiyonu yapılarak cerrahi amaçla hazırlanır. Sedasyon ve lokal intercostal anestezi uygulanır. 7. veya 8. intercostal aralıktan bistüri yardımıyla yaklaşık 2-3 cm uzunlukta bir ensizyon yapılır. İntercostal kasların göğüs boşluğuna kadar küt diseksiyonu yapılır. Torakotomi tüpü kostaların kaudal bölgesinde lokalize olan intercostal arter ve venayı travmatize etmemek için tüp kostaların kranial kenarı hizasında ilerletilir. Pleural boşluktan sıvı aspire edilecekse tüp kranio ventral, hava aspire edilecekse de tüp kranio dorsal olarak yerleştirilmelidir. Daha sonra yerleştirilen tüpün pozisyonunu kontrol etmek ve aynı zamanda torasik boşluğun değerlendirilmesini yapmak amacıyla torasik radyografisi alınır. Torakotomi tüpü interkostal kaslar ve deriye dikişle sabitlenir. Bu amaçla tütün kesesi ağzı dikişi uygulanır ve tüp üzerindende birkaç kez dikiş iplikleriyle geçilmesiyle tüpün konumu sağlamlaştırılır. Aspirasyonların iki ile altı saat aralıklarla yapılması yeterli olmaktadır.12,18,26,27 TORAKOTOMİ TÜPÜNÜN YERLEŞTİRİLMESİ Pnömotoraks, piyotoraks, hematoraks ve tekrar eden pleural efüzyon gibi büyük hacimlerde sıvı veya gaz birikimleri durumunda sağaltım amacıyla toraks boşluğuna torakotomi tüpü yerleştirilmelidir. Ayrıca acil durumlarda birden fazla torakosentez gerekiyorsa torakotomi uygulaması yapılmalıdır. Bu amaçla polyvinly chloride ya da silikon plastikten yapılan ticari tüpler kullanılabileceği gibi kırmızı plastik beslenme tüpleride kullanıla- 1. 2. 3. 4. Haskins SC. Comparative cardiovascular and pulmonary effects of sedatives and anesthetic agents and anesthetic drug selection fort he trauma patient. J Vet Emerg Crit Care 2006; 16(4):300-28. Peterson NW, Buote NJ, Barr JW. The impact of surgical timing and intervention on outcome in traumatized dogs and cats. J Vet Emerg Crit Care 2015;25(1):63-75. İzci C. Veteriner cerrahide reanimasyon. Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yayın Ünitesi. Konya; 1995. Rozanski EA, Rush JE. Kardiyak acil durumlar. In: Deprem O, Yeşildere T, eds. Köpek ve Kedilerde Acil ve Kritik Bakım Hekimliği. 1st ed. Hadımköy-İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti; 2009. p.22-64. 5. 6. 7. 8. KAYNAKLAR Kamiloğlu A, Öztürk S. İlkyardım, triaj. Transport ve İlk Müdahale. Özaydın İ, ed. Veteriner Acil Klinik (İlkyardım, Transport, İlk Müdahale). 1. Baskı. Kars; 2004. p.1-12. Fletcher DJ, Boller M, Brainard BM, Haskins SC, Hopper K, McMichael MA, et al. RECOVER evidence and knowledge gap analysis on veterinary CPR. Part 7: Clinical guidelines. J Vet Emerg Crit Care 2012;22(S1):102-31. Cihan M, Kankavi O. Kardiyopulmoner Serebrovasküler Resusitasyon (CPCR). Özaydın İ, ed. Veteriner Acil Klinik (İlkyardım, Transport, İlk Müdahale). 1. Baskı. Kars; 2004. p.230-5. Aldridge P, O’Dwyer L. Practical Emergency and Critical Care Veterinary Nursing. 1st ed. Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 93 9. Hong Kong: John Wiley & Sons; 2013. p.17. Aprea F, Martin-Jurado O, Jenni S, Mosing M. Bispectral index analysis during cardiac arrest and cardiopulmonary resuscitation in a propofol-anesthetized calf. J Vet Emerg Crit Care 2014;24(2):221-5. 10. Maton BL, Smarick SD. Updates in the American Heart Association guidelines for cardiopulmonary resuscitation and potential applications to veterinary patients. J Vet Emerg Crit Care 2012;22(2):148-59. 11. Rieser TM. Cardiopulmonary resuscitation. Clin Tech Small Anim Pract 2000;15(2):76-81. 12. Görgül OS, Topal A. Küçük hayvan pratiğinde cerrahi acil ve kritik olgu hekimliği. 1. Baskı. Bursa: UÜ Veteriner Fakültesi Yayınları; 2007. p.145-87. Muharrem EROL ve ark. 13. Alzaga-Fernandez AG, Varon J. Open-chest cardiopulmonary resuscitation: past, present and future. Resuscitation 2005;64(2):149-56. 14. Rozanski EA, Rush JE, Buckley GJ, Fletcher DJ, Boller M. RECOVER evidence and knowledge gap analysis on veterinary CPR. Part 4: Advenced life support. J Vet Emerg Crit Care 2012;22(S1):44-64. 15. Naganobu K, Hasebe Y, Uchiyama Y, Hagio M, Ogawa H. A comparison of distilled water and normal saline as diluents for endobronchial administration of epinephrine in the dog. Anesth Analg 2000;91(2):317-21. 16. Hopper K, Borchers A, Epstein SE. Acid base, electrolyte, glucose, and lactate values during cardiopulmonary resuscitation in dogs and cats. J Vet Emerg Crit Care 2014;24(2):20814. 17. Yannopoulos D, Segal N, McKnite S, Aufderheide TP, Lurie KG. Controlled pauses at the initiation of sodium nitroprusside enhanced CPR facilitate neurological KARDİYOVASKÜLER VE SOLUNUM SİSTEMİ ACİL OLGULARINA YAKLAŞIMLAR and cardiac recovery after 15 minutes of untreated ventricular fibrillation. Crit Care Med 2012;40(5):1562-9. 18. Atalan G. Solunum sistemi hastalıklarında ilkyardım ve acil müdahale. Özaydın İ, ed. Veteriner Acil Klinik (İlkyardım, Transport, İlk Müdahale). 1. Baskı. Kars; 2004. p.20812. 19. Bartoli CR, Akiyama I, Okabe K, Diaz EA, Godleski JJ. Permanent tracheostomy for long-term respiratory studies in canines. J Surg Res 2008;145(1):124-9. 20. Hedlund CS. Surgery of the upper respiratory system. In: Fossum TW, ed. Small Animal Surgery. 3rd ed. China: Elsewier Mosby; 2007. p. 817-66. 21. Schwarz LA, Tidwell AS. Alternative imaging of the lung. Clin Tech Small Anim Pract 1999;14(4):187-206. 22. Lisciandro GR. Abdominal and thoracic focused assessment with sonography for trauma, triage, and monitoring in small ani- Turkiye Klinikleri J Vet Sci Surg-Special Topics 2015;1(3) 94 mals. J Vet Emerg Crit Care (San Antonio) 2011;21(2):104-22. 23. Salcı H. Toraks bölgesinin cerrahi hastalıkları. Veteriner Özel Cerrahi. Malatya: Medipres Matbaacılık Ltd Şti; 2012. p.202-3. 24. Alisky JM. Implantable central venous access ports for minimally i nvasive repetitive drainage of pleural effusions. Med Hypotheses 2007;68(4):910-1. 25. Fossum TW. Surgery of the lower respiratory system:lungs and thoracic wall. In: Fossum TW, ed. Small Animal Surgery. 3rd ed. China: Elsewier Mosby; 2007. p.867-95. 26. Stillion JR, Letendre JA. A clinical review of the pathophysiology, diagnosis, and treatment of pyothorax in dogs and cats. J Vet Emerg Crit Care (San Antonio) 2015;25(1):113-29. 27. Fossum TW. Surgery of the lower respiratory system: Pleural Cavity and Diaphragm. In: Fossum TW, ed. Small Animal Surgery. 3rd ed. China: Elsewier Mosby; 2007. p.896929.