BiR DEMOKRASi AÇıLıMı HALKÇıLIK VE MUSTAFA KEMAL ATATORK Arş.GÖr. İsmail EYYÜPOGLU· HALKÇıLIK KAVRAMLARı HALK VE Ha!k sözlük anlamına geldiği topluluğu anlamı gibi aynı olarak aynı ülkede soydan gelen, ya da bir ülke içerisinde yaşayan, aynı ayrı ülkelerin yaşayan degişik uyruktan olan insan toplulugu uyruğu olarak yaşayan topluluklarının soylardan insan insan her biri anlamlarını da içermektedir'. sözlüğünde Felsefe ise bir ülkenin yurttaşlarının tümü... Bu, genel anlamda bir ülkenin tüm nüfusunu dile getirir. Dilleri, dinleri, kültürleri azınlıkları kalmış, Diğer "populus" denirdi. siyasa ve yönetime Yüzyılda bağlamıııda insan ve çeşitli uluslarlardan da kapsar. Tarihi süreç içerisinde Roma İmparatorluğu'nda senato üyelerinin dışında vatandaşlara Xl X. ayrı başlayan karışmayan halkçılık olarak tanımlanır. aydın ve memur topluluğu dışında toplum üyelerine de halk denmiştir ki, bu anlayış içerik olarak tam zırtıdır. Günümüz akımlarının belli bir dönemde, belli bir ülkenin tapluiuğu taraftan gelişmesine katılan çeşitli sınıflan Tarihsel süreçte dönüştime katılan bu sınıf ve kapsayan tabakaların tümline halk denir". Halkçılık ayrıcalık ise, bireyler arasında hiçbir hak ayrılığı görmemek, topluluk içinde hiçbir verilen tek ve eşit bir varlığı tanıma görüşü ve tutumu 3 olarak manalandırılmaktadır . Halkçılık, halk devleti. halk yönetimi, halkın kendi 4 geleceğine egemen olması, yani siyasi demokrasi olarak ta kabul edilir . kabul etmemek. halk adı HALKÇlLIGIN TARiHi KÖKENLERİ Türk düşünce tarihi üzerine Türklerin fikirleri ile olan bağlantı noktalarının olmayacaktır. kavramı yapılan araştırmalar, bağlantı/arını AtatlirkçU düşüncenin "Pozitivist-bilimselci" dünya iııkılapiarııı daha açık en önemlilerinin pozitivizm ve tcmclindeki cn anlamlı Atatürkçü düşünce bir biçimde ortaya Halkçılık olduğunu hedeflerinden olan "muasır görüşünil yansıtırken, halkçılık haline gelmiştir. Halkçılığın sisteminin Jön koymaktadır. söylemek Bu yanlış medeniyet seviyesi" da Cumhuriyet'in ve bu temel Maırırk Ünivcrsitesi AtalUrk ilkeleri vc İnkılap Tarihi EnstitOsü Tilrkçc SÖzliik. (i'laz: Türk Dil Kurumu). i. isıanbul. ı 992. s.60 ı Orhan ı IAN(:ERLİOGLU. l'e1sefe Sözlligıi. İstanbul. ı 996. s. ı 51. Türkçe Sözlük. i. 602. YOccl ÖZKA YA, "Atnırırk ve Halkçılık", Atalürkçü Düşünce Ei Kitabı, Ankara, ı 995, s.105. niteliği, 266 inkılapların birçoğunun ikinci Meşrutiyet'teki Türkçü ve Batıcı programlarda halkçılık ideolojisi içine yerleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır 5 Halka görülmüştü. Mebtısan'da Medis-i konuşmakta ağdalı doğru adımların atılması "kab!ı mebuslar. Türkçe denilen öz Türkçe'· ilc ve halk ile bütünleşmeyi ön planda tutmuşlardl. Gerçi istanbul Mebuslan yine bir dil kullanmakta ise de. yüzyılın Mustafa Kemal'den daha önce 1877 Meclisi'nde bile başlarında halkçılık-köycülük taşradan akım! ise Tlirkçülük dUşlincesinden halkın gelen nıebus!ar, konuşuyorlardı. öz Türkçe ile Anadolu halki ile "mesut" bir netice XX. aydınlar arasında doğan beklediği, doğru akıının halka bütün canlılığı ve hızıyla sürdüğü görülmekte idt Taner Timur, haikçıiığın tarihsel süreciyle ilişkili olarak şu yonıımı yapmaktadır: "Rusya'daki sosyalist devrimin etkisi ile Milli Mücadele Türkiye'sinde birçok sosyalist fikir ileri çalışılmıştır. Türkiye'ye 'lıalkçılık' Bu fikirlerin en önemlilerinden girişi Meşrlıtiyet'le dalıa ortaya sürülmüş fihidir. Aslında halkçılık eskidir ve Rus "Narodnik" hareketi ile çıkan bu fikir, bazı Türkler ve aynı fikir hareketinin etkisi hareketi yoluyla Türkiye'ye girmiştir,,7 Onıara altında gerçekleşebilme şansınm aydın göre topiumun yakından fikrinin ilgilidir. IL. takıın tarihçilerimize. göre Rusya'dan gelen bir bulunan Bulgar aydıniarı Konuyu biraz daha açarsak; Rusya'daki Namdnik hareketi, tasarlanan devrimin gerçekıeştirilmeye ve halka gitmekten kesimi halk içine karışına/ı, ve Ermeni Çarlık geçtiğine Hınçak rejimine inanan bir karşı akımdı. halka inerek onu kendini uydunnaıı, aydınlatmaiı idi. İşte Osmanlı'dan çok önce Rus Çariığı'nda yaşayan Türkleri etkileyen N;ırodnik akımi, bu Türklerin okuma amacı ile İstanbul'a gelmesiyle Osmanlı aydınını da etkisi aitıııa aiııııştır. Naradnik akımı Türk aydıniarına üç yoldan uiaşmıştlr. Runlardan birincisi, Balkan ve özellikie BlIigar aydın ve öğretmenleri aracılığı ile: ikincisi, Rusya'dan geien Türklerledir -ki buniarın arasında Petersburg Üniversitesi'nde okuyan ve İttihat Terakki Cemiyeti'ni kuracak olan Hüseyinzade Ali'de vardı- ve üçüncüsü ise Meşrutiyet'in ilanından sonra, Ermeni aydınların etkisi ahında sosyolojinin bir özel kolu olarak Fransa'da gelişen naradnik fikirlerin şiddetli kurdukları meşru bir parti olan, "Sosyalist Hınçak" hareketi aracIl:ğıyladır Halkçı düşüncenin tesanüdçUlüktlir düşünürleri gelişmenin ikinci kaynağı (dayanışmacıiık). Leon Bourgeos gibi ortaya alan önerilerine Emil Durkheim. Alfred Fouillee, Charles Gide gibi politikacıları çıkardığı eşitsizliklere, karşı 8 bir üçüncü yol çevresinde toplayan bu sosyalizmin buna arıyordu. akım, kapitalist karşı "sınıf çatışmasını" Onlara göre temele girişim özgürlüğüne ve özel topiuınsal içerikli mülkiyet kurlimlina dokunmadan. ekonomide deviet müdahaleleri ile, Levcnt KÖKER. Modernleşmc Kemalizm ve Dcmokrasi, İstanbuL. 1995,5.136. Y()?KA Y/i s. 106. T,,"n TI\'1l 'R. nır" newııııı \'<; SOlHilSı. I\nkma. i9C)7. s.::ıC)-30. Scydi (LI.II<. "/llal(irk'On Halkçılık Beyannamesi ve Cumiıuriyet Dönemi Halkçılık Anlayışı". reOri. Sayı: 107, (Aralık 19<)8).5.19-20. 267 yasalaria kooperatifçilikle ve karşılıklı yardımiaşma örgütleriyle roplumsal adaletsizlikleri 9 azaltabileeeklerine inaıııyoriardı . Durkheiın'den kanalıyla Ziya Gökalp Türk düşüncesine girmiş dayanışmacılık, olan lkincİ Meşrlltiy~( dönemiııdc tanışına konusu olmuşturiO Tlirkiye'de çalışıimışrır. gelişen halkçılık yaygınlaşrırılabileceğidir. adeın-i halkın siyasal Buna verilen yanıtlar ınerkeziyetçi olması, merkeziyetçi ya da ayrı ideoiojisi içinde üç Bu sorulardan birincisi, iıayara yanı[ soruya ve yönetime getirilmeye katı lı ın ın ın nasıl parleınenterizm. içerisindc: karşı bürokrasinin halka yönetimin olan tutumlar; tartışıiıııışrır. Ikinci soru kültürel alanda formüle edilmiştir. Halkm değerleri ve özlemleri ya da halkına Türk korunabileceği davanl')ııı,1I1111 yann özgü niteliklerin araşrırılıııaktadır. ulduğu yüksek toplumun Halkçılığın gelişmesini engellemeden nasıl üçüncü boyutu ekonomiktir. Topiumsa! nasıl kurulabileceği hakça bir ekonomik düzenin sorusuna <ırai1l1.5rl:· '1 ıkil1Ci Meşrutiyet rarrl)ı1dığl bir dönem oİmıışrur. Gerek sol kaynaklı akımlar olmuştur. Atatürk'ün olduğu yukarıda dönemi cia DOiSal olarak Türkçülüğü gerekse belirtildiği üzere pek çok haikçılıkta rarrışılan savunan arasındadır. düşünüder arasında iıaikçıilk düşünce yapısının oluşmasında başat rolü oynayan bu dönem imparaıorlukJa cuınhuriyet sosya! ve siyasi oiaylarla konular farklı fıkrİn arasında i"ejimi bir etkili şahit geçiş dönemi özelliğine sahiptirı:' Türkçüıüğün oiuşturur. Dernekie etkili cemiyetier halinde görülmesinin aynı adı taşıyan bir dergi de başlangıcını cıkar"mıştır. Derneğin "Türk Derneği" önde gelen isimleri Yusuf Akçura. Ahmer Mithaı. Ahmet Hikmet. Meiımer Emin. İsmail Gaspıralı. Ağaoğlu Ahmet ve Hüseyin Cahit'tir!] Dönemin etkili ısmı Yusuf Akçura'dır. Onıın Iıalkçılık anlayışı ileride de değinileceği üzere Ziya CJökalp'in fikirlerindcn farklıdır. Akçura. Impararorluğun ayakta kalabilıııc~iııi milli bir Gökalp'in toplumdaki iii ii 1'; bıııjuva sınıfların sınıfının 011adan yaratılmasında kaldırılması görmektedir. görüşü ile Dolayısıyla Akçııra'nın Ziya sınıfsal i IIı:ln Tı:ı<r'I.i. "Teırkiyc'de I-Ialkçılık" Cumhurıyet Döncıni Tiirkiye i\ı~siklnredi,i. Vii. Istanbul. i 9R3. ,.1 '.J3u. ilLattlrk Ilkeleri ve inkll,lp T,ıriiıi. /ltatOrkçllliik. Ankara. 1995_ s.67 iTEKEI.!. Vii. 5 1930 -·II.Meşrutiyet On senelik liili (iııırOne karşılık birkaç devletin tariiııni doldıırae,ık kadar siyasi ve sosyal hadiselcre sahne OllııUŞtUr. Onun asıl öneıni kendisini takip edeıı hareketlerin insaninrını yetiştırıııesı. iıııraratoriukla cumhuriyet ;ejimi anısında bir geçiş devrcsi mahiyetine saiıip olmasıdır i~" eiiı~lleıı bakılcJıkça. II.Mesrutiyet hem hir son hem de bir başlangıçıır. lJllIn asırlık bir isıibd<1t idarcsinin 50nu. I;ıka: TUrk Inkl!<il)I'nll1 iı,ızıriayıeısı olıııak iıibariyle başlangıc!.. ..· Bkz. Tarık lakr TUNi\ YA.. Medcniyetin Ikkkııı~ Odası. isianhııl. ı 989, 5.176-177: Selami KII.IÇ. ii Mcsruıiycıı~n (""ıniııırı)et Ttırki) "inc TUrk Inkdilbıııııı Fikir Temel!eri, [rzunıııı. i 998. 11-12. Önler SA Y. Milli Devlet KijiWrii. istanbuL. 1998. , 177. 268 yaklilşımı çelişmektedir. Ayrıca Akçura, halk =< millet denklemini reddediyoL halkçı!ığı tamamen "democriltisme" aniilmında kullanıyorduı"'. Yine milliyctçiiikle Dergisi'- (;~11IS1 ;lltınd" /\ii bağlantılı halkçılığın çıktığı öne "Genç Kalemler Canip. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp bulunuyordu. Dergi, Türkçe Konusunda l11illiyerçi bir ve halkçı düşüncüleri olarak nmım düşünce hayatında izler. Türk önemli bir yeri oıan lie Cumhuriyet döneminde etkili olan Ziya Gökalp için Setanik'in ve "Genç Kalemler Dergisi"nin yeri apayrıdıL Dilin sadeleşmesi ve haikın aniayabileceği bir i5 şekilde kuilanılması bu derginin en önemli amacı 0lmuştur . Yine Yusuf organı halkçı olnn "Türk Vurdu Dergisi" ile seçkin slI1lf vc halk yeni Akçura'nın önderliğinde fikirler edebiyatıarını, şimdiki coğratyalarını araştırıp ortaya örgütlenen "Türk Vurdu Cemiyeti", yansıtl)mıştiLlürklerin yapılarını toplumsal çıkarmak derginin ve eski eserlerini. uygarlıklarını. amaçları arasında yer yayın eski ve almıştır. Genel olarak "Türk Yurdu" raraftartan, halkçı ve milliyetçi olarak tanımlıyoriardı. Önlerine koydukları hedef bir Türk ona sınıfı bir milli burjuvazi yaratmaktı. Özellikle bu fikri onu ölünceye kadar tutkuyla savunan Yusuf Akçura'ya bağlayabiliriz i6 . Yurd~ı "Türk koııumlarıııııı ya/.ıiar Dergisi"nde dini yükseltilmesini ve Tanzimat'ın yaLmaktc! idi. ekonomİ raraftartığı başkanı eğitimin iç mücadele eden, çağdaşl"ştlrılmasını pazarı Batı'ya kadınların isteyen aydın teslim eden Liberaiizme bağianıda 7 1 . toplumsal bir kesim. karşı ile giderek al1an bir "köycülük" ve "Anaaolucufuk", bu J iğer doğal sonuçları id i birisi de DU turtlcuiuğa karşı "milli görüşlerin Türk Ocakları tarafından kurulan derneklerin öneml i lerinden "Köycüier Cemiyetin idi. 25 Halide Edip'di. Hareketin tiili öncüıügünü Kasım ise 19 ı 8'de kuruian bu cemiyetin Dr.Reşid Galip yapmakta idi. Bu grupta Meşrutiyer Dönenıindeki halkçıiık hareketlerinden etkilenmişti l8 . Bu hareketin fikri kökenlerine baktığımız zaman "Türk Yurdu" DergiSi'nin j9ı i- 19 i 4 yıllnrı arasındaki nüshalarında "iktisadiyat" köşesinde ".Enternasyonel'inSosya! Demokrasi'sinin ünlü ismi Parvus (Alexandre HelphandYun yazılanlim etkili olduğunu tespit etmeKteyizi'i. Parvus. bu yazıiarında daha çok köylünün durumu ile emperyaiizm ,; YIhuf S. \RINt\ Y. Türk I\1lliıyclÇıliğıııin Tarihi Cidi~iıııi ve Türk Ocakları. istanbul, 1')94, s.203- 204. Lnv,'" Ikhıı;ııı ~()p()ı. YO Ziya Gübip lııihaı Terakki vc Meşruıiyeı Tarihi. istanbuL. 1974. s.1 00. i) S,\ Y. '.Ii. \'usuf.\K(·UIZi\,lürk<;üllığllııTarıiıi.Istaııbul. Y.SARINt\ Y. s.158 . .. ! ')0:' ızıı., .lc\ rllJiIlHk .."lo "Idugu I')')}:, s.12. i,1ı1 Sibırya'ya sOrOleıl t\kxandrc israd Ildpiıaııd. bir >ıirc 'llIl"'1 Parvus ıakımı adı ile bir sOre" nirk Vurdu"~ dergısinde ya:ıılar yazdı. Aynı gOnlerıle ık "Taııiıı" gazctcsinde Osmanlı imparatorluğu'nun ekonomik duruımıııu ıncdeyen araştınnalar kakme aldı. 'Türk Yurdu' dergisine Yusuf Akçura ıarafıııdan alınmışlı. 13alkan yıkıntısınııı en 'ıuhr:ıniı gıın!crinde Türkçlikrin aral~rıııa aldı~ı I'arvus Ueııdi'ııin ideolojik ybnli hakkıııda, bilgiler vardi. 1.1I11ııı sosy:ılis\ (lillllğunu biliyorlardı. Paryus'un önemi, batının lam bir hegemonyası aiııııa giren Osmaıılı Imparatorluğn TOrkçü\crini milli kurtuluş >avaşına adda ıeşvik elmesi olıııuşıur. Ai.Hdphand'ın, Troçki ik arası açıidıklan sonra i'lerl in'e dündliğünü, Almanya'nın büyük mali grupları ile ilgi kurduğunu, bir kaç ,urguııdeıı ~a<;ara~ Tıh'~IYcsc sıgıııdı (I <) 121. 269 Akçura'nın önderliğinde üzerinde durmakta idi. Yine Yusuf Türk Yurdu'ndan sonra ı 913'de Halka değildi bir fukaraseverlik tanımış olan Akçura'nın bu halkçılık: Doğru adli bir dergi teorik organ çıkarılmaya başlandı. Osmanlı feodai yapısının ortadan kaldırınayı hedeflediği için devrimci bir karakter taşıyordu Ziya Gökalp'te havas ile avam gerekliliği başı ığı üzerinde durduğu ve 19 ı 8 yayınladığı yazısınd<ı şöyle ile sözcüğü. "Halk iki türlü arasındaki 20 farklılığın yılında "Çınaraitı" Alelade refonncuiuğunu yakından -Rus popülistlerin köycü etkisi ile- çürüyen diyebileceğimiz ayrımını "havas-avam" . ortadan kaldırılmasının dergisinde "halk ve seçkinier" demektedir: kullanıiır: Ulusların bütünü. halka öncülük edenlcr... BuI11ar ayrı hir ad alır. Örneğin burada halk ve seçkinier denilince ayrı iki şey gibi görünürse de. oııinr yine d,: halktır. seçkinleriıı Ancak bu öncülük ermesi. ancak demokrasi dönemine özgüdüL ... Ulusu ınsnna bir benzetirsek: benzetebiliriz. l-lükümet kafa değildir. kabul eder ve uygular. Demek memurlian değil, asıl başka birşey değildir. scçkinlerin bfnsınL ülküsünü Hükümet. bu seçkinlerin ortJya de Aslında aşağı halkın. seçkinierde bilgisiz!er halkııı seçkinlere koyduğu düşünceıeri hükümet seçkinicrdiL Uiu';u yönetenler, Demokrasi. egemenliğidir. zeknsını işleri yürüten bölüğünün egemenliği kendisidir. Çünkü. "Ren Halkım" diyor. Ulusla kendi arasmda uçurum bırakmıyor. Öyleyse demokrasi. halk topluluguilun egemeniiği demektir. Bunu anlamayanlar pek çok zarar Rusya'da olduğu gibi._.,,2i işte Ocaklrırı görmüşlerdir. köycülük hareketi yukarıdaki fikirlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve Türk içindeki "halka başlatılmış. başra doğru" hareketini fiilen uygulama doktorlar olmak üzere milliyetçi aydınların saf1ıasına koymak amacıyia Anadolu içlerine hizmet için gitmeleri lc~vik edilmiştir:: . Türkçü gitmek. iınlk aydıniar tarafıııdan çıkarılan için çaiışmak" düsturu ilc bir çıkıyor diğer dergi olan "Türk Sözü". "Halka ve kendisini uyanan ve milletine aydın ve gençleri ile Türk halkı arasmda bir kapı olarak göriiyordu halkı ile Türk milletini k<ıstetmekle beraber, "halkn doğrli" 2 '_ aşık, doğru Türk Türkçü aydınlar, Türk hareketi öncelikle ait gelir :,,,,Yaiıs! yayın "rganı ,IKardıkıaıı ;uııra Sparlilkisı i1Yiıklalllnalmıııllil onallaıı knyboldlığ.lInlı. nıııhteınclen i>ldlırCıldügün(i !JılinırLl/' :1 lib:.l\clan SI\ YII_GAN. Türkiye'de Soll\kınıiar. iSlilnlıul, 1972. s.54 YAK<,:LJRA. s.12. E.8.~AP()LYO. s.162-166 Y.SARINI\ Y. s.15ı>. liYil Gökalp'in 'Türkçiilüğün Esasinn" isimli eserinin beşinci başlığı "llalka Doğru" dur. Bu kısııııdi< Gökalp "Tiirkçiiliiğiin ilK esa,larından biri de şu halb doğru unıdesidir. Vaktiyle Illi umdeyi ıatbik etmek üzere. İstanbul'd" "'llalka Doğru" ünvanı i bir meemua çıkarıyorduK. Sonraları, ızmir'de tie ~ynı isimdc bir mccmu" neşrolundu. 11"11.:,, dogrıı gitmek ne demekıir') Halka tio~ru gidecek oianlar kimicrtlir. Bir ıııilielin ınilnevverlerine. millctekkirlcrinc o nıilletin gilz.idderi adı verilir. GüzidCıer yüksek ıahsil ve terhiye gönnli~ "Imak!il halktan ayrılıııı~ olanlardır. IŞıc haık~ doğnı gitmesi lazını gelenler bunlardır" dcınckledir. Bb. liYil (j()KI\I.I'. l"ürkçillCığün rs~sıarı. istanbuL. i '>74, s.4:2 '270 "rrupıarına oiımık köylerde '.ıunınııan sıralarda vönei ik bir hareketti Çünkü o üzere alt gelir ilgilenım:ye !il' gruplarından zoriuyordu. Türklerin büyük bölümünün oluşmasi, Amaçları halkı onların Türkçüleri, daha çok oiuşturan başLi: zümreterin durumunu kuvvedendirip, Türklerden oluşan güçlü bir orta tabaka yararınakrl. ittihar ve Terakki Hükünıeti rarafından desrekienen. bu haikçılık, LDünya Savaş i iie birlikte Anadolu'nur. 4 ~ittikçe öneminin anmasma paraiel ciarak geiişmiştil.2 . Burada Ziya yeniden dikkat değildir. Gökalp'ın çekmeıniz meşrutiyet dönemindeki Türkçü fikirierc oian Türkleşmek gerekmektedir. Türkçülere göre Türk \1illeti'nin vücut demektir. Gökaip'e göre "Yenj Hayat" yapılacak reform ile din karşısında tır. sadece tehlikelere buiması çeşitli Bu devrim hukuk ve sosyal bir karşı bideşıııek inki/abın gerçekieşıııesi reformlara iliın kaldırılacaktır. etkısıne dayanır: Dinde Nihayet, devlet demokrm mill iyetperverlik ideolojisine dayanacaktır. Devlctin varan birliğine dayanmas! gerekir. Millİyetçilik. TürkçOlere göre halkçıiıktır. Milli kültürü bulmak için halka inmek gerekir. Deha halkradır 2s Ziya GÖkalp, ittihat ve Terakki Paliİsi içerisinde ınilliyetçiliği halkçılıkia birleştiren yem bır aıı iay i~! savuııdu. 'M i II iYt:IÇi! ik ve cetkikler Beyneını ilelcil ik" t enrernasyonaiizın; içtiınaı rekaınülün bulundugunu. halka biiakis l1luhtelif halkçılıkla satlwlarında kıymet verilmediği lıaik kuvvetleniııce ınilliyet Demek ki j 9 i 8 tarihiı nüshasında yayınianan Yeni Mecl1lua'nlrt 14 Mart milliyetçilik Ziya Gökaip'in Birinci Dünya daima zamaniarda başhki: Savaşı yılları "yaptığım iZ halkçıiıkla milliyetçiliğin miııiyete fikrinin de ayni nisbette arasında makalesinde de kiymet verilmediğini. kuvvetlendiğİnı hiçbir tezat yoktur" demektedir. Zeki içerisinde sosyniizmden beraber etkilendiği gösterdi. Sarıhan, fikrini ileri sürmektedir . Ancak bu etkileşimi körü körüne bir hayranlık ciarak algıbınak yanlış Ziya Gökalp döneminde var olan fikir hareketlerini kendi süzgecinden 26 o!acaktı:'. geçirdikten sonra milii bir temele orUl1mUştllr. Ziya Gökaip, Durkheim'in "kollektif bilinç" çeıişkisine karşı kUIİannılşrl. kaynaşmış bir kitleyiz" kavramını Htarihi Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra sloganında beiirginleşen maddeciliğin" sınıf "imtiyazsız, sınıfsız, "tesanürçülük" konunun başında da , :,,\j{i,,!\ \. ,.1()O-20: j arıK ı'alcı nJNAYA. i1aıılıiaşma Hareketleri, isıanbui, 1996.5.90. "içlimaiyaı ilmi de bize gösıeriyor ki dcha esasen halktadır. 8ir sanatkar. ancak halktan bedii zevkin ıcccliiga!ıı oldu~undan dolayı dahi olabilir i31zdc ;Ialıi ,analkilrların yetışmemesi. sanaıkiiriarımızın bcdii zevklerini haikm canlı müzesinden ;ıimamaiarı d(lhıylsıyiadlL Bizde $imdıye kadar halkııı bediiyaıına kim kıyrnci verdi? Eski Osmanlı ~Ul.ı(ıc!ı;rı. kuylıHcrı <:şck nırk dıye tahkır ederdi. Anado'ıu şehirlilerı de taşralı Hlbir; ilc ıezyif olunurdLL t lin,lill jl~ıik~i vl,,;rıkn unvaıı avaıı: kdinıc.sindcıı in<ırt:lt: ... Oü%idclerin tamamıyla halka doğru gitııı:~ ohnak ıçın halkııı içınde yaşayarak. ondan milli iıarsı ıamamıyla aimaiarı lazınıdl. 8unun için yalnız bir çare vardı 1.;1 e' da lÜl'kçü gençlerin muallinıle köyiere gitmesidil. Yaşiı olanlarda hiç olmazsa Anadolu'mııı iç şeiıırlerınc gitmelidirler". 8kz. Z.GÖKALP, 5.44-46. /eki SARıl IAN. "/-Ialk (:ağınııı ÜrüniL Halkçılık Flcyannal11csi", Teori. Sayı: 107. (AralıK 1998), s.4 nı belirtildiği üzere Gökalp'in batıdan çıkardığı etkilenerek ortaya bir kavram olarak iıaikçıliğın fikri temellerinden birisini oluşturınuştu"7. MİLLi MÜCADELE'DE HALKÇıLıK yıllarına geldiğimizde Milli Mücadeie )'oğunl,)şıığını doğru kavramlarının oldukça yıllara görmekteyiz. Bundil Sovyet devriminin etkisi de buiunmakta idi. O aydınlarını kadar Türk halk ve halka çeken merkez esilS olarak bala Bolşevik 19 i 8'den sonra gözler Rusya'ya çevrilmiştir. fransız Devrimi'nin ilkeleri idi. Bu devrimin önemli ölçüde etkisi ile .'\ lımınya. Avusturya vc Macaristan'da Cumhuriyet ilan cdi Im iş, Almanya ve Macaristan'da lıalk büyük ayaklanmaları olmuş, bastırılmışt!. fakat anlamıyla Hindistan ise tam kaYl1lyordLl~~ . George S. Devrimi'nin o Harris. Türkiye'de komünizmin zamanın Bilhass<ı Türk Bolşevik ihtilali Rusya'daki tecrübeyi. endişe kalmamış, aşırı fakat o ar<ısında bir yalnız yerine eserinde Sovyet ile Türklerden çeşit birçoğu. hısımlık "Rus karşıiandı. gayelerinin sonucu olarak memnunlukla Kuıtuluş Savaşı'nın başl<ıması komşularının adlı nasıi yankı bulduğunu şöyle açıklamaktildır: Türkiye'sinde Rusların genişleme ihtilali. Türkiye'de kaynakları kendi ihtilalleri ile bulmuştu. aydınları, Türk dostça bir takdir ve sempati ile karşılilmakla Türk milliyetçileri bile. sovyet tecrübesinden Türkiye'ye uygulanabilecek dersler aillı<ıbileceğine in<ınmak eğilimine kapılmışlardl"29. Doğu'dan gelen Bolşevik rüzgarların etkisi ile halkçılık fikirleri gerek istanbul basınındil gerekse Anildoiu yapıyori<ırdı. Bazı başlıklarından istanbul'da "Türk Aynı Dünyası' "Büyük Halkçılık dergisinin gazeteler Iıalkçılığı. Iıalkçılığı bir tutuyoriarcil. birkaç örnek verirsek: Ağustos ı 919: "Mesleğimiz Halkçıiık Ağustos sayısında Kazım 1919 tarihli Ek.im ve Nami (Dmu) 2 Ekim 1919 tarihli Hillide Edip'in yazısı: "Halka Doğru". "Ahrar Gazetesi"nin 7 Ekim 1919 tilrihli sayısı: "Içtimai Inkılüp ilerliyor". Şefik Hüsnü'nün yönetiminde İstanbul'da yayımlanan ~O Sovyet rıaymi<tarilğını bu devrimin 25 Eylül tarihli yayını "Halkçılık ne bekliyoruz? lstilnbul'da Mecmua"nın Eskişehir'ue Yayımlanan Bazı çalışarak gilzetesi, 27 gazetenin 30 yazısı: "Halkçılığın Esası": Yilyınianan başıanmıştı. ilçıkiamaya gazeteler de. milliyetçilik fikirleri ile Dönemin gazete milliyetçilikti:"'. tartışılmaya doğrultusunda devriminin ilkeleri ı9ı9 tarih ı i sayısında Fal ilı Rıfkı: "Halka Doğru". "Kurtuluş" Konya'da yayınılilniln "Öğüt" gilzetesinin 22 Haziran 1920 tarihli sayısı: "Halka Doğru". Adana'da 9 I:ınn: I(ON<il\R. J)~vril11 Tarihi V~ T()JlI Li 111 b il i 111 Açısından Alntlirk. iswnbııi. i <'ı9R. sAi ISARII IN'. ',4, Dursul1 ı\iı I\K13LJLlJl. Albayrak Olayı, Lmınıııı. 1991.5.32 Anılık ! (12 i 'de yayınıianan "Yeni Adana" gazeresi. başiığıııın aitında "Halkçı Gazere" ı)e!irriyordu. vldugunu yayımian:ın Erzurum'da "Albayrak" gazeresi 13 Mayıs 1920 tarihli :)ayısında :;u başlığı arıyordu: "Halkçıllk"oü Dcıel11in başlıkil havasını yansırabilmek "Hılkçıilk eereyanı teşrii şöyle Mithad Bey'in makalesinde memlekere amacı ile "Albayrak Gazeresi" nın "Halkçılık" diyordu: hakİI1I oldukran sonra şüphesizdir ki. millerren çıkarı zahiına kuvvetier bu gayeye hadim bulunacak kuvve-i icraiye ve idareyi yed-i geçirecektr. Yleclisin ve hÜkümetler avamı halkçıların bütün umumi kuvvetier remsil ettikten sonra. mahalli idareler, belediyeler ve sınıtlar. eline geçecek. servetle takarrür eden ananeler bozulacak ve: eskiiik ruhu nihayet öJecektir. avanıcı Böylece anık idare rnektepkr hiçbir kayıt ve şana tabi olmayacak ve bütün ıçtım<ıi sınıtıma bilil ücrer açııd buıunacak ve ınekrcpler ya'ınız talim ve terbiye ile değiL inl~lk itiim ve ile de mükeHef olacakr;r. Kendi kendine içtimai bir meslek rakip edecek dereceye gelinceye kadar ~bcveyl1 yalnız kaikacak. 0rtaddli çocukıara İdareler tarafından bakrırılacakrır. umumi Aiıe çocuk dünyaya getirmekle mükeilef olacak, çocuk doğrudan dünyaya gelir gelmez umumi irza'hanelere veriiecek, oradan mekreplere ve dognıya hayata intikal edecektir. Tahsilin sınıfları yekdiğerine yaklaştıracak Halkçıiık devler ve sınıflar arasında yaşayış alınacak vesait-i nakdiye uınumileşmesı fikri tevafUWnden işlerine de nUfüz edecek, sermaye sahipleriyle sermayesiz kaımayacak, itibariyle büyük fark sermayesizıerin istirahatİne muhteiif suretlede zenginlereicn sarf olunacaktır. Demokrasinin beşerin esbab-ı emri vererek, IlısailiVetın çiğnenıek Çarlığın! yıktıkran İslamiyetin nurili yu;: Karaian, Denikin suretiyle gayesı istirahabni temin etmektir. Bir sene evvel ki hakimiyeti alan hayali bugün tahakkuk Rus mütehassı] ve revhit edecektir. dünyaya vesaitsiz, sermayesiz geıen efrad-i düşımınınıız ylikü etmiş bulunuyor. Büyük sonra bütün alemin mürecaviz Kuvvetlerine bir dur: İmanınd<ın ırtıca bir feyz almak, esir kuvvetinin hududUll1lıza yaklaşmakta Ookuzuncıı :;;arkın yamyambrı. ordusu olan olan bu haliiskiir kuvveti Ermeıılleri halkıımza takdim ede:' ve se lam larız". Mithm Bey'in devler idaresi ve aile prensiplerinden kaynaklanıyordu. ıatbikeının i~tediği g:öz önüne alınırsa hususlar ancak bir ihtilalle Ankara'da bayatı ile iigili olarak Yönetimde ki düzenlemelerin açılan gerçekieşebilirdi. BMM'nin halk adına yazdıkları Bolşevik yanında Makalenin idareye el aile hayatına yazıldığı koyduğunu öncesin<:: kadar hayalolan halk hakimiyetinin fiilen rahakkuk ertiğini dUşünüyorduol. L.SARlliAN, s4-S. DAAKBULUT. :;.39-40 ait dönem bir sene 273 Paşa ıse halkçı düşünceİerin Mustafa Kemal Mücadele günlerinde. Doğu'da bu geniş ve güçlü Boişevikliğe eğilimli oiduğu yapıianmanın Milli kurtuiuşuna Anadolu'nun yapacağı desteği gözardı etmeden dostluk ilişkileri geliştirme çabasına giriyordu 32 Bolşeviklik Atatürk'ün demokrasi olduğu üzerine kavramını halkç:iıkia "Medeni Bilgiler EI başlığı altında incelemiş "Boişeviklik ve birlikte eie Kitabı" şu değerlendirmelerde birçok almış inceleıniştir. ve bulunmuştur. Afet Inan'a O. yazdırmış nda konuyu "Demokrasi'ye Muhalif Asri Cereyanlar" tikirleri ortaya koymuştur. nazariyesinin Rusya'da tatbik olunan şekline bakalım; bütün Rus millet! içinden, amaie, deniz ve kara kuvvetierinden ibaret bir ekalliyet, iktisadi esaslara müstenit komünist partisi miili değildirier. naıTIi altında birleşerek Şahsi bir diktatörlük meydana tanımazlar. hürriyet ve musavvat nokta-İ yoktur. Dahilde ekseriyyeti; eebir ve tazyik ile, h,:riçte propaganda ve ihtilal t~şkilatl getirmişlerdir. Gayelerinde Halk hakimiyetine riayetieri nazarianna itaate mecbur tutarlar; prensipl~riııi ile bütün dünya milletierint. kendi reşmile çaıışırlar. Halbuki hükümet (eşkilindeıı gaye. evveia ferdi hiirriyetin (eminidir. hükümetinde istibdat mahiyeti görülmektedir. Bir cemiyeti. bir nazarlarının. zorla. esiri ve zebunu yaşatmak şekline Bolşevik tarzı kısm1 insanların nokta-i tabi ve makul bir hükümet sistemi nazarıyia bakıim?z" demektedir":;. açılan 23 Nisan J920'de BMM 'i i nolu kararı ile kendi kuruluşunu düzenlemiştir. Keınaİ Paşa'nın 19 Mart 1920 tarihli bildirisi üzerine seçimle üyelik hakki kazananiar ile istanbui Meciis-i Mebusanı'nm Anadolu'da başlayanMilli Mücadele'ye kaTılan üyelerinden teşekküi etmekte idi J4 24 Nisan'da Meclis'te Mustafa Keınai'in sunduğu bir önerge kabuı ediidi;'. Mustata Kemal Paşa, "NuLUk" ta bahsedilen önergede asıl maksadını gizli tuttuğunu amacının milli hakimiyet temeline dayanan "halk hükümeti" olduğunu bunun da Cumhuriyet anlamma geldiğini ifade etmiştir. Ona göre böyle bir hükümetin kurulmasında ana ilke, kuvvetier birliği teorisi idi. Zaman geçtikçe bu ilkelerin taşıdığı kavramlar anlaşılınaya başlandı. İşte () zaman tartışmalar ve olaylar birbirini kovaladı 36 . Meciis'in üyeieri Mustafa '"Halk Hükümeti" Gydll1iarınli1 düşüncesinde Karşımıza çıkınaktadır şu ıı biigi terımı Mustafa Kemal olan bir 14 Aralık kavramdır. Paşa'nın BMM'nin açışmdan önce Türk. örneği Erzurum;cta Bunun en belirgin 19i9 tarihli "Albayrak" gazetesinde konu jle ilgili buiunl11aktadır: Suna KIU. Türk Devrim Ta.iiıi. ıswııbul, 1982.5.95 A.AFFi·INAN. Medeni I3iigiler ve M.Kemal AWliirk'ün [i Yazılan. Ank,ıra. 1988, s.40 H,ımza EROGLU, AlatOrk ve Cumiıııriyet. I3TY, 5.28. Uıkaıı KOCATÜRK, Atatürk ve TOrkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi. Ankara, 198!i, KemalATATÜRK, Nutllk. Ankara. 1994. s. 300-301. s 155. oıarak 274 "Bu badireden hepımiz('; vatanımızı kurtarmış oiduğumuz şüphesiz buraların teveccüh eden ilk vazife, v<ızıyyclierin doğurdugu Anacloiu'l1UIl halkı başlanıa! ıd ır. Iıııkuki da ... idareye şekiller iştinlk bulunmaktadır. Temsiliye Dursun kurma Ali Akbulııı girişimini kaynakları şanssiziıktır kısa Bu Şarki haıkın saade~ ve hürriyelim doğuracağı şekl-i idareyi kabul yazı yazıldığı sırada Istanbul'un hukuki ve siyasi variıği olduğu değerlendirmede gıtmektedir. Uygulama zamanın yine ona göre Halk Hükümeti kurma açlIdıkIan sonra $ovyeı kaynaklı sürede örgürlenmek için en kaybctIlıiyodarciı. "Ytşil insan; esaslar, içtirnai çalışmak olacaktır. Anadolu"c" ortada Heyet-l tanınmaktadır. Erzurum/daki Halk Hükümeti da Ankara Hükümeti dönemine düşüncesı açısmdan büyük bir n Meclis fikirier oıunca, kasdi bir hareket olarak görmemektedir. Ona göre hareketin fikri daha eskiye rastlamış olması zannıııdayiz". yapmış muvaffak enneii ve her vilayet kendi !(endini idareye 8u ",bi ve hukuki yoiiaroa yürümek memleketin. makul hareket olur en artık da ile idaresini temine temine gayret etmek ve vaziyet-i içtimaiye ve iktisadiyenin eylemek çıkarınaya halde klıçilk fırsatı Bu dahi degerIendirmek için zaman Bunlardan birisi de Ankara'da kuruian ve Ordu" Cemiyet i idi. Cemiyet, gizli bir yayılmaya başıadı. fikide,- Ankara;da bir başiangıçra amacı farklı oian şekilde teşekküi etmiş ve hükümete müracam etmeden 192CJ'nin Mayıs ayında kurulmuştuJs. Kuruluşu gizli tutulmasına rağmen olaydar. :Vlustahı Kemaı Paşa da halJerdar ediimişti: . i9 Yeşil Ordu'nun ilk kuruluş gayesi. Istanbul Hükümeti'ni temsil etmiş olan Damat Ferit Paşa'nın İngilizlerin teşviki iie kurduğı! ve milli kurtuluş hareketini içten yıkmak için r8aiiyete gcçirdir~i "Cemiyet-i Anmediye'nin mentı ve zararlı teikinierine mukabil. halka gerçeklen anlatmak ve onları Milli, Mücadele'nin zaruretine inandırınaktı·o. Cemiyet-İ . ~. Ahmediye idi. Orıiara yapmış oldugu propaganda göre Mustafa Kemal ve kurulmaSı çalişineııan l1ğrmmakta çaiışmalarında Ankara'yı BOlşeviklikle arkadaşları dinsizdi. Bu sırada ile iigiieniyordu. Bu tür suçiamalar suçlamakla Meclis düzenli ordunun yapılan çalışmaları sektcye idi. YeşilOrdu işre bu dayanaksız propagandalam karşılık. vermek amacı ik kuru i nı uştu" i . DAAKillıun. s46 "Cemıyetin Merkczi Umumisini ohışllIran üyeler şunlardı: TOKat Mcbusıı ·N~zın... ızmir Meousu Yunm Nadi. Hursa Mehust< Şeyh Servet. Snnıiınn Mehusu Reşit '('erkez Etiıem'in abisi'. Bursa Mehusu Muiıittın Balı,:. !/.Illlt Mcbusu Hamdi Nanıık. Saruiınn Metıusu ibraiıim Slireyya. Eskişehir Mebusu {Iilsrev Sami. hki,ciıır Mcbu,u "yup Saiıri. iZl11ll iv1ehuslI Sırrı. 1\01.<111 MdıııSU Muswfa Canıekin. Maiiyc Vekili Hukk; llclııç ve Sıhhiyyc Vekilı Adnan Iky" l3kz. Musw"a YILMAZ. Milli MlIcadele'dc Ycşil Onlt!. /\nkanı, !9R7.; XO. Yeşil Ordu l~şkiıalınıiı ilk kunıeu'ıarı aTusıııda bulun~n y~kın ark~<J~şlar. sırf bana yardım maksaliıyla ve iie. kendileri teşebbilse geçerek çiıiışnıayı uygun görmlişler. Banu yainı/ yararı, bir ıŞ yapa~i1khlrıt1l s('ıyleycrck kısaca hu teşebbüsten söz eımişlerdi". Bkz. K.ATATÜRK. s 320. 1\. SA YJLCAN. s 157. MYILMAl. s78 hcm ayrıca yormanı<ık dilşlinco:si 275 Mustafa Yıimaz "YeşilOrdu" adlı eserinde, amacı, "Cemiyetin aleyine propagandaları berraraf etmek ve Bolşevikliğin islamlığın uygulamasından başka bir şey olmad ığmı an [atmaktı" demekkd ir,j". Anlaşil,ln Ankara Hükümeti'nin taraftarlarının Hükümeti çaİışmalarınl Bolşeviklilde suçlanınasına Yc~il yöneimişti,,:ı'; yöneldiğini Paşa, Mustafa Kemal milli müfrezeler hızlandırırken diğı::r bir taraftan taraftan da Halk Ankara'nın sebep olmakta idi. amacından sapmış Ordu, bir müddet sonra dönüşmljştüı'. yakınlaşması Sovyetlerle olıışrurmak Nutuk'ta "."Faaliyete sınırlı gibi ve bir ihtilal cemiyeti haline geçmış çık1ııış bir alandan teşkilat, yalnızca olan ve çok genel bir amaca diyerek cemiyetin tehlikeli bir boyuta ulaştıgını ve zararlı amaçiara !Iade Cemiyet etmiştir. Hazİran ayının ortalarından itibaren hızlandırdı. Yeşil çalışmalarını mi il11atnamelerle YeşilOrdu Ordu'nun mensupların: yapısı tikri çeşitli islam 44 Sosyalizm'inden başka bir şey değildi . Kısa zamanda genişleyen YeşilOrdu Boişevik Cemiyeti, fikirlerle birlikte Halkçı söylemleri de beraberinde getiriyordu. Nizamnamesinde ve talimatnameierde "Asya Halk ittihadı", i~çi "Asya Haiklarının samimi bir birliğine ulaşmayı" gaye ediniyordu, YeşilOrdu, ne hareketi, ne de geniş halk kitielerine hitap eden bir teşekkül olamamıştır. DeVI'in şaıtları gereği doğmuş vı: islamiyetic Sosyalizmi bağdaştırmaya yöneiik çabalarda bulunmuştur . 45 Cemiyete Çerkez Ethem'in Keınai Paşa girişi ndamiarı YeşilOrdu'nun farklı olaya "Nutuk" ta "Çerkez Ethem ve bir boyut kardeşi Tevfık oluşturmuşiardır" adeta temelini kazandırmıştır. diyerek Cemiyetin genişkyisinin de bu katılım doğrultusunda hız!andığını ifade etıniştir Çerk(;z Cthem "Hakikat nedir, söyleyeceğim şudur l\ğabı:ylcrıl11lkıı ben şahsıın teşkilat ve kapısında harırajannda bilmiyorum, ki. ben, bu iddiaları Bilmemede YeşilOrdu'nun reddederek imkan hiçbir ccnıiyetc dahii namına katiyetle olmadım ve diyeceğiııı olmadık. iken o kadar muhtdir nokta-i nazar vardı Fakat benim sürede katiyyetle ile katiyyen alakadar Tevtik Bey'in de hiçbir siyasi hareketin içinde ve kuvvetLerin-! kısa 46 şu açtidamayı yapmaktadır: yoktur. sathası Mustafa Bey'in müfrezelerinin bütün olmadım. olduğu söyleneınez ... Fakat ki, resmi, hususi, aşikar. gizli bir Ankara'da o tarihlerde asiier şehrin ki bunlardan birisine Intisap için ne M.YILMAL. s.79 K.ATıırÜRK.5.320. ,-'~mi:,~t'il1 ibi ~deııJcriI1O<;ll Hakkı Behiç Bey. ".. Garoııı meıııieketlllliıi yok elın~ siyaseı: Karşısında ),li'l-;'a ve ({lls Illkllab:ııa yaklaşınakla ınemieket için bClynk bir ünıid-i Necal gÖnllClşlOm. MiıslClınan aieminde RlIs inkılabını tadiien vliclIda getiriiecek bır :;osyalist ittihadı tikrine 'bogiıydım, Bıı tikrimi MlI,lala f..: Cil W i 1';1.)"')" Uu açmışilm. Pa)". larartar görünmüştü. Mcmlcket dahilinde [{lls Hoişevızınin~ ilıııv.ızi bir ~ercyaıı hazıriaımıya başlamıştık" demektedir. Bkz. M, YILMAZ, ,')7. MYII.Mi\I.. ,10h i< AlAılm K. s.320 276 vakit, ne imkan bulabildim. Zaten kendimi de görmedim. Ben bulundum,,47. münhasıran Millet şahsen Meclisi'ni ve bu gibi siyaset Hükümeti mevzularına layık koruma hizmetinde Mustafa Kemal Paşa, cemiyetin zararlı faaiiyerlerini öğrendikten sonra bu kuruluşu ortadan kaldırmak için harekete geçti. Cemiyetin Genel Sekreteri Hakkı Behiç Be/s, bunun 49 başarılamayacağını çünkü hareketin tahmin edilenden daha fazla yayıldığır" ifade etti . Alınan tedbirler sonucunda cemiyet, .1920 sonbaharında faaliyetlerine son verdiso. 1920 yılınm yaz aylarında YeşilOrdu faaliyetlerini sürdürürken, Meclis'te ortaya atılan programlardan birisi de "Mesleki Temsil Programı"dır. Mesleki Temsil Programı'nı hazırlayan Kör Ali ihsan Bey (İloğlu) idi. O, ideal cemiyeti, istihsale bağlı insan topluluklarının politik devlet nufuzu dışında serbestçe kendilerini idare etmesinde görüyordu. Parlamentonun kanun yapma vc dcvlet masraflarına vatandaşlarını iştirak etme şeklini tayin etme fonksiyonumın, parlamentonun teşekkülilne göre, devletin umumi gelirlerini vilayetlere taksim etme halini aldığını söyler, Ona göre parlamento, devlet gelirini vilayetlere taksim etme işi ile uğraşmadığına göre, mevcut mebusların vazİyere zorlaşmakta ve durumlarını muhafaza için rakiplerine çirkef atma yolunu tuttuklarını öne sUrmekredir. Bunu önlemek için ferdi temsil (vilayetterin temsili) yerine menfaatlerin temsili (mesleklerin temsiii) yoluna gidilmesini öne sürer. Bu vaziyette mebuslar, Ankara mebusu, izmir mebusu şeklinde olmayacak, şolörler mebusu, marangozlar mebusu, vs şeklinde olacaktı. "Meslek-i Temsil Programı" ii Ekim ı 920'de Yeni Gün gazetesinde yayımlandı. Programda; "İmparatorluğa çöküşüne sebep olan ortadan kaldırarak yeni bir Türkiye tesis edebilmek için yalnız bir çare vardır ki, o da idareyi halk idaresi şekline tebdil ve idarenin tanziminde halkın iktisadi ihtiyaçlarını rehber ittihaz eylemektir" denilmekte idiS'. Bu fıkrin ortaya çıkmasından sonra en büyük destekçilerinden birisi Muhittin Bey (Birgen) olmuştur. Ona göre "Halkçı!ık demek, bütün siyasetin iki muhtelif noktadan geçerek bir hedef noktasında birleşecek tarzda yürütülmesi demektir. Bu iki noktadan biri siyasi ve hukuki, diğeri ise iktisadidir. Birgen. Sosyalizmin olduğu kadar, demokrasinin de esasen halk egemenliğine, halk iktisadına bağlarnakta ve sosyalizmin halkın haklarını bütün ('cımı! KlJTA Y, Çcrkez Eıhem Dosyası. istanbul, 1989. s.289-292. "iııihaıçı, T13MM açı/(Jıkıan sunra kunılan ilk geçici hOküınelle Maliye Bakanı Nis,nı 1920)'. içiş!cri Bakanı Sami lJey'in islilası üzerine aynı bakanlığa seçildi. "i ,,, ~L olarak gürevlcmlirildi (25 Aneak kısa bir süre sunra isıinı elmek :ı.orunda kaldı (7 Agustos 1920). Ilakkl Dehiç, YeşilOrdu Cemiyeli üyeleri arasıııda ycr alarak Mustafa Kemal ve arkadaşlarının aleyhinde çalışmaya başladı. Halide Edip Onun için' iııihaı ve Terakki Cemiyeti'nin idealist üyelerinden birisidir. Türklüğe çok bağlı olmakla birlikte sllll!' ve din gibi şeylerin aleyhinde idi. Çerkez Ethem'i YeşilOrdu Cemiyeti'ne kazanuıranlmın başında yer alııııştı" değerlendirmesinde bulunmuştur. Bkz. Ekrem UYKUCU, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Aıısiklopedisİ. İstanbuL. 1994, $.197-198 K.ATATÜRK, s.322 M. YII,MAZ, s.1I7. Zeki ARıKAN. Tari!ıiıııiz Ve Cuııılnıriyet, Mulıntin Birgen. istanbul. 1997, s.27-28. 277 hakların üzerinde gördüğünU ifade etmektedir. Demokrasi de halkın haklarını inkar etmemekte ve halk iktisadiyatının fert iktisadiyatıyla kaim olduğunu iddia etmektedir"s2. Anlaşılacağı üzere Meclis'in açılışından sonra Halkçılık, her ne şekilde anlaşılırsa anlaşılsın gündemdeki yerini almıştır. ihsan Güneş, "Birinci TBMM'nin Düşünce Yapısı" isim i i eserinde, Sovyet kaynaklı fikirlerin etkisi altındaki milletveki Ilerinin Anadolu'da da bu düzene benzer bir düzenin kurulması inancını savundukımını, ancak işin bu şekle gelmesinde Mustafa Kemal Paşa'nın da katkısı olduğunu ifade etmektedir. Onun, "kuvvetin, kudretin, hakimiyetin, idarenin doğrudan doğruya halka verilmesini" öngören halkçılık yanlısı olması ve "bizim nokta-i nazarımız halkçılıktır" diyerek, TBMM Hükümeti'nin ideolojisini açıkça ortaya koyması, Jlısan Güneş'e göre; bu milletvekillerinin halkçılık düşüncesi çeı-,çevesinde örgütlenmelerini gerektirmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın bu açıklamalarından kısa bir süre sonra Meclis'te yeni bir halk hükümetinin kurulması için çalışan büyük bir grubun haikçı ilkeleri taşıyan bir yasa önerisi hazırlamakta olduğu görülıııüştür5~ . Kuruluşundan aslında. cemiyetten Ziiııır12:>i i C)~O ) <IL.I itibaren YeşilOrdu'nun ?evamı olarak gösterilen Halk Zümresi bir kuruluş olmayıp, onun Meclis grubu niteliğinde idi. Haik ayrı :;onund<ı oluşııı<ıya başlaııııştI5~. Yunus Nadi. li Eylül 1920 tarihli yazısında zümrenin kuruluş nedenini şöyle açıklamıştır: "Halk Zümresi mcmlekette bilakayduşart halkı hakim kılmak, asrın icabına ve halkııı ihtiyacına göre muktezi teceddüdat ve tesisar temin etmek, islamiyet'in kutsi ı:sasalınCl istinat ederck asrı saadcddeki samimiye-i müşterekeyi iadeye çalışmak gibi büyük ve ulu gayeler takip etmek üzere kurulmuştur. 60-70 kişiden oluşan ve Meclis'te bir ihtiyacııı ifadesi olarak" doğan Halk Zümresi'nin siyasi programı da yayııılanmıştır)). 8 Eylül 1920'clc yayınlanan programda şura sistemini öngören grup, yine islam Sosyalizmi'ni savunmaktadır. Programdaki bazı görüşler şunlardır: -Memlekette kayıtsız şartsız halkı egemen kılmak üzere Halk Zümresi kurulmuştur. -Zümre yolunu hak yolu, Allah yolu bilir. -Zümre'nin esas mesleği, halkın genel refahını sağlamaya yöneliktir. -Arazi devlete.aittir ve devlet topraksızlara parasız arazi verir. Diğer taraftan "şuralar" sistemi ve halk mahkemeleri ile Sovyetlerin dış desteği sağlamaya çillışılmıştır, lttilıatçılar, Ziya Gökalp'in ideolojik sentezi durumundaki "dayanışmacı" halkçılık anlayışının kalıntılarını, şuraların seçiminde "mesleki temsil" esasına yer vermek suretiyle sürdürınekte. ayrıca öneri len şuralar sisteminin mahalli eşrafın çıkarları ile çclişmeyen bir yapı kazanıııasını amaçlamaktadırsu., Halkçı faaliyetlerin .l;' /... i\RIKi\N. $.32 . ilıs<ııı G()NF\ l1iriııçj TOrkiy~ 110yok Millet M~clisi'ııiıı DOşllııcc Yapısı. Ank<ıra. ı 997. s.153- 154. M. YII.Mi\l.s.122 iGUNı:Ş. s, 155. S <,·U.iK. s.25. 278 1920'nin yaz ve sonbaharında gittikçe yaygınlaşmasın ın sebeplerinden birisi de Bakü'da olan Doğu Halkları Kongresi için Anadolu'da yapılan hazırliklardır. Mustafa Suphi, kendi adamlarından Süleyman Sami, Salih Zeki ve Baha Ali'yi Anadolu'ya göndererek Türkiye'den de delege katılımını sağlamaya çalışmıştır. Ağustos başında Lrzunım'a gelen Salih Zeki Bey, hem Kazım Karabekir ile hem de Albayrakçılarla görüşıııüştLır. Cevat Bey'ın Bakü'da hem Doğu Halkları Kongresi'ne hem ele Türkiye Komünist Tqkilatı'nın kongresine katılmasında bu ziyaretin etkisinin olması ihtimal dahilindedir. Ankara'ya giden Süleyman Sami Bey'de Ankara ve Eskişehir'de bulunan komünist guruplarla irtibata geçmiş ve onları kongreye davet etmiştir. Türkiye'de Sovyet kökenli Halkçılık düşünceleri çerçevesinde gelişen Komünist raaliyetleri yakından izleyen Ankara Hükümeti'nin Bakü'da yapılacak kongrelere Türkiye'deki komünist gruplardan kimsenin gitmemesi için tedbirler almıştır. Ancak yine de Anadolu'dan ferdi olarak yapılacak katılımlar gerçekleşmiştir . 57 Mustafa Kemal Faşa bu dönemde yeri geldikçe halkçılık ilc ilgili görüşlerini irade etmiştir. ı 2 Temmuz ı 920'de Meclis'te yapmış olduğu bir konuşmada Halkçılıktan demokrasiyi kastetliğini şöyle ifade etmektedir. "Sanırım bugün varlığımızın temel niteliği, ulusumuzun genei eğilimini ispatlamıştır. Bu, halkçılıktır, halk hükümetidir, Hükümetlerin, halkın eline geçmesidir. Yönetimi halka teslim etmek için uğraşalım". Mustafa Kemal Paşa, 14 Ağustos InO'de ilkelerinin sosyal istçe olmadığını bunları kabul ettirmeyi hiç düşünmediğini ve bu yolda hiç girişimde bulunmadığını; temelde düşünülürse görüşlerinin lıaikçılık olduğunu bel irterek şöyle bir sonuca varır: "Görüşümüz kuvvetin, gücün, egemenliğin. yönetimin. doğruca halka verilmesidir. Halkın elinde bulundurulmasıdır,,5ö. 1920 yılında i lalkçı düşünceleri içerisinde barındıran başka oluşumlarda olmuştur. Bunlardan birisi de Mustafa Kemal Paşa tarafından kurdurulan Resmi Türkiye Komünist partisidir. Parti'nin kuruima amacı pragmatik bir düşünceye dayanıyordu. Meclis içerisinde ve dışarısıııda giderek gelişın sol hareketleri bastırınanın o günün şartları gereği yanlış anlaşılabileceği düşünülmekte idi. Mustafa Kemal Paşa, "biz hariçten gelecek herhangi bir telkine uyarak değil fakat, kendi bünyemizi gözönüne alarak icabediyorsa fırkayı kendimiz kurabiliriz" deıııişti 59 . Hükümet bir genelge yayııı!ayarak, resmi Türkiye KomUnist Pırkasını 18 Ekim ı nO'de kurduğunu ilan etmiştir. Partinin Genel Merkezi dışında Fevzi, Ali Fuat, Kazım Paşalarla, Refet ve ismet Beylerde gizli olarak bu partinin içerisinde bulunuyordu. Bunların dışiılda, Tevfik Rüştü, Mahmut Esat, Yunus Nadi, Kılıç Ali, Hakkı Belıiç Beyimk 60 kurucuları arasında idi Resmi Türkiye Komünist Partisi topu topu üç ay yaşadıktan sonra siyasi ömrünü tamamlamıştır. Ç'erkez Ether.ı'in isyam ve onu izleyen tasfıye olaylarından sonra "ulusçu" :\7 .W Yavıı/. ASI.AN. Türkiye KOllllinist Fırkası'nııı Kııruluşıı ve Muslatiı Sııphi, Ankara, 1997. s214- 215 ("dal "RİK/\N. i\laıürkçli\(lk. Ankara. 1974. s.224 . M.YiL.MA/.. 134. Doğu "RCiil. ıviiiii MClcaJclc'llilı Sosyal Tarihi, Ankara, 1981, s.3(,J-36:'5. 279 yönetimin izlediği Anadolu'da solu yoketme kampanyası içinde bu parti de silinip gitmıştir!>l. Halkçılılda ilgili olarak BMM'nde yapılan atılımlardan birisi de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun temelini oluşturan "Halkçılık Beyannamesidir. Bu beyanname yukarıda da belirttiğimiz gibi sol kaynak!ı halkçı düşüncelerin yaygın olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır. Hükümetin siyasi bir programı olmadığı yolunda yapılan eleştirileri engellemek ve Halk zLimresinin önline gc(;mek amacı ile Hükümet. 13 Eylül 1920'de, yani Halk Zlinıresi'nin siyasi progranıını yayıınından 5 gün sonra, l-lalkçılık Beyannamesini iıazırlaYill'ak aynı gün Meclis'e sunmuştur. bbıt Ceridesi'nin bölüm ba~lık!arı arasında bu lincrge "Tqkilat-ı I::sasiyc Kanunu Layihası" olarak geçmektedir. Gerçektende BMM'nin bir anayasası yoktLll". ı 876 Anayasası BMM'nin anayasası olarak görünmektedir. işte ilk 62 anayasamızın temelini bu Halkçılık Beyannamesi oluştunnaktadır . Bir anayasa taslağı olmakla birliktc içcriği bakımından yer yer bir hükümct programı niteliğinde idi(':;. "Maksat ve meslek", "Mevdaddı Esasiye" ve "idarc" başlıklı üç kısımdan oluşan "Halkçı!ık Programıııda" önemli görüneıı başlıca noktalar şöyle özetlenebilir: "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin anıacı bağıınsızliği sağlamak, hilafet ve saltanatı kurtarmak ve halkı emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden tahlis ederek idare ve hakimiyetinin hakiki sahibi kılmaklır. ikinci amaç, ha!kın refahını sağlamak ve bütün top!umsal işlerde asrın icabına ve halkın hakiki ihtiyacına göre muktazi teceddlidat ve tesisatı vücuda getirmektir. Programın S.maddesinde padişahın ve halifenin kurtuluşundan sonra kavanini esasiye dairesinde yerini alacağı belirtilmekte: 6.ınaddede hakimiyet bilakayduşaıi ıııilletindir. Usulü idare. halkın III ukaddcratıni bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına ıııüstenitlir, denilmcktedir. 13u esasını' çerçevesinde yasama ve yürütme yetkilerinin de 13MM'de toplandığı kabul edilıııektedir. 4.maddcye cncümeni mahsus biı' eklemede bulunarak meslek-j temsil esasına yer verilmi) vc halkın kendi ınukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesinin en yetkin yolunun mesleki temsİi oldugu ifade edilmiş bu da Meclis'te tartışmalara sebep olmuştur. Mustafa Kemal, ıneslek-İ temsil esasının savunulması sırasında ortaya konulan radikal demokrasi düşünceleri karşısında hep olumsuz bir tavır almış ve esasen kendi programında yer vermediği bu i!kenin benİmsenll1eıııesini istemişrir. Onun düşüncelerinde aydın ilc halk arasındaki kopukluğun giderilmesinin ifadesi olarak yansımıştır,,64. 'OL Du{(,il, s.369. LSAIWIAN. s.9-10 Hlilent T/\N()R. Osmanlı-TOrk An,ıynsnl, Gelişmeleri, istnnbul, 1996, s.189. L.KÖK ER. s.140-143. "DördOneli lniıdde lınıkın içinde bıılıındıığu yoksulluk ve sefalct nedenlerini ortad~n k~ldır3rak t"prak, eğitim, adliye. maliye. iktisat gibi çağın geregıne ve halkın gerçek ihtiyaçlarına göre gı'rekli oJan kurulu~ları ve ycnilikk:ri yamlmnyı h'lşlıca görcv bildiğini anlatmaktadır. "ancak" diye ba~layan devamında ise, hu çalışmaları yaparken milletin hirlık ve dayanışmasını bozmaktan, savunma ve savaşma kudretini z:ıyıllatmakwn özellikle kaçınacağ.ı belirtilmektedir. Böylelikle yapılacak returnıların bir 280 Halkçılık 8eyannamesinin daha sonraki maddelerinde: "Türkiye Halk Hükümeti'nin 1·3MM tarafından yönetileceği Meclis'in iller halkı tarafıııdan seçileceği her elli bin ınıfusa bir m i Iletveki li düşeceği. seçim lerin iki yılda bir yapılacağı ifade edilmiştir.. 18:D.maddeler, yönetimi düzenlemektedir. Bunlar idare teşkilatının iller, ilçeler ve bucaklar biçimindc böllincceğini. illerin muhtariyete sahip olacağı bazı genel işlerin dışında eğitim, sağlık. iktisat. tarım. ulaşlırma ve yardım toplaımı işlerinin kanunlar dahilinde ilin yetkisi içinde olduğu, yılda iki ay toplanacak olan il meclislerinin beş bin nüfusla bir liye olmak üzere il halkınca seçileceği, bunların bir daimi kuruloluşturacağı, illerin hlikümet tarafından atanmış valiler tarafından idare olunacağım ilçelerinde kaymakamlar tarafından idare olunacağı ifade edilmiştir. 24. ve 29.maddeler nahiyeleri anlatmaktadır. 30 ve 31.maddeler genel müfettiş!iği tanun lamaktadır,,65 18 Eylül 1920'de Meclis Genel Kurulu'na sumılan bu metin 1921 Anayasası için ilk somut adını idi. BMM'nde metnin hukuki niteliği ve içeriği tartışına konusu oldu. Bumın bir yasa tasarısını yoksa bir hliklimet programı mı olduğU soruları haklı olarak ortaya alıldı. Sonunda belge her şubeden scçilen üçer kişiden kurulu Ellcliınen-i Mahsus adlı özel vc g-':yicı kuıııis) uııa glimJcrildi. Komisyon raporunu hazırladı ve iki ay sürecek olan tartışmalar başlad('('. ilk dört maddesini ayrı bir beyanname da belirttiğimiz gibi tartışılan konulardJn birisi mesleki ıcııısil esası idi. Bu Halkçılık ilkesinin bir gereği olarak savunulmuşıu. 13una karşı çıkanlar ise özellikle bu sistemin uygulanma güclinlin bulunmadığını işaret ederek mesleki teııısi!in esnaf ve benzeri tabakaların siyasi bakımdan yetersiz mcnsuplarına ya da yerel nüfus sahiplerine ıııecliste etkinlik vereceği vurgulanııııştır. Sonuçta mesleki temsil reddedilmiş, genel siyasal teınsi! Uzerinde çoğunluk sağlanmıştır. ikinci önemli tartışma konusu seçiııılerin tek dereceli olup olınamasıydl. Enclimen tasarısında halkın doğrudan doğruyil seçıııe hakkını kuıı<!ndacağı beliıtilıııekte tek dereceli seçimc ycr vcrilmişti. Mesleki teııısillc birlikte bu hükümde reddolundu ve seçimlerin iki dereceliliğinin sürmesine çoğunlukla karar verildi. Rundan başka Tunalı Hilmi Bey'in birazda Rusya'daki uygulamadan esinlenerek önerdiği "Şura'dan şura'ya seçiııı" (köy, nahiye ve vilayet şuraları kademebi) usulü de, "eşraf meclisi" ne yol açacağı endişesi başta olmak üzere sakıncali bulunup reddolundu. Kabul görmeyen iki demokratik öneri de halk oylaması (referandum) ve halkın kanun teklifetme hakkının tanınması yolundaki önerge idiP. Sonuçta komisyon Halkçılık programının h,ılındc lıa/ırla(lı. Yukarıd,ı ly :.-ı(\"(I~il y"tll a~abikccgi. bUıHIll da hagıınsı/.lık sava~ını :l.aara uğralacağı kaygısı dile g.eıirilınektedir. i Ilıkümet bu iki iiııiyaeı deııgekyeecktir. Yine Ick paragral1lk 4.maddeııiıı devamında. hOkümetiıı siyasal ve topluııısal gerçek ilkelerini milletin ihtiyaçlarını reddedildiği 6; anlamma l.SARIHAN. s.ll. RTANÖR, s.189. RTANÖR. s.191. nıhundan alınaya önem verdiği bu ilkelerin uygulanmaslI1da milletin eğilim ve göl. öııünde bulunduracağı belirıilmektedir Hu cümleler sovyet idme hiçiminin gelıııektcdir". Z.SARIHAN. s. ı 0- ı i 281 Mustafa Kemal Paşa, Mart 192 ı 'de yaptığı bir konuşmada "Siyaset-i dahiliyemizde şiarımız olan halkçılık, yani milleti bizzat kendi mukadderatına hakim kılmak esası Teşkilat-ı Esasiye KanunuıTIlızla tesbit edilmiştir,,68 Mustafa Kemal Paşa'nın demokrasi isteğindeki içtenliğini ı Aralık 1921 'de Meclis'te yapmış olduğu konuşmada da görülür. Türk Hükümeti'nin, okunan kitaplarda sözü edilen hükümetlerden hangisine benzed iği sorusuna şöyle cevap verir: "r:rcnclilcı·. bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist hükümet değildir. Gerçekten. kitaplarda görülen hükümetlerin bilimsel niteliği bakımından, hiçbirine benzel11eyen bir hükümettir. Ama milli egemenliği, milli iradeyi biricik ortaya koyan bir hilkünıettir. ..Toplumsal görüşüyle bizim hükümetimizin adını koymak gerekirse halk hükümeti deriz. Temel örgütler Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun birinciye dördüneliye dek olan maddelcri hükümetin ne olduğunu, kimin eliyle yönetildiğini. yöneten kurulun güç ve yetkisini açıklamıştır. Şekil ve çehresi saptanmıştır. Ama toplumsal öğreti bakımından düşündüğümüz zaman, biz yaşamını, bağımsızlığını kurtarmak için çabalay:m emekçileriz (Erbab-ı Say). Zavallı bir halkız ... Kurtulmak için çalışan ve çalışma yükOmünde olan bir halkız. Bu yüzden herbirimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Ama çalışma aracılığı ile bu hakkı kazan/rız. Yoksa arka üstü yatmak ve yaşamını çalışmaktan sıyrılmış olarak geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur. Öyleyse şöyle diyelim, Halkçılık, toplumsal düzenini; çalışmasına, hukukuna dayatmak istcyen toplumsal bir öğretidir,,69 Anla~ılacağı üzere halkçılık tartı~malarınııı siyasal gündemde en canlı kaldığı döncm. Milli Mücadele yıllarıdır. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele ve cumhuriyetin ilk yıllarını kapsayan lıalkçılığın birinci aşamasında, onu "Egemenlik kayıtsız şartsız millctindir" ve "halkın kendi mukadderatına bizzat ve bilfiil sahip olması" şeklinde formüle edecektir. Bunun yanı sıra o dönemin siyasal havası içerisinde halkçılığın, Milli Mücadele'yi destekleyen siyasal gruplar tarafından da kullanıldıgını ve Ankara'da, savaşı idare etmekte olan iktidar gnıbunca. halkçılığa çeşitli işlevler yüklendiğini görüyoruz 70 Baskın Oran bu işlevleri şöyle sıralamaktadır: "Birincisi, halkçılık, milli egemenliğin eşrafı tatmin eden bir tamaınlayıcısıdır. Çok güç koşullar altında verilen bir Kurtuluş Savaşını çok güç koşu i larda, az maaş alarak, çok çal ışarak yürütmeye çalışan Meclis'teki halk temsilcileri, yani eşrafve hocalar, kendileri ile farkı, kökenden gelip farklı kafa taşıyan seçkinlerin, memur kadrolarını şişirmek üzere İstanbul'dan gelen seçkinlere iş bulmalarına karşı çıkmaktadır. "Gelenlerin hepsi hazır yiyici" sloganı ile belirlenen bu tutum karşısında memur kadrolarının artırılmaması, bürokratların atanmayla değil seçimle getirilmesi gibi antibürokratik haikçı önlemler alınarak Meclis'in eşraf kanadının tepkisi giderilmeye çalışılmıştır. İstanbul'dan gelenler yazar-çizer takımı, yani aydınlar olup, gerçekten Kurtulu~ Sava~ı'na maddi katkı yapabilecek türden değillerdir. Ne asker olarak Arı iNAN. Düşünceleriyle /\tatürk. Ankara, 1991, s.76. Atatürk'lin Sill'lev I'c Demeçleri. i. Ankara. 1997. s.ııı: C.ERiKAN. 5225-226 S.<JI.Jl\..s.21. 282 cephede işe yaramakta, ne de terzilik, ayakkabıcılık gibi o günlerde çok gerekli olan becerilere sahip bulunmaktadırlar. Demek ki halkçılığın birinci işlevi, seçkin!ere karşı eşrafı yatıştırmak olmuştur. İkinci olarak halkçılık dış ilişkilerle ilgili bir işlevde görmüştür. Her ne kadar Sovyetlerin esas amacı Anadolu'da emperyalistlerin yenilmesi olup, sol akımın ezilınesi pahasına Kemalistıere yardım devam edecek ise de, sol içerikli bir rejimin bulunması bu ülkeden yardım almayı kolaylaştıracaktır. Üçüncüsü, halkçılık seçkinler tarafından, ilk kez gereksinmelerini yönetime yansıtma olanağı bulan halk kitleleri ile eşrafın omzu üzerinden daha doğrudan bir ilişkiye geçmek için kullanılmak istenmiştir. Özet olarak: Nasıl milli egemenlik kavramı sayesinde Kurtuluş Savaşı'na eşrafın seçkinlerle ittifak edip, malı ve parası ile katılması sağlanmışsa, halkçılık kavramı ile de halkın kanı ve canı ile katılması sağlanmak istenmiştir,,71. İşte bu çerçeve içerisinde halkçılığın siyasal gündemde en canlı kaldığı dönem Kurtuluş Savaşı yılları olmuştur. Milli Meıcadele sonrasında iktidarın önemli değişiklikler olacak, yorumlara uğratacaktır 72 . halkçılık dayanmak istediği iç ve dış güçler dengesinde ideolojisinden beklenen işlevler değişecek, onu yeni MiLLi MÜCADELE SONRASı HALKçıLIK Altı Atatürk devrimlerinin halkçı!ık, ancak laiklik dışında aslında anlatımlılda, içeriği ile belirtilnıeyen ve birlikteliğin, ana ilkesidir. Bu ilke Mustafa Kemal aldığı Bu ilke, refah toplumunun kültürel özetle, rejimin güvencesini ilk anayasadan önce BMM'nc geçirilmişt!r. Bu program bir sonraki 1923 tarihinde "Dokuz program ile yaşama Paşa'nın görüşüdür. dönemde, ikinci dönem mebus seçimleri öncesi 8 Nisan ve onayını kaynağını oluşturan, özgün bir dünya arası eşitliklerin özgürlükıerin, yükselişinin, hoşgörü ve ekonomik alanda sunduğu bütün öbür ilkelerin özünü ve ana anlamı tam Türkiye Cumhuriyeti'nde bireyler oluşturan Ok ile simgelenen ilkelerinden biri olarak görülen 73 Umde"başlığı altmda yayımlanan ayrıntılı beyanname ile halka açıklandl . Bu beyannamede seçimden sonra Anadolu ve Rumeli Fırkasma Halk egemenliğin olduğu dönüşeceği kayıtsız şartsız belirtiliyordu. milletin Diğer olduğu, uındelerde halkın İzmir " Hukuk Grubu'nun saltanatın kaldırıldığı ve kendi kendisini yönetmesinin esas iktisat Kongresinde alınan kararIJr özetleniyordu74. " Müdafaa-yı bildiriliyor ve ilk iki umdede 138s~ııı ORAN, AtatOr~ MilliydÇiliği, İslaıılıul. 1990, s, 135-136 i.TL;KL;Li. Vii, 5.1931 13alıir Mazhar ER()RETCN, Kemalizm, İstanbul, 199R. 5.91 LTCKELi, vıl, 5 1932, 283 Halk ı i Fırkası Lylül'cle [-Ialh: Ağustos ı 923'Ie 9 [:ırkası ııizaınnaınesi ilk toplantısını yaparak lüzl'ığünü görüşmeye başladı. Ilim üyeler tnrafından imzalandı. Mustafa Kemal 75 Paşn, Umumi Rcisliğe seçildi Kurulan IIalk Fırkası'nın adı, şüphesiz halkçılık ilkesinden esinlcnmiş olduğu yer gibi, halkçı!ık almıştır. ılalkçlllğın, i 923 tarihli ilk parti nizamnamesinin 1. ve 2.maddelerincle birbirini tamamlayıcı knpsadığı nitelikte üç unsuru söylenebilir. 8irinci unsur. halk yönetimi yani siyasal demokrnsidir. ikinci unsur, kanun örüinde herkesin eşit olması, hiçbir kişi veya zünıreye ayrıcalık tanınmamasıdır. ıJçüncü unsur, sınıf 7r mücadelesinin reddi ve toplumun dnyanışma içinde gelişmesidir ,. halkı AtnWrk, Türk sözü ülkemizde oturan bağinmış olan insanlmın blitünlinü kasdeder incelemiş ve beraberce yaşadıklnrını belirlemiş, görüş farklı 77 O ülkeyi varan bilen ve kaderini ülkeye 0, Anadolu'daki insan ma!zemesini yerinde dinsel ve etnik kökenlerden gelen olarak !\nndolu'dnki insnn bu çerçevede mnlzeıııesini önceliği halk insanların bu ülkede bu konuya nyırmış kavrmnı adı nıtında yüzyıllardır ve yeni siyasal her türlü kültürel ya da etnik nitelemenin ötesinde kendine has halkçı!!k görüşü ile değerlendirıniştir7~. Yine ona göre "TUrkiyc '·lalkı" redakariık duyguları ırkcn birleşik, veya dinen veya harsen mukadderaı ilc dolu, ve fedakarlık birbirine karşı hürmet ve duygulan ile dolu. mukadderat ve mcnrantıeri mlişterek olan sosyni bir topllımdur7~. !\tatUrk'lin demokrasi" Iıalkçılıktan olduğu, kasdettiği şeyin, geienek~el ilişkin kendisinin hürriyetin önemine anlamda "hürriyetçi siyasi şu görüşlerinde de açıkca aıııa~ıiınaktadır: 'Terdin birinci hakkı, remin için ise, en iyi vas!ta, ferde ve zanır gcli~tirebilmesidir. tabii yeteneklerini serbestçe başkalarının haklarınn benzer kendine ait olmak üzere. ona kendi kendini istediği Bu gelişmeyi zarar vermeksizin, tehlike gibi sevk ve idare etmeye müsaade etmektir. işte bu serbest gelişmeyi sağlamak. ferdi hnkların oluşturduğu çeşitli hlirriyetlcrin tüm kusur etmiş amacıdır. olur ve devlet Bu haklara hürmet etmeyen siyasi cemiyet esns vnzifesinde varlığının sebebini ve ferdi hürriyetler, özel bir değer ve önem kimsenin müdahalesi söz konusu değildir"so Yine onuıı görüşüne göre irade vc manasını almıştır. Artık hakiıniyet, kaybeder. Çağdaş demokraside ferdi hürriyetlere devletin ve milletin umuınuna aittır ve nit olmalıdır. Demokra~i prcıısibi, hnkimiyet-i milliye şeklinde inkılap etmiştir, demektedirsı. " ı; Gıııılıard!ALSCI IKI':. Türk KlInlıllı~ Savaşı Kronolojisi, II, Ankara, 1989. s.39-4 ı Mallirk ilkderi .... Atallirkçülük, s.57. (;ınet CiRiTU. AtilllirkçOlük, Istanhul, 1<)83, s.83 Aı~ı1 ÇEÇEN, Kemalizm. istanhul, 1988. s.I27. TlIrh~n OLCA YTU, Dt:vrinıiıııiz ilkelerimiz, Ankara, 1998, s 190. Alatürk İlkckri ... , AlatiirkçOIOk, s.59 i KOKIR. s.l56 284 Recep Peker "ilk İnkılap Tarihi Ders Notlarında", "Modern devletin amacı kcndisini vücuda getiren insan kanununun manen ve maddeten saadetini temin ve istihsaldir. Bu amacı şöyle. kıs,ıca Her ifade mümkündür. şey lıalk için ve halkla beraber Teşkilat-ı Bunun içindir ki, cumhuriyetin birinci 'H,ıkiıniyct ImıkaddelAınl Ulus bila kayd-ü şart milletindir. İdare usulü halkın bizzat ve bilfiil esasına ınüstenittir', idare etmesi e~emenliği. kayıtsız ,1I1 bın i devlet", "güvenilir devlet" da halk olm<ısı meşruiyyetin kurulabilir. Çünkü deniyordu. halk egemenliğidir. Bu egemenlik, bu irade menfaatleri için tezahür ve tecelli eder. Türk buduı'''s, anlayışı Onun Devlet şartsız ve halkının ancak Türk ulusunun. Türk deııwkl','ısi,iııiıı Esasiyesi'nde: kavramı ile bütunleşmiştir. Onun için devletin "güçlü zorunludur. Böyle bir devlet ise ancak halk hakimiyeti ile kaynağı halktır. tek Halk olmadan devlet olmayacağına göre ıneşruiyyet halktan kaynak!anır 81 . Atatürk'ün devlet ve hükümet görüşü kendisinin de iflıde ettiği._gibi, çıkarılmıştır. oıjinaldir. Kopya değildir. arasındaki Dcvletle halk çıkmış Sadece milletin gerçeklerinden mesafe ne kadar kısalırsa, ve o kadar ideal demokrasive yaklaşılmış olacaktırsı. Atatürk, demokrasi etmiştir ifade göstermişlerdir". 0, seçmeleri ile halkçı:ığıil olduğunu Türk tarihinin kökenlerinden beri mevcut "Türk Milleti. en eski tarihlerinde ünlü başkanlarını devlet kavramının demokrasi bugün bütün kurultayları fikrine çağdaş ne ile bu kurultaylarda kadar bağlı anayasalarda yer olduklarını aldığını artık ve bugün halkçılık (dcıııokrasi) likrinin daima yUkselen bir denizi andırdığını belirtmekteclirR5 Deıııokl"dsi'ııin bil" diğer farkıılık göstermektedir. Onun siyasi partilere konuşmasından fırkalar fırkalardan teşekkül 7 çok Şubat canı yanmıştır. Şunu behemehal iktisadi maksatlar üzerine teessüs memleketlerde muhtelif sınıflar siyasi bir bakışını ı 923 tarihli bakışı Balıkesir tesbit etmekteyiz. "Bu milletin siyasi sairede unsuru siyasi partilerdir. Mustafa Kemal'in bu konuya fırkaya mukabil vardır. diğer bir Bir sınıfın sınıfın etmiş fırkalar yüzünden şahit olduğumuz memalik-İ ve etmektedir. Çl1nkU o menfaatini Illuhafaza için menfaatİni muhafaza eder. 13u pek tabiidir. Güya bizim memleketimizde de teessüs eden siyasi arzedeyim ki maksadı ayrı ayrı teşekldil cd en ilc iii" fırka slllif Va .IIŞ gibi neticeler malumdur. Halb. I, i Halk Fırkası dediğimiz zaman bunun içinde bir kısım değil, bütün millet dahildir"s6. Mahl1lut ı:sal 130!I\.IJRT. Reeep I'I,KLR, Yusuf Kemal TENGIRŞEK, Ilk inkıliip Tarihi Deı; Nol!<ırı. (lla/ırlnl'alı Okla\' I\SI,I\NAI'I\). islanbul. 1')97. s.190. ',.ı.n,'1 1;(· 1/1)'\(;. '\I;II("'r1;'U" Iı rcııs,,1 1"l(')"uıl;ll"I ... \ııbr;ı. I')l)(,. ,.'ll ilı()!I),I\(; ,.611. ,l\lmUrk,liliik. III. s.3ı:>, \sl) ii. :; i () i 285 Ülkede yapılan Inkılfıplar, bazı çevrelerin eleştirisine sebep olmuştu. Bunun sonucu 17 Kasıııı 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruldu. Ancak eski ıııilli tutucular, gericiler, ve ve bu muhalefet partisinde yer aldılar. Eleştiriler kuşkusu üzerinde toplanmakıa idi Cuıııhuriyet Fırkası'nın olduğu rakip başından mücadelenin s7 karşı Paşa'nın Mustafa Kemal İttihatçılar, fırsatı kaçırınadılar olanlar diktatör olınası Levent Köker, Mustafa Kemal'in Terakkiperver . ortilya çıkmasından sonra "Tımes"in İstanbul muhabirine vermiş egemenliğe dayalı demeçte, milli beri ona fırkalar olabileceğini etmiş ifade ve cumhuriyet!e idare olan Türkiye'de birbirine ve bunu doğal karş!lannııştlr. Aniaşılan AtaHirk, bu fırkaııın varlığınn <ıçıkç<ı kar~ı çıklıı<ımaktn siyasi bir rekabet olanık değerlendirmektedir . 8s Ataıürk. yılıncin 193ü hay<ıta çok partili denemiş geçmeyi yeniden ve Serbest "0" eumlımivet ['ırk<ısıııı kurCıul'l1ıu~ıur. arasında tarafsız Atatürk, kendisini her iki parti bir hakeııı ro!ünele görmüştür. nu partide kısa sürede bilinen sebeplerden dolayı kapanmıştır 1930'Iurda tormüle edilen "halk için halka çelişmesi, halkçılık düşiincesinin ilkesi "milli irade", ve "milli hakimiyet" gibi tanımlannrak aşılmak siyasal içerik rağmen" istenmiştir. açısından ı zayıtladlğınl, buna cumhuriyetçilikle Roııssemı'cu kavramlarla halkçilık anlayışının Sonuçta tek parti dönemindeki 920'fere oranla S9 karşıiık ha!kçılığın kü!Wrel ve iktisadi boyutlarına daha çok ağırlık verildiğini söylemek mümkündür'Yü. düşünce Atatürkçü hakları dışında. hiçbir halkçılık anlayışının sisteminde kişiye ve zlimreye önünde eşitliği gerektirir ve toplumun değer sayar')I. 13u sistemin uygulandığı ülkelerde sözde seçilmiş bazı Bu ıcokraside gerçektir. <ıyrıcalıkların tanımaması 2.maeldede "Ilalk Hiçbir imtiyaz kabul eden sürdürmesi için i laik Fırkası'nm halk mefhul11u herhangi bir Benzer kanunları konu paliiniıı S'} ." "IL, 'Ji l\1'l\Or~çOllik. iii. ,'lO. l.O[,l'/\YIlJ. ['lO. AlalCtrk ilkebi .... t\IaWrkçiilOk. s.M. mutlak bir sııııfın, milsavatı hiçbir cemaatin, ımıtfak hürriyet ve 1927 tarihli nizamnal11esinin ı 93 i tarihli programında da M~ıııcr ~AııiNı.ı:R, Alator~çiilOğ(l11 ı<ü~cl1i. I·:ı~isi YC (jiil1cclliğt. Isıaııbııl, ı 9%. L K(jı<ER. s.146-14 7 Atailir/.; ilk~kri .. "lilıor~çOlok. s.61. L.KÖKIR s. [49 alınıştır. sınıfa ınLinhasır değildir. nazarında vilietmekteki fırkanın bir genel haklar dışındaki hiçbir ailenin, hiçbir tanımlar Aynı Komünist Partisi ayrıcalıklar tanındığı 1923 tarihli nizamnamesinde de yer kabul etmeyen ve de geçmektedir~.1. rağınen, Halkçılığın bulunmayan ve umumiyetle kanun fertlerdir". zorunlu ve üstün Atatürkçülük'te yer almaz. Marksist var denilmesine böyledir~". halktandır. Ilalkçılar. imtiyazlilrını tanıyan 4.maddesİl1de fertler eşitlik Atatürkçülük, yasalar çalışmayı kesimlerine özel haklar ve de aynen Fırkası nazarında iddiasında bütl'ın hiçbir terclin istikla!i ayrıcalık tanımamaktır. varlığını bakımdan sınıf ayrımından doğan kargaşa, üyelerine ve toplumun ikinci unsuru, milletin genel S.I OS·II O. 286 geçmektedir. Gu esas şöyle edilmiştir: tarif ve tesbit "Kanunlar önünde mutlak bir sınıfa, kabul eder. hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir hiçbir cemaate imtiyaz eşitlik tanıımıyan yurttaşları, halktan ve halkçı olarak kabul ederiz"<)~, halkçıiık Atatürk'ün deyimini, sadece halk yönetimi veya siyasi demokrasi anlamında değil, aynı zamanda Türk toplumuna vermek istediği yeni sosyal ve ekonomik düzeni ifade için kullandığına şüphe öbür sınıfa üstünlüğü kabul etmemiştir·)s. şeklinde Recep Peker konu ile ilgili olarak halkçı "Türkiye Cumhuriyeti politika çizgilerinden vaziyetimizin ne karşılaştırılıp dlişürecek şu bir ifadeleri varlıktır. göstermek içindir. patrona, patronu işçiye VL: şereftc bölümünün bir zarureti sayar. iddiası varlığıııın ayırır güttüğü karşısında ihtilali ana bizim geldikçe yerli yerinde şeref sahibi sayan, ekonoınik alanda mahkum edecek, müstehliki müstahsilin eline varlık Halkçı varlık, demektir. Bu bütün bu unsurinn farklar varsa bunu ayrılmaz zihniyer. ulusu birbirinden züınreyi hayatın bir bütün başkalarına karşı kendilerinden üstün ilc hareket ettinnez. Çünkü böyle bir l18reket yolu, ulus denen büyük cüzlerini sade ve birbirleri ile anlayışta değil, yaşayışta boğuşmaya Bizim karşı netl'et duygulan ilc mücadelesini yaratan doktrinlerin tamamı tamamııla tanıdığımız nıücadele saldıranlara karşı kullanmaktır. da birbirlerine sevkeder. Biziın halkçı vasfırnız sınıf zıddınadır. sınıfın demek. ulus içinde hiçbir imtiyaz ve yığını tanır, aralarında birtakım bir halk olarak kabul eder. Onun için herhangi bir olmak sınıf Diğer vasıflar sırası ve her ferdini öteki kadar hak ve işçiyi vazivetlere müsaadt etmeyen bir müsavi hakta Türkiye Cumhuriyeti'nin halkçıyız, halkçı bir çıkan sınıflararası ayrıcalıkları kullanmışt!r: ilk söylememin sebebi, söylenecektir. Biz birini ötekine. icabı, iş olduğunu tanımayan üstünlük haikçılığı sınıflar arasında, yoktur. Toplumda mevcut Sosyalist toplumlarda ortaya ulusun bütün kuvvetlerini, ona Yoksa ulusun içerisinde herhangi bir sınıf dışarıdan ve meslek farkı gözeterek birini ötekine kırdırmak bizim prensibimize uymaz"~('. Mustafa anlayışının Kemal Milli komünizınle ilgisi yapmış olduğu konuşmada halkçılıktırhalkın Mücadele'nin olmadığını "... Esas itibarı ifade ile bulundurulmasıdır. Yine şüphe teıkik milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların 14 itibaren A.ğustos olunursa bizim dünyanın prensipleri ilc perveranız bütün milliyetlerinin halkçılık 1920'de Mecl is'te halka esası, bir etmez. Yakaa bize tcşrik.-i mesai eden bütün icabatını tanırız ....13ahusus i.GiR.ilLi. "AlatOrk ve Halkçılık". AlaıÜrk Araştırma Merkezi Dergisi. Vii. Sayı:20. (Mart 199 ı), s.187. B.M.FRURFTFN.5.92 . M.E.BüZKURT. R.I'EKER. Y.K.TENGIR.)LK. 5.245-246. -ki verilnıesidir, en kuvvetli bir teanız ki bizimle kendi nokta-İ l1azarlarımız doğrudan doğruya yok ki, bu preıısib Bolşevik milliyetpcrver derIcI'. Fakat biz öyle milliyet \ etmiştir. kuvvetin, kudretin. hakimiyetin, idarenin elinde prensiptir. Elbette böyle bir .. başlangıcından 287 Bolşevizm millet içinde mağdur sınıfhalkı nazar-ı olan bir mağdur ise heyet-i Umumiyesi ile alır. mütalaaya Bizim milletimiz ve mazlumdur. Bu itibarla dahi bizim milletimiz beşeriyeri tahlise müteşebbis olan kuvvetler tarafından himayeye şayestedir . 97 Atatürk, 27 Ocak 1923'te de İzmir'de halk temsilcilerine şöyle demektedir. "Bence bizim milletimiz, birbirinden çok farklı menfaatleri takip edecek ve bu itibarıcı bil'biriyle mücadele halinde buluna gelen çeşitli sınıflara sınıflar birbirlerine ihtiyaç duyan ve kendilerine ihtiyaç duyulan mahiyettedir. sahip değildir. Mevcut Dolayısı ile h,ı i k (ırkiısı biil iin sını tbrın hak larını ilerleme ve saadet yollarını sağlamakla ugraşabilir"n. yılında 1931 yapılan halkını ayrı ayrı sınıt1ardan bakımından türlü değiL, mürekkep ayrılmış hizmetlere tesanlidü elde etmek ve menfaatler konu "Türkiye Cumhuriyeti fakat ferdi ve içtimai hayat için iş bölümü bir cemaat saymak esas prensiblerimizdendir". tuttuğu "Partinin bu prensible göz önünde yaratmaktır". programında Halk Partisi'nin gaye. arasında sınıf kavgaları birbirine zıt yerine içtima.i nizam ve olmayacak surette allenk i 934 Parti Kongresi'nde C.H.P. Umumi Katibi Recep Hey (Peker) şöyle konuşmaktadır: "Türkiye'de sınıf yoktur. Sınıf kavgası yoktur. imtiyaz yoktur. Mıntıka taassubu. derebeylik, ağalık, aile, cemaat herhalde tam ifadesi değildi. Türkiye'de elbette ki ağulık, şeyhlik. uik, ce mu at imtiyazı fikirleri yoktur". sınıllar vardı. imtiyazı vardı. Bunları Aımı bu sözler gerçeğin Derebeylik münasebetleri, gidermek için de "inkılapçılık" ve "Devletçilik" ilkeleri cvvela parti programına sonra da anayasaya girmiştir'>'>. I"ıan Tekeli, 1930'lar sonrasında Iıaikçilığın işlevini tek parti yönetimine gerekçe sağlaıııak olarak ckgil de i)l1c\lliııılinc değerlendirmiştir. s<ılıip. anlayışı tek parti döneminin tek parti yeterli idiıllıı. Eıme tuşıdığmı. Kongar'da biraz iç dayanağı Halkçılık saptırıldığı Ona göre dayanışıııası haline geliyordu. Toplumda faşist kurduğu Bugünkli demokrasiye kadar gelen bir Halkçılık "ideolojik" ilkesinin niteliği hilafetçilik "devletçilik" koruduğu dayanışmacı bir yaklaşımın "halkçılık ikiz Marxçılık uyguiaması adı altıııda ilkesiyle milliyetçilik ilkesinde siyasal hukuki ;\')l). IILI) ILLI eşitlik I. 11)2 ,\ı;ılıııl; m"krı. iüıde ,\I;ıliirkçUll;!;. ,.67. j<J1RITII, "III<ıliirk ve i I<ılk<;ılık", s. i X7·1 xx. LTlKIJ.İ. Vii. s.1932 I,KONGAR, ,.312. izlerini yaklaşıma yakın kardeşi olan olabi Imiştir diyerek. karşıtlığıııa "liberal devlet" kadar edilen toplumsal fikri ile bütünlenmeye uzanan karşltilğını kapsadığıııı. tam bu noktada halkçılığın milliyetçilikle bütünleştiğini ifade etmektedir Levent Kökcr, göre ince ve hassas dengeler sayesinde, Cumhuriyetçiliğin karşıtlığından, gelmiş halkçılık sııııflar olmadığına devletin temeli "korporatif ve meydana yliksek bir grup olarak gören bir ilkesinin genelolarak takdirde bu ilkenin ancak Atutürk'lin topluımı ayrı ayrı sınıflardan luı sınıfların yo-kluğu çalışılmıştır. da . fikri, Toplumsal 288 farklılaşmanın yokluğu, konulduktan sonra, iktisadi,topluııısal halkın boyutları ve siyasal siyasal hayata ve yönetime alan tck bir siyasal örgüt ve milletin manevi katılımısı varlığının içinde yılında ettiği CHP'nin kabul kullanılabileceği iddiası halkı I02 bünyesine . bakışta ideolojik ilkelerden devletçilik ilk sınıfsal ayrımların keskinleşmesini Böylece tek parti döneminde için tüm somut ifadesi olarak TBMM'nin egemenliği yeterli olmaktadır". saptamasında. bu:unmuştur 193 i ile böylece ortaya önleycn bir araç olarak kullanılmak istenmiştir. "devletçiliğin" halkçılığı gerçekleştirmekte ileri siirülebilir. Oysa CHP içinde bu toplum bir araç olarak ilişkinin kunılmasından şiddetle kaçınıimıştir. Ayrıca inkılilpçılık ilkesi de halkçılığa bir sınır getiriyordu. Parti. inkılapları halka mal elmek sorunuyla ~iclilin(;e inkıl<ıplar z<ırar iyiyi ve doğruyu görüyordu. gören seçkinlerin karşı karşıya Sınif çıkarları arasında çatışma çabaları, hal kçılık ile devrimci i ik ilkesi birleşiyordu Atatürkçiilük, Tnrk halkını Oll11ilSI, halk yığınlarıııea geciktirilıııenıeliydi. llillkııı çıkarları doğrultusunda demokrasinin bir siyasal halkınııı sahip n~.iinı taşımaktadır. benimscmiş dile ve getirmiştir. L.ı<.ÖKIK s. i 58. LlEKCL!. Vii. s. ı 932 !\<,.'E(TN. s.12X. Halkın karşı olan güçlerin yönetimi anlamında olarak ülkemizde gündeme gelmesi, Atillürk'ün anlayışının öncülüğü sayesinde gerçekleşebiIIl1İştir . . 111.1 çıkacilğıııı açıkçil devletin yönetilmesi ve halka mılamlar 1o ı lll:! Böylece LO;. ilkesi, halkııı uyandırılması, bilinçlendirilerek yönetimin bir halk hükümeti siyasal alandilll temizlenmcsi gibi ltL; aşırılığa olmayan bir toplumda çok soylu ve temiz yürekli bir halk olarak kendisine gerçekten hizmet edenlere Türk Halkçılık idi. "halk idaresi ilkesinde" halkçılık