TEBLİG VE MÜZAKERELERİ

advertisement
DİYANET İŞLERi BAŞKANLIGI
YAYlNLARI /642
I
TEBLİG VE MÜZAKERELERİ
20-24 Eylül2004 1 ANKARA
-Yf ~ty(} D\Yflft!H Valm
İsl!\m Al'aijtırmfihm Merkezi
KUtUphanesi
Dem. No:
Tas. No:
Ankara - 2005
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan 642
1lmi Eserler 105
Yayın
Editörü & Redaksiyon
Dr. Mehmet BULUT
Dizgi&Grafik
Cevdet DOGAN
2005-06-Y-0003-642
ISBN 975.19.3756-6
Baskı
_,.
Türkiye Diyanet Vakfı
Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi
Ostim örnek Sanayi Sitesi 358. Sokak No: l l
06370 Yenimahalle 1 ANKARA
Tel: (0312) 354 91 31
© Diyanet ݧleri Başkanlığı
Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı
Tel: (O 312) 295 73 06
;·
ll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE DiN EGiTiMi 1417
ll. OTURUM
(20 Eylül 2004)
•
•
TEBLiG
TÜRKiYE'DE VE ALMANYA'DA (iSLAM) DiN DERSLERi
Prof. Dr. Mualla SELÇUK*- Prof. Dr. Cemal TOSUN**
Bu bildiri, iki din eğitimi bilirncisinin, bilimsel birikimlerinden yola çıkılarak hazırlan­
Bilimsel birikim, alanın kuramsal bilgisini nitelediği gibi her iki bilim insanın bireysel olarak iştirak ettiği konu etrafında düzenlenen bilimsel toplantı, sempozyum ve etkinliklerdeki katkılanna ve bu ortamlardan elde ettikleri izlenimlere de işaret etmektedir.
"Türkiye'de ve Almanya'da (İslam) Din Dersleri" başlıklı bir bildiri sunmak, sözü
edilen ülkelerin din eğitirninde, özellikle okulda islam Dininin öğretiminde yaşadıklan sorunlann çözümünün, kurulabilecek bir bilimsel işbirliği ile mümkün olabileceği temel kabulune olan inancımızdan doğmuştur. Konunun elbette bir bilimsel çözümü bir de siyasi
çözümü bulunmaktadır. Ancak bilirnin siyasete ışık tutmasının zamanı gelmiştir ve daha
fazla zaman harcamaya hakkunız yoktur diye düşünmekteyiz.
m. Din Şurası'nda yurt dışı din eğitiminin masaya yatırılması bir irrıkan olmuştur;
çünkü, konunun bütün bileşenlerini -öğretmen, öğrenci, veli, öğrenme ortamı, ders programı, sosyo-ekonomik ve kültürel çevre, din anlayışının epistemik ve sosyal temelleri
v.b.- ihtiva eden bir tasvir yapmak, bir resim çizmek ve bu tasvire dayanan bir bilimsel
işbirliği politikasının uygulamaya kılavuzluk edecek yapıtaşlannı belirlemek acil bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır.
Bu bildiri, çizilecek resimde tanımlayıcı bir kare olabilir veya işbirliğinin gerçekleşme­
sinde bir bilgi kapısı aralayabilirse amacına ulaşacaktır.
"İslam Din Dersleri" ile "Okul" ilişkisi analiz edildiğinde kendimizi bir dizi soru ile karşı karşıya buluruz. Sorulardan biri "islam Din dersleri, örgün eğitim açısından nasİl yapılandınlmalı?" sorusudur. Bu sorunun cevabı uygulamadan gelen pekçok sorunun cevaplandınlmasıyla yakından ilgilidir. ömegin: İslam Din Dersleri, bir branş dersi mi olmalı? Mezheplere mi dayalı olmalı? Mezheplerüstü mü? Değerler açısından tarafsız mı olmalı? Zorunlu mu olmalı? isteğe bağlı mı? Dersin dili ne olmalı? Her Müslüman bu dersi kendi ana dilinde mi okumalı? özellikle Türkler açısından durum nasıl değerlendirilmeli? vb.
mıştır.
• Ankara Ürıiv. llahiyat Fak.
•• Ankara ürıiv. llahiyat Fak.
Dekanı.
Öğretim
üyesi.
1 ..
418/111. DiN ŞÜRASI TESLiG VE MÜZAKERELERi
islam Din Dersleri ile ilgili, belki de konu ile ilgili arayışlann temelinde yatan ve cevap bekleyen bir başka önemli soru ise; "islam Din Derslerinin okulda genel eğitimin
arnaçianna nasıl katkıda bulunabileceği" sorusudur.
Bu bildiride önce, Türkiye ile Almanya arasında islam Din Dersleri bağlamında kurulabilecek bir bilimsel işbirliğinin imkanlarını ve sınırhlıklarını ortaya koymak amacıyla
geliştirdiğimiz tezleri tartışacağız daha sonra "Almanya'da islam Din Dersleri hangi temel
ilkelere dayanan bir model olmalıdır?" sorusuna bazı öneriler getirmeye çalışacağız.
/- Türkfye ile Almanya Arasında islam Din Dersleri Bağlamında Kurulabilecek
Bilimsel işbirliğinin imkanlan ve sınırlılıklan
ı. Tez: Türkiye "okulda din öğretimi"nin teorisi ve uygulaması ile ilgili önemli bir
tecrübeye sahiptir. Din Derslerinin örgün eğitimde yer almaması, Din Derslerinin seçmeli
.• ı
olması ve Ahlak Bilgisi'nin zorunlu bir ders olarak verilmesi, Din Derslerinin zorunlu bir
ders olarak programda yer alması şeklindeki uygulamaya yönelik tarihi tecrübemizle bugün geldiğimiz noktada din öğretiminin teorisi ile ilgili de önemli bir bilimsel birikime sahip olduğumuzu söylemek mümkündür. "Okulda Din Dersi"nin "Varoluş" tartışmalan sürecinde "niçin din öğretimi?" sorusunu "nasıl bir din öğretimi?" sorusu izlemiş ve ilahiyat
Fakültelerimizde 1982'de kurulan Din Eğitimi Anabilim Dalı'nın akademik yürüyüşü
2000'li yıllara "Din Eğitiminin Bilimselliği" sorunsalını taşımıştır. Disiplinlerarası bir
yaklaşımla, Din Eğitimi Bilimi'nin bulgulan'na dayanılarak geliştirilen ve 2000 yılında
uygulamaya konan ilköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretim programı, ülkemizde
bu alanda ulaşılan bilimsel seviyenin somut bir ürünüdür. Eğitim çevrelerinde "iyi uygulama örneği" (good practice example) diye kullarıılan bir tanımlamadan esirilenerek ilköğ­
retim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Progranu üzerinde bu bilimsel birikimin yansırnalanna
işaret etmek isterim.
Program önce 28-30 Mart 2001 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığımızın İstanbul'da
düzenlediği, "Din Öğretiminde Yeni Yöntem AraYI§lan Uluslararası Sempozyumu"nda
tarutılnuş ve bilim insanlanrıın tartışmalarına açılnuştır. Daha sonra bildiri sahiplerinin,
beraber ve ayn ayn katıldığı ve programın farklı yönlerinin ele alındığı aşağıdaki bilim
platformlan gerçekleşmiştir:
Okul Eğitiminde Aynmcılığzn önlenmesi, Dini özgürlük, inanç, Hoşgörü Uluslar Arası KoTJferansı (Intemational Consultive ConferenceOn School Education In Relation With Freedam Of Religion And Belief, Tolerance and non Discrimination), Din ve
inanç özgürlüğü konusundan sorumlu Birleşmiş Milletler özel Raportörü, İspanya Dışiş­
leri, Adalet ve Eğitim, Kültür ve Spor Bakanlıklan 23-25 Kasım 2001 Madrid-İSPANYA
Kültürlerarası
ve inançlararası Diyalog için Eğitim (Education for Intercultural
and Interfaith Dialogue), Avrupa Konseyi 8-19 Nisan, 27-28 Haziran, 30 Eylül, 28-2 9
Kasım
2002 Strasburg-FRANSA
Ergenlik Dönemi ve Din Eğitimi (Adolesence and RE), ISREV 28 Temmuz-2 Ağus-
.
'
ll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE DiN EGiTiM i 1419
tos 2002 Kristiansand-NORVEÇ
Kültürlerarası ve Dinlerarası Diyalog (Interkulturaller und Interreligiöser Dialog),
07-11 Ekim 2002 Gosslar-ALMANYA
Avrupa'da İki Kültür ve Ortak Yol (Zwei Kulturen-Bin Weg in Europa), Kuzey Ren
Westfalya Eyaleti Bilim Bakanlığı 26-27 Ekim 2002 Münster-ALMANYA
İslam'da Batı ve Batıda İslam (Der Islam Im Westen Der Westen Im ISlam) Osnabrück Üniversitesi Eğitim ve Kültür Bilimleri Fakültesi 28 Ekim-Ol Kasım 2002 Osnabrück-ALMANYA
Öğrenen Toplum: Alman Eğitim Sistemi ve Müslümanlarla Diyalog (Leaming
Community. The German Education System and Dialogue with Muslims), Kültür Bakanlan Konferansı (K.M.K) 13-14 Mart 2003 Weimar-ALMANYA
Diyalogta Müslümanlar (Muslime im Dialog!Muslim in Dialogue), 21-23.01.2004,
Osnabrück-ALMANYA
Din ve Şiddet: Din Eğitimi ve Değerlerin Rolü (Religion and violence: The Role of
Religious Education and Falues), ISREV XIV 25.:30 Temmuz 2004 Vıllanova Üniversitesi, Pennsylvania, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
Yukanda sözü edilen toplantılarda, islam Teolojisindeki yeni yorumlar ile bu yorumların öğrenme ortamlarına taşınmasındaki yeni yaklaşımlar Türkiye örneğinde tartışılrrıış
ve programa yansımasının somut örnekleri sunulmuştur. Dinin insan hayatını anlamlandıran bir olgu olduğu, dini ve ahlaki değerlerin insan onuruna yaraşır bir hayat için etkin
''
bir kaynak olarak algılandığı ve dinin, insanın, kendisi, çevresi ve Yaradanı ile olan iliş­
kisinde iletişim kodlan barındırdığı ön kabüllerine dayanan Din Öğretiminde Yeni Yaklaşımların ana düşüncesini şöyle özetlemek mümkündür:
Temel ilkeler ve Ana Düşünceler
• Genç insanlara din olgusu hakkında
doğru bilgi vermek, on/ann toplumda yaygın
olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve bakış açılanm geliştirmek.
Her alanda olduğu gibi din öğretiminde de bilgi meselesi ile bilinç meselesi yakın iliş­
ki içerisindedir. Çözümlenınemiş bilgi, yani bilinç haline gelmemiş bilgi etkisiz bilgidir,
hatta yanlış ilişkilendirmelere sebep olabilir. Bilinçle bütünleşmeyen bilgi, bilincin oluşum
ve gelişimini de engeller. Bilince katılsa bile, bilinci bulandırır, yarulgılara sebep olur. İşte
bu noktada din, bir bilgi türü olarak doğru bir şekilde öğretime konu edilmezse, dini olan
ile dirıin alanına girmeyen birbirinden ayırt edilemeyebilir. Dini olgu ile, dini olmayan olguların ayırt edilememesinin sosyal yaşamda ortaya çıkarabileceği her türlü oluınsuzlu­
ğun önüne geçilebilmesi için din doğru öğretilmelidir.
Din öğretiminin kullanıldığı bağlamlar içinde sıkça dile getirilen üç kavram göze çarpar: Anlatma, Anlama ve Olma. En yalın kullanım biçimiyle aniatma bir bilgilendirme
işlemini, anlama ise bir bilgi edinme işlemini ifade eder.
Doğru bir şekilde anlatılan ve anlaşılan din konusunda bireyler varoluşsal bir tercih-
420 1 lll. DiN ŞÜRASI TESLiG VE MÜZAKERELERi ·
te bulunacaklardır: Dindar olma ya da olmama tercihi. Bu, nihayet bireyin kendi iradesiyle varacağı bir karardır. Dolayısıyla gerek örgün, gerek yaygın din öğretiminin amacı,
bireyleri dindar yapmak veya imana götürmek değil, din hakkında doğru bilgiler
vermektir. Öğretim açısından önemli olan, ne şekilde olursa olsun yapıları tercihin doğru
öğrenmelere dayanmasını sağlamak
ve bireylerin dinsel açıdan
istismarının
önüne geç-
mektir.
• Genç insanlann, bilginin hangi amaçla kim için ve nasıl bir dünyada kullanabilesorgu/ayacak biçimde yetişmelerine katkıda bulunmak. Bu bağlamda dinin birleş­
tirici, huzur verici ve banşı sağlayıcı gücünü yeniden keşfetmek.
ceğini
Tarihi açıdan bakıldığında, dirllerin hatta bir tek dinin farklı yorumlarının savaş ve
sebep olduğu hatırlanacaktır. Ne yazık ki dirıler iyilik ve güzelliklerin yarıın­
da insarılığa bir "gerilim ve çatışma" kültürünü de miras bırakmıştır. Oysa dirllerin çatış­
malan çözen, barışı yayan gücü vardır ve Tarın katında da geçerli oları davranış, banşı
gerçekleştirendir; yoksa savaşa ve çatışmaya sebep olan değil ...
O halde sorularımızdarı biri şöyledir;
çatışmalara
Dinlerin sosyal banşı
sağlqyan gücünü yeniden nasıl keşftdilebiliriz?
Bunu izleyen pratik bir soru;
"Çatışma
ve gerilim kültürü"nünyerini "uzlaşma ve banş kültürü"nün almabir din öğretimi nasıl olmalıdır.?
sını sağlqyacak
İnsanlar
_,
olarak bazılanmız
yaratıcıya
inanmakta, ona en güzel isimleri ve sıfatları
vermekte birleşiyoruz. Bazılanmız ise, varoluşu bir yaratıcı kabulü ile açıklamıyorlar. Fakat onlann da varoluş üzerinde herhangi bir şekilde düşünceleri vardır; onlarla da insan
olmakta ve varoluş üzerinde düşünmekte birleşiyoruz. Birbirimizden öğreneceklerirnizle
birbirimizi daha iyi anlamamız mümkün olabilir.
Yaratanın isimlerinden biri "Banş"tır. Bu isim İslamiyet'te "Selam", Yahudilik'te
"Shalom" ve Hıristiyanlık'ta "Peace" şeklinde ifade ediliyor. Adı "Banş" oları bir Tarınya
inanarı insanlar olarak neden banş ve uzlaşma yolunda hizmet etmeyelim?
• Akla, bilime dayalı ve öğrencinin gelişim düzeyine uygun bir din öğretimi yoluyla
ah/;1kfgelişime destek olmak. Hoşgörü, saygı, sevgi, güven, ihtimam, eşitlik, işbirliği, empad... temeline dayanan öğrenme tecrübeleriyle duygusal zekanın gelişmesine yardım etmek.
Burada sözü edilen yardım elbette, öğüt verme, malumat belletme, kişi adına karar
verme olarak anlaşılmamalıdır. "Hisset-düşün-uygun olanı seç" formülü, din öğretimirıi
bir iletişim süreci olarak tanırnlamamızı gerekli kılmaktadır.
Düşünen bir varlık oları insanın ahHikf hayatı için en büyük tehlikelerden biri neyi
nasıl ve niçin yapabileceğine dair açık seçik bir çerçeveye sahip olmamasıdır. Yetişkinler,
gençlere en iyi yardımı, "içsel ilkelere dayanan bir zihniyet" oluşturmalanru sağlayacak
öğrenme ortamları hazırlamakla yapabilirler.
.
\.
.,.,_::.::______,___ ~---~---~----~~
ll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE DiN EGiTiMi 1421
Böyle bir öğrenme ortarnı ise, "iyi yaşam paketleri" ernpoze etmek yerine "iyi yaşam paketleri"nin anlamını bireye keşfettirme ve onun kendi doğrusunu kendisinin bulrnasuu amaçlayan bir yaklaşımla mümkün olabilir.
Öğrenim aktivitelerinin işlevsel olması, toplurndaki bir ihtiyaca cevap vermesi ve yaşanan soruruann çözümüne katkıda bulunabilmesi içirı Dirı Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin prograrnında ve kitaplannda yer alması gereken üniteler yaşamla ilişkilendirilerek
belirlenmiştir.
Bu belirlernelerde genel hatlanyla;
• Saygı ve sevginin davranışa dönüştürülmesi,
• Yerelliklerin zaman zamandinin evrensel boyutlannın önüne geçebileceğine karşı
duyarlı olunması,
• Dirı alanında yetkirı olan ile olmayanın aynlabilrnesi,
• ibadetlerin davranışlan geliştirmedeki gücünün fark edilmesi,
• Mitik eğilimlerin olumlu yönde kanalize edilmesi,
• Mezheplerin dinin anlaşılına biçimleri olarak değerlendirilmesi,
• Dirıirı hükümlerinin çağlara göre yorumlanarak evrenselliğinin farkedilrnesi,
• Kader kavramının yanlış yorumlanarak sorumluluktan kaçınılarnayacağının bilirı­
rnesi,
• Dinf konularda "akılcı yönternirı" kullanılarak gerçeğin keşfedilmesi ve zihirıde oluşabilecek sorulara karşı bireyin kendi sağlıklı yorumunu geliştirebilrnesi,
• Tann ile iletişim kurrnada yapay engellerin aşılması,
• Dinin sevgi ve hoşgörü boyutunun görülmesi,
• Çevre, doğal denge ve ternizlik bilirıcirıe ulaşılması,
• Toplum içirisirıdeki sağlıksız dini oluşumlarm ayırt edilebilmesi,
• Çağdaş, evrensel değerlerin islam'ın özüyle örtüştüğünün fark edilebilmesi,
• Diğer dinleri temel özellikleriyle taruyarak bağlılanna hoşgörüyle yaklaşılabilrnesi,
• Birey bilirıcirıirı geliştirilerek toplumsallığa ve toplumsal duyarlılığa ulaşılabilrnesi,
• "Yurtta banş, dünyada banş" ilkesinin bütün irısarılığın iyiliğine yönelik bir ilke olduğunun fark edilebilmesi.
Yukanda verilen örnekler elbette Almanya'da islam Dirı Derslerinde aynen kullanı­
lamaz; ancak bu birikim yeni çözüm yollan üretrnede bir kaynaktır. Nitekim 13-14 Mart
2003 Weirner toplantısı'nda önerilen prograrn hedefleri katılırncılar tarafindan kabul görmüştür (Geniş bir islam Anlayışı, Amel-i Salih'e Dayalı Bir Öğrenme, Öğrencinin Gelişi­
rnirıi Destekleyen Bir Yaklaşım).
Alman okullanna uygun bir islam Dirı Dersimodeli geliştirebilmek ve bu konuda Türkiye'nirı tarihi tecrübesirıi ve bilimsel birikirnirıi işe koşabilrnek içirı Almanya'da okullarda Dirı Derslerinin şartlannı ve i.rnkanlarını bilrnek ve değerlendirebilmek gerekmektedir.
,,
422 1 lll. DiN ŞORASI TEBLiG VE MÜZAKERELERi
TEZ 2: Almanya'da Okullardaki Din Dersleri Anayasal ve Yasal düzenleme altına
alınmıştır. Bu düzenlemeler, eyaledere göre farklılık gösterebilmektedir. islam Din Dersini
bu anayasal ve yasal düzeniemelerin çerçevesine sığdırmak kadar dışmda tutmak da
sı­
kıntı yaratmaktadır.
Federal Almanya'da örgün eğitimde din derslerinin ana çerçevesi Federal Anaya7. maddesinin 3. fıkrasıyla belirlenmiştir. Bu maddenin vurguladığı iki hüküm, aynı zamanda bir islam DinDersiiçin de ana çerçeveyi oluşturmaktadır. Birirıci hüküm şöy­
ledir: "Din dersleri, inançtan bağımsız olanlar hariç, tüm kamu okullannda olağan
dersler arasında yer alır." Ancak bu hüküm, yine Federal Anayasanın 141. maddesi gereği Berlin ve Bremen eyaletlerirıde geçerli değildir. ı 1kirıci hükme göre ise; "ders, tüm
eyaletlerde, devletin denetleme hakkı saklı olmak şartıyla dini cemaatterin temel ilkeleriyle uyum içinde verilir."2
Bu maddenin, Almanya okullannda bir İslam Din Dersi için aniaşılıp değerlendirile­
rek yorum ve çözüİn üretilmesi gereken boyutlan vardır.
Birirıcisi: Berlin ve Bremen eyaletleri hariç, tüm eyaletlerirı, inançtan bağımsız kamu
okullarında bir islam Din Dersini normal, düzenli dersler arasında var etmek görevi vardır. Çünkü, Federal Anayasanın 7. maddesinin 3. fıkrası bu görevi devlete hiçbir din ayrum yapmaksızın vermektedir. 3 Eyaletlerirı bu var etme ve varlığını devam ettirme görevlerinin şartlan ise kendi anayasalan ve yasalan ile belirlenmektedir. Ama eyalet anayasalan ve yasalan öğrencilerirı din dersi hakkını ve devletin bu dersi hazırlama görevini hiçbir zaman kaldırmaz.
1kirıcisi: Devlet, bir dirıirı ve mezhebin din dersi hakkındaki kararlan o dinin ya da
mezhebin mensuplannı temsil eden bir tüzel kişiliğin -ki buna anayasa ve yasalarda dinf
cemaat adı verilmektedir- iş birliği ve onayı olmaksızın tek başına alamamakta ve uygulayamamaktadır. Ki, bunun içine dersin okul ders çizelgesine alınması; amaçlannm, ünitelerinin, konulannın, konu içeriklerinin belirlenmesi; kitaplannın onaylanması; öğret­
menlerinin dersi vermek üzere görevlendirilmesi vb dahildir.
Bu durumda mevcut anayasal ve yasal şartlara göre bir İslam Din Dersinin amaçlanndan muhtevasma ve öğretmenine kadar asıl sözün dinf cemaate ait olduğu görülmektedir.
Üçüncüsü: Devletin denetim hakkı tüm eyaJetlerde geçerlidir. Bu hak, Anayasaya ve
genel kamu düzenine uygunluk denetimini içermektedir. Dinf cemaatin, "dinimiz içinde
yoktur" diyeceği bir hususun derse konu yapılması devlet tarafından istenemez4. Ancak,
sa'nın
/"
"
ı Madde ı4ı (Din Dersi, Bremer Klausel): 7. Maddenin 3. fıkrasının birinci cümlesi. ı Ocak ı949 tarihinde baş-
ka bir şekilde hükme bağlanmış eyaletlerde uygulanmaz.
2 Bkz. Grundgesetz für die Bundesrepublik Deutschland, Madde 7, fıkra 3.
3 Bkz. Zusammenleben mit Muslimen in Deutschland, Güterslocher Verlagshaus, Gütersloch 2000, s. 6ı.
4 Nitekim Berlin ohııl senatosunun Islam Federasyonu tarafından sunulan Islam Din Dersi Programında eksik
gördükleri ve girmesini istedikleri korttılar ile ilgili itirazlan Mahkeme haksız bulmuş ve Senato programı kabul
etmek durumunda kalmıştır.
ll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiG i SÜRECiNDE DiN EGiTiMi 1423
din içerisinde yer alan bir konunun, doğrudan anayasaya, yasalara ve kamu düzenine
aykın olması durumunda devletin denetim hakkı yürürlüğe girer.
Federal Anayasa'nın çizdiği bu çizgiler şunu göstermektedir: Bu çizgilerirı dışında bir
anayasalİslam Din Dersi mümkün değildir. Bu çizgilere uygun bir İslam Din Dersi de hemen hemen imkansızdır. Çünkü, anayasanın ve yasaların öngördüğü Müslümanlan temsil edecek bir tüzel kişilik, yani muhatap dini cemaat yoktur. Bu yokluğu doğru anlayabilmek için Almanya'da dini cemaatin anayasal olarak ne anlama geldiğini irdelemek gerekir. Bu anlam ise Federal Anayasa'nın 140. maddesi ile mevcut Federal Anayasa'nın
içinde kabul edilen 1919 Alman Anayasasının 136,137,138,139 ve 141. maddelerirıde
saklıdır. 137. maddenin 5. fıkrası mevcut dini cemaatlerirı dışında bir dini cemaat oluş­
turmarun her zaman mümkün olduğunu dile getirmektedir. Ancak, bunun nasıl gerçekleşeceği tartışmalıdır.
Tartışmalarda,
kanun koyucunun buradaki din ve dini cemaat kavramlan ile sadece
ve Yahudiliği kastettiği ileri sürülmektedir. Ancak, hukukçuların
genel görüşü, buradaki din ve dinf cemaat kavramlannın bütün dinler ve cemaatler için
geçerli olduğu yönündedir. Dolayısıyla Almanya' da, Belçika ve Avusturya'nın aksine tslam resmen bir din olarak kabul edilmemiş olsa bile, din olarak görülmesinde ve buna göre işlem görmesinde sıkıntı bulunmamaktadır. Müslüman dini cemaatlere gelince, bu konuda belli bir sıkıntı söz konusudur. Çünkü Anayasada ifade edilen dini cemaat kavramı,
din ve din eğitimi ile ilgili konularda devlet ve devlet kurumlanna muhatap olan bir statüyü ifade etmektedir.
Anayasanın 7/3-2. maddesine göre dinsel cemaatten kastedilen, hiyerarşik bir yapı­
lanma değildir. Hatta dünya görüşüne dayalı cemaatler bile aynı statüyü alabilirler. Buradaki belirgin şart devamlılık ve devlet karşısında kendisini temellendirmedir. 5
Protestanlığı, Katolikliği
Anayasaya göre dinf cemaat; anayasanın uygulandığı sınırlar içinde yaşayan irısanlann oluşturduğu, insani anlamı olan belli ortak esaslarda birleşmiş ve din dersi verilmek
üzere hayatı şekillendiren bazı temel öğretileri olan bir birliktir.
Hukukçulara göre, bir dini cemaatin gerçek anlamda dini cemaat olarak muhatap kabul edilmesinin bazı şartlan bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri belli çoğunlukta bir
üyeyi temsil etmeleri ve devamlılık göstermeleridir. Ancak, belli çoğunlukta üyenin en azı
veya en çoğu belli değildir. Yıne devamlılık için ne kadar süreden beri var olması gerektiği de tespit edilmemiştir. Düsseldorf içişleri Bakanlığı bu konuda 30 yılı aşmış olmarun
gerektiğini ileri sürmüştür. Bu görüşe dayanan Spuler-Stegemarın'a göre bu hakkı isteyen
kuruluşlar, kurulduklan resmf tarihten itibaren 30 yıl beklemek zorundadırlar. Spuler-Stegemann'a göre, bireyalet bunu kabul etse bile diğer 16 eyaletinde onayından geçmesi
gerekir. 6 Belli çoğunlukta bir insan topluğunu temsil etme konusunda ise 1O bin ila 80
5 )anbernd Oebbecke, "Islamischer Religionsunterricht an deutschen Schulen-Aktuelle Fragen und
Problemstellungen", in: epd DoJ.:umentation-2000, s. 9.
6 Ursula Spuler-Stegemann, Muslime in Deutschland, Herder-Freiburg, Basel, Wien 1988, s. 224, 225.
1 ••
424 1 lll. DiN ŞÜRASI TEBLiG VE MÜZAKERELERi
bin arasında görüş belirtenler olmuştur; fakat bu konuyu düzenleyen Weimarer Anayasasının 137. maddesinde sayı be1irtilmemiştir. Bu iki husus sürekli tartışılan ama, anayasal
ve yasal bir belirleyici olmadığı için hakimierin içtihactma bırakılan hususlardır. öte yandan, belli bir miktar üyeyi temsil etme ve süreklilik arz etme şartlannın zaten mevcut olan
ve dünya üzerinde inanırlan olan dinsel cemaatler için geçerli olmaması gerektiği yönünde görüşler de bulunmaktadır.7
Bu konudaki önemli bir tartışma da, dinf cemaatin gerçek üyelerden mi oluşmak zorunda olduğıı yoksa, demekleri temsil eden bir üst veya çatı örgütünün de dinsel cemaat
olarak kabul edilip edilemeyeceğidir. Bu hususta da içtihat farklıiıklan vardır.
Dinf cemaat olma konusunda en çok tartışılan konulardan biri de, dinf cemaat olmak
için kendisini diğerlerinden farklı kılan dinsel özelliklerin bulunup bulunmayacağıdır. Bu
konuda da galip bir ifade yer almamaktadır. Eğitimeller ve eğitim yetkilileri, pratikte ortaya çıkaracağı zorluklardan hareketle, diğerlerinden farklı olduğıınu ortaya koymanın gerekliliğini savunurken, bunun şart olmadığını ileri sürenler de bulunmaktadır. Bu konuda
olması gerektiğini savunanlar Kültür Bakanlan Konferansının daha 1954 yılında "kendilerini başkalanndan ayıran belli inanç etrafında organize olmak" gereğini ileri sürerken,
Leanderesorts'un 1962 yılında böyle bir farklılığın olmasının gerekmediğini ortaya koyarak 1954'deki karan ortadan kaldırdığını savunmaktadırlar.
Çok basit anlamda bakıldığında, eyaletlerin öngördüğü sayıda öğrencilerin bulunması durumunda bir din öğretimi isteği karşılanmak zorundadır. Ancak, anayasal olarak bir
muhatap cemaat gerekmektedir. Cemaatlerin çok olması ise pratikte problem yaratmaktadır. Aynı dinin mensuplanna, farklıiıklanrıı ortaya koyucu özelliklerini netleştirmeden ayn bir din dersi açmak mümkün kabul edilmediği gibi, madem ki belli bir temsilci cemaatiniz yok o halde devlet sizin için yapıversin de denilememektedir. Almanya devleti, Hıris­
tiyanlar için bile imkansız gördüğü böyle bir hakkı başka devletlere verme konusunda elbette daha da dikkatli davranmaktadır.
Dersin var edilmesi ile ilgili bu temel problem için düşünülebilecek çözüm yolların­
dan birkaçı şöyle özetlenebilir:
1. Müslümanlar muhatap dinf cemaat oluşturma yolu geliştirebilirler. Almanya devletinin bir islam Cemaati oluşturma yönünde bir hukuki düzenleme yapması akılcı gözükse de, bu nötrlük ilkesi açısından en azından şimdiye kadar imkarısız olarak görülmüştür.
Dolayısıyla bu konudaki adımlar Müslümanlardan beklenmektedir. Nitekim bu konuda
çatı örgütü oluşturmaktan şura kurmaya kadar denemeler bulunmaktadır. Ancak, buradaki asıl sorun, her ne isimle oluşturulursa oluşturulsun, cemaatlerin temsil ettikleri insanlan bağlayıcı nitelikte bir bildirimde bulunamamalandır.
2. Federal düzeyde ve eyaletler düzeyinde bazı anayasal ve yasal düzenlemeler bek7 Bkz. Adnan Aslan,
86-87 ve 93.
Religiös"e Eıziehung muslimiseher Kinder in Deutschland und österreich. Stutgart 1998, s.
ll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE DiN EGiTiMi /425
lenebilir. Ancak böyle bir düzenleme, kiliselerin mevcut hak ve yetkilerini de gündeme getirebileceğinden şimdilik imkansız gözükmektedir.
3. Anayasanın öngördüğünün dışında bir islam Dersi ile çözüm aranabilir. Nitekim,
aşağıda görüleceği gibi islam Dersi ile ilgili bazı denemeler bu çerçevededir. Ancak bu denemeler sonucu ortaya çıkanlan islam Dersleri, anayasanın öngördüğü ders olarak kabul
edilmez ve o hak ve iddialar devam eder. Kiliseler de, devlet tarafından belirlenerek verilecek bir islam Dirı Öğretimirıirı, kendilerinirı Dirı Dersleri ile ilgili hak ve sorumluluklannı sorgulamayı gündeme getireceğini değerlendirerek böyle bir çözümü desteklemeyeceklerdir.
TEZ 3 : Almanya, Müslüman çocuklannın okullarda Din Eğitimleri konusunda, program geliştirmeden öğretmen yetiştirmeye kadar, farklı modelleri denernekte ve desteklemektedir. Bu deneme ve destekleme, Batı Hıristiyan kültürü içinde uyumlu yaşamayı
mümkün kılacak bir lslam öğretim modeli bulunaneaya kadar sürecektir.
Alman okullarında islam Dirı Dersleri, her ne kadar Federal düzeyde ülkenirı tümünü ilgilendiren üst düzey bir mesele niteliği taşıyor gözükse de, Kulturhoheit, yani eğitim
ve kültür işlerinde bağımsızlık ilkesi nedeniyle eyaletlerin iç meselesi olarak işlem görmektedir. Bu nedenle Almanya genelinde farklı islam Dersi arayış ve denemelerine rastlanmaktadır. Bir eyalette birden fazla model denemesirıirı yapılması ve devlet tarafından
desteklenmesi ise, farklı denemelerin sadece eğitim ve kültür işlerindeki bağımsızlıktan
değil ayru zamanda en uygun ders modeli içirı gerçek bir arayışın olduğu şeklinde yorumlanabilir.
islam Dirı Dersi çerçevesirlde denenen modelleri şöyle listeleyebiliriz:
Berlin: Bir cemaatirıs sorumluluğunda islam Dirı Dersi9.
Hamburg'da "Herkes lçirı Dirı Dersi" adıyla geliştirilen dersirı içirıe islam boyutu da
eklenmek suretiyle bir çözüm aranmaktadır. Bu konuda "Şura" adıyla kurulan bir organizasyon muhatap alınmaktadır.
Aşağı Saksonya'da, Şura adıyla oluşturulan.komisyon ile işbirliğinde hazırlanan bir
program denemeye konulmuştur. Şii ve Sünni tüm Müslümanlan kapsayan mezhepler
arası bir ders olarak takdim edilmektedir.
Schleswig Holsteirı eyaletirıde Aşağı Saksonya Modeli üzerinde çalışıldığı bilirımek­
tedir.
Kuzey Ren Westfalya'da "Almanca islam Öğretimi" anlamına gelen bir ders 1999 yı­
lından bu yana genişletilerek denenmektedir.
Baden Württemberg eyaletirıde ısrarla, din dersi talebiyle ortaya çıkan dinf grupların
ortaklaşa hazırlayacaklan bir program ile yapılacak islam Dirı Dersi içirı çalışılmaktadır.
8 Bundesverwaltungsgericht 23 Şubat 2000 tarihli ve 06/2000 sayılı basın açıklarnasıyla, lslam Federasyonunu Berlin ohlll kanununun 23. maddesinde geçen anlamda bir din! cemaat olarak tatudığını ilan etmiştir
9 Berlin'de devlet din dersleri için sadece mekan ve ısınma, aydınlatma gibi imkiiıılar sunmaktadır.
426 1 lll. DiN ŞÜRASI TESLiG VE MÜZAKERELERi
Bavyera eyaletinde ise anadilde eskiden beri verilen dersler yanında iki ayn deneme
desteklenrnektedir. Bunlardan biri Almanca islam Din Öğretimi adıyla, diğeri ise İslam
Dersi adıyla denemeye konulmuştur. Birincisi için Türkiye ile program ve öğretmen boyutlannda işbirliği yapılmaktadır ve daha yaygındır. ikincisi ise Erlangen şehrinde bir
okulda pilot olarak uygulanmaktadır ve şimdiye kadar uygulama alanı genişletilmemiştir.
Ancak her iki dersin prograrnı da Eğitim Bakanlığınca onaylanrnıştır. Her iki program için
de öğretmen eğitimi için ayn çalışmalar desteklenrnektedir.
Aleviler ise tüm eyaletlerde ayn bir dindersiiçin uğraş vermektedirler. Berlin'de bu
hakkı almışlardır. Bremen, Hessen ve Kuzey Ren Westfalya eyaletlerinde de ileri adımlar
atılmıştır. Alevilerin ayn ders almalannın arkasında, Alevilerin diğer dinf cemaatlerden
farklı olarak kendilerine ait bir farklı dinf-teolojik ve pratik yapıya sahip olduklarını ileri
sürmeleri ve bunu yazılı olarak belgelemeleridir. Bu belgelerne ile onlar, Hıristiyan kültürü için anlaşılır olan din hükmünde mezhep statüsüne doğru hızla ilerlemektedirler. Bunun yanında, Alevilikteki cemaat yapısı, Alman makamlannın beklediği cemaat üyelerini bağlayıcılık ilkesine de daha uygun değerlendirildiği düşünülebilir.
Almanya genelinde bir islam Din Dersi açısından politik beklentiyi şöyle ifade edebiliriz: islam'ı kendi (cemaatin takdim ettiği) otantikliği içinde öğretecek ve bir Hıristiyan
kültür içinde uyumlu yaşamayı destekleyecek bir islam Din Dersi.
TEZ 4: Almanya'da Mezhep-Doktrin Merkezli Din Dersleri uygulanmaktadır. İslam
Din dersinin de böyle olması gerektiği ilk akla gelen hususlardandır. Ancak bu anayasal
ve yasal açıdan doğrudan bir zorunluluk değildir. Dini cemaat (yani Müslümanlar) isterlerse mezhepler üstü veya mezhepler arası bir din derside mümkündür. Almanya'daki
politik iradenin ya da en azmdan eğitim politikasmm böyle bir çözümü yeğlemeye başla­
dığı ifade edilebilir.
Anayasanın ve yasalann koyduğu, dinf cemaatlerle uyum içinde olma şartı, mezhep
merkezli olma anlamını zorunlu olarak getirmemektedir. Ancak Hıristiyan Kiliseleri uzun
süre bu dersin bu amaç ve muhtevada olmasını istemiştir ve öyle olmuştur. Katolik kilisesi hala aynı doğrultudadır. Protestan Kilisesi ise, oluşan çoğulcu toplum gerçeğine uygun olarak mezhep-doktrin merkezli dinler arası açılımlı bir yönelim ve arayış içine girmiştir.
Bir İslam Din Dersi de, Müslümaniann iradesi ile mezhep-doktrin merkezli ya da
mezhepler üstü veya mezhepler arası olabilme imkanını haizdir.
TEZ 5: Almanya, İslam Din Dersinin dilinin Almanca olmasmda ısrarcıdır. Ancak Almanca İslam Din Dersi, eğer gerekli çalışmalar yapılıp çözümler üretilemezse, İslam Dini
ile ilgili temel kavramlann içeriklerinin yozlaşmasma ve bir tür enkültürasyona sebep olabilecektir.
Almanya'da islam Din Dersleriyle ilgili temel tartışma alanlanndan birini de dersin
dili oluşturmaktadır. Almanya, dersin dilinin Almanca olması konusunda şimdiye kadar
hiç taviz vermemiştir. Bu konu, temsil edilen Müslüman kitlesi az olsa da çok sayıda Müs-
~
.
"~
~-~·-··~-~-·- ···------"
ll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE DiN EGiTiMi 1427
lüman organizasyon tarafından da desteklenrniştir. Başta Alman Müslümanlar olmak
üzere tüm Türk olmayan Müslümanlar, Türk Müslüman kuruluşlardan da Avrupa Milli
Görüş Teşkilatlan, Avrupa Türk İslam Birliği, İslam Kütür Merkezleri vb. Almanca İslam
Din Dersinden yana tavır koymuşlardır. Türkiye Devleti ise Türkçe olması tezini savunmuştur.
Ulaşılan
noktada, bu dersin dilinin Almanca olmasınırı kaçınılmaz olduğu gerçeği ile
Ancak bu, dinin ana dilde daha iyi öğrenileceği gerçeğini değiştirrnez.
özellikle de Müslüman çocukların Almanca'yı ve Almanca'daki dini kavramlan gündelik
hayatta ve okulda, Hıristiyan kültürünün hakim olduğu bir anlam dünyasıyla öğrendik­
leri ve Almanca İslam Dinini de aynı kavramlarla öğrenecekleri düşünülürse, ana dilde
öğrenmenin gereği ve Alman dilinde öğrenmenin sakıncası daha da netleşecektir. Elbette, Almanya'da yaşayan ve yaşayacak olan Müslüman nesillerin tslam'ı Almanca öğren­
melerinin önemli faydalan da vardır. Özellikle de kendi dinini Almanca anlama ve anlatabilme açısından yadsınarnayacak bir fayda söz konusudur. Ancak, bu noktada anlaşı­
lacak ve anlatılacak olan dinin doğru bir şekilde, tabir yerindeyse islam olarak öğrenilme­
si birincil önemi haizdir. Almanca İslam Din Dersinin tsıarn·ı Hıristiyarılığın kavrarnlanyla kanştırıp bir tür anlam sapmasına ve dolayısıyla enkültürasyona götürrnemesi için tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirler, programlara, kitaplara ve öğretmen eğitimine yarısırnalıdır.
karşı karşıyayız.
ll- Almanya'da islam Din Dersleri Hangi Temel İlkelere Dqyanan Bir Model
Olabilir?
ı.
Kur'an ve Sünnete dayanan ve bireyi, toplumu ve hayatı dikkate alan bir Teolojik temeli bulunan,
2. islam'ı otantik olarak öğretrneyi hedefleyen,
3. İslam'ın çeşitli yorumlanyla birarada yaşarnayı destekleyen,
4. Farklı·dinlerle birlikte uyumlu yaşarnayı destekleyen,
5. Teolojik ve pedagojik boyutlarda bilimsel yaklaşımı temel alan,
6. Disiplinler arası çalışmalarla desteklenrniş,
7. Din Eğitimi Biliminin verilerini esas alan bir model.
ı .~
Download