1. DiN HiZMETLERi · SEMPOZYUMU

advertisement
1. DiN HiZMETLERi
· SEMPOZYUMU
(3-4 KASIM 2007)
C iL T 1 ·
Diyanet Işleri Başkanlığı Yayınları: 763
Ilmi Eserler: 124
•
/. Din Hizmetleri Sempozyumu
•
Editör: Dr. Mehmet BULUT
•
Grafik-Tasarım: Cevdet DOGAN
•
Baskı: Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret Işletmesi
Ostim Örnek Sanayi Sitesi 1. Cad. 358. Sk. No: 11 06370 Yenimahalle/ANKARA
Kasım
•
2008, ANKARA
•
2008-06-y -0003-763
ISBN ~78-975-19-4374-3 (tk. No)
978-975-19-4376-7 (1. c)
•
© Diyanet Işleri Başkanlığı
•
Iletişim Adresi
EskişehirYolu 9. Km. Çankaya/ANKARA
Tel: 0312 295 72 94- Faks: 0312 284 72 88
diniyayinlar@diyanet.gov.tr
360 1ı. Din HizmeUeıi Sempozyumu
Hz. Peygamber Örneldiğinde
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz İletişim
~
Dr. Mustafa CANLI*
Giriş
İletişim, tarih boyunca insan hayatının pratiğinde hep var olmasına rağmen, özellikle yirminci asırda çok daha önem kazanmış ve bir bilim dalı halini almıştır. Konunun bilincinde olan bütün insanlar, meslekler, kurum ve kuruluşlar, muhataplanyla
daha başarılı bir iletişim kurabilmek için iletişim sahasındaki her türlü bilgi, teknik ve
tecrübelerden en üst seviyede faydalanmaya çalışmaktadırlar.
Doğan Cüceloğlu, iletişim sorunlarını
çözmeden doyurnlu bir yaşam sürdürmek
olanaksızdır, diyor. Gerçekten iletişim, hayatımıza yön veren bir kavram ve diğer
lıısanlarla birlikte yaşamanın ön şartıdır. Aralarında doğru dürüst bir iletişim olmayan kalabalıklan toplum saymak mümkün mü?2
1
netişim;
duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına
aktanlmasıdır. İletişimin olduğu her yerde etkileşim, etkileşimin olduğu her yerde de
iletişim vardır.
Bu iki olgu birbirlerinin vazgeçilmez parçalandır. 3 Bırrada etkileşim
denirken bireyler arasında kunılan bir ilişki sürecinin kastedildiği açıktır. Zira insan
olmadan iletişim gerçekleşmez. İletişimden söz edebilmek için ortak bir platformda
buluşmaya gerek vardır. Bu ortak platformda en az iki kişi ortak paylaşım içinde iletişiini sürdürebilir. 4 İletişim, tarihin başlangıcından bugüne, bugünden de sonsuza
kadar olan dönemde insanlan birbirine bağlayan ve onların dengeli ve uyumlu sosyal
• Diyanet İşleri Başkanlığı Kayseri Eğitim Merkezi Öğretmeni.
1 Doğan Cüceloğlu, Yeniden insan insana, İstanbııl2002, s. 14.
2 İsa Kayaalp, iletişim ve Di~ Ankara 1998, s. 105.
3 Zıılıal-Acar Baltaş, Bedenin Dili, İstanbul2007, s. 19.
4
Baltaş, a.g.e., 21.
1
1
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1361
bir grup haliD.de yaşamalarını sağlayan bir etkileşimler bütünüdür.5 Şüphesiz bu etkileşimi sağlamada dilin çok önemli fonksiyonu vardır. Zira iletişim, öncelikle bir dil
sistemine ve kodlarına ihtiyaç duyrnaktadır. Dilin de en temel işlevi iletişimdir. 6
İletişim tarz ve türleri hususunda farklı sınıflandırmalar yapılınışb.r. Bunlardan
yaygın
olarak kullanılanlardan biri şu şekildedir:
ı. K'işi-içi netişim: İnsanın kendini tanımasını ifade eder. Zira insanın çevresiyle
kuracağı iletişim,
kendi içinde başlar? Kişi eğer dış iletişiinde iyi olmak istiyorsa, önce
iç iletişimini mükemmelleştirmesi gerekmektedir.8
2. Kişiler Arası netişim: Genel bir tanunlamayla, kaynağını ve hedefini insanların
oluşturduğu iletişimiere "kişiler arası iletişim" adı verilir. Sözlü ve sözsüz olmak üzere
iki kısımdan oluşur. Tebliğimizde esas aldığımız, iletişimin bu kısmıdır.
3. örgüt-içi netişim: İş ve işlev bölümü yaparak bir otorite hiyerarşisi içinde, ortak
bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş insanlarm faaliyetleridir. 9
4. Kitle netişimi: Birtakım bilgilerin/sembollerin, birtakım hedefler tarafından
üretilmesi, geniş insan topluluklarına iletilmesi ve bu insanlar tarafından yorumlanması sürecine "kitle iletişimi" adı verilir. 10
İnsan hayab.run vazgeçilmezlerinden olan din gibi önemli bir olgunun birey ve
topluma anlatılması/aktarılması işlevi çerçevesinde söz konusu olan "din hizmetleri"nde iletişimin ne kadar önemli olduğu ortadadır. Çünkü iletişim bilinıinin verilerinden habersiz "din hizmetleri"nin; anlamama, anlaşılmama, ikııa ederneme veya
verimsizlik gibi birçok problemle karşılaşacağı muhakkak gibidir.
Aslında
lı
.
ı
1
-
din hizmeti veren kişiler, geçmişe baktıklarında, mübelliğ sıfabyla bir din
hizmeti veren Allah Resıllü'nde, insanlarla nasıl bir iletişim içerisinde olunması gerektiğinin somut örneklerini göreceklerdir. Acaba Hz. Muhanımed (s.a.v.) tebliğlerinde
nasıl bir iletişim stratejisi uygulamışb.r? Onun sergileıniş olduğu sözlü ve sözsüz iletişim modelleri örnek alınıp günümüz şartlarına göre yeniden tasarlanamaz mı? Sinir
Dili Programı diye bilinen NLP'nin en önemli varsayımlarından biri "Mükemmelliğin
Modellenmesi" dir. Buna göre biri istediğiniz sonucu üretmişse, siz de onu öğrenebilir­
siniz.U Din hizmeti yürütenler için Hz. Muhanımed, mükemmel bir örnek olarak
karşınıızdadır. Ayrıca ortaya konulan başannın dilini öğrenmek açısından, Hz. Peygamber'in bu konudaki söz ve davranışlarının tahlil edilmesi son derece önem arz
etmektedir.
1
M
~
İrfan Mısırlı, Genel netişim nkeler-Yöntemler-Teknikler, Ankara 2003, s. 1.
Judith Lazar, netişim Bilimi, Çev. Cengiz Anık, Ankara 2001, s. 75.
7
Üstün Dökınen, netişim Çatışmalan ve Empati, İstanbul2006, s. 21.
8
Oğuz Saygın, NegatifLimanlardan Pozitif Sulara, İstanbul1998, s. 49.
9
Dökınen, a.g.e., s. 37.
10
Dökınen, a.g.e., s. 38.
11
Saygın, a.g.e., 105.
5
6
362
jı. Din Hizmetleri Sempozyumu
peygamberleri insan nevinden göndermiş olması, onların örnek
vurgulayan önemli bir husustur. Zira peygamber olarak insanın dışında başka bir varlık gönderilmiş olsa idi, insanlar böyle bir varlığı nasıl
örnek olarak kabul edebileceklerdi? Diğer varlıklar gibi insanlar da kendi cinslerinden
olanları örnek alınaya meyyal olarak yaratılmışlardır.
Yüce
Allah'ın,
olma/alınma vasfı taşıdıklarını
Allah, Hz. Muhammed'i son peygamber ve örnek insan olarak göndermiştir.
O'nun örneklik vasfı, şu ayette açık bir şekilde ifade edilmiştir: "Andolsun ki, sizin için;
Allah'a ve ahiret gününe kavuşacağını uman ve Allah'ı çok zikredenler için
Resulü'nde üsve-i hasene (en mükemmel bir örnek)vardır."
Allah'ın
12
Hz. Peygamber'i, hayatın her alanında örnek alınarmza imkan sağlayan bir literatür ile karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir. Zira en basitinden en mükemmeline
kadar O'nun bütün söz ve fiilleri, sahabe tarafından aktarılmış, sonra gelenler tarafın­
dan özenle muhafaza edilmiştir.
İnsanların karşısında örneklik durumunun şuurunda olan Allah'ın Resıllü, sadece
abdest, dua, namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerin uygulamasında değil, birçoğu sünnet
olarak algılanacak örnek davranışlarını ashabına fillen talim ve tatbik etmiş ve hayatın
pratikleriyle ilgili örneklikler sergilemiştir. 13 Onun örneklik sergilediği sahalardan biri
de tebliğ14 hususundadır. Çünkü O aynı zamanda, mübelliğ sıfatıyla din hizmeti veren
bir statüye sahipti. Bir başka ifadeyle, Allah'tan aldığı emirleri, en doğru bir şekilde
insanlara aktarmakla görevlendirilmiş bir elçi idi. "Ben bir muallim olarak gönderildim."15 hadisindeki "muallim" kavramı veya "Allah beni ancak tebliğci olarakgönderdi."16 hadis'indeki "mübelliğ" kavramı, bu görevi çok daha somutlaştırır. Allah Resıllü
ile din hizmeti verenler arasındaki benzeşme, işte tam bu noktada kendini gösterir.
Zira din hizmeti verenler de anlatmak ve anlamlandırmak ile mükellef oldukları dinin
esaslarını, en doğru ve anlaşılır biçimde insanlara aktarmakla sorumludurlar.
Bu durumda Hz. Peygamber'in İslam dinini tebliğ esnasında kullanmış olduğu
her türlü iletişim metot ve teknikleri, din hizmeti verenlerin önünde ihmal ederneyecekleri önemli bir örnektir. Üstelik başarısı test edilmiş, sonuçlandırılmış bir örnek.
Zira O'nun yirmi üç yıl süren tebliğ çalışmasının neticesini, tarihi vesikalar apaçık
ortaya koymaktadır. Bütün hayatı bir iletişim süreci içinde geçen Hz. Muhammed
(s.a.v.) ile çevresindeki kişiler arasındaki iletişim, sadece mescide ve hutbelere özgü
değildi. Aralanndaki bilgi akışı hayatın tabii seyri içinde evde, yolda ve çarşıda da
12
Ahzab, 33/21.
Bünyaınin Erul, "Hz. Peygamber'in insanlarla İletişiminde Beden Dilini Kullanımı", Diyanet Aylık
Dergi, yıl: 2003, sayı: 156, s. S.
14
Hz. Peygamber'in öncelikli görevinin tebliğ olduğunu ifade eden ayetler için bk. Nur, 24/54; Şılra,
13
42/48.
15
16
İbn Mace, Ebu Abdiilah Muhammed b. Yezid el-Kazvini, es-Sünen, İstanbul 1981, "Mukaddirne",
17.
Tirmizi, Ebıi İsa Muhammed b. İsa, es-Sünen, İstanbul1981, ''Tefsir", 66.
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1363
sürınekteydi. ·Hz.
Muhammed, bu insanlara yeni bir inanç sistemi, yeni bir anlayış,
yeni bir yaklaşım tarzı getirmiş ve onlarla iyi bir iletişim kurarak büyük çoğunluğunu
ikna etmeyi başannıştır. 17 Bu nedenle Hz. Muhammed'in sözlü ve sözsüz iletişim
yöntemlerinin bilinmesi, din hizmeti yürütenler açısından büyük önem arz etmektedir.
Tebliğimizde, her konuda olduğu gibi, din konusunda da olumlu iletişim becerisine sahip bir toplumun oluşmasına katkı sağlaması düşüncesiyle, Hz. Peygamber
örneldiğinde din hizmetleri alanında sözlü ve sözsüz iletişim konusu üzerinde durulacaktır.
Hz. Peygamber Ömekliğinde Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
A. Din Hizmetlerinde Sözlü iletişim
Kişiler arası iletişim en sık ve önemli biçimde dil ile gerçekleşmektedir. İnsan iliş­
kilerinin temeli dile dayanmaktadır. Dil insanın ve hayatın en canlı parçasıdır. Etkileşimleriinizin çoğu konuşmadaki sözlerle gerçekleşmektedir. Dil, toplumsal yaşamın
temelidir. 18 Aynı zamanda dil, insan uygarlığının ilerlemesi ve yayılınasında en önemli
araçtır. 19 Kelime ile hayat arasında çok ince damar ve sinir ağlarıyla örülü ilişkiler
vardır. Bir Arap şairinin dediği gibi "insan ancak kalbi ve diliyle insandır." 20
İletişim dil sembolizmine dayanır. Biz bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu semboller
içinde ve onlar aracılığıyla faaliyet gösteririz. Bir yerde dil ya da dile tekabül eden
işaretler olmaksızın düşünmenin olması da imkansızdır.21
Kişiler arası iletişiinin
en belirgin özelliği konuşmadır. Elbette çıkarılan her ses
maksat karşımızdakine mesajımızı iletebilmemizdir.
Bunun için de iletişinlde bulunduğırmuz kişinin bizi anlaması gerekir. Konuşmada ses
hacmi, ses perdesi, hız, kalite, tonlama ve telaffuzdastil önem arz eder. 22
konuşma değildir. Konuşmadan
Konuşma,
sadece, birtakım sözcükleri ses aracılığı ile başkalarının kulaklarına
gibi, dinleme de sadece işitmek demek değildir. Gerçekte tüm benliğimizle konuşmakta, "kulağımızla işitip zihnimizle dinlemekteyiz." Yani konuşma,
duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözle iletme ve
iletme
olmadığı
paylaşma işidir. 23
Sözlü iletişimi "dil" ve "dil-ötesi" olmak üzere iki alt sınıfa ayıranlar vardır. Buna
göre dille iletişimi, insanların karşılıklı konuşmaları, dil-ötesi iletişimi de, ses tonu,
sesin hızı, şiddeti, duraklamalar ve benzeri şeylerden oluşan, sesin niteliği ile ilgili
YusufMadt, netişimde Model Olarak Hazreti Muhammed, İzmir 2006, s. 12.
Lazar, a.g.e., s. 54.
19
Cüceloğlu, a.g.e., s. 25.
2
Kayaalp, a.g.e., s. 124.
21
Turan Koç, Din Dili, Kayseri 1995, s. 90.
22
Kayaalp, a.g.e., s. 93.
23
Vural Birol, Doğru ve Güzel Konuşma, İstanbul2007, s. 13.
17
18
°
364 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
hususlar temsil eder.24 Ancak sesin niteliği ile ilgili olan dil-ötesi iletişim unsurlarını
sözsüz iletişime dahil etme temayülü daha ağır basmaktadır. Hatta buradan hareketle
kişiler arası iletişiinin yapılandırılmasında ortalama olarak kelimelerin % 10, ses tonunun % 30, beden dilinin de % 60 etkisinin olduğu ifade edilerek, sözsüz iletişiinin
toplamda% 90 etkili olduğu vurgulanmaktadır. 25
Sözel dilin, zaman zaman sözsüz dille kıyas edildiğini görürüz. Mesela her ne kadar beden dilinin tek başına bir anlam ifade ettiği söylenebilse de sözün yerinin başka
olduğu vurgulanır. 26 Hz. Peygamber kanaatimce sözün gücünü "Muhakkak ki güzel
sözde sihir vardır"27 ifadesi ile vurgulamıştır. Yine Zielke, dilin gelişmesi ve ince anlam
farklarını anlatabilir düzeye gelmesiyle, anlaşma aracı olarak hareketlerin geri plana
itildiğini ifade eder. 28 Bununla birlikte sözün gücünü arttırmak için beden dilinin
kullanılmasının önemli bir unsur olduğu yadsınamaz bir husustur. Ortaya koyduğu­
muz jest ve mimiklerle, ağzımızdan çıkan kelimelere güç katmış oluruz. Bu şekilde
konuşulan kelimelere bilinç tarafindan yönlendirmeler yapılabilir. 29
Gerçekten bilincimiz tarafindan kelimelere uyguladığımız yönlendirmeler etkili
bir iletişim için önemli girişirnlerdir. Konuşma dediğimiz şeyin, sadece kelimeleri yan
yana dizrnek olmadığını bilmemiz gerekiyor. Ses tonu, vurgu gibi hususların yanında
jest ve davranışların da sözün gücünü arttırdığı bir gerçektir. Ayrıca anlaşılır bir dil
kullanma, muhataba göre hitap, soru sorma, tekrar, mecaz gibi sözü cazipleştirici
girişimler, dilin yönlendirilmesille dair yöntenılerden birkaçıdır.
Dil üzerindeki bu bilinçli yönlendirmeye, özellikle toplum üzerinde etkili bir konuma sahip olan din hizmeti yürütenierin bugün daha çok ihtiyacı vardır. Çünkü
günümüzde söze gücün nasıl dahil edilebileceği, ne tür yöntenıler kullanılırsa daha
etkili olunabileceği gibi konular üzerinde çok yoğıın bir şekilde durulmaktadır. Herhalde hiçbir vaiz, cemaatinin, ''bitirse de gitsek'' diye gözüne baktığı bir pozisyondan
hoşnut olmayacaktır. Öyleyse din hizmeti yürütenler, iletişiinin gücünü fark edip, dini
söylenılerini nasıl daha etkili sunabilecekleri hususunda zihinsel ve pratik olarak yoğunlaşmak, sözün ve bedenin bütün kaynaklarını kııllanarak tam bir iletişim kurmak
durumundadırlar. Daha önce de ifade edildiği gibi Hz. Peygamber'de söze nasıl güç
katılacağının örnekliği mevcuttur. -Aslında O, şehirlisi ile, bedevisi ile edebiyatın zirvede olduğu bir ortamda bulunuyordu. Nitekim Fransız şarkiyatçılarından Renan
"Arap, insanların en edebisidir" tespitinde bulunmuştur. 30 Bu bakımdan Hz. Peygamber; mecaz, kinaye, teşbih gibi bütün anlatım tekniklerini kııllanmıştır. Öyleyse O'nun
24
Dökmen, a.g.e., s. 27.
Balt~, a.g.e., s. 31.
26
Necati Kara, Kur'an'da Beden Dili, İstanbul2004, s. 210.
27
Buhfui, Ebu Abdilialı Muhammed b. İsmail, el-Camiu's-Sahih, İstanbul 1981, "Tıb", 51.
28
W olfgang Zielke, Sözsüz Konuşma, İstanbul 1993, s. 14.
29
Otto Schober, Beden Dili Davranış Anahtan, İstanbul 1996, s. 96.
30
İbrahim Ca:nan, Peygamberimizin Tebliğ Medot/an (I-II), İstanbul 1998, c. 1, s. 304.
25
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsöz Iletişim
1365
örnekliğindeki
din hizmetlerinde sözlü iletişim esasları üzerinde durmamız uygun
olacaktır. Bunları sözlü iletişim becerileri olarak da isimlendirınemiz mümkündür.
1. Açık ve anlaşılır konuşma
Dilin ana temeli, insanlar arasında bir anlaşma ve iletişim vasıtası olmasıdır. Biz
hale getiremeyiz.3 1 Bu bakımdan sade ve anlaşılır bir
dil kullahınalıyız. Zira halk, dilde sadelikten yanadır.
aniaşılma vasıtasını anlaşılmaz
Gramer kurallarına uyulması, hecelerin tam, sağlam ve gereken tonda ifade edilmesi, uyumlu söz dizimi, gerekli ve uygun kelimelerin seçilmesi, dilin sade ve anlaşılır
olmasını sağlayan unsurlardan birkaçıdır. Bunun yanında iyi bir telaffuza sahip olmak
da önemlidir. Ses simgelerine yüklenen itibari anlamların karşımızdakiler tarafindan
doğru ve tam olarak anlaşılabilmesinin ön şartı doğru telaffuzdur. 32 Sözel konuşmanın
temelini telaffuz oluşturur. Kelimeleri telaffuz edemediğimizi düşündüğümüzde etkili
bir konuşma yapmamızın ne denli zor olduğunu görürüz.33 Heceler tam, sağlam ve
gereken tonda doğru olarak ifade edilmelidir. Dinlenmek ve anlaşılınanın asgari şartı
budur. 34 Ayrıca dinleyenlerin llsanına uygun bir şekilde hitap gerekir. ifadeler açık ve
mümkün olduğu kadar sade olmalı. Bu arada, mahalli şive farklılıklarını bir tarafa
bırakıp Türkçemizi en güzel ve anlaşılır bir şekilde konuşmak önemlidir.
Hz. Peygamber'in içinde doğup büyüdüğü toplumda, sözün ne kadar güçlü olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. İşte böyle bir ortamda O, Yüce Yaratıcının da yardı­
mıyla,35 konuştuğu
dilin bütün inceliklerine vakıfbir şekilde insanlarla sözlü iletişime
giriyordu. Kullandığı kelimeler son derece pürüzsüz ve kulağa hoş gelecek şekilde idi.
Hz. Muhammed (s.a.v.) acele ile konuşmaz, açık ve ağır konuşurdu. Hatta dinleyen
sözünü hemen ezberleyebilirdi.36 O, açık, seçik ve anlaşılır bir dil kullanırdı. Nitekim
Hz. Peygamber'i her yönüyle gözlemleyen sahabe, O'nun konuşmasının her dinleyenin rahatlıkla anlayabileceği şekilde açık olduğuna özellikle vurgu yapmışlardır. 37
Dini söylem hakikaten dikkat ister. Hedef tarafindan doğru algılanabilmesi için
açık ve anlaşılır bir şekilde sunulması gerekir. Bu bakımdan din hizmeti yürütenler,
dilin kendi iç özellik ve inceliklerinin farkında olarak, kelimeleri kuralına uygun şekil­
de sıraya koymalı, bu arada ağdalı ve abartılı konuşma şeklini benimsememelidir.
Kayaalp, a.g.e., s. 96.
Birol, a.g.e., s. 21.
33
Mualla Selçuk, Din Hizmetlerindenetişim ve Halkla nişkiler, Eskişehir 2002, s. 35.
34
İsmail Lütfi Çakan, Örnekleriyle Uygulamalı Dini Hitabet, Ankara 1975, s.134.
35
Dil konusunda Hz. Peygamber'e Allah'ın yardımının söz konusu olduğunu ve bu konuda kendisine bir ayrıcalık verildiğini şu iki rivayete dayanarak söyleyebiliriz: "Rabbim, beni edeblendirdi (dil
ve edebiyat bakunından yetiştirdi) ve bunu güzel yaptı." (İbn Hanbel, Ahmed, Müsned, İstanbul,
1981, IV, 158). "Bana çok anlamı az kelimelerle ifade etme kabiliyeti bahşedilmiştir." (Buhari,
"İ'tisam", 1).
36 Buhan, "Menakıb", 23.
37 EbU Davıid, Süleyman b. Eş'as es-Sicistfuıi, es-Sünen, İstanbul 1981, "Edeb", 18.
31
32
366
lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
Daha önce de ifade edildiği gibi halk sadelikten yanadır.
Hiç şüphesiz sözün hedef/alıcı tarafından iyice anlaşılınasını sağlayan hususlardan
biri de sözün tekrar edilmesidir. Hz. Peygamber, iyice anlaşılınasını istediği kelime ve
cümleleri üç kere tekrar ederdi.38 Hatta namaz kıldınrken dahi dikkat çek:id ayetleri
bazen iki, bazen üç defa tekrarladığı ifade edilmektedir.39 Din görevlisi bunu, -mesela
okuduğu hutbede- sık olmamak şartıyla uygulayabilir. Böylece gönderilen mesajlar
alıcı tarafından daha iyi anlaşılacaktır. Aynı zamanda kelimelerin taiıe tane aktarılması
da kolay anlaşılınayı sağlar. Hz.. Aişe, Resıilüllah'ın konuşmasının, kelimelerini saymak
isteyen bir kişinin sayabiieceği kadar ağır ve tane tane olduğunu ak.tarınaktadır. 40 Bu
durumda din görevlisi veya vaiz, sözlü ifadelerini tane tane, açık ve net aktarabilmelidir. Özellikle acele davranma, hızlı bir şekilde kelimeleri sıralama gibi durunılarda
anlaşılamama telılikesinin mevcut olduğu gibi, hataya düşme ihtimali de yüksektir.
2. Kısa ve öz konuşma
Aslında kısa
ve öz anlayışı, hayatın pratikleri üzerinde hakim olan bir anlayıştır.
İlıadetlerde kısa, öz ve devamlı olanın daha makbul olması, kişilerin birbirleri ile olan
dostluk ve düşinanlığını mesafeli tutması, bu anlayışın örneklerinden birkaçıdır. Kove öz olması, ortada bir aniatma ve anlama söz konusu olduğu için
daha önem arz eder. Gereğinden uzun konuşmak, alıcının gönderidyi (kaynak) geri
çevirmesine neden olur.41 Bu bakımdan sözü dolandırmaya gerek yoktur. Bu husus,
elbette mananın bir h.i.kaye veya bir kinaye ile etkili bir şekilde sunulmasını engellemiyor. Söze böyle bir etki katacağımiz zaman, doğrudan ilgisi olan seçkin örnekler kullanabiliriz. "·
nuşmanın kısa
Az ve öz konuşmak, Peygamberimizin en belirgin özelliklerindendir. Hatta o, bir
sözünde, "cevamiu'l-kelfm" ile gönderildiğini ifade etmektedir. 42 Cevamiu'l-kelim
demek, az sözle çok kelam ifade etmek demektir. Hz. Peygamber'in konuşmalarındaki
hedef, gerçekleri kavratmak.tır. Hiçbir zaman yaldızlı söz söyleyerek gerçekleri alıart­
mak ve insanların takdirini kazanmak değildir. 43 Neticede din hizmeti yürütenler için
Hz. Peygamber'in bu üslubu örnek olmalı ve az ve öz ifadelerle meramını ifade etmelidirler. Bunun yanında "edebiyat y~pmak" diye tabir edilen bir duruma da düşülme­
mesi gerekir. Zira bu insanları sıkar. Ayrıca mübelliğ, kendini tatmin için değil, hedef
kitleye bir şeyler verebilmek için konuştuğunun farkında olmalıdır.
3. Konuşma tarzına dikkat etme
İletişimde anlaşmaya zemin hazırlayan ve anlaşmayı kolaylaştıran ortak "kod"lar
Tirmizi, "Menakıb", 9.
Ömer Çelik, vd., Osve-i Hasene Kullukta-Aklakta-Adabta En Güzel İnsan, istanbul2003, 412.
40
Ebıl Davıld, "ilm", 7.
41
Mustafa Karataş, Hz. Peygamberin Beden Dili ve Davranış Modelleri, İstanbul2007, s. 57.
42
Buhari, "Cihad", 122.
43
Abdullah Özbek, Bir Eğitim ci Olarak Hz. Muhammed, İstanbul 1997, s. 127.
38
39
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz lietişiilı 1 367
vardır.
Bunlardan biri de verici (kaynak) ile alıcı (hedef) arasındaki ortak dildir. Koda bir koddur.44 Kişiler arası sözlü iletişimde kaynak kişinin konuşma
tarzı, iletişim sürecini öyle veya böyle etkiler. Hatta iletişimin tıkanmasına bile sebebiyet verebilir. Konuşmacı insanların akıl ve duygularına hitap ettiğinin farkında olmalıdır. "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" diye halk arasında bir söz vardır. Yine Yunus
Emre'ıın: "Söz ola kese savaşı !Söz ola kestire başı" ınısraları da konuşma tarzının iki
yönünü göstermektedir.
nuşma tarzı
Özellikle mübelliğ konumunda olanlar için konuşma tarzı ile ilgili en önemli husus, yumuşak bir uslub kullanmaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de bu duruma işaret
edilmiştir: "Allah'ın rahmetiile (Ey Muhaınıned) Sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onlan
affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış ... "45
Rasıllullah (as), hayatında hiç kıncı, kaba sözler söylemezdi. Enes (ra),
"Efendimize tam on yıl hizmet ettim. Bana bir defa bile 'üfl' demedi."46
şöyle
der:
Din hizmeti yürütenler bu konuda Hz. Muhaınıned'i örnek alarak iletişimde bulunduğu cemaatine karşı mümkün olduğunca yumuşak bir konuşma tarzını tercih
etmelidirler. Ses tonunun bu çerçevede önemli olduğunun altını çizmeliyim. Yüksek
perdeden bir ses tonunun olumlu neticeler vermesi mümkün değildir. Din hizmetlerinde sert, katı, ürkütücü; toplantıya, meclise, camiye geldiğine insanları pişman ettirici ifadelerle yapılan konuşmalar bu hizmetin ruhuna uygun düşmez. 47
Ayrıca konuşma tarzı
ile ilgili olarak, argo, adab dışı kelimelerin kullanılması da
uygun değildir. Zira Efendimiz'in edeb dışı herhangi bir kelime kullandığına şahit
olunmaınıştır. 48 Bu bakınıdan kelimeler özenle seçilmeli, bu tür ifadeler kullanılma­
malıdır. Bu arada konuşmasım irtica.Ii olarak yapması, hatibin iletişim gücünü arttıra­
caktır. Zira bu tür bir konuşmada hedef kitle ile daha sık göz temasına girecek ve beden dilini de daha etkin devreye sokarak sözünün gücüne güç katacaktır.
4. Sözü cazip hale getirme
Şu bir gerçek ki, sözlü iletişimdesadece kelimeleri sıralamak, hedefkitlerle istenilen etkileşimin oluşmasında çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple sözü cazip
hale getirici birtakını yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi, özellikle hatipler için kaçı­
nılmaz bir durum gibi gözüküyor. Böylece hedef kitlede o söze karşı ilgi artacak ve
sözün devamının gelmesini bekleyecektir. Gerçekten bu, sözlü iletişimde etkili bir
metottur.
Hz. Peygamber'in muhatapta etki
44
Selçuk, a.g.e., s. 119.
45
Al-i iınran, 3/159.
46
Buhfui, "Savın", 53.
47
Selçuk, a.g.e., s. 119.
48
Buhan, "Menakıb", 23.
oluşturacak
olan bu yöntemi etkili bir
şekilde
368
lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
kullandığım
görüyoruz. Bu şekilde muhataplannın dikkatini çekiyordu. Muhatapları
da O'nu pür dikkat dinliyorlardı. Bu yöntemi kullanırken başvurduğu yolları şöyle
sıralayabiliriz: Soru sorması, müphem ifadeler kullanması, duraklaması, sözü tekrar
etmesi, hatta soma söyleyeceğini önceden muhatabına haber vermesi. ..
Soru sorma, hedefte ilgi uyandıran ve sözü cazip haJ.e getiren yöntemlerden biridir. Bir defasında Hz. Muhammed ashabına sordu: "Ağaçlar içinde yapraklan düşme­
yen ve bu bakımdan müminin misali olan bir tanesi vardır. Söyleyin bana o hangi
ağaçtır?"
Bunun üzerine cemaat bütün ağaçları saydı ve sonunda Rasıilullah'a sordu.
Peygamberimiz de "hurmadır'' cevabını verdi. 49 Görüldüğü gibi soru, hedefi canlı
tutuyor ve merak içerisinde bırakıyor. İletişim süreci geribildirimlerle dinamik bir
yapıda devam ediyor. .
Sözü tekrar da O'nun kullandığı etkili iletişim metotlarındandır. Büyük Arap
edibi Cahız'ın sözün tekran ile ilgili söylemiş olduğu şu söz hakikaten manidardır:
"Kelime veya cümlelerden bir kısmını tekrarlamayı acizlik sayan hiçbir hatip bilmiyoruz."50 Hz. Peygamber, önem verdiği sözleri dikkat çekmek ve akılda kalmasını sağla­
mak için üç defa tekrar ederdi. Mesela bir defasında, ashabının önünde ayağa kalktı ve
üç defa ''Ey insanlar, itidale riayet edin" ifadesini kullandı. 51
Hz. Peygamber, bazen müphem ifadeler kullanarak da muhatabının ilgisini çekebiliyordu. Bir seferinde "Müferredun öndedirler'' dedi. Arkadaşları haliyle bunun ne
olduğunu sordular. Çünkü o ana kadar duymadıkları bir kelime ile karşılaşmışlardı.
Peygamberimiz ''Allah'ı çok zikredenler" şeklinde bu kelimenin anlamını söyledi. Böylece ashab, hem müferredtln kelimesinin anlamını öğrenmiş oldular, hem de önde
olmak için Allah' ı çok zikretmek gerektiği mesajını güçlü bir şekilde almış oldular.
Hz. Peygamber'in bazen beden dilini kullanarak dinleyicilerinin dikkatini çekme
metodunu kullandığım görüyoruz. Bir defasında en beğendiği dostunun özelliklerini
sıralarken, birden elini birbirine vurup dinleyicilerin dikkatini çektikten soma; "ölümü çabuk, ağZayanı ve mirası az alandır" dedi.
Peygamberimizin, muhatabının dikkatini çekmek ve sözü cizip haJ.e getirmek için
önceden haber vermek" olduğunu ilginç
52
bir tespitle İbrahim Canan'dan ö"ğreniyoruz. Buna göre Peygamberimiz, Hz. EbU
Zerr'e bir gün şöyle der: "Ey Ebu Zerr! Sana altı gün sonra söyleyeceğim şeyleri iyi ka vra." Gerçekten altı gün soma yedinci günde Peygamberimiz, Ebu Zerr'e bazı nasihatlerde bulunurY
kullandığı usullerden birinin de "Söyleyeceğini
Bazen de sözün
arasında
duraklama yaparak dikkat
49
çektiğini
Buhan, "Ilm", 4.
so Ahmet Lütfi Kazancı, Peygamber Efendimizin Hitabeti, İstanbul 1980, s. 188.
sı İbn Mace, "Zühd", 28.
sı Canan, a.g.e., c. n, s. 25.
sJ Hadis için bk. İbn Hanbel, c. V, s. 181.
görüyoruz. O'nun
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1 369
Veda hutbesinde, "Bu hangi şehirdir? Bu hangi aydır? Bu hangi gündür?" sorulannın
her birinden sonra biraz duraklayıp öyle cevap vermesi, ashabının çok dikkatini çekmiştir.s4
Görüldüğü gibi dikkat çekme, sözü cazip hale getirme metodu çok etkili metottur.
Din hizmeti yürütenler bu metotları, uygun olan zaman, şart ve ortamlarda kullanabilirler. M~sela bir din görevlisi, hutbede iken "mü:flis kimdir biliyor musunuz?" şeklin­
de cemaatine bir soru yöneiterek dikkat çektikten sonra, Peygamberimizin müilis
tanımını55 vererek konuya açıklık getirebilir. Böylece hedefkitlenin dikkatini aktardığı
konuya yönlendirmiş olacaktır.
5. Söze dikkat çekici bir başlangıç ile başlama
Söze başlamak zordur, aynı zamanda çok öneınlidir. Çünkü dinleyicilerimizin
zihni henüz açıktır ve etkileurneleri kolaydır. Bu yüzden söze nasıl başlanacağını tesadille bırakmamak gerekir.56 İnsanlara hitap ederken söze onların ilgisini çekecek bir
ifade ile başlamak edebi sanatlardan biri olarak kabul edilir.57 Böylece iletilen mesaja
karşı dikkat çekilmiş ve hedefte hararetli bir arzu uyandırılmış olur. Özellikle bunu
sözün başlangıcında başarmak öneınli beceridir. Bu aynı zamanda iletişimin sonraki
süreci açısından da belirleyici bir konumdadır. Zira iletişimde ilk izienim çok öneınli
olduğıı için konuşmanıza dikkat çekici bir başlangıç yapamazsanız hayal kırıklığına
uğrayabilirsiniz.
Hz. Peygamber'in sözlü iletişiminde dikkat çekici bir başlangıca sık rastlarız. Bir
ifadeyi üç defa tekrar etmekle başlaması, 58 yemin ile başlaması, 59 soru ile başlaması, 60
"innema", "ela'' gibi tekid edici ve dikkat çekici lafizlarla başlaması,61 Hz. Peygamber'in söze başlarken uyguladığı yöntemlerden birkaçıdır.
Vaiz veya hatip, yukarıda zikredilen yöntemlerden biri ile veya kendisinin orijinal
Böylece dikkatleri üzerine toplayıp cemaatİn ilgisini çekmiş olacaktır. Yeri gelmişken şunu ifade edelim ki, sözlü iletişimi etkin
kılan bu ve diğer yöntemlerin devamlı kullanılması uygun değildir. Mesela her söze
başlayışta "ela" ile başlanması, başlamakta olan bir iletişimin inkıtaına sebep olacaktır.
Bu bakımdan, şartlara ve hedef kitlenin durumuna göre bu yöntemler münavebeli
olarak uy~anabilir.
gördüğü bir yöntem ile sözüne başlayabilir.
54
Buhar:t, "Ilm", 9.
Müslim, Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Hacclc el-Kuşeyri, el-Camiu's-Sahlh, İstanbul 1981, "Birr", 59.
56
Birol, a.g.e., s. 327.
57
Kayaalp, a.g.e., s. 196.
58
Örnek için bk. Tirmizi, "Ilm", 6; İbn Mıke, "Zühd", 28.
59
Örnekiçin bk. Müslim, "iman", 98; İbn Mace, "Keffarat", ı.
60
Örnek için b k. Buhar:t, "Hacc", 132; Müslim, "Birr", 30
61
Örnek için bk. Buhar:t, "Bed'u'l-Vahy", 1; Müslim, "Birr", 9.
55
370 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
6. Edebi sanatlardan faydalanına
Dilin kendi bünyesinde olan edebi sanatlan kullanarak yerine getirilecek bir sözlü
gücü daha da artacaktır. Aynı zamanda sürekli nazari bilgilerin aktanlması ile oluşabilecek monotonluk ortadan kalkmış olacaktır. Böylece hedef kitle,
konuşulana yönelecek, hatta orada yaşayacaktır. Şöyle kendimizi bir sınadığımızda,
can kulağı ile dinlediğimiz konuşmaların, hep bu şekilde mecaz, kıssa, hikaye vb. ile
bezenmiş anlatımlar olduğunu görürüz. Bu tür teşbih, mecaz, istiare, kinaye, edebi
tasvir, mesel ve kıssalarla olan anlatıma dolaylı anlatım adı veriliyor. 62 DoZaylı anlatım,
bir hakikati ifade etmek için, açık ve yalın ifadeler yerine, onu anlaşılır kılmak veya
insanın zihnine ve hayatına yerleştirmek için başvurulan bir anlatım tarzıdır. 63
iletişimdesözün
Sözünü ettiğimiz edebi sanatlardan; mecaz, kinaye ve istiarede, mana asıl anladaha güÇlü hale gelir. Mesela Hz. Peygamber'in ''Aranızdan bana en erken
gelecek, eli en uzun olanınızdır" 64 ifadesinde asıl mana olan "elin uzun olması"nın fazla
bir anlamının olmaması tabiidir. Ancak bu ifadenin mecazi olarak cömertlik anlamına
delillet ettiğini fark ettiğimizde anlam, daha derinleşmektedir.
mından
Dolaylı anlatım yollarından kıssa
ve temsilde ise sözü daha anlaşılır kılma, somutsöz konusudur. Her dilde kelime ve kavramlar için somutlaştırma yoluyla
anlam aktarmalarına başvurulduğu bir gerçektir. Somutlaştırma, anlatım gücünü
arttırmak için yapılan bir deyim aktarmasıdır. Bu anlatılması güç düşünce ve duyguların, soyut kavramların somut kavramlarla anlatılmasıdır. 65 Sanki bunlarda "yaşayarak
öğrenme" gerçekleşir ve hedefkendini anlatılanın içerisinde buluverir. Mesela diyelim
ki bir din görevlisi, "salih arnelin önemi" konusunu işliyor olsun. Konu ile ilgili ayet ve
hadislerin~yanında, Hz. Peygamber'in anlattığı ve mağarada mahsur kalan üç kişinin
yapmış olduklan salih arnelleri zikrederek dua etmeleri ve sonunda damağaranın tüm
açılmasını konu edinen hadisi66 zikrettiğinde salih arnelin önemini daha güçlü ve
kalıcı bir şekilde vurgulamış olur.
laştırma
Yine Hz. Peygamber'in teşbih yoluyla anlattığı hakikatler olmuştur. Bunlardan biri, kalbinde Kur'an'dan ayetler bulunmayan kişinin durumunu harap bir eve benzetmesidir.67
Hz. Peygamber'in anlatım tarzı olarak en fazla başvurduğu şeyin, edebi tasvirler
ifade edilir.68 Onun edebi tasvirlerde, hem görselliği hem de işitselliği dikkate
aldığını gözlenıleyebiliyoruz. Mesela, yapmış olduğu şu cennet tasviri bunun örnekleolduğu,
Bu anlatım tarzlannın anlamı ve hadislerden örnekleri ile ilgili olarak bk. İbrahim Bayraktar, Edebi
ve İlmf Açıdan Hadis, İzmir 1993. s. 43-68.
63
Mehmet Görmez, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, Ankara
1987, s. 259.
64
Buhaıi, "Zekat", 10.
65
Görmez, a.g.e., s. 56.
66
Buhfıri, "İcare", 12.
67
Tirmizi, "Fedailu'l-Kur'an", 18.
68
Görmez, a.g,e., s. 59.
62
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1371
rinden biridir: "Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki, cennet; panl panl parlayan nurla-
n ..., sağlam yüksek köşkleri,
ebedi mekandır."
devamlı
akan nehirleri ile... yüz parlaklığı içinde yaşanan
69
Görüldüğü
leştiriyor.
gibi bütün bu dalaylı aniabm şekilleri, sözün etkisini daha da ziyadeAynca mesajlar muhatabın zihnine daha anlaşılır bir formatta sunulmuş
oluyor. •
Buraya kadar sözlü iletişim becerileri ile ilgili hususlan ana hatlanyla ortaya koymaya çalıştık. Etkili sözlü iletişim becerileri bunlarla sınırlı değil tabü ki. Bunların
yanında, mesela araçlar kullanmak, çizgiler çizmek, muhatabın durumuna göre konuşmak ve beden dilini kullanmak da sözlü mesajlan güçlendiren hususlardandır. Bu
son zikredilenler sözsüz iletişim kısmında ele alınacağı için bu kadar işaret etmekle
yetineceğiz.
Netice olarak Hz. Peygamber örnekliğindeki bu sözlü iletişim becerileri,
mübelliğ konumunda olan din hizmetini yürütenler için rehber olmalıdır. Böylece
hem bu görevi yürütenler, hedefkitlerle başanlı sonuçlar almanın hazzını yaşayacaklar
hem de hedefkitle olan cemaat dini söylemleri anlayabilmenin ve hayatın pratiklerine
yansıtabilmenin mutluluğunu hissedeceklerdir.
B. Din Hizmetlerinde Sözsüz lletişim 70
Şu bir
gerçek ki, yirminci asra gelinceye kadar, ağırlıklı olarak iletişiiDin sözlü olam üzerinde durulmuş, sözsüz kısmına fazla değinilmemiştir. 71 İnsanların beden diliyle
vermiş olduklan mesajların önemli bir o kadar da incelenmeye değer olduklan anlaşı­
lınca, insanlar sözsüz iletişime daha ağırlık verir oldular. Gerçekte insanlar karşı tarafa
sadece sözleriyle mesaj vermezler. Yüz ifadeleri, el kol hareketleri, oturuş ve duruşlanyla da dış dünyaya mesaj verirler.
.
Sözsüz iletişim; kişiler arası iletişimde sözlü iletişimle birlikte etkin olma, susma,
sesin rengi, beden dili, renk ve giyim gibi kodlan içerir. 72
Sözlü anlabm, konuşmada kullanılan sembollerle, sözsüz aniabm da bedenimizin
edilir.73 Sözsüz iletişiiDin de bir dili vardır. Nasıl ki sözün
oluşturduğu işaretlerleifade
Canan, Hadis Ansiklopedisi (I-XVIII), İstanbul, trs, XVIT, 642 (İbn Hibban'ın Sahih'inde naklen).
Sözsüz iletişim üç kısma ayrılır: 1. Sessiz: Sadece görsel beden dilini kapsar. Yani görülebilen beden
hareketleridir. 2. Sesli: Dil ile yakından ilgili olgular (vurgu ve konuşma aralan gibi) ve bağımsız
ifadelerdir (gülmek veya içini çekmek gibi). 3. Nesnel: Kişilerin görüntülerini tamamlayan şeyler
(kıyafet, ev, çalışma masası gibi). Schober, a.g.e., 30.
71
Geçen asırlarda beden dili konusuna hiç değinilmemiş değildir. caiuz (869) el-Beyan ve't-Tebyin
adlı eserinde, Erzurumlu İbrahim Hakkı (1780), Manfetname adlı eserinde, Darwin (1872) İnsan
ve Hayvanlarda Duygulann ifadesi adlı eserinde bu konuya yer verenler arasında zikredilınektedir.
Beden dili ile ilgili yapılan çalışmalar için bk. Karataş, a.g.e., 31-37.
72
Selçuk, a.g.e., s. 80.
73
Baltaş, a.g.e., s. 29. Dil işaretlerini ve sözsüz işaretleri bir bütün olarak inceleyen bilim dalına
semiotik adı verilmektedir. Schober, a.g.e., s. 16.
69
70
372 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
nakil aracı dil ise, bedenin de kendini ifade ettiği nakil aracı davranışlardır. Davranış­
lar burada sözdeki dil gibi bir görev üstlenmektedir. Bu durumda bedenin davranışla­
rını ifade etmek üzere ''beden dili" deyiminin kullanılması uygun düşmektedir.
Beden dilinin kapsamı ve özelliklerini içermesi bakımından Necati Kara tarafindan yapılan şu tanım önenılidir: "Beden dili, insanlar arası ilişkilerde kişilerin diğer
insanlarla aralarına koydukları 'mesafe'leri v~ birbirlerine 'temas'ları başta olmak
üzere, bedenin duruşu, yön değiştirmesi, başın çevrilmesi, kaş-göz ve yüz ifadeleri, bir
bakış, bir tebessüm, bir gülüş, tokalaşma, öpüşme, yumruk sıkma, el kaldırma, kol
kavuşturma gibi el hareketleri, bacak bacak üstüne atma, bağdaş kurma ve yüriiyüşte
hacakların kullanılışı, oturma-kalkma şekilleri, ses tonları, -bütün bunlara ek olarakgiyiniş tarzları, saç-sakal, bıyık biçinıleri ve makyajlarla duygu, düşünce, tavır, istek ve
ihtiyaçları bildirmeye yarayan anlatını aracıdır." 74
İnsanın diğer insanlarla olan iletişiminde sözsüz mesajların daha ağırlıkta olduğunu
söyleyebiliriz. Her ne kadar dil, insan uygarlığının ilerlemesi ve yayılmasında en
araç durumunda ise de, insan ilişkileri söz konusu olunca, oldukça sığ ve etkisizdir. Bir bakış, dokunma, vücudun pozisyonu, duyguları daha etkili ve dolaysız etkiler.75 Bu sebeple bir iletişimin yapılandırılmasında, ortalama olarak kelimelerin %10,
ses tonunun %30 ve beden dilinin %60 rol oynadığı ifade edilmektedir.76 Sesi de vücuda ilave edersek, beden dilinin etkisi %90'a ulaşır. 77
önenıli
Sözlü dil gibi beden dili de cümleler ve noktalama işaretlerinden oluşur. Her bir
hareket, tek bir sözcük gibidir. Sözcükler, cümlede kullanıldığı zaman anlam kazanır.
Hareketler de böyledir. Onlar da cümleler halindedirler. Her hareket, hareketler içerisinde bir anlam ifade eder ve doğru anlaşılır.78
Buradan yola çıkarak beden dilinde bir bütünsellik ilkesinin varlığını kabul etmemiz gerekiyor. Bu ilke, kaynak konumunda olanların gerek sözlü ve sözsüz mesajlarını hedef kitleye iletınesinde gerekse hedef kitlenin geribildirinılerini değerlendir­
mesinde esas olacak bir ilkedir. Mesela bir vaiz sunumunu yaparken sadece ellerini
hareket ettirmekle beden dilini etkin bir şekilde kullanmış olmaz. Bunun yanında göz
temasında bulunmalı, duruşunu değiştirmeli, başını hareket ettirmeli vs. Aynı şekilde
cemaatinin geribildirinılerini değerlendirirken de bütünsellik ilkesini dikkate alması
önenılidir. Gözün yumuk olması her zaman uykuyu ifade etmez. Bazen insanlar huzur ve huşu içerisinde olmak için de gözlerini yummuş olabilirler.
öyleyse bir jest veya mimiği yorumlarken onlara eşlik eden diğer işaretiere de
dikkat etmekte yarar vardır.79
Kara, a.g.e., s. 208.
Cüceloğlu, a.g.e., s. 25.
76
Baltaş, a.g.e., s. 31.
77
Kara, a.g.e., s. 215.
78
Kara, a.g.e., s. 21 1.
79
Baltaş, a.g.e., s. 60.
74
75
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim 1 373
Düşünceler sözlü iletişimle, duygular ise sözsüz iletişimle en rahat ifade edilirler.
Bunu Doğan Cüceloğlu, "Zihnin mesajı sözle, gönlün mesajı sözsüz ifade edilir." cümlesiyle ortaya koyar.80 Bu sebepledir ki, kelimelerin yalan söyleyebileceği; ama beden
dilinin asla yalan söyleyemeyeceği kanaati81 iletişim biliminde yaygın bir kanaat olarak
karşımızdadır. Zira kelimeler üzerinde oynama yapabilirsiniz; ama duygulannız üzerinde oynama yapamazsınız ve olduğu gibi doğal bir şekilde bedeninizden yansır.
İnsan betlenini, kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemez. Beden dilinin kelimelerden çok daha kolay anlaşılına özelliği ise hiç değişmez. 82
gücü, insanın birden fazla duyu organına hitap etmesinden kayZira mesaj alıcıya ait ne kadar çok duyu organına ulaşırsa anlatım o
ölçüde başarılı olur. Bu sebeple, görme, işitme, dokunma ve hattakoku ile ilgili faktörlerin iletişimde yer alması mesajın gücünü artırır. 83
Sözel
iletişimin
naklanmaktadır.
Sözlü iletişimin yanında kullanıldığında sözsüz iletişimin etki gücünü arttıran hususlardan biri görsellik özelliğine sahip olmasıdır. Sadece gördüklerimiz ve duyduklarımızm öğrenme potansiyelimizin çoğunluğunu oluşturduğu ifade edilmektedir. 84
Beden dilinin kontrol edilemeyen, doğal olan ve kahtım yoluyla gelen tarafı olduğu gibi (gülümseme, dokunma, kaş çatma vb.), toplumsal ve kültürel çevremizin etkisiyle oluşan tarafı da vardır (El sıkına, oturuş, selfunlama vb.). Gülümseme, kızarma,
terleme gibi tamamen "otonom" olan sinyallere hakim olamayız. 85 Bunun aksine,
selfunlama, el sıkına gibi kültürel çevreden edindiklerimize hakim olabiliriz ve onları
bilinçli bir şekilde yönlendirebiliriz. Beden dilinin kahtım yoluyla geleni için evrensellik ilkesi geçerlidir. Bir Türk ile bir Amerikalının terleme sinyalini vermesi arasmda
fark yoktur.
Kişiler arası iletişimde sözsüz iletişimin önemli işlevleri vardır. Bu işlevleri iki ana
gruba ayırabiliriz. Bunlardan birincisi, sözsüz iletişim yoluyla birtakım anlamlar iletilebilir. Sözsüz iletişimin ikinci işlevi ise, sözlü iletişimi desteklemesi, onun akıcılığına
katkıda bulunmasıdır. 86
Hz. Peygamber'in yukanda bahsini ettiğimiz sözsüz iletişimin iki işlevini de başa­
nyla ve etkili bir şekilde yerine getirdiğini görmekteyiz. Bir tebliğci olarak duruşuyla,
yürümesi ile, kıyafeti ile, hatta susmasıyla hedef kitlede etkili olmayı başarmış, bunun
yanında sözlü iletişimini beden dili ile destekleme konusunda hakikaten örneklik
teşkil eden beceriler sergilenıiştir. 87
°Cüceloğlu, a.g.e., s. 26.
8
81
Zielke, a.g.e., s.22.
a.g.e., s. 13.
83
Baltaş, a.g.e., s. 29.
84
Adil Maviş, Söz Söyleme ve İnsanlan Etkileme Sanatı, İstanbul2006, s. 21.
85
Schober, a.g.e., s. 96.
86
Dökınen, a.g.e., s. 34.
87
Sözsüz iletişiiDin sessiz, sesli ve nesnel olmak üzere üç kategoride ele alındığını ifade etıniştik. Hz.
Peygamber'in sözsüz iletişiminde, sessiz mesajların, genel bütün içerisinde diğer ild türe nazaran
82
Baltaş,
37411. Din HiZmetleri Sempozyumu
Şüphesiz
din hizmeti yürütenierin Allah ResUlü'nden bu konuda alacaklan birçok
Nazari bilgileri yalın bir şekilde cemaatine aktaran bir din görevlisi
başansız olmaya mahkfu:ndur. Ama bu bilgileri bilinçli bir şekilde beden dilini devreye sokarak cemaatine aktanrsa, onlann davranışlanndaki olumlu değişiklikleri görerek bu başansının hazzını yaşayacaktır. Mesela vaazda uzun süre konuşulacağı için
sesi -varsa mikrofonu- idare etmek, jest ve mimiklerle dinleyicileri yarmadan "vaaz
süresince dinlenir ve anlaşılır olabilmek" gerçekten bir beceri işidir. 88
örn~ vardır.
Din hizmeti yürütenierin toplumda örnek olma konumlan vardır. Bu yönleri sebebiyle de beden dilinin onlar için büyük önemi vardır. Aşağıda Hz. Peygamber'in
sözsüz iletişim şeklini örnekleri ile ele alıp, bunlan din hizmetinde nasıl bir örnekliğe
dönüştürebileceğimiz konusu üzerinde durmaya çalışacağız.
ı.
Yüz ifadeleri (ıniınikler)
Beden dilimizin en belirgin ve en kesin anlamlan yüzümüzdedir. Bir yüzde yüzlerce anlam gizlidir.89 Yüzün, insan bedenini temsil ettiği gerçeği bu anlam zenginliği­
ne sahip olmasından kaynaklanmaktadır. 90 !nsanlarla olan yüz yüze iletişimde, daha
ağzınız açılmadan yüzünüzle mesaj vermeye başlarsınız.
Mimik; kaynağın iç yaşantı,
düşünce
ve duygularını, hedef kişi veya kişilere vurgulayarak iletmek üzere, yüz hareketleriyle yansıtmasıdır..9ı
Yüz ifadeleri için<;le en belirgin örnekler, evrensel olan yüz ifadeleridir. İnsanlar
duygusal durumlarını bunlarla açığa çıkanrlar. 92 Çeşitli kültürlerde yapılın çok sayıda araştırmadan elde edilen sonuçlar, 6 temel duygu ifadesini
aktaran ortak yüz anlatırı;ılan olduğunu göstermektedir. Bunlar; mutluluk, korku,
öfke, hayret, üzüntü ve tiksintidir. 93 Niyet edilmemiş bu tür yüz ifadelerine "duygusal
ifade" denir. 94
dünyanın her yerinde
İlginç bir biçimde yüz ifadeleri, diğer kodlara göre kültürler arasında daha az farklılaşma gösterir. 95
Yüz ifadeleri içinde gözün ayrı bir yeri vardır. Gözün kendisi başlı başına bir medaha fazla yer aldığı tespit edilmiştir. Mahmut Kavaklıoğlu, "Sergilediği Beden Dili Açısından Hz.
Peygamber", Çorum llahiyat Fa~ Der., 6, 49-80 (2004) s. 74.
88
Çakan, a.g.e., s. 61.
89
Baltaş, a.g.e., s. 45.
90
Araştırmalara göre yüzdeki 80 adale, 7000 den fazla yüz ifadesi yaratabilmektedir. Karataş, a.g.e. s.
67.
91
Macit, a.g.e., s.ll6.
92
Schober, a.g.e., s. 21.
93
Baltaş, a.g.e., s. 47.
94
Dökmen, a.g.e., s. 28. Bazı kaynaklarda yüz ve beden ifadelerinin "niyet edilmiş-niyet edilmeıniş"
şeklinde sınıflandığı görülmektedir. Niyet edilmeıniş; yani kasıtlı olarak yapılmamış yüz ifadeleri
"duygusal ifade", niyet edilmişler ise "işaret ifade" olarak tarumlanmaktadır. Dökmen, a.g.e., s. 323.
95
John Fiske, iletişim Çalışmalanna Giriş, Çev. Süleyman İrvan, Ankara 2003, s. 96.
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1375
saj kaynağıdıi:. 96 Göz ilişkisi kurulduktan sonra diğer ilişkiler yavaş yavaş kurulabilir. 97
Hz. Peygamber, ahlak (hulk) bakımından insaniann en güzeli olduğu gibi, yaratı­
lış (halk) bakımından da insaniann en güzeliydi. Hatta onun yaratılış güzelliğini aynntılı bir şekilde ele almak için, Şernail Edebiyatı geliştirilmiştir. Onun yüzündeki
duygusal ifadeleri her insanda olduğu gibi tezahür etmiş; ama bu tabii hali bile hedef
kitleye anlamlı mesajlar vermiştir. Zira o, sahabe tarafından sürekli izlenen ve her tavır
ve davranışı anlanılandırılan bir şahsiyetti. Mesela bir sahabi onun sevinmesini bakı­
nız nasıl tasvir ediyor: "Sevindiğinde yüzü nurlanır, sanki bir ay parçası gibi olurdu.
Onun bu durumunu biz anlardık." 98
Yüz ifadeleri arasında etrafa belki en olumlu sinyalleri gönderen gülümseme, onda bir başkaydı ve sürekliydi.99 Onun gülümsernesi ölçülü idi. Çok nadir olarak en çok
azı dişi görününeeye kadar güldüğü nakledilir. 100 O, bu gülümseme ölçüsü ile etrafına
anlamlı mesajlar verebiliyordu.
Yüz ifadeleri arasında gözün ayrı bir yeri olduğunu ifade etmiştik. Hz. Peygamber,
gözlerini de insanlarla olan iletişiminde etkili bir şekilde kullanırdı. Kaynaklar, onun
cemaate hitap ederken, tek bir noktaya bakmadığını, kendini dinleyenleri kontrol
edecek şekilde her yöne baktığını aktarır. 101
Hz. Peygamber'in İsrailoğullanndan bir kadının çocuğunu emzirmesini anlatır­
ken, parmağını ağzına götürdüğünü, hadisin ravisi Ebıi Hureyre'den öğreniyoruz. 102
Burada Resıilüllah, yüzün unsurlanndan biri olan ağzını, bir olay canlandırmasında
kullanmıştır.
Peygamber Efendimizin cemaatini korkuturken gözlerinin kanlandığı, yüzünün
ordulara hitabeden komutan tavrına girdiği; müjdelerken gözlerinin içinin
güldüğü rivayetleri 103 mirnikler konusunda hatiplerimiz için iyi bir dayanak ve güzel
bir örnek teşkil etmektedir. 104
kızardığı,
Din hizmeti yürüten bir kişinin, tebliğ görevini yerine getirirken, yüz ifadelerini
etkili bir şekilde kullanması, insanlarla olan iletişiminde önemlidir. Hatibin sözleriyle
mirnikleri, etin tırnağa bağlılığı derecesinde birbirine bağlıdır. Çünkü sözler de lllimikler de kalbin ve ruhun ifadeleridir. 105
Göz o kadar etkilidir ki; nazar dediğimiz göz değnıesi, bakışlar sebebiyle oluşmaktadır. Hz. Peygamber "Göz değmesi haktır" buyurmuştur (Buhaıi, "Libas", 86; Müslim, "Selam", 41).
97
Cüceloğlu, a.g.e., s.44.
98
Buhaıi, "Meğazi", 79.
99
Tirmizi, "Menakıb", 10.
100
Buhan, "Tefsir", 256.
101
Buhan, "Cumua", 32.
102
Buhan, "Enbiya", 45.
103
Söz konusu örnekler ve değerlendirilmesi için bk. Kavaklıoğlu, a.g.m., 56-62.
104
Çakan, a.g.e.,135.
96
105
Kazancı, a.g.e.,
s. 54.
376 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
Tebliğ açısından
hedefkitle ile göz temasında bulunmanın iletişimin etkili olabil:mesi açısından ayn bir yeri vardır. Din hizmeti yürütenler, hedef kitleye yapacakları
konuşmalarda (vaaz, hutbe, konferans vs.), dinleyicileri ile göz teması içinde olmalı­
dırlar. Sürekli aynı yerlere bakmadan bütün dinleyicilerille gözlerini gezdirmelidir. 106
Bu şekilde bir göz kontrolü, dinleyiciyi etki altında bırakacak, kendine hitap edildiği­
nin farkında olarak, konuşmacıyı can kulağı ile dinlemesine sebep olacaktır. Konuş. manın başında gözle temas kurmak, dinleyici üzerinde egemenlik kurma, dinleyiciyi
dikkat göstermeye zorlama arzusunu gösterir. Konuşmanın sonunda yapılan göz
teması daha samimi bir ilişkiye, geribesleme arzusuna, dinleyicinin nasıl bir tepki
verdiğini görme arzusuna işaret eder. 107 Neticede konuşmacının dinleyicilerine göz
kontrolünde bulunmasının sonucunda şu durunılar oluşur: İlk olarak dinleyicileri
canlı tutmuş olur. Onlara, hepinizle ilgileniyoruro ve değer veriyorum mesajı vermiş
olur. Aynca dinleyicilerin geribildirimlerini alma açısından da göz kontrolünün faydası vardır. Böylece bu geribildirimleri değerlendirerek, iletişimin devamını yönlendirmek de mümkün olacaktır. Bunların yanında, konuşmacının dinleyicilerinden
gözünü çekmemesi, kendine güven duyduğu mesajıru verir.
Şüphesiz
din hizmeti yürütenler açısından gülümseme/tebessüm, hedefkitlede etolmadıkça asık suratlı bir kişi ile iletişime girme yanlışlığına düşmek istemeyecektir. Tebessüm, iletişi­
min anahtarlarındandır. Bu bakımdan bir din görevlisi güler yüzlü bir çehre ile cemaatinin huzurunda olmalıdır. Tabü, Hz. Peygamber'in gülümseme ölçüsünü dikkate
alması da cönemlidir. Zira cemaati onun her halini gözlemlernekte ve kendine göre
anlamlar Çıkarmaktadır.
kili olabilecek çok önemli bir yüz hareketidir. Hiç kimse zorunlu
Mirnikler, yüze ait ifadeler olduğuna göre; ağız ve dişierin de hedef kitleye gönmesajlar vardır. Din hizmetini yerine getirenler, ağız ve diş temizliğine dikkat
eden Hz. Peygamber'i örnek almalı ve bu konuya itina göstermelidirler. İslam dininde
temizliğin öneminden bahsederken, çürük ve bakımsız dişlerle cemaat huzuruna
çıkmak hiç hoş olmayacaktır.
derdiği
2.Jestler
.
Baş,
el, kol, ayak, bacak ve bedenin kullanımı jestleri oluşturur. 108 Kişiler arası iletişimde, özellikle sözlü mesajlarla birlikte kullanıldığında çok etkilidir ve sözel iletişi­
min tamamlayıcısı konumundadır. Jestler ifade edilmek istenen fikir ve hisleri anlatmak için bazen kelimeden daha çok işe yararlar, daha kalıcı iz bırakırlar. 109 Hatta sa-
Burada ölçüye dikkat etmek gerekir. Zira bir kimseye uzun uzadıya dikkatle bakmak; hakaret,
tehdit, rahatsızlık verme ya da o kimseyi hor görme gibi anlamlara gelebilir. Zielke, a.g.e., s. 47.
107
Fiske, a.g.e., s. 97.
108
Baltaş, a.g.e., s. 37.
109
Kazana, a.g.e., s. sı.
106
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim 1 377
hayret verici bir şekilde jest sistemi ile anlaşmaktadırlar. 110 Yapılan bir araştır­
ma, el hareketlerinin söylenenleri desteklernemesi durumunda, dinleyicilerin anlatı­
lanların önemli bölümünü anlamadıklarını ortaya koymuştur.ııı
ğırlar
görüntüleyici ve kişiye özgü olmak üzere üç kategoride ele
Bunlar arasııida, karşıdaki kişiye iletilrnek istenen mesajı destekleyen
bir göri.intü verdiği için görüntüleyici jest önemlidir. Bu durum iletişimde görselliğin
önemli olduğunu gösterir. İnsanın edindiği bilgilerin çoğunluğunu görme duyusu ile
elde ettiği görüşü 113 isabetli ise; jestlerin ne kadar önemli olduğu ortadadır.ll 4
Testler;
vurgulayıcı,
alınmaktadır.ııı
El hareketleri, konuşmaımza ritim ve vurgu katarak düşüncemizin duygusal tonunu ortaya koyar. Ellerin konuşma sırasında temel görevi, konuşmanın bizce önemli
olan noktalarını vurgulamaktır. Ellerin anlam ifade eden işaretleri arasında olumlu
iletişime örnek olarak yukarıya doğru açık el pozisyonunu zikredebiliriz. Elini yumup
sadece işaret parmağını dik tutarak gönderilen mesajlar çoğu zaman olumsuz algı­
lanmaktadır.ll5
Hz. Peygamber, sözsüz iletişimde en çok ellerini kullanmıştı. O iletişimde görselçok önem veriyordu. Mesela ''Mümin, diğer mümine karşı bir duvann birbirine
dayanan taşlan gibidir." derken parmaklarını kenetlediğini, hadisin ravisi bize aktarı­
yor.116 Burada, yeri gelmişken Resıllüllah'ın bazı hareketlerinin silsilevi şekilde raviler
tarafından aktarılması anlamındaki "Müselsel Hadis" kavramına işaret etmiş olalım. 117
liğe
Hz. Peygamber, insanlarla olan iletişiminde görselliğe büyük önem verirdi. Bunda
da en çok ellerini kullanırdı. Abdestin nasıl alınacağını soran kimseye, bizzat abdest
alıp göstermesi,ııs bir keresinde sağ eline altını, sol eline de ipeği alıp ''Bu ikisi ümme-
Schober, a.g.e., s. 63.
a.g.e., s. 93.
112
Vurgulayıcı ]estler: Trafik polislerinin ellerini omuz bizasında dik kaldırıp, avuçlarını karşıdaki
kişiye göstererek "DUR" demesi gibi jestlerdir. Görüntüleyici ]estler: Bir konu ile ilgili üç kural
açıklıyorsaruz, yeri geldikçe parmaklarınızla göstermeniz, görüntüleyici jest sınıfına girer. Kişiye
Özgü ]estler: Saçı düzeltmek, eli sıkça yüze götürmek gibi jestler. Maviş, a.g.e., s. 94.
113 Zielke, a.g.e., s. 49.
ıı 4 Mesaj alıcıya ait ne kadar çok duyu organına ulaşırsa, iletişim o derece başarılı olur. Bu nedenle,
görme, işitme, dokunma ve hatta koku ile ilgili etmenlerin iletişimde yer alması mesajın gücünü
arttırır. Mısırlı, a.g.e., s. 2.
lls Baltaş, a.g.e., s. 65. Temel el hareketleri ve anlamları için bk. Baltaş, a.g.e., s. 62-71.
ll 6 Buhan, Salat, 88.
ll? Enes b. Malik'ten rivayet edUdiğine göre; Hz. Peygamber, "kul, kadere, haynna ve şerrine, tatlısına
ve acısına iman etmedikçe, imanın lezzetini bulamaz" demiş, dalıa sonra eliyle sakalını kavrayarak
"kadere, hayrına ve şerrine, tatlısına ve acısına iman ettim buyurmuştur. Enes b. Malik de hadisi
rivayet ederken metni naklettikten sonra aynı hareketi yaparak "kadere, hayrına ve şerrine, tatlı­
sına ve acısına iman ettim" sözünü tekrar etmiştir. Bu bakınıdan mezkCır hadis bir müselsel hadistir. Talat Koçyiğit, Hadis Istılahlan, Ankara 1985, s. 312.
lls Ebıl Davıld, "Tahare", 51.
110
111
Maviş,
378 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
tirnin erkeklerine haramdır; ama kadınianna helaldir" demesi119 bunun birkaç örneği­
dir. Bazen ellerini bir olayı canlandınrken kullandığı oluyordu. "Cennetin kapısını ilk
defa çalan ben olacağım" derken eliyle sanki bir kapıyı tıklıyormuş gibi halkasını tutup
çalmıştır. 120
Hadisin ravisi Enes b. Malik'in, Hz. Peygamber'in bu hareketinin hala
gözünün önünde olduğunu ifade etmesi, görselliğin iletişimde kalıcı izler bırakması
açısından ne kadar önemli olduğunu bize göstermektedir.
İnsanlarda böyle kalıcı izler bırakan jestler, din hizmeti yürütenler tarafından bilinçli bir şekilde kullanılmalıdır. Geçmişle ilgili olarak zilınimizde beliren görüntüler,
kulağımıza çınlayan sesten çoğu zaman daha öndedir. Bu bakımdan sözlü anlatırnla­
rına destek olarak el ve kol hareketleri asla ihmal edilmemelidir. İnsanın edindiği
bilgilerin çoğunu görme duyusu ile elde ettiğini daha önce ifade etmiştik. Öyleyse din
hizmeti yürütenler; sözlü iletişim esnasında bu görselliğin gücünden yararlanmalıdır.
Özellikle vaaz ve hutbelerde el hareketlerinin önemi büyüktür. Mesela, dayanış~
ellerini kenetlemesi, konuya hassasiyet katmak için işaret parmağı ile
başparmağını birleştitip diğerlerini kendine doğru yumması, güçlü olalım mesajı
verirken parmaklarını aralayarak kendine doğru çevirmesi, bir vaizin uygulayahUeceği
ve hedefkitlerle etki oluşturabilecek jestlerdendir. Avuç içinin yukarı bakması olumlu
bir mesaj verir. Bu durumda konuşmacı, son derece yumuşak bir şekilde, dinleyiciden
kendi fikrine katılınasını istiyor demektir. 121
mayı anlatırken
Bu arada vaiz ve batibin kullanmaması gereken bazı jestler vardır. Mesela, diğer
dört parmağını yumulu tutup işaret parmağını kaldırması, genelde suçlayıcı anlam
içermesi muhtemel olan bir mesajdır. Yine elin yumruk hali tehdidi ifade eder ve
ellerle yapılan en saldırganca jest budur.
Görüldüğü
gibi el hareketlerimizin her birinin içerdiği bir anlam vardır.. Bu bakımdan din hizmeti yürütenierin bunlardan haberdar olması, kişiler arası iletişimini
olumlu götürebilmesi açısından önemlidir.
3. Dokunma (bedensel temas)
Sözsüz iletişim yollarından birisi de bedensel temastır. Farklı bedensel temaslar
kurarak karşınuzdakine çeşitli mesajlar vermeye çalışınz. 122 Omuza konan bir el, dostluk ve arkadaşlık üzerine yazılmış bir söylevden daha etkilidir. 123 Kime, ne zaman ve
nerede dokunduğumuz ilişkilerimiz hakkında önemli iletiler aktarabilir. 124 İnsan anne
kucağı ile birlikte dokunmanın iksiri ile tanışmıştır.
Dokunan bir el, yumuşak hareketlerle dsınin şeklini, yüzeyini ve sıcaklığını algııı 9 Nesai, Abdurrahman b. Şuayb,
es-Sünen, İstanbul 1981, "Zinet", 40.
Dfuimi, Ebıl Muhammed Abdullah b. Abdirrahman, es-Sünen, İstanbul, 1981, "Mukaddime", 8.
121
Bu ve diğer el hareketleri ve anlamları için bk. Baltaş, a.g.e., s. 61-72.
122
Dökmen, a.g.e., s. 29.
123
Cüceloğlu, a.g.e., s. 25.
124
Fiske, a.g.e.; 95.
120
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1379
lamaya çalışır ve böylece kişiyle dsim arasında bir yaşantı doğar. Temas ederek hissetmek yoluyla kazarulmış olan duygu, entelektüel bilgi yoluyla elde edilenden çok
farklıdır. 125
Dokunuşun ruhi açıdan da uyarıcı ve rahatlatıcı özelliği vardır. İnsanlar, dokunma ile karşısındakine güven ve sempati duygusu sağlamış olurlar. 126 Diğer sözsüz
iletişim şekilleri gibi bedensel temasın anlamı da kültürden kültüre değişebilir. 127 Bedensel temas kodu, değişik kültürlerden insanlar arasında en çok farklılaşanıdır. 128
Tokalaşma,
birbirini öpme, kucaklaşma, elleri omuza ve sırta koyma yahut kolları
boyna dolama, başı akşama, dokunma yoluyla iletilen sözsüz mesajlardandır.
Hz. Peygamber, dokunmanın iksirinden yararlanırdı. Öncelikli olarak kişi-içi ilesergileyerek, dua okuyup kendi vücuduna meshettiğine vurgu yapmak isterim.
Hatta bir keresinde Osman b. Ebi'l-As'a vücudunun ağrıyan yerine elini koyup söylediği duayı okumasını tavsiye etıniştir. 129 Zira insanın kendi bedenine teması, gerginliğin yaşandığı durumlarda kişiye rahatlık verir. 130
tişim
onun insanlarla olan iletişiminde önemli bir
yeri vardı. Hz. Peygamber'in, bir gün Abdul1'ah b. Ömer'in omzundan tutup "Dünyada bir garip yahut bir yolcu gibi ol" demesP 3lsözel iletişim ile birlikte, dokunmanın
iksirini de kullanması yönüyle ne kadar etkili olmuştur. Peygamberimizin çocuklarla
olan bedensel teması, diğer insanlarla olan bedensel temasından daha fazla yer almaktadır. Kucaklaması, 133 başını okşaması, 134 kucağına oturtması, 135 omzuna alması, 136
onun çocuklarla olan bedensel temaslarındandır.
Musafaha
dediğimiz tokalaşmanın,
131
Şüphesiz onun, dokunmanın gücünü farklı amaçlarla kullandığım görüyoruz.
Abdullah b. Mes'ıld'a teşehhüd duasını öğretirken İbn Mes'ıld'un elini elinin içine
alarak öğretmesi, 137 Hz. Peygamber'in bunu eğitim amaçlı yaptığını ifade eden bir
örnektir. Yine Abdullah b. Abbas' ı kucaklayıp, ''Allahım! Buna kitabı/Kur'an'ı öğret"
Baltaş, a.g.e., s. SS.
Kara, a.g.e., s. 62.
127
Örneğin ülkemizde iki erkeğin el ele, kol kola dolaşmalan, bir dostluk ifadesi kabul edilip yadır­
ganmazken, aynı davranış bazı ülkelerde, cinsel içerikli bir gösteri olarak yorurulanabilir. Dökmen, a.g.e., s. 29.
128
Fiske, a.g.e., 9S.
129
Müslim, "Selam", 67.
130
Baltaş, a.g.e., s. 7S.
131
Örnek için bk. Tirmizi, "Kıyaıne", 47.
132
Bulıan, "Rekaik", 3.
133
Örnekiçin bk. Müslim, "Fezılll", S7.
134
Örnek için bk. İbn Mace, "Ticaret", 67.
135
Örnek için b k. Kavaklıoğlu, a.g.m., s. 71.
136
Örnek için bk. Kavaklıoğlu, a.g.m., s. 71
137
Bulıan, "İsti'zan", 27.
125
126
380 11. Din HizmeHeri Sempozyumu
demesinde, 138 dokunma ile dua arasında bir bağa işaret vardır. Hz. Peygamber,
müslüman olanlardan bey'at alırken ellerini onların elleri üzerine koymuş ve bu şekil­
de söz almıştır. 139 Bu bedensel temasın verdiği mesaj, kararlılık ve samimiyettir.
Bütün bunlar gösteriyor ki, Hz. Peygamber, kişiler arası iletişimde, bedensel temaçok yerinde ve etkili bir şekilde kullanmıştır. Onun tebliğ görevini icra eden din
hizmeti yürütenlerin, buralardarı alacakları birçok örneklik vardır. Mesela çocuklara
dini konuları öğretirken dokunmanın gücünden yaralanabilir. Bazen bir başını okşa­
ması, bazen omuzuna dokunup ona güç vermesi hatta uygun olan durumlarda elini
eline alıp, öğreteceğini öğretmesi, din görevlisinin onlarla daha olumlu iletişimde
olmasını sağlayacaktır. Tabii bu arada çocuklar da öğrenilmesi gerekeni daha hızlı ve
daha istekli öğrenmiş olacaklardır.
sı
Şüphesiz bir din görevlisinin, insanlarla tokalaşması da onlarla iyi bir diyaloga
girmesi açısından öneınlidir. Veya bazen samimi olduğu birisinin omzuna elini koyarak nasihatte bulunduğunda, olağan üstü bir durum olmadığı sürece, iletişimin daha
olumlu devam edeceği muhakkak gibidir. Kısacası dokunmanın gücünü kullanıp,
gerek kişi-içi gerekse kişiler arası iletişim sürecinin olumlu bir şekilde seyretmesine
katkıda bulunmuş olacaktır.
4. Bedenin duruşu
Kişinin
mizde
yürümesi, ayakta durması, oturması, dönüşleri ve genel hatlarıyla zihnisilueti, hatta susması da o kimsenin duruşu olarak tanımlan­
canlandırdığımız
maktadır.,,.
imaj da diyebileceğimiz duruş, sizin karşıdan nasıl göründüğünüzdür. Buradaki
hassas nokta kendinizi nasıl gördüğünüz değil, karşı tarafın sizi nasıl gördüğüdür. 140
Bedenin duruşuyla karşı tarafa gönderilen mesajların önemi, kişiler arası iletişimde ilk
izlenirnin öneınli olmasındarı kaynaklanmaktadır. İlk defa karşılaşan iki kişi arasında
ilk izlenirnin çok kısa süre içinde oluştuğu bildirilmektedir.141 Kişide oluşan ilk izienim algılamalarının değişmesi hayli zaman alabilmektedir.
Bedenin duruşu, sadece hangi yana eğildiği ve yüzün hangi yöne baktığıyla sınır­
dik ya da çökük oluşu, kolların açık ya da kapalı oluşu, ayakların
açıklığı ya da kapalılığı, hacakların üst üste atılmış olması, ayrık ya da bitişik durması
da birer mesaj oluşturur. 142
lanmıyor. Omuzların
Beden duruşu ile ilgili olabilecek bir husus da kişiler arası ilişkilerde mesafe konu-
138
Buhan, "Ilm", 17.
Feth, 48/10.
140
Karataş, a.g.e., s. 75.
141
Karataş, a.g.e., s. 76.
142
Cüceloğlu; a.g.e., s. 41.
139
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1381
kendisiyle olan yakınlığı ruspetinde duruşunu ayarlamalıdır. Bu mesafenin ayarlanamaması, bazen iletişimde olumsuz etkilere sebep olabilmektedir.
sudur. 143
Kişi karşıdaki kişinin
İnsanın ruh halini yansıtması açısından da bedenimizin takındığı her türlü pozisyon anlam yüklü kelimeler gibidir. Örneğin omuzları geri çekmek, saldırganlığa; eğik
ve düşük omuzlar, ezilmişliğe ve güvensizliğe; içeri çekilmiş baş ve kısaltılmış boyun,
hareketsizliğe; şişirilmiş bir göğüs korkuya vs. işaret eder. 144 Kişi-içi iletişim açısından
da duruş önemli. Uzmanlar kendimizi sıkıntılı ve güçsüz hissedersek, beden duruşu­
muru ve merkezimizi kullanış biçimirnizi kontrol etmemizi öneriyorlar. 145
Yürüme, oturma ve susma da bedenin
Bunlar, dış aleme birtakım mesajlar verir.
duruşu
ile ilgili olabilecek hususlardandır.
Hz. Peygamber beden duruşu ile, yürümesi, oturması ile her an dış aleme birtakım mesajlar veriyordu. Mesela biraz hızlı adımlarla yürüdüğü nakledilir. 146 Zielke
hızlı yürüyüşün ifade ettiği anlamlar hakkında şunları söyler: "Hızlı bir yürüyüş ne
anlatır? Bir anlık telaştan kaynaklanmıyor da olağan bir acelecilikse, bu durum ne
yapmak istediğini çok iyi bilen bir insanı haber veriyordur. İsteklerini bir an önce
gerçekleştirme çabasında demektir." 147
Hz. Peygamber, oturuş şekli ile de mesaj veriyordu. Mıltad olan oturuş tarzı diz
üstü oturma şeklinde idi. 148 Bağdaş kurarak da oturduğu haber verilmektedir. 149 Onun
oturuş şeklinin sahabe üzerindeki etkisini aşağıdaki rivayet çok güzel anlatmaktadır.
Kayle binti Mahreme, müslüman olmak için geldiğinde, Resıllüllah'ı dizlerini karnma
dayamış, dizlerini elleriyle tutup kaba etleri üzerine oturmuş vaziyette150 görünce
kendini şöyle demekten alıkoyamamıştrr. "Onu böyle huşıl ve huzur içinde mütevazı
bir vaziyette oturur görünce heybetinden irkildim." 151
Mahrem Alan: Her irısanın
bir psikolojik korunma sınırı vardır. Buna mahrem alan denir. 0-25 cm.'lik mahrem alan içine,
sadece özel duygusal ilişkimiz olan irısanları alınz. Kişisel Alan: İki arkadaşın konuşurken koruclukları 25 cm. ile ı metre arasında değişen uzaklıktır. Sosyal Alan: Tanıdıklarımızla, işyerinde arkadaşlarımızla, evimize gelen tamird, kapıcı gibi kirnselerle kurduğumuz ilişkilerde, ı metre ile
2,5 metre arasında bir mesafede durmaya çalışırız. Genel Alan: Otobüs durakları, tren istasyonları
gibi topluma açık yerlerde birbirlerini hiç tanımayan irısanların -imkfuı olduğu takdirde- korumaya özen gösterdikleri mesafe en az 2,5 metredir. Baltaş, a.g.e., s.ll3- ı ı6.
144
Kara, a.g.e., s. 224.
145
Baltaş, a.g.e., s. ıs.
146
Ahmed b. Hanbel, II, 350.
147
Zielke, a.g.e., s. 39.
148
Müslirıı, "iman", 5.
149
Ebıl Da.vıld, "Edeb", 26.
150
Bu oturuş şeklirıe "kurfusa" veya "ihtiba" denir. Hz. Peygamber bazen bu şekilde de oturduğu
nakledilir. Çelik, a.g.e., s. 446.
151
Ebıl Davıld, "Edeb", 22.
143
İnsanlar birbirleriyle ilişkilerini esas olarak dört bölgede düzenlerler.
382 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
Bu arada olumsuz mesajlar verdiği için onun hoşlanmadığı oturma şekilleri de
vardır. Mesela tek elini arkaya uzatıp elinin ayasına yaslanarak ve vücudunu da ona
göre biçimlendirerek oturmak, Efendimiz tarafından makbul karşılanmamıştır. İki
elini arkaya koyup ayalarına yaslanmak suretiyle oturmak da aynı şekilde uygun görülmeyen oturuş tarzlarından biridir. Çünkü bu oturuş, insanlara karşı büyüklük
taslayan ve kendilerini herkesten üstün görenlerin oturuş biçimi olarak ııitelendiril­
ıııiştir.ısı
Yine onun çağrıldığı zaman bütün vücudu ile dönmesinin vermiş olduğu bir mesaj vardır. Bu; "ben sana değer veriyorum, saygı duyuyorum" mesajını etkili bir şekil­
de vermektedir.
Onun susması da bedensel bir hareket olarak değedendirilip hedef kitleye mesaj
vermektedir. Zira hareket etınek ya da bir şey söylemek kadar, hareket etınemek ya da
susmak da bir davranıştır ve anlamlı bir mesaj oluşturur. 153 Bu anlamda susmak, aynı
zamanda bir geribildirimdir. Sessizlik hali öfkeyi, direnci, korkuyu, onaylamayı veya
reddetıneyi yansıtmış olab~. 154 Susmak, Hz. Peygamber'in sünnetinin sınıflandırıl­
masında da bir anlam ifade etıııiş ve onun susup müdahale etınediği hususlara
"Takriıi Sünnet" 155 isıııi verilıııiştir. O, sözlü iletişiıııine güç katınak için de susmayı
kullanmıştır. Bir seferinde, sözünün arasında susmuştu. 156 Zaman zaman konuşma
aralarında bilinçli sessizlik oluşturmak, o arada söylenecek sözlerden daha etkili olabilmektedir: 157
Din hizmeti yürütenierin topluında önemli ve saygın yerleri olup örnek olma konumuna sahiptirler. Bu bakımdan her tür tutum ve davranışın anlamlı bir mesaj olduğu unutulmamalıdır. Normal şartlarda fiil, uyma ve örnek edinme konusunda
mücerred sözden daha açık ve güçlüdür. 158 Onlar öncelikli olarak, vakur duruşları,
yürüyüşleri ve tavırlarıyla, giyim-kuşam, saç ve sakal vb. ile kişiler arası ilişkilerinde
insanlara birtakım mesajlar vermektedirler. Örnek olma hususunda söz-eylem tutarlı­
lığı büyük önem arz etınektedir. Çünkü bilinçaltı, ilişkileriıııizde olup bitene karşı
dikkatlidir. En küçük hareket bile gözünden kaçmaz. Sözler ve davranışlar arasında
bir uyuşmazlık, tutarsızlık olduğunda bunu fark ederek bizi uyarır. 159
Yine beden duruşu ile ilgili olarak mesela bir din görevlisi, ıııihraba doğru yürürken, emin adımlarla ve vakurlu bir şekilde, acele etıneden gitıneli, yaptığı görevin
önemini her zerresiyle hissettirmelidir.
152
153
Çelik, a.g.e., s. 446.
a.g.e., s. 20.
Cüceloğlu,
Macit, a.g.e., s. 24.
Geniş bilgi için bk. Koçyiğit, a.g.e., s. 399.
156
Malik b. Enes, el-Muvatta, İstanbull981, "Kelaın", ll.
157
Maviş, a.g.e., s. 96.
158
Mehmet Erdoğan, Akıl- Vahiy Açısından Sünnet, İstanbull995, s. 92.
154
155
159
Erica Guilane Nachez, iletişim mi? Kolay!, Çev. Gülşah Ercenk Abdelhadifi, Ankara 2003, s. 71.
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1383
Konuşma esnasında
bedenin duruşu da önemlidir. Fazla eğik olmayan, dik duruş,
genelde insanlarda olumlu etki yapar. Yine konuşma arasındaki susmanın gücünden
de sık olmamak şartıyla yararlarulmalıdır.
Bedenin duruşu ile ilgili olarak din hizmeti yürütenler açısından doğallık ve saçok önemlidir. Zira iyi bir iletişim, hesaplı ve zorlayarak değil, doğal ve içten
olmalıdır. 160 İnsanları etkilemek adına yapmacık söz ve davranışlardan kaçınmak
zaruridir. Ne söylenirse söylensin, sunuşta dinleyicileri en çok etkileyecek şey doğallıktır. Dinleyiciler sizi kendilerine yakın buldukları oranda söylediklerinizi dinlemeyi
sürdürecek veya dışlayacaklardır. 161
nıimiyet
.
5. Giyim-kuşam
iletişimi etkileyen faktörlerden biri de fiziksel görünümdür. İnsanlar birbirleriyle
ile etrafa sürekli mesajlar verirler. Giyim-kuşam, 162 kişiler arası
iletişimde ilk izlenimlerin oluşmasmda etkili olan bir görünüş kodudur. Karşı karşıya
gelen iki kişi arasındaki ilk etkileşim, iletişim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. 163
Halk arasındaki şu söz de bunu ifade eder: "İnsan kıyMetiyle karşılanır, konuşması ve
davranışlarıyla uğurlanır." Dünyada tekrarlanamayacak olan tek şey ilk izlenimdir.
İnsanlar üzerinde yarattığımız ilk izienim 30 saniye içinde oluşur. Bu süreyi bilinçli
olarak kullanmak, karşımızdakiler üzerinde istediğimiz izlenirnin doğmasma i.ınkan
verir. 164 Eğer konuşmacı iseniz dinleyiciler sizin hakkımzda ilk izlenimi görüntünüzden ve duruşunuzdan edinir. Üstelik ilk izlenimi değiştirmek için hiçbir zaman ikinci
bir fİrsatınız olmaz. 165
giyim ve
kuşarnları
Giysiler insanı kapatmaktan çok açarlar, örtrnekten çok meydana çıkarırlar. 166 Kı­
sacası giysilerin de bir dili vardır. Giysiler de anlam aktarımı için kullanılan bir tür
göstergedir. 167 Giyim-kuşam, sözsüz iletişimin dış görünüşe dair kişilerin görüntülerini tamamlayan nesnel beden dili kapsammda değerlendirilir. 168
Hz. Peygamber, giyim-kuşama çok önem verirdi. Bu anlamda daima temiz elbiseler giyer, 169 saçlarını itina ile tarardı. 170 Sakalım hiçbir zaman dağınık halde bırakma-
Nachez, a.g.e., s. 67.
a.g.e., s. 33.
162
Giyim-kuşamdan kastedilen,
gibi dışa açılan yönleridir.
163
Baltaş, a.g.e., s. 19.
164
Baltaş, a.g.e., s. 5.
165
Maviş, a.g.e., s. 91.
160
161
166
Maviş,
kişinin;
giysi, saç sakal, yüzük hatta kok:u,
diş,
el ve ayak temizliği
Zielke, a.g.e., s. 60.
167
Kayaalp, a.g.e., s. 152.
168
Schober, a.g.e., s. 30. Sözsüz iletişimin sesli, sessiz ve nesnel olmak üzere üç kısmı
retmiştik.
169
Ebu Davfrd, "Libas", s.
olduğunu zik-
384 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
rnıştı. 171
Sürme ve koku kullanırdı. 172 Hatta onun bir sürme şişesi vardı, devamlı
onunla kokulanırdı. 173
Renk, iletişimin önemli bir aracıdır; mesaj taşır. Anlaşılması, benimsenmesi kolay
bir şifredir. 174 Hz. Peygamber, ümmetine bilhassa beyaz renkli giysileri tavsiye etınek­
tedir.175 Yine o, diplomatik misafirleri geldiğinde onları güzel elbise giyerek karşılar­
dıP6 Ayrıca cuma ve bayram giirılerinde de o güne has elbiseler giyerdi. 177 Hz. Peygamber ağız ve diş temizliğine de önem verirdi. 178
Din görevlisi her şeyden önce cemaate giyimiyle hitap eder. Her hatibin başa­
en az söylediği sözler kadar etkili olan giyimi özellikle din görevlileri için daha
büyük önem taşır. Cami kürsüsünde cübbesiz-sarıksız bir konuşmacı yadırganır. Kirli
ya da dağınık bir sarık ve cübbe giymiş hatip ise yadırganmaktan öte ayıplanır.
nsında
Temizlik ve sadelik giyimde esas olmalıdır. Cami dışı konuşmalarda da mahalli
özelliklere uygun, sade ve temiz bir giyimi tercih etınek gerekir. 179 Resmi makamlara
gidildiğinde, cuma ve bayram giirılerinde özel elbiseler giyilmesi de makbul olan durumlardandır. Ayrıca, saç ve sakalın temiz ve düzenli olması, tırnakların belli aralık­
larla kesilmesi, ağır olmamak kaydıyla güzel kokular sürünınesi de giyim-kuşam ile
ilgili dışarıya olumlu mesajlar veren hususlardandır.
6.Sestonu
Ses tonu, sözün ötesinde duygusal bir yönü olduğu için sözsüz iletişim kapsamın­
da değerlendirilmektedir. Sözsüz iletişimde konuşan kişilerin seslerinin tonu, ritmi,
yükselip alçalması, monotonluğu, tınısı gibi özellikleri duyguları aksettiren ve çoğu
kez sözlerin anlamına ışık tutan sözsüz iletişim öğeleridir. 180
ve temposu ile duygularımızın en önemli aktarı­
hüznümüze, samimiyetimizden tereddüdümüze kadar
bütün duygular sesin bu özellikleriyle aktarılırlar. 181 Dilde ve edebiyatta ses, anlam
kadar önemlidir. Anlam denilen esrarlılığı fiziki bir olay olan ses taşır. 182
Ses; tonu,
yüksekliği, rezonansı
cısıdır. Mutluluğumuzdan
Ebi! Daviıd, "Libas", 3. İtikafta oldu~ zamanlarda bile başını uzatarak zevcesine taratacak derecede saçiarına dikkat ederdi. Buhfui, "Hayz", 2.
171
Ebu Daviıd, "Tereccül", 3.
172
Ebu Daviıd, "Libas", 2.
173
EbU Daviıd, "Libas", 99.
170
Madt, a.g.e., s. 25.
Tirmizi, "Edeb", 46.
176
Karataş, a.g.e., s. 114.
177
Çelik, a.g.e., s. 250.
178
Müslim, "Tahare", 42.
179
Çakan, a.g.e., s. 133.
174
175
Selçuk, a.g.e., s. 82. Ayrıca bk. Zielke, a.g.e., s. 24.
Baltaş, a.g.e., s. 3 ı.
182
Kayaalp, iı.g.e., s. 187.
180
181
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1385
sayısına ve muhatabın durumuna göre ses ayarlaması
gibi, konuya göre de ses ayarlaması yapmıştır. 183 Mesela onun suffe ehlinin
yanına geldiği zaman uyuyanı uyandırmayacak, uyanık olana duyuracak bir sesle
selam verdiği nakledilir. 184 Yine bir sohbeti esnasında, kıyamet günü Cenab-ı Hakk'ın
"Nerede kibirlenenler" diye nida edeceğini ifade ederken sesini yükselttiğini nakleden
Abdullah b. Ömer, bu sırada minberin sarsıldığını, hatta minher devrilecek diye korktuğunu ifade etmektedir. 185 Resıllüllah özellikle kıyamet konularından bahsederken
sesini yükseltirdi. Veda Haccı'nda adaJeleri titreyineeye kadar yüksek sesle haykırdığı
nakledilmektedir. 186
Hz. Peygamber, dinleyici
yaptığı
İnsan sesinin ikna gücüne sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu ikna ve etki gücü, ton
değişikliklerini
ve vurguları kolaylıkla gerçekleştirmeye elverişli sesle daha da geliştir­
mek mümkündür. 187 Bu sebeple gerekirse bu konuda eğitim alarak sesiınizle neleri
başarabileceğimizi görebiliriz.
Mümkün olduğu kadar salıne llsanı kullanılmalıdır. Bundan maksat, konuşma ile
bir ilişki kurmak ve bahsedilen kavramın gerektirdiği şekilde
sese, gereken şiddet, vurgu ve tonu vermektir. Bu şekilde fikirler, ses ve tavırlar, telkin
edilmek istenen maksadı canlandırır, hatırdan çıkınayacak şekilde kuvvetlendirir. 188
tavır ve hareket arasında
Bir din görevlisi veya vaizin konuşmasını yaparken en önenıli nakil aracı sestir.
Bunu etkili bir şekilde kullanmak, en önenıli iletişim becerilerinden biridir. Hatip,
nerede sesini yükseltmesi gerektiğini, nerede hafif sesle konuşacağını, cümle içinde
hangi kelimeye hatta hangi edata ağırlık vererek üzerine basa basa söyleyeceğini bilmesi gerekir. Aksi takdirde kelimelerin ifade ettiği manaya göre değişmeyen, monoton bir şekilde devam eden ses, dinleyiciler üzerinde uyuşturucu bir tesir yapar. 189
Hatibin, bağırıp çağırmak suretiyle yüksek sesle konuşup, karşısında sağır varmış gibi
bağırarak ya da kavga ediyormuş gibi öfkeli bir ses tonuyla konuşması da doğru değil­
dir. Kibar ve nazik yolun tercih edilmesi her zaman için doğru alandır.
Unutulmamalıdır
ki, bir
konuşmanın etkinliği, doğru
tonlama ile mümkündür.
İyi tanianmış bir konuşma insanları etkiler. En güzel tonlama tabii çıkan sesle mümkündür.190 Yaratılıştan gelen bir ses sistemimiz vardır. Bir din görevlisi sesinin yapısını
bilip ona göre sesi üzerinde tasarrufta bulunması gerekir. Önenıli olan tabii sesini,
ulaşabileceği sınırlar dahilinde etkili bir şekilde kullanabilmesidir.
Kazancı, a.g.e., s. 48.
Müslim, "Eşribe" , 2.
185
Müslim, "Sıfatü'l-Münafikin", 24.
186
Tirmizi, "Cihad", 28.
187
Çakan, a.g.e., s.133.
188
Özbek, a.g.e., s. 126.
189
Kazancı, a.g.e., s. 47.
190
Birol, a.g.e., s.103.
183
184
386 jı. Din HizmeUeri Sempozyumu
7. İletişim ortamı
İletişim sürecini etkileyebilecek nitelikleri olan ve iletişim durumu içinde bulunan
kişi,
nesne ve olaylarm tümüne "iletişim ortamı" adı verilir. 191
iletişiinin içinde yer aldığı ortamın psikolojik ve fiziksel özellikleri, gönderilen
mesajın yorumlanmasını önemli ölçüde etkiler. İletişim ortamı, iletişim sürecini etkili
bir şekilde yönlendirmesi açısından kaynak kişi için önemli olduğu gibi, kaynak tarafından gönderilen mesajları aniayıp anlamlandırma bakımından hedef 1 alıcı için de
önemlidir.
iletişiinde kullandığımiz araçları da iletişim ortamı dahilinde ele alabiliriz. Kişiler
arası iletişiinde
mesaj iletmek için başvurduğumuz yollardan birisi de araçlar kullanmaktır. Bunlarla çevreye çeşitli mesajlar iletilebilir. Bu tür araçlar, çeşitli anlamlar iletir
ve kişiler arası iletişiinde insanlarm birbirlerine nasıl davranacaklarını önemli ölçüde
belirler. 192 Mesela Peygamberimizin evde, camide kılıç taşımayı uygun görmediği
halde, Mekke'nin fethi günü kabzası altın ve gümüşten olan kılıcını yanında taşıdığı
haber verilmek:tedir. 193 Fetih günü Peygamberimizin bu görünilisünün çok anlamlı
mesajlar içerdiği açıktır.
Hz. Peygamber, iletişim ortamını yönlendiriyordu. Minberde konuşurken asa,
harp meydanında konuşurken bir yay bulundurmuş ve bunlara dayanmıştır. 194 Hitap
esnasında .hurma kütüğüne, minberine, hastonuna dayandığı, bir kayanın üzerine
çıktığı, devesinin üzerine bindiği, bazen hastonunu kullanarak yere birtakım şekiller
çizdiği birçok rivayette anlatılmak:tadır. 195 Şüphesiz bunlarm her biri iletişim ortamını
etkileyen Unsurlardır.
Din hizmeti yürüten kişiler, iletişim ortamını olumlu yönde etkileyecek girişim­
lerde bulunabilirler. Mesela mübarek gecelerde, o geceye has ışıklandırma, rahatsızlık
vermeyecek şekilde bir tütsü ile camiyi kokulandırma, ortamı büyülü kılmak için
yapılabilecek hususlardandır.
Yine mekanın da iletişim ortamını etkileyen bir durumu vardır. Hz. Peygamber,
dışarıdan çeşitli amaçlarla gelen insanları, kalplerini yumuşatmak için mescidde ağır­
laması196 iletişim ortamı açısından. ne kadar önemlidir. Zira mescidin manevi bir atmosferi vardır. Bu atmosferin içerisinde kişi gönlünü mesajlara daha fazla açacaktır.
Ortamın iletişime uygun hale getirilmesi açısından hedefin durumu da göz önünde bulundurulmalı ve anlama eylemini sağlıklı yapabilmesinin yolları aranmalıdır. Hz.
Peygamber, dinleyicileri usandırmamak için onlarm zinde oldukları zamanı kollar-
191
192
Cüceloğlu, a.g.e., s. 76.
Dökmen, a.g.e., s. 32.
193
Karataş,
194
Kazancı,
a.g.e., s. 119 (Tirmizi, Şemail, s. 44'den naklen).
a.g.e., s. 45.
195
Erul, ag.m., s. 7.
196
Ebu Davfıd, "imiıret", 26.
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim
1387
dı. 197 Aslında
bu aynı zamanda başkasının beden dilini dikkate almaktır 198 ve önemli
bir sözsüz iletişim becerisidir.
İletişim sürecinde geribildirimler ile de iletişim ortamı gözlenebilir. Mesela bir
vaiz için iletişim sürecinin seyri açısından hedefin geribildirimleri çok önemlidir.
"Karşıdaki kişinin hal ve tavırlarına bakarak nasıl anlaşıldığını sürekli denetleme durumundadır."199 Bu şekilde iletişim ortamı gözlenerek gerekli manevraların yapılması
da hatibe kalmıştır.
Kişilerin arkadaşlarıyla
olan gürılük konuşmaları, resmi toplantı konuşmaları veya
teknik bir konudaki konuşmalar hep ortama bağlı değişik kodlama yol ve yöntenıleri­
ni gösterir. 200 Buna muktezay-ı hale göre konuşma veya davranma da diyebiliriz.
Muktezay-ı hal, üslupta zamana, yere, duruma ve hitap edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün; söylendiği yerin, zamanın gerçek ve gereklerine uygun olmasıdır.
Din hizmeti yürüteııler, ortama bağlı olarak iletişim sürecini sürdürmelidirler.
Halka dini ko?ularda aydııılatırken, mesela akademik dil kullanmaları pek hoş karşı­
lanmaz. Hoş karşılanmaması; söz konusu dilin anlaşılamama ihtimalini taşımasından
kaynaklanmaktadır. Yoksa eğer siz dini bir konuyu konferans şeklinde sunacak iseniz,
tabü ki meseleyi akademik açıdan ele almanız uygun olacaktır. Hz. Peygamber'in şu
sözü bu noktada önemlidir: ''İnsanlara akıllan miktannca konuşunuz. ''2oı O, bu sözünde hedef kitlenin durumuna dikkat edilmesinin gereğine işaret etıniştir. Zira hedef/alıcının algılayamayacağı bir mesaj, alıcı için bir gürültüdür. 202
İletişim ortamı açısından kültür farklılıklan da önemli bir konudur. Hedef/alıcının
kültürel durumu dikkate alınmak durumundadır. Çünkü sözsüz iletişim,
kültüre göre değişiklik arz edebilir. Mesela Türkiye'de "evet" anlamında baş sallama
şekli, Almanya'da hayır anlamına gelir. 203 Öyleyse bir din görevlisi, farklı kültüre sahip
insanlarla iletişime girerken, oııların bu farklılıklarının farkında olması gerekir.
Mesajlar, kültürden kültüre değiştiği gibi bir sosyal ortamdan başka bir sosyal ortama da değişiklikler gösterir. Bir kimsenin yaşına, mevkiine, cinsiyetine göre ve içinde bulunduğumuz sosyal ortama uygun olarak beden, el-kol hareketlerimiz değişir.
Sözsüz mesajlar, o sosyal durum içinde o kişiyle nasıl bir ilişki kurmak istediğimizi
198
Buhan, "Tim", ı ı.
Zielke, kinezik denilen bilgi dalıyla beden dilini anlayabileceğimizi ifade ederek şöyle der: Kinezik
ilmi bilgisi, beden diline ilişkin işaretleri anlamak ve kendi işaretlerini ise yönlendirmektir. Zielke,
199
Cüceloğlu, a.g.e.,
197
a.g.e., s. 16.
s. 92.
Selçuk, a.g.e., s. 10.
201
Ebu Davıld, "Edeb", 23.
202
Mısırlı, a.g.e., s. 2. Gürültü kavramıyla sadece fiziksel gürültü akla gelmemelidir. iletişimi engelleyen, mesajın algılanmasıru zorlaştıran her türlü durum gürültü olarak kabul edilınektedir.
203
Schober, a.g.e., s. 164.
·
200
388 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
belirtir.204
İletişim ortamına bağlı olarak kişilerin sosyal durumlan, aynı kültür içerisinde bile bazı farklılıklar içerebilir. Mesela, kuşaklar arasındaki farklar, iletişiinde her zaman
dikkate alınmak durumundadır.
Adil Maviş, sözsüz iletişiinde 8 anahtar bilgiden biri olarak kültürel farklılıkların
dikkate alınmasını zikreder ve kendi kültüriirrı:üzden farklı bir ortamda örf, adet, görenek vb. yaşam biçimi hakkında bilgi sahibi olmadan konuşmamak gerektiğini vurgular.ıos
Hz. Peygamber, farklı kültüre sahip insanlarla iletişime girmiş ve onların bu farklılıklannın farkında olarak onlarla olan iletişimini devam ettirmiştir. Bir din görevlisi
de farklı kültüre sahip insanlarla olan iletişiminde bunu göz önünde bulundurmalıdır.
Sonuç
Görülüyor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.), yirmi üç yıl süren tebliğ hayatı boyunca, insanlarla olan iletişiminde sqzlü ve sözsüz iletişim tekniklerini çok etkili bir şekilde
kullanmıştır. Konuşurken ifadelerini daha da güçlendirmek ve daha etkili kılmak için
birtakım teknikleri devreye sokmuştur.
Hz. Peygamber'in hayatında sözlü
iletişim
becerilerinin yanı
sıra
özellikle beden
dili dediğimiz sözsüz iletişim becerilerinin daha da öne çıktığını görmekteyiz. Beden
dili insanlan anlamayı ve anlaşılınayı kolaylaştıran bir iletişim tarzıdır. Görevi Yaratı­
d dan aldığı İslami öğretiyi pratik olarak insanlara sunmak olan bir peygamber için
elbette ki"insanlan anlamak ve onlar tarafından aniaşılmak hayati önem taşır. Hz.
Peygamber de bu önemin bilinciyle insanlarla olan iletişiminde beden diline ayrı bir
yer tanımıştır. 206
Aslında Hz. Peygamber'in kullanmış olduğu bu sözlü ve sözsüz iletişim esaslarını,
onun öğretimde esas aldığı yöntem ve teknikler olarak da ele almamız mümkündür. 207
Şu halde iletişimin bu kadar önem kazandığı bir çağda din hizmeti yürütenler,
öncelikle Hz. Peygamber'in örnek hayatından, kendilerine yön verecek, rehberlik
edecek esaslan ortaya çıkarmak durumundadırlar. Eğer onlar Hz. Peygamber'in örnekliği çerçevesinde davranırlarsa hiç şüphesiz daha etkili ve başarılı olacaklardır.
Din hizmeti yürütenler ayrıca iletişim biliminin verilerini yakından takip etınek,
bu noktada kendilerini geliştirmek durumundadırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
özellikle son yıllarda personelinin niteliğini arttıncı birtakım programlar, seminerler,
204
Karataş, a.g.e., s. 46 (Doğan Cüceloğlu, İnsan
205
Maviş,
206
Kavaklıoğlu, a.g.ın.,
207
ve Davranışı, s. 274'den naklen).
a.g.e., s. 89.
s. 79.
Nitekim Abdulfettah Ebu Gudde, Hz. Muhammed ve Öğretim Metodları (Terc. Enbiya Yıldının,
İstanbul1998) adlı eserinde, bunları örnekleriyle ortaya koymuştur.
1
1
1
Din Hizmetlerinde Sözlü ve Sözsüz Iletişim 1389
· sempozyumlar düzenlemesi gerçekten takdire şayandır. 208 Şu anda icra ettiğimiz sempozyum da bunlardan biridir. Hiç şüphesiz bu tür faaliyetlerin devam etmesinde büyük faydalar vardır.
Son olarak din hizmeti yürütenierin hedefkitle ile kuracakları sözlü ve.sözsüz ilerehber olabilecek bazı önemli hususları maddeler halinde sıralamak istiyoruz: ~
tişimlerinde
* Her türlü sözlü ve sözsüz iletişimde Hz. Mumammed'in örnek kişiliği ve davramşlarından faydalanmalı.
* Kendisiyle barışık olmalı.
* İletişiminde hedef kitlenin sosyal ve kültürel durumunu göz önünde bulundurmalı.
*Kişinin ilk izieniminde belirleyici olan
müne dikkat etmeli.
giyim-kuşam,
saç-sakal gibi
dış
görünü-
* Duruşu, yürüyüşü, oturuşu ile vakur bir kimlik sergilemeli.
* Toplum içerisinde söz ve davramşlarıyla izlendiğini, bu bakımdan örnek bir kişilik sergilemek durumunda olduğunu unutmamalı.
* Mütebessim bir çehreye sahip olmalı; zira sıcak bir gülümseme, görsel bir diyalogun en güçlü tetikleyicisidir.
* Konuşması açık, anlaşılır kısa ve öz olmalı.
* Konuşmasında özellikle ses tonuna, vurgulara, kelime telaffuzianna dikkat etmeli, monotonluk tehlikesine düşmemelidir.
* Söze hakim olup gerektiğinde mecaz, kinaye, kıssa gibi dilin kendi yapısındaki
edebi sanatlardan yararlanmalı; dikkat çekici başlangıçlar yaparak sözünün arasında
dinleyicide merak uyandıran manevralar yaparak, muhatabın ilgisini çekmeli ve bir
anlatım zenginliğine erişmelidir.
* İnsanların akıl ve duygulanna hitap etmeli.
* Beden diline önem vermeli.
* Mimikleri doğru ve yerinde, etkili bir şekilde kııllanmalı.
* Jestleriyle sözlü iletişimine güç katmalı.
* Gerektiğinde bedensel temasın iksirinden yararlanmalı.
*Zaman, mekan ve şartlara göre iletişim ortamını tanzim edip etkili iletişime uygun hale getirmeli.
* Son olarak iletişim fırsatları diye tammlayabileceğimiz; selam verme, musafaha,
208
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Eğitimi Dairesi Başkanlığı bünyesinde hazırlanan ihtisas Müfredat
Programı ve Din Hizmetleri Personelinin Hizmete Hazırlık Programında din hizmetlerinde etkili
iletişim ile ilgili dersler vardır.
390 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
hediyeleşme,
davete icabet;
düğün,
hasta, taziye ziyaretleri gibi insanlan birbirine
yaklaştıran hususlan asla ihmal etmemeli.
Hülasa; toplumda saygın bir yeri bulunan, sözlerine kulak verilen, davranışlan
örnek alınan din hizmeti yürütenler, her türlü sözlü ve sözsüz iletişim teknik ve metotlanndan haberdar olmalı; Hz. Peygamber'in bu faaliyetin canlı örnekliğinden en
üst seviyede istifade etmelidir. Bunun sonucu, din konusunda birbirleriyle olumlu bir
iletişim ağına sahip bir toplum olacaktır.
Download