ERGENLİK DÖNEMİ Ergenlik nedir? Gerek ergenlik gerekse gençlik dönemleri insan yaşamının en güzel, en mutlu ve en güçlü dönemleri olurken, aynı zamanda birer kriz ya da bunalım dönemleridir. Ergenlik, çocukluktan çıkıp genç kızlığa, bir erkek için delikanlılığa adım atma dönemidir. Ergenliği, zamanı biraz farklı olsa da herkes yaşar. Ergenlik büyümenin doğal bir parçasıdır. Ergenlikte fiziksel değişimler olur. Aşırı hassasiyet ve alınganlık, Asabi davranışlar, çabuk sinirlenme, Aldırmazlık, boş vermişlik, dağınıklık, unutkanlık, Kararsızlık, huzursuzluk, İnatçılık, Sabırsızlık, Sık sık yalnız kalma isteği, amaçsız ve başıboş zaman geçirme, Hayal kurma, gündüz rüyaları, Bencilleşme. Ergenlik Çağı Ne Zamandır? Kızlar ,ergenliğe 11-13 yaşlarında girer. Erkekler, ergenliğe 13-15 yaşlarında girer. Ergenlik 18-20 yaşa kadar devam eder. Kızlar erkeklerden 2 yıl önce ergenliğe girerler. Fiziksel değişim Boy artışı en hızlı kızlarda 11-12 yaşlar; erkelerde 13-15 yaşlar arasındadır. Kızlarda 16-18 yaşlarında; erkeklerde 18-20 yaşlarında boy artışı durur. Organlardaki büyüme sırası şöyledir; baş - el, ayak - kol, bacak – beden Bu büyüme sırası görüntüde dengesizlik yaratır. Bedeninizi kontrol etmede güçlük yaşayabilirsiniz. Ancak bu sorun, büyüme tamamlanınca ortadan kalkacaktır. ERGENLERİN FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI TUTUMLARI Ergenler için kendi görünüşleri önemlidir. Ayna karşısında saatler geçirebilirler. Kızlar erkeklere göre daha çok dış görünüşleri ile ilgilenir. FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI KAYGILARI : Kendi bedeni ile başkalarının bedenleri arasındaki farkı görebilir, kaygılanabilir. Ani büyümenin nedenini öğrenmek isteyebilir. Giysi bulmak sorun olabilir. Küçük şeyler giymek onları üzebilir. Ergenliğe yaklaşırken kızların ilk adet görme, erkeklerin ise gece boşalmaları (ıslak rüyalar) konusunda bilgilendirilmesi unutulmamalıdır. Eğer bir çocuk, bunların ne olduğunu bilmezse, karmaşık duygular içine girer. Şaşkınlık, utanma, korku, suçluluk duyar. Hatta belki de hastalandığını zannedebilir Zihinsel Özellikler: Kararlarında atak davranır, Elindekiyle yetinemez, mutlu olmaz, Eleştirmeye başlar, Hayatta farklı seçeneklerin olduğunun farkına varır, Düşünme yeteneği artar, Sosyal düşünce biçimi gelişir, düşünceyi sorgulamasında, yönlendirmesinde artış görülür. Sosyal Özellikler: Aileden kopar, dış çevreye yönelir, Arkadaş çevresi oldukça önemlidir, Toplumsal olaylara ve politikaya ilgi artar, Aileye ve kurallara karşı baş kaldıran davranışlarda bulunur, Argo konuşmalar başlayabilir, İlgilerde çeşitlenme görülür Duygusal Özellikler: Duyguları değişiklik gösterir, Kendi öz kimliğini arayış içindedir , “ Ben kimim?” sorusuna cevap arar, Bocalama, çelişki ve bunalımlar içindedir; tepkilerinde iniş-çıkışlar vardır, Bağımsızlık isteği vardır, anne - babasını eleştirmeye başlar, Çevre sine başkaldırır, başına buyruk olmak ister, Kaygı hali oldukça fazladır İçe kapanabilir. CİNSEL GELİŞİM Kızlarda ve erkeklerde farklı değişimler olur. ERKELERDE: Kol ve bacak kasları gelişir. Omuzlar genişler. Sesler kalınlaşır. Sivilceler artar Yüzde bıyık ve sakal çıkar Vücutta kıllanma olur. Erkek üreme organı ve erbezleri (testis) büyür, sperm üretilmeye başlar. Islak rüya (cinsel kaynaklı rüyalar görerek spermler boşalabilir) KIZLARDA; Göğüsler büyür, kalçalar yuvarlaklaşır. Sesler olgunlaşır. Sivilceler artar. Vücutta kıllanma olur. Adet kanaması başlar. Ayda bir kanama olur. Erkek Ergenlerde Doktora Başvurulması Gereken Durumlar: Tek ya da her iki testiste ani ya da giderek artan sancı, ağrı Skrotumun içinde testislerden birinin sürekli yukarıda durması Skrotumda şişlikler Skrotum içinde iki yerine tek testis bulunması Penis ucunda ağrılı şişme İdrar yaparken ağrı, zorluk, yanma duygusu ve eşlik eden ateş Kız Ergenlerde Doktora Başvurulması Gereken Durumlar: 9 yaşından önce âdet görmeye başlanması 16 yaşına kadar göğüs büyümesi, tüylenme gibi ergenlikte görülen değişikliklerin başlamaması ve henüz âdet görülmemesi 18 yaşına gelindiğinde ergenlikte görülen değişikliklerin başlamış, ancak henüz âdetin görülmemiş olması Âdet kanamalarının 21 günden daha sık, 35 günden daha uzun aralıklarla olması Âdet kanamalarının 7 günden uzun ya da 1 günden kısa sürmesi İki âdet arasında kanamalar olması Âdet kanamalarının aşırı miktarda olması Akıntılar: Her genç kızda hastalık olmayan normal bir akıntı vardır. Kokusuz, kirli beyaz bir akıntı korkutmamalıdır. Herkesin boyu ve kilosu nasıl aynı değilse, akıntı miktarı da kişiden kişiye göre değişir. Akıntının sarı-yeşil renkli ve kötü kokulu olması Süt kesiği gibi pütürlü olması ve ekşi kokması Her zamankinden çok daha fazla akıntı olmaya başlaması Beraberinde kaşıntı ve yanma hissi bulunması Karın ve Kasık Ağrıları Bazı genç kızlarda karın alt bölgesinde değişik biçimlerde kendini gösteren ağrılar olabilir. Bu ağrılar, bir ağırlık ya da batma gibi hafifçe başlayıp şiddetlenebilir ve sonra azalabilir. Âdet Öncesi Gerginlik Bazı genç kızlar, âdet görmeden önce bir kaç gün süresince gergin ve kırılgan olabilir. Böyle bir durum dünyadaki çoğu kadının ortak sorunudur. Âdet Sancısı: Bazı genç kızlar, âdet kanamaları sırasında bel ve kasıklarında ağrı duyabilir. Sancı, kasılma biçiminde olup, zaman zaman artıp azalabilir. Bu ağrı, âdetin ilk gününde ya da 1-2 gün öncesinde başlayabilir. Sancı ile birlikte bulantı, kusma da olabilir. Âdet sancısını azaltmak için bel ve karın bölgesini sıcak tutmak ve beden hareketleri yapmak yararlı olabilir. Sancı rahatsızlık veriyorsa bir hekime başvurmalıdır. Kramplara (adet sancılarına) karşı neler yapabilirsiniz? - Egzersiz - Ilık duş - Ayaklara sıcak su torbası - Normal gündelik etkinliklere devam CİNSEL EĞİTİM Çocukluğun ilk yıllarında başlayıp, ergenliğin sonuna kadar devam etmelidir. CİNSEL GELİŞİM VE CİNSİYET EĞİTİMİ İnsan birbiriyle etkileşen ve birbirleriyle paralel gelişen bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve cinsel gelişim alanları ile bir bütündür. Hiçbir gelişim alanı diğerinden öncelikli düşünülmemelidir. Unutulmamalıdır ki insan tüm gelişim alanlarında paralel gelişim gösterdiğinde mutludur. Cinsiyet rolünün kazanımında çocukların geçirdikleri psikoseksüel gelişim evrelerin de etkisi bulunmaktadır. Normal gelişim gösteren ve özel eğitime gereksinim duyan çocukların psikoseksüel gelişimi konusunda bilgi sahibi olmak, çocuklarımızın eğitimlerini planlarken bizlere yol gösterici olabilir. 5 PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM DÖNEMİ VARDIR Oral dönem (0-18ay): Bu dönemde ilk zevk alınan bölge ağızdır. Emme, çiğneme, ısırma çocuğun oral olarak ilk eylemleridir. Açlık ve susuzluk gibi gereksinimlerin anne memesiyle gideriliyor olması hoşnutluk verir. Bunlar çocuğun ilk zevkleridir. Bu dönem zeka gelişiminde de duyudevin dönemi olarak adlandırılır. Bu dönemde duyulara yönelik gerçekleştirilen eylemler çocuğun pek çok zihinsel yapı oluşturmasına da hizmet eder. Anal dönem (18-36.ay): Bu dönemde zevk alınan ikinci bölge anüstür. Çocuğa hoşnutluk veren beden kontrolüne yönelik girişimleri onun dışkısını kontrol etmesini sağlar. Bu kontrol çocuğun edilgenlikten bağımsızlığa geçmesini sağlayan ilk eylemdir. Çocuk çişini ve kakasını kontrol ederek tamamen yetişkine bağımlı yaşamını bir bağlamda da olsa sona erdirmektedir. Bu ayrılma ve bireysellik çocuğun karmaşık duygular yaşamasına da neden olmaktadır. Bu dönem zeka gelişiminde işlem öncesi dönemin, sembolik evresi olarak adlandırılmaktadır. Çocuk duyu-devin dönemindeki kişi ve nesnelerle etkileşme girişimlerine dayalı olarak kişi ve nesnelerin sembolleri ile ilişkilendirebilmektedir. Bu nedenle tuvalet eğitimi yapılırken annenin tavrı ve bakıcının tarzı çok önemlidir. Uygun olmayan davranışlar çocukta inatlaşma, katı görüşlülük, aşırı düzen veya cimrilik gibi davranışların alt yapısını oluşturabildiği belirtilmektedir. Her şeyin yolunda gittiği bir eğitim süreci sonunda ise çocuğun uyumlu ilişkiler geliştirebilme, özerk, bağımsız, girişimci, kararlı ve iş birliği yapabilme yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olunacağı ifade edilmektedir. Fallik dönem (36-60.ay): Bu dönemde zevk alınan bölge cinsel organlardır. Çocuk bedenini tanıma ve kontrol altına alma girişimlerini bu dönemde de sürdürdüğünden cinsel organlarıyla oynama çocuğun sıkça yaptığı eylemlerdendir. Normal gelişim gösteren çocuklarda bu dönemde Oedipus ve Elektra karmaşasından söz edilmektedir. Çocuk hemcinsi ebeveyni ile özdeşim kurmaya çalışırken diğer yandan da ceza kaygısı hissettiğinden, ahlak dışı veya günahkar olarak yargılanma korkusu yaşamaktadır. Bu dönem zeka gelişiminde işlem öncesi dönemin, sezgisel evresi olarak adlandırılır. Çocuk zihinsel olarak sıralama, sınıflama yapabilmekte, sembolik oyunlarla cinsel korunumun gelişimini yansıtmaktadır. Zihinsel performansı bu dönemin karmaşasını anlamlandırarak aşmasına yetmediği için sıkça soru sorarak netleşmeye çalışır. Bu nedenle bu dönem en çok soru sorulan dönemdir. Çocuğun soruları geçiştirilmeksizin sabırla ve anlayacağı dilden yanıtlanmalıdır. Bu dönemdeki çatışmaların, karmaşanın halledilememesi suçluluk, cinsel yönelimlerinin bastırılması ile sonuçlanabileceği belirtilmektedir. Gizil (Latent) dönem (6-11y): Bu dönemde cinsel konulara olan merakın azaldığı söylenmektedir. Aslında önceki dönemlerde pekiştirilme evresidir. Çocuk kendi cinsine ilişkin toplumsal rolleri (karşıt cins ebeveyne sevgi ile yönelim)yineleyerek dener. edinilenlerin Öğrendiklerinin farklı ortamlardaki (okul, oyun, akraba çevresi) geçerliliğini çevreden aldığı dönütlerle sınar. Bu denemeler, öğrenmelerini pekiştirirken, uyarlama becerilerinin de arttırılmasına yarar. Gizlenmiş gözlemleme yoluyla farklı modellerle de özdeşimler kurmaya başlar. Pekiştirme evresi olarak iyi değerlendirildiğinde önceki evrelere ilişkin edinimlerin desteklenmesi ve eksiklerin telafi edilmesi için uygun bir dönemdir. Genital dönem (11- 18): Bu dönem ergenlik dönemini de kapsar. Çocuk fiziksel farklılığını anlamıştır ve değişmezliği kabullenmeye çalışır. İçinde yaşadığı toplumda cinsler arası ayırımcılık ne kadar az ise bu süreç o kadar kolaylaşır. Bu dönemde bir gruba dahil olma çok önemlidir. Çocuğun kafasındaki ileriye dönük belirsizlik (gerçekçi amaçlar, meslek belirleme) bazen dahil olunacak grubun yanlış seçilmesine ve ya grup değiştirmesine neden olur. Hemcinsi olan ebeveyni model alarak bağımsız bir yetişkin gibi karşı cinse olgun bir sevgi gösterimi sergilemeye çalışır. Artık çocuğun ilgi odağı kendisi ve ailesi dışında bir kişi olmuştur. Aile ile ilgili çözümlenmemiş karmaşa varsa yeniden gündeme gelir. Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklarımız için yeniden gözden geçirelim ; Özel eğitime gereksinim duyan çocuklarda psikoseksüel gelişim açısından farklılıklar söz konusu mudur? Cinsellik kavramının gelişimi duygu ve aklın birlikte kullanımını gerektirir. Zeka düşünmeyi, yorum yapmayı, olaylar arasında ilişki kurmayı, seçenekler oluşturmayı, uygun tercihler yapmayı sağlar. Cinsel gelişim, fiziksel gelişim ve olgunluğu temel alan eylemsel girişimlerin zihinsel kapasiteye göre anlamlandırılmasıyla sağlanan cinse özgü duygusal ve sosyal gelişim alt yapısının oluşturulması anlamına geldiği söylenilebilir. Özel eğitime gereksinim duyan çocuklarımızın eğitimlerini planlarken her zaman normal gelişim evrelerinde edinilmesi gerekenler rehber olarak kullanılmaktadır. Genellikle özel eğitime gereksinim duyan çocukların gelişim evrelerinden aynı sıra ile ancak farklı süreçte geçtikleri fikri kabul edilmektedir. Bu zihin gelişimi için nasılsa cinsel gelişim içinde öyle ele alınmalıdır. Bu bağlamda cinsel gelişimi anlamamızı sağlayacak psikoseksüel gelişim evrelerini yeniden gözden geçirerek neleri ne zaman öğretmemiz gerektiği konusunu gözden geçirelim. Özel gereksinimli çocukta, Oral dönemdeki (0-18ay) gelişimi sağlayan emme, çiğneme, ısırma gibi ilk eylemlerin geciktiği ya da hiç gerçekleşmediği görülebilmektedir. Çoğu zaman Özel eğitime muhtaç çocukta duyusal algılara dayalı etkileşim girişimleri ve devinime dayalı ilişkilendirmeler de sınırlı kalmaktadır. Oral dönemdeki gelişimi sağlayan açlık ve susuzluğun anne memesiyle giderilmesiyle yaşanacak olan hoşnutluk yaşanamaya bilmektedir. Temel gereksinimlerin giderilmesine bağlı olarak gelişmesi beklenen temel güven, bağımsız kişiliğin gerçekleşememesi sürekli alma isteğinin, ağızla ilgili olumsuz alışkanlıkların (parmak emme, tırnak yeme) görülme olasılığının artmasına neden olmaktadır. Bu dönemi normal gelişim özelliği göstererek geçiren özel eğitime muhtaç çocuklarımız erken tanılandıklarında avantajlı sayılabilirler. Bu dönemdeki edinimlerin sağlanabilmesi için, ağızla yapılan girişimlerin zihinsel gelişimi destekleyici denemelere dönüştürülmesi planlanabilir. Yumuşak ve yuvarlak hatlı sert nesneler;farklı renkle kodlanmış farklı tadlar; aynı renkte fakat farklı kokuyla eşlenmiş tadların denetilmesi gibi etkinliklere yer verilebilir. Anal dönem (18-36ay) ikinci zevk bölgesi anüs kaslarına yönelik kontrol girişimlerine dayalı dışkı kontrolünün geliştiği dönemdir. Böylece çocuğun edilgenliktenbağımsızlığa geçişi de gerçekleşmektedir. dönemde çocuk zeka gelişiminde işlem öncesi dönemin sembolik evresinde olduğundan, çoğu zaman özel eğitime muhtaç çocuk duyu-devin dönemindeki kişi ve nesnelerle etkileşme girişimlerine dayalı olarak geliştirmesi gereken, kişi ve nesnelerin sembolleri ile ilişkilendirilmesinde de sınırlı kalmaktadır. Bu Bu nedenle tuvalet eğitiminde gecikmeler olabildiği gibi eğitim sırasında klozet veya diğer aparatların kullanımında da kullanımında zorluklar yaşanabilmektedir. Bazı çocuklarda ise kaka eğitimi başladıktan sonra yeniden beze dönme ısrarının oluştuğu gözlenmektedir. Bu çocuğun ayrılmaya karşı gösterdiği direnç olarak değerlendirilmeli tuvalet kullanımı desteklenerek kararlı olunmalıdır. Eğitimi yapan kişinin çocukla etkileşim biçimi bu döneme özgü inatlaşmanın oluşmaması bağlamında önem taşır. Anal dönem cinsel tacize karşı korunma eğitiminin başlangıcını oluşturacak ebeveyn tepkilerinin başlatılması gereken bir dönem olarak da önemlidir. Fallik dönemde (36-60ay) gelişimini sağlayan zevk bölgesi cinsel organlardır. Bu dönemde, cinsel organlarla oynama en sık görülen davranış biçimidir. Özel eğitime muhtaç çocuk bedeniyle oynamayı tekrarlayan davranış biçimine dönüştürebilir. Bu davranışın hoşnutluğu kendi içinde olduğundan giderek sıklığı artabilir. Bu dönemde, en sık görülen ikinci davranış soru sormadır. Özel eğitime muhtaç çocukta soru sorma pek görülmez. Benzer şekilde hemcinsi ebeveyni özdeşim kurma girişimlerini başlatmayabilir. Bu nedenle normal gelişim gösteren çocuklar için sözkonusu olan Oedipus ve Elektra karmaşasını da yaşamazlar. ile de Çocuk zihinsel performansına göre sıralama, sınıflama yapma konusunda yeterliğe sahip değilse cinsel korunumun gelişimine ilişkin yansıtma da yapamaz. Bu dönemde, cinsel organlarla oynama, istenilen bir davranış değildir. Bu yüzden kendini tanıma girişimi cinsel kimliği öğretme ve benimsetme çalışması şeklide değerlendirilmelidir. Fallik dönem (36-60.ay) Çocukta sınıflama ve sıralama becerileri gelişmeye başlamış ise tacizden korunmada güven çemberi çalışmasının yapılabileceği dönemdir. Gizil (Latent) (6-11y) dönemde cinsel konulara olan merakın azaldığı ve önceki dönemlerde edinilenlerin pekiştirildiği bir evredir. Özel eğitime muhtaç çocuk kendini geliştirmeye yönelik girişimleri kendisi başlatmayacağı için bu dönemde planlanmış çalışmalar önceki dönemlere ilişkin edinimlerin telafi edilmesi için değerlendirilebilir. Özel eğitime muhtaç çocuk kendi cinsine ilişkin toplumsal rollerin tam olarak farkında olamayabilir ancak kaşıt cins ebeveyne sevgi ile abartılı bir yönelim sergileyebilirler. Erken tanılanmış ve eğitim alan bazı çocuklarda gözlemleme yoluyla farklı modellerle de özdeşimler kurma gözlenebilir. Gizil (Latent) dönemde kaşıt cins yetişkine sevgi ile yönelimin olumsuz sonuçlanmaması için bu dönem başında iyi ve kötü dokunmanın öğretimi yapılabilir. Okulda yaşıt karşı cinse tepkili yönelim ekip yöntemi ile kırılmaya çalışılmalıdır. Gerekirse izinsiz fiziksel temas çalışılmalıdır. Genital dönem (11- 18) dönemde Özel eğitime muhtaç çocukta fiziksel gelişime dayalı olarak farklılaşma başlar. Ancak çocuk bu farklılığı anlamlandıramaz. Ancak içinde yaşadığı toplumun cinsler için belirlediği yaptırımlara uymak zorunda olduğundan bu konuda çok iyi bir eğitimden geçirilmesi gerekir. Hemcinsi olan ebeveyni model alarak bağımsız bir yetişkin gibi karşı cinse olgun bir sevgi gösterimi sergilemeye çalışır. Ancak çocuğun ilgi odağı kendisi ve ailesi dışına çıkamadığı için sorunlar yaşanabilir. Özel eğitime muhtaç çocuğun özellikleri ve eğitim konusunda aile yeteri kadar bilgilendirilmemiş ise aile içinde çözümlenmemiş karmaşa yeniden gündeme gelir. CİNSİYET EĞİTİMİ Çocuğun tüm gelişim alanlarındaki gelişiminin takip edilerek cinsiyetine uygun rollerini kabul etmesine, kendi cinsi ile karşı cinsin özelliklerini anlamasına, kendi cinsiyle ilgili özelliklerle bir bütünlük içinde yaşamasına yardımcı olmak amacıyla verilen bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarıdır. Çocuklukta başlaması gereken cinsiyet eğitimi, çocukta cinsellik kavramının gelişimiyle ergenlik döneminde son şeklini alır. İnsandaki cinsellik anlayışı, hayvanlardaki cinsel içgüdüden farklı olarak duygu ve düşüncelerin birlikte ele alındığı bir eğitim süreciyle geliştirilir. İçinde yaşanılan kültür, gelenek, din, hukuk, ekonomi vb. bağlı olarak cinsiyet eğitimi de farklılaşır ve farklı cinsellik anlayışlarının gelişmesine neden olur. Çocuğun kendisinden beklenen uygun cinsiyet rolünü kazanması, içinde yaşadığı toplumun, çevrenin ve ailenin etkisiyle sağlanmaktadır. Tüm gelişim alanlarında gelişimini tamamlayan bireyin, bağımsız bir birey olmasını sağlamak ulaşılmak istenen son noktadır. Bağımsızlık, kendi sınırları içinde özerk ve dokunulmaz olmak demektir. Bireyin bedeni bu dokunulmazlık sınırını oluşturur. Öyleyse, bireye bağımsız olduğunu öğretmenin bir yolu, bireye öncelikle bedeninin dokunulmazlığı olduğunu öğretmektir. Bunun için anne-babaların ve toplumun tutum değiştirmesi gerekmektedir. Her toplumda yaşanan sorunlar farklılaştığı için de sorunların çözümünün her toplum, her aile, her birey için değişmektedir Cinsel Kimliğini Benimsetme Anal dönemde (18-36 ay) başlayan ve Fallik dönemde (36-60.ay) cinsel korunum gelişimiyle devam eden bir süreçtir. Latent Dönemde (6-11 yaş) pekiştirilen cinsel kimliğin yaşantıların niteliğine göre Genital dönemde yeniden sorgulandığı da bilinmektedir. Cinsel Kimliği Benimsetme çalışmaları her gelişim dönemi içinde gelişime paralel olarak farklılaştırılarak sürdürülmelidir. Her döneme ilişkin bazı etkinlikler veya öneriler aşağıda sıralanmıştır. Anal dönemde (18-36 ay) Bu dönemde çocuk farklılıkları farketme boyutunda cinsiyetini ayırt eder. Ebeveynin kendisi için seçtiği giysilerin ve renklerin cinsiyete uygun seçerek giydirme, Aynada izlediği görüntüsünün (saç şekli) cinsiyetine uygun olması, Paralel oyun oynasa da karşıt cins ve kendisi için seçilen oyuncaklarla, ebeveynin kendisi için kullandığı “kızım”,”oğlum” sıfatlarıyla konuşulması, Paralel oyun fırsatlarını eğitim amaçlı sohbetlerle tamamlanmalı Kendisi için seçilen oyuncakların uygun olması Farklı sıfatlarla seslenmek yerine cinsiyetine uygun sıfatı daha sık vurgulanması Farklılığı farketmesini sağlayacak oyunlara dikkatini çekme ebeveyn ve eğitimciler tarafından dikkat edilecek konulardır. Fallik dönemde (36-60.ay) Kendi vücudunu incelemesine uygun ortamlarda toleranslı davranma, Kendi vücuduyla ilgili incelemelerine öğretim fırsatı olarak değerlendirilmesi,Sorduğu soruların tümüne düzeyine dil düzeyine uygun verilmelidir. Oynadığı sembolik oyunlara aldığı dönütlerle cinsiyetine ilişkin ayrıntılarını öğrenir ve kendi cinsiyetini benimseyerek karşı cins ebeveyne sevgi ile yönelir. Cinsiyetine uygun rolleri oynadığında pekiştirme,Oynadığı sembolik oyunlarda cinsiyetine uymayan rolleri benimsediğinde eleştirmek yerine sohbet başlatma. Karşı cins ebeveyne aşırı düşkünlüğünü öğretim amaçlı kullanma, Sevgi gösterim yollarını çeşitlendirme, Fiziksel etkileşimleri izin alarak yapması halinde onaylayıcı tepki verme ebeveyn ve eğitimciler tarafından bu dönemde dikkat edilecek konulardır. Latent Dönemde (6-11 yaş) Hemcinsi olan ebeveyni gözlemlediğinden, ebeveynin kendi cinsel rollerine ilişkin eleştirilerini abartmamalıdır. Hem cinsi yaşıtlarının tepkilerine ilişkin akıl yürütmeye çalışır. Hemcinsi yaşıtlarının yaptıklarını anlatırken dinlemeli yolunda gitmeyen tepkilerine ilişkin farklı bakış açısı ile akıl yürütmesi sağlanmaya çalışılmalıdır. Karşı cins yaşıtlarıyla kıyaslanmamalıdır. Bu dönemde yavaş yavaş karşı cins yaşıta karşı yanlı bakmaya başlar . Cinsiyetiyle ilgili sosyal rolleri fark eder, kimilerini kabullenir. Cinsiyeti nedeniyle sınırlama getirilmemeli, farklı nedenlerle sınırlama açıklanmalıdır. Karşı cins yaşıtlarıyla paylaşabileceği ortak etkinlikler düzenlenmelidir. Cinsiyetiyle ilgili sosyal rolleri oynadığında abartılmamalı, rolünde yaptığı değişimler üzerine sohbet edilmelidir. Genital dönemde (11-18 ay) Cinsel gelişimi nedeniyle oluşan değişimlerin etkisine öfkelenebilir. Cinsel gelişimi nedeniyle vücudunda oluşan fiziksel değişimler nedeniyle kendini kontrol edebilmesi için zararın göz ardı edildiği denemelere yer verilmelidir. Görünüşüne ilişkin yarattığı farkedilmeli ve pekiştirilmelidir. güzellikler Rol modelindeki beğenmediği cinse özgü davranışları farklı modellerle kapatmak için yapacağı tercihler için sıkıntı duyar bunları sorgulaması sağlanmalı. Tek başına karar vermek ve değişmezliği sorgulamak ister. Bağımsız aldığı kararların mümkün olduğunca kendine sorgulatılacak sohbetler yapılmalı, doğrudan yargılar söylenmelidir. Hormonal değişim nedeniyle oluşan öfkeli davranışları içinde kızgınlık yokmuş gibi değerlendirilmeli. Cinsiyetine uygun olduğu ve daha önce yerine getirdiği rollerinde yarattığı değişimlerle ilgili sohbet edilmelidir. Cinsiyete uygun rolleri için olumlu birden fazla örnek verilerek tercihler sıkıntı giderilmelidir Gelecekte yapacağı rolleri anlattığında paniğe kapılmadan o rol için yapılması gereken hazırlıklar üzerine sohbet başlatılmalıdır. Değişmezliği sorgulamak istediğinde tarafsız kalarak sohbet edilmelidir. Okul Öncesi Dönemde Cinsel Gelişim Doğal ve Beklendik Davranışlar Kızlar ve erkekler arasındaki farkları araştırmak, Yakın yetişkinlerin ve çocukların cinsel organlarını ve göğüslerini ellemek, merak duymak, Çıplak insanlara bakma fırsatını değerlendirmek, Cinsel organlar, göğüsler, cinsel ilişki ve bebekler konusunda soru sormak, Çıplak olmaktan hoşlanmak, Başkalarına kendi organlarını göstermek, Banyodaki insanları izlemeyi istemek, Banyo ve cinsel işlevler hakkında ‘ayıp’ laflar söylemek, Kendi kakasıyla ilgilenmek, Başkalarının bedenini inceleyerek doktorculuk oynamak, Evcilik oynamak, anne baba rollerine girmek Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar Bütün soruları yanıtlanmasına rağmen cinsel farklara ilişkin sürekli soru sormak, Aileden olmayan yetişkinlerin cinsel organlarını, göğüslerini ellemek, kendisini ellemelerini istemek, İnsanları çıplak gördükten sonra bile çıplaklara bakıp kalmak, Anne-baba, yaşına uygun bir şekilde soruları yanıtlamasına rağmen insanlara sürekli soru sormak, Anne baba “hayır” dedikten sonra, başkalarının yanında çıplak olmak istemek, Sürekli olarak banyoda olup bitenleri izlemeye ilgiyi sürdürmek, Anne baba “hayır” dedikten sonra evde ‘ayıp’ laflar söylemeye devam etmek, Birden fazla kez kakasını duvarlara ya da yere sürmek, ” Hayır” dendikten sonra sık sık doktorculuk oynamak. Diğer oyunlara ilgi göstermemek, Üstünde giysiler varken başka çocukları ellemek istemek sıkıştırmak Profesyonel Yardım Gerektiren Durumlar Erkek ve kadın rollerini; kızgın, üzgün ya da saldırgan bir tarzda oynamak. Kendi cinsiyetinden ya da karşı cinsten nefret etmek, Sessizce yetişkinlere dokunmak. Başkalarını ellemek için izin istemek, kendini ellemelerini istemek, Başkalarının soyunmalarını istemek, insanları soyunmaya zorlamak, Anne-baba yanıtladıktan sonra aynı soruları yabancılara sormak. Yaşı için çok fazla cinsel bilgi sahibi olmak, Giyinmeyi reddetmek, pek çok ikazdan sonra kendini gizlice başkalarına göstermek, Banyoda insanları yalnız bırakmayı reddetmek, zorla banyoya girmek, Pek çok ikazdan sonra başkalarının yanında ve evde ‘ayıp’ laflar söylemek, İkazdan sonra sürekli kaka ile oynamak, Başkalarını doktorculuk oynamaya, giysilerini çıkarmaya zorlamak, Giysiler olmaksızın cinsel ilişki taklidi yapmak ya da ilişkiye girmek. SON ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE Doğal ve Beklendik Davranışlar Okul öncesi dönemin tersine, bu dönemde kız ve erkek çocuklar, hemcinslerine yakınlık göstermeye başlarlar Kız çocuğun annesine ya da bir başka kadın yetişkine, erkek çocuğun babasına ya da bir başka erkek yetişkine benzemeyi istemesi Göğüslere dokunmanın veya cinsel organlarını göstermenin yanlış olduğunu artık öğrenmişlerdir. Fakat resim çizimlerinde, insan figürleri üzerine meme veya cinsel organ çizme, kendi cinsel organlarına dokunma ve cinsel organlarını arkadaşlarıyla kıyas etme, cinsel fıkralar anlatma ve hayvanların yavrulamalarını seyretme gibi cinsel aktiviteler gösterirler. Zihinsel engelli bireyin gelişimini değerlendirirken, onun takvim yaşını değil gelişim düzeyini göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin “A” 17 yaşında, ancak zihinsel gelişim düzeyi 6 yaşında bir bireydir. O halde; “A”ya bazı şeyler öğretirken, onunla konuşurken, anlatır ve ona açıklama yaparken onun anlayabileceği bir düzeyin esas alınması gerekir. Bu da “A” için 6 yaş düzeyidir. Cinsel gelişimleri ise takvim yaşı ile paralel ilerler. Bunun için anne babaların yapması gereken şey, öncelikle çocuklarının gelişim düzeyini doğru bilmek ve buna göre davranmaktır. Bu, cinsel eğitimle ilgili konularda da böyle olmalıdır. Örneğin “A” 17 yaşında olduğuna göre vücudu gelişmiştir ve hormonları yaşına uygun faaliyet göstermektedir. Bu durumda “A”ya cinsellikle ilgili bilgileri anlayabileceği 6 yaş düzeyinde vermek gerekir. Takvim yaşları değil gelişim düzeyleri dikkate alınarak değerlendirildiğinde, anne-babaya sorun gibi görünen pek çok durumun, gerçekte sorun olmadığı görülecektir. Örneğin; takvim yaşı 15, ancak zihinsel düzeyi 6 yaş olan bir genç; cinsel organlar, göğüsler, bebeklerin nasıl doğduğu ile ilgili sorular sorabilir. Bu sorular, 6 yaş zihinsel düzeyi için beklenen normal sorulardandır. Bu durumda bireyin gelişimsel düzeyine uygun eğitim ve tepkiler verilmelidir. Zihinsel engelliler genelde yaşıtlarından daha fazla cinsel ilgilerinin olduğu, daha fazla cinsel içerikli davranışlar sergilediği düşünülür. Oysa zihinsel engelliler, cinsel içerikli davranışların nerede, ne zaman, hangi durumlarda uygun olup olmadığını bilemedikleri için, yani bir anlamda cinsel içerikli davranışlarını kontrol edemedikleri için böyle algılanmaktadırlar. CİNSELLİĞE KARŞI İLGİ Çok soru sorarlar. •Sorulara verilen cevaplar ilerideki tutumlarını belirler. •Sorulara cevap verilmemesi merakın artmasına yol açar. Gereğimden fazla bilgi ise kafasının karışmasına neden olur.Soruların basit ve net olarak cevaplandırılması en uygun yoldur. Çocuklarda Görülen Cinsel İçerikli Oyun Ve Davranışlar Evcilik oyunu: •Doktorculuk •Sakin yerlerde birbirini inceleme •Argo ve küfür •Karsı cinse özgü tavır ve davranış sergileme •Mastürbasyon ÇOCUKLAR BU OYUN VE DAVRANIŞLARI SERGİLEDİKLERİNDE NASIL YAKLAŞABİLİRİZ? Cinsel içerikli davranışların ilgi çekme ve meraktan kaynaklandığını unutmamalıyız! Hemen tepki vermek yerine çocuğun neden bu davranışı yaptığını anlamaya çalışabiliriz. Azarlamak cezalandırmak sorunu yok etmez aksine ilgi odağı haline getirir. CİNSELLİĞİN ÇOCUKLARDAN GİZLENMESİ NEDENLERİ : Cinsel ilgiyi zamanından önce uyandırmaktan korkma Cinsel dürtüyü bastırmak isteme Dikkati çekmeyerek cinselliğe ilgi göstermelerini engelleme Utangaçlık CİNSELLİĞİN GİZLENMESİ SONUCU ÇOCUKTA ORTAYA ÇIKAN DAVRANIŞLAR Yanlış davranış ve tutumlar oluşabilir. Cinsel bilgiyi çevreden yanlış olarak öğrenebilir. Ailenin cezalandırıcı tutumuna karşı isyankâr olabilir veya içine kapanabilir. Aile bu konularda yasaklar koymak yerine ergenin merakını karşılamalıdır. ZİHİNSEL ENGELLİ BİREYLERE CİNSEL EĞİTİM VERİLMESİNİN YARARLARI Sosyal becerileri arttırmak, Haklarını koruma/savunma becerilerini geliştirmek, Daha fazla bağımsızlık sağlamak, Vücut bakımı ve hijyeni sağlamak, Kendi cinselliği ile ilgili daha fazla sorumluluk alma yeterliğini kazandırmak, Cinsel istismara maruz kalma, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma yada hamile kalma riskini en aza indirmek, Cinselliğini ifade etmek üzere daha kabul edilebilir davranış geliştirme ve uygun olmayan davranışları azaltmaktır. ÇOCUKLARA CİNSELLİĞİ NASIL ANLATABİLİRİZ? Yaşa ve ihtiyaca uygun açıklama yapmak gerekir. •Cinsel sınırlar •İyi bir model •Basit ve anlaşılır bir dil Anne-babanın bilgi verme görevini yönlendirecek olan, çocuğun sorularıdır. Çocuk soru sormuyorsa bunun sebebi, önceki denemelerde reddedilişleri ya da baştan savma cevapların verilmiş olmasıdır. Bu durumda, kimi çocuklar bu konunun yasak olduğunu, ilgilenilmemesi gerektiğini; kimileri yetişkinlerin kendilerini ciddiye almadığını; kimileri de başka kaynaktan alınan bilgilerin aileden saklanması gerektiğini düşünürler. Tüm yaşlarda sorulan cinsel sorular için en önemli nokta, anne-babanın soruları cevaplama anındaki tutumlarıdır. Çocuğu kesinlikle ayıplamamak, azarlamamak, susturmamak gerekir. Bu şekilde davranıldığında çocuk, bu soruların sorulmaması gerektiği fikrine kapılır ve cevapları başka kişilerde arayabileceği gibi gözetleme veya deneyler yapma yollarına da başvurabilir. Bu da cinsel eğitimin anne babanın kontrolünden çıkması, bir anlamda istenmeyen bir yöne gitmesi demektir. Oysa her aile çocuklarına kendi aile yapısı ve kültürü doğrultusunda bir cinsel eğitim vermek ister. ERGENLİK DÖNEMİNDE AİLE İÇİ İLİŞKİLER Ergen bağımsızlık isteği doğrultusunda anne, baba ve ailedeki diğer büyükleriyle bazı tartışmalar yaşayabilir. Bu çatışmalar genellikle gündelik konulardadır; kiminle arkadaşlık edileceği, zamanın nasıl geçirileceği, ne yeneceği, ders çalışmanın nasıl olacağı gibi. Sorunlar karşılıklı birbirini dinlemeyle, kızgınlığa ve kırgınlığa düşmeden, hoşgörü ve yapıcı konuşmayla çözülebilir. Zamanını daha çok ev dışında geçirmeye çalışacak ve nerede olduğunun sorulması da onu rahatsız edebilecek. Gidilecek yerler ve dönüş saatlerinin tartışılması sancılı olabilir. Nereye gittiğinin ve ne zaman döneceğinin konuşulmasını bir denetim olarak düşünebilir. Oysaki bu birlikte yaşayan insanların birbirlerine saygılarının gereğidir ve aile üyelerinin birbirlerini önemsediğinin bir göstergesidir. Büyüklerin önerilerini kendine yönelik aşırı karışmalar olarak algılayabilir. Ergenlik döneminde kendi kararlarını vermek ve bir an önce özgür olmak isteyebilir. AİLE ŞİKAYETLERİ Hırçınlaştı. Ders çalışmıyor. Sorumluluk duygusu yok. Canım sıkılıyor diyor. En küçük isteklerini sert bir dille bildiriyor. Kardeşlerini kızdırmaktan zevk alıyor. Okuduğunu anlamıyor gibi. Durgunlaştı, dalgınlaştı. Çabuk karamsarlığa düşüyor. Ara sıra hiç yoktan huysuzlaşıyor. Sert karşılıklar veriyor. İleri derecede alıngan. Derslerinde gene başarılı ama oyuna, eğlenceye çok düştü. Olur olmaz her şeye ağlıyor. Evde huzursuz dışarıda sıkılgan. Her istediğini yaptırmak istiyor. Aşırı süsleniyor. Siz bana karışmazsınız diyor. Babasından çekindiği için dolambaçlı yollara sapıyor. Derslerinde başarılı. Hiç sorun çıkartmayan bir çocuk. İki kez okula gitmemiş. Arkadaşlarıyla gezmiş. Sorunca yalan söyledi. Bu davranışı bizi çok şaşırttı. Çok harçlık istiyor. Çok geziyor, eve girmek istemiyor. Spora çok düştü. Derslerine boş veriyor. Banyoya sokamıyoruz. Ellerini bile yıkatamıyoruz. Saçını kestiremiyoruz. Son derece asi ve hırçın olmaya başladı. Başına buyruk olmak istiyor. Dayak, kötü söz, tatlı söz hiçbiri sonuç vermiyor. Bir psikologla mı görüşmeliyim? ERGENLERİN ŞİKAYETLERİ Büyüklerin anlayışsızlığı ve baskısı, onur kırıcı davranışlar Arkadaş edinmede güçlük, Ana-babanın arkadaş seçimlerine karışmaları, Kız erkek arkadaşlığının olmaması, Kız erkek arkadaşlığının aile ve çevre tarafından anlaşılmaması ve karşı çıkılması Boş zamanlarını etkin bir biçimde değerlendirecekleri yerlerin, olanakların olmaması Evde ve okulda dayağın bir eğitim aracı olarak kullanılması Cinsel sorunlarını aile üyeleriyle konuşamamak Çocuk yerine konmak, ana-babaya karşılık verememek Yeni tanıştıkları insanlarla rahat konuşamamak Kendine güven duymamak, sık sık yaptığı hatalardan dolayı utanmak Ölüm korkusu, dini konulara aşırı eğilim, neyin doğru neyin yanlış olduğunun araştırılması Dikkati toplayamamak, Ders çalışırken zamanını iyi değerlendirememek Ders çalışmasını engelleyecek birçok yan uğraşların olması ÇOCUK İHMALİ NE DEMEKTİR? ÇOCUK İSTİSMARI NE DEMEKTİR? ÇOCUK İHMALİ Çocuğun sağlığı, fiziksel veya psikolojik gelişimi için gerekli ihtiyaçların karşılanmaması “Çocuk İhmali” olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun sağlığını, fizik ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan hareket ya da davranışlara “Çocuk İstismarı” denmektedir Çocuk ihmali genelde ailenin, ilgili kurumların yada devletin çocuğa karşı en temel sorumluluklarını yerine getirmemesidir. Bütün olarak toplum, kurumlar, bireyler tarafından gerçekleştirilen ihmal davranışı, çocukların hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılması sonucunda onların en üst düzeyde gelişimlerini engelleyici davranışlar ortaya çıkar. Çocuk İhmali: Çocuğun beslenme, barınma, giyim, hijyen, oyun, eğitim, güvenlik ve sağlık hizmetini sağlama görevinin reddedilmesi ya da yerine getirilmemesidir. Fiziksel ya da duygusal sağlığa bilinçli ve isteyerek zarar verildiği taktirde "AKTİF"; bilgisizlik, olanaksızlık, umursamazlık gibi nedenlerle oluşursa "PASİF" çocuk ihmalidir. Aktif istismar ise anne-baba, bakıcının çocuğa zarar vermesi, bilerek ve isteyerek fiziksel zarar verme, kötü beslenme, cinsel istismar, çıkar için kullanma, çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini kısıtlayıcı faaliyetleri içerir. İhmal ve istismarı birbirinden ayıran en temel nokta; istismar aktif, ihmal ise pasiftir.İstismarda davranış vardır, ihmalde eylem yoktur. İstismar türleri içinde fiziksel istismar belirlenmesi ve tanımlanması en kolay olanıdır. Çocukların bedensel, zihinsel ya da ruhsal sağlıklarına zarar veren, gelişimlerini engelleyen tutum ve davranışlar çocukları 5 şekilde örseleyebilmektedir. Fiziksel: Bir erişkinin itaati sağlama, cezalandırma ya da öfke boşaltma amacı ile elle ve/veya aletle çocuğun vücudunun herhangi bir yerine iz bırakacak şekilde şiddet uygulayarak çocuğa bir zarar verilmesidir. Bu dövülme, yanma, ısırılma vb. yollarla olabilir. Sadece dayak değil, çocuğu yaralayan, vücudunda iz bırakan, kaza dışındaki her türlü eylem "Fiziksel İstismardır". Cinsel: Çocuğun kendisinden en az 4 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacı ile zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılmasıdır. Çocuğun rızası olsun olmasın ırzına geçilmesi, cinsel organlarının ellenmesi, müstehcen sözlere maruz bırakılması, yetişkinin cinsel organlarını okşamaya yöneltilmesi veya zorlanması, çocuğun pornografide ya da fuhuşta kullanılması, çocuğa pornografik materyal izlettirilmesi, teşhircilik vb. gibi davranışlara maruz bırakılması "Cinsel İstismardır". Duygusal: Çocuğun içgörüsünü ya da duygusal bütünlüğünü bozan her türlü eylem ya da eylemsizliktir. Reddetme, terketmeyle tehdit etme, yalnız bırakma, aşırı koruma, aşırı hoşgörü, baskı, sevgiden ve uyarandan yoksun bırakma, sürekli eleştiri, aşağılama, tehdit, korkutma, yıldırma, suça yöneltme, suçlama, yok sayma, çocuğun yaşına ve özelliklerine uygun olmayan beklentiler içinde olma, çocuğu aile içi uyuşmazlıklarda taraf tutmaya zorlama, aile içi şiddete tanık etme vb. davranışlar “Duygusal İstismardır”. Anne babası tarafından sürekli eleştirilen, aşağılanan, sevgi ve ilgi ihtiyacı yeterince karşılanamayan çocuklar, yetişkin olduklarında pasif kişilik özelliklerine sahip, kendine güveni olmayan ve anti-sosyal davranışlar gösteren kişiler olabilir. Ekonomik: Çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli iş gücü olarak çalışması veya çalıştırılması "Ekonomik İstismardır". RİSK FAKTÖRLERİ RİSK FAKTÖRLERİ Bireysel Ailesel Çevre-Toplum Okul Bireysel Ailesel Çevre-Toplum Okul RİSK ALTINDAKİ ÇOCUK RİSK FAKTÖRLERİ AİLEYE AİT ÖZELLİKLER Tek ebeveynle yaşama, Parçalanmış aile, Bağımlı anne-baba, Kronik hastalığı olan bireyin varlığı, Bedensel/zihinsel engelli bireyin varlığı, Aile içi şiddet, Aile üyelerinden bir/birkaç kişinin suç işlemiş olması, Ailenin düşük ekonomik durumu, Aile içi iletişim sorunları, Ebeveyn-ergen arasındaki ilişki problemleri, Ebeveynlerin ergenin gelişimini/okul/arkadaş ilişkilerini izlememesi Ebeveyn-ergen arasındaki otorite problemleri RİSK ALTINDAKİ ÇOCUK RİSK FAKTÖRLERİ YAŞADIĞI ÇEVREYE AİT ÖZELLİKLER Kültürel ahlaki yapısı, Suç işleme oranının yüksek/hoş görülüyor olması, Madde kullanım oranının yüksek/hoş görülüyor olması, Şiddet oranının yüksek/hoş görülüyor olması, Yasa dışı madde/silah vb. kolay ulaşılabilmesi, İşsizlik oranının yüksek olması, Göç oranının yüksek olması, Yoksulluk oranının yüksek olması, Sosyal olanakların azlığı. RİSK ALTINDAKİ ÇOCUK KORUYUCU FAKTÖRLER AİLEYE AİT ÖZELLİKLER Sıcak ve destekleyici ebeveyn-ergen ilişkisi, Tutarlık ve disiplin, Uygun rol modeli olma, Aile işlevselliği, Ebeveynlerle sık ve süreğen yapılan ortak aktivite, Ebeveynlerin ergenin gelişimini/okul/arkadaş ilişkilerini izlemesi. RİSK ALTINDAKİ ÇOCUK RİSK FAKTÖRLERİ YAŞADIĞI ÇEVREYE AİT ÖZELLİKLER Güvenli yakın çevre, Olumlu komşuluk ilişkileri, Etkin problem çözme becerilerinin uygulanması, Yardım arayışlarına ve destek hizmetlerine kolay ulaşılabilirlik, Okul dışı sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetler Duygusal istismar ve ihmalin gerçekleştirilmesinde, ebeveynlik becerilerindeki yetersizlikler ve anne babanın yaşadığı sorunlar rol oynamaktadır. Duygusal istismar ve ihmalde bulunan annenin çocuklarına yeterli bakım sağlamamasının nedeni ise çocuklukta yaşadıkları istismar öyküsü gösterilmektedir. Bu anneler duygularını düzenlemekte ve çevreleriyle uygun iletişim kurmakta zorlanmaktadırlar. Fiziksel ve duygusal istismar yaşantısının çocuk üzerindeki etkilerini belirleyen faktörler İstismarın başlangıcı, süresi, sıklığı: istismar erken yaşta başladığında, uzun süre devam ettiğinde, ve daha sık yaşandığında daha yoğun etkiler yaratacağı söylene bilir. Travmanın ve zorlamanın derecesi: istismar ne kadar yoğunsa etkilerinin de o kadar yoğun olacağı söylene bilir. Çocuğun yaşı ve gelişim düzeyi: çocuğun gelişim düzeyi arttıkça yaşananlarla baş etmede daha az zorlanacağı söylenebilir. Çocuk ile istismarcı arasındaki ilişkinin yakınlığı: yakınlık derecesi artıkça çocuğun etkilenme düzeyi artar. Ailesinin tepki ve derecesi: Aile üyelerinin yaşananlarla ilgili destekleyicimi yoksa reddedici mi olacağı önemlidir. Tıbbi ve psikolojik müdahale olanakları ve niteliği: bu olanakların durumu da istismar sonrası iyileşmede belirleyici olabilir. Yasal süreçlerin durumu: çocuğun korunması ve istismarı yapan kişinin cezalandırılması yönündeki süreçlerin nasıl işlediği de önemlidir. CİNSEL ÇOCUK İSTİSMARI NEDİR? BİR YETİŞKİNİN CİNSEL HAZ DUYMA AMACIYLA ÇOCUĞUN CİNSEL ORGANLARINA DOKUNMASI, IRZINA GEÇMESİ, TEŞHİRCİLİK YAPMASI VE ÇOCUĞUN PORNOGRAFİ ARACI OLARAK KULLANILMASI GİBİ DAVRANIŞLARI KAPSAMAKTADIR. GENELLİKLE İSTİSMARCILAR YETİŞKİN, KURBANLAR ÇOCUKTUR Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; %30'unun 2-5, %40'ının 6-10, %30'unun 11 - 17 yaş grubunda olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle olguların %70'ini küçük yaş grubu oluşturmaktadır. İstismarcıların %96'sı erkek, %80'i de çocuğun tanıdığı birisidir. ÇOCUKLAR YAŞADIKLARINI NEDEN SÖYLEMEZLER? · · · · · · · · · Kendilerine inanılmayacağından korkarlar. Başlarının belaya gireceğinden korkarlar. İstismarcının tehditlerinden korkarlar. İstismarcıyı korumak isteyebilir, sevebilir ama yaptıklarını sevmezler. Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler. Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler. Arkadaşları tarafından dışlanabileceklerinden korkarlar. Homoseksüel olarak adlandırılabileceklerinden korkarlar. Büyüklerle (otorite figürleriyle) cinsel konuları konuşmaktan utanırlar, korkarlar. · Gammaz olarak adlandırılmak istemezler. · Iyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmasının doğru olmadığı söylenmiştir. ÇOCUKLAR SONUNDA NASIL SÖYLERLER? İstismarın derecesi, sıklığı artar ve çocuğu korkutursa, Cinsel istismardan korunmayla ilgili bilgi alırsa ve kendisine yapılanın doğru olmadığını fark ederse ve söylenmesi gerektiğini öğrenirse, Çocuklar sırlarını en yakın arkadaşları ile paylaşmak isteyebilirler. Kardeşleri kendisinin ilk istismar edildiği yaşa gelmişse onları korumak maksadıyla, Ergenliğe gelmişse hamilelikten korkar ya da istismarcının baskısından kurtulmak için, Çocuk güvenebileceği ve kendisi ile yakından ilgilenen bir yetişkinle karşılaştığı zaman, Fiziksel bir yakınması (üriner enfeksiyon vb.) sonrası doktora gittiğinde. CİNSEL İSTİSMARA MARUZ KALAN ÇOCUKLARDA GÖRÜLEBİLEN BELİRTİLER NELERDİR? 1-Tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, Olayla ilgili kabuslar, Uykuya dalma güçlüğü (karanlık olayı çağrıştırabilir ya da kabus göreceğini düşündüğü için uyumak istemez), öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, İlkokul sonrası ve adolesanlarda flashback’ler (olay anını yaşıyormuş gibi hissetmeleri-durumu çıldırmış gibi hissettikleri şeklinde açıklarlar), 2-Yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar, Cinsel davranışlarda artma, masturbasyon, Yaşadıkları cinsel travmayı yeniden yaşama ve tekrarlama eğilimi: cinsel oyunlar oynama, erişkinleri ayartıcı davranışlarda bulunma gibi, Cinsel kimlik bozuklukları, Cinsel işlev bozuklukları, Cinsel istismara uğrayan çocukların %50'sinde travma sonrası stres bozukluğu görülmekte, depresyon, düşük benlik saygısı, intihar davranışları, damgalanmışlık hissi, alkol ve madde kötüye kullanımı eşlik edebilmektedir. -Cinsellik veya seks konularına anormal ilgi gösterme veya tamamen ilgisiz kalma. -Uyku sorunları veya kabus görme. -Depresyon veya arkadaşlardan, aile fertlerinden uzaklaşma. -Vücutlarının kirli olduğu veya cinsel organları bölgesinde bir sorun olduğu gibi düşüncelere sahip olma. -Okula gitmeyi istememe. -Normalin dışında yaramazlık yapma/ söz dinlememe. -Yaptığı çizimlerde, oynadığı oyunlarda cinsel tacizi andıran resimler yapma/oyunlar oynama. -Anormal bir şekilde saldırgan olma. Cinsel İstismarın Sonuçları Zedelenmiş cinsellik: Cinsel istismara uğramış çocukta cinsel duygu ve tutumlar normal gelişimlerinden sapabilir ve uygun olmayan biçimler alabilirler. İhanet duygusu: İstismarcı çocuğun ona duyduğu güvenin sarsılmamasına ve çocukta ihanete uğrama duygularının yerleşmesine neden olacaktır. Acizlik: İstek ve iradesi dışında cinsel amaçlı kullanıldığı ve bunu engelleyemediği zaman çocuk kendini çaresizlik ve acizlik duyguları içinde bulacaktır. Damgalanmak: Çocuğun cinsel istismar olayına eşlik eden “kötülük, utanç, suçluluk” gibi kavramlar zamanla onun benlik algısına karışır ve kendini böyle algılamaya başlar YANLIŞ Çocuklar cinsel istismarı hayal güçlerinin genişliği nedeniyle uydururlar. Yaşanmış bir iki olay önemli değildir. Çocuklar olan biteni çabuk unuturlar. Olayı provoke eden çocuklar, Şirin ve cazip kız çocuklar, Evden kaçan çocuklar, İhmal edilmiş çocuklar potansiyel kurbanlardır: İstismarcılar genellikle yaşlı ve yabancı erkeklerle sokaktaki hırpani serserilerdir. Parklar, genel tuvaletler, ıssız sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat sahaları tehlikeli bölgelerdir. DOĞRU Çocuklar bu konuda genellikle yalan söylemezler. İlk kural çocuğa inanmak olmalıdır. Bir kez olan ya da tekrarlayan cinsel istismar çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığı açısından ciddi derecede zarar vericidir. Kurbanlar her sosyo-ekonomik ve her sosyo-kültürel gruptan gelen kız ve erkek çocuklar olabilir. Olguların %80-95’inde fail 20-40 yaşları arasındaki, kurban tarafından tanınan evli ve çocuklu erkeklerdir. Olayın olduğu yer genellikle ev, okul, ev ile okul arasındaki yol gibi çocuğun içinde bulunduğu yakın çevresidir. Cinsel sömürüye uğrayanlara nasıl yardım edebilirsiniz? yapacağınız en iyi şey onu dinlemeye hazır olduğunuzu göstermeniz, onu dinleyerek inandığınızı, bunun onun suçu olmadığını, olanlardan dolayı üzüldüğünüzü, yardıma hazır olduğunuzu belirtmektir. Bu durumu yaşayan bir genç veya çocuk olduğunda en iyisi güvenilen bir yetişkini durumdan haberdar etmektir. Çocukların Güvenliklerinin Sağlanması Konusunda Öneriler Güvenliklerini sağlamayı öğretin: Çocuklara güvende olma hakları olduğunu ve kimsenin bunu ellerinden alamayacağını söyleyin. Bedenlerini korumayı öğretin: Çocuklara bedenlerinin kendilerine ait olduğunu, özellikle mayo ile kapatılan bölgelerin çok özel bölgeler olduğunu ve kimsenin bu bölgelere dokunmaya haklarının olmadığını anlatın. Hayır demeyi öğretin: Çocuklara herhangi birisi onları incitmeye kalkarsa “Hayır” demeleri gerektiğini söyleyin. Çünkü birçok çocuğa büyüklerin söylediklerine itaat etmeleri öğretilmiştir. Yardım istemeyi öğretin: Birisi onlara kötü, rahatsız edici bir şey yaparsa arkadaşlarından ya da büyüklerden yardım istemeyi öğretin. Yardım istediklerinde onlara kızmayacağınızı söyleyin. Onlara inandığınızı öğretin: Çocuğunuza inanın eğer yardım istiyorsa bunu geri çevirmeyin. Çocuklar bu konularda çok ender yalan söylerler. Sır saklamasını öğretin: Çocuklarınıza bazı sırların hiçbir zaman saklanmaması gerektiğini söyleyin. Onlara söylemeleri gerektiğini ve istemeseler dahi bunların açıklanması gerektiğini anlatın. Dokunulmayı reddetmeyi öğretin: Çocuklarınıza kendilerinin ellenmesi ve öpülmesi durumunda eğer hoşlanmıyorlarsa bunu reddetmelerini söyleyin. Eğer birisi eller ve bunun sır olarak saklanması gerektiğini söylerse mutlaka size bildirmesi gerektiğini anlatın. Yabancılarla konuşmamayı öğretin: Çocuklarınıza, güvenliklerini korumak için gerekirse kendilerine zarar veren kişiden kaçmak, yüksek sesle bağırmak ve onu tekmelemek gibi bazı kural dışı davranışlarda bulunabileceklerini anlatın. CİNSEL TACİZDEN KORUNMA İPUÇLARI Cinsel tacizi önlemenim en iyi yolu, böyle bir durumun yaşanabileceğinin farkında olmak ve kendimizi, çocuklarımızı bu konuda bilgilendirmektir. Tüm insanların vücutları üzerinde karar vermeye hakları vardır. Çocuklar hangi durumu cinsel taciz olarak algılayacaklar, böyle bir durumda ne yapmalılar anlatmalıyız. Cinsel tacize uğramış bir kişinin güvendiği kişiden destek alması, tacizin şiddetini ve içinde bulunduğu riski değerlendirebilmesi açısından önemlidir. Bu tip eğilim hissedilen kişilere karşı mesafeli davranmak, oradan uzaklaşmak ve yalnız kalmamak önemlidir. Bu durumun devam ettiği durumlarda polis ve güvenlik görevlilerinden yardım almak ve hukuki yollara başvurmak gerekmektedir.