Demografik Açıdan Cemaat

advertisement
Prof. Dr. Mustafa Köylü
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
E-mail: mkoylu@omu.edu.tr
Temel Konular
1
Demografik Özellikler Açısından Cemaat
2
Psikolojik Özellikler Açısından Cemaat
3
Din Görevlisine Karşı Tutumları Açısından Cemaat
4
Ortam ve Çevre Açısından Cemaat
Demografik Açıdan Cemaat
Başarılı bir din hizmeti için, kişinin kendisini, üstün ve zayıf
yönlerini tanıması kadar, hitap edeceği hedef kitleyi de
tanıması önemli ve gereklidir.
Dinleyici analizi,
“sunulacak mesajın hitap edilecek kişilerin özel ilgi,
ihtiyaç, tutum, inanç, değer ve arka planlarına adapte
edebilmek için onlar hakkında bilgi sahibi olmak”tır.
İdeal bir din görevlisi, “Cami cemaatim kimdir, özellikleri
nelerdir, ben ve yaptığım hizmetim hakkında ne
düşünüyorlar,” sorularını sorarak bu sorulara cevap
aramalıdır.
Demografik Açıdan Cemaat
Demografik olarak cami
cemaatini analiz etmek
demek, genel olarak onların
sahip olduğu sosyal ve
fizikî özelliklerinin
incelenmesi demektir.
Din görevlisi, cemaatinin bu
özelliklerini dikkate alarak,
konu seçimini, konuşma
şeklini ve metodunu
belirleyebilir.
Demografik Açıdan Cemaat
Demografik Özellikler Bazı Unsurları İçerir:
1.YAŞ
Cemaatin analizinde göz önünde bulundurulması
gereken ilk husus, cami cemaatinin yaş durumudur.
Yaş, kişilerin ilgi, motivasyon, inanç, değer ve
tutumlarını etkiler.
Yaş açısından da cemaati dört grup halinde ele alabiliriz.
ÇOCUKLUK
GENÇLİK
YETİŞKİNLİK
YAŞLILIK
Demografik Açıdan Cemaat
ÇOCUKLUK
Çocukluk dönemi kimlik ve kişiliğin inşa edildiği bir dönemdir.
Çocuklar, benmerkezci olup, her şeyin kendi menfaatleri doğrultusunda
olmasını isterler. Uzun ve ciddi şeylerden hoşlanmazlar. Çocuklar için
önemli olan oyun ve arkadaşlıktır. Masumdurlar, çabuk inanırlar.
Somut düşünce yapısına sahiptirler. Henüz zaman ve mekan
konusunda soyut düşünceye sahip değillerdir. Bir şeyin hemen olmasını
ve gerçekleşmesini isterler. Uzun süreli plan ve hedefleri yoktur. Zevk
ve eğlenceleri gelip geçicidir. Ezber yetenekleri güçlüdür. Her şeyi
öğrenmek isterler. Çok kırılgan olup, kısa sürede de barışırlar.
Korunmaya muhtaç olup, biyolojik ihtiyaçlarından sonraki en temel
ihtiyaçları sevgidir.
Demografik Açıdan Cemaat
GENÇLİK
Gençlik dönemi biyolojik gelişmenin zirve yaptığı bir dönemdir.
Tam anlamıyla bir duygular dönemidir. Gençler genel olarak güçlü
arzulara sahip olup, arzu ettikleri her şeyi yapmaya meyillidirler. En
önemli güdü cinsel güdüdür. Bu dönemde duyguları çabuk iniş-çıkış
gösterir. Bencildir, pek çok isteği vardır. Konan yasakları saçma,
kendisine tanınan hakları yetersiz bulur. İlgileri artar, gel geç hevesleri
çoğalır. Gürültülü müziğe bayılır, süse ve giyime düşkünlük gösterir.
Evde oturmak işkence gibi gelir. Yaşıtlarının davranışlarını, giyim
kuşam ve beğenilerini benimser. Soyut kavramları daha iyi anlar ve
kullanır. İlgi alanı genişler ve çeşitlilik kazanır. Toplumsal olaylara ilgisi
artar. Haksızlıklara karşı acımasız bir tutum takınır.
Demografik Açıdan Cemaat
YAŞLILIK
Yaşlılık dönemi (60 ve yukarısı) önceki yaşanan dönemlerin
bir sonucudur. Yaşlılık dönemi çoğu özellik, gençlik
dönemine has özelliklerin tam tersidir. Onlar hayatlarının
önemli bir kısmını yaşamışlardır. Uzun süre yaşadıkları için pek
çok acı tecrübeleri vardır. Bunun sonucu her şeye tereddütle
bakarlar ve her şeye bir ihtimal, “mümkün” ve “acaba”yı eklerler.
Bu yüzden de hiçbir şeye olumlu bakmazlar. Her şeyi kötü gözle
görürler.
Demografik Açıdan Cemaat
YAŞLILIK
Pek cömert değillerdir. Zira para onlar için mutlaka muhafaza edilmesi
gereken bir şeydir. Korkaktırlar ve daima olayların tehlikeli yönlerini
dikkate alırlar. Kendilerine oldukça düşkündürler. Bu yüzden de
hayatta hep kendileri için faydalı olan şeylere ağırlık verirler.
Ümitlerinden ziyade hatıralarıyla yaşarlar. Oldukça gevezedirler. Hep
geçmişten bahseder ve onu hatırlamaktan hoşlanırlar.
Gençlerde olduğu gibi, yaşlılar
da kendilerini dindar ve
muttakî hissedeler. Ancak
nedenleri farklıdır:
Gençler samimi olarak dindar
olurlarken, yaşlılar zayıflığın bir
sonucu olarak dindardırlar.
Demografik Açıdan Cemaat
YETİŞKİNLİK
Yetişkinlik (35-60), gençlikle yaşlılık dönemi arasında her iki uçtaki
aşırılıktan uzak bir karaktere sahiptir.
Onlar ne çok fazla kendilerine güvenerek ihtiyatsızlığa ulaşmışlar,
ne de çok fazla ürkektirler, bir denge içindedirler. Ne herkese
güvenirler, ne de herkese karşı tereddüt içindedirler. İnsanları
daha objektif olarak değerlendirirler. Hayatlarını ne sadece
değer yargılarına göre, ne de sadece faydalı olan şeylere göre
yönlendirirler. Ne çok cesur, ne de çok korkaktırlar, aksine
mutedil bir karaktere sahiptirler. Aşırılıkları ve noksanlıklarında,
orta yolu tercih ederler.
Demografik Açıdan Cemaat
Yaş faktörü sadece ilgi, öğrenme, tutum, davranış ve düşünce
değişimi üzerine değil, iletişim üzerinde de etki yapar.
Yaşlı insanlar çeşitli tecrübelere sahip olduklarından dolayı,
kendi düşüncelerini kabul ettirme temayülü gösterirler ve
onları ikna etmek oldukça zordur. Gençleri ikna ise daha
kolaydır.
Dil konusunda da gençlerle yaşlılar arasında farklılık vardır.
Yaşlılar daha fazla tutucu ve gelenekçi iken, gençler daha
fazla yeniliklere ve uydurukça kelimeler kullanmaya
açıktırlar.
Orta yaşlılar ise, her iki aşırı ucun ortasında yer alırlar.
Demografik Açıdan Cemaat
Yaş faktörü öğrenmenin amacına da etki eder.
Çocukların öğrenmeleri büyük ölçüde “konu merkezli”
iken, yetişkinlerin öğrenmeleri daha çok “problem
merkezli” dir.
Yetişkin bir kişi vaaz ve nasihatlere daha çok mevcut hayat
sorunlarına bir çözüm bulmak için katılır.
Onlar kendi değerlerini, kendi inançlarını, kendi
mesleklerini ve kendi iyiliklerini ilgilendiren mesajlara
daha çok ilgi gösterirler. “Bu benim için niçin
önemlidir?” sorusu, yetişkinlerin bilgi edinmedeki temel
sorusudur.
O, bugünkü öğrendiğini yarın uygulamak ister.
Demografik Açıdan Cemaat
2.CİNSİYET
Kadın ve erkekler arasındaki en temel biyolojik farklılık, beyin
alanında görülmektedir.
Beyin üzerine yapılan çalışmalar, kadın ve erkeklerin farklı nöral
organizasyonlara sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Erkekler
daha çok sağ, kadınlar ise sol yarımkürelerini kullanırlar. Bundan
dolayı cinslerin bilgi işleme ve problem çözme yetenekleri
farklıdır.
Yine beyin yapısındaki farklılıklara bağlı olarak,
genelde erkekler kadınlara göre daha az
konuşma yeteneğine, daha çok kekemelik
özelliğine sahip olmaktadırlar. Benzer şekilde,
okuma güçlüğü, dikkat eksikliği, hiperaktivite
bozukluğu da erkek çocuklarında kızlara göre
üç-dört kat daha fazladır.
Demografik Açıdan Cemaat
2.CİNSİYET
Kadınlar, fonolojik ve semantik akıcılıkta ve söylenenleri
anlamada erkeklerden daha başarılıdırlar. Bu nedenle kız
çocukları genel olarak daha çabuk konuşur, okumayı daha
erken söker ve yabancı dili de daha kolay öğrenirler.
Kadınlar günde 12-13.000, erkekler ise, 6.000 kelime konuşma
kapasitesine sahiptirler.
Duyularla ilgili olarak da farklıdırlar. Örneğin kadınların tat
ve koku duyuları erkeklere göre daha güçlüdür.
Kadınlar, renkleri ve renk farklılıklarını daha iyi algılayıp,
görme konusunda da erkeklerden daha güçlüdürler.
Demografik Açıdan Cemaat
2.CİNSİYET
Psikolojik Farklılıklar
Psikolojik açıdan da bazı farklı özelliklere sahiptirler.
Erkekler şiddete yatkın, bağımsız, duygusuz,
rekabetçi ve sinirli olma, kurallara uymama,
saldırgan ve kabadayı davranış özelliklerini
taşırken; kadınlar, konuşkan, zarif, tertipli ve
özenli olma rol yapma, tiyatral davranma, karşı
tarafı duygusal olarak etkileme özellikleri taşır.
Ayrıca kadınlar genelde daha uyumlu ve itaatkâr;
erkeklerse, daha baskıcı, hâkim ve otoriter bir
yapıya sahiptirler.
Demografik Açıdan Cemaat
2.CİNSİYET
Psikolojik Farklılıklar
Kadınlar duyguları anlama ve empati kurma
konusunda erkeklerden daha başarılıdırlar. Zira
kadınlar, “kadınsal içgüdü” denilen özellikleriyle
konuşma sırasında kelimeler ve cümlelerden öte,
sözel olmayan işaretlerin de farkına varırlar.
Erkeklerin değer atfettikleri şeyler; güç, yetenek,
etkililik ve başarı iken, kadınların değer ölçüleri de
sevgi, güzellik, iletişim ve insanî ilişkilerdir.
Kadınlar, dayanışma ve yardımlaşmayı önemserler,
bu nedenle paylaşmak ve ilişkiler kurmak temel
özellikleridir.
Demografik Açıdan Cemaat
2.CİNSİYET
İletişim ve Sorun Çözme Farklılıkları
Kadının iletişimde önceliği duyguları anlamak, ifade etmek
ve değiştirmek iken; erkeğin önceliği, duyguları
anlamaktan ziyade olaylara çözüm odaklı yaklaşmaktır.
Kadın ve erkekler sorun çözme açısından da farklı özelliklere
sahiptirler. Erkekler öncelikle güven, kabul görme, takdir
edilme, onaylanma ve teşvik edilme; kadınlarsa şefkat,
anlayış, sevgi, bağlılık, haklı görülme ve güvence ararlar.
Herhangi bir problem karşısında, “Kadın için önemli olan
içini dökmek iken, erkek için önemli olan sonuç
bulmaktır.”
Demografik Açıdan Cemaat
3.KÜLTÜREL FARKLILIK
Kültür pek çok unsurdan oluşmaktadır. Dinî ve siyasî
ideolojiler, örf ve âdetler, giyim tarzı, sanat anlayışı,
bireylerin ebeveynleriyle olan ilişkisi, yeme ve içme
tarzı ve konuşulan dil, tüm bunlar kültür tarafından
şekillenir.
Her grubun kendine has düşünce tarzı, değer ve sosyal
normları vardır.
Her kültür, farklı değerlere önem verir ve sunulan din
hizmetlerine de farklı yorumlar ve anlamlar getirir.
Demografik Açıdan Cemaat
4. EĞİTİM DURUMU
Din hizmetlerindeki en önemli hususlardan birisi de
cemaatin sahip olduğu eğitim seviyesidir.
Eğitim derken burada, hem okullarda alınan resmî
eğitimin, hem de hayat tecrübesi denilen gayri resmî
eğitimin dikkate alınması gerekir.
Eğitim düzeyi, insanların mevcut olaylara, dünya
işlerine, diğer insanlara karşı olan tolerans seviyesine,
tutumlarına, geleceğe ilişkin beklentilerine ve olayları
kontrol etmedeki yeterlik düzeylerine etki eder.
Demografik Açıdan Cemaat
4. EĞİTİM DURUMU
Eleştirel düşünce ve kelime hazinesi de yine büyük ölçüde
eğitim seviyesiyle yakından ilgili olan bir husustur.
Etkili iletişim için cemaatin söylenen şeyi anlayabilmesi
gerekir.
Belli ölçüde din eğitimi almış kişilere verilecek bir dinî
konuşmayla, dinî konularda hiçbir bilgisi olmayan bireylere
sunulacak dinî bilgi farklı olacaktır.
Demografik Açıdan Cemaat
5. MESLEKİ DURUM
Kişilerin meslekî durumları da onların ne çeşit
bilgilere sahip olduklarını ve ne tür konulara ilgi
duyacaklarını az çok belirleyebilir.
Cemaati oluşturan meslek gruplarıyla ilgili olarak
din görevlisi kendinse şu soruyu sormalıdır:
“Cemaati oluşturan kişilerin genel olarak
meslekleri nedir? Onlar sadece belirli meslekten
mi, yoksa farklı mesleklerden gelen kişiler midir?
İşçi midir, memur mudur yoksa serbest meslek
sahibi kişiler midir?”
Demografik Açıdan Cemaat
6. DİNLEYİCİ SAYISI
Cemaatin büyüklüğü ve küçüklüğü yapılan dini konuşmaların şeklini,
içeriğini, metot ve yöntemlerini de etkiler.
Cemaat sayısı arttıkça, bireyler daha fazla görüş ayrılığı gösterir ve
diğerlerine karşı daha farklı bakış açısı sergileyebilirler.
Cemaat sayısı arttıkça, daha fazla alt gruplar ortaya çıkar bu da uyumu
zorlaştırabilir.
Küçük gruplar arasında sevgi bağı ve yakınlık oluşturmak daha kolay iken,
bunu büyük grup üyeleri arasında oluşturmak daha güçtür.
Dinleyici sayısı iletişimin seyrini de etkiler. Zira insan sayısı ne kadar az
olursa, iletişim de o kadar kişisel olur. Sayı arttıkça daha formal olur.
Demografik Açıdan Cemaat
6. DİNLEYİCİ SAYISI
Yine cami cemaati ne kadar büyük
olursa, kullanılacak dilin de o kadar
resmî bir şekil alması gerekir.
Özel konuşmalarda daha çok
doğallığa önem verilirken, kalabalık
gruplara yönelik konuşmalarda
daha çok amaçlı ve düzenli bir
konuşma yapılır.
Cami cemaatinin sayısı arttıkça, geri
bildirimleri yorumlamadaki
yanlışlık hatası da artar. Zira herkesi
aynı anda kontrol etme imkânı
yoktur.
Demografik Açıdan Cemaat
7. İKAMET YERİ
Farklı yerleşim yerlerinde yaşayan bireylerin geçim şekli, dünya
görüşü, mesleği, sosyo ekonomik ve eğitim durumu farklı
olduğu gibi, bunların dine bakış açıları da farklıdır.
Örneğin, Doğuda yaşayan bireylerin dine bakış açısıyla, Batıda
yaşayan kişilerin dine bakış açıları farklıdır.
Farklı yerleşim yerlerinin her biri, cami cemaatini oluşturan
kişilerin dini tutum ve davranışlarını etkiler.
Bu yüzden ideal bir din görevlisi, cami cemaatinin ikamet yerini ve
özelliklerini dikkate alarak hizmet sunmak durumundadır.
Demografik Açıdan Cemaat
8. SOSYAL ARKA PLAN
Cami cemaatini oluşturan kişilerin yaşadıkları geçmiş zamanlar ve
şartları, büyüme şekilleri, ebeveynlerinin sahip oldukları inanç ve
değerleri, toplumdaki mevcut konumları onların sosyal arka planlarını
oluşturur ve din görevlisinin fikirlerine ne şekilde tepki göstereceğine
etki eder.
Sosyal arka plan ile ilgili en önemli hususlardan bir tanesi grup üyeliğidir.
Bu grup üyeliği, her hangi bir siyasî grup olabileceği gibi,bir futbol
takımı ya da bir dinî cemaat olabilir.
Bu yüzden vaaz ve nasihatlerde anlatılacak konu, cemaatin ilgi, ihtiyaç,
tutum ve değerleriyle ilişkilendirilip, kırıcı ve gereksiz düşmanlık
yaratacak söylemlerden uzak durulması gerekir.
Demografik Açıdan Cemaat
9. SİYASİ GÖRÜŞ
Cemaati oluşturan bireylerin sahip oldukları siyasî
görüş ve ideolojiler, onların dinî ve dünya
görüşlerine de etki eder.
Cemaatin sahip olduğu siyasî görüşe aykırı
ifadelerde bulunmak, onların din görevlisinden ve
camiden uzaklaşmasına neden olabilir.
Psikolojik Özellikleri Açısından
Cemaat
Psikolojik açıdan derken, daha çok cemaatin sahip
olduğu temel inanç, tutum ve değerler
kastedilmektedir.
CEMAATİN İNANÇLARI
CEMAATİN TUTUMLARI
CEMAATİN DEĞERLERİ
Psikolojik Özellikleri Açısından Cemaat
İnançlar: Yapılan konuşmanın faydalı olabilmesi, dinleyicilerin etkilenmesi ve
ikna edilebilmesi için inançlarının bilinmesi gerekir.
Onların ne çeşit sabit ve değişebilir fikirleri vardır?
Tutumlar: Tutumlar “insanlara, objelere ya da fikirlere karşı olumlu
ya da olumsuz tepki verme temayülü” olarak tanımlanabilir.
Değerler: Değerler, bir kişinin hayat tarzını organize etmede temel unsurdur.
Değerler, genellikle inançlar ve onun etrafında toplanan tutumlar
için temeldirler.
Sonuç olarak din görevlisi, cemaatiyle olan ortak noktaları, kendi
aralarında paylaştıkları değerleri keşfetmedikçe, başarılı bir iletişimden
bahsetmek mümkün değildir.
Ortak nokta bulma, dinleyici analizinde önemli ve son adımdır.
Din Görevlisine Karşı Tutumları
Açısından Cemaat
Retorik sürecin temelini, “fikirleri insanlara, insanları
da fikirlere ayarlama” prensibi oluşturmaktadır.
İletişim uzmanları üç çeşit dinleyiciden
bahsetmektedirler: Biz bunları cami cemaatine adapte
edersek şunları söyleyebiliriz.
A
B
C
PİYADE
DİNLEYİCİLER
PASİF
DİNLEYİCİLER
SEÇKİN
DİNLEYİCİLER
Din Görevlisine Karşı Tutumları
Açısından Cemaat
Bunlardan birincisi
piyade dinleyiciler
olup, birbirlerine karşı
her hangi muayyen
bağları olmayan, rast
gele bir araya gelmiş
cemaattir. Din
görevlisinin bu tür
cemaate yapabileceği
en önemli şey, onların
ilgisini çekebilmektir.
İkincisi pasif
dinleyicilerdir. Bunlar
başlangıçta konuşmaya
karşı ilgi duyarlar. Ancak
bu, onların konuşmanın
devamına da ilgi
duyacakları anlamına
gelmez. Bu tür
dinleyicilere yapılacak
iş, onların ilgisini
sürdürmeye çalışmaktır.
Üçüncü dinleyici çeşidi,
seçkin dinleyicilerdir.
Bunlar konuşmacıya
amaç ve bağlılık
açısından o kadar
bağlanmışlardır ki,
onlara yapılacak şey,
sadece konuşmaktır.
Zira onların ikna olmaya
ihtiyaçları yoktur,
sadece yönlendirme ve
bilgilendirme yeterlidir.
Din Görevlisine Karşı Tutumları
Açısından Cemaat
Dinleyicilerin konula karşı tutumları
Bu açıdan dinleyicileri dört grupta toplamak mümkündür:
LEHTE OLAN
DİNLEYİCİLER
KARŞI
DİNLEYİCİLER
KARARSIZ
DİNLEYİCİLER
İLGİSİZ
DİNLEYİCİLER
Din Görevlisine Karşı Tutumları
Açısından Cemaat
Lehte olan dinleyiciler: Muhtemelen bu grup en hâkim olan dinleyici
grubunu oluşturmaktadır. Zira insanlar genellikle hoşlanmadıkları ya
da sevmedikleri bir kişiyi ya da konuyu dinlemeye gitmezler.
Karşı dinleyiciler: Bu tür dinleyicilerle ilgilenmek ya da onlara konuşma
yapmak oldukça zordur. Çünkü bu tür insanlar, seçici olarak dinlerler.
“Onlar söylenen şeyleri duymadıkları gibi, duydukları şeyleri de tahrif
ederler.” Herkes, kendi düşünce yapısına ve inanışına göre konuşmadan
bir şeyler çıkarmaya çalışır.
Kararsız dinleyiciler: Çoğunlukla kararsız dinleyiciler ilgisiz
dinleyicilerdir. Gerçekten insanlar, bir konu hakkında kararsız iseler,
onlar değişmeye karşı da daha çok şüphe içindedirler.
İlgisiz dinleyiciler: Kendileriyle ilgilenilmesi en zor olan da bu gruptur.
Bunun çözümü, onları ilgilendirecek derecede destekleyici materyal
bulmaya, uygun dil kullanmaya ve kendi amaçlarına uygun konu
bulmaya bağlıdır.
ORTAM ve ÇEVRE AÇISINDAN
CEMAAT
Ortam ve Çevre
Cemaatin özelliklerini incelemek kadar konuşmanın
yapılacağı ortamı incelemek de önemlidir. Örneğin bir
cenaze merasiminde yapılacak konuşmayla, bir düğün
ya da nikah merasiminde yapılacak konuşma farklı
olacaktır.
Ortam, içinde kaynak ve alıcının birbirleriyle iletişim
kurduğu toplam şartlar ve çevredir.
Ortam, karşı tarafa verilmek istenen mesajları olumlu
ya da olumsuz yönde etkileyebilir.
ORTAM ve ÇEVRE AÇISINDAN
CEMAAT
Ortamın fizikî ve sosyo-psikolojik olmak üzere
iki yönü vardır. Fizikî yön derken, ortamın
görünen yanı, sosyo-psikolojik yönü derken
de, konuşmayı etkileyen diğer unsurlar
kastedilmektedir.
Bir din görevlisinin her hangi bir ortamda
konuşma yapmadan önce, aşağıdaki soruları
sorup, ona göre davranması gerekir.
ORTAM ve ÇEVRE AÇISINDAN CEMAAT
 Konuşma ne zaman yapılacak? Konuşmanın yapılacağı
günün saati farklı bir takım problemleri ortaya çıkarabilir.
Örneğin tam yemekten önce yapılan bir konuşmayla, hemen
yemekten sonra yapılan konuşma farklı olacaktır.
 Konuşma nerede yapılacak? Konuşma özel bir yer de mi,
camide mi yoksa bir konferans salonunda mı yapılacaktır?
Konuşma yapılacak yerin fizikî özellikleri, büyüklüğü,
küçüklüğü, oturakların durumu, aydınlanma ve ses durumu vs.
tüm bunlar konuşmayı etkileyen durumlardır.
 Konuşma yapmak için ne tür alet edevata ihtiyaç vardır?
ORTAM ve ÇEVRE AÇISINDAN CEMAAT
 Konuşmadan beklenenler nelerdir? Yapılan konuşmanın amacı
nedir, bilgi ağırlıklı bir konuşma mı, ikna edici bir konuşma mı, yoksa
özel durumlarla (nikâh, cenaze, sünnet düğünü, asker ve hacı uğurlama
vs.) ilgili bir konuşma mı, tüm bunlar konuşmayı etkileyen hususlardır.
 Hâkim olan kural ve âdetler nelerdir? Muayyen bir konuşma
düzeni mi olacak, yoksa din görevlisinin uymak zorunda olduğu
kararlaştırılmış bir programda mı konuşma yer alacaktır? Konuşma
resmî mi, yoksa gayri resmî mi olacaktır?
 Bir araya gelmenin amacı nedir? Belli bir organizasyona ait düzenli
bir toplantıya mı, bazı özel durumlar sonucu bir araya gelenlere mi,
yoksa şans eseri bir araya gelmiş insanlara mı konuşma yapılacaktır?
Dinleyiciler gerçekten konuşmayı dinlemek için mi, yoksa öylesine
dinlemek için mi bir araya gelmişlerdir?
ORTAM ve ÇEVRE AÇISINDAN CEMAAT
Tüm bu ön incelemelerden sonra, din görevlisinin dikkat
etmesi gereken diğer önemli bir husus da, meselelere kendi
görüş açısından değil, cemaatin görüş açısından
bakmasıdır.
Din görevlisi kendisine sürekli olarak şu soruları sormalıdır:
“Eğer cemaatin yerinde ben olsaydım, kendimi nasıl
hissederdim? Onların sahip oldukları arka planla ben
konuyu ne derece anlardım? Onların tecrübesine
sahip olsaydım, şu konuştuklarım bana mantıklı ve
makul gelir miydi? Bu anlatılanlar bana ilginç gelir
miydi? Son olarak da: benim konuşma amacımın bu
ortamla olan ilgisi nedir?”
ORTAM ve ÇEVRE AÇISINDAN CEMAAT
Eğer ortam neşeli ya da hüzünlü bir ortamsa, bu durum
dinleyicilerin kesinlikle tutum ve davranışlarını da
etkileyecektir. Ya da bazı özel şart ve durumlarda
dinleyicilerin beklentileri farklı olacaktır. Bu gibi
durumların dikkate alınması gerekir.
Yine zamanla ilgili olarak, insanların yorgun olduğu ya
da çok tok oldukları bir ortamda, ciddî bir konu
tartışılmaz.
TEŞEKKÜRLER

Download