HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ BELİRTİ VE BULGULAR Belirti ve Bulgu terimleri deneyimli tıp elemanları tarafından bile Genellikle yanlış kullanılır. Semptom(belirti): hastanın söylediğidir. Bulgu: Acil Tıbbi Teknikerin (Paramediğin) bulduğudur. BULGULAR ATT(Paramedik) TARAFINDAN SAPTANDIĞINDAN, BELİRTİLERDEN DAHA GÜVENİLİRDİR. TANIYA GÖTÜRÜCÜ (DİAGNOSTİK) BULGULAR NABIZ: Kalp hızının ve ritminin göstergesidir. Kalbin sol ventrikülünün sistolü sırasında aortaya attığı kanın, damar duvarına yaptığı basıncın deri yüzeyinden hissedilmesidir *Erişkin bir bireyde normal nabız sayısı 60 İle 80 vuruş arasındadır *Çocuklarda ve bebeklerde dakikadaki nabız sayısı 90 ile 140 vuruştur. Kalbin sol ventrikülünün bir sistol ile aortaya attığı kan miktarına STROK VOLÜM denir (yaklaşık 60-70ml). KARDİYAK OUTPUT ise kalbin bir dakikada aortaya pompaladığı kan miktarıdır. KARDİYAK OUTPUT = Strok Volüm X Nabız Hızı Örneğin; nabız hızı 72 olan bireyin strok volümü 70ml Den düşünüldüğünde, kardiyak output’u 5040ml’dir. NABIZ SAYISINI------->Yaş,cins,fiziksel ve emosyonel aktivite, hastalıklar, kullanılan ilaçlar etkiler. NABIZ DEĞERLENDİRMESİ *1 dakikada 100 vuruşun üzerinde olan nabız taşikardi *1 dakikada 60 vuruşun altında olan nabza bradikardi *Normal nabız 60-100/dk *Nabzın ritmik olmamasına aritmi denir *Ritmik nabız düzenli nabızdır. *Zayıf ve ipliksi nabız filiform nabız olarak değerlendirilir. * Nabız ritm, volüm, arteriyel duvarların elastikiyeti ve simetrik alanlardaki eşitliği açısından değerlendirilir. * Sağlıklı bir arter palpe edildiğinde, pürüzsüz, esnek ve yuvarlak olarak hissedilir.(Arterioskleroz) * Sağ ve sol radyal arterde nabız özellikleri(hız, ritm) aynıdır. Farklı olması bölgeye olan kan akımındaki bir problemi gösterir. PERİFERAL NABIZ BÖLGELERİ *Arteria Temporalis *Arteria Carotis *Arteria Brachialis *Arteria Radialis *Arteria Femoralis *Arteria Poplitealis *Arteria Posterior Tibialis *Arteria Dorsalis Pedis NABIZ MUAYENESİ KAROTİS BRAKİYAL, NABIZ MUAYENESİ RADİAL, FEMORAL, POPLİTEAL Arterio dorsalis pedis, birinci ve ikinci metatarsın arasında bulunur. Tibialis posterior medial – iç malleolin arkasında, NABIZ ALMADA TEMEL İLKELER *Nabız apikal ve periferal alınır. *Hasta işlemden önce 15dk dinlendirilir. *Nabız düzensizse 1 dk alınır *Periferal nabız alımında baş parmak veya tek parmak kullanılmaz. *Çocuklarda nabız ölçümü, derece alma işleminden önce yapılır *Arterio-venöz fistül, anjio varsa o arter üzerinden nabız alınmaz *Atrial fibrilasyonda ve 2-3 yaş altındaki çocuklarda nabız apeksten 1 dk sayılır. *Nabız yorumlanarak kayıt yapılır. SOLUNUM: SOLUNUMUN EVRELERİ 1-VENTİLASYON * İnspirasyon (soluk alma) * Ekspirasyon (soluk verme) Solunum hızı ve derinliği, beyin sapında MEDULLA OBLANGATA’ da bulunan solunum merkezi tarafından kontrol edilir. Yeni doğan bebekte solunum hızı dakikada 30-35’dir 2 yaşındaki çocukta dakikada 25’dir. Yetişkin bireyde solunum hızı dakikada 1620’dir. Solunum ile nabız arasındada bir bağlantı vardır. Yaklaşık 4 kalp atımına karşılık 1 kez solunum yapılır Vücut ısısındaki 0,6 C lik artış solunumu 4/dk artırır. SOLUNUM TİPLERİ 1-Eupne:Normal solunum. 2-Apne:Solunumun geçici ve kalıcı olmak üzere bir süre durması. 3-Taşipne:Solunumun normalden hızlı ve yüzeyel olması.Solunum sayısı dakikada 24’ün üzerindedir. (korku) 4-Bradipne:Solunum hızının yavaş olmasıdır. Solunum sayısı dakikada 10’un altına inmiştir. (uyku) 5-Hiperpne:Solunum derinliği artmıştır. (Egzersiz) 6-Hiperventilasyon: Solunum hızı ve derinliğinin birlikte artmasıdır. 7-Hipopne: Solunumun derinliğinin azalmasıdır. Uykuda görülür. 8-Cheyne-stokes solunum:Solunum hız ve derinliğinin artması sonra düşmesi ve apne’nin ortaya çıkmasıdır. (beyin kanaması, kalp hastalıkları ölüm öncesi görülen bir solunum şeklidir) 9-Biot’s solunum:Bu tip solunumda taşipne ve apne süreleri düzenli olarak birbirini izler. 10-Kusmaul solunum: Solunum anormal biçimde derinleşmiştir ve hızı artmıştır. Hızı Dk/20’den daha fazladır.(metabolik asidoz, böbrek yetmezliği) 11-Dispne: Solunum güçlüğüdür. (ortopne) 12-Anoksi: Yerel ya da genel oksijenin tamamen yokluğudur. 13-Hipoksi: Hücrelerin ve dokuların yeterli miktarda oksijen alamaması, yani oksijen yetersizliğidir. 14-Siyanoz: O2 gereksiniminin yeterli karşılanamadığı durumlarda deri ve müköz membranların kirli, mavimsi-mor bir renk almasıdır. SOLUNUM HIZINI SAYMADA TEMEL İLKELER *Solunum sayılmadan önce hasta 15 dk dinlendirilir. *Solunum 1 dk sayılır *ATT(Paramedik) hastaya solunumu saydığını hissettirmemelidir. *Solunum sayılırken hastanın üzeri açılır *Göğsün yükselip alçalması(1 inspiryum+1 ekspiryum) bir solunum olarak sayılır *Solunum nabız sayımından sonra nabız alınır gibi sayılır. *Solunum yorumlanarak kayıt edilir. SAĞLIK PERSONELİ hastanın solunumunu değerlendirirken, hastanın normal solunum örüntüsünü, solunum işlevini etkileyen herhangi bir hastalığı olup olmadığını, solunum sistemi ve kardiyovasküler sistem arasındaki ilişkiyi ve solunum hız ve derinliğini etkileyen herhangi bir neden (ilaçlar, egzersiz) olup olmadığını göz önüne almalıdır. Solunumun özellikle dinlenme anında ve hastanın en rahat olduğu zamanda değerlendirilmesine dikkat edilmelidir!!!!!!!!!!!!!! KAN BASINCI: KAN BASINCI: Kalbin sistolü sırasında sol ventrikülün aortaya attığı kanın aort duvarında yaptığıbasınca karşılık, damar duvarının verdiği direncin mmHg cinsinden değerine denir. SİSTOLİK KAN BASINCI:Sol ventrikül sistolde iken kanın büyük bir basınçla, arteriyel sisteme geçtiğinde arter içindeki en yüksek basınçtır. DİASTOLİK KAN BASINCI:Ventriküllerin diyastolü sırasında, arter içindeki kanın basıncına denir. Kan basıncı; Sistolik ve diyastolik basınçlar Sistolik basınç ventriküllerin kanı fırlatma aşamasında (sistol anı) ulaşılan en yüksek basıncı gösterir. 120 mmHg dır Diyastolik basınç ise ventriküllerin kanı fırlatmaya başladıkları andaki (diyastol anı) en düşük basıncı gösterir. 80 mmHg dır. Normal genç yetişkin bireylerde kan basıncı 120/80 mmHg dır. Kan basıncı yaşa göre değişebilir. – Yeni doğanda sitolik basınç 40 mmHg, 1 ay sonra 80 mmHg – Büyüme döneminde 100 den 120 ye doğru artabilir. – Yaşlandıkça artabilir. Kan basıncı Normal bir erişkinde : Sistolik olarak 100-140 mmHg, Diastolik olarak 60-90 mmHg’dir Yeni doğanda sistolik basınç 40mmHg, 10 yaşında 100/65mmHg, Yetişkinlikte 120/80mmHg’dir Sistolik ve Diyastolik basınç farkı, Nabız basıncını verir. Normali 30-50 mmHg’dir. Nabız basıncını etkileyen 2 büyük etken: 1- Kalbin strok volümü 2-Arter kompliansı Örneğin: 170/100mmHg Kan organizmada doku ve organların gereksinimlerine uygun olacak biçimde dağılır. Bu dağılım sırasında kan basıncında değişiklikler ortaya çıkar. Bu nedenle organizma çeşitli mekanizmalarla kan basıncını kontrol altında tutar. KAN BASINCINI ETKİLEYEN HEMODİNAMİK FAKTÖRLER 1-Kardiyak output 2-Periferal vasküler direnç 3-Arterlerin elastikiyeti ve gerilim kabiliyeti 4-Kanın viskositesi 5-Hormon ve enzimler 6-Kemoreseptörler KAN BASINCI = Kardiyak Output x Periferik Vasküler Direnç KAN BASINCINI ARTIRAN FAKTÖRLER Kardiyak output’un artması Periferik vasküler direncin artması Kan volümünün artması Kanın viskositesinin artması KAN BASINCINI DÜŞÜREN FAKTÖRLER Kardiyak output’un azalması Periferik vasküler direncin azalması Kan volümünün azalması Kanın viskositesinin azalması KAN BASINCINI ETKİLEYEN DİĞER FAKTÖRLER *Yaş *Sempatik sistemin uyarılması *Cinsiyet *Gün boyunca görülen değişiklikler *Pozisyon Bunların yanı sıra: ırk, iklim ve çevre ısısı, egzersiz, konuşma, yemek yeme, uyku, mesanenin dolu ve gergin olması, barsaklarda distansiyon olması, sıkı giysi(korse), arteriyal kan basıncını etkileyen diğer faktörlerdir. HİPERTANSİYON: Bireyin kan basıncının bir süre boyunca devamlı olarak normal değerin üzerinde olmasıdır.Dünya Sağlık Örgütü Hipertansiyon için sınır değeri 140/90mmHg olarak belirlemiştir. Hipertansiyon Kişilerin sistolik ve diyastolik kan basıncının 3 farklı ölçümde 140/95 mmHg nın üzerinde ölçümü hipertansif olarak değerlendirilir. Hipertansiyon nasıl oluşur ? – – Kalbin pompaladığı kan miktarı artmış olabilir. Periferik damar direnci artmış olabilir. Daha çok periferik damar direncinin artması yoluyla oluşur.. Hipertansiyon oluşumunda: Şişmanlık, Kan kollesterol düzeyinin yüksek olması, Sigara içme, Aşırı alkol tüketimi, Stresli yaşam koşulları gibi faktörler rol oynamaktadır. Hipertansiyon nedenleri... Nedeni bilinmeyen-esansiyel hipertansiyon Renal hipertansiyon-böbreklerdeki bir bozukluk Nörojenik hipertansiyon-sinirsel kaynaklı, şiddet, heyecan, psikolojik stresi baskı HİPOTANSİYON: Arteriyal kan basıncının normal değerin altında olmasıdır. Sistolik kan basıncının 90mmHg ve altında olması genellikle hipotansiyon olarak değerlendirilir. NEDENLERİ: Arterlerde gelişen vazodilatasyon Kan volüm kayıpları Kalbin pompalama gücünün zayıflaması Kan basıncının ölçümü Sistolik ve diyastolik basınçlar oskültasyon yöntemiyle indirekt olarak ölçülür. Ölçüm sırasında steteskopta duyulan seslere Korotkoff sesleri denir. Nedeni sıkıştırılmış bir bölgeden geçen kanın oluşturduğu türbülans ile damar çeperine çarpıp titreştirmesidir. İlk duyulan ses esansında ölçülen basınç sistolik basıncı, sesin kaybolduğu anda ölçülen basınç ise diyastolik basıncı gösterir. KOROTKOF SESLERİ mmHg ----------------------120 SİSTOLİK EVRE 1 Önce zayıf bir vuruş sesi ile başlar.Sonra yavaş yavaş ses kuvvetlenir, belirgin tok bir vuru sesi duyulur. ----------------------110 EVRE 2 Bu dönem boyunca ıslık sesi gibi hışırtı sesi duyulur. ----------------------100 EVRE 3 Ses hışırtılı ancak daha kuvvetlidir -----------------------90 I DİYASTOLİK EVRE 4 Ses giderek boğuklaşır zayıf bir üfleme sesi duyulur -----------------------80 II DİYASTOLİK EVRE 5 Sesin artık hiç duyulmadığı tamamen kesildiği noktadır Seslerin ilk belirlendiği nokta sistolik basıncı, kayboldukları noktada diastolik basıncı verir. İlk duyulan ses güçsüz bir sestir (1. Karotkoff sesi) , Esas olarak bundan sonra güçlü olarak duyulan ses önemlidir (2. Karotkoff sesi). Bu sesin duyulduğu ilk yer sistolik tansiyona karşılık gelir. Giderek azalan tonlarda sesler duyulur. (3 ve 4. Karotkoff sesleri). Son olarak sesin duyulduğu yer diastolik tansiyona karşılık gelir (5. Karotkoff sesi). KAN BASINCINI ÖLÇMEDE TEMEL İLKELER *Sistemik arter kan basıncı kolda brakial arter, bacakta popliteal veya dorsalis pedis üzerinden ölçülür. *İlk kez yapılan ölçümlerde iki koldanda ölçüm yapılır, yüksek olan koldan ölçümlere devam edilir *Ölçümden önce hasta 5 dk dinlendirilir *Ölçümden 30 dk önce sigara ve kafeinli içeceklerin içilmemesi söylenir *Ölçüm aygıtında manometre ‘’0’’ konumunda olmalıdır *Ölçüm sırasında steteskobun diafram kısmı manşetin içine yerleştirilmemelidir. *Manşet giysi üzerine yerleştirilmemelidir. *Ölçüm aygıtının içindeki hava her kalp atımında 2-3mmHg hızla indirilir. *Bulaşıcı hastalıklarda kişiye özel tansiyon aleti kullanılır. *Yetişkinlerde manşon uzunluğu 23cm, 5yaş üzeri çocuklarda 12cm, genişlik Yetişkinde 12-14, Çocukta 8cm olmalıdır *Ölçüm sonuçları kayıt edilir. Kan Basıncının Ölçülmesi- Ortam Manşon Manşon Yeri Manşonu Yerleştirme Manometreye Bakış Tahmini Sistolik Basınç ve Maksimum Şişirme Düzeyi Ölçüm VÜCUT ISISI: BEDEN SICAKLIĞI Vücut sıcaklığını HİPOTALAMUS kontrol eder. Hipotalamik termostat; vücut sıcaklığı yükseldiğinde: -Vazodilatasyon -Terleme -Isı üretiminin azalması ile ısıyı düşürmeye çalışır. Vücut sıcaklığı düştüğünde ise; -Vazokontriksiyon -Piloereksiyon -Terlemenin azalması -Isı üretiminin artması yolları ile ısıyı yükseltir. VÜCUT SICAKLIĞININ DÜZENLENMESİNDE DERİNİN GÖREVLERİ *Deri vücudun yalıtım sistemidir *Deri ısıyı toplar ve dağıtır *Sıcak ve soğuk reseptörleri yoluyla ısı duyusunu alır Sıcaklık Üretimi -Egzersizler ve titreme -Adele kontraksiyonu -Yüksek metabolizma -Besinler -Bazal sıcaklık -Hastalıklar Sıcaklık Kaybı -Terleme -Yüzeyel kan dolaşımı -Hafif giyim -Hava hareketi-konveksiyon -Radyasyon-ışınlama -Buharlaşma Isı iletimi Radyansyon(Işınım): moleküllerin çevrelerine yaydıkları elektromanyetik dalgalardır. Titreşimleri ne kadar hızlı ise, çevreye yayılan ısı da o kadar fazladır. Vücut ısısının %37 si bazal metabolizma halinde iken bu şekilde kaybedilir. Kondüksiyon(İletme): Isının cisimlerin temas ettikleri cisimlere aktarılması, ısı farkı ve ısı iletkenlik derecesi kondüksiyon özelliklerini etkiler Konveksiyon(Hava akımı): Cismin çevresindeki sıvı ya da gazın, ısındıkça daha serin olanlarla yerini değiştirmesidir Evaporasyon(Buharlaşma): Buharlaşma; hissedilmeyen buharlaşmadır. Deri ve AC lerden su buharı şeklinde ısı kaybıdır. Havadaki nem oranından etkilenir. Isı metabolizması Hipotalamus, deri ve medulla spinalisdeki termoreseptörler Hipotalamus kimyasal ve fiziksel reaksiyonlar ısı kaybı veya ısı oluşumu BEDEN SICAKLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER *Günün saati *Yaş *Hormonlar *Stres *Giyim miktarı *Fiziksel aktivite VÜCUT SICAKLIĞININ ÖLÇÜLDÜĞÜ BÖLGELER VE NORMAL DEĞERLERİ Oral yol--------------36.5-.37.5C-------3-5/dk Aksiller yol----------36C - 37C---------5-10/dk Rektal yol-----------37C - 38C----------2-4/dk Timpanik------------36.5C-37.5C--------1-2san Vücut ısısının yükselmesine ATEŞ (hipertermi)denir. Aralıklı(intermittent) Ateş: Sabah ve akşam vücut ısısı değişir. Dalgalı(remittent) Ateş: 24 saat boyunca 2C’den fazla dalgalanmalar görülür.Vücut sıcaklığı normal değere düşmez, yüksektir. Sürekli(constant) Ateş: Sıcaklık sürekli yüksektir.Sıcaklıktaki dalgalanmalar 2C’den azdır. Tekrarlayan(relapsing, rekürrent)Ateş: Sıcaklık en az 24 saat normal sınırlardadır. Ancak tekrar yükselir. KRİZ - LİZİZ Vücudun iç sıcaklığı 37+/- dir.(Hipotalamik termostat) HİPOTERMİ:Vücut iç sıcaklığının düşmesidir. Hafif hipotermi: 35C-32C, üşüme, titreme, sogukluk, solukluk,yavaş metabolizma, kas hareketlerinde azalma Orta Hipotermi:32C-26C, titreme durur, zihinsel ve fiziksel aktivite yavaşlar, nabız yavaşlar, uyku hali Şiddetli Hipotermi:26C’nin altındadır.Koma durumundadır, 25C’nin altında ölüm görülür. VÜCUT ISISI ÖLÇÜMÜ *Oral *Aksiller *Timpanik *Rektal Plastik strip termometreler Çok güvenilir değiller DERİ RENGİ: Deri; epidermis, dermis ve cilt altı dokulardan oluşan ve tüm vücudu örten bir dokudur. Çeşitli organ ve sistemik hastalıkların seyri sırasında bazı deri belirti ve bulguları mevcut olabilir. Derinin muayenesi sırasında uygun bir ışık sağlanmalıdır. Muayene sırasında deri aşağıdakiler için gözlemlenmeli ve palpe edilmelidir. * Renk; Muköz membranların rengi ile kıyaslayın * Doku yapısı, * Turgoru, * Nemliliği, * Pigmentasyonu, * Lezyonları, * Kıl dağılımı, * Isı, sıcaklık, harareti Anormal bulgular: Renk: a) Solukluk; Demir eksikliği anemisi, şok, kanamalar. b) Sarılık; Hepatit, kolestaz, karotenemi, hemoliz, tümör. c) Kırmızı; Yüksek tansiyon, ateş, karbonmonoksit zehirlenmesi, kalp krizinde görülebilir. d) Siyanoz; Kalp ve akciger hastalıkları,dolaşım bozukluğu göstergesidir. KAPİLLER DOLUM: Sıkıldıktan sonra kapiller damarlara kan dolabilme yeteneğidir. Tırnakların altındaki kapiller yatak bu test için en güvenilir bölgedir. Kapiller dolum hemen ve pembe olmalıdır. Eğer renk mavi ise test geçerli değildir. Çünkü bu renk kapillerin arterlerden değilde venlerden dolduğunu gösterir. 1-Kapiller-dolum testi. Ayak hafifçe yukarı kaldırılmış ve muayene edenin parmağı ayak tabanı üzerine birkaç saniye bastırılmış. 2-Parmağın açık renkli izi kalır. Normal koşullarda iz 2 saniyeden kısa sürede kaybolmalıdır. 3-8 saniye sonra hala görülen iz var, ciddi dolaşım bozukluğunu gösteriyor. 1 2 3 PUPİLLA BÜYÜKLÜĞÜ VE IŞIK REFLEKSİ: Bir göze ışık yöneltildiğinde pupilla daralırken (pupilla ışık refleksi) diğer gözün pupillası da büzülür (indirekt ışık refleksi) Beyin fonksiyonlarında bir sorun olduğunu pupillerden (gözbebeklerinden) anlayabiliriz . PEARRL kısaltması kullanılarak soruna daha sistematik ulaşılabilir. Açılımı: P E® pupils equal - gözbebekleri eşit A R® and round - ve yuvarlak R L® reactive to light - ışığa reaksiyon var Kısaltmadaki maddeler normalde olması gerekenlerdir. Gözbebeği yuvarlağının milimetrik ölçümü sonucu daralması veya aşırı büyümesi, eşitsizliği veya ışığa tepki vermemesi( ışık tutulduğunda daralmaması, karanlıkta genişlememesi) bir sorun olduğunun göstergesidir. Pupil Konstriksiyonu ve Dilatasyonu KAFA TRAVMASI VEYA FELÇ BELİRTİSİ OLABİLİR. UYUŞTURUCU KULLANIMI VEYA MSS HASTALIĞI DİNLENME HALİ VEYA ŞUUR KAYBI BİLİNÇ (ŞUUR) DÜZEYİ: BİLİNÇ ; Bireyin kendisinin ve çevresinin farkında olma durumudur. Hastaya sözel, dokunarak veya ağrılı uyaran verilerek bilinç düzeyi anlaşılabilir. AVPU, bilinç düzeyini belirlemek üzere kullanılan bir kısaltmadır. Açılımı: A ® Alert - uyanık - bilinçli V ® Verbal stimuli - sözel uyarıya yanıt var P ® Painful stimuli - ağrılı uyarana yanıt var U ® Unresponsive - bilinci kapalı - uyarılara yanıt vermiyor “A” ® Bilinçli ise, kişinin yere, zamana, kişiye oryantasyonu saptanır. “A” dan sonraki bilinç düzeyinin nedenleri; hipoksi ve/veya hipoperfüzyon sonucu beynin yeterince oksijenlenememesi, merkezi sinir sisteminin yaralanma sonucu zarar görmesi, uyuşturucu veya aşırı doz alkol alınması, diabet-nöbet-kalp krizi sonucu metabolizmanın bozulması olabilir. Uyanık olma ; (Retiküler formasyon) beyin sapında yer alan , medulladan talamusa kadar uzanan, korteksi aktive eden özel olmayan duyu iletim sistemidir.Uyanık olma retiküler formasyon tarafından düzenlenir. Farkında olma ; Uyanık olmaya göre daha gelişmiş bir durum olup, serebral korteksin duyu girdilerini yorumlayıp, uygun yanıt vermesini kapsar.(Örn: Miksiyon ve Ağrıdan kaçınma) Bilinç Düzeyleri; 1-Bilinçli olma : Uyanık ve farkında olma 2-Konfüzyon:Hasta uyanık olmasına rağmen, hem kendisinden hemde çevresinden haberdar değildir. Şaşkınlık hali vardır. 3-Letarji :Hasta normal uykuda gibidir. Sesli uyaranlarla uyandırılır,uyaran kesilince tekrar uykuya dalar.Uykulu hal ve farkında olma. 4-Stupor : Tekrarlayan ağrılı uyaranlarla uyanma ve farkında olma durumu baskılanmış.Tümüyle bilinçsiz görünümdedir.Tam koopere değildir 5-Vejetatif (bitkisel) : Uyanık fakat farkında değil. Komadaki bir hastanın bilinçte düzelme olmadan uzun süre bazan yıllarca yaşamasıdır. 6-Koma: Hem uyanık değil hemde farkında değil Bilinçsiz Hasta Değerlendirmesinde Sağlık Personeline Yardımcı Olan Sorular •Dolaşım ve solunum yeterlimi, cilt, muköz membran ve tırnak diplerinin rengi normal mi? • Kalp hızı azalıyormu? Nabız basıncı (sistolik ve diastolik basınç arasındaki fark) artıyormu? • Pupil kontrolü (büyüklük, eşitlik ve ışığa reaksiyon) normal mi? Kornea refleksi var mı? Göz hareketleri normal mi? •Göz kırpma, korneal refleks, öğürme refleksi gibi normal refleksler var mı? Herhangi bir anormal refleks ( babinski) var mı? •Hastanın başı, gövdesi, ekstremiteleri hangi pozisyondadır? Hasta bu pozisyonu değiştiriyormu? Ense sertliği varmı? Felç durumu varmı? Hasta istemsiz hareketler yapıyormu? •Nöbetler olmuşmu? •İnkontinans varmı? Abdominal distansiyon varmı? •Sıvı- elektrolit dengesizliği bulguları varmı? •Hasta ağrılı uyaranlara yanıt veriyormu? Orta beyin ve KS3 etkilendiğinde Pupiller küçüktür ve ışığa reaksiyon vermez. Metabolik komada Pupiller küçük ışığa reaksiyon var Terminal komada (Orta beyin yetmezliği) Ölüm gözü (pupiller orta hatta,3-5mm, fikse GLASGOW KOMA SKALASI Göz Açma Motor Cevap Sözel Cevap Spondan Sese Ağrıya Cevap yok Emirleri yerine getiriyor Ağrıyı lokalize ediyor Normal fleksiyon Anormal fleksiyon Anormal ekstansiyon Cevap yok Oryante Konfüze Anlamsız cevap Anlaşılamayan ses Cevap yok 4 3 2 1 6 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 HAREKET EDEBİLME: Şuuru açık bir insanın istemli hareketleri yapamamasına paralizi (felç) denir. Vücudun bir tarafında olan paralizi (hemipleji) beyinde kanama veya pıhtılaşma sonucu olabilir. Yaralanma sonucu kol ve bacakların oynatılamaması, aksi kanıtlanana kadar, medulla spinalis yaralanmasını gösterir. Kollar normalken bacakları hareket ettirememek, boyundan daha aşağı seviyede medulla spinalis yaralanmasını gösterir. KUADRİPLEJİ HEMİPLEJİ PARAPLEJİ AĞRILI UYARANA TEPKİ: DİAGNOSTİK BULGULARIN KULLANILMASI: Uygun tedaviye başlamak için diagnostik bulguların tam değerlendirilmesi gerekir. Diagnostik bulgular her 10-15/ dk bir değerlendirilmelidir. Bu hastaların iyiye veya kötüye gittiği hakkında ATT’ye bilgi verir. Gözlemlerin yapıldığı saat ile birlikte kayıt edilmesi çok önemlidir.!!!!!! HASTANIN TAKİBİNDE ACİL BÖLÜM PERSONELİ NE ÇOK YARARLI OLUR. DEĞERLENDİRME VE TEDAVİDE ÖNCELİKLER İLK DEĞERLENDİRME: OLAY YERİNE VARIŞ: Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri (AABT) veya Acil Tıbbi Teknisyen (ATT) olay yerine vardığında, öncelikle çevreyi tehlike açısından araştırmalıdır. Aksi halde, çevreyi yeterince değerlendirmeme sonucunda hem yardım yapacak kişi yaralanmakta hem de yardım başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Kazazedeye ulaşmaya çalışırken dikkatsizlik sonucu yaralanmanın anlamı fazladan bir kazazede demektir. ÖLÜ KAHRAMANLAR HAYAT KURTARAMAZ. YARALI KAHRAMANLAR İSE SADECE SORUN OLUŞTURURLAR. O NEDENLE, OLAY YERİNE GİRMEDEN ÖNCE OLASI TEHLİKELERİ ARAŞTIRIN. KAZA YERİNİN ÖZELLİKLERİ * Gaz (buharından oluşmuş) bulut A * Tehlikeli kimyasal madde tabelası veya kaplar * Kimyasal madde levhaları olan araçlar * Sıvı veya toz kimyasal madde yayıntısı * Rüzgarın yönü, su, arazi ve kötü hava gibi tehlikeler Elektrik kabloları vb. tehlikeler * Yanıcı maddeler * Kazazedenin tepesinde bulunan stabil olmayan malzemeler(örneğin:yıkık tavan vb. gibi) * Olay yerini görmeyi engelleyen unsurlar * Birbirine girmiş araçların tipleri ve sayıları * Yaralıların ortalama sayısı İLK MUAYENE: Kritik ve birçok sistemin etkilendiği yaralanmalarda (multisistem travma), yaşamsal tehlike oluşturan durumların acilen tanınması ve tedavi edilmesi önceliklidir. Travmalı hastaların % 90 dan fazlasının yaraları hafiftir. Bu tip hastalarda ilk ve ikinci muayeneyi yapmak için vakit vardır. Ancak kritik durumdaki yaralılarda sadece ilk muayene için yeterli vakit vardır. Bu hastalarda hedef, bir an önce sorunu saptamak, resüsitasyonu başlatmak ve hastaneye ulaştırmaktır. Bunun nedeni, sadece hastanın hastane bakımına duyduğu gereksinim değildir; en basit anlatımla, acil bakımın hemen yapılması, etkili yapılması ve hastaneye götürürken ambulansta bu acil bakımın devam ettirilmesidir. İlk muayenede izleyeceğiniz beş adım : A - Airway management and cervical spine control ( soluk yolunun ve boyun omurlarının kontrol edilmesi) B - Breathing (solunum - soluk alıp verme eyleminin kontrol edilmesi) C - Circulation and bleeding ( dolaşımın durumunun ve kanamanın olup olmadığının kontrol edilmesi) D - Disability ( hastanın yetersizliklerinin belirlenmesi) E - Expose and protect from the enviroment (hastanın maruz kaldığı çevresel tehlikelerin farkına varılması ve hastanın korunması) A adımı - SOLUK YOLUNUN VE BOYUN OMURLARININ DURUMUNUN SAPTANMASI Soluk yolu En kısa zamanda soluk yolunun açık ve temiz olup olmadığı saptanmalıdır. Şayet soluk yolunun açıklığı şüpheli ise elle başa pozisyon ( baş-çene veya altçene pozisyonu) verilir. Boyun omurları Aksi saptanana kadar, travma hastalarının boyun omurlarında travma olduğu varsayılır; o nedenle, soluk yolunun devamlılığını sağlamak üzere başa pozisyon verilirken bu varsayım göz ardı edilmemelidir. Başın gereksiz veya fazla hareketi ilave nörolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir; kırık kemiklerin basısı sonucu kol ve bacaklarda felç gelişebilir. O nedenle boynun elle tutularak veya gerekli malzeme ile hareketinin önlenmesi (yani immobilize edilmesi, stabil hale getirilmesi) gerekir. Ambulansta bulunan boyunluk (servical collar) boynun sabitlenmesi için en uygun malzemedir. Yüksekten düşme, çarpma, trafik kazası, denize tepe üstü dalma kazalarında boyun omurlarında zedelenme varsayılıp, mutlaka boyunluk takılmalıdır. Boyunluk yoksa, havlu veya çarşaf katlanıp rulo yapılarak boyna sarılabilir ya da baş yanlardan desteklenebilir. B adımı - SOLUNUMUN SAPTANMASI Solunum BAK-DİNLE-HİSSET yöntemiyle saptanabilir. Göğüs hareketlerine ve simetrisine bakılır, ağızdan ve burundan solunum sesleri dinlenir ve hastanın ağzına ve burnuna yaklaştırdığımız yanağımız ile solunum hissedilir; bak-dinle -hisset için ayıracağınız zaman 10 saniyedir. Hasta bilinçli ise veya konuşuyorsa, solunum hızı dört aşamada izlenir: solunum hızı dakikada 12 nin altında ise, çok yavaş kabul edilir, solunum desteği ve oksijen gerekir 12-20 arasında ise, bu hız erişkin için normaldir 20-30 arasında ise, oldukça hızlı kabul edilir, hasta yakından izlenmelidir 30 un üzerinde ise, anormal hızlı kabul edilir ve hipoksi, asidoz veya hipoperfüzyon (ya da üçü bir arada) gelişebilir, hastanın solunum desteğine ve oksijene gereksinimi vardır. C adımı - DOLAŞIMIN SAPTANMASI VE KANAMA KONTROLÜ Doku ve hücrelere oksijenin ulaşması için dolaşımın da yeterli olması önemlidir. Dolaşım nabız, kapiller geri dolum, cilt rengi, kan basıncı ve vücut ısısı ile saptanabilir. Nabız Nabız varsa, nabzın hızı, düzeni ve dolgunluğu saptanır. Aynı zamanda uçlardaki (periferik) nabızların alınıp alınmadığı da belirlenmelidir. Kan basıncının ölçülmesi de unutulmamalıdır. Şayet radyal nabız alınamıyorsa, hasta dekompanse şok dönemine girmiştir, kritik durumun en geç görülen belirtisidir. İlk muayenede nabız hızının tam olarak bilinmesine gerek yoktur; ancak hızının, ritminin, dolgunluk düzeyinin bilinmesi hastanın durumunun değerlendirilmesi açısından çok önemlidir. Cilt(derinin durumu) Kapiller Geri Dolum Tırnak yatağına bastırıldığında tırnak beyazlaşır ve bırakıldığında eski pembe rengine dönene kadar geçen süreye kapiller geri dolum süresi denilmektedir. Normalde 2 saniyedir. Bu sürenin uzaması demek, tırnaktaki kapiller yataklar yeterince kanlanmıyor (perfüzyon zayıf ) demektir. Kapiller geri dolum dolaşımın tek göstergesi olamaz çünkü birçok faktörden etkilenmektedir, örnek: ileri yaş, soğuk hava, farmakolojik vazodilatatörlerin veya konstriktörlerin kullanılması, spinal şok gibi. Renk Yeterince kanlanan derinin rengi pembemsidir. Koyu renk ciltlerde karar vermek ne yazık ki zordur. Tırnak yatağını ve mukoz membranları değerlendirerek bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. Morumsu(mavimsi) renk oksijen yokluğunun, soluk (beyaz-grimsi) renk ise kanlanmanın zayıf olduğunun göstergesidir. Isı Derinin bir diğer değerlendirme kriteri olmasına rağmen dış ortamdan etkilenmesi olumsuz bir yönüdür. Buna rağmen, soğuk cilt kanlanmanın yetersizliğini gösterir. Tabii ki soğuğun nedeni göz önünde tutulmalıdır. Nem Kuru cilt iyi kanlanmanın göstergesidir. Nemli(terli) cilt genellikle şokun ve azalmış kanlanmanın belirtisidir. Kanama Dış kanama var ise, hasta bir hastaneye veya yeterli malzemenin olduğu müdahale yapılabilecek bir yere götürülene kadar, kanayan yer üzerine doğrudan basınç yapılmalıdır. Aşırı kanamalarda doğrudan basıncın yanı sıra basınçlı sargı, havalı atel, veya pnömatik antişok giysisi uygulanabilir. Eğer iç kanamadan şüpheleniliyorsa, acil bakım verecek eleman, hemen karın bölgesinde ve pelvis kemiğini elle bastırarak kırık açısından muayene edip pelvis bölgesinde kanama olup olmadığını araştırmalıdır. Çünkü bu bölgelerdeki kanamalar ciddi tehlike oluştururlar. Şoka karşı önlem alınmalıdır.(Pnömatik antişok giysisi giydirilip?,) damar yolu açılarak hızla sıvı verilir ve en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir. Travma hastalarında mutlaka hızlı bir kanama kontrolü yapılmalıdır, acil bakımda bu en önemli hedeflerden biri olmalıdır. D adımı – HASTANIN YETERSİZLİKLERİNİ SAPTAMA Hastaya gereksinimi olan oksijen verildikten ve dolaşımın da sürekliliği sağlandıktan sonraki aşama hastanın beyin işlevlerini saptamaktır. Amaç, beynin yeterince oksijen alıp almadığını ortaya koymaktır. Bunun için bilinç düzeyine bakılır. Hastaya sözel, dokunarak veya ağrılı uyaran verilerek bilinç düzeyi anlaşılabilir. AVPU, bilinç düzeyini belirlemek üzere kullanılan bir kısaltmadır. Açılımı: A ® Alert - uyanık - bilinçli V ® Verbal stimuli - sözel uyarıya yanıt var P ® Painful stimuli - ağrılı uyarana yanıt var U ® Unresponsive - bilinci kapalı - uyarılara yanıt vermiyor Hastanın bilinç düzeyi aşağıdaki terimlerden biri ile ifade edilir. AVPU SKALASI 1-UYANIK: Hasta gözlerini kendiliğinden açar, sorulara açık şekilde cevap verir. Zamanı,nerede olduğunu ve adını bilir. Hasta bunları biliyorsa “oryante” olduğu söylenir. 2-SESLİ UYARANLARA CEVAP VERİYOR: Hasta gözlerini kendiliğinden açmaz, zamanı yeri ve kim olduğunu bilmeyebilir,fakat onunla konuşulduğunda mantıklıdır. 3-AĞRILI UYARANLARA CEVAP VERİYOR: Sesli uyaranlara cevap vermez, fakat ağrılı uyaranlarda hareket eder ve bağarır. Ağrılı uyarana cevap, nazik fakat kesin olarak hasta çimdiklenerek bakılır. Uygun cevap çimdiklenen yeri uzaklaştırmaya çalışmasıdır. Paralizili hasta bu teste cevap vermez. Çok ağrılı uyaran asla uygulanmamalıdır. 4-CEVAP VERMİYOR: Hasta ağrılı uyarana cevap vermemektedir. “A” ® Bilinçli ise, kişinin yere, zamana, kişiye oryantasyonu saptanır. “A” dan sonraki bilinç düzeyinin nedenleri; hipoksi ve/veya hipoperfüzyon sonucu beynin yeterince oksijenlenememesi, merkezi sinir sisteminin yaralanma sonucu zarar görmesi, uyuşturucu veya aşırı doz alkol alınması, diabet-nöbet-kalp krizi sonucu metabolizmanın bozulması olabilir. Tartışan, uyumsuz ve işbirliğine yanaşmayan hastalar aksi ispat edilene kadar hipoksik kabul edilmeli ve ona göre tedavi verilmelidir. Çevrede benin fonksiyonlarını etkileyebilecek türde gaz veya kimyasal madde varsa, hastanın bilinç düzeyi kısa sürede değişebilir o nedenle uyanık olmalısınız. Beyin fonksiyonlarında bir sorun olduğunu pupillerden (gözbebeklerinden) anlayabiliriz . PEARRL kısaltması kullanılarak soruna daha sistematik ulaşılabilir. Açılımı: P E® pupils equal - gözbebekleri eşit A R® and round - ve yuvarlak R L® reactive to light - ışığa reaksiyon var Kısaltmadaki maddeler normalde olması gerekenlerdir. Gözbebeği yuvarlağının milimetrik ölçümü sonucu daralması veya aşırı büyümesi, eşitsizliği veya ışığa tepki vermemesi( ışık tutulduğunda daralmaması, karanlıkta genişlememesi) bir sorun olduğunun göstergesidir. Glasgow Koma Skalası (Erişkin - Çocuk) hem kısa hem de uzun süreli bakımda oldukça önemli bir yere sahiptir. İkinci muayene esnasında kullanılır. Kısa dönemde yaralanmanın şiddetini belirlemeye yararken, uzun dönemde hastanın iyileşme sürecindeki gidişatı belirlemeye yarar. Beyindeki harabiyeti, hastanın hareket yetersizliğini ve bilinç durumunu bu şekilde saptamak mümkündür. GKS deki fleksiyon(deserebre duruş) ve ekstansiyon (dekortike duruş) E adımı – HASTANIN MARUZ KALDIĞI ÇEVRESEL TEHLİKELER VE HASTANIN KORUNMASI: Üzerinde giysi olan kişide yeterli değerlendirme yapmak olanaksızdır, o nedenle giysiler çıkarılmalıdır; özellikle de travma geçiren kazazedelerde ! Çünkü etkilenmediği düşünülen alanda kapalı yaralanma sonucu oluşan kan göllenmesi kazazedenin şoka girmesine neden olabilir ve fark edilmediği için de önlem almakta geç kalınabilir. Muayene edilmek üzere giysileri çıkartılan hastanın mahremiyetine saygı gösterilmeli ve sadece muayene edilen bölge, muayene edildiği sürece açık olmalıdır. Şoka gidiş gözlenen hastayı soyarken daha dikkatli olunmalıdır, zaten düşen vücut ısısının daha da düşmesi şoka gidişi hızlandıracaktır. Hava soğuksa, özellikle travmalı hastanın korunmasına çok dikkat edilmelidir. Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı hastanın üzeri örtülmelidir. Sıcak havalarda ise bu örtü hastanın vücut ısısını yükseltecek düzeyde olmamalıdır. İlk muayene hayati tehlike oluşturan durumları tespit etmenizi, ikinci muayene ise vücudun diğer bölümlerindeki yaralanmaları veya ilk anda göze görünmeyen yaralanmaları saptamayı sağlar. ESAS ŞİKAYET ESAS ŞİKAYET HASTA BİLİNÇLİYSE HASTADAN, DEĞİLSE YAKINLARINDAN ALINIR. VİTAL BULGULAR: HASTALIĞIN HİKAYESİ: -ALERJİ -İLAÇLAR -DAHA ÖNCEKİ HASTALIK -SON YEMEK VEYA İÇKİ -HASTALIK VEYA YARALANMA ÖNCESİ OLAYLAR EN SIK RASTLANAN ŞİKAYETLERDEN BİRİ AĞRIDIR. AĞRI BİR ÇOK ŞEKİLDE TANIMLANIR. HASTAYA AĞRININ NİTELİĞİNİ VE ŞİDDETİNİ SORMAK ÇOK ÖNEMLİDİR. -Ağrıya ne neden olmaktadır? -Ağrı nasıl? -Ağrıda yayılma varmı? -Ağrının şiddeti nasıl? -Zaman? İKİNCİ MUAYENE(Baştan ayağa muayene) Baştan ayağa muayene olarak da adlandırılan ikinci muayenede amaç ilk muayenede fark edilemeyen sorunları saptamaktır. İlk muayenede yaşamsal tehlike oluşturan durumlar belirlenirken, ikinci muayenede daha az ciddi sorunlar belirlenir. Bu sebepten dolayı, kritik durumdaki travma hastası ilk muayene sonrası mümkün olduğunca kısa sürede hastaneye götürülmeli (gerekli acil bakım sağlandıktan sonra ! ), alanda ikinci muayene ile vakit kaybedilmemeli. Vakit olursa ambulansta ikinci muayene yapılabilir. Oksijen tedavisi ilk muayenede hastanın gereksinimine göre yüksek yoğunlukta olacak şekilde başlanılmalıdır. Durumu daha az ciddi olan ve ikinci muayene yapılacak hastaya da durumuna göre düşük ya da orta yoğunlukta oksijen verilmesi hastanın solunumunu rahatlatacağı gibi, psikolojik olarak hastayı olumlu yönde etkileyecektir. İkinci muayenenin 6 yaşından küçük çocuklarda ayaktan başa doğru yapılması önerilmektedir. Baştan ayağa muayene, herhangi bir şeyi atlamamak için geliştirilmiş sistematik bir muayene yöntemidir. Hastaya, muayene edeceğinizi, ağrı ve rahatsızlık hissettiği zaman size bildirmesini mutlaka söyleyin. Baştan ayağa muayenenin tamamının bütün hastalara yapılması gerekmez, hastanın durumuna uygun olarak gerekli tanıya ulaştıracak şekilde yapılabilir. BAŞ Başta saçlı deri ile kemik yapı, yüzde kemik yapı ve cilt önce gözle sonra elle muayene edilerek sıyrık, kesik, morluk, kemik asimetrisi, kanama, yüz kemiklerinde hasar, ağızda, burunda, kulaklarda, gözlerde herhangi bir sorun var mı araştırılır. Burundan ve kulaktan kanama varsa, beyin omurilik sıvısı (BOS) sızıntısı da var mı araştırılmalıdır. BOS sızıntısı genellikle kafatası travmalarında görülür, şeffaf bir sıvı akar, kanın rengi de daha açıktır. Kafa travması olan hastalarda kulak arkasında Battle sign’s, göz çevresinde de raccoon eyes denilen morluklar olabilir. Gözler eşitlik, büyüklük, ışığa tepki yönünden muayene edilir. Ağız içi yara bere, yabancı cisim, takma dişler ve nefes kokusu (aseton kokusu hiperglisemi, alkol kokusu alkol koması, petrol ürünleri zehirlenme tanısına yardımcı olur) yönünden değerlendirilir. BOYUN Önce gözle morluk, sıyrık, kesik, trakea hattında sapma, boyun venlerinde şişkinlik, elle ile servikal omurlarda hassasiyet, deformite var mı araştırılır. Boyun omurlarında hassasiyet varsa boyun mutlaka boyunluk veya benzeri malzeme ile hareketsiz tutulmaya çalışılır. Trakea normal hattından ayrılmışsa bu tansiyon pnömotoraksın belirtisidir. Boyun venleri şişkin ise bu kalp yetmezliği, akciğer ödemi belirtisidir. GÖĞÜS Göğüs gözle, elle ve steteskop ile muayene edilir. Gözle yara bere, göğüs hareketlerinde eşitsizlik, görünür anomali; elle sternum, kaburga kemikleri dokunarak kırık; steteskop ile her iki akciğer üst-orta - alt loblarda solunum sesleri yönünden araştırılır. KARIN Gözle morluk, sıyrık, kesik, ameliyat izi, araştırılır. Göbek merkez olacak şekilde karın dört kadrana bölünür ve her kadran el ile ağrı, sertlik, kitle, hassasiyet yönünden muayene edilir. Eller soğuk olmamalıdır. Eli karna sert bastırıp aniden çekmek çok tehlikelidir, peritonit gelişmiş hastalarda ani ağrıya, dolayısıyla ağrı şokuna neden olup hastanın durumunun daha kötüleşmesine yol açabilir. Bastırıp aniden çekme sonucu ağrı oluşmasına REBOUND denilmektedir ve hastane öncesinde ASLA muayene yöntemi olarak kullanılmaz! Alanda gürültü nedeniyle iyi duyulamayacağından ve vakit kaybı nedeni olacağından hastane öncesi barsak seslerinin dinlenilmesi önerilmemektedir. PELVİS (KALÇA KEMİKLERİ) Kırık açısından değerlendirilmelidir. İki el ile kalça kemiğine önce yanlardan sonra üstten, ayrıca tek el ile simfisiz pubis üzerinden bastırılır. Ağrı, krepitus (çıtırtı hissi) ve deformite araştırılır. Çünkü, kalça kemiğindeki kırıklar aşırı iç kanamalara ya da iç organlarda ciddi yaralanmalara neden olabilirler. EKSTREMİTELER (KOLLAR VE BACAKLAR) Öncelikle tüm muayenede olduğu gibi gözle kollarda ve bacaklarda yarabere, şekil bozukluğu var mı araştırılır. Üst ekstremitelerin elle muayenesi klavikula(köprücük) kemiği ile başlar, parmak uçları ile biter. Kas ve kemik yapı tüm ekstremitelerde dikkatle incelenir. Aynı şekilde, kalça kemiğinden başlayan alt ekstremiteler incelenir. Hem kol hem de bacak dolaşım ve nörolojik sistem yönünden muayene edilir. Dolaşım için tüm periferik nabızlara ve kapiller geri doluma bakılır. Nörolojik muayenede, dokunarak duyular; hastadan kollarını ve ayaklarını havaya kaldırması istenerek hareket muayenesi; ellerinizi tutmasını sonra sıkmasını isteyerek ellerdeki güçler, ellerinizi hastanın ayakları altına dayayarak ileri itmesini isteyerek ayaklardaki güçler saptanabilir. Nörolojik Muayene İkinci muayenedeki nörolojik muayeneye göre daha detaylı olmalıdır. Onun için Glasgow Koma Skalası (GKS; Erişkin, Çocuk) değerlendirilir. GKS ‘ de pupiller, motor ve duyusal fonksiyonlar değerlendirilebilir. Pupiller response (gözbebeği tepkileri) Gözbebekleri PEARRL kısaltmasına göre değerlendirilir. Hatırlanacağı gibi PEARRL, gözbebeklerinin büyüklüğünün, eşitliğinin ve ışığa tepkisinin ölçümü için kullanılıyordu. Bu arada unutulmaması gereken önemli nokta: toplumda önemli oranda gözbebekleri büyüklüğü farklı olan insanlar var. Ancak ışığa verilen tepki aynıdır. Işık tutulduğunda gözbebekleri farklı sürelerde tepki veriyorsa bu eşitsizlik olarak değerlendirilir. Eşit olmayan pupiller kafaiçi basıncının arttığının veya üçüncü kafa sinirine bası olduğunun belirtisi olabilir. Fiziksel muayene sonrası hastaya gereksindiği acil bakım verilir ve en kısa zamanda ambulansa yüklenerek hastaneye götürülür. Hastaya muayene esnasında ve nakil esnasında rahat edeceği pozisyon verilebilir. Ancak, omurgalarda zedelenme olasılığında veya varlığında sırt üstü sırt tahtasında yatmalıdır. Komada ise, kusma olasılığı göz önünde bulundurularak yan yatırılır(omurgada sorun varsa, sırt üstü yatırılıp soluk yolu açıklığı sağlandıktan sonra gerektiğinde aspire edebilmek için aspirasyona hazırlıklı olunur). BAŞTAN AYAĞA DEĞERLENDİRME Tıbbi sorunlu hastalar (nontravmatik) ile yaralanan (travmatik) hastaların değerlendirilmesinde öncelikler; NONTRAVMATİK HASTALARDA TRAVMATİK HASTALARDA İLK MUAYENE Genel görünüm Pozisyon Bilinç düzeyi Istırabının(sıkıntısının) derecesi Derinin durumu * Genel görünüm * Pozisyon * Bilinç düzeyi * Istırabının (sıkıntısının) derecesi * Görünür yaralar / deformiteler * Derinin durumu YAŞAMSAL BULGULAR * Nabız ( hızı, düzeni, dolgunluğu) * Solunum ( “ “ “ ) * Kan basıncı * Nabız ( hızı, düzeni, dolgunluğu) * Solunum ( “ “ “ ) * Kan basıncı İKİNCİ MUAYENE (BAŞTAN AYAĞA MUAYENE) Yüz: Asimetri Gözler: Sarılık, konjunktiva, gözbebeklerinin büyüklüğü Ağız: Kan, kusmuk, yabancı madde, dudaklarda siyanoz Boyun: Jugular distansiyon Göğüs: Şekil bozukluğu, anormal solunum sesleri Kalp: Atım hızı, ritmi Karın: Gerginlik, hassasiyet, sertlik, barsak sesleri Sırt Ekstremiteler: Ödem, motor ve duyu sinirlerinin durumu, distal nabızlar, kapiller geri dolum Kafa derisi: kanama, deformite Kulaklar: kanama, akıntı Burun: akıntı, kanama, deformite Gözler: yaralanma,konjunktiva, gözbebeklerinin büyüklüğü-eşitliği-hareketi Ağız: kan, kusmuk, yabancı madde, dudaklarda siyanoz Boyun: hassasiyet, deformite, trakeada yana kayma, jugular venlerde şişkinlik Göğüs: yara bere, asimetri, solunum seslerinde bozukluk Kalp: atımlarda boğukluk, düzeni Karın: gerginlik, kitle, ekimoz(çürük, morluk) Pelvis: hassasiyet, stabilite Genital organlar: yara bere Sırt: yara bere, omurlarda hassasiyet Ekstremiteler ( kol ve bacaklar): şekil bozukluğu, yara bere, motor ve duyu sinirlerinin durumu, periferik nabızlar, kapiller geri dolum HASTAYI DEĞERLENDİRMEK İÇİN İZLENEBİLECEK ADIMLAR : TIBBİ SORUNLARDA (YARALANMA YOK) TRAVMADA ( YARALANMALARDA) BİLİNÇLİ HASTADA BİLİNÇLİ HASTADA Hemen konuşmaya başlayarak iletişim kurun, muayene ve acil bakım sürecinde sözel iletişimi sürdürün. Konuşurken hastanın soluk yolunun durumunu ve solunumunun yeterliliğini değerlendirin. Yaşamsal bulgularını( nabız, solunum, kan basıncı), cildin ısısını-rengini-nemini, bilinç düzeyini değerlendirin. İletişim kurarak aldığınız bilgi ve şikayetler doğrultusunda hastayı muayene edin (örnek: karın ağrısı şikayeti varsa, detaylı karın muayenesi, PQRST, vd sorular gibi) Yaralanma şeklini (mekanizmasını) araştırın. Hasta ile konuşmaya başlayın, bu esnada solunumun yeterliliğini değerlendirin. Kanama olasılığı için hızlı kanama kontrolü (muayenesi) yapın. Yaşamsal tehlike oluşturan herhangi bir durum söz konusu olduğunda konuşmaya ve acil bakıma ara verip, hastanın durumunu düzeltin. Yaşamsal bulguları değerlendirin. Tam bir fiziksel muayene yapın. Yaşamsal bulguları tekrar değerlendirin. BİLİNÇSİZ HASTADA BİLİNÇSİZ HASTADA Hastanın soluk yolunun açıklığına bakın ve açıklığını sağlayın ve sürdürün. Solunumun-nabzın durumunu (hızı-derinliği/dolgunluğu-düzeni) değerlendirin. Aşırı kanama veya şok olasılığını araştırın, sorun varsa acil bakım verin. Bilinç düzeyini saptayın. Fark edilen yaşamsal tehdit oluşturan durumlarda gerekli müdahaleyi yapın. Yaşamsal bulguları değerlendirin. Hastayı muayene edin, bu esnada, çevrede hasta hakkında bilgi verebilecek kişilerden bilgi alın. Yaralanma şeklini araştırın. Hastayı soluk yolu, solunum, karotid nabız, aşırı kanama veya şok bulguları açısından değerlendirin. Vücuduna genel olarak göz gezdirerek görünür yaşamsal tehlike oluşturabilecek sorun var mı saptayın, varsa acil bakım ile tehlikeye karşı önlem alın. Hasta çok kötü durumdaysa, en kısa zamanda ambulansa yükleyerek hastaneye götürün. Elbette yukarıda bahsedilen işlemlerden sonra ! Yaşamsal bulguları değerlendirin. Tam bir fiziksel muayene yapın, bu esnada çevredeki kişilerden hasta hakkında bilgi alın. Yaşamsal bulguları tekrar değerlendirin. Hastadan veya yakın çevresinden kısa sürede öykü almak üzere kullanılabilecek bir kısaltma: HİKAYE H : Hastalık öyküsü - Geçmiş hastalık, ameliyat, travma öyküsü İ : İlaçlar - Kullandığı ilaçlar (Sürekli, geçici, doğum kontrol hapları) K : Kazanın veya hastalığın ortaya çıkış nedeni A : Alerjileri ve alışkanlıkları (sigara - alkol içimi gibi) Y : Yedikleri/içtikleri - Son yediği saat, son yediği ve içtiği, miktarları E : Emareler - Belirti ve bulgular FİZİKSEL MUAYENE ESNASINDA RASTLANABİLECEK SORUNLARIN SAPTANABİLMESİ İÇİN İPUÇLARI: SOLUNUM Normali:12-20 solunum/dakika Dakikada, 28 üstü ve 10 solunum sayısı ciddi sorun oluşturabilirYOL AÇABİLECEK NEDENLER : Derin, yüzeysel, güçlükle Soluk yolu tıkanması, kalp yetmezliği, astım Hızlı, derin Diyabetik koma(hiperglisemi), hiperventilasyon Ağrılı, güçlükle, yüzeysel Solunum yetmezliği, akciğer hastalıkları, pulmoner emboli, kalp sorunları Sırt üstü yatarken solunumda zorlanma Kalp yetmezliği, akciğer enfeksiyonları, astım Snoring (horlama) Felç, kafatası kırığı, uyuşturucu kullanımı, alkol zehirlenmesi Wheezing (ıslık sesi) Ronküs (hırıltı) Astım, alerjik reaksiyon, üst soluk yolu tıkanması Gurgling (gargara sesi, havanın sıvıdan geçerken çıkardığı ses) Soluk yolunda yabancı cisim bulunması, pulmoner ödem (akciğerlerde sıvı birikmesi) Crowing (kuş sesi ) Larenks spazmı, üst soluk yolunda tıkanma Solunumda ara ara durma Hipoksi (oksijen eksikliği), konjestif kalp yetmezliği, kafa yaralanmaları Yavaş solunum Felç, kafa yaralanması, göğüs yaralanması, çeşitli ilaçlar (narkotikler vb) Solunum yok Solunum durması, soluk yolu tıkanması NABIZ /dakika Normal: 60-100 kalp atımı Dakikada 100 üstü ve 60 kalp atım sayısı ciddi sorun oluşturabilir YOL AÇABİLECEK NEDENLER: Egzersiz(aşırı hareket/çalışma), korku, yüksek ateş, hipertansiyon, kan kaybının ilk aşaması Hızlı, düzenli, dolgun Hızlı, düzenli, ipliksi (filiform) Şok belirtisi, kan kaybının ileri aşaması Kafa yaralanması, uyuşturucu kullanımı(barbitüratlar, narkotikler vb), bazı zehirler, çeşitli kalp sorunları Yavaş Nabız yok Kalp durması dolayısıyla ölüm PUPİLLER (GÖZBEBEKLERİ) YOL AÇABİLECEK NEDENLER: unresponsive (tepkisiz ® ışığa tepki yoktur), dilate(genişlemiş, büyüktür) Kalp durması, LSD gibi uyuşturucu ve amfetamin kullanımı, çeşitli nedenler sonucu ortaya çıkan bilinç kaybı Merkezi sinir sistemi hastalıkları, eroin, morfin ya da kodein gibi narkotiklerin kullanılması Daralmış, tepkisiz Anizokori (eşit olmayan göz bebekleri) Donuk(cansız, mat), odaklanamayan pupiller Felç, kafa yaralanması Şok, koma YOL AÇABİLECEK NEDENLER: CİLDİN RENGİ Yüksek kan basıncı, felç, kalp krizi, aşırı doz alkol, güneş yanığı, bulaşıcı hastalıklar, karbon monoksit zehirlenmesi, basit kızarıklık Kırmızı cilt Beyaz (soluk) cilt Mavi (morumsu) cilt Şok, kalp krizi, korku, anemi, ruhsal stres(emotional distress), bayılma Asfiksi(boğulma), hipoksi,(oksijensiz kalma), kalp krizi, zehirlenme Sarı cilt Karaciğer hastalıkları Siyah-morumsu Deri altına kan sızıntısı YOL AÇABİLECEK NEDENLER: CİLDİN ISISI ve NEMİ Serin, ıslak, yapışkan Şokun tipik belirtisi, korku (endişe) Soğuk, nemli Vücut ısı kaybediyor (üşüyor) Soğuk, kuru Vücut soğuğa maruz kalmış ve oldukça fazla ısı kaybediyor Sıcak, kuru Vücut ısısı oldukça fazla artmıştır (sıcak çarpması ve yüksek ateş var) Sıcak, nemli Yüksek ateş, sıcak bitkinliği “Tavuk derisi gibi” ifade edilen tüylerin dikleşmesi, titreme, dişlerin birbirine çarpması, mor dudaklar ve soluk deri Üşüme, bulaşıcı hastalıklar, soğuğa maruz kalma, ağrı, korku