T.C BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ‘’HEMŞİRELİK ANABİLİMDALI’’ SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNE VE KANSERLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİN BELİRLENMESİ YÜKSEK LĠSANS TEZĠ DĠDEM YÜKSEL Ankara / 2010 TEŞEKKÜR AraĢtırma süresince her türlü bilimsel katkı ve manevi desteğini esirgemeyen tez danıĢmanım Prof. Dr. Lale BÜYÜKGÖNENÇ’e AraĢtırmanın yapılandırılmasında görüĢ ve önerileri ile tezime yön veren Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu’na, Yrd. Doç. ġeyda Ökdem’e, , Yrd. Doç. Dr. Sultan Kav, Öğr. Gör. Ziyafet HANOĞLU’na AraĢtırmada örneklem seçiminde katkılarından dolayı Doç. Dr. Meriç Çolak’a AraĢtırmaya katılmayı kabul eden tüm öğretmenlere, AraĢtırma süresince destek ve katkılarını esirgemeyen HemĢ. Sultan BAġER’e, Berna DOĞAN’a, Sevcan AVCI’ya , AraĢtırma boyunca sevgi ve sabrı tükenmeden yanımda olan baĢta annem Saadet YÜKSEL olmak üzere sevgili ailem ve Sezer BOZDOĞAN’a teĢekkür ederim. DİDEM YÜKSEL 2010 ÖZET SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNE VE KANSERLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİN BELİRLENMESİ Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ankara ili Çankaya, Keçiören, Altındağ, Sincan, Gölbaşı, Etimesgut merkez ilçelerinde devlet ve özel okullarda görev yapan sınıf öğretmenleri oluşturmuştur. Araştırmada tabakalı örneklem yöntemine gidilmiş, her ilçeden belli oranlarda sınıf öğretmenlerine ulaşılmıştır. Araştırmada veriler 25 Mayıs-1 Temmuz 2010 tarihleri arasında, ilgili literatürden yararlanılarak oluşturulan, öğretmenlerin sosyodemografik özellikleri, çocukluk kanserlerine ilişkin bilgi alma durumunu, çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeylerini, çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerini belirlemeye yönelik hazırlanmış olan soru formunda yararlanılarak toplanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 11.5 paket programına aktarılmış olup veriler tanımlayıcı istatistikler, Yüzdelik değerlendirme ve Ki-kare testi kullanılarak incelenmiştir. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda; öğretmenlerin büyük çoğunluğunun kadın, evli ve fakülte mezunu oldukları saptanmıştır. Öğretmenlerin sosyodemografik özellikleri ile çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeyleri arsında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05).Öğretmenlerin %89,0’unun kanser tanısı almış bir öğrencisi olmadığı, %66,8’inin çocukluk çağı kanserleri hakkında herhangi bir eğitim almadıkları belirlenmiştir. Öğretmenlerin çalışma yılı, eğitim düzeyi ve ailesinde kanser tanısı almış birey bulunma durumu, konu ile ilgili bilgi alma durumunu etkilemediği saptanmıştır (p>0,05). Öğretmenlerin %76,6’ısı kanserli çocukların tedavileri bittikten sonra normal bir yaşam sürdürebileceğini düşünürken, yarısından fazlasının (%67,9) kanserli bir çocuğun sınıfından bulunmasından rahatsızlık duyacağını belirtmiştir. Öğretmenlerin konu ile bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu saptanmıştır. v Öğretmenlerin %87,6’sı kanserli çocuğun okula uyumu ve başarısı için okulaile-hastane işbirliği içerisinde olması gerektiğine katıldıkları yönünde görüş bildirdikleri, %68,6’ısının ise kanserli çocuğun dersteyken rahatsızlık geçireceğine ilişkin kaygı duyduğu görüşü bildirdikleri saptanmıştır. Öğretmenlerin %48,9’unun ise kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı uygulanması görüşüne katıldığı ve %63,1’i kanserli çocukların kanserli çocuklarda içe dönme, akranlardan uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı görüşü belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, araştırmanın daha geniş bir örneklemde tekrarlanması, öğretmenlere destekleyici, planlı ve sürekli bir danışmanlık verilmesi ve öğretmenlere yapılacak olan eğitim programı ve danışmanlık süresince hemşirelerinde aktif katılmasının sağlanmasına yönelik öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: kanser, çocuk, okul yaşamı, öğretmen, hemşirelik vi ABSTRACT DETERMINATION OF THE KNOWLEDGE AND OPINIONS OF CLASSROOM TEACHERS ON CHILDHOOD CANCERS AND CHILDREN WITH CANCER The aim of this descriptive study was to determine the knowledge and opinions of classroom teachers on childhood cancers and children with cancer. The study sample consisted of 385 classroom teachers working at private and state schools at the central towns of Çankaya, Keçiören, Altındağ, Sincan, Gölbaşı, and Etimesgut in the province of Ankara. A layered sampling method was used for the study and a specific percentage of classroom teachers were reached from every town. The study data were collected between May 25 and 1 July 2010 using the questionnaires designed to determine the teachers’ sociodemographic characteristics, the level of information they received regarding childhood cancers, their level of knowledge regarding childhood cancers, and their views regarding childhood cancers and children with cancer. The data obtained from the study were transferred to the SPSS 11.5 package software and analyzed using descriptive statistics, percentage evaluation and the chi-square test. Data analysis showed that most of the teachers were female, married and university graduates. No significant relation was found between the sociodemographic characteristics of the teachers and their knowledge level regarding childhood cancers (p>0.05). We found that 89.0% of the teachers did not have a student diagnosed with cancer and 66.8% had not received any training on childhood cancers. The years of employment, educational level and whether there was a family member who had received a diagnosis of cancer did not influence the level of information received on the subject (p>0.05). The percentage of teachers who believed that the children with cancer could lead a normal life once their treatment was over was 76.6% while more than half (67.9%) felt that they would be uncomfortable if there vii were a child with cancer in the classroom. The teachers were found to have inadequate knowledge on this subject. Although 87.6% of the teachers stated that they believed a child with cancer required the school, family and hospital to cooperate regarding his/her adaptation to school and success while 68.6% felt that they would be anxious that the child would suffer a problem while in the classroom. The percentage of teachers who would support a separate training program for children with cancer was 48.9% and 63.1% felt that internalization, keeping to oneself and anger was more common in children with cancer. These results indicate the need for repetition of the study on a larger sample, providing supportive, planned and continuous consultancy services to the teachers and ensuring the active participation of nurses to the training program and consultancy process to be provided to teachers. Keywords: cancer, child, school life, nursing, teacher viii İÇİNDEKİLER Ġç Kapak……………..…………………………………………………………………… Kabul Onay Sayfası……………………………………………………………………... TeĢekkür………………………………………………………………………………….. Özet ve Anahtar kelimeler.........................................………………………………..v Ġngilizce Özet (Abstract ve key words) ...................………………………..…….….vıı Ġçindekiler………………………………….……………………………………..……....ıx Kısaltmalar ve Simgeler………………………………………………………..…….…xı ġekiller Dizini………………………………………………………...……………….....xıı Tablolar Dizini…………………………………………………………………………...xııı 1. GİRİŞ ve AMAÇ…………………………………………………………..………......1 2. GENEL BİLGİLER………………………………………………………………........5 2.1. Çocukluk Çağı Kanserleri Ġle Ġlgili Kuramsal Bilgiler………………………..5 2.1.1. Kanserin Tanımı ve GörülüĢ Sıklığı ………………………...………..........5 2.2. Çocukluk Çağı Kanserleri ve Özellikleri…………………………...…….….. 6 2.2.1.Çocukluk Çağı Kanserlerinin Dünyada ve Ülkemizde Görülme Sıklığı……………………………………………………………………………………....…8 2.2.2.Çocukluk Çağı Kanserlerinde Etiyolojik Faktörler ……………………….11 2.2.3. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Çocuk Üzerine Etkisi…………..........…...12 2.2.4. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Aile Üzerine Etkisi……………………..…18 2.2.5. Kanserli Çocuk,Okul YaĢamı ve HemĢirenin Rolü………………………20 ix 3. GEREÇ VE YÖNTEM……………………………………………………………..…….24 3.1. AraĢtırmanın Tipi………..……………………………………………………..24 3.2. AraĢtırmanın Yeri………………………...………………………...………....24 3.3. AraĢtırmanın Evreni…………………………………………………………..24 3.4 AraĢtırmanın Örneklemi………………………………...…….………………24 3.5. Verilerin Toplanması…………………...………………………………….….26 3.5.1. Veri Toplama Araçları………………………………………….……..…….26 3.5.2. Veri Toplama Aracının Ön Uygulaması..…………….……………….......27 3.5.2. Veri Toplama Aracının Uygulaması..…………….………………............28 3.6. Verilerin Değerlendirilmesi…………………………………………..…….....30 3.7. AraĢtırmanın Etik Yönü………………………………………………............30 3.8.AraĢtırmanın Sınırlılıkları……………………………………………………......30 4. BULGULAR …………………………………………………………………….……….31 5. TARTIŞMA……………………………………………………………………………….45 6. SONUÇ VE ÖNERİLER………………………………………………………………..50 6.1.Sonuçlar……………………………………………...………………………....50 6.2. Öneriler………..………………………………………………………….…....54 7. KAYNAKLAR……………………………………………………………………………56 8. EK 1. ………………………………………………………………………………..........62 9. EK 2. ………………………...…………………………………………………….……..68 10. EK 3. ………………………………………………………………….……………...…69 x KISALTMALAR VE SİMGELER ABD: Amerika BirleĢik Devletleri TPOG: Türk Pediatrik Onkoloji Grubu TPHD: Türk Pediatrik Hematoloji Derneği ICCC: Uluslar Arası Çocukluk Kanserleri Sınıflaması HBV: Hepatit B Virüsü HCV: Hepatit C Virüsü %: Yüzde x : Ortalama Min: Minimum Maks: Maksimum Bkz.: Bakınız vb.: ve benzeri ark.: ArkadaĢları xi ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1 .Amerika BirleĢik Devletleri’nde Çocukluk Çağı Kanserlerinin Dağılımı.………………………………………………………………………….……..……9 Şekil 3.1 Veri toplama formunun uygulanması ve Verilerin Değerlendirilmesi…………………………………………………………………………...29 xii TABLOLAR DİZİNİ Tablo 2.1.Uluslar Arası Çocukluk Çağı Kanser Sınıflaması ……………………………7 Tablo 2.2. Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Pediatrik Tümör Kayıtlar………………………………….……………10 Tablo 3.1. Ġlçelere Göre Öğretmenlerin ve Soru Formu Dolduran Öğretmenlerin Sayısı…………………………………………………………………….…………………..26 Tablo 4.1. Sınıf Öğretmenlerinin Sosyo-Demografik Özellikleri ………………………31 Tablo 4.2. Sınıf Öğretmenlerinin Aile Bireylerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu Ve ĠliĢkili Özellikleri ……………………………….………….………………………….........33 Tablo 4.3. Sınıf Öğretmenlerinin Öğrencilerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu ve ĠliĢkili Özellikleri…………………………………………………………………………….34 Tablo 4.4.Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumu ve Bilgi Kaynakları ………….…………………………………………….….....35 Tablo 4.5. Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Bir Yakını Olup Olmamasına Göre Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı …………….…36 Tablo 4.6. Sınıf Öğretmenlerinin Gelir Düzeyine Göre Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı …………………………………………………37 Tablo 4.7. Sınıf Öğretmenlerin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Düzeyleri………………………………………………………………………………………..…..38 Tablo 4.8. Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ve Kanserli Çocuklara ĠliĢkin GörüĢleri ……………………………………………….………………………….…40 Tablo 4.9. Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Çocukların Okul YaĢamına ĠliĢkin GörüĢleri….................................................................................................................42 Tablo 4.10. Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserleri Ġle Ġlgili Olarak Yapılması Gerekenlere ĠliĢkin GörüĢleri ………………..…………………………………………....44 xiii 1. GĠRĠġ VE AMAÇ Kronik hastalıklar kişide kalıcı yetersizlikler bırakan, yaşam boyu gözlem, kontrol, tedavi ve bakım gerektirebilen durumlardır. Günümüzde tıp disiplinindeki son gelişmelerle çocukluk çağı kronik hastalıklarında yaşam süresi uzamıştır. Yaşam süresinin uzaması ile birlikte hasta çocuk ve ailesi kronik hastalıkların getirdiği psikososyal etkilerle daha uzun süre karşılaşmaktadır. Çocukluk çağı kronik hastalıkları arasında önemli bir yer tutan çocukluk çağı kanserlerinde de yaşam süresinin uzaması nedeniyle psikososyal konulara verilen önem artmıştır (Elçigil, 2007). Kronik hastalıklar çocuğun yaşam şeklinde büyük değişikliklere ve zaman zaman da kayıplara neden olmaktadır. Bu kayıpların başında da sağlık gelmektedir. Kanser gelişmiş ülkelerde olduğu kadar gelişmekte olan ülkelerde de giderek artan ve her yaştaki insanı etkileyen evrensel bir sorundur. Çocuğa kanser tanısının konulması, hastaneye yatması çocuk ve ailesi için stres verici bir durum iken; uzun sürecek, sürekli tedavi ve izlem gerektiren, seyri kötü olabilecek bir hastalığın kabulü çocuk ve aile için zordur. Kanser çoğu zaman ölümcül, çeşitli organ ve fonksiyon kayıpları yaratan ve dayanılmaz ağrılara neden olan bir hastalık olarak algılanmaktadır. Bu özelliklerinin yanında; uzun, tekrarlayan ve yasam kalitesini bozan tedavilerin de etkisiyle hastalığın her aşamasında çocuk ve aile üyeleri fiziksel, psikolojik ve sosyal denge bozukluklarına neden olan krizli dönemler yaşamaktadır (Kurt, 2008). Aile üyelerinin tanıyı öğrenmesi ile çocuk ve ailesi uzun ve yorucu bir tedavi süreci içine girerler. Çocuğun uzun süre hastanede yatması, uygulanan tedavinin yan etkilerinin yarattığı sorunlar, tedavinin olumsuz sonuçlanması, yapılan cerrahi girişimler ya da kanserin terminal döneme doğru ilerlemesi nedeni ile aile üyeleri, bireyden bireye farklılık gösteren korku, kızgınlık, acı çekme ve ümitsizlik duyguları yaşarlar (Toros, 2002;Suzuki, 2003; Matziou, 2008). Kronik hastalıkların tanı ve tedavi döneminde yaşanan kayıplar, remisyon döneminde de çocuk için çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Ancak çocuklarda 1 kayıpların onarımı ve uyumu erişkinlerden daha hızlı olabildiğinden uygun ortam düzenlemesi yapılarak sosyal uyum kısa süre içinde eski durumuna getirilebilir. Bu süreçte çocuklara sosyal ve eğitsel açıdan destek verilmeli, okul ve aile ile işbirliği içinde olmalıdır. Bireysel ve grup özel eğitim desteği ile okul başarısını artırılması, bilişsel davranış tedavi yöntemleri ile sosyal uyumu artırma, uğraşı tedavileri ile benlik değeri ve sosyal girişkenliği sağlayıcı çalışmalar çocuğun uyumunu yeniden kazanması için önerilen girişimler arasındadır ( Kızıler, 2007; Elçigil, 2007). Kronik hastalığı olan çocuk ve ailesi için öncelikle yaşam kalitesini artırmak açısından önemi olan sosyal destek, bireyin kimlik duygusunun korunup güçlenmesini ve kendine güveninin artmasını sağlamaktadır. Okul çağı dönemindeki çocuklara yönelik yapılan birçok çalışmada kanserli çocukların okul yaşamının devam ettirilmesi, okul ile ilişkisinin sürdürülmesi ve öğretmelerin çocuğa sosyal destek sağlamasının çocuğun ve ailesinin kanserin yarattığı sorunlarla baş etmesini kolaylaştırdığı, psikiyatrik belirtilerin görülme sıklığını azalttığı görülmektedir (Sezgin ve ark.,2007;Çavuşoğlu, 2004). Okul ortamı, fiziksel ile sosyal çevresi ile sağlığı doğrudan etkiler. Okul ayrıca sağlık ile ilgili olumlu tutum ve davranışların geliştirilmesine ya da sağlık hizmetlerinin topluca sunulmasına elverişli bir ortam olması nedeniyle sağlık hizmetleri için önemli bir kurumdur (Ceylan,2009). Okul kronik hastalığı olan çocuklar için entelektüel olarak başarılı olabilecekleri, yeteneklerini geliştirebilecekleri ve böylece bozulan fiziksel fonksiyonlarını dengeleyebilecekleri bir yerdir. Ancak hasta çocuğun tedavi, kontrol ya da hastaneye yatma nedeniyle, okul devamsızlığının artması, öğrenme ve düzenli olarak okula gitme fırsatlarını azaltır ve akademik başarısızlığa yol açabilir (McDougal 1997;Çavuşoğlu, 2004). Çocuğun hastalığı nedeniyle sık sık okula ara vermesi, okuldaki başarısını etkileyebileceği için, öğretmenlere de hastalık konusunda bilgi verilmesi gereklidir. Öğretmenler çoğunlukla, ebeveynlerden ve sağlık çalışanlarından kanserli çocuğun durumuna ilişkin yeterli bilgi alamamaktadırlar. Hastalıkla ilgili bilgisi olmayan öğretmenler sınıflarında böyle bir çocuğun olmasından korkabilmekte ve çatışma 2 yaşayabilmektedirler (Lahteenmakia,2002). Bazen de ebeveynler, çocuğa farklı davranılacağı korkusu ile çocuğun hastalığı ile ilgili bilgileri öğretmenlere söylemek istemeyebilirler. Bu durumlarda okul sağlığı hemşiresinin, okul-aile ve çocuk arasında gerekli ilişkinin kurulmasına yardım etmesi önem kazanmaktadır (Çavuşoğlu, 2004;Bulduk,2005). Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki Ulusal Okul Hemşireleri Birliği (NASN) okul sağlığı hemşirelerini; çocukların ve gençlerin entelektüel potansiyellerini kullanarak bireysel yeteneklerini artırmak, fiziksel, sosyal, kişisel ve duygusal büyümelerini olumlu etkilemek için yararlı kararlar alan bireyler olarak tanımlamaktadır (National Association of School Nurses,2009). Okul sağlığı hemşireleri çocuk ve gençlerin sağlık sorunlarının belirlenmesi ve çözümünde kilit insan gücüdür. Okul sağlığı hemşiresi öğrencilerin ve okul personelinin sağlıkla ilgili önceliklerini belirler. Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerini öğretmenler ile birlikte planlar, uygular ve değerlendirir. Multidisipliner ekibin bir üyesi olarak, hekim, sosyal hizmet uzmanı, öğretmen ve diğer uzmanlarla birlikte çalışarak, çocuk ve ailesi için destekleyici tedavi sağlar (Bulduk,2005; Ceylan ve Turan,2009). Okul sağlığı hemşirelerinin yanı sıra kanserli çocuklarla çalışan hemşireler de, öğretmenlere çocuğun durumuna özel ve okuldaki eğitimi ile ilgili gerekli bilgiler vermeli ve onların sorunlarını yanıtlamak için okulla sürekli ilişki halinde olmalıdırlar. Böylece hemşirelik uygulamaları hastaneden sınıfa kadar uzanabilecektir (Çavuşoğlu, 2004). 3 AraĢtırmanın Amacı: Sınıf öğretmenleri okulda çocukla birebir iletişim içindedirler. Okul çağı çocuklarında hastalığın ve tedavinin etkilerini daha çok gözleyebilmekte ve onlara daha fazla zaman ayırabilmektedir. Bu nedenle sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerinin belirlenmesinin, öğretmenlerin kanser tanısı ile izlenen çocuk ve ailenin hastalık ve tedavinin yarattığı sorunlar ile baş etmelerinin güçlendirilmesinde aktif olarak yer almaları konusunda yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Bu araştırma; sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. AraĢtırmanın Soruları Sınıf öğretmenlerinin; 1. Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeyleri nasıldır? 2. Sosyo- ekonomik özellikleri çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeylerini etkilemekte midir? 3. Kanserli bir yakınlarının olup olmama durumu çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeylerini etkilemekte midir? 4. Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeyleri, konu ile ilgili görüşlerini etkilemekte midir? 5. Çocukluk çağı kanserlerinin önemine ilişkin görüşleri nelerdir? 6. Kanserli çocukların sosyal yaşamına ve okul yaşamına ilişkin görüşleri nelerdir? 7. Sınıflarında kanserli çocuk olup olmamasına ilişkin görüşleri nelerdir? 8. Kanserli çocuklara ilişkin duyguları nelerdir? 4 2. GENEL BĠLGĠLER 2.1. ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠ ĠLE ĠLGĠLĠ KURAMSAL BĠLGĠLER 2.1.1. Kanserin Tanımı ve GörülüĢ Sıklığı Kanser, Latincede yengeç anlamına gelen “cancer” sözcüğünden türetilmiştir. Yunanlı hekim Hipokrat, hastalığın başladığı bölgeden diğer organlara yayılmasını gözlemleyerek bu tanımlamayı yapmıştır. Kanser genellikle, sınırsız hücre büyümesi olarak tanımlanmaktadır. Normalde hücreler genlerin kontrolü altında gereksinime göre bölünerek çoğalırlar. Genlerin çeşitli faktörlerin etkisi ile değişime uğrayarak, hücre bölünmesi ve çoğalması sürecinde düzensizlikler oluşturması, kontrolsüz hücre çoğalmasına neden olarak tümörleri oluşturmaktadır. Sınırsız çoğalan kanser hücreleri salgıladıkları proteolitik ve fagositik enzimlerle dokuların sağlıklı hücrelerini eritip, daha fazla çoğalmak için kendilerine yer açarlar. Başlangıçta oluştuğu yerde büyüyen kanser hücresi (birincil kanser), vücudun başka bölgelerine yayılabilmektedir (metastaz). Anormal biçimde çoğalan ve yayılan bu hücreler göç ettikleri yerdeki doku ve organları işgal ederek, onların işlevlerini bozarlar (Philip, 2006). Kanserler köken aldığı doku ya da bölgeye göre sınıflandırılabilir: Karsinom- Epitel dokudan köken alan tümör Sarkom-kas, kemik, kıkırdak, yağ ya da bağ dokusundan köken alan tümör Lösemi- beyaz kan hücreleri ya da onların öncülerinden köken alan tümör Lenfoma- Kemik iliğinden gelişen lenfatik sistemi etkileyen hücrelerin kanseri Miyeloma- antikor yapımından sorumlu (B lenfositler ya da B hücreleri) beyaz kan hücrelerini içeren kanser (Philip, 2006). Hastalık, bireyin günlük yaşamını sürdürmekte kullandığı tüm mekanizmaları, geleceğe yönelik beklentileri, planları, kısacası tüm dengeleri için tehdit oluşturan, stres yaratan bir yaşam olayıdır (Kebudi, 2006). Özellikle son on yılda tıp alanında çok önemli gelişmeler olmasına karşın, oranı gittikçe artan kanser gibi yaşamı tehdit edici ve ölümcül hastalıkların bireyde yarattığı tehdit, herhangi bir organın işlevinin ya da tümüyle yaşamın yitirilmesi anlamını taşımaktadır. 5 Kanser çağımızın en sık görülen sağlık sorunlarından biridir. Gelişmiş ülkelerdeki istatistiklere göre kanserler, ölüme yol açan nedenler arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 2005 yılında tüm dünyada görülen 58 milyon ölümün %13‟ünün (7,6 milyon kişi) kanser nedeni ile olduğunu bildirmiştir. 2015 yılında bu sayının 9 milyona, 2030 yılında ise 11,4 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir (Kızıler , 2007). Kanserden tamamen iyileşme ve kurtulma oranları ve yaşam kalitesi gelişmiş ülkelerde artarken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran gelişmiş ülkelerdeki oranın yarısından öteye gidememektedir. Ülkemizde ise; Devlet İstatistik Enstitüsü‟nün sağlık istatistikleri raporunda toplam ölümler arasında birinci sırayı % 48,3 ile kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının aldığı, ikinci sırada ise % 12,9 (23.775 kişi) ile kanserlerin geldiği görülmektedir (Türk Sağlık İstatistiği, 2005). Bildirilmeyen vakalar göz önüne alındığında bu oranın daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2004). 2.2.ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠ VE ÖZELLĠKLERĠ Erişkin yaş grubuna göre daha az görülmekle birlikte, kanser çocuklarda önde gelen ölüm nedenlerindendir. Ancak çocukluk çağı kanserlerinin tedavisindeki gelişmeler sonucunda, bugün hastalıkların büyük bir kısmında iyileşme sağlanmaktadır. Çocukluk çağı kanserleri çeşitli özellikleriyle yetişkin kanserlerinden farklıdırlar. Öncelikle çocuklarda kanser, yetişkinlere göre daha az görülmekle birlikte ciddi hastalıklar içinde yer alır ve oldukça dramatik etkilere, sonuçlara neden olur (Kurt, 2008). Çocukluk çağı kanserleri, tipleri ya da genel olarak biyolojileri, prognozları ve tedaviye yanıtları yönleriyle de yetişkinlerde görülen kanserlerden ayrılırlar. Örneğin; yetişkinlerde “epitelyal kanserler” sık iken çocuklarda “akut lösemiler” ve “embriyonal tümörler” daha sıktır (Kutluk, 2006). Ayrıca doğum öncesi (prenatal) faktörlerin, 5 yaş altı çocuklarda görülen kanserlerde etkili olduğu da saptanmıştır (Çavdar, 2009). 6 Uluslararası Çocukluk Çağı Kanserleri Sınıflaması (ICCC)‟na göre çocuklarda kanserin 12 tipi vardır (Çavdar, 2009). Tablo 2.1. Uluslar Arası Çocukluk Çağı Kanserleri Sınıflaması 1.Lösemiler 2.Lenfomalar 3.Beyin ve spinal kanal tümörleri 4.Sempatik sistem tümörleri 5.Retinoblastoma 6.Böbrek tümörleri 7.Karaciğer tümörleri 8.Kemik tümörleri 9.Yumuşak doku sarkomları 10.Gonad ve germ hücreli tümörler 11.Epitelyal tümörler 12.Diğer malign neoplasmlar (Steliorova-Foucher, E 2005) Çocukluk çağı kanserlerinin nedenleri, halen birçok bilim adamı tarafından araştırılmaktadır. Kanserlerin bazı türlerinin ailesel geçiş özelliği göstermesi nedeni ile çocukluk çağı kanserlerinde aile öyküsü, yakınmalar kadar önem kazanmaktadır. Genetik köken çocukluklarda erişkinlerden daha belirgindir (Ağaoğlu, 2004). Aile öyküsünde Down sendromu, otoimmün hastalıklar, doğumsal immün yetmezlikler gibi ailesel ve genetik hastalıkların varlığı çocukta kanser riskini artırmaktadır. Bu hastalarda her yeni bulgu ya da her yeni kitle onkolojik hastalıkları düşündürmelidir. Hamilelik döneminde radyasyona ve çeşitli kimyasal ajanlara maruz kalma da çocuklarda kanser görülme olasılığını artırmaktadır. Diğer taraftan, atom bombasına maruz kalanlar, Çernobil gibi nükleer kazalar başta tiroid kanserleri ve lösemiler olmak üzere kanser sıklığını artırmaktadır (Kutluk, 2006). 7 Dünya Sağlık Örgütü tarafından çocukların maruz kaldığı 100‟den fazla kimyasal kanserojen olduğu bildirilmiştir. Bazı virüslerin insanların kromozomlarında bulunan kanser genlerini aktive ettikleri belirtilmektedir. Hem intrauterin dönemde, hem de postnatal dönemde toksik maddelerden etkilenme de etiyolojide önemli rol oynamaktadır (Philip, 2006; Çavdar, 2009). Çocukluk çağında sık görülen kanser türleri oluşum yerlerine göre değişiklik göstermektedir. Çocukluk çağı kanserleri üzerinde yapılan çeşitli çalışmalar, en sık görülen kanser türünün lösemi olduğunu göstermektedir (Wong, 2006). Ülkemizde çocukluk çağında görülen kanserlerin dağılımına ilişkin yapılan çalışmalarda %23 ile ilk sırada olan lösemiyi, %20 ile lenfomaların, %15 ile santral sinir sistemi tümörlerinin izlediğini belirtmiştir (Kutluk, 2006; Türk Pediatrik Onkoloji Grubu, 2006). 2.2.1.Çocukluk Çağı Kanserlerinin Dünyada ve Ülkemizde Görülme Sıklığı Çocuklarda kanser görülme sıklığı 15 yaş altında milyonda 110-150 arasındadır. Her yıl ülkemizde 150,000 civarında erişkin kanser vakası beklenirken, 0-14 yaş grubunda 2,500-3,000 kanser vakasının görülmesi beklenmektedir. Çocuklarda kanser erişkinlere kıyasla çok daha az olup, tüm kanserlerin %0.5‟i 15 yaşından küçük çocuklarda görülmektedir. Bununla birlikte, tedavi başarısının yüksekliği ve çocukların önündeki beklenen yaşam süresinin uzunluğu erken ve etkin tedaviyi, en iyi hizmete erişimi, yaşam kalitesini, psikososyal yaklaşımı daha da önemli hale getirir (Kutluk, 2009). Kanserden ölümlerin %70‟i gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerde meydana gelirken; önlemeye, tanılama çalışmalarına ve kanser tedavisine erişimin kolay olduğu ülkelerde ise; kanser vakalarının oldukça az olduğu bildirilmiştir. Ölüm nedeni olarak enfeksiyonlar ile maliyn tümörler karşılaştırıldığında gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyonlar %15-20, kanserler %1.5-6.5‟lar arasında iken, gelişmiş ülkelerde tam tersine kanserler %13-25 , enfeksiyonlar %2-3.5 arasındadır (Yıldız, 2009). 8 ABD‟de 1-14 yaş grubunda ölüm nedenlerinde birinci sırayı %37.1 ile kazalar, ikinci sırayı ise 12.2 ile kanserler oluşturmaktadır. Ayrıca ABD‟de her yıl 14 yaş altı çocuğa 1/7000 oranında ve yılda ortalama 12 bin yeni kanser tanısı konulmaktadır, diğer bir deyişle 20 yaş altındaki çocuklar ve ergenlerin toplamında ortalama yıllık kanser oranı 15 /100.000‟dir (Philip, 2006). Ülkemizde ise 2002 yılı verilerine göre 114 yaş grubundaki ölüm nedenleri arasında kanser, %7.2 ile 4.sıradadır. Gelişmişlik düzeyi arttıkça, ölüm nedeni olarak kanser ülkemizde de üst sıralara çıkma eğilimdedir (Kutluk, 2006; Philip, 2006). Çocukluk çağı kanserlerinin yıllık insidansı Kıbrıs, İsrail (Yahudi), İsrail (Arap) Mısır, Ürdün, İtalya, İspanya, Fransa ve Türkiye‟de sırası ile milyonda 170, 133.3, 119.9, 130.9, 114.8, 158, 137.9, 135.6, 115.6 olarak bildirilmiştir. İnsidans Avrupa ve ABD‟de (SEER verisi) sırası ile milyonda 131 ve 153.3‟dür. Lenfoproliferatif tümörlerin görülme sıklığı bazı Orta Doğu ve Akdeniz ülkelerinde daha yüksektir. ACCIS (Childhood Cancer İncidence and Survival) projesi 63 Avrupa ülkesinden 1970-1999 yıllarında toplum tabanlı kanser kayıtları yapmıştır ve kanser insidansında %1‟lik artış saptamıştır (Kutluk, 2006; Philip, 2006). ġekil 2.1. Amerika BirleĢik Devletleri’nde Çocukluk Çağı Kanserlerinin Dağılımı 17% 29% 5% 3% 6% 7% 22% 11% lösemi santral sinir sistemi tümörleri lenfoma (HH VE NHL) nöroblastoma Wilm's tümörü radyomsarkom kemik tümörleri diğer tümörler 9 Ülkemizde önceki yıllarda büyük merkezlerden rakamların birleştirilmesi ve Sağlık Bakanlığı kanser kayıtları yoluyla çocukluk çağı kanserlerinin dağılımı hakkında fikir edinilmekte iken, 2002 yılından itibaren Türk Pediatrik Onkoloji Grubunun (TPOG) başlatmış olduğu Pediatrik Tümör Kayıtları önemli bir aşama olmuştur. 2005 yılından itibaren TPOG ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD), çocukluk çağı kanser kayıtlarını birlikte tutmaya başlamıştır. Önümüzdeki yıllarda bu kayıt sistemi, çocukluk kanserlerinin dağılımı ve yaşam hızları konusunda ülkemiz için önemli bir veri tabanı oluşturacaktır (Çavdar, 2009). TPOG ve TPHD‟nin kayıtlarına göre, lenfomalar santral sinir sistem tümörlerinden %5 kadar daha sık görülmekle birlikte, bu veriler sadece pediatrik hematoloji ve onkoloji merkezlerinden toplandığından bu farkın daha az olduğu ya da santral sinir sistemi tümörlerinin daha sık görüldüğüne dair önümüzdeki yılların verileri önem kazanmaktadır (Çavdar, 2009). Tablo 2.2. Türk Pediatrik Onkoloji Grubu ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği Pediatrik Tümör Kayıtları, 2002-2006, Tanı Gruplarının Dağılımı Histopatolojik Tanı Lösemi Lenfoma Ve RES SSS Ve İntrakranial/İntraspinal Tümörler Sempatik Sinir Sistemi Tümörleri Yumuşak Doku Sarkomları Böbrek Tümörleri Maliyn Kemik Tümörleri Germ Hücreli Ve Diğer Gonadal Tümörler Retinoblastom Karsinomlar Ve Diğer Epitelyal Tümörler Karaciğer Tümörleri Diğer Spesifiye Edilmemiş Malign Tümörler Langerhans hücreli tümörler Toplam Sayı 1769 1513 1129 593 499 463 460 365 % 23.05 19,72 14.71 7.73 6.50 6.03 6.00 4.76 297 231 114 138 3.87 3.01 1.49 1.80 102 7673 1.33 100,00 RES: Retiküloendotelyal sistem; SSS: Santral Sinir Sistemi 10 Çocukluk çağı kanserlerinde yaşam hızları 1970‟lerden itibaren önemli düzeyde iyileşmeye başlamış ve %80‟lere ulaşmıştır. Bununla birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çocuk kanserlerinin yaşam hızlarında belirgin farklılıklar bildirilmektedir. Ülkemizde TPOG ile TPHD‟nin verilerine göre 5 yıllık yaşam hızı %64 olarak bildirilmiştir. ABD‟nde ise 5 yıllık yaşam hızı %75‟tir (Philip A.P 2006). Aradaki farkın giderilmesi için ülke çapında planlamalara gereksinim vardır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler için; bilgi ve kaynakların paylaşımı, teknoloji transferi ve tam kapsamlı onkoloji hizmetleri, yaşam hızlarının iyileştirilmesinde ve yaşam kalitesinin artırılmasında stratejik önemi olan konulardır. Onkolojinin farklı disiplinleri arasındaki işbirliği bu amaçlara ulaşmada büyük katkılar sağlayacaktır (Kutluk, 2006; Çavdar, 2009). 2.2.2.Çocukluk Çağı Kanserlerinde Etiyolojik Faktörler Çocukluk çağı kanserlerinin epidemiyolojisine ve tedavi şekillerine yönelik bir çok çalışma bulunmasına karşın, günümüzde çocukluk çağı kanserlerinin nedeni hala tam olarak bilinmemektedir. Kanser nedeni ile ilgili çeşitli hipotezler olmakla birlikte üzerinde en çok durulan teori, bazı genetik değişikliklerde düzenlenemeyen hücre çoğalmasıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar hücrelerde kontrolsüz çoğalmaya neden olarak tümör oluşumunu aktive eden genlerin varlığını göstermiştir. Genetik yatkınlık, etiyolojinin %10-15 „inden sorumludur (Bunin, 2003;Plon, 2005). Ebstein-Barr virüsünün (EBV) ve Humanimmunodeficiency virusunun (HIV) Hodgkin hastalığında ve Burkitt Lenfoma hastalığı olan çocukların çoğunda patogenezde yer aldığı bulunmuştur. Kanserin nedenine ilişkin bilgiler yetersiz olmakla birlikte bazı risk faktörlerinin çocuklarda belirli kanser tiplerinde artışa neden olduğu düşünülmektedir. Çocukluk kanserlerinde görülen bazı etyolojik faktörler şöyle özetlenebilir. (Bunin, 2003;Tomlinson, 2005). Erişkinlerde karsinojenik olarak tanımlanmış olan bazı çevresel ajanlardan özellikle iyonize radyasyonun çocuklardaki kanserlerle de ilişkili olduğu belirlenmiştir. Düşük dozlarda radyasyonun tiroid kanseri ve lösemiye neden olduğu bilinmektedir. 11 Bazı doğumsal/kalıtsal bozukluklar ve hastalıklar, Bağışıklık yetersizliği sendromları Çeşitli virüs enfeksiyonları (HIV, EBV, HBV, HCV gibi), Radyasyona maruz kalma, Bazı kimyasal maddelere maruz kalma (benzen, pestisidler gibi) Hamilelikte kullanılan bazı ilaçlar(DES) Ailesel kanser sendromları (Kebudi, 2006;Çavdar, 2009). 2.2.3. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Çocuk Üzerine Etkileri Çocuk için hasta olma, anlaşılması güç bir deneyimdir. Kronik hastalığın çocuk ve ailesi üzerindeki psikolojik etkileri; hastalığın şiddeti, oluşturduğu fonksiyonel kısıtlılık ve tedavi yöntemlerinden etkilenmektedir (Çavuşoğlu, 2004). Ayrıca hastalık öncesi çocuğun uyumu ve kişilik özellikleri, ailenin hastalığa yaklaşımı ve çocukla ilişkisi, çocuğun tanı, tedavi ve bakım sorumluluğunu alan personelin aile ile kurduğu ilişki ve yaşanan ruhsal sorunlar çocuğun hastalığa ve tedaviye uyumunda önemli rol oynar ( Charlton,1991; Sezgin, 2007). Kanser gibi kronik hastalıklarda hastalık yaşamın bir parçası haline gelir ve çocuk onunla birlikte yaşamayı öğrenmek durumunda kalır. Kanser tanısı konulmuş olan çocuklar ve ebeveynleri; yaşadıkları karmaşık duygular, tekrarlayan invaziv tedavi protokollerinin etkileri, gittikçe artan duygusal ve fiziksel yük, değişen rutinler, roller, ilişkiler ve sorumluluklar gibi birçok değişikliğe katlanmak zorunda kalırlar. Kanserli çocuklar üzerinde yapılan çeşitli çalışmalarda, hastalığın komplikasyonları sıklaşıp uzadıkça, hastalık ilerledikçe ölümle ilgili korku ve kaygıların arttığı, kanser ve tedavisinin bulgularının yarattığı stres ve bu bulgularla başa çıkmadaki yetersizliğin çaresizlik duygularını artırdığı belirtilmektedir ( Alparslan, 2003; Kurt, 2008; Lightfoot, 2004) . 12 Bilişsel gelişim özelliklerine göre çocukların hastalığa verdikleri tepkiler farklı olmasına karşın, kanserin kendisinin ve tedavisinin getirdiği komplikasyonlar ve yan etkiler her yaş grubu için travmatiktir. Genel olarak tüm yaş gruplarında çocuk ve adölesanın hastalığa verdiği tepkiyi etkileyen faktörler şunlardır: Çocuğun duygusal ve bilişsel gelişim süreci Çocuğun hastalıktan önceki kişilik özellikleri ve önceki uyum yeteneği Ayrılıklara gösterdiği psikolojik tepkiler Hastalığın ve sakatlığın ciddiyeti Hastalığın çocuk ve ailesi için taşıdığı anlam Ebeveyn-çocuk ilişkisinin kalitesi Sosyal destek sistemlerinin bulunup bulunmaması Hastalığın çocuğun fiziksel, psikolojik işlevlerine getirdiği kısıtlamalar (Ağaoğlu ve ark., 1999; Çavuşoğlu,2004;Er, 2006; Erdoğan, 2008) Çocuğun hastalığa ve tedaviye uyumunun artırılması gelişimsel dönemlerin bilinmesini gerektirir. Etkili destek ve yardım yalnızca çocuğun duygularının anlaşılması ile değil, aynı zamanda hasta olma ile ilgili inanışlarının anlaşılması ile verilebilir (Erdoğan, 2008). Sağlık ekibi üyeleri arasında, hastalarla en fazla birlikte olan ekip üyesini oluşturan hemşirelerin çocuklara ve ailelere yönelik bakımı planlarken, uygularken ve değerlendirirken çocuğun hastalığa verdiği tepkilerin yanısıra çocukların içinde bulundukları gelişimsel dönemin özelliklerini de göz önünde bulundurmaları gereklidir (Çavuşoğlu,2004;Donohue‟O.T ve Tolle, 2009). Bebeklik Dönemi: Bebekler için, hastaneye yatış ve tedavi prosedürleri sırasında yaşadıkları zorlanmalar önemlidir. Bu dönemde bebek anneden ayrılmaktan ve tıbbi işlemlerden korkar. Ayrılık ve invaziv işlemler korku ve kaygılarını daha da artırabilir (Sezgin, 2007). Özellikle kişiyi tanıma ve belleğin gelişmeye başladığı yedinci aydan itibaren bebek için yeni çevre ve alışkın olmadığı yeni kişiler 13 kadar fizik muayene, kan alma, enjeksiyon gibi uygulamalar korkutucudur (Çavuşoğlu,2004) Bebeklik döneminde kendini güvende hissetme duygusu önem taşır Bebeğin, rutinlerinin sürdürülmesi, kucaklama, dokunma ve müzik yardımı ile yatışması ve sakinleşmesi sağlanabilir. Tüm tanı ve tedavi işlemleri boyunca ailenin bebeğin yanında olması, oyuncaklar ya da renkli objeler kullanarak dikkatinin başka yöne çekilmesi, eğlenceli ve iyi aydınlatılmış bir hastane ortamı yaratılması, oyun için uygun ortam sağlanması, hem bebek, hem de aile için hastaneye yatma deneyimi ile baş etmede yardımcı olmaktadır (Chao ve ark.,2003;Çavuşoğlu, 2004). Ayrıca ebeveynlerin bebek ile birlikte olamadığı zamanlar için ninniler, masallar ve hikâyeler kaydedilip dinletilerek bebeklerin ayrılık anksiyetesi yaşaması önlenebilir ( Kızıler, 2007). Ebeveynler de bebeğin hasta olması ve hastanede yatması sürecinde yoğun duygusal tepkiler verebilirler. Özellikle çocuk yetiştirme konusunda deneyimleri az olan ebeveynler bebeğin normal davranışları ile hastalık dönemindeki davranışlarını birbirinden ayırma güçlüğü yaşayabilirler. Bazı durumlarda görülen suçluluk, korku ve hastalığın ortaya çıkardığı inançsızlık, ebeveyn – çocuk ilişkisine zarar verecek kronik disfonksiyona yol açabilir (Çavuşoğlu, 1997; Erdoğan ve ark. , 2008). Okul Öncesi Dönem: Okul öncesi dönemdeki çocuk için otonomi duygusunun gelişmesi önem taşır. Hastalık ve tekrarlayan hastaneye yatışlar, çocuğun aktivitelerine sınırlamalar getirir ve yeni sosyalleşme deneyimleri gerektirir. Bu dönemde çocuklar olayların nedeni konusunda mantık dışı düşüncelere sahiptir ve ben merkezlidirler. Bu nedenle de, hastalığın yanlış yapma ve cezalandırma ile ilgili olduğunu düşünebilirler (Sezgin, 2007). Hastalık ve hastanede yatma ile ilgili deneyimleri olmayan okul öncesi dönemdeki çocuğun, hastane ve hastalığa uyumu zordur. Eğer hastalığı ile ilgili olarak anlayabileceği bir dille açıklamada bulunulmazsa çocuk yaşadığı hastalık 14 belirtilerini, kendi hayalleri ve korkularıyla anlamaya çalışır. Çocukta, hastalığın yol açtığı çeşitli bedensel rahatsızlıklarla, aileden ayrılmanın ve hastanede yeni bir yaşamla karsılaşmanın yarattığı tepkileri birbirinden ayırt etmek oldukça zordur. Bu yaş çocuklarının anneleriyle birlikte kalması ve bakıma katılmalarına olanak verilmesi, ileride ortaya çıkabilecek ruhsal sorunları önleme açısından önemli ve gereklidir (Çavuşoğlu,2004; Sezgin, 2007) Ebeveynler, hastalığın alevlenmesini ve relapsı önleyebileceklerini düşünerek çocuklarının aktivitelerini kısıtlama yoluna gidebilirler. Bunun sonucunda da çocuklar korkak, pasif ve ebeveynlerine bağımlı hale gelirler. Bu bağımlılığın artmasıyla çocuklar ebeveynlerine karşı öfke duymaya başlayabilirler (Alparslan, 2003). Okul öncesi dönemdeki çocuğa girişimler hakkında bilgi verilerek ve verilen bilgileri anlama düzeyi kontrol edilerek hastane deneyimlerinin daha az travmatik bir yaşantı olması sağlanabilir (Çavuşoğlu,2004;Erdoğan,2008). Çocuğun sorularını geçiştirmek yerine mantıklı yanıtlar verilmeli, testler ve tedavi prosedürleri sırasındaki iyi davranışları ödüllendirilmelidir. Kızgınlık ve öfke durumunda konuşmak, resim çizdirmek, enerjisini harcaması için yastıklara vurmasını sağlamak gibi kabul edilebilir davranışları öğretmek, çocuğun bu duyguları ile baş etmesini kolaylaştırmaktadır (Sezgin, 2007). Okul Dönemi: Bu dönem, nedenlerin düşünülmeye başladığı dönemdir. Okul çağı çocuğu, ölümcül hastalığın ve prognozun önemini anlayabilir. Aileden ayrılma, bilinmeyen hastane ortamında bulunma ise cezalandırılma anlamını taşır. Aileden ayrılık, tanımadıkları bir çevre, terk edilme korkusu, vücut bütünlüğünün tehdit edilmesi okul çağı çocukları için çok önemli kaygılardır (Elçigil, 2007). Bu yaştaki çocuklar ölümcül bir hastalığa yakalanmanın haksızlık olduğunu düşünürler ve öfke duyabilirler. Okul çağı çocukları duygusal yönden olgunlaşmamış oldukları için, öleceklerini anladıkları zaman kendi duyguları ile baş etmede güçlük yaşayabilirler. Bir gün pasif bir şekilde içe kapanırken ertesi gün aşırı tepki 15 gösterebilirler Normal koşullarda bu dönemdeki çocuklar için en önemli aktivite okuldur. Okul aileden bağımsızlığı, yeni ilişkiler kurmayı, akademik beceriler elde etmeyi ifade eder (Elçigil, 2007). Kennedy ve arkadaşları (2004) hastaneye yatırılan çocukların davranışsal, duygusal ve aile fonksiyonlarını inceledikleri çalışmalarında, çocukların hastaneye yatma nedeni ile okula devam edememelerinin onlarda büyük bir stres yarattığını ve kanser tedavisinin yan etkileri nedeni ile kendilerini akranlarından farklı hissettiklerini, akranları tarafından reddedilme korkusu yaşadıklarını belirlemişlerdir. Okul çağı çocukları çok çabuk suçluluk duyarlar ve hasta olmayı da çoğu kez “cezalandırma” gibi algılarlar. Sonuçta, hissettikleri huzursuzluk, çaresizlik duyguları karşısında bazı bilinç dışı baş etme mekanizmaları ile sıkıntıdan kaçıp kurtulmaya çalışırlar. Regresyon (geri dönme), çocuğun bilinçsizce başvurduğu bir savunma mekanizmasıdır. Hasta çocuk, kendisine önceki yıllarda rahatlık-doyum vermiş olan o eski bebeklik dönemlerinin özelliklerini yeniden gösterir. Bir diğer savunma mekanizması inkârdır. Çocuklar hissettikleri çaresizlik, huzursuzluk duygularından kaçıp kurtulmak için farkında olmadan gerçeği inkâra kalkışırlar (Çavuşoğlu, 2004). Kronik ve ölümcül hastalıklarla karşı karşıya kalan çocuklarda tıbbi tedavinin yanı sıra psikososyal yardımın da önemi bilinmektedir. Çocuğun öğretmeninin ve okul arkadaşlarının ziyareti sağlanarak okula devam edememesinden kaynaklanan anksiyetenin azaltılması sağlanabilir (Eisier, 1993) Okul çağı çocukları hastalık boyunca özellikle ebeveynden aldıkları geri bildirimlere karşı hassastırlar. Ailenin ve kardeşlerin ziyaretinin sağlanması bu yaş dönemi için de önemli olmaktadır. Bu yaş grubundaki çocuklar tıbbi uygulamalar hakkında da bilgi edinmek isterler. Hastalıktan, yapılan tedaviden ve hastalığın vücutlarına vereceği zarardan korkarlar. Bu nedenle çocuğun sağlık ekibine sorular sormasını desteklemek, tanı ve tedavi planı hakkında çocuğa anlayacağı açıklamalar yapmak önemlidir. Çocuk mümkün olduğunca hastalık ve tedavisi ile ilgili kararlara katılması yönünde desteklenmelidir. Üzüntü, öfke ve utanç gibi duyguların normal olduğu belirtilmeli ve duygularını ifade etmesi sağlanmalıdır ( Çavuşoğlu, 2004;Erdoğan, 2008). 16 Adölesan Dönemi: Adölesanlar için hastalığın kendisi temel bir sorun olup, bağımsızlığın kaybolması, arkadaş ilişkilerinin bozulması, cinsel gelişimlerinin etkilenmesi, gelecekle ilgili planların bozulması olarak algılanır. Bunun yanı sıra kemoterapinin saç kaybı, kilo değişimleri, cilt renginde kararmalar gibi yan etkileri, tedavi nedeniyle pubertede gecikme ve infertilite ile ilgili kaygılar, bu dönemde görülen psikolojik problemlerin kaynağıdır. Toros ve ark.(2002) yapmış oldukları çalışmada kronik hastalığı olan ergenlerin %10'unda sosyal geri çekilme, saldırganlık gibi davranış problemleri yaşandığını, depresyon ve anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve kronik hastalığı olmayanlara göre 1,5 kat daha sık ruhsal bozukluk görüldüğünü belirtmişlerdir. Boekaerts ve Roder (1999) ise; kronik hastalığı olan adölesanların okul başarısında, kendine güvenlerinde ve stres düzeylerinde sağlıklı çocuklara göre farklılık bulunmadığını, ancak depresyon, sosyal geri çekilme gibi ruhsal problemlerin daha sık görüldüğünü bildirmişlerdir. Yeh‟in (2002) kanser tanısı almış adölesanların yaşam deneyimleri ile ilgili çalışmasında; kanserli adölesanların yaşamlarını etkileyen fiziksel, psikolojik ve sosyal problemler nedeni ile akranlarına oranla daha fazla risk altında oldukları bulunmuştur. Bauld ve ark.(1998) adölesanlarda görülen kanserlerin psikososyal etkilerini araştırdıkları çalışmalarında adölesanların bedenlerindeki fiziksel değişimlerin, akranlarından uzak kalma ve akran ilişkilerinin etkilenmesinin, bağımsızlığını kaybetme riskinin ve gelecekle ilgili belirsizliklerin en büyük stres kaynağı olduğunu belirtmişlerdir. Whyte ve Smith (1997) kanserin adölesanlar üzerindeki etkilerini araştırdıkları çalışmalarında ise belirgin ya da gizli olan herhangi bir deformite ya da kusurun kendinden utanma ve iğrenmeye neden olduğunu bildirmişlerdir. Bağımsızlığını kazanma sürecinde olan adölesan hastaların tanı ve tedavi işlemleri hakkındaki tüm tartışmalara ortak edilmesi, bağımsızlığını kaybetme kaygısını daha az yaşamasını sağlayabilir. Ayrıca mümkün olduğunca tanı ile ilgili 17 olarak arkadaşları ile konuşması konusunda cesaretlendirilmesi ve kardeşlerin ya da arkadaşların ziyareti için uygun zaman planlanması önemlidir (Eisier, 1993). 2.2.4. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Aile Üzerine Etkileri Kanser tanı ve tedavisi, büyüme-gelişme sürecinde bağımlı bir birey olan çocuğu olduğu kadar ailesini de etkilemekte, aile üyelerinin günlük düzenlerini, rutinlerini ve yaşam aktivitelerini bozmaktadır (Kızıler E 2007). Kanserli çocuğu olan aileler için, çocuk yoğun bir endişe kaynağı olmaktadır. Bu kaygı ve endişe düzeyi, hastalığın aşamasına (tanı-tedavi, remisyon, relaps), ailenin parasal olanaklarına ve çevrenin ne ölçüde destek olduğuna bağlı olarak değişmektedir (Erdem ve Çavuşoğlu,2006). Kanserli çocukların ailelerinde sıklıkla hasta çocuğa bakım vermek için ebeveynlerden biri işinden ayrılmak zorunda kalmaktadır. İş kaybı ailenin ekonomik durumunu olumsuz etkilerken, çocuğun tedavisi ve bakımı için yapılan tıbbi ve diğer harcamalar ailelerin yaşadığı ekonomik sıkıntıyı daha da artırmaktadır. Erdem‟in (2006) yaptığı bir çalışmada, kanserli çocuğu olan ebeveynlerin çoğunun (%72) hastalık nedeniyle maddi sıkıntı yaşadığı, baş etmek için sıklıkla akrabalardan destek aldıkları belirlenmiştir. Ekonomik sıkıntıya ek olarak, hastalığa bağlı fiziksel, duygusal ve sosyal stresler de aile üyelerini etkilemektedir (Er,2006). Yapılan çalışmalar çocuğun hastanede ve evde sürekli bakımının, ailede sosyal izolasyon, yalnızlık, evlilik ilişkilerinde gerginlik, anne babanın diğer çocuklara ayırdığı zamanın azalması gibi psikososyal sorunlara neden olduğunu göstermektedir. Ayrıca anne-babaların bu kadar emek ve zaman harcadıktan sonra çocuğu kaybetmekten ve ileride neler olacağından korktukları da belirlenmiştir (Helseth ve Ulfsæt, 2005; Kızıler, 2007). 18 Konu ile ilgili çalışmalarda, hastalık süresince annelerin çocuğun bakımına daha çok katıldığı, çalışan annelerin işlerini bırakmak zorunda kaldıkları, eğlence ve sosyal etkinliklere katılamadıkları, kendilerine yeterince zaman ayıramadıkları ve seyahat özgürlüklerinin kısıtlandığı saptanmış ve bu annelerin anksiyete ve depresyon düzeyleri yüksek bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmalarda babaların ekonomik sıkıntı yaşadıkları, çalışıyor olmaları nedeniyle tanı ve tedavi sürecinde daha az yardımcı oldukları belirlenmiştir (Chao ve ark, 2003). Hastalık ilerledikçe, başlangıçta kendi fiziksel ve psikososyal gereksinimlerini karşılayabilen çocuklar, hastalık ve tedaviye bağlı sorunlar arttıkça bu gereksinimlerinin karşılanmasında anne-babalarına daha çok bağımlı olmaktadırlar. Özellikle hastalık ve tedaviye bağlı yaşanan halsizlik, yorgunluk, bulantı-kusma, iştahsızlık gibi sorunlar çocukların kendi gereksinimlerini karşılamada güçlükler yaşamalarına neden olabilmektedir (Matziou ve ark, ebeveynlerin stresi daha da artmakta, baş etme 2008). Bu dönemde ve uyum güçlükleri yaşayabilmektedirler. Toros ve arkadaşlarının (2002) yaptığı çalışmada kanserli çocuğa sahip olan annelerin depreson ve stres düzeylerinin, diğer kronik hastalığı olan çocukların annelerinden yüksek olduğu bulunmuştur. Sağlıklı uyum için ebeveynlerin stresle baş etme yöntemlerini bilmeye ve uygulamaya gereksinimleri vardır (Er,2006;Erdem,2006). Günümüzde kronik hastalığı olan çocuğun bakımında ve hemşirelik uygulamalarında aile önemli yer tutmakta ve primer bakım ünitesi olarak ele alınmaktadır. Çocuk hemşireliği için temel olan aile merkezli bakım; hasta çocuğun olduğu kadar ebeveynlerin gereksinimlerine de duyarlılık gösterilmesini ve bakımın her aşamasına dahil edilmelerini gerektirir (Çavuşoğlu,2004;Philip, 2006). Kanserli çocukların ebeveynleri ile en fazla birlikte olan sağlık ekibi üyesini oluşturan hemşirenin, ebeveynlerin yaşadığı olumsuz duygular ile etkili bir şekilde baş etmesine yardım etmek için, kronik hastalığa tepkilerine ve bunun sonuçlarına yönelmeleri önem kazanmaktadır. Alparslan‟ın (2003) yapmış olduğu araştırmada, onkolojik ya da hematolojik sorunu olan çocukların annelerinin hemşireden aldıkları desteğe bağlı olarak kaygı düzeylerinin önemli derecede azaldığı saptanmıştır. Hemşireler; hastalık sürecinde ve tedavi bittikten sonra ailenin güçlü ve zayıf 19 yönlerini, ailedeki her bir üyenin oynadığı rolü, iletişim şekillerini, çocuğun gelişimsel düzeyini ve toplumsal kaynakları değerlendirerek uzun süreli, kapsamlı ve aile merkezli bakımın verilmesini sağlayabilirler ( Alparslan, 2003). 2.2.5. Kanserli Çocuk, Okul YaĢamı ve HemĢirenin Rolü Hemşire sağlığı destekleme, sorunları erken tanıma ve önlemede lider olarak rol alabilecek bir sağlık profesyonelidir. Hemşirenin temel amacı; çocukta ortaya çıkan sorunlara yönelik, içinde bulunduğu gelişimsel dönemi de dikkate alarak bakım vermenin yanı sıra, çocuk ve ailesinin uygun baş etme yöntemlerini öğrenmelerine, mutlu, sağlıklı ve uyumlu yaşam sürdürmelerine yardım etmektir (Alparslan,2003). Kanser tanısının konulması, çocuk ve ailesi için travmatik bir deneyimdir (Kebudi, 2006). Hastalık uzun süreli olduğu zaman çocukluk döneminin normal büyüme ve gelişme krizleri ile birleşerek hem çocuğu hem de aileyi olumsuz yönde etkilemektedir. Kanserli çocuk, hastalığa bağlı farklılıkları nedeniyle akranlarının göstereceği tepkiler konusunda kaygılıdır. Hastalığa bağlı fiziksel yetersizlikler, çocuğun başarılı olma ve rekabet etme yeteneğini büyük ölçüde kısıtlar. Çocuğun akademik faaliyetlerinde akran grubundaki diğer çocuklar gibi başarılı olamaması, düşük benlik saygısına, reddedilme ve aşağılık duygularına neden olur (Erermiş,2006). Kanserli çocuğun bakımının yönetiminde hemşirenin rolü çocukta var olan bulguların belirlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılması ile bağlantılıdır. Tedavinin neden olduğu yan etkilerin etkin şekilde yönetilmesi ve azaltılması çocuğun normal yaşantısına dönüşünü hızlandıracaktır (Aslan ve ark, 2006). Kanserli çocuğun normal yaşamına dönmesine katkı veren en önemli durumlardan biri de, okula devamının sürdürülmesidir (Eisier,1991). Okul, kanserli çocuklar için entelektüel olarak başarılı olabilecekleri, yeteneklerini geliştirebilecekleri ve böylece bozulan fiziksel ve bilişsel fonksiyonlarını dengeleyebilecekleri bir kurumdur. Okul günlük yaşamın bir parçası olarak 20 görülmekte ve okula dönmek çocuğun normal olduğunun göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Aslında “okula gidebilir” mesajı çocuk ve ailesi için “çocuğun bir geleceği var” anlamına gelmektedir. Diğer yandan çocuk fiziksel, bilişsel ve psikososyal sorunları nedeniyle okula gitmek istemeyebilir. Bu sorunlar uygun şekilde çözümlenmezse çocukta kendine güvensizlik ve benlik saygısında azalma görülebilir (Eiser ve ark. ,2000; Lähteenmäki 2002;Suzuki ve ark., ,2003). Okul, çocuğun yaşamındaki ilk toplumsal kurumdur. Çocuk, okula başlamakla yeni bir yaşama başlamıştır. Yaşamında gerekli olan değerleri ve bilgileri, topluma uyum sağlaması için gerekli sosyal becerileri okulda kazanır. Yetişkinlerin güçlü ve söz sahibi olduğu dünyaya çocukların başarılı bir şekilde uyum sağlamasına ve yakın ilişkiler kurmasında olumlu bir okul deneyiminin etkili olduğu bilinmektedir (Elçigil, 2007) Kanserli çocuklar gerek hastalık süreci boyunca, gerekse sonrasında okul yaşantısı ile ilgili çeşitli sorunlar yaşayabilmektedirler (Eiser ve ark., 2000; Lähteenmäki , 2002;Upton ve ark., 2006). Kanserli çocuk, sağlık durumu ve tedavisi izin verdiğinde okula dönebilir. Ancak ağrı ve acı veren birçok işlemin yapıldığı hastaneden çıkıp okula dönmek çocuğu rahatlatabildiği gibi sıkıntıya da sokabilir (Lähteenmäki, 2002). Konu ile ilgili yapılmış olan çalışmalar kanserli çocukların çoğunun, tedavi bittikten sonra uzun süreli devamsızlığa bağlı öğrenme güçlüklerinin ve okul başarısızlıklarının olabildiğini, öğretmenleri ve akranları ile çatışmalar yaşadıklarını göstermektedir (Ross ve ark., 1982; Chekryn , 1987; Wodrich ve ark., 2002). Okul sağlığı hemşiresi öğrenmeyi etkileyen sağlıkla ilgili engelleri belirlemede, çocukların sağlık problemleriyle baş etmelerinde ve okul çağında ve yetişkin döneminde sağlıklı olabilmeleri için onlara yardım etmede çok önemli bir konumdadır. Okul sağlığı hemşiresi bakım verici, değişim ajanı, eğiticilik ve yöneticilik gibi rollerini kullanarak okul sağlığının gelişmesine katkıda bulunabilmektedir (Güler,2004). 21 Pek çok ülkede okul sağlığı hizmetleri genel sağlık hizmetlerinden farklı düşünülmeyerek okul sağlığı hemşireleri ve öğretmen-ebeveyn işbirliği ile yürütülmekte, çocuklarda sağlık sorunları erken dönemde belirlenerek önlem alınmakta ve koruyucu bakım sağlanabilmektedir (National Association of School Nurses,2001). Türkiye‟de, 1949 yılında toplanan Milli Eğitim Şurası‟nda çocuklardaki sağlık sorunları ele alınmış, ilk kez okul sağlığı hemşireliğinden söz edilmiş, ancak okul sağlığı hemşireliği yalnızca reviri olan yatılı okullar için düşünülmüştür. Günümüzde ise özel okulların sayısının hızla artması ve velilerin de baskısıyla özel okullarda hemşirelerin yer aldığı görülmektedir (Ceylan ve Turan,2009). Kamu okullarının çoğunda hemşire ve hekim yoktur; acil durumlarda öğrencilerin sağlık gereksinimi okuldaki ecza dolabından karşılanmaktadır. Sağlıkla ilgili konular müfredat programı kapsamında bütüncül bir anlayıştan uzak, dağınık ve sınırlı şekilde yer almaktadır (Çağlayaner ve Gönenli 1998). Okulda çalışacak sağlık profesyonellerini yetiştirmeye yönelik eğitim programları da yoktur ya da yetersizdir. Okullarda çalışan sınırlı sayıdaki hemşirenin konuya özel eğitimleri bulunmamaktadır (Bulduk ve Pek,2005). Kanserli çocukların okul sorunlarının ele alınmasında öğretmen-sağlık ekibi ve aile işbirliği önem kazanmaktadır (Upton ve ark., 2006). Chekryn ve arkadaşlarının (1987) yaptıkları bir çalışmada çocuğun okula dönmesiyle birlikte, öğretmenlerin kanserli çocukların okul yaşantısı ve başarısı ile ilgili ikilem ve çatışma yaşadıkları ve çocukluk çağı kanserlerine ilişkin danışmanlık gereksinimlerinin olduğu vurgulanmıştır. Aynı çalışmada bilgi gereksiniminin en çok tedavinin yan etkileri, prognoz, kanserin uzun dönem psiko-sosyal etkileri ve çocukların akranları ile nasıl iletişim kuracakları konusunda olduğu belirtilmiştir. 22 Sınıf öğretmenleri okulda çocukla birebir iletişim içindedirler. Bu nedenle onların çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak bilgilendirilmeleri çocuğun ve ailenin yaşayabilecekleri sorunlar ile baş etmelerini kolaylaştıracaktır. Ancak öğretmenlerin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi ve görüşleri yetersizdir. Yerel il sağlık müdürlükleri tarafından kanser haftası boyunca birinci basamak sağlık hizmetleri kapsamında kanser konusunda eğitimler verilmekte olup konuya yönelik yapılan eğitimler sınırlıdır. Kanserli çocukların okul yaşantısı ile ilgili yaşadıkları sorunların çözümünde hemşire önemli bir rol üstlenmektedir. Okul ile çocuğun tedavi ve bakımında yer alan sağlık profesyonellerinin yapacakları işbirliği kapsamında hemşire çocuğun durumu, görülebilecek fiziksel ve psikososyal sorunlar ve ne yapmaları gerektiği konularında öğretmenlerine ve okul yöneticilerine bilgi vermelidir. Çocuk için gerekiyorsa kuralların ne kadar esnetilebileceği konuşulmalıdır. Kanserli çocukların sosyal ve okul hayatına ilişkin eğitim programları oluşturulmalıdır. Hemşire ebeveynlerle de sürekli iletişim içinde olmalı, ebeveynleri okulla iletişimlerini sürdürmeleri konusunda cesaretlendirmeli ve yardımcı olmalıdır (Elçigil, 2007; Ross ve ark. ,1982). Okuldaki diğer çocukların velileri ve çocukların da çocukluk çağı kanserleri konusunda bilgilendirilmeleri ile kanserli çocuklara yönelik farklı ve istenmeyen tutumların geliştirilmesi önlenebilir. 23 3.GEREÇ VE YÖNTEM 3.1.AraĢtırmanın Tipi Araştırma, sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmış tanımlayıcı türde bir araştırmadır. 3.2.AraĢtırmanın Yeri Araştırma Ankara ili Çankaya, Mamak, Yenimahalle, Altındağ, Keçiören, Etimesgut, Sincan ve Gölbaşı ilçelerindeki toplam 562 devlet ve 59 özel ilköğretim okulunda yürütülmüştür. 3.3.AraĢtırmanın Evreni Araştırmanın evrenini Ankara ili Çankaya (104 okul), Mamak (91okul),Yenimahalle (80 okul), Altındağ (76 okul), Keçiören (88 okul), Etimesgut (39 okul), Sincan (53 okul) ve Gölbaşı (31 okul ) ilçelerindeki toplam 562 devlet ve 59 özel ilköğretim okulunda görev yapmakta olan 12.137 sınıf öğretmeni oluşturmuştur. 3.4. AraĢtırmanın Örneklemi Araştırmada örneklem büyüklüğünü belirlemek için evren hacmi belli olan örneklem hesaplaması formülü kullanılarak tabakalı örneklem yönteminden yararlanılmıştır. N=z21-&/2 p(1-p) d2 &=0,95 D=sapma=0,05 P=0,50 (1-p)=0,50 24 Formülde; N:Evrendeki birey sayısı n=Örnekleme alınacak birey sayısı p:İncelenen olayın görüş sıklığı (olasılığı) q=İncelenen olayın görülmeyiş sıklığı (1-p) d=Olayın görülüş sıklığına göre yapılmak istenen -/+ sapma Ankara ilinde tüm ilçelerdeki devlet okullarında toplam 11.349 öğretmen görev yapmaktadır. Evren hacmi belli olan örneklem hesaplaması kullanılarak yapılan istatistiksel hesaplamalarla bu öğretmenlerden 330’una ulaşılması planlanmıştır. Özel ilköğretim okullarında ise toplam 788 öğretmen görev almaktadır. Yapılan istatistiksel hesaplamalarda bu öğretmenlerden 120 ‘sine ulaşılması planlanmıştır. Böylece örneklem büyüklüğü 450 olarak belirlenmiştir. Ancak toplam 65 sınıf öğretmenin ulaşılamamış ve araştırma 385 öğretmen ile yürütülmüştür. İlçelere göre sınıf öğretmenlerinin sayısının belirlenmesinde tabakalı örneklem yöntemi kullanılmış, okul seçiminde ise basit rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın veri toplama sürecinde, örnekleme davet edilen ve katılmak isteyen öğretmenlerin çalışmaya katılmaya isteklilik göstermesine rağmen, soru formunu doldurup geri verme süreçlerinde güçlük çektikleri gözlenmiştir. Gözlenen sorunlar arasında, soru formunu doldurmayı tamamlamaya zaman bulamama, formu kaybetme, evde unutma gibi sorunlar yer almaktadır. Ayrıca, doldurulan soru formlarında soru atlama, geçersiz yanıt gibi eksiklikler görülmüştür. 25 Tablo 3.1. Ġlçelere Göre Öğretmenlerin ve Soru Formu Dolduran Öğretmenlerin Sayısı ĠLÇEDEKĠ ÖĞRETMEN SAYISI SORU FORMUNU DOLDURARAK VEREN ÖĞRETMEN SAYISI Devlet okulunda görev yapan öğretmen Özel okulda görev yapan öğretmen Devlet okulunda görev yapan öğretmen Özel okulda görev yapan öğretmen Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Çankaya 3037 26.7 401 51.0 60 22.2 40 35.0 Keçiören 1903 16.7 135 17.1 50 18.5 20 17.3 Altındağ 1126 10.0 5 1.0 40 15.0 10 8.7 Yenimahalle 1395 12.3 79 10.0 30 11.1 10 8.7 Mamak 1429 12.5 - - 20 7.4 - - Sincan 1325 11.8 35 4.4 25 9.2 5 4.3 GölbaĢı 266 2.3 121 15.4 30 11.1 10 8.7 Etimesgut 868 7.7 12 1.1 15 5.5 20 17.3 TOPLAM 11349 100 788 100 270 100 115 100 ĠLÇE 3.5. Verilerin Toplanması 3.5.1. Veri Toplama Aracı Çalışmanın verileri araştırmacı tarafından konu ile ilgili literatürden (Melman JE 1986; Prevatt F.F 2000; Lahteenmakia P.M 2002; McCaffrey C. N 2006; Philip A.P ve Poplock G.D 2006) yararlanılarak hazırlanan bir soru formu aracılığı ile toplanmıştır (EK 1). Soru formu 2 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde öğretmenlerin sosyodemografik özelliklerini, mesleki deneyimlerini, çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumlarını ve çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgilerini sorgulayan toplam 28 soru yer almaktadır. Soru formunun ikinci bölümünde ise öğretmenlerin konu ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmayı hedefleyen ve 5’li likert tipte değerlendirme şeklinde (1=kesinlikle katılıyorum,2=katılıyorum,3=kararsızım, 4=katılmıyorum,5 =kesinlikle katılmıyorum) 26 hazırlanmış olan toplam 31 ifade yer almaktadır. Oluşturulan değerlendirme aracında yer alan ifadelerin işlerlik ve anlaşılırlık yönünden gözden geçirilmesi için konu ile ilgili 3 uzmanın (İç Hastalıkları Hemşireliği, Halk Sağlığı Hemşireliği ve Pediatrik Onkoloji alanlarında) görüşüne başvurulmuştur. Bu gözden geçirme için Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kısmen Katılıyorum Tamamen Ġfade Hiç Katılmıyorum aşağıda verilen örnek kullanılmıştır. Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı erişkin kanserlerinden daha zordur. Uygunluk puanı 1. Uygun değil 2. Biraz uygun (İfadenin revizyonu gerekli) 3. Oldukça uygun (Uygun ancak ufak değişiklikler gerekli) 4. Çok uygun ÖNERİ: …………………………………………… İfadelere ilişkin tüm değerlendirmeler incelenmiş ve bir görüş tekrar özelliği gösterdiği için çıkartılmıştır. Beş görüş ifadesi ise, anlaşılırlık ve içerik yönünden tekrar düzenlenmiştir. 3.5.2. Veri Toplama Aracının Ön Uygulaması İfadelere ilişkin uzman görüşleri dikkate alınarak gerekli düzeltmeler yapıldıktan ve gerekli kurumsal izinler alındıktan sonra soru formunun ön uygulaması 19 Mayıs- 24 Mayıs tarihleri arasında, iki ilköğretim okulundaki 12 sınıf öğretmenine yapılmıştır. 27 Ön uygulama sonucunda, değerlendirme aracında yer alan görüş ifadelerinden üçünde ifade değişikliği yapılarak değerlendirme aracına son şekli verilmiştir. Ön uygulama yapılan okullar çalışma kapsamına alınmamıştır. 3.5.3. Veri Toplama Aracının Uygulanması Çalışmada veriler 25 Mayıs – 1 Temmuz tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmacı tarafından çalışmaya katılmayı kabul eden öğretmenlere araştırmanın amacı, kapsamı, yöntemi, uygulama süresi, verilerin gizliliği ve önemi açıklandıktan sonra ilgili soru formu dağıtılmıştır. Öğretmenler ders aralarındaki sürelerde soru formunu doldurmuşlardır. 28 Başkent Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler ve Sanat Araştırma Kurulu Proje No: B.30.2.BŞK-11 ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ ARAġTIRMANIN YERĠ Ankara ili, Çankaya, Mamak, Yenimahalle, Altındağ, Keçiören, Etimesgut, Sincan ve Gölbaşı ilçelerindeki ilköğretim okulları EVREN İlköğretim okullarında çalışan sınıf öğretmenleri (N=12.137) ÖRNEKLEM n=385 sınıf öğretmeni VERĠLERĠN TOPLANMASI Ön uygulama Çankaya ilçesinde 2 ilköğretim okulunda görev yapan 12 sınıf öğretmeni Çalışmanın amacınınsürecinin açıklanması Katılım için davet SORU FORMU – Ġlgili literatürün incelenmesi 2 bölüm Demografik özellikler Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeyi Kanserli çocuklarla ve okul eğitimleriyle ilgili görüşler SORU FORMLARININ UYGULANMASI Araştırmaya katılmayı kabul eden sınıf öğretmenlerine soru formlarının uygulanması Kurumsal izinlerin alınması VERĠLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Verilerin SPSS 11.5 kaydedilmesi Ġstatistiksel analiz Yüzdelik değerlendirme Ki-kare testi ġekil 3.1 Veri toplama formunun uygulanması ve verilerin değerlendirilmesi 29 3.6. Verilerin Değerlendirilmesi Araştırmada elde edilen veriler Statistical Package For Social Science (SPSS 11,5 for Windows) kullanılarak analiz edilmiştir. İstatistiksel değerlendirmede sayı ve yüzdelik hesapları ile ki kare testi kullanılmıştır. 3.7.AraĢtırmanın Etik Yönü Araştırma önerisi, Başkent Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler ve Sanat ve Araştırma Kurulu’na ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yazışma protokolüne uygun süreçler izlenerek sunulmuş ve ilgili kurullarda 16 Nisan 2010 ve 18 Mayıs 2010 tarihlerinde onaylanarak kabul edilmiştir (EK2). Araştırmanın amacı, içeriği, yöntemi, kapsamı, uygulama süresi ve verilerin gizliliği konusunda her okul müdürüne ve öğretmene açıklama yapılmış ve veri toplama öncesinde bireylerden sözel izin alınmıştır. Soru formunun ilk sayfasında araştırmanın amacına ve kişisel bilgilerin gizliliğine dair bir açıklama yer almaktadır. Formlarda öğretmen isimlerine yer verilmemiş, isimler ve tüm kişisel bilgiler gizli tutulmuştur. 3.8. AraĢtırmanın Sınırlılıkları 1. Araştırmada elde edilen veriler öğretmenlerin görüşlerine ve öz değerlendirmelerine dayalı olup, bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik herhangi bir parametrik ölçüm ya da test kullanılmamıştır. 2. Araştırma verileri yalnızca örneklemde yer alan sınıf öğretmenlerinin görüşlerine dayalı olduğu için elde edilen sonuçlar genellenemez. 30 4. BULGULAR Çalışmanın sınıf öğretmenlerinden oluşan örnekleminden elde edilen bulgular bu bölümde sunulmaktadır. Tablo 4.1 Sınıf Öğretmenlerinin Sosyo-Demografik Özellikleri (n=385) SOSYODEMOGRAFĠK ÖZELLĠKLER Cinsiyet Erkek Kadın YaĢ (n=379)* 20 – 35 yaş 36 – 51 yaş 52 – 67 yaş Eğitim Durumu (n=374)* Eğitim Fakültesi Yüksek Öğretmen Okulu Eğitim Enstitüsü Medeni Durum (n=382)* Bekâr Evli Dul/boşanmış Çocuk Sahip Olma Durumu (n=384)* Evet Hayır Gelir Durumu (n=382)* Gelirim giderimden az Gelirim giderime eşit Gelirim giderimden fazla Görev Yaptığı Kurum Devlet okulu Özel okul ÇalıĢma Süresi (n=379)* 1-5 yıl 6-10 yıl 11-15 yıl 16-20 yıl 21-25 yıl 26-30 yıl 31 yıl ve üzeri Sayı 109 276 % 28,3 71,7 85 250 44 22,4 66,0 11,6 280 65 29 74,9 17,4 7,7 39 323 20 226 58 10,1 83,9 5,0 84,9 15,1 135 193 54 35,3 50,5 14,2 269 115 70,1 29,9 35 43 103 64 49 41 44 9,2 11,3 27,3 17,0 13,0 10,8 11,4 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır 31 Sınıf öğretmenlerinin sosyo-demografik özellikleri Tablo 4,1’de verilmiştir. Öğretmenlerin %71,1 kadın,% 88,4 ‘ü 51 yaş üstü ve %83,9’u evlidir. Öğretmenlerin eğitim ve çalışma durumu incelendiğinde ise;%74,9’unun lisans düzeyinde bir eğitime sahip oldukları, %70,1’inin devlet okulunda görev yaptığı, %79,5’inin 10 yıl ve daha uzun süredir çalıştığı ve çalışma yılı ortalamasının 18 yıl±8,9 (min=1 max=40) olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya katılan öğretmenlerin çocuk sahip olma durumu ve gelir düzeyi incelendiğinde %84,9 ‘unun çocuk sahibi olduğu ve yaklaşık yarısının (%50,5) gelirinin giderine eşit olduğu saptanmıştır. 32 Tablo 4.2 Sınıf Öğretmenlerinin Aile Bireylerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu ve ĠliĢkili Özellikler (n=385) Aile Bireylerinde Kanser Tanısı Var Yok Kanser Tanısı Konulan Bireyin Yakınlık Durumu (n=176)* Anne-baba Eş 1.derece akraba Diğer (kendim, arkadaş) Kanser Türü (n=171)* Lenfoma Akciğer Mide Lösemi Beyin Kolon Rahim Meme Prostat Diğer(Mesane, Cilt, Tiroid) Tedavi Alma Durumu (n=169)* Evet aldı Hayır almadı Sayı % 181 204 47,0 53,0 74 5 94 3 42,0 2,9 53,4 1,7 7 52 13 14 7 19 10 18 18 13 4,1 30,4 7,6 8,3 4,1 11,1 5,8 10,5 10,5 7,6 148 21 87,6 12,4 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır Tablo 4,2’de sınıf öğretmenlerinin aile bireylerinde kanser tanısı konulma durumu ve ilişkili özellikler verilmiştir. Öğretmenlerin %47‘sinin kanser tanısı konulmuş bir aile bireylerinin bulunduğunu ifade ettikleri, yaklaşık yarısında (%53,4) kanser tanısı konulan bireyin birinci dereceden akraba olduğu, kanser tanısı konulan bireylerin kanser türleri sorgulandığında ise %30,4’ünün akciğer kanseri tanısı aldığı ve büyük çoğunluğunun (%87,6) tedavi aldığı belirlenmiştir. 33 Tablo 4.3 Sınıf Öğretmenlerinin Öğrencilerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu ve Kanser Türü (n=385) Kanser Tanısı KonulmuĢ Öğrenci (n=383*) Var Yok Kanser Türü (n=41)* Lösemi Lenfoma Beyin Böbrek Sayı % 42 341 11,0 89,0 31 6 3 1 75,6 14,6 7,4 2,4 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerinde kanser tanısı konulma durumu ve kanser türü Tablo 4,3’te verilmiştir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%89,0) kanser tanısı konulmuş öğrencisinin olmadığını belirtmiş, kanser tanısı alan öğrencilerin ise %75,6’sının lösemi olduğu saptanmıştır. 34 Tablo 4.4 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumu ve Bilgi Kaynakları (n=385) Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumu (n=380) Evet aldım Hayır almadım Bilgi Kaynağı (n=127)* Lisans eğitimi sırasında Sağlık personeli Aile bireyleri ve Arkadaş Yazılı- görsel basın Diğer Edinilen Bilginin Yeterliliği (n=127)* Yeterli Kısmen yeterli Yetersiz Edinilen Bilginin Ġçeriği (n=123)* Hastalığın genel tanımı Tedavi türü ve seçenekleri Tedavinin yan etkileri Evde bakım uygulamaları Yapılacak tetkikler ve kontroller Sayı % 127 253 33,4 66,6 17 36 21 50 3 13,4 28,3 16,5 39,4 2,4 17 83 27 13,4 65,4 21,2 69 37 7 2 8 56,1 30,1 5,7 1,6 6,5 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumu ve kullanılan bilgi kaynakları Tablo 4,4’te verilmiştir. Öğretmenlerin %66,8’inin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi almadıkları, bilgi aldığını ifade eden öğretmenlerin %39,4’ünün bu bilgiyi yazılı görsel basından edindikleri ve yalnızca %13,3’ünün lisans eğitimi sırasında bilgilendirildikleri belirlenmiştir. Alınan bilgi içeriği incelendiğinde ise öğretmenlerin %86,2’sinin hastalığın genel tanımı ve tedavi türü/seçenekleri hakkında bilgi aldığı ve öğretmenlerin yalnızca %13,4’ünün bu bilginin yeterli olduğunu düşündükleri saptanmıştır 35 Tablo 4.5 Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Bir Yakını Olup Olmamasına Göre Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı (n=379*) Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Kanserli Bir Yakını Bilgi Alma Durumu Aldım Almadım Sayı % Sayı % Olanlar 38 32.4 121 67,6 X2: 0,000 Olmayanlar 69 34,3 130 64,7 SD=2 TOPLAM 127 33,4 251 66,6 P=0.366 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır Sınıf öğretmenlerin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumlarının kanserli bir yakını olup olmamasına göre dağılımı Tablo 4,5’te verilmektedir. Tablodan da görüldüğü gibi kanserli bir yakını olan öğretmenlerin %32,4’ü, kanserli bir yakını olmayan öğretmenlerin ise %34,3’ü çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi aldıklarını ifade etmiş olup kanserli bir yakını olanların %67,6’sı, kanserli bir yakını olmayanların ise %64,7’si bilgi almadıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan istatistiksel değerlendirmede, değişkenler arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05) 36 Tablo 4.6 Sınıf Öğretmenlerinin Gelir Düzeyine Göre Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı (n=377*) Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Gelir düzeyi Bilgi Alma Durumu Aldım Almadım Sayı % Sayı Gelir giderden az 51 38,3 82 Gelir gidere eĢit 60 31,6 130 68,4 SD=2 Gelir giderden fazla 15 27,8 39 72,9 P=0,285 TOPLAM 126 33,4 251 66,6 % 61,7 X2: 2,422 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır. Tablo 4,6’da sınıf öğretmenlerinin gelir düzeyine göre çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumlarının dağılımı görülmektedir. Geliri giderinden az olan öğretmenlerin %38,3’ü çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi aldıklarını belirtirlerken bilgi almadığını belirtenlerin oranı %61,7’dir. Geliri giderinden fazla olan öğretmenlerin ise %27,8’i çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi aldıklarını, %72,9’u da almadıklarını ifade etmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin gelir düzeyleri ile çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumları arasında istatistiksel yönden anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,005). Tablolarda verilmemekle birlikte, sınıf öğretmenlerinin medeni durumları ve çocuk sahibi olup olmamaları ile çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumları arasındaki ilişki incelendiğinde, istatistiksel yönden anlamlı bulunmamıştır (p>0,005). 37 Tablo 4.7 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Düzeyleri Çocukluk Çağı Kanserlerinin GörülüĢ Sıklığı (n=383)* Doğru bilenler Yanlış bilenler Fikri yok Çocukluk Çağı Kanserlerinin En Sık Görüldüğü YaĢ Grubu(n=381)* Doğru bilenler Yanlış bilenler Fikri yok En Sık Görülen Çocukluk Çağı Kanseri (n=379)* Doğru bilenler Yanlış bilenler Çocukluk Çağı Kanserlerinde Kalıtımın Rolü (n=379)* Doğru bilenler Yanlış bilenler Fikri yok Çocukluk Çağı Kanserlerinin EriĢkinlere Göre Görülme Sıklığı (n=376)* Doğru bilenler Yanlış bilenler Fikri yok Çocukluk Çağı Kanserlerinde Tedavi ġansı (n=380)* Doğru bilenler Yanlış bilenler Fikri yok Sayı 11 162 210 % 2,9 42,3 54,8 18 180 183 4,7 47,3 48,0 355 22 94,2 5,8 68 141 170 17,9 37,2 44,9 134 88 156 35,4 23,2 41,4 105 162 113 27,6 42,6 29,8 *: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır **: Birden fazla yanıt verilmiştir 38 Tablo 4.7’de sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeyleri verilmiştir. Öğretmenlerin %2,9’u çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserler içindeki sıklığını doğru bilirken, %4,7 ‘si kanserlerin en fazla hangi yaş döneminde görüldüğünü doğru bildiği belirlenmiştir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%94,2) çocukluk çağı kanserlerinden en fazla hangisinin görüldüğü doğru bilmiştir. Öğretmenlere çocukluk çağı kanserlerde kalıtımın rolü sorulduğunda ise sadece %16,7’sinin doğru cevabı verdiği görülmüştür. Öğretmenlerin %35,4’ü çocukluk çağı kanserlerinin erişkinlere oranla görülme sıklığını doğru bilirken %27,6’ sı çocukluk çağı kanserlerinde tedavi ile kurtulma şansının ne olduğu sorusuna doğru yanıt vermişlerdir. Tablolarda verilmemekle birlikte sınıf öğretmenlerine kanser haftasının tarihini bilip bilmedikleri sorulduğunda %74’ü kanser haftasının tarihini bilmediklerini belirtirlerken, büyük çoğunluğu (% 90,9) yönelik herhangi bir etkinlik okullarında çocukluk çağı kanserlerine yapılmadığını ifade etmişlerdir. Örneklemdeki öğretmenlerin yaklaşık yarısının (% 53,2) ise ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisine yeteri kadar önem verilmediğini düşündükleri belirlenmiştir. 39 Bu bölümde, sınıf öğretmenlerinin kanserli çocuklara ve kanserli çocukların okul yaşamına ilişkin görüşleri ile ilgili tablolar yer almaktadır. Tablo 4.8 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ve Kanserli Çocuklara ĠliĢkin GörüĢleri Öğretmenlerin GörüĢleri Çocukluk Çağı Kanserleri ve Kanserli Çocuklara ĠliĢkin Ġfadeler Katılıyor Kararsız Katılmıyor Sayı %** Sayı %** Sayı %** 299 79.6 55 14.6 22 5.9 28 7.6 92 25.0 248 67.4 155 41.6 131 35.1 87 23.3 100 27.1 137 37.0 133 36.0 269 72.7 66 17.8 35 9.5 288 76.6 55 14.6 33 8.8 140 37.4 48 12.8 186 49.7 233 63.1 108 29.3 28 7.6 105 28.5 106 28.8 157 42.6 280 75.1 39 10.5 54 14.5 Çocukluk çağı kanserleri önlenebilir (n=376)* Çocukluk çağı kanserleri bulaşıcıdır (n=368)* Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı erişkin kanserlerinden daha zordur (n=373)* Çocukluk çağı kanserleri genellikle ölümcül seyreder (n=370)* Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisi çocuk ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkiler (n=370)* Kanserli çocuklar tedavileri tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi normal bir yaşam sürdürebilirler (n=376)* Kanserli çocuğun fiziksel görünüşündeki değişiklikler toplumdaki bireyleri rahatsız eder (n=376)* Kanserli çocuklarda içe dönme, akranlardan uzaklaşma ve öfke daha sık yaşanır (n=369)* Kanserli bir çocukla iletişim kurmak güçtür (n=368)* Herkes kanserli bir çocuğa sahip olmaktan korkar (n=373)* 40 Kanserli çocuklar bende her zaman acıma duygusu uyandırır (n=370)* 222 60,0 43 11.6 105 28.3 297 71.4 31 8.3 76 20.3 140 37.5 122 32.7 111 29.8 141 37.8 86 23.1 146 39.2 Kanserli çocuğa diğer çocuklardan daha fazla ilgi ve sevgi gösterilmelidir (n=374)* Kanserli çocuğun fiziksel ve bilişsel becerisi diğer çocuklara göre daha zayıftır (n=373)* Kanserli çocukların, sağlıklı diğer çocuklara göre daha az arkadaşı vardır (n=373)* *n= İlgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısıdır. **= Yüzdelik değerlendirme ilgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısına göre yapılmıştır. Tablo 4,8’de sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşleri yer almaktadır. Öğretmenlerin %79,6’sı çocukluk çağı kanserlerinin önlenebilir olduğunu düşünürken, %41,6’ı çocukluk çağı kanserlerinin tanısının erişkinlere göre daha zor olduğu, %76,6’sı tedavileri tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi normal bir yaşam sürdürebilecekleri, %72,7’si çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinin çocuk ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkilediği, %63’1 i’, kanserli çocuklarda içe dönme, akranlardan uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı, %46,1’i kanserli çocukla hastalığı hakkında konuşmak onu üzebileceği için konuşulmaması gerektiği, %75,1’i herkesin kanserli bir çocuğa sahip olmaktan korkacağı, %60’ı kanserli çocukların her zaman acıma duygusu uyandırdığı, %71,4’ü kanserli çocuğa diğer çocuklardan daha fazla ilgi ve sevgi gösterilmesi gerektiği, %37,5’i kanserli çocuğun fiziksel ve bilişsel gelişiminin diğer çocuklara göre daha zayıf olduğu ile ilgili ifadelere katıldıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin %67,4’ü çocukluk çağı kanserlerinin bulaşıcı olduğu, %49,7’si kanserli çocuğun fiziksel görünüşündeki değişikliklerin toplumdaki bireyleri rahatsız ettiği, %42,6’sı kanserli bir çocukla iletişim kurmanın güç olduğu, %39,2’si kanserli çocukların sağlıklı çocuklara göre daha az arkadaşlarının olduğu görüşlerine katılmazlarken; %37 ‘si çocukluk çağı kanserlerinin genellikle ölümcül seyrettiği ile ilgili olarak kararsız olduklarını ifade etmişlerdir. 41 Tablo 4.9 Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Çocukların Okul YaĢamına ĠliĢkin GörüĢleri ÖĞRETMENLERĠN GÖRÜġLERĠ Okul YaĢamına ĠliĢkin Ġfadeler Katılıyor Kararsız Katılmıyor Sayı %** Sayı %** Sayı %** 301 80.7 33 8.8 39 10.5 137 36.8 166 44.6 69 18.5 86 23.2 34 9.2 251 67.9 272 72.3 32 8.5 72 19.2 18.4 58 15.5 248 66.2 74 19.9 80 21.5 218 58.6 40 10.8 43 11.6 289 77.7 64 17.5 132 36.2 169 46.3 253 68.6 63 17.1 53 14.4 304 82.2 37 10.0 29 7.9 Kanserli çocuğun okula gelmesi onun öz saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürmesini sağlar (n=373)* Kanserli çocuklarda tedavi bittikten sonra okula devamsızlık, diğer kronik rahatsızlıklara göre daha fazladır (n=372)* Her öğretmen, kanserli bir çocuğun sınıfında bulunmasından rahatsızlık duyar (n=371)* Öğretmenler kanserli çocuklara karşı sağlıklı çocuklardan daha fazla koruyucu bir tutum içinde olmalıdırlar (n=376)* Kanserli çocuğun sınıfımda bulunmasını tercih etmem (n=375)* 69 1 Kanserli çocuğun okuluna devam etmesi aileler ve okul için bir yüktür (n=372)* Kanserli çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir yararı yoktur (n=372)* Kanserli çocuğun okula gitmesi hastalığının alevlenmesine neden olur (n=365)* Kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği olasılığı öğretmenlerin kaygı duymalarına neden olur (n=369)* Kanserli çocuk, sağlık durumu ve tedavisi izin verdiği sürece okula gitmelidir (n=370)* 42 Kanser ve tedavisi çocuklarda öğrenme güçlüğüne neden olur (n=371)* 150 40.4 127 34.2 94 25.3 182 48.9 77 20.7 113 30.4 72 19.3 69 18.4 233 62.3 294 79.2 30 8.1 47 12.7 270 73.0 66 17.8 34 9.1 326 87.6 18 4.8 28 7.5 Kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı uygulanmalıdır (n=372)* Kanserli çocuklar sağlıklı çocuklarla aynı okullara gitmemelidirler (n=374)* Kanserli çocuğun öğrenmesini ve okula uyumunu kolaylaştırmak için bazı kurallarda(izin, rapor alma, geç kalma, disiplin) esnek davranılmalıdır (n=371)* Kanserli çocuklar hastalık ve tedaviye bağlı olarak okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşarlar (n=370)* Kanserli çocuğun okula uyumunu ve başarısını sağlamak için, okul-hastane-aile iş birliği içerisinde olmalıdır (n=372)* *n= İlgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısıdır. **= Yüzdelik değerlendirme ilgili ifade ile ilişkili olan ve ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısına göre yapılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin kanserli çocukların okul yaşamına ilişkin görüşlerine ilişkin bulgular Tablo 4.9’da verilmektedir. Çalışmaya katılan öğretmenlerin %80,7’si kanserli çocukların okula gelmesinin onun öz saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürdüğü, %72,3’ü öğretmenlerin kanserli çocuklara karşı daha fazla koruyucu bir tutum içinde olmaları gerektiği, %68,6’sı kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği olasılığının öğretmenlerin kaygı duymalarına neden olduğu, %82,2’si çocuğun hastalığı ve tedavisi izin verdiği sürece okula gitmesi gerektiği, %48,9’u bu çocuklara ayrı bir eğitim uygulanması, %79,2’si okul kurallarında esnek davranılması ve %87,6’sı da okul-hastane ve ailenin işbirliği yapması gerektiği görüşlerine katıldıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin %73’ü kanserli çocukların okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşayacakları görüşüne katılırlarken; %67,9’u her öğretmenin sınıfında kanserli bir çocuk bulunmasından rahatsızlık duyacağı, %77,7’si kanserli çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir yararı olmadığı, %46,3’ü çocuğun okula gitmesinin 43 hastalığının alevlenmesine neden olacağı ve %62,3’ü de kanserli çocukların sağlıklı çocuklarla aynı okula gitmemeleri gerektiği görüşlerine katılmadıklarını ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin %44,6’sı ise kanserli çocukların tedavi bittikten sonra okula devamsızlığının diğer kronik hastalıkları olan çocuklara göre daha fazla olduğu konusunda kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Tablo 4.10 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserleri Ġle Ġlgili Olarak Yapılması Gerekenlere ĠliĢkin GörüĢleri (n=38) GörüĢler Sayı % 4 10,5 Kanserli çocuklara toplumda eşit davranılmalı 11 28,9 Öğretmenlere çocukluk çağı kanserleri ile ilgili eğitimler verilmeli 21 55,3 Kanserli çocuklara yönelik uygun eğitim programları hazırlanmalı 2 5,3 Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili yazılı-görsel basın aracılığı ile bilgi verilmeli *n= İlgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısıdır. Tablo 4.10’da sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak yapılması gerekenlere ilişkin görüşleri verilmektedir. Öğretmenlerin %55,3’ü çocukluk çağı kanserleri ile ilgili öğretmenlere eğitimler verilmesi gerektiğini ifade ederken %10,5’i de yazılı-görsel basın aracılığı ile konu hakkında toplumun bilgilendirilmesi görüşlerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin %28,9’u ise kanserli çocuklara toplumda eşit davranılması gerektiği görüşündedirler. 44 5.TARTIġMA Çalışmanın sınıf öğretmenlerinden oluşan örnekleminden elde edilen bulgulara ilişkin tartışma bu bölümde sunulmaktadır. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu evli ve kadın olup %66’sı 36-51 yaş aralığındadır. Sınıf öğretmenlerinin % 79,5’i 10 yıl ve daha fazla süredir mesleklerini sürdürdüklerini belirtmişlerdir ve çalışma yılı ortalamasının 18 yıl±8,9 (min=1 max=40) olduğu belirlenmiştir. Bu bulguya dayanarak örneklem kapsamındaki sınıf öğretmenlerinin çoğunun yeterli bir mesleki deneyime sahip oldukları söylenebilir. Sınıf öğretmenlerinin aile bireylerinde kanser tanısı konulma durumuna bakıldığında; %47’sinde, çoğunluğu birinci derece akraba ve anne-baba (%53.4 ve %42,9) olmak üzere kanser tanısı konulan bir yakınlarının olduğu saptanmıştır. Bu bulgu öğretmenlerin yarıya yakınının kanserle ilgili bir deneyim yaşadıklarını göstermektedir. Öğretmenlerin çoğunun (%89) ise kanser tanısı konulmuş bir öğrencilerinin olmadığı belirlenmiştir. Öğretmenlerin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumları incelendiğinde; yalnızca %33,2’sinin konu ile ilgili bilgi almış olduğu ve %13,4’ünün almış olduğu bilgiyi yeterli bulduğu, bilgi aldığını ifade eden öğretmenlerin yalnızca 13,3’ünün bu bilgiyi lisans eğitimi sırasında almış olduğu, %39,4’ünün yazılı görsel basın aracılığı ile bilgi edindiği belirlenmiştir. Alınan bilgi içeriği incelendiğinde ise öğretmenlerin 86,2’isinin hastalığın genel tanımı ve tedavi türü/seçenekleri hakkında bilgilendiği saptanmıştır. Bu verilerin ışığı altında sınıf öğretmenlerinin çoğunun çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi almamış oldukları söylenebilir. 45 Literatürde konu ile yapılan çalışmalarda da benzer bulgular dikkati çekmektedir. Chekryn ve arkadaşlarının (1987) yaptıkları çalışmada öğretmenlerin kanserli çocukların okul yaşantısı ve başarısı ile ilgili ikilem ve çatışma yaşadıkları ve çocukluk çağı kanserlerine ilişkin danışmanlık gereksinimlerinin olduğu vurgulanmıştır. Aynı çalışmada öğretmenlerin çoğunlukla; tedavinin yan etkileri, hastalığın prognozu, kanserin uzun dönem psiko-sosyal etkileri ve kanserli çocukların akranları ile nasıl iletişim kuracakları konularında bilgi gereksinimlerinin olduğu olduğu belirlenmiştir. Sınıf öğretmenlerinin kanserli bir yakınlarının bulunmasının kanserle ilgili bilgi alma durumlarını etkileyebileceği düşünülerek yapılan istatistiksel değerlendirmede ise, anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05) Araştırma kapsamında sınıf öğretmenlerine sorulan çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi sorularına ilişkin olarak; öğretmenlerin yalnızca çok az bir bölümü (%2,9) çocukluk çağı kanserlerinin görülüş sıklığını, %4,7’si en sık görüldüğü yaş grubunu, %27,6’sı da tedavi olasılığını doğru bilirlerken büyük bir kısmı (%94,2) çocuklarda en sık görülen kanser türü ile ilgili soruya doğru yanıt vermişlerdir. Bu bulgu, çocukluk çağı kanserleri arasında görülüş sıklığı yönünden ilk sırada yer alan löseminin, medyada diğer kanser türlerine göre daha sık ele alınması ile açıklanabilir. Öğretmenlerin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak sorulan sorulara yanıtları genel olarak değerlendirildiğinde, konu ile ilgili bilgilerinin yeterli olmadığı söylenebilir. Literatürde yer alan çalışmalarda da (Chekryn J ve ark 1987; Elçigil A 2007; Melman JE ve ark1986) öğretmenlerin büyük çoğunluğunun çocukluk çağı kanserleri tanı ve tedavisine yönelik bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu belirlenmiş olup konu ile danışmalık yapılması gerekliliği vurgulanmıştır. Bizim çalışmamızdaki bulgular da literatür ile paralellik göstermiştir. 46 Araştırma kapsamında yer alan sınıf öğretmenlerinin %74’ü kanser haftasının tarihini bilmediklerini belirtirlerken, büyük çoğunluğunun (% 90,9) okullarında çocukluk çağı kanserlerine yönelik herhangi bir etkinlik yapılmadığını ifade etmiş olmaları ise düşündürücü bir bulgudur. Sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin olarak verilen ifadelerle ilgili görüşleri değerlendirildiğinde; %79,6’sının çocukluk çağı kanserlerinin önlenebileceğine katıldıkları belirlenirken %25’inin çocukluk çağı kanserlerinin bulaşıcı olduğu konusunda kararsız olduklarını belirtmeleri ve %7,6’sının da aynı ifadeye katıldıkları yönünde görüş bildirmeleri dikkat çekici bir bulgudur. Öğretmenlerin %76,7’sinin kanserli çocuğun tedavisi tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi normal bir yaşam sürdürebileceği ifadesine katılmaları ise, kanserli bir çocuğun okul yaşamını da desteklediklerini göstermesi açısından olumlu bir bulgu olarak değerlendirilebilir. Öğretmenlerin %63,1’i kanserli çocuklarda içe dönme, akranlarından uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı görüşüne katıldıklarını ifade ederlerken %28,5’i kanserli çocukla iletişim kurmanın güç olduğu ifadesine katıldıklarını, %28,8’i ise kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin yarıya yakını (%46,1) ise kanserli çocukla hastalığı hakkında konuşmak onu üzebileceği için konuşulmaması görüşündedirler. Sınıf öğretmenleri çocuklarla çok yakın bir ilişkide bulunduklarından sağlıklı çocuklarla birlikte hasta çocukların da duygu ve düşüncelerini anlamaları ve uygun yöntemlerle ele almaları beklenmektedir. Ancak araştırmada yer alan öğretmenlerin yarıdan fazlasının kanserli çocukla iletişim kurmanın güç olduğuna katılmaları ya da kararsız olmalarının yanı sıra yine %46,1’inin de bu çocuklarla onları üzmemek için hastalıkları ile ilgili olarak konuşmamaları gerektiğini düşünmeleri, öğretmenlerin kanserli çocuklarla iletişim konusunda yardıma gereksinimleri olduğunu göstermektedir. 47 Sınıf öğretmenlerinin %60’ı kanseri çocukların her zaman acıma duygusu uyandırdığı görüşüne katıldıklarını ifade ederlerken %71,4’ü kanserli çocuklara diğer çocuklardan daha fazla ilgi ve sevgi gösterilmesi, %72,3’ü de bu çocuklara sağlıklı çocuklardan daha fazla koruyucu bir tutum içinde olunması gerektiği ifadelerine katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulara dayanarak örneklem kapsamında yer alan öğretmenlerin kanserli çocuklara karşı aşırı koruyucu ve kollayıcı bir tutum sergileyebilecekleri düşünülebilir. Oysa bu tutum kronik hastalığı olan çocukların kendi kendine yeterli olabilme fırsatını engelleyeceğinden, özgüvenlerini zedeleyeceğinden ve kendilerini akranlarından farklı görmelerine yol açacağından kaçınılması gereken bir tutumdur. Sınıf öğretmenlerinin kanserli çocukların okul yaşamına ilişkin olarak verilen ifadelerle ilgili görüşleri değerlendirildiğinde; %80,7’sinin kanserli çocuğun okula gitmesinin onun öz saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürmesini sağlayacağı, %82,2’sinin kanserli çocuğun, sağlık durumu ve tedavisi izin verdiği sürece okula gitmesi gerektiği görüşlerine katıldıkları, kanserli çocukların sınıfında bulunmasını tercih etmeyenlerin %18,4 oranı ile azınlıkta olduğu, %77,7’sinin kanserli bir çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir yararı olmadığı görüşüne katılmadıkları, belirlenmiştir. Öğretmenlerin %68,6’sı ise kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği olasılığından kaygı duyduklarını ifade etmişlerdir. Bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde; araştırma örnekleminde yer alan öğretmenlerin kanserli çocukların okula devam etmelerinin yararına inandıkları ve destekledikleri, ancak herhangi bir rahatsızlık durumunda da yapabilecekleri konusunda yardıma gereksinimlerinin olduğu söylenebilir. 48 Araştırmada öğretmenlerin %40,4’ünün kanser ve tedavisinin çocuklarda öğrenme güçlüğüne neden olacağı, % 73’ünün kanserli çocukların hastalık ve tedaviye bağlı olarak okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşayacakları görüşüne katıldıkları, %62,3’ünün sağlıklı çocuklarla aynı okullara gitmemeleri görüşüne katılmadıkları ve %48,9’unun da kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı uygulanması görüşünde oldukları saptanmıştır. Bu bulgulara dayanarak sınıf öğretmenlerinin kanserli çocukların okula devam etmelerini desteklemekle birlikte bu çocukların okula devam etmelerinin bazı sorunlara da yol açabileceği düşüncesinde oldukları söylenebilir. Kanserli çocukların okul yaşamı ile ilgili literatürde; çocukların okul yaşamına ilişkin yapılandırmaların gerçekleştirilmesinin ve öğretmen-okul-aile arasında iletişimin güçlendirilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Bu çalışmada da öğretmenlerin %87,6’sı kanserli çocuğun okula uyumunu ve başarısını sağlamak için, okul-hastaneailenin işbirliği içinde olması gerektiği görüşüne katıldıklarını ifade etmişlerdir. Araştırmada sınıf öğretmenlerine çocukluk kanserleri ve kanserli çocuğun okul yaşamı ile ilgili ek görüşleri olup olmadığı sorulduğunda çoğunluğunun herhangi bir görüş bildirmedikleri görülmüştür. Görüş bildiren az sayıda öğretmenin %55,3’ü ise öğretmenlere konu ile ilgili bilgi verilmesi görüşündedirler. Aşağıdaki ifadelerde öğretmenlerin bilgi gereksinimlerini vurgulayan bazı örnekler yer almaktadır; “Anket sonucunda, çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgisiz olduğumu fark ettim. Öğretmenlere konu ile ilgili bilgi verilmelidir” (soru formu no-238,fakülte mezunu,19 yıllık sınıf öğretmeni) “Çocukluk çağı kanserlerinin okullarda çocuklara, ailelere ve öğretmenlere anlatılması konusunda sağlık ekiplerinin desteğini istiyoruz” (soru formu no-326, fakülte mezunu, 14 yıllık sınıf öğretmeni) Görüş bildiren öğretmenlerin %28,9’unun toplumda kanserli çocuklara eşit davranılması gerektiği düşüncesinde olmaları da dikkate değer bir bulgudur. 49 6.SONUÇ VE ÖNERĠLER 6.1.SONUÇLAR Ankara ili merkez ilçelerindeki (Çankaya, Keçiören, Yenimahalle, Sincan, Altındağ, Etimesgut ve Gölbaşı) devlet ve özel okullarda görev yapan sınıf öğretmenlerini kapsayan araştırmada aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. 1.Öğretmenlerin %71,1’inin kadın,% 66,0’sının 36-51 yaş aralığında, %83,9’unun evli, büyük çoğunluğunun(%74,9) lisans mezunu olduğu saptanmıştır (Tablo 4.1). 2. Öğretmenlerin %70,1’inin devlet okulunda görev yaptığı, %79,5’inin 10 yıl ve daha uzun süredir çalıştığı ve çalışma yılı ortalamasının 18 yıl±8,9 (min=1 max=40) olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.1). 3.Öğretmenlerin %84,9’unun çocuk sahibi olduğu ve yaklaşık yarısının (%50,5) gelirinin giderine eşit olduğu saptanmıştır (Tablo 4.1). 4. Öğretmenlerin %47’sinin aile bireylerinde, %53.4’ü birinci dereceden akraba olmak üzere kanser tanısı konulan birisinin olduğu, bu bireylerin tanılarına bakıldığında %30.4’ünün tanısının akciğer kanseri olduğu ve büyük çoğunluğunun (%87.6) kanser tedavisi aldıkları saptanmıştır (Tablo 4.2). 5. Öğretmenlerin %11’inin sınıflarında kanserli bir öğrencilerinin olduğu, bu öğrencilerin %75,6’sının lösemi tanısı ile izlendikleri belirlenmiştir (Tablo 4.3) 6. Öğretmenlerin %66,8’inin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi almadıkları, bilgi aldığını ifade eden öğretmenlerin %39,4’ünün bu bilgiyi yazılı görsel basından edindikleri ve yalnızca %13,3’ünün lisans eğitimi sırasında bilgilendirildikleri belirlenmiştir (Tablo 4.4) 50 7.Öğretmenlerin yakınlarında kanser tanısı alma durumunun, öğretmenlerde çocukluk çağı kanserlerine yönelik bilgi alma durumunu etkilemediği saptanmıştır (p>0,05) (Tablo 4.5) 8. Öğretmenlerin gelir durumunun, çocukluk çağı kanserlerine yönelik bilgi alma durumunu etkilemediği belirlenmiştir (p>0,05) .(Tablo 4.6) 9. Öğretmenlerin %74’ünün kanser haftasının tarihini bilmediği, büyük çoğunluğunun (% 90,9) okullarında çocukluk çağı kanserlerine yönelik etkinlik yapılmadığı saptanmıştır. 10. Öğretmenlerin yaklaşık yarısının (% 53,2) ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisine yeteri kadar önem verilmediğini düşündükleri belirlenmiştir. 11. Öğretmenlerin %2,9’unun çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserler içindeki sıklığını, %4,7’sinin çocukluk çağı kanserlerinin en fazla hangi yaş grubunda görüldüğünü doğru bildiği belirlenmiştir (Tablo 4.7). 12.Öğretmenlerin büyük çoğunluğunun (%94,2) en sık görülen çocukluk çağı kanserlerini doğru bildikleri, %16,7’sinin çocukluk çağı kanserlerde kalıtımın rolüne doğru yanıt verdikleri saptanmıştır (Tablo 4.7). 13. Öğretmenlerin %35,4’ü çocukluk çağı kanserlerinin erişkinlere oranla görülme sıklığını doğru bilirken %27,6’ sı çocukluk çağı kanserlerinde tedavi ile kurtulma şansının ne olduğu sorusuna doğru yanıt vermişlerdir (Tablo 4.7). 14. Öğretmenlerin %79,6’sının çocukluk çağı kanserlerinin önlenebilir olduğu, %41,6’sının çocukluk çağı kanserlerinin tanısının erişkinlere göre daha zor olduğu, %76,6’sının kanserli çocukların tedavileri tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi 51 normal bir yaşam sürdürebilecekleri, %72,7’sinin kanser tedavisinin çocuk ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkilediği, %75,1’inin herkesin kanserli bir çocuğa sahip olmaktan korkacağı görüşlerine katıldıkları belirlenmiştir (Tablo 4.8) 15. Öğretmenlerin %63,1’i kanserli çocuklarda içe dönme, akranlarından uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı, %46,1’i hastalığı ile ilgili konuşmak çocuğu üzebileceğinden konuşulmaması gerektiği, %60’ı kanserli çocukların acıma duygusu uyandırdığı, %71,4’ü kanserli çocuklara diğer çocuklardan daha fazla ilgi ve sevgi gösterilmesi gerektiği görüşlerine katıldıkları saptanmıştır (Tablo 4.8). 16. Öğretmenlerin %28,5’inin kanserli bir çocukla iletişim kurmanın güç olduğu görüşüne katıldıkları, %28,8’inin de bu görüşle ilgili olarak kararsız olduklarını ifade ettikleri belirlenmiştir (Tablo 4.8) 17. Öğretmenlerin %67,4’ü kanserin bulaşıcı olduğu, %49,7’si kanserli çocuğun fiziksel görünümündeki değişikliklerin toplumdaki bireyleri rahatsız ettiği, %39,2’sinin de bu çocukların sağlıklı çocuklara göre daha az arkadaşları olduğu görüşlerine katılmadıkları saptanmıştır (Tablo 4.8). 18. Öğretmenlerin %80,7’sinin kanserli çocukların okula gelmesinin onun öz saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürdüğü, %72,3’ünün öğretmenlerin kanserli çocuklara karşı daha fazla koruyucu bir tutum içinde olmaları gerektiği, %68,6’sının kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği olasılığının öğretmenlerin kaygı duymalarına neden olduğu, %73’ü kanserli çocukların okul yaşantısı ile ilgili sorunlarının olacağı görüşlerine katıldıkları belirlenmiştir (Tablo 4.9). 19.Öğretmenlerin %82,2’sinin çocuğun hastalığı ve tedavisi izin verdiği sürece okula gitmesi gerektiği, %48,9’unun bu çocuklara ayrı bir eğitim uygulanması, %79,2’sinin okul kurallarında esnek davranılması ve %87,6’sının da okul-hastane ve ailenin işbirliği yapması gerektiği görüşlerine katıldıkları saptanmıştır (Tablo 4.9). 20. Öğretmenlerin %67,9’unun her öğretmenin sınıfında kanserli bir çocuk bulunmasından rahatsızlık duyacağı, %77,7’sinin kanserli çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir yararı olmadığı, %58,6’sının kanserli çocukların okula gitmelerinin aileler için bir yük olduğu, %46,3’ü çocuğun okula gitmesinin hastalığının alevlenmesine neden olacağı ve %62,3’ünün de kanserli çocukların sağlıklı çocuklarla aynı okula gitmemeleri gerektiği görüşlerine katılmadıkları görülmüştür (Tablo 4.9). 52 19. Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak yapılması gerekenlere ilişkin görüş bildiren öğretmenlerin %55,3’ünün konu ile ilgili eğitimler verilmesi, %10,5’inin yazılıgörsel basın aracılığı ile konu hakkında toplumun bilgilendirilmesi gerekliliğini belirttikleri, %28,9’unun ise kanserli çocuklara toplumda eşit davranılması gerektiğine inandıkları saptanmıştır (Tablo 4.10). 53 6.2.ÖNERĠLER Ankara ili merkez ilçelerdeki (Çankaya, Keçiören, Yenimahalle, Sincan, Altındağ, Etimesgut ve Gölbaşı) devlet okulları ve özel okullarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmış olan araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda; 1.Öğretmenlerin eğitim müfredatlarının incelenmesi ve uygun düzenlemeler yapılarak çocukluk çağı kanserleri hakkında eğitimleri sırasında bilgi almalarının sağlanması, 2. Öğretmenlerin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeylerinin ve kanserli çocuklarla yaşadıkları sorunların değerlendirilerek destekleyici, planlı ve sürekli danışmanlık verilmesi 3. Öğretmenlere yapılacak olan eğitim programı ve danışmanlık sürecinde hemşirelerin aktif olarak yer almaları, 4. Kanserli çocukların tedavi süresince okul-aile-hastane işbirliğinin sağlanabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması, 5. Bu çalışmanın daha geniş, ulusal düzeyde örneklemi olan ve kurumsal / örgütsel destekli bir şekilde tekrarlanarak, öğretmenlerin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerinin tanımlanması önerilebilir. 54 7. KAYNAKLAR 1. AĞAOĞLU, L., NOGAY ,G .(1999). Kanserli Çocuk Ve Adölesanlarda Psikososyal YaklaĢım, Nobel Tıp Kitapevleri 2. ARIKAN, D.,ÇELEBĠOĞLU A. (1999).Kanserli Çocuğu Olan Ebeveynlerin Durumluluk ve Sürekli Anksiyete Düzeyinin Ġncelenmesi, Atatürk Üniversitesi,HemĢirelik Yüksekokul Dergisi,Cilt.2,Sayı.1:95-103 3. ASLAN ,Ö.,VURAL ,H.,KÖMÜRCÜ ,ġ.,ÖZET ,A .(2006).Kemoterapi Alan Kanser Hastalarına Verilen Eğitimin Kemoterapi Semptomlarına Etkisi .C.Ü. HemĢirelik Yüksekokulu Dergisi, 10(1):15-28 4. AĞAOĞLU, Y.F. (2004). Çocukluk Çağında Uygulanan Radyoterapinin Büyüme-GeliĢme ve Gonodal Fonksiyonlar Üzerine Etkileri. Türk Onkoloji Dergisi, Cilt 19,Sayı 4:159-166 5. ALPARSLAN, Ö.(2003). Kronik Hematolojik-Onkolojik Hastalığı Olan Çocukların KardeĢleri ve Annelerine Verilen HemĢirelik Desteğinin Kaygı Düzeyine Etkisi, Doktora Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü 6. BAULD, C., ANDERSON, V., ARNOLD, J. (1998).Psychosocial aspects of adolescent cancer survival, J. Paediatr. Child Health., 34, 120-126, 7. BRADWELL, M .(2009).Survivors of Childhood Cancer. Paedıatrıc Nursıng May,Volume 21,Number 4:21-24 8. BULDUK,S,.PEK,H.(2005). Ġstanbul’da Özel Ġlköğretim Okullarında ÇalıĢan HemĢirelerin Rol Ve ĠĢlevlerinin Ġncelenmesi, C.Ü. HemĢirelik Yüksek Okulu Dergisi, 9 (2);40-48 9. BÜYÜKPAMUKÇU, M. (2007).Çocukluk Çağı Kanserleri. UICC Klinik Onkoloji, Sekizinci Baskı, Türk Kanser AraĢtırma ve SavaĢ Kurumu:32-40 10. CEYLAN,S.S,.TURAN,T. (2009). Bir Ġlköğretim Okulunda Okul Sağlığı HemĢireliği Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:4, Sayı:12;35-49 55 11. ÇAVUġOĞLU, H .(1997). Çocuk Sağlığı ve HemĢireliği, Ankara, Bizim Büro Basımevi Tesisleri: 76-80; 239-316 12. ÇAVDAR, A .(2009).Çocukluk Çağı Kanserleri. http://www.tuba.gov.tr/index.php?id=434,EriĢim Tarihi;15 Mayıs 2009 13. CHARLTON, A,. LARCOMBE ,I J,. MELLER ,S T,. MORRĠS ,P H,. MOTT ,M G,.POTTON ,M W,. TRANMER,M D,. WALKER, J P. (1991). Absence From School Related To Cancer And Other Chronic Conditions. Archives ofDisease in Childhood , 66: 1217-1222 14. CHAO, C.C., CHEN, S.H., WANG, C.Y., WU Y.C., YEH C.H.(2003) .Psychosocial Adjustment Among Pediatric Cancer Patients And Their Parents, Psychiatry and Clinical Neurosciences., 57:75–81 15. CHEKRYN ,J.,DEEGAN ,M.,REĠD J .(1987). Ġmpact On Teachers When A Child With Cancer Return To School, CHC, Winter, Vol. 15, No.3:161-165 16. DONOHUE’O.T,W,.TOLLE, W.L. (2009).Behavioral Approaches to Chronic Disease in Adolescence.Chapter 2; 197-212 17. ELÇĠGĠL, A. (2007). Kanserli Çocuk Okula Gidebilir mi? .Cumhuriyet Üniversitesi HemĢirelik Yüksekokulu Dergisi,11(2):40–46 18. EĠSER ,C., HĠLL ,J.J., VANCE ,YH. (2000). Examining The Psychological Consequences Of Surviving Childhood Cancer: Systematic Review As A Research Method Ġn Pediatric Psychology, Journal of Pediatric Psychology, 25(6):449-460. 19. EĠSĠER,C,.(1993). Groving Up With A Chronic Disease: Ġmpact On Children And Their Families,Chapter 3,46-70 56 20. ERDEM, E .(2006). Kanserli Çocuğu Olan Ailelere Evde Verilen HemĢirelik Hizmetlerinin Değerlendirilmesi. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Ensitüsü 21. Er, M. (2006). Çocuk, Hastalık, Anne-Babalar ve KardeĢler. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 49: 155-168 22. ERERMĠġ ,S., ÖZBARAN ,B.(2006). Tedavisi Çocuk ve Gençlerde Uzun Süreli Ġzlem Sürecinde Psikososyal Özelliklerin Tanımlanması ve Genel YaĢam Ġlkeleri. Klinik Psikiyatri, 9:185-190 23. ERDOĞAN ,A.,KARAMAN ,G.M,. (2008). Kronik Ve Ölümcül Hastalığı Olan Çocuk Ve Ergenlerde Ruhsal Sorunların Tanınması Ve Yönetilmesi.Anadolu Psikiyatri dergisi,.9: 244-252 24. ERTAN, A.E., Sengelen, M., Vaizoglu, S. (2004). Önlenebilir çocukluk çağı Kanserleri, C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi, 26 (1):48 – 54 25. GÜLER,G,.KUBĠLAY,G. (2004).Bir Ġlköğretim Okulu Öğrencilerinin Fiziksel Bakım Sorunlarının Belirlenmesi. C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 26 (2): 60 – 65 26. GURNEY, G.J.,BONDY,L.M. (2006).Epidemiology Of Childhood Cancer. Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition, Chapter 1 27. KEBUDĠ, R.(2006).Terminal Dönemde Kanserli Çocuk ve Ailesine YaklaĢım. Türk Onkoloji Dergisi, 21(1):37-41 28. KENNEDY ,C. , KOOLS, S., KONG, S. K. F., CHEN,J.L., FRANCK, L., WONG, T. K. S.(2004). Behavioural, emotional and family functioning of hospitalized children in China and Hong Kong, International Council of Nurses., International Nursing Review, 51, 34–46 57 29. KIZILER, E .(2007). Kanserli Çocuğu Olan Ailelerin Sosyal Destek Algısı, Umutsuzluk Ve BaĢ Etme DavranıĢları Arasındaki ĠliĢkinin Ġncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, GATA Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Ensitüsü 30. HELSETH , S.,ULFSÆT , N. (2005). Parenting Experiences During Cancer, Journal of Advanced Nursing, 52(1):38–46 31. HOCKENBERRY, J.M, KLĠNE, E.N (2006).Nursing Support Of The Child With Cancer. Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition, Chapter 44 32. KURT, S.A. , ÇETĠNKAYA, ġ.(2008). Lösemili Çocuklarda Yasam Kalitesi ve HemĢirelik Bakımı, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:3, Sayı.8: 35-54 33. KUTLUK ,T.,(2006).Çocukluk Çağı Kanserlerinin Epidemiyolojisi. CerrahpaĢa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Sempozyum Dizisi, No: 49, Mayıs:11-16 34. KUTLUK, T.,KARS, A. (1996). Kanser Konusunda Genel Bilgiler, Türk Kanser AraĢtırma ve SavaĢ Kurumu Yayınları, Ankara, 25-38. 35. KUTLUK T., YEġĠLĠPEK ,A. (2007).Türk Pediatrik Onkoloji Grubu/Türk Pediatrik Hematoloji Derneği Pediatrik Tümör Kayıtları, www.turkıshpediatriccancerregistry.org, EriĢim Tarihi;18 Haziran 2010 36. LAHTEENMAKĠA , P.M., HUOSTĠLAA ,J.,SALMĠA ,T.T. (2002). Childhood cancer patients at school. European Journal of Cancer , (38):227–1240 37. LEBEL, A . (2005). Cancer Pain and Palliative Care in Children. Techniques in Regional Anesthesia and Pain Management., 9:145-151 38. LEĠGH, D.L.,MĠLES,A.M. (2006). Epidemiology Of Childhood Cancer. Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition, Chapter 50. 39. LĠGHTFOOT ,T.,ROMAN ,E .(2004). Causes of Childhood Leukaemia and Lymphoma, Toxicology and Applied Pharmacology, 199:104– 117 40. MATZĠOU , V.PERDĠKARĠS P., FELONĠ , D.,MOSHOVĠ , M., TSOUMAKAS , . K., MERKOURĠS ,A. (2008) Cancer Ġn Childhood: Children’s And Parents’ Aspects For Quality Of Life, European Journal of Oncology Nursing, 12:209– 216 58 41. MELMAN, JE. , WOUDSTRA, JA. (1986) .Psychosocıal Aspects of Chıldhood Cancer: A Revıew of the Lıterature, J. Child Psychol.Psychiat, 27 (2): 145–180 42. MCCAFFREY, C. N .(2006). Major Stressors and Their Effects on the WellBeing of Children with Cancer. Journal of Pediatric Nursing, Vol 21, No. 1 (February):59–66 43. MCDOUGAL, S.(1997). Children With Cancer; Effects and Educational Implications. Indiana University, www.acor.org/ped- onc/cfissues/backtoschool/cwc.html, EriĢim Tarihi;26 Ağustos 2010 44. MOORE, I.M., CHALLĠNOR , J. ,PASVOGEL , A. ,MATTHAY , K. HUTTER , J. ,KAEMĠNGK , K. (2003). Behavioral Adjustment of Children and Adolescents With Cancer: Teacher, Parent, and Self-Report. Oncology Nursıng Forum, Vol 30, No.5: 761-772 45. National Association of School Nurses.(2001). Scope and standarts of Professional School Nursing Practice, Washington, DC,American Nurses, http://www.nasn.org/positions/emergencyprep.htm.EriĢim Tarihi;24 Ağustos 2010 46. PHĠLĠP , A.P., POPLOCK , G.D .(2006). Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition: 1515–1529 47. PREVATT, F.F .(2000). A Review of School Reintegration Programs for Children with Cancer. Journal of School Psychology, Vol. 38, No. 5: 447–46 48. PLON ,S.E. ,NATHANSON ,K., (2005). Inherited Susceptibility for Pediatric Cancer. The Cancer Journal, Volume 11, Number 4, July/August: 255-267 49. NATĠONAL CANCER ĠNSTĠTUTE .(2009). Pediatric Supportive Care, EriĢim Tarihi;14 Mart 2010 50. ROSS ,W.J., SCARVALONE ,A.S .( 1982). Facilitating the Pediatric Cancer Patient’s Return to School. National Association of Social Workers, May: 256– 261 51. RULAND, M.C., HAMĠLTON, A.G. (2009).The Complexity of Symptoms and Problems Experienced in Children with Cancer:A Review of the Literature.Journal of Pain and Symptom Management, Vol.37,No.3: 403-414 59 52. SARIALĠOĞLU, F .(2005). Çocukluk Çağı Kanserlerinin Tedavisi ve UlaĢılan Sonuçlar, Güncel Pediatri Dergisi, 3(1), Mayıs:65–66 53. SEZGĠN ,S.,EKĠNCĠ ,M.,OKANLI .(2007). Kanserli Çocukların YaĢadıkları Psikososyal Problemler ve HemĢirelik YaklaĢımlar, O.M.Ü, Tıp Dergisi, 24(3): 107–112 54. SLOPER, P .(1996) .Needs and Responses of Parents Following the Diagnosis of Childhood Cancer, Child: Care Health and Development, 22 (3): 187–202 55. STELĠOROVA-FOUCHER ,E., STĠLLER ,C., LACOUR ,B., KAATSCH ,P.(2005). International Classification of Childhood Cancer, Third Edition, 103:1457-67 56. SUZUKĠ , L. K., KATO , M.P. (2003). Psychosocial Support for Patients in Pediatric Oncology: The Influences of Parents, Schools, Peers, and Technology, Journal of Pediatric Oncology Nursing, 20:159-173 57. SÜMBÜLOĞLU,V.,SÜMBÜLOĞLU K.(2004).Sağlık Bilimlerinde AraĢtırma Yöntemleri,Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,Bioistatistik Anabilim Dalı,5.Baskı, 64-67 58. OĞUZ, A. (2009).Onkoloji. Temel Pediatri, GüneĢ Tıp Kitapevleri, Bölüm 16 59. UPTON , P.,EĠSER , C (2006). School Experiences After Treatment For A Brain Tumour, Child;Care,Health and Development, 23, 1: 9-17 60. TOROS , F.,TOT ,ġ.,DÜZOVALI ,Ö .(2002).Kronik Hastalığı Olan Çocuklar, Anne ve Babalarındaki Depresyon ve Anksiyete Düzeyleri, Klinik Psikiyatri, 5:240-247 61. TÜRKĠYE SAĞLIK ĠSTATĠSTĠKLERĠ .(2006). Türk Tabipler Birliği Yayınları, Birinci Baskı, Aralık, 62. TÜRKĠYE ĠSTATĠSTĠK YILLIĞI .(2004). T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik Enstitüsü 63. VARAN, A., (2005).Kanserli Çocuklarda Klinik Bulgular ve Ayırıcı Tanı, StedDergisi, 13 (1):22-30 60 64. WHĠTE, J.P. (2005). Complementary And Alternatıve Medıcıne Pedıatrıc Oncology. Seminars in Oncology Nursing, Vol 21, No .2, May):107-114 65. WHĠTE, F.,SMĠTH, L.(1997) .A Literature Rewiev of Adolescence and Cancer, Europen Journal of Cancer Care, 6,137-146 66. WONG, M., CHAN, S., (2006). The Qualitative Experience Of Chinese Parents With Children Diagnosed Of Cancer, Journal of Clinical Nursing, 15:710- 717 67. WODRĠCH, L.D.,SCHMĠTT ,J.A .(2002). Pediatric Topics in the School Psychology Literature: Publications Since 1981, Journal of School Psychology, 41(5):131– 14 68. WOODGATE, R.L. (2006). Life is Never the Same: Childhood Cancer Narratives, European Journal of Cancer Care, 15:8–18, 69. YEH, C.H. (2002).Life Experience of Taiwanese Adolescents with Cancer, Scand J Caring Sci.16:232–239 70. YILDIZ, D.(2009).Onkoloji, Temel Pediatri, GüneĢ Tıp Kitapevleri. Bölüm 16 61 EK 1. SINIF ÖĞRETMENLERĠNĠN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠNE VE KANSERLĠ ÇOCUKLARA ĠLĠġKĠN BĠLGĠ VE GÖRÜġLERĠNĠN BELĠRLENMESĠ Çocukluk Çağı Kanserleri, tıp ve tedavideki geliĢmelere bağlı olarak artık ölümcül değil kronik bir hastalık olarak ele alınmaktadır. Ancak hastalığa ve tedaviye bağlı olarak birçok sorun görülmektedir. Bu sorunlar her yaĢ döneminde farklılıklar göstermektedir. Okul çağındaki çocuğun yaĢamı da kanser tanısı ile tamamen değiĢebilir. Bu çalıĢmada eğitimci olan sizlerin çocukluk çağı kanserlerine iliĢkin bilgi ve görüĢlerinin alınması planlanmaktadır. ÇalıĢmadan elde edilecek olan veriler, sizlere konu ile ilgili daha iyi bir hizmet sunmamıza katkıda bulunacaktır. AraĢtırmanın etkinliği; sizlerin soruları doğru ve eksiksiz cevaplamasına bağlıdır. ÇalıĢmada isim belirtmeniz gerekmemektedir. Sorulara verdiğiniz yanıtlar bu çalıĢma dıĢında herhangi bir yerde kullanılmayacaktır ve gizliliği korunacaktır. Anketimize katıldığınız ve zaman ayırdığınız için Ģimdiden teĢekkür ediyoruz Anket no: 1. Yaşınız ……………………… 2. Cinsiyetiniz ( ) erkek ( ) kadın 3. Görev yaptığınız kurum 4. Medeni durumunuz ( ) Devlet Okulu ( )evli ( ) Özel Okul ( ) bekar ( ) dul/boşanmış 5. Mezun olduğunuz yüksekokul/fakülte……………… 6. Mezun olduğunuz yıl………………… 7. Branş alanınız ( ) sınıf öğretmeni (Kaçıncı sınıf……………) 8. Öğretmen olarak çalışma süreniz (yıl/ay)………………………. 9. Gelir durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz? ( ) Gelirim giderimden az ( ) Gelirim giderime eşit ( ) Gelirim giderimden fazla 10.Çocuğunuz var mı? ( ) evet ( ) hayır 62 11.Ailenizde kanser tanısı konulanlar var mı? (ÖlmüĢ olan yakınlarınızda dahil) ( ) Evet ( ) 12.Yanıtınız Evet Ġse; Yakınlık durumunuz YaĢı 1…………………… 2……………………. 3…………………… 4…………………… 5…………………… ……….. .……….. ……….. ……….. ………. Kanser Türü ……………. . ..…………… ……………. ……………. …………….. Hayır Tedavi aldı mı ya da alıyor …………………………. …………………………. ………………………… ……………………….... …………………………. 13. Şimdiye dek kanser tanısı konulmuş olan bir öğrenciniz oldu mu? ( ) Evet (Lütfen Türünü belirtiniz………………………………………………………….) ( ) Hayır 14.Şimdiye dek çocukluk çağı kanserlerine ilişkin herhangi bir bilgi edindiniz mi? ( ) Evet ( ) Hayır, (Lütfen 19.soruya geçiniz) 15. EVET ise bu konuda nereden bilgi edindiniz? ( birden fazla seçeneği işaretleyebilirsiniz) : ( ) Eğitimim sırasında (Üniversite ya da mezuniyet sonrası) ( ) Sağlık personeli ( ) Aile bireyleri ve arkadaşlar ( ) Yazılı-Sözlü görsel basın ( ) Diğer……………………………………. 16. Edindiğiniz bilgiyi yeterli buldunuz mu? ( )Evet ( )Kısmen ( )Hayır 17. Edindiğiniz bilginin yaralı olduğunuzu düşünüyor musunuz? ( )Evet ( )Kısmen ( )Hayır 18. Aldığınız eğitimin içeriğini lütfen belirtiniz ( birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz). ( ) Hastalığın genel tanımı/ne olduğu ( ) Tedavi, türü ve seçenekleri ile ilgili ( ) Tedavinin yan etkileri ile ilgili ( ) Evde bakım ile ilgili ( ) Yapılacak tetkikler ve kontroller ile ilgili ( ) Diğer………………….. 19. Kanser haftasının hangi tarihler arasında yer aldığını biliyor musunuz? ( )Evet(Lütfen belirtiniz……………………..) ( )Hayır 63 20. Okulda çocukluk çağı kanserlerine yönelik herhangi bir etkinlik yapılıyor mu/yapıldı mı? ( )Evet(Lütfen türünü belirtiniz………………………) ( )Hayır 21.Sizce ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisine yeteri kadar önem veriliyor mu?(Lütfen belirtiniz) ( )Evet ( )Hayır ( )Karasızım AĢağıda çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak verilen sorulardan size göre doğru olanı iĢaretleyiniz 22.Çocukluk çağında (18 yaş altı) kanserler tüm kanserlerin sizce yüzde kaçıdır? ( ) %2’nin altı yok ( ) %5 ( ) 10 ( ) %15 ( ) Fikrim 23.Çocukluk çağı kanserlerinin en sık görüldüğü yaş grubu hangisidir? ( ) 0–4 yaş dönemi ( ) 5–9 yaş dönemi ( ) 10–14 yaş dönemi ( ) 15–19 yaş dönemi ( ) Fikrim yok 24. Sizce, en çok görülen çocukluk çağı kanseri hangisidir? ( ) Lösemi-Kan Kanseri ( ) Lenfoma-Beze Kanseri ( ) Beyin Kanseri ( )Böbrek Kanseri 25.Çocukluk çağı kanserlerinde sizce kalıtımın rolü nedir? ( ) Erişkin kanserlerinden çok yüksektir ( ) Erişkin kanserleri kadardır ( ) Erişkin kanserlerinden daha azdır ( ) Fikrim yok 26.Çocukluk çağından kanserler; ( ) Erişkinlere göre daha sık görülür ( ) Erişkinlerle aynı oranda görülür ( ) Erişkinlere göre daha az görülür ( ) Fikrim yok 27.Sizce, aşağıdaki kanserlerden hangileri çocukluk çağında hiç görülmez ya da çok az görülür?(birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz) ( ) Prostat kanseri ( ) Akciğer kanseri ( ) Mide kanseri ( ) Lenf bezesi kanserleri 28. Sizce, çocukluk çağı kanserlerinin tümü göz önüne alındığında modern tedavilerle hastalıktan tamamen kurtulma şansı nedir? ( ) %20–40 ( ) %40–60 ( ) % 60–80 ( ) 80–100 ( ) Fikrim yok 64 SINIF ÖĞRETMENLERĠNĠN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠNE VE KANSERLĠ ÇOCUKLARA ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ 30. Aşağıda, çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerinizi belirlemeye yönelik ifadeler yer almaktadır. Doğru ya da yanlış ifade yoktur, verilen her bir ifadeyi kendi düşüncenize göre değerlendirip, her birine katılma derecenizi size en uygun seçeneği (x) biçiminde işaretleyerek belirtiniz. Katılmıyorum Katılmıyorum 2 3 4 5 2.Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı erişkin 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 Kesinlikle Katılıyorum Kararsızım 1 Katılıyorum 1. Çocukluk çağı kanserleri önlenebilir Tamamen Kısmen Ġfadeler kanserlerinden daha zordur 3.Çocukluk çağı kanserleri genellikle ölümcül seyreder 4.Kanserli çocuklar tedavileri tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi normal bir yaşam sürdürebilirler 5. Kanserli çocuğun fiziksel görünümündeki değişiklikler toplumdaki bireyleri rahatsız eder. 6. Her öğretmen, kanserli bir çocuğun sınıfında bulunmasından rahatsızlık duyar. 7. Öğretmenler kanserli çocuklara karşı sağlıklı çocuklardan daha fazla koruyucu bir tutum içinde olmalıdırlar. 8. Kanserli çocuğun sınıfımda bulunmasını tercih etmem. 9. Herkes kanserli bir çocuğa sahip olmaktan korkar. 10. Kanserli çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir yararı yoktur. 65 Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Kısmen Katılıyorum Tamamen Katılıyorum 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 17. Çocukluk çağı kanserleri bulaşıcıdır 1 2 3 4 5 18. Kanserli çocuğun öğrenmesini ve okula 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 3 4 5 Ġfadeler 11. Kanserli çocuğun okula gelmesi onun öz saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürmesini sağlar 12. Kanserli çocuklarda tedavi bittikten sonra okula devamsızlık, diğer kronik rahatsızlıklara göre daha fazladır. 13. Kanserli çocuğun fiziksel ve bilişsel becerisi diğer çocuklara göre daha zayıftır 14. Kanserli çocukların, sağlıklı diğer çocuklara göre daha az arkadaşı vardır 15. Kanserli çocuk, sağlık durumu ve tedavisi izin verdiği sürece okula gitmelidir 16. Kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı uygulanmalıdır uyumunu kolaylaştırmak için bazı kurallarda(izin, rapor alma, geç kalma, disiplin) esnek davranılmalıdır 19. Kanserli çocuklar hastalık ve tedaviye bağlı olarak okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşarlar 20. Kanserli çocuklarda içe dönme, akranlardan uzaklaşma ve öfke daha sık yaşanır 21. Kanser ve tedavisi çocuklarda öğrenme 1 2 güçlüğüne neden olur. 66 Katılmıyorum Katılmıyorum 2 3 4 5 23. Kanserli çocuğun okula gitmesi hastalığının 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 3 4 5 Kesinlikle Katılıyorum Kararsızım 1 Katılıyorum 22.Kanserli bir çocukla iletişim kurmak güçtür. Tamamen Kısmen Ġfadeler alevlenmesine neden olur 24. Kanserli çocukla hastalığı hakkında konuşmak onu üzebileceği için konuşulmamalıdır. 25. Kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği olasılığı öğretmenlerin kaygı duymalarına neden olur 26. Kanserli çocuklar bende her zaman acıma duygusu uyandırır. 27. Kanserli çocuğun okuluna devam etmesi 1 2 aileler ve okul için bir yüktür 28. Kanserli çocuğa diğer çocuklardan daha 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 fazla ilgi ve sevgi gösterilmelidir. 29. Kanserli çocuklar sağlıklı çocuklarla aynı okullara gitmemelidirler. 30. Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisi çocuk ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. 31. Kanserli çocuğun okula uyumunu ve başarısını sağlamak için, okul-hastane-aile iş birliği içerisinde olmalıdır. 31. Yukarıda çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuğa ilişkin belirtilen ifadelere ek olarak belirtmek istediğiniz diğer bir görüşünüz varsa lütfen açıklayınız:…………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………………………….. Katkı ve katılımınız için teĢekkür ederiz 67