sınıf öğretmenlerin - Başkent Üniversitesi

advertisement
T.C
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
‘’HEMŞİRELİK ANABİLİMDALI’’
SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNE VE
KANSERLİ ÇOCUKLARA İLİŞKİN BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİN
BELİRLENMESİ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
DĠDEM YÜKSEL
Ankara / 2010
TEŞEKKÜR
AraĢtırma süresince her türlü bilimsel katkı ve manevi desteğini esirgemeyen
tez danıĢmanım Prof. Dr. Lale BÜYÜKGÖNENÇ’e
AraĢtırmanın yapılandırılmasında görüĢ ve önerileri ile tezime yön veren Prof.
Dr. Faik Sarıalioğlu’na, Yrd. Doç. ġeyda Ökdem’e, , Yrd. Doç. Dr. Sultan Kav, Öğr.
Gör. Ziyafet HANOĞLU’na
AraĢtırmada örneklem seçiminde katkılarından dolayı Doç. Dr. Meriç Çolak’a
AraĢtırmaya katılmayı kabul eden tüm öğretmenlere,
AraĢtırma süresince destek ve katkılarını esirgemeyen HemĢ. Sultan
BAġER’e, Berna DOĞAN’a, Sevcan AVCI’ya ,
AraĢtırma boyunca sevgi ve sabrı tükenmeden yanımda olan baĢta annem
Saadet YÜKSEL olmak üzere sevgili ailem ve Sezer BOZDOĞAN’a teĢekkür ederim.
DİDEM YÜKSEL
2010
ÖZET
SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNE VE KANSERLİ
ÇOCUKLARA İLİŞKİN BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİN BELİRLENMESİ
Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı
kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla
yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ankara ili Çankaya, Keçiören, Altındağ, Sincan,
Gölbaşı, Etimesgut merkez ilçelerinde devlet ve özel okullarda görev yapan sınıf
öğretmenleri oluşturmuştur. Araştırmada tabakalı örneklem yöntemine gidilmiş, her
ilçeden belli oranlarda sınıf öğretmenlerine ulaşılmıştır.
Araştırmada veriler 25 Mayıs-1 Temmuz 2010 tarihleri arasında, ilgili
literatürden yararlanılarak oluşturulan, öğretmenlerin sosyodemografik özellikleri,
çocukluk kanserlerine ilişkin bilgi alma durumunu, çocukluk çağı kanserlerine ilişkin
bilgi düzeylerini, çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerini
belirlemeye yönelik hazırlanmış olan soru formunda yararlanılarak toplanmıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 11.5 paket programına
aktarılmış olup veriler tanımlayıcı istatistikler, Yüzdelik değerlendirme ve Ki-kare testi
kullanılarak incelenmiştir.
Verilerin değerlendirilmesi sonucunda; öğretmenlerin büyük çoğunluğunun
kadın, evli ve fakülte mezunu oldukları saptanmıştır. Öğretmenlerin sosyodemografik
özellikleri ile çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeyleri arsında anlamlı bir ilişki
bulunamamıştır (p>0,05).Öğretmenlerin %89,0’unun kanser tanısı almış bir öğrencisi
olmadığı, %66,8’inin çocukluk çağı kanserleri hakkında herhangi bir eğitim
almadıkları belirlenmiştir. Öğretmenlerin çalışma yılı, eğitim düzeyi ve ailesinde
kanser tanısı almış birey bulunma durumu, konu ile ilgili bilgi alma durumunu
etkilemediği saptanmıştır (p>0,05). Öğretmenlerin %76,6’ısı kanserli çocukların
tedavileri bittikten sonra normal bir yaşam sürdürebileceğini düşünürken, yarısından
fazlasının (%67,9) kanserli bir çocuğun sınıfından bulunmasından rahatsızlık
duyacağını belirtmiştir. Öğretmenlerin konu ile bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu
saptanmıştır.
v
Öğretmenlerin %87,6’sı kanserli çocuğun okula uyumu ve başarısı için okulaile-hastane işbirliği içerisinde olması gerektiğine katıldıkları yönünde görüş
bildirdikleri, %68,6’ısının ise kanserli çocuğun dersteyken rahatsızlık geçireceğine
ilişkin kaygı duyduğu görüşü bildirdikleri saptanmıştır.
Öğretmenlerin %48,9’unun ise kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı
uygulanması görüşüne katıldığı ve %63,1’i kanserli çocukların kanserli çocuklarda içe
dönme, akranlardan uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı görüşü belirlenmiştir.
Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, araştırmanın daha geniş bir örneklemde
tekrarlanması, öğretmenlere destekleyici, planlı ve sürekli bir danışmanlık verilmesi
ve öğretmenlere yapılacak olan eğitim programı ve danışmanlık süresince
hemşirelerinde aktif katılmasının sağlanmasına yönelik öneriler getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: kanser, çocuk, okul yaşamı, öğretmen, hemşirelik
vi
ABSTRACT
DETERMINATION OF THE KNOWLEDGE AND OPINIONS OF
CLASSROOM TEACHERS ON CHILDHOOD CANCERS AND CHILDREN
WITH CANCER
The aim of this descriptive study was to determine the knowledge and
opinions of classroom teachers on childhood cancers and children with
cancer. The study sample consisted of 385 classroom teachers working at
private and state schools at the central towns of Çankaya, Keçiören, Altındağ,
Sincan, Gölbaşı, and Etimesgut in the province of Ankara. A layered sampling
method was used for the study and a specific percentage of classroom
teachers were reached from every town.
The study data were collected between May 25 and 1 July 2010 using
the questionnaires designed to determine the teachers’ sociodemographic
characteristics, the level of information they received regarding childhood
cancers, their level of knowledge regarding childhood cancers, and their views
regarding childhood cancers and children with cancer.
The data obtained from the study were transferred to the SPSS 11.5
package software and analyzed using descriptive statistics, percentage
evaluation and the chi-square test.
Data analysis showed that most of the teachers were female, married
and university graduates. No significant relation was found between the
sociodemographic characteristics of the teachers and their knowledge level
regarding childhood cancers (p>0.05). We found that 89.0% of the teachers
did not have a student diagnosed with cancer and 66.8% had not received
any training on childhood cancers. The years of employment, educational
level and whether there was a family member who had received a diagnosis
of cancer did not influence the level of information received on the subject
(p>0.05). The percentage of teachers who believed that the children with
cancer could lead a normal life once their treatment was over was 76.6%
while more than half (67.9%) felt that they would be uncomfortable if there
vii
were a child with cancer in the classroom. The teachers were found to have
inadequate knowledge on this subject.
Although 87.6% of the teachers stated that they believed a child with
cancer required the school, family and hospital to cooperate regarding his/her
adaptation to school and success while 68.6% felt that they would be anxious
that the child would suffer a problem while in the classroom.
The percentage of teachers who would support a separate training
program for children with cancer was 48.9% and 63.1% felt that
internalization, keeping to oneself and anger was more common in children
with cancer.
These results indicate the need for repetition of the study on a larger
sample, providing supportive, planned and continuous consultancy services to
the teachers and ensuring the active participation of nurses to the training
program and consultancy process to be provided to teachers.
Keywords: cancer, child, school life, nursing, teacher
viii
İÇİNDEKİLER
Ġç Kapak……………..……………………………………………………………………
Kabul Onay Sayfası……………………………………………………………………...
TeĢekkür…………………………………………………………………………………..
Özet ve Anahtar kelimeler.........................................………………………………..v
Ġngilizce Özet (Abstract ve key words) ...................………………………..…….….vıı
Ġçindekiler………………………………….……………………………………..……....ıx
Kısaltmalar ve Simgeler………………………………………………………..…….…xı
ġekiller Dizini………………………………………………………...……………….....xıı
Tablolar Dizini…………………………………………………………………………...xııı
1. GİRİŞ ve AMAÇ…………………………………………………………..………......1
2. GENEL BİLGİLER………………………………………………………………........5
2.1. Çocukluk Çağı Kanserleri Ġle Ġlgili Kuramsal Bilgiler………………………..5
2.1.1. Kanserin Tanımı ve GörülüĢ Sıklığı ………………………...………..........5
2.2. Çocukluk Çağı Kanserleri ve Özellikleri…………………………...…….….. 6
2.2.1.Çocukluk
Çağı
Kanserlerinin
Dünyada
ve
Ülkemizde
Görülme
Sıklığı……………………………………………………………………………………....…8
2.2.2.Çocukluk Çağı Kanserlerinde Etiyolojik Faktörler ……………………….11
2.2.3. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Çocuk Üzerine Etkisi…………..........…...12
2.2.4. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Aile Üzerine Etkisi……………………..…18
2.2.5. Kanserli Çocuk,Okul YaĢamı ve HemĢirenin Rolü………………………20
ix
3. GEREÇ VE YÖNTEM……………………………………………………………..…….24
3.1. AraĢtırmanın Tipi………..……………………………………………………..24
3.2. AraĢtırmanın Yeri………………………...………………………...………....24
3.3. AraĢtırmanın Evreni…………………………………………………………..24
3.4 AraĢtırmanın Örneklemi………………………………...…….………………24
3.5. Verilerin Toplanması…………………...………………………………….….26
3.5.1. Veri Toplama Araçları………………………………………….……..…….26
3.5.2. Veri Toplama Aracının Ön Uygulaması..…………….……………….......27
3.5.2. Veri Toplama Aracının Uygulaması..…………….………………............28
3.6. Verilerin Değerlendirilmesi…………………………………………..…….....30
3.7. AraĢtırmanın Etik Yönü………………………………………………............30
3.8.AraĢtırmanın Sınırlılıkları……………………………………………………......30
4. BULGULAR …………………………………………………………………….……….31
5. TARTIŞMA……………………………………………………………………………….45
6. SONUÇ VE ÖNERİLER………………………………………………………………..50
6.1.Sonuçlar……………………………………………...………………………....50
6.2. Öneriler………..………………………………………………………….…....54
7. KAYNAKLAR……………………………………………………………………………56
8. EK 1. ………………………………………………………………………………..........62
9. EK 2. ………………………...…………………………………………………….……..68
10. EK 3. ………………………………………………………………….……………...…69
x
KISALTMALAR VE SİMGELER
ABD: Amerika BirleĢik Devletleri
TPOG: Türk Pediatrik Onkoloji Grubu
TPHD: Türk Pediatrik Hematoloji Derneği
ICCC: Uluslar Arası Çocukluk Kanserleri Sınıflaması
HBV: Hepatit B Virüsü
HCV: Hepatit C Virüsü
%: Yüzde
x
: Ortalama
Min: Minimum
Maks: Maksimum
Bkz.: Bakınız
vb.: ve benzeri
ark.: ArkadaĢları
xi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2.1 .Amerika BirleĢik Devletleri’nde Çocukluk Çağı Kanserlerinin
Dağılımı.………………………………………………………………………….……..……9
Şekil 3.1 Veri toplama formunun uygulanması ve Verilerin
Değerlendirilmesi…………………………………………………………………………...29
xii
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 2.1.Uluslar Arası Çocukluk Çağı Kanser Sınıflaması ……………………………7
Tablo 2.2. Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) ve Türk Pediatrik Hematoloji
Derneği (TPHD) Pediatrik Tümör Kayıtlar………………………………….……………10
Tablo 3.1. Ġlçelere Göre Öğretmenlerin ve Soru Formu Dolduran Öğretmenlerin
Sayısı…………………………………………………………………….…………………..26
Tablo 4.1. Sınıf Öğretmenlerinin Sosyo-Demografik Özellikleri ………………………31
Tablo 4.2. Sınıf Öğretmenlerinin Aile Bireylerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu Ve
ĠliĢkili Özellikleri ……………………………….………….………………………….........33
Tablo 4.3. Sınıf Öğretmenlerinin Öğrencilerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu ve
ĠliĢkili Özellikleri…………………………………………………………………………….34
Tablo 4.4.Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma
Durumu ve Bilgi Kaynakları ………….…………………………………………….….....35
Tablo 4.5. Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Bir Yakını Olup Olmamasına Göre
Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı …………….…36
Tablo 4.6. Sınıf Öğretmenlerinin Gelir Düzeyine Göre Çocukluk Çağı Kanserlerine
ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı …………………………………………………37
Tablo 4.7. Sınıf Öğretmenlerin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi
Düzeyleri………………………………………………………………………………………..…..38
Tablo 4.8. Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ve Kanserli Çocuklara
ĠliĢkin GörüĢleri ……………………………………………….………………………….…40
Tablo 4.9. Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Çocukların Okul YaĢamına ĠliĢkin
GörüĢleri….................................................................................................................42
Tablo 4.10. Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserleri Ġle Ġlgili Olarak Yapılması
Gerekenlere ĠliĢkin GörüĢleri ………………..…………………………………………....44
xiii
1. GĠRĠġ VE AMAÇ
Kronik hastalıklar kişide kalıcı yetersizlikler bırakan, yaşam boyu gözlem,
kontrol, tedavi ve bakım gerektirebilen durumlardır. Günümüzde tıp disiplinindeki son
gelişmelerle çocukluk çağı kronik hastalıklarında yaşam süresi uzamıştır. Yaşam
süresinin uzaması ile birlikte hasta çocuk ve ailesi kronik hastalıkların getirdiği
psikososyal etkilerle daha uzun süre karşılaşmaktadır. Çocukluk çağı kronik
hastalıkları arasında önemli bir yer tutan çocukluk çağı kanserlerinde de yaşam
süresinin uzaması nedeniyle psikososyal konulara verilen önem artmıştır (Elçigil,
2007).
Kronik hastalıklar çocuğun yaşam şeklinde büyük değişikliklere ve zaman
zaman da kayıplara neden olmaktadır. Bu kayıpların başında da sağlık gelmektedir.
Kanser gelişmiş ülkelerde olduğu kadar gelişmekte olan ülkelerde de giderek artan
ve her yaştaki insanı etkileyen evrensel bir sorundur.
Çocuğa kanser tanısının
konulması, hastaneye yatması çocuk ve ailesi için stres verici bir durum iken; uzun
sürecek, sürekli tedavi ve izlem gerektiren, seyri kötü olabilecek bir hastalığın kabulü
çocuk ve aile için zordur. Kanser çoğu zaman ölümcül, çeşitli organ ve fonksiyon
kayıpları
yaratan
ve
dayanılmaz
ağrılara
neden
olan
bir
hastalık
olarak
algılanmaktadır. Bu özelliklerinin yanında; uzun, tekrarlayan ve yasam kalitesini
bozan tedavilerin de etkisiyle hastalığın her aşamasında çocuk ve aile üyeleri fiziksel,
psikolojik ve sosyal denge bozukluklarına neden olan krizli dönemler yaşamaktadır
(Kurt, 2008). Aile üyelerinin tanıyı öğrenmesi ile çocuk ve ailesi uzun ve yorucu bir
tedavi süreci içine girerler.
Çocuğun uzun süre hastanede yatması, uygulanan tedavinin yan etkilerinin
yarattığı sorunlar, tedavinin olumsuz sonuçlanması, yapılan cerrahi girişimler ya da
kanserin terminal döneme doğru ilerlemesi nedeni ile aile üyeleri, bireyden bireye
farklılık gösteren korku, kızgınlık, acı çekme ve ümitsizlik duyguları yaşarlar (Toros,
2002;Suzuki, 2003; Matziou, 2008).
Kronik hastalıkların tanı ve tedavi döneminde yaşanan kayıplar, remisyon
döneminde de çocuk için çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Ancak çocuklarda
1
kayıpların onarımı ve uyumu erişkinlerden daha hızlı olabildiğinden uygun ortam
düzenlemesi yapılarak sosyal uyum kısa süre içinde eski durumuna getirilebilir. Bu
süreçte çocuklara sosyal ve eğitsel açıdan destek verilmeli, okul ve aile ile işbirliği
içinde olmalıdır. Bireysel ve grup özel eğitim desteği ile okul başarısını artırılması,
bilişsel davranış tedavi yöntemleri ile sosyal uyumu artırma, uğraşı tedavileri ile
benlik değeri ve sosyal girişkenliği sağlayıcı çalışmalar çocuğun uyumunu yeniden
kazanması için önerilen girişimler arasındadır ( Kızıler, 2007; Elçigil, 2007).
Kronik hastalığı olan çocuk ve ailesi için öncelikle yaşam kalitesini artırmak
açısından
önemi
olan
sosyal
destek,
bireyin
kimlik
duygusunun
korunup
güçlenmesini ve kendine güveninin artmasını sağlamaktadır. Okul çağı dönemindeki
çocuklara yönelik yapılan birçok çalışmada kanserli çocukların okul yaşamının devam
ettirilmesi, okul ile ilişkisinin sürdürülmesi ve öğretmelerin çocuğa sosyal destek
sağlamasının çocuğun ve ailesinin kanserin yarattığı sorunlarla baş etmesini
kolaylaştırdığı, psikiyatrik belirtilerin görülme sıklığını azalttığı görülmektedir (Sezgin
ve ark.,2007;Çavuşoğlu, 2004).
Okul ortamı, fiziksel ile sosyal çevresi ile sağlığı doğrudan etkiler. Okul ayrıca
sağlık ile ilgili olumlu tutum ve davranışların geliştirilmesine ya da sağlık hizmetlerinin
topluca sunulmasına elverişli bir ortam olması nedeniyle sağlık hizmetleri için önemli
bir kurumdur (Ceylan,2009). Okul kronik hastalığı olan çocuklar için entelektüel
olarak başarılı olabilecekleri, yeteneklerini geliştirebilecekleri ve böylece bozulan
fiziksel fonksiyonlarını dengeleyebilecekleri bir yerdir. Ancak hasta çocuğun tedavi,
kontrol ya da hastaneye yatma nedeniyle, okul devamsızlığının artması, öğrenme ve
düzenli olarak okula gitme fırsatlarını azaltır ve akademik başarısızlığa yol açabilir
(McDougal 1997;Çavuşoğlu, 2004).
Çocuğun hastalığı nedeniyle sık sık okula ara vermesi, okuldaki başarısını
etkileyebileceği için, öğretmenlere de hastalık konusunda bilgi verilmesi gereklidir.
Öğretmenler çoğunlukla, ebeveynlerden ve sağlık çalışanlarından kanserli çocuğun
durumuna ilişkin yeterli bilgi alamamaktadırlar. Hastalıkla ilgili bilgisi olmayan
öğretmenler sınıflarında böyle bir çocuğun olmasından korkabilmekte ve çatışma
2
yaşayabilmektedirler (Lahteenmakia,2002). Bazen de ebeveynler, çocuğa farklı
davranılacağı korkusu ile çocuğun hastalığı ile ilgili bilgileri öğretmenlere söylemek
istemeyebilirler. Bu durumlarda okul sağlığı hemşiresinin, okul-aile ve çocuk arasında
gerekli ilişkinin kurulmasına yardım etmesi önem kazanmaktadır (Çavuşoğlu,
2004;Bulduk,2005).
Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki Ulusal Okul Hemşireleri Birliği (NASN) okul
sağlığı hemşirelerini; çocukların ve gençlerin entelektüel potansiyellerini kullanarak
bireysel yeteneklerini artırmak, fiziksel, sosyal, kişisel ve duygusal büyümelerini
olumlu etkilemek için yararlı kararlar alan bireyler olarak tanımlamaktadır (National
Association of School Nurses,2009).
Okul sağlığı hemşireleri çocuk ve gençlerin sağlık sorunlarının belirlenmesi ve
çözümünde kilit insan gücüdür. Okul sağlığı hemşiresi öğrencilerin ve okul
personelinin sağlıkla ilgili önceliklerini belirler. Koruyucu ve tedavi edici sağlık
hizmetlerini öğretmenler ile birlikte planlar, uygular ve değerlendirir. Multidisipliner
ekibin bir üyesi olarak, hekim, sosyal hizmet uzmanı, öğretmen ve diğer uzmanlarla
birlikte çalışarak, çocuk ve ailesi için destekleyici tedavi sağlar (Bulduk,2005; Ceylan
ve Turan,2009).
Okul sağlığı hemşirelerinin yanı sıra kanserli çocuklarla çalışan hemşireler de,
öğretmenlere çocuğun durumuna özel ve okuldaki eğitimi ile ilgili gerekli bilgiler
vermeli ve onların sorunlarını yanıtlamak için okulla sürekli ilişki halinde olmalıdırlar.
Böylece
hemşirelik
uygulamaları
hastaneden
sınıfa
kadar
uzanabilecektir
(Çavuşoğlu, 2004).
3
AraĢtırmanın Amacı: Sınıf öğretmenleri okulda çocukla birebir iletişim
içindedirler. Okul çağı çocuklarında hastalığın ve tedavinin etkilerini daha çok
gözleyebilmekte ve onlara daha fazla zaman ayırabilmektedir. Bu nedenle sınıf
öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerinin
belirlenmesinin, öğretmenlerin kanser tanısı ile izlenen çocuk ve ailenin hastalık ve
tedavinin yarattığı sorunlar ile baş etmelerinin güçlendirilmesinde aktif olarak yer
almaları konusunda yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Bu araştırma; sınıf
öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve
görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
AraĢtırmanın Soruları
Sınıf öğretmenlerinin;
1. Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi düzeyleri nasıldır?
2. Sosyo- ekonomik özellikleri çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeylerini
etkilemekte midir?
3. Kanserli bir yakınlarının olup olmama durumu çocukluk çağı kanserleri ile ilgili
bilgi düzeylerini etkilemekte midir?
4. Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeyleri, konu ile ilgili görüşlerini
etkilemekte midir?
5. Çocukluk çağı kanserlerinin önemine ilişkin görüşleri nelerdir?
6. Kanserli çocukların sosyal yaşamına ve okul yaşamına ilişkin görüşleri
nelerdir?
7. Sınıflarında kanserli çocuk olup olmamasına ilişkin görüşleri nelerdir?
8. Kanserli çocuklara ilişkin duyguları nelerdir?
4
2. GENEL BĠLGĠLER
2.1.
ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠ ĠLE ĠLGĠLĠ KURAMSAL BĠLGĠLER
2.1.1. Kanserin Tanımı ve GörülüĢ Sıklığı
Kanser, Latincede yengeç anlamına gelen “cancer” sözcüğünden türetilmiştir.
Yunanlı hekim Hipokrat, hastalığın başladığı bölgeden diğer organlara yayılmasını
gözlemleyerek bu tanımlamayı yapmıştır. Kanser genellikle, sınırsız hücre büyümesi
olarak tanımlanmaktadır. Normalde hücreler genlerin kontrolü altında gereksinime
göre bölünerek çoğalırlar. Genlerin çeşitli faktörlerin etkisi ile değişime uğrayarak,
hücre bölünmesi ve çoğalması sürecinde düzensizlikler oluşturması, kontrolsüz hücre
çoğalmasına neden olarak tümörleri oluşturmaktadır. Sınırsız çoğalan kanser
hücreleri salgıladıkları proteolitik ve fagositik enzimlerle dokuların sağlıklı hücrelerini
eritip, daha fazla çoğalmak için kendilerine yer açarlar. Başlangıçta oluştuğu yerde
büyüyen kanser hücresi (birincil kanser), vücudun başka bölgelerine yayılabilmektedir
(metastaz). Anormal biçimde çoğalan ve yayılan bu hücreler göç ettikleri yerdeki
doku ve organları işgal ederek, onların işlevlerini bozarlar (Philip, 2006).
Kanserler köken aldığı doku ya da bölgeye göre sınıflandırılabilir:
Karsinom- Epitel dokudan köken alan tümör
Sarkom-kas, kemik, kıkırdak, yağ ya da bağ dokusundan köken alan tümör
Lösemi- beyaz kan hücreleri ya da onların öncülerinden köken alan tümör
Lenfoma- Kemik iliğinden gelişen lenfatik sistemi etkileyen hücrelerin kanseri
Miyeloma- antikor yapımından sorumlu (B lenfositler ya da B hücreleri) beyaz kan
hücrelerini içeren kanser (Philip, 2006).
Hastalık, bireyin günlük yaşamını sürdürmekte kullandığı tüm mekanizmaları,
geleceğe yönelik beklentileri, planları, kısacası tüm dengeleri için tehdit oluşturan,
stres yaratan bir yaşam olayıdır (Kebudi, 2006). Özellikle son on yılda tıp alanında
çok önemli gelişmeler olmasına karşın, oranı gittikçe artan kanser gibi yaşamı tehdit
edici ve ölümcül hastalıkların bireyde yarattığı tehdit, herhangi bir organın işlevinin ya
da tümüyle yaşamın yitirilmesi anlamını taşımaktadır.
5
Kanser çağımızın en sık görülen sağlık sorunlarından biridir. Gelişmiş
ülkelerdeki istatistiklere göre kanserler, ölüme yol açan nedenler arasında kalp
hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 2005 yılında
tüm dünyada görülen 58 milyon ölümün %13‟ünün (7,6 milyon kişi) kanser nedeni ile
olduğunu bildirmiştir. 2015 yılında bu sayının 9 milyona, 2030 yılında ise 11,4
milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir (Kızıler , 2007).
Kanserden tamamen iyileşme ve kurtulma oranları ve yaşam kalitesi gelişmiş
ülkelerde artarken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran gelişmiş ülkelerdeki oranın
yarısından öteye gidememektedir. Ülkemizde ise; Devlet İstatistik Enstitüsü‟nün
sağlık istatistikleri raporunda toplam ölümler arasında birinci sırayı % 48,3 ile kalp ve
dolaşım sistemi hastalıklarının aldığı, ikinci sırada ise % 12,9 (23.775 kişi) ile
kanserlerin geldiği görülmektedir (Türk Sağlık İstatistiği, 2005). Bildirilmeyen vakalar
göz önüne alındığında bu oranın daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir (Türkiye
İstatistik Yıllığı, 2004).
2.2.ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠ VE ÖZELLĠKLERĠ
Erişkin yaş grubuna göre daha az görülmekle birlikte, kanser çocuklarda önde
gelen ölüm nedenlerindendir. Ancak çocukluk çağı kanserlerinin tedavisindeki
gelişmeler
sonucunda,
bugün
hastalıkların
büyük
bir
kısmında
iyileşme
sağlanmaktadır.
Çocukluk çağı kanserleri çeşitli özellikleriyle yetişkin kanserlerinden farklıdırlar.
Öncelikle çocuklarda kanser, yetişkinlere göre daha az görülmekle birlikte ciddi
hastalıklar içinde yer alır ve oldukça dramatik etkilere, sonuçlara neden olur (Kurt,
2008). Çocukluk çağı kanserleri, tipleri ya da genel olarak biyolojileri, prognozları ve
tedaviye yanıtları yönleriyle de yetişkinlerde görülen kanserlerden ayrılırlar. Örneğin;
yetişkinlerde “epitelyal kanserler” sık iken çocuklarda “akut lösemiler” ve “embriyonal
tümörler” daha sıktır (Kutluk, 2006). Ayrıca doğum öncesi (prenatal) faktörlerin, 5 yaş
altı çocuklarda görülen kanserlerde etkili olduğu da saptanmıştır (Çavdar, 2009).
6
Uluslararası Çocukluk Çağı Kanserleri Sınıflaması (ICCC)‟na göre çocuklarda
kanserin 12 tipi vardır (Çavdar, 2009).
Tablo 2.1. Uluslar Arası Çocukluk Çağı Kanserleri Sınıflaması
1.Lösemiler
2.Lenfomalar
3.Beyin ve spinal kanal tümörleri
4.Sempatik sistem tümörleri
5.Retinoblastoma
6.Böbrek tümörleri
7.Karaciğer tümörleri
8.Kemik tümörleri
9.Yumuşak doku sarkomları
10.Gonad ve germ hücreli tümörler
11.Epitelyal tümörler
12.Diğer malign neoplasmlar
(Steliorova-Foucher, E 2005)
Çocukluk çağı kanserlerinin nedenleri, halen birçok bilim adamı tarafından
araştırılmaktadır. Kanserlerin bazı türlerinin ailesel geçiş özelliği göstermesi nedeni
ile çocukluk çağı kanserlerinde aile öyküsü, yakınmalar kadar önem kazanmaktadır.
Genetik köken çocukluklarda erişkinlerden daha belirgindir (Ağaoğlu, 2004). Aile
öyküsünde Down sendromu, otoimmün hastalıklar, doğumsal immün yetmezlikler gibi
ailesel ve genetik hastalıkların varlığı çocukta kanser riskini artırmaktadır. Bu
hastalarda her yeni bulgu ya da her yeni kitle onkolojik hastalıkları düşündürmelidir.
Hamilelik döneminde radyasyona ve çeşitli kimyasal ajanlara maruz kalma da
çocuklarda kanser görülme olasılığını artırmaktadır. Diğer taraftan, atom bombasına
maruz kalanlar, Çernobil gibi nükleer kazalar başta tiroid kanserleri ve lösemiler
olmak üzere kanser sıklığını artırmaktadır (Kutluk, 2006).
7
Dünya Sağlık Örgütü tarafından çocukların maruz kaldığı 100‟den fazla
kimyasal kanserojen olduğu bildirilmiştir. Bazı virüslerin insanların kromozomlarında
bulunan kanser genlerini aktive ettikleri belirtilmektedir. Hem intrauterin dönemde,
hem de postnatal dönemde toksik maddelerden etkilenme de etiyolojide önemli rol
oynamaktadır (Philip, 2006; Çavdar, 2009).
Çocukluk çağında sık görülen kanser türleri oluşum yerlerine göre değişiklik
göstermektedir. Çocukluk çağı kanserleri üzerinde yapılan çeşitli çalışmalar, en sık
görülen kanser türünün lösemi olduğunu göstermektedir (Wong, 2006). Ülkemizde
çocukluk çağında görülen kanserlerin dağılımına ilişkin yapılan çalışmalarda %23 ile
ilk sırada olan lösemiyi, %20 ile lenfomaların, %15 ile santral sinir sistemi tümörlerinin
izlediğini belirtmiştir (Kutluk, 2006; Türk Pediatrik Onkoloji Grubu, 2006).
2.2.1.Çocukluk Çağı Kanserlerinin Dünyada ve Ülkemizde Görülme Sıklığı
Çocuklarda kanser görülme sıklığı 15 yaş altında milyonda 110-150
arasındadır. Her yıl ülkemizde 150,000 civarında erişkin kanser vakası beklenirken,
0-14 yaş grubunda 2,500-3,000 kanser vakasının görülmesi beklenmektedir.
Çocuklarda kanser erişkinlere kıyasla çok daha az olup, tüm kanserlerin %0.5‟i 15
yaşından küçük çocuklarda görülmektedir. Bununla birlikte, tedavi başarısının
yüksekliği ve çocukların önündeki beklenen yaşam süresinin uzunluğu erken ve etkin
tedaviyi, en iyi hizmete erişimi, yaşam kalitesini, psikososyal yaklaşımı daha da
önemli hale getirir (Kutluk, 2009).
Kanserden ölümlerin %70‟i gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerde meydana
gelirken; önlemeye, tanılama çalışmalarına ve kanser tedavisine erişimin kolay
olduğu ülkelerde ise; kanser vakalarının oldukça az olduğu bildirilmiştir. Ölüm nedeni
olarak enfeksiyonlar ile maliyn tümörler karşılaştırıldığında gelişmekte olan ülkelerde
enfeksiyonlar %15-20, kanserler %1.5-6.5‟lar arasında iken, gelişmiş ülkelerde tam
tersine kanserler %13-25 , enfeksiyonlar %2-3.5 arasındadır (Yıldız, 2009).
8
ABD‟de 1-14 yaş grubunda ölüm nedenlerinde birinci sırayı %37.1 ile kazalar,
ikinci sırayı ise 12.2 ile kanserler oluşturmaktadır. Ayrıca ABD‟de her yıl 14 yaş altı
çocuğa 1/7000 oranında ve yılda ortalama 12 bin yeni kanser tanısı konulmaktadır,
diğer bir deyişle 20 yaş altındaki çocuklar ve ergenlerin toplamında ortalama yıllık
kanser oranı 15 /100.000‟dir (Philip, 2006). Ülkemizde ise 2002 yılı verilerine göre 114 yaş grubundaki ölüm nedenleri arasında kanser, %7.2 ile 4.sıradadır. Gelişmişlik
düzeyi arttıkça, ölüm nedeni olarak kanser ülkemizde de üst sıralara çıkma
eğilimdedir (Kutluk, 2006; Philip, 2006).
Çocukluk çağı kanserlerinin yıllık insidansı Kıbrıs, İsrail (Yahudi), İsrail (Arap)
Mısır, Ürdün, İtalya, İspanya, Fransa ve Türkiye‟de sırası ile milyonda 170, 133.3,
119.9, 130.9, 114.8, 158, 137.9, 135.6, 115.6 olarak bildirilmiştir. İnsidans Avrupa ve
ABD‟de (SEER verisi) sırası ile milyonda 131 ve 153.3‟dür. Lenfoproliferatif
tümörlerin görülme sıklığı bazı Orta Doğu ve Akdeniz ülkelerinde daha yüksektir.
ACCIS (Childhood Cancer İncidence and Survival) projesi 63 Avrupa ülkesinden
1970-1999 yıllarında toplum tabanlı kanser kayıtları yapmıştır ve kanser insidansında
%1‟lik artış saptamıştır (Kutluk, 2006; Philip, 2006).
ġekil 2.1. Amerika BirleĢik Devletleri’nde Çocukluk Çağı Kanserlerinin
Dağılımı
17%
29%
5%
3%
6%
7%
22%
11%
lösemi
santral sinir sistemi tümörleri
lenfoma (HH VE NHL)
nöroblastoma
Wilm's tümörü
radyomsarkom
kemik tümörleri
diğer tümörler
9
Ülkemizde önceki yıllarda büyük merkezlerden rakamların birleştirilmesi ve
Sağlık Bakanlığı kanser kayıtları yoluyla çocukluk çağı kanserlerinin dağılımı
hakkında fikir edinilmekte iken, 2002 yılından itibaren Türk Pediatrik Onkoloji
Grubunun (TPOG) başlatmış olduğu Pediatrik Tümör Kayıtları önemli bir aşama
olmuştur. 2005 yılından itibaren TPOG ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD),
çocukluk çağı kanser kayıtlarını birlikte tutmaya başlamıştır. Önümüzdeki yıllarda bu
kayıt sistemi, çocukluk kanserlerinin dağılımı ve yaşam hızları konusunda ülkemiz
için önemli bir veri tabanı oluşturacaktır (Çavdar, 2009).
TPOG ve TPHD‟nin kayıtlarına göre, lenfomalar santral sinir sistem
tümörlerinden %5 kadar daha sık görülmekle birlikte, bu veriler sadece pediatrik
hematoloji ve onkoloji merkezlerinden toplandığından bu farkın daha az olduğu ya da
santral sinir sistemi tümörlerinin daha sık görüldüğüne dair önümüzdeki yılların
verileri önem kazanmaktadır (Çavdar, 2009).
Tablo 2.2. Türk Pediatrik Onkoloji Grubu ve Türk Pediatrik Hematoloji
Derneği Pediatrik Tümör Kayıtları, 2002-2006, Tanı Gruplarının Dağılımı
Histopatolojik Tanı
Lösemi
Lenfoma Ve RES
SSS Ve İntrakranial/İntraspinal Tümörler
Sempatik Sinir Sistemi Tümörleri
Yumuşak Doku Sarkomları
Böbrek Tümörleri
Maliyn Kemik Tümörleri
Germ Hücreli Ve Diğer Gonadal
Tümörler
Retinoblastom
Karsinomlar Ve Diğer Epitelyal Tümörler
Karaciğer Tümörleri
Diğer Spesifiye Edilmemiş Malign
Tümörler
Langerhans hücreli tümörler
Toplam
Sayı
1769
1513
1129
593
499
463
460
365
%
23.05
19,72
14.71
7.73
6.50
6.03
6.00
4.76
297
231
114
138
3.87
3.01
1.49
1.80
102
7673
1.33
100,00
RES: Retiküloendotelyal sistem; SSS: Santral Sinir Sistemi
10
Çocukluk çağı kanserlerinde yaşam hızları 1970‟lerden itibaren önemli
düzeyde iyileşmeye başlamış ve %80‟lere ulaşmıştır. Bununla birlikte gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerdeki çocuk kanserlerinin yaşam hızlarında belirgin farklılıklar
bildirilmektedir. Ülkemizde TPOG ile TPHD‟nin verilerine göre 5 yıllık yaşam hızı %64
olarak bildirilmiştir. ABD‟nde ise 5 yıllık yaşam hızı %75‟tir (Philip A.P 2006).
Aradaki farkın giderilmesi için ülke çapında planlamalara gereksinim vardır.
Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler için; bilgi ve kaynakların paylaşımı, teknoloji
transferi ve tam kapsamlı onkoloji hizmetleri, yaşam hızlarının iyileştirilmesinde ve
yaşam kalitesinin artırılmasında stratejik önemi olan konulardır. Onkolojinin farklı
disiplinleri arasındaki işbirliği bu amaçlara ulaşmada büyük katkılar sağlayacaktır
(Kutluk, 2006; Çavdar, 2009).
2.2.2.Çocukluk Çağı Kanserlerinde Etiyolojik Faktörler
Çocukluk çağı kanserlerinin epidemiyolojisine ve tedavi şekillerine yönelik bir
çok çalışma bulunmasına karşın, günümüzde çocukluk çağı kanserlerinin nedeni hala
tam olarak bilinmemektedir. Kanser nedeni ile ilgili çeşitli hipotezler olmakla birlikte
üzerinde en çok durulan teori, bazı genetik değişikliklerde düzenlenemeyen hücre
çoğalmasıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar hücrelerde kontrolsüz çoğalmaya
neden olarak tümör oluşumunu aktive eden genlerin varlığını göstermiştir. Genetik
yatkınlık, etiyolojinin %10-15 „inden sorumludur (Bunin, 2003;Plon, 2005).
Ebstein-Barr virüsünün (EBV) ve Humanimmunodeficiency virusunun (HIV)
Hodgkin hastalığında ve Burkitt Lenfoma hastalığı olan çocukların çoğunda
patogenezde yer aldığı bulunmuştur.
Kanserin nedenine ilişkin bilgiler yetersiz olmakla birlikte bazı risk faktörlerinin
çocuklarda belirli kanser tiplerinde artışa neden olduğu düşünülmektedir. Çocukluk
kanserlerinde görülen bazı etyolojik faktörler şöyle özetlenebilir.
(Bunin, 2003;Tomlinson, 2005).
 Erişkinlerde karsinojenik olarak tanımlanmış olan bazı çevresel ajanlardan
özellikle
iyonize
radyasyonun
çocuklardaki kanserlerle
de
ilişkili olduğu
belirlenmiştir. Düşük dozlarda radyasyonun tiroid kanseri ve lösemiye neden
olduğu bilinmektedir.
11
 Bazı doğumsal/kalıtsal bozukluklar ve hastalıklar,
 Bağışıklık yetersizliği sendromları
 Çeşitli virüs enfeksiyonları (HIV, EBV, HBV, HCV gibi),
 Radyasyona maruz kalma,
 Bazı kimyasal maddelere maruz kalma (benzen, pestisidler gibi)
 Hamilelikte kullanılan bazı ilaçlar(DES)
 Ailesel kanser sendromları
(Kebudi, 2006;Çavdar, 2009).
2.2.3. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Çocuk Üzerine Etkileri
Çocuk için hasta olma, anlaşılması güç bir deneyimdir. Kronik hastalığın çocuk
ve ailesi üzerindeki psikolojik etkileri; hastalığın şiddeti, oluşturduğu fonksiyonel
kısıtlılık ve tedavi yöntemlerinden etkilenmektedir (Çavuşoğlu, 2004). Ayrıca hastalık
öncesi çocuğun uyumu ve kişilik özellikleri, ailenin hastalığa yaklaşımı ve çocukla
ilişkisi, çocuğun tanı, tedavi ve bakım sorumluluğunu alan personelin aile ile kurduğu
ilişki ve yaşanan ruhsal sorunlar çocuğun hastalığa ve tedaviye uyumunda önemli rol
oynar ( Charlton,1991; Sezgin, 2007).
Kanser gibi kronik hastalıklarda hastalık yaşamın bir parçası haline gelir ve
çocuk onunla birlikte yaşamayı öğrenmek durumunda kalır. Kanser tanısı konulmuş
olan çocuklar ve ebeveynleri; yaşadıkları karmaşık duygular, tekrarlayan invaziv
tedavi protokollerinin etkileri, gittikçe artan duygusal ve fiziksel yük, değişen rutinler,
roller, ilişkiler ve sorumluluklar gibi birçok değişikliğe katlanmak zorunda kalırlar.
Kanserli çocuklar üzerinde yapılan çeşitli çalışmalarda, hastalığın komplikasyonları
sıklaşıp uzadıkça, hastalık ilerledikçe ölümle ilgili korku ve kaygıların arttığı, kanser
ve tedavisinin bulgularının yarattığı stres ve bu bulgularla başa çıkmadaki
yetersizliğin çaresizlik duygularını artırdığı belirtilmektedir ( Alparslan, 2003; Kurt,
2008; Lightfoot, 2004) .
12
Bilişsel gelişim özelliklerine göre çocukların hastalığa verdikleri tepkiler farklı
olmasına karşın, kanserin kendisinin ve tedavisinin getirdiği komplikasyonlar ve yan
etkiler her yaş grubu için travmatiktir. Genel olarak tüm yaş gruplarında çocuk ve
adölesanın hastalığa verdiği tepkiyi etkileyen faktörler şunlardır:
 Çocuğun duygusal ve bilişsel gelişim süreci
 Çocuğun hastalıktan önceki kişilik özellikleri ve önceki uyum yeteneği
 Ayrılıklara gösterdiği psikolojik tepkiler
 Hastalığın ve sakatlığın ciddiyeti
 Hastalığın çocuk ve ailesi için taşıdığı anlam
 Ebeveyn-çocuk ilişkisinin kalitesi
 Sosyal destek sistemlerinin bulunup bulunmaması
 Hastalığın çocuğun fiziksel, psikolojik işlevlerine getirdiği kısıtlamalar
(Ağaoğlu ve ark., 1999; Çavuşoğlu,2004;Er, 2006; Erdoğan, 2008)
Çocuğun hastalığa ve tedaviye uyumunun artırılması gelişimsel dönemlerin
bilinmesini gerektirir. Etkili destek ve yardım yalnızca çocuğun duygularının
anlaşılması ile değil, aynı zamanda hasta olma ile ilgili inanışlarının anlaşılması ile
verilebilir (Erdoğan, 2008). Sağlık ekibi üyeleri arasında, hastalarla en fazla birlikte
olan ekip üyesini oluşturan hemşirelerin çocuklara ve ailelere yönelik bakımı
planlarken, uygularken ve değerlendirirken çocuğun hastalığa verdiği tepkilerin
yanısıra çocukların içinde bulundukları gelişimsel dönemin özelliklerini de göz
önünde bulundurmaları gereklidir (Çavuşoğlu,2004;Donohue‟O.T ve Tolle, 2009).
Bebeklik Dönemi: Bebekler için, hastaneye yatış ve tedavi prosedürleri
sırasında
yaşadıkları
zorlanmalar
önemlidir.
Bu
dönemde
bebek
anneden
ayrılmaktan ve tıbbi işlemlerden korkar. Ayrılık ve invaziv işlemler korku ve kaygılarını
daha da artırabilir (Sezgin, 2007). Özellikle kişiyi tanıma ve belleğin gelişmeye
başladığı yedinci aydan itibaren bebek için yeni çevre ve alışkın olmadığı yeni kişiler
13
kadar fizik muayene, kan alma, enjeksiyon gibi uygulamalar korkutucudur
(Çavuşoğlu,2004)
Bebeklik döneminde kendini güvende hissetme duygusu önem taşır Bebeğin,
rutinlerinin sürdürülmesi, kucaklama, dokunma ve müzik yardımı ile yatışması ve
sakinleşmesi sağlanabilir. Tüm tanı ve tedavi işlemleri boyunca ailenin bebeğin
yanında olması, oyuncaklar ya da renkli objeler kullanarak dikkatinin başka yöne
çekilmesi, eğlenceli ve iyi aydınlatılmış bir hastane ortamı yaratılması, oyun için
uygun ortam sağlanması, hem bebek, hem de aile için hastaneye yatma deneyimi ile
baş etmede yardımcı olmaktadır (Chao ve ark.,2003;Çavuşoğlu, 2004). Ayrıca
ebeveynlerin bebek ile birlikte olamadığı zamanlar için ninniler, masallar ve hikâyeler
kaydedilip dinletilerek bebeklerin ayrılık anksiyetesi yaşaması önlenebilir ( Kızıler,
2007).
Ebeveynler de bebeğin hasta olması ve hastanede yatması sürecinde yoğun
duygusal tepkiler verebilirler. Özellikle çocuk yetiştirme konusunda deneyimleri az
olan ebeveynler bebeğin normal davranışları ile hastalık dönemindeki davranışlarını
birbirinden ayırma güçlüğü yaşayabilirler. Bazı durumlarda görülen suçluluk, korku ve
hastalığın ortaya çıkardığı inançsızlık, ebeveyn – çocuk ilişkisine zarar verecek kronik
disfonksiyona yol açabilir (Çavuşoğlu, 1997; Erdoğan ve ark. , 2008).
Okul Öncesi Dönem: Okul öncesi dönemdeki çocuk için otonomi duygusunun
gelişmesi önem taşır. Hastalık ve tekrarlayan hastaneye yatışlar, çocuğun
aktivitelerine sınırlamalar getirir ve yeni sosyalleşme deneyimleri gerektirir. Bu
dönemde çocuklar olayların nedeni konusunda mantık dışı düşüncelere sahiptir ve
ben merkezlidirler. Bu nedenle de, hastalığın yanlış yapma ve cezalandırma ile ilgili
olduğunu düşünebilirler (Sezgin, 2007).
Hastalık ve hastanede yatma ile ilgili deneyimleri olmayan okul öncesi
dönemdeki çocuğun, hastane ve hastalığa uyumu zordur. Eğer hastalığı ile ilgili
olarak anlayabileceği bir dille açıklamada bulunulmazsa çocuk yaşadığı hastalık
14
belirtilerini, kendi hayalleri ve korkularıyla anlamaya çalışır. Çocukta, hastalığın yol
açtığı çeşitli bedensel rahatsızlıklarla, aileden ayrılmanın ve hastanede yeni bir
yaşamla karsılaşmanın yarattığı tepkileri birbirinden ayırt etmek oldukça zordur. Bu
yaş çocuklarının anneleriyle birlikte kalması ve bakıma katılmalarına olanak
verilmesi, ileride ortaya çıkabilecek ruhsal sorunları önleme açısından önemli ve
gereklidir (Çavuşoğlu,2004; Sezgin, 2007)
Ebeveynler, hastalığın alevlenmesini ve relapsı önleyebileceklerini düşünerek
çocuklarının aktivitelerini kısıtlama yoluna gidebilirler. Bunun sonucunda da çocuklar
korkak, pasif ve ebeveynlerine bağımlı hale gelirler. Bu bağımlılığın artmasıyla
çocuklar ebeveynlerine karşı öfke duymaya başlayabilirler (Alparslan, 2003).
Okul öncesi dönemdeki çocuğa girişimler hakkında bilgi verilerek ve verilen
bilgileri anlama düzeyi kontrol edilerek hastane deneyimlerinin daha az travmatik bir
yaşantı olması sağlanabilir (Çavuşoğlu,2004;Erdoğan,2008). Çocuğun sorularını
geçiştirmek yerine mantıklı yanıtlar verilmeli, testler ve tedavi prosedürleri sırasındaki
iyi davranışları ödüllendirilmelidir. Kızgınlık ve öfke durumunda konuşmak, resim
çizdirmek, enerjisini harcaması için yastıklara vurmasını sağlamak gibi kabul edilebilir
davranışları öğretmek, çocuğun bu duyguları ile baş etmesini kolaylaştırmaktadır
(Sezgin, 2007).
Okul Dönemi: Bu dönem, nedenlerin düşünülmeye başladığı dönemdir. Okul
çağı çocuğu, ölümcül hastalığın ve prognozun önemini anlayabilir. Aileden ayrılma,
bilinmeyen hastane ortamında bulunma ise cezalandırılma anlamını taşır. Aileden
ayrılık, tanımadıkları bir çevre, terk edilme korkusu, vücut bütünlüğünün tehdit
edilmesi okul çağı çocukları için çok önemli kaygılardır (Elçigil, 2007).
Bu yaştaki çocuklar ölümcül bir hastalığa yakalanmanın haksızlık olduğunu
düşünürler ve öfke duyabilirler. Okul çağı çocukları duygusal yönden olgunlaşmamış
oldukları için, öleceklerini anladıkları zaman kendi duyguları ile baş etmede güçlük
yaşayabilirler. Bir gün pasif bir şekilde içe kapanırken ertesi gün aşırı tepki
15
gösterebilirler Normal koşullarda bu dönemdeki çocuklar için en önemli aktivite
okuldur. Okul aileden bağımsızlığı, yeni ilişkiler kurmayı, akademik beceriler elde
etmeyi ifade eder (Elçigil, 2007). Kennedy ve arkadaşları (2004) hastaneye yatırılan
çocukların davranışsal, duygusal ve aile fonksiyonlarını inceledikleri çalışmalarında,
çocukların hastaneye yatma nedeni ile okula devam edememelerinin onlarda büyük
bir stres yarattığını ve kanser tedavisinin yan etkileri nedeni ile kendilerini
akranlarından
farklı
hissettiklerini,
akranları
tarafından
reddedilme
korkusu
yaşadıklarını belirlemişlerdir.
Okul çağı çocukları çok çabuk suçluluk duyarlar ve hasta olmayı da çoğu kez
“cezalandırma” gibi algılarlar. Sonuçta, hissettikleri huzursuzluk, çaresizlik duyguları
karşısında bazı bilinç dışı baş etme mekanizmaları ile sıkıntıdan kaçıp kurtulmaya
çalışırlar. Regresyon (geri dönme), çocuğun bilinçsizce başvurduğu bir savunma
mekanizmasıdır. Hasta çocuk, kendisine önceki yıllarda rahatlık-doyum vermiş olan o
eski bebeklik dönemlerinin özelliklerini yeniden gösterir. Bir diğer savunma
mekanizması inkârdır. Çocuklar hissettikleri çaresizlik, huzursuzluk duygularından
kaçıp kurtulmak için farkında olmadan gerçeği inkâra kalkışırlar (Çavuşoğlu, 2004).
Kronik ve ölümcül hastalıklarla karşı karşıya kalan çocuklarda tıbbi tedavinin
yanı sıra psikososyal yardımın da önemi bilinmektedir. Çocuğun öğretmeninin ve okul
arkadaşlarının ziyareti sağlanarak okula devam edememesinden kaynaklanan
anksiyetenin azaltılması sağlanabilir (Eisier, 1993) Okul çağı çocukları hastalık
boyunca özellikle ebeveynden aldıkları geri bildirimlere karşı hassastırlar. Ailenin ve
kardeşlerin ziyaretinin sağlanması bu yaş dönemi için de önemli olmaktadır. Bu yaş
grubundaki çocuklar tıbbi uygulamalar hakkında da bilgi edinmek isterler. Hastalıktan,
yapılan tedaviden ve hastalığın vücutlarına vereceği zarardan korkarlar. Bu nedenle
çocuğun sağlık ekibine sorular sormasını desteklemek, tanı ve tedavi planı hakkında
çocuğa anlayacağı açıklamalar yapmak önemlidir. Çocuk mümkün olduğunca
hastalık ve tedavisi ile ilgili kararlara katılması yönünde desteklenmelidir. Üzüntü,
öfke ve utanç gibi duyguların normal olduğu belirtilmeli ve duygularını ifade etmesi
sağlanmalıdır ( Çavuşoğlu, 2004;Erdoğan, 2008).
16
Adölesan Dönemi: Adölesanlar için hastalığın kendisi temel bir sorun olup,
bağımsızlığın kaybolması, arkadaş ilişkilerinin bozulması, cinsel gelişimlerinin
etkilenmesi, gelecekle ilgili planların bozulması olarak algılanır. Bunun yanı sıra
kemoterapinin saç kaybı, kilo değişimleri, cilt renginde kararmalar gibi yan etkileri,
tedavi nedeniyle pubertede gecikme ve infertilite ile ilgili kaygılar, bu dönemde
görülen psikolojik problemlerin kaynağıdır.
Toros ve ark.(2002) yapmış oldukları çalışmada kronik hastalığı olan
ergenlerin %10'unda sosyal geri çekilme, saldırganlık gibi davranış problemleri
yaşandığını, depresyon ve anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve kronik
hastalığı olmayanlara göre 1,5 kat daha sık ruhsal bozukluk görüldüğünü
belirtmişlerdir. Boekaerts ve Roder (1999) ise; kronik hastalığı olan adölesanların
okul başarısında, kendine güvenlerinde ve stres düzeylerinde sağlıklı çocuklara göre
farklılık bulunmadığını, ancak depresyon, sosyal geri çekilme gibi ruhsal problemlerin
daha sık görüldüğünü bildirmişlerdir. Yeh‟in (2002) kanser tanısı almış adölesanların
yaşam deneyimleri ile ilgili çalışmasında; kanserli adölesanların yaşamlarını etkileyen
fiziksel, psikolojik ve sosyal problemler nedeni ile akranlarına oranla daha fazla risk
altında oldukları bulunmuştur.
Bauld ve ark.(1998) adölesanlarda görülen kanserlerin psikososyal etkilerini
araştırdıkları çalışmalarında adölesanların bedenlerindeki fiziksel değişimlerin,
akranlarından uzak kalma ve akran ilişkilerinin etkilenmesinin, bağımsızlığını
kaybetme riskinin ve gelecekle ilgili belirsizliklerin en büyük stres kaynağı olduğunu
belirtmişlerdir. Whyte ve Smith (1997) kanserin adölesanlar üzerindeki etkilerini
araştırdıkları çalışmalarında ise belirgin ya da gizli olan herhangi bir deformite ya da
kusurun kendinden utanma ve iğrenmeye neden olduğunu bildirmişlerdir.
Bağımsızlığını kazanma sürecinde olan adölesan hastaların tanı ve tedavi
işlemleri hakkındaki tüm tartışmalara ortak edilmesi, bağımsızlığını kaybetme
kaygısını daha az yaşamasını sağlayabilir. Ayrıca mümkün olduğunca tanı ile ilgili
17
olarak arkadaşları ile konuşması konusunda cesaretlendirilmesi ve kardeşlerin ya da
arkadaşların ziyareti için uygun zaman planlanması önemlidir (Eisier, 1993).
2.2.4. Çocukluk Çağı Kanserlerinin Aile Üzerine Etkileri
Kanser tanı ve tedavisi, büyüme-gelişme sürecinde bağımlı bir birey olan
çocuğu olduğu kadar ailesini de etkilemekte, aile üyelerinin günlük düzenlerini,
rutinlerini ve yaşam aktivitelerini bozmaktadır (Kızıler E 2007).
Kanserli çocuğu olan aileler için, çocuk yoğun bir endişe kaynağı olmaktadır.
Bu kaygı ve endişe düzeyi, hastalığın aşamasına (tanı-tedavi, remisyon, relaps),
ailenin parasal olanaklarına ve çevrenin ne ölçüde destek olduğuna bağlı olarak
değişmektedir (Erdem ve Çavuşoğlu,2006).
Kanserli çocukların ailelerinde sıklıkla hasta çocuğa bakım vermek için
ebeveynlerden biri işinden ayrılmak zorunda kalmaktadır. İş kaybı ailenin ekonomik
durumunu olumsuz etkilerken, çocuğun tedavisi ve bakımı için yapılan tıbbi ve diğer
harcamalar ailelerin yaşadığı ekonomik sıkıntıyı daha da artırmaktadır.
Erdem‟in
(2006) yaptığı bir çalışmada, kanserli çocuğu olan ebeveynlerin çoğunun (%72)
hastalık nedeniyle maddi sıkıntı yaşadığı, baş etmek için sıklıkla akrabalardan destek
aldıkları belirlenmiştir.
Ekonomik sıkıntıya ek olarak, hastalığa bağlı fiziksel, duygusal ve sosyal
stresler de aile üyelerini etkilemektedir (Er,2006). Yapılan çalışmalar çocuğun
hastanede ve evde sürekli bakımının, ailede sosyal izolasyon, yalnızlık, evlilik
ilişkilerinde gerginlik, anne babanın diğer çocuklara ayırdığı zamanın azalması gibi
psikososyal sorunlara neden olduğunu göstermektedir. Ayrıca anne-babaların bu
kadar emek ve zaman harcadıktan sonra çocuğu kaybetmekten ve ileride neler
olacağından korktukları da belirlenmiştir (Helseth ve Ulfsæt, 2005; Kızıler, 2007).
18
Konu ile ilgili çalışmalarda, hastalık süresince annelerin çocuğun bakımına
daha çok katıldığı, çalışan annelerin işlerini bırakmak zorunda kaldıkları, eğlence ve
sosyal etkinliklere katılamadıkları, kendilerine yeterince zaman ayıramadıkları ve
seyahat özgürlüklerinin kısıtlandığı saptanmış ve bu annelerin anksiyete ve
depresyon düzeyleri yüksek bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmalarda babaların
ekonomik sıkıntı yaşadıkları, çalışıyor olmaları nedeniyle tanı ve tedavi sürecinde
daha az yardımcı oldukları belirlenmiştir (Chao ve ark, 2003).
Hastalık ilerledikçe, başlangıçta kendi fiziksel ve psikososyal gereksinimlerini
karşılayabilen
çocuklar,
hastalık
ve
tedaviye
bağlı
sorunlar
arttıkça
bu
gereksinimlerinin karşılanmasında anne-babalarına daha çok bağımlı olmaktadırlar.
Özellikle hastalık ve tedaviye bağlı yaşanan halsizlik, yorgunluk, bulantı-kusma,
iştahsızlık gibi sorunlar çocukların kendi gereksinimlerini karşılamada güçlükler
yaşamalarına neden olabilmektedir (Matziou ve ark,
ebeveynlerin
stresi
daha
da
artmakta,
baş
etme
2008). Bu dönemde
ve
uyum
güçlükleri
yaşayabilmektedirler. Toros ve arkadaşlarının (2002) yaptığı çalışmada kanserli
çocuğa sahip olan annelerin depreson ve stres düzeylerinin, diğer kronik hastalığı
olan çocukların annelerinden yüksek olduğu bulunmuştur. Sağlıklı uyum için
ebeveynlerin stresle baş etme yöntemlerini bilmeye ve uygulamaya gereksinimleri
vardır (Er,2006;Erdem,2006).
Günümüzde kronik hastalığı olan çocuğun bakımında ve hemşirelik
uygulamalarında aile önemli yer tutmakta ve primer bakım ünitesi olarak ele
alınmaktadır. Çocuk hemşireliği için temel olan aile merkezli bakım; hasta çocuğun
olduğu kadar ebeveynlerin gereksinimlerine de duyarlılık gösterilmesini ve bakımın
her aşamasına dahil edilmelerini gerektirir (Çavuşoğlu,2004;Philip, 2006). Kanserli
çocukların ebeveynleri ile en fazla birlikte olan sağlık ekibi üyesini oluşturan
hemşirenin, ebeveynlerin yaşadığı olumsuz duygular ile etkili bir şekilde baş
etmesine yardım etmek için, kronik hastalığa tepkilerine ve bunun sonuçlarına
yönelmeleri önem kazanmaktadır. Alparslan‟ın (2003) yapmış olduğu araştırmada,
onkolojik ya da hematolojik sorunu olan çocukların annelerinin hemşireden aldıkları
desteğe bağlı olarak kaygı düzeylerinin önemli derecede azaldığı saptanmıştır.
Hemşireler; hastalık sürecinde ve tedavi bittikten sonra ailenin güçlü ve zayıf
19
yönlerini, ailedeki her bir üyenin oynadığı rolü, iletişim şekillerini, çocuğun gelişimsel
düzeyini ve toplumsal kaynakları değerlendirerek uzun süreli, kapsamlı ve aile
merkezli bakımın verilmesini sağlayabilirler ( Alparslan, 2003).
2.2.5. Kanserli Çocuk, Okul YaĢamı ve HemĢirenin Rolü
Hemşire sağlığı destekleme, sorunları erken tanıma ve önlemede lider olarak
rol alabilecek bir sağlık profesyonelidir. Hemşirenin temel amacı; çocukta ortaya
çıkan sorunlara yönelik, içinde bulunduğu gelişimsel dönemi de dikkate alarak bakım
vermenin yanı sıra,
çocuk ve ailesinin uygun baş etme yöntemlerini öğrenmelerine,
mutlu, sağlıklı ve uyumlu yaşam sürdürmelerine yardım etmektir (Alparslan,2003).
Kanser tanısının konulması, çocuk ve ailesi için travmatik bir deneyimdir
(Kebudi, 2006). Hastalık uzun süreli olduğu zaman çocukluk döneminin normal
büyüme ve gelişme krizleri ile birleşerek hem çocuğu hem de aileyi olumsuz yönde
etkilemektedir. Kanserli çocuk, hastalığa bağlı farklılıkları nedeniyle akranlarının
göstereceği tepkiler konusunda kaygılıdır. Hastalığa bağlı fiziksel yetersizlikler,
çocuğun başarılı olma ve rekabet etme yeteneğini büyük ölçüde kısıtlar. Çocuğun
akademik faaliyetlerinde akran grubundaki diğer çocuklar gibi başarılı olamaması,
düşük
benlik
saygısına,
reddedilme
ve
aşağılık
duygularına
neden
olur
(Erermiş,2006).
Kanserli çocuğun bakımının yönetiminde hemşirenin rolü çocukta var olan
bulguların belirlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılması ile bağlantılıdır. Tedavinin
neden olduğu yan etkilerin etkin şekilde yönetilmesi ve azaltılması çocuğun normal
yaşantısına dönüşünü hızlandıracaktır (Aslan ve ark, 2006). Kanserli çocuğun normal
yaşamına dönmesine katkı veren en önemli durumlardan biri de, okula devamının
sürdürülmesidir (Eisier,1991).
Okul, kanserli çocuklar için entelektüel olarak başarılı olabilecekleri,
yeteneklerini geliştirebilecekleri ve böylece bozulan fiziksel ve bilişsel fonksiyonlarını
dengeleyebilecekleri bir kurumdur. Okul günlük yaşamın bir parçası olarak
20
görülmekte ve okula dönmek çocuğun normal olduğunun göstergesi olarak
değerlendirilmektedir. Aslında “okula gidebilir” mesajı çocuk ve ailesi için “çocuğun bir
geleceği var” anlamına gelmektedir. Diğer yandan çocuk fiziksel, bilişsel ve
psikososyal sorunları nedeniyle okula gitmek istemeyebilir. Bu sorunlar uygun şekilde
çözümlenmezse çocukta kendine güvensizlik ve benlik saygısında azalma görülebilir
(Eiser ve ark. ,2000; Lähteenmäki 2002;Suzuki ve ark., ,2003).
Okul, çocuğun yaşamındaki ilk toplumsal kurumdur. Çocuk, okula başlamakla
yeni bir yaşama başlamıştır. Yaşamında gerekli olan değerleri ve bilgileri, topluma
uyum sağlaması için gerekli sosyal becerileri okulda kazanır. Yetişkinlerin güçlü ve
söz sahibi olduğu dünyaya çocukların başarılı bir şekilde uyum sağlamasına ve yakın
ilişkiler kurmasında olumlu bir okul deneyiminin etkili olduğu bilinmektedir (Elçigil,
2007)
Kanserli çocuklar gerek hastalık süreci boyunca, gerekse sonrasında okul
yaşantısı ile ilgili çeşitli sorunlar yaşayabilmektedirler (Eiser ve ark., 2000;
Lähteenmäki , 2002;Upton ve ark., 2006). Kanserli çocuk, sağlık durumu ve tedavisi
izin verdiğinde okula dönebilir. Ancak ağrı ve acı veren birçok işlemin yapıldığı
hastaneden çıkıp okula dönmek çocuğu rahatlatabildiği gibi sıkıntıya da sokabilir
(Lähteenmäki, 2002). Konu ile ilgili yapılmış olan çalışmalar kanserli çocukların
çoğunun, tedavi bittikten sonra uzun süreli devamsızlığa bağlı öğrenme güçlüklerinin
ve okul başarısızlıklarının olabildiğini, öğretmenleri ve akranları ile çatışmalar
yaşadıklarını göstermektedir (Ross ve ark., 1982; Chekryn , 1987; Wodrich ve ark.,
2002).
Okul sağlığı hemşiresi öğrenmeyi etkileyen sağlıkla ilgili engelleri belirlemede,
çocukların sağlık problemleriyle baş etmelerinde ve okul çağında ve yetişkin
döneminde sağlıklı olabilmeleri için onlara yardım etmede çok önemli bir konumdadır.
Okul sağlığı hemşiresi bakım verici, değişim ajanı, eğiticilik ve yöneticilik gibi rollerini
kullanarak okul sağlığının gelişmesine katkıda bulunabilmektedir (Güler,2004).
21
Pek çok ülkede okul sağlığı hizmetleri genel sağlık hizmetlerinden farklı
düşünülmeyerek
okul
sağlığı
hemşireleri
ve
öğretmen-ebeveyn
işbirliği
ile
yürütülmekte, çocuklarda sağlık sorunları erken dönemde belirlenerek önlem
alınmakta ve koruyucu bakım sağlanabilmektedir (National Association of School
Nurses,2001).
Türkiye‟de, 1949 yılında toplanan Milli Eğitim Şurası‟nda çocuklardaki sağlık
sorunları ele alınmış, ilk kez okul sağlığı hemşireliğinden söz edilmiş, ancak okul
sağlığı hemşireliği yalnızca reviri olan yatılı okullar için düşünülmüştür. Günümüzde
ise özel okulların sayısının hızla artması ve velilerin de baskısıyla özel okullarda
hemşirelerin yer aldığı görülmektedir (Ceylan ve Turan,2009).
Kamu okullarının çoğunda hemşire ve hekim yoktur; acil durumlarda
öğrencilerin sağlık gereksinimi okuldaki ecza dolabından karşılanmaktadır. Sağlıkla
ilgili konular müfredat programı kapsamında bütüncül bir anlayıştan uzak, dağınık ve
sınırlı şekilde yer almaktadır (Çağlayaner ve Gönenli 1998). Okulda çalışacak sağlık
profesyonellerini yetiştirmeye yönelik eğitim programları da yoktur ya da yetersizdir.
Okullarda çalışan sınırlı sayıdaki hemşirenin konuya özel eğitimleri bulunmamaktadır
(Bulduk ve Pek,2005).
Kanserli çocukların okul sorunlarının ele alınmasında öğretmen-sağlık ekibi ve
aile işbirliği önem kazanmaktadır (Upton ve ark., 2006). Chekryn ve arkadaşlarının
(1987) yaptıkları bir çalışmada çocuğun okula dönmesiyle birlikte, öğretmenlerin
kanserli çocukların okul yaşantısı ve başarısı ile ilgili ikilem ve çatışma yaşadıkları ve
çocukluk
çağı
kanserlerine
ilişkin
danışmanlık
gereksinimlerinin
olduğu
vurgulanmıştır. Aynı çalışmada bilgi gereksiniminin en çok tedavinin yan etkileri,
prognoz, kanserin uzun dönem psiko-sosyal etkileri ve çocukların akranları ile nasıl
iletişim kuracakları konusunda olduğu belirtilmiştir.
22
Sınıf öğretmenleri okulda çocukla birebir iletişim içindedirler. Bu nedenle
onların çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak bilgilendirilmeleri çocuğun ve ailenin
yaşayabilecekleri sorunlar ile baş etmelerini kolaylaştıracaktır. Ancak öğretmenlerin
çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi ve görüşleri yetersizdir. Yerel il sağlık
müdürlükleri tarafından kanser haftası boyunca birinci basamak sağlık hizmetleri
kapsamında kanser konusunda eğitimler verilmekte olup konuya yönelik yapılan
eğitimler sınırlıdır.
Kanserli çocukların okul yaşantısı ile ilgili yaşadıkları sorunların çözümünde
hemşire önemli bir rol üstlenmektedir. Okul ile çocuğun tedavi ve bakımında yer alan
sağlık profesyonellerinin yapacakları işbirliği kapsamında hemşire çocuğun durumu,
görülebilecek fiziksel ve psikososyal sorunlar ve ne yapmaları gerektiği konularında
öğretmenlerine ve okul yöneticilerine bilgi vermelidir. Çocuk için gerekiyorsa
kuralların ne kadar esnetilebileceği konuşulmalıdır. Kanserli çocukların sosyal ve
okul hayatına ilişkin eğitim programları oluşturulmalıdır.
Hemşire ebeveynlerle de sürekli iletişim içinde olmalı,
ebeveynleri okulla
iletişimlerini sürdürmeleri konusunda cesaretlendirmeli ve yardımcı olmalıdır (Elçigil,
2007; Ross ve ark. ,1982). Okuldaki diğer çocukların velileri ve çocukların da
çocukluk çağı kanserleri konusunda bilgilendirilmeleri ile kanserli çocuklara yönelik
farklı ve istenmeyen tutumların geliştirilmesi önlenebilir.
23
3.GEREÇ VE YÖNTEM
3.1.AraĢtırmanın Tipi
Araştırma, sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara
ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmış tanımlayıcı türde bir
araştırmadır.
3.2.AraĢtırmanın Yeri
Araştırma Ankara ili Çankaya, Mamak, Yenimahalle, Altındağ, Keçiören, Etimesgut,
Sincan ve Gölbaşı ilçelerindeki toplam 562 devlet ve 59 özel ilköğretim okulunda
yürütülmüştür.
3.3.AraĢtırmanın Evreni
Araştırmanın
evrenini
Ankara
ili
Çankaya
(104
okul),
Mamak
(91okul),Yenimahalle (80 okul), Altındağ (76 okul), Keçiören (88 okul), Etimesgut (39
okul), Sincan (53 okul) ve Gölbaşı (31 okul ) ilçelerindeki toplam 562 devlet ve 59
özel ilköğretim okulunda görev yapmakta olan 12.137 sınıf öğretmeni oluşturmuştur.
3.4. AraĢtırmanın Örneklemi
Araştırmada örneklem büyüklüğünü belirlemek için evren hacmi belli olan
örneklem
hesaplaması
formülü
kullanılarak
tabakalı
örneklem
yönteminden
yararlanılmıştır.
N=z21-&/2 p(1-p)
d2
&=0,95
D=sapma=0,05
P=0,50 (1-p)=0,50
24
Formülde;
N:Evrendeki birey sayısı
n=Örnekleme alınacak birey sayısı
p:İncelenen olayın görüş sıklığı (olasılığı)
q=İncelenen olayın görülmeyiş sıklığı (1-p)
d=Olayın görülüş sıklığına göre yapılmak istenen -/+ sapma
Ankara ilinde tüm ilçelerdeki devlet okullarında toplam 11.349 öğretmen görev
yapmaktadır. Evren hacmi belli olan örneklem hesaplaması kullanılarak yapılan
istatistiksel hesaplamalarla bu öğretmenlerden 330’una ulaşılması planlanmıştır.
Özel ilköğretim okullarında ise toplam 788 öğretmen görev almaktadır. Yapılan
istatistiksel hesaplamalarda bu öğretmenlerden 120 ‘sine ulaşılması planlanmıştır.
Böylece örneklem büyüklüğü 450 olarak belirlenmiştir. Ancak toplam 65 sınıf
öğretmenin ulaşılamamış ve araştırma 385 öğretmen ile yürütülmüştür.
İlçelere göre sınıf öğretmenlerinin sayısının belirlenmesinde tabakalı örneklem
yöntemi kullanılmış, okul seçiminde ise basit rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır.
Çalışmanın veri toplama sürecinde, örnekleme davet edilen ve katılmak
isteyen öğretmenlerin çalışmaya katılmaya isteklilik göstermesine rağmen, soru
formunu doldurup geri verme süreçlerinde güçlük çektikleri gözlenmiştir. Gözlenen
sorunlar arasında, soru formunu doldurmayı tamamlamaya zaman bulamama, formu
kaybetme, evde unutma gibi sorunlar yer almaktadır.
Ayrıca,
doldurulan soru
formlarında soru atlama, geçersiz yanıt gibi eksiklikler görülmüştür.
25
Tablo 3.1. Ġlçelere Göre Öğretmenlerin ve Soru Formu Dolduran Öğretmenlerin
Sayısı
ĠLÇEDEKĠ ÖĞRETMEN SAYISI
SORU FORMUNU
DOLDURARAK VEREN
ÖĞRETMEN SAYISI
Devlet
okulunda
görev yapan
öğretmen
Özel okulda
görev yapan
öğretmen
Devlet
okulunda
görev yapan
öğretmen
Özel okulda
görev yapan
öğretmen
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Sayı
%
Çankaya
3037
26.7
401
51.0
60
22.2
40
35.0
Keçiören
1903
16.7
135
17.1
50
18.5
20
17.3
Altındağ
1126
10.0
5
1.0
40
15.0
10
8.7
Yenimahalle
1395
12.3
79
10.0
30
11.1
10
8.7
Mamak
1429
12.5
-
-
20
7.4
-
-
Sincan
1325
11.8
35
4.4
25
9.2
5
4.3
GölbaĢı
266
2.3
121
15.4
30
11.1
10
8.7
Etimesgut
868
7.7
12
1.1
15
5.5
20
17.3
TOPLAM
11349
100
788
100
270
100
115
100
ĠLÇE
3.5. Verilerin Toplanması
3.5.1. Veri Toplama Aracı
Çalışmanın verileri araştırmacı tarafından konu ile ilgili literatürden (Melman
JE 1986; Prevatt F.F 2000; Lahteenmakia P.M 2002; McCaffrey C. N 2006; Philip
A.P ve Poplock G.D 2006) yararlanılarak hazırlanan bir soru formu aracılığı ile
toplanmıştır (EK 1). Soru formu 2 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde
öğretmenlerin sosyodemografik özelliklerini, mesleki deneyimlerini, çocukluk çağı
kanserlerine ilişkin bilgi alma durumlarını ve çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgilerini
sorgulayan toplam 28 soru yer almaktadır.
Soru formunun ikinci bölümünde ise öğretmenlerin konu ile ilgili görüşlerini
ortaya çıkarmayı hedefleyen ve 5’li likert tipte değerlendirme şeklinde (1=kesinlikle
katılıyorum,2=katılıyorum,3=kararsızım, 4=katılmıyorum,5 =kesinlikle katılmıyorum)
26
hazırlanmış olan toplam 31 ifade yer almaktadır.
Oluşturulan değerlendirme
aracında yer alan ifadelerin işlerlik ve anlaşılırlık yönünden gözden geçirilmesi için
konu ile ilgili 3 uzmanın (İç Hastalıkları Hemşireliği, Halk Sağlığı Hemşireliği ve
Pediatrik Onkoloji alanlarında) görüşüne başvurulmuştur. Bu gözden geçirme için
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kısmen
Katılıyorum
Tamamen
Ġfade
Hiç Katılmıyorum
aşağıda verilen örnek kullanılmıştır.
Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı erişkin
kanserlerinden daha zordur.
Uygunluk puanı
1.
Uygun değil
2.
Biraz uygun (İfadenin
revizyonu gerekli)
3.
Oldukça uygun
(Uygun ancak ufak
değişiklikler gerekli)
4.
Çok uygun
ÖNERİ:
……………………………………………
İfadelere ilişkin tüm değerlendirmeler incelenmiş ve bir görüş tekrar özelliği
gösterdiği için çıkartılmıştır. Beş görüş ifadesi ise, anlaşılırlık ve içerik yönünden
tekrar düzenlenmiştir.
3.5.2. Veri Toplama Aracının Ön Uygulaması
İfadelere ilişkin uzman görüşleri dikkate alınarak gerekli düzeltmeler
yapıldıktan ve gerekli kurumsal izinler alındıktan sonra soru formunun ön uygulaması
19 Mayıs- 24 Mayıs tarihleri arasında, iki ilköğretim okulundaki 12 sınıf öğretmenine
yapılmıştır.
27
Ön
uygulama
sonucunda,
değerlendirme
aracında
yer
alan
görüş
ifadelerinden üçünde ifade değişikliği yapılarak değerlendirme aracına son şekli
verilmiştir. Ön uygulama yapılan okullar çalışma kapsamına alınmamıştır.
3.5.3. Veri Toplama Aracının Uygulanması
Çalışmada veriler 25 Mayıs – 1 Temmuz tarihleri arasında toplanmıştır.
Araştırmacı tarafından çalışmaya katılmayı kabul eden öğretmenlere araştırmanın
amacı, kapsamı, yöntemi, uygulama süresi, verilerin gizliliği ve önemi açıklandıktan
sonra ilgili soru formu dağıtılmıştır. Öğretmenler ders aralarındaki sürelerde soru
formunu doldurmuşlardır.
28
Başkent
Üniversitesi
Sosyal ve Beşeri
Bilimler ve Sanat
Araştırma Kurulu
Proje No:
B.30.2.BŞK-11
ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ
ARAġTIRMANIN YERĠ
Ankara ili, Çankaya, Mamak, Yenimahalle,
Altındağ, Keçiören, Etimesgut, Sincan ve
Gölbaşı ilçelerindeki ilköğretim okulları
EVREN
İlköğretim okullarında çalışan
sınıf öğretmenleri
(N=12.137)
ÖRNEKLEM
n=385 sınıf öğretmeni
VERĠLERĠN TOPLANMASI
Ön uygulama
Çankaya ilçesinde 2 ilköğretim
okulunda görev yapan 12 sınıf
öğretmeni
Çalışmanın
amacınınsürecinin
açıklanması
Katılım için
davet
SORU FORMU –
Ġlgili literatürün incelenmesi
2 bölüm
Demografik özellikler
Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin
bilgi düzeyi
Kanserli çocuklarla ve okul
eğitimleriyle ilgili görüşler
SORU FORMLARININ UYGULANMASI
Araştırmaya katılmayı kabul eden sınıf
öğretmenlerine soru formlarının uygulanması
Kurumsal
izinlerin
alınması
VERĠLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
 Verilerin SPSS 11.5 kaydedilmesi
 Ġstatistiksel analiz
Yüzdelik değerlendirme
Ki-kare testi
ġekil 3.1 Veri toplama formunun uygulanması ve verilerin değerlendirilmesi
29
3.6. Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırmada elde edilen veriler Statistical Package For Social Science (SPSS
11,5 for Windows) kullanılarak analiz edilmiştir. İstatistiksel değerlendirmede sayı ve
yüzdelik hesapları ile ki kare testi kullanılmıştır.
3.7.AraĢtırmanın Etik Yönü
Araştırma önerisi, Başkent Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler ve Sanat ve
Araştırma Kurulu’na ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yazışma protokolüne uygun süreçler
izlenerek sunulmuş ve ilgili kurullarda 16 Nisan 2010 ve 18 Mayıs 2010 tarihlerinde
onaylanarak kabul edilmiştir (EK2).
Araştırmanın amacı, içeriği, yöntemi, kapsamı, uygulama süresi ve verilerin
gizliliği konusunda her okul müdürüne ve öğretmene açıklama yapılmış ve veri
toplama öncesinde bireylerden sözel izin alınmıştır.
Soru formunun ilk sayfasında araştırmanın amacına ve kişisel bilgilerin
gizliliğine dair bir açıklama yer almaktadır. Formlarda öğretmen isimlerine yer
verilmemiş, isimler ve tüm kişisel bilgiler gizli tutulmuştur.
3.8. AraĢtırmanın Sınırlılıkları
1. Araştırmada
elde
edilen
veriler
öğretmenlerin
görüşlerine
ve
öz
değerlendirmelerine dayalı olup, bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik herhangi bir
parametrik ölçüm ya da test kullanılmamıştır.
2. Araştırma verileri yalnızca örneklemde yer alan sınıf öğretmenlerinin
görüşlerine dayalı olduğu için elde edilen sonuçlar genellenemez.
30
4. BULGULAR
Çalışmanın sınıf öğretmenlerinden oluşan örnekleminden elde edilen bulgular bu
bölümde sunulmaktadır.
Tablo 4.1 Sınıf Öğretmenlerinin Sosyo-Demografik Özellikleri (n=385)
SOSYODEMOGRAFĠK ÖZELLĠKLER
Cinsiyet
Erkek
Kadın
YaĢ (n=379)*
20 – 35 yaş
36 – 51 yaş
52 – 67 yaş
Eğitim Durumu (n=374)*
Eğitim Fakültesi
Yüksek Öğretmen Okulu
Eğitim Enstitüsü
Medeni Durum (n=382)*
Bekâr
Evli
Dul/boşanmış
Çocuk Sahip Olma Durumu (n=384)*
Evet
Hayır
Gelir Durumu (n=382)*
Gelirim giderimden az
Gelirim giderime eşit
Gelirim giderimden fazla
Görev Yaptığı Kurum
Devlet okulu
Özel okul
ÇalıĢma Süresi (n=379)*
1-5 yıl
6-10 yıl
11-15 yıl
16-20 yıl
21-25 yıl
26-30 yıl
31 yıl ve üzeri
Sayı
109
276
%
28,3
71,7
85
250
44
22,4
66,0
11,6
280
65
29
74,9
17,4
7,7
39
323
20
226
58
10,1
83,9
5,0
84,9
15,1
135
193
54
35,3
50,5
14,2
269
115
70,1
29,9
35
43
103
64
49
41
44
9,2
11,3
27,3
17,0
13,0
10,8
11,4
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır
31
Sınıf öğretmenlerinin sosyo-demografik özellikleri Tablo 4,1’de verilmiştir.
Öğretmenlerin %71,1 kadın,% 88,4 ‘ü 51 yaş üstü ve %83,9’u evlidir.
Öğretmenlerin eğitim ve çalışma durumu incelendiğinde ise;%74,9’unun lisans
düzeyinde bir eğitime sahip oldukları, %70,1’inin devlet okulunda görev yaptığı,
%79,5’inin 10 yıl ve daha uzun süredir çalıştığı ve çalışma yılı ortalamasının 18
yıl±8,9 (min=1 max=40) olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya katılan öğretmenlerin çocuk
sahip olma durumu ve gelir düzeyi incelendiğinde %84,9 ‘unun çocuk sahibi olduğu
ve yaklaşık yarısının (%50,5) gelirinin giderine eşit olduğu saptanmıştır.
32
Tablo 4.2 Sınıf Öğretmenlerinin Aile Bireylerinde Kanser Tanısı Konulma
Durumu ve ĠliĢkili Özellikler (n=385)
Aile Bireylerinde Kanser
Tanısı
Var
Yok
Kanser Tanısı Konulan
Bireyin Yakınlık Durumu (n=176)*
Anne-baba
Eş
1.derece akraba
Diğer (kendim, arkadaş)
Kanser Türü (n=171)*
Lenfoma
Akciğer
Mide
Lösemi
Beyin
Kolon
Rahim
Meme
Prostat
Diğer(Mesane, Cilt, Tiroid)
Tedavi Alma Durumu (n=169)*
Evet aldı
Hayır almadı
Sayı
%
181
204
47,0
53,0
74
5
94
3
42,0
2,9
53,4
1,7
7
52
13
14
7
19
10
18
18
13
4,1
30,4
7,6
8,3
4,1
11,1
5,8
10,5
10,5
7,6
148
21
87,6
12,4
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır
Tablo 4,2’de sınıf öğretmenlerinin aile bireylerinde kanser tanısı konulma
durumu ve ilişkili özellikler verilmiştir. Öğretmenlerin %47‘sinin kanser tanısı
konulmuş bir aile bireylerinin bulunduğunu ifade ettikleri, yaklaşık yarısında (%53,4)
kanser tanısı konulan bireyin birinci dereceden akraba olduğu, kanser tanısı konulan
bireylerin kanser türleri sorgulandığında ise %30,4’ünün akciğer kanseri tanısı aldığı
ve büyük çoğunluğunun (%87,6) tedavi aldığı belirlenmiştir.
33
Tablo 4.3 Sınıf Öğretmenlerinin Öğrencilerinde Kanser Tanısı Konulma Durumu
ve Kanser Türü (n=385)
Kanser Tanısı KonulmuĢ
Öğrenci (n=383*)
Var
Yok
Kanser Türü (n=41)*
Lösemi
Lenfoma
Beyin
Böbrek
Sayı
%
42
341
11,0
89,0
31
6
3
1
75,6
14,6
7,4
2,4
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır.
Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerinde kanser tanısı konulma durumu ve kanser
türü Tablo 4,3’te verilmiştir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%89,0) kanser tanısı
konulmuş öğrencisinin olmadığını belirtmiş, kanser tanısı alan öğrencilerin ise
%75,6’sının lösemi olduğu saptanmıştır.
34
Tablo 4.4 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma
Durumu ve Bilgi Kaynakları (n=385)
Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin
Bilgi Alma Durumu (n=380)
Evet aldım
Hayır almadım
Bilgi Kaynağı (n=127)*
Lisans eğitimi sırasında
Sağlık personeli
Aile bireyleri ve Arkadaş
Yazılı- görsel basın
Diğer
Edinilen Bilginin Yeterliliği (n=127)*
Yeterli
Kısmen yeterli
Yetersiz
Edinilen Bilginin Ġçeriği (n=123)*
Hastalığın genel tanımı
Tedavi türü ve seçenekleri
Tedavinin yan etkileri
Evde bakım uygulamaları
Yapılacak tetkikler ve kontroller
Sayı
%
127
253
33,4
66,6
17
36
21
50
3
13,4
28,3
16,5
39,4
2,4
17
83
27
13,4
65,4
21,2
69
37
7
2
8
56,1
30,1
5,7
1,6
6,5
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır.
Sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumu ve
kullanılan bilgi kaynakları Tablo 4,4’te verilmiştir. Öğretmenlerin %66,8’inin çocukluk
çağı kanserleri ile ilgili bilgi almadıkları, bilgi aldığını ifade eden öğretmenlerin
%39,4’ünün bu bilgiyi yazılı görsel basından edindikleri ve yalnızca %13,3’ünün
lisans
eğitimi
sırasında
bilgilendirildikleri
belirlenmiştir.
Alınan
bilgi
içeriği
incelendiğinde ise öğretmenlerin %86,2’sinin hastalığın genel tanımı ve tedavi
türü/seçenekleri hakkında bilgi aldığı ve öğretmenlerin yalnızca
%13,4’ünün bu
bilginin yeterli olduğunu düşündükleri saptanmıştır
35
Tablo 4.5 Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Bir Yakını Olup Olmamasına Göre
Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı (n=379*)
Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin
Kanserli Bir Yakını
Bilgi Alma Durumu
Aldım
Almadım
Sayı
%
Sayı
%
Olanlar
38
32.4
121
67,6
X2: 0,000
Olmayanlar
69
34,3
130
64,7
SD=2
TOPLAM
127
33,4
251
66,6
P=0.366
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır
Sınıf öğretmenlerin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumlarının
kanserli bir yakını olup olmamasına göre dağılımı Tablo 4,5’te verilmektedir.
Tablodan da görüldüğü gibi kanserli bir yakını olan öğretmenlerin %32,4’ü, kanserli
bir yakını olmayan öğretmenlerin ise %34,3’ü çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi
aldıklarını ifade etmiş olup kanserli bir yakını olanların %67,6’sı, kanserli bir yakını
olmayanların ise %64,7’si bilgi almadıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan istatistiksel
değerlendirmede, değişkenler arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05)
36
Tablo
4.6
Sınıf
Öğretmenlerinin
Gelir
Düzeyine
Göre
Çocukluk
Çağı
Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi Alma Durumlarının Dağılımı (n=377*)
Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin
Gelir düzeyi
Bilgi Alma Durumu
Aldım
Almadım
Sayı
%
Sayı
Gelir giderden az
51
38,3
82
Gelir gidere eĢit
60
31,6
130
68,4
SD=2
Gelir giderden fazla
15
27,8
39
72,9
P=0,285
TOPLAM
126
33,4
251
66,6
%
61,7
X2: 2,422
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır.
Tablo 4,6’da sınıf öğretmenlerinin gelir düzeyine göre çocukluk çağı
kanserlerine ilişkin bilgi alma durumlarının dağılımı görülmektedir. Geliri giderinden
az olan öğretmenlerin %38,3’ü çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi aldıklarını
belirtirlerken bilgi almadığını belirtenlerin oranı %61,7’dir. Geliri giderinden fazla olan
öğretmenlerin ise %27,8’i çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi aldıklarını, %72,9’u
da almadıklarını ifade etmişlerdir.
Sınıf öğretmenlerinin gelir düzeyleri ile çocukluk
çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumları arasında istatistiksel yönden anlamlı bir
ilişki bulunmamıştır (p>0,005).
Tablolarda verilmemekle birlikte, sınıf öğretmenlerinin medeni durumları ve
çocuk sahibi olup olmamaları ile çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma
durumları arasındaki ilişki incelendiğinde, istatistiksel yönden anlamlı bulunmamıştır
(p>0,005).
37
Tablo 4.7 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ĠliĢkin Bilgi
Düzeyleri
Çocukluk Çağı Kanserlerinin
GörülüĢ Sıklığı (n=383)*
Doğru bilenler
Yanlış bilenler
Fikri yok
Çocukluk Çağı Kanserlerinin
En Sık Görüldüğü YaĢ Grubu(n=381)*
Doğru bilenler
Yanlış bilenler
Fikri yok
En Sık Görülen Çocukluk Çağı
Kanseri (n=379)*
Doğru bilenler
Yanlış bilenler
Çocukluk Çağı Kanserlerinde
Kalıtımın Rolü (n=379)*
Doğru bilenler
Yanlış bilenler
Fikri yok
Çocukluk Çağı Kanserlerinin
EriĢkinlere Göre
Görülme Sıklığı (n=376)*
Doğru bilenler
Yanlış bilenler
Fikri yok
Çocukluk Çağı Kanserlerinde
Tedavi ġansı (n=380)*
Doğru bilenler
Yanlış bilenler
Fikri yok
Sayı
11
162
210
%
2,9
42,3
54,8
18
180
183
4,7
47,3
48,0
355
22
94,2
5,8
68
141
170
17,9
37,2
44,9
134
88
156
35,4
23,2
41,4
105
162
113
27,6
42,6
29,8
*: İlgili soruya yanıt veren öğretmen sayısı farklı olup, yüzdelik değerlendirme yanıt
veren öğretmen sayısına göre yapılmıştır
**: Birden fazla yanıt verilmiştir
38
Tablo 4.7’de sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi
düzeyleri verilmiştir. Öğretmenlerin %2,9’u çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserler
içindeki sıklığını doğru bilirken, %4,7 ‘si kanserlerin en fazla hangi yaş döneminde
görüldüğünü doğru bildiği belirlenmiştir.
Öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%94,2) çocukluk çağı kanserlerinden en
fazla hangisinin görüldüğü doğru bilmiştir. Öğretmenlere çocukluk çağı kanserlerde
kalıtımın rolü sorulduğunda ise sadece %16,7’sinin doğru cevabı verdiği görülmüştür.
Öğretmenlerin %35,4’ü çocukluk çağı kanserlerinin erişkinlere oranla görülme
sıklığını doğru bilirken %27,6’ sı çocukluk çağı kanserlerinde tedavi ile kurtulma
şansının ne olduğu sorusuna doğru yanıt vermişlerdir.
Tablolarda verilmemekle birlikte sınıf öğretmenlerine kanser haftasının tarihini
bilip bilmedikleri sorulduğunda %74’ü kanser haftasının tarihini bilmediklerini
belirtirlerken, büyük çoğunluğu (% 90,9)
yönelik
herhangi
bir
etkinlik
okullarında çocukluk çağı kanserlerine
yapılmadığını
ifade
etmişlerdir.
Örneklemdeki
öğretmenlerin yaklaşık yarısının (% 53,2) ise ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin
tanı ve tedavisine yeteri kadar önem verilmediğini düşündükleri belirlenmiştir.
39
Bu bölümde, sınıf öğretmenlerinin kanserli çocuklara ve kanserli çocukların okul
yaşamına ilişkin görüşleri ile ilgili tablolar yer almaktadır.
Tablo 4.8 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserlerine ve Kanserli
Çocuklara ĠliĢkin GörüĢleri
Öğretmenlerin GörüĢleri
Çocukluk Çağı Kanserleri ve Kanserli
Çocuklara ĠliĢkin Ġfadeler
Katılıyor
Kararsız
Katılmıyor
Sayı
%**
Sayı
%**
Sayı
%**
299
79.6
55
14.6
22
5.9
28
7.6
92
25.0
248
67.4
155
41.6
131
35.1
87
23.3
100
27.1
137
37.0
133
36.0
269
72.7
66
17.8
35
9.5
288
76.6
55
14.6
33
8.8
140
37.4
48
12.8
186
49.7
233
63.1
108
29.3
28
7.6
105
28.5
106
28.8
157
42.6
280
75.1
39
10.5
54
14.5
Çocukluk çağı kanserleri önlenebilir
(n=376)*
Çocukluk çağı kanserleri bulaşıcıdır
(n=368)*
Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı erişkin
kanserlerinden daha zordur (n=373)*
Çocukluk çağı kanserleri genellikle ölümcül
seyreder (n=370)*
Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisi çocuk
ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkiler
(n=370)*
Kanserli çocuklar tedavileri tamamlandıktan
sonra diğer çocuklar gibi normal bir yaşam
sürdürebilirler (n=376)*
Kanserli çocuğun fiziksel görünüşündeki
değişiklikler toplumdaki bireyleri rahatsız
eder (n=376)*
Kanserli çocuklarda içe dönme, akranlardan
uzaklaşma ve öfke daha sık yaşanır
(n=369)*
Kanserli bir çocukla iletişim kurmak güçtür
(n=368)*
Herkes kanserli bir çocuğa sahip olmaktan
korkar (n=373)*
40
Kanserli çocuklar bende her zaman acıma
duygusu uyandırır (n=370)*
222
60,0
43
11.6
105
28.3
297
71.4
31
8.3
76
20.3
140
37.5
122
32.7
111
29.8
141
37.8
86
23.1
146
39.2
Kanserli çocuğa diğer çocuklardan daha
fazla ilgi ve sevgi gösterilmelidir (n=374)*
Kanserli çocuğun fiziksel ve bilişsel becerisi
diğer çocuklara göre daha zayıftır (n=373)*
Kanserli çocukların, sağlıklı diğer çocuklara
göre daha az arkadaşı vardır (n=373)*
*n= İlgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısıdır.
**= Yüzdelik değerlendirme ilgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısına göre
yapılmıştır.
Tablo 4,8’de sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli
çocuklara ilişkin görüşleri yer almaktadır.
Öğretmenlerin %79,6’sı çocukluk çağı kanserlerinin önlenebilir olduğunu
düşünürken, %41,6’ı çocukluk çağı kanserlerinin tanısının erişkinlere göre daha zor
olduğu, %76,6’sı tedavileri tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi normal bir
yaşam sürdürebilecekleri, %72,7’si çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinin çocuk ve
ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkilediği, %63’1 i’, kanserli çocuklarda içe dönme,
akranlardan uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı, %46,1’i kanserli çocukla
hastalığı hakkında konuşmak onu üzebileceği için konuşulmaması gerektiği, %75,1’i
herkesin kanserli bir çocuğa sahip olmaktan korkacağı, %60’ı kanserli çocukların her
zaman acıma duygusu uyandırdığı, %71,4’ü kanserli çocuğa diğer çocuklardan daha
fazla ilgi ve sevgi gösterilmesi gerektiği, %37,5’i kanserli çocuğun fiziksel ve bilişsel
gelişiminin diğer çocuklara göre daha zayıf olduğu ile ilgili ifadelere katıldıklarını
belirtmişlerdir.
Öğretmenlerin %67,4’ü çocukluk çağı kanserlerinin bulaşıcı olduğu, %49,7’si
kanserli çocuğun fiziksel görünüşündeki değişikliklerin toplumdaki bireyleri rahatsız
ettiği, %42,6’sı kanserli bir çocukla iletişim kurmanın güç olduğu, %39,2’si kanserli
çocukların sağlıklı çocuklara göre daha az arkadaşlarının olduğu görüşlerine
katılmazlarken; %37 ‘si çocukluk çağı kanserlerinin genellikle ölümcül seyrettiği ile
ilgili olarak kararsız olduklarını ifade etmişlerdir.
41
Tablo 4.9 Sınıf Öğretmenlerinin Kanserli Çocukların Okul YaĢamına ĠliĢkin
GörüĢleri
ÖĞRETMENLERĠN GÖRÜġLERĠ
Okul YaĢamına ĠliĢkin Ġfadeler
Katılıyor
Kararsız
Katılmıyor
Sayı
%**
Sayı
%**
Sayı
%**
301
80.7
33
8.8
39
10.5
137
36.8
166
44.6
69
18.5
86
23.2
34
9.2
251
67.9
272
72.3
32
8.5
72
19.2
18.4
58
15.5
248
66.2
74
19.9
80
21.5
218
58.6
40
10.8
43
11.6
289
77.7
64
17.5
132
36.2
169
46.3
253
68.6
63
17.1
53
14.4
304
82.2
37
10.0
29
7.9
Kanserli çocuğun okula gelmesi onun öz
saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını
sürdürmesini sağlar (n=373)*
Kanserli çocuklarda tedavi bittikten sonra okula
devamsızlık, diğer kronik rahatsızlıklara göre daha
fazladır (n=372)*
Her öğretmen, kanserli bir çocuğun sınıfında
bulunmasından rahatsızlık duyar (n=371)*
Öğretmenler kanserli çocuklara karşı sağlıklı
çocuklardan daha fazla koruyucu bir tutum içinde
olmalıdırlar (n=376)*
Kanserli çocuğun sınıfımda bulunmasını tercih
etmem (n=375)*
69
1
Kanserli çocuğun okuluna devam etmesi aileler ve
okul için bir yüktür (n=372)*
Kanserli çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir
yararı yoktur (n=372)*
Kanserli çocuğun okula gitmesi hastalığının
alevlenmesine neden olur (n=365)*
Kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık
geçirebileceği olasılığı öğretmenlerin kaygı
duymalarına neden olur (n=369)*
Kanserli çocuk, sağlık durumu ve tedavisi izin
verdiği sürece okula gitmelidir (n=370)*
42
Kanser ve tedavisi çocuklarda öğrenme güçlüğüne
neden olur (n=371)*
150
40.4
127
34.2
94
25.3
182
48.9
77
20.7
113
30.4
72
19.3
69
18.4
233
62.3
294
79.2
30
8.1
47
12.7
270
73.0
66
17.8
34
9.1
326
87.6
18
4.8
28
7.5
Kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı
uygulanmalıdır (n=372)*
Kanserli çocuklar sağlıklı çocuklarla aynı okullara
gitmemelidirler (n=374)*
Kanserli çocuğun öğrenmesini ve okula uyumunu
kolaylaştırmak için bazı kurallarda(izin, rapor
alma, geç kalma, disiplin) esnek davranılmalıdır
(n=371)*
Kanserli çocuklar hastalık ve tedaviye bağlı olarak
okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşarlar (n=370)*
Kanserli çocuğun okula uyumunu ve başarısını
sağlamak için, okul-hastane-aile iş birliği içerisinde
olmalıdır (n=372)*
*n= İlgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısıdır.
**= Yüzdelik değerlendirme ilgili ifade ile ilişkili olan ve ifadeyi yanıtlayan öğretmen
sayısına göre yapılmıştır.
Sınıf öğretmenlerinin kanserli çocukların okul yaşamına ilişkin görüşlerine
ilişkin bulgular Tablo 4.9’da verilmektedir.
Çalışmaya katılan öğretmenlerin %80,7’si kanserli çocukların okula gelmesinin
onun
öz
saygısını,
öz
yeterliliğini
ve
bağımsızlığını
sürdürdüğü,
%72,3’ü
öğretmenlerin kanserli çocuklara karşı daha fazla koruyucu bir tutum içinde olmaları
gerektiği, %68,6’sı kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği
olasılığının öğretmenlerin kaygı duymalarına neden olduğu, %82,2’si çocuğun
hastalığı ve tedavisi izin verdiği sürece okula gitmesi gerektiği, %48,9’u bu çocuklara
ayrı bir eğitim uygulanması, %79,2’si okul kurallarında esnek davranılması ve
%87,6’sı da okul-hastane ve ailenin işbirliği yapması gerektiği görüşlerine
katıldıklarını belirtmişlerdir.
Öğretmenlerin %73’ü kanserli çocukların okul yaşantısı ile ilgili sorun
yaşayacakları görüşüne katılırlarken; %67,9’u her öğretmenin sınıfında kanserli bir
çocuk bulunmasından rahatsızlık duyacağı, %77,7’si kanserli çocuğun okula
gelmesinin çocuk için bir yararı olmadığı, %46,3’ü çocuğun okula gitmesinin
43
hastalığının alevlenmesine neden olacağı ve %62,3’ü de kanserli çocukların sağlıklı
çocuklarla aynı okula gitmemeleri gerektiği görüşlerine katılmadıklarını ifade
etmişlerdir. Öğretmenlerin %44,6’sı ise kanserli çocukların tedavi bittikten sonra
okula devamsızlığının diğer kronik hastalıkları olan çocuklara göre daha fazla olduğu
konusunda kararsız olduklarını belirtmişlerdir.
Tablo 4.10 Sınıf Öğretmenlerinin Çocukluk Çağı Kanserleri Ġle Ġlgili Olarak
Yapılması Gerekenlere ĠliĢkin GörüĢleri (n=38)
GörüĢler
Sayı
%
4
10,5
Kanserli çocuklara toplumda eşit davranılmalı
11
28,9
Öğretmenlere çocukluk çağı kanserleri ile ilgili eğitimler verilmeli
21
55,3
Kanserli çocuklara yönelik uygun eğitim programları hazırlanmalı
2
5,3
Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili yazılı-görsel basın aracılığı ile
bilgi verilmeli
*n= İlgili ifadeyi yanıtlayan öğretmen sayısıdır.
Tablo 4.10’da sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak
yapılması gerekenlere ilişkin görüşleri verilmektedir. Öğretmenlerin %55,3’ü çocukluk
çağı kanserleri ile ilgili öğretmenlere eğitimler verilmesi gerektiğini ifade ederken
%10,5’i de yazılı-görsel basın aracılığı ile konu hakkında toplumun bilgilendirilmesi
görüşlerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin %28,9’u ise kanserli çocuklara toplumda eşit
davranılması gerektiği görüşündedirler.
44
5.TARTIġMA
Çalışmanın
sınıf
öğretmenlerinden
oluşan
örnekleminden elde
edilen
bulgulara ilişkin tartışma bu bölümde sunulmaktadır.
Öğretmenlerin büyük çoğunluğu evli ve kadın olup %66’sı 36-51 yaş
aralığındadır. Sınıf öğretmenlerinin % 79,5’i 10 yıl ve daha fazla süredir mesleklerini
sürdürdüklerini belirtmişlerdir ve çalışma yılı ortalamasının 18 yıl±8,9 (min=1
max=40) olduğu belirlenmiştir. Bu bulguya dayanarak örneklem kapsamındaki sınıf
öğretmenlerinin çoğunun yeterli bir mesleki deneyime sahip oldukları söylenebilir.
Sınıf öğretmenlerinin aile bireylerinde kanser tanısı konulma durumuna
bakıldığında; %47’sinde, çoğunluğu birinci derece akraba ve anne-baba (%53.4 ve
%42,9) olmak üzere kanser tanısı konulan bir yakınlarının olduğu saptanmıştır. Bu
bulgu öğretmenlerin yarıya yakınının kanserle ilgili bir deneyim yaşadıklarını
göstermektedir. Öğretmenlerin çoğunun (%89) ise kanser tanısı konulmuş bir
öğrencilerinin olmadığı belirlenmiştir.
Öğretmenlerin çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi alma durumları
incelendiğinde; yalnızca %33,2’sinin konu ile ilgili bilgi almış olduğu ve %13,4’ünün
almış olduğu bilgiyi yeterli bulduğu, bilgi aldığını ifade eden öğretmenlerin yalnızca
13,3’ünün bu bilgiyi lisans eğitimi sırasında almış olduğu, %39,4’ünün yazılı görsel
basın aracılığı ile bilgi edindiği belirlenmiştir.
Alınan bilgi içeriği incelendiğinde ise öğretmenlerin 86,2’isinin hastalığın genel
tanımı ve tedavi türü/seçenekleri hakkında bilgilendiği saptanmıştır. Bu verilerin ışığı
altında sınıf öğretmenlerinin çoğunun çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bilgi almamış
oldukları söylenebilir.
45
Literatürde konu ile yapılan çalışmalarda da benzer bulgular dikkati
çekmektedir. Chekryn ve arkadaşlarının (1987) yaptıkları çalışmada öğretmenlerin
kanserli çocukların okul yaşantısı ve başarısı ile ilgili ikilem ve çatışma yaşadıkları ve
çocukluk
çağı
kanserlerine
ilişkin
danışmanlık
gereksinimlerinin
olduğu
vurgulanmıştır. Aynı çalışmada öğretmenlerin çoğunlukla; tedavinin yan etkileri,
hastalığın prognozu, kanserin uzun dönem psiko-sosyal etkileri ve kanserli çocukların
akranları ile nasıl iletişim kuracakları konularında bilgi gereksinimlerinin olduğu
olduğu belirlenmiştir.
Sınıf öğretmenlerinin kanserli bir yakınlarının bulunmasının kanserle ilgili bilgi
alma durumlarını etkileyebileceği düşünülerek yapılan istatistiksel değerlendirmede
ise, anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05)
Araştırma kapsamında sınıf öğretmenlerine sorulan çocukluk çağı kanserleri
ile ilgili bilgi sorularına ilişkin olarak; öğretmenlerin yalnızca çok az bir bölümü (%2,9)
çocukluk çağı kanserlerinin görülüş sıklığını, %4,7’si en sık görüldüğü yaş grubunu,
%27,6’sı da tedavi olasılığını doğru bilirlerken büyük bir kısmı (%94,2) çocuklarda en
sık görülen kanser türü ile ilgili soruya doğru yanıt vermişlerdir.
Bu bulgu, çocukluk çağı kanserleri arasında görülüş sıklığı yönünden ilk sırada
yer alan löseminin, medyada diğer kanser türlerine göre daha sık ele alınması ile
açıklanabilir. Öğretmenlerin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak sorulan sorulara
yanıtları genel olarak değerlendirildiğinde, konu ile ilgili bilgilerinin yeterli olmadığı
söylenebilir. Literatürde yer alan çalışmalarda da (Chekryn J ve ark 1987; Elçigil A
2007; Melman JE ve ark1986) öğretmenlerin büyük çoğunluğunun çocukluk çağı
kanserleri tanı ve tedavisine yönelik bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu belirlenmiş olup
konu ile danışmalık yapılması gerekliliği vurgulanmıştır. Bizim çalışmamızdaki
bulgular da literatür ile paralellik göstermiştir.
46
Araştırma kapsamında yer alan sınıf öğretmenlerinin %74’ü kanser haftasının
tarihini bilmediklerini belirtirlerken, büyük çoğunluğunun (% 90,9)
okullarında
çocukluk çağı kanserlerine yönelik herhangi bir etkinlik yapılmadığını ifade etmiş
olmaları ise düşündürücü bir bulgudur.
Sınıf öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin
olarak verilen ifadelerle ilgili görüşleri değerlendirildiğinde; %79,6’sının çocukluk çağı
kanserlerinin önlenebileceğine katıldıkları belirlenirken %25’inin çocukluk çağı
kanserlerinin bulaşıcı olduğu konusunda kararsız olduklarını belirtmeleri ve
%7,6’sının da aynı ifadeye katıldıkları yönünde görüş bildirmeleri dikkat çekici bir
bulgudur. Öğretmenlerin %76,7’sinin kanserli çocuğun tedavisi tamamlandıktan sonra
diğer çocuklar gibi normal bir yaşam sürdürebileceği ifadesine katılmaları ise, kanserli
bir çocuğun okul yaşamını da desteklediklerini göstermesi açısından olumlu bir bulgu
olarak değerlendirilebilir.
Öğretmenlerin
%63,1’i
kanserli
çocuklarda
içe
dönme,
akranlarından
uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı görüşüne katıldıklarını ifade ederlerken
%28,5’i kanserli çocukla iletişim kurmanın güç olduğu ifadesine katıldıklarını, %28,8’i
ise kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin yarıya yakını (%46,1) ise
kanserli çocukla hastalığı hakkında konuşmak onu üzebileceği için konuşulmaması
görüşündedirler. Sınıf öğretmenleri çocuklarla çok yakın bir ilişkide bulunduklarından
sağlıklı çocuklarla birlikte hasta çocukların da duygu ve düşüncelerini anlamaları ve
uygun yöntemlerle ele almaları beklenmektedir.
Ancak araştırmada yer alan
öğretmenlerin yarıdan fazlasının kanserli çocukla iletişim kurmanın güç olduğuna
katılmaları ya da kararsız olmalarının yanı sıra yine %46,1’inin de bu çocuklarla
onları üzmemek için hastalıkları ile ilgili olarak konuşmamaları gerektiğini
düşünmeleri,
öğretmenlerin
kanserli
çocuklarla
iletişim
konusunda
yardıma
gereksinimleri olduğunu göstermektedir.
47
Sınıf öğretmenlerinin %60’ı kanseri çocukların her zaman acıma duygusu
uyandırdığı görüşüne katıldıklarını ifade ederlerken %71,4’ü kanserli çocuklara diğer
çocuklardan daha fazla ilgi ve sevgi gösterilmesi, %72,3’ü de bu çocuklara sağlıklı
çocuklardan daha fazla koruyucu bir tutum içinde olunması gerektiği ifadelerine
katıldıklarını belirtmişlerdir.
Bu bulgulara dayanarak örneklem kapsamında yer alan öğretmenlerin kanserli
çocuklara karşı aşırı koruyucu ve kollayıcı bir tutum sergileyebilecekleri düşünülebilir.
Oysa bu tutum kronik hastalığı olan çocukların kendi kendine yeterli olabilme fırsatını
engelleyeceğinden, özgüvenlerini zedeleyeceğinden ve kendilerini akranlarından
farklı görmelerine yol açacağından kaçınılması gereken bir tutumdur.
Sınıf öğretmenlerinin kanserli çocukların okul yaşamına ilişkin olarak verilen
ifadelerle ilgili görüşleri değerlendirildiğinde; %80,7’sinin kanserli çocuğun okula
gitmesinin onun öz saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürmesini
sağlayacağı, %82,2’sinin kanserli çocuğun, sağlık durumu ve tedavisi izin verdiği
sürece okula gitmesi gerektiği görüşlerine katıldıkları, kanserli çocukların sınıfında
bulunmasını tercih etmeyenlerin %18,4 oranı ile azınlıkta olduğu, %77,7’sinin kanserli
bir çocuğun okula gelmesinin çocuk için bir yararı olmadığı görüşüne katılmadıkları,
belirlenmiştir.
Öğretmenlerin %68,6’sı ise kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık
geçirebileceği olasılığından kaygı duyduklarını ifade etmişlerdir. Bu bulgular birlikte
değerlendirildiğinde; araştırma örnekleminde yer alan öğretmenlerin kanserli
çocukların okula devam etmelerinin yararına inandıkları ve destekledikleri, ancak
herhangi bir rahatsızlık
durumunda da yapabilecekleri konusunda yardıma
gereksinimlerinin olduğu söylenebilir.
48
Araştırmada öğretmenlerin %40,4’ünün kanser ve tedavisinin çocuklarda
öğrenme güçlüğüne neden olacağı, % 73’ünün kanserli çocukların hastalık ve
tedaviye bağlı olarak okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşayacakları görüşüne katıldıkları,
%62,3’ünün sağlıklı çocuklarla aynı okullara gitmemeleri görüşüne katılmadıkları ve
%48,9’unun da kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı uygulanması görüşünde
oldukları saptanmıştır. Bu bulgulara dayanarak sınıf öğretmenlerinin kanserli
çocukların okula devam etmelerini desteklemekle birlikte bu çocukların okula devam
etmelerinin bazı sorunlara da yol açabileceği düşüncesinde oldukları söylenebilir.
Kanserli çocukların okul yaşamı ile ilgili literatürde; çocukların okul yaşamına
ilişkin
yapılandırmaların
gerçekleştirilmesinin
ve
öğretmen-okul-aile
arasında
iletişimin güçlendirilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Bu çalışmada da öğretmenlerin
%87,6’sı kanserli çocuğun okula uyumunu ve başarısını sağlamak için, okul-hastaneailenin işbirliği içinde olması gerektiği görüşüne katıldıklarını ifade etmişlerdir.
Araştırmada sınıf öğretmenlerine çocukluk kanserleri ve kanserli çocuğun okul
yaşamı ile ilgili ek görüşleri olup olmadığı sorulduğunda çoğunluğunun herhangi bir
görüş bildirmedikleri görülmüştür. Görüş bildiren az sayıda öğretmenin %55,3’ü ise
öğretmenlere konu ile ilgili bilgi verilmesi görüşündedirler.
Aşağıdaki ifadelerde öğretmenlerin bilgi gereksinimlerini vurgulayan bazı
örnekler yer almaktadır;
“Anket sonucunda, çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgisiz olduğumu fark
ettim. Öğretmenlere konu ile ilgili bilgi verilmelidir” (soru formu no-238,fakülte
mezunu,19 yıllık sınıf öğretmeni)
“Çocukluk çağı kanserlerinin okullarda çocuklara, ailelere ve öğretmenlere
anlatılması konusunda sağlık ekiplerinin desteğini istiyoruz” (soru formu no-326,
fakülte mezunu, 14 yıllık sınıf öğretmeni)
Görüş bildiren öğretmenlerin %28,9’unun toplumda kanserli çocuklara eşit
davranılması gerektiği düşüncesinde olmaları da dikkate değer bir bulgudur.
49
6.SONUÇ VE ÖNERĠLER
6.1.SONUÇLAR
Ankara ili merkez ilçelerindeki (Çankaya, Keçiören, Yenimahalle, Sincan,
Altındağ, Etimesgut ve Gölbaşı) devlet ve özel okullarda görev yapan sınıf
öğretmenlerini kapsayan araştırmada aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.
1.Öğretmenlerin
%71,1’inin kadın,% 66,0’sının 36-51 yaş aralığında,
%83,9’unun evli, büyük çoğunluğunun(%74,9) lisans mezunu olduğu saptanmıştır
(Tablo 4.1).
2. Öğretmenlerin %70,1’inin devlet okulunda görev yaptığı, %79,5’inin 10 yıl
ve daha uzun süredir çalıştığı ve çalışma yılı ortalamasının 18 yıl±8,9 (min=1
max=40) olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.1).
3.Öğretmenlerin %84,9’unun çocuk sahibi olduğu ve yaklaşık yarısının
(%50,5) gelirinin giderine eşit olduğu saptanmıştır (Tablo 4.1).
4. Öğretmenlerin %47’sinin aile bireylerinde, %53.4’ü birinci dereceden akraba
olmak üzere kanser tanısı konulan birisinin olduğu, bu bireylerin tanılarına
bakıldığında %30.4’ünün tanısının akciğer kanseri olduğu ve büyük çoğunluğunun
(%87.6) kanser tedavisi aldıkları saptanmıştır (Tablo 4.2).
5. Öğretmenlerin %11’inin sınıflarında kanserli bir öğrencilerinin olduğu, bu
öğrencilerin %75,6’sının lösemi tanısı ile izlendikleri belirlenmiştir (Tablo 4.3)
6. Öğretmenlerin %66,8’inin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi almadıkları,
bilgi aldığını ifade eden öğretmenlerin %39,4’ünün bu bilgiyi yazılı görsel basından
edindikleri ve yalnızca %13,3’ünün lisans eğitimi sırasında bilgilendirildikleri
belirlenmiştir (Tablo 4.4)
50
7.Öğretmenlerin yakınlarında kanser tanısı alma durumunun, öğretmenlerde
çocukluk çağı kanserlerine yönelik bilgi alma durumunu etkilemediği saptanmıştır
(p>0,05) (Tablo 4.5)
8. Öğretmenlerin gelir durumunun, çocukluk çağı kanserlerine yönelik bilgi
alma durumunu etkilemediği belirlenmiştir (p>0,05) .(Tablo 4.6)
9. Öğretmenlerin %74’ünün kanser haftasının tarihini bilmediği, büyük
çoğunluğunun (% 90,9) okullarında çocukluk çağı kanserlerine yönelik etkinlik
yapılmadığı saptanmıştır.
10. Öğretmenlerin yaklaşık yarısının (% 53,2)
ülkemizde çocukluk çağı
kanserlerinin tanı ve tedavisine yeteri kadar önem verilmediğini düşündükleri
belirlenmiştir.
11. Öğretmenlerin %2,9’unun çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserler
içindeki sıklığını, %4,7’sinin çocukluk çağı kanserlerinin en fazla hangi yaş grubunda
görüldüğünü doğru bildiği belirlenmiştir (Tablo 4.7).
12.Öğretmenlerin büyük çoğunluğunun (%94,2) en sık görülen çocukluk çağı
kanserlerini doğru bildikleri, %16,7’sinin çocukluk çağı kanserlerde kalıtımın rolüne
doğru yanıt verdikleri saptanmıştır (Tablo 4.7).
13. Öğretmenlerin %35,4’ü çocukluk çağı kanserlerinin erişkinlere oranla
görülme sıklığını doğru bilirken %27,6’ sı çocukluk çağı kanserlerinde tedavi ile
kurtulma şansının ne olduğu sorusuna doğru yanıt vermişlerdir (Tablo 4.7).
14. Öğretmenlerin %79,6’sının çocukluk çağı kanserlerinin önlenebilir olduğu,
%41,6’sının çocukluk çağı kanserlerinin tanısının erişkinlere göre daha zor olduğu,
%76,6’sının kanserli çocukların tedavileri tamamlandıktan sonra diğer çocuklar gibi
51
normal bir yaşam sürdürebilecekleri, %72,7’sinin kanser tedavisinin çocuk ve ailenin
yaşam kalitesini olumsuz etkilediği, %75,1’inin herkesin kanserli bir çocuğa sahip
olmaktan korkacağı görüşlerine katıldıkları belirlenmiştir (Tablo 4.8)
15. Öğretmenlerin %63,1’i kanserli çocuklarda içe dönme, akranlarından
uzaklaşma ve öfkenin daha sık yaşandığı, %46,1’i hastalığı ile ilgili konuşmak çocuğu
üzebileceğinden konuşulmaması gerektiği, %60’ı kanserli çocukların acıma duygusu
uyandırdığı, %71,4’ü kanserli çocuklara diğer çocuklardan daha fazla ilgi ve sevgi
gösterilmesi gerektiği görüşlerine katıldıkları saptanmıştır (Tablo 4.8).
16. Öğretmenlerin %28,5’inin kanserli bir çocukla iletişim kurmanın güç olduğu
görüşüne katıldıkları, %28,8’inin de bu görüşle ilgili olarak kararsız olduklarını ifade
ettikleri belirlenmiştir (Tablo 4.8)
17. Öğretmenlerin %67,4’ü kanserin bulaşıcı olduğu, %49,7’si kanserli
çocuğun fiziksel görünümündeki değişikliklerin toplumdaki bireyleri rahatsız ettiği,
%39,2’sinin de bu çocukların sağlıklı çocuklara göre daha az arkadaşları olduğu
görüşlerine katılmadıkları saptanmıştır (Tablo 4.8).
18. Öğretmenlerin %80,7’sinin kanserli çocukların okula gelmesinin onun öz
saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını sürdürdüğü, %72,3’ünün öğretmenlerin
kanserli çocuklara karşı daha fazla koruyucu bir tutum içinde olmaları gerektiği,
%68,6’sının kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık geçirebileceği olasılığının
öğretmenlerin kaygı duymalarına neden olduğu, %73’ü kanserli çocukların okul
yaşantısı ile ilgili sorunlarının olacağı görüşlerine katıldıkları belirlenmiştir (Tablo 4.9).
19.Öğretmenlerin %82,2’sinin çocuğun hastalığı ve tedavisi izin verdiği sürece
okula gitmesi gerektiği, %48,9’unun bu çocuklara ayrı bir eğitim uygulanması,
%79,2’sinin okul kurallarında esnek davranılması ve %87,6’sının da okul-hastane ve
ailenin işbirliği yapması gerektiği görüşlerine katıldıkları saptanmıştır (Tablo 4.9).
20. Öğretmenlerin %67,9’unun her öğretmenin sınıfında kanserli bir çocuk
bulunmasından rahatsızlık duyacağı, %77,7’sinin kanserli çocuğun okula gelmesinin
çocuk için bir yararı olmadığı, %58,6’sının kanserli çocukların okula gitmelerinin
aileler için bir yük olduğu,
%46,3’ü çocuğun okula gitmesinin hastalığının
alevlenmesine neden olacağı ve %62,3’ünün de kanserli çocukların sağlıklı
çocuklarla aynı okula gitmemeleri gerektiği görüşlerine katılmadıkları görülmüştür
(Tablo 4.9).
52
19. Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak yapılması gerekenlere ilişkin görüş
bildiren öğretmenlerin %55,3’ünün konu ile ilgili eğitimler verilmesi, %10,5’inin yazılıgörsel basın aracılığı ile konu hakkında toplumun bilgilendirilmesi gerekliliğini
belirttikleri, %28,9’unun ise kanserli çocuklara toplumda eşit davranılması gerektiğine
inandıkları saptanmıştır (Tablo 4.10).
53
6.2.ÖNERĠLER
Ankara ili merkez ilçelerdeki (Çankaya, Keçiören, Yenimahalle, Sincan,
Altındağ, Etimesgut ve Gölbaşı) devlet okulları ve özel okullarda görev yapan sınıf
öğretmenlerinin çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin bilgi ve
görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmış olan araştırmadan elde edilen sonuçlar
doğrultusunda;
1.Öğretmenlerin eğitim müfredatlarının incelenmesi ve uygun düzenlemeler
yapılarak çocukluk çağı kanserleri hakkında eğitimleri sırasında bilgi almalarının
sağlanması,
2. Öğretmenlerin çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi düzeylerinin ve kanserli
çocuklarla yaşadıkları sorunların değerlendirilerek destekleyici, planlı ve sürekli
danışmanlık verilmesi
3. Öğretmenlere yapılacak olan eğitim programı ve danışmanlık sürecinde
hemşirelerin aktif olarak yer almaları,
4.
Kanserli
çocukların
tedavi
süresince
okul-aile-hastane
işbirliğinin
sağlanabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması,
5. Bu çalışmanın daha geniş, ulusal düzeyde örneklemi olan ve kurumsal /
örgütsel destekli bir şekilde tekrarlanarak, öğretmenlerin çocukluk çağı kanserlerine
ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerinin tanımlanması önerilebilir.
54
7. KAYNAKLAR
1. AĞAOĞLU, L., NOGAY ,G .(1999). Kanserli Çocuk Ve Adölesanlarda
Psikososyal YaklaĢım, Nobel Tıp Kitapevleri
2. ARIKAN, D.,ÇELEBĠOĞLU A. (1999).Kanserli Çocuğu Olan Ebeveynlerin
Durumluluk
ve
Sürekli
Anksiyete
Düzeyinin
Ġncelenmesi,
Atatürk
Üniversitesi,HemĢirelik Yüksekokul Dergisi,Cilt.2,Sayı.1:95-103
3. ASLAN ,Ö.,VURAL ,H.,KÖMÜRCÜ ,ġ.,ÖZET ,A .(2006).Kemoterapi Alan
Kanser Hastalarına Verilen Eğitimin Kemoterapi Semptomlarına Etkisi .C.Ü.
HemĢirelik Yüksekokulu Dergisi, 10(1):15-28
4. AĞAOĞLU, Y.F. (2004).
Çocukluk Çağında Uygulanan Radyoterapinin
Büyüme-GeliĢme ve Gonodal Fonksiyonlar Üzerine Etkileri. Türk Onkoloji
Dergisi, Cilt 19,Sayı 4:159-166
5. ALPARSLAN,
Ö.(2003).
Kronik
Hematolojik-Onkolojik
Hastalığı
Olan
Çocukların KardeĢleri ve Annelerine Verilen HemĢirelik Desteğinin Kaygı
Düzeyine Etkisi, Doktora Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü
6. BAULD, C., ANDERSON, V., ARNOLD, J. (1998).Psychosocial aspects of
adolescent cancer survival, J. Paediatr. Child Health., 34, 120-126,
7. BRADWELL, M .(2009).Survivors of Childhood Cancer. Paedıatrıc Nursıng
May,Volume 21,Number 4:21-24
8. BULDUK,S,.PEK,H.(2005). Ġstanbul’da Özel Ġlköğretim Okullarında ÇalıĢan
HemĢirelerin Rol Ve ĠĢlevlerinin Ġncelenmesi, C.Ü. HemĢirelik Yüksek Okulu
Dergisi, 9 (2);40-48
9. BÜYÜKPAMUKÇU, M. (2007).Çocukluk Çağı Kanserleri. UICC Klinik Onkoloji,
Sekizinci Baskı, Türk Kanser AraĢtırma ve SavaĢ Kurumu:32-40
10. CEYLAN,S.S,.TURAN,T. (2009). Bir Ġlköğretim Okulunda Okul Sağlığı
HemĢireliği Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi, Fırat Sağlık Hizmetleri
Dergisi, Cilt:4, Sayı:12;35-49
55
11. ÇAVUġOĞLU, H .(1997). Çocuk Sağlığı ve HemĢireliği, Ankara, Bizim Büro
Basımevi Tesisleri: 76-80; 239-316
12. ÇAVDAR, A .(2009).Çocukluk Çağı Kanserleri.
http://www.tuba.gov.tr/index.php?id=434,EriĢim Tarihi;15 Mayıs 2009
13. CHARLTON, A,. LARCOMBE ,I J,. MELLER ,S T,. MORRĠS ,P H,. MOTT ,M
G,.POTTON ,M W,. TRANMER,M D,. WALKER, J P. (1991). Absence From
School Related To Cancer And Other Chronic Conditions. Archives ofDisease
in Childhood , 66: 1217-1222
14. CHAO, C.C., CHEN, S.H., WANG, C.Y., WU Y.C., YEH C.H.(2003)
.Psychosocial Adjustment Among Pediatric Cancer Patients And Their
Parents, Psychiatry and Clinical Neurosciences., 57:75–81
15. CHEKRYN ,J.,DEEGAN ,M.,REĠD J .(1987). Ġmpact On Teachers When A
Child With Cancer Return To School, CHC, Winter, Vol. 15, No.3:161-165
16. DONOHUE’O.T,W,.TOLLE, W.L. (2009).Behavioral Approaches to Chronic
Disease in Adolescence.Chapter 2; 197-212
17. ELÇĠGĠL, A. (2007). Kanserli Çocuk Okula Gidebilir mi? .Cumhuriyet
Üniversitesi HemĢirelik Yüksekokulu Dergisi,11(2):40–46
18. EĠSER ,C., HĠLL ,J.J., VANCE ,YH. (2000). Examining The Psychological
Consequences Of Surviving Childhood Cancer: Systematic Review As A
Research Method Ġn Pediatric Psychology, Journal of Pediatric Psychology,
25(6):449-460.
19. EĠSĠER,C,.(1993). Groving Up With A Chronic Disease: Ġmpact On Children
And Their Families,Chapter 3,46-70
56
20. ERDEM, E .(2006). Kanserli Çocuğu Olan Ailelere Evde Verilen HemĢirelik
Hizmetlerinin Değerlendirilmesi. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Ensitüsü
21. Er, M. (2006). Çocuk, Hastalık, Anne-Babalar ve KardeĢler. Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi, 49: 155-168
22. ERERMĠġ ,S., ÖZBARAN ,B.(2006). Tedavisi Çocuk ve Gençlerde Uzun
Süreli Ġzlem Sürecinde Psikososyal Özelliklerin Tanımlanması ve Genel
YaĢam Ġlkeleri. Klinik Psikiyatri, 9:185-190
23. ERDOĞAN ,A.,KARAMAN ,G.M,. (2008). Kronik Ve Ölümcül Hastalığı Olan
Çocuk Ve Ergenlerde Ruhsal Sorunların Tanınması Ve Yönetilmesi.Anadolu
Psikiyatri dergisi,.9: 244-252
24. ERTAN, A.E., Sengelen, M., Vaizoglu, S. (2004). Önlenebilir çocukluk çağı
Kanserleri, C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi, 26 (1):48 – 54
25. GÜLER,G,.KUBĠLAY,G. (2004).Bir Ġlköğretim Okulu Öğrencilerinin Fiziksel
Bakım Sorunlarının Belirlenmesi. C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 26 (2): 60 – 65
26. GURNEY, G.J.,BONDY,L.M. (2006).Epidemiology Of Childhood Cancer.
Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition, Chapter 1
27. KEBUDĠ, R.(2006).Terminal Dönemde Kanserli Çocuk ve Ailesine YaklaĢım.
Türk Onkoloji Dergisi, 21(1):37-41
28. KENNEDY ,C. , KOOLS, S., KONG, S. K. F., CHEN,J.L., FRANCK, L.,
WONG, T. K. S.(2004). Behavioural, emotional and family functioning of
hospitalized children in China and Hong Kong, International Council of
Nurses., International Nursing Review, 51, 34–46
57
29. KIZILER, E .(2007). Kanserli Çocuğu Olan Ailelerin Sosyal Destek Algısı,
Umutsuzluk Ve BaĢ Etme DavranıĢları Arasındaki ĠliĢkinin Ġncelenmesi.
Yüksek Lisans Tezi, GATA Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Ensitüsü
30. HELSETH , S.,ULFSÆT , N. (2005). Parenting Experiences During Cancer,
Journal of Advanced Nursing, 52(1):38–46
31. HOCKENBERRY, J.M, KLĠNE, E.N (2006).Nursing Support Of The Child With
Cancer. Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition, Chapter
44
32. KURT, S.A. , ÇETĠNKAYA, ġ.(2008). Lösemili Çocuklarda Yasam Kalitesi ve
HemĢirelik Bakımı, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:3, Sayı.8: 35-54
33. KUTLUK ,T.,(2006).Çocukluk Çağı Kanserlerinin Epidemiyolojisi. CerrahpaĢa
Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Sempozyum Dizisi, No: 49,
Mayıs:11-16
34. KUTLUK, T.,KARS, A. (1996). Kanser Konusunda Genel Bilgiler, Türk Kanser
AraĢtırma ve SavaĢ Kurumu Yayınları, Ankara, 25-38.
35. KUTLUK T., YEġĠLĠPEK ,A. (2007).Türk Pediatrik Onkoloji Grubu/Türk
Pediatrik Hematoloji Derneği Pediatrik Tümör Kayıtları,
www.turkıshpediatriccancerregistry.org, EriĢim Tarihi;18 Haziran 2010
36. LAHTEENMAKĠA
, P.M., HUOSTĠLAA ,J.,SALMĠA ,T.T. (2002). Childhood
cancer patients at school. European Journal of Cancer , (38):227–1240
37. LEBEL, A . (2005). Cancer Pain and Palliative Care in Children. Techniques
in Regional Anesthesia and Pain Management., 9:145-151
38. LEĠGH, D.L.,MĠLES,A.M. (2006). Epidemiology Of Childhood Cancer.
Principles and Practice of Pediatric Oncology, Fifth Edition, Chapter 50.
39. LĠGHTFOOT ,T.,ROMAN ,E .(2004). Causes of Childhood Leukaemia and
Lymphoma, Toxicology and Applied Pharmacology, 199:104– 117
40. MATZĠOU , V.PERDĠKARĠS P., FELONĠ , D.,MOSHOVĠ , M., TSOUMAKAS ,
.
K., MERKOURĠS ,A. (2008) Cancer Ġn Childhood: Children’s And Parents’
Aspects For Quality Of Life, European Journal of Oncology Nursing, 12:209–
216
58
41. MELMAN, JE. , WOUDSTRA, JA. (1986) .Psychosocıal Aspects of Chıldhood
Cancer: A Revıew of the Lıterature, J. Child Psychol.Psychiat, 27 (2): 145–180
42. MCCAFFREY, C. N .(2006). Major Stressors and Their Effects on the WellBeing of Children with Cancer. Journal of Pediatric Nursing, Vol 21, No. 1
(February):59–66
43. MCDOUGAL, S.(1997). Children With Cancer; Effects and Educational
Implications.
Indiana
University,
www.acor.org/ped-
onc/cfissues/backtoschool/cwc.html, EriĢim Tarihi;26 Ağustos 2010
44. MOORE, I.M., CHALLĠNOR , J. ,PASVOGEL , A. ,MATTHAY , K. HUTTER , J.
,KAEMĠNGK , K. (2003). Behavioral Adjustment of Children and Adolescents
With Cancer: Teacher, Parent, and Self-Report. Oncology Nursıng Forum, Vol
30, No.5: 761-772
45. National Association of School Nurses.(2001). Scope and standarts of
Professional School Nursing Practice, Washington, DC,American Nurses,
http://www.nasn.org/positions/emergencyprep.htm.EriĢim Tarihi;24 Ağustos
2010
46. PHĠLĠP , A.P., POPLOCK , G.D .(2006). Principles and Practice of Pediatric
Oncology, Fifth Edition: 1515–1529
47. PREVATT, F.F .(2000). A Review of School Reintegration Programs for
Children with Cancer. Journal of School Psychology, Vol. 38, No. 5: 447–46
48. PLON ,S.E. ,NATHANSON ,K., (2005). Inherited Susceptibility for Pediatric
Cancer. The Cancer Journal, Volume 11, Number 4, July/August: 255-267
49. NATĠONAL CANCER ĠNSTĠTUTE .(2009). Pediatric Supportive Care, EriĢim
Tarihi;14 Mart 2010
50. ROSS ,W.J., SCARVALONE ,A.S .( 1982). Facilitating the Pediatric Cancer
Patient’s Return to School. National Association of Social Workers, May: 256–
261
51. RULAND, M.C., HAMĠLTON, A.G. (2009).The Complexity of Symptoms and
Problems
Experienced
in
Children
with
Cancer:A
Review
of
the
Literature.Journal of Pain and Symptom Management, Vol.37,No.3: 403-414
59
52. SARIALĠOĞLU, F .(2005). Çocukluk Çağı Kanserlerinin Tedavisi ve UlaĢılan
Sonuçlar, Güncel Pediatri Dergisi, 3(1), Mayıs:65–66
53. SEZGĠN ,S.,EKĠNCĠ ,M.,OKANLI .(2007). Kanserli Çocukların YaĢadıkları
Psikososyal Problemler ve HemĢirelik YaklaĢımlar, O.M.Ü, Tıp Dergisi, 24(3):
107–112
54. SLOPER, P .(1996) .Needs and Responses of Parents Following the
Diagnosis of Childhood Cancer, Child: Care Health and Development, 22 (3):
187–202
55. STELĠOROVA-FOUCHER ,E., STĠLLER ,C., LACOUR ,B., KAATSCH
,P.(2005). International Classification of Childhood Cancer, Third Edition,
103:1457-67
56. SUZUKĠ , L. K., KATO , M.P. (2003). Psychosocial Support for Patients in
Pediatric Oncology: The Influences of Parents, Schools, Peers, and
Technology, Journal of Pediatric Oncology Nursing, 20:159-173
57. SÜMBÜLOĞLU,V.,SÜMBÜLOĞLU K.(2004).Sağlık Bilimlerinde AraĢtırma
Yöntemleri,Hacettepe
Üniversitesi
Tıp
Fakültesi,Bioistatistik
Anabilim
Dalı,5.Baskı, 64-67
58. OĞUZ, A. (2009).Onkoloji. Temel Pediatri, GüneĢ Tıp Kitapevleri, Bölüm 16
59. UPTON , P.,EĠSER , C (2006). School Experiences After Treatment For A
Brain Tumour, Child;Care,Health and Development, 23, 1: 9-17
60. TOROS , F.,TOT ,ġ.,DÜZOVALI ,Ö .(2002).Kronik Hastalığı Olan Çocuklar,
Anne ve Babalarındaki Depresyon ve Anksiyete Düzeyleri, Klinik Psikiyatri,
5:240-247
61. TÜRKĠYE SAĞLIK ĠSTATĠSTĠKLERĠ .(2006). Türk Tabipler Birliği Yayınları,
Birinci Baskı, Aralık,
62. TÜRKĠYE ĠSTATĠSTĠK YILLIĞI .(2004). T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik
Enstitüsü
63. VARAN, A., (2005).Kanserli Çocuklarda Klinik Bulgular ve Ayırıcı Tanı,
StedDergisi, 13 (1):22-30
60
64. WHĠTE, J.P. (2005). Complementary And Alternatıve Medıcıne Pedıatrıc
Oncology. Seminars in Oncology Nursing, Vol 21, No .2, May):107-114
65. WHĠTE, F.,SMĠTH, L.(1997) .A Literature Rewiev of Adolescence and Cancer,
Europen Journal of Cancer Care, 6,137-146
66. WONG, M., CHAN, S., (2006). The Qualitative Experience Of Chinese Parents
With Children Diagnosed Of Cancer, Journal of Clinical Nursing, 15:710- 717
67. WODRĠCH, L.D.,SCHMĠTT ,J.A .(2002). Pediatric Topics in the School
Psychology Literature: Publications Since 1981, Journal of School Psychology,
41(5):131– 14
68. WOODGATE, R.L. (2006). Life is Never the Same: Childhood Cancer
Narratives, European Journal of Cancer Care, 15:8–18,
69. YEH, C.H. (2002).Life Experience of Taiwanese Adolescents with Cancer,
Scand J Caring Sci.16:232–239
70. YILDIZ, D.(2009).Onkoloji, Temel Pediatri, GüneĢ Tıp Kitapevleri. Bölüm 16
61
EK 1.
SINIF ÖĞRETMENLERĠNĠN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠNE VE KANSERLĠ
ÇOCUKLARA ĠLĠġKĠN BĠLGĠ VE GÖRÜġLERĠNĠN BELĠRLENMESĠ
Çocukluk Çağı Kanserleri, tıp ve tedavideki geliĢmelere bağlı olarak artık
ölümcül değil kronik bir hastalık olarak ele alınmaktadır. Ancak hastalığa ve
tedaviye bağlı olarak birçok sorun görülmektedir. Bu sorunlar her yaĢ
döneminde farklılıklar göstermektedir. Okul çağındaki çocuğun yaĢamı da
kanser tanısı ile tamamen değiĢebilir. Bu çalıĢmada eğitimci olan sizlerin
çocukluk
çağı
kanserlerine
iliĢkin
bilgi
ve
görüĢlerinin
alınması
planlanmaktadır. ÇalıĢmadan elde edilecek olan veriler, sizlere konu ile ilgili
daha iyi bir hizmet sunmamıza katkıda bulunacaktır.
AraĢtırmanın etkinliği; sizlerin soruları doğru ve eksiksiz cevaplamasına
bağlıdır.
ÇalıĢmada isim belirtmeniz gerekmemektedir. Sorulara verdiğiniz
yanıtlar bu çalıĢma dıĢında herhangi bir yerde kullanılmayacaktır ve gizliliği
korunacaktır. Anketimize katıldığınız ve zaman ayırdığınız için Ģimdiden
teĢekkür ediyoruz
Anket no:
1. Yaşınız ………………………
2. Cinsiyetiniz
( ) erkek
( ) kadın
3. Görev yaptığınız kurum
4. Medeni durumunuz
( ) Devlet Okulu
( )evli
( ) Özel Okul
( ) bekar
( ) dul/boşanmış
5. Mezun olduğunuz yüksekokul/fakülte………………
6. Mezun olduğunuz yıl…………………
7. Branş alanınız
( ) sınıf öğretmeni (Kaçıncı sınıf……………)
8. Öğretmen olarak çalışma süreniz (yıl/ay)……………………….
9. Gelir durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz?
( ) Gelirim giderimden az
( ) Gelirim giderime eşit
( ) Gelirim giderimden fazla
10.Çocuğunuz var mı?
( ) evet
( ) hayır
62
11.Ailenizde kanser tanısı konulanlar var mı? (ÖlmüĢ olan yakınlarınızda dahil)
( ) Evet
( )
12.Yanıtınız Evet Ġse;
Yakınlık durumunuz YaĢı
1……………………
2…………………….
3……………………
4……………………
5……………………
………..
.………..
………..
………..
……….
Kanser Türü
……………. .
..……………
…………….
…………….
……………..
Hayır
Tedavi aldı mı ya da alıyor
………………………….
………………………….
…………………………
………………………....
………………………….
13. Şimdiye dek kanser tanısı konulmuş olan bir öğrenciniz oldu mu?
( ) Evet (Lütfen Türünü belirtiniz………………………………………………………….)
( ) Hayır
14.Şimdiye dek çocukluk çağı kanserlerine ilişkin herhangi bir bilgi edindiniz mi?
( ) Evet
( ) Hayır, (Lütfen 19.soruya geçiniz)
15. EVET ise bu konuda nereden bilgi edindiniz? ( birden fazla seçeneği
işaretleyebilirsiniz) :
( ) Eğitimim sırasında (Üniversite ya da mezuniyet sonrası)
( ) Sağlık personeli
( ) Aile bireyleri ve arkadaşlar
( ) Yazılı-Sözlü görsel basın
( ) Diğer…………………………………….
16. Edindiğiniz bilgiyi yeterli buldunuz mu?
( )Evet
( )Kısmen
( )Hayır
17. Edindiğiniz bilginin yaralı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
( )Evet
( )Kısmen
( )Hayır
18. Aldığınız eğitimin içeriğini lütfen belirtiniz ( birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz).
( ) Hastalığın genel tanımı/ne olduğu
( ) Tedavi, türü ve seçenekleri ile ilgili
( ) Tedavinin yan etkileri ile ilgili
( ) Evde bakım ile ilgili
( ) Yapılacak tetkikler ve kontroller ile ilgili
( ) Diğer…………………..
19. Kanser haftasının hangi tarihler arasında yer aldığını biliyor musunuz?
( )Evet(Lütfen belirtiniz……………………..)
( )Hayır
63
20. Okulda çocukluk çağı kanserlerine yönelik herhangi bir etkinlik yapılıyor mu/yapıldı mı?
( )Evet(Lütfen türünü belirtiniz………………………)
( )Hayır
21.Sizce ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisine yeteri kadar önem
veriliyor mu?(Lütfen belirtiniz)
( )Evet
( )Hayır
( )Karasızım
AĢağıda çocukluk çağı kanserleri ile ilgili olarak verilen sorulardan size göre doğru
olanı iĢaretleyiniz
22.Çocukluk çağında (18 yaş altı) kanserler tüm kanserlerin sizce yüzde kaçıdır?
( ) %2’nin altı
yok
( ) %5
( ) 10
( ) %15
( ) Fikrim
23.Çocukluk çağı kanserlerinin en sık görüldüğü yaş grubu hangisidir?
( ) 0–4 yaş dönemi ( ) 5–9 yaş dönemi ( ) 10–14 yaş dönemi ( ) 15–19 yaş dönemi ( ) Fikrim yok
24. Sizce, en çok görülen çocukluk çağı kanseri hangisidir?
( ) Lösemi-Kan Kanseri
( ) Lenfoma-Beze Kanseri ( ) Beyin Kanseri ( )Böbrek Kanseri
25.Çocukluk çağı kanserlerinde sizce kalıtımın rolü nedir?
( ) Erişkin kanserlerinden çok yüksektir
( ) Erişkin kanserleri kadardır
( ) Erişkin kanserlerinden daha azdır
( ) Fikrim yok
26.Çocukluk çağından kanserler;
( ) Erişkinlere göre daha sık görülür
( ) Erişkinlerle aynı oranda görülür
( ) Erişkinlere göre daha az görülür
( ) Fikrim yok
27.Sizce, aşağıdaki kanserlerden hangileri çocukluk çağında hiç görülmez ya da çok az
görülür?(birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz)
( ) Prostat kanseri
( ) Akciğer kanseri
( ) Mide kanseri
( ) Lenf bezesi kanserleri
28. Sizce, çocukluk çağı kanserlerinin tümü göz önüne alındığında modern tedavilerle
hastalıktan tamamen kurtulma şansı nedir?
( ) %20–40
( ) %40–60
( ) % 60–80
( ) 80–100
( ) Fikrim yok
64
SINIF ÖĞRETMENLERĠNĠN ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERĠNE VE KANSERLĠ
ÇOCUKLARA ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ
30. Aşağıda, çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuklara ilişkin görüşlerinizi
belirlemeye yönelik ifadeler yer almaktadır. Doğru ya da yanlış ifade yoktur, verilen her bir
ifadeyi kendi düşüncenize göre değerlendirip, her birine katılma derecenizi size en uygun
seçeneği (x) biçiminde işaretleyerek belirtiniz.
Katılmıyorum
Katılmıyorum
2
3
4
5
2.Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı erişkin
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
Kesinlikle
Katılıyorum
Kararsızım
1
Katılıyorum
1. Çocukluk çağı kanserleri önlenebilir
Tamamen
Kısmen
Ġfadeler
kanserlerinden daha zordur
3.Çocukluk çağı kanserleri genellikle ölümcül
seyreder
4.Kanserli çocuklar tedavileri tamamlandıktan
sonra diğer çocuklar gibi normal bir yaşam
sürdürebilirler
5. Kanserli çocuğun fiziksel görünümündeki
değişiklikler toplumdaki bireyleri rahatsız eder.
6. Her öğretmen, kanserli bir çocuğun sınıfında
bulunmasından rahatsızlık duyar.
7. Öğretmenler kanserli çocuklara karşı sağlıklı
çocuklardan daha fazla koruyucu bir tutum
içinde olmalıdırlar.
8. Kanserli çocuğun sınıfımda bulunmasını
tercih etmem.
9. Herkes kanserli bir çocuğa sahip olmaktan
korkar.
10. Kanserli çocuğun okula gelmesinin çocuk
için bir yararı yoktur.
65
Kararsızım
Katılmıyorum
Kesinlikle Katılmıyorum
Kısmen Katılıyorum
Tamamen Katılıyorum
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
17. Çocukluk çağı kanserleri bulaşıcıdır
1
2
3
4
5
18. Kanserli çocuğun öğrenmesini ve okula
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
3
4
5
Ġfadeler
11. Kanserli çocuğun okula gelmesi onun öz
saygısını, öz yeterliliğini ve bağımsızlığını
sürdürmesini sağlar
12. Kanserli çocuklarda tedavi bittikten sonra
okula devamsızlık, diğer kronik rahatsızlıklara
göre daha fazladır.
13. Kanserli çocuğun fiziksel ve bilişsel becerisi
diğer çocuklara göre daha zayıftır
14. Kanserli çocukların, sağlıklı diğer çocuklara
göre daha az arkadaşı vardır
15. Kanserli çocuk, sağlık durumu ve tedavisi
izin verdiği sürece okula gitmelidir
16. Kanserli çocuklara ayrı bir eğitim programı
uygulanmalıdır
uyumunu kolaylaştırmak için bazı kurallarda(izin,
rapor alma, geç kalma, disiplin) esnek
davranılmalıdır
19. Kanserli çocuklar hastalık ve tedaviye bağlı
olarak okul yaşantısı ile ilgili sorun yaşarlar
20. Kanserli çocuklarda içe dönme, akranlardan
uzaklaşma ve öfke daha sık yaşanır
21. Kanser ve tedavisi çocuklarda öğrenme
1
2
güçlüğüne neden olur.
66
Katılmıyorum
Katılmıyorum
2
3
4
5
23. Kanserli çocuğun okula gitmesi hastalığının
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
3
4
5
Kesinlikle
Katılıyorum
Kararsızım
1
Katılıyorum
22.Kanserli bir çocukla iletişim kurmak güçtür.
Tamamen
Kısmen
Ġfadeler
alevlenmesine neden olur
24. Kanserli çocukla hastalığı hakkında
konuşmak onu üzebileceği için
konuşulmamalıdır.
25. Kanserli çocuğun dersteyken bir rahatsızlık
geçirebileceği olasılığı öğretmenlerin kaygı
duymalarına neden olur
26. Kanserli çocuklar bende her zaman acıma
duygusu uyandırır.
27. Kanserli çocuğun okuluna devam etmesi
1
2
aileler ve okul için bir yüktür
28. Kanserli çocuğa diğer çocuklardan daha
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
fazla ilgi ve sevgi gösterilmelidir.
29. Kanserli çocuklar sağlıklı çocuklarla aynı
okullara gitmemelidirler.
30. Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisi çocuk
ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
31. Kanserli çocuğun okula uyumunu ve
başarısını sağlamak için, okul-hastane-aile iş
birliği içerisinde olmalıdır.
31. Yukarıda çocukluk çağı kanserlerine ve kanserli çocuğa ilişkin belirtilen ifadelere ek
olarak belirtmek istediğiniz diğer bir görüşünüz varsa lütfen
açıklayınız:……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………..
Katkı ve katılımınız için teĢekkür ederiz
67
Download