FERMANTASYON TEKNOLOJİSİ Fermantasyon: Yüksek moleküllü organik bileşiklerin özellikle karbonhidratların mikroorganizmalar tarafından daha küçük moleküllü organik bileşiklere parçalanmasıdır. Fermantasyon yapan mikroorganizmalar şekerleri veya diğer organik molekülleri oksijen talep etmeksizin, kreps döngüsünü ve elektron taşıma sistemini kullanmaksızın katabolize ederler ve enerji kazanırlar. Katabolik yolda substrat oksidasyonları sırasında, substrat hidrojenlerini üzerine alan piridinnükleotitlerin (NADH, NADPH) tekrar okside olmaları gerektiğinde hidrojenlerin taşındığı moleküller organik moleküllerdir. Bu nedenle fermantasyon prosesi sonunda ortamda daima bir veya birkaç organik asit, etanol, butanol ve aseton gibi moleküller birikir. Mikroorganizmanın kullandığı enerji içeriği zengin substrat, oksidatif fosorilasyonda olduğu gibi tamamen okside olup CO2 ve H2O ya kadar parçalanmaz, aksine organik bileşikler halinde ortamda birikir. Enerjinin büyük kısmı bu organik moleküllerin kimyasal bağlarında kalır. Sonuçta fermantasyon yapan mikroorganizmaların kazandıkları enerji, kullanılan mol substrat başına bir veya birkaç ATP ile sınırlıdır ve enerji yalnız substrat fosforilasyonu ile elde edilir. Fransız kimyageri Louis Pasteur 1857'de fermantasyon etmeninin canlı maya hücreleri olduğunu bulmuştur. 1907 Nobel Kimya Ödülünü kazanan Eduard Buchner, fermantasyonun canlı hücrelere has bir olay olmadığını, maya hücrelerinin parçalanması sonucu elde edilen öz suyun da fermantasyon gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Buchner sıvıda fermantasyon gücüne sahip etmene "zimaz" adını vermişti. Zimaz'ın aslında tek bir etmen olmadığı, izleyen yıllarda keşfedilen alkol dehidrojenaz, pirüvat dekarboksilaz, heksokinaz, glikoz fosfat izomeraz, pirüvat kinaz, enolaz, fosfofrüktokinaz ve aldolaz gibi enzimler olduğu ortaya çıktı. Danimarka'daki Carlsberg araştırmacılarının bira mayalanması üzerindeki çalışmaları sayesinde hem maya hem de fermantasyon hakkında pek çok bilgi edinildi. Doğada, yaşayan hücreler tarafından meydana getirilen iki büyük olay daima bir dönüşüm halindedir. Assimilasyon↔Dissimilasyon Assimilasyon=Sentez, birleştirme Dissimilasyon=Parçalama, ayırma Assimilasyona örnek 6CO2 + 12H2O + Işık enerjisi → C6H12O6 + 6O2 + 6H2O + 673 Kalori (Fotosentez) Dissimilasyona örnek C6H12O6+6O2→6CO2+6H2O +38ATP (Solunum) C6H12O6→2CH3CH2OH+2CO2+2ATP (etil alkol fermantasyonu)(anoksidatif ferm.) Fermantasyon teknolojisini diğer gıda teknolojilerinden ayıran fark ise: Diğer gıda teknolojilerinde (yağ, şeker vb) hammaddede adı geçen unsurların mümkün olduğunca saf elde edilmesine çalışılır. Saf olarak elde edilen maddenin fiziksel ve kimyasal unsurlarında bir değişiklik olmaz. Fermantasyon. Teknolojisinde ise hammaddedeki unsurların özellikleri tamamen değişir. 1 ETİL ALKOL (CH3CH2OH) FERMANTASYONU Birçok fungus, bakteri, alg ve protozoan alkol fermantasyonu yapar. Mikroorganizmalar ile şekerler fermente edildiğinde en yaygın oluşan ürün etanoldür. Bazen ana ürün bazen de yan ürün olarak ortaya çıkar. Alkol fermantasyonu dendiğinde ilk akla gelen mikroorganizma mayalar, özellikle de Saccharomycess cerevisiae’dir. Aerobik koşullarda aerop solunum yaparken anaerobik koşullarda fermantasyon yaparak yaşamları için gerekli enerjiyi sağlarlar. Mayaların ekmekçilikte, pastacılıkta, bira ve şarap sanayinde ve saf etanol üretiminde izledikleri yol glukoliz (FBP) yoludur. Bakterilerde ise bu yol sadece Sarcina ventriculi de gösterilmiştir. Alkol üreten bakterilerin bir kısmı ana ürün olarak alkol oluştururken bir çoğu da yan ürün olarak alkol oluşturur. Metabolizmada ATP nin hidrolizi ile enerji açığa çıktığında bundan yararlanacak olan endorgonik reaksiyonun substratı üzerine bu enerjinin nasıl taşındığı önemlidir. ATP molekülünün hidrolizi ile serbest kalan enerji ATP hidroliz ürünlerinden fosfat (Pi), Adenilat (AMP) veya pirofosfat (PPi) molekülleri ile endorgonik reaksiyonun substratına iletilir. Endorgonik reaksiyonun gereksindiği enerji miktarı ekzergonik reaksiyonla açığa çıkan serbest enerji miktarından küçükse enerjinin bir kısmı ısı enerjisi olarak kaydedilir Serbest Enerjinin Fosfat (Pi) Grubuyla Taşınması: En fazla katabolizmada şekerlerin fosfatlanmasıyla görülen bu enerji nakli, şekerlerin aktifleşmesini sağlar. Örneğin hücre içine alınan glukoz, katabolik yola dahil olmak için ATP molekülünden kendi üzerine fosfat grubu ile ATP molekülünün serbest enerji içeriğinden bir kısmını kazanır. Enzim katalizörlüğünde taşınan fosfat molekülü, glukozun 6. karbon atomuna bağlanarak onu enerjice aktif konuma getirir. Toplam tepkime bir ekzergonik reaksiyonla bir endergonik reaksiyonun birbirine bağlanarak sürmesiyle gerçekleşir. Endergonik reaksiyonun gereksinim duyduğu enerji ekzergonik bir reaksiyon olan ATP nin hidrolizi ile sağlanmış ve gerekli enerji fosfat grubuyla glukoza iletilmiştir. Glukolizde ağırlıklı olarak FBP yolu kullanılır veya bilinen diğer katabolik yollarla pirüvat oluşur. Buraya kadar aerobik olanlarla anaerobik olanların katabolizması aynıdır. Her iki grup da glukolitik yolun kazanımı olan 2 ATP molekülünü substrat fosforilizasyonu ile kazanır ve GAP (Gliseraldehit 3 fosfat) ın 1,3-PGA (1,3 fosfogliseraldehit) e oksidasyon basamağında da 2NADH molekülü üretir. 2 GLİKOLİZİS GAP (Gliserinaldehit-3-fosfat) DHAP (Dihidroksi aseton fosfat) 1. Hegzokinaz 2. Fosfoglikoz izomeraz 3. Fosfofruktokinaz 4. Fruktozdifosfat aldolaz 5. Triyozfosfat izomeraz 3 1,3-PGA 3-PGA 2-PGA PEP (Fosfoenolprüva t) 6. GAP-Dehidrogenaz 7. Fosfogliserat kinaz 8. Fosfoglisero mutaz 9. Enolaz 10. Prüvat kinaz Mayaların alkol fermantasyonu en kısa metabolik yollardan biridir. Heksozların glukoliz yolu ile pirüvata kadar parçalanmasından sonra iki reaksiyon basamağı ile CO2 ve etanol meydana gelir. Önce pirüvat TPP koenzimi ile birlikte çalışan pirüvat dekarboksilaz enzimi aracılığı ile NAD+nin rejenarasyonuna katılır. Yenilenen NAD+ tekrar glukoliz yolunda GAP ve 1,3 FGA çevriminde görev yapar. Böylece 2 mol ATP oluşumunu olanaklı kılar. İndirgenen asetaldehit ise etanol olarak ortamda birikir. 4 Fermantasyon olayını aydınlatan Pasteur aynı miktar şekerin substrat olarak ortamda bulunması halinde aerobik solunum yapan mayaların, fermantasyon yapanlardan 20 kat daha fazla hücre materyali oluşturduğunu bulmuştur. Fermantasyon sırasında ortama aniden O2 verilmesiyle fermantasyonun yavaşladığı, hatta durduğu tespit edilmiştir. Oksijenin bu etkisi Pasteur effect olarak isimlendirilmiştir. Hücre aerobik solunumla ATP üretimine geçer ve hücrenin oksidatif fosforilizasyonu için ADP ve anorganik P a olan ihtiyacı çok artar. Bu durum glikoliz yolunda GAP, 3-PGA dönüşümü için gerekli olan ADP ve P ın kısıtlanmasına ve fermantasyonun yavaşlamasına neden olur. NADH in ETS de okside olması yeni bir H+ akseptörü oluşturma ihtiyacını da ortadan kaldırır. Aerobik solunumda bir mol hekzosdan 38 ATP kazanılmaktadır. Oysa fermantasyon yapan mayalar 2 mol ATP ile yetinmek durumundadır. Yetersiz ATP üretimi nedeniyle fermantasyon yapan mayalar aerobik gelişen mayaların enerji üretimine ulaşmak için yaklaşık 20 kat fazla hekzos katabolize etmek zorunluluğundadır. Fermantasyonda ortama O2 verilmesi glukoz kullanımının, etanol ve CO2 üretiminin düşmesine neden olurken fermantasyonda fazla gelişemeyen ve zayıf düşen maya hücrelerinin canlanmasını ve gelişmesini stimüle eder. FERMANTASYON ANA ÜRÜNLERİ Etil Alkol (Etanol) C2H5OH bileşiminde, renksiz, akışkan, hoş kokulu ve yakıcı tatta bir sıvıdır. Su, eter ve çok sayıda organik sıvıyla her oranda kolayca karışabilir. Doğada alkol fermantasyonuna uğramış her sıvıda ve çok az olmakla birlikte bitkisel ve hayvansal dokularda bulunur. 1 kg saf alkol yanınca 7000 kcal açığa çıkar. Saf alkolün tutuşma noktası 110C dir. Havada %3.1-12.45 hacim alkol buharı bulunduğunda, ateş veya kıvılcımla temas ederse patlama ile tutuşur. Su ile karıştırıldığında kontraksiyona uğrar. 53.919 hacim alkol ile 49.816 hacim su karıştırıldığında kontraksiyon maksimum seviyeye ulaşır. Saf alkol 78.310C de kaynar. Su ile çeşitli oranlardaki karışımı 78.31100 0C ler arasında kaynar. %95.57g alkol %4.43 g su ile karıştığında 78.15 0C de tek bir sıvı imiş gibi kaynar. 5 Kanda düzenli olarak 24-60mg/l alkol bulunur. Normal bir alkol alımında bu oran 1000-3000mg/l ye çıkar. Kandaki alkol miktarı %0.35-0.4 e ulaşınca aşırı bitkinlik hissedilir. Bu miktar %7-8 e ulaşınca alkol zehirlenmesi ortaya çıkar. CO2 Her 100 g şekerden oluşan miktarı kuramsal olarak 48.84g dır. Renksiz, yanmayan, zayıf ekşi kokuda, havadan 1,5 kat ağır bir gazdır. 5.1 atm basınçta donma sıcaklığı -57 0C dir. Kaynama sıcaklığı ise -78.5 0C dir. FERMANTASYONUN YAN ÜRÜNLERİ Metil Alkol (CH3OH) Renksiz, akışkan ve yanıcı bir sıvıdır. Hoş olmayan koku ve yakıcı bir tada sahiptir. -940C de donar 64,70C de kaynar. Alkol fermantasyonu sırasında tamamıyla pektinden, pektinesteraz enziminin katalizörlüğünde meydana gelir. Bu enzim için en uygun pH 5-6 dır. Ortamın asidik olması ve meyve mayşesinin 85-900C de tutulması metanol oluşumunu azaltır. Alkollü içkilerde metanol oluşumunu arttıran diğer etmenler. -Şıranın yetersiz ısıtılması -Hammaddenin sağlıklı olmaması -Aşırı olgun meyvelerde pektin parçalanması meyveler daha asmada veya ağaçta --iken başlayabilir. Bunlar daha işlenmeden metanol içerebilirler. -Botrytis cinerae küf mantarlarının zarar verdiği üzümlerde çok erken bir pektin parçalanması olabilir -Bazı meyvelerde ısıya dayanıklı pektinesterazlar bulunabilir. -Kabuk, sap ve çöplerle uzun süre temasta kalmış şıradan elde edilen içkilerde miktarı yüksek olabilir 6 Asetaldehit Yapışkan yanıcı ve renksiz bir sıvıdır. Donma sıcaklığı -120 kaynama sıcaklığı ise 20.2 0C dir. Alkol ferm sırasında oluşan miktarı kullanılan maya suşuna, maya oranına ve oksijen miktarına bağlıdır. Fuzel yağı (yüksek alkoller) Yüksek alkoller denilen çok sayıda alkolün karışımıdır. Kaynama sıcaklığı yapısına giren yüksek alkollerin özelliğine göre değişmektedir (80-160 0C). En önemli ögeleri amilalkol, izoamilalkol ve n-propilalkoldür. Fuzel yağının bileşimi en başta hammaddeye bağlıdır. Maya suşu, ferm sıcaklığı ve aşılama miktarı oluşumunu etkileyen diğer faktörlerdir. Ayrıca mayanın olumsuz yaşam koşulları oluşumunu arttırır. Yapılan çalışmalar fuzel yağlarının başta aminoasitlerden bir miktar da glukozdan oluştuğunu ortaya koymuştur. Fermantasyon sırasında fuzel yağının oluşma zamanı mayanın hızlı çoğalma safhası olarak tespit edilmiştir. Gliserin [C3H5(OH)3] Nötr veya ispirtoculukta olduğu gibi zayıf asit özelliği gösteren ortamlarda fermente olan her 100g sakkarozdan 2.5-3.6g gliserin oluşur. Alkali ortamda bu oluşum 10-12 katına çıkabilir Ortama şeker üzerinden NaHSO3 verildiğinde gliserin üretimi artar . Glikoliz sırasında, ortamda sülfit yokluğunda easetaldehit etilalkole indirgenmektedir. Bir elektron alıcısı olan asetaldehit sülfite bağlandığı zaman EMP yolunda oluşan diğer trioz olan DHAP temel elektron alıcısı olarak görev yapmakta ve gliserine indirgenmektedir. Savaş yıllarında Almanlar trinitrogliserin yapımında gerekli olduğu için gliserini ithal ediyorlardı.Bu ithalin İngiliz deniz kuvvetleri tarafından engellenmesi üzerine Neuberg gliserin üretimi üzerinde çalışmaya başladı. 7 Neuberg alkol ferm nu modifiye ederek gliserin üretmeyi başarmıştır. Savaş yıllarında Alman bira işletmelerinde 1000 t gliserol üretilmiş ancak ekonomik olmadığı için devam ttirilmemiştir. Gliserin renksiz, tatlı, su çekici ve koyu kıvamlı bir sıvıdır. Normal hava basıncında 2900C de parçalanma olmaksızın buharlaşır. Gliserinin kaynama noktası çok yüksek olduğundan damıtma sırasında şilempede kalır. Günümüzde mikrobiyel yolla gliserol üretiminde halofilik bir alg den yararlanılmaktadır.(Dunaliella salina) Asit ve esterler Saf bir alkol ferm da bile mayalar az miktarlarda organik asitler oluşturabilirler. Suksinik asit glutamik asitten oluşmaktadır. Diğer organik asitler şekerlerden oluşmaktadır. Bu asitlerin oluşumu ferm başlangıcında pH nın düşmesiyle kendini belli eder. Ancak aşırı bir pH düşüşü bir kontaminasyonu düşündürmelidir. Ferm sırasında oluşan asitler ve alkoller ferm anında veya daha sonra tepkimeye girerek kendilerine özgü kokudaki esterleri oluştururlar. Örneğin asetik asit ve etil alkol esterleşerek etilasetatı oluşturur. ALKOL FERMANTASYONUNDA ÖNEMLİ ETMENLER Havanın etkisi Maya çoğalma aşamasında havaya gereksinim duyduğu için ferm başlangıç safhasında ortama hava verilmeli, daha sonra mayanın hava ile teması önlenmelidir. Aksi taktirde hem alkol verimi düşer hem de ferm yan ürünlerinin konsantrasyonlarında artış olur. Karbondioksit basıncının etkisi Araştırmalar 1 atü lük basınçta maya çoğalmasının belirgin olarak önlendiğini, artan basınçla gelişmenin yavaşladığını ve 20 atü üzerinde tümüyle durduğunu göstermiştir. Artan CO2 basıncıyla mayanın ferm gücü önce artar, 10 atü de en yüksek güce ulaşır ve daha sonra hızla düşer. Yapılan araştırmalar bu azalmanın CO2 basıncıyla değil artan CO2 konsantrasyonu ile ilgili olduğunu göstermiştir. 60 atü de ve 30 0C de bile az da olsa ferm nun devam ettiği gözlenmiştir. Kapalı ferm sistemlerinde ve CO2 yıkayıcı sistemler kullanılarak yapılan fermantasyonlarda oluşacak CO2 basıncının ferm ve alkol verimine olumsuz etkisi olmadığı gibi az da olsa verim arttırıcı etkisi vardır. Şeker konsantrasyonunun etkisi 200g/L seviyelerindeki şeker oranı fermantasyonda hiçbir sorun yaratmaz. 250g/L de güçlü maya ve özenli ferm ile gene bir sorunla karşılaşılmaz. Bunun üzerindeki konsantrasyonlarda ozmotik basınçtan dolayı ferm geriler haftalar aylar sürebilir. Alkol konsantrasyonu Fermantasyon sırasında oluşan alkolün maya hücresi üzerine yaptığı ozmotik basınç alkol kons da sınırlamaktadır. %20 hacim alkol 0 0C de 84.4 atm lik bir basınca sahiptir. %20 lik sakkaroz eriğiğinin ozmotik basıncının bunun 1/5 i oranında olduğu göz önüne alındığında etkisi daha iyi anlaşılacaktır. Alkole karşı dayanıklığı ve enzim gücü çok yüksek olan mayalar bile %17.5-18 hacim alkol üretebilirler. Çoğunlukla mayalar alkol konsantrasyonu %11 in üzerine çıkınca ferm nu yavaşlatmaya başlarlar. Fermantasyon sıcaklığının etkisi Alkol ferm yapan mayalar 25 0C civarında en iyi faaliyet gösterirler. Ancak 7-8 0C de bile faaliyet gösterirler. Mayaların bu özelliğinden biracılıkta yararlanılır. Kimi mayalarda sıcaklık 30 0C nin üzerine çıkınca ferm hızlanır fakat çoğalma durur. 40 0C de ise ferm yeteneklerini kaybederler. Yapılan çalışmalar 25-30 0C leri mayanın çoğalması bakımında 30-37 0C lerin ise ferm bakımında uygun sıcaklıklar olduğunu göstermiştir. Her mol glukozdan ferm sırasında 24 kkal açığa çıkar. Kabın büyüklüğüne göre sıcaklık 10-20 0C artar. Ferm sırasında sıcaklı 28 0C ye geldiğinde fermentörler hemen soğutulmalıdır. Akdeniz ve Güney Afrika kuşağında fermentörler soğutma 8 düzenli olmalıdır. Orta Avrupa da buna gerek yoktur. Örneğin şarap üretimi için kullanılan üzümler işletmeye 15 0C civarında gelir. Yüksek sıcaklık aroma maddelerinin kaybına ve kontaminasyonlara sebep olur. Son yıllarda şarap üretiminde kullanılan mayalar da düşük sıcaklıkta ferm yapabilen suşlardan seçilmektedir. Ancak cibre ferm nun kısa sürede tamamlanması istendiği için kırmızı şarap üretiminde pek tercih edilmemektedir. Fermantasyon sıvısının pH sının etkisi Mayalar çoğunlukla zayıf asit ortamlarda gelişir ve faaliyet gösterir. Genellikle be değer 3.58-4.2 arasındadır ancak bu hammaddeye göre değişir. Aşılama oranının etkisi En yüksek alkol verimine %1.2 (MKM) oranıyla ulaşıldığı tespit edilmiştir. Besin maddelerinin etkisi Maya besini olarak en fazla azotlu ve fosforlu maddeler kullanılmaktadır (özellikle ispirtoculukta). Örneğin diamonyumfosfat (NH4)HPO4 her hl mayalık mayşe için 20 g 9