Özbekistan UNESCO İlişkileri Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI

advertisement
Özbekistan UNESCO İlişkileri
Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI, kara_agacli@yahoo.com
Pazartesi, 05 Ekim 2009 11:31
Özbekistan tarihi geçmişi, kültürel varlıkları, sıcak insanları, yer altı ve zengin yer üstü
kaynaklarıyla Orta Asya’nın en önemli ülkelerinden birdir. 27.800.000 (tahmini 2007) Özbek
vatandaşı, 447.400 km2 de ömür sürmektedirler. Başkent Taşkent, geniş caddeleri, ormanı andıran
yeşil ve düzenli parkları, ihtişamlı meydanları, zengin kütüphaneleri, muazzam müzeleri, estetik
köprüleri, binaları, heykelleri, çarşıları, medreseleri ve genel şehircilik yapısıyla Asya’nın en güzel
ve önemli başkentlerinden biridir. İpek yolu(1) üzerinde binlerce yıldan beri değişik kavimlerin yan
yana barış içinde yaşadığı bu topraklar dünya medeniyetine önemli katkılarda bulunmuştur.
Bağımsızlığını kazandıktan sonra milli kültürün ihyası için çabalarını arttırmış ve bu yolda zengin
geçmiş ve büyük medeniyetinden ilham almıştır.
Ülkenin doğusundan batısına il merkezleri ve diğer kentlerin kendine özgü, tarihsel dokuluları
ve görülmeye değer yapıları vardır. Uzun yıllar Orta Asya’da bulunduğum sırada bu ülkeyi
defalarca kentlerinden kasabalarına kadar baştanbaşa dolaşma ve gezme şansım oldu. Doğudaki
Fergana vadisindeki Andijan, Nemengan, Ferğana, Merğlan, Kokand, Tarihi Semerkant, Buhara,
Hiva, Şehr Sebez, Cizzak, Nevai, Gülistan, Kuzeyde Urgenç, Nüküs Güeyde Termez, ve diğer
güzel, tarihi ve egzotik kentlerini yakından gördüm. Barındırdıkları tarihi eselerin yanı sıra
geleneksel giysiler içindeki sıcak Özbek insanın varlığı ve içten davranışları bu kentlere mistik bir
kimlik kazandırıyor. Özbek insanının zengin tarihi geçmişinden, büyük medeniyet değerlerinden ve
bin yıllardan beri kentli bir toplum olarak yaşamalarından kaynaklanan saygının ön planda olduğu
misafirperverlik, örf, adet, gelenek ve görenekleri başka bir makalemin konusu olacaktır.
Benim bu yazıda hedefim, bu ülkenin, çağımızın en önemli uluslararası kültürel kuruluşlarından
biri olan UNESCO(2) ile münasebet ve ilişkilerini incelemek. Bağımsızlıktan önce Sovyetler Birliği
döneminde Özbekistan’la UNESCO’nun ilişkileri, kültürel anlaşmalar çerçevesinde belli bir
düzeyde sürmekteydi. Bu çerçevede 1973 yılında büyük bilgin Ebu Reyhan Biruni’nin(3) 1000.
doğum günü kutlamaları, 1980 yılında dünyaca önlü alim Abu Ali Sina’nın(4) 1000. doğum günü
kutlamaları ve yine 1983 yılında büyük filozof Mehmet İbni Musa Elharezmi’nin(5) 1200. doğum
günü kutlamaları UNESCO’nun katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.
Çağımızda milli değerlerin yanı sıra insani evrensel değerler ve uluslararası kabul görmüş
demokratik ilkeler ve insan hakları ilkeleri milletlerin yeniden dirilişinde önemli kaynak
olmaktadırlar. Milli değerlere, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkmak bağımsız Özbekistan
cumhuriyetinin gelişmesinde büyük etken olmuştur. Bağımsızlıktan sonra Özbekistan ekonomik,
sosyal ve kültürel reformlar yaparak siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmesini sağlamaya yönelik
önemli adımlar atmıştır. Özbekistan bütün uluslararası kuruluşlar ve UNESCO’yla işbirliği yaparak
bu hedefleri gerçekleştirmek yolunda önemli adımlar atmıştır.
Uzun yıllardan beri Özbekistan’ın zengin kültürü ve tarihi mirası UNESCO’nun ilgisini
çekmiştir ve uzmanlarının takdirini toplamıştır. Özbekistan 26 Ekim 1993’te UNESCO üyesi oldu.
Günümüzde aktif şekilde bu örgütte faaliyet göstermektedir. Bu ülkenin UNESCO’ya önemli
katkılar yaptığı biliniyor. İlişkilerin gelişmesi doğrultusunda Özbekistan Devlet Başkanı İslam
Kerimov Nisan 1996’ta Paris’te UNESCO genel merkezini ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında
Özbekistan Devlet Başkanı, UNESCO yürütme kurulu üyelerine hitaben bir konuşma yapmıştır.
UNESCO tarafından Özbek Devlet adamı ve kahramanı Emir Timur’un 660. doğum günü
münasebetiyle düzenlenen ihtişamlı toplantıya iştirak etmiştir. Törenler sırasında ‘Timurlular
Döneminde Bilim ve Teknoloji’ konulu serginin açılışını yapmıştır. Bu ziyaretten sonra ilişkiler
açısından yeni dönem başlamış olacaktır. 1997 yılında Özbekistan delegesi ilk kez örgütün en üst
icra organı olan yürütme kuru üyeliğine seçilmiştir. Bu üyelik, ilişkilerin daha da gelişmesine neden
olmuştur.
6-7 Kasım 1988’de UNESCO’nun 155. genel kurul toplantısı Özbekistan’ın Başkenti
Taşkent’te yapıldı. Böylesine önemli bir toplantının burada yapılması uluslararası camianın
Özbekistan’ın Orta Asya’da barış ve güvenliğin tesisindeki önemli rolünü fark etmesinin göstergesi
olarak nitelendirilmiştir. Toplantılar sonunda ‘Kültürel Mirasın Korunması ve Kültürün Dünya
Barışına Katkıları’ başlıklı Taşkent deklarasyonu yayınlanmıştır. Toplantılar sırasında pek çok ikili
antlaşma ve işbirliği porotokulu imzalanmıştır. Bu işbirliği doğrultusunda Özbekistan UNESCO’ya
bağlı ‘Dinler ve Folklor Diyalogları Komitesi’ ve ‘Aral Denizini Kurtarma Konseyine’ üye
olmuştur. Özbekistan devleti ve UNESCO yetkililerinin arasında yürütülen olumlu görüşmeler
sonucunda ikili ilişkilerin pekiştirilmesi doğrultusunda Özbekistan devleti şu ana kadar
UNESCO’ya bağlı aşağıdaki Konvansiyonlara üye olmuştur:
1- Doğal ve Kültürel Değerlerin Korunması Konvansiyonu (1993)
2- Silahlı Saldırı Yapıldığı Takdirde Kültürel Mirasın Korunması Konvansiyonu (1996)
3- Teknik ve Mesleki Eğitim Konvansiyonu (1997)
4- Göçmen Kuşlar İçin Oluşturulan Sulak Arazi ve Batıklıklar Konvansiyonu (2001)
Özbekistan ve UNESCO karşılıklı işbirliğini geliştirmek, ortak projeleri gerçekleştirmek ve
bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla ikili anlaşmalar imzalamışlar. Bu anlaşmalardan bazıları:
1- Özbekistan ve UNESCO arasında işbirliği anlaşması ( 26 Ocak 1995)
2- UNESCO’nun bürosunun Taşkent’e açılma porotokulu
3- Semerkant Uluslararası Müzik Festivallerinin Birincilerine UNESCO’nun ödüllendirmesi
Porotokulu (13 Eylül 2000)
Bildiğimiz gibi Özbekistan’ın her kentinde, her kasabasında hatta köylerinde pek çok tarihi eser
ve kültürel kalıntı bulunmaktadır. Kaleler, camiler, medreseler, kütüphaneler, köprüler, türbeler,
korganlar, mezarlar, külliyeler, kemerler, müzeler, mezarlıklar, rest haneler ve daha nicelerini örnek
verebiliriz. Özbekistan devleti kendi imkânlarıyla bunlardan bazılarını; örneğin tarihi Hive kentini,
Semerkant’taki Recistan kompleksini, Emir Timurun anıt mezarını (Gure Emir) , Buhara kalesini ve
başka pek çok tarihi eseri aslına uygun olarak restore etmiş ve ziyaretçilerin hizmetine sunmuştur.
Şahsen bütün bu muhteşem ve muazzam eserleri ziyaret etme şansım oldu. Burada bu çalışmalarda
emeği geçen bütün yetkililer ve uzmanlara tarihe meraklı birisi olarak naçizane takdir ve
şükranlarımı sunuyorum. Özbekistan devleti tarafından restorasyonu yapılan İmam İsmail
Elbuhari’nin(6) türbesini gördüğümde onarım sırasında gösterilen özen ve dikkat, en küçük bir
mozaik parçasının aslına uygun olarak binanın zarafetine ve sanatsal bütünlüğüne zarar vermeden
yerleştirilmesi bu ülkenin tarihi ve kültürel mirasına verdiği önemin bir göstergesi olarak dikkatimi
çekmiştir. Gösterilen bu azami özen ve dikkate bütün tarihi eserlerin onarımı sırasında şahit oldum.
Tabiatıyla burada Özbek mimarların büyük ustalık ve el becerilerinin büyük katkısını ve Özbeklerin
disiplinli çalışma yöntemlerinin önemli katkılarını unutmamak gerekiyor. Özbekistan’da UNESCO
tarafından dünya kültürel mirası listesine kayıt edilen eserler:
1- Harezm Eyaletindeki İçan Kalesinin kalıntılarının (1990)
2- Buhara şehri tarihi eserleri (1993)
3- Şehri Sebez kenti tarihi eserleri (2000)
4- Semerkant şehri tarihi eserleri (2001)
5- Özbekistan Bilim Akademisine bağlı Ebu Reyhan Biruni Enstitüsü el yazmaları
hazinesindeki eserler
6- Özbekistan Dini İdaresi Kütüphanesindeki H.Osman Kuranı
13-14 Eylül 2000 yılında, UNESCO öncülüğünde Dinler arası diyalog toplantısı ‘Dünya
Dinlerinin Dünya Kültürüne Katkıları’ konulu uluslararası toplantı Özbekistan’da yapılmıştır.
Taşkent İslam Üniversitesi’nde yapılan toplantıya dönemin UNESCO Genel Direktörü Koichiro
Matsuura’da (Japon) iştirak ederek Devlet Başkanı İslam Kerimov’la yararlı görüşmelerde
bulunmuştur. Konumu, zengin tarihi geçmişi ve günümüzde yetiştirdiği büyük alim ve bilim
adamları sayesinde Özbekistan bölgenin en önemli bilim ve kültür merkezlerinden biri haline
gelmiştir. Devamlı olarak Taşkent ve diğer önemli kentlerindeki üniversiteler, araştırma merkezleri
ve uzmanlaşmış kuruluşlarında uluslararası ve bölgesel konferanslar ve sempozyumlar
düzenlenmektedir. Bu doğrultuda UNESCO, bu ülkenin pek çok bilimsel kuruluşuyla işbirliği
yapmaktadır. UNESCO’nun katkılarıyla bilimsel, teknik ve eğitim sahalarında öğrenim
yapılmaktadır. Bu bilimsel kuruluşlar:
1- Mirza Uluğbek (7) Milli Üniversitesinde: Fizik, astroloji ve yıldız bilimleri eğitimi
2- Taşkent Dünya Ekonomisi ve Diplomasi Üniversitesi’nde: İnsan hakları, barış, demokrasi
ve uluslar arası işbirliği bölümleri
3- Taşkent Eğitim Bilimleri Üniversitesi’nde: UNESCO medeni değerleri bölümü
4- Semerkant Ticaret ve Hizmet Üniversitesinde: İletişim teknolojileri bölümü
5- Buhara Tıp Üniversitesinde: Geleneksel tıp eğitimi bölümü
6- Taşkent İslam Üniversitesinde: Dünya dinleri araştırma bölümü
Özbekistan 1985 yılında UNESCO’ya bağlı Birleşik Okullar Şebekesiyle işbirliği anlaşması
imzalamış ve bugün 31 lise ve sanat okulu bünyesinde bu çerçevede işbirliği yapmaktadır. 5 Ocak
1998 yılında ‘İpek Yolu Büyük Diyalog Yolu’ etkinlikleri çerçevesinde Semerkant’ta UNESCO
yardımlarıyla ‘Orta Asya Araştırmaları Merkezi’ faaliyete geçmiştir. Merkezin açılışını dönemin
UNESCO Genel Direktörü Federico Mayor (İspanyol) yapmıştır. Bu merkezin hedefi, Orta Asya
milletlerinin tarihini, geleneklerini ve kültürlerini araştırmak, kitaplar hazırlayıp yayınlamak, bu
doğrultuda seminerler ve konferanslar düzenlemektir. Merkeze, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan,
Tacikistan, Türkiye, İran, Pakistan, Güney Kore, Moğolistan ve Ermenistan üyedirler. Merkezin
başkanlığını ünlü Özbek bilim adamı Eşref Ahmetov yapmaktadır. Orta Asya’dan çıkmış fikirleri,
düşünceleri ve eserleriyle insanlığa, dünya medeniyetine katkıda bulunmuş ve evrensel bilimin
gelişmesine hizmet etmiş alim ve bilginler, düzenlenen toplantılarla anılmaktadırlar. Bu güne kadar
UNESCO’nun katkılarıyla Özbekistan Devleti tarafından aşağıdaki tarihi kişiler ve mekânlar için
uluslararası anma toplantıları düzenlenmiştir:
1- Abu Reyhan Biruni’nin 1000. doğum günü kutlamalar (1973)
2- Abu Ali Sina’nın 1000. doğum günü kutlamaları (1980)
3- Muhammet İbni Musa Harezmî’nin 1200. doğum günü kutlamaları (1983)
4- Mirza Uluğbek’in 600. doğum günü kutlamaları (1996, Paris, Taşkent, Semerkant)
5- Buhara ve Semerkant şehirlerinin 2500. kuruluş yıl dönümleri (Haziran 1997)
6- İmam İsmail Buharı’nın 1225 doğum günü kutlamaları (1998, buhara)
7- Ahmet El Ferğenin’nin (8) 1200. doğum günü kutlamaları (1998, Ferğane)
8- Önlü ressam Kemalettin Behzad’ın 450. dogum günü kutlamalar (2000, Taşkent)
9- Zerdüşt dinin kutsal kitabı Avesta’nın (9) yazılışının 2700. yıl dönümü kutlamaları (2001,
Taşkent)
10- Şehr Sebz kentinin kuruluşunun 2700. yıl dönümü kutlamaları (2002 Şehr Sebz)
Son yıllarda UNESCO ve Özbekistan Devleti tarafından uluslararası sorunların gündeme
alındığı oturumlar ve toplantılar yapılmaktadır. Bu sayede Özbekistan’ın uluslararası ve bölgesel
konumu ve önemi güçlenmekte ve artmaktadır. Toplantılar sırasında Özbek bilim adamları ve
araştırmacılar, konularında uzmanlaşmış dünyaca ünlü alimlerle fikir alışverişinde bulunarak kendi
tezlerini dünya bilim çevrelerine sunma imkanı bulmaktadırlar. Yayınlanan bilimsel bildiriler,
Özbek öğrencilerin ufkunu genişletmekte ve üniversitelerin uluslararası bilim camiasıyla
entegrasyonunu sağlamaya sağlamaktadır. Bu toplantılardan bazıları:
1- ‘Silahlı Saldırılar Tehlikesine Karşı Kültürel Mirasın Korunma Yolları’ Uluslararası
Konferans (Eylül 1997, Taşkent)
2- ‘Ticaret ve Bankacılıkta Teknoloji Kullanımı’ Uluslararası Konferans (Mart 1998,Taşkent)
3- ‘Orta Asya Devletlerinde Eğitim Bütçesinin Planlanması’ Bölgesel Konferans (Nisan
1998, Semerkant)
4- ‘Orta Asya ve Kafkasya’da Folklorun Desteklenmesi’ Uluslararası Konferans (Ekim 1998,
Taşkent)
5- ‘Engelli Çocukların Eğitim Sorunları’ Uluslararası Konferans (Ekim 1998, Buhara)
6- Aral Denizinin su Kaynaklarının Korunması Uluslar Arası konferans (Ekim 1999,
Taşkent)
7- ‘Semerkant Su Testileri’ Uluslararası konferans (Haziran 2202, Semerkant)
8- ‘Dünya Dinleri, Dünya Kültürü’ Uluslararası konferans (Eylül 2002, Buhara)
Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov, Özbekistan ve UNESCO arasındaki ilişkilere
verdiği destek ve katkılarından dolayı Ekim 2006 yılında UNESCO’nun şükran belirtisi olarak
UNESCO’nun üstün şeref madalyasıyla ödüllendirilmiştir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Örgütü UNESCO Genel Direktörü Koiçiro Matsuura, Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ile
yaptığı görüşme sırasında Kerimov’a UNESCO Altın Madalyasını takdim etti.
UNESCO Genel
Direktörü Koiçiro Matsuura, İslam Kerimov ile yaptığı görüşmede bu ziyaretinin ülkeye yaptığı
üçüncü ziyaret olduğunu ifade ederek, her gelişinde ülkede gerçekleştirilen reformlar ve
yenilenmeleri gördüğünü ve bunun sevindirici olduğunu kaydetti.(10) Bu ziyaret sırasında Genel
Direktör Özbekistan Yüksek Öğretim Bakanı Rüstem Kasımov ve diğer bakanlarla görüşmeler
yaparak yeni iş birliği anlaşmaları imzaladı. Bu işbirliği çerçevesinde İpek yolu üzerendeki 20
ülkenin efsaneleri ‘İpek Yolu Efsaneleri’ başlığı altında İngilizce ve Özbekçe yayınlandı. Ocak 1997
yılında Özbekistan Ali Meclisi (parlamento) “Toplumun hukuku ve insan haklarının gelişmesi”
kanunu kabul etti. Bu yasaya göre bireyin hukuku ve çıkarların korunması hukuksal reformların
temelini oluşturuyor. Ayrıca 16 Nisan 1999 da milli birliktelik projesi gereğince barış kültürü, insan
hakları, insan hukuku, telif hakları gibi konular lise ve üniversitelerde ders olarak okutulması karar
alınmıştır.
Dipnotlar:
1-İpek Yolu: İki bin yıl kadar önce Çin’in açtığı en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu,
dünyaca ünlüdür. Çin ile Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki köprü olarak kabul edilen İpek Yolu,
Doğu ve Batı arasındaki maddi ve manevi alışverişe önemli katkı yapmıştır. İpek Yolu, tarihte
Çin’den Orta Asya üzerinden Güney Asya, Batı Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’ya uzanan kara
ticaret yoluydu. Çin’in ipek ve ipek ürünleri bu yol üzerinden batıya taşındığı için İpek Yolu olarak
diye adlandırılmıştı. Yapılan arkeolojik araştırmalara göre, İpek Yolu’nda faaliyetler esas olarak
M.Ö 1. yüzyılda hüküm süren Çin’in Han hanedanı zamanında başlamıştı. O zamanki İpek
Yolu’nun güney güzergahı, Afganistan, Özbekistan ve İran’ı geçerek Mısır’ın İskenderiye şehrine
kadar; diğer güzergahı, Pakistan ve Afganistan’ın Kabil şehrini geçerek Fars Körfezi’ne kadar, ya da
Kabil’in güneyine inerek şimdiki Pakistan’ın Karaçi şehrine ya da Hurasan üzerinden Pers-İran ve
Anadolu’yu geçerek Roma İmparatorluğu’na kadar uzanmıştı. Günümüzde İpek yolu üzerinde Çin
Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan,
Özbekistan, Türkmenistan, İran, Azerbaycan, Türkiye, Yunanistan, İtalya ve başka ülkeler yer
almaktadırlar.
2-UNESCO: kelimesi, İngilizce United Nations Educational, Scientific and Cultural
Organization kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuştur. Dilimizde “Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu” biçiminde karşılanmıştır. UNESCO Birleşmiş Milletlerin bir özel
kurumu olarak, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1946 yılında kurulmuştur. Bu Kurumun Yasası
1945 yılı Kasım ayında Londra’da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul
edilmişti. UNESCO eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki amaçlarını, kendisine üye olan her devlette
kurulan Milli Komisyonlarla gerçekleştirmeye çalışır. Merkezi Paris’te bulunan UNESCO’nun
içyapısı bakımından üç organı vardır: Genel Konferans, Yürütme Konseyi, Sekreterlik. Üye sayısı
191 olan örgütün şimdiki genel direktörü Bulgaristan kültür eski bakanı İrina Bokova’dır.
3-Ebu Reyhan Biruni : (973-1048) Ortaçağ İslam Dünyası’nın en büyük bilginlerindendir.
Harzemşahlar ülkesinin merkezi olan Kas (Kath) şehrinde doğmuştur. Bir söylentiye göre şehri
kalesinin dışında ikamet ettiğinden dolayı Farsçada dışarıdaki anlamına gelen Biruni adını almıştır.
Harzemşahlar’ın sarayında himaye edilmiş ve burada eğitim görmüştür. Biruni’nin içinde yaşadığı
Doğu Harzemşahlar ülkesi Batı Harzemşahlılar tarafından ele geçirildiğinde, Biruni kısa bir süre
Rey şehrinde yaşamış, sonra batı Harzemşahların merkezi olan Cürcan’da Şems el Maali Kâbus’un
sarayında kalmıştır. 1001 yılında ünlü eseri Asar-ı Bakiye’yi burada yazmış ve hükümdara armağan
etmiştir. Bu kitap tarih, matematik, meteoroloji ve astronomi ile ilgilidir. Gazneli Mahmut’un 1017
yılında Cürcaniyeyi almasına kadar orada kalmıştır. Biruni 180 civarında eser yazdığı bilinmektedir.
Bunlardan sadece 20 kadarı günümüze değin gelebilmiştir. Bazı eserleri: Kitabü’s –saydale fi’t-tıb,
Kitab-ı medhal, Cami-i muhtasar, Mugis fi’t-tıb, Eşribe ve et’ima, İhtasar-ı kafi, Kanunü’s –sagir
fi’t-tıb, El Asaru’l Bakiye, Kitabı-ma lil-Hind, El –Kanun el-mes’udi. Kitabü’t Tefhim, Kitab-ı
tahdid Nihayat-ül-Amakin. 1017 yılında Türk hükümdar Gazneli Mahmu 'un Urgençi 'i alarak
Memunî Hanedanlığı'na son vermesiyle beraber Birûni, Gazne'ye götürüdü. Bunu izleyen on yıl
içinde astronomi ve matematik çalışmalarının doruğuna erişti. Burada yaşadığı yıllarda,
anayurtlarından sürülmüş tutsak olan Hintli bilginlerle tanıştı. Birçok dilde ilmi çeviriler yaptı.
Gazneli sarayında büyük saygı gören Birûni, hayatının sonuna kadar Gazne sarayında kaldı. Son
yıllarını Gazne'de geçirdi ve burada 1048 yılında öldü.
4- Abu Ali SİNA: Ebu Ali el-Hüseyin bin Abdullah İbn-i Sina (980-1037) bugünkü
Özbekistan sınırları içerisindeki Buhara şehrinin Afşane köyünde dünyaya gelmiştir. On
yaşındayken o devrin klasik eğitimini bitirmiştir. Onaltı yaşında ünlü olan İbni Sina Bir buçuk sene
süresince kendini tamamen felsefeye adar ve bu süre içerisinde kendi ifadesi ile kırk kez okuyup
anlamadığı Aristo “Metafiziğini” tesadüfen eline geçirdiği Farabi'nin yorumu ile anlar. Daha sonra
bu İran sınırları içinde olan Hemedan kentine gider. Hemedan emrinin veziri olan İbni Sina, hekim,
bakan ve filozof olarak dolu ve hareketli bir hayat sürdürmeye başlar. Devlet işleri ile meşgul
olduğundan geceleri ve hatta at üzerindeyken yazmaya devam etmektedir. Daha sonra İsfahan’a
gider İsfahan'da kendini özellikle ilmi çalışmalara verir. Birçok eser kaleme alır. Sağlığı giderek
bozulan İbni Sina 1037 ‘ de Hemedan'a döndüğünde elli yedi yaşında iken Kulunç hastalığından
vefat eder. On yedisi tıp alanında olmak üzere Yüz Altmış eser meydana getirmiştir. Başlıca eserler:
El-Şifa, El-Kanun fi't-Tıp (Tıp Kanunu), El-İşaretve't-Tenbihat, El-Necat.
5- Muhammed İbni Musa Elharezmi: Ebu Abdullah Muhammed bin Musa el Harezmî (780 850) Matematik ve Astronomi bilginidir. Cebir ve Astronomi bilimlerinde önemli eserler yazmıştır.
Bu gün Özbekistan’ın en önemli tarihi ve turizm merkezlerinden bir olan Hive bölgesinde
Harizm’de dünyaya gelmiş Bağdat’a gelerek zamanın âlimlerinden ders almıştır. Harizmi, zamanın
Abbasi Halifesi Me'mun'dan yardım ve destek görmüştür. Bağdat'taki Saray Kütüphanesi'nin idaresi
kendisine verilmiştir. Matematik ve Astronomide araştırmalar yapmıştır. Doğu ve Batı ilim
aleminde Cebir'e yaptığı katkılarla ün yapıp, tanınan Harizmi; bu sahada ilk eser sahibidir.
Eserlerinde Avrupa'nın bilmediği "sıfır"ı kullanıp, cebir işlemlerini geometrik düşüncelerle
temellendirdi. Harizmi, "Kitab'ül Muhtasar fi Hesab'il Cebri Mukabele" adlı eserinde, "cebir"
kelimesini Matematiğe kazandırdı. Cebir konuları metodik ve sistematik olarak ilk defa ortaya
koymuştur. İlk eseri Kitab'ül Muhtasar fi Hesab'il Cebri Mukabele, İkinci önemli eseri Kitab-el
Muhtasar fi hisaballindi isimli kitaplardır. 850 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir.
6- İmam İsmail Buhari: 810 yılında Özbekistan’ın Buhara şehrinde dünyaya gelmiştir.
Buhar’da dünyaya geldiğinden dolayı Buhari adını almıştır. En önemli eseri Sahih-Buhari diye
bilinen daha sonra Kütüb-i sitte diye anılan serinin ilk kitabıdır. İmam Buhari İslam dininin en
büyük Muhaddisi sayılmaktadır. 869 yılında Semerkant’ta vefat etmiştir.
7- Mirza Uluğbek: 1394 yılında Semerkant’ta Emir Timur'un ilk oğlu olarak dünyaya geldi.
Genç yaşta Semerkant'ın yöneticisi oldu. Matematik ve astronominin ansiklopedik bilgisine sahipti.
Astronomi bilimi üzerinde çalışmalar yaptı. 1449 yılında vefat ettiği bilinmektedir.
8-Ahmet El Ferğani: 9. yüzyılın başlarında dünyaya geldiği kabul edilen ünlü matematik ve
astronomi bilgini Ahmet Ferganî, çağının bilim ve kültür merkezlerinden olan Özbekistan'ın
Fergana bölgesindendir. Ahmet Ferganî, kendini yetiştirdikten sonra çağının bilim, kültür ve aynı
zamanda halifelik merkezi olan Bağdat'a geldi. Ömrünün yarısına yakınını burada geçiren Ferganî,
kısa sürede matematik ve astronomi konularındaki bilgisini Bağdat bilim çevresine kabul ettirip,
bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle bahsedilen Abbasi
halifelerinden Me'mun ve el-mütevekkil döneminin en ünlü bilginleri arasına girdi. 861 yılında
halife el-Mütevekkil tarafından Nil ırmağı kıyısında yapılan ölçüm işlerini yürütmesi için Mısır'a
gönderilen Ferganî'nin ölüm tarihi bilinmemektedir.
9-Avesta: İranlı Zerdüşt tarafından kurulan temelinde Ahura Mazda isimli tek Tanrıya tapma
olan tanrı simgesi olarak ateşi kullanan inanç sisteminin kutsal kitabı. M.Ö. 2. ve 3. yüzyıllar
arasında, Zerdüşt tarafından yazılmış olan kutsal yazılar topluluğu. Etimolojik olarak "Tanrının
yüceltilmesi" anlamına gelir. Dünya üzerinde var olan iyilik ve kötülük savaşını anlatan, ayrıca
cennet ve cehennem kavramları ile 3 ilahi dine çok benzeyen Zerdüştlük dininin kitabıdır.
10-www.turkey.mfa.uz/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=1894
Genel kaynaklar:
11-Özbekistan Devleti resmi Web sayfası : (www.gov.uz)
12- Özbekistan Devleti Dış işleri Bakanlığı resmi web sayfası : (www.mfa.uz)
13- Özbekistan devleti Radyo Televizyonu resmi web sayfası: (www.mfa.uz)
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=465:oezbekistan-unescolikileri&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149
Download