HIV İnfeksiyonu ve AIDS Hedefler AIDS belirti ve bulgularını tanımlayabilme AIDS hastalığının fizyopatolojisini açıklayabilme AIDS hastalığının bulaşma yollarını açıklayabilme HIV infeksiyonu riskini azaltmak için sağlık personelinin alması gereken önlemleri tanımlayabilme HIV infeksiyonu ve AIDS tanısında yaygın olarak kullanılan testleri söyleyebilme/tanımlayabilme Tanım HIV Enfeksiyonu; konak hücre DNA’sına yerleşen retrovirusların neden olduğu asemptomatik taşıyıcılık durumundan ağır düşkünlük ve ölümcül hastalıklara kadar değişen geniş bir klinik tablo ile sonlanabilen bir enfeksiyondur. Bu enfeksiyona bağlı olarak meydana gelen sekonder bir bağışıklık eksikliği sendromu olan AIDS (Acquired Immun Deficiency Syndrome) ise fırsatçı enfeksiyonlar, malignite, nörolojik işlev bozukluğu gibi durumlarla kendini belli eder Epidemiyoloji HIV/AIDS ile yaşayan (2012) Total 34 milyon (31.74– 35.9 milyon) Erişkin 30.7 milyon (28.2 – 32.3 milyon) Kadın 16.7 milyon (15.4 – 17.6 milyon) 15 yaş altı 3.3 milyon (3.1 – 3.8 milyon) 2011 yılı içinde HIV ile yeni infekte vakalar Total 2.5 milyon (2.2 – 2.8 milyon) Erişkin 2.2 milyon (1.9 – 2.4 milyon) 15 yaş altı 330 000 (280 000 – 390 000) 2011 yılında HIV/AIDS'den ölenler: Total 1.7 milyon (1.5 – 1.9 milyon) Erişkin 1.5 milyon (1.3 – 1.7 milyon) 15 yaş altı 230 000 (200 000 – 270 000) http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/AIDS_web2012.pdf Epidemiyoloji DSÖ Aralık 2012 verilerine göre dünyada ortalama 34 milyon HIV infekte kişi olduğunu ve hastalığın tanımlandığı 1981 yılından beri 37.9 milyon kişinin hayatını bu hastalıktan kaybettiğini bildirmektedir. Tüm HIV infekte vakaların %95'inden fazlası gelişmekte olan ülkelerde, %89'u da Sahra-altı Afrika, Güney ve Güney-doğu Asya'da görülmektedir. Günümüzde HIV/AIDS hastalığı Sahra-altı Afrika'da birinci, dünyada ise 4. ölüm nedeni olarak bildirilmektedir. 1 Aralık ‘Dünya AIDS Günü 2011-2015 sloganı ‘Sıfıra ulaşmak’ "Getting to zero: zero new HIV infections Zero discrimination Zero AIDS related deaths" TÜRKİYE’DE HIV/AIDS Ülkemizde ilk defa 1985 yılında iki HIV/AIDS hastası bildirilmiş, daha sonra her yıl vaka sayılarında giderek artma gözlenmiştir. 1992 yılına kadar her yıl 30’lu rakamlarda olan yeni hasta sayıları, 2000’li yılların başından itibaren 150200’lü, 2005 yılından beri de her yıl 300350 yeni hasta rakamlarına ulaşmıştır. TÜRKİYE’DE HIV/AIDS T.C. SB verileri ise sadece 2012 yılı içinde tanı konmuş yeni 1024 vakayı göstermektedir ki, bu sayı hastalığın tanımlandığı yıldan beri en yüksek hasta sayısı olarak karşımıza çıkmaktadır. 2012 verilerine göre Türkiye de 6188 HIV/AIDS hastası vardır. Bunların 1051‘ü AIDS basamağına ulaşmış, 5137 kişi ise HIV pozitiftir. TÜRKİYE’DE HIV/AIDS Kişi virüsü eğer korunmasız yapılan cinsel temas ile aldı ise, hastalığın hiçbir belirti, bulgu vermeyen ortalama 8-10 yıl gibi süresinin olması, cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar konusunda kişilerin sağlık kurumlarına yeterli başvurularının olmamaları, kayıt sistemlerinin yeterli çalışmaması bu sayının gerçekleri yansıtmadığını düşündürmektedir. HIV infeksiyonuna ülkemizde en sık 20-49 yaş arası ve erkeklere %70, kadınlara % 30 oranında rastlanmaktadır. Türkiye'de HIV/AIDS vakalarının yıllara göre dağılımı (Aralık 2012, T.C. Sağlık Bakanlığı) Yıllar Vaka HIV (+) Toplam 1985 1 1 2 1990 14 19 33 1995 34 57 91 2000 46 112 158 2005 37 295 332 2006 35 255 290 2007 24 352 376 2008 49 401 450 2009 75 453 528 2010 70 557 627 2011 84 642 726 2012 88 936 1024 Toplam 1051 5137 6188 HIV lentivirus ailesine mensup bir retrovirüstür. Retrovirüsler, tek sarmallı RNA içeren zarflı viruslardır. Reverse transkriptaz enzimi aracılığı ile genetik materyellerini çift sarmallı DNA'ya çevirip konakçı kromozomuna integre etme özelliklerine sahiptir. İnfeksiyon Esas hedef CD4+ T lenfositler Monosit/makrofaj serisi de tutulabilir Bu hücre tiplerinde infeksiyonun seyri çok farklı – Hastalık patogenezinde farklı roller Bulaşma Yolları Cinsel ilişki – Homoseksüel ilişki – Heteroseksüel ilişki Kan ve kan ürünlerine parenteral temas – – – – Transfüzyonu İğne batması (% 0.3) Mukoza, açık yara yoluyla temas İntravenöz ilaç Perinatal yol – İntrauterine / peripartum – Anne sütü Türkiye de HIV/AIDS vakalarının bulaşma yoluna göre dağılımı (Ocak-Aralık 2012,) Olası bulaşma yolu vaka % Heteroseksüel cinsel ilişki 368 35.9 Homoseksüel/biseksüel cinsel ilişki 136 13.3 Damar içi madde bağımlılığı 6 0.6 Enfekte kan transfüzyonu 3 0.3 Anneden bebeğe geçiş 11 1.1 Bilinmeyen 500 48.8 Toplam 1024 100.0 HIV Nelerle Bulaşmaz ? Cinsellik dışında yakın ilişkiyle Banyolardan Tuvaletten Yüzme havuzundan Duşlardan Telefonlardan Yiyecek-içecek paylaşılmasıyla Sinek ve böcek vektörlerle gösterilememiş bulaş Güvenli cinsel davranışlar Risksiz cinsel davranışlar: (Safe sex) Masaj, kucaklaşma, okşama, mastürbasyon, eli ile genital bölgeye dokunmak veya karşılıklı mastürbasyon, fantazi. Az riskli cinsel davranışlar: (Safer Sex) Öpüşme (derin, french kiss), lateks kondom kullanarak vajinal/anal cinsel ilişki, lateks kondom kullanan erkekle oral cinsel ilişki ve oral seks kondomlarını (dental dam) kullanan kadınla oral ilişki. Riskli cinsel davranışlar: (Unsafe Sex) Lateks kondom kullanmadan yaşanan her türlü cinsel ilişki, ortak şırınga kullanımı (uyuşturucu, dövme), vajinal enfeksiyonu veya adet kanaması olan bir kadınla korunmasız oral seks, ağızda semen, korunmasız oral/anal temas, cinsel oyuncakların dezenfekte edilmeden paylaşılması. http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/guvenlicinsellik.shtml HIV/AIDS HASTALIĞININ SOSYAL BOYUTU HIV/AIDS’in hızla yayılmasına ve ilk teşhisinden bu yana 20 yıldan uzun süre geçmesine rağmen, hala toplum ve bireylerde bu hastalığa karşı negatif reaksiyonlar devam etmektedir. Bunlar; HIV/AIDS’li bireylere karşı şiddet, korku, sessizlik, inkar, damgalama ayrımcılığı içermektedir. HIV/AIDS HASTALIĞININ SOSYAL BOYUTU HIV/AIDS dünyanın her tarafında toplumları, aileleri ve milyonlarca bireyi etkilemekte ve bu hastalıkla ilgili damgalanma kalıcı bir problem oluşturmaktadır. Damgalanma bireyin saygınlığını yitirmesine, statüsünü kaybetmesine ve toplumun gözünde değerinin azalmasına neden olabilmektedir. Yanlış bilgi ve İnanışlar “tedavi edilemez” hastalık CİNSİYET CİNSELLİK VE CİNSEL UYUM HIV/AIDS’le İlgili Damgalamanın Bazı Belirleyicileri CEZA, SUÇ, GÜNAH Sınıf HIV sırrı/gizemi HASTALIK VE KONTAMİNASYON KORKUSU Irk/Etnik HIV: LABORATUAR TANISI HIV infeksiyonunun varlığı : virüs izolasyonu, antiviral antikorların tespiti, viral nükleik asit ve antijenlerin ölçülmesi olmak üzere 3 farklı yolla tespit edilebilmektedir. HIV Testleri Tarama Testleri Enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) Doğrulama Testleri immünofluoresans analizi(IFA). “Western Blot” Testi Klinik Seyir Yetişkinlerde HIV vücuda ilk alındıktan 10 yıl sonrasına kadar, HIV ile enfekte dogan bebeklerde ise 2 yıla kadar genelde inatçı ve şiddetli belirtiler, görülmemektedir. Bu döneme “asemptomatik” enfeksiyon dönemi denilmektedir. Bu dönemde virus çoğalarak bağışıklık sistemi hücrelerini enfekte edip öldürmektedir. Klinik Seyir HIV infeksiyonunun doğal seyri yedi evreye ayrılarak incelenmektedir. 1. Virüsün bulaşması 2. Primer HIV infeksiyonu ( Akut HIV infeksiyonu ) 3. Serokonversiyon (Antikor oluşması) 4. Asemptomatik Dönem 5. Erken Semptomatik Dönem 6. Geç Semptomatik Dönem ( AIDS ) 7. İleri Evre 1.Virüsün Bulaşması: Hastanın HIV ile teması. 2. Primer HIV infeksiyonu: ( Akut HIV infeksiyonu ) HIV, vücuda alındıktan 1-6 hafta içerisinde ilk çoğalma döneminde akut infeksiyona neden olur. Bu dönemde klinik bulgular, HIV infeksiyonuna özgü değildir ve değişkendir. Semptomlar: Ateş (%96), Lenfadenopati (%74), Farenjit (%70) Deri döküntüleri (%70), kas veya eklem ağrısı (%54), ishal (%32), baş ağrısı (%32), bulantı ve kusma (%27), karaciğer ve dalak büyümesi (%14), pamukçuk (%12). Bazı vakalarda menenjit, ensefalit gibi sinir sistemi bulgularına rastlanır. Bütün bu bulgular 2-4 hafta içerisinde tedavi gerektirmeden geçer. Akut infeksiyon döneminden itibaren kişi bulaştırıcıdır 3. Serokonversiyon: Virüsün vücuda girişini takiben, % 95 vakada 612 hafta içerisinde HIV'e karşı antikorlar gelişir. Bu antikorların hastalığın ilerlemesini engelleyici etkileri yoktur, ancak hastalığın teşhisi açısından önem taşırlar. Antikorlar gelişene kadar geçen sürede, kanda virüs mevcuttur ve hasta bulaştırıcıdır. Bu döneme “Pencere dönem” denir. 4. Asemptomatik Dönem: Bu dönemde kişilerde hiçbir belirti ve bulgu yoktur, ama bulaştırıcıdırlar. Asemptomatik dönem 6.5-13 yıl (ortalama 8-10 yıl) sürer. Fizik muayene bu dönemde genellikle normaldir. %40-50 vakada fizik muayenede yaygın lenfadenopati saptanabilir. Klinik yönden bu dönem latent bir dönemdir. Ancak lenfatik dokularda virüs çoğalmaya devam etmekte ve CD4 hücre sayısı progresif olarak azalmaktadır. 5. Erken Semptomatik Dönem: Hastalarda ilk kez doktora başvurmalarına neden olan belirtilerin başladığı dönemdir. Halsizlik, baş ağrısı, vücut ağırlığının %10'undan fazla kilo kaybı, nedeni bulunamayan ateş, bir aydan daha uzun süren ve tedavi edilemeyen ishal, deride pullanmalarla seyreden bir hastalık olan seboreik dermatit, yaygın ve sik herpes virüs infeksiyonları, ağızda mantar infeksiyonları en sık karşılaşılan belirti ve bulgulardır.. . CD4 hücre sayımı ile beraber kandaki virüs miktarını gösteren viral yük tayininin yapılması ve tedavinin bu parametrelere göre planlanması gerekir. 6. Geç Semptomatik Dönem:(AIDS) Bu dönemde bağışıklık eksikliği iyice belirgin bir hale gelir, fırsatçı infeksiyon veya kanserler ortaya çıkabilir. özellikle bu dönemde fırsatçı infeksiyonların tanısı, tedavisi ve profilaksisi (önleyici tedavisi) önem taşımaktadır. CD4 sayısı 500 ün altındadır. 7. İleri Evre Klinik Seyir: Belirti ve Bulgular Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk, Zayıflama veya diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kg. kilo kaybı, Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39°C’nin üstüne çıkması, Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme, Lenfadenopati (özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında), Klinik Seyir: Belirti ve Bulgular Dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar yada lekelerin oluşması, Israrla devam eden ishal, Herhangi bir solunum yolu enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük, Özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı, Deri üstünde veya altında oluşan kat kat, leke ve şişliklerin meydana gelmesi. HIV-Akciğer Komplikasyonları Bakteriyel pnömoni Tüberküloz Tüberküloz dışı mikobakteri infeksiyonları Fungal infeksiyonlar – – – – – Pnömosistoz Aspergilloz Kriptokokkoz Histoplazmoz Koksidiyomikoz Viral infeksiyonlar CMV, HSV, VZV, EBV Beslenme sorunları Vucut ağırlığının % 10 ve “TÜKENİŞ” Anoreksi Oral & özefagial lezyonlar Metabolizma değişiklikleri Enteropatiye bağlı malabsorbsiyon Laktik asidoz Komplikasyonların Sınırlanması Antiretroviral tedavi Patojenlerle temasın azaltılması Kemoproflaksi ve bağışıklama İnfeksiyonların acil ve agresif tedavisi HIV:KLİNİK TEDAVİ HIV infeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi henüz yoktur, ancak virüsün çoğalmasını kontrol eden ilaçlar vardır. Bu ilaçların genel adı "Antiretroviral ilaçlar", bu ilaçlarla yapılan tedavi de antiretroviral tedavidir. 1990’lardan itibaren farklı gruptan ilaçların birlikte verildiği Highly Active Antiretroviral Therapy (HAART) uygulanması, HIV enfeksiyonuna bağlı hastalık ve ölüm oranlarını azaltmıştır. Antiretroviral ilaçlar, HIV’in yasam döngüsü ve çoğalma yeteneğine müdahale ederek etki gösterirler. Bu ilaç grubu, HIV’in yasam döngüsünün başında gereksinim duyduğu revers transkriptaz enzimini nötralize eden revers transkriptaz inhibitörleri (RT) ile yasam döngüsünün sonunda ihtiyaç duyduğu proteaz enzimini nötralize eden proteaz inhibitörlerini kapsamaktadır. Tedavinin amacı; Viral yükü düşürmek Yaşam kalitesini artırmak Tedavi seçeneklerini olabildiğince gelecek için korumak HAART ‘da başarılı olmak için HIV’li insanların önerilen rejime mükemmele yakın bir bağlılığı gerekmektedir. Bu yüzden HİV hastalığında ilerlemede en önemli faktör terapiye güçlü bir bağlılıktır. Yapılan araştırmalarda geleneksel olarak tedavide sadece medikal tedavinin verilmesi, psikososyal faktörlerin göz ardı edilmesi bireylerin hastalığı ve tedaviyi kabullenmelerini güçleştirdiği ve bireylerde tedaviyi reddetme eğilimi ve beraberinde sosyal izolasyon olduğu saptanmıştır. Sadece medikal tedavinin yeterli olmadığı, hasta merkezli tedavi uygulayarak bireylerin kişisel baş etme stratejileri oluşturmaları, kendi otonomilerinin güçlendirilmesi ve sosyal destek sistemlerinin harekete geçirilmesi önerilmiştir. (Bader A,2006; Wantland D. J.,2008) Nükleosid Revers Transkriptaz inhibitörleri İlaç İsmi Zidovudin (AZT, ZDV) Ticari İsmi Retrovir 100mg kapsül Form 300mg tablet 10mg/ml IV sol 10mg/ml oral sol Didanosin (ddI) Videx 25, 50, 100, 150mg tablet 167, 250mg Zalcitabin Stavudin (ddC) (d4T) HIVID Zerit 0.375, 0.75 mg 15, 20, 30, 40 mg kapsül tablet 1mg/ml oral solüsyon Lamivudin (3TC) Epivir 150mg tablet 10mg/ml oral sol Abacavir (ABC) Ziagen 300 mg tablet 20mg/ml oral sol Doz önerileri 200mg tid 300mg bid *3TC ile birlikte Combivir olarak1 bid Tablet: 0.75mg tid > 60 kg: 200mg bid veya 400 mg/gün < 60 kg:125mg bid > 60 kg: 40mg bid 150 mg bid < 60 kg:30mg bid <50 kg:2mg/kg bid veya Combivir olarak 1 bid 300mg bid Gıda ilişkisi Yemeklerden bağımsız olarak alınır AZT-glukorinide metabolize edilir Böbreklerden atilir Yemeklerden 0.5 Yemeklerden sa önce veya 1 bağımsız sa sonra olarak alınır Böbreklerden Böbreklerden atılır %50 atılır %70 Yemeklerden bağımsız olarak alınır Böbreklerden atılır %50 Yemeklerden bağımsız olarak alınır Böbreklerden atılır Yemeklerden bağımsız olarak alınır Pankreatit Periferal Periferal nöropati nöropati Bulanti Stomatit Diare Periferal nöropati Minimal toksisite Hipersensitivite reaksiyoni Atılımı Yan etkileri Kemik iliği supresyonu: Anemi ve/veya nötropeni GI intolerans Başağrisi, Uykusuzluk Alkoldehidrogenaz ve glukornyl transferaz tarafindan metabolize edilir Hepatik steatoz ve laktik asidoz, NRTI'lerinin nadir ama hayatı tehdit eden yan etksidir Antiretroviral İlaç Yan Etkileri Laktik Asidoz Lipodistrofi Hiperlipidemi Karaciğer hasarı Vaka Çalışması: HIV Enfeksiyonu Adı-Soyadı: H.A Eğitim: Ortaokul Mesleği: İşçi Sosyal Güvence: SSK Yaşı: 37 Medeni Durumu: Bekar Yakınması ve kısa öykü: Bay H.A ateş, gece terlemesi, ishal, kilo kaybı, nefes darlığı ve balgamsız öksürük gibi kronik yakınmaları üzerine HIV pozitifliği şüphesiyle hastaneye yatırılmış. Başlangıç değerlendirmesinde bilinci açık ve oryante, soluk görünümde, vücut sıcaklığı 38.2 C, nabız:92, solunum 36, kan basıncı 140/70. Yaygın lenfadenopatisi mevcut. Vücut ağırlığı 56 kg, boyu 175 cm. Herhangi bir ilaç almadığını belirtiyor. Bay H ‘ye Zidavudine (AZT) başlanması planlanıyor. Bu vaka için fonksiyonel sağlık örüntülerine göre hemşirelik bakım planı geliştirmenizde yardımcı olabilecek şu soruları tartışınız. HIV pozitifliğine ilişkin Bay H’de gelişen semptomları listeleyiniz HIV pozitifliğine ilişkin bu vakada olmayan diğer semptomlardan 3 tanesini yazınız. HIV enfeksiyonu tanısını doğrulamada yapılabilecek tanısal testlerden ikisini listeleyiniz. Bay H’ye verilmesi planlanan AZT tedavisinin amacı/gerekçesi ne olabilir? Bay H için bireyselleştirebileceğinizi 3 hemşirelik tanısını ve amacını yazınız. Bay H ‘ye bakım verirken aşağıdaki sorun alanlarına ilişkin hemşirelik girişimlerinizi listeleyiniz. Hidrasyon: Yorgunluk: Beslenme: Oksijenasyon: İlaçlar: Bay H ‘nin hastalığında yardımcı olabilecek kaynakları tartışınız Bay H’ye hastaneden ayrılmadan önce verebileceğiniz öğretimi tartışınız