MESLEKİ KANSERLER

advertisement
1
MESLEKİ KANSERLER
1-GİRİŞ VE GENEL BİLGİ
Kanser oluşturan ve ölüme sebebiyet veren etken ve faktörler dünyanın çeşitli yerlerinde ve
toplumlarında büyük ölçüde değişiklik gösterirler. Kanser meydana gelmesinde beslenme
alışkanlıkları, sosyal davranışlar, mesleki maruziyet, coğrafya, ırk ve öteki genetik faktörlerin
rolü olduğu ve tek bir sebebin suçlu tutulamayacağı bilinmelidir.
Tıp bilimindeki son gelişmeler, çevremizde çok sayıda kanser yapıcı etkinin bulunduğu
gerçeğini ortaya koymuştur. Çevresel kanserojenlerin tipik örneği ise endüstriyel etkenler ya
da endüstriyel kanserlerdir. Çevresel kanserojenler genellikle çalışılan ya da yaşanılan yerdeki
kimyasal maddeler ya da fiziksel etkenlerdir. Bu etkenlerle temas daha çok çalışma esnasında
olmaktadır. Kanserler, özellikle mesleki kanserler, vücudun herhangi bir bölgesi ile
kanserojen maddenin teması sonucunda meydana gelmektedir. Böyle bir temas ya da etki
olmadıkça kanser meydana gelmez. Kanser tanımında ve korunmasında bu husus önemlidir.
2-SIKLIK ( İNSİDANS )
Dünya ülkelerinde yıllık istatistik raporlarına geçen ve yayınlanan kanserlerin sıklığı oldukça
yüksek olmasına rağmen genel kanı bu verilerin gerçeğin çok altında olduğudur. Bilinen bir
husus, mesleki kanser tehlikesinin her geçen gün biraz daha arttığı ve büyüdüğüdür. Çünkü
her yıl endüstriye yüzlerce yeni kimyasal madde girmekte ve bunların da çoğu kanserojen etki
göstermektedir.
3- ÖZELLİK VE NİTELİKLER
A-Mesleki kanserin vücuttaki yerleşim yeri:
Mesleki kanserin gelişmesi öncelikle kanserojen etkinin yoğun ve sürekli olduğu doku veya
organda olacaktır. Kanserojen maddelerin çoğu deri, akciğer ve mesaneyi etkiler. Ancak son
yıllarda meslek kaynaklı karaciğer kanserlerinde de artış olduğu görülmektedir. Deri ve
akciğer kanserojen maddelerin ilk temas yeri olmasına rağmen MESANE genelde en çok
etkilenen organdır. Kanserojen aromatik aminler, deriyi geçerek mesanede konsantre olup,
mesane mukozasına etki gösterdikten sonra idrarla çıkartılırlar. Görülüyor ki aromatik aminler
mesane mukozası ile uzun süre temas halinde kalmaktadırlar. ( aromatik aminlere örnek:
anilin. Kauçuk, lastik, vernik yapımında, boya sanayinde kullanılır. )
B-Hastalık ve ölüm oranları:
Kanser oluşma oranı kanserojen maddenin cinsine, maruziyet süresine, maruziyet derecesine,
çevredeki hijyenik koşullara, teknik ve tıbbi olarak alınan önlemlerin etkinliğine bağlıdır.
Kanserli hastalardaki ölüm oranı da yerleşim yerine, hastalığın derecesine ve erken tanıya
bağlı olarak değişmekle beraber yine de oldukça yüksektir.
2
C-Maruziyet süresi:
Maruziyet süresi uzundur. Kanser oluşması için gerekli total maruziyet süresi ortalama 5-25
yıldır. Kanserojen maddenin etkisi kümülatiftir. Meydana gelmiş etki vücutta uzun süre kalır.
Sürekli ya da uzun süreli kesintili maruziyetler etkili olur. Kanserojen madde, maruziyet sona
erdikten sonra da kanser ortaya çıkarabilmektedir. Maruziyet süresi ve maruziyet olmadan
geçen sürenin toplamına latend periyot denir. Yani maruziyet başlamasından hastalık
belirtilerinin ortaya çıkmasına kadar geçen süre latend süredir.
D- Yaş:
Özellikle aminler ile oluşan mesane kanserleri, asbestoz ile oluşan akciğer kanserleri ve
arsenik bileşikleri oluşan deri kanserleri genç ve orta yaşlılarda daha çok görülür.
E- Cins:
Mesleki kanserler erkeklerde daha sıktır. Çünkü maruziyet daha çoktur. Ancak aromatik
aminlere, asbestoza, radyoaktif maddelere karşı kadınlar daha hassastır. Ayrıca kanserojen
maddeler kan- plasenta bariyerini aşarak bebeğin kanserli olarak ya da anormal doğumuna
neden olabilirler.
F- Genetik faktörler:
Kanserojen maddeye karşı aynı derecede maruz kalan kişiler arasındaki kanser vakalarının
değişiklik göstermesi, kanserojene karşı genetik faktörlerin etkili olduğu gerçeğini ortaya
koymuştur.
4-TARİHCE
Mesleki kanserlerin araştırılmasının tarihcesi PERİCİVAL POTT ile başlar. Pericival Pott
ilk kez 1775 de İngiltere’de baca temizleyicilerin skrotum kanserine neden olarak, yaptıkları
işi saptamış ve maruz kaldıkları ‘’is ‘’ e dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durmuştur.
1892 de BUTLIN yine gençlerde görülen skrotum ve cilt kanserlerinin nedeni olarak kömür
katranı, madeni yağları tanımlamıştır.
1895 de RHEN boya sanayiinde mesane kanserinin çokluğuna dikkati çekmiş ve hastalığı
tanımlamıştır.
5- TANI :
Mesleki kanserin tanısı için spesifik test mevcut değilse de, tanı kişinin öz geçmişi
incelenerek konur. Bunlar:
-
Kişinin çalıştığı yerde herhangi bir kanserojen maddenin olup olmadığı araştırılır,
kişinin böyle bir maddeye maruz kalıp kalmadığı saptanır
Mevcut bulguların mesleki kanserlerden herhangi birisinin spesifik belirtilerine uyup
uymadığı araştırılır.
İşyerinde şüpheli maddeler araştırılır
Biyopsi kanser açısından kesin tanı koydurur.
3
6 –KORUYUCU ÖNLEMLER:
A- Kanserojen madde bulunması muhtemel işyerleri için özel program ve çalışma düzeni
sağlanmalı yasal düzenlemelere uyulmalıdır. En etkili yöntemin kanserojen olduğu
bilinen ya da şüphelenilen maddelerin kullanılmaması olduğu unutulmamalıdır.
B- Teknik önlemler: Kanserojen olduğu bilinen ya da şüphelenilen maddeler mümkün
olduğunca kapalı sistem içinde kullanılmalı ve taşınmalıdır. İş yerlerinde çekici
havalandırma sistemleri kullanılarak tehlikeli maddenin yayılımını önlemek ve iş
yerlerinde gerekli her türlü hijyenik önlemi almak gereklidir. İşyerleri havasından
sürekli örnekler alarak analize tabi tutmak, gereken değerlendirmeleri yapmak
gereklidir.
C- Kişisel korunma araçları: Eldiven, tulum, solunum sistemi koruyucuları eksiksiz, tam
çalışır halde tutulmalı ve çalışanların kullanması sağlanmalıdır. Ayrıca elbise ve
koruyucu maddelerin yıkanma, temizlik ve hijyeni için gereken önlemler alınmalıdır.
Kişisel koruyucuların sağlanması ve kullanılmasında işçi ve işveren koordinasyonu
önemlidir.
D- İşçi seçimi: Mesleki kanserlerden korunmada genel önlemlerden biri de işçi seçimidir.
Herhangi bir kanserojen maddeye maruz kalacak işçilerin 40 yaşını üstünde olasına
dikkat edilmelidir. Daha önce kanserojen maddelere maruz kalmış veya kansere
yakalanarak tedavi görmüş kimseler bu işler için uygun değildir. çalışan yaptığı işteki
tehlikeyi bilmeli ve korunma yöntemleri konusunda eğitilmelidir. Bir başka önemli
ayrıntı da kanserojen maddelere kişilerin çalışma sürelerinin azaltılması da etkili
koruma yöntemidir.
E- Tıbbi denetim: Herhangi bir kanserojen maddeye maruz kaldığı bilinen veya şüphe
edilen işçiler en az 6-12 ayda bir periyodik muayeneye tabi tutulmalıdır. Bu periyodik
muayeneler sürekli ve kesintisiz olmalıdır. Her işçinin maruz kaldığı riskin çeşidine
göre klinik ya da laboratuvar muayenelerine tabi tutulmaları gerekir.
F- Kanserojen maddelerin üretimi, kullanılması ile ilgili yasal düzenlemelere uyulması için
kesin ve etkili önlemler almak gereklidir.
Mesleki kanserlerle ilgili bu genel bilgilerden sonra vücuttaki yerleşim yerlerine göre
incelemek uygun olacaktır. Vücuttaki yerleşim yeri öncelikle etken maddenin yoğun ve
sürekli olarak temasta bulunduğu doku veya organdır. Deri ve solunum sistemi çalışma
esnasında kanserojenlerin doğrudan temas ettikleri sistemlerdir. Ayrıca Mesane kanserojen
maddelerin veya metabolitlerinin ciddi etkisine maruz kalır. Yine son yıllarda karaciğer
kanserlerinde ciddi artış görülmeye başlamıştır.
MESLEKİ DERİ KANSERLERİ :
Kanserojen maddelere uzun süre maruziyet veya işçinin işi nedeniyle vücudun herhangi bir
yerinde sürekli bir travma nedeni ile meydana gelen deri kanserlerine denir.
A ) Deri kanseri nedeni olarak travma: Sürekli olarak tekrarlanan mesleki nedenli travmalar
enfeksiyon ile birleşince deri tümörleri meydana gelebilir. Asit ve bazlar gibi maddelerin
meydana getirdiği yanık skatrisleri mesleki cilt kanserlerine dönüşebilir.
4
B ) Actinik deri kanserleri (fotoşimik olayların meydana getirdiği kanserler ):
Güneş ışınları deride etkili olur. Koruyucu pigment olmayınca keratozlar oluşabilir. Açık
tenli, sarışın kişilerde görülebilir.
C ) Röntgen ışınları ile oluşan deri kanserleri:
Akut maruziyetten 14 – 15 gün sonra derinin maruz kısmında eritem, atrofi, kronik ülserasyon
ve keratoz oluşur. Epitelyoma gelişebilir.
D ) Kimyasal maddelerin etkileri sonucu oluşan deri kanserleri:
Bu kanserler için pek çok sebep söylenebilir. Mesleki deri kanserleri çoğunlukla derinin etkili
maddeye maruz bölgesinde oluşur. Bazal hücreli kanserler sık gelişir. Maruz kalınan bölgede
keratoz gelişir ve kerotik lezyonun çevresinde eritem başlar sonra lezyonun kenarlarında
yükselme olur, merkez kısmı çöker ülsere olur. Çoğu kez ağrı yoktur, ancak kanama olabilir.
Lezyon yanlara ve derinliğine yayılma gösterir.
ÖZEL BAZI DERİ KANSERLERİ
SKROTUM KANSERİ:
Mesleki deri kanserleri arasında ilk tanımlananıdır. Bu kanserin nedeni olarak da is
ekstresinde bulunan 3,4 Benzpyren belirlenmiştir. İlk defa baca temizleyicilerinde tespit
edilmiştir.
Aynı şekilde pamuk tekstil sanayii çalışanlarında da görülebilmektedir. Yine makinist olarak
çalışanlarda da bu kanser çeşidine rastlanılmıştır. Bunun nedeni olarak da madeni yağlar
gösterilmiştir.
Yine zift ile uğraşan kimselerde de zift tozuna maruz kaldıkları zaman el, yüz, göz kapağı ve
skrotumda siğiller çıkabilir ve bu siğiller kanserleşebilir.
KATRAN, ZİFT, MADENİ YAĞLAR İLE OLUŞAN DERİ TÜMÖRLERİ:
Kömür katranı, kömür katranı dumanı, ağır yağlar ve zift tozuna maruziyetle meydana gelen
deri kanserleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu maddelerin keratojenik etkileri fiziksel etkiden
çok kimyasal etkileri nedeniyle oluşur.
Katran, zift, kreozot ve antrasen gibi maddelere maruz kalan kimselerin yüz, boyun, kulak,
el, kol, kasık ve göbeklerinde katran melanozisi meydana gelir. Bunlar kanserleşme
eğilimindedirler.
Yine madeni yağlarla maruziyet sonucu kanser oluşumu saptanmıştır.
-
Antrasen: Antrasen beyaz kristalen katı bir aromatik hidrokarbondur. Oksitlenince
antrkinon meydana gelir. Kok fırınlarında bir miktar antrasen içeren kömür katranı
meydana gelir.
5
Antrasen boya ve kerestecilik sanayiinde kullanılır. Deri üzerine kanserojenik etkisi vardır.
- Kreozot: Kömür katranının 200 derecede distilasyonu ile elde edilir. Aromatik seriye
dahil kompleks bir karışımdır. Ağaç ve kerestecilik işlerinde, çatı tecriti işlerinde kullanılır.
Deri ve mukozayı tahriş eder. Tekrarlanan temaslarda tümör ve kanser oluşumu görülür.
- Shale oil ve bu maddeden üretilen madeni yağlar: İngilterede shale oil diye adlandırılan
ve birçok madeni yağa kaynak olan karışım en çok deri kanseri yapan madde olarak
bilinmektedir. Bu madde ve bundan elde edilen yağlar tekstil sanayiinde kullanılır ve
maruziyet bu iş kolunda meydana gelir.
- Arsenik: Arseniğin bazı bileşiklerine maruziyet sonucu kanserojen etki gösterdiği hemen
hemen kesin gibidir. Toz arsenik göz kapaklarında, dudaklarda, bilekte siğil ve tümör
oluşumuna neden olabilir. Arseniğe maruziyet sonucu oluşan keratozlar çoğu kez kansere ve
genel olarak kötü huylu urlara dönüşür. Arsenik tümörlerinde yer seçimi söz konusu değildir.
Temas önemli olup yüz, skrotum, karın, sırt, köprücük kemiği yerleşim yeri olabilir.
MESLEKİ AKCİĞER KANSERLERİ:
Meslek ile ilgili akciğer kanserlerinden bahsederken hastalığın patolojisi, klinik belirtileri,
tedavisi ile ilgili ayrıntıya girmeden özellikle meslek ile ilgili olarak etyolojik faktörlerden
bahsedilecektir.
Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan araştırmalar akciğer kanserlerinin % 90 ının
etyolojisinde kimyasal maddelerin söz konusu olduğu ve bu maddelere maruziyetin de kişinin
yaptığı iş ile ilgili olduğunu göstermiştir.
RADYOAKTİVİTE:
Radyoaktivitenin akciğer kanseri nedeni olabildiğine dair ciddi çalışmalar ve bulgular
bulunmaktadır.
Direkt ışımaya maruz kalınabilecek radyasyonla çalışılan merkezlerde ( örneğin tıp
görüntüleme merkezleri, atom enerjisi ile uğraşılan iş kolları ) olabileceği gibi, farkında
olunmadan bu ışımaya maruz kalınabilecek işler de mevcuttur. Örneğin maden ocakları.
Maden ocaklarında bulunabilecek radonun akciğer kanserine yol açabileceği deneysel olarak
saptanmıştır. Bunların % 90 ı bronkojendir.
NİKEL VE SOLUNUM SİSTEMİ KANSERİ:
Nikel rafinerilerinde toz ve dumana maruz kalmak suretiyle sinüs ve akciğer kanseri
oluşabileceği kesinlik kazanmıştır. Bu tür işletmelerde çalışanlarda kanser oluşumu sıklığı
nedeniyle, 1930-1950 yılları arasında İngiltere ve Norveç te nikel rafinerilerinde yapılan
çalışmalardan çıkarılan sonuçlar bir rapor halinde yayınlanmıştır. Buna göre :
6
- nikel fabrika ve rafinerilerinde akciğer ve nasal kanser insidansı yüksek olarak saptanmıştır.
- pek çok araştırmacı ve bilim adamı nikelin başlıca kanserojen madde olduğu
görüşündedirler.
- en büyük riski nikel karbonil, nikel oksit, nikel bisülfit oluşturur.
- akciğer kanseri bakımından kavurma fırınları ve öteki fırınlar en tehlikeli bölümlerdir
(kavurmada meydana gelen sıcak toz özellikle kanserojen olarak suçlanır. Fırın işçileri için de
nikel bileşikleri, benzpyren gibi kanserojen maddelerden oluşan kombine bir maruziyet söz
konusudur )
KROM VE AKCİĞER KANSERİ:
Hekzovalan krom bileşiklerinin akciğer kanseri için ciddi risk oluşturduğu bilinmektedir.
Yine monokrom ve bikrom bileşikler kanser oluşturmada etkindir. Solubl (çözünür) olan
krom bileşiklerinin kanser oluşturmada daha etkili olduğu saptanmıştır.
Kromat pigment üretiminde, baryum, çinko ve kurşun kromat üretiminde akciğer kanseri
daima muhtemel risk olabilmektedir.
ASBESTOZ VE AKCİĞER KANSERİ:
Bu güne kadar yapılan epidemiyolojik çalışmalar bronş kanseri ile asbest liflerinin etkileri
arasında ciddi bir ilişki olduğunu kesinleştirmiştir. Ayrıca yine mezetelyoma da yine asbest ile
ilişkilidir.
KÖMÜR KATRANI – DUMANI VE AKCİĞER KANSERİ:
Kömür katranının deri kanseri yaptığı bilinmektedir. Yine kömür katranı dumanının da
akciğer kanserine yol açtığına dair kesin bulgular vardır. Özellikle Kanada ve İngiltere de bu
konu hakkında epidemiyolojik araştırmalar yapılmış ve kesin bulgular elde edilmiştir.
Solunum yoluyla alınan bu duman bronşlarda kanserojen etki göstermektedir.
ARSENİK VE AKCİĞER KANSERİ
Arsenik ve bileşiklerine maruziyet ile deri kanseri oluştuğu bilinmekle beraber yine akciğer
kanseri de yapabildiği pek çok araştırma tarafından ortaya konmuştur.
Arsenik ve bileşikleri kanserojen madde olarak tanımlanmıştır.
7
DEMİR VE AKCİĞER KANSERİ:
Demir öğütüm işinde çalışanlarda ve yine döküm işçilerinde akciğer kanseri vakalarının fazla
olduğu tespit edilmiştir.
NASAL KAVİTE VE SİNÜS KANSERLERİ:
Etken ve riskli iş kolları:
Ahşap tozu ve diğer tozlar: mobilya işçileri, tekstil, ayakkabıcılık, değirmen ve fırın işçileri
Nikel: nikel arıtma işçileri
Krom: cromat boya maddesi imalatı, metal kaplama
İsopropil alkol, formaldehit: laboratuar çalışanları, endüstri
İlk defa 1965 de İngiltere de mobilya işçilerinde nasal kavite ve sinüs kanseri sıklığının
yüksek olduğu saptanmıştır, bildirilen 20 vakanın 15 i ahşap mobilya üretiminde
çalışmaktaydı.
MESANE KANSERLERİ:
Mesleki kanserler arasında mesane kanserleri büyük bir yer tutmaktadır. Bu kanserlerin belli
sanayi dallarında sıklık göstermesi etyolojisinde kimyasal maddelerin payının büyük
olduğunu ortaya koymuştur.
20. yy.’ ın başlarından itibaren yapılan çalışmalarda özellikle boya sanayiinde çalışan
işçilerde mesane kanserine sık rastlanıldığı ortaya konmuş ve özellikle aromatik aminlerin bu
konuda suçlu olduğu bulunmuştur. Daha sonra sadece boya sanayiinde değil pek çok sanayi
kolunda da mesane kanseri vakaları saptanmıştır.
1914 den itibaren ise Avrupa da yapılan çalışmalar aromatik aminlerin bu kanserlere sebep
olduğunu tespit etti.
Mesane kanseri yapan bazı maddeler:
beta naphthylamine:
Bu maddeye maruz kalan işçilerde mesane kanseri meydana geldiği kesin olarak saptanmış ve
kabul görmüştür. Özellikle boya sanayiinde kullanılmaktadır
benzidin:
Azo boyaları kauçuk ve lastik sanayiinde çok kullanılır.
Di Mario adlı hekim benzidin ile çalışan 86 işçiden 22 sinde mesane tümörü saptadı.
8
alpha naphthylamin:
Azo boyaları üretiminde ve lastik sanayiinde kullanılır.
4-aminodipheniyl:
Lastik sanayiinde anti oksidan olarak kullanılır.
1971 de Melich 171 işçiden 19 unda bu madde ile çalışmaları sebebiyle mesane tümötü tesbit
etti.
2-acetylaminofluorene:
1941 yılında Willsaon ve arkadaşları bu maddenin kanserojen etkiler gösterdiği kanısına
vardılar.1961 yılından itibaren de kanserojen kabul edilmektedir
4-dimethylaminoazobenzen:
deney hayvanlarında yapılan çalışmalar sonucu potansiyel kanserojen olarak kabul
edilmektedir
nitrobifenyl:
endüstriyel önemi genellikle 4 – aminodiphenyl gibi maddelerin üretiminde kullanılması
iledir. Mesane kanserine sebep olduğu 1954 den beri bilinmektedir
KANSEROJENİK MEKANİZMA:
Mesane ve üriner sistem kanserlerinin, idrarda, üriner sistem epiteli üzerine etki gösteren
kimyasal kanserojenin bulunması sonucu meydana geldiği kabul edilmiştir. Kanserojen,
hücrenin DNA sıyla reaksiyona girmek suretiyle hücrenin yapısal özelliklerinde geri
dönüşümsüz değişiklik meydana getirmektedir. Bu hücresel değişikliklerin meydana
gelmesiyle beraber yapısal değişikliğe uğramış bu hücreler zamanla çoğalarak tümoral doku
meydana getirirler.
Kanserojen olduğu kabul edilen maddelere maruz kimselerde, maruziyetin başlamasından
sonra birkaç yıl içinde mesane kanseri oluşabileceği gibi, yıllarca sonra da oluşabilir. Hatta
çalışan işini terk edip, maruziyete son verse bile daha sonra kanser ortaya çıkabilir. Bu
nedenle belirtilen maddelere maruz olarak çalışıp daha sonra ayrılanlar dahi takip edilip,
durumları kontrol edilmelidir.
SIKLIK: mesane kanserleri kimyasal maddelerle teması olmayan genel toplumda çok
görülmez. Mesleki tümörlerin sıklığı ise maruz kalınan maddenin kanserojen potansiyeline,
çevre koşullarına, maruziyet süresine, kişisel faktörlere bağlıdır. Kişisel duyarlılık ve kişisel
temizlik ayrıca önem taşımaktadır. Son yıllarda kanserojen maddelerin tanınmış olması ve
önlemlerin alınmasıyla beraber mesane kanseri sıklığında azalma görülmektedir.
9
KORUYUCU ÖNLEMLER
-kanserojen olduğu bilinen maddelerin kullanımının engellenmesi veya maruziyet kaçınılmaz
ise direkt temasın önlenmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınması
-işyerlerinde teknik olarak mümkün tüm hijyenik önlemlerin alınması
-işçi seçiminde dikkatli olunması
-kişisel koruyucuların kullanımının sağlanması
-çalışma düzeninin çok iyi geliştirilmesi,
tam veya yarı zamanlı işyeri hekimi
bulundurulması, çalışma saatinin azaltılması, işyerinde muntazam iş güvenliği sistemi
geliştirilmesi ve zararlı madde seviyesinin sürekli takip edilmesi ve zararsız seviyede tutmak
için önlemlerin alınması.
MESLEKİ KARACİĞER KANSERLERİ
Karaciğer hemanjiyo sarkomu: Çok ender bir tümör olan anjiyo sarkom plastik
endüstrisinde çalışanlarda görülen bir hastalıktır. Plastik endüstrisinde polivinil klorür (PVC)
plastiğin ilkel maddesi olan vinil klorür monomerine (VCM) maruziyetin bu hastalığa neden
olduğu bilinmektedir.
LÖSEMİ VE DİĞER HEMOLİTİK MALİGN HASTALIKLARI
Bu hastalıkların oluşunda rolü olan mesleksel faktörler arasında iyonizan radyasyon ve
benzen en önemli olanlardır. Bunlar dışında asbest maruziyeti, tarım işleri, lastik endüstrisi ve
triklor etilen maruziyeti de hematolojik malign hastalıkların meydana gelmesi bakımından
önemlidir
BEYİN TÜMÖRLERİ:
Çok sık bir tümör türü olmamakla birlikte konumu itibariyle yaşamsal önem taşıyan ve
değişik klinik ve patolojik türleri olan tümörlerdir. Bazı mesleksel faktörlerin beyin tümörü
meydana gelmesinde rolü olduğu şeklinde kanıtlar vardır. Bu maddeler arasında vinil klorür,
formaldehit, bazı çözücüler, kurşun, iyonizan radyasyon ve elektromanyetik alanlar
sayılabilir. Tarım işçileri, itfaiyeciler, petrol rafinerisinde ve lastik sanayinde çalışanlar
arasında beyin tümörleri riski yüksek bulunmaktadır.
10
MESLEKSEL KANSERLERDEN KORUNMA
Hastalıklardan korunma, birincil-ikincil-üçüncül düzeyler olmak üzere üç düzeyde
yapılabilir. Bunlar arasında en etkili korunma yaklaşımı birincil düzeyde korunmadır
(primary prevention). Bir hastalıkta birincil düzeyde korunma sağlamak için, kişinin hastalık
etkeni ile karşılaşmasının önüne geçilmeli, kişinin etkenle teması önlenmelidir. Bu yaklaşım
iş sağlığı uygulamaları bakımından çok temel bir yaklaşımdır. Mesleksel kanserlerin nedeni
açık olarak bellidir ve kişiler bu etkenle işyeri ortamında, işin yürütümü sırasında
karşılaşmaktadır.
Bu durumda işyerinde alınacak bir dizi teknik koruma yaklaşımı ile kişinin etkenle teması
kesin bir şekilde ortadan kaldırılabilir. Bu amaçla yapılabilecek uygulamalardan başlıcaları
şu şekildedir:
(1) Kanserojen maddeyi kullanmama: En etkili korunma şeklidir. Bu uygulamanın esası,
kanserojen maddenin yerine başka bir maddenin kullanılmasıdır (substitution, ikame).
Örneğin benzenin sakıncaları ortaya konduktan sonra benzenin açık olarak kullanımı
(çözücü, yapıştırıcı amaçla kullanımı) yasaklanmıştır. Bu alanlarda benzen yerine kanser
yapıcı özelliği olmayan ya da çok daha az olan başka maddeler (önceleri toluen, ksilen, daha
sonra stiren, hekzan vs.) kullanıma sokulmuştur. Benzer şekilde asbest yerine de lif
yapısında sentetik olarak üretilen bazı maddeler kullanılmaya başlanmıştır.
(2) Kapalı sistem: Bazı durumlarda çalışma hayatının sürmesi bakımından sakıncalı
maddeleri kullanma zorunluluğu söz konusudur. Bu durumlarda zararlı maddenin kapalı
sistemler içinde çalıştırılması yolu ile kişilerin bu madde ile temasının önüne geçilebilir.
Örneğin radyoaktif maddelerin kullanımında bu yaklaşım geçerli bir kullanım yoludur.
(3) Ayırma (izolasyon): Bazen sakıncalı olan işlemin tümü ile ayrılması söz konusu olabilir.
Sakıncalı olan işlem işyerinin yalnızca bir bölümünde ise, bu bölümün diğer bölümlerde
ayrılması şeklinde uygulama yapılabilir. Bu şekilde işyerinde bulunan kişilerin büyük
bölümünün zararlı madde ile teması önlenmiş olur. Ayrılan riskli bölümde çalışanlar ise özel
koruma yöntemleri ile korunabilir veya olanak varsa bu bölümde robot çalıştırılması yoluna
gidilebilir.
(4) Havalandırma: Çalışma hayatında sık olarak başvurulan bir koruyucu yöntem de
havalandırmadır. Zararlı maddeler çoğunlukla vücuda solunum yolundan girer. Bu yüzden
kişilerin zararlı madde ile temasının kesilmesi bakımından havalandırma sisteminin, solunum
seviyesinin daha altındaki bir düzeyden havayı emip ortamdan uzaklaştırması gerekir. Bu tür
havalandırmaya “boşaltıcı havalandırma” (exhaust ventilation) adı verilir.
(5) Kişisel koruyucu malzeme kullanımı: Zararlı maddenin oluştuğu yerde, kaynağında
kontrol altına alınması amacı ile yapılan bütün uygulamalara rağmen halen kişilerin
etkilenme olasılığı varsa, bu durumda kişisel koruyucu malzemelerin kullanımı yoluna
gidilir. Zararlı madde ile temas en çok solunum yolu ile olduğundan, koruyucu malzeme de
11
öncelikle solunum yolundan etkilenmeyi önleyici olarak maskeler şeklinde olabilir. Maske
dışında koruyucu giysi, özel eldivenler, ayakkabılar, yüzü ve gözleri korumak üzere uygun
gözlükler vb. çeşitli koruyucu malzeme kullanılabilir. Ancak bu konuda titizlikle üzerinde
durulması gereken bir nokta, kişisel koruyucu malzeme kullanımının “son çare” olarak
devreye girmesi gereğidir. Kişisel koruyucu malzemenin kullanılmasından önce, etkenin
kaynağına yönelik olarak yukarıda sayılan uygulamalardan bir veya birkaçı uygulanmalı,
etkenin kaynağında kontrolü amacı ile yapılan bütün çabalar sonunda eğer gerekiyorsa kişisel
koruyucu malzeme kullanımı yoluna gidilmelidir. Kaynağa yönelik önlemleri almadıkça
korunmayı yalnızca kişisel koruyucu malzeme ile yapmaya çalışmak hatalı olur.
(6) Diğer önlemler: Yukarıda sayılan uygulamalara ek olarak bazı idari (yönetsel)
yaklaşımlarla koruyucu çalışmalara katkı sağlanabilir. Örneğin maruziyet süresinin
kısaltılması bakımından tehlikeli maddelerle çalışılan işlerde günlük çalışma süresi kısadır.
Bu tür bir önlem radyoaktif maddelerle ve radyasyonla ilgili işlerde çalışanlara
uygulanmaktadır.
Günlük çalışma süresinin kısa olmasının yanı sıra tehlikeli maddelerle çalışanların belirli bir
program içinde dönüşümlü (rotasyonel) olarak çalıştırılması da koruyucu amaçla uygulanan
yöntemlerdendir.
Sayılan birincil koruma uygulamalarına ek olarak tehlikeli işlerde özellikle kanserojen
maddelerle çalışılan işyerlerinde çalışanlar aralıklarla sağlık kontrolünden geçirilir. Bu yolla
herhangi sağlık bozulması erken dönemde saptanabilir. Bu yaklaşım koruyucu sağlık
hizmetleri bakımından ikincil korunma olarak adlandırılır. Bir sağlık sorunu erken dönemde
yakalandığında alınacak önlemlerle ilerlemesinin önüne geçilebilir ve kişinin sağlığına
kavuşması sağlanabilir. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan kişilerin aralıklarla sağlık
kontrolünden geçirilmesi gereği iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında belirtilmiştir. Mesleksel
kanserlerden korunma bakımından sağlık eğitimi çalışmalarının da önemi vardır. Hem
işyerindeki yöneticilere, hem de çalışanlara yönelik olarak eğitim yapılmalıdır. Bu eğitimlerde
riskli maddeler tanıtılmalı, bunların sağlık üzerine etkileri, etkilenme yolları ve koruyucu
uygulamalar bakımından dikkat edilmesi gereken noktalar açıklanmalıdır.
Üçüncül korunma ise medikal rehabilitasyon yani tedavi dir. Ancak bilindiği gibi kanser
tedavisi pek çok kanser çeşidinde tam olarak olamamaktadır.
Dolayısı ile birincil korunma kanser açısından esas korunma yöntemidir.
Kaynaklar:
(1) : iş sağlığı ve meslek hastalıkları Dr. Cahit Erkan Ankara Ün. Tıp Fak. Yay. 1984
(2) : Mesleksel Kanserler Prof. Dr. Nazmi Bilir Hacettepe Ün. Halk Sağlığı Enst.
12
İnsanda Kanser Yaptığı Kesin olan Madde Örnekleri:
Etken
İlgili çalışma alanı
İlgili kanser türü
Aflatoksin
Amino bifenil
Arsenik ve bileşikleri
Asbest İzolasyon işleri
Benzen
Benzidin
Kadmiyum
Krom
Naftil amin
Nikel
Radon
Vinil klorür
İyonizan radyasyon
Ultraviyole ışın
Tarım işleri
Lastik endüstrisi
Pestisid işleri
Akciğer,
Boya, ayakkabı
Lastik ve boya işleri
Pil yapımı, metal işi
Krom kaplama
Lastik ve boya işleri
Nikel rafinerisi
Madencilik
Plastik endüstrisi
Sağlık işleri
Tarım, denizcilik
Karaciğer tümörü
Mesane
Akciğer, deri
plevra
Lösemi
Mesane
Prostat
Akciğer
Mesane
Burun, akciğer
Akciğer
Karaciğer anjiyosarkom
Lösemi, akciğer, kemik
Deri
İnsan için Muhtemel Kanserojen Madde Örnekleri
İlgili çalışma alanı
Etken
Akrilamid
Dizel egzosu
Dietil sülfat
Epiklorhidrin
Formaldehit
Tetraklor etilen
Toluidin
Stiren oksit
Akrilik işleri
Otomobil endüstrisi
Kimya endüstrisi
Reçine yapımı, çözücü
Doku koruyucu, kimya sanayi
Kuru temizleme
Azo boyaları imali
Kimya sanayi
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaynaklar:
(1): iş sağlığı ve meslek hastalıkları Dr. Cahit Erkan Ankara Ün. Tıp Fak. Yay. 1984
(2): Mesleksel Kanserler Prof. Dr. Nazmi Bilir Hacettepe Ün. Halk Sağlığı Enst.
Download