10.3.2009 VAN AARTSEN’İN NABUCCO RAPORU Ülkemizle doğrudan ilgili hususlar: - “Türk doğalgaz piyasasına ilişkin en büyük sıkıntı reform olmamasıdır. Mevcut kanunlar BOTAŞ tarafından uygulanmamaktadır. BOTAŞ rekabete açık değildir. - Türkiye, topraklarından geçecek her boru hattı için ad hoc ve önceden tahmin edilemeyecek şekilde farklı “vergilendirme” uygulaması yapmaktadır. Bu durumun yavaş yavaş değişiyor olmasından memnuniyet duyulmaktadır. - AB, transit ülkelere uzun dönemli ortaklık imkanı sunmalıdır. Enerji Topluluğu bunun için ideal bir araçtır. Ancak her halukarda transit geçecek gazın hiçbir şekilde engellenmeden (miktar kısıtlaması, haksız ücretler talep edilmesi gibi), Avrupa piyasasına ulaşması garanti edilmelidir. Bu husus müzakere edilemez. - Türkiye, mevcut ad hoc yaklaşımından vazgeçecek, maliyete dayalı açık bir iletim rejimi uygulamalıdır. Bu hususun, Türkiye’nin, Caspian Development Corporation’a (CDC) katılabilmesi için ön şart olması gereklidir. Buna ilaveten Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye ve AB arasında bir Gaz Koridoru İletim Anlaşması imzalanması önerisinde bulunmuştum. Türkiye CDC ile Koridor Anlaşması konusundaki fikrini henüz iletmemiştir. AB daha fazla beklememeli ve devam etmelidir. - Komisyon, Türkiye’nin, enerji köprüsü olarak stratejik önemini vurgulama politikası izlemektedir. Ancak Komisyon, Türkiye’nin trafikte bilet kesen bekçi rolünü (gate-keeper taking a toll on all traffic) desteklememesi gerekir. Türkiye’nin rolü olacaksa, bu serbest alışveriş için bir köprü rolü olmalıdır. - Enerji Topluluğu, enerji piyasasında reform için çerçeve oluşturmaktadır. Reform özellikle Türkiye için önemlidir ve enerji piyasasındaki belirsizliklerin bir kısmını bu şekilde giderebilir. - Komisyon, Türkiye’yle bir transit anlaşmasına varılması veya varılmaması halinde diğer tüm alternatifleri araştırmalıdır. Beyaz Akım için fizibilite çalışmasının başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. - Güney Gaz Koridoru, mevcut öncelik olarak belirlenen Türkiye dışında şu unsurları da içermelidir: “Kıbrıs”, Girit ve Yunanistan’ı bir arz güzergahına bağlamak, Kuzey Afrika ve Hazar bölgesinden gelecek gaz için Yunanistan’ı bölgesel bir “hub” olarak geliştirmek, Mısır ve Katar’la LNG işbirliği yapmak. - Komisyon, Türkiye ve bölge için, siyasi ve ekonomik riskin dağıtılması sağlıklı olacaktır. Bunun için CDC’nin oluşturulması ve Avrupa’ya gidecek gazın tek bir “hub” yerine, Bakü, Romanya, Yunanistan ve Avusturya’da geliştirilecek dört “hub” yoluyla risk dağıtma yoluna gitmesi gerekir.” Değerlendirme: Rapor, AB’nin doğalgaz arzı güvenliği için sadece NABUCCO’ya güvenmemesi ve Güney Akım dahil tüm seçeneklere açık olması gerektiği fikrini vurgulamaktadır. Doğalgazın AB’ye transitinin tamamen serbest bir şekilde yapılmasının (zikredilmemekle birlikte % 15 netback talebimizin kabul edilmemesinin) şart olduğunun altını çizmektedir. Güney Koridoru bağlamında Yunanistan’ın bir “hub” olarak geliştirilmesi ve GKRY’nin ve Yunanistan’ın bir arz güzergahına bağlanması önerisi dikkat çekicidir. (Geçtiğimiz hafta AP’de yapılan NABUCCO seminerinde, Komisyon yetkilisi Hilbrecht, ülkemizin “hub” olma niyetini zaman zaman dile getirdiğini, ancak bunu yapmak için gerekli koşulları haiz olmadığını söylemişti. Bu kez Yunanistan’ın bir bölgesel “hub” olma fikri öne çıkarılmaktadır.) Raporda, CDC’ye katılma konusunda bir yanıt vermediğimiz ileri sürülmüştür. Oysa Komisyon’a çeşitli vesilelerle, son olarak Ruete’ye yazdığımız bir mektupla bu isteğimizi iletmiştik. Esasen ülkemiz CDC Yönlendirme Komitesi’nde de yer alacaktır. Raporda, transit ülkelerin desteğe ihtiyaçları oldukları ve enerji ve ekonomik gelişimlerinin dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin enerji ihtiyacına da değinilmekte, ancak ülkemizin bu endişesini giderecek somut bir hususa yer verilmemekte, aksine, NABUCCO bağlamında Türkiye’nin sadece “free exchange”e izin veren bir köprü olması gerektiği belirtilmektedir. NABUCCO projesi ile doğrudan bir bağı bulunmamakla birlikte, AB’nin, ülkemizin Enerji Topluluğu’na katılması konusundaki ısrarı, rapor çerçevesinde tekrarlanmıştır. Van Aartsen, diğer taraftan, AB’nin siyasi ve yasal destek mekanizmalarının da zayıf olduğunu, her bir boru hattı için Komisyon’un öncü rol üstlenmesi ve siyasi ve yasal yardım sağlaması gerektiğini, transit ülkelerin enerji ve ekonomik kalkınma durumlarının dikkate alınması gerektiğini, AB üye ülkelerinin diğer boru hattı projelerini engelleyerek, kendi tercih ettikleri projeleri desteklemesinin doğru olmadığını, AB’nin enerji alanında iç piyasa düzenlemelerinin tamamlanmasının önem arzettiğini de vurgulamıştır.