PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı dışarı boşaltan üretra denilen dış idrar yolunun bir kısmını çepeçevre sarar. Bu anatomik özelliği nedeniyle prostat büyümesi içinden geçen idrar yolunu daraltacağı için idrar tıkanıklık şikayetlerine yol açar. Sperm denilen erkek döl hücresinin fonksiyonuna katkıda bulunan bazı maddeler üretir ve prostat salgısı meninin önemli kısmını oluşturur. Prostat hastalıkları 3 ana gruba ayrılır: Prostat iltihapları, prostat büyümesi ve prostat kanseri. Prostat iltihapları her yaşta görülebilir ancak genelde genç yaş grubu hastalığıdır. Prostat büyümesi ve kanseri ise ileri yaş hastalıklarıdır. İlerleyen yaşla birlikte testosteron denilen erkeklik hormonuna prostatın duyarlılığının artması ve bunun sonucunda prostat büyümesi olduğu düşünülmektedir. 50 yaşındaki erkeklerin yarısında büyüme olduğu bilinmektedir ancak her hastada şikayete yol açmayabilir. Prostat kanseri erkeklerin %12’sinde mevcut olup her zaman hayatı tehdit etmez. Bunların sadece %1-3’ü hayatı tehdit eder. Genç yaşta ortaya çıkan prostat kanseri ciddi tümörlerdir. Bu nedenle rutin PSA takiplerinin yapılması önem kazanmaktadır. Tümörün özelliğine ve hastanın yaşına göre bazı prostat tümörleri hayat boyu tedaviye ihtiyaç göstermeyebilir. Bu gibi durumlarda aktif izlem iyi bir seçenek olabilir. Ne gibi şikayetlere yol açar? İdrar yolunun daralmasına bağlı idrar şikayetleri ön planda görülür. İdrar zorluğu, sık idrara gitme, çatallı ve kesintili idrar yapma, idrarı başlatmada güçlük, idrar kaçırma gibi şikayetler tek tek ya da bir arada görülebilir. Tedavi edilmeyen ilerlemiş hastalarda idrarı hiç yapamama ve böbrek fonksiyonlarında bozulma oluşabilir. Ayrıca tekrarlayan idrar yolu iltihapları, idrar kesesinde taş oluşumuna neden olabilir ve sürekli ıkınarak idrar yapanlarda kasık fıtıkları oluşabilir. Kasık fıtığı ile doktora başvuran yaşlı hastalarda mutlaka prostat muayenesi yapılmalıdır. Yukarıda sayılan belirtiler prostat kanserinde erken dönemde görülmeyebilir. Kanser prostatın idrar yoluna uzak dış kısmından gelişir ve idrar şikayetine yol açtığında hastalık ilerlemiş olabilir. Oysa prostat büyümesi prostatın idrar yolunu çevreleyen iç kısmında gelişir ve erken dönemde şikayetlere yol açar. Bundan dolayı şikayeti olmasa bile 50 yaş üzeri her erkek prostat kontrolünü yılda bir yaptırmalıdır. Ailesinde prostat kanseri olanlar 40 yaşından sonra yılda bir bu kontrolü yaptırmalıdır. Prostat kanserinin erken teşhisi hayat kurtarıcı olabilmektedir. Hangi tetkikler yapılmaktadır? İdrar tahlili, böbrek fonksiyon testleri (kreatinin, üre), PSA, üroflowmetri (idrar akım hızı ölçümü) ilk etapta yapılan tetkiklerdir. Bunların sonuçlarına göre ileri tetkikler gerekirse planlanır. PSA nedir? PSA (Prostat spesifik antijen), prostattan salgılanan bir enzimdir. Fazla salgılandığında (prostat kanseri gibi) ya da prostatın geçirgenliğinin artmasında (prostat iltihaplarında) kandaki değeri artar. Prostat kanserinin erken teşhisinde prostat muayenesiyle birlikte değerlendirildiğinde çok faydalı olan bir tetkiktir. Ancak PSA’nın artışının sadece kanserde olmayacağı bilinmelidir. Yaşları 54-69 arası erkeklerin yılda bir kez PSA baktırması önerilir. Yetmiş yaşından sonra PSA’nın önemi azalmaktadır. Bu nedenle 70 yaşından sonra sadece gerekli durumlarda PSA bakılması tercih edilmektedir. Ailede özellikle kardeşlerde prostat kanseri mevcut ise 40 yaşından sonra yılda bir kez PSA bakılması önerilir. Tedavi yöntemleri nelerdir? İlaç tedavileri ya da cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Günümüzde idrar yakınmalarını büyük ölçüde azaltan ilaçlar mevcuttur. Ancak bu ilaçlar sürekli kullanılmayı gerektirir ve prostatın büyüklüğü üzerinde fazla etkili değillerdir. Bazı durumlarda cerrahi yöntemler gündeme gelir. İlaç tedavisinin fayda etmemesi, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu atakları, tekrarlayan idrar kanamaları, beraberinde cerrahi tedaviyi gerektiren prostat büyümesine bağlı oluşmuş hastalıkların varlığı (kasık fıtığı ya da mesane taşı gibi) bu durumlara örnektir. Cerrahide kapalı ya da açık yöntemler uygulanabilir ancak artık günümüzde hastaların çoğuna kapalı yöntemler uygulanmaktadır. TUR-P (Prostatın Transüretral Rezeksiyonu) İyi huylu prostatın kapalı cerrahisinde en sık uygulanan yöntemdir. Anestezi altında kapalı olarak rezektoskop denilen özel bir aletle girilerek prostata ulaşılır ve elektrik akımı yardımıyla prostatın büyümüş olan iç kısmı ufak parçalar halinde çıkarılır. Hastanede kalış süresi 48-72 saat kadardır. Nadiren kan transfüzyonu gerekir. Bu ameliyatın avantajı patolojik inceleme için parça alınabilmesidir. Plazmakinetik TUR-P Bipolar elektrod ile elektrik enerjisi kullanılarak yapılan TUR-P işlemidir. Klasik TUR’a göre bazı avantajlar sağlayabilir. Örneğin her tür prostat büyüklüğüne uygulanması, kalp pili olanlarda güvenle uygulanması gibi. Lazer Uygulamaları Değişik lazer türleri uygulamaları mevcuttur (green-light, diod lazer gibi). Yine anestezi altında kapalı olarak prostata ulaşılır ve büyümüş prostat dokusu lazer enerjisi ile buharlaştırılır. Dezavantajı patolojik inceleme yapılabilecek doku çıkartılamamasıdır. Açık Cerrahi Kapalı olarak alınamayacak çok büyük prostatlarda ve nadiren uygulanır. Hastanede kalış süresi daha uzundur ve cerrahi kesi uygulandığından özellikle kilolu hastalar ve şeker hastalarında yara problemleri oluşabilir. KAVAKLIDERE LEVENT 0 850 911 0 911 www.bayindirhastanesi.com.tr