başkomutan tarihi milli parkı (afyon)

advertisement
MİLLİ PARKLARDA JEOLOJİK MİRAS – 3
BAŞKOMUTAN TARİHİ MİLLİ PARKI (AFYON)
VE ÇEVRESİ JEOSİTLERİ
DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
JEOLOJİK MİRASI KORUMA DERNEĞİ
ANKARA, 2008
Milli Parklarda Jeolojik Miras – 3
BAŞKOMUTAN TARİHİ MİLLİ PARKI (AFYON)
VE ÇEVRESİ JEOSİTLERİ
DOĞA KORUMA ve MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA ÜNİVERSİTESİ,
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA KURUMU, MADEN TETKİK ve ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ, JEOLOJİK MİRASI KORUMA DERNEĞI
ORTAK PROJESİ
(ÇAYDAG 106Y043)
Yayına Hazırlayanlar
Nizamettin Kazancı, Yaşar Suludere, Necip S. Mülazımoğlu,
Sevim Tuzcu, Hamdi Mengi, H. Yavuz Hakyemez
ANKARA, 2008
ORTA ANADOLU’DAKİ MİLLİ PARKLAR VE YAKIN ÇEVRESİNDEKİ JEOSİT VE
JEOMİRAS ÖGELERİNİN BELİRLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
DOĞA KORUMA ve MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA ÜNİVERSİTESİ, TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA KURUMU, MADEN TETKİK ve ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ, JEOLOJİK MİRASI KORUMA DERNEĞI ORTAK PROJESİ
(TÜBİTAK ÇAYDAG - 106Y043)
Proje Ekibi:
Nizamettin Kazancı (A.Ü.) (Yürütücü) *+
Yaşar Suludere (Jemirko) (Araştırıcı) *+
Necip S. Mülazımoğlu (Jemirko) (Araştırıcı) *+
Sevim Tuzcu (Jemirko) (Araştırıcı) *+
Hamdi Mengi (Jemirko) (Araştırıcı) *+
H. Yavuz Hakyemez (Jemirko) (Araştırıcı) +
Fuat Şaroğlu (Jemirko) (Araştırıcı)
Ömer Emre (Jemirko) (Araştırıcı)
İ. Sönmez Sayılı (Jemirko) (Araştırıcı)
Koray Sözeri (Jemirko) (Araştırıcı) +
Sonay Boyraz (Jemirko) (Araştırıcı) +
Fatih Uysal (Jemirko) (Araştırıcı)
Gonca Gürler (MTA) (Araştırıcı) *+
Serkan Öztan (MTA) (Araştırıcı) +
Hüseyin Tanın (Doğa Koruma ve Milli Park. Gen. Müd.) (Araştırıcı) +
Erol Kuru (Doğa Koruma ve Milli Park. Gen. Müd.) (Araştırıcı) +
Öğrenci Grubu:
Nurten Mercan, Sabri Kılınçkale+, Alphan Uzun+, Murat Yertutanol+,
İzzet Hoşgör, Ahmet Bilgin, Yinal Neşes Huvaj, Fatih Murat Sağlam,
Özay Özkan+*, Merve Çakmak (A.Ü. Jemirko Öğrenci Grubu)
* işaretli olanlar bu yörede yapılan arazi çalışmasına,
+
işaretli olanlar ise büro çalışmalarına katılmışlardır.
İÇİNDEKİLER
Sayfa
KATKI BELİRTME . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
GENEL BİLGİLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Amaç ve Kapsam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Okuyucuya Öneri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Nereler incelendi, nasıl ulaşılabilir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Başkomutan Milli Parkı’nın nitelikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Başkomutan Milli Parkı’nı temsil eden varlıklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Afyonun Kurtuluş Şavaşındaki yeri ve önemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
AFYON YÖRESİNİN YERBİLİMSEL ÖZELLİKLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Arazi yapısı ve yerşekilleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Stratigrafi: Afyon yöresindeki yerkabuğunun durumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Jeolojik evrim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
JEOSİTLER VE GEZİ YERLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Başkomutan Tarihi Milli Parkı jeositleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Kocatepe kesimi jeositleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
K1-Afyon ilmerkezi-Kocatepe yolu jeositleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak K 1. 1 Afyon trakit tepeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak K 1. 2 Boztepe piroklarstikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak K 1. 3 Büyük Kalecik Köyü trakit tepeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak K 1. 4 Kocatepe Zafer Anıtı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
K2-Tınaztepe çevresi jeositleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak K 2. 1 Kayadibi Köyü trakit tepeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak K 2. 2 Unluk Tepe gölsel çökelleri ve diyatomitler
.....................
................
Durak K 2. 3 Çıngırak Yaylası volkanitleri ve sileks oluşumları
Durak K 2. 4 Yıkılgankaya Tepe volkan bombaları,antik yerleşim alanı . . . . . . . . . .
Durak K 2. 5 Tınaztepe
..................................................
Durak K 2. 6 Çiğil Tepe ve Anıtı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
1
3
4
4
5
6
7
7
9
13
13
14
19
20
21
21
21
21
23
25
27
28
28
32
35
37
44
44
Dumlupınar kesimi jeositleri
....................................................
Durak D 1. Dumlupınar Şehitliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 2. Dumlupınar göleti, karasal çökelleri ve volkanitleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 3. Karakaya Tepe andezitleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 4. Yüylük Köyü metamorfikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 5. Yeşilyurt-Bakacak Tepe . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 6. Çalköy-Kale Tepe Mesozoyik istifi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 7. Şehit Sancaktar Mehmetçik ve Zafer Tepe Çalköyç
..........
Durak D 9. Selkisaray gölsel kireçtaşları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Durak D 10.Büyük Aslıhanlar Üçtepeler Şehitliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
SON SÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
YARARLANILAN KAYNAKLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
YERBİLİMİ TERİM VE KAVRAMLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
CANLILARIN BAŞLANGICI VE ZAMAN İÇİNDE DÜNYANIN DURUMU . . . . . . . . . . . . . . .
2
46
48
49
50
51
52
54
54
57
58
59
60
61
63
67
KATKI BELİRTME
Milli Parkların jeolojik zenginliğini ortaya koyma işi yürütücü ve destekleyici kuruluşların
(TÜBİTAK, MTA, Jemirko, Milli Parklar ve Doğa Koruma Genel Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi) üst
yönetimlerinin maddi-manevi katkıları ve ileri görüşlülükleri sayesinde gerçekleşebilmiştir. Adı geçen
kuruluşlar, her zaman topluma en yakın ve bilgi tabanlı toplum yaratma çabalarının öncüleri
olmuşlardır. Araştırmayı yürütenler ise alanında ilk olan bu çalışma ile bilimsel bilgiyi popüler bilgi
haline getirerek topluma sunabilmenin heyecanını yaşamaktadır. Bu yöredeki arazi çalışmalarımızda
Tınaztepe Belediyesi’nin büyük katkıları olmuştur. Sahaya ulaşım ve kılavuzluk yardımlarından başka
park ve yörenin ekolojisi hakkında da bilgi sağlamışlardır. Belediye Başkanı sayın Ahmet Selvi ve
Belediye Halkla İlişkiler Şefi Erkan Özçelik’e katkılarından dolayı teşekkürü borç biliriz. Mülki ve
Yerel yönetimler ile Emniyet birimleri projenin hedeflerine ilgi ve sempati duymuş, olabilecek bütün
yardımlarda bulunmuşlardır. Tüm katkılar için şükranlarımızı sunarız.
Çalışma Ekibi adına
Proje Yürütücüsü
Prof. Dr. Nizamettin Kazancı
3
GENEL BİLGİLER
Amaç ve kapsam
B
u kitapçık ‘Orta Anadolu’daki Milli Parklar ve Yakın Civarındaki Jeosit ve Jeomiras
Ögelerinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi’ konulu, TÜBİTAK’ın maddi desteği ile
yürütülen çalışmanın parçalarından biri olup Afyon’daki “Başkomutan Tarihi Milli Park” ve
yakın çevresini ele almaktadır. Amacı, Başkomutan Tarihi Milli Parkı’nın jeolojik yapısını
ortaya koymak, ziyaretçilerine parkın ilave bir özelliğini gözleme fırsatı sağlamaktır.
Kurtuluş Savaşımız başlı başına bir destandır ve bu destanın en önemli bölümü Milli Park
alanı içinde cereyan etmiştir. Zaten Milli Park yapılması da bu nedenledir. Arazi yapısının savaştaki
insan hareketleri ve manevralar üzerindeki etkisi bilinen bir gerçektir. Ancak bu gerçek çoğu zaman
arazideki dağlar ve tepelerin çokluğu şeklinde anlaşılır. Oysa Başkomutan Tarihi Milli Parkı’nda
olduğu gibi arazinin kayaç yapısı bazen insan hareketini önemli ölçüde engellemekte, yürümeyi
zorlaştırdığı gibi siper kazılmasını da güçleştirmektedir. Bu kitapçıkta savaşın geçtiği tarihi yerlerin
ve çevresinin önemli jeolojik özellikleri “jeosit” ler olarak tanıtılacaktır. Kitapçığın amacı gereği
buradaki tarihi olaylara değinilmeyecek, yalnızca yer adları belirtilecektir. Tarihin ve jeolojinin
birlikte olduğu bu milli parkta jeositlere ulaşmak yolların azlığı nedeniyle güç olmaktadır. Jeosit ve
jeoloji bilgileri olabildiğince sadeleştirilmiş ve yol boyu izlenerek seçilen duraklar sıra içinde
verilmiştir. İleride hem tarihi olayların geçtiği yerlere hem de jeosit duraklarına açıklayıcı panoların
yerleştirilmesi ziyaretçilerin bilgilendirilmesi açısından çok güzel bir uygulama olacaktır. Bu panoların
olması halinde kitapçığın okuyucuya katkısı artacaktır.
Belirli bir jeolojik olayı, süreci veya oluşumu temsil eden jeosit bazen görkemli bir yer
şekli, bazen kayaç, fosil, mineral yatağı veya bir istif olabilir. Bu oluşumların nadir bulunan ve yok
olma tehlikesi altında bulunanlarına “jeolojik miras” adı verilir. Bunlar ülkelerin doğal zenginlikleridir.
Korunup ziyarete açılmaları, bulundukları yöre için ekonomik getiri ve prestij sağlar. Milli parklar
ülkemizde yasa ile ve aktif olarak korunan yerlerdir. Buralardaki tarihi ve ekolojik çeşitliliği
üzerinde taşıyan jeolojik yapının ziyaret edilir hale gelmesi parkları zenginleştirecektir. Bu bölgede
veya başka bir alanda ‘jeosit’ tespit etmek, hangi oluşukların jeosit olarak ayrılacağına karar vermek
kolay değildir; tecrübe ve emek gerektirir. Bunun yanında, o yörenin jeolojisinin iyi bilinmesi gerekir.
Çalışmalar sırasında yörede yapılmış önceki jeolojik incelemeler ayrıntılı şekilde gözden geçirilmiş,
birçok kez çalışmanın sahibi ile bizzat temas edilmiş ve görüşü alınmıştır. Çalışmalarda yararlanılan
4
kaynaklara metin içinde değinilmemiş ve fakat ekte toplu olarak verilmiştir. Öncelikle MTA
arşivlerinde bulunan raporlara başvurulmuş, bölgenin jeolojik tarihçesi ve evrimi için MTA’nın
1/100.000 ölçekli haritaları esas alınmıştır. Gerektiği yerlerde yeniden haritalama yapılmıştır.
Bunlarla birlikte, eldeki kitapçık klasik jeoloji incelemesi olmadığı için, farklı görüşlere ve
tartışmalara yer verilmemiştir. Sadece Afyon’luların değil hemen o yörede yaşayanların bile çok
nadir çıktığı zirvelere ulaşmak, yamaçları tırmanmak, vadi diplerine inip gözlem yapmak, yalnızca
meslek, doğa ve gerçeği ortaya çıkarmak aşkı ile açıklanabilir. Tüm Türkiye’nin jeolojik yapısını bilinir
hale getiren yerbilimcilere şükran borçlu olduğumuzu bu vesile ile bir kez daha fark ettiğimizi
vurgulamak isteriz.
Okuyucuya Öneri
Başkomutan Tarihi Milli Parkı ve çevresinin zengin kültürel değerleri
yanında jeolojisi de ilginçtir. Bu ilginçlik, kültür turizminin yanı sıra
jeoturizm potansiyeli de yaratmaktadır. Kitapçığın amacı tarihsel
zenginliği jeositler ile çeşitlendirilerek yöreyi gezmek isteyenlerin sayısını
arttırmaktır. Kitapçıkta bolca yerbilimi terimi geçmektedir. Bu terimlere
tanıdık olmayanlar için kitapçığın sonunda alfabetik sıra ile çok kısa-basit
açıklamalar verilmiştir. Okuyucunun bu terimlere ve öncelikle kitapçığın
sonundaki jeolojik zaman tablosuna göz atması yararlı olabilir.
5
Nereler incelendi? Nasıl ulaşılabilir?
B
aşkomutan Tarihi Milli Parkı, Kocatepe ve Dumlupınar olmak üzere iki kesime ayrılmıştır.
Kocatepe kesimi Afyon il merkezi, Büyük Kalecik Köyü, Kocatepe, Tınaztepe ilçesi, Kayadibi
Köyü ve Çiğil Tepe arasında kalan bölgeyi; Dumlupınar kesimi ise Afyon-Kütahya illeri arasında
yer alan Dumlupınar ilçesi, Yeşilyurt Köyü, Çalköy, Hamur Köy ve Selkisaray köyleri arasında kalan
bölgeyi kapsar (Şekil 1). Kurtuluş Savaşı’nın en önemli muharebeleri bu bölgelerde yapılmıştır.
Bu kitapçıkta büyük oranda Başkomutan Tarihi Milli Parkı’nın jeolojik özellikleri, daha az
oranda da eski yerleşim yerlerine ve tarihi olaylara (anıtlara) ait görüntüler yer almaktadır.
Milli Park alanı Ankara-Afyon-Uşak-İzmir karayolu üzerindedir. Ankara’ya 257 km İzmir’e ise
325 km mesafededir. Ayrıca Konya, Kütahya ve Denizli üzerinden de bu bölgeye ulaşılabilir (Şekil 1).
Şekil 1. Afyon Başkomutan Milli Parkı ve civarındaki yerleşim yerleri
6
Başkomutan Tarihi Milli Parkı’nın nitelikleri
M
illi Park alanı İç Anadolu bölgesinin batı kesiminde Ankara-Uşak-İzmir, Kütahya-Eskişehirİstanbul, Konya-Isparta-Antalya, Denizli-Aydın gibi ana ulaşım hatlarının kesişme noktasında
yer alır. Milli Park yaklaşık 35.500 hektar bir alanı kapsar ve iki ayrı alandan oluşur.
Milli Park alanının Kocatepe kesimi Afyon, Sincanlı ve Şuhut arasında yaygın olan MiyosenPliyosen yaşlı karasal çökeller ve volkanik kayaçlar ile örtülüdür. Bu volkanizmanın tüf ve lavları yer yer göl
ve akarsu çökelim ortamlarına girmiş ve volkanosedimanter oluşumları meydana getirmiştir Volkanizmanın
en son ürünlerinden olan ve çatlaklar boyunca çıkarak yayılan trakit lavlarının oluşturduğu koni şekilli
tepeler yörenin en dikkat çekici yapılarıdır.
Milli Park’ın Dumlupınar kesiminde ise Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı temel kayalar yüzeye
çıkmaktadır. Bunların üzerine Kocatepe kesiminde olduğu gibi karasal ve gölsel çökeller ve bunlara eşlik
eden volkanik ürünler yer almaktadır (Şekil 2).
Türk Kurtuluş Savaşı’nın en önemli muharebelerinden olan Büyük Taarruz 27–28 Ağustos 1922
tarihinde bu yörede başladığından, bölge 08.11.1981 tarihinde milli park ilan edilmiştir.
Ayrıca Afyon şehri içerisinde yer alan ve Büyük Taaruz kararlarının alındığı ve savaşın büro
işlerinin yürütüldüğü tarihi müze de görülmeye değer mekânlardandır.
Başkomutan Tarihi Milli Parkı’nı temsil eden varlıklar
Savaş alanı ve siperler
İ
stiklal Savaşı’nın en önemli olayları bu bölgede cereyan etmiştir ve işgalci kuvvetlerle göğüs göğüse
birçok çarpışma yaşanmıştır. Tınaztepe ve Çiğil Tepe’de Yunan askeri kuvvetlerinin açtığı
kilometrelerce uzunlukta siperler mevcuttur. Kocatepe’de ise Atatürk’ün komutasındaki Türk askeri
kuvvetleri konuşlanmış ve buradan Büyük Taarruz’a komuta edilmiştir.
Zafer anıtları
M
illi Park alanının Koca Tepe ve Dumlupınar kesimlerinde Kurtuluş Savaşı’nın önemli muharebelerin
yapıldığı bölgelere savaşta kahramanlık gösteren ve şehit düşen Türk askerlerinin anısına birçok
anıt dikilmiştir. Bunlar KocaTepe Zafer Anıtı, Çiğil Tepe Anıtı, Dumlupınar Şehitlik Anıtı, Şehit
Sancaktar Mehmetçik Anıtı ve Zafer Tepe Çalköy Zafer Anıtı, Büyük Aslıhanlar Üçtepeler
Şehitliği önemli anıtlardır.
7
Tınaztepe siperleri
Kocatepe Zafer Anıtı
Trakit tepeleri
A
fyon Bölgesi’nde geniş alanlar kaplayan Miyosen-Pliyosen dönemi volkanizmasının son evrelerinde
trakit lavları dayklar veya çatlaklar halinde daha önce oluşan piroklastik kayaçları keserek yüzeye
çıkmıştır. Bu dayk ve domların meydana getirdiği sivri tepeler Afyon şehriyle bütünleşmiştir. Afyon
Kalesi Tepe bunun tipik örneğidir. Ayrıca Afyon Koca Tepe güzergâhında ve Tınaztepe ilçesi
çevresinde trakit tepelerinin oluşturduğu morfoloji muhteşem görüntüler oluşturmaktadır.
Afyon Kalesi Tepe trakiti
Gezler Köyü trakit tepeleri
8
Eski yerleşim alanları
A
fyon volkanizmasının ürünlerinden olan tüfler, kolayca oyulabilme özelliğinden dolayı eski
tarihlerde yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Erken Hıristiyanlık döneminde açıldığı belirtilen
Tınaztepe çevresindeki Yıkılgankaya Tepe (İnönü mevkii) ve Çıngırak Yaylası yerleşim yerleri en
önemlileridir.
Yıkılgankaya Tepe eski yerleşim alanı
Çıngırak Yaylası eski yerleşim alanı
Afyon’nun Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve önemi
T
ürk Kurtuluş Savaşı Türk Milleti’nin eseridir. Bazı coğrafi yerlerin bu savaştaki önemi
diğerlerinden daha fazla olmuştur. Özellikle savaşın fiilen cereyan ettiği alanlar şehitlerin yattığı
yerlerdir ve bunların başında Afyon gelir. Aşağıda Turhan (2004) ve Türk Ansiklopedisi’nin
“Büyük Taarruz” maddesinden yararlanılarak savaşın kronolojik gelişimi özetlenmiştir.
Yunan ordusunun Anadolu’dan tamamen atılması için Türk milleti son on aylık hazırlık dönemi
sırasında bütün varlığını ortaya koymuştu.
Yunan Ordusu, Gemlik Körfezi’ndeki Kumla iskelesinden başlayarak Bilecik–Seyitgazi doğusu–
Güzelim Dağı–Akarçay – Kalecik Sivrisi – Belen Tepe – Tınaztepe – Çiğil Tepe – Toklu Sivrisi – Burgaz Dağı
– Işıklı Gölü – Çivril Güneyi – Menderes Vadisi kuzey yamaçlarını takip ederek, Ege Denizi’ne dayanan genel
hat gerisinde stratejik savunma için düzenlenmişti.
Batı Cephesi Komutanlığı da bu yerleşim şekline göre 250.000 kişilik Yunan ordusunun imha
edilmesi amacına dönük taarruz planı hazırlamıştı. Taarruz Afyon’un güneyinden Dumlupınar yönüne doğru
9
baskın şeklinde başlayacak ve sonra da meydan savaşına dönüştürülerek düşman kuvvetleri tümüyle yok
edilecekti.
Özellikle, Eskişehir doğusu ve Afyon bölgeleri gerek tahkim ve engelleme gerekse işgal
birliklerinin gücü bakımından çok kuvvetli bir durumdaydı. Afyon bölgesindeki mevzilerin savunma değerini
inceleyen bir İngiliz kurmay subayı verdiği raporda, “Türkler bu mevzileri dört beş ayda ele
geçirebilirlerse, bir günde düşürdüklerini iddia edebilirler” demişti.
Yunanlılar kılıç hariç öteki silah ve araçlar bakımından sayıca çok daha güçlü bir durumdaydılar.
İngilizlerin devamlı desteği sayesinde Yunan ordusunda cephane durumu çok elverişli idi. Türk ordusunun
silahları da standart değildi ve cephanenin idareli kullanılması için kesin emirler verilmişti.
Taarruzu yakından takip etmek için Başkomutan, Genel Kurmay Başkanı ve Batı cephesi komutanı 1.
Ordu’nun gözetleme yerinde, Kocatepe’de hazırdılar.
26 Ağustos 1922 sabahı şafakla birlikte 04.30 da Türk topçusunun ateşi ile taarruza başlandı.
Başkomutan, “Topçularımız, şafakla beraber ateşe başladılar. Askerlik hayatımda bu kadar
mükemmel idare edilmiş bir topçu ateşi nadiren gördüm” sözleri ile o anı canlandırmış ve Türk topçusunu
övmüştür. Piyade birliklerimiz bütün cephe boyunca ileri atıldılar. Yiğit Türk askeri bir saat içinde düşman
mevzilerine girmeyi başarmıştı. Bütün cephelerde Yunan birlikleri üç yandan kuşatılmış oldu.
27 Ağustos 1922 günü Türk birliklerinin taarruzları daha da gelişti. Kalecik Sivrisi’nden Çiğil
Tepe’ye kadar olan düşman cephesi yarılmıştı. Yarmayı genişletmek ve başarıyı geliştirmek için taarruza
devam olundu. Düşman bozguna uğratılmıştı.
28 Ağustos 1922 günkü taarruzda ordu duraklamadan batıya doğru ilerlemesine devam etti.
Süvarilerimiz, düşman gerilerinde bazen yaya muharebeler vererek, çok defa kılıç çekerek, dörtnala
hücuma kalkıyor ve düşman safları arasında ölüm saçıyordu.
29 Ağustos 1922 günü 1. Ordu, Çalköy – Aslıhanlar üzerinden Dumlupınar’a gitmek isteyen beş
düşman tümenini yakaladı ve güneyden taarruza başladı. Bir tümenimiz, Aslıhanlar çevresinde iki Yunan
tümenine rastlayınca hemen taarruza geçerek Dumlupınar yolunu kapattı. O günkü harekâtta düşmanın beş
tümeninin Dumlupınar veya Kütahya istikametlerinde çekilmeleri önlenmişti. Çok sarp olan Murat Dağı
kuzeyindeki Kızıltaş Deresi hariç, düşman kuvveti her yönden kuşatılmış bir durumdaydı.
30 Ağustos 1922 günkü harekâtta artık, düşmanın yok edilmesinden başka bir şey kalmamıştı.
Kesin sonuca çabuk ulaşabilmek için başkomutan, bütün topçuların yakından ve hatta açık mevzilerden ateş
etmelerini emretti. Düşman bu ateş çemberinin ve ümitsizliğin yarattığı şaşkınlık içinde her yöne
başvuruyor, her yandan ateş ile karşılanıyordu. Bir süre sonra Türk piyadesi süngü hücumuna kalktı ve
süngü ile kesin sonucu aldı. Yunan ordusu Başkomutanı Trikopis ve ordu kalıntıları teslim oldu.
10
30 Ağustos 1922 günü düşmanın beş tümeninin yok edilmesi veya esir alınmasını sağlayan
Dumlupınar Meydan Muharebesi’ni Başkomutan Mustafa Kemal Paşa bizzat ve pek yakından sevk ve idare
ettiğinden bu muharebe tarihe “30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi” olarak geçmiştir.
31 Ağustos 1922 sabahı Başkomutan, Genel Kurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı ile birlikte
Ada Tepe‘dedir. Sonraki bir konuşmasında “Muharebe meydanını dolaşırken, ordumuzun kazandığı zaferin
büyüklüğü ve buna karşılık düşman ordusunun uğradığı felaketin dehşeti, beni çok duygulandırdı. Karşıki
sırtların gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler bırakılmış toplarla, otomobillerle, sayısız donatım ve
gereçlerle, bu kalıntıların arasında yığınlar teşkil eden ölülerle, toplanıp karargâhlarımıza sevk edilen sürü
halinde esir kafileleriyle, gerçekten, bir kıyamet gününü hatırlatıyordu. Bu kadar şiddetli ateş ve taarruz
çemberinden bugün için kurtulabilenler, birkaç bin kişilik kılıç artığından ibaretti. Fakat onlar da, daha
büyük Türk çemberinin içinden kurtulamayarak, beyaz bayrak çekmeğe mecbur olacaklardı. İsmet paşa ve
Fevzi Paşa ile Çal Köyü’nde buluştuk, yıkık bir evin avlusunda kırık kağnı arabalarının döşemesi ve oklarına
ilişerek bundan sonraki vaziyetin ‘Kazandığımız meydan muharebesinin bütün seferi sona erdirebilecek bir
azamet ve ehemmiyette olduğunda ‘ fikir birliğine vardık” demiştir.
31 Ağustos 1922 günü düşmanın pek azı Kızıltaş Deresi’nden çekilebilmiştir. Dumlupınar batısında
Kaplangıç Dağı’nda yenilen ve ağır kayıplara uğrayan düşmanın üç tümeninden kalanları Uşak genel
istikametinde çekilmekte idiler. Eskişehir ve Kocaeli Bölgesi’ndeki düşman kuvvetleri de çekilmeye
başlamıştı. Böylece Yunan kuvvetleri, üç ayrı grup halinde, 6-7 tümenden ibaret kalmıştı.
Bu durum karşısında Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın “ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir.
İleri!” tarihi emri üzerine 1 ve 2. ordularla Süvari Kolordusu, İzmir yönünde çekilen düşmanı durmadan
takip ederek, rastladıkları her yerde, yeniden düzenlenmelerine meydan vermeden taarruz etmişlerdir.
Eskişehir ve Kocaeli’ndeki düşman kuvvetlerinin çekilişini de bozguna çevirmek için Eskişehir’de düşmanı
kovalayan kuvvetler takviye alarak İnönü’de rastladığı düşmana taarruz etmiş ve onu yenerek Bursa
yönünde çekilmeye mecbur etmişlerdir.
İzmir’e doğru çekilen düşman, birliklerimizin devamlı kovalaması karşısında, dağınık kaçak gruplar
halinde, şaşkın ve perişan bir durumda kente ulaşmışlardır. Vapurlar süvari birliklerimizin yetişmesi
üzerine bu başıbozuk kaçakları alamadan, Urla Yarımadası’na sapmaya mecbur kalmışlardır.
9 Eylül 1922 sabahı süvari birliklerimiz saat 10.00’da İzmir’e girdiler.
18 Eylül 1922 tarihine kadar Batı Anadolu toprakları düşman kuvvetlerinden temizlenmiş oldu.
15 Mayıs 1919–18 Eylül 1922 tarihleri arasında üç yıl dört ay süren “Türk Kurtuluş Savaşı”
sonunda, insanca duygularla bağdaşması asla mümkün olmayan zulüm, yakma, yıkma ve cinayetlerle adım
attığı her yeri harabeye çevirmiş olan Yunan ordusu, Atatürk’ün ifadesiyle “vatanın harim-i ismetinde”
(kutsal topraklarında) boğulmuş oluyordu. Türk ordusu, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile dünya harp
tarihinde sayısı fazla olmayan imha muharebelerinin en başarılı örneklerinden birini kazanmıştır.
11
30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin taarruz gücünün ne olduğunu göstermiş, çürümüş bir idareden
kurtulan sağlam bir milletin varlığını ortaya koymuştur. Mustafa Kemal Paşa, bu zafer hakkındaki
düşüncelerini şu şekilde ifade etmektedir:
“Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim
olmanın imkânı yoktur. “
“Anadolu zaferi, tarihte, bir millet tarafından benimsenen bir fikrin ne kadar güçlü ve diriltici
olduğunun en güzel örneği olarak kalacaktır.”
“Her safhası ile düşünülmüş, hazırlanmış ve idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu
muharebe; Türk ordusunun, Türk zabitan ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte
bir daha tespit eden çok büyük bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin ölmez bir anıtıdır. Bu eseri vücuda
getiren bir milletin evladı, bir ordunun Başkomutanı olduğum için ilelebet mesut ve bahtiyarım.”
DUMLUPINAR’DA ŞEHİT ASKERİN
MEZARI BAŞINDA
Bu kabarmış toprağa yüzünü sür, kucakla;
Elbette bağı vardır “olmuş”un “olacak”la.
Dudağa değer gibi şimdi alnı her erin,
Bu havada ruhları dolaşır şehitlerin.
Biz, bu kutsi havanın içinde var olmuşuz.
Biz, bununla yoğrulmuş, biz bununla dolmuşuz.
Sadece dövünmedik “Vatan! İstiklâl !” diye
Sakarya boylarından çıktık Koca Tepe’ye;
Bu yol ki hürriyetin, kurtuluşun yoludur,
Zincirsiz yaşamanın tek çıkar yolu budur.
Bir daha nikâh kıydık sevgili hürriyete;
Kahramanlık Tanrı’dan vergidir bu millete…
Osman Atilla
12
AFYON YÖRESİNİN YERBİLİMSEL ÖZELLİKLERİ
Arazi yapısı ve yerşekilleri
A
fyon ve çevresi iç Anadolu ile batı Anadolu’nun sınırlarında yer alır. Hem iklim hem de
yerşekilleri bakımından ikisi arasında geçiş teşkil eder. Bu yöredeki Afyon, Şuhut ve Sincanlı
tektonik çöküntüleri en önemli jeomorfolojik elemanlardır.
Afyon şehri ve kuzeyindeki ovanın rakımı 1000 m dolayındadır. Şehrin hemen güneyinde ve
güneybatısındaki yükseltiler, bölgede geniş alanlar kaplayan volkaniklerin oluşturduğu dağlık alanda
aniden artmaktadır. Yükseklikler Afyon Kalesi’nde 1229 m, Hıdırlık Tepe’de 1286 m, Boz Tepe’de
1264 m, Büyük Kalecik Köyü’nde 1500 m ve Koca Tepe’de ise 1872 m ye ulaşmaktadır. Afyon batısı ve
güneybatısı ile Tınaztepe güneyi ve Çiğil Tepe arasında kalan bölgeyi kaplayan Miyosen-Pliyosen yaşlı
karasal ve gölsel çökeller ile volkanik ve volkanosedimanter kayaçlar yörenin asıl litolojisini teşkil
eder. Bölge morfolojisini bu kayaçların aşınmaya karşı dayanıklı veya dayanıksızlığı belirler. Karasal
tortullar ve tüfler göreli az engebeli bir morfoloji oluştururken bölgenin son evre volkanik faaliyeti
olan trakit, dom ve dayklarının meydana getirdiği dik tepeler dikkat çekicidir. Afyon şehrindeki
Afyon Kalesi Tepe ve Sarıkız Tepe, Büyük Kalecik Köyü’ndeki Kale Tepe, Tınaztepe Kasabası Kaledibi
Köyü’ndeki Kaleüstü Tepe, Payamlı Tepe ve Sivrikaya Tepe bu oluşumun tipik örnekleridir.
Bölgenin batısında yer alan ve 1070 m dolayında rakımı olan Sincanlı Ovası da doğu-batı uzanımlı
tektonik bir çöküntüdür. Çöküntünün güneyinde yükseklikler Çiğil Tepe’de 1591 m ye Tınaztepe’de 1638
m ye ulaşmaktadır. Daha batıda Dumlupınar ve kuzeyindeki bölgede Yeşilyurt, Zafer Tepe Çalköy,
Serkisaray ve Ağaçköyü arasında kalan bölgede de yaklaşık doğu-batı uzanımlı küçük bir çöküntü
alanı mevcuttur; bu alanın rakımı 1100 m dolayındadır. Kuzeyde yükseklikler 1300 m’ye kadar
artarken güneyde belirgin fay hatları boyunca ani bir yükseklik artışı görülmekte ve bu dağlık alanda
rakım 1600 m’ye kadar ulaşmaktadır.
Dumlupınar kuzeyindeki çöküntü alanını sınırlayan yükselmelerin sonucu olarak Paleozoyik ve
Mesozoyik yaşlı şist, kuvarsit, kumtaşı, şeyl, kireçtaşı ve mermerler yer yer açığa çıkmış, özellikle
kireçtaşlarının bulunduğu tepeler engebeli morfoloji oluşturmuştur.
KB –GD uzanımlı Afyonkarahisar ovasının önemli akarsuyu Akarçay, çevresinden gelen küçük
kolları ile sularını iç Anadolu kapalı havzasına (Akşehir Gölü) taşır.
13
Stratigrafi: Afyon yöresindeki yerkabuğunun durumu
A
fyon bölgesi kayaç çeşitliği bakımından oldukça zengindir. Yöredeki yaygın mermer varlığı da bu
kayaç çeşitliliğin sonucudur. Bölgenin jeolojik haritası ve harita alanında yer alan kayaçların
stratigrafik kesiti ekte verilmiştir (Şekil 2 ve 3). Bu bölümde inceleme alanında gözlenen
kayaçların ve bu kayaçların teşkil ettiği stratigrafik diziliminin özet açıklanması verilecektir.
Şekil 2. Afyon Bölgesinin Jeoloji Haritası ( MTA 2002 den) ve milli park alanları
14
Şekil 3. Afyon Bölgesi Sadeleştirilmiş Stratigrafi Kesiti
15
Afyon yöresinde birbirinden tektonik dokanakla ayrılmış iki temel kaya topluluğu mevcuttur. Her
topluluk birbirinden bağımsız denizel gelişimi ve ayrı bir tektonik kuşağı temsil eder. Göreceli olarak
üstte bulunan ve en iyi yüzeylemelerini bölgenin güneydoğusundaki Sultan Dağları’nda veren
Kambriyen yaşlı detritik ve karbonatlar, Ordovisiyen yaşlı silttaşı, metagrovak ve şeyller, Devoniyen
ve Karbonifer yaşlı kuvarsitler, kalkşist, fillit, kristalize kireçtaşları, Permiyen ve Jura yaşlı
kireçtaşları ayrı bir topluluk oluşturur. Paleozoyik birimleri düşük derecede metamorfizmaya
uğramıştır. Bunlar literatürde Paleotetis’in ürünleri ve Toros Tektonik Kuşağı olarak bilinmektedir.
İşcehisar, Afyon, Dumlupınar arasındaki İç Toros Tektonik Kuşağı’nda ise Paleozoyik (Jura
öncesi) yaştaki “Afyon Metamorfitleri” bölgenin temelini oluşturur. Bunlar başlıca şist,
metakonglomera, metakumtaşı, mermer, kuvarsit ve metavolkanitlerden oluşurlar. Tektonikçe aktif
bir havzada, sığ deniz-kıyı çökelme ortamında çökelmiş ve daha sonra yeşil şist fasiyesinde
metamorfizmaya uğramışlardır.
Bu kuşaktaki Paleozoyik birimleri üzerine uyumsuz olarak Mesozoyik yaşlı kayaçlar gelmektedir.
Orta Üst Triyas’ta siyah dolomitik kireçtaşları, beyaz kristalize kireçtaşları, bunlarla yanal ve düşey
geçişli boz, kahverengi mor yeşil renklerde kumtaşı, çakıltaşı, silttaşı ve şeyllerden oluşan birimler
çökelmiştir. Bunlar düşük derecede metamorfizmaya uğramış ve kıvrımlı yapı kazanmıştır.
Triyas üzerine uyumsuz olarak Jura yaşlı kayaçlar gelmektedir. Bunlar Erken Jura döneminde
şelf ortamında oluşmuş kumtaşı arakatkılı gri, mavi renkli kireçtaşlarından oluşur.
Sandıklı ilçesi’nin kuzeyindeki bölgede ise temelde Afyon Metamorfitleri’nin güneybatı uzanımı olan
şistler yer almaktadır. Bu temel üzerine Jura-Kretase aralığında oluşan kayaçlar gelir. Bunlar konglomera, sığ
denizel ortamda çökelmiş kumtaşı, silttaşı, şeyl ve kumlu killi kireçtaşı ardalanmasından oluşan Liyas yaşlı
kayaçlar, Erken Kretase yaşlı dolomitler ve Geç Kretase yaşlı kireçtaşlarıdır. Afyon Metamorfitleri ve
üzerindeki Mesozoyik kayaları İç Toros Okyanusu veya Neotetis’in Kuzey Kolu adı verilen ayrı bir okyanusal
ortamın ürünleridir.
Bütün bu temel kayalar Neojen’de oluşmuş tortul, volkanotortul ve volkanik kayaçlar
tarafından örtülmüştür. Literatürde bu Neojen birimleri “örtü kayaları” olarak tanımlanmaktadır.
Örtü birimleri ilk olarak Orta-Geç Miyosen’deki akarsu ve göl alanlarında oluşmuştur. Bu
istifin alt düzeylerinde sarı, turuncu renkli, kalın konglomera-kumtaşı ardışıklığı yer alır. Birimde
akarsu etkinliğini belirten çapraz tabakalanma, akıntı ripılları gibi tortul yapılar bulunur.
Konglomeranın çakılları tamamen Paleozoyik ve Mesozoyik temele ait şist, kuvarsit ve
kireçtaşı/mermerlerden üremiştir. Örtü birimlerinin daha üst düzeylerinde sarı, gri renkli ince orta
tabakalı silttaşı, çamurtaşı ve marndan oluşan istifler yer alır. Bütün bu birimler alüvyon yelpazesi,
akarsu, delta ve göl ortamlarında çökelmiştir.
16
Örtü kayalarının genç bölümü Pliyosen yaşlı volkanikler ile gölsel ortama ait epiklastik ve
piroklastik çökellerden oluşur. Göreceli olarak alt bölüm beyaz, gri renkli yumuşak volkanosedimanter
kayaç arakatkılı marnlardan meydana gelir. Marnlar volkanik gereç ile beslenen gölsel ortamda
çökelmiştir. Birim stratigrafik olarak üste doğru beyaz krem renkli, orta-kalın tabakalı, yer yer kil
bantlı, ince kristalli gölsel mikritik kireçtaşları, tüf, aglomera ve silis çökelleri ile devam eder.
Kireçtaşlarının yaşı içerdiği ostrakod ve gastropod fosillerine göre Geç Pliyosen’dir.
Bölgede Orta-Geç Miyosen’de başlayan ve Pliyosen boyunca da devam eden volkanik faaliyetlere
ayrı bir başlık açmak gerekir. Genişleme tektoniğinin egemen olduğu Batı Anadolu ile blok
deformasyonlarının egemen olduğu Orta Anadolu arasında geçiş niteliği taşıyan bir coğrafyada bulunan
Afyon volkanitleri kısmen piroklastikler, kısmen de lav akmaları ve volkanik sokulumlardan oluşur. Milli Park
sahasında ve yol yarmalarında bunların iç düzenleri açıkça gözlenebilir. Yaşı radyometrik tarihlendirmelerle
14-8,5 milyon yıl (Orta-Geç Miyosen) olarak tespit edilmiştir. Volkanik kayaçların oluşturduğu dizilime göre
Afyon volkanitlerinin iki büyük evrede oluştuğu söylenebilir. İlk evrede temel ve yaşlı Neojen çökelleri
üzerine trakibazalt ve trakiandezit lav akmaları ve laharlar yerleşmiş olup bunları trakitik sokulumlar ile
buna bağlı blok ve kül akıntıları oluşmuştur. Kül akıntılarının oluşturduğu tüflerin bir bölümü pomza
bakımından zengindir ve ignimbiritik özelliktedir. Bu ilk evrenin önemli ürünleri olan laharlar sıcak yerleşimli
volkanik çığlar olup iri kaya parçaları ve bolca kül matriks/hamur ihtiva eder.
Afyon-İzmir yolundaki piroklastiklerden görünüm
17
Afyon volkanizmasının birinci evre ürünleri Afyon’un batısında ve Milli Park’ın Kocatepe
kesiminde belirgindir. Engebeli bir arazi teşkil eder ve üzerinde nispeten iyi bir bitki örtüsü
gelişmiştir. İkinci evre ürünleri büyük ölçüde piroklastikler, az oranda lav akmaları ve volkanik
sokulumlar içerir. Alçak topografya oluştururlar. Afyon doğusu ile Milli Park’ın Kocatepe kesiminin
kuzeyinde iyi gözlenir, göreceli açık renklidir, bolca lahar bloklu kül akmaları, diyatomit oluşumları
bulundururlar. Bazı kaynaklarda ilk evre volkanik faaliyet sonucu yörede kaldera oluştuğu, ikinci evre
volkanizmasının buna bağlı geliştiği şeklinde yorumlar varsa da tipik bir kalderanın izleri
gözlenememiştir.
Gezler Köyü trakit sokulumu
Afyon-İzmir yolu, trakitlerdeki aşınma yapıları
Afyon bölgesi jeotermal enerji bakımından önemli bir yöredir. İl sınırları içinde dört adet
jeotermal alan bulunmaktadır. Bunlar Ömer-Gecek-Kızık-Uyuz alanı, Gazlıgöl alanı, Heybeli-Çay alanı
ve Sandıklı alanıdır. Buralardaki kaynak ve kuyulardan elde edilen sıcak sular ısıtmacılıkta ve termal
turizm tesislerinde kullanılmaktadır.
18
Jeolojik evrim
B
ir bölgenin jeolojik evrimi o yöredeki yerkabuğunun şu andaki durumuna gelinceye kadar
geçirdiği inorganik olayların bütününü ifade eder. Verileri kayaçlarda ve onların oluşturduğu
stratigrafide saklıdır (Şekil 3).
Bir önceki bölümde belirtildiği gibi Afyon yöresinde Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı kayaçlardan
oluşan, biri az diğeri çok metamorfizmaya uğramış iki kayaç topluluğu mevcuttur. Bunların her biri
bugünkü yerlerinden çok farklı, yaklaşık D-B uzanımlı, iki ayrı denizel-okyanusal alanın ürünü olup bu
havzaların, jeolojik evrimleri (açılmaları, kapanmaları) da birbirinden farklıdır. Toros Tektonik Kuşağı
ürünleri olarak anlatılan ve daha az metamorfizmaya uğramış Paleozoyik-Mesozoyik kayaçları (Sultan
Dağları’nda yüzeyleyenler) Paleotetis Okyanusu’nun, Afyon Metamorfitleri ve üzerindeki Mesozoyik
kayaçları ise “İç Toros Okyanusu”nun veya “Neotetis’in Kuzey Kolu” olarak adlandırılan denizel
ortamın ürünleridir. Okyanusların kapanmaları ayrı ayrı ve Mesozoyik sonunda gerçekleşmiş, bu
kapanma sonucunda ortaya çıkan ve kısmen metamorfizmaya uğramış olan kayaçlar, Paleosen sonunda
Alpin tektonizması ile birbirine yakın bugünkü konumunu kazanmışlardır. Günümüz Türkiye’sinin
iskeletini oluşturan tektonik olaylar (yerkabuğu hareketleri) çoğunlukla K-G yönlü sıkışmalar ve
güneye doğru ilerleyen büyük bindirmeler (naplar) şeklinde olup Orta Miyosen’de sona ermiştir.
Özetle Afyon yöresindeki iki tektonik birlik farklı okyanusların ürünüdür ve göreli olarak yakın
zamanda bir araya gelmişlerdir .
Neojen’de (Miyosen-Pliyosen) Afyon bölgesi, dağ eteklerinde alüvyon yelpazelerinin
oluşturduğu, akarsular ve göllerin bulunduğu, geniş anlamıyla karasal bir ortam haline dönüşmüştür.
Bu sırada gölsel çökeller (marnlar ve kireçtaşları) ve kırıntılı kayaçlar oluşmuş, çökelime volkanik
püskürtüler de katılmıştır. Volkanik faaliyet Geç Miyosen-Pliyosen’de yoğunlaşmış ve önceki tortul
depolanma alanlarını tümüyle kaplamıştır. Volkanizmanın hemen ardından Pliyosen’den başlayarak
yerkabuğu kırılmış ve bugünkü Afyon-Sincanlı, Şuhut tektonik çöküntüleri oluşmuştur. Çöküntüler
zaman zaman göl ve bataklık halini almış ve zaman zaman akarsular tarafından işgal edilmiştir.
19
JEOSİTLER VE GEZİ YERLERİ
B
u bölümde doğaseverlerin bizzat ziyaret edebilecekleri, yöre jeolojisinin tipik olaylarını
anlatan kayaçların en iyi gözlendikleri yerler tanıtılacaktır. Kayaçlar, onların dilinden
anlayanlar için ‘konuşan’ tabiat parçalarıdır. Her birinin hikayesi ve bu hikayenin yaşandığı
dönem çok değişik ve gizemlidir. Doğanın gizemini merak edenler jeositleri tanımak
durumundadır. Burada tanıtılacak jeositler, ziyaretçilerin durup inceleyebilecekleri düşüncesiyle
Durak K 1.1, K 1.2, …. ve D 1.1, D 1.2, …şeklinde adlandırılmış olup, Başkomutan Tarihi Milli Parkı
Kocatepe Kesimi (K) ve Dumlupınar Kesimi (D) olarak ayrı ayrı sunulmuştur. Durakların mevcut yol
düzenine göre sıralandığını hatırlatmak isteriz. Durakların jeositin en iyi gözlendiği yer olması
yanında, yaya ve araçla durup izlenebilecek, araç park edilebilmesi, yol ve yolcu güvenliğine uygun
yerler olmasına da dikkat edilmiştir. Jeositler ve durak sayıları şöyledir;
Başkomutan Tarihi Milli Parkı jeositleri
Kocatepe kesimi jeositleri
K–1 Afyon ilmerkezi-Kocatepe yolu jeositleri
Durak K1.1 Afyon trakit tepeleri
Durak K1.2 Boztepe piroklastikleri
Durak K1.3 Büyük Kalecik Köyü trakit tepeleri
Durak K1.4 Kocatepe Zafer Anıtı
K–2 Tınaztepe çevresi jeositleri
Durak K2.1 Kayadibi Köyü trakit tepeleri
Durak K2.2 Unluk Tepe gölsel çökelleri ve diyatomitler
Durak K2.3 Çıngırak Yaylası volkanitleri ve sileks oluşumları
Durak K2.4 Yıkılgankaya Tepe volkan bombaları, antik yerleşim alanı
Durak K2.5 Tınaztepe
Durak K2.6 Çiğil Tepe ve Anıtı
Dumlupınar kesimi jeositleri
Durak D1: Dumlupınar Şehitliği
Durak D2: Dumlupınar göleti, karasal çökelleri ve volkanitleri
Durak D3: Karakaya Tepe andeziti
Durak D4: Yüylük Köyü metamorfikleri
Durak D5: Yeşilyurt-Bakacak Tepe
Durak D6: Çalköy-Kale Tepe Mesozoyik istifi
20
Durak D7: Şehit Sancaktar Mehmetcik Anıtı ve Zafer Tepe Çalköy Zafer Anıtı
Durak D8: Hamurköy karasal çökelleri ve Triyas kumtaşı ve çamurtaşları
Durak D9: Selkisaray gölsel kireçtaşları
Durak D10: Büyük Aslıhanlar Üçtepeler Şehitliği
Önemle belirtmek isteriz ki, Başkomutan Tarihi Milli Parkı ve çevresindeki jeositler burada
belirtilenlerden ibaret değildir. Ayrıntılı çalışmalar yapıldıkça yenileri ortaya çıkacaktır.
Başkomutan Tarihi Milli Parkı jeositleri
Kocatepe kesimi jeositleri
M
illi parkın Kocatepe kesiminde Miyosen-Pliyosen döneminde (23–2 milyon yıl arası) oluşan
karasal ve gölsel çökeller ile volkanik birimler görülmektedir. Park alanının doğu
kısmında Afyon, Büyük Kalecik, Koca Tepe, Unluk Tepe, Gezler arasında kalan bölgede
volkanik kayaçlar (tüfler, aglomeralar ve trakit lavları) hâkimdir. Daha batıda, Tınaztepe
ve Çiğil Tepe arasında kalan bölgede ise çoğunlukla Orta-Üst Miyosen yaşlı karasal çökeller
görülmektedir. Tanıtılacak jeositler bu kayaçlar içindedir. Jeositlerin saha dağılımı ve bu bölgenin
jeolojik yapısı Şekil 4’de verilmiştir. İzleme kolaylığı bakımından jeositler, harita üzerinde K1, K2,
K3…. şeklinde numaralandırılmıştır.
K–1 Afyon il merkezi-Kocatepe yolu jeositleri
Durak K 1.1 Afyon trakit tepeleri
D
eğişik yönlerden Afyon il merkezine gelecek olan birisinin ilk dikkatini çekecek yapı, şehrin
etrafına yerleştiği koyu gri renkli kayalık tepelerdir. Üzerlerinde taşıdığı surlar sebebiyle
“Afyon Kalesi Tepe” adını alan bu yükselti yaklaşık 750 m çapında ve 175 m yükseklikte bir
trakit sokulumudur. Şehrin güneyindeki Sarıkız Tepe ve Altıgöz Tepe de yine aynı biçimde
oluşmuş yerşekilleridir.
21
Şekil 4. Başkomutan Tarihi Milli Parkı Kocatepe kesiminin jeolojisi ve jeositlerin yerleri.
Trakit, esas olarak sodyum ve potasyumca zengin feldispatlar ile daha az oranda amfibol,
piroksen ve biyotit minerallerinin bulunduğu magmatik yüzey kayacıdır (Bunun derinlik kayacı ise
siyenittir). Mineraller camsı bir bağlayıcı içinde dağılmış vaziyette bulunurlar (=porfirik doku). Bazı
kristaller 1–2 cm büyüklüğe ulaşabilir. Göreceli yüksek viskoziteli (ağdalı) ve hızla soğuyan lavlardan
oluşmuştur. Bir volkanik püskürme evresinde volkandan en son çıkan ürünlerdir. Yüksek viskozite
nedeniyle Afyon Kalesi Tepe ve diğer ikisinde olduğu gibi çevreye yayılmadan hemen çıkış merkezinin
üzerinde katılaşmışlardır. Tepelerdeki düşey yönlü çatlakların bir bölümü soğuma çatlağı, bir bölümü
de akma düzlemleridir.
22
Afyon Kalesi Tepe trakit sokulumu
Afyon Kalesi Tepe, Sarıkız Kale Tepe, Altıgöz Tepe
trakit sokulumları
Afyon Kalesi trakitlerinde anklav
Anklav içinde anklav
Durak K 1.2 Boztepe piroklastikleri
A
fyon-Kocatepe yolu üzerindeki Boztepe ve çevresinde volkanizmanın piroklastik ürünlerine
ilişkin çeşitli oluşumlar yaygın olarak yer almaktadır. Piroklastik kayaçlar patlamalı volkanlarda
oluşur. Yüksek bir basınç boşalımı ile havaya fırlatılan lavlar çok değişik boyutlarda parçalanır
ve yere taneli halde dökülür. Tane boyu ve tane çeşitlerine göre değişik piroklastik kayaçlar
23
oluşur. Tüfler, aglomeralar, volkanik konglomera ve kumtaşları, volkanik çamur akmaları (lahar), blok
ve kül akmaları, kanal oygu ve dolguları gibi piroklastik volkanizmaya ait yapıların en güzel örnekleri
ve bunları kesen trakitik sokulum, dayk ve lav akmalarını yol boyunca izlemek mümkündür.
Boztepe trakit lav akmaları
Lahar üzerinde kanal dolgusu
Kocatepe yolunda laharlar
24
Piroklastikler üzerine açılmış kanal
(Kanal uzanımı resme diktir)
Kanal dolgusunun iç yapısı
Durak K 1.3 Büyük Kalecik Köyü trakit tepeleri
B
üyük Kalecik köyü Milli Park alanı içindeki önemli jeosit duraklarından birisidir ve köyde Afyon
volkanizmasının tipik örnekleri olan trakit tepeleri bulunmaktadır. Köyün çevresinde
piroklastikler (tüf ve aglomeralar) yaygındır ve trakit tepeleri bunlar arasından yükselmiştir.
Tüflerin ilksel beyazımsı renkleri ile kahverengimsi sarımsı alterasyon renkleri zıtlık teşkil
eder. Bu zıtlık üzerinde kahverengimsi gri renkli trakit yükseltileri ve bunların üzerindeki yeşil
renkli liken örtüsü dikkat çeker.
Daha önce belirtildiği gibi trakit tepeleri aynı zamanda volkanik çıkış merkezleridir.
Üzerlerindeki akma yapıları ve soğuma çatlakları ile alterasyon ve aşınma yapıları dikkat çeken
görüntüler teşkil eder. Bu trakit sokulumları Afyon volkanizmasının ikinci evresinin ürünleridir.
Tüfler üzerinde açılmış bir dere üzerinde eski bir köprü de bulunmaktadır.
25
Büyük Kalecik Köyü trakit sokulumları
Trakitlerdeki yerleşme çatlakları
Büyük Kalecik Tepe tüfleri
Osmanlı dönemine ait köprü
26
Durak K 1.4 Kocatepe Zafer Anıtı
T
ürkiye’de çok az yer “Koca Tepe” kadar çok iyi bilinir ve tanınır.
Nedeni Atatürk’ün Büyük Taarruz’u yönettiği yer olmasıdır.
Zirvede Koca Tepe Zafer Anıtı ve dev bir Türk bayrağı
bulunmaktadır.
Koca Tepe 1872 m rakımı ile yörenin en yüksek tepesi olup daha
önce tanıtılanlara benzer trakit lavlardan oluşur. Trakit lavlarının bir
bölümü yanal olarak yayılmış, bir bölümü ise hızlı soğuma sebebiyle düşey
konumlu tepe teşkil etmiştir. Yanal ve düşey yayılımlı lavların birlikte
oluşu Koca Tepe’yi diğerlerine göre daha büyük ve daha yüksek bir
konuma getirmiştir.
Kocatepe Zafer Anıtı
Kocatepe siperleri
Kocatepe kitabesi
27
K2-Tınaztepe çevresi jeositleri
Durak K 2.1 Kayadibi Köyü trakit tepeleri
K
ayadibi Köyü doğusunda yer alan Kayaüstü Tepe, Payamlı Tepe, Sivrikaya Tepe, Orta Tepe ve
daha kuzeyde Gezler Köyü kuzey ve doğusundaki trakitlerin oluşturduğu tepeler, yüksek ve
sivri yerşekilleri ile dikkat çekicidir. Bu lokalitenin özelliği tepelerin sıklığıdır. Her tepenin
küçük bir volkanik sokulum olduğu hatırlanırsa, tepelerin sıklığı anlam kazanır. Bu tepeleri
oluşturan trakit lavlarının hepsinin aynı anda mı yoksa birbiri ardı sıra mı aktif olduğu ve sıralı ise
hangisinin daha önce yerleştiği konusunda henüz bilgi edinilememiştir.
Kayadibi Köyü trakit sokulumu ve pişme zonu
Volkanik baca tıkacı (neck)
28
Şekil 5. Kayadibi Köyü çevresinin jeoloji haritası.
29
Kayaüstü Tepe trakit sokulumundaki
yerleşme çatlakları
Payamlı Tepe ve Kayaüstü Tepe trakit sokulumları
Düşmüş kaya mezarı
Kayadibi köyündeki trakitler
30
Frigya su kanalı
Zamanla daha alt seviyelerde açılan su kanalları
Bu bölgede trakit lavları belli bir dizilim boyunca Miyosen karasal tortullarını keserek açığa
çıkmıştır (Şekil 5). Sokulum etrafındaki dairesel düzendeki ezilme, breşleşme yapıları, özellikle
Sivrikaya Tepe yöresindeki trakitlerin kontak zonlarında beyazımsı tüfsü görünümü ile
izlenmektedir. Trakitlerdeki soğuma ve akma yapıları ile baca tıkacı yapısı (neck) ilginç görünümler
oluşturmaktadır. Trakitlerin içerisindeki iri (5 cm ye kadar) pembe renkli sanidin kristalleri (bir tür
feldispat) tipik olarak görülebilmektedir. Ayrıca trakitler içerisinde eski volkanitlere ait çeşitli
irilikteki parçalar (anklav) yaygındır. Anklav, volkanik sokulumun, daha önce oluşan ve katılaşan eski
volkanik kayacı ve/veya yerkabuğunun parçaladığı katı parçalardan bazılarının sokulum lavlarına
karıştığını ifade eder.
Kayadibi Köyü trakitlerinin
sanidin kristalli olağan dokusu
Kayadibi trakitlerindeki
bazaltik anklav
31
Kayadibi trakitlerindeki günlenme
ile boşalan anklav izi
Durak K 2.2 Unluk Tepe gölsel çökelleri ve diyatomitler
U
nluk Tepe ve çevresinde Miyosen yaşlı karasal ve gölsel çökeller yaygındır. Alt kesimde
Paleozoyik ve Mesozoyik kayaçlarının çakıllarından (şist, kuvarsit, mermer parçaları) oluşan
konglomeralar yer alır. Bu konglomera seviyelerinde Kedilik Dere mevkiinde olduğu gibi
mahalli olarak ‘Kalpak kaya’ olarak tanımlanan ilginç aşınma yapıları görülmektedir.
Konglomeraların kendisi göreceli sert ve aşınmaya dayanıklı ve fakat alt kısımları daha ince taneli,
gevşek dokulu ve açık renklidir. Bu kısımlar aşınma sonucu iyice çıplaklaşmış ve konglomera seviyeleri
üstte kalpak gibi kalmıştır. Benzetmenin kökeninde yöredeki tarihi atmosfer ve Kuvva-i Milliye
kıyafetlerinin etkili olduğu açıktır.
Kalpak kaya karasal konglomeralar.ı
Kedilik Dere mevkii kalpak kayalar.
Stratigrafik olarak daha üst seviyelere doğru konglomeralardan kumtaşı, silttaşı ve marnlara geçiş
görülür. Marnlar gölsel ortamı temsil eder. Üst kesimlerde volkanik ürünlerin depolanmaya eşlik ettikleri
görülmektedir. Kül ve tüfler, gölsel ortamda çökelerek volkanotortul bir istif oluşturur. Bu karasal
çökellerin tipik kesiti Kireçlidere boyunca izlenmektedir.
32
Kireçlidere’de Miyosen karasal
çökeller: konglomera, Paleozoyik ve
Mesozoyik’e ait şistler (solda),
mermer ve kuvarsit çakılları (üstte).
Volkanik malzemenin göl ortamında çökelmesi sonucunda göl suyunun bileşimindeki silis oranı
(SiO2) artar. Bu durum silis kabuklu bir canlı olan Diyatome’lerin ortamda çoğalmasına neden
olmuştur. Diyatome tek hücreli ve silis kabuklu bir plankton olup aşırı çoğalabilir ve topluca
öldüklerinde organik bir çamur teşkil edebilirler. Bu organik çamur kayaç haline dönerse ‘diyatomit’
adını alır. Böylece ekonomik değere sahip olan ‘Unluk Tepe Diyatomit Yatağı’ meydana gelmiştir.
Zaman zaman işletilen bu diyatomit yatağı beyaz renkli, yer yer ince laminalı ve tabakalı, bazen
tüfümsü görünümlüdür. Üst kesimleri ince kömür seviyeleri içermektedir. Unluk Tepe’de diyatomit
birimlerinin altında döküntü tüflerine rastlanmıştır. Bunlar ignimbiritlerin üzerinde yer alır ve ince
taneli külden oluşmuştur. Daha altlarda akarsu ortamı belirteci olan çapraz tabakalanma, düzlemsel
ve ripıl laminasyonu görülür. Alttaki fotoğraflar ender rastlanan bu oluşuklara aittir.
33
Unluk Tepe diyatomit yatağı.
Laminalı, tüf katkılı çamurtaşları.
Unluktepe volkanosedimanter istifi.
Unluk Tepe gölsel çökellerinin en üst seviyelerinde tüf ve aglomeralar, Karakuz Tepe
çevresinde ise trakiandezit lavları ve aglomeraları yer almaktadır.
34
Karakuz Tepe tüf-aglomeralarda açılmış inler,
aşınma nedeniyle askıda kalmışlardır.
Trakitlerde oluşan aşınma yapıları.
Durak K 2.3 Çıngırak Yaylası volkanitleri ve sileks oluşumları
Ç
ıngırak Yaylası (eski adı Çakmaklı Yaylası) ve çevresinde volkanik ve volkanosedimanter
birimler yaygındır. Bu birim içerisinde köyün hemen güneyinde başlayan ve kuzeye doğru
uzanan yaklaşık 600 m’lik bir zon boyunca birkaç seviyede sileks oluşumları görülmektedir.
Sileks oluşumlarının kalınlığı 0,5-2 m arasında değişmektedir. Sarı kahverengi, yeşil, mavi ve
siyah görünümü ve oniks dokusu ile dikkat çekicidir. Bir silis minerali olan sileks (diğer adı
çakmaktaşı), kalsedon ve kuvarsın karışımı olup çeşitli renklerde bulunur. Üzerine çekiçle vurulunca
keskin kenarlı şekilde kırılır. Bu nedenle ilk insanlar tarafından kesici alet olarak kullanılmıştır. Yakın
zamana kadar sileks parçaları geniş tahtaların altına çakılarak arpa buğday saplarını ezmede
yararlanılmıştır (=düven). Bu taşlar çok sert (Mohs sertlik skalasında 7) oldukları için metale
çarpınca kıvılcım çıkarırlar ve çakmaktaşı adı bu özelliğinden ileri gelir. Her yerde böyle kalın sileks
seviyesi bulunmadığı için Çıngırak Yaylası silekslerinin ilk çağlardan beri işletildiğini düşünmek yanlış
olmaz. Yaylanın 1,5 km kuzey batısında tüfler içerisinde açılmış 1500 yıl öncesine (Geç Roma-Erken
Bizans dönemine) ait eski yerleşim yerleri mevcuttur.
35
Çıngırak Yaylası tüfler üzerindeki sileks seviyesi.
Silekslerin yakından görünüşü.
Çıngırak Yaylası tüflerinde açılmış yerleşim yapıları.
36
Durak K 2. 4 Yıkılgankaya Tepe volkan bombaları, antik yerleşim alanı
Y
ıkılgankaya Tepe ve çevresi, tüfler içerisine açılmış olan, Frigler dönemine ait kaya mezarları
ve yerleşim yerleri nedeniyle dikkat çekicidir. Bu bölge halk arasında ‘İnönü Mevkii’ olarak
bilinmektedir.
Yıkılgankaya Tepe
(İnönü mevkii) tarihi
yerleşim bölgesinde
tüflerin uzaktan
görünüşü.
Yıkılgan kaya Tepe
(İnönü mevkii )
tüflerde açılmış
tarihi yerleşim
yerleri.
37
Şekil 6. Yıkılgankaya Tepe çevresinin jeoloji haritası.
38
Yıkılgankaya (İnönü mevkii) yöresinde, tabanda Miyosen yaşlı karasal çökeller daha çok killi
marnlı birimler bulunur (Şekil 6). Bunların üzerine andezitik lavlar ve tüfler gelmektedir. Lavlar
yaygın gaz boşluklu, yer yer volkan bombası, küresel aşınma yapıları, yer yer yamaç döküntüsü ve
volkanik breş görünümündedir.
Yıkılgankaya Tepe batı yamacı; altta Miyosen karasal çökeller, üzerinde andezit lavları ve en üstte tüfler.
Volkan bombası, patlama sırasında fırlatılan bu parçalarının dönme etkisiyle yuvarlağımsı şekil
almış piroklastik tane şeklindedir. Orijinal halleri genellikle zeytin çekirdeği şeklindedir ve iki uçları
uzamıştır. Yere düşünce bu uçlar koptuğu gibi yuvarlak şekilleri de bozulur. İçyapıları sarılımlı
haldedir. Bu nedenle kabuk soyulması şeklinde aşınırlar. Volkan bombası bazen birkaç cm’den metre
boyutuna kadar büyüklükte olabilir. Burada gözlenenler 15–35 cm arasındadır.
39
Yıkılgankaya Tepe doğu yamacında andezit lavları üzerindeki tüflerde görülen fay.
Yıkılgankaya Tepe doğusundaki heyelan bölgesi.
40
Yıkılgankaya Tepe batısı andezit lavları ve volkan bombaları.
Volkan bombaları.
41
Volkanik yamaç döküntüleri.
Andezitlerde alterasyon yapısı.
İri gaz boşluklu andezit lavı.
Lavların üzerine piroklastik ürünler gelmektedir. Yaklaşık 50 m dolayında kalınlığı olan piroklastikler
çoğunlukla aglomera ve ignimbiritik tüflerden oluşur. Yer yer tabakalanma ve kıvrımlanma izlenir. İçerisinde
boyutları çok değişik farklı volkanik parçalar, beyaz ve siyah pomzalar (skoria=bazaltik pomza) ve temele ait
şist, kuvarsit ve mermer parçalarını ihtiva eder. Eski yerleşim yapıları (inler) bu piroklastiklerin yumuşak
kısımlarında açılmıştır. Tabanda yer alan kalın killi ve marnlı karasal çökeller nedeniyle Yıkılgankaya Tepe’nin
doğu ve batı yamaçları aktif bir heyelan bölgesidir. Heyelanlar kaya yuvarlanması ve kütle kayması şeklinde
oluşmuştur. Heyelana ait kopma ve yığılma yapıları izlenebilir. Jeolojik haritada heyelan yerleri açıkça
görülmektedir (Şekil 6).
42
Tüflerde Paleozoyik kayaçlara
ait mermer ve kuvarsit çakılları.
Miyosen karasal çökeller
üzerine gelen tüfler.
Tüflerdeki aşınma yapıları.
43
Tüflerde bazaltik pomza (skoria).
Durak K 2. 5 Tınaztepe
T
ınaz Tepe bölgedeki en yüksek tepenin adı olmakla beraber, etrafında ona sırtlarla bağlı olan
irili ufaklı başka tepeler de bulunur. Bu bölgenin Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir yeri vardır,
çünkü Tınaz Tepe ve çevresi bu savaşta Yunan mevziileridir. Çok sert trakit ve bazaltlardan
oluşan bu tepelere Yunanlar, işgal altındaki Türk halkını esir olarak kullanıp yüzlerce metre
uzunluğunda siperler ve karargâh yerleri kazdırmışlardır. Çok dik olan tepenin eteklerinden taarruz
eden Türk Ordusu, oldukça zor koşullarda ve büyük kayıplar vererek, bu mevziileri ele
geçirebilmiştir. Tepeler üst üste gelen trakit ve bazalt lavları ile onların arasındaki piroklastiklerden
oluşmuştur. Yer yer piroklastikler arasında gölsel tabakalar izlenir.
Tınaztepe siperleri.
Tınaztepe laminalı tüf-tüfitleri.
Durak K 2. 6 Çiğil Tepe ve anıtı
B
u durak, Milli Park alanının Koca Tepe kesiminde en batıda kalan jeosite aittir (Şekil 4). Hem
tarihi hatırası ve hem de piroklastikleri bulundurması bakımından önemlidir. Çiğil Tepe de
Yunan mevzii olup Tınaz Tepe’nin alınmasını takiben yoğun saldırılar ve büyük kayıplar
sonucunda kazanılmış ve buradaki başarıdan sonra Yunan orduları batıya, Dumlupınar yöresine
doğru sürülmüştür. Türk birliğinin komutanı olan Albay Reşat Çiğiltepe Atatürk’e söz verdiği sürede
buradaki Yunan mevzilerini ele geçiremediği için intihar etmiş, ölümünden 15 dakika sonra Türk
askerleri tepeyi ele geçirmiştir. Bu olay hüzünlü bir anı olarak hafızalarda yaşamakta olup zirvedeki
bir anıtla ölümsüzleştirilmiştir.
44
Çiğil Tepe’yi oluşturan litoloji, zirveye giden yol yarmalarında iyi gözlenir. Başlıca kayaçlar
Miyosen karasal yelpaze çökelleri, aglomera ve tüflerdir.
Çiğil Tepe Anıtı.
Albay Reşat Çiğiltepe büstü.
Çiğil Tepe Miyosen karasal çökelleri.
Miyosen çökellerinde antiklinal yapısı.
45
D-Dumlupınar kesimi jeositleri
M
illi Park’ın Dumlupınar kesimi, Koctepe kesimine göre yaklaşık 45 km KB’da, Afyon-İzmir
yolu üzerindedir (Şekil 1,2). Kabaca 175 km2 kadar ormanlık alanı içine alır.
Parkın yaklaşık orta yerlerinde, Selkisaray-Büyük ve Küçük Aslıhanlar-Yeşilyurt-Kale Tepe
yerleşim yerlerinin çevrelediği tektonik çöküntü alanı bulunur. Çöküntü çevresinde ise yaşlı birimler
yükseltiler oluşturarak yüzeyler (Şekil 7). İkinci ve daha küçük çöküntü Dumlupınar’ı içine alır.
Ayrılan jeositlerin bir bölümü çöküntüleri dolduran Neojen kayaları, bir bölümü de çöküntüyü
çevreleyen yaşlı kayalardır (Şekil 7). Yaşlı kayalar Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı metamorfikler ile
bunları örten kumtaşı ve kireçtaşlarıdır. Neojen kayaları ise Koca Tepe kesimindeki gibi altta
Miyosen yaşlı karasal kırıntılıları ve gölsel kireçtaşlarını, daha üstte volkanik ve volkanotortul
birimleri içerir.
Jeositler ve onların oluşturduğu arazi, Kocatepe kesimine göre az engebelidir. Dumlupınar’dan
başlayarak saat yönünde, kabaca dairesel dizilmiş dokuz adet durak ayrılmıştır. Yörenin tarihi ve
kültürel önemi, bilimsel değerini arttırmaktadır. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin bu tektonik
çöküntü alanında gerçekleştiğini düşünmek, jeositleri inceleme işini daha heyecanlı hale
getirmektedir.
Dumlupınar Şehitliği
46
Şekil 7. Başkomutan Tarihi Milli Parkı Dumlupınar kesiminin jeoloji haritası ve jeosit
47
Durak D 1. Dumlupınar Şehitliği
D
umlupınar Şehitliği Milli Park’ın kalbidir. Şehitliğin düzeni etkileyicidir. Bilhassa şehitlerin
yaşları ve doğum yerlerinin çeşitliliği, sahip olduğumuz vatanın nelere mal olduğunu ve kimler
tarafından kurulduğunu belgelemektedir.
Dumlupınar Şehitliği.
Şehitliğin olduğu bölgede Orta- Geç Miyosen ve Pliyosen yaşlı karasal çökeller hakimdir.
Kumtaşları, çamurtaşları, marnlar, gölsel kireçtaşları ve bunlara yer yer eşlik eden volkanotortul
seviyeler bu tür karasal oluşumların bölgedeki olağan litolojisidir. Dumlupınar ilçesi çevresinde ve özellikle
Küçük Aslıhanlar yolu yarmalarında bu kayaçların tipik örneklerini izlemek mümkündür (Şekil 7).
48
Durak D 2. Dumlupınar göleti, karasal çökelleri ve volkanitleri
B
u durak Dumlupınar beldesinden kuzeybatıya doğru yaklaşık 6 km uzaklıktadır ve Yüylük-Oysu
güzergahındaki yol yarmalarında kayaların taze örnekleri açığa çıkmıştır. Durak gölet dolayındadır
(Şekil 7). Buradaki stratigrafik istifin başlangıcında karasal kumtaşı ve konglomeralar bulunur.
Renkleri sarımsı-kahverengimsidir. Yer yer ince gölsel kireçtaşı seviyelerine rastlanır. Bu
kırıntılıların üzerine aglomera ve tüfler gelmektedir. Volkaniklerin yaşları dolayısıyla 1. evre veya 2. evre
volkanizmasının ürünü oldukları belli değildir. Renkleri itibariyle 1. evre volkanizmasına ait olmaları
mümkündür.
Bu durakta güzel örnekleri bulunan aglomeralar gizemli volkanik kayaç türüdür. Kaba bloklar
ile bunları birbirine bağlayan tüflerden oluşmaktadır. Kayaçtaki her iki bileşen (kül ve bloklar) tane
boyları bakımından birbirlerine zıt oluşumlardır. Dolayısıyla nasıl olup ta birlikte bulundukları
ilginçtir. Güncel volkanların gözlenmesinden;
a) Volkandan püsküren ve hemen baca kenarına yığılan piroklastik malzemenin “bloklu kül
akması” şeklinde ikincil yerleşimi ile,
b) Asitik (yüksek silis içerikli) ve bu nedenle yüksek viskoziteli (akıcılığı az) volkanizmalarda oluşan
domların parçalanması ile oluşabildiği anlaşılmaktadır. Domların dış kısımları hızlı soğuma ile katılaşır ve
fakat iç kısımlarında piroklastik malzeme sokulumu devam etmektedir. Bu içten ilerleme domun dış
kabuğunu parçalar ve dom çöker. Bu sırada bir yandan kül ve bir yandan parçalanan kabuğun oluşturduğu
bloklar birbirine karışır ve yamaç aşağı akarak aglomeraları oluşturmaktadır. Bu durakta oluşumun örnekleri
izlenmektedir.
49
Dumlupınar göleti.
Gölet civarında gölsel kireçtaşları.
Gölet çevresindeki karasal kumtaşlarında
çapraz tabakalanma.
Dumlupınar Yüylük Köyü yolunda volkanitler.
Durak D 3. Karakaya Tepe andezitleri
A
ndezit, Anadolu Neojen volkanizmasının en sık rastlanan kayacı olmasına karşılık Başkomutan
Tarihi Milli Parkı’nda az rastlanır. Rastlananlar çoğunluklar trakittir. Andezit adını Güney
Amerika’daki And (Andes) Dağlarından alır. Bileşiminde, camsı malzeme içinde dağılmış
50
(porfirik dokulu) bolca andezin adı verilen feldispat türü bulundurur. Koyu renkli mineraller (mika,
amfibol, piroksen) çok seyrek olarak gözlenebilir. Derinlik kayacı diyorittir. Andeziti oluşturan lavlar
ağdalı (yüksek viskoziteli) olduğundan, yüksek dağ ve tepeler teşkil edebilir. Patlamalı volkanların
çoğu da andezit veya trakiandezit oluştururlar. Karakaya Tepe asitik volkanizmanın (=silisçe zengin)
iyi bir örneğidir. Bütün Neojen istifini keserek yüzeye çıkmasından, Neojen volkanizmasının en genç
ürünü (ikinci volkanik evre) olduğu anlaşılmaktadır
.
Karakaya Tepe andezit sokulumu.
Karakaya Tepe andezitleri.
Durak D 4. Yüylük Köyü metamorfikleri
K
öyün hemen güneyinde yaklaşık doğu-batı uzanımlı bir fay sonucunda Paleozoyik metamorfik
temel açığa çıkmıştır. Metamorfik birimler bu bölgede koyu kurşuni renkli mermer ve
şistlerden oluşmaktadır.
Bu durakta birbirine bağlı jeolojik özellikler dikkat çeker. Bunlardan birisi metamorfik
temelin yükselerek açığa çıkmasına yol açan faylanmadır. Fayın düşen (tavan blok) kesimi Neojen
çöküntüsünü oluştururken, fay düzleminin altında kalan (taban blok) kesimi bu yükseltileri
şekillendirmiştir.
Yükseltiler (=temel kayalar) aşınarak çöküntüyü dolduran karasal kırıntılıları üretmiştir.
Temel kayaların çoğu aşınmaya dayanıksız şistler ve koyu gri renkli mermerlerdir. Mermerlerin çok
çatlaklı oluşu ekonomik değerini ortadan kaldırmaktadır.
51
Yüylük Köyü kuzeyinden geçen fay ile açığa çıkan
metamorfikler.
Yüylük Köyü metamorfik kireçtaşları,
fay önü yamaç döküntüsü.
Durak D 5. Yeşilyurt-Bakacak Tepe
P
aleozoyik metamorfikleri köyün yaklaşık 2 km doğusunda, derenin iki yamacında, şistler,
kuvarsitler görülmektedir. Bu jeositler, Durak 4’tekinden yaklaşık 15 km daha kuzeydoğuda ve
fakat onlarla aynı özellikteki Paleozoyik temel kayalarıdır (Şekil 7). İlginç tarafı ise tektonik
çöküntünün (grabenin) doğu kenarında yine faylarla yükselmiş olmasıdır. Grabenin tektonik
çöküntünün Paleozoyik temel üzerinde açıldığını ortaya koymaktadır (Şekil 7).
Bakacak Tepe’nin yaklaşık 2 km doğusundaki derin deşilmiş vadi, kayaçların izlenmesini
sağlamıştır. Litoloji bolca şistler ve bunlarla ardalı kuvarsitlerdir. Kuvarsit, kumtaşının
metamorfizmaya uğrayarak dokusu değişmiş ve kuvarsca zenginleşmiş metamorfik kayaçtır. Bakacak
Tepe’nin hemen güneyindeki düzlükte bu kuvarsitlerin kalıntıları (=kalıktepe) küçük tepeler halinde
bulunmaktadır.
52
Bakacak Tepe Paleozoyik metamorfitleri.
Metakonglomeralar.
Metakumtaşı, metakonglomera ve kuvars
tabakaları ardışıklığı.
Kuvarsit tepeciği (=kalıktepe): Aşınmadan
korunmuş istif kalıntısı.
53
Durak D 6. Çalköy-Kale Tepe mesozoyik istifi
B
u jeosit tipik olarak Mesozoyik istifini temsil eder. Park alanı ve çevresinde metamorfik temel
göreceli iyi yüzeylenirken, bu temelin Mesozoyik kesimi seyrek bulunur. Kale Tepe istifi, İç
Toros okyanusu (=Neotetisin kuzey kolu) Mesozoyik kayalarıdır. Başlıca Jura kireçtaşları,
marnlar ve en üstte kumtaşlarından kuruludur. Jeositin önemi temsil ettiği jeolojik geçmiştir.
Bu jeositin çevresi göreceli alçak topografyalıdır. Buralardaki yükseltiler Dumlupınar Meydan
Muharebesinde doğal siperler olmuş ve şiddetli çarpışmalar yaşanmıştır.
Kaletepe Jura kireçtaşları(sağ yamaç) ve
üzerine gelen çamurtaşı ve kumtaşları.
Kaletepe Jura çamurtaşı ve kumtaşları.
Durak D 7. Şehit Sancaktar Mehmetçik ve Zafer Tepe Çalköy zafer anıtları
B
ir önceki jeosit anlatılırken değinildiği gibi, Dumlupınar çöküntüsünü doğu ve kuzeydoğu
tarafları (Eskişehir yönü) Dumlupınar Meydan Muharebesinde çarpışmaların en yoğun geçtiği
bölge olmuştur. Buralardaki yaklaşık 150–200 m yükseklikteki tepelerin her birinin ayrı ve
büyük hikâyesi vardır. Ekserisi andezit lavlarından oluşan tepelerin üzerlerinde şehitliğimizin
54
anısına görkemli anıtlar dikilmiştir. Anıtlar bölgesinde yer alan Çalköy göleti çevresinde, tepeleri
oluşturan andezitler tipik olarak izlenmektedir.
Zafertepe Çalköy Zafer Anıtı andezitleri.
55
Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı.
Zafertepe Çalköy Zafer Anıtı.
Çalköy göleti.
Çalköy göleti savağında andezitler.
56
Durak D 8. Hamurköy karasal çökelleri ve Triyas kumtaşı ve çamurtaşları
H
amurköy, Milli Park’ın kuzeydoğusundaki sınırında yer alan eski bir yerleşim yeridir (Şekil 7).
Muhtemelen çöküntüyü oluşturan kuzeydeki fayın üzerinde ve/veya buradaki temel üzerine
oturmuştur. Temel kayalarının özelliği Triyas yaşta olmalarıdır. Kayalar düşük dereceli
metamorfizmaya uğramış kumtaşları ve marnlardır. Yaşları içinde fosil bulunduran
kireçtaşları dolayısıyla göreceli olarak verilmektedir. Yaş veren bu kireçtaşları Durak 6’da Kale
Tepe’de yüzeylenmektedir. Bu nedenle Durak 6 ve Durak 8 jeolojik birliktelik teşkil ederler.
Hamurköy’ün güneyinde yaygın şekilde izlendiği gibi temel kayaları, Neojen’e ait karasal
tortullarla (konglomera, kumtaşı, çamurtaşı) uyumsuz (bkz.Terimler)olarak örtülmektedir.
Triyas metasilttaşları.
İnce tabakalı Triyas metakumtaşları.
57
Durak D 9. Selkisaray gölsel kireçtaşları
K
öyün batısında 2–3 m kalınlığında Pliyosen yaşlı gölsel kireçtaşları bulunmaktadır. Köy
çevresinde bu kireçtaşlarının yanı sıra konglomera, kumtaşı, marn gibi karasal çökeller geniş
alanları kaplar.
Bu durak Milli Park alanındaki Neojen tortul istifinin, bilhassa gölsel kireçtaşlarının en iyi
gözlendiği yerdir. Selkisaray köyünün batısında kalınlığı 3 m’ye ulaşan gölsel kireçtaşları dikkat
çeker. İçlerinde volkanik katkılarının olmayışı, kireçtaşlarının bir başka özelliğidir ve Afyon bölgesi
volkanizmasının etkisinin bu kesimlere ulaşamadığını ya da bu kireçtaşlarını çökelten gölün,
volkanizmanın kesildiği bir evrede oluştuğunu işaret etmektedir. Kireçtaşlarının kuzeye doğru yanal
eşdeğerleri Pliyosen olarak yaşlandırılmıştır. Köyün çevresinde kireçtaşları ile birlikte karasal
kırıntılılar (konglomera, kumtaşı, çamurtaşı) da az nispette gözlenmektedir.
Selkisaray gölsel kireçtaşı tabakaları.
58
Durak D 10. Büyük Aslıhanlar Üçtepeler Şehitliği
Ü
çtepeler Şehitliği, Büyük Aslıhanlar köyünün hemen yakınında,
Milli Park’ın ortasında, büyük tektonik çöküntünün güneybatı
sınırındadır (Şekil 7). Şehitliğin yanında bir de anıt vardır.
Şehitlik ve anıt Orta-Geç Miyosen yaşlı konglomera ve
kumtaşlarından oluşan tepelerin üzerindedir. Tepeleri oluşturan
kırıntılıların oluşum zamanında, yine de henüz volkanik faaliyet
başlamamıştır. Şehitlik ve buralardaki anıtlar, İstiklal Savaşı ile
neticelenen büyük ve milli patlamanın, hüzünlü fakat şanlı temsilcileridir.
Üçtepe Şehitlik Anıtı.
Köyün güneyindeki karasal çökeller: kiltaşları, kumtaşları ve
üstte konglomeralar.
59
Konglomeranın içyapısı
(sıkı tutturulmuş kuvars çakılları).
SON SÖZ
B
aşkomutan Tarihi Milli Parkı ve çevresinde, parkın Kocatepe kesiminde 10, Dumlupınar kesiminde 10
olmak üzere 20 durak belirlenmiş ve önceki sayfalarda tanıtılmıştır. Bu çalışmada bilerek yapılan
uygulama, yalnızca yol boyunda ve yol yakınında bulunan jeositlerin tanıtılmış olmasıdır. Bu kitapçığı
hazırlayanların ortak kanaati, Başkomutan Tarihi Milli Parkı ve çevresinin özellikle yerbilimcilere
yönelik meslek turizmi açısından önemli olabileceğidir. Yeterince tanıtılması neticesinde hem ekonomik
hem de kültürel getirisi olacaktır. Jeoturizm potansiyeli, jeositlerin varlığı sayesinde oluştuğu için bu
alanın korunması sorumluluğu öncelikle yöre halkına düşer. Yerel yönetimlerin jeolojik miras ve jeoturizm
konusunda halkı eğitmesi, geleceğe dönük çok yönlü bir yatırım olacaktır.
Milli Park’ların gezilmesi ve buralardaki doğal varlıkların görülmesi en etkili doğa eğitimidir. Bu aynı
zamanda doğa koruma ve kullanma çalışmasıdır. Böyle bir eğitimin önemi gittikçe daha çok fark edilmekte,
bütün dünyada jeoparkların sayıları arttırıldığı gibi ulusal ve uluslararası kuruluşlar, yerküre eğitimini
arttıran çalışmalar yapmaktadır. Bu gereklidir, çünkü yerkürenin sunduğu kaynaklar sonsuz değildir.
Örneğin küresel ısınma, doğaya yabancı oluş ve kötü kullanmanın sonuçlarından birisidir.
Jeosit ve jeolojik miras jeoturizm yoluyla mutluluğumuza katkı sağlamaktadır. Yerbilimleri ise
bizlere doğa korumayı ve gelecek nesillerin yaşama hakkına saygı duymayı öğretir. Özetle, doğa koruma
konusunda bütün kurum, kuruluş ve vatandaşlar sorumluluk altındadır.
60
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akal C., 2003, Mineralogy and Geochemistry of Melilite Leucitites, Balçıkhisar, Afyon (Turkey).
Journal of Earth Sciences, 12, 215–239.
Turkish
Ardos M., 1978, Afyonkarahisar Bölgesinin Jeomorfolojisi. İst. Üniv. Coğr. Ens. Yay., No: 97.
Atilla A. Ö., 2003, Afyon Ovası soğuk su akifer sisteminde kirlenme modeli. Yerbilimleri, 28, 49-63.
Aydar E., Bayhan H. ve Zimitoğlu, O., 1996, Afyon stratovolkanının volkanolojik ve petrolojik gelişiminin
incelenmesi. Yerbilimleri, 18, 87-107.
Bingöl E., 1977, Murat Dağı jeolojisi ve ana kayaç birimlerinin petrolojisi. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni,
20/2,13-67.
Demirkol C., Sipahi H., Çiçek S., Barka A., Sönmez Ş., 1977, Sultandağlarının Stratigrafisi ve Jeolojik Evrimi.
MTA Raporu, No: 6305, Ankara (yayınlanmamış).
Doğdu, M. Ş., 2001,Akarçay (Afyon) Havzasında Jeotermal Kökenli Yüzeysuyu ve Yeraltısuyu Kirliliğinin
Araştırılması. Doktora Tezi, H.Ü, Fen Bil. Enst. Ankara, 143 s. (yayınlanmamış).
Ercan T., 1979, Batı Anadolu, Trakya ve Ege adalarındaki Senozoyik volkanizması. Jeoloji Mühendisliği Bülteni,
9, 23–46.
Erinç S., 1967, Afyonkarahisar kayalığının teşekkülü hakkında. Coğr. Ens. Der., VIII, No.17.
Erişen, B., 1972,Afyon-Heybeli (Kızılkilise) Jeotermal Araştırma Sahasının Jeolojisi ve Jeotermal Enerji
Olanakları. MTA Raporu, No: 5491, 74 s. (yayınlanmamış).
Erkan Y., Bayhan H., Tolluoğlu Ü. ve Aydar E.,1996. Afyon Yöresi Metamorfik ve Volkanik Kayaçlarının Jeolojik,
Petrografik ve Jeokimyasal İncelemesi. TÜBİTAK. YBAG/0044-DPT Projesi Raporu, 210 s., Ankara
(yayınlanmamış).
Görür N., Okay A., Şengör A. M. C., Tüysüz O., 1998, Triyas’tan Miyosen’e Türkiye Paleocoğrafya Atlası. MTA
Genel Müdürlüğü, Ankara.
Günay E., Akdeniz N., Şaroğlu F., Çağlayan A., 1986, Murat Dağı-Gediz Dolayının Jeolojisi. M.T.A. Raporu. No:
8046, Ankara (yayınlanmamış).
Güyer F., Akarsu B., Selvi Y., Yıldız H., Taş N., Salta N., 2000, Afyon-Sandıklı Maden Etütleri Projesi Jeokimya
Raporu. MTA Raporu, No: 10364, Ankara (yayınlanmamış).
61
Karamanderesi İ. H., 1972, Afyon K24-B Paftasının Detaylı Jeoloji Etüdü ve Jeotermal Alan Olanakları. MTA
Raporu, No: 5733, Ankara (yayınlanmamış).
Keller J. & Villari L., 1972, Rhyolitic ignimbrites in the region of Afyon (central Anatolia). Bulletin
Volcanologique, 36, 342–358.
Kibici Y., Yıldız A., Bağcı M., 2001, Afyon kuzeyinin jeolojisi ve mermer potansiyelinin araştırılması. Türkiye III.
Mermer sempozyumu (Mersem '2001) Bildiriler Kitabı, 3-5 mayıs 2001 /Afyon.
Koçyiğit A., 1984, Güneybatı Türkiye ve yakın dolayında levha içi tektonik gelişimi. Türkiye Jeoloji Kurumu
Bülteni, 27, 1, 1-16.
Kuşçu, M., Yıldız, A. & Bağcı M., 1999, Köprülü (Afyon) Traki-andezitinin jeolojisi ve yapı taşı olarak kullanılabilirliğinin
araştırılması. S.D.Ü. 11. Müh. Haftası Yerbilimleri Semp., s 62, Isparta.
Leflef D., 1980, Murat Güneyinde Bulunan Neojen Havzasının Çökel Ortamları ve Paleocoğrafik Evrimi, Uşak,
Batı Anadolu. MTA Raporu, No: 6812, Ankara (yayınlanmamış).
Meriç T., 2004, Akarçay (Afyon) havzası yeraltı suyu kaynakları yönetim stratejisi. Yerbilimleri, 29, 39-54.
MTA, 2002, 1/500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası Ankara Paftası. MTA Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara.
MTA, 2002, 1/500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası İzmir Paftası. MTA Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara.
Metin S., Genç Ş., Bulut V., 1987, Afyon Dolayının Jeolojisi. MTA Raporu, No: 8103, Ankara (yayınlanmamış).
Öktü G., Kara Ü. ve Önder Ü., 1997. Afyon İlinde Yer Alan Ömer-Gecek-Uyuz Hamamı, Alaplı-Kızık Hamamı ve
Gazlıgöl Jeotermal Enerji Sahalarının Detay Etüdü. MTA Raporu, No: 10097, Ankara (yayınlanmamış).
Özgül N., 1976, Torosların bazı temel jeoloji özellikleri. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 19/1, 65-78.
Öztürk E. M. & Öztürk Z., 1989, Balçıkhisar-Karadilli (Afyon)-Dereköy (Isparta) Dolayının Jeolojisi. MTA
Raporu, No: 8946, Ankara (yayınlanmamış).
Turhan T., 2004, 30 Ağustos: Türk İstiklal Harbi’nde Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi. İleri
Yayınları, 166 s.
Türk Ansiklopedisi, 1972, C. 20, Sahife 373-398, Milli Eğitim Basımevi, Ankara.
62
YERBİLİMİ TERİM VE KAVRAMLARI
Aglomera: İri kristalli volkanik kayaç olup, yuvarlaklaşmış ya da yarı köşeli parçalardan oluşur. Bu
parçalar çoğunlukla 2 cm’den daha büyüktür, ancak parçaların karışımı kötü boylanma gösterir ve
matriks ince taneli olabilir. Aglomera, volkanik patlama ürünü olabilir ve bu yüzden terim, kökeni
belirsiz breşik volkanik kayaçlar için kullanılabilmektedir. Aglomeralar, baca breşlerinden çamur
akıntısına veya laharlardan oluşan molozlara kadar değişik malzemeleri kapsamaktadır.
Anklav: Magmatik kayaçlarda rastlanan, bir başka magmatik kayaca ait, cm’den m boyutuna kadar
parçalar. Anklav, asıl kayadan daha yaşlıdır ve asıl kayanın oluşumu sırasında içine kıstırılmıştır.
Bindirme: Düşük açılı (genellikle <450) ters fay. Tavan blok, taban bloğunu üzerler. Fay ile kırılan ve
ikiye ayrılan bloklar (tavan ve taban) adeta birbirinin üzerine binerler.
Dayk: Magma odasından yeryüzüne doğru, yerkabuğu kayaçları arasına sokulan ve onları kesen
magmatik kayaç. Genellikle kırık ve yarıkları izler.
Diskordans (=uyumsuzluk): Birbiri üzerine gelen iki formasyon arasında, oluşum zamanı bakımından
fark (=zaman boşluğu) var ise birbiriyle uyumsuz ilişki söz konusudur. İki birimin tabakaları,
birbirine temas eden yüzey boyunca aykırı pozisyonlarda ise bu uyumsuzluk çeşidine açısal
diskordans (=açılı uyumsuzluk) adı verilir.
Diyatomit: Diyatomca zengin çökel olup, derin deniz veya lakustrin (gölsel) ortamlarda çökelir;
diyatom hücre çeperi (frastül) silisten oluştuğu için çökeller de silisli yapıdadır (SiO2.nH2O);
diyatomit içince ayrıca Al2O3, Fe2O3, CaO, Na2O, MgO ve K2O bulunur.
Dom: Genellikle bir volkanik çıkış merkezi üzerinde biriken ve gittikçe büyüyen riyolit bileşimindeki
viskoz lav yığını. İlk çıkan lav viskozitesinin yüksek oluşu nedeniyle etrafa yayılmaz ve dıştan
itibaren soğuyarak kabuk bağlar. Sonraki püskürmelerde lav içten doma eklenir ve dom dışa
doğru büyür. Kabuk parçalanır ama yine akış olmaz. Böylece kabuk bütünüyle parçalanıncaya veya
lav akıcı hale gelinceye kadar büyümeye devam eder. Sonunda dom çöker ve aglomera veya
volkanik breşler meydana gelir.
Fay: Yerkabuğundaki kırılmalardır (kırık yüzeyi=kırık düzlemidir). Yüzeyleri boyunca parçaları
arasında birbirine paralel ve göreli yer değiştirme gerçekleşmiş olan bir kırık ya da kırık zonudur.
Hareket cm’den km’ye varabilir. Kırık düzlemi boyunca hareket yok ise “çatlak” söz konusudur.
Formasyon: Litostratigrafide kullanılan temel birimdir. Altındaki ve üstündeki formasyonlardan
kendine ait litolojisi ile ayırt edilebilirler, belirli bir zamanda ve belirli bir ortamda çökelmiş kaya
63
topluluğudur. Saha dağılımının en az 1/25.000 ölçekli topografik haritalarda gösterilebilecek
kadar geniş olması gerekir. Tortul kayaçların tanımlamalarında kullanılır. Formasyonun kalınlığı
tanımında önemli değildir ve bir formasyon farklı mostralarda farklı kalınlıklara sahip olabilir.
Fosil: Jeolojik dönemlerde yaşamış canlıların bütünüyle veya kısmen taşlaşmış halleridir. Fosiller
paleontoloji biliminin ana konusudur (deniz kıyılarından toplanan kabuklar fosil değildir).
Heyelan: Yamaçlarda bulunan günlenmiş kaya kütlelerinin, deprem, volkanik şok, aşırı yağış veya
hepsinin birden etkimesi sonucu, duraylılığını kaybederek yamaç aşağı az veya çok hareket
etmesidir. “Heyelan”, yamaç ve/veya kütle hareketleri için halk arasında kullanılan en genel terim
olup hareketin hızı, hareket düzleminin durumu, hareket eden kütlelerin niteliklerine göre çok
çeşitlere ayrılır ve her biri için ayrı isimler kullanılır.
Kaldera: Volkanik sahalarda görünen kabaca dairemsi, topografik çöküntülerdir. Yerkabuğu
derinliklerindeki bir magma haznesi (=odası) püskürmeler sonucu iç basıncını ve dolayısıyla
direncini kaybeder. Tavanı, üzerindeki yükün tesiriyle hazne içine çöker. Bu çöküş yeryüzünde az
derinlikli dairesel bir çukur olarak görülür. Çapları 1 km’den 100 km’ye kadar olabilir. Kaldera
genellikle magmanın hızlı ve patlamalı bir şekilde yüzeye çıkışı sonrasında gerçekleşir.
Lahar (=volkanik çığ): Bir volkanın eteklerinde oluşan yıkıcı (katastrofik) çamurlu moloz akıntısı.
Laharlar, volkanların en yıkıcı özelliklerindendir. Eğer mevcut vadiler kullanılırsa, kaynaktan 100
km uzağa kadar akabilir.
İntrüzyon (=sokulum): Mevcut kayaçlar içine yerleşen, genellikle magmatik kayaç sokulumları için
kullanılan bir terim. İntrüzyonlar büyüklüklerine, şekil ve sokulum yaptıkları kayaçlarla olan
geometrik ilişkilerine göre sınıflandırılırlar (batolit, lapolit, fakolit gibi).
Matriks (=hamur): İri kristallerin, parça veya tanelerin arasını dolduran gereci tanımlayan litolojik
veya petrografik bir terim. Matriks, ince/ufak tanelerden oluşan ve daha iri taneleri veya
parçaları içeren zemindir. Bu terim daha çok tortul kayaçlar için kullanılır. Kor kayaç eşleniği
“hamur gereci” olup, matriks terimi kor kayaçlar için de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Metamorfizma (=başkalaşım): Yerkabuğunu oluşturan kayaçların -sıcaklık ve basınç veya ikisinin
birden etki etmesi sonucu- bileşimi, dokusu ve yapısının az veya çok değişime uğraması olayıdır.
Etkenlerin çeşidi ve oranına göre çeşitli adlar alırlar. Yeşilşist fasiyesi gibi.
Morfoloji: 1. Dış yüzey şekli, görünüş, 2. Yeryüzü şekilleri, 3. Yerşekillerinin incelenmesi.
Nap: 1. Fransızca “nappe” (örtü) kelimesinden türetilmiş, jeolojide bindirmeye uğramış kütle veya
kıvrım kanatları ve eksen düzlemi yataya yakın kıvrım yapısı anlamında kullanılmaktadır; 2. İtki
fayı veya yatık kıvrımlarla yatay olarak km’lerce taşınmış olan kayaç örtüsü.
64
Neck (volkan baca tıkacı): Eski bir volkan bacasının etrafındaki
kayaçların aşınması ile ortaya çıkan yapısı.
Neotetis: Geç Mesozoyik - Tersiyer döneminde Avrasya ile Afrika
arasındaki okyanus.
Ofiyolit: (Ofiyolit dizisi) Derin deniz tortulları tarafından örtülmüş
olan ve üstten alta sırasıyla bazaltik yastık lavlar, dayklar, gabro
ve ultramafik peridotitlerin oluşan bir kayaç dizisi. Bunların
bazıları okyanus kabuğu kalıntıları, diğerleri yay-arkası havzalarda
oluşan kabuktur.
Paleotetis: Paleozoyik döneminde Gondwana ile Avrasya arasındaki
okyanus. Bu dönemlerdeki kıtaların konumları için arkadaki tablo
içindeki şekillere bakılabilir.
Piroklastik: Kelime anlamı ile “ateşle-kırılmış” olan, genellikle
volkanik patlama ile üretilmiş, parçalanmış tanelerden
oluşan volkanik kayaçlar için kullanılan bir tanım. En tipik
olanı tüflerdir.
Stratigrafi: Herhangi bir bölgedeki yer kabuğunun kayaç
yapısını ve bu yapının oluşumu süresince geçirdiği jeolojik
olayların tarihçesini (yer kabuğunun o yöredeki evrimini)
anlatır. Bu gelişimi ortaya koyarken, başka kayaç ve
yöreler ile karışmasını önlemek için kayaç gruplarına
isimler verilir. Kayaçların özelliklerine ve oluştuğu zamana
göre yapılan bu isimlendirme, jeolojik olayların daha kolay
anlatımını sağlamak içindir. Aynı şekilde dünyanın ilk
oluşumundan bu yana geçen 4,5 milyar yıllık zaman alt
dilimlere bölünerek adlanmış ve jeolojik zaman tablosu
oluşturulmuştur.
Şelf Ortamı: Hafif eğimli veya düze yakın, sığ denizel platform. Yatay şelf alanları, özellikle de
karbonatların baskın olduğu yerlerde “platform” olarak ifade edilir. Eğer karbonat platformları,
tekdüze eğimli sığ denizel çökelme kenarlarına sahipse, bunlar da “rampa” olarak adlandırılır.
65
Tektonizma: Yerkabuğunda oluşan deformasyon ve bunun yapısal etkileri.
Tetis Okyanusu: Mesozoyik döneminin süper kıtaları olan Gondvana (güneyinde) ve Avrasya’yı (kuzeyde)
ayıran okyanus. Mesozoyik’in büyük bir bölümünde, bu iki süper kıta arasında karasal köprülerin var
olduğu dünyanın birçok yerinde rastlanan dinozor fosilleriyle doğrulanmaktadır. Arkadaki tabloda
bulunan şekillerde kıtaların ve Tetis Okyanusu’nun evrimi gösterilmiştir.
Tüf: Piroklastik olaylarla oluşmuş volkanik bir kül yatağının veya bunların su ile çökelimi ile oluşan
çökellerin (epiklastik tüf) taşlaşmış eşleniğidir; çökel içinde piroklastiklerin tane boyu 2 mm’den
daha küçüktür; lapilli boyutundaki (2–64 mm) piroklastik malzeme %10’dan daha fazla ise “lapilitüf” terimi kullanılır; sert, homojen ve dayanıklı olanları dekoratif amaçlı kullanılmaktadır; daha
çok Paleosen’den daha sonra oluşmuş olanları kullanılmaktadır; daha yaşlı olanlar bozuşma ve
metamorfizma nedeniyle kullanılamamaktadırlar; Türkiye jeolojik yapısı nedeniyle tüflerce
oldukça zengindir; bunlar ticari olarak renkleri ile isimlendirilirler; Keşan yeşili, Çanakkale bal
sarısı, Biga yeşili, Mudurnu yeşili, Göynük kırmızısı, Bolu yeşili, Antalya beyazı, Manavgat beji,
Kayseri sarısı ve grisi, Bulancak sarısı ve gül kurusu ve Eskişehir pembesi gibi.
Viskozite (=akışkanlık/ağdalılık): Maddenin makaslama gerilmesi altında, akmaya karşı olan içsel
direncidir. Kantitatif olarak belirlenen, makaslama gerilmesinin birim deformasyon hızına olan
oranıdır ve paskal x saniye birimi cinsinden ifade edilir (1 Pas=10 poiz). Akmaya direnme aslında
moleküllerin veya iyonların birbirine yapışması/tutunması nedeniyle olur. Magmada, moleküler
kohezyon çok yüksek olabilir, özellikle riyolitik magmalarda olduğu gibi yüksek silika/silis içeriği
söz konusu ise moleküler kohezyon çok yüksektir. Magmanın akabilmesi için yenilme direncinin
aşılması gereklidir. Katı kristallerin varlığı “etkin içsel kohezyon”u arttırırken, çözünmüş gazlar
viskoziteyi azaltır. Genel olarak, bazaltik magmalar, düşük silis içeriğinin bir sonucu olarak,
riyolitik magmalardan daha düşük viskozite değerlerine sahiptir.
Volkanizma: Magma ve beraberindeki
gazların yerkabuğuna yükselmesi ve
yeryüzüne püskürmesi olaylarının genel
adıdır.
Volkanosedimanter (=volkanotortul): Hem
volkanik hem de sedimanter (tortul)
malzemeleri ardalanmalı şekilde içeren
kayaç istifi için kullanılır.
66
CANLILARIN BAŞLANGICI VE ZAMAN İÇİNDE DÜNYANIN DURUMU
67
68
69
Download