7 Muhsin KAR, “ABD`nin yaşadığı mali uçurumun nedenleri”, 2013

advertisement
I-GİRİŞ
Mali uçurum özellikle 2012 yılının ikinci yarısında ekonomiyle ilgilenenlerin
sık sık duyduğu bir cümle olmaya başlamıştı. Özellikle 2012'nin son aylarında sıkça
vurgulanmaya başlanmış neredeyse her gün duyar olmuştuk.
Mali uçurumun tanımını vermek için Amerikan ekonomisinin küçük bir
fotoğrafını çekmek icap eder. 2012 yılının özellikle son aylarında 2013 yılında
ABD'de maliye politikası uygulamasının nasıl şekilleneceği konusu küresel
piyasaların odak noktasını oluşturmuştur. Bu süreçte, 1 Ocak 2013 itibarıyla ABD'de;
 2001 yılından bu yana yürürlükte olan orta ve yüksek gelirlilere yönelik vergi
indirimlerinin, 2010 yılında hayata geçirilen istihdam yaratma amaçlı vergi
indirimlerinin ve sosyal güvenlik sistemi kapsamında çalışanların ücretlerinden
kesilen vergilerde uygulanan indirimlerin geçerlilik süresinin dolacak olması1,
 Haziran 2012'de Yüksek Mahkeme tarafından onaylanan ve ekonomide vergi
artırımı etkisi yaratması beklenen sigortasız bireylerin para cezasına tabi
tutulmasını öngören "Hasta Koruma ve Ekonomik Bakım Yasası"nın (Patient
Protection and Affordable Care Act) işlerlik kazanacak olması ve
 2011 yılı Bütçe Kontrol Yasası uyarınca otomatik harcama kesintilerinin
devreye girecek olması konumuzun esasını teşkil eder
Uçurum kelimesi zaten ekonominin tekrar negatif büyüyeceğinden dolayı
getirilmiş bir nitelemedir. Meselenin bu kadar büyümesinin nedeni yukarıda özetle
sıralanan nedenlerden ötürü ABD'de oluşabilecek bir negatif büyümenin dünyada olan
durgunluğu daha da şiddetlendireceği ve krizden çıkamadan tekrar daha büyük bir
krize girileceği endişesidir.
ABD'de Bush döneminde alınan karar ile vergiler düşürülüp harcamalar
arttırılmıştı ardından 2013'te eğer ABD Senato'su tekrar bu kanunu uzatmaz ya da
revize etmez ise vergilerin artıp harcamaların ise kısılacağı "kendiliğinden" eski haline
döneceği durumun yaratacağı bir durumdur mali uçurum. ABD ekonomisinde vergi
indirimlerinin süresinin dolması tüketim harcamalarını sınırlandıracak bir unsur olarak
öne çıkarken, kamu harcamalarının kısılması ekonomiye ilişkin kırılganlıkları artırarak
ekonomide resesyon riskini güçlendirecek bir gelişme olarak dikkat çekicidir.
Dolar bir dünya parası olduğu ve ABD ekonomisi dünya ekonomisinin
çekirdeğinde oturduğu için oradaki gelişmeler tüm dünyayı (ve Türkiye ekonomisini)
önemli ölçüde etkileme özelliğine sahip. O yüzden mali uçurum küresel bir sorun
olarak da algılanabilir.
Normalde durgunluk ve işsizlik dönemlerinde maliye politikalarının genişletici
yönde kullanılması, yani vergilerin azaltılması ve kamu harcamalarının artırılması
(gaza basılması) beklenir. Aksine, böyle dönemlerde maliye politikaları daraltıcı
yönde kullanılırsa, yani eğer hükümet frene basar, vergileri artırır ve kamu
1
“ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
1
harcamalarını azaltılırsa, bu durum düzelmenin tam tersi yönünde etki göstererek,
ekonomiyi daha da daraltır ve resesyona sokar.2 Büyüme azalır, işsizlik çözümsüz bir
yola girer. Maliye politikasının bu özel durumu Mali Uçurum (Fiscal cliff) olarak
adlandırılmaktadır.
Böyle bir durum ABD ekonomisinde ilk kez 1929 krizinden çıkış mücadeleleri
sürecinde görülmüş. 1931-36 arasındaki New Deal politikaları ile birlikte Amerikan
halkı üzerine yüklenen vergi artışları iş dünyasında yatırımcıların risk beklentilerini
artırmış, halk tüketimlerini yeniden azaltmış, işverenler büyüme ve istihdam artırıcı
faaliyetlere yönelik harcamalarını kısmıştı. ABD ekonomisi 2007’de başlayan (ve
2008’de iyice derinleşen) krizden hala tam olarak sıyrılamadı. Yakın geçmişte ve
özellikle şimdilerde de ABD ekonomisinin 2008 krizinden çıkış mücadeleleri
sürecinde böyle bir tehlikeye gireceğinden endişe edilmektedir.
Dünyada şu anda genel bir durgunluk var, çoğu ekonomi ya resesyona giriyor
ya da durgunluk ile mücadele ediyorlar. Mali uçurum durgunlukta uygulanan bir
daraltıcı politika olduğu için istenmemektedir.
ABD, GSYH miktarını son 10 yılda 10 trilyon dolardan 15 trilyon doların
üstüne çıkarmış ve halen dünya ekonomisinin dörtte birinden daha fazlasını üreten bir
ekonomidir. Kişi başına gelir de aynı süre zarfında 35 bin dolar civarından 50 bin
dolara doğru yaklaşmış, 2008’deki 47 bin dolar 2012’de ise 49 bin dolar civarına
yükselmiştir. Euro bölgesinde ise 2007’de 7,6 olan işsizlik oranı, yükselerek 2012’de
11,01 düzeyine çıkmış bu bakımdan ABD’ye göre daha kötü durumda. Ancak, ABD
de genel bütçe dengesi ve Borç/GSYH bakımından daha kötü durumda. Her halükarda
Borç/GSYH hem AB hem de ABD için (%88 vs %102) çok tehlikeli derecede yüksek
ve artmaktadır. AB krizinin derinleşmesi ve Çin, Brezilya ve diğer gelişmekte olan
ekonomilerin büyümesinin zayıflaması da ABD ekonomisine olumsuz etki
yapmaktadır.
II-GENEL
NEDENLERİ
OLARAK
MALİ
UÇURUM
ve
MALİ
UÇURUMUN
Öncelikle ABD ekonomisi yoğun borçlanma ile çark çeviren bir ekonomidir.
Aşağıdaki tablo bu durumu açıkça deklare eder.
2
Yaklaşmakta olan mali uçurum, http://liberteryen.org/2012/11/yaklasmakta-olan-mali-ucurum/
2
Trilyon $
Kaynak:www.isbank.com.tr
Halen ABD Kongresi tarafından belirlenmiş kamu borç stoku üst sınırı 16,4
trilyon USD seviyesinde olup 2012 sonu itibarıyla kamu borçlanmasında söz konusu
üst sınıra ulaşılmıştır. 2012 sonu itibarıyla toplam kamu borç stokunun milli gelire
oranının %107,2, bütçe açığının ise 1,1 trilyon USD düzeyinde gerçekleştiği tahmin
edilmektedir.3 Bu kapsamda, mali uçuruma düşülmemesi için gündeme gelen/gelecek
olan düzenlemelerin kamu borç stoku üst sınırı ile birlikte değerlendirilmesi önem arz
etmektedir.
Öte yandan ABD ekonomisi yıllar ilerledikçe kamu harcamalarını arttıran bir
yapıya sahiptir. Bu durum yıl gözetilmeden bir tabloya aktarıldığında aşağıdaki grafik
şeklinde bir seyirle karşılaşılacaktır.
Kaynak:www.isbank.com.tr
Ayrıca ABD ekonomisi 2007’de başlayan ve 2008’de iyice derinleşen krizden
hala tam olarak sıyrılamadı. Bu durumda, bu krizin izleri hala mevcutken mali uçurum
3
“ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
3
tehlikesi daha da göze batmaktadır. Mali uçurumun tehlike sinyali vereceği endişesi
büyüktür. Bu endişenin temel nedeni, kimi iktisatçılara göre ABD’de 1 Ocak 2013’te
bir kısım otomatik değişikliklerin yürürlüğe girecek olması ve bu değişikliklerin
ekonomik dengeleri etkileyebilecek olmasıdır. Buna göre;
 Yaklaşık 10 yıl önce yürürlüğe giren ve eski Başkan George Bush döneminden
kalan gelir ve istihdam vergi indirimlerinin vadesi dolacaktır. Bunlar kısaca
istihdam vergisi kesintileri ve orta sınıfı koruyucu vergiler ile bireyler ve iş
dünyası için 50’den fazla geçici vergi kesintilerini içermektedir. İndirimlerin
vadesi dolduğunda, hem zengin hem de orta ve dar gelirli mükellefler devlete
daha fazla vergi ödemeye başlayacaktır. Vade dolduğunda, hiçbir şey
yapılmadığı taktirde bile vergiler otomatikman artmış olacaktır.4
 Yürürlüğe girmesi beklenen bir diğer değişiklik ise kamu harcamalarında
otomatik kesintilerin başlamasıdır. Kongre’de 2013 için 100 milyar dolar ve
gelecek on yıl boyunca 1 trilyon dolar civarında bir harcama kesintisi
kararlaştırılmıştı. Buna göre, 1 Ocak 2013’te kamu harcamalarında otomatik
kesintiler başlayacak, sosyal programlarda tasarrufa gidilecek, işsizlik
yardımları sona erecektir. Bunlar arasında yer alan sosyal programlar için,
gelecek on yıl içinde 500 milyar dolara yakın otomatik bir kesinti yapılacağı
tahmin edilmektedir. Kesintiler çoğunlukla yoksul ve orta sınıf işsiz kesimler
üzerinde yoğunlaşmaktadır.5
Buna göre, 500 milyar doları 2013’te olmak üzere, potansiyel olarak on yıl
içinde 7 trilyon dolar civarında bir kaybın ekonominin dışına çıkabileceği, bu yüzden
büyümenin düşebileceği ve işsizliğin daha da artabileceği tahmin edilmektedir. Öte
yandan, eğer hükümet vergi kesintilerini uzatır ve harcamaları azaltmazsa, ekonomi
mali uçuruma girmeyecek; ama bu defa genel devlet borçları Yunanistan’da olduğu
gibi tehlikeli bir şekilde şişmeye ve, harcamaların önemli kısmı (%40 kadarı)
borçlanmalarla finanse edilmeye devam edecek, bu da kamu açıklarını artıracak ve
dolayısıyla yine ekonomideki şiddetli daralma sonucunda ABD’de de Avrupa’dakine
benzer bir borç krizi ortaya çıkabilecek ve tüm dünyayı etkileyebilecektir.
Mali uçurum tehlikesi karşısında iktidardaki Demokratlarla muhalefetteki
Cumhuriyetçiler arasında tam bir anlaşmazlık var. Genel olarak Demokratlar vergi
alınmasından ve kamu harcamalarının artırılmasından yana iken, Cumhuriyetçiler de
vergilerin ve kamu harcamalarının azaltılmasından yana bir tavır sergiliyorlar.
Cumhuriyetçiler
ile
Demokratlar
arasındaki
uzlaşmazlıkların
başında,
Cumhuriyetçilerin yıllık geliri 250 bin doları geçenlere yönelik vergi kesintilerinin
4
Yaklaşmakta olan mali uçurum, http://liberteryen.org/2012/11/yaklasmakta-olan-mali-ucurum/
5
Yaklaşmakta olan mali uçurum, http://liberteryen.org/2012/11/yaklasmakta-olan-mali-ucurum/
4
kaldırılmasına karşı çıkması geliyor. İkinci konu ise bütçe kesintileri ve bu kapsamda
Demokratların özellikle Sosyal Güvenlik ve sağlık kurumlarına yönelik ''aşırı''
kesintilere karşı olması. İki kesimin ortak bakışa sahip olduğu konu ise orta kesim
Amerikalıların vergilerinin artmaması. Obama, vergi kesintilerinin uygulanacağı
kesimi, yıllık geliri 250 bin dolar ve altı olarak belirlemişti. Ama Demokratların,
Cumhuriyetçileri ikna edebilmek için bu sınırı, daha az düzeydeki zenginlerin de
pakete dahil olabilmesi şeklinde, yıllık 400-500 bin dolara da çıkarmayı kabul
edebileceği belirtiliyor. Cumhuriyetçiler ise hiç kimseye vergi artışı getirilmemesini
istiyor. Tartışmalara sosyal güvenlik yardımları da dahil edildi. Bunun yanında,
Cumhuriyetçiler, görüşmelere, sosyal güvenlik yardımlarını da dahil etmeye çalıştı.
Bazı iktisatçılar ise Amerika'nın mali uçurum ile karşı karşıya gelmesinin
arkasında iki temel parametre bulunduğunu savunur.
 Birincisi 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kulelere yapılan saldırının ardından
Başkan Bush'un ekonomiyi canlandırmak için yürürlüğe koyduğu vergi
indirimlerinin süresinin 1 Ocak 2013 itibariyle sona ermesidir. Yine aynı
dönemde Bush tarafından başlatılan 'teröre karşı savaş' stratejisi de bütçe
üzerindeki yükü de kartopu gibi artırmıştır.6
 İkincisi ise, 2011 yazında her iki partiden temsilcilerin katılmasıyla oluşturulan
ve bütçe açıklarının kontrol altına alınması için her iki partinin ortak desteğini
alacak bir öneri geliştirilmek için kurulan Süper Komite'nin önerisi ile
yasalaşan Bütçe Kontrol Yasası gereğince kamu harcamalarının otomatik olarak
yaklaşık 600 milyar dolarlık kısılacak olmasıdır.7(ilk görüşteki iktisat grubuna
benzer görüş)
Vergi indirimlerinin 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle sona ermesi, hane halklarının
gelirlerini azaltacaktır. Ayrıca firmalar için uygulanan teşviklerin yürürlükten
kalkması ise, firmaların karlılıklarını derinden etkileyecektir. Bütçe Kontrol Yasası,
savunma harcamaları dahil bir çok alanda kesintiler öngörmektedir. Bu yasada
öngörülen harcama türlerinin ileri ve geri bağlantıları üzerinden oluşturacağı kanallar
ile Amerikan ekonomisinde ciddi daralmalara neden olması muhtemeldir. Nitekim,
mali uçurumun Amerikan ekonomisinde yüzde 2 oranında bir daralmaya neden olması
ve ayrıca işsizliğin yüzde 10'lar seviyesine çıkması beklenmektedir. Böylesi bir
durum, Avrupa'dan sonra Amerika'nın da resesyona girmesi anlamına gelmektedir.
6
Muhsin KAR, “ABD'nin yaşadığı mali uçurumun nedenleri”, 2013
7
Muhsin KAR, “ABD'nin yaşadığı mali uçurumun nedenleri”, 2013
5
Mali uçurumda geçici olsa da bir uzlaşma sağlandı. Temsilciler Meclisi'nin 167
ret oyuna karşılık 257 oyla kabul ettiği önerge, "mali uçurum" adı verilen vergi artışı
ve harcama kısıtlamasını şimdilik engellemiş oldu. 2012 yılının son günlerinde dünya
gündemini işgal eden konu Amerika’nın mali uçuruma girip girmeyeceğiydi.
Kongrede tasarının onaylanması sonucunda Bush döneminde alınan vergi kesintisi
kararı uygulaması 400 bin dolar ve altında yıllık gelire sahip olanlar için devam
edecek. Otomatik harcama kesintilerinde 2 ay erteleme yapılırken işsizlik ödemeleri
ise 1 yıl daha devam edecek. Amerika harcama kesintilerini erteledi ancak bütçe
açıkları yüksek seviyede.8
Böylelikle Amerika yüksek gelirliden daha fazla vergi almaya devam edecek.
Orta gelir düzeyinden ise elde edeceği vergi gelirinden feragat ediyor.
Şüphesiz Amerika’da onaylanan tasarıyla birlikte belki de ikinci bir resesyonun
önüne geçilmiş oldu. Bununla birlikte kısa vadeli çözümlerle ne kadar süre daha bütçe
açıkları telafi edilebilir düzeyde olur bilinmiyor. 9 ABD şimdilik vergi artırımlarıyla
aynı anda bütçe kesintilerinin uygulanmasının ekonomiyi sürükleyeceği mali uçuruma
düşmekten kurtuldu. Ancak ekonomiye yönelik uzun vadeli çözümlerin getirilmesi
gerekiyor.
Şimdi de 2012 yılında geçerli olan kanunlara göre Ocak 2013'te devreye
girmesi öngörülen uygulamalara kısaca baktığımızda, aşağıdaki tablo rakamları göze
çarpmaktadır.
Bütçeye Etkisi
Büyümeye
% GSYH Milyar $ %
Etkisi
GSYH
0,6
90
-0,4
Alternatif Asgari Vergilerde Uygulanan
İndirimlerin Yasal Süresinin Dolması*
Orta Gelir Grubuna Yönelik Vergiler
0,8
Yüksek Gelir Grubuna Yönelik Vergiler
0,3
Otomatik Harcama Kesintilerinin Devreye
0,5
İstihdam
0,8
Girmesi Artırma Amaçlı Vergi İndirimlerinin
İşsizlik
Sigortası
Süresinin
DolmasıKesintilerinin Yürürlüğe Girmesi 0,2
Sağlık Sistemine İlişkin Vergi Artırımlarının
0,1
Diğer
Süresi
Dolan Teşvikler
0,5
Devreye
Girmesi
Toplam
3,8
131
44
87
127
35
24
87
625
-0,6
-0,1
-0,6
-0,5
-0,2
-0,1
-0,4
-2,9
Kaynak:www.isbank.com.tr
8
Selin SARILI,”Ertelenmiş Mali Uçurum”, 2013
9
Selin SARILI,”Ertelenmiş Mali Uçurum”, 2013
6
Tablodan da çok açık bir şekilde, oluşacak bir mali uçurumun büyümeyi menfi
şekilde etkileyeceği anlaşılacaktır. Zaten ABD ekonomisindeki bir daralmanın da diğer
ekonomileri lokomotif bir şekilde etkileyeceği hususu tartışılmayacak bir durumdur.
Özellikle de tabloda otomatik harcama kesintilerinin devreye girmesi büyümeyi %0,6
etkileyeceği beklentisi azımsanmayacak bir orandır. Çünkü makro ekonomide
değişkenler birbirine bağlı olduğundan burada yaşanacak bir daralma diğer
göstergeleri de menfi etkilemesi aşikardır.
Burada asıl araştırılması gereken konu aslında mali uçurum tehlikesi karşısında
ABD’nin yapacağı hamlelerdir. O günlerde 2012 yılının son aylarında mali uçurum
riskine karşı izlenecek olası politikalara ilişkin piyasalarda 3 farklı senaryo ağırlık
kazanmıştı.10
 Görüşmelerden çıkabilecek kararlardan ilki, mevcut yasaların geçerlilik
sürelerinin
uzatılması
olarak
değerlendirilmiştir.
Bu
senaryonun
gerçekleşmesiyle 1 Ocak 2013'te süresi dolan teşviklerin sürdürülmesinin
ABD'de borçlanma tavanında yüksek bir artırım gerçekleştirilmesi ihtiyacını da
beraberinde getireceği aşikardır. Bu senaryo o günlerde, küresel kriz sonrası
dönemde yüksek kamu borç stoklarına rağmen harcama eğilimi devam eden
Avrupa ülkelerinin yaşadığı sorunlar dikkate alındığında bu tarz bir ertelemenin
tercih edilmesi oldukça düşük bir olasılık olarak değerlendirilmişti.
10
“ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
7
 Gündeme gelen bir diğer seçenek ise, ABD'de mali uçurum senaryosunun
gerçekleşmesi ve böylece ülkede borç stokunun azaltılması için gereken
maliyetin çok geç olmadan ödenmesi olmuştur. Bu senaryo çerçevesinde, yeni
vergi düzeylerinin uygulamaya konması ve harcamaların kısılması paralelinde
ülkenin kamu borç stokunun düşüş sergilemesinin, ABD ekonomisinin
sürdürülebilir büyüme için güç kazanmasına katkıda bulunacağı düşünülmüştür.
Siyasi olarak da bu tür bir senaryonun gerçekleşme olasılığı düşük olarak kabul
edilmiştir.
 I ve II numaralı senaryolara bir ara çözüm olarak üretilen üçüncü senaryoda ise,
mali uçurum görüşmelerinin devam ettiği süreçte mevcut vergi uygulamalarının
en azından bir bölümünün geçerlilik süresinin uzatılması ve/veya harcama
kesintilerinin bir kısmının ertelenmesi ABD yönetiminin önündeki diğer bir
seçenek olarak değerlendirilmiştir. 11 Bu senaryoya göre "mali uçurum"
sorununun kısmi çözümü ile borç stokunda yüksek oranlı artışların önüne
geçilmesi öngörülürken, vergi artışı ve harcama kesintilerinin ekonomik
büyüme üzerindeki olumsuz etkilerinin de sınırlandırılması amaçlanmıştır. Bu
senaryonun karşısındaki en büyük sorun ise partilerarası uzlaşmanın sağlanması
konusunda karşılaşılması muhtemel güçlükler olmuştur.12
Nihayetinde alınan kararlar, sorunun çözümünün üçüncü senaryoya yakın
gerçekleştiğine işaret etmektedir. Nitekim, kabul edilen bütçe tasarısının kısmi vergi
artışlarını içerdiği görülmektedir.
2013 yılı başında ABD'de alınan kararların genel olarak yüksek gelir grubuna
yönelik olduğu dikkat çekmektedir. Bütçe kanununun en çok yankı uyandıran
maddesini, Başkan Obama'nın da önemli seçim vaatlerinden biri olan yüksek
gelirlilerden alınacak vergilerde 2001 yılından bu yana uygulanan indirimlerin
kaldırılması oluşturmuştur.13 Bu maddeye göre yıllık geliri 400.000 USD'nin üzerinde
olan kişiler ve 450.000 USD'nin üzerinde olan aileler 2013 yılından itibaren vergi
indirimi uygulamasından faydalanamayacaklardır. Ayrıca, sözkonusu gelir grubuna
mensup kişilerin sermaye kazançlarına yönelik vergi oranları %15'ten %20'ye
yükseltilmiştir. Diğer gelir gruplarında ise, vergi indirimlerinin geçerlilik süresinin
uzatılması yerine bu indirimler yasalaştırılarak uygulama kalıcı hale getirilmiştir. Aynı
zamanda yine yüksek gelirlileri hedef alan alternatif asgari gelir vergisinin orta ve
düşük gelir gruplarını etkilememesi için her yılın başında çıkarılan muafiyet kanunu da
kalıcılaştırılmıştır. Uzun süreli işsizlerin aldığı işsizlik maaşı ödemeleri bir yıl
uzatılırken, sosyal güvenlik sistemi kapsamında çalışanların ücretlerinden kesilen ve
11
12
13
“ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
8
2010 yılından geçerli olmak üzere geçici olarak %6,2'den %4,2'ye indirilen vergiler
yeniden önceki seviyesine yükseltilmiştir.14
Ayrıca, ABD ekonomisinin büyüme performansı üzerinde oldukça yüksek
etkisi olması beklenen otomatik harcama kesintilerinin ise 2013 yılı harcama planlarını
netleştirmek ve tekrar düzenlemek amacıyla iki ay ertelenmesi kararlaştırılmıştır.
Bununla birlikte, kabul edilen bütçe tasarısı kamu borç stoku üst sınırının
aşılması endişesini hafifletememiştir. Kongre Bütçe Ofisi'ne göre alınan kararların
önümüzdeki on yıllık süre içerisinde bütçe açığını 3,6 trilyon USD artırıcı yönde
etkileyeceği ifade edilmektedir. Söz konusu uzun vadeli etkiden daha da önemli olmak
üzere 2012 yılı sonu itibarıyla yeni borçlanma imkanı kalmayan ABD Hazinesi'nin
bütçe gelirleri ile ancak Şubat ayı ortalarına kadar mevcut kamu harcamalarını finanse
edebileceği dikkate alındığında, Başkan Obama'nın savunma ve yurt içi harcamalarda
gerçekleştirilmesini planladığı 110 milyar USD'lik kesinti planına karşılık,
Cumhuriyetçilerin önümüzdeki dönemde borç üst sınırının aşılmasının yarattığı
baskıyla birlikte sağlık harcamalarının çoğunluğunu oluşturduğu ve sosyal hak
harcamaları olarak adlandırılan harcama kaleminde kesintiye gidilmesi konusunda
ısrarcı olacağı düşünülmektedir.15
Dolayısıyla, bir süredir küresel piyasalarda gündemi yoğun bir şekilde meşgul
eden mali uçurum endişesi alınan kararlarla birlikte sona ermiş gibi görünse de borç
üst sınırının aşılması sorununa uzun vadeli bir çözüm bulunamaması, ABD bütçesine
ilişkin gelişmelerin önümüzdeki dönemde de piyasaların odağında yer almaya devam
edeceğine işaret etmektedir.
Şimdiki tartışma konumuz ise şayet bir uzlaşı olmaması halinde ABD
ekonomisini bekleyen bir senaryo dizisidir. Yani otomatik olarak devreye girecek
ekonomik parametreler halinde nasıl bir ekonomi bizleri beklerdi?
 Vergi Kesintileri Kimi Ne Kadar Etkileyecek?
Yeni yasanın çıkartılmaması halinde 2013 yılında vergi oranları otomatik olarak
artacak. Başkan Obama'nın hiç taviz vermediği orta gelirli (middle class family) bir
aile ortalama 2 bin dolar, düşük gelirli bir aile ise 350 dolardan fazla ekstra vergi
ödemek zorunda kalacak. 2012 yılı gelir dağılımına göre vergi oranları 10, 15, 25, 28,
33 ve 35 şeklinde değişiyor. Şayet mali uçurum konusunda yeni bir anlaşmaya
varılmazsa vergiler 15, 28, 31, 36 ve 39,6 oranlarına yükselecek.
 İşsizlik Maaşları Kesilecek, İşsizlik Oranı Artacak
14
15
ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
ABD’de Mali Uçuruma İlişkin Bir Değerlendirme”, İş Bankası araştırma raporları, 2013
9
Kongre tarafından 2008 yılında kabul edilen işsizlik maaşları yıl sonunda
kesilecek. Bu durumdan yaklaşık 2 milyon Amerikalı direkt etkilenecek. Mali uçurum
sorunu çözülmezse Kongre Bütçe Ofisi (CBO) tahminlerine göre 3,4 milyon insan
işini kaybedecek. Bu kayıp ise işsizlik oranını en az yüzde 9,1 oranına yükseltecek.
 Yatırımcı Daha Fazla Vergi Ödeyecek
Yatırım yapmak isteyenler için mevcut olan yüzde 15'lik vergi oranı yüzde
20'ye yükselecek. Sadece Wall Street yatırımcılarını değil bireysel bütün yatırımcılar
daha fazla vergi ödemek durumunda kalacak.
Şu anda 5,12 milyon dolar üzerinde gayrimenkul sahibi olanlar yüzde 35 vergi
öderken bu oran yüzde 55'e yükselecek. Bir başka ifadeyle bu insanlar 1 milyon dolar
daha fazla vergi ödemek zorunda kalacak.
 Sosyal Güvenlik Bordro Vergi Oranları Artacak
Kongre, 2010 yılında sosyal güvenlik vergi oranlarını yüzde 6,2'den yüzde
4,2'ye indirmişti. 31 Aralık'ta sona erecek bu indirim yıllık 50 bin dolar gelire sahip bir
vatandaşın haftalık 20 dolar ekstra vergi ödemesini gerektirecek.
 Sağlık Harcamaları Artacak
Amerika'da şu anda yaklaşık 50 milyon insanın sağlık sigortası var. 65 yaş ve
üstü insanların sigortasını ise devlet karşılıyor. Şayet mali uçurum konusunda bir
anlaşma olmazsa sağlık için ayrılan bütçe yüzde 2 oranında azaltılacak. Bu da demek
oluyor ki hastane ve çalışanlara verilen maaşlar önemli derecede azalacak. Ayrıca
hastalık salgınlarının izlenmesi ve azaltılması için çalışan Hastalık Kontrol ve Önleme
Merkezi (CDC) bütçesinde 464 milyon dolar kesinti yapılacak.
 Kamu Harcamaları
Mali Uçurum ile ilgili bir adım atılmazsa kamu harcamalarında kesintiler
başlayacak. 1 Ocak 2013'te savunma harcamaları başta olmak üzere birçok kalemde
kesintiler yapılacak. Toplamda 800 milyar dolara yakın bir kesintiden söz ediliyor.
Kongre daha önce 2013 yılında 100 milyar dolar ve gelecek 10 yıl boyunca 1 trilyon
dolar harcama kesintisi konusunda anlaşmıştı.
Kamu harcamalarının azaltılması temel makro ekonomi prensipleri dahilinde
milli geliri azaltan yani büyümeyi menfi etkileyen bir parametredir. Bilindiği üzere ISLM denkliği temek ekonomi dengesidir. Kamu harcamalarının artışı beraberinde IS in
sağa kaymasına neden olur. Bunun diğer bir anlamı ekonomideki talep düzeyinin
artması demektir. Aşağıdaki şekilden de anlaşılacağı üzere toplam talebin artması
10
beraberinde milli gelir artışına neden olur. İşte bu anlamda mali uçurumla birlikte
yaşanacak bir daralma beraberinde kamu harcamalarının azalmasına neden olacak ve
bu durum ise ABD ekonomisinde bir menfi büyümeye neden olacaktır. ABD
ekonomisi genel olarak büyük bir ekonomik büyüklük olduğu için burada yaşanacak
bir durgunluk diğer ekonomileri de olumsuz etkileyecektir. Çünkü ABD ekonomisi
hem diğer ekonomiler için sübvanse görevi görürken hem de diğer ekonomilerden
ciddi şekilde fon alarak beslenen ve açıklarını bu şekilde çeviren bir yapıya sahiptir.
Kısacası “interaktif” bir ekonomi olması yani diğer ekonomilerle çok sıkı ilişkileri
olması sebebiyle ABD ekonomisi dünya ekonomisi için önemli bir yere sahiptir.
 Vergi Tablosu
Şu anki vergi oranları 10,15, 25, 28, 33 ve 35 şeklinde değişiyor. Eğer mali
uçurum konusunda anlaşmaya varılamazsa oranlar 15, 28, 31, 36 ve 39,6 oranlarında
değişecek.
III-MALİ UÇURUMUN GENEL ETKİLERİ ve TÜRKİYE’YE OLASI
YANSIMALARI
Öncelikle iktisatçıların çoğu ABD'deki mali uçurumdan kurtulmayı öngören
tasarının Temsilciler Meclisi'nde onaylanmasının Türkiye'ye sınırlı da olsa olumlu
yansımaları olacağını belirtiyorlar.
Türkiye’ye en önemli olası olumlu etkisi belirsizliğin kısmen de olsa ortadan
kalkması durumudur. Belirsizliklerin aşılmasının global risk iştahını desteklediği,
bunun da 2013'te genel olarak beklendiği üzere Türkiye'ye sermaye girişlerini
11
güçlendirebileceği aşikardır. Ayrıca küresel likidite ve küresel faiz açısından olumlu
yansımaların olabileceği de göz önüne alınmalıdır.
Borç tavanı uygulamasının ilk olarak 1917 yılında uygulanmaya başlanmıştır.
Söz konusu tarihten bu yana 91 kez tavanın yükseltildiği görülmüştür. Bu anlamda
ABD de yaşanacak bir uzlaşılmama durumunda küresel ekonomiyi olumsuz
etkilenirdi. Uzlaşma sağlanamaması halinde ABD ekonomisinin yüzde 2 daralması
gibi bir durum söz konusu olacaktı.
ABD de mali uçuruma ilişkin bir uzlaşı sağlanamamış olsaydı bunun
Türkiye’ye etkisi bize göre doğrudan değil dolaylı olurdu. Öncelikle Türkiye'nin ABD
ile dış ticaretinin sınırlı olması bu görüşümüzün temelini oluşturur. Kararın
resesyondaki Avrupa ülkeleri üzerinde bir kıpırtı oluşturması Türkiye'yi etkiler. Ancak
o etki sayesinde Türkiye’yi etkileyen bir yapıya sahip olurdu. Yani esas olarak küresel
ekonominin etkisiyle Türkiye bu etkiden nasibini alırdı.
Hükümetin Orta Vadeli Program'da (OVP) 2013 yılı büyüme hedefini yüzde 4
olarak belirlerken, bize göre bu uzlaşma ihtimalini de dikkate alarak bir tahmin yaptığı
kanaatindeyiz.
Öte yandan uzlaşılan tasarının birinci en iyi politika olmadığını düşünmekteyiz.
ABD Başkanı Barack Obama'nın kanadı olan demokratların senatonun yanı sıra
temsilciler meclisinde de ağırlığı olsaydı ortaya çıkacak çözüm, ABD için birinci en
iyi politika olacaktı. Dolayısıyla dünya, rahat bir nefes alabilirdi. Ancak uzlaşma ile
alınan bir karar olduğu için bunun ikinci en iyi politika olduğu kanaatindeyiz.
Mali uçurum şüphesiz ki dünya ekonomisini olumsuz etkiler. Bu etki birçok
kanal vasıtasıyla ortaya çıkar. Örneğin mali uçurum nedeniyle ABD ekonomisindeki
kamu harcamalarının ki bunu genel olarak genel talep olarak da alabiliriz, azalması
dünya ekonomilerinin de daralma sürecine girişini kolaylaştırır.
Toplam talebin azalmasını grafikle bir çok açıdan irdelenebilir. Çalışmamızın
yukarıdaki bölümlerinde de bu durum izah edilmeye çalışılmıştı. IS-LM modeli ile de
bir talep daralmasının sonuçlarını inceleyebiliriz.
12
Şekillerden de anlaşılacağı üzere, mali uçurum nedeniyle ABD ekonomisinde
yaşanacak bir daralma beraberinde toplam talebin azalmasına ve temel makro
ekonomik analiz çerçevesinde ise bu durumun milli gelir azalmasına neden olacaktır.
ABD ekonomisindeki milli hasılanın azalması demek, ABD ekonomisiyle sıkı
ilişkileri olan ekonomiler için ise ihracatın daralması anlamı taşır. Çünkü milli gelir
arttıkça ithalat da artar. ABD’nin ithalatının daralması kimi ekonomiler için ihracatın
azalması demektir.
Öte yandan ABD de yaşanacak bir mali uçurum dünya ekonomileri için ise
belirsizlik anlamı taşır. Bunun en güzel örneğini küresel finansal krizde yaşayarak test
ettik. Belirsizlik iktisat biliminde istenmeyen-hoş olmayan bir paradigmadır. Mali
uçurumla birlikte derinleşecek bir belirsizlik ortamı dünya ekonomisini tedirgin
etmeye yeter. Şüphesiz ki belirsizliğin en menfi yaşandığı alan yatırım alanıdır.
Yatırımcılar için belirsizlik ortamı tabiri caizse bekleme odaları gibidir. Yatırımcı her
zaman güvenli bir limana gemisini yanaştırma çabası içerisindedir. Dünya üzerinde
yaşanacak bir yatırım daralması Keynes genel denklem yöntemiyle şöyle gösterilebilir.
Y=C+I+G+(X-M)
13
Denklemdeki (I) invest yani yatırımı temsil eder, ve denklemden de anlaşılacağı
üzere dünya üzerinde yaşanacak bir yatırım daralması milli gelirin azalmasına neden
olacaktır.Bu durumu yine Keynes harcama modeliyle de şu şekilde gösterebiliriz.
14
Aynı zamanda mali uçurum doğal olarak ABD ekonomisinde vergi oranlarının
artmasına neden olacaktır. Kısılan harcamalar ve artan vergiler nihayetinde bütçe
açıklarının azalmasına hizmet eden iktisat argümanlarıdır. Vergi oranlarının artışı da
yine yukarıda yapmış olduğumuz analize benzer sonuçlar doğuracaktır.
ABD de yaşanacak bir mali uçurumun Türkiye’ye olan dolaylı etkisi kısaca
şöyle açıklanabilir.
 Ticaret ve İhracatlar
Mali uçurum gelişmiş ülkelerdeki tüketim mallarına olan talebi azaltır. Geçmiş
deneyimler bunu ispata şiardır. Talepteki bu düşme düşük faiz oranlarının özellikle
otomobillere olan talebi uzun yıllardır teşvik ettiği otomotiv sanayinde çok güçlü
şekilde hissedilmiştir. Ancak kısa bir süre sonra bunu konfeksiyon, elektronik araçgereç ve ev eşyaları gibi diğer mallardaki talep düşüşü takip etmiştir. Küresel krizde de
ABD tüketicilerinin tüketim ve tasarruf yapılarındaki değişiklikler önemli etkiler
yapmıştır. Kriz nedeniyle ABD tüketicilerinin harcamalarını kısması ve tasarruflarını
arttırmasıyla, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerdeki ticarette daralma hiç fark
gözetmeksizin çok çarpıcı bir hale gelmiştir.
Talepteki daralmaya ilave olarak, mali piyasalardaki ihracatın finansmanındaki
kredi daralması ihracat maliyetlerinin artışına neden olmuştur. Özet olarak ifade
edilecek olursa, sanayi mallarının temel ithalatçısı olan gelişmiş ülkelerdeki ekonomik
daralma hızla diğer ülkelere de yayılmıştır. Gelişmekte olan ve yeni yeni gelişen
ekonomilerde tarafından “ithal” edilen krizin ticari mallara olan yerel talebi düşürerek
durumun kötüleşmesine katkıda bulunduğuna da işaret etmek gerekmektedir. Çünkü
bu ülkelerde mallara yönelik olan gelir elastikiyeti oldukça yüksektir ve bundan dolayı
da işsizlik ve yaygın işten çıkarmalarla birlikte harcanabilir gelir miktarındaki
azalmadan dolayı ticari mallara olan yerel talep de düşmüştür.
Mali uçurum olayında da mali uçurum devam ettikçe, zincirleme etkiler
özellikle küresel pazara yakından bağlı olan sektörler olmak üzere, Türk ekonomisince
de hissedilir. Gelişmiş ülkelerin taleplerindeki düşüşler doğrudan ihracat miktarlarını
aşağıya doğru iter.
Türkiyenin ihracat düşüşü IS-LM modeli ile de gösterilrse aşağıdaki tablo
oluşacaktır. Tablodan da anlaşılacağı üzere Türkiye’de yaşanacak bir ihracat düşüşü
milli geliri azaltıp büyümeyi olumsuz etkileyecektir.
15
 Bankacılık ve Mali Sistem
Mali uçurum muhtemeldir ki ülkelerin banka ve mali kurumlarını kötü şekilde
etkilesin. Küresel krizde de bu durum yaşanmıştı. Mali piyasaların küreselleşmesiyle,
belirli bir gelir düzeyindeki ülkeler çok öncelerden küresel mali piyasayla
bütünleşmişler ve ekonomik politikaları ve programları ve hatta ulusal paralarının
değerleri bile bankaların, öz sermaye fonlarının ve kredilendirme kuruluşlarının
kararlarından etkilenmeye başlamıştır. Bu şekilde karmaşık uluslararası finans
sisteminde bankalar, hedge funds ve öz sermaye fonlarının devasa kayıplarıyla
gelişmekte olan ülkelerle yeni gelişen pazarlara verilebilecek fonlar geleneksel olarak
fonların oluşturulduğu uluslararası sermaye piyasalarındaki finansman kaynaklarında
çarpıcı bir düşüşten dolayı neredeyse kurumuştur. Bunun doğal sonucu uluslararası
ticarette bir düşüş ve yatırım miktarlarında azalmadır.
Üstelik krediler için hesaplanan risk primleri de 3 kattan fazla artmış ve
yatırımların maliyetinde önemli bir artışa neden olmuştur. Bu artışlar sadece yeni
yatırımları sınırlamamış fakat ayrıca mevcut kamu ve özel kuruluşların modernize
edilmesine engel olmuş ve özel ve kamu kesimlerinin borçlarının yönetiminde baskı
oluşturmuştur. Mali uçurumda da bu hadiselerin yaşanması kaçınılmazdır.
 İstihdama Etkisi
Mali uçurum talep daralmasıyla birlikte istihdamı da menfi etkilemesi
muhtemeldir. Örneğin küresel ekonomideki küçülme küresel mali krizin vurduğu
ülkelerin büyük bir çoğunluğunda kendini işgücü piyasasında artan işsizlik ve kırılgan
16
istihdam oranları ile istihdamda sosyal açıklığın genişleme şekillerindeki büyük
bozulmalar şeklinde göstermiştir. Mali uçurumda da benzer bir tablo oluşacaktır.
Yukarıda başlıklara indirgediğimiz makro ekonomik değişkenleri genel olarak
ele aldığımızda öncelikle global kriz şartlarında ki bunun içinde mali uçurum durumu
da var, Türkiye’nin en tehlikeli göstergelerinden biri cari açığın finansmanı.
Önümüzdeki dönemde, fon sağlayan batı ekonomilerinde yaşanan finansal kriz
nedeniyle, cari açığı finanse edecek fonları bulabilmek hem zor hem de daha maliyetli
olacak. Uluslararası doğrudan yabancı sermaye girişinde dikkat çekici bir başka
gelişme de Avrupa ve ABD yönlü girişler ciddi ölçüde gerilerken Körfez yönlü
girişlerin
artması.
Türkiye’nin diğer önemli risklerinden biri de reel sektörün yüksek borçluluk
oranı. Son yıllarda Türk şirketleri dışarıdan borçlanmak daha ucuz olduğu için sıkça
dış borçlanma yolunu tercih etti. Ve yıllar geçtikçe bu rakam hızla yukarı tırmandı.
Dolayısıyla mali uçurum durumunda Türkiye’nin bu yapısı önemli bir risk
oluşturmaktadır.
Dikkat edilmesi gereken nokta reel sektörün kısa vadeli borcunun hem
kamudan hem de finans sektörünün kısa vadeli borcundan fazla olması. Bu da demek
oluyor ki Türkiye’de ve dış piyasalarda yaşanacak uzun süreli likidite sıkışıklarından
ilk önce ekonomimizin bel kemiği yani reel sektör etkilenecek.
Son makro ekonomik değişkenimiz ekonomik büyüme. Türkiye’nin ithalata
dayalı üretim yapısı, dış girdi maliyetlerinin artması, ihracatın yavaşlaması finansal
dalgalanmaya bağlı olarak dövizde ve enerji fiyatlarında meydana gelebilecek artışları
ciddiyetle ele alındığımızda 2001 sonrası yaşanan yüksek büyüme rakamlarını
önümüzdeki dönemde tutturamayacağımızı kolaylıkla söyleyebiliriz.
IV-SONUÇ
ABD'de uzun süredir devam eden müzakereler ve tartışmalar sonucunda,
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında "mali uçurum" anlaşması ancak yılbaşı
gecesi sağlanabildi. Karşılıklı tavizler verilerek gerçekleşen son dakika anlaşmasında
her iki taraf da istediğini tam olarak alamadı. Anlaşmayla sonuçlanan süreçte bazı
isimler ön plana çıkarken bazıları ise hayal kırıklığına neden oldu.16
ABD Başkanı Barack Obama: Obama geçmişteki politik çekişmelerden gerekli
dersi aldığını ortaya koydu. Mali uçurum tartışmalarının ilk gününden itibaren
16
ABD'de "mali uçurum" savaşının kazananları ve kaybedenleri” www.zaman.com.tr
17
çizgisini korudu. Özellikle seçimlerde aldığı zafer mali uçurum tartışmalarından da
galip çıkacağına olan inancını arttırdı. Nihayetinde bazı tavizler verilmiş olsa da
istediğini almayı başardı. Sürecin kazananı olduğu kadar kaybedeni de olan Obama,
mali uçurum tartışmalarını parti kampanyasına benzer bir tarzda ve başarılı götürdü.
Sonunda da istediğini aldı. Ancak anlaşma konusunda beklenen etkili adımları atmadı.
Obama'dan ülkenin başındaki isim olarak halka büyük ekonomik sıkıntı yaşatabilecek
bu sorunun çözümünün son dakikaya bırakmadan çözüme kavuşturması beklenirdi.
Kongre, Amerikan halkının çözümsüzlükten dolayı kendilerine gösterdiği tepkiyi hak
ettiğini ortaya koydu. Kongre üyeleri mali uçurum tartışmalarında çözüm adına kötü
bir politika yürüttü. İki taraf da son güne kadar çözüm adına yapıcı adımlar atmadı. Bu
haliyle ABD Kongre'si halka gelecek adına umut vermedi.
Finansal piyasalarda yaşanan krizin etkisiyle küresel ekonominin resesyon
sürecine girmesi, gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekte makroekonomik
politikaların devreye girmesini sağlamıştır. Krizin ilk olarak finans piyasalarında
başlaması, para politikasını gündeme getirmiş; ancak hızlı faiz indirimleri ekonominin
tekrar canlanmasına yetmemiştir. Böylece para politikasının yanı sıra maliye
politikası da gündeme gelmiştir. Finansal kriz çıkmadan önce mali teşvikler
ekonomistler arasında popülerliğini yitirmiş durumdaydı. Özellikle, makroekonomik
politikanın ikiz hedefleri (bir yandan ekonomik büyüme ve diğer yandan enflasyon ve
işsizlikle mücadele) söz konusu olduğunda mali politika, para politikası gibi diğer
araçlara göre prestij kaybetmişti. Benimsenen yaklaşım, finansal piyasaların riski
fiyatlandırabileceği ve krediyi etkili bir şekilde tahsis edebileceği yönündeydi.
Şimdi ise mali uçurum diye adlandırılan yeni bir sürece girildi. Mali uçurum
özellikle 2012 yılının ikinci yarısında ekonomiyle ilgilenenlerin sık sık duyduğu bir
cümle olmaya başlamıştı. Özellikle 2012'nin son aylarında sıkça vurgulanmaya
başlanmış neredeyse her gün duyar olmuştuk.
ABD ekonomisi 2007’de başlayan ve 2008’de iyice derinleşen krizden hala tam
olarak sıyrılamadı. Bu durumda, bu krizin izleri hala mevcutken mali uçurum tehlikesi
daha da göze batmaktadır. Mali uçurumun tehlike sinyali vereceği endişesi büyüktür.
Bu endişenin temel nedeni, kimi iktisatçılara göre ABD’de 1 Ocak 2013’te bir kısım
otomatik değişikliklerin yürürlüğe girecek olması ve bu değişikliklerin ekonomik
dengeleri etkileyebilecek olmasıdır. Buna göre;
 Yaklaşık 10 yıl önce yürürlüğe giren ve eski Başkan George Bush döneminden
kalan gelir ve istihdam vergi indirimlerinin vadesi dolacaktır. Bunlar kısaca
istihdam vergisi kesintileri ve orta sınıfı koruyucu vergiler ile bireyler ve iş
dünyası için 50’den fazla geçici vergi kesintilerini içermektedir. İndirimlerin
vadesi dolduğunda, hem zengin hem de orta ve dar gelirli mükellefler devlete
18
daha fazla vergi ödemeye başlayacaktır. Vade dolduğunda, hiçbir şey
yapılmadığı taktirde bile vergiler otomatikman artmış olacaktır.17
 Yürürlüğe girmesi beklenen bir diğer değişiklik ise kamu harcamalarında
otomatik kesintilerin başlamasıdır. Kongre’de 2013 için 100 milyar dolar ve
gelecek on yıl boyunca 1 trilyon dolar civarında bir harcama kesintisi
kararlaştırılmıştı. Buna göre, 1 Ocak 2013’te kamu harcamalarında otomatik
kesintiler başlayacak, sosyal programlarda tasarrufa gidilecek, işsizlik
yardımları sona erecektir. Bunlar arasında yer alan sosyal programlar için,
gelecek on yıl içinde 500 milyar dolara yakın otomatik bir kesinti yapılacağı
tahmin edilmektedir. Kesintiler çoğunlukla yoksul ve orta sınıf işsiz kesimler
üzerinde yoğunlaşmaktadır.18
Bir süredir küresel piyasalarda gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden mali
uçurum endişesi alınan kararlarla birlikte sona ermiş gibi görünse de borç üst sınırının
aşılması sorununa uzun vadeli bir çözüm bulunamaması, ABD bütçesine ilişkin
gelişmelerin önümüzdeki dönemde de piyasaların odağında yer almaya devam
edeceğine işaret etmektedir.
17
18
Yaklaşmakta olan mali uçurum, http://liberteryen.org/2012/11/yaklasmakta-olan-mali-ucurum/
Yaklaşmakta olan mali uçurum, http://liberteryen.org/2012/11/yaklasmakta-olan-mali-ucurum/
19
Download