GLOBALEXPORT HSBC BANK A.Ş.’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. Afrika 400 MİLYAR DOLARLIK DEV PAZAR Dünya ekonomisinin en cazip pazarlarından Afrika kıtası, Türk girişimcilere pek çok fırsat vaat ediyor. “Afrika önceliğimiz” Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: “Gelecek 30 yılda Afrika ve Asya en hızlı büyüyen bölgeler olacak” Sunuş TURKISHTIME-HSBC IŞBIRLIĞI DEĞER YARATACAK TÜRKIYE şirketleriyle markalarıyla giderek daha fazla globalleşiyor… Her sektörde, her alanda dünyanın pek çok yerindeki pazarlarda varlığını sürdüren güçlü bir oyuncu. Bugün 150 milyar doları geçen ihracat rakamıyla, daralan dünya pazarında büyümesini sürdürürken, dünya ligindeki sırasını da yükseltiyor. 2013’te hedef bu rakamların üzerine çıkmanın yanı sıra Türkiye’nin inovasyon ve marka gücünü de artırmak. İşte elinizde tuttuğunuz ve HSBC’nin desteğiyle hazırladığımız, Global Ex- port dergisinin tek hedefi de bu süreçte değer yaratmak. Türkiye’nin ihracatçılarına yol göstermek, öncülerin tecrübelerini diğerlerine aktarmak. Bu yolda dünyanın lider bankalarından HSBC’nin uluslararası bağlantılarından da faydalanacağız. Yeni pazarlara girmek, finansal güç ve destek de istiyor. Burada yol göstermeler, kimi zaman kritik rol oynuyor. Bu ilk sayının hedefi Afrika… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ayağının tozuyla geldiği bu kıta, önümüzdeki 10 yılın en hızlı büyüyecek pazarlarından biri… Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın adım adım gezdiği yeni pazarların başında geliyor. Global Export tam bu gündemin ortasında, Afrika’yı genel bakış açısı, fırsatları, riskleri ve projeksiyonları ile ele alıyor. Önümüzdeki aylarda Afrika’dan bazı ülkelere ayrıca odaklanacağız. Global Export her sayımızda sizlerle olacak… Bize yer vermemizi istediğiniz ülkeleri ve özel konuları yazabilirsiniz. Global Export, cephedeki sizlerin yanında olmak için çaba harcayacak… Başarılı bir ay geçirmeniz dileğiyle… ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 1 Analiz Dünyanın yeni yıldızı 2 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika Dünya ekonomisi büyüyen coğrafyalara yöneliyor. Büyüyen coğrafyaların başında ise Afrika kıtası geliyor. Dünyanın en hızlı büyüyen ikinci kıtası Afrika yakın gelecekte tüketim patlamasına ev sahipliği yapacak. Kıtanın barındırdığı pazar potansiyelinin 400 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Türk girişimci ve sanayicilerinin de pek çok Afrika ülkesinde temelini attığı girişimlerin sayısı her geçen gün hızla artıyor. Türkiye’nin Afrika’ya olan ihracatı son 10 yılda yüzde 680 büyüme kaydetti. Afrika kıtasının güney kısmını oluşturan Sahra Altı, potansiyeli en son keşfedilen bölge… Mısır, Libya ve yeniden yapılanma sürecine giren pek çok ülkenin yanı sıra Nijerya, Etiyopya, Çad, Mozambik ve Ruanda büyüme hızıyla dikkat çeken diğer pazarlar… Bölgeyi ilk keşfedip hakim olmaya başlayan şanslı ülkeler arasında Türkiye’nin de adı geçiyor. İşte Afrika kıtası ve sunduğu fırsatlar… D ünyada birçok ülkenin Afrika’daki potansiyeli keşfetmesi gecikmedi. En hızlı büyüyen ikinci kıta olan Afrika özellikle doğal kaynaklarıyla dünyanın geri kalanının ilgisini çekiyordu. Artık sıra tüketime de geldi. Yapılan araştırmalar Afrika’yı göz ardı eden şirketlerin çok şeyler kaçıracağını gözler önüne seriyor. McKinsey’in Afrika Tüketim Davranışları Merkezi’nin kıtanın en hızlı büyüyen şehirlerinde 13 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre Afrika’da tüketim beş sektörde fırlayacak: Hazır giyim, finans hizmetleri, gıda ürünleri, internet ve telekomünikasyon. Araştırmaya katılanların yüzde 84’ü iki sene sonra ekonomik olarak daha iyi durumda olacağını öngörüyor. Yani Afrika’nın kentlerinde muazzam bir ekonomik iyimserlik gözlemleniyor. Bir başka projeksiyona göre tüketimle ilgili sektörlerin 2020’ye kadar 400 milyar dolar büyüyeceği öngörülüyor. Ancak halen birçok şirket bu potansiyelin ya farkında değil ya da bu ciroları nasıl elde edeceği yönünde bir fikirleri yok. Bu, pazarı daha cazip hale getirse de kıtanın zor bir pazar olduğunu da gösteriyor. Afrika 53 ülkeden oluşan kompleks bir pazar, ülkeden ülkeye değişen çok hareketli dinamikleri var. Yine de özellikle Türkiye’de Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın sıklıkla işaret ettiği gibi Afrika pazarında Türkiye için önemli fırsatlar var. Türkiye bu fırsatı ilk gören ülkelerden biri olduğu için özellikle hazır giyim, gıda ve telekomünikasyonda bu 400 milyar dolarlık potansiyelden büyük ölçüde faydalanabilir. ÜLKER, LATEK, ARÇELIK Şu aralar Türkiye’de hangi şirkete pazar stratejisini sorsanız ya Afrika’ya ihracatını artırma hedefinde oldukları ya da Afrika’ya yatırım yapma kararı aldıkları yanıtını alıyorsunuz. Örneğin Ülker... Yıldız Holding’in amiral markası beş yıl önce Mısır’da açtığı bisküvi ve ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 3 Analiz KAYNAK: THE ECONOMIST, IMF 2001-2010 DÖNEMI EN HIZLI BÜYÜYENLER (%) 1Angola 2Nijerya 3Etiyopya 4Çad 5Mozambik 6Ruanda 11,1 8,9 8,4 7,9 7,9 7,6 10 milyondan az nüfuslu ülkeleri içermemektedir. KAYNAK: EIU, INTO AFRICA RAPORU AFRİKA’YA YATIRIM İÇİN EN CAZİP SEKTÖRLER 1 Enerji ve doğal kaynaklar 2Tarım 3İnşaat 4 Finansal sektörler 5Telekomünikasyon kek üretim tesisine ek olarak bölgede yeni üretim fırsatlarını değerlendirmeye başladığını söylüyor. Bu yıl 200 milyon dolar olarak gerçekleşmesini öngördüğü Afrika kıtasına ihracatının da beş yıl içinde 300 milyon doları geçeceğini hesaplıyor. Latek Holding de yine kıtadaki potansiyeli görüp harekete geçenler arasında... Türkiye’de en büyük operasyonunu lojistik alanında gerçekleştiren ancak geçtiğimiz yıl Kenya’nın başkenti Nairobi’ye yapı market açarak ilginç bir adım atan şirket, bölgeye yatırım için 100 milyon dolar ayırmış durumda. Ayrıca gemi işletmeciliği ve 4 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika gıda sektörleri gibi yeni alanlarda da yatırım yollarını arıyor. Bir başka örnek ise Koç Holding’den... Geçtiğimiz yıl Afrika’nın önemli beyaz eşya üreticilerinden Güney Afrikalı Defy Appliances’ı satın alarak dikkat çeken Arçelik, Turkishtime’a yaptığı açıklamada “Doğal kaynakları, genç nüfusu ve gittikçe istikrar kazanan yönetim yapısıyla büyüme potansiyeli en yüksek pazarlardan biri olan Afrika bölgesi, Arçelik’in global büyüme stratejisinin önemli bir ayağını oluşturuyor” diyor. Artık birçok çok yerel ve uluslararası şirketlerin Afrika kıtasına bakışı bu yönde: Krizle birlikte daralmaya baş- layan Avrupa’ya karşılık, sahip olduğu zengin doğal kaynakları ve 1 milyardan biraz fazla nüfusuyla Afrika, küresel ekonomide dümenin kırıldığı paza r.Bu durum Türkiye ile Afrika arasındaki ticari hacimde de yansımasını bulmaya başladı. On yıl önce Afrika ile dış ticaret hacmimiz 4 milyar 340 milyon dolarken, 2011 sonu itibariyle bu rakam yüzde 394’lük bir artış göstererek 17 milyar 100 milyon doları buldu. Artan ticaretlerden bölgedeki Türk yatırımları da nasibini aldı. Bakınız Etiyopya... Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre 2003’te Etiyopya’da bir Türk firması bulunurken bugün sayı 225’e yükseldi. SON 10 YILIN IHRACAT RAKAMLARI (Milyon dolar) 200120022003200420052006200720082009 2010 2011 Kuzey Afrika Diğer Afrika Toplam 1.150 371 1.521 1.267 430 1.697 1.577 554 2.131 2.203 765 2.968 2.544 1.087 3 631 3.097 1.469 4.566 4.030 1.947 5.976 5.850 3.212 9.063 7.445 2.735 10.180 7.025 2.258 9.283 6.702 3.635 10.337 SON 10 YILIN İTHALAT RAKAMLARI (Milyon dolar) 200120022003200420052006200720082009 2010 2011 Kuzey Afrika 2.1152.1382.5193.2314.2124.8783.6165.2673.5424.3063.342 Diğer Afrika 704 558 8201.5891.8352.5263.1682.5032.1582.1083.425 Toplam 2.8192.6963.3384.8206.0477.4056.784 7.7705.700 6.414 6.767 KAYNAK: TÜİK AFRİKA’DA ORTA SINIF 300 MİLYONU AŞTI > 54 ülke ve 29 borsa yer alıyor. > 1 milyardan fazla nüfus barındırıyor. Bunun yüzde 41’i 15 yaşın altında. > Cep telefonu penetrasyonu yüzde 50. > Orta sınıf gelir düzeyinde nüfus 2000’den bu yana yüzde 27 artış göstererek 300 milyonu aştı. > Bölge dünyanın ekilebilir alanlarının yüzde 60’ına sahip. > Dünya petrol rezervlerinin yüzde 10’u, altın rezervlerinin yüzde 40’ı, krom ve platinyum rezervlerinin yüzde 80’den fazlasına sahip. 54 ÜLKELİ DEV PAZAR Afrika, daha düne kadar “yardım eli uzatılması” gereken bir bölge olarak görülürken bugün 54 ülkenin sahip olduğu büyüme potansiyeliyle büyük bir pazar gibi görülmeye başlaması dikkat çekici bir algı değişimine işaret ediyor. Afrika aslında bugün hala dünyanın en az gelişmiş ülkelerinin çoğunu barındıran bir kıta. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) 2011 yılı için açıkladığı rapora göre en az insani gelişim düzeyini oluşturan 46 ülkenin 36 tanesi Afrika kıtasında bulunuyor. Yıllık kişi başına düşen geliri bin dola- rı bulmayan birçok ülke var. Bunlar da çoğunlukla 18. yüzyıldan 1960’lara kadar Batılı ülkelerin sömürgesi olanlar. Ancak, bölge için 2000’li yıllar, ekonomik anlamda dikkate değer bir yükselişin yaşanmaya başladığı bir dönemi temsil ediyor. 2001-10 arası dönemde dünyada en hızlı büyüyen on ülkeden altısının Afrika’da yer alması bu konuda önemli bir gösterge. McKinsey’in raporuna göre Afrika’da 1980 ve 1990’larda düşüş gösteren işgücü verimliliği 2000-2008 arası dönemde yıllık bazda ortalama yüzde 2,7 artış gösterdi. Üstelik bölge yurtdışından yatırım almaya da başladı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve > 1990’larda yüzde 22’ler düzeyinde olan ortalama enflasyon oranı 2000’lerde yüzde 8’e geriledi. > Ülkelerin dış borç ortalaması 1990’larda yüzde 81,9 iken 2000’li yıllarda yüzde 59’a kadar geriledi. > 1990’larda ülkelerin bütçe dengesi ortalama yüzde -4,6 iken 2000’lerde yüzde -1,8’e geriledi. ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 5 Analiz Kalkınma Birliği’nin (UNCTAD) açıkladığı rakamlara 2000 yılında 9 milyar dolar doğrudan yatırım çeken kıta 2010’da 55 milyar dolara kadar yükseldi. MISIR, FAS, CEZAYIR Yaşanan büyümede Mısır, Fas, Cezayir gibi nispeten gelişmiş bir ekonomiye sahip Kuzey Afrika bölgesinin değil de, dünyanın en az gelişmiş ülkelerini barındıran Sahra Altı Afrika bölgesinin yer alıyor olması esas dikkat çekici olan. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) açıkladığı rakamlara göre 2004– 08 arası dönemde Sahra Altı Afrika 6 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika bölgesindeki reel gayrisafi hâsıla yıllık bazda ortalama yüzde 6,6 düzeyinde artış gösterdi. Bu rakam 1980-90 döneminde yaşanan büyümenin tam olarak iki katı. Krizden dolayı bu artış 2009’da yüzde 2,8’e gerilese de hızlı toparlamayı başararak 2010’da 4,9’a, 2011’de ise 5,5’e çıktı. IMF’nin tahminine göre bölge bu yıl da yüzde 5 ila 5,5 arasında bir büyüme gösterecek. IMF’nin bu tahmininde bölgede petrol ve yer altı kaynaklarının çıkarılmasında yaşanacak artışın önemli bir payı var. Kurumlar Afrika’nın büyümeye devam edeceği görüşünde. Economist Intelligence Unit (EIU), 2012 -2016 arası dönemde Sahra Altı ülkelerinin yıllık bazda reel gayrisafi hasılasının 2012-2016 arası dönemde yıllık ortalama 4,9 büyüme gerçekleştireceği tahmininde bulunuyor. EN BÜYÜK RAKIP ÇIN Afrika’nın büyümesinde Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin bölgeye yaptıkları yatırımların etkisini de göz ardı etmemek gerek. Türkiye’nin de giderek kendisini göstermeye başladığı bu süreçte özellikle Çin başı çekiyor. Ülke 2009’da ilk kez Afrika’nın dış ticaret hacminde Amerika’yı geçerek AFRİKA’DA BÜYÜME NASIL DEVAM EDECEK? >Afrika’nın “kayıp on yılları” 1980’ler ve 90’lardan sonra 2000’lerde böyle bir ekonomik büyümenin yaşanmış olmasının ise farklı nedenleri var. >Bunun başında bazı ülkeler için IMF’nin de projeksiyonlarında özellikle belirttiği üzere petrol üretimindeki artış geliyor. >Mesela Gana... Son dört yılda en yüksek büyümeyi gösteren iki ülkeden biri olan Gana’da esas dönüm noktası petrol üretimine ilk kez başlanıldığı 2010. Bu sayede 2011’de yüzde 13,6 ile kıtada en yüksek büyümeyi gösteren ülke oldu. >IMF ve Dünya Bankası Gana’nın, bu yıl da yaklaşık yüzde 8,5 ile kıtada en yüksek büyümeyi gerçekleştiren ülke olacağını tahmin ediyor. Bu sayede büyüme yakalayan bir başka ülke ise Angola. 1993’ten bu yana petrol üretimi düzenli olarak artan ülkenin büyümesindeki en önemli ateşleyici unsur petrol. lıyor. Ayrıca Çin’in, bölgede sömürgeci bir geçmişinin bulunmaması kendisine bir avantaj sağlıyor” diyor. Ülkenin bölgeye ilgi göstermesinde Afrika’daki petrol rezervlerinin çok önemli bir payının olduğunu belirtiyor Tepebaş. Çin, Afrika ile ticaretini geliştirirken ülkeye çeşitli maddi desteklerde bulunmaktan da kaçınmıyor. Tepebaş, “Çin, Afrika ülkelerine uzun vadeli düşük kredili faizler veriyor. Hatta bu borçların bir bölümünü hibe olarak sunuyor. Şimdiye kadar Angola’ya 14,5 milyar dolar, Gana’ya 13 milyar dolar, Kongo’ya 6 milyar dolarlık borç verdiğini görüyoruz” diyor. 2015’E KADAR EN HIZLI BÜYÜYECEKLER (%) 1 Çin 2Hindistan 3Etiyopya 4 Mozambik 5 Tanzanya 6 Vietnam 7 Kongo 8Gana 9Zambiya 10Nijerya 9,5 8,2 8,1 7,7 7,2 7,2 7 7 6,9 6,8 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 7 KAYNAK: IMF birinci sıraya oturdu. Türkiye’nin tüm Afrika kıtası ile dış ticaret hacmi 17 milyar dolarken Çin’in sadece Nijerya ile olan ticaret hacminin 10 milyar dolar olması karşılaştırma açısından bir fikir verebilir. Ülkenin tüm Afrika kıtasıyla olan dış ticaret hacmi ise 167 milyar dolar. Çin’in en çok ticaret yaptığı on ülkeden 7’si Afrika ülkesi olması ülkenin pazara stratejik bakışını da gösteriyor. Afrika’da yatırım yapmak isteyen Türk şirketlere danışmanlık hizmeti veren Ufuk Tepebaş, “Dünyada gelişmekte olan ülkeler grubunun başını çeken Çin, yeni yeni gelişmeye başlayan Afrikalı ülkelerin ihtiyaçlarını iyi an- >En son bulunan petrol kaynakları sayesinde ülkenin bu yıl yüzde 9,75 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor. Büyüme rakamlarını son yıllarda Sudan’da yüzde 5’in, Nijerya’da ise yüzde 7’nin üzerine çıkaran ana unsurun da yine bu ülkelerde artan petrol üretimi olduğu görülüyor. Yatırım fırsatları A frika bölgesiyle Türkiye arasında yaşanan tüm bu artışta Kuzey Afrika’nın yanı sıra Sahra Altı ülkeleriyle yapılan ticaretteki büyümenin bir etkisi var. 2001’de Afrika’ya yapılan ihracatın yüzde 76’sını Kuzey Afrika ülkeleri oluştururken 2011 sonu itibariyle bu oran yüzde 65’e geriledi ve Sahra Altı Afrika ülkeleri ön plana çıkmaya başladı. İthalatımızda ise Sahra Altı ülkelerin atılımı çok daha çarpıcı. 2001’de Kuzey Afrika’dan ithalatımız 2 milyar dolar, geriye kalan ülkelerden ise 704 milyon dolar seviyesinde iken Sahra Altı ülkelerden yapılan ithalat on yılda kuzey ülkelerini geçti ve 2011 yılı sonu itibariyle 3,4 milyar dolara ulaştı. Toplamdaki Afrika ithalatımız ise son on yılda yüzde 240 artış göstererek 6 milyar 800 milyon dolar seviyesine dayandı. Türk şirketlerinin bu pazarlara yönelmesinin arkasında hükümet seviyesinde bunu teşvik edici adımların atılmasının oldukça önemli bir payı var. Tepebaş “Türkiye’nin 1998’den itibaren Afrika’ya bir açılım planladığını görüyoruz” diyor. 2003’te bu açılımı destekleyen eylem planları konulmaya başladı. Tepebaş “Bu dönemde Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın özellikle KOBİ klasmanındaki şirketlerin Afrika’ya yatırım için teşvik ettiği görülüyor. TÜRK GIRIŞIMCILER AFRIKA’DA PARLIYOR Afrika’ya ihracatımız 10 yılda yüzde 680 arttı Afrika artık Türkiye’nin de dış ticaretinde giderek daha önemli bir yer ediniyor. Afrika kıtasıyla dış ticaret hacmimizin son 10 yılda yüzde 394 artış göstermesi önemli bir veri. Dış ticarette yaşanan büyümede Türkiye’den bölgeye yapılan ihracatın aslan payını aldığı görülüyor. 2001’de 1 milyar 500 milyon dolar ihracatımız yüzde 680 artış ile bugün 10 milyar doları geçti. Aynı büyüme trendi, 2012’de de devam etti. Afrika bölgesinin ekonomik olarak cazibesinin artmasında Sahra Altı Bölgesi’nin ciddi etkisi var. Türk şirketlerinin Sahra Altı’nda en çok yatırım yaptığı ülkeler ise Senegal, Nijerya, Etiyopya ve Güney Afrika Cumhuriyeti... 8 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika Türkiye’nin, hali hazırda, 36 Afrika ülkesiyle ticaret, ekonomik ve teknik işbirliği anlaşması, 9 ülke ile yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması 7 ülke ile de çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunuyor. Buna ek olarak Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan Gümrük Birliği’nin tamamlayıcı unsuru olarak Mısır’la Mart 2007’de, Fas’la Ocak 2006’da, Tunus’la Temmuz 2005’te yürürlüğe girmesi bu ülkelerle ticaretin geliştirilmesinde önemli rol oynadı. “2000 yılından bugüne 40 kat büyüdük” SEKTÖR YELPAZESİ Son olarak Türkiye’nin, Afrika Kalkınma Bankası’na üyeliğinin kabul edilmesi Türk şirketlerinin Afrika’da iş yapabilmeleri açısından önemli bir adım oldu” diyor. Türkiye’den devlet adamlarının, işadamlarını da yanlarına alarak Afrika ülkelerine yaptığı ziyaretler ve Afrika ülkelerinde Türk büyükelçilikleri ve ticaret müşavirliklerinin açılmasının da bu konuda etkisini göz ardı etmemek gerekir. Türkiye’nin 2006’dan önce sadece Mısır, Tunus, Cezayir ve Güney Afrika’da ticaret müşavirliği varken son beş yılda 11 ülkede ticaret müşavirliği açıldı. Önümüzdeki dönemde on ülkede daha müşavirlik açılması planlanıyor. Ticari işbirliği anlaşmaları da ticaretin geliştirilmesinde önemli rol oynadı. Türk şirketlerin Afrika’ya yönelmelerinde bir diğer etkili çalışma Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından gerçekleştirildi. Başkanı Rızanur Meral, “2006’da düzenlemeye başladığımız Türkiye – Afrika Dış Ticaret Köprüsü programlarında 150 bin karşılıklı ticari görüşme gerçekleştirildi.Bu çalışmalarımız sonucunda birçok Türk işadamı Afrika ülkelerine giderek yatırım yaptı. Örnek olarak; Nijerya’da asfalt, beton, Uganda ve Mali’de taş kırma, Malavi’de mobilya üretimi, Mısır’da tekstil ve hazır giyim, Senegal’de göz hastanesi, Tanzanya’da diş kliniği, Sudan’da tuğla üretimi, Etiyopya’da gıda ve tekstil üzerine yapılan yatırımlar gösterilebilir. Tüm bu çalışmaların ne kadar etkili olduğunu göstermek açısından Kamerun iyi bir örnek. Kamerun Büyükelçisi Atılay Ersan, “2010’da büyükelçiliğimizin açılması, Cumhurbaşkanımızın çok sayıda işadamıyla yaptığı resmi ziyaret ve TUSKON tarafından düzenlenen çeşitli etkinliklerden sonra Kamerun’da yatırım yapma kararı alan Türk şirketi sayısı artmaya başladı” diyor. Ticaret hacmimiz de bu gelişmelerden olumlu etkilendi. İki yıl öncesine göre yüzde 100 artış göstererek 150 milyon dolar seviyesine ulaştı. ŞİRKETLER NE YAPMALI? Afrika ile ticari ilişkilerde inşaat sektörünün ayrı bir yeri var. Türkiye Müte- ERTAN AKIŞ Ülker Uluslararası Operasyonlar İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı “Ülker ürünleri Afrika pazarlarında 90’lı yılların sonlarından itibaren satılmaya başlandı. Afrika pazarlarına ciddi olarak giriş yaptığımız 2000 yılından 2012 sonuna kadar yaklaşık 40 kat büyüdük. Türkiye’nin coğrafi konumu ve tarihi hinterlandı olması sebebiyle öncelikle Kuzey Afrika ülkelerinde giriş yaptık. Mısır’dan Fas’a kadar tüm Kuzey Afrika ülkeleri ve 2000’lerin başında açtığımız Batı Afrika ülkeleri güçlü olduğumuz pazarlar. Çoğu pazarda, ülkelerinde güçlü dağıtım yetenekleri olan ithalatçılarla çalışıyoruz. Bazı çok yüksek potansiyel içeren pazarlarda birden fazla distribütör oluşturuyoruz. Distribütörlerimize iş ortağı olarak yaklaşıp tüm ithalat ve dağıtımı onlara emanet ediyoruz. Öte yandan 2011 yılından beri faaliyete geçen Kahire/Mısır fabrikamızı da bölge için bir üretim ve Ar-Ge üssü haline getirmeye çalışıyoruz. Son dönemde başladığımız marka yatırımlarımıza devam etmeyi planlıyoruz. Ülker olarak öncelikli hedefimiz, geleneksel Afrika pazarlarımızda en güçlü ilk iki arasına girmek. Ayrıca, lojistik olarak ulaşımı daha zor olan Sahra Altı Afrika’sı ile Doğu ve Güney Afrika ülkelerindeki ihracat pazarlarını da değerlendirmek. Bölgeye yapılan yatırımların artışı genel olarak bölgenin son dönemde biraz daha karlı hale gelmesine ve odaklanmaya bağlayabiliriz.” ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 9 Yatırım fırsatları ahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak “Son yıllarda inşaat şirketlerinin Afrika kıtasına bakışı değişmeye başladı. Bu değişim yeni iş almak bağlamında Kuzey Afrika’nın geçici bir süreliğine duraklaması buna karşın Sahra Altı ülkelerine geçmişte olduğundan daha hızla nüfuz edilmeye çalışılması şeklinde” diyor. Türk müteahhitlerin Afrika’da üstlendikleri projelerin toplam yıllık iş hacmi içerisindeki payı yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. 40 yıla yakın bir süredir Afrika pazarında yer alan inşaat sektörü için şimdiye kadar ön planda olan Libya’ydı. Ancak Arap Baharı’nın Libya’daki etkisi bile bu yüzde 20’lik oranı aşağı çekemedi. İnşaat şirketlerinin Sahra Altı ülkelerini keşfetmesinin de etkisiyle 2011’de Afrika pazarının toplam yurtdışı iş hacmindeki payı yüzde 19,73 olarak gerçekleşti. Afrika’daki toplam inşaat hacmi açısından da Türk inşaat sektörünün önemli bir yeri var. Engineering News Record dergisinin araştırmasına göre 2010 yılında Türk şirketleri 2,2 milyar dolar hacimle dördüncü sırada yer alıyordu. Bu alanda en büyük hacim ise Çinli şirketlerin elinde. Çin’in Afrika’da üstlendiği inşaat projelerinin hacmi 2010’da 23,5 milyar dolar seviyesinde idi. Sazak “Çin müteahhitlik firmalarının hepsi devlet şirketi. Bunlar devlet teşvikleriyle pazara giriş yapıyorlar” diyor. Çin’i sırasıyla 10 milyar dolar hacimle İtalyan, 5,9 milyar dolar hacimle de Fransız şirketleri takip etti. Türkiye’nin Afrika olan ticari ilişkilerinde Arap Baharı’nın önemli bir etkisi var. Libya, Mısır ve Tunus’ta yönetim değişikliklerine neden olan rüzgar şirketleri Sahra Altı Afrika’ya yönlendirdi denilebilir. Türkiye’nin en çok ihracat yapan şirketlerinden birisi olan Akçansa’nın Genel Müdürü Hakan Gürdal “2010’da Afrika pazarı toplam ihracatımızın yüzde 31’ini oluştururken 2011’de bu oran özellikle Kuzey Afrika’da yaşanan karışıklıklardan dolayı yüzde 22’ye geriledi” diyor. Afrika pazarını Kuzey ve Batı olmak üzere ikiye ayırdıklarını söyleyen Gürdal, “2011 yılında Nijerya, Ekvator Ginesi, Gana, Si10 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika AFRIKA’DA YATIRIM YAPACAK ŞIRKETLERE UZMANLARDAN TAVSIYELER erra Leone, Benin ve Liberya gibi ülkelerin yer aldığı Batı Afrika ülkelerine ihracatımız ise yüzde 30’un üzerinde bir artış gösterdi” diye de belirtiyor. > Yüklü miktardaki talepleri ihtiyatla karşılayın. İnternetten gelen milyon dolarlık talepleri ciddiye almayın. Sahra Altı bölgesinin Afrika yatırımlarında da giderek ön plana çıktığı görülüyor. Ekonomi Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre Türk şirketlerinin Sahra Altı bölgesinde en çok yatırım yaptığı ülkeler arasında Senegal, Nijerya, Etiyopya ve Güney Afrika Cumhuriyeti var. Bu konuda özellikle dikkat çekici örnek Etiyopya. Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre 2003 yılında ülkede sadece bir Türk şirket faaliyet gösterirken 2011 yılı itibariyle bu sayı 225’e çıktı. Ülkede Türk firmaların yaptıkları yatırım tutarının 1 milyar 300 milyon dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Yaşanan bu yükselişte Etiyopya’nın Avrupa kıtasında son dört yılda en hızlı büyüyen ülke olması önemli. Bu durum şimdiye kadar Türk şirketlerinin en çok yatırım yaptığı Mısır’dan sonra Etiyopya’nın gelmesini sağladı. Etiyopya’dan sonra ise Türk şirketlerinin en çok yatırım yaptığı ülke Güney Afrika Cumhuriyeti. Arçelik’in Defy’i satın alması ayrı değerlendirilirse Türk şirketlerinin toplam yatırımının 150 milyon dolar olduğu söylenilebilir. Bunun dışında Ekonomi Bakanlığı, Nijerya’da mobilya, elektrik ve gıda sektörleri ağırlıklı olmak üzere 230 milyon dolarlık, Senegal’de ise ev tekstili, madencilik, inşaat, teknoloji ve otomotiv ağırlıklı olmak üzere 21,4 milyon dolarlık Türk şirketlerinin yatırımı olduğu görülüyor. Genel Afrika pazarı açısından bakıldığında Türk yatırımcılarının en çok rağbet gösterdikleri pazarın Mısır olduğu görülüyor. Mısır’da hali hazırda 200’den fazla Türk şirketinin 1,5 milyar dolar civarında yatırım yaptıkları tahmin ediliyor. Üstelik ülkede faaliyet gösteren şirketler diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi ufak çaplı değil, 40’a yakını holding seviyesinde şirketler. > Malı teslim almadan ödeme yapmayın. > İnternetten verilen sipariş ve yazışmalarla vakit kaybetmeyin. > Sabırlı olun. Kimi zaman devlet bürokrasisi, kimi zaman çalıştığınız işadamları bizlere göre yavaş hareket ediyor olabilir. Türkiye ile kıyaslamadan sabırlı ve emin adımlarla hareket edin. GIRIŞIMCILERIN BÖLGEDE KARŞILAŞABILECEĞI RISKLER! > Ağır bürokrasi > Güvenlik sorunu > Altyapı yetersizlikleri > Kalifiye işgücü temini > Lojistik güçlükler > Gümrük uygulamaları > Yatırım imkânları ve yasal mevzuatlarla ilgili bilgiye ulaşmada güçlükler > Kredi ve garanti mektuplarının temininde zorluklar > Az gelişmiş finans sistemi > Vize güçlükleri > Yolsuzlukların çok olması SAHRAALTI FIRSATI Mısır’a yatırım yapanlar arasında Çalık Holding, Ülker grubu, Aksa Holding, Şahinler Holding gibi Türkiye’nin en büyük şirketleri var. Bu bölgede de giderek Sudan’a ilginin arttığı görülüyor. Sudan merkezli Arap ve Müslüman İşadamları Federasyonu Başkanı Oktay Ercan, ülkede 4 bin civarında Türk nüfusunun 120 civarında da Türk şirketinin olduğunu söylüyor. “Bölünme nedeniyle yaşanan ülkede yaşanan siyasi karmaşa Türk yatırımcıların Sudan’a olan ilgisini hiç azaltmadı” diyen Ercan, ülkede 2005’te Türk İşadamları Derneği’nin kurulduğunun da bilgisini veriyor. YENİ BÖLGELER Afrika’da yatırıma soyunan şirketlere baktığımız zaman ise bunların çoğunlukla küçük veya orta büyüklükteki şirketler olduğunu söylüyor Tepebaş. Ancak geçtiğimiz yıl büyük şirketlerin de Afrika’da önemli yatırımlara soyunması giderek bu eğilimin değişmeye başladığını gösteriyor. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) de son birkaç senedir Afrika pazarını inceliyor olması bu konuda önemli. TÜSİAD’dan konuyla ilgili açıklamada , “İş Geliştirme Birimimiz olan TÜSİAD International son birkaç seneden bu yana Afrika pazarını yakından takip ediyor. Zaten keşfedilmiş olan Kuzey Afrika ülkelerinden ziyade özellikle henüz yeterince keşfedilmemiş olan Sahra Altı ülkeleri üzerinde kapsamlı araştırmalar yapıp, uluslararası finans kuruluşlarının temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdik” diyor. Türkiye’nin en büyük şirketlerini çatısı altında bulunduran dernek, Dünya Bankası’na bağlı MIGA gibi uluslararası finans kuruluşlarının desteği ve garantisiyle bu pazarlara girilerek orta ve uzun vadede büyük avantajlar elde edilebileceğini düşünüyor. Bu amaçla TÜSİAD, 2012 yılı içinde “Afrika’da İş Yapmak” konulu bir seminer düzenleyecek. Ayrıca önümüzdeki yıl içinde de TÜSİAD, Sahra Altı Afrika ülkelerini ziyaret etmeyi planlanıyor. NİJERYA VE KENYA Peki, yatırımcılar Afrika’da özellikle hangi ülke ve sektörleri yatırım yapılabilir görüyor? En önemli sorulardan bir tanesi bu aslında. Dünyada en hızlı büyüyen Afrika ülkelerinin denize kıyısı olanların olması bu konuda bir fikir veriyor.Bunlar arasında özellikle Gana, Angola, Etiyopya son dört yılda dünyada gösterdikleri büyümeyle iyi birer örnek. EIU’nun 158 kurumsal yatırımcı arasında yapmış olduğu Into Africa başlıklı araştırmaya göre yatırımcıların yüzde 66’sı dünyada en büyük potansiyele sahip kıyı ülkelerinin Nijerya ve Kenya gibi Afrika’da olan kıyı ülkeleri olduğunu söylüyor. 2011’in Ağustos ve Eylül aylarında gerçekleştirilen araştırmaya göre yatırımcılar önümüzdeki üç yıl içinde yatırımın geri dönüşü açısından en iyi görünüm sunan beş ülkenin sırasıyla Nijerya, Kenya, Zimbabwe, Mısır ve Gana olduğunu düşünüyor. Nijerya ve Kenya’nın diğer üç ülkenin açık ara önünde olduğunu belirtmekte fayda var. Afrika’da hangi sektörlere yatırım yapılabileceği konusunda ise ön plana çıkanın enerji ve doğal kaynakların olması pek şaşırtıcı değil. Afrika dünya petrol rezervinin yüzde 10’unu, altın rezervinin ise yüzde 40’ını topraklarında barındırıyor. TUSKON Başkanı Rızanur Meral, “Afrika’ya yönelen yatırımlarda öncelikli bölgeler elbette petrol veya altın gibi madenlerin olduğu bölgeler oluyor” diyor. Ancak Meral, bazı ülkelerin hem altyapısıyla hem de çevre ülkelerle ticaretiyle cazip görülebildiğine de dikkati çekiyor. Örnek olarak Mısır, Kenya, Nijerya veya Güney Afrika verilebilir. Yeni yatırım alanları konusunda kıtada giderek sayısı artmakta olan orta sınıf da dikkate alınıyor. Kıtanın 1 milyar olan toplam nüfusunun 300 binden fazlasını bu orta gelir düzeyinde kişiler oluşturuyor. Yine 2015’te kıtada cep telefonu kullanıcı sayısının 1 milyara ulaşması bekleniliyor. Tüm bu veriler EIU’nın araştırmasında yatırımcıların yatırım yapılabilir gördükleri sektörler içinde inşaat, finansal servisler ve telekomünikasyonu üst sıralara taşıyor. “Bölgedeki en büyük Türk firması olmayı hedefliyoruz” ERTAN AKIŞ Ekşioğulları İnşaat Endüstri Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı “1994’te şirket olarak yurtdışına açılma kararı aldık. Afrika kıtasının pazar olarak daha bakir oluşu ve Afrikalıların Türk firmalarına daha sıcak bakması Afrika’nın öne çıkmasını sağladı. 2002 yılında Nijerya’da almış olduğumuz bir yol işi ile Afrika pazarına girmiş olduk. Nijerya’da yürüttüğümüz proje haricinde ek inşaat taahhüt, madencilik ve mobilyacılık işleri aldık ve bugün de bu işleri devam ettirmekteyiz. Tercihlerimizin başında Nijerya, Tanzanya, Libya, Gana Moritanya, Fas yer almakta. Bu tercihlerin temel ve en ağırlıklı nedeni elbette ekonomik oluşu ve kurulmuş iyi ilişkilerdir. Bölgede var olmak için yerel ortaklıklar kurulması çok önemli ancak hemen belirtmek gerekir ki bu ortaklıklar kurulurken çok iyi piyasa araştırması yapılmalıdır. Satın alımlarımıza gelince, en az 10 ülke üzerinden gerçekleştirdiğimiz ithalat ve ihracat, yürütmekte olduğumuz işlerin ihtiyaçlarına göre belirlenmektedir. Dolayısıyla satın almalar inşaat ve mobilya ve bağlı birimleri ile alakalı olmaktadır. 5 yıl içerisinde yıllık 1 milyar dolarlık bir iş hacmine ulaşıp bölgenin en büyük Türk firması olmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yıllarda Afrika’nın dünya pazarı açısından önemi daha fazla anlaşılacak. Bütün Türk firmalarının gündeminde Afrika’nın muhakkak yer alması gerektiğini düşünüyorum.” ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 11 Söyleşi “YATIRIM FIRSATLARI DAHA DA ARTACAK” Türkiye’nin son yıllardaki ticari ürün ihracatının yaklaşık yarısı Avrupa’ya, yüzde 20’si Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yönelik gerçekleşti. Son 10 yılda ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile yapılan ticarette önemli bir artış yaşandı. HSBC Türkiye Dış Ticaret ve Tedarik Yönetimi Grup Başkanı Toygun Özmen, özellikle Türk inşaat sektörünün milyarlarca dolar tutarındaki iş hacmi içerisinde Afrika ülkelerinin yüzde 19 paya sahip olduğunu belirterek “Arap Baharı sırasında duraksayan inşaat yatırımlarının gelecek dönem tekrar canlanacağını öngörüyoruz” diyor. A frika kıtasının genel büyüme trendine bakıldığında 2020’ye kadar başta tüketimle ilgili sektörlerin milyarlarca dolar büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. 53 ülkeden oluşan ve özellikleri bölgeden bölgeye değişen kıtanın gelecekte sahip olacağı potansiyel, kıtayı cazip hale getirse de şirketlerin bu potansiyelin çok farkında olduğunu söylemek mümkün değil. Ülkeden ülkeye değişen çok hareketli dinamikleri olan pazarla ilgili olarak HSBC Grubu’nun “World in 2050” raporunda Mısır, Cezayir, Tanzanya, Etiyopya, Kenya ve Gana hızlı büyüyecek ekonomiler arasında gösterildi. HSBC Türkiye Dış Ticaret ve Tedarik Yönetimi Grup Başkanı Toygun Özmen de, Turkishtime Global Export Dergisi’ne Türk şirketleri açısından pazarın taşıdığı önemi anlatıyor... Afrika pazarının ticari potansiyel ve iş fırsatları konusunda neler anlatırsınız? Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından hazırlanan “2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı”nda belirlenen 44 ülkeden 10’u Afrika kıtasında yer alıyor. Afrika, dünyadaki gelişmekte olan pazarlardan biri olup Türk ihracatçıları için de birçok fırsat barındırıyor. Örneğin Gana son dönemde keşfedilen petrol rezervleri sayesinde önemi ortaya çıkmış olan ve artan rakamlarla yatırımcı çeken bir ülke haline geliyor. Türkiye’nin 2011’deki ticari ürün ih12 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika racatının yaklaşık yarısı Avrupa’ya (Rusya hariç), yaklaşık yüzde 20’si ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya gerçekleştirilmiştir. Son 10 yılda Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile yapılan ticarette önemli bir artış yaşandı. Bu durum Türkiye’nin, hem Avrupa hem de Asya ile mesai saatlerinin önemli bir kısmının aynı olmasına ve bunun sonucunda her iki tarafla da kolay bir şekilde ticaret yapılabilmesine imkan sağlayan fevkalade coğrafi konumunu yansıtıyor. Bütün bu gelişmeler, daha fazla ticari iş ve yatırım fırsatlarının gelişeceğine işaret ediyor. Afrika pazarında Türk firmalarının bu denli aktif olması sizin için nasıl bir tablo çiziyor? Bilindiği üzere ülkemiz, dış ticaret açığı veren ülkelerindendir ve geçmişten günümüze Avrupa’ya bağımlı bir dış ticaret eğilimi gösterdi. Ancak 2011 ve 2012 dış ticaret verilerine baktığımızda Türk ihracatçılarının yeni pazarlara yöneldiğini gözlemliyoruz. Bu pazarlar arasında da Afrika kıtasındaki ülkelerin payı artıyor. Özellikle, son yıllarda, Türkiye ve Afrika ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerimiz artan hacimlerde ve olumlu bir gidişat gösteriyor. 2000’li yılların başında Afrika ile oldukça düşük olan ticaret hacmimiz son beş yıl içerisinde önemli oranda artış gösterdi. 2000 yılında Afrika kıtasına ihracatımız toplam ihracatımızın yüzde 5’i iken 2011 yılında bu rakam yüzde 8’e yükseldi. Türkiye ihracat kompozisyonunun değişimine baktığımızda çarpıcı bazı sonuçlar çıkıyor. Afrika’nın da sahip olduğu potansiyel ile orta vadede Ortadoğu kadar ilgi çekecek bir bölge olduğunu düşünüyorum. Özellikle Türk inşaat sektörünün 1970’li yıllarda başlayan ve 2008-2009’a kadar gerçekleştirdiği 130 milyar dolar tutarındaki iş hacmi içerisinde yüzde 19’luk pay Afrika ülkelerine ait. Arap Baharı sırasında duraksayan inşaat yatırımlarının önümüzdeki dönem tekrar canlanacağını öngörüyoruz. Afrika bölgesinin gelişen bir pazar olduğunu göz önünde bulundurursak, Türk firmalarının daha fazla iş fırsatı yakalayacağını ve bu pazarlara hakim bankaların bu ticari koridorun gelişimini destekleyecek roller üstleneceklerini düşünüyorum. Afrika pazarında HSBC Türkiye olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? HSBC Grubu olarak Afrika kıtasında Cezayir’de, Mısır’da ve Güney Afrika’da ofislerimiz bulunuyor ve pek çok şirket yaygın uluslararası bağlantılarımız sebebiyle ilk olarak bize geliyor. HSBC olarak iş dünyasının uluslararası bağlantılarla büyüyeceğine inanıyoruz. HSBC Grubu olarak küresel ağımız ve bilgi birikimimizi, birçok ülkede bulunan dış ticaret ekiplerimizle firmaların kullanımına sunuyoruz. Örneğin geçtiğimiz sene Etiyopya’ya ihracat yapan bir müşterimizin 40 milyon ABD Doları üzerindeki ihracat alacaklarını yapılandırarak bankamız garantisi altına alan ve ihracat üretim prosesi için ihtiyaç duyulan finansman ihtiyacının bankamızca karşılandığı bir çözümle ihracatını destekledik. HSBC olarak Afrika kıtasındaki doğru bulduğumuz işleri desteklemeye devam edeceğiz. Sizin bakış açınıza göre Afrika’da hangi ülkelerde iş ve yatırım fırsatı var? “Afrika bölgesinin gelişen bir pazar olduğunu göz önünde bulundurursak, Türk firmalarının daha fazla iş fırsatı yakalayacağını ve bu pazarlara hakim bankaların bu ticari koridorun gelişimini destekleyecek roller üstleneceklerini düşünüyorum. HSBC olarak Afrika kıtasındaki doğru bulduğumuz işleri desteklemeye devam edeceğiz” Ekonomi Bakanlığı’nın Afrika’da belirlediği öncelikli ülkelerin, firmaların iş ve yatırım fırsatlarını takip etmeleri için iyi bir rehber olduğunu düşünüyorum. Ayrıca HSBC Grubu’nun Ocak 2012 tarihli “World in 2050” raporuna göre 2050’ye kadar Afrika’da çok hızlı büyüyecek ekonomiler arasında, Mısır (ki dünyanın 20. büyük ekonomisi olması beklenmektedir) Cezayir, Tanzanya, Etiyopya, Kenya ve Gana yer alıyor. Orta hızda büyüyecek Afrika ekonomileri arasında Libya, Tunus ve Nijerya yer alıyor ki 2050 yılına kadar Nijerya’nın çalışan nüfusunun her yıl yüzde 3 büyüyeceği ve 2050’de dünyanın en büyük 37’inci ekonomisi olacağı öngörülüyor. Tanzanya nüfusunun 2050 yılına kadar 140 milyona ulaşması da öngörüler arasında. Etiyopya’nın GSYH’si 2011 yılında yüzde 10’dan daha fazla bir büyüme gösterdi ve 2050 raporuna göre Etiyopya’da bu büyümenin devam edeceği öngörülüyor. Son olarak Güney Afrika’nın da 2050’de dünyanın en büyük 35. ekonomisi olacağı tahmin ediliyor. Kısacası, adı geçen ülkelere işadamlarının odak-lanması, bu ülkelerdeki iş ve yatırım fırsatlarını kovalaması anlamlı olacaktır. Afrika pazarıyla ilgili gelecekte ulaşmak istediğiniz hedefler neler? HSBC Türkiye olarak müşterilerimizin diğer pazarlarda olduğu gibi Afrika pazarında da işlerini geliştirmelerinde güçlü global ağımız, gelişmekte olan pazarlardaki deneyimimizle ve ilgili ülkelerdeki dış ticaret ekiplerimizle yol göstermeye devam ediyor olacağız. ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 13 Söyleşi 14 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan “Küresel refahın ve gelişimin anahtarı Afrika ve Asya olacak” Türkiye’nin dünya trendlerine uygun bir şekilde çok merkezli, çok odaklı bir dış ticaret ağı kurma sürecine girdiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Gelecek 30 yılda Asya ve Afrika ülkelerinin en yüksek hızla büyüyen ülkeler olacağının altını çizen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Bu ülkeler küresel anlamda refahın ve gelişimin anahtarı olacaklar. Son 4 yılda AB’nin ihracatımızdan aldığı pay 7 puan civarında düşüş ile 2012 Ocak-Kasım dönemi itibarıyla yüzde 38,8 seviyelerinde gerçekleşirken AB dışı alternatif pazarlardaki payımız özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde artış yaşadı” diyor. 2 023 yılında 500 milyar dolar ihracata ulaşarak Türkiye’nin dünya ticaretinde lider ülkeler arasında yer alma vizyonu, Türkiye’nin önündeki en büyük hedeflerden biri… 2012 Haziran ayında hükümetin açıkladığı “2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı, Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alma hedefine bir adım daha yaklaşmasını sağlayacak önemli bir adım. Elbette bu vizyonda ihracat yaptığımız coğrafyaları çeşitlendirmek, gelişmekte olan pazarların sunduğu fırsatları izlemek en önemli strateji. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu vizyonda Asya’nın yanı sıra gelişmekte olan Afrika’nın kilit rol oynayacağına dikkat çekiyor. Türk şirketlerine dünya ihracatından yüzde 1,5 pay alma hedefini gerçekleştirmek için Afrika coğrafyasındaki fırsatları iyi izlemeleri gerektiğini söyleyen Bakan Çağlayan, Turkishtime Global Export dergisine ihracatın geleceğini anlattı… Türkiye’nin 2023 hedefleri, 500 milyar dolarlık ihracat planıyla ilgili temel bileşenleri anlatır mısınız? 2023 Türkiye İhracat Stratejisi, 2012-2023 dönemini, yani 12 yıllık bir periyodu kapsıyor. Stratejiyi durağan bir bakış açısından ziyade zamanın şartlarına göre esnek ve proaktif politikalar ürete bilmek için dinamik bir yapıda tasarladık. Stratejide, uluslararası pazarlarda mevcut pazar payımızın, ihracat kapasitemizin ve ihracatçı sayısının artırılması; ikili ve çoklu uluslararası ticaret işbirliklerinin, lojistik altyapısının ve rekabetçi üretim koşullarının oluşturulmasına yönelik yatırım ortamının iyileştirilmesi; finansal enstrümanların geliştirilerek Ar-Ge’ye yönelik yatırımlar ile ileri teknolojili ürün ihracatının geliştirilmesi ve verimli kullanımının sağlanması başta olmak üzere çok önemli 19 stratejik hedef bulunuyor. Yeni pazarlar açısından büyüme modeli olarak ortaya koyduğunuz yeni vizyon nedir? 2008 yılı sonlarından itibaren dünya ekonomisini etkisi altına alan küresel ekonomik krizden en az zararla kurtulmak ve ekonomik istikrarı devam ettirmek için ticarette yeni yaklaşımlar benimsenmeye başlandı. Söz konusu yeni yaklaşım, ülkelerin ihracatlarını artırmaları ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaları için büyük önem arz eden bir strateji. Bu kapsamda, uluslararası piyasalarda rekabetin giderek arttığı bir ortamda, fırsat ve tehditleri en iyi biçimde analiz ederek, küresel ticaretten daha fazla pay almaya yönelik bir yaklaşımla “yeni pazarlara girmek” ve “mevcut pazarlardaki payı artırmak” esas ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 15 Röportaj “Türkiye’nin dünya trendlerine uygun bir şekilde çok merkezli, çok odaklı bir dış ticaret ağı kurma sürecine girdiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Gelecek 30 yılda Asya ve Afrika ülkeleri en yüksek hızla büyüyen ülkeler olacak, küresel anlamda refahın ve gelişimin anahtarı olacak.” amaç haline geldi. Bu bağlamda 2023 yılı hedefleri çerçevesinde ihracatı daha da artırmak üzere çok çeşitli politika ve stratejileri uyguluyoruz. Bu politika ve stratejilerin ana hatlarını biraz daha detaylı anlatır mısınız? Yeni pazarlara girmek ve mevcut pazarlardaki payımızı artırmak için yeni hedef ülkelerin belirlenmesi ihtiyacına yönelik olarak kurulan Pazara Giriş Komitesi ve altında yer alan Çalışma Grupları faaliyetlerini sürdürüyor. DTÖ ve Avrupa Birliği kapsamında gerçekleştirilen ikili ve çok taraflı müzakerelerin yanı sıra müteahhitlik hizmetlerindeki ihracat potansiyelimiz, ilgili ülkelerle olan siyasi ilişkilerimiz, pazarın alım gücü, büyüklüğü, dışa açıklığı gibi pazarın yapısını belirleyen unsurlar ile sermaye hareketleri, ticari ve hukuki altyapı, yatırımlar, hizmet ticareti ve enerji politikalarını da göz önünde bulunduran pazar eksenli çalışmalar yapıldı. Söz konusu çalışmalar neticesinde, 2010-2011 yılları için pazara giriş faaliyetlerinin en yoğun olarak yürütüleceği, ihracatımız için en önemli potansiyeli taşıyan ülkeler olduğu değerlendirilen “Hedef Ülkeler” ve pazara giriş faaliyetlerinin yoğunlaştırılması anlamında hedef ülkelerin hemen ardından gelen “Öncelikli Ülkeler” belirlendi. Öte yandan, anılan dönemin sona ermesi nedeniyle değişen ekonomik şartlar göz önüne alınarak söz konusu ülkeler 2012-2013 dönemi için revize edildi. Bahsettiğiniz değişen ekonomik şartlar doğrultusunda önem kazanan ülkeler hangileri oldu? Bu kapsamda, 2012-2013 dönemi için, Çin, Rusya, Hindistan, ABD, Polonya, Brezilya, S. Arabistan, İran, Nijerya, Mısır, Libya, Endonezya, Irak, Kazakistan, Ukrayna, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti “Hedef Ülkeler”; Türkmenistan, 16 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika Azerbaycan, Meksika, Peru, Şili, G. Kore, Malezya, Vietnam, Kenya, Gana, Tanzanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, Romanya, Slovakya, İsveç, Norveç, Angola, Etiyopya, Singapur, Kuveyt, Arjantin, Kolombiya, Cezayir, Kanada, Ürdün ve Katar ise “Öncelikli Ülkeler” olarak belirlenmiş olup, Bakanlığımız faaliyetleri bu ülkelerde yoğunlaşıyor. Son 4 yılda AB’nin ihracatımızdan aldığı pay 7 puan civarında düşüş ile 2012 Ocak-Kasım dönemi itibarıyla yüzde 38,8 seviyelerinde gerçekleşirken AB dışı alternatif pazarlardaki payımız özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde artış yaşadı. Bu sayede, aynı dönemde genel ihracat artışımız yüzde14,3 oldu. AB’nin genel ihracatımızdaki payı göreli olarak azalsa da AB halen ve gelecekte ülkemiz için vazgeçilmez bir pazar olacaktır. Ülke olarak AB standartlarında üretim neticesinde AB pazarında önemli bir konuma sahip olduk. 2013’e yönelik olumlu sinyaller alıyoruz. 2013’te Avro Bölgesinin ithalatının reel olarak yüzde 1,8 artması bekleniyor. Türkiye’nin dünya pazarları içindeki gelecekteki konumu ne olacak? Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Türkiye’nin dünya trendlerine uygun bir şekilde çok merkezli, çok odaklı bir dış ticaret ağı kurma sürecine girdiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Gelecek 30 yılda Asya ve Afrika ülkeleri en yüksek hızla büyüyen ülkeler olacak, küresel anlamda refahın ve gelişimin anahtarı olacak. Küresel ekonomik sisteme entegrasyonla birlikte ihracat artışına dayalı büyüme ihtiyacı kaçınılmaz oldu. Zorlu rekabet şartlarında küresel talep kusursuza en yakın ürün ve hizmete yöneliyor. Bunun için, sürdürülebilir ihracat artışı sağlayacak rekabetçi yapının geliştirilmesi, girişimciliğin ve yenilikçiliğin desteklenmesi, dünya standartlarında, katma değeri yüksek ürünler sunulması ve markalaşmaya gidilmesi büyük önem taşıyor. İhracatımızı sadece coğrafi olarak çeşitlendirmemiz yeterli değil. Gelecek 20 yılın büyük ekonomilerinden biri olmanın yolu, ihracatımızın teknolojik yapısını da değiştirmekten geçiyor. Ar-Ge ve inovasyona daha fazla yatırım yapmalıyız. Geleceğin Türkiye’sini beraber inşa etmeye odaklanmalıyız. 2023 yılında hedefimiz olan kişi başı geliri 25 bin dolara yükselmiş, toplamda 2 trilyon dolar GSYİH’ye ulaşmış ve dünya ihracatından yüzde 5 pay alarak 500 milyar dolar ihracat gerçekleştiren bir Türkiye’ye ulaşma vizyonuyla çalışmalarımıza devam edeceğiz.