TÜRK MÜZİĞİNDE MAKAMLAR

advertisement
Türk müziğinin ses sistemi
Türk müziği gayet zengindir desem az olur. Bunu bir müzik aşinası olarak söylemem
mümkündür. Ancak Türk müziğini Makedon ortamına tanıtmak gayretinde bulunan Prof. Dr.
Aida İslam konuya müzik uzmanı olarak yaklaşmaktadır. Bunun sonucu olarak kendisi, Türk
müziğini değişik bir ortama tanıtmak niyetiyle büyükçe ve anlamlı bir kitapla bu ortama çıktı.
“Tonskiot sistem na turskata muzika” (Türk müziğinde ses sistemi) adı a altında olan
kitapla Türk Müziğinin özellikleri işlenmektedir. Ortaya koyduğu eser öyle sıradan bir eser
değildir. Ayrı bir anlam taşıyan bu kitabın esas gayesi onu bilmeyenlere bilgi olarak
taşımaktır…
Her yazımı fıkralarla süslerim. Buraya da hayatımdan iki fıkra sığdırayım.
Birinci fıkradan başlayayım…
Makedonya Türk öğrencilerinin ihtiyacı olarak Makedon Müziği hocası olan Vasil
Popduçevle ortak çalışmalarım oldu. Üst sınıflar için bir kitabının çevirisi ve uygulamasını
yapıyordum. Tabii kendisinin müzik bilgisine saygımdan uygulama bölümü bana ait olduğu
halde onunla danışarak çalıştım. Kitapta halk Müziği bölümünde vuruşlardan bahsediliyordu.
Bir vuruşta takıldık. O vuruşta Türk müziğinden örnek vermekte zorlanacağımı söyledi. Ben
bir şey demedim. Yanımda dosyamda olan örnek olabilecek türküyü kendisine uzattım.
Anında örnek vermem karşısında önyargıyla: “Ne, sizde de mi bu vuruş varmış?” diye
duruma şaşarak sordu. Cevabım kısaydı: “Evet hocam, bu vuruş sizde de var!” O çalışmamız
sorunsuz geçti.
Şimdi ikinci fıkraya geçeyim…
Yine başka bir kitap üstünde aynı Müzik Hocasıyla çalışmaktaydık.
Kitabın bir bölümünde Makedon Ortodoks kilise müziği vardı. Düşünceme göre
Müslüman dininden olup da Türkçe eğitim gören öğrencilerimize bu müzik türü yerine
Tasavvuf Müziği öğretilmeliydi. En doğrusu bu olacaktı Onların ki gerçi ruhani müzikti.
Müzik türü olarak Tasavvuf müziğiyle kıyaslanamazdı haliyle. Onlar iki ayrı kültürün
müziğiydi. Uyarlama işlerini tamamladım. Ancak söz konusu müzik hocasıyla tasavvuf
müziğinde takıla durduk. O ille de kilise müziğinin kalmasını istiyordu. Bense tasavvuf
müziğinde ısrarlıydım. Yollarımız ayrıldı. Anlaşamadık.
Fıkraları neden anlattım diyeceksiniz.
Basit bir sebepten!
Prof. Dr. A. İslam - Berkin giriş bölümünde daha, Türk müziğinin Batı müziğinden
farklı olduğunu anlatmakla konuyu açıklamaya başlıyor. Hatta kendisinin araştırmalarının
gösterdiği gibi Balkanlarda bu farkı gözetleyen veya ortaya koyan bir başka esere
rastlanılmadığı gerçeği açığa çıkmaktadır.
Balkanlara Türklerin gelişiyle olan etkileşim, kültürün her dalında görülür. Haliyle
müzikte de olmuş. Hırvatistan-Slovenya sınır alınıp, Batıya açıldığınızda “yakınlaşma”
dediğim bu etkileşime rastlamak olası değildir
Eserinin başında Türk müziği kültürü tarihine kısa bir bakış vererek, onu sıradan halka
tanıttığı gibi her müziği bildiklerini söyleyenlere bir daha Türk müziğinin ne olduğunu
hatırlatmaktadır. Kitabı sayfa sayfa okurken, en çok kokusunu aldığımız Türk müziğinde nota
yazılımının evrimsel yolu, çağcıl ses sistemi, makamlar ile usuller ve müzik biçimlerinin
açıklanması ile dolu bir kitabı elimizde tuttuğumuzu anlıyoruz.
Onun devamında kısa bir tarihsel açıklamayı Türk müziğinin daha önemli besteci,
icraatçı ve kuramcılar anmak izlemektedir.
Daha sonra Türk müziğindeki yapılış biçimleri işlenerek örneklemelerle kısa ve özlü,
az sözlü oysa anlayışlı açıklanmalarını görmekteyiz. Onun, bu yaklaşımıyla özellikle ilgimizi
çeken bölüm, Türk müziğinde usullerin açıklanması oldu. Burada verilen örnek besteler
sadece makamların beste biçimlerinin önünde Türk müziğindeki vuruşların, Batı müziğinde
olanlarla resimleyerek kıyaslanmasının yapılması, eserin işlediği malzeme konusunun anlam
ve önem kazanmasını sağlamaktadır.
Ayrıca Türk müziğinde biçimlere değinirken verilen örneklerde bir zenginliğin
sezildiğini belirtmeliyiz.
Kitabın sonuna yaklaşırken bulunan sözlük Türk müziğindeki kavramların
açıklanmasına yardımcı olmaktadır.
Prof. Dr. A. İslam bu eserinin Üsküp’ün “Kultura” Yayınları tarafınca gün yüzüne
kavuştuğunu da anmadan geçemeyiz. Anlayış göstererek, yayımları içinde bu değerli esere
yer vermesi, ayrıca Türk müziğinin Makedonya’da daha genişçe anlaşılması sağlandığı gibi
uzmansal bir yaklaşımla gerçekleşen konunun yine müziğin uzmanları tarafından
anlaşılmasını sağlamaktadır.
Buraya kadar yazılanlar bu değerli eser içindi. Prof. Dr. Aida İslam bizim vazgeçilmez
değerimizdir. Üstelik işinin uzmanı olan biridir. Buradan sonra söyleyeceklerim biz Türklere
aittir. Ama ne dersiniz söylesem mi, söylemesem mi? Hadi yazıyı uzatmayayım… Bundan bir
önceki yazımın ilk bölümünde yazdıklarımı buraya siz yerleştirin.
ZAMAN MAKEDONYA, Sayı: 753, 21–28 Aralık 2010, Üsküp
Download