Bu proje Federal Alman Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İklim Koruma Girişimi tarafından desteklenmektedir BASIN BÜLTENİ 2 ŞUBAT DÜNYA SULAK ALANLAR GÜNÜ “Sulak alanları korumak, iklim değişikliği için çözümün bir parçasıdır” İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİNİN AZALTILMASI, BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN VE TÜRKİYE SULAK ALANLARININ KORUNMASI İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI PROJESİ ÇERÇEVESİNDE PİLOT BÖLGE SEÇİLEN BOLU-YENİÇAĞA GÖLÜ MODEL ARAŞTIRMALARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK. Aşırı kullanım yüzünden ciddi hasarlar gören ve özellikle son 20 yılda birçok sulak alanı kuruyan Türkiye’nin, var olan sulak alanlarının da yok olmaması, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması, biyolojik çeşitliliğin ve Türkiye sulak alanlarının korunması için sürdürülebilir kullanımı projesi çerçevesinde pilot bölge seçilen BOLU-YENİÇAĞA GÖLÜ model araştırmalara ev sahipliği yapacak. GTZ (Alman Teknik İşbirliği Kurumu) ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak çalışmalarda sulak alanların iklim değişikliğine adaptasyonu için korunması, rehabilitasyonunu ve ekolojik fonksiyonlarının sürdürülmesini kapsayan bir yönetim modeli oluşturulacak ve yerel halkın da desteği ile BOLU-YENİÇAĞA GÖLÜ üzerinde araştırmalar yapılacaktır. BOLU-YENİÇAĞA GÖLÜ proje araştırma çalışmalarında insanın biyolojik çeşitlilik kaybı ve iklim değişikliğindeki rolü ile çözüm için neler yapabileceği konusu araştırılacaktır. Türkiye’nin sulak alanlarının ekolojik ve sosyo-ekonomik fonksiyonları ile gelecek kuşaklar için korunması amaçlanan projede sulak alanların korunması ve farklı kullanımları için iklim değişikliğinin de etkileri göz önünde bulundurularak bir yaklaşım oluşturulması ve uygulanması hedeflenmektedir Proje, Federal Alman Çevre Bakanlığı’nın Uluslararası İklim Koruma Girişimi çerçevesine desteklenmektedir. Federal Çevre Bakanlığı, 2008 yılından bu yana gelişmekte olan ülkelerde ve eşik (geçiş sürecinde olan) ülkelerde iklim koruma projelerine finansman sağlamaktadır. Federal Bakanlık, bu şekilde emisyon azaltımına ve iklim değişikliğine uyuma etkin bir katkı sağlamakta ve çevre alanında işbirliğinin bu yeni şekli ile Federal Alman Hükümeti’nin mevcut Kalkınma İşbirliğini’ni desteklemektedir. Emisyon sertifikalarının satışlarından elde edilen gelirlerden her yıl Uluslararası İklim Koruma Girişimi’ne 120 Milyon Euro kaynak sağlanmaktadır. Bu kaynaktan, örneğin orman ve sulak alan gibi diğer ekosistemlerin karbon tutulması amaçlı korunmasına yönelik projeler desteklenmektedir. Bu alanda faaliyetler ile, özellikle iklim ve biyolojik çeşitlilik arasında ki sinerjilerin iyileştirilmesi hedeflenmektedir. Bu proje Federal Alman Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İklim Koruma Girişimi tarafından desteklenmektedir Sulak Alanlarda oluşan TURBALIK Alanların Karbon Tutumunda Ormanlardan daha fazla Karbon Tutumu yaptığını, Atmosferdeki Karbonun yarısını tuttuğunu biliyor muyuz? Proje sonunda iklim değişikliği çerçevesinde ulusal ve yerel sulak alan yönetiminin güçlendirilmesi ve sulak alanlarda oluşan turbalıkların karbon stokları olarak sürdürülebilir yönetimi ile iklim değişikliğinin azaltılması için bir model sulak alan yönetimi oluşturulması beklenmektedir. Bu yılki Dünya Sulak Alanlar Günü (DSAG)Teması iki ana alana odaklanmıştır. Bu iki ana alan, biyolojik çeşitlilik kaybı ve iklim değişikliği ile aralarındaki ilişki ve tüm bunların sulak alanlar ve insanlar için anlamını ortaya çıkarmak olarak belirlenmiştir. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinden zarar görme ihtimali olan sulak alanların, iyi bir şekilde yönetilmesi halinde, sulak alan ekosistemlerinin ve onların biyolojik çeşitliliğinin iklim değişikliğini hafifletmede oynayacakları rol çok önemlidir. Sulak alanları korumak, iklim değişikliği için çözümün bir parçasıdır. Saygılarımızla, Proje Ortakları: T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı-Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü-Koordinatör kurum Federal Alman Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı - Uluslararası İklim Koruma Girişimi-Fon sağlayıcı kurum GTZ-Alman Teknik İşbirliği Kurumu - Uygulayıcı kurum Bu proje Federal Alman Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İklim Koruma Girişimi tarafından desteklenmektedir EDİTÖRE BİLGİ NOTU: İklim Değişikliği ve Sulak Alanlar Sulak alanlar, karbon tutma ve depolamada önemli bir rol oynar. Etkilerini şu andan hissetmeye başladığımız küresel iklim değişikliğinden etkilenecek olan sulak alanlar; sulak alan ekosistemlerinin üzerindeki insan kaynaklı baskıların karbon salımına yol açmaları kaçınılmazdır. Sulak alanlar, iklim değişikliklerine uyum sağlayabilmemiz ve etkilerini azaltabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz doğal altyapıların yaşamsal bir bölümünü oluştururlar. Sulak alanların bozulması ya da yok olması; iklim değişikliğinin etkilerini sertleştirir ve insanları, sel, kuraklık ve açlık etkilere daha duyarlı hale getirir. Su ve sağlıklı sulak alanlar, iklim değişikliği ile mücadelede ve doğal iklim süreçlerinin kontrolünde temel rol oynamaktadır. (su döngüsü, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi, sera gazı salınımlarının azaltılması ve etkilere karşı tampon görevi görmek suretiyle). Sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı, ortaya çıkabilecek olumsuz ekonomik, sosyal ve ekolojik etkileri azaltmaya yardımcı olur. Turbalık alan nedir? Turbalıklar, sulak alanların etrafındaki bitkilerin su altında oksijensiz kalarak çok yavaş bir şekilde çürümesi sonucu meydana gelen doğal yaşam alanlarıdır. Oluşum süresi binlerce yıl süren turbalıklardaki bitki kalıntıları, binlerce yıl sonra da tanımlanabilmektedir. Bu şekilde, turbalıklardan çıkarılan bitki örneklerinin ait olduğu dönemleri, insanoğlunun o yöreye ne zaman geldiği ve hangi tarihlerde hangi ürünleri yetiştirdiğine dair önemli bilgiler sağlarlar. Turbalık alanlar Dünya üstündeki sulak alan tiplerinin en yaygın olanıdır; küresel olarak sulak alanların %50-70’ini oluştururlar. Turbalıklar neredeyse dünyanın her yerinde mevcuttur. Toplamda dünya üzerinde 4 milyon km2 turbalık alan mevcuttur (toplam kara ve tatlı su yüzeyinin %3’ü). Bu alanlarda Dünya topraklarındaki karbonun üçte biri ve küresel tatlı suyun %10’unu tutulmaktadır. Ayrıca atmosferde kabondioksit olarak bulunan karbon miktarının yarısını tutarlar. Bu alanlar ölü bitki maddelerini (çoğunluklar yosun, saz, kamış ve ağaç türleri), neredeyse tamamen suya doymuş şartlar altında, turba olarak tutmak ve depolamak gibi özel bir karakteristiğe sahiptir. Turbalık alanlar fazla su ve düşük oksijen, toksik maddeler ve bitkiler için düşük besin miktarı gibi son derece aşırı şartlara adapte olmuş ortamlardır. Bu alanların su kimyası alkalin ve bazik arasında değişebilmektedir. Turbalık alanlar, tropikal bölgelerden, arktik ve kuzey (boreal) ormanlarına, deniz seviyesinden yüksek dağlara kadar farklı ortamlarda olabilmektedir. Neden Turbalık alanlar önemlidir? Turbalık alanların hayati doğal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi, şimdiki ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarına karşılık verecek yeterli miktarda turba alanlarının bulunması açısından bu alanların akılcı kullanımı çok önemlidir. Turbalık alanlar, çok çeşitli vahşi yaşam habitatları, önemli biyolojik çeşitlilik ve risk altındaki türler, tatlısu kalitesi ve hidrolojik bütünlük, karbon tutulması ve depolanması, jeokimyasal ve paleolojik arşivler açısından önemlidir. Bunlara ek olarak, bu alanlar insanlar için sosyal, ekonomik ve kültürel değerler olarak da önemlidirler. Bu alanlarda tutulan karbon miktarı dünya üzerindeki ormanlardakinden fazla olup, atmosferdeki karbon miktarın eşittir. Dünya çapında, turbalık alanlar, 1800’lü yıllarında başlayarak, iklim değişikliği, insan aktiviteleri, özellikle tarım ve ormancılık için kurutma gibi nedenlerden ciddi derecede azalmıştır (en azından %10-20 oranında). İnsan aktiviteleri günümüzde de turbalık alanları tehdit eden en Bu proje Federal Alman Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İklim Koruma Girişimi tarafından desteklenmektedir önemli nedendir. İnsan aktiviteleri nedeni ile bu alanların farklı şekilde ve aşırı kullanımları bu alanların sağladığı yaşamsal ekosistem fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Turbalık alanlar, herhangi diğer bir karasal ekosistemden daha çok karbon depolarlar. Dünyanın karasal alanının sadece %3’ünü kaplamalarına rağmen atmosferde karbondioksit olarak bulunan karbonun yarısını tutarlar. Su basmış ortam, yavaş çürüme, yavaş oranda yüzey akışı kısmen çürümüş organik maddenin ortamda kalmasını sağlar. Turbalık alanlar, uzun ömürlü atmosferik karbondioksiti tutarak küresel radyasyon dengesi üstünde net bir soğutma etkisi göstermişlerdir. Ne var ki, turbalık alanların büyük ölçeklerde zarar görmesi bu depolanmış karbonun yeniden atmosfere verilmesine neden olup iklim değişikliğini azaltma yönündeki kapasitelerini azaltacak ve hatta iklim değişikliğine sebebiyet veren bir durum alacaktır.