Tektonik Hareketler

advertisement
Tektonik Hareketler
• Yer kabuğu ve hemen altındaki manto
katmanının birleşmesinden oluşan litosfer,
yavaş bir hareketle yer değiştiren 12 ayrı 'levha'
halinde, değişken bir yap-boz tablosu oluşturur.
• Yarı akışkan astenosfer (üstmanto) tabakası
üzerinde yüzer durumda bulunan bu levhaların
hareketi için gereken enerjiyi, astenosfer
tabakasındaki konveksiyon akımları sağlar.
• Birbirine yaklaşan levhalar bir süre sonra
birbiriyle çarpışır. İki levhanın çarpışmasıyla
oluşan yeryüzü şekli, levhaların türüne göre
değişir.
• Levhalar birbirleriyle sürekli temas halinde
olduklarından, hareketlerinin yön ve
şiddetini, yerin derinliklerinden gelen itici
gücün özellikleri olduğu kadar levhaların
birbiri ile olan ilişkileri de belirler.
• Kısa dönemde belirli bir düzen içinde süren
levha
hareketlerinin,
zaman
ölçeği
büyütüldüğünde
kaotik
ve
önceden
belirlenemez bir biçimde gerçekleştiği
gözlenir.
• Levhalar ortalama olarak yılda birkaç cm
ölçeğinde hareket ederler (Bu kayma en uç
örnek olan Pasifik levhası için yılda 15 cm’ye
ulaşmaktadır). Hareket halindeki levhaların
birbirleri arasında üç tür ilişkisi olabilir.
1) Yaklaşma
2) Uzaklaşma
3) Yan yana kayma.
• Yaklaşan levhaların ikisi de okyanussal
levha ise biri diğerinin altına doğru kayar,
bu durum 'dalma-batma' olarak adlandırılır.
• Bir okyanus levhası, bir kıta levhası ile
karşılaştığında, daha ağır olduğu için onun
altına doğru kayar, yine dalma-batma
durumu gerçekleşir.
• Dalma-batma söz konusu olduğunda manto
tabakasının sıcak derinliklerine inen taş
küre dilimi ısınarak erir ve akışkan halde
yükselir. Bu, yaklaşma sınırlarındaki
yanardağ etkinliğinin ve dağ oluşumunun
temelidir.
• İki kıtasal levhanın yaklaşması ise çarpışma
ile sonuçlanır, her iki levha da manto içine
batamayacak kadar hafif ve kalın
olduğundan büyük bir deformasyonla
yüksek dağ sıraları ve platolar ortaya çıkar
(Himalaya dağları ve Tibet yaylası gibi).
• Uzaklaşan levhalar ise yeni okyanus
kabuğunun oluşmasına yol açarlar.
• Bu olay, iki levha arasında açılan boşluğa üst
manto kaynaklı akışkan materyalin dolması ve
soğuyarak katılaşması sonucunda gerçekleşir.
• Bu şekilde oluşan okyanus sırtları yer
kabuğunun en genç bölgeleridir.
• Levhalar ayrıldıkça sırt ortadan büyümeye
devam eder, sırtın her iki yanına doğru
uzaklaşan genç litosfer soğudukça hacmi azalır,
yoğunluğu artar ve hem küçülme hem de
batma nedeniyle yükseltisi azalır.
Kıta-kıta
Okyanus-kıta
Okyanus-okyanus
Depremler
• Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki
levha arasında, harekete engel olan bir
sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket
edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin
giderilmesi gerekir.
• İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha
arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir
hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman
biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir.
• Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen
deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.
• Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve
depremin oluş yönünden uzaklaştıkça
enerjisi azalarak yayılır.
• Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle
görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve
FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir.
• Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez,
yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen
de eski bir depremden oluşmuş ve
yeryüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla
örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
• FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre
isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket
sonucu meydana gelen faylara Doğrultu
Atımlı Fay denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı
blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya
sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki
bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı
faya bir örnektir.
• Düşey hareketlerle meydana gelen faylara
da Eğim Atımlı Fay denir. Fayların çoğunda
hem yatay, hem de düşey hareket
bulunabilir.
Doğrultulu atımlı kırık
Eğim atımlı normal kırık
Eğim atımlı ters kırık
• Depremlerinin oluşumu "Elastik Geri Sekme
Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında
Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve
laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.
• Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana
bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim
deformasyon birikiminin elastik olarak
depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde,
fay düzlemi boyunca var olan sürtünme
kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki
tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli
hareketlerini oluşturmaktadır.
• Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu
ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken
birim deformasyon enerjisinin açığa
çıkması, boşalması, diğer bir deyişle
mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç
olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma
hareketi ile olmaktadır.
DERİNLİKLERİNE GÖRE
1- Sığ Depremler : 0- 70 km
2- Orta Derinlikte Depremler : 70 – 300 km
3- Derin Odaklı Depremler : 300 – 700 km
UZAKLIKLARINA GÖRE
1- Yerel Deprem : 100 km’den daha az
2- Yakın Deprem : 100 km – 1000 km arası
3- Bölgesel Deprem : 1000 km – 5000 km
arası
4- Uzak Deprem : 5000 km’den daha çok
BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE
1- Çok Büyük Depremler
M > 8.0
2- Büyük Depremler
7.0 < M < 8.0
3- Orta Büyüklükte Depremler
5.0 < M < 7.0
4- Küçük Depremler
3.0 < M < 5.0
5- Mikro Depremler
1.0 < M < 3.0
6- Ultra Mikro – Depremler
M < 1.0
Bölgenin kırılması ile ve fayın iki tarafı
birbirine göre belli bir miktar atılır. 17 Ağustos
depreminde bu atım 5 metreye yakındır.
Atım miktarı
P DALGALARI (BOYUNA DALGALAR)
En hızlı dalgalardır. Yıkıma yol açmazlar. Deprem
kayıt istasyonlarına ilk gelen dalgalardır.
S DALGALARI ( ENİNE DALGALAR)
P dalgalarından daha yavaş hareket ederler.
Depremlerde hasar yaparlar.
P ve S dalgaları yeryuvarının içerisinden geçerek
sismogramlara ulaşırlar. Aynı türde yayılım gösteren
ve dünyanın yüzeyi boyunca yayılan deprem
dalgalarına da yüzey dalgaları denir. Depremlerde esas
hasarı yapan bu tür dalgalardır.
P dalgaları S dalgalarından iki misli
hızla hareket ederler. Böylece
odaktan uzaklaştıkça iki dalganın
varış süresi artar.
P ve S dalgalarının varış
zamanı arasındaki fark
dikkate alınarak üç
sismograf istasyonu
sayesinde depremin merkez
üssü saptanabilir.
VOLKANLAR
(YANARDAĞLAR)
Bir yanardağ (volkan), magmanın
(Dünya'nın iç tabakalarında bulunan,
yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkta
ergimiş ya da erimiş kayalar),
yeryuvarlağının
yüzeyinden
dışarı
püskürerek çıktığı coğrafi yer şekilleridir.
• Yanardağlar genellikle ya tektonik
plaka sınırlarında ya da sıcak
noktalarda yer alırlar.
• Yanardağlar uyuyan (etkin olmayan) ya
da faal (aktif - neredeyse sürekli çıkış
ve kesikli püskürmeler) olabilirler.
• Uyuyan yanardağlar, şu an etkin olmayan, ama
her an hareketlenmesi ya da patlaması
muhtemel yanardağlardır.
• Sönmüş yanardağlar ise, bilim adamlarının bir
daha püskürmelerini olası görmedikleri
yanardağlardır.
• Bir yanardağın gerçekten sönmüş olup
olmadığının belirlenmesi zordur. Örneğin,
çanakların milyonlarca yıllık ömürleri olduğu
bilindiğinden, 10 binlerce yıl püskürmemiş bir
çanağın sönmüş değil uyuyan olarak
tanımlanması gerekir.
• Yanardağ etkinlikleri genellikle depremler,
sıcak su kaynakları, çamur kazanları ve
gayzerler gibi yer etkinlikleriyle beraber
görülürler.
• Püskürmelerden önce genellikle
şiddette depremler görülür.
düşük
Download