bilinen evren gerçekleri

advertisement
BİLİNEN
EVREN GERÇEKLERİ
Ahmet ECEVİT
12.04.04
Bügün sizlere bazı doğa olaylarından
ve bilinen gerçeklerden sözetmek
istiyorum. Konuşmam bittiğinde hem
düşünmek hem de tartışmak için bir
ortam yaratabilirsem sevineceğim.
DÜNYA VE GÜNEŞ ÖLÇÜTLERİ
Öncelikle Dünyamız ve Güneş ile ilgili bazı
astronomik bilgiler sunmak istiyorum.
Dünyamız 6000 milyon x milyon x milyon
tondur;
Güneş ise Dünyamızın kütle olarak
400 bin katıdır;
hacim olarak da Güneş Dünyanın bir milyon
katı.
Saatte 500 km hızla giden bir
jumbo-jet
Dünyanın etrafını 3 günde dönerken
aynı uçağın
Güneşe gidiş süresi 34 yıl.
Görüldüğü gibi
Güneş, Dünyadan hem çok ağır,
hem çok büyük,
hem de hiç tahmin bile edemeyeceğimiz
kadar uzak.
Dünyada, uzaklıklar kilometre
ile ölçülür.
Ekvator Dünyanın üzerindeki en
büyük uzunluk, o da 40 bin km.
Dünyadaki mesafeler,
uzay boyutlarına göre, çok küçüktür,
bu nedenle, uzaydaki mesafeler farklı
bir uzunluk birimi kullanılarak ifade
edilir.
Ya, Dünya-Güneş arası uzaklık
(150 milyon km) cinsinden,
yada ışığın bir senede aldığı yol
cinsinden
(9 x milyon x milyon km) söylenir.
Bunlardan birincisine
ASTRONOMİK BİRİM
ikincisine de
IŞIK YILI denir.
Dünyadaki cisimlerin kütleleri
kilogram veya ton ile ölçülürken,
uzayda bu değerler
çok çok küçük kalır ve
kütleler
GÜNEŞ KÜTLESİ
cinsinden ifade edilir.
GÜNEŞ SİSTEMİ
Güneş de uzaydaki pekçok yıldız
gibi, biraz çelimsiz, bir YILDIZ,
dokuz da GEZEGENİ var.
Biraz sonra göreceğimiz şekil,
Güneşten dışarıya doğru olmak
üzere, Merkür, Venüs, Dünya,
Mars, Jüpiter, Saturn, Uranüs,
Neptün ve Plutodur[1].
Pluto
Neptün
Uranüs
Satürn
Jüpiter
Mars
Dünya
Venüs
Merkür
GÜNEŞ ve
Resimde görülen
Güneş, 5 milyar
yaşında [2] ve Dünya
4.5 milyar yaşında.
Işık Güneşten Dünyaya
8 dakikada geliyor.
Aydan ise yaklaşık bir
saniyede geliyor.
Bize en yakın yıldızın adı
ALFASENTAURUS [3] ve
uzaklığı 4x9 x milyon x
milyon kilometre.
Işık, bu yıldızdan, dört
senede geliyor.
Bu yıldız için dört-ışık-yılı
uzaklıktadır denir.
Bunun anlamı, şimdi
yıldıza baktığımızda
yıldızın dört yıl önceki
halini görüyoruz demektir.
Yıldızlar tek başına olabildikleri gibi
birbirlerinin etrafında ortak bir merkezde
dönen iki yıldız da olabilir.
Şekilde birbirlerine kütle aktaran bir
ÇİFT-YILDIZ [4] görünmektedir.
KÜMELER, DİĞERLERİ,
GÖKADALAR, EVREN
Yıldızların bir kısmı
Güneşimiz gibi tek, bir
kısmı da gruplanmış
olarak bulunur ve
bunlara KÜME denir.
Resimde görüldüğü gibi
bir düzen gösterenlere
açık küme [5],
küresel olarak bulundukları durumlarda da,
aşağıda görüldüğü gibi, küresel küme [6]
denir.
Kümeler, yüzlerce veya binlerce
yıldızdan oluşur. Gökyüzüne geceleri
baktığımızda çok sıkışık düzende
duruyorlarmış gibi görünmelerine
rağmen, aslında yıldızlar,
birbirlerinden yüzlerce hatta binlerce
ışık yılı uzaklıktadırlar.
Kümelerin bulunduğu büyük kümeye
GÖKADA denir. Yaklaşık yüz
milyar
yıldızdan oluşan ve içinde bizim Güneşimizi
de içeren büyük kümeye SAMANYOLU [7]
denir.
Samanyolumuz
sarmal
eğri
şeklindedir ve uzunluğu 100 bin ışık yılıdır.
Güneşimiz kenara
yakın bir yerde
bulunmakta ve
bütün diğer
yıldızlarla birlikte
merkez etrafında
dönmektedir.
Aşağıdaki resim, çıplak gözle de
görebildiğimiz ANDROMEDA’dır [8].
Gökadalar da, evren içinde, hem kendi
etraflarında döner hem de çok hızla
hareket halindedirler.
Gökada kümelerini [9],
ve çarpışan iki gökadayı görmekteyiz [10].
Yıldızların nasıl bir başlangıç yapmış
olduğu, nasıl bir sona gidecekleri ile çok
ilgilidir.
Örneğin, bizim Güneşimiz
büyüklüğündeki yıldızlar,
10 milyar sene kadar yaşadıktan sonra,
önce genişliyorlar,
daha sonra etrafındaki malzemeleri
atarak, bütün yakıtını bitirmiş olarak,
Dünya kadar çapı olan, az ışık saçan,
BEYAZ CÜCE oluyor.
Aşağıda, parlayan ve ışık saçan
yıldızlar arasında, sırf görünebilsin
diye, çember içine alınmış
beyaz cüceler var [11].
Bizim Güneşimiz de aynı serüveni
yaşayacak; yaşamı süresince,
merkezindeki basıncın yüksek
olmasından dolayı, atomların
çekirdeklerini yapıştırarak daha büyük
proton ve nötron
içeren malzemelere dönüştürecektir.
Güneş bu yapıştırma sırasında,
iki hidrojen çekirdeğinden bir helyum çekirdeği;
bir hidrojen çekirdeğinden ve bir helyum
çekirdeğinden bir lityum çekirdeği;
iki helyum çekirdeğinden bir berilyum çekirdeği
oluşturacak şekilde yeni malzemeler üreteceği,
Güneş ile ilgili yapılan modellemelerden
öngörülmektedir.
Fakat,
Güneşin yeterince büyük olmaması
nedeni ile,
çekirdek yapıştırmanın,
en çok atom numarası altı olan
karbon çekirdeğine kadar,
gideceği hesaplardan öngörülmektedir.
Güneşten enaz sekiz defa büyük yıldızlar
da var ve bunlar,
kütleleri büyük olduğu için,
farklı bir serüven yaşıyorlar.
Bu büyük yıldızlar da Güneş gibi vasat
yıldızların geçirdikleri evreleri çok daha
hızlı bir şekilde geçiriyorlar. Fakat bu
yıldızların merkezlerindeki basınç o
kadar büyük oluyorki Güneşin
üretemediği malzemeleri de bunlar
üretebiliyor.
Bizleri oluşturan atom numaraları büyük
çekirdekler, (demir, silisyum, altın gibi)
kütlesi büyük olan bu yıldızlar tarafından
üretiliyor. Bu tür yıldızın, evriminin en
son basamağındaki patlamasına
SÜPERNOVA denir, parlaklığı da
Güneşin 100 milyon katına erişir.
Yüzeylerinden atılan malzemelere de
SÜPERNOVA KALINTILARI denir.
1054 yılında Çinliler ve Japonlar,
gökyüzünde Güneş kadar parlak,
bir yıldız gördüler.
İki yıl süre ile parlamaya devam etti ve
sonunda büyük bir patlama ile yok oldu.
Bu, insanlığın şahit olduğu ilk süpernova
idi.
Aşağıdaki üç resim süpernova kalıntılarını
göstermektedir [12],[13],[14].
BULUTSU dediğimiz,
süpernova ve diğer kalıntılardan ve
yıldızlardan atılan parçacıklardan
oluşan
bir ortam ve bu ortam,
yeni yıldızların oluştuğu düşünülen yer.
Aşağıdaki dört resim, çeşitli bulutsuları
göstermektedir [15],[16],[17],[11].
Şekildeki bulutsu hidrojen, oksijen ve kükürt içermektedir.
Bir süpernovanın kalıntısını, ATARCA olmuş bir
NÖTRON YILDIZI veya KARA DELİK olarak
görebiliriz. Aşağıda görülen, başlangıçta büyük bir yıldız
iken, dönemini tamamlayınca, üzerindeki malzemeleri
atmış çoğunlukla nötronlardan oluşan bir yıldız [14].
Uzaya belirli aralıklarla ışıma gönderen bir atarca [14],
Karadelik içerebilen gökadaları [18].
Burada ise, astronomlar tarafından en uzak olarak bilinen
KUAZAR’ı görmekteyiz [19]. Kuazarlar yıldızlardan büyük,
gökadalardan küçüktür ama gökadalardan 100 kez daha
parlaktır.
Herbir gökadada yaklaşık yüz milyar yıldız
olduğu,
evrende beş-on milyar gökada bulunduğu
düşünülürse,
birbirlerinden büyük hızlarla uzaklaştıkları
gözönüne getirilirse,
bir hayli büyük bir evrenimiz olduğu ortaya
çıkar.
Aşağıdaki şekil şu an bilinen EVREN’i
göstermektedir [20].
BÜYÜK PATLAMA
Bütün herşey, 15 milyar sene kadar önce,
BÜYÜK PATLAMA ile başladı [21].
Bir anda, evren müthiş bir patlama
geçirdi ve ZAMAN BAŞLADI.
Evren, saniyenin çok küçük bir süresinde,
bir atom büyüklüğünden bir portakal
büyüklüğüne erişti. Ortam sıcaklığı da
müthişti.
Patlamanın hemen sonrasında evren elektron,
kuark ve diğer parçacıklardan oluşan bir
çorbaya benzetilir. Patlamadan saniyenin
milyonda biri süre sonra, evren biraz soğur ve
kuarklar birleşip proton ve notronlar oluşur.
Evren soğumaya devam eder ve patlamadan 3
dakika sonra sıcaklığı 100 milyon dereceye
iner ama hala çok sıcaktır ve henüz atom
oluşumu yoktur. Işık da yoktur. Zaman 300
bin seneyi gösterdiğinde, sıcaklık 10 bin
dereceye inmiş, hidrojen ve helyum atomları
oluşabilmiş ve ışık parlamaya başlamıştır.
Patlamadan bir milyar sene sonra,
sıcaklık -200 0C gösterirken,
yerçekimi sayesinde, hidrojen ve helyum
atomları biraraya gelerek, gökadalarını ve
yıldızları oluşturur.
Bugün,
büyük patlamadan 15 milyar sene geçti ve
evrenin sıcaklığı -270 0C lere düştü.
Daha önce üretilen yıldızlar öldü ve ölürken
üzerindeki malzemeleri çevrelerine attı.
Hala, yıldızlardan atılan YILDIZ TOZLARI
ile yeni yıldızlar oluşuyor.
EVRENDEKİ KUVVETLER
Evrende dört temel kuvvet var. Bunlar
küçükten büyüğe doğru olmak üzere:
1.Yerçekimi Kuvveti,
2.Elektromanyetik Kuvvet,
3.Zayıf Kuvvet, ve
4.Güçlü Kuvvettir.
1. Yerçekimi Kuvveti
Bunlardan birincisi bir cismin, kütlenin, diğer bir cismi
çekmesidir. Bizler Dünya tarafından çekiliyoruz, bu nedenle
Dünyanın üzerinde dururuz. Aynı şekilde biz de Dünyayı
çekiyoruz. Dünya ile Ay arasında da bir çekim kuvveti var o
nedenle hareket halinde olan Ay dairesel bir yörünge
çizmekte. Dünya ile Güneş arasında da bir çekim kuvveti
var, ve yine bu nedenle Dünya hareketini Güneş etrafında
eliptik yörünge yaparak devam ettirir. Uzayda her cisim bir
diğerini çeker, ve diğeri tarafından çekilir. Gökadayı
oluşturan yıldızlar birbirlerini, yıldızları oluşturan toz
taneleri de birbirlerini çeker. Yerçekimi Kuvveti denen bu
kuvvet olmasaydı Dünya atmosferi hemen uzaya dağılırdı.
Einstein kütleler arasındaki çekime yeni bir anlayış getirdi. Ona
göre her kütle düz olarak duran uzayı bükmekte ve cisimlerin
hareketleri bu bükülen uzay doğrultusunda olmakta. Aslında
uzay ve zamanın birlikte davrandığını ve bükülenin yalnız uzay
değil uzay-zaman olduğu anlayışını getirdi. Bunun sonucu
olarak uzayda her hangi bir nokta yalnızca en, boy, yükseklik
gibi üç boyutla değil bunlara zamanın da eklenmesi ile,
dört boyut ile gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Bazı modern fizik teorilerinde, kütle çekimini, kütlelerin uzayzamanı bükmelerine bağlamayıp, temel bir parçacık olarak
tanımlanan graviton değişimi ile açıklamaktadırlar [22].
2. Elektromanyetik Kuvvet
İkinci kuvvet cisimlerin elektrik yükleri ile ilgilidir.
Şöyle özetlenebilir: +yükü olan bir parçacık +yükü olan bir
diğer parçacığı iter. İkincisi –yük olsa idi bu kez birbirlerini
çekeceklerdi. Buna Coulomb kuvveti denir. Yok eğer, yükler
hareket ederse akım oluşturur gibi teorileri vardır.
Bütün bu teorileri Maxwell toparlamıştır.
Atom boyutunda, kuantum elektrodinamik başarılı bir
teoridir ve bu teoriye göre, bir elektron diğer bir eletronun
varlığından karşılıklı zahiri foton alış-verişi ile haberdar olur.
3. Zayıf Kuvvet
Elektromanyetik kuvvete benzetilerek üretilmiştir;
Bütün parçacıklar için geçerlidir.
Bu teoride parçacıklar arasında alış veriş yapılan zahiri
fotonlar değil, hem kütleleri hem de yükleri olan W ve Z
parçacıklarıdır [23].
4. Güçlü Kuvvet
Her atomun çekirdeğini proton ve nötronlar oluşturur.
Örneğin hidrojen atomunda yalnız bir proton varken
helyum atomunda iki proton ve iki de nötron var.
Nötronların yükleri yoktur fakat protonlar artı yüklüdür.
Her ikisi de benzer yüklü olduklarından, iki proton 1cm
uzaklıkta birbirlerini iterler. Fakat atom çekirdeği
mesafesinde, yeni bir kuvvet devreye girer ve protonlar
birbirlerini iteceklerine çekerler.
Bu olaydaki aktif elemanlar kuarklardır.
Güçlü Kuvvet protonları yüksek olan ağır elementlerde
bile, görevini hatasız yapmaktadır.
Yerçekimi kuvveti ve Elektromanyetik
kuvvet Dünyada çok etkilidir ve iki
kuvvetin sayesinde bizler burada tek
parça olarak, sıralarımıza oturmuş
olarak bulunmaktayız.
Eğer olmasaydılar, Dünya ve Dünyadaki
bütün herşey toz halinde uzaya dağılırdı.
DAVID DARLING’in TEZİ
1. İki birbirine ters olay evrenin dinamiğini
ve gelişmesini kontrol eder; bunlar
genişleme anındaki kinetik enerjisi ve
kütleler arasındaki çekim kuvvetidir.
Eğer, genişleme anındaki kinetik enerji,
olduğundan biraz fazla olsa idi, bütün
malzemeler daha hızlı bir şekilde
savrulacak ve yerçekiminin de etkisi ile,
büyük kütleli yıldızların oluşabilmeleri
mümkün olmayacaktı.
Ve eğer,
genişleme anındaki kinetik enerji,
olduğundan biraz az olsa idi, bütün
malzemeler hemen hızlı bir çöküşe
maruz kalacaklardı ve yine büyük
kütleli yıldızlar oluşamıyacaktı.
2. Ağır elementlerin atomları
supernovada üretilebilir.
Eğer dört numaralı güçlü kuvvet,
yüzde üçlük, az veya çok olsa idi,
demir gibi ağır elementler
süpernovalar tarafından üretilemez
ve bizler oluşamazdık.
Yani evren, canlı üretmek için,
yaratılmıştır [24].
SONSÖZ
Herşey, atomaltı malzemelerden
yapılmıştır.
Bizler, fare, terlik, Dünya, Güneş,
gökadalar, hepimiz aynı malzemeden
yapıldık ve
adını bilmediğimiz süpernovaların ve
diğer yıldızların tozlarından oluştuk.
Milattan önce 384-322 yıllarında yaşamış olan
Aristo, evrenin Dünya’nın çevresinde
döndüğünü iddia etti.
Kendisi, zamanında çok bilge ve güvenilir biri
olduğu için ve dini kitaplara da uyduğu için,
uzayın temel gerçeklerini öğrenmek çok gecikti.
1400 ün sonunda Nicolaus Copernicus’in,
Dünya ve gezegenler birlikte Güneş çevresinde
döner demesi ile,
gerçekler ortaya çıktı ama kiliseden de büyük
tepki aldı.
1800 lerin sonunda,
benzinli otomobil, dizel motoru ve radyo da
bulununca,
insanlar,
artık bulunacak birşeyin kalmadığını
söylerler.
Halbuki,
1900 lü yıllarda, uçak ve televizyonla
başlayan buluşlar, bir önceki asrı en az ikiye
katlamıştır.
Aynı davranış bilimde de oldu.
Michael Faraday’ın elektromanyetik ilkeleri
ve elektroliz kanunlarını bulması ve
aynı zamanda büyük bir matematikçi olan
Isaac Newton’un,
hareket ve yer çekimi kanununu bulması ile,
bulunacak yeni bir bilginin kalmadığı,
kanısı bilim adamları arasında hakim oldu.
Derken, 1900 lü yıllarda, çağdaş atom
fiziğini bulan Ernest Rutherford ile
başlayan bilim furyası, Albert Einstein’ın
uzay, zaman, hareket, kütle ve yerçekimi
arasındaki bağıntının görecelik kuramı ile
açıklaması ve modern fiziğin ve kuantum
mekaniğin ortaya çıkması ile dev adımlar
atıldı.
Bu çağda bulunan yenilikleri,
Newton’un görme imkanı olsa idi
o bile şaşırırdı.
Benzer bir olay da ışığın dalga mı yoksa
parçacık mı sorusuna yanıt aranırken oldu.
Işığın, girişim gibi bazı davranışlarını
açıklamak için hem parçacıktır diyenler hem
de dalgadır diyenler oldu.
Christian Huygens ışığı dalga olarak varsayıp,
girişimden başlayarak, pek çok ışık
davranışlarını çözmesine rağmen, parçacıktır
diyenlerin başında,
meşhur Newton olduğu için,
Huygens sözünü zor dinletti.
Bilimsel gelişmeleri yapanlar insan olduğuna
göre duyguları, düşünceleri ve inançları, ne
yazık ki, bunlara etki etmekte.
Ayrıca, bilimsel gelişmeyi yapan sözüne
güvenilir biri ise, Aristo ve Newton
örneklerinde olduğu gibi, söylediği fazla
irdelenmeden, kabul ediliyor.
Benzer davranış, dini inançları yüksek olan
bilim adamları için de var. Fakat insanlar,
sözlerine güvenilir kişiler bile olsalar, yüz veya
ikiyüz senede bir, yeni fizik modelleri ortaya
çıkabiliyor.
Şu anda,
bu çağın başlarında katkıları büyük olan
bilim adamlarını kabullenmekten başka
yapacak bir şey yok.
Fakat,
bu yüzyılın sonlarına doğru,
haberleşmenin de çok hızlanmasından,
bilimin yüzyıllık Güvenilir Kişileri,
günlük Güvenilir Kişileri haline gelecek;
ve değişimler asırlık değil,
günlük değişimler olacak.
Birkaç asır sonra,
bilimsel düşünmeyi hedef almış,
kafası aydın, kendisine güvenen,
ayakları üzerinde tek başına durabilen
insanların olduğu ve herşeyin yalnızca
matematik ve fizikle açıklandığı
yüzyıllarda,
bilim gerçekten çok gelişecek.
Ben, yazarın iddia ettiği “evren canlı üretmek
için yaratılmıştır” savının doğru yanıtını, o
günkü bilim adamlarına bırakıyorum.
KAYNAKLAR
1.http://astroa.physics.metu.edu.tr/nineplanets/overview.html
alıntı 1.8.2003
2. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/sun.html
alıntı 10.8.2003
3. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/individual_stars.html
alıntı 10.8.2003
4. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/binary_stars.html
alıntı 10.8.2003
5. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/open_clusters.html
alıntı 10.8.2003
6. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/globular_clusters.html
alıntı 10.8.2003
7. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/milky_way.html
alıntı 10.8.2003
8.http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ap991114.html
alıntı 10.8.2003
9. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/clusters_of_galaxies.html
alıntı 10.8.2003
10. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/colliding_galaxies.html
alıntı 10.8.2003
11. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/white_dwarfs.html
alıntı 10.8.2003
12.http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/supernova_remnants.html
alıntı 10.8.2003
13. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ap980425.html
alıntı 10.8.2003
14.http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/neutron_stars.html
alıntı 10.8.2003
15. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ap000924.html
alıntı 10.8.2003
16. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/image/0001/rosette_kpno_big.jpg
alıntı 10.8.2003
17. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/image/catseye_hst_big.jpg
alıntı 10.8.2003
18. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/black_holes.html
alıntı 17.8.2003
19.http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/quasars.html
alıntı 17.8.2003
20.http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/image/0309/galaxysky_2mass_big.jpg
alıntı 20.8.2003
21. http://ssscott.tripod.com/BigBang.html
alıntı 20.8.2003
22. Halliday, Resnick, Walker, Fundamentals of Physics, sixth ed., John Wiley and Sons, Inc., New
York., s. 313.
23. Halliday, Resnick, Walker, Fundamentals of Physics, sixth ed., John Wiley and Sons, Inc., New
York., s.1132.
24. David Darling, Equations of Eternity, MJF Books, New York, 1993.
Download