Sunum Planı Erkekler ve kadınlar hakkındaki kalıpyargılar nelerdir? Toplumsal cinsiyet bir kişinin benlik kavramını nasıl etkiler? Toplumsal cinsiyetle ilgili kuramsal yaklaşımları nelerdir? Kadınlar ve erkeklerde toplumsal davranışı karşılaştıran araştırmaların sonuçları nelerdir? Toplumda erkek ve kadın rollerinin değişimi nasıl olmuştur? Toplumsal Bir Kategori Olarak Cinsiyet Yeni insanlarla karşılaştığımızda, onları erkek ya da kadın olarak kimliklemeye çalışırız. İnsanları ya da nesneleri erkek ya da dişi olarak kategorilere ayırma süreci “toplumsal cinsiyet damgalaması” olarak adlandırılır. İnsanlar genellikle toplumsal cinsiyetlerini benlik sunumlarının bir parçası olarak sergilerler. Erkek ve kadın arasındaki ayırım toplumsal yaşamda evrensel bir örgütleyici ilkedir. Çocuklardan erkekler ve kızlar olarak farklı beceriler öğrenmeleri ve farklı kişilikler geliştirmeleri beklenir. Kültürler neyin erkeksi ya da kadınsı olduğuna ilişkin tanımlamalarında ve cinsiyet farklılık ya da benzerliklerini vurgulamalarında farklılıklar göstermektedir. Fakat toplumsal yaşamı yapılandırmak için cinsiyeti kullanmak hepsinde temeldir. Algılayıcının Gözünde Toplumsal Cinsiyet Bir kişinin cinsiyeti o kişiye ilişkin algımızı, ona ve davranışına ilişkin değerlendirmemizi nasıl etkiler? Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları Erkek ve kadınların kişisel özellikleri hakkındaki inançlara “toplumsal cinsiyet kalıpyargıları” adı verilir. Cinslerin kitle iletişim araçlarındaki imgeleri; Sistematik araştırmalar en yaygın reklamın “erkek bir uzmanı bir kadın tüketiciye bir ürün hakkında yönerge verirken” gösterdiğini ortaya koymuştur. Yapılan bir araştırmada gazete ve dergilerden toplanan fotoğraflarda erkeklerin genellikle yüzleri vurgulanırken, kadınların daha çok vücutları üzerine odaklanmaktadır. Erkeklerde yüzü, kadınlarda vücudu vurgulama yönündeki bu eğilime “yüzcülük” adını vermişlerdir. Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları Gazete, ödül almış çocuk kitapları, ilk öğretim ve üniversite ders kitapları, modern sanat ve değişik bir dizi kültür öğesi üzerindeki çözümleler cinsiyetlerin anlatımında genel bir çok eğilimi ortaya çıkarmıştır; - Erkekler geniş bir dizi toplumsal rol ve etkinlikte gösterilirken kadınlar daha çok ev işleri ve aile rolleriyle sınırlı tutulmaktadır. - Erkekler yaygın olarak uzmanlar ve liderler olarak gösterilirken, kadınlar daha çok astlar ve izleyiciler olarak öne çıkarılmaktadır. - Erkekler genellikle kadınlardan daha etkin, atılgan ve etkili olarak canlandırılmaktadır. - Kadınlar, genel nüfusun yarısından biraz fazlasını oluşturmasına karşın, kitle iletişim araçlarında yeterince temsil edilmemektedir. Bir çok çalışma, daha fazla televizyon seyreden çocukların erkekler ve kadınlar hakkında daha kalıpyargısal görüşlere sahip olduklarını göstermektedir. Çocuklarda televizyon seyretme süresi ile ev işlerinin cinsiyet tiplemesine ilişkin tutumları arasında olumlu bir ilişki vardır. Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları Kültürel ve kişisel kalıpyargılar; Kültürel kalıpyargılar cinsiyetler hakkında kitle iletişim araçları, din, sanat ve edebiyat tarafından aktarılan inançlardır. Kişisel kalıpyargılar erkekler ya da kadınlar gibi, insan gruplarının özellikleri hakkında kendimize özgü inançlarımızdır. Süreç içerisinde kadın rollerinde önemli değişiklikler olmasına karşın, kadın ve erkeklerin kişisel özellikleri hakkındaki kalıpyargılar zaman içerisinde dikkate değer biçimde kararlı kalmıştır. Kültürler arası araştırmalar bir çok ülkede cinsiyet kalıpyargılarının öze ilişkin öğelerinin benzer olduğuna işaret etmektedir. Yaygın Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları Kadınsı Erkeksi Saldırgandır Duygusal değildir Matematiği ve doğa bilimlerini Yumuşaktır Kolay ağlar Sanat ve edebiyattan zevk alır Sert sözcükler kullanmaz İnce düşüncelidir. Dindardır Görünümüyle ilgilidir Başkalarının duygularının farkındadır Güçlü güvenlik ihtiyacı vardır Konuşkandır Alışkanlıklarında düzenlidir Bağımlıdır sever Dünyalıktır Hırslıdır Nesneldir Yarışmacıdır Kendine güvenir Mantıklıdır Liderlik eder Bağımsızdır Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları Toplumsal cinsiyet alt tipleri; Cinsiyetler hakkında kişilik özellikleri açısından düşünmeye ek olarak, cinsiyet konusunda ikinci bir düşünme yolu daha vardır. Sık sık erkek ve kadın alt gruplarından imgeler yaratırız. Kadınlar hakkında “genel olarak” düşünmek yerine, anneler, güzellik kraliçeleri, kadın hakları taraftarları, erkeksiler ve yaşlı kızlar gibi daha özgül kategoriler kullanırız, erkekler içinse babalar, işadamları, inşaat işçileri, hanım evlatları, atletikler gibi alt kategoriler kullanırız. Önemli nokta bu alt grup ya da tiplerin sık sık olağan olarak öteki cinsle ilişkilendirilen bazı özellikleri kaynaştırmalarıdır.(örn meslek kadını) Kalıp Yargıları Etkinleştirme Bir kişi hakkında kalıpyargılar temelinde mi yoksa onun kendine özgü bir birey olduğu temelinde mi düşüneceğimizi belirleyen nedir? Bu konuda belirleyici olan üç etmen vardır; Kişi hakkında ulaşılabilir bilginin miktarı 2) Kişinin grup üyeliğinin çarpıcılığı 3) Güç dengesi 1) 1) Bilgi eksikliği Bir kişi hakkındaki bilgimiz azaldıkça onu kalıpyargılar temelinde algılama ve tepki verme eğilimimiz artar. Belirli bir kişinin kendisine özgü özellikler hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğumuz da, kalıpyargılara daha az güveniriz. Bu nedenle bilgiye sahip olduğumuzda cinsiyet kalıpyargılarının da etkileri azalır ya da ortadan kalkabilir. 2) Grup üyeliğinin çarpıcılığı Burada çarpıcılık kişinin cinsiyetinin görünür biçimde ve belirgin olması anlamında kullanılmaktadır. Cinsiyet çarpıcılığında görünüş en önemli etmenlerdendir. Cinsiyet çarpıcılığını etkileyen bir başka etmen bir gruptaki kadınların erkeklere oranıdır. 3) Güç ve kalıpyargılama Güçlüler astlarının kalıpyargısal izlenimlerini oluşturmaya daha eğilimlidir. Astlar ise daha güçlü kişilerin daha az kalıpyargısal ve daha karmaşık bir izlenimini oluşturma eğilimindedirler. Kalıpyargıların Tehlikeleri Bazı kalıpyargılar doğru değildir ve bilimsel olarak da çürütülmüştür. Buna rağmen bunları değiştirmek zordur. Genelde bu kalıpyargıları yeniden gözden geçirme gereksinimi duymayız. Kalıpyargılar sık sık belirli grupların üyelerine karşı önyargıyı ve ayrımcılığı haklı göstermek için kullanılır. Kadınların erkekler kadar zeki olmadıkları ve hırstan yoksun oldukları yanlış inançlar onları eğitim hakkından yoksun ve evde tutmak için kullanılmıştır. Kalıpyargılar gruplar arası farkları abartır ve grup içerisindeki farklılıkları ise en aza indirger. Bazen kalıpyargıları “kendini gerçekleştiren kehanetlere” dönüştürecek biçimlerde davranırız. Davranışlarımız sadece kendi ilgi ve tercihlerimiz tarafından biçimlendirilmez, etkileştiğimiz kişilerin beklentilerinden de etkilenir. Edimi Değerlendirme Olağan olarak kadınlar ve erkekler tarafından yapılan işlere eşit değer veriyor muyuz? Görev ya da işin cinsiyet damgalı olup olmaması değerlendirme yanlılığı üzerinde etkili olmaktadır. Ancak gerçekte yanlılıklar erkekler aleyhine, kadınlar aleyhine olduğundan daha güçlüdür. Değerlendirme yanlılığını etkileyen ikinci bir etmen, kişi hakkında sahip olunan ilişkili bilginin miktarıdır. Bireyin yeteneği hakkında yeterli bilgi sağlandığında değerlendirmelerde cinsiyet yanlılığı olasılığı daha düşüktür. Cinsiyet yanlılığının edim değerlendirmelerindeki bütün değişkenliğin %1’inden daha azını açıklayabildiği ortaya konulmuştur. Yine de araştırmacılar cinsiyet yanlılığının gerçek yaşamda laboratuvar çalışmalarında gözlendiğinden daha büyük olabileceğine inanmaktadır. Edimi Değerlendirme Gerçek iş bağlamlarında cinsiyet yanlılığının gerçekten bulunduğu konusunda zengin kanıtlar vardır. Kadın çalışanlar şu durumlarda daha olumsuz değerlendirmeler almak eğilimindedir; - Görev- yönelimli ve yönlendirici bir liderlik stili benimsediklerinde, - Geleneksel olarak erkeksi bir işte çalıştıklarında, - Erkekler tarafından değerlendirildiklerinde Cinsiyet yanlılığının görülebileceği diğer bir alanda insanların başarı ve başarısızlıklarını açıklamak için yaptıkları yüklemelerdir. Erkeklerde başarı, özellikle erkeksi işlerde, daha fazla yetenek sonucu olarak görülmek eğilimindedir. Tersine, kadınlarda başarı daha sık olarak yetenek yerine çabaya yüklenir. Eğer başarılı bir edimi çabaya değil de beceriye yüklersek onu daha olumlu değerlendirmek eğilimindeyizdir. Cinsiyet ve Benlik Cinsiyet benlik kavramımızda temel bir öğedir. Bir erkek ya da bir kadın olduğumuzu bilme kişisel kimliğimizin özünde bir parçadır. İnsanlar kendilerini genellikle cinsiyetleriyle tutarlı ilgi ve kişiliklere sahip bireyler olarak algılarlar. Cinsiyet Kimliği 2-3 yaşlarında çocuklar kendi cinsiyetlerinin farkındadırlar. 4-5 yaşlarında diğerlerinin cinsiyetlerini doğru olarak adlandırabilirler. Kohlberg küçük çocukların şaşırtıcı olarak isterlerse cinsiyetlerini değiştirebileceklerine inandıkları gerçeğini belgelemiştir. 6-7 yaşlarında böyle bir değişimin olamayacağını anlamaktadırlar. Son yıllarda cinsiyet kimlikleri erkek ya da kadın kategorilerine pek iyi uymayan bireylere ilişkin farkındalık artmaktadır. Travestiler bunlardan bir gruptur. Psikolojik erkeksilik, kadınsılık ve ortak özellikli cinsiyet rollerine ilişkin çözümlemeler Cinsiyet benlik kavramları açısından yüksek düzeyde “erkeksi” kişiler, toplumun belirgin olarak erkeklerle ilişkilendirdiği birçok özellik, ilgi, tercih ve beceriye sahip olduklarına inanırlar. Yüksek düzeyde “kadınsı” bireyler kadınlıkla ilişkili birçok özellik, ilgi, tercih ve beceriye sahip olduklarına inanırlar. Psikolojik erkeksilik ve kadınsılığı ölçmek için geliştirilen ilk araçlar zorunlu-seçmeli bir madde türünü benimsemişlerdir. Ancak araştırmacılar bu tek boyutlu psikolojik erkeksilik ve kadınsılık görüşüne karşı çıktılar. Bazı insanların kendilerini hem erkeksi hem de kadınsı özelliklere sahip olarak algıladıklarını ileri sürdü. Böyle kişilere Yunanca’dan erkek (andro) ve kadın (gyne) sözcüklerinin birleşiminden oluşan karışık cinsiyet rolü anlamında androjeni adı verildi. Psikolojik erkeksilik, kadınsılık ve ortak özellikli cinsiyet rollerine ilişkin çözümlemeler Androjenliği araştırmak için Bem tarafından erkeksilik ve kadınsılık için ayrı ayrı boyutları olan yeni bir ölçek türü geliştirilmiştir. Bu ölçekte bir kişi hem kadınsılıktan hem erkeksilikten yüksek puan alabilir. Bem cinsiyet rolü envanterinde, insanlar 60 sıfat kullanarak kişisel özelliklerini değerlendirirler: Yirmi erkeksi (“atılgan”, “bağımsız”) ve yirmi kadınsı (“şefkatli”, “sevecen”, “anlayışlı”) ve yirmi nötr (“içten”, “arkadaşça”). Bu erkeksi ve kadınsı sıfatlar yaygın cinsiyet kalıpyargılarından seçilmiştir. Cinsiyet tiplemeli ve androjen bireylerin tam oranları çalışmadan çalışmaya değişmektedir. Psikolojik erkeksilik, kadınsılık ve ortak özellikli cinsiyet rollerine ilişkin çözümlemeler Androjenlik üzerindeki araştırmalar psikolojik erkeksiliğin ve kadınsılığın iyilik halini nasıl etkilediği konusunda önemli sorulara yol açmıştır. Uzun zamandır canlı bir görüşe göre, ruh sağlığını güvenceye almak için erkek çocuklar ve erkek yetişkinler ilgi ve özellikleri açısından erkeksi, kızlar ve kadınlarda kadınsı olmalıdır. Bu “uygunluk modeli” toplumsal cinsiyet ile benlik kavramı arasında “uygun” bir eşleşme olduğunda psikolojik uyumun arttığını ileri sürmektedir. Tersine, daha yeni olan “androjenlik iyilik hali kuramı” erkeksi ve kadınsı özelliklere bir arada sahip olmanın insanlar için daha sağlıklı olduğunu savunmaktadır. Bu görüşe göre, özgül olarak, androjen bireyler davranışsal esneklik ve kendine saygıda geleneksel cinsiyet tiplemeli olanlardan daha üstündürler. Toplumsal Cinsiyet: Kuramsal Yaklaşımlar Cinsiyet farklılıklarının tam bir açıklaması, cinslerin biyolojik kapasitelerini, erkek ve kadınların içinde yaşadıkları toplumsal çevreyi ve biyoloji ile kültür arasındaki etkileşimleri dikkate almak zorundadır. Cinsiyet farklılıklarına dört geniş bakış açısı biyolojinin, toplumsallaşmanın, toplumsal rollerin ve durumun etkilerini vurgulamaktadır. 1-Biyoloji Sosyal psikologlar insan davranışına biyolojik katkıları yadsımamaktadır. Ancak bir çok sosyal psikolog toplumsal güçlerin ve grup halinde yaşamanın doğasının temel biyolojik eğilimleri değiştirebileceğini vurgulamaktadır. Üreme gibi temel biyolojik işlevler bile, toplumsal etmenlerden güçlü bir biçimde etkilenir. 2- Toplumsallaşma Toplumsallaşma bakış açısı çocukluktan başlayarak insanların cinsiyet hakkındaki bilgileri değişik öğrenme ve “cinsiyete uygun davranışları” kazanma yollarını vurgular. Çocuklar büyürken pekiştirme ve model alma süreçleri yoluyla bu cinsiyet derslerini öğrenirler. Hem annelerin ve hem de babaların çocuklarında cinsiyet damgalı davranışları cesaretlendirdiklerine ilişkin kanıtlar vardır. Çocuklar üzerinde diğer bir temel etki kaynağı, akranlar yani arkadaşlar, sınıf arkadaşları ve kardeşlerdir. Çocuklardaki aynı cinsten örüntüsü ilk olarak okul öncesi dönemde ortaya çıkar ve ergenliğin ilk yıllarına kadar devam eder. Çocukların aynı cinsiyetten grupları tercih etmelerinin bir nedeni, oyunlarda ve oyuncaklarda cinsiyet damgalı ilgiler geliştirmiş olmalarıdır. Diğer bir neden de, erkek ve kızların aynı cinsten oyun arkadaşlarını daha zevkli kılan farklı iletişim stilleri geliştirmeleridir. Televizyon ve öteki kitle iletişim araçları da ayrıca, cinsiyetlere ilişkin bir çok kalıp yargıyı sunar ve besler. Çocuk oyuncakları bile ülkeden ülkeye değişen kültürel mesajlar aktarır. 3- Toplumsal Roller Yetişkinlerin yaşamları aile üyeleri, iş görenler ve topluluk üyeleri olarak değişik rolleri tarafından yapılandırılır. Aile içinde, insanların genellikle anne ve babalardan, karı ve kocalardan, erkek ve kız çocuklardan farklı beklentileri vardır. Çalışma dünyasında, mesleksel roller genellikle cinsiyet damgalıdır. İş örgütlerinde, kadınların iş rolleri toplumsal konum, saygınlık ve güç açısından genellikle erkeklerinkinden daha düşüktür. Erkek patron, kadın yardımcıdır. Geleneksel toplumsal roller erkek ve kadın davranışlarını bir çok bakımdan etkiler. Kadınlar yuva yapıcı, ev kurucu ve çocuk bakıcılar, erkekler ekmek kazanıcılar olarak cinsiyete dayalı bir iş bölümünü sürdürürler. “Toplumsal rol kuramına” göre, erkek ve kadın davranışlarındaki farklılıkların nedeni, iki cinsin günlük yaşamlarında farklı rolleri yerine getiriyor olmalarıdır. 4- Toplumsal Durumlar Durumsal bakış açılarının temel varsayımına göre, çoğu toplumsal davranışlar için erkeklerin ve kadınların potansiyelleri görece eşittir ve davranışlar kişisel seçim, başkalarının davranışları ve durumsal bağlamın bir işlevi olarak büyük ölçüde farklılaşabilir. Başkalarının bizi sevmesini istediğimizde, kişisel inançlarımız ne olursa olsun, sık sık onların erkek ve kadınların nasıl davranması gerektiği konusundaki beklentilerine uymaya çalışırız. Başkaları tarafından sevilme ve kabul edilme arzusu duruma bağlı olarak daha az ya da çok cinsiyet damgalı biçimlerde davranmamıza neden olabilir. Kadınlarda ve erkeklerde toplumsal davranışların karşılaştırılması Saldırganlık; Bütün dünyada hem çocuk hem de yetişkin olarak erkekler kadınlardan daha saldırgan olmak eğilimindedirler. Erkekler ayrıca, amaçlarına ulaşmak için fiziksel güç kullanmaya da kızlardan daha yatkındırlar. Araştırmalar açık bir kışkırtma durumunda ve saldırganlık haklı görülebilecekse cinsiyet farkının büyük ölçüde azaldığını göstermektedir. Açık bir kışkırtmanın olmadığı durumlarla ilgili çalışmalar böyle durumlarda erkeklerin kadınlardan anlamlı olarak daha saldırgan olduğunu ortaya koymaktadır. Saldırganlıkta gözlenen cinsiyet farklılıklarını etkileyen diğer bir etmen de toplumun erkeklerde saldırganlığa karşı, kadınlarda olduğundan daha hoşgörülü davranmasıdır. Ayrıca kadınların saldırganlıklarının kurbana verebileceği zarar ve öç alınması olasılığı konusunda erkeklerden daha fazla kaygılandıkları yönünde kanıtlar da vardır. Kadınlarda ve erkeklerde toplumsal davranışların karşılaştırılması Uyma; Kalıpyargılar kadınları erkeklerden daha boyun eğici, kolay aldanır ve uymacı göstermektedir. Kadınların erkeklerden daha kolay etkilendikleri yönünde küçük fakat istatistiksel olarak anlamlı bir eğilim vardır. İnsanlar konu hakkında bilgileri olmadığında ya da konuyu önemsemediklerinde genellikle daha fazla uyumak eğilimindedirler. Dolayısıyla kadınlar geleneksel olarak erkeksi, erkeklerde kadınsı görülen görev ve alanlarda daha fazla uyma davranışı gösterme eğiliminde olmalıdırlar. Kadınlarda ve erkeklerde toplumsal davranışların karşılaştırılması Sözsüz iletişim; Ortalama olarak kadınlar sözsüz ipuçlarını deşifre etmede erkeklerden daha başarılıdırlar. Kadınların avantajının en büyük olduğu alan yüz ifadelerini açmadır, onu beden dilini okuma izlemekte, ses tonu deşifre etme ise bu avantajın en küçük olduğu alandır. Ayrıca kadınlar yüzleri tanımada da erkeklerden daha iyi görünmektedirler. Bir olasılık, konuşma öncesi bebeklere bakmadaki rolleri nedeniyle kadınların sözsüz ipuçlarına genetik olarak “programlanmış” bir duyarlılıklarının olmasıdır. Bir diğer olasılık kadınlar duygusal konularda uzman olmak üzere eğitilmekte ve dolayısı ile sözsüz iletişimde daha becerili olmayı öğrenmektedirler. Üçüncü bir açıklama önerisi bireyler arasındaki ilişkilerin sözsüz ipuçlarını okumada bir farklılığa yol açabileceğine işaret etmektedir. Bir izleyicilik veya astlık denencesine göre, daha güçsüz konumlarda olan insanlar daha güçlü konumlarda olanların duygularına daha fazla dikkat etmektedirler. Kadınlarda ve erkeklerde toplumsal davranışların karşılaştırılması Cinsellik; Tutarlı bir bulguya göre, kadınlar cinselliğe daha ilişkisel ya da ortak merkezli; erkeklerse daha eğlence ya da beden merkezli yaklaşmak eğilimindedirler. Genç karşıt cinsel yetişkinlerden cinsel isteği tanımlamaları istendiğinde, kadınlar deneyimi “romantikleştirmek”, erkeklerse “cinselleştirmek” eğilimindedirler. Evli ve çıkan karşıt-cinseller arasında kadınlar, cinsel ilişki yoluyla yakınlık kazanma arzusunu vurguluyorlardı; cinsel birleşmenin amacına bağlanılmış bir ilişkide bir başkasına sevgisini ifade etmek olarak görüyorlardı. Tersine erkeler cinsel birleşmenin amacı olarak cinsel çeşitliliği ve fiziksel doyumu vurguluyorlardı. Kadınlar tanıdık bir ortakla sevgi ve bağlanmayı içeren cinsel düşler kurmaktadırlar. Erkek düşlemleriyse, tanınmayan ortakları ya da yabancıları içermek ve özgül cinsel birleşme davranışları üzerine odaklanmak eğilimindedir. Buameister ve arkadaşları erkeklerin cinsel birleşme konusunda kadınlardan daha fazla düşündüklerini ve cinsel düşlemlere daha sık girdiklerini ortaya koymuşlardır. Araştırmalar erkek eşcinsel çiftlerin genellikle kadın eşcinsel çiftlerden daha sık cinsel ilişkide bulunduklarını ortaya koymaktadır. Kadınlarda ve erkeklerde toplumsal davranışların karşılaştırılması Kişisel hak edişler; Hak ediş, insanların işlerinde ve ilişkilerinde neyi hak ettiklerine ilişkin duyguları olarak tanımlanır. Genel olarak benzer katkıları için erkekler kadınlardan daha fazla ödül almayı bekliyor olabilirler. Ancak kadınlar kendilerini hak ettiklerinden az ücret alan diğer kadınlarla, erkeklerse kendilerini öteki yüksek ücretli erkeklerle karşılaştırmak eğilimindedir. Kadınlar kişisel çabalarının değerini düşük tutuyor olabilirler. Bazı insanlar için iş doyumu çalışma arkadaşları ile ilişkiler, yapılan iş için tanınma, kişisel özerklik ya da iş stresi gibi, ücret dışı etmenlerce belirleniyor olabilir. Erkeklerde ve Kadınlarda Değişen Roller Geleneksel cinsiyet rolleri iki temel ilke çerçevesinde örgütlenmiştir. Bir görüşe göre, erkekler ve kadınlar farklı etkinliklerde bulunmalı, cinsiyete uygun bir iş bölümü yapmalıdır. İkinci görüşe göre, erkekler hem evde hem de genel olarak toplumda baskın cinsiyet olmalıdır. Cinsiyet Rollerine İlişkin Tutumlarda Değişiklikler Erkekler ve kadınlar için geleneksel rolleri tutan güçlü inançların çözülmekte olduğuna işaret eden bir çok kanıt vardır. Kültürler arası araştırmalar cinsiyet rollerine ilişkin geleneksel tutumların kırsal ve endüstrileşmemiş toplumlarda en güçlü olduğunu ortaya koymaktadır. Genel olarak erkekler kadınlardan daha geleneksel tutumlara sahiptirler. İş Bölümü Son yüzyılda, belki de, en keskin değişiklik kadınların ücretli işlere artan katılımı olmuştur. Ancak yine de kadılar gerçek yaşam işlerinde eşit ortaklar olmaktan uzaktırlar. Kısmen işlerin bu cinsiyete dayalı ayrımı yüzünden, ortalama bir kadın işçi bir erkeğin kazandığı her bir liraya karşılık 75 kuruş kazanmaktadır. Geleneksel olarak kadınların baskın olduğu işlerde bile erkekler daha fazla kazanmak eğilimindedir. İş Bölümü Ev iş ve çocuk bakımı; Erkekler bugün çocuklarıyla geçmişte olduğundan daha fazla zaman harcamaktadır. Ancak erkeklerin ev işlerine ya da bazılarının dediği gibi , “aile işlerine” katılımı kadınlarınkiyle karşılaştırıldığında hala çok azdır. Araştırmalar kocaların ev işleri ve çocuk bakımında harcadıkları toplam sürenin eşlerinin ücretli bir işte çalışıp çalışmamasıyla ilişkili olmadığını ortaya koymaktadır. Çok rollülük; Araştırmalar eşler, ana-babalar ve para kazanıcılar olarak hem kadınlar ve hem de erkekler için çok rollü olmanın potansiyel psikolojik yaraları olduğunu belgelemişlerdir. Örneğin bir kişinin bir rolde aldığı duygusal destek bir başka rolün streslerini hafifletebilir. Karşıt-cinsel çiftler arasında ev işleri cinsiyet temelinde paylaşılıyordu; yemek yapma, temizlik ve alış-verişi de içeren işlerin büyük bölümünü kadınlar yapıyordu. Tersine eşcinsel çiftler ev işlerini çok daha dengeli bir biçimde bölüşüyorlardı. Eşcinsel erkekler işleri kişisel tercih ve yetenek temelinde her ortağın uzmanlık alanları olacak biçimde paylaşıyorlardı. Eşcinsel kadınlar işleri ya birlikte ya da sırayla yapıyorlardı. Erkek Egemenliği Geleneksel cinsiyet rolleriyle ilişkili ikinci temel görüşe göre, erkeler hem evde ve hem de genel olarak toplumda liderler olmalıdır. Kadınlar işte ve kamu alanında eşit ortaklar olmaktan hala çok uzaktırlar. Kişisel eğilim düzeyinde, erkekler ve kadınlar güce yönelik ilgileri ya da güç güdüleri açısından bir farklılık göstermemektedir. Ancak toplumsal alışkanlıklar geleneksel olarak çıkma ve evlilik ilişkilerinde erkeğe daha büyük yetke vermektedir. Bugün evli ve çıkan çiftlerin çoğunda güç dağılımının eşit olduğu belirtilmektedir. Ancak ilişkideki güç dağılımı eşit olmadığında, daha etkili olan çok büyük bir çoğunlukla erkektir. Genç yetişkinler çıma ve evliliklerde güce yönelik olarak sık sık iki yönlü tutumlara sahiptirler. Bir yandan erkek-kadın ilişkilerinde soyut demokratik ilkeleri destekler. Bir yandan da niyetlenmeksizin erkeğe daha büyük kontrol vermeyle sonuçlanabilecek geleneksel erkek-kadın etkileşimi örüntülerini izlerler.