Bu broşür yönergelerini yazdırmak (ve korumak

advertisement
I- GEZEGEN GEÇİŞLERİ
I.1- Geçiş (Transit) Nedir? Kütle çekimsel bağlılıkla ortak
bir merkez etrafında yörüngesel harekette bulunan gök cisimlerinden
daha küçük ve sönük olanının büyük ve parlak olanın önünden
geçmesine, astronomide “geçiş” adı verilmekte. Bu anlamda en iyi
bilinen geçiş, yeni Ay’ın Güneş’in önünden geçişi sırasında oluşan
Güneş tutulmasıdır. Bunun Merkür veya Venüs transitinden belirgin
farkı, her iki gök cisminin de yaklaşık aynı görünen çapta olmaları
nedeniyle, Ay’ın Güneş diskini tamamen örtmesidir.
Fotoğraf: Korhan YELKENCİ
Merkür ve Venüs’ün Güneş diski önünden geçişleri, astronomide
planeter geçişler olarak adlandırılır. Nadirliklerinden dolayı çok dikkat
çekici olan bu olaylar, sözkonusu gezegenlerin Dünya’yı Güneş’e
birleştiren doğrultu üzerinde yer almalarıyla gerçekleşir. Ortalama olarak
her 100 yılda 13 Merkür geçişi ve yalnızca 2 Venüs geçişi meydana
gelmektedir...
I.2- Ne İfade Eder? Erken dönem astronomları, Merkür ve
Venüs geçişlerini kullanarak; bu gezegenlerin büyüklükleri, Dünya’ya
uzaklıkları, Dünya’nın Güneş’e uzaklığı gibi önemli bilgiler elde
etmişlerdir. Günümüzde ise, gelişen yöntemler ve uydu teknolojilerinin
kullanımı sayesinde, çeşitli Güneş Sistemi büyüklüklerinin çok daha
hassas tayinleri mümkün olup, gezegen geçişlerinin bu bakımdan önemi
kalmamıştır. Sistem dışı (extrasolar) gezegenlerin keşfi bakımından
önemleri ise hâlâ devam etmektedir...
I.3- Günümüzde Neye Yarar? Uzaklıkları ve sönüklükleri
nedeniyle doğrudan görüntülenmeleri mümkün olmayan Sistemdışı
gezegenlerin keşfi için dolaylı yollara başvurulması kaçınılmazdır.
Bunlardan birisi, yıldız spektrumlarında, gezegen ve yıldızının gerçekte
ortak bir kütle merkezi etrafında hareket ediyor olmalarından
kaynaklanan periyodik dikine hız (radyal hız) değişimlerinin
gözlenmesidir. Ancak bu metod, yıldızının spektrumunda tespit edilebilir
çizgi kaymaları doğurmak için çok küçük olan Dünya gibi gezegenlerin
keşfine imkân tanımaz. Bununla beraber, bugüne kadar Radyal Hız
Kaymaları Metodu ile, toplamda bini aşkın gezegen içerdiği tahmin
edilen yüzlerce gezegenli yıldız sistemi (planeter sistem) ortaya
çıkarılmıştır. Bu tespitin istatistiksel olarak tüm Galaksi’ye genişletilmesi
suretiyle yapılan bir başka yaklaşıma göre, Samanyolu en az 7 milyar
gezegen içermelidir. Dolayısıyla, günümüzde artık doğrudan tespit
yapılabiliyor olmasında, teknolojik gelişimin yanı sıra, planeter yıldız
sistemlerinin fazlalığının da önemli rolü vardır…
Dünya ölçeğindeki gezegenlerin de ortaya çıkarılabilmesi bakımından
daha umut verici bir yöntem, Transit Metodu’dur. Metod, muhtemel bir
gezegenin, yörüngesinde olduğu yıldızın ışığını, önünden geçişi
süresince büyüklüğüyle orantılı olarak azaltacağı tahminine dayanır.
Jüpiter benzeri bir dev gezegenin örtmesi yıldızın parlaklığını yaklaşık
%1 oranında azaltırken, Merkür büyüklüğündeki gezegenler için bu oran
çok daha düşüktür. Bunlar günümüz teknikleriyle tespiti mümkün
değişimlerdir. Nitekim günümüzde geçiş metodu ile varlığı ortaya
koyulmuş sistemdışı gezegen örnekleri vardır. Sistemdışı gezegen
avcıları arasında amatörlerin de bulunması dikkat çekicidir. Bunlar
genellikle dev gezegenler olup, giderek daha küçükler de tespit edilebilir
hale gelmektedir. Gündemdeki geçiş de, Merkür’ün küçüklüğüne
rağmen, Sistem dışı gezegenlerin Transit Metodu ile nasıl ortaya
çıkarılabileceklerine ilişkin çalışmalar için önemli bir pratik imkânı
sağlayabilir...
II- MERKÜR’Ü TANIYALIM
Merkür, Uluslararası Astronomi Birliği’nin Güneş Sistemi cisimlerini
yeniden tanımlayarak Pluton’un sınıfını değiştirdiği 2006 yılından bu
yana, Güneş Sistemi’nin en küçük gezegenidir. Çapına oranla çok
büyük ve metalce zengin çekirdeğiyle Güneş Sistemi’nin Dünya’dan
sonra ikinci en yüksek yoğunluğuna sahiptir. Basık yörüngesinde
yaklaşık 46 ila 70 milyon km arasında değişen uzaklığıyla aynı
zamanda Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür, bu sebeple ancak
sabah gün doğumu ve akşam gün batımı dolaylarında kısa sürelerle
gözlenebilir. Dünya’ya uzaklığı 77 ila 222 milyon km arasında
değiştiğinden, -2,6 kadirden 5,7 kadire kadar çok farklı parlaklıklarda
görülebilmektedir. Arz’ın yörünge düzlemiyle yaklaşık 7 derece açı
yapan eliptik yörüngesini, ortalama 47km/sn’lik bir hızla (Dünya’nınki ≈
30km/sn), 88 günde tamamlar. Kendi etrafındaki dönüş süresi ise
yaklaşık 59 gün kadardır. Bundan dolayı Güneş’in Merkür gökyüzündeki
görünür hareketi Dünya’da alışageldiğimizden çok daha yavaştır. Hatta
çokça basık yörüngesinde fazlaca değişen yörünge hızının bir sonucu
olarak, Güneş’e en yakın dönemlerinde yörüngesel açısal hızı
rotasyonel açısal hızını aşabilir. Bu, anılan dönemlerde, Güneş’in
Merkür gökyüzündeki görünür hareketinin ters yöne olması demektir…
Dünya’nın dönme ekseninin 23,5 derecelik eğimi dikkate alındığında,
Merkür’ün 0,1 derece kadar olan eksen eğimi ihmal edilebilir. Hem bu
yüzden hem de kayda değer bir atmosferi olmaması sebebiyle,
Merkür’de mevsimsel değişimler yoktur. Yüzey sıcaklığı “uzun Merkür
günleri” boyunca 450°C’yi aşabilirken, geceleri atmosferinin yeterli
yoğunlukta olmaması sebebiyle -170°C dolaylarına düşebilmektedir.
Güneş’e onca yakınlığına rağmen, Güneş ışınlarının ulaşamadığı
kutupsal krater yamaçlarında, kometler vasıtasıyla taşınmış ve buz
hâlinde korunmuş su bulunduğuna dair işaretler vardır…
Merkür
Ekvatoral çap
4880km
Ort. yoğunluk
5,43gr/cm3
Dönme periyodu 58,65gün
Yörünge periyodu 88gün
Kavuşum süresi 116gün
Güneş‘e uz.(min-max)
Yörünge eğimi
Parlaklık (min-max)
Ort. yörünge hızı
Yüzey sıc. (min-max)
46-70x106 km
7
2,6/-1,9kadir
47km/sn
430/-170C
III- GEÇMİŞ HESAP VE GÖZLEMLER
Gezegen geçişleri, alt gezegenler (Güneş’e Dünya’dan daha yakın)
olmaları sebebiyle, Sistem’imizde yalnızca Merkür ve Venüs için söz
konusudur.
Merkür ve Venüs geçişlerini gözlemenin önemine işaret eden ilk astronom
Edmund Halley (1656-1742) olmakla beraber, bundan öncesine ait geçiş
tahminleri de vardır. Gerçekten, Johannes Kepler’in (1571-1630) çalışmaları
sayesinde, 17’nci asrın başlarından itibaren bu türlü tahminlerde bulunmak
mümkündür. Zaten kendisi de, bu konudaki ilk tahminler olarak, 7 Kasım
1631 Merkür geçişini ve 7 Aralık 1631 Venüs geçişini öngörmüş, ancak,
maalesef öngördüklerini gözleyecek kadar uzun yaşamamıştır. Bunlardan
Merkür geçişi Dünya’nın birkaç yerinden çeşitli astronomlarca gözlenmiş,
Venüs geçişi ise, geçiş bilgilerini içeren tabloların hatalı olması sebebiyle,
gözlenememiştir...
1639 yılında gerçekleşen bir sonraki Venüs geçişi tahmini, Jeremiah
Horrocks adlı genç bir İngiliz astronomu tarafından yapılmıştır (16181641). Önemli çalışmalar sığdırdığı kısacık ömrünün 20’nci yılında, 4
Aralık 1639-Pazar günü öğleden sonra 3 sularında bir Venüs geçişi
olacağını bildiren Harrocks, bir kağıt yaprağı üzerine düşürdüğü Güneş
görüntüsü yardımıyla bu nadir gök olayını Preston yakınlarındaki
köyünden takip etmiş, böylece ilk Venüs geçişi gözlemini yapmasının
yanısıra, ilk geçiş ölçümlerinin de sahibi olmuştur.
Sonraki geçişleri gözleyebilmek için astronomlar Dünya’nın uzak
bölgelerine zahmetli seyahatler yapmışlardır. Bunlardan astronomiye
meraklı ünlü İngiliz denizcisi ve kaşifi kaptan Cook’unki ilginçtir: 1769
Venüs geçişini gözlemek için Tahiti’ye gitmek üzere İngiltere’den yola
çıkan Cook, adeta bilimsel çabasının bir ödülü ve aynı zamanda bir
ceza olarak, sonrasında ölümüne vesile olacak Hawaii adalarını (zira
ikinci gidişinde ada yerlilerince öldürülmüştür) ve başka birkaç yeri
keşfetmiştir. Astronomik araştırmaların bu derece somut “yan ürünler”
vermesi pek sık rastlanan bir durum değildir...
IV- 9 MAYIS 2016 MERKÜR GEÇİŞİ
İÜFF Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Güneş’ten uzaklık sırasıyla sistemimizin birinci gezegeni olan Merkür’ün
yüz yılda ancak 12 ila 14 kez meydana gelen geçişi, en son 8 Kasım
2006 tarihinde gözlendi. Bir sonraki geçişi ise 11 Kasım 2019 yılında
gerçekleşecek ve 2032’ye kadar başka geçiş olmayacak…
Bugün Beyazıt’ta, İÜ Merkez Binası bahçesinde bulunan Astronomi ve
Uzay Bilimleri Bölümü’nün kuruluşu, İstanbul Darülfünunu’nun İstanbul
Üniversitesi olarak yeniden yapılandırılması aşamasında, Fen Fakültesi
bünyesinde Astronomi Enstitüsü adıyla yer aldığı 1933 Üniversite
Reformu’na dayanır. Enstitü’nün ilk yöneticisi, Einstein Enstitüsü
direktörü ve Berlin Astrofizik Rasathanesi profesörü Prof. Dr. Erwin
Finlay Freundlich’dir. Zamanla hedeflenen modern astronomi
çalışmalarına gözlemsel bir boyut da katmak amacıyla küçük bir
gözlemevi tasarlanmış ve 1934 yılı sonunda Alman Zeiss firmasına 30
cm açıklıklı bir astrograf ısmarlanmıştır. 1935 yılının Aralık ayında
temeli atılan gözlemevi binası 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmış,
ısmarlanan astrograf 25 Eylül 1936 tarihinde teslim alınarak aynı yıl
hazırlanan binanın kubbesine yerleştirilmiştir.
Gelecek Merkür geçişi örnekleri
Tarih
Başlangıç Zamanı
09 Mayıs 2016
14:12 (TYS)
11 Kasım 2019
15 : 20 (UT)
13 Kasım 2032
08 : 54 (UT)
07 Kasım 2039
08 : 46 (UT)
07 Mayıs 2049
14 : 24 (UT)
Havanın elvermesi hâlinde Güneş batana kadar İÜ Gözlemevi’nden de
gözleyeceğimiz bu müstesna gök olayı Türkiye Yaz Saati (TYS) ile
İstanbul’da 14:10 sularında başlayacak ve sekiz buçuk saat sürecek.
Oluşum esasları itibariyle Güneş tutulmasından farkı olmayan bu
olayda, yakınlığından ötürü gökyüzünde kapladığı açısal alan
Güneş’inki ile aynı olan Ay’ın yerini, daha büyük olmasına rağmen
uzaklığı sebebiyle gök yüzünde Ay’dan çok daha küçük bir alan
kaplayan Merkür almaktadır. Öyle ki, geçiş süresince Güneş’in parlak
diski üzerinde ancak bir Güneş filtresi yardımıyla takip edebileceğimiz
Merkür’ün gölgesi, küçük koyu bir benek şeklinde görünecektir. Bu
hâliyle son derece düzgün sınırlı minik bir Güneş lekesine de
benzetilebilir. Dolayısıyla, bir Güneş tutulmasından farklı olarak, geçiş
boyunca gözle farkedilebilir bir parlaklık azalması olmayacaktır…
Kuruluşundan bu yana kadrosuyla birlikte çalışma alanları da sürekli
gelişip zenginleşen İÜ Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde lisans ve
lisansüstü düzeyde öğretim yapılmakta, Güneş, Fotometri, Yıldız
Atmosferleri, Yakın Çift Yıldızlar, Özel Yıldızlar, Kozmoloji gibi alanlarda
çalışılmakta, ayrıca Güneş’in günlük fotosfer (ışıkküre) çizimi ve CCDHα kromosfer (renkküre) gözlemleri yapılarak, bunların sayısal arşivi ve
değerlendirilmesi çalışmaları devam ettirilmektedir.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ
ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ BÖLÜMÜ
VE
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ GÖZLEMEVİ
UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Geçişin belli-başlı konumları ve zamanları
Zaman (TYS)
Konum
14:12
I. Kontakt
14:15
II. Kontakt
17:57
Geçiş ortası
21:39
III. Kontakt
21:42
IV. Kontakt
Dikkat!
Güneş gibi şiddetli ışık kaynakları, ancak uygun
ışık filtreleri veya iz düşüm görüntüleri yardımıyla tehlikesizce
gözlenebilir. Filtresiz olarak dürbün, teleskop veya herhangi
bir optik araçla ya da çıplak gözle Güneş’e bakmak, gözün
ışığa duyarlı hücrelerinde hasarlar yaratarak, geçici veya
kalıcı körlüğe sebep olabilir...
----------------------------------------------------------------------------------
Kapak resmi, geçiş yolu ve önemli pozisyonlarının TYS-İstanbul
zamanlarıyla birlikte, Güneş’in kromosfer tabakasının bölümümüzde
elde edilen bir Hα-CCD fotoğrafı üzerine işlenmiş olarak, bu nadir gök
olayını tasvir etmektedir…
İÜ Merkez Yerleşimi, Üniversite, 34134 İstanbul
Telefon (212) 440 00 00 (10292)
Faks (212) 440 03 70
http://astronomi.istanbul.edu.tr/
Bu müstesna gök olayını 09 Mayıs 2016 tarihinde saat
14’ten başlayarak günbatımına kadar bölümümüzde
bizimle birlikte gözleyebilir veya web sayfamızdan takip
edebilirsiniz...
Dr. Mevlânâ BAŞAL
Download