Başvuru Numarası : 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı) Karar Tarihi : 7/4

advertisement
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR
MECİT GÜMÜŞ BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2016/5991)
Karar Tarihi: 7/4/2016
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
İKİNCİ BÖLÜM
ARA KARAR
Başkan
: Engin YILDIRIM
Üyeler
: Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Alparslan ALTAN
Raportör
: M. Serhat MAHMUTOĞLU
Başvurucu
: Mecit GÜMÜŞ
Vekilleri
: Av. Mehdi ÖZDEMİR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumu koşullarında tedavi imkânı bulunmayan bir sağlık
sorunu bulunmasına rağmen infazın ertelenmesine karar verilmemesinin yaşam hakkı, işkence
ve eziyet yasağı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal ettiği iddiaları hakkındadır.
2. Başvurucu, tahliyesinin sağlanmasına yönelik tedbir kararı verilmesini talep
etmektedir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
3. Başvuru, 29/3/2016 tarihinde (Anayasa Mahkemesine 30/3/2016 tarihinde
ulaşmıştır.) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla yapılmıştır.
4. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca tedbir talebinin
Bölüm tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden, İkinci Bölüm İkinci
Komisyonunca başvurunun yapıldığı gün dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formunda ifade edildiği şekliyle ve ilgili kamu makamlarından alınan
bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
6.
Başvurucu, 1958 doğumlu olup akciğer kanseri tedavisi görmektedir.
7. Başvurucu Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2007/383 sayılı kararıyla 22
yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmış ve karar Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir.
2
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
8. Başvurucu, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü
olarak bulunmakta iken Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Gazi Yaşargil
Hastanesi), Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Onkoloji Hastanesi tarafından yapılan tetkikler
sonucunda akciğer kanseri teşhisiyle tedavi altına alınmıştır.
9. Başvurucu, sağlık koşullarına uygun olarak tedavisinin ceza infaz kurumu
koşullarında yapılmasının mümkün olmadığını belirterek cezasının infazının ertelenmesi
talebinde bulunmuştur.
10. Bu kapsamda başvurucunun anılan talebi değerlendirilmek üzere sevk edildiği Gazi
Yaşargil Hastanesince 2/2/2016 tarihinde “hükümlünün maruz kaldığı hastalık nedeniyle ceza
infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremez” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
11. Anılan rapor üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı (Savcılık) tarafından Adli
Tıp Kurumundan infazın ertelenmesi hususunda rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
12. İstanbul Adli Tıp Kurumunun 7/3/2016 tarihli raporunda, başvurucunun hayatını
yalnız idame ettiremeyeceği, altı ay süreyle infazının ertelenmesinin uygun olacağı,
ertelemenin sonunda hastanın tekrar muayeneye gönderilmesi durumunda Anayasa’nın 104.
maddesi bakımından değerlendirme yapılabileceği belirtilmiştir.
13. Savcılık tarafından Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 25/3/2016 tarihli
yazıda başvurucunun cezasının infazının ertelenmesi durumunda “toplum güvenliği
bakımından somut ve ağır bir tehlike oluşturup oluşturmayacağı” konusunda araştırma
yapılması istenilmiştir. Emniyet tarafından yapılan araştırma henüz tamamlanmamıştır.
14. Savcılık, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda hastalık nedeniyle infazın
ertelenmesi ile sürekli hastalık nedeniyle af hususlarının birlikte değerlendirilmesinin çelişki
oluşturduğu gerekçesiyle Adli Tıp Kurumundan tekrar rapor düzenlenmesini talep etmiştir.
15. Başvurucu, ceza infaz kurumu koşullarında tedavisinin mümkün olmadığını,
cezasının infazının ertelenmesine ilişkin talebinin sürüncemede bırakıldığını belirterek
29/3/2016 tarihinde tedbir talepli bireysel başvuruda bulunulmuştur.
16. Anayasa Mahkemesi, başvurucu tarafından sunulan bilgilerin tedbir talebini sağlıklı
bir şekilde karara bağlamaya yeterli nitelikte olmadığını gözeterek -benzer olaylarda takip ettiği
usule uygun olarak- başvurunun yapıldığı gün Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından (süreli)
bilgi ve belge talebinde bulunmuştur.
17. Başvurucu vekili, başvurunun yapıldığı gün, tedbir talebiyle ilgili araştırma
yapılacak olması nedeniyle aynı gün karar verilmesinin mümkün olmadığı, ancak başvurunun
niteliği de dikkate alınarak en kısa sürede karar verileceği hususunda bilgilendirilmiştir.
18. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan
5/4/2016 tarihli cevapta özetle, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunun
fiziki koşullarının ve imkânlarının yeterli olmaması nedeniyle başvurucunun 30/3/2016
tarihinde Metris R (Revir) Tipi Ceza İnfaz Kurumuna sevkinin sağlandığı belirtilmiştir.
19. Anayasa Mahkemesi tarafından 5/4/2016 tarihinde Metris Ceza İnfaz Kurumunun
bağlı bulunduğu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığından başvurucunun durumu, tutulduğu
kurumun koşulları, infazın ertelenmesi talebine ilişkin süreç ile yapılan diğer işlemlerle ilgili
bilgi ve belge talebinde bulunulmuştur.
20. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan
6/4/2016 tarihli yazıda, başvurucunun revir tipi ceza infaz kurumunda tutulduğu, 1-3 kişilik
3
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
odalarda yirmi dört saat doktor ve sağlık görevlileri gözetiminde olduğu, yeniden Adli Tıp
Kurumuna sevk ve infazın ertelenmesine ilişkin işlemlerin devam ettiği belirtilmiştir.
B. İlgili Hukuk
21. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun'un “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” kenar başlıklı 16. maddesi
şöyledir:
“(1) Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü,
iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanununun 57 nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda
koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
(2) Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan
bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı
için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen
ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca
düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet
Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek
suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde
bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca
veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca,
sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre
bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma
kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar
verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun
izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve
memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde
geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz
hâkimliğine başvurulabilir.
(4) Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş
bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş
olursa, doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur.
(5) (Ek: 24/1/2013-6411/3 md.) Kapalı ceza infaz kurumuna girdikten sonra gebe
kalanlardan koşullu salıverilmesine altı yıldan fazla süre kalanlar ile eylem ve tutumları
nedeniyle tehlikeli sayılanlar hakkında dördüncü fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin
cezasının dördüncü fıkrada öngörülen kısmı, ceza infaz kurumlarında kendileri için düzenlenen
uygun yerlerde infaz olunur.
(6) (Ek: 24/1/2013-6411/3 md.) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle
ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği
bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı
üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Başvuru evrakı incelenip tedbir talebi hakkında gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, sağlık durumunun ceza infaz kurumunda kalmaya uygun olmamasına
rağmen cezasının infazının ertelenmesine karar verilmediğini, Adli Tıp Kurumunun infazın
4
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
ertelenmesi yönündeki raporunun dikkate alınmadığını, yaşamı ile maddi ve manevi
bütünlüğünün tehlike altında olduğunu belirterek sağlık sorunları yaşamasına rağmen ceza
infaz kurumunda tutulmasının yaşamı, maddi ve manevi bütünlüğü bakımından tehlike
oluşturduğunu belirterek Anayasa’nın 17., 19. ve 40. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, tahliyesinin sağlanmasına yönelik tedbir kararı verilmesini talep
etmiştir.
B. Değerlendirme
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (5) numaralı fıkrası ve İçtüzük’ün “Tedbir
kararı” başlıklı 73. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre; başvurucunun yaşamına ya da
maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması hâlinde,
Bölümlerce resen veya başvurucunun talebi üzerine gerekli tedbirlere karar verilebilir.
25. Somut olayda başvurucu ceza infaz kurumu koşullarında tedavisinin mümkün
olmadığını, sağlık kuruluşlarının raporları ve kanunun açık hükmüne rağmen infazın
ertelenmesi talebi hakkında karar verilmediğini belirtmektedir. Kamu makamlarının eylem ve
işlemlerinin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi
değildir. Bireysel başvuru kapsamında anılan eylem, işlem veya ihmalin Anayasa’da güvence
altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğiyle sınırlı olarak bir inceleme
yapılmaktadır. Bu nedenle başvurucunun mevzuata aykırı olarak cezasının infazının
ertelenmesine karar verilmediğine ilişkin şikâyeti Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına
alınan yaşam hakkı ile işkence ve eziyet yasağı kapsamında yer alan ilkeler ışığında
değerlendirilmiştir.
26. Somut olayda başvurucunun bireysel başvurunun yapıldığı tarihte Diyarbakır D
Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu, tedbir talebinin anılan kurumun
koşulları ile başvurucunun o tarihte içinde bulunduğu durum dikkate alınarak yapıldığı
görülmektedir. Ancak bireysel başvuru yapıldıktan sonra revir özelliği bulunan Metris R Tipi
Ceza İnfaz Kurumuna sevkinin sağlandığı, doktor gözetiminde tutulduğu ve infazın ertelenmesi
talebine ilişkin değerlendirme sürecinin devam ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucuya
yönelik derhâl tedbir kararı verilmesini gerektiren bir durum bulunmadığı anlaşıldığından bu
aşamada tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
27. Öte yandan sağlık kuruluşlarının raporlarında, başvurucunun tedavi sürecine ilişkin
bazı tespit ve önerilerin yer aldığı, ayrıca tutma koşullarının başvurucunun tedavisi bakımından
risk oluşturabileceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir. Bu nedenle,
başvurucunun tedavi sürecine, tutulduğu kurumun koşullarına ve diğer talep ve şikâyetlerine
ilişkin değerlendirme sürecinin mümkün olan en kısa süre içerisinde sonuçlandırılması
gerektiği değerlendirilmektedir.
28. Engin YILDIRIM ve Alparslan ALTAN bu görüşe katılmamışlardır.
V. HÜKÜM
Açıklanan nedenlerle,
A. Tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
B. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığından somut olayın koşulları altında başvurucunun
kişisel durumuna ve sağlık durumuna ilişkin değerlendirme sürecinin hızlandırılmasının
istenilmesine,
C. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının gelişmelerden Anayasa Mahkemesini
bilgilendirmesine,
D. Anayasa Mahkemesi resmi kurumlardan gelen bilgiler ışığında tedbir hususunu resen
yeniden değerlendirebileceği gibi yeni gelişmeler olması hâlinde her aşamada tekrar tedbir
talebinde bulunulabileceğine,
E. Kararın bir örneğinin başvurucuya ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına
tebliğine,
7/4/2016 tarihinde OYÇOKLUĞUYLA karar verildi.
Başkan
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Üye
Alparslan ALTAN
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Bireysel başvuruyu düzenleyen Kanun ve İçtüzük hükümlerine göre başvurucunun
yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun
anlaşılması üzerine, Bölümlerce esas inceleme aşamasında gerekli tedbirlere resen veya
başvurucunun talebi üzerine karar verilebilir. Yaşam hakkı ile maddi ya da manevi
bütünlüğünün korunması hakkı Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınmış
haklardandır. Yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde tedbir kararı verilebilmesi için
başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike
bulunduğunun anlaşılması gerekir. Bu niteliğiyle tedbir yetkisi istisnai bir yetki olup, ancak
işlem veya kararın uygulanması halinde yaşam hakkına ya da bireyin maddi ve manevi
bütünlüğüne yönelik gerçek ve ciddi bir risk doğacaksa tedbire başvurulabilir.
2. Somut olayda başvurucu, ceza infaz kurumu koşullarında tedavi imkânı bulunmayan
bir sağlık sorunu bulunmasına rağmen infazın ertelenmesine karar verilmemesinin yaşam
hakkı, işkence ve eziyet yasağı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek
tedbiren tutukluluk kararının durdurulmasına yönelik olarak karar verilmesini talep etmektedir.
3. 5275 sayılı Kanun'un 16. maddesinde, akıl hastalığı dışındaki hastalıklarda cezanın
infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunacağı, ancak
bu durumda bile hapis cezasının infazının, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmesi
6
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
durumunda mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılacağı belirtilmektedir.
Hapis cezasının infazının hastalık nedeniyle geri bırakılması kararının, Adlî Tıp Kurumunca
düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık
kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer
Cumhuriyet Başsavcılığınca verileceği hükmü yer almaktadır. Mahkûmun sağlık durumunun
sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre
incelettirileceği, inceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet
Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verileceği düzenlenmiştir.
4. Anılan maddenin (6) numaralı fıkrasında ise, maruz kaldığı ağır bir hastalık veya
engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve
toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının
infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabileceği hükmü yer
almaktadır.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hukuka uygun olarak özgürlüğü
kısıtlanan herkesin insan onuruna uygun tutulma koşullarına sahip olma hakkı bulunduğunu,
alınan tedbirlerin uygulanma koşullarının kişiyi sıkıntıya ya da tutukluluğa bağlı kaçınılmaz
üzüntü seviyesini aşacak yoğunlukta bir ümitsizliğe sokmaması gerektiğini vurgulamaktadır
(Kudla/Polonya, B. No: 30210/96, 26/10/2000, § 94).
6. AİHM ayrıca, AİHS'nin tutuklu bir kimsenin sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması
için hiçbir "genel zorunluluk" getirmediğini, ancak doğal olarak ortaya çıkan fiziksel ya da
ruhsal rahatsızlıklardan kaynaklanan acının, yetkililerin sorumlu tutulabileceği tutukluluk
koşullarından dolayı artması ya da artma riski bulunması halinde bu durumun AİHS'nin 3.
maddesi kapsamına girebileceğini belirtmektedir (Mouisel/Fransa, B. No: 67263/01,
14/11/2002, § 38).
7. Kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı, birbirleriyle sıkı
bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklarındandır. Anayasa Mahkemesince
belirtildiği gibi yaşam ve vücut bütünlüğü üzerindeki temel hak, devletlere pozitif ve negatif
yükümlülük yükleyen haklardandır (AYM, E.2007/78, K.2010/120, K.T. 30/12/2010).
8. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı kapsamında devletin, negatif
bir yükümlülük olarak, yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı
olarak son vermeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bunun yanı sıra devlet, pozitif bir
yükümlülük olarak, yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal
makamların, gerek diğer bireylerin, gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden
kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü altındadır (AYM, E.1999/68, K.1999/1,
K.T. 6/1/1999).
9. Sağlık gerekçesiyle her durumda kişinin serbest bırakılmasına ilişkin bir yasal
zorunluluk bulunmamakla birlikte, tutuklu veya hükümlü kişilerin sağlıklarıyla ilgili
olumsuzlukların ortaya çıktığı durumlarda yukarıda bahsedilen ilgili mevzuat bu kişilerin
mutlaka cezaevinde tutulmalarını da emretmemektedir.
10. Somut başvuruyla ilgili olarak, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu hakkında Diyarbakır Gazi Yaşargil
Eğitim Araştırma Hastanesi, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Onkoloji Hastanelerindeki
tetkiklerinden sonra 3. Derecede akciğer kanseri teşhisi konularak tedavisine başlanmıştır.
Başvurucunun 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
7
Başvuru Numarası
Karar Tarihi
: 2016/5991 (Tedbir Ara Kararı)
: 7/4/2016
Hakkında Kanun’un 16. maddesine göre hastalık nedeniyle infazın ertelenmesi talebi üzerine
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sevki üzerine Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim
Araştırma Hastanesince düzenlenen 2.2.2016 tarihli raporda başvurucunun immün sisteminin
çökmüş ya da zayıflamış olması ve hastalığının terminal dönemde olması nedeniyle
enfeksiyona açık bulunan mahkûm koğuşunda kalmasının hayati tehlike oluşturabileceği,
maruz kaldığı ağır hastalık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame
ettiremeyeceği, kür şansı olmayan, metastazı bulunan hastanın infazının ertelenmesi, sağkalım
süresinin 1 yıl civarında olması nedeniyle 6 ay süreyle kontrolünün uygun olduğu belirtilmiştir.
11. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 5275 sayılı Kanun’un 16. maddesi
gereğince başvurucunun cezasının infazının ertelenmesinin uygun olup olmayacağı yönündeki
istemini değerlendiren Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun 7/3/2016 tarihli raporunda da
hayatını yalnız idame ettiremeyeceği belirtilen başvurucunun "5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince 6 ay
süreyle infazının tehirinin uygun olduğu" yolunda rapor düzenlenmiştir.
12. Bu raporun düzenlenmesinden sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
önce Kayapınar İlçe Emniyet Müdürlüğüne, daha sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü TEM
Şube Müdürlüğüne yazılar yazarak “başvurucunun tahliyesinin toplum güvenliği açısından
somut tehlike oluşturup oluşturmayacağının bildirilmesi” istenmiş, Emniyet birimleri
tarafından gerekli tahkikatın devam ettiği ve sonucun bilahare bildirileceği ifade edilmiştir.
13. Daha sonraki aşamada Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Tıp Kurumuna
tekrar yazı yazarak önceki rapor kapsamında 5275 sayılı Kanun’un 16/2 ve 16/6. maddelerinin
birlikte değerlendirilmesinin çelişki arzettiği belirtilerek çelişkinin giderilmesi istenmiş, Adli
Tıp Kurumu tarafından başvurucunun İstanbul Adli Tıp Kurumunda belli günlerde hazır
edilmesi halinde istenilen raporun düzenleneceği bildirilmiştir.
14. Başvurucunun hakkında 2.2.2016 tarihinde rapor alınarak hastalığının durumu ve
ciddiyeti saptanmış olmasına rağmen sağlık durumu ile ilgili gerekli tedbirlerin acilen alınması
ve şartları taşıması halinde sağlık raporlarında uygun görülen şekilde infazının ertelenmesine
karar verilmesi gerekirken aradan geçen süreye rağmen başvurucunun durumu
netleştirilememiştir. Yürütülen araştırma sürecinin ne kadar devam edeceği de belli değildir.
15. Başvurucunun talebi ile ilgili olarak yapılacak değerlendirmeye esas olmak üzere
infaz makamlarının araştırma yapmaları makul karşılanabilirse de, adli raporlarla 1 yıl sağkalım
süresi öngörülen ve ölüm tehlikesi içerisinde bulunan bir kimse ile ilgili araştırmanın acil bir
şekilde tamamlanıp yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği
hakkına yönelik tehditle birlikte hükümlünün durumunun takdiri gerekir.
16. Belirtilen nedenlerle hakkında düzenlenen adli raporlarda belirtilen teşhis, tespit ve
bulgulara rağmen ölüm riski ile cezaevi koşullarında yaşamak zorunda bırakılması nedeniyle
yaşam hakkına yönelik ciddi tehdidin acilen giderilmesine yönelik etkili işlemlerin yapılmasına
yönelik olarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini düşündüğümüzden,
çoğunluğun tedbir istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararına
katılmadık.
Başkan
Engin YILDIRIM
Üye
Alparslan ALTAN
8
Download