VAAZ ZAFERLERİN ARKA PLANI الر ِح ِيم َّ من َّ ِبِس ِْم هللا ِ الر ْح َّ ِت ُ ْؤ ِمنُونَ ب:يم اَّللِ َو َرسُو ِل ِه َوت ُ َجا ِهدُونَ فِي َ نجي ُكم ِم ِّْن َ يَا أَيُّ َها الَّ ِذينَ آ َ َمنُوا َه ْل أَدُلُّ ُك ْم ٍ ب أ َ ِل ٍ عذَا َ علَى تِ َج ِ ُ ار ٍة ت َّ سبِي ِل ٍ يَ ْغفِرْ لَ ُك ْم ذُنُوبَ ُك ْم َويُ ْد ِخ ْل ُك ْم َجنَّا: َس ُك ْم ذَ ِل ُك ْم َخي ٌْر لَّ ُك ْم إِن ُكنت ُ ْم ت َ ْعلَ ُمون ت ت َ ْج ِري ِمن ِ ُاَّللِ بِأَمْ َوا ِل ُك ْم َوأَنف َ ع ْد ٍن ذَ ِلكَ ْالفَوْ ُز ْالعَ ِظي ُم َ ت ِ سا ِكنَ َطيِِّبَةً فِي َجنَّا ُ ت َ ْحتِ َها ْاْل َ ْن َه َ ار َو َم “Ey İman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.” 1 Dinimiz bize İmanın, vatanın, namusun ve hür olmanın önemini öğretmiştir. Onun için bu değerlerimizden hiçbir şekilde taviz vermeyiz. Müslüman imanı gibi vatanını, namusunu da korumak ile yükümlüdür. Bu koruma bazen savaş meydanına çıkıp silah ile olur bazen kalem ve düşünce ile de olur. ْ َاَّللُ ِمن ف ِّ فَ ِر ِحينَ ِب َما آتَا ُه ُم: َاَّللِ أَمْ َواتا ً بَ ْل أ َ ْحيَاء ِعندَ َر ِب ِِّه ْم يُرْ َزقُون ِّ س ِبي ِل ض ِل ِه َ سبَ َّن الَّ ِذينَ قُتِلُواْ فِي َ َوالَ ت َ ْح ْ ََوي : َعلَي ِْه ْم َوالَ ُه ْم يَ ْح َزنُون َ ٌست َ ْبش ُِرونَ ِبالَّ ِذينَ لَ ْم يَ ْل َحقُواْ ِب ِهم ِم ِّْن َخ ْل ِف ِه ْم أَالَّ َخوْ ف “Allah yolunda öldürülenleri (şehitleri) sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın Lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duyurmaktadır.” 2 ْ َ ات بَ ْل أ َ ْحيَاء َولَ ِكن الَّ ت ٌ اَّللِ أَمْ َو ِّ سبي ِل : َشع ُُرون َ َوالَ تَقُولُواْ ِل َم ْن ي ُْقت َ ُل فِي “Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler fakat siz onu anlayamazsınız.” 3 Şehitlik ve gazilik Allah katında yüce değere sahip iki makamdır. Abdullah ibn Sabit için yatağında ölmek üzere iken, onun için ‘şehit olarak öldü’ demiştir. Demek ki yatağında bile şehit olma şerefi kazananlar oluyor. Bu din bu güzel din bizimdir. Onların canlarını Allah’ın (c.c) cennet karşılığı olarak almış olduğuna inanıyoruz. 1 Saff, 10,12. Ali-imran,169,170. 3 Bakara, 154. 2 Nitekim Kur’an da; ْ اَّللَ ا ِّ سبِي ِل ِّ إِ َّن َاَّللِ فَيَ ْقتُلُونَ َوي ُْقتَلُون َ س ُه ْم َوأَمْ َوالَهُم بِأ َ َّن لَ ُه ُم ال َجنَّةَ يُقَاتِلُونَ فِي َ ُشت َ َرى ِمنَ ْال ُم ْؤ ِمنِينَ أَنف ِّ َآن َو َم ْن أَوْ فَى بِعَ ْه ِد ِه ِمن ْ اَّللِ فَا ست َ ْبش ُِرواْبِبَ ْي ِع ُك ُم الَّذِي بَايَ ْعتُم بِ ِه َ ً َو ْعدا ِ ْنجي ِل َو ْالقُر ِ علَ ْي ِه َحقِّا ً فِي التَّوْ َرا ِة َو ِ اإل :َوذَ ِلكَ ُه َو ْالفَوْ ُز ْالعَ ِظي ُم “Allah müminlerden mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu),Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir va’ddır. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük bir kazançtır.” buyrulmuştur.4 Müslüman her anında teyakkuzdadır. Çünkü din bunu emrediyor. Bir yılanın deliğinden ikinci defa sokulmaz der dinimiz. İslam’ın ilk yıllarında Müslümanlar hep uyanıktı. 23 senede bir din, dünya dini oldu. Mücadele ile oldu bu. Bizim gibi uyuyan bizim gibi ihtiyaçları olan ve hasta olan bir beşerdiler ama İslam’ın yükselmesi için çalışmamazlık etmediler. Bunun karşılığında sadece ve sadece Allah rızası beklediler. Çünkü Allah yolunda çalışanlar ile çalışmayanlar aynı değildir. İşte şu ayet bunu açıklıyor; َ َست َ ِوي ْالقَا ِعدُونَ ِمنَ ْال ُم ْؤ ِمنِين َّ َمْوا ِل ِه ْم َوأَنفُس ِِه ْم ف َّ غي ُْر أُوْ ِلي ال ِّ سبِي ِل ْ َالَّ ي ض َل َ ض َر ِر َو ْال ُم َجا ِهدُونَ فِي َ َ اَّللِ بِأ َّ َسنَى َوف ِّ ض َل ِّ َعد ِّ َاَّللُ ْال ُم َجا ِه ِدين ْ اَّللُ ا ْل ُح َ علَى ْالقَا ِع ِدينَ د ََر َجةً َو ُكـالًّ َو َ اَّللُ ْال ُم َجا ِه ِدينَ بِأَمْ َوا ِل ِه ْم َوأَنفُس ِِه ْم َ ُاَّلل ِّ َت ِ ِّم ْنهُ َو َم ْغ ِف َرةً َو َر ْح َمةً َوكَان ٍ د ََر َجا:ًعلَى ْالقَا ِع ِدينَ أَ ْجرا ً ع َِظيما :ًغفُورا ً رَّ ِحيما َ “Müminlerden özür sahibi olanlar dışında oturanlarla, malları ve canları ile Allah yolunda savaşanlar bir olmaz. Allah, malları ve canları ile savaşanları, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine cennet va’detmiştir, ama savaşanları, oturanlardan pek büyük ecirle üstün kılmıştır.” 5 Peygamberimiz şehitlerin mertebelerinin ne kadar yüce olduğunu göstermek için; “Hiç kimse cennete girdikten sonra - bütün dünyaya sahip olsa bile tekrar dünyaya dönmek istemez. Yalnız şehitler, keramet (ve erdikleri nimetler) sebebiyle dünyaya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler.” buyurmuştur. İslam, barışı emreden bir din olduğu kadar gerektiğinde cihadı da emretmiş ve bize İmanın, vatanın, namusun ve hür olmanın kıymetini bildirmiştir. Bu yüzden biz, vatan müdafaası uğrun da ölenlerin şehit, mertebelerinin de yüksek olduğuna inanırız. Allah (c.c), 4 5 Tevbe, 9/111. Nisa,95,96. mümini tarif ederken, Müslüman kardeşine karşı alçak gönüllü, kâfirlere ve düşmanlara karşı ise güçlü ve onurlu olduğunu bildiriyor. Ayette; ِّ ف يَأْتِي َ يَا أَيُّ َها الَّذ علَى َ اَّللُ ِبقَوْ ٍم ي ُِحبُّ ُه ْم َوي ُِحبُّونَهُ أَذِلَّ ٍة َ َِين آ َمنُواْ َمن يَرْ تَدَّ ِمن ُك ْم عَن دِينِ ِه ف َ ْسو ْ َون َلوْ َم َة آلئِ ٍم ذَ ِلكَ ف ِّ س ِبي ِل َ ُاَّللِ َوالَ يَ َخاف َ ُين يُ َجا ِهد َ علَى ْالكَافِ ِر َ ِْال ُم ْؤ ِمن َ ين أ َ ِع َّز ٍة َ ون فِي ِض ُل ا َِّّلل ِّ ي ُْؤتِي ِه َمن َيشَاء َو ع ِلي ٌم َ س ٌع ِ اَّللُ َوا ‘’Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.’’6 Bizim, vatanımızı ve imanımızı savunmamız bazen savaş meydanına çıkıp silah ile çarpışarak olur bazen Mehmet Akifin milleti uyandıracak mısraları yazan kalemi ile olur. Bazen de evlerimizde Ordu komutanı olarak Üsameleri, Fatihleri ve Mehmetçiğe mermi taşıyan nene hatunları yetiştirmek ile de olur. İslam insan dinidir. Cahil, servet düşkünü ve şehvet düşkünü insanlardan melekleri kıskandıracak insanları ortaya çıkaran bu dindir. İslam çocuğunu diri diri toprağa gömen insanların içinden merhamet timsali bir karıncayı incitmeyen müminler oluşturdu. Bugün insanlık İslam’ı terörizm ile anıyorsa İslam’ı iyi anlatamadığımızdandır. Her zaferden önce bir sancı olmuştur. Şimdi İslam düşmanları, ülkemizin düşmanları, şunu bilmelidir ki; haçlılar Kudüs’e kadar gelse de bir Selahattinin büyümesine engel olamazlar. Çünkü her zaman bizim fatihlerimiz olacaktır. Bizler millet ve ümmet olarak Ağustos ayında kazanılan, 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’nun kapılarını İslâm’a açan Malazgirt Meydan Muharebesini, 30 Ağustos 1922 tarihinde Anadolu’nun kapılarını düşmanlara kapatan Başkomutanlık Meydan Muharebesini gurur ile yad ederiz. Bu yad etme işi sadece koltuklarımızın kabarması değil hangi inanç ve duygular ın bu zaferleri getirdiğini bilerek geleceğimize yön veririz. Bu uğurda ölenleri şehit biliriz. Bu mertebenin de peygamberler ve sıddıklar mertebesinde olduğuna inanırız. 6 Maide, 5/54. Bugün İslam’ı kelime anlamı itibari ile ele alıp İslam barışçıl dindir deyip sonrada İslamı terörizm ile ananlar bilmelidirler ki İslam Allaha teslim olan ve barışçı ve anlayışlı bir dindir ama aynı zamanda Müslümanlara imanına ve vatanına karşı yapılan saldırılarda cihadı emreden bir dindir.7 Bizler Uhut savaşı sonrası peygamberin etrafında toplanan ashabın müşriklere söylediği cümleleri şimdi bizim ile savaşanlara karşı da söyleriz. ‘Bizim ölülerimiz şehit olarak cennete gittiler. Sizin ölüleriniz ise cehenneme gitmiştir.’ Bizim inancımız içerisinde ‘Allah müminlerin mallarını ve canlarını cennet karşılığı satın almıştır.’8 düsturu yatar. Bizim dinimiz İslam ve vatan uğrunda ölenlere ölü denmesini bile yasaklamıştır. Onların Allah katında hala rızıklandığına inanmamızı ister. Allah, kendi yolunda savaşanlar ile insanlara iyilik olsun diye yapılan Kabe’yi tamir etmeyi ve su dağıtmayı da bir tutmayacağını şu ayette söylüyor; ِّ سقَايَةَ ْال َح ِّ ِارةَ ْال َمس ِْج ِد ْال َح َر ِام َك َم ْن آ َمنَ ب اآلخ ِر ِ اَّللِ َو ْاليَوْ ِم ِ أ َ َجعَ ْلت ُ ْم َ اجِ َو ِع َم َّ اَّللُ الَ يَ ْهدِي ْالقَوْ َم ِّ اَّللِ َو ِّ َستَوُ ونَ ِعند ِّ سبِي ِل ْ َاَّللِ الَ ي : َالظا ِل ِمين َ َو َجا َهدَ فِي “Siz, hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram’ı (Kâbe’yi) onarma işiyle, Allah’a ve ahiret gününe iman edip Allah yolunda savaşanların yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar.”9 Çünkü bir yiğit kolay yetişmez. Onun için kaç badireler atlatır anne ve baba. İşte bu yüzden peygamberimiz: َّ س في سبِي ِل َّ عيْن ب َكت ِم ْن َخ ْشي ِة: ار ُّ َان ال ت َم ُ َّس ُه َما الن ِاّلل ُ وعيْن بات َت تحْ ُر، ِاّلل ِ ع ْين ‘’Allah için ağlayanın ve Allah yolunda nöbet tutan askerin gözlerine ateş dokunmaz.’’10 Buyurmuştur. Bu mertebeyi çok isteyip de erişemeyen Müslümanlara peygamberimizin şu müjdesini verebiliriz:’ Bir kimse Allah yolunda şehit olmayı can-u gönülden isterse, yatağında ölse dahi Allah onu şehitler derecesine ulaştırır.’11 Şehitlerin mertebesinin önemini belirtmek istersek Allah rasülünün şu hadisini vermemiz gerekir: 7 Bakara, 2/190. Tevbe, 9/111. 9 Tevbe, 9/19. 10 Tirmizi,Fedâilü’l-Cihâd,12. 11 Ahmet b. Hanbel, IV/336. 8 َّ من شَيءٍ إالَّ ال ْ ض ْ ُّما أَحد ي ْد ُخ ُل الجنَّة ي ُِحب يت َمنَّى، ُ شهيد ْ ير ِج َع إلى الدُّ ْنيَا ولَه ما على ْ أن ِ األر ْ ٍ فَيُ ْقتَ َل ع ْش َر َم َّرا، أن يَ ْر ِجع إلى الدُّ ْنيَا ِلما يرى ِمنَ الكرام ِة، ت ‘’Cennete giren hiçbir kimse,yeryüzündeki herşey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”12 Ayette Allah; “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı dininde sabit kadem kılar.”13 buyuruyor. Dolayısı ile bizler imanımıza sahip çıkarak Allah’ın dinine katkı sağlamalıyız ki bu mücadeleyi verdiğimizi gören Allah (c.c) da bize yardım etsin. Allah’ın yardımı savaşta yardım etmesi ile ya da seni günaha düşürecek bir durumdan kurtarıp ayaklarını sabit kılması ile olur. Savaşlardaki yardımları biliyoruz. Bedir savaşında Allah Teâlâ, meleklerden oluşan bir ordu göndermiş ve Müslümanları desteklemişti. Hendek, Hayber, Mute savaşları da Allah’ın izni ve desteği ile zaferle sonuçlanmıştır. Malazgirt, İstanbul’un fethi, Çanakkale ve Kurtuluş savaşımız gibi nice savaşlarda bu zaferleri kazandıran güç Allah’a olan imandı. Bunu en güzel şekilde Atatürk şöyle anlatmıştır; "Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok Okuma bilenler Kuranı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur." Bizler Müslüman olarak dinimize, milletimize ve İslam ümmetine hizmet emekle mükellefiz. Allah (c.c) kuvvetli olmamızı emrederken şöyle buyuruyor; َ َ ست ِّ َّع ْدو َ عدُوَّ ُك ْم َوآ َخ ِر َ اط ْال َخ ْي ِل تُرْ ِهب ْ َوأ َ ِعدُّواْ لَهُم مَّا ا ين ِمن َ اَّللِ َو َ ُون ِب ِه ِ ط ْعتُم ِ ِّمن قُوَّ ٍة َو ِمن ِ ِّر َب َاَّللِ ي َُوفَّ ِإ َل ْي ُك ْم َوأَنت ُ ْم ال ِّ س ِبي ِل ِّ دُونِ ِه ْم الَ ت َ ْع َل ُمونَ ُه ُم َ اَّللُ َي ْعلَ ُم ُه ْم َو َما تُن ِفقُواْ ِمن ش َْيءٍ فِي َ ت ُ ْظلَ ُم ون 12 13 Buhari,cihat,21. Muhammed, 47/17. ‘’Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.’’14 Bu yüzden dinimiz düşmana ve kâfirlere karşı uyanık olmayı ve onlara karşı her alanda üstün olmamızı emreder. Bu üstünlük ise savaşları kazanmanın yanında onlardan daha çok teknolojiyi bilmek ile de olur. Ya da müminlerin yaşam standartlarını düzeltmek ile de olur. Ya da eski âlimlerimizin ilim ile dinini onlara karşı koruduğu gibi yeni ilim ve irfana sahip olmak ile de olur. Bunlar için ise müminler birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. Vatanımızın tam bağımsız olması ve Allah’tan başka kimseye muhtaç olmaması ile olur. Dayanışma, kardeşlik ve isar gibi kavramları içselleştirmeliyiz. Bizim dinimiz ve kültürümüz bu gibi insani davranışları zaten çok eskiden beri içersinde barındırmaktadır. ُ از َ َاَّللَ َو َرسُولَهُ َوالَ تَن ِّ ص ِب ُرواْ إِ َّن ْ ب ِري ُح ُك ْم َوا ِّ َْوأ َ ِطيعُوا َ صا ِب ِر َّ اَّللَ َم َع ال ين َ عواْ فَت َ ْف َ شلُواْ َوت َ ْذ َه ‘’Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.’’ 15 Gücümüzün kaybolması demek birliğimizin yok olması ve düşmanın emri altına girmek demektir. Biz, vatansız ve başka ülkelerin egemenliği altında yaşamayı bir zillet olarak gören dine ve ecdada sahibiz. Çünkü dinimiz, İnsanın hür olması gerektiğini belirtmiş ve bunun için ibadetlerin yerine getirilmemesinden doğan ceza olarak da köle azat etmeyi teşvik etmiştir. Ayrıca, Cuma namazı kılmak için bile hür olmayı zorunlu kılmıştır. Bu yüzden Peygamberimiz her babanın çocuğuna o zamanın savaşma aracı olan ok atıcılığını öğretmesini teşvik etmiştir. Buraya kadar anladık ki Müslümanlar dinini, namusunu ve vatanını korumak zorundadır. Ayrıca düşmanın taarruzlarına karşıda her zaman yakaza(uyanık) halindedir. Her zaman kendisine düşen görevi gözünü kırpmadan yerine getirendir. Ümmetine ve milletine karşı yapılan her saldırı karşısında bu değerlerini koruyan insandır. Allah şimdiye kadar müminleri ve bu necip vatanı korumuştur. Zaferler güzeldir ama sadece onlar ile avunarak geleceğimizi inşa edemeyiz. Unutmayalım ki Uhut olmasaydı Mekke fethi olmazdı. Ecdadımız zaferler ile dolu tarihi hep geçmişten ders çıkararak elde etmişlerdir. Mekke fethi zamanında zafer gününde peygamberine Allah Teala şöyle buyurmuştur; 14 15 Enfal,8/60. Enfal, 8/46. َّ ِين َّ ص ُر سبِ ْح ِب َح ْم ِد َربِ َك َ اّللِ َو ْالفَتْح َو َرأَي ْ َإِذَا َجاء ن َ َاّللِ أ َ ْف َواجا ف َ َّْت الن ِ اس يَ ْد ُخلُونَ فِي د َوا ْست َ ْغ ِف ْرهُ إِنَّهُ َكانَ تَ َّوابا “Allah’ın zaferi ve fetih geldiğinde ve de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.” 16 Zaferi gördüğünde şen şakrak zafer çığlıkları atarak sevinmek senin de hakkındır demiyor. Ne diyor ; ‘Rabbine hamd ederek tesbih et ve bağışlanma dile’ ُ َوا ْست َ ْغ ِف ْرهDolayısı س ِب ْح ِب َح ْم ِد َر ِب َك َ َف ile bizlerde Elbette onların bu unutulmaz zaferleri ile övüneceğiz ve gelecek nesillerimize onları anlatacağız. Ama yeni düşman saldırılarına hazır olamayan kuvvet kaybetmeye mahkûmdur. Onun için bizler o zaferleri anacağız ve yeni saldırılara da karşı kuvvetimizi toplayacağız. Allah’ım bu ümmete ve bu millete dirlik, birlik nasip eyle. Gizli ve açık, dâhili ve harici düşmanlara karşı eskiden olduğu gibi yine yardım et. Bizleri, ecdadımıza sahip çıkan onların destansı mücadelelerinin arkasındaki iman kuvvetinin şuurunda olanlardan eyle. Hazırlayan: Muhammed ÖZDEMİR / Çerkeş İlçe Vaizi 16 Nasr, 110/1-3.