179 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri TOPLUMDAN EDİNİLMİŞ ENFEKSİYONLARA PRATİK YAKLAŞIMLAR Sempozyum Dizisi No:61 ⋅Şubat 2008; s.179-182 GENİTAL AKINTILI ERKEK HASTA Doç. Dr. O¤uz Karabay Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Bolu Her yıl dünyada, 340 milyondan fazla insanda Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) meydana gelmektedir. Bu hastalıkları oluşturan sosyal ve biyolojik faktörler kontrol alınamadığından, sıklıkları her geçen gün hızla artmaktadır. Seyahat imkânlarının artması, cinsel olgunluk yaşının küçülmesi, kolay ulaşılabilir doğum kontrol yöntemleri, evlilik öncesi cinsel ilişkinin yaygınlaşması gibi etmenler, bu artışın başlıca nedenleridir. CYBH’si olan hastalar farklı klinik tablolarla hekime başvurur. Pratik açıdan üretrit, genital ülser-adenopati sendromu, mükopürülan servisit, pelvik inflamatuvar hastalık ve vajinit olmak üzere beş ana başlıkta incelenmektedir. Erkeklerde en sık gözlenen klinik tablo üretrittir ve bu durum en sık üretranın mukoid ya da pürülan akıntısıyla karakterize olur. Üretrit ve genital akıntının en sık nedenlerinden biri Neisseria gonorrhoeae’dir. Bu bakterinin neden olduğu üretrite “gonokoksik üretrit, (GÜ)” denilmektedir. N. gonorrhoeae dışında oluşan üretritlere ise “nongonokoksik üretritler, (NGÜ)” denilmektedir. NGÜ etiyolojisinde Chlamydia trachomatis (%15–40), Ureaplasma urealyticum (%10–40), Mycoplasma genitalium (%15–25), daha az sıklıkla Trichomonas vaginalis (%2–5), HSV ve enterik bakteriler yer alır. Tüm araştırmalara rağmen olguların yaklaşık %20’sinde etken tanımlanamaz. Klinik olarak, GÜ 1–7 günlük kuluçka döneminin ardından ani başlar, olgularının %75’inde belirtiler 4 gün içinde şekillenir. Akıntı genellikle pürülandır ve beyaz iç çamaşırında sarı-kahverengi leke bırakır. Akıntıya çoğunlukla dizüri eşlik eder. GU belirtisiz geçirme olasılığı düşüktür (%5) ve tedavi edilmediğinde altı ayda geriler. 180 Doç. Dr. Oğuz Karabay NGU ise 10-21 günlük kuluçkadan sonra daha sinsi başlar ve klinik belirtiler daha hafiftir. Akıntı mukoid karakterlidir. Olguların önemli bir kısmında önceden geçirilmiş üretrit öyküsü vardır. Bazen akıntı son derce silik bir şekilde kendini gösterebilir hatta tamamen belirtisiz olabilir. NGÜ’lerde tekrarlama eğilimi fazladır. Ancak sadece klinik bulgulara dayanılarak GÜ ve NGÜ ayrımının yapılması doğru değildir. GÜ ve NGÜ başlıca farkları tablo 1’de sunulmuştur. Tablo 1. Gonokoksik ve Non-gonokoksik Üretritlerin farkları. Parametre Kuluçka süresi Semptomların başlangıcı Belirtilerin şekillenme süresi Akıntı sıklığı Akıntının görünümü Akıntı miktarı Dizüri Gonokoksik üretrit 1-7 gün (~3 gün) Ani 4 gün (olguların %75’i) %75 Sarı, pürülan +++ +++ Non-gonokoksik üretrit 10-21 gün Yavaş 4 gün (olguların %50’si) %11-33 Açık renkli, mukoid + + Üretritin tanısında akıntı örneğinden yapılan gram boyalı preparatın tanısal değeri yüksektir. Gram boyamada her immersiyon sahasında ? 5 polimorf nüveli (PMN) hücre görülmesi hem GÜ hem de NGÜ için değerlidir. Eğer gram boyamada her immersiyon sahasında ? 5 PMN lökosit ve intrasellüler yerleşim gösteren gram negatif diplokoklar (ISGNK) varsa bu GÜ için tanı koydurucudur. Gram boyamanın erkeklerdeki GÜ için duyarlılığı %95’dir ve tanı için ayrıca kültüre gerek yoktur. Ancak etkenin izole edilerek antibiyotik duyarlılığının saptanması amacıyla kültür yapılabilir (Thayer-Martin, Martin-Lewis besiyerleri). Örnek alırken sentetik fiberli ya da kalsiyum alginatlı eküvyonlar tercih edilmelidir. Tahta çubuklu ya da pamuk uçlu eküvyonlar gonokokların ve klamidyaların üremesini inhibe edebilir. Uretral akıntının gram boyamasında ?5 PMN görüldüğü halde ISGNK görülmemişse NGÜ düşünülmelidir. GÜ olgularının yaklaşık %45’inde NGÜ birlikteliği olduğu da unutulmamalıdır. Bazen hastalarda yeterince akıntı yoktur. Bu olgularda ilk idrar (10 ml) alınarak, santrifüje edilir ve sediment 400x büyütmede incelendiğinde her sahada ? 10 PMN varsa bu durum klamidya üretritleri için anlamlıdır. Yine bu yöntemle T.vaginalis üretritlerinde olguların %70’inde etken gösterilebilir. Bu hastalara ilk idrarda lökosit esteraz testi de benzer amaçla kullanılabilir. Ancak klamidyalarla oluşan NGÜ’lerin nerdeyse 1/3’inde yeterince inflamasyon yoktur. Non-gonokoksik üretrite neden olan etkenlerin kültürünün yapılması zordur. Bu olgularda direk floresan antikor Genital Akıntılı Erkek Hastaı testi (DFA), ELISA, IFA gibi yöntemler kullanılabilir. Ayrıca hibridizasyon testleriyle ya da amplifikasyon temelli (PCR, LCR) testlerle hızlı tanı konulabilmektedir. Bu testlerin duyarlılığı ve özgüllük yüksektir ancak pahalıdırlar. Akıntısı olan erkekte her zaman sifilizin olabileceği hatırlanmalı ve bu etkene yönelik serolojik testler yapılmalıdır. Akıntı şikâyetiyle başvuran ve üretrit tanısı alan hastaların tedavisine olabildiğince çabuk başlanmalıdır. GÜ saptanan erkeklerin neredeyse yarısına klamidya üretriti eşlik ettiğinden, bu ikisinin birlikte tedavi edilmesi önerilmektedir. Gonokok enfeksiyonlarının tedavisinde yıllarca penisilinler ilk tercih olmuştur. Fakat 80’li yıllardan itibaren çeşitli merkezlerden penisiline dirençli gonokoklar bildirilmektedir. 2001 yılında Amerika’da gonokoklarda bildirilen penisilin direnci %21’dir. Bir dönem gonokok enfeksiyonlarının tedavisinde kinolonlar yaygın şekilde kullanılmış, ancak kısa süre sonra başta Filipinler ve Uzak Doğu olmak üzere yüksek oranda kinolon direnci bildirilmeye başlanmıştır. N.gonorrhoeae için Amerika’da yapılan sürveyans çalışmasında 1999’da kinolon direnci %1, 2001’de %2.2, 2003’de %4.1 ve 2006 da %13.3 olarak bildirilmiştir. Bugün ABD’de gonokok enfeksiyonlarının tedavisinde kinolonlar önerilmemektedir. Ülkemizde de gonokok kökenlerinde penisilin ve tetrasiklin direnci yüksektir. Üçüncü kuşak sefaloporinler yaygın olarak kullanılmasına rağmen, halen gonorede etkin antibiyotik olma özelliğini korumaktadır. Gonore tedavisinde seftriakson 125 mg IM veya sefiksim oral yoldan 400 mg tek doz verilmesi yeterlidir. Gonokoklar için ülkemizden bildirilen kinolon direnci düşüktür ve kinolonlar halen bu endikasyonda kullanılabilir. Ancak direnç sıklığının takibi gereklidir. GÜ tedavisinde siprofloksasin (500 mg, oral, tek doz), ofloksasin (400 mg, oral, tek doz) ya da levofloksasin ( 500 mg, oral, tek doz) kullanılabilir. NGÜ tanısı alanların tedavisine hemen başlanılmalıdır. NGÜ tedavisi için en sık doksisiklin (oral yoldan 7 gün, 2x100 mg), azitromisin (1 gr tek doz), eritromisin (3x500 mg, oral, 14 gün), ofloksasin ve levofloksasin önerilmektedir. Azitromisinin tek doz kullanılması hasta uyumunu arttırmada önemlidir. Yine M.genitalium’ un etken olarak saptandığı olgularda azitromisin yeğlenmelidir. Eğer T.vaginalis saptanmışsa metronidazol (tek doz oral 2 gr, ya da 3x250 mg dozunda 7 gün) etkindir. NGU tedavisinde kullanılabilecek ilaçlar ve bunların dozları tablo 2’de sunulmuştur. Tablo 2. Nongonokoksik üretritin tedavisi için önerilen rejimler. Antibiyotik Azitromisin Doksisiklin F Eritromisin Ofloksasin Levofloksasin Doz 1x 2x 4x 1x 1x 1 gr 100 mg 500 mg 400 mg 500 mg Alınma şekli PO PO PO PO PO Süre Tek doz 7 gün 7 gün 7 gün 7 gün 181 182 Doç. Dr. Oğuz Karabay Bazı hastalara, uygun ve etkin tedavi verilmesine rağmen belirtiler sürebilmekte ya da başka bir belirti olmaksızın akıntı devam edebilmektedir. Bu şekilde belirtilerin tekrarlaması çeşitli nedenlere bağlı olabilir. Bunlar; 1- hasta ilaçları uygun şekilde kullanmamıştır, 2- yeterince (ya da hiç) tedavi görmemiş cinsel partneriyle beraber olarak re-enfeksiyona maruz kalmıştır, 3- kullandığı antibiyotiğe direnç vardır. Hastalar tedavi bittikten sonra tekrarlayan belirtiler yönünden kontrol edilmelidir. Hastalara, yedi gün süreyle cinsel ilişkiye girmemeleri gerektiği bildirilmelidir. Hastanın başvurudan önce son 60 gün içinde cinsel temasta bulunduğu kişiler tedavisinin zorunlu olduğu anlatılmalıdır. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. KAYNAKLAR Aydin D, Küçükbasmaci O, Gonullu N, Aktaş Z. Susceptibilities of Neisseria gonorrhoeae and Ureaplasma urealyticum isolates from male patients with urethritis to several antibiotics including telithromycin. Chemotherapy 2005;51:89-92. Centers for Disease Control and Prevention, Workowski KA, Berman SM. Sexually transmitted diseases treatment guidelines, 2006. MMWR Recomm Rep. 2006 Aug 4;55(RR-11):1-94. Centers for Disease Control and Prevention (CDC). Update to CDC's sexually transmitted diseases treatment guidelines, 2006: fluoroquinolones no longer recommended for treatment of gonococcal infections. MMWR Morb Mortal Wkly Rep 2007 13;56:332–6. Division of STD Prevention. Sexually transmitted disease surveillance 2001. US Department of Health and Human Services, Public Health Service. Atlanta, Centers for Disease Control and Prevention, 2002. Gantz, Nelson M.; Brown, Richard B.; Berk, Steven L.; Myers, James W. Urethral Discharge Manual of Clinical Problems in Infectious Diseases, 5th Edition. Lippincott Williams & Wilkins, 2006. Gilbert DN, Moellering RC, Eliopoulos GM, and Sande MA. (eds). (2006). The Sanford guide to antimicrobial therapy,. 36th ed. Antimicrobial Therapy, Inc., USA. 2006. http://www.who.int/reproductive-health/publications/stisstrategy/stis_strategy.pdf Macfarlane MT. Urinary Tract Infections . In Urology. Lippincott Williams & Wilkins.Fourth ed.2006,p. 89. Richens J. Main presentations of sexually transmitted infections in men. BMJ 2004; 328:1251–3. Tabak F. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar. Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Erişkinde Toplumdan Edinilmiş Enfeksiyonlar Sempozyum Dizini 2002: 32; 232–242. Zarakolu IP. Cinsel Yolla Bulaşan infeksiyonlar. Hacettepe Tıp Dergisi 2006;37:21-34. Zarakolu P, Sakizligil B, Unal S. Antimicrobial resistance of Neisseria gonorrhoeae strains isolated from sex workers in Ankara. Mikrobiyol Bul 2006;40:69-73.