Atom ve yapısı Atom veya zerre, bilinen evrendeki tüm maddenin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan en küçük yapıtaşıdır. Atom yunancada bölünemez anlamına gelen atomustan türemiştir. Atomus sözcüğünü ortaya atan ilk kişi MÖ 440'lı yıllarda yaşamış Demokritos'tur. Gözle görülmesi imkânsız, çok küçük bir parçacıktır ve sadece taramalı tünel mikroskobu (atomik kuvvet mikroskobu) vb. ile incelenebilir. Bir atomda, çekirdeği saran negatif yüklü bir elektron bulutu vardır. Çekirdek ise pozitif yüklü proton ve yüksüz nötronlardan oluşur. Atomdaki proton sayısı elektron sayısına eşit olduğunda atom elektriksel olarak yüksüzdür. Elektron ve proton sayıları eşit değilse bu parçacık iyon olarak adlandırılır. İyonlar oldukça kararsız yapılardır ve yüksek enerjilerinden kurtulmak için ortamdaki başka iyon ve atomlarla etkileşime girerler. Bir atom, sahip olduğu proton ve nötron sayısına göre sınıflandırılır: atomdaki proton sayısı kimyasal elementi tanımlarken, nötron sayısı da bu elementin izotopunu tanımlar. Her elementin radyoaktif bozunma veren en az bir izotopu vardır. Elektronlar belirli enerji seviyelerinde bulunur ve foton salınımı veya emilimi yaparak farklı seviyeler arasında geçişlerde bulunabilirler. Elektron, elementin kimyasal özelliklerini belirlemesinin yanı sıra atomun manyetik özellikleri üzerinde de oldukça etkilidir. Atomun yapısal özellikleri Niels Bohr'un modeli ise modern atom teorisine en yakın modellerinden biridir. Bohr'a göre elektronlar çekirdeğin çevresinde rastgele yerlerde değil, çekirdekten belirli uzaklıklarda bulunan katmanlarda döner. Bohr da tasarladığı bu modelle Nobel ödülüne de lâyık görülmüştür. Atomun yapısını açıklayan ve bugün için kabul edilen son teori Kuantum Atom Teorisi'dir. Kuantum Atom Teorisi'ne göre atom modeli Bohr atom modelinden farklıdır. Bohr Atom Modeli'ne göre atomun merkezindeki çekirdeğin etrafında elektronlar çember şeklindeki yörüngelerde dolanmaktadırlar. Her bir çember yörünge belli enerji seviyesine sahiptir. Yörüngeler arası elektronik geçişler atomun renkli görünmesine neden olur. Ancak belli bir zaman sonra Bohr atom modelinin birçok spektrumu açıklayamadığından yetersizliği ortaya çıkmıştır. Kuantum Atom Modeli'ne göre ise atomun merkezinde bulunan çekirdeğin etrafındaki elektronlar belli bölgelerde yani orbitallerde bulunurlar. Belli enerji seviyelerine sahip orbitaller atomu oluşturan küresel katmanlarda bulunur. Portakal kabuğu şeklinde iç içe geçmiş küresel katmanlardaki orbitallerin belli şekilleri ve açıları(yönelmeleri) mevcuttur. Orbitallerin bulunduğu katmanların enerji seviyelerinin başkuantum sayısı belirler. n = 1,2,3,. . .gibi tam sayılarla ifade edilir. Orbitallerin şeklini ise l yan kuantum sayıları belirler. l = 0(s), 1(p), 2(d),. .(n-1) e kadar değerler alır. Orbitallerin doğrultularını(açılarını) veren ml yan kuantum sayısı ml=-l. . .0. .+l değerlerini alır. Elektronların spini gösteren ms kuantum sayısı da +1/2 veya 1/2 değerlerini alabilir. Bir atomun çapı, elektron bulutu da dahil olmak üzere yaklaşık cm civarındadır. Atom çekirdeğinin çapı ise cm kadardır. Atomlar, boyutlarının görünür ışığın dalga boyundan çok küçük olması sebebiyle optik mikroskoplarda görüntülenemezler. Atomların pozisyonlarını belirleyebilmek için elektronmikroskobu x ışınımikroskopu,nükleer manyetik (NMR) spektroskopisi gibi araç ve yöntemler kullanılır. Yalnız elektronlar çekirdek çevresinde ancak belirli enerji seviyelerine sahip yörüngelerde dönerler, konumları ancak bir olasılık fonksiyonu ile ifade edilebilir. Elektronlar çekirdeğin etrafında bulutsu bir şekildedir. Elektron Elektron, e- veya β- sembollü negatif temel elektrik yükü olan atom altı bir parçacıktır. Elektronlar temel Lepton parçacık ailesinin ilk jenerasyonuna aittir ve genellikle temel parçacıklar olarak düşünülürler. Çünkü bileşenleri veya alt-yapıları yoktur. Proton’un yaklaşık olarak 1/1836’sı kadar kütlesi vardır. Elektronun kuantum mekaniği özelliklerinde fermiyon anlamına gelen ħ ünitesinde yarım tam sayı değerinde içsel bir açısal momentum vardır. Pauli’nin dışlama prensibine uygun olarak, fermiyon olduğu için iki elektron aynı kuantum durumunda bulunamaz. Bütün parçacıklar gibi, elektron da hem parçacık hem de dalga olma özelliği vardır ve böylelikle diğer parçacıklarla çarpışabilir ve ışık gibi kırılabilir. Elektronun dalga olarak özelliklerini gözlemlemek nötron ve proton gibi parçacıkların bu özelliğini gözlemlemekten daha kolaydır çünkü kütlesi azdır ve böylelikle tipik enerjiler için De Broglie dalga boyu daha yüksektir. Elektrik, manyetizma, termal iletkenlik gibi birçok fizik fenomeninde elektron temel rol oynar ve yerçekimi, elektromanyetizma ve zayıf etkileşim’de de rol oynar. Elektron çevresindeki elektrik alanını yönetir. Bir elektronun gözlemciye bağlı hareketi manyetik alanı yönetir. Dışsal manyetik alan elektronu saptırır. Elektron ışır veya hızlandırılmışsa foton formunda enerjiyi emer. Özel teleskoplar dış uzaydaki elektron plazmasını saptayabilirken, laboratuar aletleri elektro-manyetik alanı kullanan elektron plazması gibi da elektronları tek tek inceleme veya içerme yetisine sahiptir, elektronun elektronik, kaynak, katot ışın tüpü, elektron mikroskobu, ışınım terapisi, lazerler, gaz iyonizasyon detektörleri ve parçacık hızlandırıcısı gibi alanlarda kullanılır. Kimya, nükleer fizik gibi alanlar elektronların ve diğer atom altı parçacıkların etkileşimiyle ilgilenir. Atomik çekirdekteki pozitif proton ve negatif elektron arasındaki Coulomb kuvveti etkileşimi atomları oluşturur. İyonizasyon ve parçacıkların özelliklerinde değişimler sistemin bağ enerjisini değiştirir. İki veya daha fazla atom arasında elektronların değiş-tokuşu veya paylaşımı kimyasal bağın temel sebebidir. İlk olarak 1838 yılında İngiliz doğa filozofu Richard Laming atomların kimyasal özelliklerini açıklamak için elektron yükünün bölünemez biz özelliğinin kavramını hipotezleştirdi. İrlandalı fizikçi George Johnstone Stoney 1891 yılında bu yüke elektron adını verdi ve J.J.Thomson ve İngiliz fizikçi takımıyla 1897 yılında onu parçacık olarak tanımladı. Beta parçacıklar olarak bilindikleri yıldızlardaki nükleosentez gibi elektronlar nükleer reaksiyonlara katılırlar. Yüksek enerji çarpışmasında ve radyoaktif izotopların beta çözünmesi yoluyla elektron üretilebilir, mesela kozmik ışın atmosfere girince. Elektronun karşıt parçacığı pozitron olarak adlandırılır; elektronla karşıt sembolün elektriksel ve diğer yüklerini taşıması dışında özdeştir. Bir elektron pozitronla çarpıştığı zaman, iki parçacık da gamma ışını fotonu üreterek tamamen yok olurlar. Proton Proton, atom çekirdeğinde bulunan artı yüklü atom altı parcacıktır. Elketrondan farklı olarak atomun ağırlığında hesaba katılacak düzeyde kütleye sahiptirler. İki yukarı bir aşağı kuarktan oluşur. Protonun Yükündeki Hassas Ölçü Evrendeki bütün protonlar 1,6 x 10−19 değerinde pozitif yüke sahiptirler. Bu, atomlardaki çeşitli protonların birbirlerini itmelerini sağlar. Ama aradaki çekim, itmeden 100 kez daha güçlü olduğu için protonlar birbirlerinden ayrılmazlar. Protonun kütlesi elektronunkinden 1836 kez daha fazladır. Buna karşın, bilinmeyen bir nedenden ötürü elektronun yükü protonunkiyle aynıdır: 1,6 x 10−19 C. Atom içinde her biri (+1) pozitif elektrik yükü taşıyan taneciğe proton denir. Bu yüke yük birimi denir. Protonun yüklü elektronun yüküne eşit fakat ters işaretlidir. Nötr bir atom veya molekülden bir veya daha çok elketron koparıldığında geriye kalan tanecik, koparılan elektronların toplam eski yüküne eşit miktarda artı yük kazanır. Bir neon atomundan bir elektron koparıldığında geriye kalan tanecik koparılan elektronların toplam eksi yüküne eşit miktarda artı yük kazanır. Bir neon atomundan bir elektron koparıldığında bir Ne+ iyonu oluşur. Bir elektriksel deşarj tüpünde katot ışınları tüpün içinde bulunan Gaz atomlarından ve moleküllerinden elektronların çıkmasına sebep oldukları zaman, bu tür artı yüklü tanecikler oluşur.Bu artı yüklü iyonlar eksi yüklü elektroda doğru hareket ederler. Eğer katot delikli bir levhadan yapılmışsa artı yüklü iyonlar bu deliklerden geçerler. Katot ışınlarının elektronları ise ters yönde hareket ederler. Pozitif ışınlar adı verilen bu artı yüklü iyon demetleri ilk defa 1886'da Eugen Golstein tarafından bulundu. Pozitif ışınların elektrik ve magnetik alanların etkisinde sapmaları ise 1898'de Wilhelm Wienve 1906'da j.j thomson tarafından incelendi. Artı yüklü iyonlar için e/m değerlerinin saptanmasına, katot ışınlarının incelenmesinde kullanılan yöntemin hemen hemen aynısı kullanıldı. Deşarj tüpünde değişik gazlar kullanıldığı zaman değişik türde artı yüklü iyonlar oluşur. Nötron Nötron, proton ile birlikte, atomun çekirdeğini meydana getirir. Bir yukarı ve iki aşağı kuarktan oluşur. Ayrıca nötron ve proton sayılarının toplamı, bize kütle numarasını verir. Nötron ve proton kütleleri, birbirine oldukça yakındır. Nötronlar yüksüz parçacıklardır. Hidrojen dışında bütün atomların çekirdeklerinde bulunan parçacıktır. Nötronun elektrik yükü sıfır ve bağıl kütlesi 1,00 dır.Nötronların da 3 kuarktan oluştukları sanılmaktadır. Sembolü(n)’dir, çekirdekte bulunur. Her atom farklı sayıda nötron bulundurabilir. James cahdwicks adlı bilim adamı tarafından 1932 yılında keşfedilmiştir. Bu keşfinden dolayı 1935'te Nobel fizik ödülünü almıştır. Hidrojen dışında tüm atomların çekirdeklerinde bulunurlar. Proton ile aynı kütleye sahiplerdir (1 a.k.b.). Nötronlar, elektron ve protonun birleşiminden oluşurlar. Kütleleri 8 ile 50 arası Güneş kütlesine sahip yıldızlar süpernovaya dönüşürken aşırı basınç sonucunda çekirdeğindeki atomları nötrona evrilir. Beta ışımasında, nötron bozunarak proton ve elektrona dönüşür. Atom un yapısında Proton Nötron Elketron