İŞİTME ENGELLİLER Hazırlayan: Öğrt.Görv. Ahmet DUYSAK RTEÜ 2012-2013 Ses: Titreşimle oluşan ve dalgalar halinde yayılan bir tür enerjidir. Frekans (perde): Titreşen her varlığın bir saniyedeki yalın titreşim sayısına frekans denir. Frekans ölçü birimi Hertz’dir. Hertz kısaca Hz şeklinde ifade edilir. Frekansın azalıp çoğalması, kulakta sesin tonunun alçalıp yükselmesi izlenimini verir. Titreşim sayısı fazla olan sesler tiz, ince; titreşim sayısı az olan sesler pes, kalın olur. İnsan kulağı yaklaşık olarak 16 ile 20.000 Hertz arasındaki ses dalgalarını duyabilir. Burada belirtilen üst sınır olan 20.000 bebeklikteki duyarlığın sınırıdır. Yaş ilerledikçe üst sınır frekansları giderek azalır. Köpeklerin 40.000 Hz.’e kadar olan sesleri duyabildikleri saptanmıştır. Şiddet (genlik): Titreşim genişliği ile sesin artıp eksilen duyulma ölçüsüne sesin şiddeti denir. Şiddet ölçü birimi desibeldir (dB). Sesin şiddeti titreşen varlığın titreşim genişliğine bağlı olarak değişmektedir. Örneğin radyonun sesini açtığımızda, sesin şiddetini arttırmış oluruz; buna karşılık sesin tizliğinde bir değişim olmaz. Buna sesin gücü, duyulabilirliği de denilmektedir. Tını (ses rengi, kalite): Sesi başka seslerden ayırmamızı sağlayan ve sesleri birbirinden farklı kılan niteliğe sesin tınısı denir. Örneğin insan sesi ve bir müzik aletinin sesi, farklı tınıları sayesinde birbirinden kolayca ayırt edilirler. İşitme Eşiği: Sesin, sessizlikten ayrıldığı noktadır. İşitme Kaybı: İşitme kaybı, işitme testi sonucunda bireyin aldığı sonuçların, kabul edilen normal işitme değerinden, belirli derecede farklı olması durumudur. İşitme Kalıntısı: İşitme kalıntısı, işitme eşiğinin altında kalan ve uyarıldığında sesleri beyne iletebilen duyu alanıdır. İşitme Yetersizliği: İşitme testi sonucunda bireyin aldığı sonuçlar, kabul edilen normal işitme eşiklerinden belirli derecede farklı ise, bu kaybın derecesi bireyin dil edinimini ve eğitimini engelleyici derecede ise işitme yetersizliğinden söz edilir. Bu durum, kulağın bölümlerinden (dış, orta, iç) birinin etkili bir şekilde görevini yerine getiremediği durumlarda ortaya çıkar. İşitme Duyarlılığı: İnsan kulağının, alım gücü içinde olan (16-20000 Hz., 0-110dB) seslerin işitilmesine işitme duyarlığı denir. Kulağın Yapısı Dış Kulak Kulak kepçesi, kulak yolu ve kulak zarından meydana gelir. Kulak kepçesi: Ses dalgalarını toplayarak kulak yoluna iletir. Kulak yolu: İçinde yağlı madde, tüyler vardır. Havadaki toz ve kirleri tutar. Kulak kiri sertleşirse geçici duyma kaybına yol açabilir. Kulak zarı: Titreşerek ses dalgalarını orta kulağa iletir. Orta Kulak Orta kulak, içi hava ile dolu küçük bir odacıktır. Bu odacık östaki borusu ile yutağa açılır. Östaki borusu kulak zarının iki yanındaki basıncı dengeler. Orta kulağın içinde kulak zarından alınan titreşimleri iç kulağa ileten üç kemikten oluşmuş bir kemik köprü bulunur. Bu kemikler Çekiç- örs- üzengi kemikleridir. İç Kulak İçi sıvı ile dolu kıvrımlı bir odacıktır. Salyangoz ve yarım daire kanallarından oluşur. Salyangoz kabuğu gibi kıvrılmış olan kısmın içinde işitme duyu hücreleri ve işitme sinirleri bulunur. Yarım daire kanallarının işitme ile ilgisi yoktur, dengemizi sağlamada yardımcı olur. Nasıl İşitiriz ? Kulak kepçesi ses dalgalarını toplayarak kulak yoluyla kulak zarına iletir. Kulak zarını titreşimlerini kemik köprü, iç kulağa iletir. Titreşimler iç kulaktaki sıvıyı dalgalandırarak salyangoz içindeki duyu hücrelerini etkiler. Bu etkiyi işitme sinirleri beynimize iletir. Böylece sesleri duyarız. Kulağımızın ikinci görevi de dengemizin sağlanmasına yardımcı olmaktır. Yarım daire kanallarında bulunan denge sinirleri dengemizin bozulup bozulmadığını beynimize bildirir. Beyincik dengeyi yeniden düzenler. İnsan kulağı çevrede meydana gelen seslerin hepsini işitemez. Normal bir insan kulağı 20 ile 20.000 titreşim / saniye arasındaki sesleri duyar. Daha düşük ve daha yüksek frekanslı sesleri duyamayız. İşitmenin gerçekleşebilmesi için; a. Sesin olması, b. Sesin kulağa ulaşması, c. O sesin insan kulağının alabileceği frekans ve şiddet sınırları içinde olması, d. Sesin kulaktaki dış, orta ve iç bölümleri aşması, e. Sesin işitme merkezine ulaşması ve merkezce algılanması gerekmektedir. Bu işlevlerden birinin aksaması işitme yetersizliğini ortaya çıkarabilmektedir. İŞİTME YETERSİZLİĞİNİN NEDENLERİ NELERDİR? İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir. İşitme engelinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak sınıflandırabiliriz. Doğum Öncesi Nedenler: Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon veya hastalık (özellikle kızamıkçık, kabakulak, sarılık..) Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi Hamilelik döneminde annenin ototoksik ilaç ve alkol kullanımı Hamilelik döneminde geçirilen kazalar Kan uyuşmazlığı Genetik faktörler Akraba evliliği Doğum Anı Nedenler: Doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma ...) Düşük doğum ağırlığı Erken doğum Bebekte kan değişimini gerektiren sarılık Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenme Doğum Sonrası Nedenler: Orta veya iç kulak yapılarında zedelenme Çocukluk hastalıkları (havale, menenjit, kızamıkcık, kızıl...) 3 aydan fazla süren kronik orta kulak iltihabı (otit) Çocukluk yaralanmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe, çok yüksek sese maruz kalma ve zarar verecek şekilde kulağa sokulan cisimler) Bunlara rağmen işitme yetersizliğinin nedeninin bilinemediği durumlar da vardır. İŞİTMENİN ÖLÇÜLMESİ İşitme engelli çocuğun işitme kaybı derecesini belirleyebilmek ve çocuğa uygun işitme cihazı seçebilmek için işitme duyarlılığının ölçülebilmesi gerekir. İşitme duyarlılığı odyometre (işitölçer) denilen araçlarla yapılmaktadır. Odyometrik ölçüm araçları, kişiye sesli uyaranları değişik şiddet ve frekanslarda iletmeye yarayan araçlardır. Bunlar sesleri gerektiğinde sağ, gerektiğinde sol kulağa iletebilecek özelliktedirler. Ayrıca bazı odyometrik ölçüm araçları sesi hava yolu ile ilettiği gibi gerektiğinde kemik yolu ile iletebilecek özelliğe sahiptir. Odyometri ile elde edilen ölçüm sonuçları işitme eğrileri biçiminde kayıt edilir. Odyometri ile elde edilen ve kişilerin işitme eşik değerleri ile işitme alanlarını gösteren grafik şeklindeki bu eğrilere odyogram denir. İŞİTME ENGELİNİN DERECESİNE GÖRE SINIFLANDIRMA -10dB-15dB Normal İşitmede bir problem yoktur. 16dB-25dB Minimal Bazı sesleri (çağlayan sesi, yaprak hışırtısı gibi) duymada ve ayırdetmede güçlüğü vardır. 26dB-30dB Hafif Konuşma seslerinin bazılarını duyabilme güçlüğü vardır. Fısıltı ile konuşulanları duyamaz. 31dB-50dB Orta Karşılıklı konuşmaları anlamada güçlük çeker. 51dB-70dB Orta-ileri İşitme cihazı olmadan konuşmaları anlayamaz ve takip edemez. 71dB-90dB İleri Konuşma seslerini duyamaz. Sadece çevredeki şiddetli sesleri duyabilir. 91dB ve üzeri Çok ileri Konuşma seslerini duyamaz. Çok yüksek şiddetteki sesleri duyabilir. Çok ileri derecede işitme kaybı olan ve işitme cihazı kullanması zorunlu olan bireyler “sağır”, hafif ve orta derecede kaybı olan bireyler ise “ağır işiten” bireyler olarak tanımlanmaktadırlar. İŞİTME ENGELİNİ OLUŞ YERİNE GÖRE SINIFLANDIRMA İşitme engelli çocuklarda genel olarak işitme engelinin oluş zamanına göre iki tür işitme kaybı görülür. İşitme kaybı çocuk dili kazanamadan ortaya çıkmışsa dil öncesi işitme kaybı, dili kazandıktan sonra ortaya çıkmışsa dil sonrası işitme kaybından söz edilir. Çocuklarda genel olarak oluş yerine göre beş tür işitme kaybı görülür. 1- İletim Tipi İşitme Kaybı: Dış kulak veya orta kulağı etkileyen bir durum sonucu, sesin iç kulağa iletilememesi sebebiyle meydana gelen işitme kaybıdır. Sesin algılamasında değil, sesin iletiminde bir sorun vardır. Orta kulak boşluğunda sıvı birikmesi sonucu oluşan orta kulak iltihabı, kulak kiri birikmesi, kulağa sokulan yabancı cisimler, işitme kanalının şişmesi, yapısal anomali gibi durumlar iletimsel işitme kaybının sebepleri olarak sayılabilirler. Kulağı radyo sistemi olarak düşündüğümüzde, iletimsel kayıplarda, mikrofon (dış kulak) ya da iletici (orta kulak) kısımlarının mükemmel olarak çalışmaması söz konusudur. Genellikle bu tür işitme kayıplarında, tıbbi müdahale ve uygun cihazlandırma ile olumlu sonuçlar alınabilir. 2- Duyusal-Sinirsel Tip İşitme Kaybı: İç kulak ve iç kulaktan beyne giden sinirlerin zedelenmesi sonucu meydana gelen işitme kaybıdır. Bu tip kayıplar iletim tipi işitme kayıplarına göre genellikle daha ağır ve kalıcıdır. Enfeksiyonlar, genetik etkenler ya da ilaç kullanımı duyusal-sinirsel işitme kaybının sebeplerindendir. Bu tür kayıplarda radyo sistemi benzetmesini düşündüğümüzde alıcının iyi çalışmaması söz konusudur. Mikrofon sesi alır ve iletici sesi ileterek görevini yerine getirir, ancak iç kulak sesi alamaz ve görevini tam olarak yerine getiremez. 3- Karma Tip İşitme Kaybı: Bu tip işitme kayıpları hem iletimsel hem de duyusal-sinirsel işitme kaybı türlerinin bir arada görülmesidir. 4- Merkezi Tip İşitme Kaybı: Merkezi sinir sisteminde meydana gelen bir zedelenme sonucu ortaya çıkan bir işitme kaybıdır. Dış ve orta kulak görevini yapar, iç kulak ve işitme sinirleri normal çalışır, fakat merkezde bir bozukluk vardır. Bu hasar bireyin sesleri algılamasını ve sese anlamlı bir şekilde tepki göstermesini engeller. 5- Psikolojik İşitme Kaybı: İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bir bozukluk olmadığı halde işitme gerçekleşmez. Bu gibi durumlar psikolojik işitme kaybı diye adlandırılır. Bunun histerik sağırlık, psiko-somatik sağırlık diye adlandırıldığı da olur. Psikolojik işitme kaybı çoğunlukla aniden oluşur. Yukarıda adı geçen tüm işitme kaybı çeşitleri ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale ile tedavi edilemez ise, geriye kalan tek çözüm işitme cihazıdır. Her tür ve her derecede işitme kaybı için uygun olan bir işitme cihazı mutlaka vardır. Çocuk işitme cihazı kullanmaya başladıktan sonra; a. Cihaz kullanımından beklenilen bir yarar sağlanamadıysa, b. Bireyin işitme kaybı çok ileri derecede ise, c. Bireyin yaşı 18 aydan büyük ise d. Koklear implant uygulanabilir. e. Koklear implant, sesi fark etme ve konuşmanın gelişimini sağlamak amacıyla düzenlenmiş elektronik bir cihazdır. f. Ameliyatla çocuğun iç kulağına yerleştirilir. Diğer işitme cihazlarından farklı olarak sesleri elektrik sinyallerine çevirerek iç kulağa ve işitme sinirlerine iletir. İşitme cihazı nasıl çalışır. 1. Çevredeki sesler küçük bir mikrofon aracılığıyla toplanır. 2. İnce bir kablo sesleri mikrofondan konuşma işlemcisine aktarır. 3. Konuşma işlemcisi sesleri yükseltir ve kodlanmış sinyallere dönüştürür. 4. Bu sinyaller kablolar aracılığıyla konuşma işlemcisinden iletken bobine gönderilir. 5. İletken bobin sinyalleri radyo dalgaları aracılığıyla deri altına yerleştirilmiş olan alıcıya gönderir. 6. Alıcı doğru miktardaki elektrik uyaranını uygun elektrodlara taşır. 7. Elektrodlar koklea içindeki işitme sinirlerini uyarır. 8. Elektrik sinyallerine dönüşen ses işitme sistemi aracılığıyla beyine iletilir. Öğretmenin bireysel işitme cihazları konusunda yapması gerekenler: Görsel kontrol: İşitme cihazının içinde pilleri var mı? Piller doğru pozisyonda mı? (+ ve – kutuplar doğru olarak yerleştirilmiş mi?) Kulak kalıbı temiz mi? Göstergeler (on –off ve n/t) doğru pozisyonda mı ? Cihaz kordonunda bir problem var mı ? Cihazın ses ayarı doğru seviyede mi? İşitsel kontrol : Öğrenciye “Ses var mı?” diye sorulur. Eğer öğrenci bu soruyu anlamayacak düzeyde ise, öğrencinin arkasına geçip el çırpma , iki nesneyi birbirine vurma gibi etkinliklerle öğrencinin sese tepkisi kontrol edilir. İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ Motor gelişimleri yaşıtları seviyesindedir. Ancak merkezi sinir sistemine bağlı olarak vücut koordinasyonunu sağlama ve denge alanlarında problem yaşarlar. Bilişsel gelişimde dilin önemli bir rolü vardır. İşitme engelli çocuklarda işitsel girdinin az olması ya da olmaması dil gelişimini dolayısıyla bilişsel gelişimi olumsuz etkiler. Erken tanılandıklarında ve eğitime erken başlandığında bilişsel gelişimleri desteklenebilir. Çocuğun işiterek alacağı bilgiyi ne kadar anladığı, işitme kaybının türü ve derecesi (hafif-orta-ağır) ile ilişkilidir. Orta ve ileri derecede işitme kaybı olanların işitme cihazı kullanmaları zorunludur. Doğuştan işitme engelli çocuklar hiç ses duymadıkları için konuşamazlar. İletişim kurmada sorun yaşarlar. Duygusal ve sosyal gelişimleri de bu durumdan olumsuz yönde etkilenir. Engellenme yaşadıklarından dolayı zaman zaman sinirli ya da saldırgan olabilirler. İçekapanık ve kendilerine güvensiz olabilirler. Eğitim Süreçlerinin Uyarlanması İşitme özrünün erken farkına varılması işitme engelli çocukların tüm gelişim alanlarındaki yeteneklerinin özellikle iletişim becerilerinin geliştirilmesi için eğitime mümkün olan en erken dönemde başlayabilme fırsatı yaratmaktadır. Aynı zamanda işitme cihazının erken dönemde kullanılmaya başlanması da eğitimlerinde daha fazla yol alınmasını sağlamaktadır. ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER Diğer çocuklar işitme engelli çocuk hakkında bilgilendirilmeli, farklılığına saygı göstermeleri ve zorlandığı durumlarda arkadaşlarının desteğini alması sağlanmalıdır. İşitme kalıntısından yararlanma/cihaz kullanımı sağlanmalıdır. İşitme cihazının sesi yükselttiği ama işitme kaybını düzeltmediği unutulmamalıdır. Öğrenci tahtayı ve öğretmeni rahatça görüp işitebileceği, gürültüden uzak bir yere oturtulmalıdır. Öğretmen öğrenci ile sürekli göz iletişimi kurmalı ve konuşurken öğrenciye arkasını dönememeye ve kısık sesle konuşmamaya özen göstermelidir. İşlenişte tekrarlara yer verilmelidir. Model olma Kendi çapında gösterdiği gelişme ile değerlendirilmelidir. Başarıları anında ödüllendirilmelidir. İşitme engelli çocukla iletişim kurarken dinlemesi ve anlaması için zaman tanımak, anlayıp anlamadığını kontrol etmek, kendini ifade edebileceği fırsatlar yaratmak ve zaman vermek gerekir. Sosyal gelişimlerini destekleyecek faaliyetlere katılmaları teşvik edilmelidir. Değerlendirme sürecinde sözlü sınavlar yerine yazılı sınavlar bu çocuklar için daha sağlıklı olmaktadır.