Uzay darbeleri yaşamın yapıtaşlarını oluşturabiliyor

advertisement
Uzay darbeleri yaşamın yapıtaşlarını oluşturabiliyor
Güçlü bir lazerle Dünya’ya mlyarlarca yıl önce yağan asteroid ve kuyrukluyıldızların yol açtığı koşulların
benzerini laboratuarda oluşturan Çek araştırmacılar, bu darbelerin yarattığı sıcaklık ve basınç altında
gerçekleşen kimyasal tepkimelerin, ilk yaşam molekülü olduğuna inanılan RNA’yı oluşturan organik
bileşikleri meydana getirebildiğini gösterdiler.
Prag’daki J. Heyrovsky Fiziksel Kimya Enstitüsü’nde gerçekleştirilen deneyde, Dünya’nın oluşumundan
sonraki ilk evrelerinde kabuğunda bolca bulunduğu düşünülen formamit adlı bir mineralle kil içeren bir
çözeltiyi, bir nanosaniyenin (saniyenin milyarda biri) üçte biri aralıklarla atım gönderen bir lazer ışınıyla
darbelemişler. Lazer darbelerinin oluşturduğu yüksek basınç, 4200⁰C’nin üzerine çıkan sıcaklık ve Xışınları ve morötesi ışınları da kapsayan bir ışınım sağanağı altında kalan karışımda RNA’yı oluşturan
organik maddeler olan adenin, guanin, sitozin ve urasil adlı bazların hep birlikte ortaya çıktığı görülmüş.
RNA’nın, daha sonra sentezlenen ve
her canlının hücrelerinde yeralan DNA
moleküllerinden (urasil yerine timin
adlı bazı içeriyor) önce kalıtım şifresini
taşıyan ilk molekül olduğu
düşünülüyor. Hidrojen siyanürün suyla
tepkimesinin ürünü olan formamit,
yaşam için gerekli elementler olan
hidrojen, nitrojen, karbon ve oksijen
atomlarını içeriyor.
Yaklaşık 4.6 milyar yaşında olan
Dünyamız, 4 milyar kadar yıl önce
uydusu Ay ve İç Güneş Sistemi’nin
öteki gezegenleri olan Merkür, Venüs
ve Mars’la birlikte yoğun bir meteroit
bombardımanına maruz kalmıştı. Dış
Güneş Sistemi’ni oluşturan gaz devi
gezegenler arasındaki kütleçekim
etkileşimleri sonucu meydana gelen ve
150 milyon yıl süren bu göktaşı
yağmuru “Geç Ağır Bombardıman”
diye adlandırılıyor. Birçok bilimcinin bu
darbeler ve yolaçtığı etkilerin Dünya’da
ortaya çıkmış olabilecek yaşamı
sıfırlayacağı görüşünde olmasına
karşılık, Çek araştırmacıların çalışması,
darbelerin yaşam moleküllerinin
oluşmasını sağlayabileceğini de
gösteriyor.
Güneş Sistemi’nin oluşmasının hemen ardından, oluşum artıklarından
meydana gelen enkaz diski (solda), gaz devi gezegenler arasındaki
kütleçekimsel etkileşimler sonucu diskin kararsızlaşması (ortada) ve
ağır bombardımanın ardından Güneş Sistemi (sağda).
Güneş Sistemi oluştuktan kısa süre sonra, sistemin dış bölgelerindeki gaz devi
gezegenler arasındaki kütleçekimsel itiş kakış sonucu Jüpiter’in içe, Satürn’ün de
dışa doğru göçü sonucu, Güneş’in oluşum artıklarından oluşan ve o zamanlar çok
daha yoğun ve geniş olan enkaz diski kararlılığını yitirmiş ve İç Güneş
Sistemi’ndeki kayaç gezegenler, yoğun bir asteroid ve kuyrukluyıldız sağanağına
uğramıştı.
Süreç sonunda Jüpiter ve Satürn’ün yörünge periyodlarının rezonansa girmesiyle
de diskten arta kalan enkaz bir kez daha iç gezegenlerin üzerine yağmış ya da
dışarıya yönelerek sonunda Kuiper Kuşağı’nı ve Oort Bulutu’nu oluşturmuştu.
İşte “Geç dalga ağır bombardıman” diye adlandırılan bu dönemin kapanış
evrelerinde Dünya, uydusu Ay ve İç Güneş Sistemi’nin öteki gezegenleri olan
Merkür, Venüs ve Mars, öteki devasa boyutluları da içeren asteroidler,
kuyrukluyıldızlar ve meteoritlerden oluşan yeni bir göktaşı sağanağına maruz
kalmıştı. Bu sağanağın Dünya’daki izleri, gezegenimizin parçalı kabuğunun
tektonik hareketleri sonunda sürekli üretilen yeni kabuk tarafından silinirken,
bombardımanın etkileri İç Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerle uyduları ve öteki
gökcisimleri üzerinde irili ufaklı kraterler biçiminde gözleniyor.
Raşit Gürdilek
KAYNAKLAR:
“From hell on Earth, to life’s building
blocks”, Science, 12 Aralık 2014
ETİKETLER:
RNA, meteorit, formamit, formamide,
yaşam, yaşamın yapıtaşları, adenin, guanin, sitozin, timin, urasil
Geç Dalga Ağır
Bombardıman
sırasında Ay’ın
maruz kaldığı
darbelerin
temsili resmi
(üstte) ve Ay’ın
bombardıman
sonucu
kraterlerle delik
deşik olmuş
yüzeyinin
günümüzdeki
görünümü
(altta).
Download