15.03.2010 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla TEBÜK SAVAŞI – H9 Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Suriye'den gelen bazı tüccarlar, Bizans İmparatorunun, Hristiyan Arap kabilelerinin de desteğini alarak Müslümanlara karşı savaş hazırlığına başladığına dair Medine'ye bazı haberler getirdiler. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Bunun üzerine Peygamberimiz, • • • • • Eslem, Gıfâr, Cüheyne, Eşca' ve Süleym gibi diğer Arap kabilelerinin de katıldığı otuz bin kişilik bir ordu hazırladı. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler O, genellikle sefer için gideceği yeri gizli tuttuğu halde bu sefere çıkarken hedefinin Bizans ordusu olduğunu açıkça beyan etti. Çünkü; • yol uzun, • düşman güçlü ve kalabalık, • hava da sıcaktı. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Hurmalar olgunlaşmıştı. Halkın meyvelerin altında, ağaçların gölgesinde oturmaktan hoşlandığı bir zamandı. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Bu seferin tesadüf ettiği zamana Kur’an dilinde güçlük zamanı (Sâatü’l-Usre), O nedenle de bu sefere güçlük Gazvesi' (Gazvetü’l-Usre), Orduya da denilmiştir. güçlük ordusu (Ceyşü’l-Usre) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Sefer öncesinde bazı Müslümanların tutum ve davranışlarını yansıtan ayetler; "Ey inananlar! Size ne oldu? "Allah yolunda savaşa çıkın" denilince yere yığılıp kaldınız. Ahiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Oysa dünya hayatının geçimliği ahiret’e göre pek azdır. Eğer savaşa çıkmazsanız Allah sizi elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; Siz savaşa çıkmamakla veremezsiniz. Allah her şeye kâdirdir. ona hiçbir zarar Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Eğer siz Muhammed'e yardım etmezseniz, bilin ki, inkâr edenler onu, iki kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, Allah ona yardım etmiştir. Hani o, mağarada arkadaşına "Üzülme; Allah bizimledir" diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Görmediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkâr edenlerin sözünü alçalttı. Allah'ın sözü en üstündür. Allah yücedir, bilgedir. Hafifiyle, ağırıyla hepiniz yola koyulun ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır". (Tevbe 38-41) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Bazı bedevîler özür beyan ederek sefere katılmak istemediler. Onlar hakkında nâzil olan âyette, kendilerinin bu sefere katılmamak için bahane ileri sürmek üzere Hz. Peygamber'in huzuruna geldikleri ve sefere katılmamalarının uygun bir davranış olmadığı şöyle ifade edilmektedir: (Tevbe 90) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler "Bedevîlerden, mazeretleri olduğunu iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler...“ (Tevbe 90) Aynı şekilde seksen küsür münafık gelip, mazeretleri olmadığı halde yalandan özür beyan ederek izin istediler. Bunun üzerine şu ayetler nâzil olarak onlara izin veren Hz. Peygamber'i ikâz etti: Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler "Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı, sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli bir hedef onlara uzak göründü. Bir de 'Gücümüz yetseydi sizinle beraber çıkardık' diye Allah'a yemin ederek kendilerini helak ediyorlar. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Halbuki Allah onların yalan söylediklerini biliyor. Seni Allah affetsin! Doğru söyleyenler sence belli olup yalancı olanları öğrenmeden niye onlara izin verdin?“ (Tevbe 41-43) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Peygamberimiz zengin sahâbîleri Tebük Seferi'ne binek ve yiyecek temin etmeleri için teşvik etti. • Hz. Osman, • Abbas b. Abdülmuttalib, • Abdurrahman b. Avf gibi Müslümanlar büyük ölçülerde bağışta bulundular. • Hz. Ebû Bekir, tamamı dört bin dirhemden ibaret olan parasının hepsini, • Hz. Ömer ise malının yarısını bağışladı. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler • En büyük bağışı Hz. Osman yaptı. O, ordunun üçte birini donattı. Bu arada bazı göz yaşartıcı olaylar da yaşandı. Tebük seferine çıkmayı çok arzuladıkları halde fakirlikleri sebebiyle binek bulamayan bazı sahâbîler Hz. Peygamber'e müracaat ederek ondan kendilerine binek temin etmesini istediler. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Yedi kişi olan bu grup kendilerine binek temin edilememesi üzerine orduya katılamayacaklarını anlayınca aşırı derecede üzülüp gözyaşı döktüler. Bu kişiler Müslümanlar arasında "Bekkâîn" (çok ağlayanlar) diye anılmışlardır. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Bu davranışlarından dolayı haklarında ayet inmiş ve kendilerinin bu durumdan dolayı sorumlu olmadıkları; sorumluluğun ancak zengin oldukları halde Peygamber'den izin isteyenlere ait olduğu bildirilmiştir. (Tevbe 92-93) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Onların bu durumları bazı sâhâbîleri harekete geçirmiş, • İbn Yâmîn b. Umeyr ve Abbas b. Abdülmuttalib ikişer kişinin, • Hz. Osman da geri kalan üç kişinin binek ve yiyeceklerini temin ederek kendilerinin İslâm ordusuna katılmalarını sağlamışlardır. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler İslâm ordusu, Huzâa kabilesinden Alkame b. elFağvâ' adlı sahâbînin kılavuzluğunda yola çıkarak Medine'ye 778 km. uzaklıkta ve Sûriye yolu üzerinde bulunan Tebük’e kadar ilerledi ve orada karargâh kurdu. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Herikleios o sırada Humus'ta bulunuyordu. Bu sefer esnâsında İslâm ordusu düşmanla karşılaşmadı; dolayısıyla çarpışma da meydana gelmedi. Bizans’ın Müslümanlara karşı herhangi bir ordu hazırlamadığı ve Medine'ye ulaşan haberlerin doğru olmadığı anlaşıldı. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Tebük seferi esnasında, çevredeki yerleşim alanlarında oturanlar İslâm hakimiyetine girdiler. Hz. Peygamber, • çoğunda Hristiyanların, • bazısında ise Yahudilerin yaşadığı Cerbâ', Eyle (Bugünkü Akabe), Ezruh, Maknâ ve Maân bölgelerine birlikler göndererek bu bölgelerin halkını İslâm'a davet etti. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Onların temsilcileri Tebük'te Peygamber'in yanına geldiler. bulunan Hz. İslâm’ı kabul etmemekle birlikte yıllık cizye ödemeye razı olarak İslâm devletinin tebaası olmayı kabul ettiler. Peygamberimiz bu yerleşim merkezlerinin her biri için antlaşma metni yazdırarak kendilerine verdi. Halid b. Velid Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Ayrıca Halid b. Velid’in emrine dört yüz süvari vererek önemli bir merkez olan Dûmetülcendel’e gönderdi. Halid oranın Hristiyan yöneticisi Ukeydir b. Abdülmelik’i yakalayarak Hz. Peygamber’in huzuruna getirdi. Ukeydir’in cizye ödemeyi kabul etmesi üzerine Dûmetülcendel de İslâm devletinin hâkimiyetine girdi. Ukeydir de Dûmetülcendel'e geri gönderildi. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Tebük seferi dolayısıyla, Ehl-i Kitapla ilişkilerde önemli yer tutan bir hususa işaret etmek yerinde olacaktır. Bu seferin; • hazırlıkları esnasında, • sefer sırasında ve • sonunda Kur’an-ı Kerim’in Tevbe Sûresinin bazı âyetleri nâzil oldu. (Berâe) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Hz. Peygamber Tebük’te bulunduğu esnada kendilerine davetçiler gönderdiği Ehl-i Kitap mensuplarına, bu sûrenin 29. âyetinin hükümlerini tatbik etmeye başladı. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler • Buna göre Ehl-i Kitab'a dahil olan zümrelere Müslüman olmaları teklif edilir. Daveti kabul ederlerse Müslüman olurlar; şayet kabul etmeyip kendi dinlerinde kalmak isterlerse İslâm devletine cizye ödemeleri istenir. Cizye ödemeyi kabul ederlerse devletin tebaası olurlar. O takdirde canları, malları, ırz ve namusları ile din ve mabetleri İslâm devletinin himayesine alınır. Kendilerine “Zimmî” denir. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler İslâm ordusu Medine'ye döndüğünde halk sevinç içinde Seniyyetü’l-Vedâ’ya koşarak orduyu karşıladı. Hz. Peygamber Mescid’e girip iki rek’at namaz kıldı. Sonra Mescid'de oturdu. Bu arada Tebük seferine iştirak edemeyip Medine’de kalan seksen civarında sahâbî birer birer gelerek özür beyan ettiler. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Peygamberimiz onların ifadelerini esas alarak ve iç yüzlerini Allah’a havale ederek mazeretlerini kabul edip kendileri için istiğfarda bulundu Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Ancak sefere katılmayan; • Ka’b b. Mâlik, • Mürâre b. Rebî’ ve • Hilâl b. Ümeyye adlı sahâbîler yolculuklarına engel teşkil eden bir mazaret ortaya koyamadılar. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Bunun üzerine Peygamberimiz ve Müslümanlar bu üç kişiyle elli gün süreyle irtibatlarını kestiler. Sonunda onların affedildiklerine dair âyet nâzil oldu. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler “Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, tüm genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah’tan (O’nun azabından) yine Allah’a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir”. (Tevbe 118) Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hıristiyanlarla İlişkiler Görülüyor ki, mazeretleri olmadığı halde Tebük Seferi'ne katılmayan bu üç kişinin, ihmal sonucu da olsa, Hz. Peygamber'in emrini yerine getirmemeleri ve gerekli durumlarda toplumla birlikte hareket etmemeleri, affedildiklerine dair haklarında âyet inene kadar, dışlanmalarına yol açmıştır. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Hz. Peygamber yirmi üç yıllık Peygamberlik döneminde, başta kendi kabilesi Kureyş olmak üzere en fazla müşriklerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Mekke’nin Fethi'nden sonra Kureyş'in ve daha sonra Hevâzin ve Sakîf gibi Arap Yarımadası'nın en kuvvetli kabilelerinin İslâm'a dahil olmasıyla, putperestlik büyük ölçüde etkisiz hale getirilmiştir. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Hz. Peygamber, Tebük Seferi'nden Medine'ye döndükten sonra Hz. Ebû Bekir’i hac emiri tayin ederek üç yüz kadar Müslümanla birlikte Mekke'ye gönderdi. Esasen hac da bu yılda (9/631)farz kılınmıştı. Bu sıralarda, hem müşrikler ve hem de onlarla Hz. Peygamber arasındaki genel ve özel antlaşmalar hakkında Berâe (Tevbe) Sûresi'nin başından itibaren 28 âyet nâzil oldu. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Bu âyetlerde, Allah Teâlâ, Müslümanların müşriklerle yapmış oldukları antlaşmaları tek taraflı olarak feshettiğini ve onların Müslüman olmalarını, yoksa öldürüleceklerini, Kendisi ve elçisi adına ihtar ve ilan etmektedir. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Araplar arasındaki geleneğe göre antlaşmalar üzerinde başkan veya ailesinden birisi söz sahibi olabilirdi. O nedenle Peygamberimiz "Benim adıma bunu ancak ailemden bir adam yerine getirebilir" diyerek Hz. Ali'yi çağırdı; bu ayetleri ve içerdiği bazı hükümleri Mekke'ye gelen hacılara tebliğ etmek üzere onunla gönderdi. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Hz. Ali, Mekke'ye gitmekte olan Hz. Ebû Bekir’e yolda ulaştı. Kendisinin halka Berâe Sûresi'nin ilk ayetlerini okumakla ve ilan etmekle görevlendirildiğini ve Hz. Ebû Bekir’in hac emîri olarak görevine devam edeceğini bildirdi MEKKE Mina KABE Müzdelife Arafat Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Hz. Ali, Zilhicce’nin onuncu, yani bayramın birinci günü Mina’da Cemre’nin yanında toplanan insanlara Berâe Sûresinin ilk ayetinden başlayarak müşrikleri ilgilendiren diğer ayetlerini okuduktan sonra şu hususları bildirdi: Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) • Kâfirler cennete giremeyecektir. • Bu yıldan sonra hiçbir kimse müşrik olarak hac yapamayacaktır. • Kimse Kâbe'yi çıplak olarak tavaf edemeyecektir. • Süresiz antlaşmalar iptal edilmiştir, bu durumda olanlara Allah dört ay süre vermiştir. • Süreli antlaşmalar süresi sonuna kadar devam edecektir. “ Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Hac görevini ifa ettikten sonra da Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali beraberce Medine'ye döndüler. Bu ültimatom etkisini hemen gösterdi. O yıl hacca katılmış olan müşriklerden önce bazı itiraz sesleri yükseldi; ancak dört ay bile beklemeden hepsi Müslüman oldular. Hz Muhammed’in İslam’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Müşriklerle İlişkide Son Aşama (H9 / 631) Bu suretle; Arap Yarımadası'nda kazınmış, putperestliğin kökü Kâbe ve Mescid-i Harâm Hz. İbrahim ve Hz. İsmail peygamberlerin bıraktıkları esasa uygun bir şekilde, yalnızca tevhid inancına sahip mü’minlere tahsis edilmiş oldu. ………….