AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN TÜRKİYE İÇİN HAZIRLANAN 2008 İLERLEME RAPORU BAKANLIĞIMIZI İLGİLENDİREN HUSUSLARA YÖNELİK GAYRI RESMİ TÜRKÇE ÇEVİRİ Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı 2. SİYASİ KRİTERLER 2.2 İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması Ekonomik ve Sosyal Haklar Türk toplumunda çeşitli alanlarda (İş dünyası, akademisyenlik, kamu kurum ve kuruluşları ve siyaset) yüksek düzey görevlerde bulunan kadınlar mevcuttur. Parlamento kadın istihdamını iyileştirmek amacıyla “İstihdam Paketi” olarak bilinen İş Kanununu ve bazı diğer kanunları değiştiren kanunu kabul etmiştir. (Bkz 19. Fasıl – Sosyal Politika ve İstihdam) ilköğretimde cinsiyetler arasındaki fark daha da düşerek %2,3 olmuştur (Bkz. Çocuk Hakları). Yine de cinsiyet eşitliği Türkiye’nin önündeki en büyük meselelerden biridir. Resmi istatistiklere göre kadınların işgücüne katlım oranları düşüktür (2007’de % 24,8) ve düşme eğilimindedir. Bu oran tüm AB ve OECD ülkelerinden daha düşüktür. ............... Bir cinsiyet eşitliği kurumu ve Meclis Komisyonu hala kurulmamıştır. Kadın Sivil Toplum Kuruluşları tüm siyasal alanlarda önemli rol oynayabilecek kadın sorunlarıyla ilgili deneyimli bir komitenin kurulmasını talep etmişlerdir. .................. Hanelerde yoksulluk çeken 15 yaşından küçük çocukların oranı 2005’te % 27,7’den 2006’da 25,2’ye düşmüştür. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) aile içi şiddet ve çocuk istismarı ile sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar hakkında veri toplamıştır ama bu veriler henüz kamuyla paylaşılmamıştır. ................ Ebeveyn bakımından yoksun çocukların bakımı ve korunmasıyla ilgili asgari standartlar geliştirilmiş ve ebeveynlik sisteminin güçlendirilmesine ve izlenmesine yönelik çabalar yoğunlaştırılmıştır. Yeni Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası yasası 18 yaşın altındaki herkesi kapsam altına almaktadır. Meclis, çocukların yasal velilerine dönmesinde basitleştirilmiş bir prosedür öngören Milletlerarası Evlat Edinmede Çocukların Korunması ve İşbirliği Hakkında La Haye Sözleşmesini kabul etmiştir. .................... Sosyal olarak özel itina gösterilmesi gerekene kişiler ve/ve ya engelli kişilerle ilgili olarak, devlet engellilerin istihdamını teşvik etmek için onların sosyal güvenlik primlerini ödeyecektir. Engelli kişilere yönelik bakım hizmetlerine ayrılan kaynaklarda bir artış olmuştur. Acilen bakıma ihtiyaç duyan engelli kişilerin süratle bir bakım kurumuna yerleştirilmesini hedefleyen bir genelge çıkarılmıştır. Akıl sağlığı ile ilgili olarak, elektrokonvülsif tedavi yöntemlerini uygulayan hastanelerde tıbbi standartlar ve hasta haklarına ulaşılması konusunda ilerleme sağlanmıştır. Ancak, özürlü kişiler uygun kamu hizmetlerinden faydalanamamaktadırlar. Bunun sebebi ise genelde var olan hizmetler hakkında farkındalık eksikliği ve özellikle fiziksel engeller sebebiyle hizmetlere erişimin zor olmasıdır. Engelli kişiler ve zihinsel engelli kişilerin bakımına dair veri ve araştırma eksikliği sağlam bilgilere dayalı politika üretimini engellemektedir. Topluluk temelli hizmetler kurumsal hizmetlere alternatif olacak kadar gelişmiş değildir ve ihtiyaçlara kıyasla kaynaklar yetersiz kalmaktadır. Akıl Sağlığı Hastaneleri ve Rehabilitasyon Merkezlerinde genellikle yetersiz bakım ve tedavi sorunu devam etmektedir. İşçi hakları ve sendikalarla ilgili olarak, Sendikalar ve Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt konularındaki değişiklik tasarıları konusunda temel bir ilerleme yoktur. Türkiye özellikle örgütlenme, grev ve toplu sözleşme haklarını göz önünde bulundurarak, AB standartlarına ve ilgili ILO mevzuatına uygun olarak sendikal hakların korunmasını garanti altına almalıdır. Bu husus katılım ortaklığı açısından bir öncelik teşkil etmektedir. Var olan sendikaların faaliyetlerinin kısıtlandığına ve sendika üyeliği sebepli işten atılmaların gerçekleştiğine dair raporlar vardır. Üç taraflı düzey dâhil olmak üzere sosyal diyalog zayıftır. (Bkz. 19. Fasıl, Sosyal Politika ve İstihdam) Ayrımcılık karşıtlığı ilkesi anayasaca önemsenmekte ve pek çok yasada yer almaktadır. Kendi rızaları ile ilişkiye giren yetişkinler için eşcinselliğe izin verilmektedir. Son yıllarda, lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüel (LGBT) dernekleri yasallaşmıştır ve İçişleri Bakanlığınca bunların kapatılması talebine rağmen savcılar suçlama yapmayı reddetmişlerdir. Bu durum onların lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüellerin haklarını savunmalarına imkan tanımıştır. Fakat yasa, cinsel yönelim gibi tüm ayrımcılık zeminlerini açıkça belirtmemektedir ve Türk Ceza yasasının kamusal teşhircilik ve genel ahlaka saldırı” gibi maddeleri LGBT’ye karşı ayrımcı olacak şekilde kullanılmaktadır. Mayıs 2008’de İstanbul Valiliğinin ihbarıyla bir İstanbul Mahkemesi, Lambda İstanbul’un genel ahlaka aykırılık sebebiyle kapatılmasına karar vermiştir. Dava Danıştay’da temyiz edilmiştir. Eşcinsellerin askerlik hizmetinden muafiyet hakları vardır. Eğer muafiyet isterlerse, cinsel yönelimleri haysiyet kırıcı tıbbi ve psikolojik testlerle ve ya eşcinselliklerinin ispatı istenerek doğrulanmaktadır. Transseksüeller bazen polis tarafından olmak üzere sık sık fiziksel saldırılara maruz kalmaktadırlar. Homofobi kaynaklı fiziksel ve cinsel saldırılar gerçekleşmektedir. Bu tür iddiaların hızlı ve etkili şekilde soruşturulması gerekmektedir. .................. Azınlık hakları, kültürel haklar ve azınlıkların korunması .................. Roman vatandaşlarla ilgili olarak, “İçişleri Bakanlığı’nı Türk kültürüne bağlı olmayan vatansız ve Türk vatandaşı olmayan Çingeneleri ve yabancıları sınır dışı etme” hususunda yetkilendiren Yabancıların Dolaşımı ve İkameti Kanunu’nda değişiklik yapılması için hiçbir adım atılmamıştır. Böylece, Roman vatandaşlara yönelik ayrımcılık teşvik edilmektedir. Bu hükmün yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Türkiye henüz Roman vatandaşların sorunlarını ele alan bir strateji oluşturmamıştır. Ayrıca, Türkiye 2005–2015 On Yıllık Roma Kökenlilerin Sosyal İçermesi Planı’na katılmamaktadır. Dom, Lom ve Gezginler gibi diğer benzer fakat farklı etnik grupları da kapsayan Roman vatandaşlar, eğitime erişimde sosyal dışlanma ve marjinalleşme, sağlık hizmetleri konusunda ayrımcılık, istihdam olanaklarından dışlanma, kişisel dokümantasyona (verilere) erişimde güçlüklerle ve kamusal işler ile sosyal hayata katılımdan dışlanma ile karşılaşmaktadır. Barınma konusunda, Roman vatandaşlar her hangi bir kamu makamına başvurma imkânı olmadan evlerinin yıkılması, zorunlu tahliyeler, kötü yaşam ve sağlık koşullarına maruz kalma gibi çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Birçok durumda, evlerinin yıkımı sonucu tahliye edilen Roman vatandaşlar, bu durumun yol açtığı tüm sosyal sorunlarla birlikte yerinden olmuş kişiler kategorisine (safına) katılmaktadır. 2008 yılının ilkbaharında başlayan İstanbul’un Sulukule Bölgesindeki Roman mahallesindeki yıkım ve Roman vatandaşların yeniden yerleştirilmesi konusunda Başbakanlık İnsan Hakları Komisyonu insan haklarının olası ihlali hususunda bir soruşturma başlatmıştır. Bunun yanı sıra, sivil toplum kuruluşları Sulukule’deki kentsel dönüşüm projesinin iptali amacıyla bir dava açmıştır. Genel olarak, Türkiye kültürel haklar konusunda sınırlı bir ilerleme kaydetmiştir, fakat özellikle radyo televizyon yayıncılığında, siyasi yaşamda ve kamu hizmetlerine erişimde Türkçe dışındaki dillerin kullanımı hususunda kısıtlamalar devam etmektedir. Bu dilleri devlet veya özel okul sisteminde öğrenme imkânı bulunmamaktadır. Yeterli barınma, eğitim, sosyal korunma, sağlık ve istihdama erişimde çoğu kez ayrımcı uygulamalarla karşılaşan Roman vatandaşların durumunda bir iyileşme olmamıştır. Bazı durumlarda, zorunlu tahliyeleri de içeren Roman mahallerindeki yıkımlar sürmektedir. Doğu ve güneydoğudaki durum ............ Kentlerdeki yerinden olmuş kişilerin durumu, sorun olmayı sürdürmektedir. Yerinden olmuş kişiler, ekonomik ve sosyal marjinalleşme sorunu yaşamaktadır ve sosyal hizmetlere, eğitim ve sağlık hizmetlerine sınırlı olarak erişebilmektedir veya hiçbir şekilde erişememektedir. Yerinden olmuş kişilerin dönüşü birkaç etken tarafından engellenmektedir. Bu etkenler, güvenlik durumu başta olmak üzere temel altyapı ve sermaye eksikliği, sınırlı istihdam olanakları ve köy koruculuğu sisteminin yol açtığı tehlikedir. Yerinden olmuş kişilerin durumunu ele alan kapsamlı bir ulusal strateji bulunmamaktadır. Yerinden olmuş kişilerden sorumlu olan birimlerin yetersiz kurumsal kapasitesi bir sorun olarak kalmaya devam etmektedir. Yerinden olmuş kişilere yönelik politikaların geliştirilmesinde sivil toplumun katılımının daha fazla olmasına ihtiyaç vardır. Köy koruculuğu sisteminin kaldırılması için hiçbir adım atılmamıştır. Genel olarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu konusunda hükümetin GAP Projesini tamamlama kararı, bölgenin ekonomik ve sosyal güçlüklerinin ele alınması doğrultusunda atılmış bir adımdır. Genelde Kürt nüfusunun haklar ve özgürlüklerden tamamıyla yararlanması için gerekli koşulların oluşturulması için daha çok çaba gerekmektedir. Yerinden olmuş kişilere tazminat ödeme süreci devam etmektedir. Bununla birlikte, yerinden olmuş kişiler konusunu ele alan genel bir ulusal strateji bulunmamaktadır. Ayrıca, köy koruculuğu sisteminin aşamalı olarak kaldırılması gerekmektedir. 3. EKONOMİK KRİTERLER 3.1. İşleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı ................ Makroekonomik istikrar .................... İş gücü piyasası koşulları olumsuz kalmayı sürdürmektedir. Çalışma çağındaki nüfus 2007’de 700 binin üzerinde artmıştır. Bunların 300 binden azı iş gücüne katılmıştır; geri kalanı ise işgücü piyasasının dışında kalmıştır. Sonuç olarak, 2007–2008 döneminde istihdam oranı %43 civarında gerçekleşmiştir. Özellikle, kadın istihdamı oranı çalışma çağındaki toplam nüfusun %24’ünden daha azdır. İşsizlik oranı %10 ile %11 arasındadır. İşsizlik gençler arasında daha yüksektir (%20). İş arayanların yarısından çoğu uzun dönemli işsizdir. Tarım sektörü, pek çok ücretsiz aile işçisini istihdam etmektedir. Bu durum, istatistiksel olarak düşük oranda işsizliğe yol açarken, bu sektörde ve ekonomide büyük oranda eksik istihdama neden olmaktadır. Kısmen iş gücü piyasasının esnek olmaması ( örneğin, yüksek kıdem tazminatları ve büyük sosyal güvenlik açığı), iş gücü talebi ve arzı arasındaki uyumsuzluk ile işçi kiralama ve işten çıkarmanın maliyeti gibi nedenlerle yeni iş alanları açma süreci aksamaya devam etmektedir. Genel olarak, işgücü istihdam üzerinde bir fren olmayı sürdürmektedir. ................. 4. ÜYELİĞİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRME KABİLİYETİ .............. 4.2. Başlık 2: İşçilerin Serbest Dolaşımı İşgücü piyasasına erişim konusunda, yabancıların çalışma izinlerine ilişkin işlemleri kolaylaştıran ve ulusal-uluslar arası projelerde çalışma dâhil bazı meslek gruplarının çalışma izni alma zorunluluğunu kaldıran mevzuat veto edildiğinden hala mecliste bekletilmektedir. Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) kapasitesini güçlendirmeye yönelik çalışmalar devam etmektedir. Söz konusu çalışmalar özellikle Bilgi İletişim Teknolojileri altyapısı ve elektronik ortamda iş eşleştirme hizmetlerine yönelik eğitimleri içermektedir. EURES (Avrupa İstihdam hizmetleri) ağına katılım için ise daha fazla çaba gerekmektedir. Sosyal güvenlik sistemlerinin koordinasyonu konusunda, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun idari kapasitesini oluşturmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir. Merkez ve il düzeyinde orta ve üst düzey yönetici atanması Sosyal Güvenlik Kurumunu güçlendirmeye katkıda bulunmuştur. Bölgelerde hizmetlerin tek noktadan dağıtıldığı sosyal güvenlik merkezlerinin oluşturulması çalışmaları devam etmektedir. Avrupa Sağlık Sigortası Kartı uygulamasının başlatılması hazırlıklarına ilişkin herhangi bir gelişme kaydedilmemiştir. Sonuç Genel itibarıyla, sınırlı bir gelişme kaydedilmiştir. Uyum başlangıç düzeyindedir. İdari kapasitenin daha fazla güçlendirilmesi gerekmektedir. 4.3. Başlık 3: Yerleşme Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestîsi Yerleşme Hakkı ve Hizmet Sunumu serbestîsine ilişkin sınırlı gelişme kaydedilmiştir. Yerleşme özgürlüğü konusunda, Türkiye Katılım Ortaklığı Belgesinde bu fasla ilişkin hazırlanması istenen detaylı bir uyumlaştırma stratejisi hala hazırlanmamıştır. Cinsiyet, uyruk ve ikametgâhın yanı sıra, dil bilme ve örneğin eczacılar için istifa kuralı gibi şartlar müktesebatla uyumsuzluk oluşturmaya devam etmektedir. Sınır-ötesi hizmet sunumu sağlama serbestîsine ilişkin kaydedilebilecek yeni bir gelişme bulunmamaktadır. Tescil, lisans ve ruhsat koşulları bu alandaki AB müktesebatı ile uyumsuzluk oluşturmaya devam etmektedir. Hali hazırda bir Üye Devlette kaydı bulunan şirketlerin özel kayıt ve tescil koşullarına tabi tutulması durumu devam etmektedir. Aynı uygulama gerekli çalışma ve oturma izinlerini almak için belli koşulları tam olarak yerine getirmesi zorunlu olan hizmet sunucuları için de geçerlidir. Yerleşme Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestîsinin önündeki engelleri belirlemeye yönelik çalışmalar hala başlatılmamıştır. Bu amaç doğrultusunda ihtiyaç duyulan yapıyı oluşturacak adımlar atılmamıştır. Yerleşme Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestîsi alanında uyumlaştırma başlangıç aşamasındadır. Posta hizmetleri alanında bir herhangi gelişme bulunmamaktadır. Bu alandaki müktesebata ilişkin bağımsız bir düzenleyici otorite bulunmamaktadır. Mesleki Yeterliliklerin karşılıklı tanınması konusunda bazı gelişmeler kaydedilmiştir. 2005/36/AT sayılı direktife uyum sağlamak üzere, düzenlenmiş mesleklere ilişkin (tıp, hemşirelik, ebelik, dişçilik, tıbbi veterinerlik, hekimlik, eczacılık ve mimarlık gibi) minimum eğitim şartlarının uyumlaştırılması konulu bir yönetmelik kabul edilmiş ve Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Mesleki Yeterlilik Kurumu daha işlevsel olma yönünde personel alımı, personel ve çalışma yöntemlerine ilişkin düzenlemelerin kabulü gibi bir takım adımlar atmıştır. Bu durum ilgili kurumun görev alanına giren mesleklerde standartların kısa sürede geliştirilmesine olanak sağlamalıdır. Ancak, AB müktesebatında genel kural otomatik tanıma olmasına karşın karşılıklı tanıma hala bir dizi düzenlenmiş mesleğe uygulanmaktadır. T.C uyruğundan olma ve dil bilme gibi koşullar hala devam etmektedir. Ebelik alanında cinsiyet ayrımcılığı sürmektedir. Hemşirelere ilişkin son dönemde kabul edilen kanunda ebelik mesleğine yönelik bir çapraz başvuru bulunmasına karşın, erkek öğrenciler hala ebelik okullarına devam edememektedir. Mevcut idari yapıların yabancı ülkelerde edinilen yeterliliklerin sadece akademik düzeyde tanınmasına izin vermesine karşın belli meslek ve akademik yeterliliklerin tanınmasına olanak sağlayan süreç başlatılmamıştır. Türkiye’nin mesleki yeterliliklerin tanınması konulu 2005/36 sayılı Direktifin uygulanmasının bir parçası olarak bir temas noktası belirlemesi gerekmektedir. ............... 4.19. Başlık 19: Sosyal Politika ve İstihdam İş Kanunu alanında rapor edilecek bir ilerleme bulunmamaktadır. Birçok direktifin iç hukuka aktarılmasında yaşanan eksiklikler hala sürmektedir; bunlar İş Kanunun uygulama alanının sınırlı olmasını da içermektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ve onun bağlı kuruluşlarının idari kapasitesi henüz yeteri kadar geliştirilememiştir. Sokakta çalışan çocuklar dahil çocuk işçiliği problem olarak devam etmektedir. Türkiye’nin 2007 ilerleme Raporunda özetlendiği gibi çocuk işçiliği hakkındaki yasada bulunan eksiklikler sürmektedir. İş Kanunu alanında Türkiye henüz yeteri kadar hazırlanamamıştır. Türkiye’nin AB Mevzuatı ile iyi derecede bir uyumlaştırma elde ettiği iş sağlığı ve güvenliği alanında bazı ilerlemeler mevcuttur. İş Kanunu işçilerin ağır ve riskli işlerde ilgili mesleki eğitimi olmadan çalıştırılmasını yasaklayacak şekilde revize edilmiştir. Kimyasal ajanlarla ilgili risklere ilişkin iş sağlığı güvenliği tedbirleri hakkındaki uygulama tüzüğü değiştirilmiş ve Mart 2008’de yürürlüğe girmiştir. İş Teftiş Kurulu denetleme uygulamalarını düzenli hale getirmiş ve dahası kapasitesini geliştirmiştir. Ancak hala büyük eksiklikler bulunmaktadır. Özellikle, Çerçeve Direktif’in iç hukuka aktarılması için düzenlenen yasa henüz kabul edilmemiştir. Mevcut yasa özel sektördeki bütün işçileri kapsamamakta ve kamu sektöründeki işçileri dışarıda bırakmaktadır. İstatistikler özellikle Tuzla tersanelerinde ölümcül iş kazalarında önemli bir artış olduğunu göstermektedir. Bilinç arttırma, eğitim ve denetleme kurumlarının kapasitelerinin arttırılması yoluyla yasaların uygulanması konusunda ilave çabaya gereksinim duyulmaktadır. Bu konudaki çalışmalar başlatılmıştır. Sosyal diyalog hakkında, sınırlı bir ilerleme mevcuttur. Üçlü sosyal diyalog toplantıları raporlama döneminde daha sık yapılmış, ancak Ekonomik ve Sosyal Konsey kanunda öngörüldüğü şekilde düzenli olarak toplanmamıştır. Belirli sektörlerde çift taraflı diyalog konusunda biraz ilerleme sağlanmış; ancak, her düzeyde özerk ve çift taraflı sosyal diyalog yapılanmasının kurulması hala tamamlanmamış ve toplu sözleşmelerin kapsadığı işçi sayısı hala düşük düzeyde kalmıştır. Türkiye’de tam sendikal haklar henüz yerleşmemiştir. Hâlihazırda uygulanmakta olan Sendika ve Toplu Görüşme, Grev ve Lokavt Kanunlarının ILO ve AB standartları ile uyumlu hale getirilmesini amaçlayan yasa tasarısı hala beklemede bulunmaktadır. İstihdam politikası alanında da bazı ilerlemeler bulunmaktadır. Özellikle kadınlar, gençler ve özürlüler için iş fırsatlarının desteklenmesi konularına odaklanmak suretiyle işsizliğin azaltılmasını amaçlayan İstihdam Paketi Mayıs 2008 tarihinde kabul edilmiştir. Örneğin, değişiklikler, diğer şeyler yanında, ilk yılda %100’den başlamak ve beşinci yılda %20 ile bitmek suretiyle beş yıl boyunca yeni işe alınan kadın işçilerin işverene düşen sosyal güvenlik primlerinin İşsizlik Sigorta Fonundan karşılanmasını taahhüt etmektedir. Türkiye İş Kurumu’na (İŞKUR) kayıtlı işsizler de İşsizlik Sigorta Fonundan fonlanmak üzere iş eşleştirmesi, rehberlik ve mesleki eğitim hizmetlerinden yararlanacaktır. İŞKUR kurumsal kapasitesini ve iş arayanlar için sunduğu hizmetleri geliştirme gayretlerine devam etmektedir. Türkiye ayrıca 2008 yılını kayıt dışı ile mücadele yılı olarak ilan etmiştir. Ancak, bazı problemler bulunmaktadır. 2007 yılında, işsizlik oranı 9,9’da sabit kalmış, fakat genel istihdam oranı 2006 yılına kıyasla yine biraz düşmüştür. İşgücü piyasası düşük işgücü katılımı (2007 yılında %47.8) ve özellikle kadınlar için (2007 yılında %22.2) düşük istihdam oranları ve yüksek seviyede genç işsizliği (2007 yılında %19.6) ile nitelenmektedir. Kayıt dışı ekonominin büyük olması (bunların istihdamda bulunanların yarıdan biraz azı hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı değildir) ve işgücü piyasasında kırsal/kentsel ayırımının belirgin olması temel sorunlardır. İstihdam Politika Önceliklerine ilişkin Ortak Değerlendirme Belgesinin (JAP) bitirilmesi konusunda ilave bir ilerleme sağlanmamıştır: Özel ihtimam gösterilmesi gereken kişileri etkileyen istihdam meselelerinin nasıl çözüleceğine ilişkin bir anlaşmaya varılamamıştır. İstihdam alanında Türkiye henüz yeterli ölçüde hazırlanamamıştır. Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı’nın (IPA) İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi bileşeninin uygulanması yoluyla Avrupa Sosyal Fonu (ESF) hazırlıkları konusunda oldukça iyi düzeyde bir gelişme rapor edilmiştir. Aralık 2007 tarihinde, Komisyon İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı’nı kabul etmiştir. Bu program istihdam, eğitim-öğretim ve sosyal içerme alanındaki faaliyetleri desteklemeyi amaçlamaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Operasyonel Programın yönetilmesi için gerekli iç yapılanmaları kurmuş, personel atanmış ve personelin eğitimi sağlanmıştır. Türk Otoriteleri IPA’nın merkezi olmayan düzeyde uygulanması için yönetim ve kontrol sistemini akredite etmiş ve yönetim yetkilerinin devri talebinde bulunmuştur. Ancak, ileride Avrupa Sosyal Fonu türündeki tedbirlerin yönetimi, uygulanması, izlenmesi, denetimi ve kontrolü amacıyla yeterli kurumsal kapasitenin kurulması için idari yapıların ve yasaların çıkarılması henüz gerçekleşmemiştir. Bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. Sosyal içerme alanında sınırlı bir ilerleme sağlanmıştır. Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun 18 yaşının altındaki herkesi genel sağlık sigortası kapsamına almaktadır. Kanun, bir yıldan uzun bir sürede Türkiye’de ikamet eden ve ülkesinde hiçbir sosyal sigortası olmayan yabancı uyrukluları da kapsamaktadır. Bunlardan sağlık primleri ödemeye gücü yetmeyenlerin primlerini devlet karşılamaktadır. İstihdam Paketinin bir parçası olarak, özürlülerin istihdamını teşvik etmek amacıyla özürlülerin sosyal güvenlik primleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Ancak, çalışan insanlar ve çocuklar arasında olduğu kadar kırsal alanda yaşayanlar arasında yüksek yoksulluk durumu sürmektedir. Sosyal İçerme Belgesinin (JIM) bitirilmesi konusunda da ilave bir ilerleme sağlanamamıştır: özel ihtimam gösterilmesi gereken kişilerin sosyal açıdan topluma dâhil edilmeleri ile ilgili meselelerinin nasıl çözüleceğine ilişkin bir anlaşmaya varılamamıştır. İlerlemenin ölçülmesi için, sosyal içerme politikalarının uygulanması yanında, yoksulluk ve sosyal içermenin izlenmesi konusundaki etkili mekanizmalar hala tamamlanmamıştır. Bu alandaki hazırlıklar başlangıç düzeyindedir. Sosyal koruma alanında bazı ilerlemeler gerçekleştirilmiştir. Sosyal güvenlik reformunun en önemli ayaklarından biri olan Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun amacı, diğer şeylerle birlikte, yeterli ve sürdürülebilir aylık sağlamak amacıyla genel sağlık sigortası sistemini ve aylık parametrelerini düzenlemektir. Sosyal Güvenlik Kurumu dezavantajlı kişiler için merkezi olmayan tek elden hizmet dağıtmak amacıyla kapasitesini güçlendirmektedir. Ancak, sosyal yardım ve hizmetler hakkındaki yeni yasa konusunda bir gelişme bulunmamaktadır. Bu alandaki hazırlıklar başlatılmıştır. Ayrımcılıkla mücadele ve eşit fırsatlar hakkında sınırlı bir ilerleme elde edilmiştir. Kadınların istihdam oranları ve eğitime erişimleri AB üyesi ülkeler ve OECD ülkeleri arasında en düşük seviyededir. Önemli genel ilke ve tanımlar, doğrudan ve dolaylı ayrımcılık gibi, ulusal mevzuatta eksik bulunmaktadır. Irksal veya etnik, dinsel veya inanca dayalı, özürlülük, yaş ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla ilgili AB mevzuatı henüz iç hukuka aktarılmamıştır. Ayrımcılıkla mücadeleyi ve eşit muameleyi desteklemek için etkili ve bağımsız bir “Eşitlik Kurumu”nun kurulması hala gerekmektedir. Ayrımcılıkla mücadele alanındaki hazırlıklar henüz başlangıç aşamasındadır. Sonuç Genel olarak, Türkiye İstihdam Paketinin ve Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun kabul edilmesi vasıtasıyla sosyal politika ve istihdam alanında bazı ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak, tam sendikal hakların sağlanması ve kayıt dışı ile mücadele özel bir önem gerektirmektedir. JAP ve JIM belgelerinin güncelleştirilmesi ve son haline kavuşturulması yanında çocuk işçiliği ile mücadele etmek için ilave çaba gerekmektedir. Sosyal içermeyi desteklemek amaçlı politikalar ile birlikte ekonomik ve sosyal hayatta cinsiyet eşitliği geliştirilmelidir. Avrupa Sosyal Fonu hazırlıkları açısından, IPA’nın İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi bileşeninin etkili bir şekilde uygulanması için yapılan hazırlıkların hızlandırılması gerekmektedir. Genelde, AB mevzuatının etkili bir biçimde uygulanması için idari kapasitenin arttırılması gerekmektedir.