Türkiye’ye nereden geldiniz ve niçin Türkiye? Jamilah: Ben Jamilah Nasir. Malezya’nın Kuala Lumpur kentinden geliyorum. Türkiye’nin çok kültürlü yapısını bildiğim için Türkiye’ye gelmek istedim. Bu ülke hakkında internette okuduğum yazılar beni buraya gelmeye itti. Ailecek zeytin ağaçlarını görmek için de İzmir’e geldik ve Alpay Beyle tanıştık. Rafeah: Ben de Rafeah Mohamad. Bankada çalışıyorum. Müslümanım. Arkadaşım Jamilah Türkiye’ye birlikte gitme teklifinde bulundu. Ben de internet üzerinden Türkiye’yi araştırınca Anadolu’nun birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını öğrendim. Tarihi yapılarını ve çok kültürlülüğü merak uyandırdı. Özellikle Meryem Ana kilisesini görmek istedim. Arkadaşımın teklifini kabul ettim ve şimdi beraber buralardayız. Malezya’nın sosyal yapısı hakkında bilgi verir misiniz? Rafeah: Çok kültürlü, farklı ırkların bir arada yaşadığı bir ülke dolayısıyla farklı dinlerin tatillerinin yaşandığı hoşgörülü bir ortam. İslam, Hıristiyan, Budist, Hindu hepsi bir arada. Malezya’da Çinli, Hintli, yerli halkaların yaşadığı yerler var. Hatta Portekizce konuşan bir kasaba bile var. Ortadoğu’da devam eden savaş hakkında düşünceleriniz nelerdir? Rafeah: Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Ortadoğu’nun da birçok bölgesinde savaş devam ediyor. Ortadoğu’daki hangi savaşı kastediyorsunuz? Irak ve Suriye bölgesinde devam eden savaşları. Müslümanlık adına yapılan savaşları dersek daha doğru olur. Özellikle Işid, El Nüsra ve Boko Haram gibi örgütler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Jamilah: Hiç hoş şeyler anımsatmıyor. Ben de Müslüman’ım ancak bu ve benzeri örgütler benim için İslam’ı veya Müslümanlığı temsil etmiyor. Rafeah: Savaşı sevmiyorum elbette. O insanlarda kendilerini Müslüman olarak görüyorlar ancak biz Malezyalı Müslümanlar daha barışçıl bir dünya ve İslam istiyoruz. Peki bu savaşı hangi yayın organlarından takip ediyorsunuz? Jamilah: Savaş benim için çok korkunç ve ürkütücü bir şey. Şahsen çok üzülüyorum, çok etkileniyorum. Bundan dolayı pek takip etmek istemiyorum. Genellikle Bernama’dan ( Malezyadaki bir yayın organı) olmakla beraber diğer kaynakları da olabildiğince takip etmeye çalışıyorum. Bu yardım kampanyasından ve Halkların Dayanışma Köprüsünden nasıl haberiniz oldu? Jamilah: Dernek üyelerinizden Alpay beyle olan tanışıklığımız sayesinde gelişen bir sohbette öğrendik. Burada bulunmamıza o vesile oldu. Malezya’da benzeri STK’lara (sivil toplum kuruluşu) nasıl destek oluyorsunuz? Rafeah: Malezya’da MERCY Malasia, MRA ( Malasia Relief Agency ) gibi benzeri STK’lar var. İşlerimizin yoğunluğundan kaynaklı sadece maddi olarak destek olabiliyoruz. Şuan yürütülen yardım kampanyası hakkında neler düşünüyorsunuz? İlk defa fiilen bir yardım kampanyasının nasıl yürütüldüğüne şahit oluyorsunuz. Fiili bir yardımda bulunuyorsunuz. İzmir’in birçok yerinden toplanan bu giysilere temas ediyorsunuz. Atılacak ve gönderilecek elbiseleri tasniflemek size neler hissettiriyor? Jamilah: İçim burkuluyor. Malezya’da en son büyük bir sel faciası yaşanmıştı. Birkaç şehir resmen haritadan silindi. Kendimi mağdur olmuş bütün insanların yerine koydum ve bu elbiselerin gideceği insanları düşündüm. Yalnız Malezya’daki insanlar bence şanslıydı çünkü facia sonrası gidebilecekleri evleri vardı. Rafeah: Benim inancıma göre bir şey vermek, almaktan daha değerli. Ben olaylara ve durumlara hep olumlu yönden bakmaya çalışıyorum. Her ne kadar atılacak çok şey çıksa da, bu eşyaları, giysileri bağışlayan kişiler çok hayırlı bir iş yapıyor. Bu tecrübeden sonra hayatınız nasıl şekillenecek? Malezya’da fiili yardımlarda bulunacak mısınız? Rafeah: Malezya’daki sosyo-ekonomik koşullardan kaynaklı fiili bir yardım sergileyemeyebilirim ancak uzun vadede böyle yardım sever bir kuruluşun içinde bulunmayı isterim. Son olarak Türkiye hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Türkiye’yi nasıl buldunuz? Jamilah: Olumsuz herhangi bir şeye rastlamadım. Türkiye’deki insanlar çok misafirperver. Burada bulunduğumuz süre içersinde çevremizdeki hemen hemen herkes bize yardımcı olmaya çalışıyor. Bazen bizi otelimizden otobüs durağına bıraktıkları bile oluyor. Güzel bir ülke. Rafeah: Genel olarak çok güzel bir ülke. Anlaşamasak dahi insanlar bize yardım etmeye çalışıyor. Yardımsever bir halkı var. Ayrıca toplu taşıma benim ülkeme göre gelişmiş. Rahatlıkla seyahat edebiliyoruz. Antik şehirlerin korunmasını ayrıca takdir ettim. Böylesine eski mekanların sürekli korunması gerektiğini düşünüyorum. Röportaj: Haki Turan