MESİH’İN HAYATI Yeryüzüne gelen herkes, İsa Mesih’in cennetteyken Kurtarıcımız olmak için verdiği sözün yerine gelmesi için O’na bağlıdır. O olmasaydı, kurtuluş planı başarısız olurdu. O’nun misyonu gerekli olduğu için, Adem’den Mesih’e kadar olan bütün peygamberler, O’nun geleceğine dair tanıklık etmişlerdir (bkz. Elçilerin İşleri 10:43). Mesih’ten günümüze kadar gelen bütün peygamberler, O’nun geldiğine tanıklık etmişlerdir. Hepimizin hayatımız boyunca, Kurtarıcı’nın hayatını çalışmamız ve imanla O’nun izinden gitmemiz gerekmektedir. Hepimizin O’nunla kişisel ilişki kurmaya ihtiyacı vardır. Mesih’in Hayatı Doğumundan Çok Önce Bildirildi Bir melek Adem’e Kurtarıcı’nın adının İsa Mesih olacağını söyledi (bkz. Musa 6.51--52). Enok, İsa’nın çarmıhta öleceğini ve dirileceğini gördü (bkz. Musa 7:55--56). Nuh ve Musa’da O’na tanıklık ettiler (bkz. Musa 8:23--24). Kurtarıcı’nın yeryüzünde doğumundan yaklaşık sekiz yüz yıl kadar önce, İşaya O’nun hayatını önceden gördü. İşaya Kurtarıcı’nın bizim günahlarımızın bedelini ödemek için çekeceği üzüntü ve ıstırabı görünce şöyle haykırdı: “İnsanlarca hor görüldü, yapayalnız bırakıldı; acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. . “Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, acılarımızı o yüklendi. . . “Bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. . . “O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı: Kesime götürülen kuzu gibi” (İşaya 53:3--7). Nefi de Kurtarıcı’nın gelecekteki doğumu ve misyonu ile ilgili bir görüm gördü. Güzel bir bakire gördü ve bir melek şu açıklamayı yaptı: “İşte, gördüğün bu bakire, Tanrı’nın Oğlu’nun bedenen annesidir” (1. Nefi 11:18). Daha sonra Nefi bakireyi kollarında bir çocuk tutarken gördü. Melek şu açıklamada bulundu: “İşte Tanrı kuzusu, evet, Sonsuz Baba’nın Oğlu!” (1. Nefi 11:21). İsa’nın doğumundan yaklaşık 124 yıl önce, Nefili başka bir peygamber ve kral olan, Kral Benyamin de Kurtarıcı’nın hayatını önceden gördü: “Çünkü işte, her şeye gücü yeten, tüm sonsuzluktan tüm sonsuzluğa kadar gücüyle hüküm süren, var olmuş ve var olan Rab’bin hastaları iyileştirmek, ölüleri diriltmek, topalları yürütmek, körleri gördürmek, sağırları işittirmek ve her türlü hastalıkları iyileştirmek gibi güçlü mucizeler yapmak üzere gökten insançocuklarının arasına inip çamurdan bir bedende yaşayacağı ve insanların arasında yürüyeceği zaman geliyor ve çok uzakta değildir. “Ve O, cinleri yani insançocuklarının yüreğinde barınan kötü ruhları söküp atacaktır. “Ve işte, ayartmalara ve vücut acısına, açlığa, susuzluğa ve yorgunluğa, hatta insanın ölüm dışında katlanamayacağı acılara katlanacaktır; çünkü işte, vücudunun her gözeneğinden kan gelecektir; halkının kötülükleri ve iğrençlikleri için çekeceği ıstırap o kadar büyük olacaktır. “Ve O, İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu, göğün ve yerin Babası, başlangıçtan beri her şeyin Yaratıcısı olarak çağrılacak ve annesinin adı Meryem olacaktır” (Mosiya 3:5--8). O Babanın Biricik Oğluydu Kurtarıcı’nın doğumunun ve hayatının hikayesi, Yeni Antlaşma’da Matta, Markos, Luka ve Yuhanna kitaplarında yer almaktadır. Onların anlattıklarından, İsa’nın Meryem isimli bir bakireden doğduğunu öğreniriz. Rab’bin bir meleği kendisine göründüğünde o evlenmek üzere Yusuf ile nişanlıydı. Melek kendisinin Tanrı’nın Oğlu’nun annesi olacağını söyledi. O da meleğe bunun nasıl mümkün olacağını sordu (bkz. Luka 1:34). Melek kendisine şöyle dedi: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi’nin gücü sana gölge salacak. Bunun için [senden] doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek” (Luka 1:35). Böylece, Tanrı Baba, İsa Mesih’in gerçek babası oldu. İsa yeryüzünde, ölümlü bir anne ile ölümsüz bir babadan doğan tek çocuktur. Bu yüzden kendisine Biricik Oğul denmektedir. Annesinden ölümlülüğü miras aldı ve açlığa, susuzluğa, yorgunluğa, acıya ve ölüme maruz kaldı. Babasından ilahi güçler miras aldı. Kendisi istemedikçe hiç kimse Kurtarıcı’nın canını alamazdı. Hayatını vermeye ve öldükten sonra da bedenini diriltme gücüne sahipti. (Bkz. Yuhanna 10:17--18.) Müzakere Luka 1:34—35’i okuyun. İsa Mesih neden Baba’nın Biricik Oğlu olarak biliniyordu? O Mükemmel Bir Hayatın Örneğini Sergiledi Gençliğinden itibaren İsa, Cennetteki Babamızın kendisinden istediği her şeye itaat etti. Diğer çocuklar büyürken, İsa da Meryem ile Yusuf’un rehberliğinde çok yetişti. Gerçeği sevdi ve ona itaat etti. Luka bize şöyle der: “Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu: Tanrı’nın lütfu O’nun üzerindeydi” (Luka 2:40). Oniki yaşına geldiğinde, İsa kendisinin Babanın isteğini yerine getirmek üzere gönderildiğini biliyordu. Anne ve babasıyla birlikte Yeruşalem’e gitti. Annesi ve babası eve dönerken, onun kendi grupları ile birlikte olmadığını fark ettiler. O’nu aramak için Yeruşalem’e geri döndüler. “Üç gün sonra O’nu tapınakta buldular. Din öğretmenleri arasında oturmuş, onları dinliyor, sorular soruyordu. O’nu dinleyen herkes zekasına ve verdiği yanıtlara hayran kalıyordu” (Luka 2:46--47). Yusuf ile Meryem O’nu bulunca rahatladılar, ama kendilerini bu kadar üzdüğü için mutsuzdular. Meryem şöyle dedi: “Çocuğum, bunu bize niçin yaptın? Bak, babanla [Yusuf] ben büyük bir kaygı içinde seni arayıp durduk.” İsa nezaketle ona, Yusuf’un sadece üvey babası olduğunu hatırlatarak cevap verdi: “Babamın evinde bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?” (Luka 2:48--49). Kendi misyonunu yerine getirmek için İsa, Cennetteki Babasının isteğini yerine getirmeliydi. “Kendiliğimden hiçbir şey yapmam,” diye bildirdi, “ama tıpkı Baba’nın bana öğrettiği gibi konuşuyorum. . . Ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım” (Yuhanna 8:28--29). İsa otuz yaşına geldiği zaman, Erden Nehri’nde vaftiz olmak için kuzeni Yahya’nın yanına geldi. Yahya İsa’yı vaftiz etmek istemedi, çünkü İsa’nın hiç günah işlemediğini biliyordu. İsa Yahya’dan “bütün doğruluğu yerine getirmek” için kendisini vaftiz etmesini istedi. Yahya Kurtarıcı’yı tamamen suya batırarak onu vaftiz etti. İsa vaftiz edildikten sonra, Babası göklerden konuşarak şu sözleri söyledi: “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum.” Kutsal Ruh, güvercin işaretiyle gösterildiği şekilde indi. (Bkz. Matta 3:13--17.) İsa’nın vaftizinden kısa bir süre sonra, Şeytan O’nu ayartmak üzere kendisine geldi. O, İsa’nın görevinde başarısız olmasını istiyordu. Eğer Şeytan kendisine sadece bir tane günah işletebilirse, İsa Kurtarıcımız olmaya layık olmayacaktı ve plan başarısız olacaktı. Bu şekilde Şeytan bizi kendisi gibi sefil bir hale getirebilecekti. Asla Cennetteki Babamıza geri dönemeyecektik. İsa kırk gün oruç tuttuktan sonra Şeytan’ın ayartmaları başladı. İsa kararlı bir şekilde bütün bu ayartmalara karşı koydu ve sonra Şeytan’a gitmesini emretti. Şeytan gidince, melekler gelip İsa’ya hizmet ettiler. (Bkz. Matta 4:1--11.) O Bize Birbirimizi Nasıl Sevip Hizmet Edeceğimizi Öğretti Şeytan tarafından ayartıldıktan sonra, İsa halk hizmetine başladı. O yeryüzüne sadece bizim için ölmeye değil, bize nasıl yaşayacağımızı da öğretmek için geldi. İki tane büyük emir olduğunu öğretti: Birincisi Tanrı’yı bütün yüreğimizle, aklımızla ve kuvvetimizle sevmek; ve ikincisi, başkalarını da kendimizi sevdiğimiz kadar sevmek (bkz. Matta 22:36--39). O’nun hayatı bu iki büyük emre nasıl itaat etmemiz gerektiğine ilişkin bir örnektir. Eğer Tanrı’yı seversek, İsa’nın yaptığı gibi O’na güvenip itaat ederiz. Eğer başkalarını seversek, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak için onlara yardımcı oluruz. İsa hayatını başkalarına hizmet ederek geçirdi. Onların hastalıklarını iyileştirdi. Körün görmesini, sağırın duymasını ve topalın yürümesini sağladı. Bir seferinde hastayı iyileştirirken, saat geç olmuştu ve insanlar acıkmışlardı. Onları göndermek yerine, beş somun ekmeği ve iki balığı kutsadı ve mucizevi bir şekilde beş bin kişilik bir kalabalığı doyurdu. (Bkz. Matta 14:14--21.) Ne zaman aç, üşümüş, çıplak veya yalnız insanlara rastlarsak, onlara elimizden geldiği kadar yardım etmemiz gerektiğini öğretti. Başkalarına yardım ettiğimizde, Rab’be hizmet ederiz. (Bkz. Matta 25:35--46.) İsa diğer insanları bütün kalbiyle severdi. Yüreği genellikle o kadar merhamet doluydu ki, ağlardı. O, küçük çocukları, yaşlıları, alçakgönüllüleri, kendisine inanan sade insanları severdi. Günahkarları severdi ve büyük bir merhametle onlara tövbe etmeyi ve vaftiz olmayı öğretirdi. O şöyle öğretmiştir: “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” (Yuhanna 14:6). Hatta İsa, kendisine karşı günah işleyen ve tövbe etmeyenleri de severdi. Hayatının sonunda, çarmıha geriliyken, “Baba, onları bağışla; çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar,” (Luka 23:34) diye yalvararak, kendisini çarmıha geren askerler için Baba’ya dua etti. Şöyle öğretti: “Benim buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin” (Yuhanna 15:12). Müzakere Matta 22:36--40’ı okuyun. Rab’be kendisini sevdiğimizi göstermenin yollarından bazıları nelerdir? O Tek Gerçek Kilise’yi Kurdu İsa, sevindirici haberin dünyadaki bütün insanlara öğretilmesini istiyordu ve bu sebeple kendisine tanıklık etmeleri için Oniki Havari seçti. Onlar O’nun Kilisesi’nin ilk liderleriydi. O’nun adına hareket etme ve O’nun yaptığını gördükleri işleri yapma yetkisini aldılar. Onlardan yetki alan herkes de O’nun adıyla öğretebilecek, vaftiz edebilecek ve diğer kutsal törenleri yapabileceklerdi. O’nun ölümünden sonra, insanlar çok kötüleşip Havarileri öldürünceye kadar onun işini yapmaya devam ettiler. Müzakere İsa Oniki Havari’yi neden seçti? Markos 3:14--15’i okuyun. Havariler hangi amaçla atandılar? O Bizi Günahlarımızdan Fidye İle Kurtardı ve Bizi Ölümden Kurtardı Öğretme ve insanları kutsama işi bittikten sonra İsa, insanoğlunun bütün günahları için son fedakarlığı yapmaya hazırdı. Ölüme mahkum edilmişti, çünkü insanlara kendisinin Tanrı’nın Oğlu olduğuna dair tanıklığını vermişti. Çarmıha gerilmesinden önceki gece, Getsemani adı verilen bir bahçeye gitti. Orada diz çöktü ve dua etti. Kısa sürede derin bir üzüntüye daldı ve dua ederken ağladı. Son Zaman Havarilerinden Orson F. Whitney’in bir görümde Kurtarıcı’nın acı çektiğini görmesine izin verildi. Kurtarıcı’nın ağladığını görünce şöyle dedi: “Gördüklerimden o kadar etkilenmiştim ki, içten bir sempatiyle ben de ağladım. Bütün kalbim onunlaydı; O’nu bütün ruhumla sevdim ve başka hiçbir şeyle olmadığım kadar çok O’nunla birlikte olmak istedim” (Bryant Hinckley, The Faith of Our Pioneer Fathers, sayfa 211). İsa “biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı ve “Baba” dedi, “mümkünse bu kase benden uzaklaştırılsın: yine de benim değil, senin istediğin olsun” (Matta 26:39). Çağdaş bir vahiyde, Kurtarıcı çektiği acının ne kadar büyük olduğunu, bunun kendisinde “acıdan titremeye ve her gözeneğinden kan akmasına ve hem bedensel hem de ruhsal olarak acı çekmesine” (Ö. ve A. 19:18) sebep olduğunu söyleyerek tarif etmiştir. Her insanın şimdiye kadar işlediği her günahı kendi üzerine almasının müthiş ıstırabı Kurtarıcı’nın bedeninden geçmiştir. Hiçbir ölümlü insan, bu yükün ne kadar büyük olduğunu anlayamaz. Başka hiç kimse, bedenin ve ruhun bu kadar acı çekmesine dayanamazdı. “O her şeyin altına indi. . . bu yüzden o her şeyde olabilir ve her şeyin içinden geçebilir, o gerçeğin ışığıdır” (Ö. ve A. 88:6). Ama ıstırabı henüz bitmemişti. Ertesi gün, İsa dövüldü, aşağılandı ve üzerine tükürüldü. Kendi çarmıhını tepeye kadar taşıması emredildi; sonra da yukarı kaldırılarak çarmıha çivilendi. İnsanların icat ettiği en zalim yollardan biriyle kendisine işkence edildi. Çarmıhta dokuz saat kaldıktan sonra, acıyla, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. (Markos 15:34). İsa’nın en kötü saatinde, Baba kendi ruhunu O’ndan çekti, böylece İsa, bütün insanoğlunun günahlarının cezasını çekmeyi tamamlayabilecek ve günahın ve ölümün güçleri üzerinde tam bir zafer kazanabilecekti. Kurtarıcı, yaptığı fedakarlığın Baba tarafından kabul edildiğini öğrenince, yüksek sesle haykırdı, “Tamamlandı” (Yuhanna 19:30). “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum” (Luka 23:46). Başını önüne eğdi ve gönüllü olarak son nefesini verdi. Kurtarıcı ölmüştü. Şiddetli bir deprem yeri salladı. Bazı arkadaşları Kurtarıcı’nın bedenini içinde üç gün kalacağı bir mezara taşıdılar. Bu süre içinde ruhu gitti ve sevindirici haberi kabul etmeye ihtiyacı olan diğer ruhlar için misyonerlik işini organize etti (bkz. 1.Petrus 3:18--20; Ö. ve A. 138). Üçüncü gün, bir pazar günü, bedenine geri döndü ve onu yeniden canlandırdı. Ölümün üstesinden gelen ilk kişi oydu. “O’nun ölümden dirilmesi gerekir” diyen peygamberlik yerine gelmişti (Yuhanna 20:9). Dirilişinden kısa bir süre sonra, Kurtarıcı Nefililer’e göründü ve Amerika Kıtası’nda Kilisesini kurdu. Halka öğretti ve onları kutsadı. Bu duygulandırıcı hikaye 3. Nefililer 11 ila 28’de yer almaktadır. Müzakere Kurtarıcı’nın bizim için kendisini kurban edişini derinlemesine düşününce ne hissediyorsunuz? Kurtarıcı’nın Hayatı Bizim için Ne İfade Etmektedir? İsa şöyle öğretmiştir: “Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur. Eğer buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz” (Yuhanna 15:13--14). Getsemani’deki kedere ve çarmıhtaki ıstıraba isteyerek ve alçakgönüllülükle gitmiştir. Eğer O’na gelmeyip, günahlarımızdan tövbe etmezsek ve O’nu bütün kalbimizle sevmezsek, Kurtarıcı günahlarımız için boş yere ölmüş olur. O, şöyle demiştir: “Ve size vermiş olduğum Sevindirici Haber şudur---Ben dünyaya Babamın isteğini yapmak için geldim; çünkü beni Babam gönderdi. “Ve Babam beni çarmıha gerilmek için gönderdi ve çarmıha gerildikten sonra da bütün insanları kendime çekebileyim diye. . . ki onlar işlerine göre yargılanabilsinler. . . “Çünkü benim yaptığımı gördüğünüz işlerin aynısını siz de yapacaksınız;. . . “O halde nasıl insanlar olmalısınız? Doğrusu size derim ki, benim gibi olmalısınız” (3. Nefi 27:13--15, 21, 27; italik yazılar eklenmiştir). Müzakere Büyük bir borcunuz olduğunu ama bunu ödeyemediğinizi düşünün. Sizin borcunuzu ödemeyi teklif eden bir kişi hakkında neler hissedersiniz? Bunu İsa’nın fedakarlığıyla karşılaştırın. İlave Kutsal Yazılar 2. Nefi 25:12 (Baba’nın bedendeki Biricik Oğlu) Musa 6:57 (İsa Mesih’e Biricik, denir) Matta, Markos, Luka, Yuhanna (İsa Mesih’in hayatı ve öğretileri) Matta 10:1--8; Luka 9:1--2 (Havariler güç ve yetkiyle atandılar) Matta 26--28; Markos 14--16; Luka 22:24 (İsa Bahçede; ihanet edildi, çarmıha gerildi ve dirildi) KEFARET İsa Mesih, “dünya için çarmıha gerilmek ve dünyanın günahlarını taşımak ve dünyayı günahlarından arındırmak ve onu bütün adaletsizliklerden temizlemek. . . için dünyaya geldi; böylece ‘onun sayesinde herkes kurtulabilsin diye” (Ö. ve A. 76:41--42). O’nun bizim günahlarımızın bedelini ödemek ve ölümün üstesinden gelmek için yaptığı fedakarlığa, Kefaret, denir. Bu, insanlık tarihinde gerçekleşen en önemli olaydır. “Çünkü bu kefaretin olması gerekir; çünkü Sonsuz Tanrı’nın yüce planına göre bir kefaret olmalıdır; yoksa bütün insanlığın mahvolması kaçınılmaz olacaktır; . . . evet, herkes düşüp kaybolmuştur ve yapılması gerekli olan kefaret vasıta olmadıkça da bütün herkes mahvolacaktır” (Alma 34:9). Müzakere İsa neden dünyaya geldi? Kefaret Kurtuluşumuz İçin Gerekliydi Adem’in düşüşü dünyaya iki türlü ölüm getirdi: Fiziksel ölüm ve ruhsal ölüm. Fiziksel ölüm, bedenle ruhun ayrılmasıdır. Ruhsal ölüm, Tanrı’dan ayrılmaktır. Eğer İsa’nın kefareti sayesinde bu iki ölüm türünün üstesinden gelinmemiş olsaydı, iki sonuç ortaya çıkardı: bedenlerimiz ve ruhlarımız sonsuza kadar birbirinden ayrı kalır ve Cennetteki Babamızla birlikte yeniden yaşayamazdık. Ancak Cennetteki bilge Babamız, bizi fiziksel ve ruhsal ölümden kurtarmak için harika ve merhametli bir plan hazırladı. Bizi günahlarımızdan ve ölümden fidye ile kurtarmak üzere bir Kurtarıcı’nın yeryüzüne gelmesini planladı. Günahlarımız ve ölümlü bedenlerimizin zayıflığı sebebiyle, bizler kendimizi fidye ile kurtaramazdık (bkz. Alma 34:10--12). Bizim Kurtarıcımız olması gereken kişinin günahsız olması ve ölümün üstesinden gelecek güce sahip olması gerekiyordu. Müzakere Dünyevi bedenlerimizi eldivenli bir elle karşılaştırın. Eldiveni çıkartın. Bunun tıpkı fiziksel ölüm gibi olduğunu---ruh (el) ile bedenin (eldiven) ayrıldığını görün. Mesih Bizim Günahlarımızın Kefaretini Ödeyebilecek Olan Tek Kişiydi İsa Mesih’in neden Kurtarıcımız olabilecek tek kişi olduğuna dair birçok sebep bulunmaktadır. Birinci sebep, Cennetteki Baba’nın onu Kurtarıcı olarak seçmesidir. O, Tanrı’nın Biricik Oğluydu ve böylece ölümün üstesinden gelme gücüne sahipti. İsa şöyle açıklamıştır: “Canımı tekrar geri almak üzere veririm. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var” (Yuhanna 10:17--18). İsa ayrıca, Kurtarıcımız olacak nitelikteydi, çünkü O yeryüzünde günah işlemeden yaşayan tek insandır. Bu O’nu, başkalarının işledikleri günahların bedelini ödemeye layık bir kurban yaptı. Müzakere İsa’nın neden bizim günahlarımızın kefaretini ödeyebilecek tek insan olduğunun sebeplerini düşünün. Mesih Bizim Günahlarımızın Kefareti için Acı Çekti ve Öldü Kurtarıcı, Getsemani’de acı çekip çarmıhta hayatını vererek, günahlarımızın kefaretini ödedi. O’nun bizim bütün günahlarımız için nasıl acı çektiğini tam olarak anlamamız imkansızdır. Getsemani bahçesinde, günahlarımızın ağırlığı öyle acı ve keder hissetmesine sebep oldu ki, her gözeneğinden kan geldi (bkz. Ö. ve A. 19:18--19). Sonra, çarmıha gerildiğinde İsa, insanın bildiği en zalim yöntemlerden birisiyle acı dolu bir ölümün ıstırabını çekti. İsa, nasıl bizim için böyle ruhsal ve fiziksel bir acıyı çekecek kadar bizi sever! Cennetteki Baba’nın sevgisi ne kadar büyüktür ki, Biricik Oğlunu, geri kalan çocukları için acı çekmeye ve ölmeye gönderdi. “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun” (Yuhanna 3:16). Müzakere Kendinizin Getsemani Bahçesinde İsa Mesih’in çektiği acıların şahidi olduğunuzu düşünün. Luka 22:39--44’de yer alan hikayeyi okuyun. Kefaret ve Diriliş Hepimize Dirilişi Getirir Çarmıha gerilişinden üç gün sonra, Mesih bedenini geri aldı ve dirilen ilk insan oldu. Arkadaşları onu aramaya giderken, mezarını koruyan melekler onlara şöyle dedi: “O burada yok: söylemiş olduğu gibi dirildi” (Matta 28:6). Ruhu, bir daha ayrılmamak üzere tekrar bedenine girmişti. Mesih böylece fiziksel ölümün üstesinden geldi. O’nun kefareti sayesinde, bu dünyaya gelen herkes dirilecektir (bkz.1. Korintliler 15:21--22). Tıpkı İsa’nın dirildiği gibi, “bir daha hiç ölemeyecek şekilde. . . , bir daha ayrılmamak üzere” (Alma 11:45) ruhlarımız bedenlerimizle birleşecektir. Bu duruma, ölümsüzlük, denir. “Hem yaşlılar hem gençler, hem tutsaklar hem özgürler, hem erkekler hem kadınlar, hem kötüler hem iyiler” (Alma 11:44) yaşayan herkes dirilecektir. Müzakere İsa Mesih’in bütün günahlarımızın kefaretini ödemiş olması sebebiyle, bütün insanların bir gün dirileceğini açıklayın. (Eldiveni elinize giyin.) Bedenlerimiz ve ruhlarımız birleşecektir. Kefaret Mesih’e İman Edenlerin Günahlarından Kurtulmalarını Mümkün Kılar Kurtarıcı’nın kefareti, ruhsal ölümün üstesinden gelmemizi mümkün kılar. Bütün insanlar etten ve kemikten oluşan bedenlerle dirilecekleri halde, sadece Kefareti kabul edenler ruhsal ölümden kurtulacaklardır. Mesih’e iman ederek onun kefaretini kabul ederiz. Bu imanla, günahlarımızdan tövbe eder, vaftiz olur, Kutsal Ruhu alır ve onun emirlerine itaat ederiz. İsa Mesih’in imanlı öğrencileri oluruz. Günahlarımızdan affedilir ve arındırılır ve sonsuza kadar Cennetteki Babamız’ın yanına dönmeye ve O’nunla birlikte yaşamaya hazırlanırız. Kurtarıcı bize şöyle anlatır: “Çünkü işte Ben, Tanrı, herkes için bunların acısını çektim ki onlar benim gibi. . . . acı çekmesinler diye” (Ö. ve A. 19:16--17). Mesih, günahlarımızın kefaretini ödemek için üzerine düşeni yaptı. O’nun kefaretini hayatımızda tamamen etkili hale getirmek için, O’na itaat etmeye ve günahlarımızdan tövbe etmeye çabalamalıyız. Onikiler Kurulu’ndan Yaşlı Boyd. K. Packer, eğer biz üzerimize düşeni yaptığımızda, Mesih’in kefaretinin günahlardan kurtulmamızı mümkün kıldığını göstermek için aşağıdaki örneği vermiştir: “Size bir hikaye---bir benzetme anlatayım. “Bir zamanlar, bir şeyi çok isteyen bir adam vardı. Bu ona dünyadaki her şeyden daha önemli görünüyordu. Bu amacına ulaşmak için, büyük bir borca girdi. “Çok fazla borca gireceği konusunda ve özellikle kredi verecek [tefeci] kişi hakkında uyarılmıştı. Fakat istediği şeyi yapmak ve istediği şeye hemen şimdi sahip olmak onun için çok önemli görünüyordu Daha sonra bunu ödeyebileceğinden emindi. “Böylece bir sözleşme imzaladı. Bir süre zarfında bu borcun hepsini ödeyecekti. Ödeme günü çok uzak göründüğü için, bununla ilgili olarak fazla endişe duymadı. İstediği şeye şimdi sahip olmuştu ve önemli olan buymuş gibi görünüyordu. “Krediyi veren kişi hep aklının gerilerinde bir yerdeydi ve her nasılsa hesap gününün asla gelmeyeceği düşüncesiyle birkaç küçük ödeme yaptı. “Ancak, her zaman olduğu gibi, o gün geldi ve kontrat süresi sona erdi. Borcun tamamı ödenmemişti. Krediyi veren kişi geldi ve ödemenin tamamının yapılmasını istedi. “İşte o zaman, kendisine kredi veren kişinin sadece sahip olduğu her şeyi elinden alma gücüne sahip olmakla kalmayıp, kendisini hapse attırma gücü de olduğunun farkına vardı. “ ‘Sana ödeyemem, çünkü ödeyecek gücüm yok,’ diye itirafta bulundu. “ ‘Öyleyse,’ dedi kredi veren, ‘kontratı yürürlüğe koyup mal varlığını alacağız ve sen de hapse gireceksin. Bunu kabul etmiştin. Bu senin seçimindi. Kontratı imzaladın ve şimdi uygulamaya koyulması gerekiyor.’ “ ‘Süreyi uzatamaz mısın ya da borcumu affedemez misin?’ diye yalvardı borçlu. ‘Sahip olduklarımı elimde tutmam ve hapse girmemem için bana bazı yollar göster. Kesin merhamete inanıyorsundur! Merhamet göstermeyecek misin?’ “Krediyi veren cevap verdi, ‘Merhamet her zaman tek taraflıdır. Sadece sana hizmet eder. Eğer sana merhamet edersem, benim param ödenmemiş olacak. Benim istediğim adalet. Sen adalete inanır mısın?’ “ ‘Kontratı imzaladığımda adalete inanıyordum,’ dedi borçlu. ‘O zamanlar benim tarafımdaydı, çünkü beni koruyacağını düşünüyordum. O zaman merhamete ihtiyacım yoktu, asla ihtiyacım olacağını da düşünmüyordum. Adaletin her ikimize de eşit davranacağını düşünüyordum.’ “ ‘Senin kontrattaki ödemeyi yapmanı ya da cezayı ödemeni talep eden adalettir,’ diye cevap verdi kredi veren. Yasa budur. Sen bunu kabul etmiştin ve olması gereken de bu. Merhamet adaleti soyamaz. “Böyle orada duruyorlardı: Bir tanesi adalet istiyordu, diğeri merhamet için yalvarıyordu. Hiçbiri, bir diğerini harcamadan galip gelemiyordu. “ ‘Eğer borcumu affetmezsen, hiç merhamet olmayacak,’ diye yalvardı borçlu. “ ‘Eğer affedersem, hiç adalet olmayacak,’ cevabını aldı. “İki yasanın yerine getirilemeyeceği görülüyordu. Bunlar, birbiriyle çakıştığı görülen sonu gelmeyen iki mükemmel örnektir. Adaletin tamamen gerçekleşeceği ve merhametin de olacağı bir yol yok mudur? Bir yol vardır! Adalet yasası tamamen yerine getirebilir ve merhamet eli de tamamen uzatılabilir---ama başka birisine daha ihtiyaç vardır. Bu sefer de öyle oldu. “Borçlunun bir arkadaşı vardı. Yardım etmek için geldi. Borçluyu iyi tanıyordu. Onun dar görüşlü olduğunu biliyordu. Kendisini böyle zor bir duruma düşürdüğü için akılsız olduğunu düşünüyordu. Yine de ona yardım etmek istedi, çünkü onu seviyordu. İkisinin arasına girdi, yüzünü kredi verene döndü ve bir öneride bulundu. “ ‘Eğer borçlunun kontratını feshedersen borcunu ben ödeyeceğim, böylece o da malına sahip çıkabilecek ve hapse girmeyecek.’ “Kredi veren bu teklifi düşünürken, arabulucu ekledi, ‘Sen adalet istedin. O ödeyemeyeceği için ben ödeyeceğim. Sana adaletli davranılmış olacak ve daha fazlasını isteyemeyeceksin. Yoksa adil olmaz.’ “Ve böylece kredi veren bunu kabul etti. Arabulucu daha sonra borçluya döndü. ‘Eğer senin borcunu ödersem, beni kredi verenin olarak kabul edecek misin? “ ‘Ah, evet, evet,’ diye bağırdı borçlu. ‘Sen beni hapisten kurtardın ve bana merhamet ettin.’ “ ‘Öyleyse,’ dedi hayır sahibi, ‘borcunu bana ödeyeceksin ve anlaşmanın koşullarını ben koyacağım. Kolay olmayacak ama mümkün olacak. Bir yolunu bulacağım. Hapse girmen gerekmeyecek.’ Ve böylece kredi verenin parasının tamamı ödendi. Ona adil davranılmıştı. Hiçbir kontrat bozulmamıştı. “Karşılığında, borçluya merhamet eli uzatıldı. Her iki yasa da yerine getirildi. Bir aracı olduğu için, adalet, hakkına düşen payın tamamını aldı ve merhamet yerine geldi” (Conference Report, Nisan 1977, sayfa 79--80; veya Ensign, Mayıs 1977, sayfa 54--55). Günahlarımız bizim ruhsal borçlarımızdır. Kurtarıcımız ve Arabulucumuz olan, İsa Mesih olmasaydı, ruhsal ölümün acısını çekmek suretiyle bütün günahlarımızın bedelini ödeyecektik. Ama O’nun sayesinde, eğer O’nun tövbe edip emirlerini yerine getirmek gibi anlaşma koşullarına uyarsak, Cennetteki Babamızla birlikte yaşamak üzere geri dönebiliriz. Mesih’in bizi günahlarımızdan kurtaracak bir yol sağlamış olması harikadır. O, şöyle demiştir: “İşte ben dünyaya. . . dünyayı günahtan kurtarmak için geldim. “Bu yüzden kim tövbe edip küçük bir çocuk gibi bana gelirse, onu kabul edeceğim; çünkü Tanrı’nın Krallığı böylelerinindir. İşte böyleleri için canımı verip onu tekrar geri aldım; bu yüzden, ey dünyanın uçları tövbe edin ve bana gelip kurtulun” (3. Nefi 9:21-22). Müzakere Elçilerin İşleri 2:38’i okuyun. Kefareti kabul ettiğimizi göstermek için ne yapmalıyız? Öğreti ve Antlaşmalar 19:16--17. Kurtarıcı’nın kefaretini kabul etmeyenlerin cezası nedir? İlave Kutsal Yazılar Alma 34:9--16. (Kefaret gereklidir; Tanrı’nın kurban oluşu) Romalılar 5:12--17 (birinin aracılığıyla ölüm geldi, birinin aracılığıyla yaşam geldi) Helaman 14:15--18. (İsa’nın ölümünün amacı) İman Maddeleri 1:3 (herkes kurtulabilir) 1. Petrus 1:18--20 (İsa önceden atandı) Matta 16:21 (İsa’nın kurban olması gerekliydi) Luka 22:39--46 (İsa’nın Bahçede acı çekmesi) 1. Yuhanna 1:7 (İsa günahtan arındırır) 2. Nefi 9:21--22 (Kurtarıcı bütün insanlar için acı çekti) Mosiya 16:6--8 (diriliş sadece İsa aracılığıyla mümkündür) Alma 11:40--45; Mormon 9:12--14 (herkes dirilecektir) İşaya 1:18 (günahlar bembeyaz yapılacaktır) 1. Korintliler 15:40--44 (Dirilişin tarifi) Mesih, Getsemani Bahçesinde bütün insanlığın günahlarını üzerine almıştır. Mesih, bütün insanlığın günahları için çarmıhta öldü.