AKŞAM Hükümetten bir müjde de gurbetçilere Başbakan Ahmet Davutoğlu: Yurt dışında doğum yapan her anneye altın verilecek. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği tarafından Almanya Tempodrom Kongre Merkezi'ndeki ‘Berlin Buluşması’ etkinliğine katıldı. “DÜNYADAKİ DOĞUM YAPAN HER TÜRK ANNEYE ALTIN VERİLECEK” Başbakan olarak Berlin'e ilk ziyaretinde hediye ile geldiğini anlatan Davutoğlu şunları söyledi, "Türkiye'de aileye destek programı ilan ettik. Özellikle anneler, çalışan annelere bir takım müjdeler verdik. Tabi Türkiye'nin Sosyal güvenlik Kurumu sistemine bağlı olarak çalışanlara yaptığımız bu ikramı, sizden esirgeyemezdik. 2 hediye ile geldik. Bir, bundan sonra sadece Türkiye'de değil yurt dışında nerede olursa olsun, doğum yapan her anneye ilk altın devletten olacak. Annelerimizi bu anlamda desteklemek için ilk çocuğa, 300 TL ya da yarım altın, 2. çocuğa 400 TL, 3. çocuğa ise 600 TL yani tam bir altın, hediye devletimizden dünyanın her yerindeki vatandaşlarımıza. Doğuma ibraz edilen, başkonsolosluğumuzda doğum tescil edildiğinde inşallah bu hediyeyi de anneler alacak, babalar da teşekkür edecek, hem anneye hem de Türkiye Cumhuriyeti'ne. Yine bir çok gurbetçimiz için vaktinde sıkıntı olan ve evlatlarını evlendirmek istediğinde bir şekilde sıkıntıya karşılaşan bir durumdan onları kurtarmak için inşallah 18 yaşına kadar kendi çocuklarının çeyiz hesabı olarak, o çocukların evliliğine yardım ve hazırlık anlamında tasarruf yapıldığı zaman, bu tasarruf ne kadarsa onun yüzde 15'ini de devlet çeyiz hesabı olarak vatandaşlarımıza verecek. İşte artık kendi vatandaşlarının yeni doğan bebeğine bile altın takabilen güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var" AKŞAM Milyonları ilgilendiren uyarı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Isı yalıtımına 2017 yılına kadar teşvik vereceğiz. Ondan sonra yapmayan vergi ile cezalandıracağız” dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ısı yalıtımı olmayan binaların vergisine 2017’den sonra yüksek vergi uygulayacaklarının sinyalini verdi. NTV’nin canlı yayınında soruları yanıtlayan Şimşek ısı yalıtımını sağlamak amacıyla 2017’ye kadar teşvik vereceklerini belirterek “2017’den sonra da ısı yalıtımı yapmayanları belki vergi politikasıyla cezalandıracağız. Niye? Devlet olarak ne yapacağız? Her binanın enerji verimliliği sertifikası olacak, bu kaçınılmaz bir şey. Bu hem çevre hem cari açık hem de genel ekonomik gidişat açısından çok önemlidir. Biz, enerjide üretimi, dışa bağımlılığı konuşuruz ama en önemli kaynak enerji tasarrufudur” dedi. Enflasyon yüzde 5 olur Şimşek bir soru üzerine “Petrol ortalama 50-60 dolar aralığına inerse enflasyon yüzde 5’in altına bile inebilir. Enflasyonda en önemli risk faktörü doların değer kazanması. Kuraklık sadece enflasyonu değil büyümeyi de olumsuz etkiledi. Son çeyrekte büyüme yüzde 3’ün altına inmezse 2014’te büyüme yüzde 3 olur” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan ve kamuoyunda ‘aile paketi’ diye bilinen ‘Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı’nın mali açıdan bütçeye getireceği yükün hesaplanıp hesaplanmadığı sorusu üzerine Şimşek program üzerinde uzun süredir çalıştıklarını belirterek “Çocuk başına ilave yardımların etkisinin yaklaşık 404 milyon lira olmasını bekliyoruz” dedi. Vergi reformu seçim sonrası Maliye Bakanı Şimşek, gelir vergisi reformunun seçimden sonra yapılacağını söyledi. Şimşek “Gelir vergisi tasarısını seçim öncesi ele alınmasını çok gerçekçi görmüyorum. Takdir meclisin. 17 Aralık sonrasında Türkiye’nin karşısına birçok sorun çıktı. Bu sorunlar içinde vergi reformu gecikti. Vergiyi tabana yaymamız lazım. Yeni tasarı bunu öngörüyor. Seçim sonrası ilk sıralarda gelir vergisi reformu gündeme gelecek. Sadece şehir rantlarını vergilendireceğiz” dedi. AKŞAM Akdoğan: Sabotaj girişimleri olabilir! Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, katıldığı televizyon programında gündemi değerlendirdi. Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akdoğan, "Silah bırakmadan önceki adım silah bırakma fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir. Bu anlayış Kobani'de ciddi bir sarsıntı geçirdi. Türbülansa rağmen köprülerin atılmamış olması kazanım" dedi. Akdoğan, "Bu tür olaylarda takvim vermek doğru değil. Daha kararlı şekilde yol yüründüğünü hissediyorum" diye konuştu. HABERLER –13/01/2015 Akdoğan, ayrıca sabotaj girişimleri olabileceğini ifade etti. Akdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları: - Türkiye ikircikli bir pozisyon üretti" iddiaları yanlıştır. Her hafta, her ay İslam dünyasın kurbanlar veriliyor. - Bu işin mağduru öncelikle Türkiye'dir, tehdit ortaktır. Bu olayları lanetliyoruz ve "ortak mücadele verilmeli" diyoruz. İslam ülkelerinde yaşandığında da aynı şekilde kınanmalı. AK Parti teröre başvuran anlayışın tam karşısında durur. - Terör silahının namlusunun kime döneceği belli olmaz. İslam dünyası dini etiketli örgüt saldırılarını eleştirmeli. ÇÖZÜM SÜRECİ Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akdoğan, "Silah bırakmadan önceki adım silah bırakma fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir. Bu anlayış Kobani'de ciddi bir sarsıntı geçirdi. Türbülansa rağmen köprülerin atılmamış olması kazanım" dedi. Akdoğan, "Bu tür olaylarda takvim vermek doğru değil. Daha kararlı şekilde yol yüründüğünü hissediyorum" diye konuştu. Akdoğan, ayrıca sabotaj girişimleri olabileceğini ifade etti. "SİLAH BIRAKMADAN ÖNCEKİ ADIM..." Kandil silahlı mücadeleyle neticeye ulaşma yanılgısına kapıldı. Silah bırakmadan önceki adım silah bırakma fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir. Bu anlayış Kobani'de ciddi bir sarsıntı geçirdi. Türbülansa rağmen köprülerin atılmamış olması kazanım. Bu tür olaylarda takvim vermek doğru değil. Daha kararlı şekilde yol yüründüğünü hissediyorum. AKŞAM Gülen'in ABD'deki okulu iflasa gidiyor Paralel yapının ABD’deki en büyük okulu iflas ediyor. 2.8 milyon dolar borcu olan okulun başına ise hakkında davalar açılan Caprice Yaoung baş idareci olarak getirildi. Paralel yapının ABD'deki en büyük eğitim kurumlarından olan ve iflasın eşiğinde bulunan Magnolia Eğitim ve Araştırma Vakfı bünyesindeki çok sayıda okul hakkında dava açıldı. Magnolia okullarının finansal yönetimi, finansal şeffaflığı, borç yönetimi ve göçmenlik ücretlerine ilişkin tutarsız ödemeler dolayısıyla Eğitim ve Öğretmenler birlikleri tarafından kapatılması istendi. HAKKINDA ONLARCA DAVA VAR Magnolia grubu bu durum karşısında bölgedeki en tartışmalı eğitimcilerden olan ve hakkında davalarla cezalar olan bir isme tutundu. 49 yaşındaki Caprice Young daha önce Magnolia grubunu kurtarmak için her türlü faaliyette bulunan ve aldığı kararlar dolayısıyla ceza alan bir isim. ABD'nin California Eyaleti'nde 2003 yılında Los Angeles Eğitim Komitesi'ne yeniden seçilmek için çalışmalar yapan 49 yaşındaki Caprice Young bir anda Magnolia okullarının baş idarecisi olmak için gelen iş teklifini kabul etti. TARTIŞMALI ATAMA YAPILDI Magnolia Okulları birçok konuda yönetmeliklere uymadığı için kapanma tehlikesiyle karşı karşıyayken şimdi de çok tartışmalı bir eğitimci olan Caprice Young'i yeni Baş İdarecisi olarak atadı. 2.8 MİLYON DOLARLIK BORÇ İFLAS ANLAMINA GELİYOR Los Angeles Okul Bölgesi'nin son değerlendirmesine göre Magnolia Eğitim ve Araştırma Vakfı 1.66 milyon dolar açık vermekte ve denizaşırı bölgelerdeki okullara 2.8 milyon dolar borçlu ve bu durumda federal kanunlara göre iflas anlamına geliyor. EĞİTİCİLER İSTANBUL'DAKİ ÜNİVERSİTEDEN GİDİYOR Caprice Young okulları şöyle tanımlıyor: "Okulların odak noktası matematik ve fen bilimleri. Okul tüm kültürleri kucaklamak istiyor ve öğrencilerin büyük bölümü alt gelirli Latin kökenli ailelerin çocukları. Magnolia Okulları matematik ve fen bilimleri öğretmenlerini İstanbul'daki bir üniversiteden getiriyor HABERTÜRK Tarihi toplantıda bunlar konuşulacak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık edeceği ilk Bakanlar Kurulu’na ilişkin toplantının gündemi, sekretaryasını kimin yürüteceği, toplantı sonrası AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 2 HABERLER –13/01/2015 açıklamayı kimin yapacağı, toplantıya bakanlar dışında katılım olup olmayacağı ve Erdoğan’ın hangi sıklıkta bu toplantıları yapacağına ilişkin ayrıntılar netleşiyor. Başlangıçta farklı tarihler ortaya atıldı ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “19 Ocak’ta başkanlık edeceğim” diyerek noktayı koydu. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık edeceği ilk Bakanlar Kurulu’na ilişkin ayrıntılar netleşiyor. Yeni dönemin ilkleri arasında yer alan toplantının gündemi, sekretaryasını kimin yürüteceği, toplantısonrası açıklamayı kimin yapacağı, toplantıya bakanlar dışında katılım olup olmayacağı ve Erdoğan’ın hangi sıklıkta bu toplantıları yapacağına ilişkin ayrıntılar merak ediliyordu. Habertürk'te yer alan o ayrıntılar şöyle: YATIRIMLAR: İlk toplantının gündemi yatırımlar ve devam eden projeler. Erdoğan, bu başlık dışında tespit ve değerlendirmelerini kurul üyeleriyle paylaşacak. KİMLER KATILACAK: Toplantıya; bakanlar, Başbakanlık Müsteşarı ve Bakanlar Kurulu Sekreteri’nin dışında katılım yok. Gerek görülmesi durumunda ilgili bürokratlar, konularıyla ilgili bölüme sunuş yapmak için katılabilecek. SÖZCÜ ARINÇ: Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamayı yurtdışı seyahat ya da başka bir mazereti olmaması durumunda, bugüne kadar olduğu gibi Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç yapacak. HANGİ SIKLIKTA: Bakanlar Kurulu toplantılarının bundan böyle Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında hangi sıklıkta toplanacağına da bu toplantıdan sonra karar verileceği belirtiliyor. YENİ YAPILANMA: Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği altında oluşturulacak yatırımları izleme, dış ilişkiler, güvenlik başkanlıkları için yürütülen hazırlıkların da toplantıda konuşulması bekleniyor. KISA GÖRÜNTÜ: Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki toplantı ilk olacağı için toplantının başında TRT ve Anadolu Ajansı kamerasına kısa bir görüntü verilecek. Bu görüntü ve fotoğraflar basına dağıtılacak. SABAH Paralel'le mücadelede çember daraltılacak Paralel Yapı ile mücadelede devletin izleyeceği strateji belirlendi. Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında resmen "devlet düşmanı" haline gelen yapıyla mücadelenin çerçevesi çizildi. Buna göre Kırmızı Kitap'ta "Ulusal güvenlik tehdidi" olarak yer alan Paralel Yapı'nın hangi alanlarda nasıl bir tehdit olduğu her toplantıda güncellenecek. Her MGK toplantısına, o toplantıya kadar geçen sürede Paralel Yapı'nın deşifre edilen ve hakkında hukuki süreç başlatılan faaliyetleri raporlanacak. Her MGK toplantısında yapının faaliyet alanı, bağlantıları ve izlediği yol netleştirilerek, bu alanlarda izlenecek mücadele ayrı bir MGK kararı haline gelecek. MGK, böylece Paralel Yapı etrafındaki çemberi daraltacak. MGK'da belirlenen çerçevede nasıl tedbirler alınacağı, tavsiye kararı olarak Bakanlar Kurulu'na gönderilecek. Bakanlar Kurulu'nda AB çerçevesinde gündeme ek olarak Paralel Yapı ile mücadeledeki gündem de rutin olacak. Paralel Yapı ile mücadelenin sekreterliği de MGK Genel Sekreterliği'nde olacak. Bakanlar Kurulu'nda alınan kararlar ve bu kararların uygulanması ile ilgili geri dönüşler, çalışmalar bir sonraki MGK'da üzerinde durulmak üzere yeniden raporlanacak. STRATEJİDE NOKTA HEDEFLER Toplantılarda Paralel Yapı'nın tespit edilen faaliyet alanları ile ilgili anlık kararlar alınacak. Paralel Yapı'nın, hukuki süreçler sonucunda yada güvenlik bürokrasisi tarafından tespit edilen faaliyetleri takip eden dönemdeki toplantıda masaya yatırılacak. Faaliyetin ulusal güvenliğe nasıl bir tehdit oluşturduğu ile ilgili karar alınacak. Karar Bakanlar Kurulu'na gönderilecek. Bakanlar Kurulu, o faaliyete yönelik tüm bakanlıkları uyararak genel geçer bir tedbirden ziyade belirlenen o faaliyete yönelik çalışmalar yapılmasını isteyecek. Böylelikle tehdit bazlı çözümlerle, tüm riskler tek tek ortadan kaldırılacak. ZAFİYET ENDİŞESİ Paralel Yapı ile mücadelede bu yöntemin belirlenmesinde iki ana endişenin etkili olduğu öğrenildi. Birincisi hukuki süreçlerin devam etmesi yargı kararlarının kesinleşmemesi nedeniyle bürokrasinin AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 3 HABERLER –13/01/2015 adım atmaktan çekinmesinin giderilmesi. Bu yöntem ile bürokrasinin hukuki süreçlerden endişesi kalmayacak. İkinci endişe ise mücadelede olabilecek zafiyetlere karşı güçlü tedbir geliştirilmesi. Devletin genel bir mücadele söylemi belirlenmesi bazı alanlarda mücadele sürerken, bazı özel alanlarda mücadelenin zarara uğramasına neden oldu. Mücadele sadece emniyet ve yargı bürokrasisinde kaldı. Yeni yöntem ile her dönem mücadele edilecek alanın belirlenmesi ve bunun Bakanlar Kurulu ve MGK Genel Sekreterliği sorumluluğuna verilemesi, tüm birimlerin doğrudan yönlendirilmesini ve tam mücadeleyi sağlayacak. SABAH ‘Devletin hafızasını yok ettiler‘ Eski istihbaratçı Sabri Uzun, "İn" isimli kitabına koymadığı bilgileri anlattı. Uzun, Paralel çetenin polis imamı Kozanlı Ömer'in ABD'ye girişinde el konulan laptopundaki bilgilerin bir CD'ye yüklenerek FBI aracılığıyla Türkiye'ye gönderildiği ancak kaybolduğunu söyledi. İşte Uzun'un çarpıcı açıklamaları: ARŞİVLERİ ÇOK SAĞLAM: Örgütün arşivi çok sağlam. Bunu Yaşar Büyükanıt olayında gördüm. 1985'te Kuleli Askeri lisesinde 80 cemaatçiyi kovduğu için tam 26 yıl sonra intikam aldılar. HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ: TİB'de sadece ses kayıtları yok. Fatura kayıtları ve HTS trafiği dediğimiz haberleşme trafiğini gösteren kayıtlar da var. Kendi örgütlerinin de çözülmesini sağlayacak HTS kayıtlarını kaybettiler. Yine kayıp olan baz istasyonu yani yer bilgileri var. Hablemitoğlu cinayetinin baz istasyonu kayıtları kayıp. Oysa bu olayın çözülmesi için bu kayıtların kullanılabilmesi lazım. Kurtuluş otoparkındaki bomba yüklü aracı oraya götüren kişinin cep telefonu kayıtları da kayıp. HTS kayıtları devletin hafızası. Arşivdeki evraktan daha kıymetli. Bunlar devletin hafızanı kaybettiler. MİT'teki hafıza bunun yüzde 10'u kadar. BAYKAL'IN KASEDİ: Deniz Baykal bu olayın mağduru. Böyle bir örgüt karşısında bütün siyasi partiler bir araya gelip mücadele kurumu oluşturmalı. temin edip bunu yayınlamak suretiyle BDP'ye vurmak istediler. BENİ DE KANDIRDILAR: İstihbarat dairesi başkanıyken Polis Akademisi'nde ilk 20'ye giren öğrencileri alıyordum. Akademideki cemaatin ağabeyleri ilk 20'ye girmiş öğrencilerin "Ayakkabını boyamadın, yatağını düzelmedin" diyerek puanlarını kırıp ilk 20'nin dışına itmişler. Ben kimi aldıysam cemaatçi almış oldum. BBunu yıllar sonra anladım STAR The Guardian'dan tarihi törene büyük terbiyesizlik Guardian gazetesinin iç sayfalarındaki bir haberin başlığı ise "Türkiye lideri Abbas'ı 'Osmanlı sirkinde' ağırladı". Gazete, Fransız haber ajansı AFP'den sayfalarına taşıdığı haberde, Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel'in dün attığı "Osmanlı sirki sarayda" tweetine atıfta bulunmuş. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Ankara'da Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ı ağırlamıştı. FİLM SETİ Guardian'daki haber ise şöyle başlıyor: "Mızraklı muhafızlar, zincirli zırhlarla donatılmış savaşçılar, parıldayan altın miğferler ve hatta iyi niyetle ortaya atılmış birkaç takam bıyıklar...Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas bir tarih filminin setine gittiğini düşündüğü için affedilebilirdi. Ancak Ankara'da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmeye gitmişti." Abbas'ı karşılama töreni için Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın merdivenlerinde yerlerini alan savaşçılar, tarihteki 16 Türk devletini temsil ediyor. Cumhurbaşkanlığı forsunda da 16 yıldız var. Guardian'daki haberde, bazı sosyal medya kullanıcılarının Abbas için Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen karşılama töreni ile ilgili olarak şaşkınlıklarını dile getirdikleri belirtiliyor. YILDIZ'IN KIZINI DİNLEDİLER: HDP'li Bengi Yıldız'ın 14 yaşındaki kızını dinlemişler. Özel hayatına ait bilgileri AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 4 HABERLER –13/01/2015 VATAN Üniversitelere, yatay geçiş hakkı müjdesi Üniversitelerde, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verileceği duyuruldu. YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 2014-2015 eğitim öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verilmesi konusunun Genel Kurul'da görüşüldüğü ve bu hakkın verilmesi yönünde karar alındığı belirtildi. Ara dönemde olunduğundan, geçmişte yaşanılan aksaklıkların tekrar yaşanmaması ve yükseköğretim kurumlarının planlamalarında bir zafiyet meydana gelmemesi için bu konudaki kararın yükseköğretim kurumlarının yetkili kurullarına bırakıldığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Türkiye'deki yükseköğretim kurumları, diledikleri takdirde,sadece yurt içindeki yükseköğretim programlarına kayıtlı öğrencilerin başvuru yapabilmesi için 2014 kontenjanının yüzde yirmisine kadar yatay geçiş kontenjanı ayırabileceklerdir. Bundan sonra bu konuda eğitim-öğretim dönemi başlamadan YÖK olarak karar almayı, yıl ortasında ise bu kararı yükseköğretim kurumlarının kendilerine bırakmayı teamül haline getirmek istiyoruz. Yükseköğretim kurumlarımızın bu gibi konularda tasarrufta bulunabilmelerinin yolunu tedrici olarak açmanın doğru olduğunu düşünmekteyiz." TÜRKİYE İran'dan ABD'ye insan hakları raporu İran'ın 3 dilde yayımladığı 115 sayfalık raporda, ABD'deki insan hakları ihlalleri eleştirildi İran Uluslararası İnsan Hakları Merkezinin, 2014'te ABD'de yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin raporunda, "Bugün insan haklarının koruyucusu olduklarını iddia edenlerin insan haklarının en büyük ihlalcisi olduğu görülmüştür" değerlendirmesine yer verildi. Fars Haber Ajansının haberine göre, İran Uluslararası İnsan Hakları Merkezi Başkanı Ahmed İsfendiyari, Tahran Üniversitesinde yaptığı sunumda ABD'de geçen yıl yaşanan hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İsfendiyari konuşmasında, "İnsan hakları daima küresel güçler tarafından bağımsız hükümet ve kişilere baskı uygulamak için kullanıldı ancak bugün insan haklarının koruyucusu olduklarını iddia edenlerin insan haklarının en büyük ihlalcisi olduğu görülmüştür" ifadesini kullandı. İngilizce, Farsça ve Arapça olmak üzere 3 dilde yayımlanan 115 sayfalık raporda, "ABD'deki azınlık haklarının ihlali, kadına karşı cinsel şiddet, ırk ayrımcılığı, ifade özgürlüğü ve ülkedeki göçmenlere yönelik hak ihlalleri" eleştirilen konuların başında geldi. Raporda, ABD'nin Ferguson kentinde silahsız siyahi bir gencin polis tarafından öldürülmesinden sonra başlayan protesto gösterilerine polisin müdahalesinin sert şekilde eleştirilerek, ABD yargısının siyahilere karşı ayrımcılık yaptığı iddia edildi. Amerikan polisinin insan hakları ihlallerine geniş yer verilen raporda, 2014'te ABD'de bin 29 kişinin polis tarafından öldürüldüğü öne sürülerek, öldürülenlerin yüzde 31'nin 15-19 yaş arasındaki siyahiler olduğu belirtildi. Raporda, ABD'deki idamlara da yer verilerek, 2014'te 35 kişinin idam edildiği ve bunların 18'inin siyahi olduğu vurgulandı. Guantanamo Hapishanesinin faaliyetlerinin de eleştirildiği raporda, hapishane, "tutuklu hakları açısından insan hakları ihlallerindeki en bariz örnek" diye nitelenerek, buradaki mahkumların birçoğunun delil olmadan ve herhangi bir yargılama yapılmadan yıllarca tutulduğu ve işkence gördükleri yer aldı. Çocuk haklarına da değinilen raporda, ABD'nin Somali ve Güney Sudan'la birlikte Birleşmiş Milletler'in (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'sine imza atmayan üç ülkeden biri olduğu hatırlatılarak, ABD, çocuk haklarına yeterince önem vermediği gerekçesiyle eleştirildi. BM Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989'da kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'de, Türkiye'nin de arasında yer aldığı 193 ülkenin imzası bulunuyor. YENİ ŞAFAK Aleyhimize lobi yaptıklarını yakaladık Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Mısır'da istikrarın İslam dünyası, Ortadoğu ve Türkiye için önemli olduğunu, bu ülkede şartların düzelmesi ve demokrasiye geçilmesi gerektiğini vurguladı. Çavuşoğlu "Bazı Körfez AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 5 HABERLER –13/01/2015 ülkelerinin çok ciddi bir şekilde her yöntemi kullanarak aleyhimize çalıştığını da bizzat gördük. Kendi resepsiyonumuzda bile gelip orada diğer ülkelerin daimi temsilcilerine yönelik bizim aleyhimize lobi yaptıklarını gördük, yakaladık" dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Mısır'da şartların düzelmesi, Mısır'ın demokrasiye geçmesi lazım. Siyasi mahkumların serbest bırakılması, hapisteki insanlara zulmün bitmesi lazım. Bizim Mısır halkıyla, Mısır devletiyle ne problemimiz olabilir ki" dedi. Çavuşoğlu, Mısır'daki gelişmelere ilişkin, Türkiye'nin Mısır halkıyla hiçbir problemi olmadığını, Mısır'ın büyük bir ülke ve medeniyet, tarih ile kültürün merkezi olduğunu söyledi. Bakan Çavuşoğlu, Mısır'ın istikrarının İslam dünyası, Ortadoğu, Filistin ve Türkiye için de önemli olduğunu ancak bugün tüm bu unsurların her anlamda önemini azaltan bir Mısır görüldüğünü ifade etti. Türkiye'nin ilkesel olarak tutumunu sergilediğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Bizim problemimiz, kardeş Mısır halkına zulmeden bir yönetim ve uygulamalarıyla. Bazı Batı ülkeleri, Mısır'la diyalog içinde olduklarını, orada demokrasinin gelişimine katkı sağlamak istediklerini söylüyor. Biz de şunu soruyoruz. Bugüne kadar ne sonuç elde ettiniz? Bir tane siyasi mahkumu serbest bıraktırabildiniz mi? Bine yakın idam cezası var. Hangisini engelleyebildiniz? Seçimi gözlemlemek için sizi davet ettiler mi, sizi muhatap aldılar mı? Hayır. Bu diyalog sonucunda Mısır'da demokrasi, insanlık, insan hakları ve hukuk adına ne elde ettiniz? Sıfır. Ne anlamı kaldı? Biz bunu söylüyoruz. Hiç olmazsa ilkesel tutumumuz var. Mısır'da şartların düzelmesi, Mısır'ın demokrasiye geçmesi lazım. Siyasi mahkumların serbest bırakılması, hapisteki insanlara zulmün bitmesi lazım. Bizim Mısır halkıyla, Mısır devletiyle ne problemimiz olabilir ki." Çavuşoğlu, Libya konusunda taraf tutanların karşı bir taraf oluşturmak için Türkiye'ye ve başka ülkelere suçlamalarda bulunduğunu ve iftira attığını kaydetti. Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye'nin tutumu baştan sona nettir. Biz hiçbir tarafı tutmuyoruz. Şu anda Libya'da meşruiyet tartışmasından çok, nasıl bir diyalog sağlayabiliriz, tarafları nasıl bir araya getirebiliriz bunun gayreti içindeyiz" ifadesini kullandı. Libya'daki her iki meclisin başkanını da Türkiye'ye davet ettiklerini kaydeden Çavuşoğlu, taraflara aynı mesajı vermeye devam edeceklerini söyledi. Türkiye'nin Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler'in de daha önce Libya'da defalarca gittiğini ve her iki tarafa da Türkiye'nin birlik, beraberlik ve bir an önce ateşkesin sağlanarak müzakerelere başlanması gerektiği mesajlarını ilettiğini aktardı. "Libya'da herkesi içine alacak, birlik beraberlik içinde hareket edecek bir yönetime ihtiyaç var" diyen Çavuşoğlu, "Libya'nın birliğini, beraberliğini, huzurunu, güvenliğini ve barışı ancak böyle tesis edebiliriz" dedi. Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya'nın iç işlerine müdahale etmesinin söz konusu olmadığını, Libya'ya dışarıdan müdahalede bulunanların Türkiye'ye bu iftirayı attığını kaydetti. Aleyhimize lobi yaptıklarını gördük, yakaladık Libya'da taraf tutmuyoruz Çavuşoğlu, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2015-2016 geçici üyeliği oylamasına hakkında da Türkiye'nin ilk turda 109 oy, İspanya'nın 112 oy aldığını anımsattı. İkinci turdan sonra oranın kendi dinamiklerinin işlemeye başladığını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin beş yıl sonra adaylığını açıkladığını, bu süre içinde diğer ülkelere söz veren birçok ülkenin bulunduğunu, hatta bazılarının anlaşmayı değiştirmeyi teklif ettiğini belirtti. Çavuşoğlu, "Biz 'Ülkelerin itibarı oydan daha önemlidir. Bu sizin de lehinize olmaz, bizim de lehimize olmaz' diyerek bu tür yaklaşımlara hiç girmedik" şeklinde konuştu. Çavuşoğlu, Libya konusunda, Birleşmiş Milletler'in (BM) çabalarının sonuçsuz kaldığını ve ülkedeki durumun parlak olmadığını dile getirdi. Libya'nın doğu-batı şekilde ikiye ayrılmış olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Böyle bir durumda hiçbir ülkenin taraf tutmaması ve dışarıdan negatif anlamda müdahale yapmaması lazım. Hele hele askeri müdahale hiç yapmaması lazım ki maalesef bazı komşu ülkelerin bu anlamdaki müdahalesini de sadece biz değil tüm dünya görüyor" diye konuştu. Bu süre zarfında Kobani'deki olayların yaşandığını söyleyen Çavuşoğlu, "Öyle bir hava estirildi ki Türkiye, yanı başında sivil insanlar katledilirken müdahale etmiyor. Bunun da etkisi oldu. Mısır'la olan ilişkilerimizden dolayı bazı Körfez ülkelerinin çok ciddi bir şekilde her yöntemi kullanarak aleyhimize çalıştığını da bizzat gördük. Kendi resepsiyonumuzda bile gelip orada diğer ülkelerin daimi temsilcilerine yönelik bizim aleyhimize lobi yaptıklarını gördük, yakaladık" dedi. AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 6 HABERLER –13/01/2015 Çavuşoğlu, Türkiye'nin oy kaygısıyla ilkesel tutumunu değiştirmesinin mümkün olmadığını, BMGK içinde olmanın önemli olduğunu ancak Türkiye'nin BM içindeki görev ve yükümlülüğünün BMGK ile sınırlı olmadığını dile getirdi. İkiyüzlülük örneği Türkiye'nin itibarının sadece oradaki oylamayla orantılı olmadığını ancak bunun Türkiye'yi karalamak için bazı ülkelerde kullanıldığını ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Diğer taraftan bizim oradaki amaçlarımızdan biri de BMGK'da 9'u yakalamak. Filistinli kardeşlerimiz için yakalamak. Türkiye olsaydı 9 olur muydu, olurdu. Şimdi girişimler başarısız oldu. Aslında Türkiye'yi cezalandırmaya çalışan Müslüman kardeşlerimiz bölgedeki bazı ülkeleri kastediyorum, hepsini değilFilistin'i cezalandırdılar. Zaten bugüne kadar Filistin konusundaki duyarsızlıklarını da görüyoruz. Onların umurlarında değil Filistin. Söylerken bunu söylediler ama icraata gelince tam tersini yaptılar. Bu da ilkesizliğin ve ikiyüzlülüğün başka bir örneğidir." Eğit-donat Suriyeli muhaliflerin eğitilip donatılmasına ilişkin bir soru üzerine Çavuşoğlu, ABD ile eğit-donat konusunda bir prensip anlaşmasına varıldığını, bunun da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın İstanbul ziyareti sırasında teyit edildiğini hatırlattı. Bu konuda ilk toplantıların yapıldığını, detayların iki ülkenin güvenlik güçleri arasında görüşülmeye devam edeceğini belirten Çavuşoğlu, "İlk etapta 5 bin kişinin eğitilip donatılması söz konusuydu ama bu rakam ihtiyaca göre değişebilir. Bizim genel çerçevesini çizdiğimiz anlaşmada bu tür detaylar yok. Bu rakam kesin değil. Detaylar konusunda anlaşılmış bir konu yok. İhtiyaca göre nasıl eğitilip donatılacağı, hepsi bu görüşmeler sonunda belli olacak. Ama ana çerçevesi belli bu işbirliğinin. ABD ile Türkiye birlikte hareket edecek bu konuda" diye konuştu. Suriye'deki mevcut durumun analiz edilerek dört yıldır açık ve net şekilde tüm muhataplarla paylaşıldığını, Suriye'deki rejim ve DEAŞ'ın birbirinden tehlikeli olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biri 200 binden fazla insan öldürmüş, diğeri acımasız bir şekilde sivil insanları öldürmeye devam ediyor ve Suriye topraklarını işgal ediyor. Bunun ikisiyle de mücadele etmezsek Suriye'ye istikrar, huzur ve barışın gelmesi mümkün değil. Biz bir taraftan DEAŞ ile mücadele ederken, koalisyon içinde birçok ülke 'DEAŞ daha tehlikeli, onunla mücadele edelim' gibi tartışmalar olabilir. Bu doğrudur, yanlıştır. Bir taraftan DEAŞ'la mücadele ederken DEAŞ'ın boşalttığı yerleri rejim doldurursa veya insanları o öldürmeye devam ederse o zaman hiçbir anlamı olmaz. Esas itibariyle siyasi dönüşümden yanayız. Artık meşruiyetini kaybetmiş Esed rejiminin tüm Suriye'yi kapsayan yeni bir yönetime bırakması lazım. Bunun temeli de zaten Cenevre deklarasyonunda var. Herkesi kapsayıcı bir yönetim olması lazım. Suriye ile bugün yakından ilgilenen ülkelerin de bu süreçten dışlanmaması lazım. Gerçekçi olmamız lazım. Buna Rusya ve İran da dahil. Dolayısıyla ikisini de ortadan kaldırmazsak Suriye'ye istikrar, huzur ve barış gelmez." Çavuşoğlu, güvenli bölge konusunda özellikle Türkiye'de yaşayan göçmenler, mülteciler, diğer ülkelerde yaşayanlar, Suriye içinde yerinden edilenlerin güvenli bir şekilde bir yere yerleştirilmesi ve tüm ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin elinden geleni yaptığını ama hala Türkiye'de yaşayan eğitim çağındaki 500 bin Suriyelinin ancak yüzde 40'ının eğitim alabildiğini kaydeden Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Kamplarda her şey var ama şehirlerdeki insanların bu hakları tam olarak elde ettiğini söyleyemeyiz. Biz komşu ülkelerle karşılaştırdığımız zaman çok iyi imkanlar veriyoruz. Ama Lübnan, Ürdün ve Suriye içinde yaşayan insanların durumu maalesef çok iç açıcı değil. Güvenli bölgenin güvenliğini kim sağlayacak? Herkes bunu soruyor, buna yanaşmıyorlar. Ama uçuşa yasak bölge konusunda aşağı yukarı aynı düşünüyoruz. Bunun da nasıl uygulanabileceği, nasıl karar alınabileceği konusunda görüşmeler devam ediyor. Tüm bu mücadeleler yapılırken uçuşa yasak bölgelerin de facto bir şekilde oluşturulması lazım. Bu konuda da görüşmelerimiz devam ediyor." DEAŞ ile mücadele Bakan Çavuşoğlu, DEAŞ ile mücadelede herkesin samimi olduğuna inandıklarını, bu örgütün artık sadece Suriye ve Irak'a yönelik bir tehdit değil, herkesi tehdit eden bir unsur olduğunu tüm dünyanın anladığını ifade etti. Bu mücadelede Körfez ülkeleri, Türkiye, İran ve Rusya'nın da samimi olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, Batılı ülkelerin de bu örgütü tehdit olarak gördüğünü belirtti. AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 7 HABERLER –13/01/2015 Suriye'de, Esed rejimiyle birlikte kaos devam ettikçe orada radikalleşmenin artmaya devam edeceğini ve radikal unsurların güçleneceğini vurgulayan Çavuşoğlu, güçlendikçe de bugüne kadar olduğu gibi yabancı savaşçıları çekeceğini dile getirdi. Çavuşoğlu, DEAŞ ile mücadele konusunda samimiyet ve arzu olduğunu kaydederek, "Ama kararlılık ve kapsamlı bir strateji yok. O nedenle DEAŞ hala gücünü koruyor maalesef" dedi. Türkiye-İsrail ilişkileri Bakan Çavuşoğlu, İsrail'le normalleşme sürecinde ne aşamada olunduğu sorusunu yanıtlarken de Türkiye'nin ilişkileri normalleştirme şartlarının bilindiğini hatırlattı. İsrail'in özür dilediğini ve Türkiye'nin kabul ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, normalleşmenin diğer iki şartı olan Mavi Marmara'da şehit olanların ailelerine tazminat ödenmesi ve Filistin'e yönelik ablukaların kaldırılmasının gerçekleşmediğine dikkat çekti. İsrail'in Kudüs'teki pervasız saldırılarına ve Filistin topraklarını işgale devam ettiğini, Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Ziyad Ebu Ayn'ın öldürülmesi gibi dünyayı şok eden gelişmelerin sürdüğüne işaret eden Çavuşoğlu, "İsrail bir de erken seçime gidiyor. Bizim önerilerimiz ve alt düzeyde varılan mutabakat konusunda da bir karar yok. Biz ilişkilerimizi normalleştirmek istiyoruz ama İsrail'in de adım atması lazım. Bunu İsrail de biliyor. Bu konuda çaba sarfeden, bunu arzu eden herkes de biliyor" diye konuştu. Sarıgül, yerel seçimlerde CHP'den aday olan Mansur Yavaş'a teklif götürdü. PAYLAŞILAMAYAN İSİM 30 Mart yerel seçimlerinde CHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olan Mansur Yavaş, siyaset arenasına geri dönmeye hazırlanıyor. İdris Naim Şahin'in Millet ve Adalet Partisi'ne katılma teklifi reddeden Yavaş'a bir teklifte Mustafa Sarıgül'den geldi. Sarıgül, Yavaş ile gizli bir görüşme gerçekleştirerek 2015 seçimleri için planlarını aktardı. SARIGÜL'ÜN KOZU 'MANSUR YAVAŞ' OLACAK Bu görüşme sonrası kulislerde, Şişli'de yaşananlar yüzünden CHP'den kopma noktasına gelen Sarıgül'ün TDH çatısı altında 2015 seçimlerine gireceği ve en önemli kozunun da Yavaş olduğu ileri sürüldü. YAVAŞ TEKLİFE SICAK BAKIYOR Haberler.com'un CHP'ye yakın kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Mansur Yavaş'ın Sarıgül'ün bu teklifine sıcak baktığı konuşuluyor. CHP'nin kurultay sürecinde yeni parti kuracağı iddiaları ile gündeme gelen Yavaş, yaptığı açıklamada "Parti Meclisi için ismim geçiyor. PM'ye girersem genel başkan yardımcısı da olabilirim. Süreci izleyip görmek istiyorum'' demişti. YENİ ŞAFAK Sarıgül'ün teklif götürdüğü sürpriz isim Yerel seçimlerde Ankara'da Melih Gökçek ile yarışan Mansur Yavaş'ın, 2015 seçimlerine Sarıgül'le birlikte gireceği iddiası siyaset arenasına bomba gibi düştü. Sarıgül, Yavaş ile gizli bir görüşme gerçekleştirerek 2015 seçimleri için planlarını aktardı. Sarıgül ün teklif götürdüğü sürpriz isim Son günlerde Şişli Belediyesi'nde yaşanan 'Tehdit' olaylarıyla gündeme gelen Mustafa Sarıgül, 2015 seçimleri için büyük bir sürprize imza atmaya hazırlanıyor. Haberler'de yer alan habere göre Türkiye Değişim Hareketi ile seçimlere gireceği öne sürülen AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 8