bölüm 5 - Erzurum Teknik Üniversitesi

advertisement
BÖLÜM5
BESLENME,LABORATUVARKÜLTÜRÜ
VEMİKROORGANİZMALARIN
METABOLİZMASI
• 
• 
• 
• 
• 
• 
• 
• 
• 
A k t i va s yo n e n e r j i s i ; E n z i m i n
substrat(lar)ını reaktif duruma getirmek
için gerekli olan enerji
Anabolizma; Hücredeki biyosentetik
tepkimelerin tümü.
Aseptik teknik; Çalışma sırasında
mikrobiyal kültürlerin veya steril
objelerin kontaminasyonuna engel olmak
için alınan önlemler serisi
ATP sintaz (ATPaz); proton itici gücün
ortadan kalkması ile eşleşmiş olan ATP
sentezini katalizleyen ve sitoplazmik zara
gömülü halde bulunan, çoklu-protein
yapısındaki enzim kompleksi
Ekzergonik; enerji açığa çıkaran
Elektron alıcısı; elektron vericisinden
elektronları alabilen ve bu sırada
indirgenen madde
Endergonik enerjiye gereksinim duyan
Enzim; Özgül bir kimyasal tepkimeyi
hızlandırabilen (katalizleyen) protein
Fermentasyon; Organik maddenin hem
elektron alıcısı hem de elektron vericisi
olarak görev yaptığı ve ATP’nin substrat
seviyesinde fosforilasyon aracılığı ile
üretildiği anaerobik katabolizma
• 
• 
• 
• 
• 
• 
• 
• 
Fotofosforilasyon; Işık-güdümlü elektron
taşınması sırasında oluşan proton proton
itici güçten ATP üretilmesi
Glikoliz; Glukoz molekülünün ATP ve
çeşitli fermentasyon ürünleri oluşturacak
şekilde fermente olduğu biyokimyasal yol;
aynı zamanda Embden-Meyerhof yolu
olarak da isimlendirilir
K atabolizma; Hücre tarafından
kullanılabilir enerji (genelde ATP)
üretimine yol açan biyokimyasal tepkimeler
Katalizör; Kimyasal tepkimeyi hızlandıran,
ancak tepkime sırasında tüketilmeyen
madde
Kemiosmoz; Proton itici gücün ortadan
kalkması ile eşleşmiş ATP sentez süreci
Koenzim; Enzimin bir parçası olarak
katalitik tepkimelere katılan ve protein
yapısında olmayan küçük molekül
Kompleks besi ortamı ; Maya ve et
özütleri gibi kimyasal olarak
tanımlanmamış maddeler içeren besi
ortamı
Kültür ortamı; Mikroorganizmaların
gelişmesi için uygun olan çeşitli besinleri
içeren sıvı çözelti
•  Oksidatif fosforilasyon; Elektron
taşınması ile oluşan proton itici gücün
varlığında ATP üretimi
•  Ototrof; Tek karbon kaynağı olarak
CO2’i kullanarak, tüm hücre
mater yallerinin biyosentezini
gerçekleştirebilen organizma
•  Proton itici güç; Zarın iki yüzeyi
arasında
•  yükün ve su elementlerinin (H+’e karşı
OH–) ayrımından ortaya çıkan enerji
yüklü zar durumu
•  Redüksiyon potansiyeli; (E 0 ’)
maddenin içsel elektron bağışlama
eğiliminin volt birimi cinsinden
ölçülen değeri; E0’ standart koşullar
altındaki redüksiyon potansiyelidir
•  Saf kültür ; Tek tip organizma içeren
kültür
•  Serbest enerji (G); İş yapmak için
elverişli olan enerji; G0’ standart
koşullar altındaki serbest enerjidir
•  S i d e r o f o r ; Ç o k d ü ş ü k
konsantrasyonlardaki demire
bağlanarak kelat yapan bileşik
•  Sitrik asit döngüsü; Asetatın iki
CO2 molekülüne dönüştüğü döngüsel
tepkimeler serisi
•  Solunum; Bir bileşiğin son elektron
alıcısı olan O2 (veya O2 yerine geçen
diğer bileşikler) ile oksitlendiği ve
oksidatif fosforilasyon ile genelde
ATP molekülünün üretildiği süreç
•  Substrat düzeyinde fosforilasyon;
Fosfat grubu taşıyan bir organik
bileşikteki enerji bakımından zengin
fosfat molekülünün, doğrudan ADP
molekülüne aktarılması ile ATP
üretimi
•  Tanımlanmış besi ortamı; Kimyasal
bileşimi kesin olarak bilinen kültür
ortamı
•  Karbon ve enerji için organik maddeleri gereksinen
kemoorganotroflar’dır.
•  Makrobesin (karbon ve azotu vs.) olarak isimlendirilen
bazı besinlere fazla miktarlarda ih;yaç duyulurken,
mikrobesin olarak isimlendirilen diğerlerine çok az
miktarlarda ha@a bazen eser miktarlarda ih;yaç
duyulmaktadır.
•  Prokaryotların çoğu karbon kaynağı olarak organik
maddeye gereksinim duyar. Kuru ağırlık esas alındığında
;pikbirhücrenin%50’sikarbondur.
•  Karbondansonrahücredeenbolbulunanelementazottur.
Tipik bir bakteri hücresinin kuru ağırlığının yaklaşık %12’si
azo@anoluşur.
•  Azot proteinler, nükleik asitler ve diğer hücre birleşenleri
içingereklidir.Azotdoğadahemorganikhemdeinorganik
formda bulunmakla birlikte, bu azotun büyük kısmı
amonyak (NH3), nitrat (NO3–) ya da N2 halinde olup,
inorganikformdadır.
•  Bakterilerin çoğu tek azot kaynağı olarak amonyağı
kullanırken, diğerleri aynı zamanda nitraT da kullanabilir.
Bununla beraber, azot-fikse eden bakteriler için tek azot
kaynağıazotgazı(N2)dır.
•  Diğermakrobesinler:P,S,K,Mg,Ca,Na’dur.
•  Fosfor doğada organik ya da inorganik fosfat formunda
olabilir ve hücrede öncelikli olarak nükleik asitlerin ve
fosfolipidlerinsenteziiçingereklidir.
•  Sisteinveme;oningibiaminoasitlerin,;yamin,biyo;nve
lipoikasitgibibazıvitaminlerinvekoenzimA’nınyapısında
kükürtbulunur.
•  Hücredekikükürtünçoğuyasülfat(SO4–2)yadasülfit(HS–)
halindekiinorganikkaynaklardansağlanmaktadır.
•  Potasyum protein sentezinde görev yapanlar da dahil
olmak üzere, çeşitli enzimler ak;vite gösterebilmek için
özgülolarakpotasyumagereksinimduyarlar.
•  Magnezyum ribozomları, zarları ve nükleik asitleri kararlı
halege;rmedeişlevgörmesininyanısıra,pekçokenzimin
ak;vitesiiçindegereklidir.
•  Kalsiyum,hücreduvarınıstabilizeetmeyeyardımcıolurve
endosporların ısıya karşı direnç göstermelerinde çok
önemlibirroloynar.
•  Demir, elektron taşınmasında görev alan sitokromların ve
demir-kükürt proteinlerinin önemli bileşeni olarak hücre
solunumundaoldukçaönemlibirroloynar
•  Oksijensiz koşullar alTnda demir genelde +2 oksidasyon
durumunda (ferrus, Fe+2) ve çözünmüş haldedir, oksijenli
koşullarda ise demir genelde +3 oksidasyon durumunda
(ferrik,Fe+3)olup,çözünmeyençeşitlimineralleroluşturur.
Hücreler bu tür minerallerden demir elde etmek için,
demire bağlanıp onu hücre içine aktaran ve sideroforlar
olarakisimlendirilendemir-bağlayıcıajanlarüre;rler.
•  Hayvansal dokularda kısa süreli depolanır; çünkü demir
temizleme sistemleri demiri bağlar ve mikroorganizmalar
içinkullanılamazdurumage;rir.
•  Bazı prokaryotlar hiç demir içermeyen ortamlarda
yaşayabilirler.Örneğin,LactobacillusplantarumveBorrelia
burgdorferii bakterileri (Lyme hastalığı etkenidir) demir
içermez. Bu bakterilerin normalde Fe+2 içermesi gereken
enzimlerinde, metal bileşen olarak demir yerine Mn+2
bulunur.
•  Mikrobesinler (İz Elementler): Her ne kadar sadece eser
miktarlarda ih;yaç duyulsa da, mikrobesinler hücre
işlevleri için yine de haya; önem taşırlar. Mikrobesinler
(örneğin demir) metal oldukları için, sıklıkla iz elementler
olarakadlandırılırlar.
•  Büyüme Faktörleri; Büyüme faktörleri organik maddeler
olup, bunlara da Tpkı mikrobesinler gibi sadece bazı
hücreler taraandan ve çok az miktarlarda gereksinim
duyulur. Vitaminler, amino asitler, pürin ve pirimidinler
büyüme faktörleri olarak işlev görürler. Her ne kadar
mikroorganizmaların çoğu bu maddeleri sentezleyebilseler
de, bazı mikroorganizmalar bunların bir ya da bir kaçını
çevreden hazır olarak alır. Bu nedenle laboratuvar
kültürlerinde bu maddelerin ortama eklenmesi
gerekmektedir.Vitaminlerenyaygınolarakih;yaçduyulan
büyüme faktörleridir. Vitaminlerin çoğu koenzimlerin
bileşenleriolarakişlevgörürler.
•  Mikroorganizmalarınenyaygınolarakgereksindiğivitaminler
;yamin (vitamin B1), biyo;n, piridoksin (vitamin B6) ve
kobalamin(vitaminB12)dir.
•  Kültürortamı,mikroorganizmalarınlaboratuvardaüre;lmesi
içinkullanılanbesinçözel;leridir.
•  Mikrobiyolojide kullanılan iki büyük kültür ortamı sınıa
vardır: kimyasal olarak tanımlanmış olanlar ve kimyasal
olaraktanımlanmışolmayanlar(kompleksbesiortamları).
•  Kimyasal olarak tanımlanmış besi ortamları (kısaca
tanımlanmış besi ortamları), miktarları kesin olarak bilinen
oldukçasafinorganikyadaorganikkimyasallarındis;lesuya
eklenmesi ile hazırlanır. Bu nedenle, tanımlanmış besi
ortamınınkimyasalbileşimikesinolarakbilinir.
•  Herhangi bir kültür ortamının en önemli bileşeni karbon
kaynağıdır;çünkübütünhücreleryenihücremateryallerini
yapabilmek için çok miktarda karbona gereksinim duyar.
Basit tanımlanmış bir besi ortamında, tek bir karbon
kaynağımevcu@ur.
•  Kompleks besi ortamı’nda hayvansal ya da bitkisel
parçalanma ürünleri bulunur. Bunlar arasında örneğin,
kazein(sütproteini),sığıre;,soyafasulyesi,mayahücreleri
ya da henüz kimyasal olarak tanımlanmamış oldukça
besleyici diğer maddeler yer alır. Bu özütler toz şeklinde
;cariolaraksaTnalınırvebesiortamınıhazırlamakiçinçok
kolaylıkla tarTlıp dis;le su içinde çözülür. Bununla birlikte,
kompleks besi ortamı kullanmanın en önemli dezavantajı
kesinbesinbileşimininkesinolarakkontroledilememesidir.
•  Klinik mikrobiyolojide, kültür ortamları selekAf veya
diferansiyelşekildehazırlanır(veyaherikişekilde).
•  SelekVf besi ortamı bazı mikroorganizmaların bazı
mikroorganizmaların üremesini seçici olarak engellerken
diğerleriniengellemez.
•  Buna karşılık, diferansiyel besi ortamı, genelde boya gibi
bir takım indikatörlerin eklendiği bir besi yeridir. Bu besi
yeri gelişme sırasında gerçekleşen belirli kimyasal
tepkimelerinayırtedilmesineolanaksağlar.
•  Diferansiyelbesiortamı,bazıtepkimelerigerçekleş;rebilen
ya da gerçekleş;remeyen bakteri türleri arasında ayrım
yapabilmekiçinoldukçakullanışlıdır.
•  Müşkülpesent(besintalebifazla)
•  ZenginleşVrilmişbesiortamı,serumyadatamkangibi
ekstra besinlerin eklendiği kompleks bir ortamdır.
Ortama eklenen bu besinler konakçıdaki koşulları
oldukça iyi taklit eder ve Streptococcus pyogenes ve
Neisseria gonorrheae gibi organizmaların başarılı
laboratuvarkültürleriiçingereklidir.
•  Başarılıbirmikroorganizmakültürüyapabilmekiçin,o
mikroorganizmanınbesingereksinimlerinianlamakve
dahasonrabubesinleriuygunformlardaveoranlarda
kültürortamınaeklemekgerekmektedir.
•  Saf kültür, sadece tek %p mikroorganizma içeren
kültürdemekVr.
•  Bakteri kolonileri organizmanın ;pine, kültür koşullarına,
besin desteğine (mevcut oksijen miktarı da dahil olmak
üzere) ve çeşitli fizyolojik parametrelere bağlı olarak çeşitli
şekillerde ve büyüklüklerde olabilirler. Bazı bakteriler
koloninin renklenmesine sebep olan pigmentler üre;rler
(Şekil5.2).
•  KaT besi ortamları da sıvı besi ortamları gibi hazırlanmakla
birlikte, bu ortama sterilizasyon işleminden önce jelleş;rici
ajanolarak%1.5konsantrasyondaagareklenir.
•  Pek çok kültür ortamı ısı ile steril edilir. Bu işlem, nemli
sıcaklıksağlayanveotoklavadıverilenyüksekbasınçlıcihaz
içindeyapılır.
•  Sterilkültürortamıhazırlandıktansonra,dahaönceüre;lmiş
olan saf kültür ile inoküle edilir. Bu işlem asepVk teknik ile
yapılır(Şekil5.3).
ENERJİVEENZİMLER
•  Enerji; iş yapabilme kapasitesi olarak tanımlanır.
Mikrobiyoloji’de enerji, ısı enerjisi ölçüsü olan kilojul
(kJ)birimiileifadeedilir.
•  E n e r j i a ç ı ğ a ç ı k a r a n b u ; p t e p k i m e l e r e
EKZERGONİK’;r.
•  Mikrobiyal hücre için ekzergonik tepkimeler enerji
sağlarken, endergonik tepkimeler enerji gereksinir.
Oksijen ve hidrojen atomlarının su oluşturmak üzere
yeniden düzenlenmesi için öncelikle bu reaktantların
kimyasal bağlarının kırılmasını gerek;rmektedir.
Bağlarınkırılmasıiçinenerjiyeih;yaçvardır.Buenerji
AKTİVASYONENERJİSİolarakadlandırılır.
EnerjiveEnzim
•  Biyolojikkatalizörlereenzimadıverilir.
•  Enzimle katalizlenen bir tepkimede enzim ile substrat (S)
geçici olarak bir araya gelir ve enzim-substrat kompleksi
oluşur. Reaksiyon sonucunda oluşan ürün (P) enzimden
ayrılırveenzim(E)başlangıçtakidurumunageridöner:
E+S↔E—S↔E+P
•  Enzim üzerinde substraTn bağlandığı kısım enzimin akVf
bölgesiolarakisimlendirilmektedir.
•  Enzimlerinçoğuproteinyapısındadır.Herproteinözgül,üç
boyutlubirşeklesahip;r.
EnerjiveEnzim
•  Birçok enzim, kataliz işlemine kaTlan ancak protein
yapısında olmayan küçük moleküller içerir. Enzim ile
birlikteişgörenbuküçükmoleküllerenzimileortaklık
kurma şekillerine göre iki sınıfa ayrılırlar: prosteAk
gruplarvekoenzimler.
•  ProsteVk gruplar enzimlerine kovalent bağlarla ve
daimi olarak sıkıca bağlanmışlardır. Sitokromlarda
bulunanhemgrubuproste;kgruplaraaitbirörnek;r.
•  Koenzimler ise enzimlerine gevşek olarak bağlanır ve
tekbirkoenzimmolekülübirkaçfarklıenzimileilişkiye
girebilir.Koenzimlerinçoğuvitaminlerintürevleridir.
EnerjiveEnzim
•  Oksidasyon, bir bileşikten elektron (veya elektronların)
uzaklaşErılmasıdır.
•  Redüksiyon ise, bir bileşiğe elektron (veya elektronlar)
eklenmesiolaraktanımlanır.
•  Biyokimyadaki oksidasyon ve redüksiyonlar sadece elektron
aktarımını değil, elektron (e–) ve protonların (H+) birlikte
aktarımınıiçermektedir.
•  Redoks tepkimeleri, elektron vericisinden açığa çıkan
elektronların elektron alıcısı taraandan alındığı durumlarda
gerçekleşir.
•  H2+½O2→H2O
•  Bu ;p tepkimelerde oksitlenen bileşik (bu örnekte H2)
elektron vericisi, redüklenen bileşik (bu örnekte O2) ise
elektronalıcısıolarakadlandırılır.
Elektrontaşıyıcıları
•  Elektrontaşıyıcılarıikisınıfaayrılır:
serbestçe difüze olabilenler (koenzimler) ve sitoplazmik
zardaki enzimlere sıkıca tutunmuş olanlar (prosteVk
gruplar)
•  Difüze olabilen taşıyıcılar, nikoVnamid adenin
d i n ü k l e o V d ( N A D + ) v e N A D - f o s f a t ( N A D P + )
koenzimleridir.NAD+veNADP+hemelektron,hemdeH+
taşıyıcılarıdırvebirseferde2e–ve2H+aktarırlar.
•  Redoks tepkimelerinde açığa çıkan kimyasal enerji,
fosforlanmış bileşikler ve özellikle de ATP halinde
korunur.
Elektrontaşıyıcıları
•  Bu tür maddelere enerji-açısından zengin maddeler
denir; çünkü fosfat bağının hidrolizi ile açığa çıkan
potansiyel enerji, hücredeki normal bir kovalent
bağınhidroliziileaçığaçıkanpotansiyelenerjidençok
dahafazladır.
•  AdenozinTrifosfat(ATP)
•  Hücrelerde enerji-açısından zengin en önemli fosfat
bileşiği adenozin trifosfat (ATP) dır. ATP, adenozin
ribonükleosidine bağlanmış üç fosfat molekülü
içermektedir. ATP; ekzergonik tepkimeler sırasında
oluşturulan ve belirli endergonik tepkimelerde
tükeVlenenönemlihücreselenerjikaynağıdır.
Elektrontaşıyıcıları
KoenzimA
•  Hücreler enerji açısından zengin fosfat bileşiklerine ek olarak,
ekzergonik tepkimelerde açığa çıkan enerjiyi koruyabilen diğer
bileşikleri de üre;rler. Bunlar koenzim A türevleridir. (örneğin
ase;l-CoA).
•  Koenzim A türevleri ;oester bağları içerir. Bunların hidrolizi,
enerjiaçısındanzenginfosfatbağınınsentezinigerçekleş;rmeye
yetecekmiktardaserbestenerjisağlar.
•  Örneğin:
•  Ase;l-S-CoA + H2O + ADP + Pi → asetat– + HS-CoA + ATP + H+
tepkimesinde, koenzimA molekülünün hidrolizinden açığa çıkan
enerjiATPsenteziilekorunur.
Elektrontaşıyıcıları
•  Büyümekte olan bir hücrede ATP konsantrasyonu
oldukçadüşükolup,yaklaşık2milimolar(mM)kadardır.
•  Mikroorganizmalar uzun-dönemli enerji deposu olarak
oksitlenebilen ve suda çözünmeyen polimerler üre;r ve
bunlarıdahasonraATPüre;miiçinkullanırlar.
•  Prokaryotlardaki uzun-dönemli enerji depolarına örnek
olarak, glukoz polimeri olan glikojen, lipid polimeri olan
poli-β-hidroksibü;rat ve diğer polihidroksialkanoatlar ve
birçok kükürt kemolitotrofu taraandan depolanan
elementerkükürtverilebilir.
•  Ökaryo;k mikroorganizmalardaki en temel depo
maddeleri,glukozpolimeriolannişasta,yadalipiddir.
EnerjininKorunması
•  Kemoorganotroflardaenerjininsaklanmasıileilgiliiki
mekanizmavardır:fermentasyonvesolunum.
•  Her iki mekanizmada da, ATP sentezi oksidasyonredüksiyon tepkimelerinden açığa çıkan enerji ile
sürdürülür.
•  Fermentasyondaki redoks süreci, eksojen elektron
alıcılarınınyokluğundagerçekleşir.
•  Solunumda ise, son elektron alıcısı olarak moleküler
oksijenyadadiğerelektronalıcılarıbulunur.
EnerjiÜreVmYolları
•  Fermentasyonda substrat düzeyinde fosforilasyon ile ATP
üre;lir.BusüreçtekiATPsentezi,organikbirbileşiğinyıkım
basamaklarısırasındagerçekleş;rilir.
•  OksidaVf fosforilasyon sırasındaki ATP sentezi proton
mo;vegüçvarlığındagerçekleşir.
•  ATPsentezininüçüncübirşekliolanfotofosforilasyonolup,
fototrofikorganizmalardasözkonusudur.
•  Fotofosforilasyonun temel mekanizması oksida;f
fosforilasyona benzemekle birlikte, fotofosforilasyondaki
proton mo;ve gücü oluşturan redoks tepkimeleri, bir
kimyasalbileşiktaraandandeğil,ışıktaraandansürdürülür.
I.GLİKOLİZ
•  Fermentasyonda enerji, substrat-düzeyinde fosforilasyon
ile korunmaktadır. Glukozun fermentasyonu için yaygın
olan biyokimyasal yol, aynı zamanda keşfedicisinin adı
olan Embden-Meyerhof yolu olarak da isimlendirilen
glikolizdir.
•  Glikoliz oksijen içermeyen bir süreç olup, üç temel evre
içerir. Bu evrelerin her biri ayrı enzimler taraandan
katalizlenenenzima;ktepkimeserileriiçerir.
•  Glikolizin I. Evresi, oksidasyonredüksiyon içermeyen,
enerjiaçığaçıkarmayan,glukozdan2molekülgliseraldehit
3-fosfat oluşumuna yol açan, hazırlık tepkimeleridir. Bu
evredeglukoz,ATPtaraandanfosforileedilirveglukoz6fosfat oluşur. Glukoz 6-fosfat daha sonra izomerik formu
olanfruktoz6-fosfatadönüştürülür.
I.GLİKOLİZ
•  IIEvredeoksidasyon-redüksiyontepkimeleriyeralır,enerji
ATPşeklindekorunurveikimolekülpiruvatoluşur.
•  III. Evrede ise, bir kez daha oksidasyon-redüksiyon
tepkimelerigerçekleşirvefermentasyonürünlerioluşur.
•  Glikolizin ilk redoks tepkimesi II. evrede, gliseraldehit 3fosfaTn 1,3-bifosfogliserik aside dönüşümü sırasında
cereyan eder. Bu tepkimeyi katalizleyen gliseraldehit 3fosfat dehidrogenaz enzimi koenzim olarak NAD+ içerir ve
NADHoluşturmaküzere2e–ve2H+alır.
I.GLİKOLİZ
•  ATPsentezi:(1)herbir1,3-bifosfogliserikasitmolekülü3fosfogliserik aside dönüştüğünde ve (2) her bir
fosfoenolpiruvat molekülü piruvata dönüştüğünde
gerçekleşir.
•  Glikolizin I. evresinde glukozun fosforile edildiği iki
basamakta2molekülATPharcanır,
•  II. Evre tepkimeleri sırasında ise dört molekül ATP
sentezlenir (piruvata dönüştürülen her bir 1,3bifosfogliserikasi@enikiadetolmaküzere).
•  Dolayısıyla, glikoliz sürecinde organizmanın net kazancı
fermente olan her glukoz molekülü başına iki molekül
ATP’dir.
Fermentasyon
•  Fermentasyon, eksojen (dış) elektron alıcısı yokluğunda
cereyanederveoldukçaazmiktardaenerjiaçığaçıkarır.
•  Bukadarazmiktardaenerjininaçığaçıkmasıoksidasyonredüksiyon tepkimelerinin prensiplerine dayanarak
açıklanablir:
•  (1)başlangıçbileşiğindekikarbonatomlarısadecekısmen
oksitlenmektedir
•  (2) birincil elektron vericisi ile son elektron alıcısının
redüksiyonpotansiyelleriarasındakifarkküçüktür.
•  Buna karşılık, eğer ortamda O2 ya da başka bir son
elektron alıcısı varsa, glukoz molekülü tamamen CO2’e
oksitlenir ve ATP verimi çok daha yüksek olur. Son
elektron alıcısının O2 olması halinde, bu ;p oksidasyon
aerobiksolunumolarakadlandırılır.
ELEKTRONTAŞIYICILARI
•  Elektron taşıma sistemleri zara-bağlı elektron
taşıyıcılarıdır.Busistemlerinikitemelişlevivardır.
1. Elektron taşıma sistemleri elektronların birincil
vericidensonalıcıyaaktarımınaaracılıkederler.
2. Elektron aktarımı sırasında açığa çıkan enerjinin bir
kısmınıATPsenteziilekorurlar.
•  Elektron aktarımı için çeşitli oksidasyon-redüksiyon
enzimleri gereklidir. Bunlar arasında NADH
dehidrogenaz, flavoproteinler, demir-kükürt
proteinlerivesitokromlaryeralmaktadır.
ELEKTRONTAŞIYICILARI
•  NADH dehidrogenazlar; Sitoplazmik zarın iç yüzeyine
bağlanmış proteinlerdir. Bunlar NADH’ın bağlandığı
ak;f bölge içerir. Bu bölge 2e– ve 2H+ kabul eder.
Böylece NADH, NAD+ ye dönüşür. Daha sonra bu 2e–
ve2H+,flavoproteinlereaktarılır.
•  Flavoproteinler, riboflavin türevleri içeren
proteinlerdir.Proteinebağlıolanflavinkısmı,hidrojen
atomlarını aldığında indirgenen ve elektronları
aktardığı zaman oksitlenen proste;k bir gruptur.
Flavoproteinlerin 2e– ve 2H+ kazanırken, sadece
elektronlarıverirler.
•  Sitokromlar; Proste;k grup olarak demir içeren
porfirin halkasına (hem) sahip proteinlerdir.
Sitokromlardakihemgrubundayeralandemiratomu,
tek bir elektron kazanır ya da kaybeder. Sitokrom bu
şekildeoksidasyonaveredüksiyonauğrar:
Sitokrom—Fe+2Sitokrom—Fe+3+e–
•  Sitokromlar içerdikleri hem grubunun ;pine bağlı
olarak, sitokrom a, sitokrom b, sitokrom c olarak
adlandırılırlar.
•  Demir-kükürt proteinleri; Bu proteinler, demir ve
kükürtatomlarındanoluşmuşbirkümeiçerir.Bunların
enyaygınolanlarıFe2S2veFe4S4(Ikümeleridir.
•  Kinonlar, protein-içermeyen ve hidrofobik özellikte
olanelektrontaşımazinciriüyeleridir.Flavoproteinler
gibi kinonlar da, 2e– + 2H+ alır; fakat zincirde
kendilerinden bir sonra yer alan taşıyıcıya sadece
elektronlarıaktarırlar.
ProtonMoVveGüç:Kemiosmoz
•  Elektron aktarımı sırasındaki ATP sentezi, oksidaAf
fosforilasyonsüreciilegerçekleşir.ATP’ninüre;lmesi
zarın iki yüzeyi arasında ortaya çıkan proton moVve
güç(pmf)ilebağlanTlıdır.
•  NADHgibibirmoleküldenuzaklaşTrılanikielektronveikiproton
özgül taşıyıcılar aracılığıyla zincirin başından sonuna doğru
taşınırlar. Bu sırada protonlar hücre dışına pompalanır (Gramnega;f prokaryotlarda protonlar periplazmaya pompalanır).
Protonlarındışarıyaçıkışı,zarındışyüzeyininnispetenasidikhale
gelmesinenedenolur.
•  Elektronlar, elektron taşıma zincirinin sonunda son elektron
alıcısınaaktarılırlar.Aerobiksolunumyapanorganizmalardason
elektron alıcısı O2’dir. Böylece oksijen suya indirgenmiş olur.
O2’ninH2O’yaindirgenmesiiçin,reaksiyonutamamlamakadına
sitoplazmadaki protonlara gerek vardır. Bu protonlar su
molekülününH+veOH–vermeküzeredisosiyeolmasıylaoluşur.
•  H+’larhemO2’ninH2O’yaindirgenmesindekullanıldığı,hemde
hücredışınapompalandıklarıiçin,zarıniçtaraandaOH–birikir.
•  KüçükboyutluolmalarınarağmenneH+nedeOH–zardandifüze
olabilir; çünkü her ikisi de elektriksel olarak yüklüdür.
Dolayısıyla,kendiliğindendengeyeulaşılmasımümkünolmaz.
•  Elektron taşınmasının net sonucunu, zarın iki yüzeyi
arasında hem pH gradiyenA hem de elektrokimyasal
potansiyelortayaçıkarmaktadır.
•  Zarıniçyüzeyinega;felektrikyüklüvebazikhalegelirken,
dışyüzeyielektrikselolarakpozi;fveasidik;r.
•  Bu pH gradiyen; ve elektrokimyasal potansiyel (ikisi bir
arada proton moAve güç olarak isimlendirilir) zarın bir
batarya gibi enerji yüklü hale gelmesine neden olur.
Ortaya çıkan elektriksel enerjinin bir kısmı hücre
taraandanATPşeklindekorunur.
•  KemiozmoAk teori, fermentasyon hariç her türlü enerji
metabolizmasının açıklanmasında çok önemli katkı
sağlamışTr. Bu teori, Bacteria, Archaea ve Eukarya’nın
tümündegerçekleşir.
•  Proton i;ci gücü ATP molekülüne dönüştüren katalizör,
zarda yerleşmiş büyük bir kompleks olan ATP sentaz
enzimidir.
•  ATPazlar iki ana kısım içerir: F1 olarak adlandırılan ve
zarın sitoplazmik taraanda yerleşmiş olan çoklu alt
üniteye sahip baş kısım ve Fo olarak adlandırılan ve zarı
boydanboyakatederekprotongeçişineolanaksağlayan
kanalkısmı.F1/Fokompleksi,ATPileADP+Piarasındaki
tersinir tepkimeyi katalizler. ATPaz proteinlerinin yapısı
tümcanlıdomeynlerindekorunmuştur.
•  F1kısmı;beşfarklıpolipep;dden
o l u ş a n α 3 β 3 γ εδ ko m p l eks i
halindedir. F1, ADP + Pi’ın
ATP’ye dönüşümünden sorumlu
olankataliVkkompleksVr.
•  Fo, zara gömülü olup, ab2c12
k o m p l e k s i h a l i n d e ü ç ; p
polipep;;d içermektedir. a alt
birimi, protonları zarın içine
doğru kanalize ederken, iki adet
baltbirimizardandışarıyadoğru
birçıkınTyaparveδaltbirimiile
birliktestatoruoluşturur.
•  Protonlar içeri girdikçe proton
mo;ve güçün ortadan kalkması
ATP sentezini mümkün kılar.
A T P a z ’ ı n e t k i s i g e r i dönüşüm lüdür ; yani, AT P
hidrolizi proton moVve güç
oluşumunayolaçar.
II.SolunumdaKarbonAkışı:SitrikAsitDöngüsü
•  Glikolizdeki anahtar ara-ürün piruvat’dır. Piruvat molekülü
fermentasyon sürecinde indirgenir ve fermentasyon son
ürünlerine dönüştürülür (Tüm fermentasyon ürünleri
pirüva@an oluşur), solunum sırasında ise tamamen CO2’ye
oksitlenir. Piruvahn tümüyle CO2’e oksitlendiği ana yol
birçokorganizmadayeralansitrikasitdöngüsü’dür.
•  Fermentasyonda açığa çıkan elektronlar piruvaT indirgemek
için kullanıldığı halde, solunum sürecinde açığa çıkan
elektronlar elektron taşıma zinciri aracılığıyla NADH’dan
oksijeneveyadiğersonelektronalıcılarınakadaraktarılır.
•  Dolayısıyla, fermentasyonun aksine, solunumda bir elektron
alıcısının bulunması nedeniyle glukoz tamamen CO2’e
oksitlenirveoldukçayüksekenerjikazancısağlanır.Alkolikya
da lak;k asit fermentasyonunda her bir glukoz başına 2ATP
üre;lirken, solunum süreci sonunda bir glukoz molekülü
başınatoplam30-32ATPüre;lir.
30-32 ATP
•  Oksijenli solunum, aerobik solunum olarak da bilinir.
OrganikbesinlerinOksijenyoluylayakılarakATPeldeetme
işidir.
•  Hücrede besinlerdeki kimyasal enerjinin oksijen kullanarak
açığaçıkarılmasıdemek;r.
•  Üçşekildeincelenir:
Glikoliz(sitoplazmada)
Krebsdevri(mitokondride)
Elektrontaşımasistemi(mitokondride)
•  HücreselSolunum
OksijenliSolunum;Glikoliz→Krebsdöngüsü→ETS
sonelektronalıcısıO2
OksijensizSolunum;sonelektronalıcısıSO43−&NO3−,sülfürvb.
•  ArkelerdemetanojenlersonelektronalıcısıCO2,ase;kasitgibi..
•  Glikoliz→AlkolfermantasyonuveyaLak;kasitfermantasyonu
•  Sitrik asit döngüsünde pirüva@an oluşan aseVl-CoA, yağ
asidibiyosenteziiçingerekliolanbaşlangıçmateryaliolarak
görev yapar. Dolayısıyla, sitrik asit döngüsü hücrede;
biyoenerje%kvebiyosente%krolüstlenir.
•  AnaerobikSolunum
•  Solunumla enerji üre;minin bir başka alterna;fi,
oksijenden başka elektron alıcılarının kullanıldığı
solunumdur. Bu süreç anaerobik solunum olarak
adlandırılır. Anaerobik solunumda kullanılan elektron
alıcılarındanbazılarınitrat(NO3–),ferrikdemir(Fe3+),sülfat
(SO42–), karbonat (CO32–), ve bazı organik bileşiklerdir.
Elektronkulesindekipozisyonlarındandolayı,oksijenyerine
bu elektron alıcılarının kullanılması halinde, daha az enerji
açığaçıkar.
Kemolitotrofi
•  Elektron vericisi olarak inorganik kimyasalları
kullanabilen organizmalar kemolitotroflar olarak
isimlendirilmektedir.
•  Bu ;p metabolizmada görev alan elektron vericileri
arasında hidrojen sülfit (H2S), hidrojen gazı (H2), ferrus
demir(Fe+2)veamonyak(NH3)yeralır.
•  Kemolitotrof metabolizma ;pik olarak aerobik;r; fakat
organik elektron vericisinin değil inorganik elektron
vericisininoksidasyonuilebaşlar
•  Kemoorganotroflar, karbon kaynağı olarak organik
maddeleri(glukoz,asetat,vb)kullanırlar.Bununtersine,
kemolitotroflar karbon kaynağı olarak karbon dioksit
(CO2)kullanırlar,vebuyüzdenototrofturlar.
Fototrofi;
•  Çok sayıda mikroorganizma fototrof olup, fotosentez
içinenerjikaynağıolarakışığıkullanır.
•  Fotofosforilasyon olarak isimlendirilen işlemle
gerçekleşecek olan ATP sentezinde kullanılabilecek
protonmo;vegüçoluşturulur.
•  Karbon dioksit biyosentez için karbon kaynağı görevi
yapar. Bu gruptaki organizmalar fotoototroflar olarak
adlandırılır.
•  Bazı fototroflar ise karbon kaynağı olarak organik
bileşikleri, enerji kaynağı olarak da ışığı kullanırlar. Bu
gruptakiorganizmalarfotoheterotroflardır.
•  İki farklı fotosentez ;pi vardır: oksijenli ve oksijensiz.
Siyanobakteriler ve bunların akrabaları taraandan
gerçekleş;rilen oksijenli fotosentez yüksek bitkilerdekine
benzerlikgösterirveO2oluşumunasebepolur.
•  Oksijensizfotosentezisemorveyeşilbakterilerdebulunanve
O2üre;lmeyenoldukçabasitbirformdur.
•  Elektronlar ister organik ya da inorganik bileşiklerin
oksidasyonundan, isterse fototrofik süreçlerden gelsin, zar
aracılığı ile gerçekleşen biyoenerje;k proseslerde bu
elektronların tümü zara-bağlı elektron taşıma zincirinden
geçerler. Bu arada, proton mo;ve güç oluştururlar. Bütün bu
durumlarda enerjinin korunması ATPaz ak;vitesi aracılığıyla
gerçekleşir. Kemoorganotrof ve kemolitotrof organizmalarda
oksida;f fosforilasyon, fototroflarda ise fotofosforilasyon söz
konusudur.
•  Anabolizma için gerekli olan enerji ATP’den ya da proton iVci
güçtensağlanır.
•  KataboliktepkimelersırasındaaçığaçıkanveATPyadaproton
i;ci güç şeklinde korunan enerji, monomer sentezi ve
makromolekülleri oluşturmak üzere monomerlerin
polimerizasyonusırasındakolaycatüke;lebilir.
•  Hücredekienerjininbüyükkısmıproteinvenükleikasitsentezi
içinharcanır.Lipidvepolisakkaritsenteziiçinnispetenazenerji
gerekir.
BÖLÜM 6
MİKROBİYALÜREME
•  Mikrobiyolojide kullanılan gelişme terimi hücre
sayısındakiarEşanlamınagelir.
•  Prokaryotlarınçoğunda,hücrebüyümesihücreniniki
yenihücreyebölünmesinekadardevameder.
•  Escherichia coli gibi çubuk-şeklindeki bir bakterinin
üremekte olan kültüründe, hücreler kendi orijinal
uzunluklarınınyaklaşıkikikaTnaçıkanakadaruzarlar
ve daha sonra hücreyi iki kardeş hücreye ayıracak
olanbölmeoluşturulur.
•  Birhücreninikihücreoluşturmaküzerebölünmesibir
generasyonoluşumuolaraktanımlanır.
•  Bakterilerde bir generasyonun ortaya çıkması için
gereken zaman oldukça değişkendir ve beslenme
olanakları ile geneVk etmenlere bağlıdır. İdeal
beslenme koşullarında, E. coli bakterisi yaklaşık 20
dakikadadöngüyütamamlayabilir.
•  Fts Proteinleri, Hücre Bölünme Düzlemi ve Hücre
Morfolojisi
•  F t s p r o t e i n l e r i h ü c r e b ö l ü n m e s i n d e r o l
oynamaktadırlar.
•  Fts; “Filamentous Temperature SensiVve (sıcaklığa
duyarlıfilamentöz)”ifadesininkısaltmasıdır.
•  Escherichia coli ve diğer bakterilerde bu gruba ait
üzerindeençokçalışmayapılmışolanproteinFtsZ’dir.
•  FtsZ-Vpi proteinler mitokondri ve kloroplastlarda da
bulunur. Bu durum bu organellerin Bacteria ile
evrimsel bağlanT içinde olduklarını ortaya
koymaktadır. FtsZ proteininin ökaryo;k hücre
bölünmesinde önemli bir görev yapan tubulin ile
yapısalbenzerliktaşımasıdailginçbirbulgudur.
•  Fts proteinleri birbirleri ile etkileşerek hücrede
divizom olarak isimlendirilen bölünme aparaTnı
oluştururlar.
•  Çubuk-şeklindeki hücrelerde divizom oluşumu, FtsZ
moleküllerinin hücre silindirinin tam ortasına
rastlayan kısmındaki halkaya bağlanması ile başlar.
Sonuçtabukısımhücrebölünmedüzlemihalinegelir.
•  Escherichia coli hücrelerinde yaklaşık 10,000 FtsZ molekülü
halkaoluşturacakşekildepolimerizeolurvedahasonrabu
halka FtsA ve ZipA dahil olmak üzere diğer hücre bölünme
proteinleriniçeker.
•  FtsA, pek çok proteinin divizom’da bir araya gelmesi için
enerjisağlayanATP-hidrolizenzimidir.
•  ZipA ise FtsZ halkasını sıkıca sitoplazmik zara bağlayan bir
çapagibiişgörür.
•  Divizom, FtsI gibi pep;doglikan sentezinde gerekli olan Fts
proteinlerini de içerir. FtsI, penisilin-bağlanma proteini
olarak da isimlendirilir; çünkü bu proteinin ak;vitesi
penisilinan;biyo;ğitaraandanengellenir.
•  Hücreninuzunluğuorijinalboyununikimislineçıkanakadar
herikiyönedoğrugerçekleşenyenisitoplazmikzarvehücre
duvarımateryalininsentezidivizomtaraandandüzenlenir.
DNAReplikasyonuveHücreBölünmesi
•  DNAreplikasyonuFtsZhalkasıoluşmadanöncegerçekleşir.
DNAsentezinindurması,FtsZhalkasınınoluşumuiçinbir
sinyaloluşturur.
•  Halka, duplike olmuş nükleoidler arasındaki boşlukta
ortayaçıkar.FtsZproteinininhücrenintamortanoktasına
yerleşmesineMinproteinleriolarakisimlendirilenbirseri
protein,özellikledeMinCveMinE,yardımcıolur.
•  MinC, hücrenin tam merkezi bulunana kadar FtsZ halka
oluşumunuengelleyenhücrebölünmeinhibitörüdür.MinE
ise MinC ak;vitesini inhibe eder ve hücre merkezine
bağlanır. Bu olay FtsZ eksikliğinin giderilmesini ve
divizom’unbaşlamasınıte;kler.
•  Hücrenin boyu uzadıkça, kromozomun iki kopyası
birbirinden uzaklaşır ve her biri yeni hücrelerden
birinegeçer.
•  FtsK adı verilen Fts proteini ve başka bazı proteinler
busüreceyardımcıolur.Daralma(büzülme)meydana
geldikçe, FtsZ halkası depolimerize olmaya başlar ve
hücre duvarı materyalinin içeriye doğru büyümesini
te;kler.Sonuçtakardeşhücrelerbirbirindenayrılır.
•  FtsZ guanosin trifosfat (GTP) molekülünü hidroliz
edecek enzima;k ak;viteye sahip olduğu için, hem
FtsZ’nin polimerizasyon ve depolimerizasyonu hem
debunuizleyenFtsZhalkasınınkurulmasıveyıkılması
içingereklienerjiyisağlar.
HücreŞekliveProkaryotlardakiAkVnBenzeri
Proteinler
•  Prokaryotlarda; hücre şeklinin belirlenmesinde
özgül proteinlerin rol oynadığı, pepVdoglikanın ise
oldukça küçük bir role sahip olduğu açıklık
kazanmışTr. İlginç olan nokta, şekil belirleyen bu
proteinlerin ökaryo;k hücrelerdeki hücre iskele;nin
temel bileşeni olan akAn ile dikkate değer bir
benzerliktaşımasıdır.
•  Prokaryo;k hücrelerin şeklini belirleyen temel
proteinMreBolarakadlandırılır.
•  MreB, sitoplazmik zarın hemen alTnda hücre
içeriğini çevreleyecek şekilde spiral-şekilli ipliksi
bantlaroluşturur.
•  MreByapısındakihücreiskele;muhtemelensitoplazmik
zar üzerine belirli bir güç uygulayarak, hücre şeklini
belirlemektedir.
•  İlginç olan nokta, kok-benzeri bakterilerin hem MreB
proteinini hem de bu proteini kodlayan geni
taşımamalarıdır.
•  Bu da bakterinin aslında küre şekilli olduğunu
göstermektedir. Küresel olmayan bakteri hücrelerinde
MreB filamentlerinin farklı biçimlerde düzenlenişi
muhtemelen çeşitli prokaryotların çubuk şeklindeki ve
diğerhücremorfolojilerindensorumludur.
PepVdoglikanSenteziveHücreBölünmesi
•  Hücre bölünmeden önce, yeni hücre duvarının
sentezlenmesi gerekir. Duvar sentezinin en önemli
aşaması yeni duvar materyalinin mevcut duvarın
bütünlüğünübozmayacakşekildeeklenmesidir.
•  Otolizinler; FtsZ halkasından başlayarak, hücre
duvarındaaçıklıklaroluşturur.
•  Otolizinler divizom protein kompleksinin içinde yer
alırlar. Yeni hücre duvarı materyali daha sonra bu
aralıklaraeklenir.Yeniveeskipep;doglikanınbirleşme
yeri Gram-pozi;f Bacteria’nın hücre yüzeyinde yara
izinebenzerbirkabarToluşturur.
•  Pep;doglikansentezindeyenihücreduvarıöncülerinin
eklenme noktasında, pep;doglikan bütünlüğünü
bozmamakiçineşgüdümlüolarakmevcutpep;doglikan
tabakasına eklenmesi gerekmektedir. Eğer bu
gerçekleşmezse hücre kendiliğinden erir. Bu olay
otolizisolarakadlandırılır.
•  Büyüme sırasında yeni pep;doglikan tabakasının sentezi
mevcut pep;doglikan tabakasının otolizinler taraandan
kontrollü kesimini ve bununla eşzamanlı olarak
pep;doglikan öncülerinin eklenmesini gerekli
kılmaktadır.Baktoprenoladıverilenlipidtaşıyıcımolekül
buişlemdeönemlibirroloynar.
•  Baktoprenol, pep;doglikan öncülü olan N-ase;l
glukozamin/N-ase;l muramik asit/pentapep;d
birimlerine bağlanan oldukça hidrofobik karakterde bir
C55alkoldür.
•  Baktoprenol, pep;doglikan öncülerini yeterli düzeyde
hidrofobik hale ge;rerek bunların sitoplazmik zardan
aktarılmasını sağlar. Bu haliyle periplazmaya ulaşan
baktoprenol,yenihücreduvarıöncülerinihücreduvarının
büyümenoktasınaekleyecekveglikozidikbağoluşumunu
katalizleyecekenzimlerleetkileşimegirer.
•  H ü c r e d u v a r ı s e n t e z i n i n s o n b a s a m a ğ ı
transpepVdasyonolarakisimlendirilir.
•  Bu süreç, komşu glikan zincirlerindeki muramik asit
reziduları arasında çapraz pep;d bağları kurulmasını
gerek;rir.
•  Transpep;dasyon Tbbi açıdan önem taşır; çünkü
penisilinan;biyo;ğibutepkimeyidurdurur.Dahaönce
bahse}ğimiz FtsI proteini de dahil olmak üzere bazı
penisilin bağlanma proteinlerinin Gram nega;f
Bacteria’nınperiplazmasındabulunduğusaptanmışTr.
•  Bu proteinlere bağlanan penisilin bunların katali;k
ak;vitesiniortadankaldırır.Yeniduvarsenteziolmadığı
zaman, otolizinlerin ak;vitesinin devam etmesi
sonucundahücreduvarızayıflarvehücreerir.
•  İki sebepten dolayı penisilin klinik Tp alanında yaygın
olarakkullanılanbirilaçTr.
•  Birincisi,insanlarEukaryadomeynindeyeraldıklarıiçin
hücrelerinde pep;doglikan tabakası bulunmaz;
dolayısıylapenisilinyüksekdozlardauygulanabilir.
•  İkinci neden, hemen hemen tüm bakteriyel patojenler
pep;doglikan içerdiklerinden ötürü penisilinin
potansiyelhedefiolmalarıdır.
•  Gram-nega;f Bacteria’da (örneğin Escherichia coli)
çapraz-bağbirpep;ddekidiaminopimelikasitilekomşu
pepVddekiD-alaninarasındakurulur.
•  E.coli’dekiFtsIproteininintranspep;dasyoniçinönemli
birproteinolduğudüşünülmektedir.
•  Gram-pozi;f Bacteria’da ise çapraz bağlar bir pep;d
üzerindeki L-lizin ile diğer pepVd üzerindeki D-alanine
glisinarasındaoluşur.
•  Özetle;Bakteriüremesisırasındakiduvarsentezimevcut
hücre duvarı materyaline yeni glikan birimlerinin
eklenmesiyle gerçekleşir. Duvarın büyüme noktasına
eklenecek olan yeni glikan birimleri baktoprenol adı
verilen hidrofobik alkol aracılığı ile sitoplazmik zar
içinden taşınır. Duvar öncüllerinin pep;doglikana
eklenmesitranspep;dasyontepkimesiilemümkünolur.
Download