AKADEMİSYENLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI PROF.DR. ŞÜKRÜ KOÇ’ SEMPOZYUMU AÇIŞ KONUŞMASI Saygıdeğer katılımcılar bugün Yalova’ da çok değerli bir iş için bir araya gelmiş bulunuyoruz. “21. yy. da Türkiye’ de Sosyal Bilimler ve Toplum Sorunları ’’ adlı bilimsel toplantımızın 2. sini Ankara’ dan Yalova’ ya taşıyarak önemli bir başlangıç yaptığımızı düşünüyoruz. Böylece gelecek toplantılarımızın, her seferinde, bir başka şehirde olmak üzere ve orada bulunan üniversite ile işbirliği içerisinde gerçekleştirilmesinin önünü açmış oluyoruz. Özellikle Anadolu’da yeni kurulan üniversitelerin eğitim-öğretim faaliyetlerine ve bilimsel araştırmalarına ortak ve yoldaş olmak için Akademisyenler Birliği’ nin geliştirdiği bu çalışma yönteminin ülkemiz açısından çok faydalı olacağına inanıyoruz. Bu sempozyum kapsamında birlikte olacağımız üç gün “ Türk Dış Politikası ve Sorunları’’ , “ Ekonomi ve İstikrar ’’ , Türkiye’ de Düşünce Sorunları ve Bilim’’ , “ Siyasal Hayat ve Sorunları ’’ , “ Maliye: Vergi Sistemi ve Sorunları’’, “ Demokratikleşme ve Sorunları’’ , “ Toplum ve Değişme ’’ , “ Tarih ve Kimlik ’’ başlıklı sekiz oturumda çok değerli bilim insanlarının tebliğleri dinlenecek ve sonrasında konu üzerinde tartışmalar yapılacaktır. Ayrıca kıymetli yazar, araştırmacı ve bilim insanlarımızdan Sayın Alev Alatlı, Banu Avar, Doç.Dr. Vedat Bilgin ve Servet Somuncuoğlu doyurucu konferanslarıyla bizlere kendi pencerelerinden sesleneceklerdir. Bildiri ve konferans şeklindeki tüm sunumların ikaz edici, düşündürücü ve yönlendirici vasıflarıyla toplantıya ayırdığınız kıymetli zamanlarınızı keyifli hale getireceğine yürekten inanıyoruz. Her türlü hatamıza, eksikliğimize ve vurdumduymazlığımıza rağmen, ileri ülkelere kıyasla küçük te olsa,iyi niyetli çabalarla değerlendirilmesi gereken bir bilimsel potansiyelimiz olduğu şüphesizdir. Bu potansiyelin giderek artırılması, harekete geçirilmesi ve Türkiyemiz’in sosyoekonomik şartlarına uygun bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Kaynak yetersizliği, eğitim-öğretim alanlarında bir çığ gibi büyüyen yükümüzü ve düşünce hayatımızdaki fakirliğimizi göz önüne aldığımızda işimizin ne kadar zor olduğu ortaya çıkmaktadır. Dünyadaki bilimsel araştırmaların % 90’ı bilinen bazı gelişmiş ülkeler, geriye kalan % 10’u ise diğerleri tarafından üretilmektedir. Biz bu % 10 içerisindeyiz. Dünya ülkeleri arasında var olan acımasız yarışın galiplerini işte bu yüzdeler belirlemektedir. O halde nerede bulunduğumuzu iyi bilip, buna göre çaresini aramalıyız. Ülkeler arasındaki yarışta nerede olduğumuz ne kadar belli ise, daha çok düşünmeyene, daha çok çalışmayana, daha çok üretmeyene biçilen gömlek te bellidir. Eğer düşünmez, üretmez ve çalışmazsak bilim ve teknolojiyi para ve silah gücü haline getiren devletlerin ya stratejik ortağı (!), ya çeşitli cephelerde askeri, ya onların hizmetçisi ya da kölesi olmak mecburiyeti vardır. Çünkü haklının haklı olmadığı, güçlünün haklı olduğu vahşi bir dünya düzeninin medeniyet diye yutturulduğu bir zamanda yaşamaktayız. Özellikle Türk ve İslam coğrafyasından gelen haberlerle ağlıyor, sızlıyor, kahroluyoruz. Bir şey yapamamanın ezikliğiyle yalnızca dua ediyoruz. Afganistan, Doğu Türkistan, Kafkasya, Pakistan, Irak ve Filistin’ den yükselen çığlıklar kulaklarımıza adeta kurşun olup, dökülüyor. Bu kabul edilemez gidişi durdurmak, içinde bulunulan olumsuz psikolojik atmosferden kurtulmak ve çağın gereklerini yerine getirmek Türk aydınlarının vazgeçilmez görevi olmalıdır. Başkalarınca üretilmiş, gerçek hayatımızla izdüşümü olamayan, doğruların çarpıtıldığı basit ve değersiz magazin gündemlerinden kurtulup, geleceğin Türkiye’si için kafa yormalıyız. Bizi örümcek ağları gibi kuşatan, çaresiz hale getiren insafsız saldırıların strateji ve taktiklerini işlemez hale getirerek; insanı merkeze alan yepyeni bir medeniyetin bu topraklarda filizlenmesine yarayacak işlere girişmeliyiz. Kendi üstün çıkarları için insanları akla hayale sığmayan silahlarla, işkencelerle yok etmeye yönelmiş projeleri durdurabilmeliyiz. Bunun için de geçersiz kılınacak iğrenç projelerin yerine insan tabiatına uygun, barış ve mutluluk getirecek projeleri koymalıyız. Bilim ve teknolojiyi silah üretmede değil, insanlığa hizmet etmede kullanacak bir düşünce denizine yelken açmalıyız. Bunları yapabilir miyiz? Elbette yapabiliriz. Bizler zaten insanı merkeze alan medeniyetler kurmuş bir coğrafyanın sahipleriyiz. Tarihimiz, kültürümüz, dünya bilimine yaptığımız katkılar, barış içinde birlikte yaşamanın mümkün olduğunu gösteren yönetim tarzımız, insanlığın idrakine sunduğumuz evrensel değerler , bugün farkında olmadığımız, olamadığımız bu kıymetli hazineler, bizi yeni bir şeyler yapmaya teşvik ediyor, yol gösteriyor ve emrediyor. İşte bu emir gereğince gerçekleştirmekte olduğumuz “ 21. yy. da Türkiye’ de Sosyal Bilimler ve Toplum Sorunları’’ sempozyumunun vatanımıza, milletimize ve tüm insanlığa küçük te olsa bir fayda sağlayacağı beklentisi içindeyiz.Birlikteliğimiz hayırlı ve uğurlu olsun. Katkılarınızdan dolayı sizlere müteşekkiriz. Hepinizi en derin saygılarımızla selamlıyoruz. . Prof. Dr. Şükrü Koç