Bizim sayfa (Edirne İl Müftülüğü tarafından hazırlanmıştır) İslam medeniyeti = Kitap medeniyeti (Mabet- Kitap ve Okumak üzerine…) Duamız: “Ya Rabbi ! üzerimizden bilginin ışığını, ilmin nurunu eksik eyleme. Bizleri kitabın ve ilmin bereketinden mahrum bırakma. Bizleri kitapla, ilimle, irfanla yücelt. hak, hakikat, adalet, ahlak ve faziletle donananlardan eyle. bizleri ibadet, ilim ve tefekkürle camileri imar edenlerden eyle. Seni sevmeyi, senin sevdiklerini sevmeyi, seveceğin güzel işler yapmayı bizlere nasip ve müyesser eyle. İmanımızı kuvvetli, amellerimizi ihlaslı eyle. Bizleri dünya imtihanını kazananlardan eyle. Merhamet duygularımızı köreltme. Kardeşlik bağlarımızı kuvvetli kıl. Tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olacak, İslam’ı ihyaya muktedir eyle. Gönüller yapmayı bizlere nasip eyle. Aziz şehitlerimizin makamlarını yüce, gazilerimize uzun ömürler nasip eyle. Vatanımızı ve tüm İslam alemini zalimlerin şerrinden muhafaza eyle. (amin) Haftanın yazısı : İslam medeniyeti= Kitap medeniyeti (Mabet- Kitap ve Okumak üzerine…) Sevgili Edirneliler ! İslam medeniyeti Hz. Muhammet s.a.v efendimize ve onun şahsında tüm insanlığa gönderilen, hak ve hakikatleri cem etmiş olan Kur’an-ı kerim rehberliğinde kurulmuştur. Kitaba bağlılık huzur ve güvenin teminatıdır, çünkü Kur’an huzur ve güvene götüren hükümlerle doludur. Dinler tarihinde birçok dinin yazılı kaynakları bulunmaktadır. Ancak hiçbir dinin merkezinde, yani başında, ortasında ve sonunda kitap bulunmamaktadır. Dinler tarihinde Kitabı merkeze alarak olgusal olarak büyük Kitap devrimini geçekleştiren tek din İslam'dır. Kur'an, İslam'ın başı, ortası, sonu, kısacası her şeyi olan kitaptır. Kitaba dayalı din olgusunu insanlık, İslam'la tanımıştır. İslam, fıtrat medeniyetinin Kur'an'a dayanması gerektiğini ortaya koyduğu gibi, Kur'an'ın ve Kainat kitabının Tevhit hakikati ışığında birlikte okunmasını gerekli görmektedir. Kur'an'ın ilk emri olan “Oku!”, Kur'an ve kainat kitabının birlikte okunması anlamına gelmektedir. Arif Nihad Asya, İslam'ın mescid-kitap-okumak birlikteliğini muhteşem bir şekilde şu şekilde ifade etmektedir: “ Bizde ayrı sayılmaz bir kitap, bir mihraptan, Ki, uğuldar kubbemiz “Oku!” diyen hitaptan.” Kur'an, mabedi, dört duvar arasıyla sınırlı bir yapıdan ibaret görmemektedir. Kur'an bütün yeryüzünün, insanlara mescit kılındığını bildirmektedir. Kur'an, mabedi dört duvarla sınırlı kılmadığı gibi, Kitab'ın da mescidin dört duvarı arasına sıkıştırılamayacağını öngörmektedir. Kitab'ın okunacağı ve anlaşılacağı bütün mekan dünya iken, onun anlaşılacağı alan ise topyekun olarak hayattır. Hayat, mabet ve Kitap birbiriyle bütünleştiği zaman ortaya bir Kitap Medeniyeti çıkmaktadır. Kitap medeniyetinin inşası için, Kitap Şuuruna sahip olmamız lazımdır. Kitap merkezli bir hayat yaşamak, kitap okumayı ve anlamayı, hayatımızın en merkezi aktivitesi haline getirmek, çevremizde bir Kitap zinciri oluşturmak için çabalamak, dini, insani ve ahlaki bir görevdir. Hiçbir kitap, körü körüne okunmak için yazılmamıştır. Körü körüne okunan kitaplar, fanatizm, taassup, körelme ve körleşmeden başka bir şey üretmemektedirler. Kur'an, insanın körleşmesine ve körelmesine engel olmak için sürekli olarak aklın işbaşında olmasını istemektedir. Kur'an ve kainat kitabını, ancak aklımız sayesinde okuyabilir, anlayabilir ve tefekkür edebiliriz. Okumak, aklı kullanmaktır. Yüzeysel bir okuma, okuma değildir. Aklın her anlamıyla aktif halde olduğu bir okuma, gerçek anlamda bir okuma, anlama ve tefekkür tecrübesidir. Aklı devreden çıkararak okumak için okumak şeklinde yapılan bir davranış, ortaya derin bir kavrayış ve anlayış koymamaktadır. Kitap, bizdenOkumamızı ve Akletmemizi istemektedir. Mescit ve cami, sadece ibadet ritüellerinin yerine getirildiği yer anlamında bir mabet değildir. Mescit ve cami, okumanın, sosyalleşmenin, konuşmanın, kısacası insanlar arası ilişkilerin hepsinin icra edildiği mekanlardır. Kitap ve mescidi bir araya getirmek, caminin ve mescidin bir köşesini kitapla doldurmak değildir. Cami ve kitabı bir araya getirmek, caminin içini kitap okuyan, kitabı konuşan ve kitabı tartışan insanlarla doldurmak demektir. Caminin kitabın okunduğu, konuşulduğu ve tartışıldığı ve mekanlara dönüştürmek lazımdır. Camilerde edebiyat, sanat, felsefe, din, tarih ve insan bilimleri alanlarında kitapların okunduğu ve tartışıldığı okuma aktivitelerinin tertip edilmesi gerekmektedir. Tevhit, donup kalmayı reddetmektedir. Tevhit, hareket ve hicreti gerektirmektedir. Dünyaya hakim olan cehalet perdesini dağıtmak üzere insanlığın Rahmet Peygamberi, Medine'ye hicret etti. Rahmet Peygamberi'nin Medine'ye hicreti, insanlık tarihinin büyük olaylarındandır. Hicretle beraber fıtrat medeniyetini inşa etmenin temelleri atılmıştır. Rahmet Peygamberi, insanların ibadet edecekleri, öğrenecekleri, anlaşacakları ve konuşacakları bir mekan olması için cami ve okulu birlikte inşa etmiştir. Medine mescidi, ilk okuldur, ilk üniversitedir. Rahmet Peygamberi, insanların ibadetle, okumayla ve tefekkürle buluşmalarını istiyordu. Hiçbir sınırlama ve kısıtlama olmadan herkesin okumasını istiyordu. Daha sonraları okuma-yazma bilme bilenlerin sayısını arttırmak için savaş esirlerine serbest kalmaları karşılığında insanlara okumayı-yazmayı öğretmelerini öneriyordu. İslam Aydınlanması, Rahmet Peygamberi'nin pratiğinde kitabı, mescidi ve okulu birleştirmiş bir anlayıştır. Bugün coğrafyamızın her tarafında camiler yükselmekte ve yenileri inşa edilmektedir. Camilerin fiziksel mekanlar olarak inşa edilmeleri yeterli değildir. Camilerinin içinin kitapla, kitabı okuyan, tartışan ve akleden insanlarla doldurulması gerekmektedir. Farklılık, insanın okumasında, kitapla kurduğu ilişkide, kavrayışta ve anlayıştadır. Kitabımız Kur'an, bilenlerle bilmeyenlerin aynı olmayacağını ortaya koymaktadır. Cami, insanın Kitabı ve kitapları okuduğu, anladığı, tartıştığı, konuştuğu, tefekkür ettiği mekan olmalıdır. Camilerde, hayatta farklılığın ve farkındalığın kitapla ve okumayla oluştuğu şeklinde sahih bir şuurun gelişmesine imkan veren yeni bir anlayış, pratik ve ilişki modeli geliştirilmelidir. (Kitap- Cami- İnsan Ayrılmazlığı, Prof. Dr . Bilal Sambur ) ………. 'Sözün Düşüşüne', görselliğin egemenliğine ve imajların yükselişine tanık olduğumuz modern çağda, insanın kitap ve kitap okuma ile ünsiyeti yokluğa doğru sürüklenmektedir. İnsanı günübirlik yaşama, geçici heveslere, yüzeyselliğe mahkûm eden imajinasyon, görsellik ve teknoloji çağı, bireyin aklı, duygusu ve vicdanı ile bağını kuran kitapla arasına bir set çekmiştir. Hâlbuki medeniyetler tarihi boyunca kitap, insanın benliğini, kimliğini ve tarihini söz/yazı üzerinden kurduğu dünya olmuştur. İnsanoğlu, bizatihi kendisini (mikrokozmos) ve bütün olarak evreni (makrokozmos) bu dünya, yani 'kitap dünyası' üzerinden anlamış ve anlamlandırmıştır. Anlam, düşünce ve duygu dünyaları arasındaki geçişler, kitap/söz dünyası aracılığıyla gerçekleşmiştir. Hâlbuki 'kitap medeniyeti' olarak nitelendirebileceğimiz medeniyet tarihimizde ilk ve en önemli araştırma merkezi olarak Bağdat'ta kurulan Beytülhikme'nin çok zengin bir araştırma kütüphanesi bulunmaktaydı. Bu Bilgelik Evi'nde Platon, Aristoteles, Öklid, Batlamyus ve Galen gibi Yunanlı filozof ve bilginlerin önemli eserleri Arapçaya çevrilmiştir. Yine medeniyet tarihimizin nadide kesitlerinden birisini teşkil eden Endülüs'te bilim ve kültür merkezleri olarak nam salan Kurtuba, Gırnata, Tuleytula (Toledo), ve İşbiliye (Sevilla) orta ve yükseköğretim kurumlarının (medreseler) yanı sıra, büyük kütüphane ve araştırma merkezleri olmuştur. Ancak bugün ne yazık ki, Avrupa ve Dünya ölçeğinde yapılan kitap okuma oranı ve kütüphane istatistikleri açısından hiç iç açıcı olmayan bir ülke tablosu ile karşı karşıyayız. Bu üzücü tablo, tevarüs etmiş olduğumuz medeniyet birikiminin ne kadar uzağında olduğumuzu göstermektedir. (Prof. Dr. Muharrem Kılıç) ………. Bu medeniyet, Kerim Kitabımızın “oku!” emriyle hayat bulmuştur. Bugün İslam dünyası olarak içinden geçtiğimiz, tarihimizin en zorlu sürecinin temelinde bilgisizlik, cehalet ve taassubun olduğu açıktır. Kitapla aralarına mesafe koyanlar, hakikati insanların elinde görmeye başlamakta, şahısları hakikatin yerine ikame etmektedirler. Oysa bizlere düşen, insan, medeniyet, kâinat ve düşünce merkezli okumalar yapmaktır. Kitaptan doğruyu, adaleti, ahlakı, fazileti öğrenmektir. Kitabın bilgisiyle donanmaktır. Kitap vasıtasıyla var oluşumuzun gaye ve hikmetini kavramaktır. Geliniz! Hep birlikte yeniden yücelmek için Kitaba, Kitabın “oku!” emrine sımsıkı sarılalım. Önce Kitabı, sonra kendisini ve kâinatı okuyan; hak ve hakikatin peşinden koşan nesiller yetiştirelim. Camilerimizi yeniden ilim, irfan merkezlerine çevirelim. Camilerimizde kütüphaneler kuralım, ders halkaları oluşturalım. Zihnimizi, gönlümüzü, ruhumuzu camiyle, kitapla mamur edelim. Hayatımızı cami, camimizi hayat kılalım.