demokrasi

advertisement
….
Demokrasi Nedir?
 Demokrasi kavramı da tıpkı siyaset kavramı gibi
üzerinde bir çok muhalif görüşün olduğu bir
kavramdır. Farklı tanımlara sahip olsa da genel
olarak demokrasiyi halk yönetimi şeklinde
tanımlayabiliriz.
 Yunanca bir kelime olan demokrasi; Demos ve
Kratos kelimelerinin birleşmesinden meydana
gelir. Yunanca’da “Demos” “halk” “Kratos” ise
“güç” anlamlarına gelmektedir.
Yunanca’dan türeyen bu kelimenin, yönetim biçimi
olarak Antik Yunan Felsefesinde pek de olumlu bir
anlamı yoktur. Aristoteles ve Platon’a göre demokrasi
kötü bir yönetim biçimidir. Demokrasi’yi “cahil halkın
kendi seçtiği yeteneksiz yöneticilerle yönetildiği çok
kötü bir rejim” olarak tanımlar.
Platon’a göre demokraside hiçbir erdeme ve doğruluğa
yer yoktur. Tıpkı Aristoteles’te olduğu gibi Platon da
demokrasiyi ortak iyiliği amaçlayan “Politeia” yönetim
şeklinin bozulmuş hali olarak tarif etmektedir. Bu
görüşe göre demokrasi; sadece yoksulların çıkarını
amaçlayan yönetim şekli anlamına gelmektedir.
Demokrasi’yi en basit anlamıyla halkın yönetimi
olarak tanımlarsak bir çok soruyla karşılaşırız.
Halk Kimdir? Sorusu bun soruların en başında
gelmektedir. Halk kavramını herkesi kapsayan bir
şemsiye olarak değerlendirdiğimizde birçok
konuda tüm insanların aynı şeyi düşünmelerini
bekleyemeyiz. Dolayısıyla halkı çoğunluk olarak
tanımlamaktayız. Peki demokrasiye çoğunluğun
yönetimi
şeklinde
bir
tanım
getirirsek
demokrasilerde
azınlık
haklarından
nasıl
bahsedeceğiz?
 Modern demokrasilerde azınlıkta kalan halkların
haklarını koruyacak olan anayasalardır. Dolayısıyla
ideal demokrasilerde demokrasiyi güvence altına alan
kurum, azınlıkta kalan insanların haklarını güvence
altına alan ve bireyleri devletten gelebilecek tehlikelere
karşı koruyan anayasal kurumlardır.
 Azınlıkta kalan insanların haklarının savunmasında
Siyasal Eşitlik kavramı temel işlev görmektedir.
Yönetimi çoğunluğa vermemiz, sayısal üstünlüğe değer
vermemiz anlamına gelmektedir. Sayısal üstünlüğün
her zaman nitelik üstünlüğüne yol açmayacağını,
çoğunluk kararlarının, sırf çoğunluğa ait olduğu için
“doğru” ve “haklı” olduğunu söyleyemeyiz.
Bu gibi durumların yaşanmaması için siyasal
eşitlik kavramı demokrasinin işlevselliğini
garanti altına almaktadır.
Siyasal Eşitlik: Siyasal Eşitlik, siyasal iktidar ve
etkinin eşit dağılımı anlamına gelir. Siyasal
eşitlik demokrasinin köşe taşlarındandır.
Liberal demokratik teoride , siyasal eşitlik
siyasi hakların eşit dağılımına tekabül eder.
Bu ilke genel olarak şu ifadeyle özetlenir; “Tek
birey, tek oy, tek değer”.
Demokrasinin Erdemleri
i-) Bireylerin Kendi Kaderlerini Tayin Edebilmesi:
Demokrasinin ahlaki temeli, bireylerin kendi
kaderlerini özgürce tayin edebilmelerine imkan
sağlamasıdır.
Demokratik yönetimin kurallarını
yurttaşlar koymaktadır; en azından bu kurallara
rızalarını beyan etmekte ve bunları onaylamaktadırlar.
Bir kimse, kendi koyduğu veya rızasını gösterdiği
kurala, kimsenin zorlaması olmadan gönüllü olarak
riayet edecektir.
ii-) Farklı Hayat Tarzlarının Bir arada yaşayabilmesi:
 İnsanların sahip olduğu yaşam biçimleri, dünya
görüşleri birbirinden farklılıklar gösterebilmektedir.
Demokratik toplumlarda bu farklılıklara sahip
insanların bir arada barış içinde yaşaması
demokrasinin erdemlerinden biridir.
 iii-) Birey Ve Bireysel Özgürlüklerin Değeri:
Demokrasi bireyi ve bireysel özgürlükleri koruyan ve
geliştiren bir sistemdir. Demokrasi bu haliyle
özgürlüğün sağlam bir aracıdır.
iv-) İnsanın Gelişmesi:
hayata aktif katılım sağlaması suretiyle
demokrasi, insanın kendi kendini geliştirebilmesi için
imkanlar yaratmaktadır.
v-) Adaletin Sağlanması: Demokrasilerde haksızlığa
uğrayan
bireyler
anayasal
güvence
altına
alındıklarından mağdur kaldıkları durumu anayasal
kurumlar aracılığıyla giderebilmektedirler.
vi-) Çatışmaların Çözümü: Demokrasi, “kurşun yerine
oy kullanılmasını, kafaların kırılması yerine
sayılmasını” kurumlaştıran bir sistemdir.
 Siyasal
DEMOKRASİ MODELLERİ
 Doğrudan Demokrasi
Doğrudan demokrasi vatandaşların siyasal karar alma
sürecine doğrudan, aracısız ve devamlı katılımını ifade
eder. Doğrudan demokrasi böylelikle yöneten ve
yönetilen ile devlet ve sivil toplum ayrımlarını ortadan
kaldırmaktadır.
Eski Atina’da görülen doğrudan demokrasinin
avantajları:
 Demokrasinin en saf formu olarak doğrudan
demokrasi vatandaşların kendi kaderlerini tayin
hakkını güçlü bir biçimde destekler.
Daha bilgili ve siyasal açıdan daha öngörülü
vatandaşların yetişmesine yardım eder.
Kamuya, politikacılara ihtiyaç duymaksızın
kendi görüş ve menfaatlerini ifade etmek
imkanı sağlar.
Vatandaşlar kendi verdikleri kararları daha
kolay kabul ettikleri için yönetimin
meşruluğu üzerinde bir tartışma yaşanmaz.

Temsili Demokrasi
 Temsili Demokrasi demokrasinin sınırlı ve dolaylı
biçimidir. Bu modelin sınırlılığı ve dolaylılığı belirli
dönemlerde
yapılan
seçimlerle
işletilmesinden
kaynaklanmasıdır. Seçimler vasıtasıyla halk kendisini
yönetecek kimseleri belirler. Bu model yönetenler ile
yönetilenler arasında güvenilir ve etkili bir bağ
kurduğu sürece demokratiktir.
 Temsili Demokrasinin Faydaları:
 Bu model demokrasinin uygulanabilir bir biçimini
sunmaktadır.
 Sıradan vatandaşlara karar alma süreci içinde bir
sorumluluk yükler.
 Sıradan
vatandaşların
yönetime
katılmaması sisteme bir istikrar verir.
doğrudan
 İktidarın daha eğitimli, daha bilgili ve daha tecrübeli
ellerde olmasına yol açabilir.
Totaliter Demokrasi
Her
ne kadar demokrasinin
doğasına ter düşse de bu tür bir
yönetim
biçimi
genelde
bir
diktatörün halkın taleplerine ve
eğilimlerine duyarlı olduğu bir
yönetimi
ifade
etmek
için
kullanılmaktadır.
Plebister Demokrasi
 Plebister demokrasi referandum ve benzeri
vasıtalarla
halkın
yönetim
üzerinde
bir
belirleyiciliğe sahip olduğu demokrasi modelidir.
Bu modelde halkın siyasi konularda fikrini
doğrudan ifade edebilmesi söz konusudur.
Dolayısıyla bu model doğrudan demokrasinin veya
katılımcı demokrasinin bir biçimi olarak
görülebilir. Ancak Plebister Demokrasi, liderlerin
yönlendirme çabalarından etkilenmeye açık
olduğu için eleştirilmektedir.
Sosyal Demokrasi
Bu kavram komünist rejimlerde gelişmiş demokrasi çeşitlerini
kapsamaktadır. Kendi aralarında farklar bulunmasına rağmen
liberal demokrasi sistemleriyle kesin olarak karşıt bir çizgidedir.
Genel olarak siyasi eşitliğin yanında sosyal demokrasi ile ekonomik
eşitliğinde sağlanması gerekliliğini savunmuşlardır.
Marx, kapitalizmin yıkılmasından sonra geçici bir
proletaryanın devrimci diktatörlüğü'nün olacağını sonradan ise
proleter demokrasi sistemiyle komünist bir toplumun oluşacağını
savunmuştur.
Komünist
devletlerde
görülen
demokrasi
sisteminin fikir yapısı Marx’tan çok Lenin’e aittir.
 Bu ülkelerde, partilerin denetimsiz gücünün demokrasiyi gölgede
bıraktığı eleştirisi yaygın olarak yapılmaktadır.
 Karl

Radikal Demokrasi
 1-)Kimlik-Fark ilişkisine dayalı,
 2-) Devlet egemenlğini sorunsallaştıran,
 3-) Siyasal alanı global/ulusal/yerel etkileşim eksenine
doğru genişleten,
 4-) Sivil toplumu da devlet/parti gibi bir siyasal özne
olarak düşünen ve bu bağlamda,
 5-) Katılımcı demokrasinin liberal demokrasi için
önemini vurgulayan yeni bir siyaset anlayışını ifade
eder.
Müzakereci Demokrasi
geliştirilmiş bir kavram olan Müzakereci
(Tartışmacı) Demokrasi, siyasi kararların, karşılıklı
görüşmelerle sağlanan mutabakatlara dayanmasını ve
gözardı edilen marjinal grupların da bu müzakerelere
en geniş ölçüde dahil edilmesi için azami çaba
sarfedilmesini ifade etmektedir. Özellikle ileri biçimde,
muhalif olanları kendilerini ifade etmesine zemin
hazırlanmasını, alınacak kararların ileride yaratacağı
sonuçların öngörülebilmesini savunan bu demokrasi
anlayışı, sonuçlar kadar süreçlere de önem
vermektedir.
 Yeni
Tekno-Demokrasi
 Doğrudan-Demokrasiyi
zorlaştıran
maddi
imkansızlıkların
üstesinden
gelmek
üzere
teknolojinin
(bilgisayarlar
ve
internet)
kullanılmasını savunmaktadır. Teknoloji, vatandaş
teknolojilerinin daha canlı bir şekilde temsilini
sağlayarak, ileri bir demokrasiye geçişi sağlayacak
bir araç olarak öne çıkmaktadır. Elektronik
uygulama yöntemleriyle demokrasiye olan katılımı
artırılmasını dile getiren görüş.
Konsensüs Demokrasisi
kanun yapımı sırasında,
mümkün olan en geniş mutabakatın
aranmasını
ifade
etmek
için
kullanılmaktadır.
Halka
yakın
(Grassroots) demokrasi de, yakın bir
anlamda kavram dağarcığında yer
almaktadır.
 Özellikle
Liberal Demokrasi
Bugün dünyada egemen olan ve bir ideal
olarak
yüceltilen
demokrasi,
başına
“liberal”
sıfatının
eklendiği
“liberal
demokrasi” olduğu için ayrı bir başlık
altında incelenmeyi hak etmektedir. Liberal
demokrasinin, tüm dünyada görülen ortak
uygulamalarına göre, temel nitelikleri şöyle
sıralanabilir:
 Demokrasinin temsili ve dolaylı bir biçimidir. Siyasi
eşitlik prensibine uygun olarak yapılan düzenli
seçimlerle iktidarın belirlendiği bir sistemi ifade
etmektedir.
 Liberal demokrasi rekabete dayanan seçimlerle
sürdürülür. Rekabet siyasi çoğulculuk, hoşgörü ve
çatışan fikirlerin özgür bir biçimde var olabilmesi ile
gerçekleştirilir.
 Liberal demokraside, devlet ile sivil toplum arasında
açık bir ayrım vardır. Bu ayrım ekonomik hayatın
piyasa kurallarına göre organizasyonu ile özerk grup
ve çıkarların meşru kabul edilmesi şartına dayanır.
Anayasal Demokrasi
 Anayasal demokrasi, liberal demokrasi dünyasının ürettiği
yeni bir kavramdır. Siyasi özgürlükleri garanti altına
almak
için
devlet
anayasa
teknikleriyle
sınırlandırılmaktadır. Anayasal demokrasi, devleti bu
amaçla sınırlamaya çalışan ve bunu anayasal normlara
dönüştüren bir anlayışı ifade etmektedir.
 Anayasal demokrasi, halkın yönetimi yerine “özgür halkın
yönetimi”ni koymaktadır. Demokrasi, sadece iktidarın
kaynağının kimde olduğu sorusuna bir cevaptan ibaret
değildir; aynı zamanda iktidarın denetimini de ifade
etmektedir. Bu denetim içinde, hak ve özgürlüklerin
koruyucusu olarak yargı erkinin hayati bir yeri
bulunmaktadır.
 Anayasal Demokrasinin karşılığı “demokratik
hukuk devleti” veya “hukuk yoluyla
demokrasi”dir. Hukuk yoluyla demokraside
yargının, özellikle anayasal yargının kritik bir
yeri
vardır.
Anayasa
yargısı,
hem
özgürlüklerin, hem de hukuk devletinin
güvencesi olmaktadır. Görüldüğü üzere,
anayasal
demokrasi
bireysel
hak
ve
özgürlükleri hukuk güvencesine alan, böylelikle
çoğunluğun azınlık üzerindeki tahakümmünü
yargı aracılığıyla engelleyen kurumsal bir
çözümü yansıtmaktadır.
Demokrasinin Paradoksları
 Platon’un Paradoksu
 Halkın iradesi kendilerinin değil de bir
tiranın yönetmesini isterse ne olacak?
Platon’a göre özgürlük için yasalara
başkaldıran
insan
yarın
özgürlüğü
yasaklamak isterse, bu durumda demokrasi
nasıl devam edecektir? Seçimle iş başına
gelen Hitler bu paradoksa örnek teşkil
etmektedir.
 Bu paradoksu çözmeye çalışan Karl Popper
şu mantığı yürütmektedir: Demokrasinin
amacı kim yönetmeli? Sorusuna cevap
bulmaktan ibaret değildir. Önemli olan soru
şudur:
“Siyasal
Kurumları
nasıl
örgütleyelim ki, kötü ya da yeteneksiz
yöneticilerin çok fazla zarar verebilmeleri
önlenebilsin?
İstikrar ve Adalet Paradoksu
 Diğer bir paradoks, seçim sistemlerinin de temel açmazını
oluşturan “istikrar” ve “adalet” ilkeleri arasında
yaşanmaktadır.
 Demokratik ilkelere göre, halkın siyasal sistemde kendisini
adil bir şekilde temsil etmesi gerekir. Temsil adil bir şekilde
gerçekleştiği zaman, demokratik iktidar sorumluluklarını
kaçınılmaz olarak yerine getirmek zorunda kalacaktır.
Ancak, toplumda yer alan bütün eğilimlerin ve çıkarların
adil bir şekilde temsil edilmesi, yönetimde istikrarsızlığa ve
sonuçta karar alamayan ve kararlarını icra edemeyen bir
iktidara yol açabilmektedir. Bu duruma yönetilemeyen
demokrasi denmektedir.
Birbirinden farklı siyasi partilerin iç
çekişmelerine
sahne
olan
koalisyon
hükümetleri bu duruma örnek teşkil
etmektedir.
Kısaca
siyasi
istikrarı
sağlayabilmek için “temsilde adalet” ilkesine
bir sınırlama getirmek gerekmektedir. Bu
durum ise demokrasinin temel ilkeleriyle
çelişmektedir.
Önemli Düşünürler ve Eserleri
 Robert Dahl -------------------Demokrasi ve Eleştirileri
 Giovanni Sartori------Demokrasi Teorisine Geri Dönüş
 Karl Raimund Popper----- Açık Toplum ve Düşmanları
Download