Halifeliğin Kaldırılması

advertisement
İNKILAPLAR
Yrd. Doç. Dr. V. Sefa Fuat HEKİMOĞLU
OKT. ADNAN MUHACİR
OKT. SEDAT GENCER
IX.Hafta
Kulaklık, not defteri, kalem vb. ders
materyallerinizi hazır ediniz.
İÇİNDEKİLER
1.Saltanatın Kaldırılması
2.Lozan Antlaşması
3.Cumhuriyetin İlanı
4.Halifeliğin Kaldırılması
5.Cumhuriyet Döneminin İlk siyasal Partileri
6.Cumhuriyetin İlk Yıllarında Ayaklanmalar
KAZANIMLAR
Kurtuluş Savaşını takiben, Osmanlı
Devletinin yıkıntıları ve külleri üzerinde
kurulan genç Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş
ve yeniden yapılanma sürecinin öğrencilere
kavratılması
SALTANATIN KALDIRILMASI
Nedenleri:
Kurtuluş Savaşı boyunca Türkiye'de iki hükümet
mevcut oldu. Bunlardan biri Ankara'da millet adına
egemenlik hakkını kullanan TBMM hükümeti diğeri
ise Müttefiklerin elinde tutsak durumda olan İstanbul
hükümetidir. Lozan Antlaşması öncesinde tamamen
bir şekilden ibaret kalmış olan İstanbul hükümeti hala
mevcut görünüyordu.
İtilaf Devletleri Türkiye'nin bu iki başlı
görünümünü
devam
ettirmek
için
barış
görüşmelerine İstanbul hükümetini de çağırdılar. Bu
çağrı, ülkedeki iki başlılığı ortadan kaldırmak için
uygun zamanı kollamakta olan TBMM'yi harekete
geçirdi. Zaten TBMM tarafından çıkarılan 20 ocak
1921 Anayasasında; Türkiye Devleti tabiri kullanılmış,
Meclis’in üzerinde hiçbir gücün bulunmadığı
belirtilmiş ve yönetim şeklinin demokratik sistem
olduğu ilan edilmişti. Bu anayasaya göre zaten
saltanatın bir geçerliliği kalmamıştı. Bütün bunlardan
dolayı TBMM 1 kasım 1922'de aldığı bir kararla
Halifelik ile saltanatı birbirinden ayırarak saltanatı
kaldırdı.
Anlamı ve Sonuçları:
Osmanlı saltanatı sona erdi, TBMM Hükümeti ülkenin
tek otoritesi haline geldi. Halifelik saltanattan
ayrılarak sembolik bir duruma geldi ve yeni halifeyi
artık TBMM'nin seçmesi kararlaştırıldı. Böylece
İstanbul hükümeti sona erdi ve Türk tarihinde
yüzyıllarca süren Osmanlı saltanat rejimi artık tarihe
karıştı. Son Osmanlı padişahı VI. Mehmet Vahdettin
17 Kasım 1922'de ülkeyi terk etti. Bunun üzerine
TBMM tarafından Veliaht Abdülmecit Efendi
Halifeliğe seçildi.
Son Padişah VI.Mehmet Vahideddin’in Saray’dan ayrılışı
Vahideddin’in Malta Adasına çıkışı
Lozan Barış Görüşmeleri (Konferansı) (20
Kasım 1922)
• Antlaşma
Devletleri
Mudanya
Ateşkes
Antlaşması’ndan sonra kalıcı barışı sağlamak
amacıyla İsviçre’nin Lozan şehrinde bir
konferans
düzenlemeyi
kararlaştırmışlardır.
Ancak Lozan Konferansı’na hem TBMM
hükümeti hem de İstanbul Hükümeti’ni davet
etmişlerdir. Anlaşma Devletleri böyle bir
girişimde bulunarak, iki taraf arasında ikilik
yaratmayı ve Milli Mücadele’nin siyasî safhasını
başarısızlığa uğratmayı amaçlamışlardır.
•
Ancak
bu
düşüncelerinde
başarılı
olamamışlardır. Nitekim bu gelişmeyi fırsat
bilen TBMM, bir yasa tasarısıyla 1 Kasım
1922’de saltanatı kaldırmıştır.
• 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla, TBMM Lozan
Konferansı’na tek başına katılma ve Türkiye’yi temsil etme
imkânı bulmuştur.
• Mustafa Kemal; konferansı yakından takip etmek, Türk
Devleti’ni dünya kamuoyuna tanıtmak ve Yunanlıların Batı
Anadolu’da yaptığı tahribatı tüm dünyaya göstermek
amacıyla, barış görüşmelerinin İzmir’de yapılmasını istemiştir.
Ancak bu isteği mümkün olmamıştır.
• Lozan Görüşmeleri’nde TBMM’yi İsmet İnönü başkanlığında,
Rıza Nur, Hasan Saka ve 34 bürokrattan oluşan bir heyet
temsil etmiştir.
☸ Mustafa Kemal, Lozan’a giden heyetten
Kapitülasyonlar” ve “Ermeni Yurdu” konularında
kesinlikle taviz verilmemesini istemiştir.
Görüşmelerde TBMM Heyeti ile İtilaf Devletleri’nin
karşılıklı olarak pek çok konuda görüş ayrılığına düşmesi
nedeniyle, 4 Şubat 1923’te görüşmelere ara verilmiştir.
Konferansın Kesilmesine Yol Açan
Başlıca Konular





⦁

Kapitülasyonların kaldırılması
Ermeni yurdu meselesi
Boğazlar meselesi
Musul (Irak sınırı) sorunu
Osmanlı borçları konusu
Savaş tazminatları
İstanbul’un boşaltılması
☸ Lozan Konferansı’nda görüşmelerin kesilmesinden
sonra, TBMM’de artan muhalefet nedeniyle 1 Nisan 1923’te
Meclis seçimleri yenilenmiş ve II. TBMM vekilleri seçilmiştir.
II. TBMM 11 Ağustos 1923’te göreve başlamıştır.
• Mustafa Kemal, yaşanan bu gelişmeler karşısında orduların
Boğazlar ve Musul üzerine hareket etmesi emrini vermiştir.
Bunun üzerine, yeni bir savaşı göze alamayan İtilaf Devletleri’nin
girişimleriyle, görüşmeler 23 Nisan 1923’te yeniden başlamıştır.
•TBMM ile İtilaf Devletleri arasındaki görüşmeler, yaklaşık 3 ay
kadar devam etmiş ve taraflar arasında 24 Temmuz 1923’te,
İsviçre’nin Lozan kasabasındaki Beau-Rivage Palace’ta Lozan
Barış Antlaşması imzalanmıştır.
Lozan Barış Antlaşması (24
Temmuz 1923)
• 24 Temmuz 1923’te I. TBMM tarafından imzalanmış, 23
Ağustos 1923’te II. TBMM tarafından onaylanmıştır.
Önemi ve Değerlendirilmesi
• Bu antlaşma ile, Sevr Barış Antlaşması uluslararası alanda
geçersiz kılınmış ve İtilaf Devletleri Misâk-ı Millî’yi kabul
etmişlerdir.
• I. Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan ve hâlâ yürürlükte olan
tek antlaşmadır.
• Yeni Türk Devleti’nin tam bağımsızlığı bu antlaşma ile tescil
edilmiştir.
• Hatay, Boğazlar, İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi ve Ege
Adaları konularında Türkiye lehine karar çıkmamıştır.
• Kapitülasyonlar ve azınlıklar konusu, Misâk-ı Millî’ye uygun
şekilde çözülmüştür.
• Lozan Antlaşması’nda,
zedelenmiştir.
en
fazla
İngiltere’nin
çıkarları
• Hiçbir şekilde çözümlenemeyen tek konu “Irak Sınırı (Musul
Meselesi)” olmuştur.
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN HÜKÜMLERİ
Sınırlar:
 Batı (Yunan) Sınırı: Doğrudan Lozan Antlaşması’nda çizilen
tek sınırdır. Meriç Nehri sınır olarak kabul edilmiştir.
 Suriye Sınırı: Fransa ile imzalanan 1921 Ankara Antlaşması’nın
esasları kabul edilmiş, Hatay Misâk-ı Millî dışında yer almıştır.
Irak Sınırı (Musul Meselesi): Lozan’da çözümlenemeyen tek
konudur. Bu sorun, 9 ay içinde çözümlenmek üzere sonraya
bırakılmıştır.
Boğazlar:
Boğazların yönetimi başkanı Türk olan uluslararası bir
komisyona bırakılmıştır. (Bağımsızlığa aykırıdır!) Boğazlar
Komisyonu’nda ABD yer almamıştır.
 Ticaret gemilerinin geçişi serbest bırakılmış, savaş gemilerine
ise tonaj ve süre sınırlaması getirilmiştir.
Türkiye’nin, Boğazların iki yakasında da asker bulundurmaması
kararı alınmıştır.
Kapitülasyonlar:
Her türlü adlî, malî tüm sınırlamalar kesin olarak kaldırılmıştır.
Kapitülasyonların kaldırılması ekonomik bağımsızlık yolunda
atılmış en önemli adımlardan biridir.
 Türkiye, Lozan Antlaşması’na bağlı Ticaret Sözleşmesi’yle 1929
yılına kadar, gümrük tarifelerini değiştirme hakkından
mahrum bırakılmıştır.
Azınlıklar:
• Türkiye sınırları içinde yaşayan tüm azınlıklar Türk vatandaşı
sayılmış ve böylece azınlık sorunu çözülmüştür.
Lozan Antlaşmasında TBMM’yi temsil eden Türk
Heyeti toplu halde
Lozan Antlaşmasına göre Türkiye sınırları
Lozan Antlaşması'nın
imzalanmasından 1
hafta sonra İsviçre'de
yayımlanan
L'Illustré dergisinin 2
Ağustos 1923 tarihli
sayısının kapağında
İsmet Paşa ve Dr.Rıza
Nur görülüyor.
Adalar:
 Bozcaada (Taşoz), Gökçeada (İmroz) ve Tavşan adaları
Türkiye’ye bırakılmıştır.
Diğer Ege adaları Yunanistan’a bırakılmıştır. Ancak
Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın Ege adalarında silah
bulundurmaması kararı da alınmıştır. (Ege Adalarının
Silahsızlandırılması)
Rodos, On İki Ada ve Meis İtalya’ya bırakılmıştır.
Kıbrıs ve Mısır’ın yönetimi ise İngiltere’ye
bırakılmıştır.
Yabancı Okullar:
 Türkiye’deki tüm yabancı okullar Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı
olarak faaliyet gösterecektir.
Bu konu ileride Fransa ile olan ilişkilerimizi etkileyecektir.
Savaş Tazminatı:
 Yunanistan, Batı Anadolu’da yaptığı tahribat karşılığında
Bosnaköy ve Karaağaç’ı tazminat olarak Türkiye’ye vermiştir.
Osmanlı Borçları (Dış Borçlar):
Türkiye’nin Osmanlı’dan kalan borçları taksitler halinde
ödemesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca Düyûn-u Umûmiye İdaresi’nin
varlığına da kısmen son verilmiştir. (1954’te tamamen
kaldırılacaktır.)
Türk Heyeti borçların ödenmesi konusunda, ödemelerin Fransız
Frangı ve Türk Lirası birimleriyle yapılmasını önermiştir.
Türkiye, payına düşen borçların son taksitini 1954’te ödemiştir.
Patrikhane:
Fener Rum Patriği tüm çabalara rağmen Türkiye sınırları dışına
çıkarılamamıştır. Ancak Patriğin ekümenlik (evrensel) ve dünyevî
yetkilerine son verilmiştir. (Sadece din işleriyle ilgilenecek.)
Nüfus Mübadelesi (Değişimi) – Etabli Sorunu:
•Batı Trakya (İskeçe, Dedeağaç, Gümülcine, Dimetoka ve
Sofulu)’daki Türkler ile İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’da
yaşayan Rumlar hariç, diğer Türk ve Rum ahali karşılıklı olarak
yer değiştirecektir. Bu durum Etabli sorununa neden olmuştur.
Cumhuriyetin ilanı öncesi bir manzara
Cumhuriyet’in İlânı (29 Ekim 1923)
• 1920’de TBMM’nin açılması, 1921 Anayasası’nda (Teşkilât-ı
Esâsiye’de) “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ifadesine
yer verilmesi ve 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması,
Cumhuriyet rejimine geçişin önemli birer adımı olmuştur.
Cumhuriyet’in İlân Edilmesinin Nedenleri:
Yeni kurulan Türk devletinde rejiminin belirlenmemiş olması
Devletin yönetim şekli belirlenerek rejim tartışmalarına son
verilmek istenmesi
• Saltanatın kaldırılmasından sonra devlet başkanlığı
sorununun ortaya çıkması
• Fethi Okyar Hükümeti’nin 27 Ekim 1923’te istifa
etmesiyle,
Meclis
Hükümeti
Sistemi’nden
kaynaklanan hükümet kurma bunalımının yaşanması
(Ekim Bunalımı)
• Ulusal egemenlik anlayışını güçlendirme isteği
• Hükûmet kurma bunalımının Kabine Sistemi’ne geçilmekle
aşılabileceğini düşünen Mustafa Kemal ve diğer Meclis üyeleri
arasında yeni hükûmet ile ilgili çalışmalar yapılırken, 28 Ekim
gecesi Cumhuriyet rejiminin ilânına karar verilmiş ve 29 Ekim
1923’te Cumhuriyet ilân edilmiştir.
✎ Yeni kurulan hükûmetle birlikte yapılan seçimler sonrası;
•Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa
Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı İsmet
İnönü, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Meclis Başkanı Ali
Fethi Okyar olmuştur.
Cumhuriyetin İlanından sonra
Bir cumhuriyet günü kutlaması
Cumhuriyet’in İlân Edilmesinin Sonuçları
• Yeni Türk Devleti’nin rejimi (Cumhuriyet) belirlenerek
tartışmalara son verilmiştir.
• Cumhurbaşkanı’nın belirlenmesi ile devlet başkanı sorunu
çözülmüştür.
• Ulusal egemenlik yolunda çok önemli bir adım daha
atılmıştır.
• Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının görevleri
belirlenmiştir.
• Meclis Hükûmeti Sistemi’nden “Kabine Sistemi”ne
geçilmiş, böylece yürütme işleri hız kazanmıştır. (Hükûmet
kurma bunalımı aşılmıştır.)
• Bu tarihten itibaren kurulan hükûmetler “Cumhuriyet
Hükûmeti” adını almıştır.
• İnkılâpların yapılması
oluşmuştur.
için
gerekli
demokratik
ortam
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
• Saltanat
kaldırılırken
halifelik
makamına
dokunulmamıştı. Çünkü halk böyle bir değişime hazır
değildi. Ancak 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in
ilânından sonra sıra halifeliğin kaldırılmasına
gelmiştir. Yapılacak olan devrimlerin önündeki en
büyük
engelin
halifelik
makamı
olduğu
düşünülüyordu.
Halifeliğin Kaldırılmasının Nedenleri
• Yönetimde “Laik Bir Devlet Yapısı”nın oluşturulmak
istenmesi
• Yönetimde iki başlılığın önlenmek istenmesi (Cumhurbaşkanı
ve Halife)
• Halifeliğin “Cumhuriyet Rejimi” ile çelişmesi
• Halifeliğin “Ulusal Egemenlik” anlayışıyla çelişmesi
• Halifeliğin “Millî Devlet” anlayışıyla çelişmesi
• Yapılacak olan devrimlerin önünü açma isteği
• Son halife Abdülmecit Efendi’nin dış ülkelerin (özellikle de
İngiltere’nin) desteği ve kışkırtmalarıyla bir devlet başkanı
gibi hareket etmesi
• Hintli lider İmam Ağa Han ile Afgan lideri Emir Ali’nin
halifelikle ilgili olarak İsmet İnönü’ye gönderdikleri
mektupların basına yansıması
• Yukarıdaki nedenlere bağlı olarak halifelik 3 Mart 1924
tarihinde kaldırılmış, yönetimdeki ikiliğe son verilerek
Cumhuriyet ve devrimler güvence altına alınmıştır. Böylece
Laik düzene geçişin en önemli aşaması gerçekleştirilmiştir.
Halifeliğin Kaldırılmasının Sonuçları
• Laik devlet düzenine geçişin en önemli
aşaması gerçekleşmiştir.
• İnkılâpların önündeki en büyük engel ortadan
kaldırılmıştır.
• Yönetimdeki iki başlılık önlenmiştir.
• Ümmet anlayışından “Millî Devlet” anlayışına
geçilmiştir.
• Ulusal egemenlik yolunda önemli bir adım daha
atılmıştır.
Halifeliğin Kaldırıldığı 3 Mart 1924’te Yapılan
Diğer Çalışmalar
• Osmanlı Hanedanının Yurt Dışına Çıkarılmasına Dair Kanun
kabul edilmiştir.
• Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmıştır.
• Şeyhü’l-islâmlık makamı kaldırılmıştır.
• Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiştir.
• Erkân-ı Harbiye Vekâleti kaldırılmıştır. ( orduyu siyasetten
ayırmak amaçlanmıştır, yerine genel kurmay başkanlığı
kurulmuştur)
Halifeliğin Kaldırılmasından önceki günlerden bir resim
Son Halife Abdülmecit
Son Halife Abdulmecid’in oturduğu Dolmabahçe Sarayı
KURTULUŞ SAVAŞI
SİYASAL GRUPLAR
SIRASINDA
TBMM'DE
Kurtuluş Savaşı boyunca özellikle de sonlarına
doğru TBMM'de siyasal gruplar mevcut olmuştur.
Bunların içinde en önemlileri iki gruptur. İlki
genellikle Mustafa Kemal Paşaya bağlı olan gruptur ki
bu gruba Birinci Grup adı verilmiştir.
Bu grup sonradan kendisini Müdafaâ-i Hukuk
grubu olarak adlandırmıştır. Diğeri ise genellikle
muhalefet konumunda bulunan gruptur ki bu da
İkinci Grup olarak adlandırılmıştır. Bu gruplar milli
konularda çoğu zaman birlikte hareket etmişlerse
de siyasal ve sosyal konularda genellikle farklı
hareket etmişlerdir.
CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA KURULAN
SİYASAL PARTİLERİ
Halk Fırkası (9 Eylül 1923)
• Halk Fırkası, Mustafa Kemal tarafından inkılâpları bir kadro
eliyle gerçekleştirmek amacıyla kurulmuştur.
• Bu parti, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasî partisidir.
• Temeli Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu’na
dayanmaktadır.
• Parti, 10 Kasım 1924’te Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)
adını almış ve yapılan inkılâpların öncüsü olmuştur.
• Partinin ilk kongresi Sivas Kongresi olarak kabul edilmiş,
ikinci kongresinde ise Mustafa Kemal Nutuk adlı eserini
okumuştur.
Cumhuriyet Halk Fırkası’nın parti programı;
•Egemenlik millete aittir.
•Kanunların düzeltilmesi gerekmektedir.
•Aşar vergisinin kaldırılması gerekmektedir.
•Askerlik süresi kısaltılmalıdır.
•Atatürk İlkeleri benimsenmelidir.
•Öğretim birliğinin sağlanması yolunda adım
atılmalıdır.
•Özel teşebbüsün teşvik edilmesi konusunda
çalışma yapılmalıdır.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım
1924)
İlk genel başkanlığını Kâzım Karabekir’in yaptığı
partinin başlıca kurucuları;
• Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan
Adıvar, Rauf Orbay’dır.
• Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci partisi, ilk muhalefet
partisidir.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın parti
programı;
•
•
•
•
•
Dinî düşünce ve inançlara saygılı olunacaktır.
Bireysel özgürlükler korunacaktır. (Demokrasi)
Tek dereceli seçim sistemi benimsenecektir.
Cumhurbaşkanı olan kişinin milletvekilliği kaldırılmalıdır.
Yerinden yönetim (Adem-i merkeziyet) anlayışı
uygulanacaktır.
• Hükûmete ait çiftlik ve araziler topraksız köylüye
verilmelidir.
• Devlet görevlilerinin siyasî partilere üye olması
engellenecektir.
✎Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1925 yılında
çıkan Şeyh Sait İsyanı’nda etkili olduğu
gerekçesiyle 5 Haziran 1925’te kapatılmıştır.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Kurucuları
toplu halde; soldan Karabekir,Refet, Adnan
Adıvar, Rauf ve Ali Fuat Paşalar
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF)’nin
Amblemi
Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930)
• Bu partinin kurulması ilk olarak 8 Ağustos 1930’da
Yalova’da; Mustafa Kemal, Ali Fethi Okyar ve İsmet İnönü
tarafından kararlaştırılmıştır.
• Serbest Cumhuriyet Fırkası, Mustafa Kemal’in isteği ve desteği
ile Ali Fethi Okyar tarafından 12 Ağustos 1930’da
kurulmuştur.
• Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü partisi, ikinci muhalefet
partisidir.
• Bu partinin kuruluşunda her ne kadar Mustafa Kemal’in
telkinleri etkili olmuşsa da, partinin programına müdahale
etmemiştir.
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın parti
programı;
•
•
•
•
Cumhuriyetçi, laik ve milliyetçi esaslara bağlı kalınacaktır.
Tek dereceli seçim sistemi benimsenecektir.
Kadınlara da siyasî haklar verilmelidir.
Teşvik-i Sanayi Kanunu bütünüyle uygulanmalıdır.
• Limanlarda uygulanan tekelcilik kaldırılmalıdır.
• Yabancı sermayenin ülkeye girmesi sağlanmalıdır.
• Paranın kıymeti korunmalıdır.
• Köylü ve çiftçiye uygun koşullarda kredi verilmelidir.
• Vergiler halkın gücü doğrultusunda indirilmelidir.
• Özgürlükler ve dokunulmazlıklar yürürlükte kalmalıdır.
Mustafa Kemal Paşa ve Fethi Bey Serbest Cumhuriyet Fırkasının
kuruluşu günlerinde
• Serbest Cumhuriyet Fırkası da, Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası gibi ekonomide Serbest Ekonomi (Liberalizm)
politikasını benimsemiş ve devletçilik modeline karşı çıkmıştır.
• Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasını fırsat bilen rejim
karşıtı kesim, artan muhalefet havasını da fırsat bilerek
partinin içine sızmayı başarmıştır. Bu gelişme üzerine Ali Fethi
Bey rejimi korumak ve kötü bir olaya sebep olmamak adına
17 Kasım 1930’da partisini feshetmiştir.
Fethi Bey ve Arkadaşları
Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF)’nin Samsun İl Binası
Serbest Cumhuriyet Fırkası Kurucusu Fethi Bey ve
Mustafa Kemal Paşa eşleri ile
Fethi Bey’in 1930’da İzmir’de Karşılanışı
CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA İSYAN VE
SUİKASTLAR
Nasturî İsyanı (7 Ağustos-26 Eylül 1924)
• Hakkâri ve çevresinde yaşayan Hıristiyan bir grup olan
Nasturîlerin bağımsızlık için çıkardığı isyandır.
• İsyanın çıkmasında İngiltere’nin kışkırtmaları etkili olmuştur.
• İngiltere Musul konusunda kârlı çıkmak için bu isyanı
desteklemiştir.
• İsyan VII. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa
tarafından bastırılmış, isyancılar İngiliz yönetimindeki Irak’a
sığınmışlardır.
Şeyh Sait İsyanı (13 Şubat 1925)
• Nakşibendî Kürt Lider Şeyh Sait liderliğinde Diyarbakır’da
çıkan isyandır.
• Laik devlet anlayışını ve rejimi yıkmayı amaçlayan ilk
isyandır.
• Cumhuriyeti yıkmak, saltanat ve halifeliği geri getirmek,
başlıca hedefleridir.
• İngiltere Ortadoğu’daki petroller ve Musul konusunda kârlı
çıkmak için bu isyanı desteklemiştir.
• İsyanın bastırılmasında başarı gösteremeyen Fethi Okyar
Hükûmeti istifa etmiş, yerine 3 Mart 1925’te İsmet Paşa
Hükûmeti kurulmuştur.
• TBMM isyanı bastırmak ve rejimi korumak için bazı önlemler
almıştır.
Alınan başlıca önlemler:
• İsyan bölgesinde sıkıyönetim ve seferberlik ilân
edilmiştir.
• 4 Mart 1925’te Takrir-i Sükûn (Huzuru Koruma)
Kanunu çıkarılmıştır.
• İlk maddesinde amacı ve esasları, “Gericiliğe,
ayaklanmaya ve memleketin sosyal düzenini ve huzur ve
sükûnunu ve güvenliğini ve asayişini bozmaya neden
olacak bütün kuruluşlar, kışkırtmalar, girişimler ve
yayınları hükûmet, Cumhurbaşkanının onayı ile
doğrudan doğruya ve idare olarak yasaklamaya yetkilidir.
Bu gibi eylemcileri hükûmet, İstiklâl Mahkemesine
verebilir.” şeklinde belirtilmiştir.
• Bir anlamda sıkıyönetim yasası olan bu kanun, hükûmete
rejimi korumak adına; asayiş ve güvenliği sağlama, parti ve
dernek kapatma, basına sansür uygulama, kişi hak ve
özgürlüklerini kısıtlama gibi çok geniş yetkiler vermiştir. Bu
kanun 1929 yılında kaldırılmıştır.
• Biri Ankara’da, diğeri de isyan bölgesinde (Diyarbakır)
olmak üzere iki İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur.
• Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 5 Haziran 1925’te
kapatılmıştır.
• Türkiye isyan nedeniyle Musul’u kaybetmiştir. (1926
Ankara Antlaşması)
• Şeyh Sait İsyanı ile çok partili hayat ilk kez kesintiye
uğramıştır. Aynı zamanda bu isyan, demokrasiye geçiş için
ortamın henüz hazır olmadığını açıkça göstermiştir.
Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi (15
Haziran 1926)
•Cumhuriyet rejimi ve laik toplum düzeninden rahatsız olan bazı
muhalif gruplar, özellikle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın
kapatılmasıyla birlikte muhalefeti arttırmış, hatta Mustafa
Kemal’i ortadan kaldırmayı düşünmüşlerdir.
•Önce Ankara’da yapılması düşünülen bu suikast plânı, Mustafa
Kemal’in 7 Mayıs- 15 Haziran 1926 tarihleri arasında çıkacağı Batı
Anadolu gezisi sırasında İzmir’de öldürülmesi plânıdır.
•Suikast için Ziya Hurşit, Laz İsmail, Şükrü Bey ile Eskişehir
milletvekilleri Arif Bey, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi gibi
pek çok kişi görevlendirilmiştir.
• Ancak gezinin bir gün gecikmiş olması ve suikastçıları
kaçıracak kişi olan Giritli Şevki’nin durumu İzmir valiliğine
ihbar etmesiyle bu girişim sonuçsuz kalmıştır.
• Mustafa Kemal, 19 Haziran 1926’da verdiği bir demeçte bu
olayla ilgili olarak: “Bu alçak girişimin benim
şahsiyetimden çok, Yüce Cumhuriyetimize ve onun
dayandığı yüksek ilkelere yönelik olduğuna şüphe
yoktur. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak
olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar
kalacaktır.” demiştir.
• Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın önde gelen isimleri
(Kâzım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Refet Bey, Cafer Tayyar Paşa
...) tutuklanmışsa da, olayla ilgilerinin olmadığı anlaşılmış ve
serbest bırakılmışlardır.
• Suikast girişimini hazırladığı tespit edilen eski ittihatçılar ve
ittihatçı düşünceler ülkeden tasfiye edilmiş, böylece
yönetimde hükûmetin otoritesi güçlenmiştir.
• Suikasta karışan
yargılanmıştır.
suçlular
İstiklâl
Mahkemeleri’nde
İzmir Suikastı
hazırlayıcılarından
idam
edilen, Türkiye
Büyük Millet
Meclisinde I.
Dönem
Lazistan milletvekili
Ziya Hurşit Bey
İzmir Suikastı Mahkeme Duruşmalarından bir manzara
İdam edilenlerden İttihat ve Terakki’nin lider
kadrosundan ünlü maliye Nazırı Cavit Bey
İzmir Suikastında idam edilenlerden; Meclis-i Mebusan ve
TBMM’de milletvekili, Heyet-i Temsiliye üyesi ve İttihat ve
Terakki lider kadrosundan Kara Vasıf Bey
İzmir Suikastı mahkumlarını yargılayan İstiklal
Mahkemesi heyeti; Necip Ali, Kel Ali ve Kılıç Ali Bey’ler
mahkemeye giderken
Suikast girişimi
sonrasında Gazi
Mustafa Kemal
paşa’nın İzmir’de
Karşılanışı
Menemen Olayı (23 Aralık 1930)
• Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması rejim ve laik düzen
karşıtlarını yeniden harekete geçirmiştir.
• Nitekim 23 Aralık 1930’da Nakşibendî Tarikatı mensubu
Derviş Mehmet ve Laz İbrahim liderliğinde İzmirMenemen’de bir isyan çıkarmışlardır.
• Bu isyan, Cumhuriyet rejimine ve laik düzene karşı çıkan
ikinci isyandır.
• Temel amaçları; laik ve çağdaş düzeni yıkmak, saltanat ve
hilâfeti geri getirmektir.
•
Menemen’deki 43. Piyade Alay Komutanlığı tarafından
görevlendirilen Asteğmen Kubilay (asıl adı Mustafa
Fehmi’dir.) ile isyancılara müdahale eden iki mahalle bekçisi
isyancılar tarafından şehit edilmiştir.
• Sıkıyönetimle birlikte isyancılar yakalanmış ve Divan-ı
Harp’te yargılanmıştır.
• Mustafa Kemal Menemen’deki bu olayı 28 Aralık 1930'da
orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında; "Gösterilen bu
vahşet karşısında Menemen ahalisinden bazılarının
alkışla tasvipkâr bulunmaları tüm cumhuriyetçi ve
vatanperverler için utanç verici bir hadisedir." şeklinde
değerlendirmiştir.
• Ayrıca Mustafa Kemal bu olayla ilgili olarak “Büyük Türk
ordusunun genç subay ve Cumhuriyetin öğretmenler
topluluğunun değerli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile
Cumhuriyet, yaşama yeteneğini tazelemiş ve
güçlendirmiş olacaktır.” demiştir.
• Menemen Olayı Atatürk döneminde çok partili hayat
denemelerini ikinci kez kesintiye uğratmış ve 1945 yılına
kadar denemelere ara verilmiştir.
Şeyh Sait İsyanı ile Menemen Olayı Cumhuriyet
rejimine yönelik olsa da en çok laik düzen hedef
alınmıştır.
Menemen Olayıyla ilgili yakalanan ve idam
edilenlerden bir grup
Menemen Olayıyla ilgili yakalanan
ve idam edilenlerden başka bir grup
Görev başında katledilen Şehit Yedeksubay
Mustafa Fehmi Kubilay
Menemen’de Kubilay Anıtı
Menemen’de Derviş Mehmet ve adamlarınca işgal edilerek
Kubilay’ın katledildiği Kazez Camii - Olaya karışanlardan
elebaşılar bu caminin avlusunda idam edildiler
• Ağrı İsyanları (1926-1930)
• İngiltere ve İran’ın kışkırtmaları Ermenilerin desteği ile
bölgedeki Kürt aşiretlerin Ağrı-Doğu Beyazıt civarında
çıkardıkları isyanlardır.
• İsyanlar 25 Eylül 1930'da bastırılmış, Adana Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yapılan yargılamalarda 34 kişi idam cezasına
çarptırılmıştır.
• Bursa Olayı (1 Şubat 1933)
• Nakşibendî Tarikatı mensubu Konyalı İbrahim’in
önderliğinde, Bursa’da ezanın Türkçe okunmasına karşı
çıkarılan olaydır. Olay kısa zamanda bastırılmıştır.
• Atatürk bu gelişme için “Bu olay din meselesi değil, dil
meselesidir.” demiştir.
Çerkez Ethem’in Atatürk’e Suikast Girişimi (1935)
• 1935 yılının Ekim ayı başlarında Çerkez Ethem ile kardeşi Reşid,
Atatürk’e suikast düzenlemek amacıyla Suriye’den getirdikleri 5
kişiyi gizlice yurda sokmuşlardır.
• Fakat suikastçılardan birinin güvenlik güçlerine yakalanmasıyla
olay önlenmiştir.
Tunceli (Dersim) Olayları (1937)
• 1937’de hükûmetle Seyit Rıza önderliğindeki Dersim
aşiretleri arasında yaşanan anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkan
olaylardır.
• Dersim’de hâkimiyeti sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetleri
harekât düzenlemiştir.
• Harekât neticesinde bölgede yaşayan 13.000'den fazla insan
ile 199 asker ölmüş, 12.000 civarında insan da zorunlu göçe
tabi tutulmuştur.
• Elazığ’da kurulan Ağır Ceza Mahkemesi’nde, başta
isyanların öncüsü Seyit Rıza olmak üzere cezalandırılmıştır.
TEŞEKKÜR EDERİZ
shekimoglu@beu.edu.tr
amuhacir@beu.edu.tr
sgencer@beu.edu.tr
Download