Mehmet YANAR 201194913 MOLEKÜLER BİYOLOJİ DERS ÖDEVİ ANTİBİYOTİKLERİN DİRENÇ MEKANİZMALARI Antibiyotikler çeşitleriyle farklı etkinliklere sahiptirler ve farklı dirençlerle karşılaşırlar. bunlar; I. Bakteriyostatikler Bakteri lerin gelişmesini veya üremesini önlerler. Gelişmesi ve üremesi duran bakteriler, savunma mekanizmaları tarafından kolaylıkla yok edilirler. Bakteriyostatik etki gücünün göstergesi “Minimum inhibitör Konsantrasyon = MİK”dur. Tetrasiklinler Makrolitler Sülfonamidler Linkozamidler Metronidazol II. Bakterisidler Bunlar bakteri hücresini dolaysız olarak yok ederler. Bakterisid etki gücünün göstergesi “Minimum Bakterisid Konsantrasyon =MBK”dur. 1)Beta-Laktamlar: • Penisilinler • Sefalosporinler • Monobaktamlar • Karbapenemler • Beta-laktamaz inhibitörleri ♦ Sulbaktam ♦ Tazobaktam ♦ Klavulanik Asid 2)Florokinolonlar 3)Vankomisin 4)Rifampisin 5)Teikoplanin 1. Akciğer dokusuna girişi iyi olan antibiyotikler Penisilin G, Ampisilin Tetrasiklin Eritromisin, Spiramisin Florokinolonlar 2. Kemik dokusuna girişi iyi olan antibiyotikler Metisilin Sefazolin Klindamisin, Linkomisin 1 3. İntraselüler penetrasyonu iyi olan antibiyotikler Tetrasiklinler Makrolitler Etambutol Kloramfenikol Rifampisin Florokinolonlar Klindamisin Trimetoprim 4. Barsaklardan emilmeyen ve mide sıvısında parçalanmayan antibiyotikler Aminoglikozidler: Kanamisin, Neomisin, Paromomisin Kolistin, Polimiksin B Vankomisin 5. Kan-beyin engelini aşabilen antibiyotikler Kolay Aşabilenler Kloramfenikol Ko-trimaksazol 3. Kuşak Sefalosporinler Florokinolonlar Yüksek Dozda Aşabilenler Penisilinler, Ampisilin Gentamisin Tüberküloz Menenjitte Kullanılanlar Rifampisin İzoniazid Streptomisin 6. İdrarla aktif şekilde atılanlar: Ampisilinler Sefalosporinler Aminoglikozidler Kolistin, Polimiksin B Ko-trimoksazol Kinolonlar 7. Safradan aktif şekilde atılanlar: Ampisilin Makrolitler Linkomisin Tetrasiklin Tiamfenikol Yeni Antibiyotikler Oksazolidinonlar (Linezolid) Streptograminler (Kinupristin/Dalfopristin) Ketolidler (Telitromisin ve Ketromisin) 2 Lipopeptidler (Daptomisin) Yeni Glikopeptidler (Dalbavansin,Oritavansin) Karbapenemler (Ertapenem) Glikolipodepsipeptidler (Ramoplanin) Peptit Deformilaz (PDF) İnhibitörleri Vikuron (LBM-415) Kinolonlar (WCK-771) Dihidrofolat Redüktaz İnhibitörleri (Iklaprim) Tetrasiklinler (Tigesiklin ANTİMİKROBİKLERİN BAŞLICA ETKİ MEKANİZMALARI 1.Hücre duvarı sentezinin önlenmesi 2.Hücre membranına etki 3.Protein metabolizmasına etki 4.DNA oluşumunun engellenmesi 1-Hücre Duvarı sentezinin önlenmesi Penisilinler Sefalosporinler Karbapenemler Monobaktamlar Mikoplazmalar hariç tüm bakterilerin hücre duvarında mükopeptid veya mürein denilen PEPTİDOGLİKAN tabaka vardır. Peptidoglikan zincirleri ardarda yer alan N-asetilglukozamin ve N-asetilmuramik asit ünitelerinden oluşur. Peptidoglikan sentezinin oluşumu üç enzim sistemini gerektirir Transpeptidaz Karboksipeptidaz Endopeptidaz Beta laktam Antibiyotikler bu enzim aktivitelerini bloke ederler DNA OLUŞUMUNU ENGELLEYEREK ETKİ Sulfanamidler Bazı bakteriler ihtiyacı olan folik asidi sentezlemek zorundadır. Bunun için prekürsör PABA alır. PABA’yı dihidropteridin ile birleştirerek, folik aside dönüştürürler. Sulfanamidlerin yapısı PABA’ya benzemektedir. Aradaki kimyasal rekabet sonucu folik asit sentezi inhibe olur. Dolaylı olarak DNA sentezi bozulur. Rifampisin DNA’ya bağımlı RNA polimeraz enziminin beta subünitesini inhibe ederek mRNA sentezini bozar ve transkripsiyon önlenir. Kinolonlar DNA GYRASE kromozomal veya kromozom dışı çok uzun DNA’nın bakteri içine sığınabilmesi için bükülmesini ve fazla kıvrımlı hale gelmesini ATP yardımı ile çembersel DNA’nın açılıp kapanmasını DNA gyrase’ın aktivitelerinden herhangi birinin blokajı DNA sentezini önler. Bakteri bölünemez, çok uzar ve ölür. 3 HÜCRE MEMBRANINI ETKİLEYENLER Polimiksinler Polyen antibiyotikler Stoplazmik zarın fonksiyonel bütünlüğünü bozup purin ve primidin nükleotidleri ile proteinlerin hücre dışına çıkmasına ve bakterinin zarar görmesine - ölmesine neden olurlar. PROTEİN METABOLİZMASINA VE SENTEZİNE ETKİ YAPAN ANTİBİYOTİKLER Ribozomların 30S birimine bağlanarak protein sentezini önleyen antibiyotikler Aminoglikozitler Tetrasiklinler Ribozomlerın 50S birimine bağlanarak protein sentezini önleyen antibiyotikler Kloramfenikol Makrolidler Azalidler Linkozamidler BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİKLERE DİRENÇ GELİŞME MEKANİZMALARI Bir mikroorganizmanın antibiyotiğin öldürücü (Bakterisid) veya çoğalmasını önleyici (Bakteriyostatik) etkisinden korunabilme kapasitesine direnç denir. Direnç mekanizmaları • Doğal direnç (intrinsik direnç) • Primer direnç • Sekonder direnç (Kazanılmış direnç) Doğal Direnç (intrinsik direnç) Kromozomal genler tarafından eksprese edilir. Bir bakteri türünün tüm hücrelerinde görülür P.aeruginosa’nın Penisilin direnci Gram negatif Vankomisin direnci Elektron transport sistemi bulunmayan anaeropların Aminoglikozid direnci Rifampisin ve MLS grubu antibiyotikler hidrofobik olduklarından gram (-) duvarı geçemez ve doğal direnç ortaya çıkar Primer Direnç Uzun yıllar kullanılan antibiyotik sonucu dirençli türlerin ortaya çıkmasını ifade eder 4 Bir mikroorganizma türünün bir kısmının bazı antibiyotiklere dirençli, bir kısmının duyarlı olmasını gösterir Sekonder Direnç (Kazanılmış Direnç) Belirli tedaviler sırasında seleksiyon veya spontan mutasyonlarla bakterinin eskiden duyarlı olduğu bir antibiyotiğe dirençli hale gelmesidir. Kromozomal, plazmid, transpozon aracılı olabilir Bakterilerde antibiyotik direncinin oluşumunda; A. Antibiyotiği inaktive eden plazmid genleri tarafından kodlanan enzimler geliştirmesi B. Antibiyotiğin hedeflediği yapının değişikliğe uğraması ve/veya hedefin aşırı üretimi C. Farklı metabolik yolların geliştirilmesi - Bozulmuş uptake - Aktif efluks D. Antibiyotiğin kimyasal yapısının modifikasyonu E. Antibiyotiğin kimyasal yapısının modifikasyonu Enzimatik Direnç Betalaktam anitibiyotiklere direnç Enzimatik inaktivasyon (Betalaktamazlar) Gram (+) bakterilerin betalaktamazları ekzoenzimlerdir Antibiyotikleri dış ortamda hidroliz ederler Gram (-) betalaktamazları ise periplazmik bölgede etkin olurlar. Porlardan geçen antibiyotiği inaktive ederek etki gösterir Enzimler Kromozomal veya Plazmid orjinli olabilir Kromozomal betalaktamazlar Konstitütif enzimlerdir. Yani yapısaldır. Penisilinaz, sefalosporinaz ve geniş spektrumlu betalaktamazlar bu grup enzimlerdir. Ortamda betalaktam bulunmadığı zamanda sentez edilir. Plazmidler tarafından kodlanan betalaktamazlar TEM-1, TEM-2, TEM-3 OXA-2, OXA-3 5 SHV, SHVI PSE-1, PSE-2, PSE-3 ve PSE-4………….. Tüm bu enzimleri %75’i TEM-1 orjinlidir. Bu enzimleri kodlayan genlerde oluşan nokta mutasyonları sonucu genişlemiş spektrumlu (ESBL) betalaktamazlar ortaya çıkmıştır. Neisseria gonorrhoeae’ de penisilin direnci Plazmid aracılı betalaktamaz üretimine Kromozomal aracılı permeabilite değişikliği ile meydana gelmektedir Bakterilerin kloramfenikol direncide enzimatikdir Gram (+) ve Gram (-) bakterilerde intraselüler olarak oluşturulan Kloramfenikol asetiltransferaz enzimi ile hidroksil grubu asetillenen kloramfenikol 50S alt birimine bağlanamaz. ANTİBİYOTİĞİN KİMYASAL YAPISININ MODİFİKASYONU Antibiyotiğin birleştiği molekül kromozomal mutasyonla veya plazmid aracılığı ile değişikliğe uğradığı zaman molekülün antibiyotiğe afinitesi azalmakta veya kaybolmaktadır. BAKTERİDE ANTİBİYOTİĞİN HEDEF ALDIĞI MOLEKÜLÜN DEĞİŞİKLİĞE UĞRAMASI S. aureus Direnç gelişimi, PBP-2’nin hemen altında PBP-2a gibi düşük afiniteli PBP’lerin üretimi sözkonusudur. Bu protein kromozomal gen MecA tarafından kodlanır. Bu suşlarda Klindamisin, eritromisin, tetrasiklin ve TMPSXT direnci de gözlenmektedir. Bakteride metisilin direncinin ortaya çıkabilmesi için mecA ekspresyonu gerekir. MecA geni taşıdığı halde metisiline duyarlı stafilokoklar olabilmektedir. MecA geninin varlığı metisilin direnci için mutlak gerekli, ancak yeterli değildir Muhtemelen mecA geninin ekspresyonunu kontrol eden mecRI ve mecI gibi başka bazı genler direnç oluşumunda etkilidir. 6 Beta-laktamaz negatif olup; mecA geni taşımadıkları halde metisiline direnç gösteren stafilokoklar da vardı Bu grupda PBP’lerin beta-laktam antibiyotiklere duyarlılıklarının azaldığı (PBP2a üretimi gibi nedenlerle) gösterilmiştir. Sınırda direnç “border-line” denen düşük düzeyde dirence neden olurlar Streptococcus pneumoniae’de penisilin direnci Bakteri hücre duvarında 1a, 1b, 2a, 2b, 2x ve 3 PBP olmak üzere 6 PBP bulunur. Düşük molekül ağırlıklı olanlar Karboksipeptidaz Yüksek molekül ağırlıklı olanlar Transpeptidaz Bu proteinlerdeki örneğin PBP2b deki çok küçük bir değişiklik penisilin direnci ile sonuçlanır. Geniş spektrumlu penisilinlerde ise PBP1a ve PBP2x ‘e afinite daha fazladır. Ribozomal Hedefin Değişmesi Streptomisin ribozomun 30S alt ünitesindeki S12 proteinine bağlanır. Dolaysıyla protein sentezini translasyon aşamasında önler. Ancak S12 de bir aminoasit değişikliği dirence yol açar. 50S alt ünitesinde değişiklik kloramfenikol direncine yol açar. Makrolid, Linkozamidler ve Streptogramin B MLS grubu antibiyotiklerin 50S ribozomuna bağlanmasını önleyen erm genleri ile metilasyon yoluyla direnç gelişir. 23S rRNA metilasyonu Metilasyona neden olan enzim eritromisinle indüklenebilir ve diğer antibiyotiklere çapraz direnç oluşur. DNA giraz enziminin gyr A ve gyr B genleri tarafından kodlanan ikişer subüniti vardır. gyr A ve gyr B subüniti lokusunda meydana gelen spontan mutasyonlar direnç gelişimine neden olurlar. Enterokoklardaki intrinsik penisilin direnci, beta-laktam antibiyotiklere düşük bağlanma afinitesi gösteren PBP 5 enziminin varlığına bağlıdır. PBP 5 tüm beta-laktam antibiyotiklere düşük afinite gösterdiği için enterokoklar tüm beta-laktam antibiyotiklere tolerandır. 7 Bu enzim Solomon adalarında izole edilmiş ve hiçbir antibiyotikle karşılaşmamış enterokok suşlarında bile tespit edilmiştir. Vankomisin dirençli enterokoklarda Van A, Van B, Van C, Van D ve Van E tipi dirençler bildirilmiştir. Vankomisine direncin bakterinin yeni bir D-Ala-D-Ala ligase enzimi aracılığıyla D-Alanin-D- ala distal ucunun yapısını değiştirerek , ilacın buraya bağlanamaması ile meydana geldiği sanılmaktadır. Değişen D-Alanin-D-…… dipeptidinin glikopeptidlere afinitesi azalmış olup;dolaysıyle glikopeptid varlığında hücre duvarı sentezi devam eder. Genetiğe Bağlı Direnç Aktarımı Transdüksiyon Bakteri fajlarının kullanılması yoluyla gen rekombinasyonunun sağlandığı bir işlemdir. Transformasyon Genler bir hücreden diğerine sadece çıplak DNA(çift iplikli) parçalarının taşınması yoluyla geçmektedir. Konjugasyon İki canlı hücre arasında ilişki kurulması zorunlu olup; konjugasyona giren hücreler arasında F plazmidi (fertility plasmid) adı verilen bir plazmidin belirlediği iki ayrı seks özelliği gereklidir. 8