Ataturkun Dinsiz olmasının mənbələr ilə isbatı!

advertisement
Ataturkun Dinsiz olmasının mənbələr ilə isbatı!
''Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum” (Kaynak: Andrew
Mango, Atatürk Syf.447 )
“İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o
insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.” (Ruşen Eşref
Ünaydın Atatürk T. ve D.K.H)
"Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri luzum ve ihtiyaçlara göre takrir
ediyordu."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
"Din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey
değildir. Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı
tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. Tüm dönemlerde toplumun
kutsallaştırdığı boş düşüncelerden tehlikesizce sıyrılmak imkansızdır."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
"Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı. Muhammet te Mekke'den kalkıp
Medine'ye kaçtı. Buna Hicret denildi."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
"Arabistan'ın muhtelif yerlerinde insan heykellerinden ve nebat resim ve suretlerinden ibaret ağaçtan
ve taştan putların muhafazasına mahsup yerler vardı. Muhammed'in neş'et etmiş olduğu Mekke'de ki
Kabe denilen mabet bu yerlerin en büyüklerinden idi. İbrahim oğlu İsmail ile birlikte Kabe'yi bina
etmişlerdi. Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella olan Haceriesvedi getirmişti, bu taş
sonradan günahkarların ellerini sürmelerinden dolayı kararmıştı. Bunların hepsi, bittabi sonradan
uydurulmuş masallardır."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
"Hürriyet insanın düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif Hürriyet
kelimesinin en geniş manasıdır. İnsanlar bu manada hürriyete hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve
olamazlar. Çünkü malumdur ki insan, tabiatın mahlukudur. İptidai insanların, tabiatın herşeyinden,
gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden
korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak
surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez. İptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet
büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve
hareketlerinde hesapsız memnular yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok
adetler ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket
serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati
Allah namına idare ederdi."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
"Hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular halife
oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için,
peygamber için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak derin bir
gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul
ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Hiçkimseye dini fikirlerinden dolayı
birşey yapılmaz."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
"Evet Karabekir, Arapoğlu’nun yavelerini (uydurmalarını) Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı
Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta
devam etmesinler."
- Kaynak: ATATÜRK, Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası
"Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra,
bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle
birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını
gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu
dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri
ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını
Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a
kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta
bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk
Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği
halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
"Prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz,
ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
- Kaynak: ATATÜRK, Cumhuriyet Halk Partisi programı, Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389
"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin
Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul
olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve
adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere
çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri
doğmuştur."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
"Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural
bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin,
cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla
değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur."
- Kaynak: ATATÜRK, 1933, Milli Eğitim Bakanı Dr.Reşit Galip'e hitaben, İsmet Giritli, Kemalist
Devrim ve İdeolojisi
''Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştemal ya da benzer bir şeyler
atarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere
oturarak yumulur. Bu durumun anlamı, gösterdiği nedir? Efendiler uygar bir ulus anası, ulus kızı bu
şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? Bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür.
Hemen düzeltilmesi gerekir." (Kaynak: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II., s. 217.)
Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal
(Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30.)
Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey, bilinmeyen inanç
dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir. M. Kemal (Kaynak:
Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan)
Çünkü malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları,
Medeni Bilgiler, Afet İnan)
Ali Kılıç (İstiklal mahkemeleri savcısı, merhamet nedir bilmez)anlatıyor: “Meclise geldik. Bir
de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman atatürkün
önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. İmam ellerini
kaldırarak: “Dua etmeden girilmez!” dedi. Atatürk, “Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve
bu meclis onun gayretiyle kuruldu. Yoksa senin duanla değil! Çekil oradan!” dedi ve imamı
eliyle iterek meclise girdi.” (Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürkten Anekdotlar-Anılar)
Masum ve cahil insanları, yüzlerce Allah’a taptırmak veya Allah’ları muayyen gruplarda
toplamak ve en nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir. M. Kemal
(Kaynak: Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, Devlet Matbaası, s 220-221 )
İnsanlar, kurtçuklar gibi sulardan çıktılar en önce… İlk ceddimiz balıktır. İşler daha daha
ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. “Biz maymunlarız”; düşüncelerimiz
insandır. M. Kemal (Kaynak: Ruşen Eşraf Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, s 53.)
Muhammed, iptida Allah’ın resuluyüm diyerek ortaya çıkmamıştır, bunu düşünmemiştir. Bu
düşünce, senelerce mücadele ettikten ve fikirlerini neşreyledikten sonra kendisinde hasıl
olmuştur. M. Kemal (Kaynak: Nokta Dergisi, 17 Kasım 1985)
Muhammed’in peygamberliğinin başlangıcına dair birçok eski rivayetler vardır. Bunlar artık
efsanelere karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetinin ne olduğu malum
ve belki de mazbut değildir. Kuran sureleri Muhammed’e açık semada peyda olmuş bir
şimşek gibi günün birinde, birdenbire bir taraftan inmiş değillerdi. Muhammed’in söylediği
sureler uzun bir devirde dini düşüncelerinin ürünü olmuştur. Muhammed, bu surelere birçok
çalıştıktan ve incelemeler yaptıktan sonra edebi şeklini vermiştir. M. Kemal (Kaynak: Afet
İnan, Atatürkün El Yazmaları, 2000′e Doğru Dergisi, 8. Sayı, s 15-16.)
Türk milleti, bir kelimesinin manasını bilmediği halde, Kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış
hafızlara döndüler. M. Kemal (Kaynak: Medeni Bilgiler, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1969, s 364-365.)
Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar. Onun için önce din ve
namus telakkisini kaldırmalıyız.(Kaynak:İstanbul, Tekin Yayınevi, 1990, s 83-84.)
Download