İnsanlar ihtiyaçlarını giderme amacına yönelik olarak çeşitli örgütler meydana getirirler. Davranış bilimlerinin temel amacı da insan davranışlarını açıklayarak örgütte çalışanlar ve yöneticiler arasındaki insan ilişkilerini daha üst düzeylere çıkarma bilgi ve yeteneğini geliştirmektir. Genellikle davranış bilimlerini sosyal bilimler alanındaki bilim dalları oluşturur. Sosyoloji, Psikoloji, Antropoloji ve Sosyal psikolojidir. Psikoloji insan davranışlarında “niçin?” sorusuna cevap arar. Sosyoloji “nasıl?” sorusuyla ilgilenir. Antropoloji çevre ile insan davranışı arasında “ne ?” ilişki olduğunu araştırır. Psikoloji, davranış bilimleri içersinde en hakim konumda olan disiplindir. Psikoloji kişilik sistemleri ile insan faaliyetleri arasındaki ilişkiyi bilimsel olarak ele alıp inceler. Psikoloji canlıların davranışlarını özelliklede insanların davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Yani insanın çevresindeki canlı cansız varlıkları, olayları, nasıl düşündüğünü anladığını öğrendiğini, varlıklar ve olaylar karşısında nasıl heyecanlandığını, duygulandığını bireyin zekasını ve kişiliğini araştıran bilim dalıdır. Davranış bilimleri bir takım varsayımları psikolojiden ödünç almıştır ve bunlar aşağıdaki gibidir. İnsanlar farklı şekilde güdülenir ve harekete geçerler. İnsanlar her zaman akılcı davranmazlar. İnsanlar birbirine bağlıdır. Uyarıcı Bugünkü anlamda psikoloji insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. Yani davranışlar belirli çevresel koşullar içinde oluşan olaylar olduğuna göre psikoloji davranışlar, organizma ve çevre arasında etkileşimi incelemeye çalışır. Organizmaya etki edebilen her türlü enerji değişikliğidir. Davranış Bir organizmada yer alan ve bir organizma tarafından yapılan her türlü eylemdir. Organizma Tek bir hücreden bile oluşsa bir canlıya organizma denir. Fakat psikoloji araştırmalarında en çok maymunlar, fareler vb organizmalar incelenir. Psikolojinin dalları birer uzmanlık alanıdır ve bu uzmanlaşma lisansüstü eğitimle sağlanır. Gelişim psikoloji Sosyal psikoloji Uygulama psikoloji Klinik psikolojisi Deneysel psikoloji DENEYSEL PSIKOLOJİ : Deneysel psikologlar davranışı anlamak, kontrol edebilmek ve açıklamak için deneysel yöntemi kullanırlar. Sosyal psikoloji : bireyin sosyal bir grup içerisindeki davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. GeliŞim psikolojisi : Organizmanın davranışında doğumdan ölüme kadar tüm yaşam boyunca gözlenen davranış değişikliklerini inceler. Uygulamalı psikoloji: Psikolojinin değişik dallarında yürütülen çalışmalar ilerledikçe, davranışa ilişkin bazı bulguların, yöntemlerin ve tekniklerin toplumsal yaşamda karşılaşılan bazı sorunların çözümünde yararlı olabileceği anlaşılmıştır. KLİNİK PSİKOLOJİSİ : En geniş uzmanlık alanıdır. Duygusal bozukluklara tanı koyarlar ve bunları psikoterapi ile tedavi derler. Toplum bilimidir. Toplumun yapısını, toplumu oluşturan gruplar ve insanlar arasındaki ilişkileri inceleyen bir bilim dalıdır. Bireyin davranışlar belirli bir çevre içerisinde yer aldığından bireyin davranışlarını incelerken birey– çevre ilişkisi üzerinde durmak önem kazanır. Gruplar, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesini olumlu ve olumsuz yönde etkiler. Sosyologlar birbirinden izole olarak yaşayan kişilerle değil aksine birbirini etkileyen, iletişim kurarak yaşayan gruplarla ilgilenir. Sosyoloji bir bütün içinde insanların bütün davranışlarını inceleyen, bu ilişkilerin nasıl yaratılıp korunduğunu ve değiştiğini analiz eden sosyal bir bilimdir. Örneğin: Neden insanlar yaşamları boyunca aile kurmuşlar ve neden bir yaratıcıya inanmışlardır? Niye bazı insanlar fakir, bazıları zengindir? Niye bir grubun yaşam biçimi diğerinden farklıdır? Toplumu bir arada tutan şey nedir? İnsanları savaşmaya iten faktörler nelerdir? Gibi sorular sorarak geçmişten günümüze bu sorulara cevap vermeye çalışmışlar ancak bu cevapların çoğu sezgisel ve ön yargılıdır. Sosyoloji, genel bir çerçevedir. Sosyoloji bilim dalının farklı alt kategorileri vardır. Bunlar; Bilgi Sosyolojisi Sanayi Sosyolojisi Kent Sosyolojisi Hukuk Sosyolojisi Siyaset Sosyolojisi Eğitim Sosyolojisi BİLGİ SOSYOLOJİSİ: esas olarak sosyal ve kültürel yapıları ve bu yapılara uygun düşünce bilgisi türlerini araştırmaktadır. SANAYİ SOSYOLOJİSİ: iş yerinin güvenliği, yapısı, verimlilik, sendikalaşma hareketleri, sanayi ve toplum ilişkileri, işçi iş veren ilişkileri gibi konuları inceler. KENT SOSYOLOJİSİ: kentlerin oluşumu, kent yaşamının insan ve toplum üzerindeki etkileri ve kentlerin yerleşim düzeni gibi konuları inceler. HUKUK SOSYOLOJİSİ: hukuk belirli bir toplumda, birey grupların toplumsal ilişkileri ve eylemleri üzerinde emredici, kuralcı ve yaptırımcı bir etki yapar. SİYASET SOSYOLOJİSİ: bir siyasal rejim tipolojisine ulaşmak, siyasal parti tiplerinin, parti komisyonlarının ve parti sistemlerinin incelenmesi, siyaset sosyolojisinin konularını oluşturur. EĞİTİM SOSYOLOJİSİ: belirgin bir toplumsal yapı içindeki eğitim sorunlarına ilişkin araştırmalar yapan bir disiplindir. İnsanın kökenini, biyolojik yapısını, somatik özelliklerin, kültürel özelliklerin, toplumsal davranışlarını konu edinen ve bunları kendine özgü yöntemleriyle inceleyen bilim dalıdır. Antropolojik araştırmaların temel amacı insan davranışlarını etkileyen sosyal kurumların, kültürel yapının, inançların ve değer yargılarının ne olduğunun belirlenmesi ve saptanan olguların insan davranışlarına bir zaman dilimi içinde ne şekilde etkilediğinin bulunmasıdır. Antropoloji’yi genel olarak iki kısma ayırabiliriz: FİZİKSEL ANTROPOLOJİ: İnsanoğlunun fiziksel gelişiminin evrimini inceler. Yani insanın biyolojik gelişmesinin tarihiyle ilgilidir. İnsanın insan ola bilmek için geçirdiği aşamaları ele alır. KÜLTÜREL ANTROPOLOJİ: Antropolojinin bu kolu çeşitli disiplinlere ayrılmıştır. Bunlar yaklaşık 100 yıllık geçmişe sahiptirler. Bunlar : ARKEOLOJİ ETNOLOJİ LİNGUİSTİK İnsanların ve hayvanların gözlene bilen veya ölçülebilen hareketlerine “davranış” denir. Başka bir tanımla organizmaya gelen etkiye karşı gösterilen bilinçli tepki ve canlıların gözlemlenebilen faaliyetleridir. Davranışların bir kısmı objektif yani ölçüle bilir özelliktedir. Jest ve mimikler, vücudumuzdaki değişimler gibi. Bazıları ise doğudan ölçülemez yani subjektiftirler. Ağrı, acı, ıstırap, aşk, kin, nefret gibi. Davranışlar doğru, yanlış, normal, anormal, iyi ve kötü olarak ayrılıp toplumdan topluma gruptan gruba farklılık gösterirler. Davranışı insanın içsel ve dışsal uyaranlara verdiği tepki olarak tarif edersek davranışı şöyle formüle edebiliriz. TEPKİ ORGANİZMA UYARILMA DAVRANIŞ Bu formül dikkate alındığında, davranışın rastgele gerçekleşen bir olay olmadığı ayrıca herhangi bir neden olmadan davranışın oluşamayacağı düşüncesi doğrulanmaktadır. Çünkü insanın davranışta bulunması için dışsal veya içsel bir uyarıya ihtiyaç vardır. Bu uyarıcılar geldiğinde insan davranışta bulunur. Günlük yaşamda sıkça duyulan “inanç” kavramı insanlık tarihinin başlangıcı ile birlikte toplumsal normların içinde yer alarak toplumun sosyal, kültürel, ahlaki yapısına yön ve şekiller veren değerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Tutumlar, bireylerin hedef nesne ile ilgili tercih edilebilir ve tercih edilemez değerlendirmesine teslim ederken; inançlar bireyin, nesne ile ilgili sahip olduğu bilgiyi temsil eder. Bazı araştırmalar tutumun üç öğeye sahip olduğunu ileri sürmektedirler. Bunlar; Duygusal öğe Bilişsel öğe Davranışsal öğe Tutumlar, düşünceler ve inançların birçok ortak noktası vardır ve ayırt etmek kolay değildir. Tutumlar düşüncelerden daha uzun ömürlü ve daha kalıcıdırlar. Bununla birlikte inançlar kadar kişinin benliğinin derinliğinde yer etmezler. Tutumlarda inançlar gibi çevreden ve doğuştan getirilen bazı faktörlerin etkisi altındadır. Tutumların oluşumu aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür; Başımızdan geçen tecrübelerden çıkardığımız genel sonuçlar. Başkalarının tutumlarını taklit etmek yoluyla benimsemek. Tutum değişikliği hakkında tüm araştırmalara rağmen, araştırmacıları uzun süre uğraştıran nokta tutumla davranış arasında ki bağlantıdır. Fiziksel tutumlar ikna edici iletişimin anlık etkisiyle değiştiklerinde, bu değişim, bütünüyle kendiliğinden, tutarsızdır. Çevresel yada davranışsal değişim onu destelemek ve sürdürmek için ortaya konmadıkça, kaybolacak yada ayrık olarak kalacaktır. Belli bir zaman biriminde ölçümü yapılan tutum bir süre sonra çeşitli etkilerle değişebilir yada değiştirilebilir, yani tutum olgusu durağan değil dinamiktir. Tutum konusunda geliştirilen kuramların çoğu tutum değişimi ile ilgilidir. Neden araştırmacılara tutum oluşumunda çok tutum değişimi daha ilginç gelmiştir? Toplumda birey tutumlarını değiştirmeyi hedef alan birçok olay her an yaşanmaktadır. İkna yöntemleri kullanılmayan tutum değişikliğinden evet söz edilemez. İkna, kitle iletişiminde pek çok insanın ilgilendiği bir türdür. İkna tekniklerini kısaca bakmak gerekirse: Mizahi çekicilik Cinsel çekicilik Tekrarın etkileri Bilgi bütünleştirme kuramı Propaganda Mermi kuramı Kültürleme kuramı Sessizlik sarmalı Motivasyon kelimesi hareket etmek anlamına gelen MOT Movere kökünden ve sözcüğünden gelmektedir. Davranış bilimlerinde ise motivasyon kavramı içten ve dıştan gelen itici kuvvetlerle belli bir hedefe yönelen amaçlı davranışlar için kullanılır. çoğu zaman motivasyon Türkçe karşılığı olarak da “güdü, dürtü veya harekete geçirici” kullanılır. Kısacası motivasyon, bir insanı belli bir amaç için harekete geçiren güç, enerji demektir. Motivasyonlar bir ihtiyacın giderilmesi ve sıkıntı veren durumlardan uzaklaşmayı ifade ederler. İnsanları harekete geçiren bu psikolojik güçlerin kaynağına göre motivasyonu ikiye ayırmak mümkündür. Fizyolojik Motivler Sosyal Motivler Açlık dürtüsü Güvenlik Susuzluk dürtüsü Sevgi Cinsellik dürtüsü Taktir ve Saygı Annelik dürtüsü Başarı ve Liderlik Motivasyon sürecinde önemli üç aşama vardır. Bunlar; insanı belli bir hedefe yönelten iç uyarıcı. Bu hedefe yönelmek için yapılan davranışlar. Hedefin elde edilmesi. Kişiliğe ilişkin birçok şey söylenmekteyse de tanımı konusunda çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Kişiliğin, bireyin sahip olduğu bir şey olduğunu söyleyenler, bir takım insanların kişiliklerini “arkadaş canlısı” , “hoş”, “güçlü”, yada “saldırgan” gibi. Kelimelerle tarif etmeye çalışırlar o halde anlatılmak istenen kişiliğin, bireyin diğer kişilerin yanında göstermiş olduğu davranış özellikleridir. Kişiliğin sadece bir anlatımla tanımlayacak olursak; bireyin kendine özgü ve ayırt edici davranışlarının bütünü olarak tarif ederiz. Biyolojik Çevre Psikolojik Çevre Sosyal Çevre KİŞİLİK Kişilik konusunda çalışan davranış bilimciler son yıllarda benlik kavramı üzerinde de durmaya başlamışlardır. Bir çok insan kişilik ile benliği benzer anlamda kullanmaktadır. Benliğin bir tanımı yapacak olursak benlik en sade anlatımla “insanın kendisini tanımı ve değerlendirme şeklidir.” benlik insan da iki yaş civarında oluşmaya başlar birey daha çok ergenlik çağına geldiğinde “BEN KİMİM?” gibi sorular sorar ve cevaplarını arar. Benlikle ilgili araştırmalar şu boyutlar içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini göstermiştir. İçseldir. Birey tarafından yapılandırılır. Dinamiktir. İnsan benliği şu yollarla gelişir. Başkalarının bizi değerlendirmesi Başka insanlarla kıyaslama Statü ve roller BENLİĞİN FONKSİYONLARI Birey için benliğin hem içsel hem de toplumsal yaşantısı için önemli fonksiyonları vardır. Bunlar; Örgütleyicilik Duygusallık Yöneticilik Öğrenirken ve düşünürken kullandığımız duygusal bilgi dış dünyadan bize nasıl geçer? Bu bilgiyi biz, duyum ve algı olmak üzere iki düzeyde işleriz. Duyum bir ışığın parlaklığı, bir ses tonunun perdesi, çayın sıcaklığı ve elimiz yandığında duyduğumuz acı gibi basit yaşantıları içerir. Algılama durumunun yorumlanması; yani durumun beynimize gerçek olarak kaydedilmesi değil, yorumlanarak kaydedilmesidir. ALGILAMA SÜRECİ Algılama süreci duyulardan alınan bilgilerin seçimi örgütlemesi ve yorumlanmasına yönelik bir süreçtir. Bu süreç şu şekilde işler; Uyarıcı alınma Seçicilik Bilginin işlenmesi Yorum ve değerlendirilmesi Davranış ALGININ ÖZELLİKLERİ VE ALGIDA SEÇİCİLİK Algıda seçiciliği etkileyen en önemli faktörlerden bazıları şunlardır; Şiddet ve büyüklük Zıtlık Hareket ve yenilik Yakınlık ve yoğunluk ALGIDA DEĞİŞMEZLİK Algıda değişmezlik üçe ayrılır; Renk değişmezliği Şekil değişmezliği Büyüklük değişmezliği Grup genellikle çoğunluk, çoğul, insan kalabalığı manasında kullanılır. Grup olmanın şartlarını ve özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür; Bir kimliğe sahip olmak Karşılıklı etkileşim olmalıdır Sosyal kontrol Ortak amaç, çıkar ve değerlere sahip olma Süreklilik Sosyal statü bireyin konumunu, yerini anlatır. Rol davranışı ise bireyin yapmakla yükümlü olduğu işleri belirtir. Sosyal bilimlerde en çok karşılaşılan kavramlar rol ve statülerdir. Statüyü mutlaka bir rol takip eder. Statü, o yerin hak ve hükümlülüklerine sahip olmak, rol ise onu etkin hale getirmektir. Bireysel davranışların her zaman sosyal bir yönü vardır. Bu davranışlar ait oldukları toplumun sosyo - kültürel yapısına göre değerlendirilmesi gerekir.bireysel davranışlar, bu davranış düzlemi içerisinde anlam kazanıp, sosyal davranış haline gelmektedir. Davranış düzlemini oluşturan kurallar; GENEL KURALLAR Sosyal normlar Tüm davranış düzleminde gerekli kurallar Bireyi , bu kurallara uymaya zorlayan güçler ÖZEL KURALLAR Bireyin içinde bulunduğu davranış düzlemi ile ilgili kurallar Her davranış düzlemine uygun özel kurallar Birçok sözlükte önder, şef, yöneten, önde giden tanımlansa da anlaşılmış bir tanım vermek zordur. En basit tanımıyla liderlik; bir amacı gerçekleştirmek için başkalarını sevk ve ikna edebilmektir. Liderliğin tanımın da iki faktör öne çıkar. Bunlar; Liderliğin Biçimi Liderlik Donanımı Liderlikte ikinci husus ikna kabiliyetinin olmasıdır. Lider etkilemeyi çeşitli araçlarla sağlar. Bunlar; Meşru güç – yasal güç Denetim Bireysel yetenekler Uzman olmasından dolayı duyulan güven ve hayranlıktan kaynaklanan güç. Liderlikte birbirinden farklı yapılanmalar çeşitli liderlik türlerinde beraberinde getirmiştir. Bunlar; Bürokratik liderlik Yönetici liderlik Siyasi liderlik Dini liderlik Teknolojik liderlik Otorite kavramı insanların toplu halde yaşamaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. Bu zorunluluk, iş bölümü, örgütlenme, iktidar, güç ve yönetim gibi süreçleri beraberinde getirmiştir. Otoritede en önemli unsur meşruluktur. Otorite de Weber üç temel ilkesi bulunduğunu ileri sürer bunlar; Geleneksel otorite Karizmatik otorite Yasal otorite Her toplumda beğenilen ve beğenilmeyen tutum ve davranışlar açık ve kesin hale gelince onlara “sosyal norm” denir. Çağdaş toplumlar da bütün toplumsal örgütlenme biçimleri kendi norm sistemlerini yaratmak ve bunları üyelerine benimsetmektedir. Normlar toplum hayatını düzenleyen ve kontrol eden yazılı ve yazısız kurallar bütünüdür. STATÜ Her birey, içinde yaşadığı toplumda bir yere sahiptir. İnsanların toplum içerisinde bulundukları yere “statü” denir. Bireyler toplum içerisinde birden fazla veya birden çok mevkiye sahip olabilirler. Statüler iki şekilde oluşurlar; Doğuştan gelen statüler Sonradan kazanılan statüler Statü kişiyi toplumda başkalarının saffettikleri değerlerden oluşur. Sosyal statü konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Birinci görüşe göre grup içersinde bireyin üstleneceği roller topluluğu olarak vurgulanır, ikinci görüşe göre davranış düzlemleri içerisinde fertlerin bulundukları sosyal ilişkiler olarak vurgulanmaktadır. Toplumsal yapı içerisinde birey konumu, bireyler aynı anda birden çok statü sahibi olabilirler. Sosyal rol ise bu statülerden beklenilen davranış kalıplarıdır.