sürekli tıp eğitimi dergisi

advertisement
Günlüðümden
Bu ay Günlüðümden sayfalarýnda, Isparta Þarkikaraaðaç Devlet Hastanesi’nden
Dr. Hakan Akbiber’in anýlarýna yer veriyoruz. Sizin anýlarýnýzý da bekliyoruz.
2000 yýlýnýn Temmuz ayýnda Bingöl
Yayladere’de askerliðimi yaparken meslek
yaþantýmda daha önce rastlamadýðým bir
hastayla karþýlaþmýþtým. Hastayý, tabur revirine
arkadaþlarý karga tulumba acilen getirilmiþler;
benden önce hastayý diðer arkadaþým
görmüþler, sevk etmeyi düþünmüþler.
Hastayý ben de görmek istedim. Gidip
baktýðýmda; boynu geriye ve hafif yana doðru
iyice kasýlmýþ, gözleri açýk, baþ ve gözler
yukarýya bakar durumdaydý. Aðzý açýktý ve
kapanmýyordu, gözler sabit bir noktaya
bakýyordu, dili hafif dýþarýdaydý ve aðýz
kenarýnda salya vardý ama köpüklü deðildi.
Sorulan sorulara yanýt veremiyor, aðzýný hareket
ettirip konuþamýyordu. Ateþi yoktu. Arkadaþlarý
kusmasý olmadýðýný, birliðe birkaç gün önce
katýldýðýný öðrendim. Sivilde de tanýyan bir
arkadaþý; “bir trafik kazasý geçirdiðini, ayrýca
bazý sorunlarý ve sinirli bir yapýsý olduðunu, sinir
ilaçlarý kullandýðýný” söyledi.
Durum ani baþlayan bir tabloydu. Hastaya
kendisiyle ilgili birkaç soru sorarak
konuþturmaya çalýþtým ama konuþamýyordu.
Konuþmamasý çene kasýlmasý nedeniyleydi.
Çünkü özel sorular sorduðumda gözlerini hafif
oynatmaya çalýþtýðýný gördüm. Yüz ifadesinden
sorularý anladýðýný, duygu deðiþikliði olduðu fark
ediliyordu; yani bilinci açýktý ve sorularý
anlýyordu. Bu durum bir uyku hali deðildi,
solunum ve nabýz normaldi. Boyun kasýlmasý
olduðundan hekim arkadaþlardan biri “tetanoz
olabir” dedi. Ancak bunu açýklayacak bir
yaralanma öyküsü ve trismusu yoktu. Diðer
hekim arkadaþýmýz ise menenjiti düþündü. Oysa
bu ense sertliði deðil, kas spazmýydý ayrýca
kusmasý ve ateþi de yoktu. Ayrýca bilincinin
kapalý olmamasý, sorulan sorulara, konuþmasa
da gözlerini hafif kýpýrdatarak yanýt vermek
istediði belliydi. Organik fosfor toksikasyonunu
gösteren hipersalivasyon, pupil dilatasyonu ve
bronkospazm belirtileri de yoktu.
Tabloyu deðerlendirip düþündüðümde benim
aklýma iki olasýlýk geldi; psikojenik bir kasýlma
ya da bir antiseptiðe/ilaca baðlý bir kasýlma...
Ama psikojenik kasýlmalarda bu kadar çok
alanda ve bu tarzda boynun iyice geriye ve
hafif yana, gözlerin sabit bir noktaya bakar
þekilde, çenenin açýk þekilde kasýlmýþ, dilin ileri
doðru çýkmasý görmek pek de olasý deðildi. En
olasý taný, bu durumun bir ilaca baðlý geliþmiþ
olabileceðiydi.
Hasta Elazýð Askeri Hastanesi’ne sevk
edilmiþti. Sonra öðrendiðime göre, orada taný
konulamamýþ ve ayný gün Fýrat Üniversitesi Týp
Fakültesi’ne sevki yapýlmýþtý. Orada üç gün
gözlenen hastaya EEG çekilmiþ ama yine bir
taný konulmadan düzeldiði için geri
gönderilmiþti. Ben fikrimin doðru olduðunu
düþünüyordum. Hasta iki ay sonra ayný tabloyla
bana gelince, diazem uygulamasýyla hýzla
düzeltip görev yerine gönderdim.
Aradan üç yýl geçti; Refik Saydam
Hýfzýssýhha Merkezi Baþkanlýðý’nýn düzenlediði
Toksikolojide Temel Ýlkeler ve Acil Tedavi
Yaklaþýmlar kursu için Ankara’ya geldim. Prof.
Dr. Selim Kurtoðlu’nun dersindeki bir slaytta,
anlattýðým hasta ile ayný duruþ özelliklerini
gösteren hasta resmi dikkatimi çekti. Prof.
Kurtoðlu bunun, santral kolin esteraz
inhibitörleri, karbamazepin, ranitidin,
bupropion, lityum, fenotiazinler (flufenazin,
klorpromazine ve diðerleri), metaklopramid gibi
ilaçlarýn toksikasyonlarýnda görülebilen akut
distoni tablosu olduðunu anlattý.
Bizim gördüðümüz hasta birliðe yeni
katýlmýþtý ama demek ki sivil hayatta kullandýðý
ilaçlarý da yanýna getirip birkaç tanesini birden
almýþtý. Prof. Kurtoðlu tedavisinde Akineton
(bipertidon) 1.2 mp/3mg/kg/gün verildiðini,
diazem uygulayanlarýn da baþarýlý sonuçlar
aldýðýný söyledi.
Hizmet içi eðitim kurslarý içerikleri iyi
hazýrladýðýnda gerçekten bize bir þeyler
verebiliyor. Ýþ stresinden uzak, yaþadýðýmýz
yerden farklý bir yere gitmek, yeni arkadaþlar
edinmek için de bir fýrsat olan bu kurslara
katýlmayý herkese öneririm. Sevgiyle ve
mutlulukla kalýnýz.
• 2003 • cilt 12 • sayý 4 • 153
Download