ORMAN HAFTASI ( 21-26 MART) Orman Haftası Kutlama Programı Sevgili öğretmenlerim ve değerli arkadaşlarım; Her yıl 21-26 Mart tarihlerinde "Orman Haftası" kutlanmaktadır.Biz de Yağızlı İlkokuluOrtaokulu olarak bu haftayı kutlamak için toplanmış bulunuyoruz. -Şimdi sizlere Orman Haftası adlı yazıyı 6-A sınıfından Esma TOKSOY okuyacaktır. ***Sana gölge veren ağacı kesme! ***Yol rehbersiz,dağ ormansız olmaz. -Şimdi sizlere 5-A sınıfından İlayda TOMAKİN arkadaşımız "Ağaç Diyor Ki" adlı şiiri okuyacaktır. ***Orman,orman içinde büyür. -4-A sınıfından Muhammed Emin AYDEMİR arkadaşımız sizlere "Orman" adlı şiiri okuyacaktır. ***Çiçekler ağacın gözü,kuşlar dilidir. -5-A sınıfından Busenaz ACAR arkadaşımız sizlere "İğde Ağacı" adlı yazıyı okuyacaktır. ***Ormansız yurt,vatan değildir. -Şimdi 3-A sınıfından Anıl ŞAHİN arkadaşımız "Alkışlar" adlı şiiri okuyacaktır. ***Orman yurdun baş tacıdır. -Şimdi sizlere 4-B sınıfından Alparslan UR arkadaşımız "Vatan Olmaz" adlı şiiri okuyacaktır. ***Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur. - 6-A sınıfından Elif TOKSOY ve İremnur KELEŞ arkadaşlarımız, “Türkiye’deki Ormanları Koruyucu Vakıflar” adlı yazıyı okuyacaklardır. ***Ağaçsız memleket duvaksız geline benzer. M. Kemal Atatürk - 7-A sınıfından Şevval TOMAKİN arkadaşımız “ Doğa ve Çevre Anlayışıyla Atatürk “ adlı yazıyı okuyacaktır. -Şimdi de 2-A sınıfı öğrencileri ormanlar ile ilgili şarklarını söyleyeceklerdir. Orman Haftası ile ilgili hazırlamış olduğumuz program burada sona ermiştir.Bizi dinlediğiniz için çok teşekkür ederiz. ORMAN HAFTASI (21 – 26 Mart) Sevgili öğrenciler! Büyüklerimiz, yaşadığımız yerlerin eskiden hep orman olduğunu söylerler. Pekâlâ, ne oldu o ormanlara? Nüfusun hızla artması, beslenmek için yeni kaynaklar bulmak, tarla açmak, evler, oteller yapmak, sanayileşmek gibi nedenlerle o ormanları yok ettik. Kestiklerimizin yerine yenilerini dikmeyi hiç düşünmedik. Bunun sonuncunda doğal dengeler bozuldu, yaşamı ormana bağlı olan birçok bitki ve hayvan türü yok oldu. Ormanların hızla tükenmesi bir dünya sorunu haline geldi. Daha fazla zarar vermemek, ormanların önemini anlatmak, ağaç dikme kampanyaları başlatmak, doğal dengeyi korumak amacıyla Birleşmiş Milletler 1971 yılında 21 Mart’ın Dünya Ormancılık Günü olarak değerlendirilmesini kararlaştırdı. Yurdumuzda da 1971 yılından itibaren 21 Mart günü başlayan hafta Orman Haftası olarak belirlendi. Sevgili öğrenciler! Yararları sayılamayacak kadar çok olan ormanlarımızı her türlü tehlikelerden (yangın, kesmek v.s) koruyalım. Mecbur kalırda bir ağaç kesersek yerine en az on ağaç dikmeye çalışalım. Ormanları yakanları, kesenleri hiçbir zaman affetmeyelim. Bir ağacın günde yüz kişiye yetecek kadar oksijen ürettiğini unutmayalım. Kısaca, ormanlar yurdun akciğerleridir. Kanser etmeyelim! ÖZLÜ SÖZLER Yaş kesen baş keser. Orman bekçiyle değil, sevgi ile korunur. Ormanlar milli servettir. Ağaçsız memleket, duvaksız geline benzer. Yeşili sev, ormanı koru. Ağaç, çiçek ve yeşillik uygarlık demektir.(Atatürk) Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden yoksundur. Burasını öyle ağaçlandırın ki, kör bir insan dahi yeşillikler arasında olduğunu anlasın. (Atatürk) VATAN OLMAZ Çöle dönüşmesin yurt, Ormanları koru, bak! Nerde yaşar aslan, kurt Yok olursa barınak. Ormansız yurt vatan olmaz, Çöllere yağmur yağmaz, Kendini bilen baltalamaz, Ses çıkarmaz tak tak. Orman güzelliktir, Ülkelere zenginliktir, Çevrene ağaç diktir, Bir çivi de sen çak! Şair: İsmail SAĞIR ORMANI KORU Güzellik istiyorsan, Yeşili sev, ormanı koru! Yağmur yağsın diyorsan, Yeşili sev, ormanı koru! Bize çoktur yararı, Yoktur hiçbir zararı, Ver kesin kararı, Yeşili sev, ormanı koru! Hayvanlara barınak, Her şeye kaynak, Ne güzel, şu söze bak! Yeşili sev, ormanı koru! Şair: İsmail SAĞIR ORMAN Dağların örtüsü, Doğanın süsü, Oduncunun öyküsü, Her şeyimizdir orman. Hayvanların yuvası, Dedemin asası, Oksijen tarlası, Her şeyimizdir orman. Renklerin her çeşidi, Sobamızın güneşi, Garibanın aşı- işi, Her şeyimizdir orman. Şair: İsmail SAĞIR ALKIŞLAR Yeşil, sarıağaçlar, Ağaçlarda var kuşlar, Fidan dikene alkışlar, Hepimizden hepimizden. Sarısında alında, Sallanırız kolunda, Meyve olur dalında, Yemek gelir içimizden. Ağaç candır, yakıttır Canlılara barınaktır, Orman her şeye kaynaktır, Sevmeliyiz kalbimizden. Şair: İsmail SAĞIR TÜRKİYE’DEKİ ORMANLARI KORUYUCU VAKIFLAR TEMA Vakfı Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı ya da kısaca TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, kurulmuş olan çevreci vakıftır. Erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve doğal varlıkların korunması temel amaçlarındandır. TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Karaca Arboretum'un kurucusu, BM Çevre Ödülü sahibi Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Türk-B.D.T. İş Konseyleri Başkanı Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. TEMA Vakfı'nın 1998 yılından beri sürdürdüğü Meşe Projesi, Türkiye genelinde 1 milyon hektar alanda sağlıklı meşe ormanları oluşturmayı hedeflemektedir. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın işbirliği ile gerçekleştirilen projenin toplam maliyeti 1.8 milyar ABD doları civarındadır. Türkiye'de kurulmuştur. Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı -ÇEKÜL Vakfı Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), merkezi İstanbul'da bulunan bir Sivil Toplum Kuruluşu'dur. 1975 yılı, dünyanın pek çok yerinde koruma ve yaşatma bilincinin ilk defa kuramsal düzeyde ortaya atıldığı, “ortak miras” kavramının ilk kez dillendirildiği, Türkiye’de de Metin Sözen ve arkadaşlarının Safranbolu’da bu kavramı gündeme getirdiği bir milat olmuştu. 1975’lerde Safranbolu’da başlatılan koruma-yaşatma çalışmaları, kentin UNESCO Dünya Mirası Listesine girmesiyle hedeflerinden birine ulaşmıştı. Öğrencilik yıllarından bu yana Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginliğin ardına düşen Metin Sözen, yarım yüzyıl boyunca, sürdüreceği koruma serüveninin ilk somut sonuçlarını Batı Karadeniz’in Safranbolu kasabasında almıştı. Bu süreç, Prof. Dr. Metin Sözen ve çalışma arkadaşlarının 1990 yılında ÇEKÜL Vakfı’nı kurmalarının yolunu açtı. ÇEKÜL Vakfı çatısı altında devam eden koruma-yaşatma hareketi, Bursa’ya, Kütahya’ya, Milas’a, Muğla’ya, Amasya’ya, Kastamonu’ya ve daha pek çok farklı ölçekte kente yayılmaya başladı. ÇEKÜL, Türkiye'nin doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında vakıf statüsünde kurulmuş sivil toplum kuruluşudur. Doğal kaynakları, kültürel mirası ve insanı bir bütün olarak ele alan ÇEKÜL, doğal ve kültürel çevreyi korumak için "kent-havza-bölge-ülke" ölçeğinde projeler geliştirmektedir. Bu anlamda; "Doğa varlığını yitirirse, insanı kimlikli kılan kültürel birikim yok edilirse, boyutlandırmaya çalıştığımız "baş döndürücü teknolojik gelişmeler" oturacak sağlıklı zemin bulamaz. Bu nedenle, yaşamı anlamlı kılan temel öğeleri tüketmeden, onlarla birlikte yaşayacağımız günler" amaçlanmaktadır. ÇEKÜL vakfı'nın "koruma-değerlendirme-yaşatma" amaçlı projelerinin hayata geçirilebilmesi ve sonuç alınabilmesi için benimsenen strateji "kamu-yerel-sivil-özel birlikteliği" ne öncelik verilmesidir. Toplumun kendini diri tutan tüm kesimlerinin ortak amaca yönelmesi, böylece sağlanır. ÇEKÜL'ün amacı çevreyi ve doğal mirasları koruma altına almaktır. TÇV (Türkiye Çevre Vakfı) Hepimizin daha temiz, daha düzenli, daha güzel bir çevrede yaşaması. Bunun için yapmamız gereken çok şey var. Biz, sınırlı imkânlara sahip bir gönüllü kuruluş olarak, elimizden geldiğince bu amaca ulaşmaya yardım edecek hizmetleri üstleniyoruz. Tam 31 yıldır, araştırmalar, yayınlar yapıyor; toplantılar, konferanslar düzenliyoruz. Kurulduğumuz 1978 yılından bugüne, çalışmalarımız aralıksız sürüyor. Çevre Koruma Ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı -ÇEVKO Çevre Koruma Ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı - ÇEVKO, İstanbul'da yerleşik bir Sivil Toplum Kuruluşu'dur. 1 Kasım 1992 tarihinde kurulan vakıf; ambalaj atıklarının geri kazanımında Türkiye'nin önde gelen yetkilendirilmiş kuruluşu olarak kalmak vizyonunu öngörmektedir. ÇEVKO, "Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği" uyarınca, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 31.03.2005 tarihli kararı ile, her çeşit ambalaj atığının geri kazanımı konusunda "Yetkilendirilmiş Kuruluş" tur. 1992 yılında kurulan vakıf; Türkiye'de ambalaj atıklarını geri kazandırma sisteminin oluşturulmasında etkin bir rol oynayan kuruluş. Türkiye'deki ambalaj atıklarının, sanayinin önderliğinde toplum ve yerel yönetimlerin işbirliği ile, sürdürülebilir bir sistem içinde geri kazanılması ve geri dönüştürülmesini amaçlayan Çevko; cam, metal, plastik, ve kâğıt/karton türü evsel nitelikli ambalaj atıklarının değerlendirilmesi için sağlıklı, temiz ve ülke gerçeklerine uygun bir geri kazanım sistemi oluşturulmasında temel unsurların bu atıkların kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüm sanayii ve kapasitesinin yaratılması ve tüketici eğitimi ve katılımının sağlanması gerekliliğine inanarak bu doğrultuda etkinliklikler hedefliyor. ÇEVKOR Vakfı (Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı) 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan vakıftır. Toplumun her kesiminde çevre bilincinin aşılanması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılması, Çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilemesi, Doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması. ÇEKÜD Çevre Gönüllüleri olarak da bilinen dernek, 1999 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Çevre sorunlarına, bilimsel verilerin ve teknolojik gelişmelerin ışığında, öz kültürümüzün derinliklerinde bulunan manevi dinamikleri de kullanarak çözüm önerileri üretmek; Dogal, kültürel ve sosyal çevrenin korunmasi, güzelleştirilmesi ve geleceğe güvenle aktarılması amacıyla, sivil toplum ve Kamu kuruluşlarıyla dayanışma halinde; kritik ve analitik düsünce yapısında, kültürel değerlerimize bağlı, yüksek ahlak ve çevre bilincine sahip insanlardan meydana gelen bir toplum oluşmasına katkıda bulunmaktır. www.cekud.org/ DOĞA VE ÇEVRE ANLAYIŞIYLA ATATÜRK Atatürk’ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği’dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk’ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur. Ankara’yı Türkiye Cumhuriyetinin başkenti yapan ve bir bozkır kasabasında modern bir şehir kuran Atatürk, bu yönüyle de, günümüzdeki, şehircilik, çevre ve tabiat güzelliği kavramlarına, 1920’li yılların şartları içinde ışık tutan bir dehadır. Bu kavramların bilinmediği ve konuşulmadığı o yıllarda, şehircilik uzmanlarını getirterek, Cumhuriyetin başkenti Ankara’yı düzene sokan, ağaç diktiren, bulvarlar açtıran, Çiftliği kuran, sefaret bahçelerinde yeşilliğe imkan veren Atatürk, diğer yönleriyle olduğu gibi, bu yönüyle de her zaman örnek alınması gereken eşsiz büyük bir önderdir. Atatürk’ün kişiliğini oluşturan etkenler arasında bitki ve hayvan sevgisinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. Atatürk, yaşamının son günlerinde de yeşillikler arasında olma özlemini duymuştur. Yeşilliği olduğu kadar barışı da seven Atatürk’ün Anıtkabiri’ne dünya uluslarının gönderdikleri fidanlarla meydana gelen Barış Parkı, ölümünden sonra da Ata’nın kişiliğiyle bütünleşmiştir. İĞDE AĞACI Atatürk tabiatı ve ağacı çok severdi. Ankara'daki Orman Çiftliğini boz topraktan ormanlık haline soktu. Ağaçların dikilişini, tutuşunu, büyüyüşünü adım adım kollardı. Akköprü tarafından çiftliğe giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu. Bir gün bu meyvelikten geçerken birdenbire şoförüne: — Dur dedi. Arabadan inerek orada bulunanlara: — Burada bir iğde ağacı vardı, ne oldu? Diye sordu. Kimse iğde ağacını bilmiyordu. Atatürk'ün biraz önceki neşesi kalmamıştı. Çünkü çiftliğin ilk çorak günlerinin yeşilliği sökülüp atılmıştı. Yol boyunca hep iğde ağacını aradı. — İğde, yaşlanmış ve çelimsiz bir ağaçtı. Fakat yaşıyordu. Baharda etrafına hoş kokular saçan güzel bir ağaçtı, diye sızlandı. Atatürk’ün biraz evvelki neşesi kalmamıştı. Çünkü çiftliğin ilk çorak günlerinin bir yeşillik hatırası yerinden çıkarılmış ve yok olmuştu. Yol boyunca iğde ağacını aradı. Atatürk, bu önemsiz gibi görünen işten büyük üzüntü duymuştu. Uyarı-larda bulundu, emirler verdi, eski ağaçlar da korunacak ve bakılacaktı.