Slayt 1 - OKYANUS

advertisement
İMAM HUMEYNİ’NİN ÇOCUKLUĞU
• Humeynî, 24 Eylül 1902’de Humeyn şehrinde doğdu.
Asıl adı Ruhullah, soyadı Mustafavi olan, ancak Musevi’yi Humeyni
olarak tanınan Humeyni`nin babası, zamanın ulemasından sayılan
Seyyid Mustafa idi. Beş aylık iken babasını kaybetti. Dönemin
hükümetine bağlı baskıcı güçler tarafından şehid edilerek öldürülen
babasının akrabaları, katilin kısas edilmesi için ‘Darul Hükümeye’
Tahran`a gelerek, bu konuda ısrarları sonucu katil kısas edilmiştir.
Çocukluk dönemini annesi Hacer hanım ve halası Sahibe
hanımın yanında geçirmiş, fakat on beş yaşında iken hem
annesini hem de halasını kaybetmiştir. Çocukluk yıllarından
itibaren medreselerde temel dersleri (Arap dili ve edebiyatı,
mantık, fıkıh ve usul) almaya başlamış ve Mirza Mahmut
Mirza Necefî’yi Humeynî, Ayetullah Şeyh Ali Muhammed
Burucerdî, gibi bölgenin büyük ulema ve hocalarından dersler
alarak 1919 yılında Erak İlmiye Medresesine girdi.
Burada birçok dersleri okuduktan sonra Kum
İlmiye medresesine geçerek felsefe ve ahlak
derslerini, Ayetullah Muhammed’den
Menkul fıkıh ve usul derslerini ise Ayetullah
Abdulkerim, ve Seyyid Ali Kasanî’den aldı.
Fıkıh ve usul derslerinde çok başarılı olarak
kısa zamanda muctehidlik derecesine ulaştı.
EĞİTİMİ VE HOCALARI
İmam’ın tahsili süresinde on dört üstadı olduğu söylenmiştir. Bunlar
içerisinde iki kişinin özel yeri olmuştur. Bu iki üstadından ilmi ve manevi
yönden oldukça yüksek derecede yararlanmış, aynı zamanda süre
açısından da çok uzun süre istifade etmiştir. Diğer üstatlarından daha fazla
yararlandığı bu iki üstad, Ayetullah Hairi ile Ayetullah’ dır.
İmam’ın üstatları, üstatlarının faaliyetlerinden acı tatlı birçok hatıraları
öğrencilerine aktarıyorlardı. Bu hatıralar, heyecanlı ve siyasî meselelere ilgi
duyan (İmam gibi) genç öğrenciler için çok değerliydi. İmam’ın
üstatlarından naklettiği birçok hatıraları bu sözümüzü kanıtlamaktadır. Bu
İmam’ın, ilmi yönden olduğu gibi siyasi yönden de üstadlarından
faydalandığını göstermektedir.
Abisinin de desteğiyle çocukluk yıllarından itibaren Erak şehrindeki
medreselerde temel dersleri (Arap dili ve edebiyatı, mantık, fıkıh ve
usul) almaya başlamış ve Mirza Mahmut İftiharu’l-Ulema, Hac Mirza
Necefî-yi Humeynî, Ayetullah Şeyh Ali Muhammed Burucerdî,
Ayetullah Muhammed Gulpayganî ve Ayetullah Abbas Erakî gibi
bölgenin büyük ulema ve hocalarından dersler alarak 1919 yılında Erak
İlmiye Medresesine girdi. Burada birçok dersleri okuduktan sonra Kum
İlmiye medresesine geçerek felsefe ve ahlak derslerini, Ayetullah
Muhammed Şahabadî ve Seyyid Ebu’l-Hasan Hakîm Kazvinî ve Hac
Mirza Cevad Ağa Melikî-yi Tebrizî’nin yanında okudu. Menkul fıkıh ve
usul derslerini ise Ayetullah Abdulkerim Hairî-yi Yezdî, ve Ağa Mir
Seyyid Ali Kaşanî’den aldı. Fıkıh ve usul derslerinde çok başarılı olarak
kısa zamanda müctehid derecesine ulaştı.
Evliliği
İmam Humeyni 1928 yılında Ayetullah Hacı Mirza Muhammed
Tahrani’nin kızıyla evlendi. Bu evlilikten iki erkek ve üç kız çocuğu
dünyaya geldi.
İmamın büyük oğlu Hüccet’ül İslam seyit Mustafa ve ikinci oğlu da seyit
Ahmet’tir. Kızları ise; Sıddıka, Feride ve Fatıma’dır. İmam Humeyni
ailesine çok düşkündü, ömrünün son anlarına kadar eşine olan sevgisi
asla azalmadı, Ona karşı çokça sevgi ve saygı göstermekteydi.
Çocuklarını da aynı şekilde sevgi ve İslami eğitimle yetiştirdi.
SÜRGÜN HAYATI
1958’de Eyalet ve Vilayet Cemiyetlerinin kurulması ve Şah’ın "Altı
maddelik tasarıları"nın ortaya konulmasıyla, Şah rejimi aleyhine şiddetli
mücadelesini başlattı. 5 Haziran 1961’de meydana gelen kanlı olaylardan
sonra rejim aleyhine yaptığı bir konuşma sonucu tutuklanarak
Tahran’daki İşretâbâd askeri ceza evine konuldu.
Serbest kaldıktan bir yıl sonra, kapitülasyon tasarısı aleyhine yaptığı
ateşli konuşmasının ardından tekrar tutuklandı. Ancak bu kez cezaevine
değil, 4 Kasım 1965’te Türkiye’ye sürgüne gönderildi.
Kısa bir süre Türkiye'de (Bursa'da) kaldıktan sonra, Şahın adamlarının
tavsiyesi üzerine Irak'a sürgün edildi ve Şiilerce kutsal sayılan Irak'ın
Necef kentine yerleşti; Şahın devrilmesi ve İran'da bir İslam cumhuriyeti
kurulması yönündeki çağrılarını oradan sürdürdü. Şah rejiminin halkta
uyandırdığı hoşnutsuzluğun tırmanmasıyla 1970'lerin ortalarında İmam
Humeyni'nin İran içindeki etkisi gitgide artmaya başladı. 6 Ekim
1978'de Şahın baskısıyla, Irak lideri Saddam Hüseyin Irak'ı terk etmesini
isteyince, Fransa'ya gitti ve Paris‘e yerleşti. Oradan şah yönetiminin
yıkılması ve bir İslam cumhuriyetinin kurulması yolunda yoğun bir
propagandaya girişti. Mesajlarını ilettiği teyp bantları İran'da gitgide
genişleyen bir kitleye ulaştı. 1978 sonlarında kitle gösterilerinin,
grevlerin ve halk arasındaki hoşnutsuzluğun bütün ülkeye yayılması
karşısında Şah Muhammed rıza pehlevi 16 Ocak 1979'da İran'ı terk
etmek zorunda kaldı.
ŞAH YÖNETİMİ
Devrim öncesinde İran'da Şah Rıza Pehlevi iktidardaydı. Ülke yönetimi,
Şah'ın yakın akrabaları ve dostları arasında paylaşılmıştı
1970'lerde İran'da zengin ile yoksulun arasında uçurum vardı. Bu
senenin sonuna yaklaşıldığında, Şah Rıza Pehlevi'nin rejimine karşı tüm
İran'da geniş kapsamlı şiddet eylemleri düzenlendi.
Bu olaylar devam ederken Ocak 1979'da Şah Rıza Pehlevi Tahran'dan
ayrıldı. Bir daha geri dönmedi...
Şah'ın kaçmadan önce yaptığı son iş ise, kendi yokluğunda ülkeyi
yönetmesi için Başbakan Şahpur Bahtiyar'ı hükümdarlığın başına
getirmek oldu.
VE DEVRİM
1 Şubat 1979'da Ayetullah Humeyni büyük sevgi gösterileri
eşliğinde sürgünden döndü. Bu arada Başbakan Bahtiyar istifa
etti.
İki ay sonra Ayetullah Humeyni, yapılan ulusal referandumda
büyük bir zafer elde etti.
Ve Humeyni İran İslâm Cumhuriyeti'ni kurdu ve ömür boyu
ülkenin siyasî ve dinî lideri ilan edildi
İran'da devrim, yönetimde demokrasi çağrılarıyla başladı ve
dünyanın ilk İslam devletinin kurulmasıyla sonuçlandı. İran
toplumunu baştan sona değiştiren İran İslam Devrimi 20.
yüzyılın en önemli dönüm noktalarından birisi oldu.
LİDERLİĞİ
“Siz, ey dünya mustazafları, ey İslam ülkeleri ve ey dünya Müslümanları! Kalkın.
Hakkınızı dişinizle tırnağınızla alın ve süper güçlerle satılmış uşaklarının
propaganda yaygaralarından korkmayın; emeğinizi sizin ve aziz İslam’ın
düşmanlarına teslim eden cani yöneticileri ülkenizden kovun, yönetimi kendiniz ve
ahdine sadık hizmet ehli ele alın ve hepiniz İslam’ın şanlı bayrağı altında toplanarak
İslam’ın ve dünya mahrumlarının düşmanlarına karşı müdafaaya girişin, bağımsız ve
hür cumhuriyetleri olan bir İslam devletine doğru ilerleyin, onun kurulmasıyla
dünyanın bütün müstekbirlerine haddini bildirecek ve tüm mustazafları yeryüzünün
imam ve varisi olmaya ulaştıracaksınız. Allah Teala’nın vaat etmiş olduğu o günün
ümidiyle”
diyen İslam inkılâbı’nın büyük rehberi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu
İmam Humeyni efsane oldu.
Şahsiyeti
1-İmam'ın Cesareti
2-Tevazüsu
3-İmam’ın İnce ruhluluğu
4-Programlı ve düzenli oluşu
5-İmam'ın Hayatında Sadelik ve Tutumluluk
6-Başkalarını Gözetmek
7-Kadının Önemi
8-Çocukları sevmesi
9-Adaletİ
10-İzzeti Nefs
İmam her zaman talebeleri düzenli olmaya çağırırdı ve her işin vaktinde
yapılması gerektiğini vurgulayarak şöyle söylerdi: “Sizin vaktiniz ve
işiniz, onları düzene koyduğunuz zaman bereketlenir.”
DÜŞÜNCELERİ
İmam’ın düşünceleri, yaptığı faaliyetler onun ileri görüşlü olduğunu ve
güçlü bir irade sahibi olduğunu anlamamız için bize yeterlidir.
Halkı hep birliğe ve batının oyunlarını öğrenmeye davet etmiştir. Halkı
bilinçlendirme konusunda faaliyetlerde bulunmuş sürgünde dahi buna
devam etmiş asla göz ardı etmemiştir.
Bu konuda şöyle demiştir: “ Bizim milletimizin yanında dünyanın en
nefret edilen kimsesidir. Kendileri milletimiz yanında bu gün insanlığın
içersinde en nefret edilecek kimsedir.”
ESERLERİ
İmam 1928 yılında öğrenme ve öğretmeyle meşgul olurken
bunun yanında da; Ahlak, İrfan, Felsefe, Fıkıh, Usul
konularında derlemeler yapmış ve bir çok eser yazmakla
meşgul olmuştur. Eserleri Arapça ve Farsça dillerinde onlarca
cildten fazla yazılmış olarak mevcuttur.
1-Risaletu Likâu’llah
2- Sırru’s-Salat (Salatu’l-Ârifîn ve Mi’racu’s-Salikîn)
3- "Re’su’l-Calût" Hadisinin Şerhi
4- "Fevaidu’r-Razaviyye" Şerhine Haşiye
5- Misbahu’l-Hidaye ile’l-Hilafe ve’l-Vilaye
6- "Misbahu’l-Uns"a Haşiye
VEFATI
İmam insanlığa ve İslam’a bu kadar güzel hizmetlerinden sonra geride
dopdolu bir ömür bırakarak Haziran 1989 yılında Tahran da hayata
veda ederek Rabbine kavuştu .
Ayetullah Hamaney’e Göre İmam Humeyni :
“Dinim bana diyor ki; bugün bir adım yukarı çıkmak için, hayatını
İmam Humeyni’nin sözleri esasınca düzenlemelisin.” Şimdi de İmam
Humeyni, bizim aramızda dünden daha da canlı bir halde
yaşamaktadır.”Onca hareket, kudret ve azamet sahibi bir insanın şimdi
aramızda olmadığına inanmak nasıl mümkündür? Yaşantımızın tüm
boyutunu etkileriyle dolduran, adım attığımız her yerde özgün
eserleriyle karşılaştığımız ve bütün dünyada henüz de bahsi edilen bir
kimsenin öldüğüne inanmak nasıl mümkündü”
SONUÇ
Kişi önce kendi hayatında devrim yapmalı:
1-Güçlü bir irade ve bilgiyle donanmalıdır.
2-İman amel birliği olmalıdır.
3-Her konumda üzerine düşen vazifeyi kadar
yapmalıdır.
4-Allah kul olanı, Allah dünyanın efendisi yapar.
Kaynakça
1-İslami mücadelede öncü şahsiyetler, haksöz okulu serisi -1- ekin
yayınları.
2-Türkiye diyanet vakfı İslam ansiklopedisi 18. Cild.
3-İran da devrim ve karşı devrim, Asaf Hüseyin, pınar yayınları.
4-İran devriminin kökleri, prf. Hamid algar, işaret yayınları.
5-Dünden yarına İran, Cengiz çağlar, yalçın yayınları.
6-İran İslam devrimi, mehmed kerim, düşünce yayınları.
7-Ervad Abrahamian İslam cumhuriyeti üzerine denemeler, metis
yayınları.
8-İmam Humeyni belgeseli internet üzerinden.
9-Masume şirinin araştırması.
10-www. ehlibeyt.com 11-www.İslami davet.com
Download