T.C. ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN MERKEZİ Tel: 210 35 34 – 210 38 01 22 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI Yeşilovacık (Silifke - Mersin) bölgesine yapılması planlanan Enerji Santralleri (Termik ve Nükleer) ve Çimento Fabrikalarının etkisi konusunda Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü’nce kamuoyunu bilgilendirmek için hazırlanan açıklama aşağıdadır: “Kamuoyuna duyurulduğu üzere Mersin ili, Silifke İlçesi Yeşilovacık Beldesinde bir termik santral kurulması planlanmaktadır. Aynı beldede kurulması planlanan bir başka termik santral için ise üretim lisans başvurusu geçtiğimiz yıl Ağustos ayında duyurulmuştur. Yine bu beldeye sadece 15 km mesafede bulunan Akkuyu mevkiinde kurulması planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santralı ile ilgili tartışmalar tüm kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Planlanan bu kıyısal enerji santrallerine ek olarak bölgede bir de çimento fabrikası kurulması çalışmaları başlatılmıştır. Ayrıca bu tesislerin ihtiyaçlarına yönelik planlanan Yeşilovacık limanı genişletme ve dolgu projesi inşaatının, itirazlara rağmen, Ocak ayı itibariyle başlatılacağı öğrenilmiştir. Denizlerimiz ve denizlerimizdeki yaşam konusunda önemli bir uzmanlık ve birikime sahip olan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü olarak, bahsedilen sanayi tesislerinin kurulması halinde, bölgenin kıyısal ekosisteminde ortaya çıkabilecek bir kısmı geri dönüşümü olmayan olası etkilerini, kamuoyunun dikkatine sunma gereği ortaya çıkmıştır. Yeşilovacık Beldesinin de bulunduğu Taşucu ile Aydıncık arasındaki bu bölge, Türkiye’nin, doğallığını ve biyolojik çeşitliliğini nispeten koruyabilmiş ender kıyılarından biridir. Söz konusu bölgede, tehlike ve tehdit altında bulunan Akdeniz foku, deniz kaplumbağaları ve deniz çayırları gibi bir çok hassas canlı türü yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu santraller yapıldığı takdirde, soğutma faaliyetleri için gerekli büyük miktarlarda deniz suyunun alınıp ısıtılarak denize salıverilmesiyle, zaten küresel ısınma tehdidi altında bulunan deniz suyu sıcaklığının dikkate değer seviyede yükseleceği tahmin edilmektedir. Bu durum, yüksek sıcaklıkları tercih ettikleri bilinen, zehirli deniz anası, balon balığı gibi yabancı türlerin daha da çoğalmasına, birçok yerli türün kaybolmasına ve dolayısıyla bölgenin deniz ekosisteminde geri dönüşümü olmayan olumsuzluklara neden olabilecektir. Bunun anlamı Türkiye’nin sahip olduğu biyolojik zenginliğin bir kısmının daha ilelebet kaybedilmesinin yanında, balıkçılık ve turizm faaliyetlerinin de olumsuz etkilenmesi olacaktır. Büyük debilerde soğutma suyu alımı ve ısıtılarak denize verilmesi, bölgede üretimi yüksek olan balık larvalarını ve diğer küçük canlıları yok etme potansiyeline sahiptir. Akdeniz’de avlanan en değerli balıkların başında gelen Orkinos balığının (Thunnus thynnus) Akdeniz’de bilinen dört üreme alanından biri yine enerji santrallerini de içine alan kuzeydoğu Akdeniz’de bulunmaktadır. Artacak su sıcaklığının diğer önemli etkisi ise, özellikle küresel ve bölgesel iklim değişikliği sonucunda aşırı ölçüde direnç kaybetmiş olan deniz çayırlarının (Posidonia oceanica) hızla yok olması olacaktır. Deniz çayırları bölge ekosisteminin en önemli unsurudur ve bir bölgedeki varlığı yitirildiği zaman geri dönüşü mümkün olmamaktadır. Planlanan limanın çok önemli diğer bir etkisi ise, Türkiye’nin en önemli Akdeniz foku alanının içinde olması ve bu canlılar tarafından aktif olarak kullanılan 39 adet mağaradan üçünün, yapılaşma, kirlilik ve yoğunlaşan gemi trafiği yüzünden kullanılamaz hale getirecek olmasıdır. Akdeniz foku nesli kritik derecede tehlikede olan bir türdür, üreme başarıları kıyısal korunaklı, insan etkisinden uzak mağaralarda barınabilmesine bağlıdır. Türkiye’nin bu bölgesi, tüm dünyadaki Akdeniz foklarının en büyük kolonilerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Bu tesislerin kurulması halinde uzun dönemli faaliyetler sonucu, bölgede Akdeniz fokunun tümüyle yok edilmesi olasılığı çok yüksektir. Bunlara ilaveten, bu tip tesislerin, filtre sistemlerini deniz canlılarının etkisinden korumak için yoğun klor kullanmaları, ve doğaya salınan klorun el değmemiş yapıdaki bu bölgenin hassas biyolojik dengelerini etkilemesi de ciddi bir risktir. Hem ülkemizin enerji ihtiyacının ve arz güvenliğinin sağlanması, hem de iş imkânlarının artması açısından, gelişen bir ekonomide bu tip yatırımlara gerek duyulması normaldir. Ancak sosyo-ekonomik gelişmemizi, denizlerimizin biyolojik zenginliğini böylesine ciddi şekilde etkilemeden, gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Muhteşem bir doğal güzelliğe, deniz yaşamına ve dolayısıyla önemli bir turizm potansiyeline sahip olan Taşucu-Aydıncık arasındaki bu kıyılarda söz konusu tesislerin inşa edilmesinin, bir kısmı nesli tehlikede olan önemli deniz canlılarının kaybedilmesi ile sonuçlanması kuvvetle muhtemel olup bu hem ülkemiz ve hem de gelecek nesiller dahil insanımız için çok büyük bir kayıp olacaktır.”