Ercan Kumcu Krizde merkez bankalarının yaptıkları (2) 11.07.2009 04:15:24 Amerika ve İngiltere'de merkez bankalarının bilançoları kriz döneminin başlangıcından bu yana yaklaşık üç kat arttı. Bilanço artışını Amerikan Merkez Bankası (FED) hem göreli olarak uzun vadeli varlıklar yaratarak hem de daha yüksek kredi riski alarak gerçekleştirdi. İngiltere'de ise, BoE artan varlıklarıyla ortalama alacak süresini uzattı. Ama, BoE'nin, FED kadar kredi riski aldığı söylenemez. Aldığı risk daha çok bankacılık sisteminin riski oldu. Gelişmiş ülke merkez bankaları içinde krize en yoğun tepkiyi FED ve BoE verdi. Krizin hafiflemesiyle enflasyon yaratmadan bu merkez bankalarının bilançolarını küçültebilme kabiliyeti sorgulanmaya başlandı. Bu konuda çeşitli görüşler var. Küçültebilirler diyenler faizlerin küçümsenmeyecek düzeyde artabileceğini ve biraz da enflasyon yaratılacağını kabul ediyor. Küçültemezler diyenler ise bu ülkelerde çok yüksek enflasyon bekliyorlar. Kısacası, Amerika ve İngiltere'de enflasyon artışı kaçınılmaz gibi. AVRUPA Krizin başında (Eylül 2007) Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) bilanço büyüklüğü 1.3 trilyon Euro'nun biraz altındaydı. 2008 yılının eylül ayına kadar AMB'nin bilançosu kayda değer bir değişim göstermedi. Geçen yılın ekim ayından başlayarak likidite sıkışıklığını aşmak üzere AMB finansal sisteme para vermeye başladı. Bilanço büyüklüğü geçen yılın sonunda 2 trilyon Euro'nun biraz üzerine geldi. Bilançodaki büyüme Amerika ve İngiltere'ye göre çok daha makul düzeylerde kaldı. Euro Bölgesi'ndeki 13 ülkenin milli gelir toplamına göre, AMB'nin bilanço büyüklüğü 2007 yılı eylül ayında yüzde 14.2 iken geçen yılın sonunda yüzde 22.3 oldu. Bilançodaki büyüme hem sınırlı kaldı hem de varlık kalitesinde çok fazla gerileme gözlenmedi. Milli gelirin yüzde neredeyse dörtte birine gelmiş bir merkez bankası bilançosu Euro Bölgesi'nde finansal sistemin büyük ölçüde eridiğinin de bir işareti. Bu yılın haziran ayı sonu itibariyle AMB bilançosu 2 trilyon Euro'nun çok az altında. Yabacı para varlıkları düşerken, finansal kurumlara verdiği borçlar hâlâ artma eğiliminde. Bilançosu büyüyen gelişmiş ülke merkez bankaları içinde AMB önümüzdeki dönemde enflasyonla en etkin mücadeleyi yapabilecek konumda görünüyor. JAPONYA Krizle mücadeleye yönelik olarak çeşitli programlar açıklayan Japonya Merkez Bankası (BoJ) en ilginç konumda. 2007 yılının eylül ayından bu yana BoJ bilanço büyüklüğü neredeyse hiç değişmedi. 2007 yılının eylül ayında bilanço büyüklüğü 1.1 trilyon Yen idi. Merkez bankaları açısından krizin tavan yaptığı geçen yıl sonu BoJ bilançosu 1.2 trilyon Yen'e yükseldi. Bu yılın haziran ayı sonu itibariyle, bilanço büyüklüğü 1.1 trilyon Yen oldu. Kriz süresince BoJ bankalara doğrudan likidite verdi. Bu yılın başından itibaren küçük miktarlarda da olsa şirketlerin finansman bonolarını almaya başladı. Bu kanallardan bilançosunu büyütürken, BoJ portföyündeki devlet tahvil ve bonolarını azalttı. Bilançosunun büyümesine izin vermedi. Meraklıları için bir not: Kriz öncesine göre Japonya'da emisyon hiç artmazken, Euro Bölgesi'nde yüzde 20 arttı. Ama, bunun bir bölümü Euro Bölgesi'ne yeni katılımlardan kaynaklandı. Bilanço büyüklüğü içinde emisyonun payı Euro Bölgesi'nde yüzde 51 'den yüzde 38'e düşerken, Japonya'da aynı oran yüzde 68-69 civarında kaldı. Emisyonun düzeyi değil, ama toplam bilanço içindeki payı merkez bankalarının bilanço kalitesinin önemli göstergelerinden biridir. Emisyonun bilanço içindeki payı düştükçe, bilanço kalitesinin düşmekte olduğu anlaşılır. Bu durumda, merkez bankalarının gerçek yükümlülüğü (emisyon) piyasaca istenmediği halde, para basılmaya devam edildiği olgusu yaşanır.