çocuk ve ergen cinsel kötüye kullanımına klinik yaklaşım

advertisement
ÇOCUK VE ERGEN CİNSEL KÖTÜYE KULLANIMINA KLİNİK YAKLAŞIM
Çocuk ve ergenin cinsel kötüye kullanılması, erişkinin cinsel doyum amacıyla, çocuğu
veya ergeni cinsel nesne olarak kullanması şeklinde tanımlanmaktadır.
Araştırmacılar, çocuklukta ve ergenlikte cinsel kötüye kullanımın nadir olmadığını
düşünmektedir. Tahminlere göre kızların %20'si, erkeklerin %9'u çocukluk ve ergenlik
döneminde uygunsuz cinsel davranışlara maruz kalmaktadırlar. Çocuk ve gençlerde
cinsel kötüye kullanım ülkemizde de sanıldığının aksine daha yüksek oranlardadır.
Cinsel kötüye kullanımda çocuk için bir çok risk etmeni söz konusudur. Ancak bunlar
arasında en önemli rol oynayan ailesel etmenlerdir. Çalışmalarda, cinsel kötüye
kullanıma güvenli ailesel bağı olmayan bireylerde daha sık rastlandığı gösterilmiştir.
Zayıf anne-baba-çocuk ilişkisi, anne ve baba arasındaki zayıf ilişkiler, koruyucu anne
ve babanın bulunmayışı cinsel taciz riskini artırmaktadır. Aynı şekilde çocukta bir
psikiyatrik bozukluğun bulunması (mental retardasyon gibi) çocuğun cinsel kötüye
kullanım riskini artırmaktadır.
Cinsel kötüye kullanım genellikle aşamalı olarak gelişmektedir. Taciz yapan ilk önce
arkadaşça ve dostça davranmakta, sonrasında baştan çıkarma aşaması ile devam
etmekte, daha sonra ise sessizce zorlama ve baskı başlamaktadır. Cinsel tacize
uğramış çocuklarda cinsel örselenmeye uyum sağlama sendromu gözlenmektedir.
Bu sendromda sırasıyla şu aşamalar gerçekleşir:
1. Başlangıçta cinsel kötüye kullanım olayını gizleme söz konusudur. Bu durum,
cinsel tacizi yapanın "bu bizim sırrımız, kimseye söyleme!" tarzında yaklaşımı
veya tehdidi, çocuğun çevrenin kendisine inanmayacağı endişesi, aile içi bir
taciz
ise
ailenin
dağılması
endişesi
gibi
birçok
nedenlerden
kaynaklanabilmektedir.
2. Bundan sonraki aşamada çocuk kendini çaresiz hisseder.
3. Daha sonrasında çocuk kendini hapis olmuş hisseder ve sonrasında duruma
göreceli uyum sağlar.
4. Zamanla çocuk veya ergen gücünü toplayarak gecikmiş, çelişkili, içinde bizi
ikna edemeyen itirafı gerçekleşir.
5. Sonrasında tekrar geri çekilme, hiçbir şey olmamış gibi davranma sergilenir.
Cinsel kötüye kullanım iki gruba ayrılmaktadır:
1. Dokunmanın olduğu cinsel kötüye kullanım tipleri: Vajinal, oral, anal cinsel ilişki
veya cinsel organların okşanması.
2. Dokunmanın olmadığı cinsel kötüye kullanım tipleri: Teşhircilik, çocuk önünde
masturbasyon, pornografi vs.
Epidemiyolojik çalışmalar teşhircilik, uygunsuz okşama ve dokunmanın olduğu cinsel
kötüye kullanımın en yaygın görülen tipler olduğunu göstermektedir. Bunu
masturbasyon ve koitusun olduğu tipler izler. Koitusun olduğu tiplerde olumsuz
etkilenme daha fazladır.
Klinik görünümler:
Cinsel kötüye kullanıma uğrayan çocuklar, üç temel belirti ile hekimin dikkatini çeker:
1. Davranışsal değişiklikler
2. Genital-rektal veya diğer tıbbi yakınmalar
3. Uygunsuz cinsel ilişkinin açıklanması
1. Çocuk ve Ergendeki Davranışsal Değişiklikler:
Cinsel kötüye kullanıma uğramış çocuk ve ergenlerdeki en özgün davranış belirtileri
artmış cinsel dışa vurumlar ve davranım bozuklukları tarzında kendisini
göstermektedir. Yapılan çalışmalarda cinsel tacize uğramış çocukların daha sık
cinsel davranışlar gösterdiği belirtilmektedir. Bu çocukların yaşına uygun olmayan
cinsel davranışlar, teşhircilik, baştan çıkarma veya oyunlarında cinsel içeriğin olması,
erişkin veya diğer genç çocuklarla daha sık cinsel ilişkiye girme davranışları
gösterdikleri tespit edilmiştir. Ayrıca bu çocuklarda, aşırı veya açıktan masturbasyon,
cinsel organları ile aşırı oynama, yetişkinlere veya çocuklara uygunsuz sarılma ve
öpme veya ergenlikte flörte erken başlama sık gözlenmektedir. Cinsel tacize uğramış
çocuklar anksiyete ve depresyon belirtileri, korku, bedensel yakınmalar, uyku
örüntüsü değişiklikleri ve kabuslar tarzında sorunlar yaşayabilir. Cinsel kötüye
kullanıma uğramış erkek çocuklarda en sık görülen davranış tepkisi, saldırgan
davranışların gelişimi şeklindedir. Erkek çocuklarda davranım bozukluğunun belirtileri
de sıklıkla gözlenmektedir. Kızlarda gözlenen en sık davranış tepkisi ise, özkıyım ve
kendine zarar verme davranışlarıdır. Kendine zarar verici davranışlar genellikle
vücudunda sigara söndürme, bileğini kesme ve özkıyım girişimleri gibi davranışlar
şeklinde kendini göstermektedir.
Tablo I. Olası Cinsel Kötüye Kullanıma İşaret Eden Davranışsal Değişiklikler
Davranım bozuklukları
Baştan çıkarıcılık
Fobiler
Öfke nöbetleri
Madde kötü kullanımı
Uyku bozuklukları
Saldırganlık
Sosyal çekilme
Gece kabusları
Kendine zarar verme
Depresyon
Yeme bozuklukları
Cinsel dışa vurumlar
Düşük kendilik değeri
Okul problemleri.
2. Genital-rektal veya diğer tıbbi yakınmalar:
Çocukla ilgilenen kişinin cinsel kötüye kullanmaya bağladığı veya hekimin muayene
sırasında dikkatini çeken bulgular Tablo II'de sıralanmıştır:
Tablo II. Muhtemel Cinsel Kötüye Kullanıma Bağlı Tıbbi İşaretler
Genital, anal veya üretral travma
Genital veya anal ağrı, kaşıntı, sıyrıklar, kanama
Tekrarlayan üriner enfeksiyon, cinsel yolla geçen hastalıklar, dizüri, veya akıntı
Vulvitis veya vulvovajinitis veya anal inflamasyon
Gebelik
Karın ağrısı, kronik kabızlık, ağrılı dışkılama
Enürezis, enkoprezis
3. Uygunsuz Cinsel İlişkinin Açıklanması:
Muayeneler sırasında çocuk, cinsel kötüye kullanımı hekime açıklayabilir. Aile içi
cinsel kötüye kullanım, aile içinden biri veya komşular tarafından ihbar edilebilir.
CİNSEL KÖTÜYE KULLANIMA KLİNİK YAKLAŞIM
Çocukla Görüşme: Çocuktan mümkün olduğu kadar ayrıntılı öykü alınmalıdır.
Görüşme sırasında şunlara dikkat edilmelidir:
Çocuktan öykü alırken çocuk veya ergenle yalnız bulununuz, dostça ilişkili kurunuz
ve destekleyici olunuz.
Tanışma sonrasında neden görüştüğünüzü anlatınız ve görüşmenin amacını
açıklayınız.
Çocuk veya ergen ile aynı düzeyde oturunuz. Görüşmeye arkadaşları, okulu veya
ilgileri hakkında yumuşatıcı konuları sorarak başlayınız.
Ses tonunuzun ve yüz ifadenizin yargılayıcı olmasından kaçınınız.
Onu tehdit edici konuşmalar yapmayınız. Onun güvenini
konuştuklarınızın ikinizin arasında kalacağına güvence veriniz.
kazanınız
ve
Başlangıçta açık-uçlu sorular sorunuz. Açık uçlu sorular şu şekilde olabilir: "Birileri
sana hoşlanmadığın bir tarzda dokundu mu?", "Birileri senin özel bölgelerine
dokundu mu?", " Nasıl oldu?", "Konuyu biraz daha açar mısın?", "Hatırladığın başka
bir şeyler daha var mı?", "En son olan olayı bana anlatabilir misin?".
Taciz olayından sonra ağrı, kanama veya idrar yaparken yanma olup olmadığını
sorunuz. Taciz yapanın ismini ve tacizin nerede olduğunu öğreniniz.
Tekrarlayıcı sorulardan kaçınınız.
Açık uçlu soruların sorulması bitmiş ve hala cinsel taciz olayı açığa kavuşmamışsa,
daha özel sorular sorunuz.
Görüşme sırasında çocuğun davranışlarını gözlemleyiniz ve kaydediniz. Kayıtlarınızı
çocuğun ifade ettiği tarzda yazınız.
Görüşme sonlanırken çocuğa olan şeyleri anlatmasının doğru bir davranış olduğu
söyleyiniz.
Anne baba ile görüşme: Anne baba ile konuşurken çocuğu oyun odasına alınız. Anne
baba ile görüşme aile öyküsünü ve gelişimsel tıbbi öyküsünü içermelidir.
Fiziksel muayene: Cinsel kötü kullanıma uğramış çocukların çoğunda major fiziksel
bulgular yoktur: Fizik muayene sırasında şunlara dikkat edilmelidir:
Cinsel taciz şüphesi olan çocuktan tıbbi öykü alınırken ve fizik muayene yapılırken
aceleci davranmamak gerekir. Çocuğa ve ergene nasıl fizik muayene yapılacağı
anlatılmalıdır.
Çocuğun özel bölgelerini çok nazik muayene ediniz. Çocuğun kendi vücudunun
bölgeleri için kullandığı sözcükleri tanımlamasını isteyiniz.
Muayene konusunda ve çocuğun korkularıyla ilgili sorularını cevaplandırınız.
Muayene sırasında anne-babasının yanında bulunmasını isteyip istemediğini
sorunuz.
Muayene sırasında üzerine örtü örtünüz. Giysilerini çıkarırken odadan çıkarak ona
saygılı davranınız.
Muayene sırasında basit aritmetik soruları, bilemeceler, vb. sorular sorarak
gevşemesini sağlayınız, konuşmalarınızla yüreklendiriniz.
Genitallerin ve anüsun muayenesinde otoskop ve benzeri cihazlar kullanılabilir. Erkek
genitallerini ayakta veya yatarak muayene ediniz. Anüsü muayene ederken anal
dilatasyon nazikçe yapılmalıdır. Birçok prepubertal kızda vajinal vestibülün, himenin
ve dış genitallerin görsel muayenesi yeterlidir. Çoğu kız için en uygun muayene dizgöğüs pozisyonudur. Bu muayenede başparmak ve işaret parmağı ile labialar
bilateral olarak tutulur ve dışa aşağıya doğru nazikçe çekip ayırılır. Çocuğun istemsiz
olarak pelvik kaslarını kasması nedeniyle vajinal vestibül yapıları görülmeyebilir.
Labial traksiyon sırasında çocuğun gevşemesini sağlanmalıdır. Çoğu çocuk dizgöğüs durumunda daha rahat eder. Bu pozisyonda noninvazif olarak posterior
himeni, vajinayı, anusu ve sıklıkla serviksi görmek mümkündür.
Yaşanan olay nedeniyle çocuk ve aile suçlanmamalıdır. Çocuğa kendisinin hatası
olmadığı anlatılmalıdır. Çocuklara, bazı çocukların başına da benzer şeylerin geldiği
veya gelebileceği anlatılmalıdır. Cinsel kötüye kullanıma uğramış çocuklara uygun
yaklaşımın sağlanması, çocuğun olayı çözümlemesi ve sıkıntısıyla başa çıkması
konusunda yardımcı olacaktır. Bu sebeble cinsel kötüye kullanım olguları ile
karşılaşan hekimler nasıl davranacakları konusunda eğitimli olmalı ve klinik
yaklaşımları bilmelidir. Pediatristlerin bu olgularda çocuk ruh sağlığı uzmanlarıyla
işbirliği içinde olmaları gerekir.
Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanıma işaret eden bir çok davranışsal
değişiklikler gözlenmektedir. Davranışsal değişiklikler ile ilişkili belirti ve bulgular
yaşlara göre farklılıklar göstermektedir. Yaşlara göre gözlenen davranışsal
değişiklikler şunlardır:
Bebeklik - 4 Yaş:
· Tuvalet eğitiminde bozulmalar (idrar veya kaka kaçırma)
· Cinsel içerikli sözcüklerde artma
· Cinsel organları ile aşırı fiziksel uğraş
· Oyunlarında cinsel içeriğin fazlalığı (cinsel eylemlerin diğer çocuklarla veya
bebeklerle taklit edilmesi )
· Uyku bozuklukları
4 - 6 Yaş:
· Korku (yetişkinlerden, özellikle erkeklerden aşırı derecede korkma)
· Cinsel içerikli sözcük ve davranışlarda artma (cinsel organları gösterme, cinsel
organları ile aşırı fiziksel uğraş veya açık masturbasyon)
· Cinsel ilişkiyi ayrıntılı bilme (cinsel ilişkiye tanık olma veya katılmadan
kuşkulanılmalıdır)
7 - 12 Yaş:
· Okul başarısında düşme
· Korku (özellikle yetişkinlerden)
· Depresif belirtiler
· Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri
· Yaşa uygun olmayan davranışlarda artma (anne ya da abla davranışı gösterme)
· Cinsel konularla aşırı uğraşma
· Cinsel saldırganlık (başkalarını cinsel ilişkiye zorlama)
· Aşırı veya açıktan masturbasyon
Ergenlerde:
· Evden kaçma veya eve gitmede isteksizlik
· Duygulanımda dalgalanma
· Kendine zarar verme, özkıyım girişimleri
· İlaç ve alkol kötüye kullanımı
· Uygunsuz cinsel davranışlar (flörte erken başlama, kışkırtıcılık, arkadaşlarını cinsel
ilişkiye zorlama)
· Davranım bozuklukları (okuldan ve evden kaçma, yalan söyleme, çalma ve
saldırgan davranışlar )
Okul öncesi çocukların bilişsel ve dil gelişiminin yeterli olmaması nedeniyle
değerlendirilmeleri güçtür. Bu çocuklarda bu tür yaşantıları oyunlar veya fantazilerle
açığa çıkarmak mümkün olabilir .
Cinsel kötüye kullanımın çocuk ve ergenlerin şimdiki ve yetişkinlik yaşantısı üzerine
olası etkileri:
Çocuklukta veya ergenlikte yaşanan cinsel kötüye kullanımın şimdiki yaşantısına
ilaveten yetişkinlik yaşantısı üzerine de olumsuz etkileri olduğuna dair bir çok yayın
vardır. Yapılan bir çalışmada, çocukluğunda cinsel kötüye kullanıma uğrayanların
yetişkin yaşamlarında psikolojik sorun görülmesi, böyle bir öyküsü olmayanlara
oranla yaklaşık iki kat daha fazla bulunmuştur.
Cinsel kötüye kullanımın olası sonuçları şunlardır.
1. Cinsellik üzerine etkiler
2. Emosyonel etkiler
3. Depresif duygudurum üzerine etkiler
4. Anksiyete şeklindeki etkiler
5. Davranışsal etkiler
6. Kişilik gelişimi üzerine etkiler
7. Diğer etkiler
1. Cinsellik üzerine etkiler:
Cinsel kötüye kullanıma uğramış çocuklarda, büyük olasılıkla gözlenen en özgün
cevap artmış cinsel davranışlardır. Yapılan çalışmalarda bu çocukların, yetişkin veya
diğer genç çocuklarla daha sık cinsel ilişkiye girdikleri, arkadaşları ile cinsel içerikli
oyunlar oynadıkları ve hastaneye yatırıldıklarında sağlık personeline karşı baştan
çıkarıcı davranışlarda bulundukları saptanmıştır. Bu veriler "acaba cinsel
davranışlardaki artış, cinsellikle erken tanışma veya cinselliği erken öğrenmenin
sonucu mu oluşmuştur, yoksa cinsel kötüye kullanıma uğrayan çocukların baştan
çıkarıcı (sedüktif) bir yönü mü vardır ? " sorusunu akla getirmektedir.
Kötüye kullananın birden fazla olması, kötüye kullanımın sık olması, uzun süreden
beri olması ve güç kullanılması çocuklarda uygunsuz cinsel davranış gelişimini
artırmaktadır. Ayrıca yapılan bir araştırmada cinsel kötüye kulanıma ne kadar erken
yaşta maruz kalınmışsa uygunsuz cinsel davranış gösterme oranın daha fazla olduğu
saptanmıştır. Bu araştırmada özellikle 0-3 yaşları arasında cinsel tacize uğrayanlarda
aşırı cinsel davranışlar ve teşhircilik anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Cinsel
kötüye kullanıma maruz kalan kızların erkeklere oranla daha fazla uygunsuz cinsel
davranışlar gösterdiği belirtilmektedir. Cinsel kötüye kullanıma uğramış kız
çocuklarının arkadaşları arasında cinsel ilişkiyi başlatma eğiliminin daha fazla olduğu
ve davranışlarının daha çok yetişkinin cinsel davranışlarını andırdığı ileri
sürülmektedir. Ergenlik döneminde ise kişilerarası ilişkilerde çoğu davranışlarını
cinselleştirerek diğer insanları kullanmaya çalıştıkları belirtilmektedir.
Cinsel kötüye kullanıma uğramış çocukların bebekleri ile oynamaları
gözlemlendiğinde ve çizdikleri resimler incelendiğinde daha fazla cinsel içerikli oyun,
davranış ve çizimler sergiledikleri saptanmıştır. Çocuklukta cinsel kötüye kullanıma
uğrama yetişkinlik yaşamında cinsellikten korkma, karşı cinsle ilişkilerde sorunlar
yaşama gibi cinsel yaşantı üzerinde belirgin olumsuz etkilere yol açabilmektedir.
Kadınlarda frijidite, vajinusmus gibi cinsel sorunlar artmaktadır. Erkekler de ise
sıklıkla cinsel kimlik karmaşası gözlenmektedir.
2. Emosyonel etkiler:
Klinik çalışmalar, çoğu kurbanın cinsel kötüye kullanım yaşantısından kendisini
sorumlu tuttuğunu ve suçladığını göstermiştir. Bu bulgular çocukların "isteseydim,
arzu etseydim bu durumu durdurabilirdim" düşüncesi olduğunu desteklemektedir.
Eğer kötüye kullanımda rıza ve baştan çıkarıcılık olmuşsa suçluluk duygularının
arttığı
belirtilmektedir.
Kurbanlarda
yetersizlik
ve
izolasyon
duyguları
gelişebilmektedir. Bir kısmında karşı cinse güvensizlik gelişirken, bir kısmında ters
etkiyle uygunsuz cinsel nesneye çabuk bağlanmanın söz konusu olduğu bildirilmiştir.
3. Depresif duygu durum üzerine etkileri:
Cinsel kötüye kullanıma uğrayanlarda depresyon gelişme riski artmaktadır. Klinik
gözlemlerde depresif duygudurumunun sıklıkla kızgınlıkla birlikte olduğu
görülmektedir. Bu gibi çocukların gelecek hakkında olumsuz düşüncelere ve düşük
benlik saygısına sahip olduğu saptanmıştır. Çocukluk döneminde cinsel kötüye
kullanıma uğramış olanların yetişkin dönemlerinde depresyon gelişme riskinin arttığı
belirtilmektedir.
4. Anksiyete şeklindeki etkiler:
Çocukluğunda cinsel kötüye kullanıma uğramış yetişkinlerde anksiyete bozukluğu
prevalansının yüksek olduğu saptanmıştır. Yapılan araştırmalarda çocukluğunda
cinsel kötü kullanım öyküsü olanlarda yetişkinlikte daha sık olarak agarafobi, obsesif
kompulsif bozukluk ve sosyal fobi gibi anksiyete bozukluklarının ortaya çıktığı
bulunmuştur. Anksiyete belirtileri; korku, bedensel yakınmalar, uyku örüntüsü
değişiklikleri ve kabuslar tarzında kendini göstermektedir. Bu belirtiler daha çok
travma sonrası stres bozukluğu ile uyumlu bir klinik tablodur. Çocuk olayı canlı bir
şekilde yeniden yaşamakta, gerginlik ve çabuk tepki verme gibi belirtiler
göstermektedir. Yapılan bir çalışmalarda cinsel kötüye kullanıma uğramış grubun
fiziksel kötüye kullanılan gruba göre daha fazla travma sonrası stres bozukluğu tanı
ölçütleri gösterdikleri belirlenmiştir. Cinsel kötüye kullanıma uğrayan çocuk ve
ergenlerde disosiyatif belirtilerin sık olduğu saptanmıştır. Bu çocuk ve ergenlerin
yetişkinlik yaşamlarında disosiyatif belirtiler gösterme olasılıkları yüksektir.
5. Davranışsal etkiler:
Cinsel kötüye kullanıma uğramış erkek çocuklarda en sık görülen davranış tepkisi,
saldırgan davranışların gelişimi şeklindedir. Bu erkek çocuklarda davranım bozukluğu
niteliğindeki davranışlar sıklıkla gözlenmektedir. Bazı araştırmacılar bunu, erkek
kimliğini yeniden oluşturma olarak yorumlamaktadır. Kızlarda gözlenen en sık
davranış tepkisi ise, özkıyım ve kendine zarar verme davranışlarıdır. Kendine zarar
verici davranışlar genellikle vücudunda sigara söndürme ve bileğini kesme gibi
davranışlar şeklinde kendini göstermektedir. Bazı araştırmacılar, bunun kendini
cezalandırma ve çekiciliği azaltmak amacı güttüğünü ileri sürmektedirler. Yetişkin
yaşamdaki kendine zarar verme ve özkıyım davranışının, çocuklarda cinsel kötüye
kullanıma maruz kalışla bağlantılı olabileceği sıklıkla düşünülmüştür. Kendine zarar
verme davranışı veya özkıyım düşünceleri olan yetişkin kadınları değerlendirirken
çocukluğunda cinsel kötüye kullanıma uğramış olma olasılığı bir klinisyen tarafından
gözardı edilmemelidir.
6. Kişilik gelişimi üzerine etkiler:
Çalışmaların çoğunda borderline kişilik bozukluğuna sahip hastalar arasında
çocuklukta cinsel kötüye kullanım sıklığının yüksek olduğuna ilişkin bulgular vardır.
Silk ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, borderline kişilik bozukluğunun
gelişiminin "cinsel kötüye kullanımın süresi" ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Devam
eden cinsel kötüye kullanım, borderline kişilik bozukluğu gelişme olasılığını
artırmaktadır.
7. Diğer etkiler:
Heins ve arkadaşları yaptıkları bir araştırmada, çocuklukta cinsel kötüye kullanımı
takiben varsanıları araştırmışlar, çocukluktaki cinsel kötüye kullanım sonrası
varsanıların oluşabileceğini ve bunların yıllarca sürebileceğini saptamışlardır. Burada
gözlenen varsanıların şizofrenideki varsanılardan farklı, yalancı varsanılar olduğu
belirtilmektedir. Yapılan bir çalışmada cinsel tacize uğramış ergenlerde, daha sık
olarak uyuşturucu madde kullanımı ve aşırı alkol kullanımı olduğu saptanmıştır.
Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önleme
Çocukların cinsel kötüye kullanımlarının özellikle 7 yaşın altındaki çocuklarda anlamlı
düzeyde saptanması, bir çok girişim yöntemlerinin ve önleme programlarının
geliştirilmesine neden olmuştur. Etkili ve işe yarar programların geliştirilebilmesi,
anne ve babaların eğitilmesi ve uzmanlarla işbirliği yapmalarını gerektirir. Bu eğitimde
ailenin çocuğa öğretmesi gereken bilgileri Yalın ve arkadaşları şöyle
sıralamaktadırlar:
a. Cinsel organları yaralandığı ya da hastalandığında, yalnız doktorların veya ana
babalarının dokunabileceği öğretilmelidir.
b. Kendilerini cinsel açıdan kötüye kullanmak isteyen kişilere "hayır" demeleri
öğretilmelidir.
c. Rahatsız olacakları herhangi bir biçimde, kendilerine dokundurtmama hakkına
sahip oldukları öğretilmelidir.
d. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan biriyle karşılaştıklarında oradan hemen
uzaklaşmaları öğretilmelidir.
e. Cinsel yönden kötüye kullanıma uğramaları halinde, hiç bir zaman bunun kendi
suçları olmadığı öğretilmelidir.
f. Cinsel organlarına dokunan bir büyük ile ilgili "sır" saklamamaları öğretilmelidir.
g. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan birisi ile karşılaştıklarında "yüksek sesle
bağırmaları" öğretilmelidir.
h. Cinsel kötüye kullanıma kalkışan biriyle mücadele etmede "vurma, tekme atma"
gibi davranışlar öğretilmelidir.
ı. Cinsel yönden kötüye kullanıldıklarını kime (anne ve babaya) ve nasıl anlatacakları
öğretilmelidir.
j. Cinsel organların anatomik isimleri doğru olarak öğretilmelidir. k. Cinsel yönden
kötüye kullanıldıklarını bildirdiklerinde bazen yetişkinlerin inanmadıkları anlatılmalıdır.
Çocuğun kötüye kullanım sırasında yüksek sesle bağırmasının bazen de olumsuz
etkileri olabileceği unutulmamalıdır. Kötüye kullanan, bağırma sırasında telaşlanıp
kurbana zarar verme, hatta öldürme riski bulunabilmektedir . Çocuğa cinsel ilişki tarif
edilirken veya cinsel eğitim verilirken nasıl ve nereye kadar bir eğitimin verileceği
dikkatle planlanmalıdır. Eğitim sırasında, yaşa uygun olmayan tarzda veya aşırı
ayrıntılı bilgi verilmesi, çocuğun cinselliğe merakında aşırı artışa neden olabileceği
unutulmamalıdır. Önleme programlarına çocuğa cinsel davranışların öğretilmesini
içeren konular konulacaksa, anne babalara, çocuğun yaşa özgü cinsel davranış ve
gelişim özelliklerinin de anlatılması gerekmektedir Cinsel kötüye kullanım çocuk
tedavi için hekime getirildiğinde, eğer kötüye kullanım aile içerisinden birisi tarafından
yapılmışsa mutlaka çocuğun aileden uzaklaştırıp tedavi edilmesi gereklidir. Sonuç
olarak; çocuktan anamnez alımı ve fizik muayenesi sırasında cinsel kötüye kullanım
şüphesi uyandıran ifadelerin, davranışların ve bulguların uzmanlar tarafından dikkatle
değerlendirmesi gerekmektedir. Cinsel kötüye kullanım açısından erken önlemlerin
alınması, ve tedavi çocuğu ileriye yönelik olumsuz etkilerden koruyacaktır.
Download