3. ÜNİTE ARAYIŞ YILLARI ( XVII. YÜZYIL ) 1.XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin ulaştığı en geniş sınırları göz önüne alarak bugün bu coğrafyada hangi devletlerin bulunduğunu araştırınız. TARİH 3 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. XVII. yüzyılda Avrupa, Asya ve Osmanlı Devleti’nin genel durumunu, 2. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin İran ve Avusturya ile olan ilişkilerini, 3. Osmanlı Devleti’nde meydana gelen iç isyanların neden ve sonuçlarını, 4. Avrupa’daki gelişmelerin Osmanlı Devleti’ne etkilerini, 5. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde ıslahat hareketlerini ve özelliklerini, 6. XVII. yüzyılda Avrupa’daki bilim ve teknik alanındaki gelişmeleri 7. IV. Mehmet döneminin askerî, siyasi gelişmelerini ve ıslahat hareketlerini, 8. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde kültür, bilim, sanat ve mimari alanındaki gelişmeleri öğreneceğiz. ANAHTAR KAVRAMLAR EKBER VE ERŞED ISLAHAT MERKANTİLİZM BÜTÇE KUTSAL İTTİFAK AKIL ÇAĞI VAKANÜVİS CÜLUS BAHŞİŞİ 108 İLTİZAM TARİH 3 1.KONU: XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA 1. XVII. YÜZYILDA AVRUPA, ASYA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU Harita 03.01: XVII. Yüzyıl Avrupa Siyasi Haritası Yukarıdaki haritaya bakarak XVII. yüzyılda Avrupa’da hangi devletlerin bulunduğunu söyleyiniz. a. Avrupa’nın genel Durumu XVII. yüzyılda Avrupa’da krallar siyasi merkezîyetçiliklerini kuvvetlendirmişler ve mutlak bir güce ulaşmışlardır. Bir devlet başkanının kayıtsız şartsız egemenliğine dayanan mutlakıyet rejimlerinde kral ya da imparator diğer insanlardan üstündü. Fransa kralı XIV. Luis (Lui) ” Devlet demek, ben demektir.” sözü ile mutlakıyet uygulamasını doruğa çıkardı. Mutlakıyet yönetimi XVII. yüzyılın sonuna kadar Avrupa’nın her yerinde uygulanır hâle geldi. İngiltere bu yüzyılda Avrupa’nın en kuvvetli devletleri arasına girdi. Yeni sömürgeler elde ederek büyük bir ekonomik ve siyasi güç hâline geldi. Avrupa’nın bir diğer önemli devleti de Fransa’ydı. Fransa elde ettiği sömürgelerle güçlü bir devlet durumuna geldi. Almanya ve İspanya’ya üstünlüğünü kabul ettirdi. XVI. yüzyılda dünyanın en büyük sömürge imparatorluğuna sahip olan İspanya XVII. yüzyılda zayıflamaya başladı. Avrupa’daki topraklarının bir kısmını Fransa’ya, sömürgelerin bazılarını da İngiltere’ye bırakmak zorunda kaldı. 109 TARİH 3 XVII. yüzyılda Otuz yıl Savaşları’ndan sonra bağımsız bir devlet hâline gelen Hollanda, güçlü bir donanma kurarak sömürgeciliğe atıldı. Kısa zamanda büyük bir ticaret filosuna sahip oldu. Endonezya’da birçok sömürge elde etti. b. Asya’nın Genel Durumu Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla büyüme ve gelişme fırsatı elde eden Rusya XVI. yüzyılın ikinci yarısında Orta Asya Türk hanlıklarını ele geçirerek Hazar Denizi ve Kafkasya’ya doğru genişlemeye başladı. Rusya, XVII. yüzyılda batıda Lehistan, kuzeybatıda İsveç, güneyde ise Osmanlı Devleti ile çevrilmişti. Henüz denizlere açılamamıştı. XVII. yüzyılın ortalarından itibaren güçlenmeye başladı. Rus Çarı I. Petro, Rusya’yı bir Avrupalı devlet hâline getirmeye çalıştı. Bu amacını gerçekleştirmek için ıslahatlara girişti. Altın Orda Devleti’nin dağılmasıyla bu devletin toprakları üzerinde kurulan Kasım, Nogay hanlıkları XVII. yüzyılda varlıklarını sürdürüyorlardı. Hazar Denizi’nin doğusunda, Orta Asya’da ise Özbekler ve Özbek hanlıkları (Hive, Buhara, Hokand), Kazak Hanlığı, Doğu Türkistan(Kaşgar) Hanlığı bulunmaktaydı. XVII. yüzyılda Asya’nın önemli devletlerinden biri de Hindistan’daki Babür Devleti’ydi. Babür’ün 1526’da kurduğu devlet Türk-İslam kültürünün Hindistan’da yayılması ve yerleşmesinde önemli rol oynadı. Babürlüler, Hindistan’da yeni bir uygarlığın da kurucusu oldular. Resim 03.01: Babürlülerden Kalan Tac Mahal Dünyanın En Güzel Mimari Eserleri Arasındadır. 110 TARİH 3 c. Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu Osmanlı Devleti XVII. yüzyılda Balkan Yarımadası dahil olmak üzere Lehistan’ın (Polonya) güneyinden Kafkasya’ya; Kuzey Afrika ve Habeşiştan’dan, Mora ve Dalmaçya kıyılarına kadar geniş bir bölgeye hâkim durumdaydı. Osmanlı Devleti bu yüzyılda gücünün zirvesinde olmasına rağmen askerî ve siyasi başarıları azalmıştı. İç karışıklıklar ve ekonomik zorluklar baş göstermiş, devlet düzeninde bozulmalar görülmeye başlamıştı. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin yaşadığı en önemli sorun İstanbul, Anadolu ve eyaletlerde çıkan ayaklanmalardır. Bu ayaklanmaların çıkmasının en önemli nedeni merkezî otoritenin zayıflamasıdır. Merkezî otoritenin bozulmasında özellikle veraset sisteminde yaşanan değişim etkili olmuştur. I. Ahmet zamanında gerçekleştirilen değişiklikler ile Osmanlı tahtına en büyük şehzadenin geçmesi kararlaştırılmıştır. Ekber ve erşed sistemi denen bu uygulama ile taht kavgalarının önüne geçilmek istenmiş, şehzadelerin sancağa çıkma uygulamasına da son verilmiştir. Bu durum şehzadelerin yönetim tecrübesi kazanmadan tahta çıkmasına, saray kadınları ve diğer devlet adamlarının etkisine girmesine yol açmıştır. 2. XVII. YÜZYILDA OSMANLI-AVUSTURYA VE OSMANLIİRAN İLİŞKİLERİ a. Osmanlı-Avusturya İlişkileri Kanuni Sultan Süleyman zamanında başlayan Osmanlı-Avusturya savaşları Sokollu Mehmet Paşa döneminde imzalanan antlaşma ile son bulmuştu(1568). Bir süre sonra Avusturya antlaşma gereğince Osmanlılara ödemesi gereken yıllık vergiyi ödemekten vazgeçmiş, Osmanlı topraklarına saldıran sınır eşkıyalarını himaye etmeye başlamıştı . Bu sırada Osmanlı sınırını geçip halkı rahatsız eden eşkıyaları takip eden Bosna beylerbeyinin öldürülmesi üzerine Osmanlı Devleti, Avusturya’ya savaş açtı. III. Mehmet ordunun başında sefere çıktı. Eğri Kalesi’ni kuşatarak aldı. Haçova Savaşı’nda Avusturya önderliğinde oluşan Haçlı ordusu yenilgiye uğratıldı(1596). Kanije ve Estergon kaleleri fethedildi. Kanije’yi geri almak için imparator Ferdinand komutasındaki Avusturya ordusu, Tiryaki Hasan Paşa’nın kahramanlığının karşısında geri çekildi. Savaşlar 1606 yılına kadar devam etti. Sonunda Avusturya barış istemek zorunda kaldı. Yapılan Zitvatorok Antlaşması’na (1606) göre; •Savaş sırasında alınan Eğri, Kanije ve Estergon kaleleri Osmanlılarda kalacak, •Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecek, •Avusturya kralı, protokol bakımından Osmanlı padişahına eşit sayılacaktı. 111 TARİH 3 E BİLGİ NOTU Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin Avusturya’ya karşı üstünlüğü sona erdi. Osmanlı Devleti’nin, Avusturya karşısında elde ettiği askerî başarıya rağmen diplomatik alanda başarılı olamamasında Celali isyanları ile uğraşması ve doğuda İran ile savaş hâlinde olması etkili olmuştur. Resim 03.02: Kanije Kalesi b. Osmanlı-İran İlişkileri İlk Osmanlı-İran antlaşması olan Amasya Antlaşması (1555) ile sağlanan barış 1578’de bozuldu.12 yıl süren savaşlar sonunda imzalanan Ferhat Paşa Antlaşması’yla Osmanlı Devleti Gürcistan, Dağıstan ve Azerbaycan’ı alarak Hazar Denizi’ne kadar ilerlemiş, böylece doğuda en geniş sınırlara ulaşmıştır. Ancak İranlılar kaybettikleri toprakları geri almak için fırsat kolluyordu. İranlılar bu sırada Osmanlı Devleti’nin bir yandan Celali isyanları ile uğraşması, bir yandan da Avusturya ile savaşmasından yararlanarak saldırıya geçtiler. 1603 yılında başlayan savaşlar 1639 yılına kadar devam etti. 1603-1612 yılları arasındaki savaşlar Nasuh Paşa Antlaşması’yla (1612), 1614-1618 yılları arasındaki savaşlar Serav Antlaşması’yla (1618), ve 1635-1639 yılları arasındaki savaşlar ise Kasrışirin Antlaşması’yla (1639) sona erdi. 112 TARİH 3 3. İÇ İSYANLAR XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yönetim, askerî teşkilat, toprak sistemi ve ekonomide meydana gelen bozulmalar, çeşitli karışıklıklara neden olmuştur. İstanbul, Anadolu ve eyaletlerde isyanlar çıkmıştır. İç İsyanların Genel Nedenleri •XVII. yüzyılda tahta çıkan padişahların birçoğunun tecrübesiz olması ve Osmanlı merkez teşkilatının bozulması , •Uzun süren savaşların ekonomiyi olumsuz etkilemesi, •Tımar sisteminin bozulması, •Ticaret yollarının değişmesi nedeniyle gümrük gelirlerinin azalması, •Tarımsal üretimin düşmesi, •Beylerbeyi, sancakbeyi ve tımarlı sipahilerin uzun süren savaşlardan dolayı cephede olması sonucu taşra yönetiminin bozulması, a. İstanbul Ayaklanmaları İstanbul isyanları yeniçeri ve kapıkulu süvarilerince çıkarılan isyanlardır. Bu isyanların başlıca nedenleri şunlardır: •Askerlerin maaşlarının zamanında ödenmemesi, ya da düşük ayarlı parayla ödenmesi, •Yeniçerilerin cülus bahşişi almak için sık sık padişah değişikliği istemeleri, •Devlet yönetiminde etkin olmak isteyen bazı devlet adamlarının yeniçerileri kışkırtmaları, •Kapıkulu Ocağı’na askerlikle ilgili olmayan kişilerin alınması, •Padişahların çocuk yaşta ve deneyimsiz olmalarının neden olduğu otorite boşluğu, İstanbul isyanlarının en önemlileri III.Murat, II .Osman, IV. Murat ve IV. Mehmet zamanında çıkmıştır. III. Murat zamanında çıkan isyanın temel nedeni ulufe sorunudur. Maaşlarının ayarı düşük paradan verileceğini duyan yeniçeriler Topkapı Sarayı’na yürüdüler ve defterdarın öldürülmesini istediler. İsyanın büyümemesi için istekleri kabul edildi. Ancak bu durum onların daha da şımarmalarına yol açtı. İstanbul isyanlarının en önemlisi II. Osman’ın öldürülmesine neden olan ayaklanmadır. II. Osman, Hotin Seferi sırasında disiplinsiz davranışlarını ve gayretsizliklerini gördüğü Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmaya karar verdi. Yeniçeriler, onun bu 113 TARİH 3 düşüncesini öğrenince isyan ettiler. Saraya yürüyerek II. Osman’ı tahttan indirdiler, sonra da öldürdüler(1622). Yeniçeriler IV. Murat zamanında da isyan ettiler. Gün geçtikçe isteklerini ve cüretlerini artıran yeniçeriler ve kapıkulu süvarileri IV. Murat’ın ilk zamanlarında iki defa saraya hücum ederek padişahı tahttan indirmekle tehdit ettiler. Hatta sadrazam Hafız Ahmet Paşa’yı padişahın gözleri önünde öldürdüler. IV. Murat otoritesini kurunca yeniçerilerin elebaşılarını idam ettirdi. İstanbul’da düzeni sağlamayı başardı. IV. Mehmet zamanında devlet ekonomik sıkıntı içinde idi. Maaşları zamanında ödenmeyen yeniçeriler ve kapıkulu sipahileri ayaklanarak bu durumdan sorumlu tuttukları otuz kadar devlet adamının idamını istediler. Devlet adamlarının Resim 03.03: Genç Osman idamı ile sona eren bu ayaklanmaya Vaka-i Vakvakiye(Çınar Vakası) denir(1656). 1687 yılında yeniden ayaklanan yeniçeriler bu kez IV. Mehmet’i tahttan indirdiler. E BİLGİ NOTU İstanbul isyanları sonucunda devletin merkezînde huzur ve güven kalmamış, devlet otoritesi bozulmuştur. Yeniçeriler devlet içinde bir güç hâline gelmişlerdi. b. Celali Ayaklanmaları Yavuz Sultan Selim zamanında, Bozoklu Celal adında bir sipahinin çevresine topladığı kişilerle Tokat civarında çıkardığı ayaklanma, daha sonraki Anadolu isyanlarının genel adı oldu. Celali İsyanlarının nedenleri şunlardır: •Dirlik siteminin bozulması sonucu üretimin azalması, köylü üzerindeki vergi yükünün artması, •Toprağını işleyemeyen köylülerin eşkıyalığa başlaması, •Eyalet yöneticilerinin adaletsiz ve haksız uygulamaları, 114 TARİH 3 XVII. yüzyılda meydana gelen Celali isyanlarının başlıcaları Deli Hasan, Karayazıcı, Kalenderoğlu, Canbolatoğlu, Tavil Ahmet gibi kişilerin çıkardığı ayaklanmalardır. E BİLGİ NOTU Osmanlı Devleti’nin İran ve Avusturya ile savaş hâlinde olması ve tımarlı sipahilerin uzun süre cephede kalması Celali isyanlarının çıkması ve yaygınlaşmasını kolaylaştırdı. Celali isyanları devleti uzun süre uğraştırmış, Anadolu’nun pek çok yeri harap olmuştur. Can ve mal güvenliği kalmadığı için köyler ve kasabalar boşaldı. Halk büyük şehirlere göç etti. Bu durum büyük şehirlerde asayişin bozulmasına ve işsizliğe yol açtı. Köylerin boşalması tarım üretimini düşürdü. Vergiler düzenli toplanamadığı için devlet, ekonomik kayba uğradı. Osmanlı Devleti bu isyanları sert tedbirler alarak bastırdı. Kuyucu Murat Paşa, Tiryaki Hasan Paşa ve Köprülü Mehmet Paşa, isyanların bastırılmasında önemli rol oynadı. c. Eyalet Ayaklanmaları XVII.yüzyılda Osmanlı Devleti’nin merkezî otoritesinin bozulması sonucu Mısır, Trablusgarp, Yemen, Basra gibi eyaletlerde isyanlar çıktı. Erdel, Eflak, Boğdan’da eyalet yöneticileri Osmanlı Devleti’nden ayrılmak için ayaklandılar. Bazen yerel yöneticiler de ayaklandılar. Erzurum valisi Abaza Mehmet Paşa ve Sivas valisi Vardar Ali Paşa, Lübnan valisi Fahrettin bunlar arasındadır. Bu isyanlar devleti uzun süre uğraştırdı. Devlet isyancılara bazı tavizler vermek zorunda kaldı. 4. AVRUPA’NIN GELİŞİMİNE SEYİRCİ KALAN OSMANLI Yeni Çağ başlarında Avrupalıların Coğrafi keşifleri başlatmaları, feodal yönetimlere son vererek merkezîyetçi devletler kurmaları, Rönesans ve Reform hareketleriyle düşünce, bilim ve siyaset alanında önemli değişimler yaşamalarına ortam sağladı. Avrupa’da yerel ekonomik faaliyetler önce krallıklar içinde büyüdü, sonra Avrupa kıtasına yayıldı. Ardından da kıta dışına taştı. Ticaret ve sanayi gelişti. Ekonomisi güçlenen ülkeler daha fazla kazanç elde etmek için başka uzak ülkelere gitmenin yollarını aradılar. Sömürgeci devletler, ekonomik ve siyasi bakımdan diğer devletlere karşı üstün duruma geçtiler. Elde ettikleri ekonomik zenginlik sayesinde güçlü donanmalara sahip oldular. Diğer Avrupa devletleri de sömürge edinmenin yollarını aramaya çalıştılar. Bu durum Avrupa devletleri arasında rekabete ve yarışa neden oldu. İspanya ve Portekiz’in başlattığı yarışa daha sonra Fransa, İngiltere ve Hollanda da katıldı. 115 TARİH 3 Osmanlı Devleti, Avrupa’daki bu gelişme ve ilerleme çabalarına yabancı kaldı. Gelişmeleri yakından takip edemedi. XVII. yüzyıldan itibaren Avrupa, Osmanlılardan ileri geçti. a. Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti’ne Etkileri Yeni ticaret yollarının bulunması, Atlas Okyanusu’nun ve Amerika’nın ekonomik açıdan önem kazanması, Akdeniz’in ve özellikle Osmanlı Devleti’nin denetimi altındaki ticaret yollarının eski önemini kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu durum Osmanlı Devleti’nin gelir kaybına uğramasına neden oldu. Avrupalılar, keşfettikleri ülkelerden elde ettikleri altın ve gümüşü ülkelerine taşıdılar. Altın ve gümüşün Osmanlı ülkesine girmesi ve Osmanlı pazarlarında kullanılmaya başlamasıyla akçe değer kaybetti ve fiyat artışları hızlandı(enflasyon). Hayat pahalılığının artması, ekonomik gelirlerin azalması, Osmanlı Devleti’nde bir takım sosyal ve siyasal olumsuzluklara neden oldu. b. Avrupa’ya Tavizler Verilmesi Doğu ile batı ticaret merkezleri arasında bulunan Osmanlı toprakları, Ümit Burnu yolunun keşfinden sonra eskisi kadar olmasa da Avrupa devletlerinin ilgisini çekmeye devam etti. Zira Uzak Doğu mallarının Avrupa’ya nakli XVI. yüzyılda Yakın Doğu ve Akdeniz üzerinden yapılmaya devam ettiği gibi, Doğu Akdeniz ürünlerinin ticareti de Avrupalı tüccarlara hayli kâr sağlıyordu. XVI. yüzyılda önce Fransa (1535) daha sonra da İngiltere(1580) , Osmanlı ülkesinde kendi bayrakları altında ticaret yapma izni almışlar, 1612’de ise bunlara Hollanda katılmıştı. XVI. yüzyıl başlarına kadar Akdeniz ticaretini ellerinde tutan Venedik ve Cenevizliler, önce Fransız, sonra İngiliz ve Hollandalıların sahneye çıkmasıyla yerlerini bu devletlere kaptırmışlardır. Osmanlı yönetimi bu devletlere imtiyazlar verirken ülke ticaretini canlandırmayı amaçlamış, bu konuda da kısmen başarılı olmuştur. Ancak gümrük vergilerinin düşürülmesi, kapitülasyonların yaygınlaştırılması hem vergi gelirlerinde önemli kayıplara, hem de ucuz Avrupa mallarının Osmanlı pazarlarına hâkim olmasına neden oldu. c. Yeni Ekonomik Model: Merkantilizm Coğrafi keşiflerin sonucu olarak deniz ticaret yolları değişmiş, Avrupa’da yeni ekonomik dengeler oluşmaya başlamıştı. XVI. ve XVII. yüzyıllarda ortaya çıkan merkantilizm anlayışı, bir devletin zenginliğini, sahip olduğu değerli madenlerle ölçüyordu. Merkantilizme göre bir devlet ne kadar çok madene ve paraya sahipse o kadar zengin sayılıyordu. Daha önce, toprak genişliğine dayanan bir zenginlik anlayışı vardı. Bu ekonomik anlayış Avrupa devletleri tarafından temel bir siyaset hâline getirildi. Bunun sonucunda ticaret önem kazandı. Yeni yollar bulma ve yeni sömürgeler elde etme bir yarış hâline geldi. Ancak, değerli madenlere sahip olabilmek 116 TARİH 3 için, güçlü devletlere ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaç, kralların siyasi durumunu büsbütün kuvvetlendirdi. Böylece Avrupa’da XVII. ve XVIII. yüzyıllarda mutlakiyet rejimleri güç kazandı. Osmanlı Devleti’ndeki ekonomi anlayışı halkın ihtiyaçlarının karşılanması ve sıkıntıya düşmeden yaşamasını sağlamaktı. Ekonomik faaliyetlerde temel hedef kendi kendine yeterli olmaktı. Bu nedenle üretim faaliyetleri ihtiyaç duyulan oranda yapılıyordu. Bu düşünce ışığında, ekonomik faaliyetler içindeki her üretici, talep kadar üretimde bulunmak zorundaydı. Eğer üretim talebi karşılamıyorsa devlet, ticaret yoluyla bu açığı kapatmaya yönelik tedbirler alırdı. Avrupa devletlerinin merkantilist bir anlayışla millî ve himayeci politikalar uygulamaları sonucu ticari faaliyetleri alabildiğine artarken, Osmanlı Devleti bu gelişmeye ayak uyduramadı. Osmanlı Devleti’nin Coğrafi keşifler sonucunda dünya ticaret yollarının dışında kalması, kapitülasyonların yaygınlaştırılması, sürekli savaşlar ve iç karışıklıklar Osmanlı Devleti’nin ekonomik, ardından siyasal açıdan çökmesine neden olmuştur. 2.KONU: XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde ordu, yönetim, maliye alanlarında büyük aksaklıklar görüldü. Devlet düzeninde ve toplum yapısında bozuklukların fark edilmesiyle, bu olumsuzlukları gidermek ve devleti eski güçlü dönemlerine ulaştırmak amacıyla bir takım ıslahatlar yapıldı. 1. II.OSMAN(GENÇ OSMAN) DÖNEMİ VE ISLAHATLARI XVII. yüzyılda ıslahat hareketlerinde ilk esaslı adımı atan II. Osman olmuştur. II. Osman öncelikle devletin her işine karışan ilmiye sınıfının yetkilerini kıstı, şeyhülislamın fetva verme dışındaki yetkilerini kaldırdı. Sarayda yetişen cariyelerle evlenme geleneğinin dışına çıkarak saray dışından evlendi. Böylece sarayın halka açılmasını sağladı. II. Osman daha önceki büyük hükümdarların geleneğine uyarak ordunun başında Lehistan seferine çıktı(1621). Hotin Kalesi kuşatıldığı hâlde yeniçerilerin savaşta isteksiz davranmaları ve disiplinsizlikleri nedeniyle alınamadı. II. Osman Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmaya karar verdi. Ancak onun bu düşüncesini öğrenen yeniçeriler ve kapıkulu süvarileri ayaklanarak II. Osman’ı tahttan indirdiler, daha sonra da öldürdüler(1622). 2. IV.MURAT DÖNEMİ(SİYASİ OLAYLAR-ISLAHATLAR) IV. Murat tahta çıktığında henüz 11 yaşında idi. Bu nedenle devlet yönetimi, annesi Kösem Sultan ile onun emirlerini yerine getiren bazı devlet adamları ve saray ağalarının elinde bulunuyordu. IV. Murat devlet idaresini eline aldıktan sonra bozulan devlet düzenini yeniden sağladı. Kapıkulu Ocakları’nı itaat altına aldı. Başkent 117 TARİH 3 İstanbul ve taşrada huzur ve güveni sağladı. İçki, tütün ve geceleri sokağa çıkma yasağı getirdi. Haksızlık ve zorbalık yapan devlet memurları cezalandırıldı. IV. Murat devletin içine düştüğü kötü durumun nedenleri ve alınabilecek tedbirlere ilişkin devlet adamlarından raporlar istedi. Koçi Bey hazırladığı raporla devletin niçin gerilediğini, çözüm önerilerini padişaha sundu.Ancak onun genç yaşta ölümü(29 yaşında) bu raporun uygulanmasını önledi. Anadolu ve Rumeli’de bulunan tımarlı sipahilerin gerçek sayısını öğrenmek için sayım yaptırdı. Tımarlar eskiden olduğu gibi yararlılık gösterenlere verildi. IV. Murat devlet ve toplum düzenini sağladıktan sonra o sırada Avrupa’daki Otuz Yıl Savaşları(1618-1648) dolayısıyla batı sınırından emin olarak doğuya, İran üzerine sefere çıktı. Zira Safeviler, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan yararlanarak Bağdat’ı işgal etmişlerdi. IV. Murat İran üzerine iki sefer yaptı. 1635 yılında Revan’ı aldı. İran ordusu IV. Murat İstanbul’a geri dönünce Revan’ı tekrar ele geçirdi. Bunun üzerine padişah yeniden İran üzerine sefere çıktı. 1638 yılında da Bağdat’ı Safevilerden geri aldı. İran’ın barış istemesi üzerine iki devlet arasında Kasrışirin Antlaşması imzalandı(1639). Harita 03.02: Kasrışirin Antlaşması Sonrası Osmanlı Devleti’nin Doğu Sınırı 118 TARİH 3 Kasrışirin Antlaşması’na göre; •Bağdat Osmanlılarda, Revan ve Azerbaycan İran’da kaldı. •Zagros Dağları iki ülke arasında sınır olarak kabul edildi. Kasrışirin Antlaşması, bugünkü Türkiye-İran sınırını büyük ölçüde belirlemiş, Osmanlı Devleti ile İran arasında uzun süreli bir barışı başlatmıştır. Tımar Sisteminin Bozulması Osmanlı Devleti’ne askerî ve ekonomik anlamda büyük katkı sağlayan tımar sisteminde XVII. yüzyıldan itibaren bozulmalar görüldü. Tımarlar hak eden kişilere değil, askerlikle ilgisi olmayan kişilere rüşvetle verilmeye başlandı. Tımar sisteminin bozulmasıyla hem üretim azalmış hem de yeterince vergi toplanamamıştır. Devlet, bütçe açığını kapatmak amacıyla halka yeni vergiler getirince pek çok köylü toprağını terk ederek göç etmek zorunda kaldı. Tımar sisteminin Osmanlı Devleti’ne en büyük katkılarından biri devlet hazinesinden para çıkmadan her an savaşa hazır büyük bir ordunun oluşumuna ortam sağlamasıydı. Tımar sisteminin bozulmasıyla tımarlı asker sayısı düşmeye başladı. Devlet bu açığını halktan birçok başıboş kişiyi askere alarak kapatmak zorunda kaldı. Ancak bu kişilerin Yeniçeri Ocağı’na alınması askerî teşkilatın ve disiplinin bozulmasına neden oldu. Sekban adı verilen bu ücretli askerler savaş bittiğinde işsiz kaldıklarından halktan haraç almaya ve eşkıyalığa başladılar. Tımar sisteminin ve buna bağlı olarak tımarlı sipahi ordusunun çöküşü Osmanlı Devleti’nin askerî, idari, mali ve sosyal bünyesinde derin yaralar açmıştır. İltizam ve Mukataa XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde ekonominin bozulması nakit paraya olan ihtiyacı da artırmıştı. Bu durum iltizam sisteminin yaygınlaştırılmasına neden oldu. İltizam, Fatih döneminde tımar sistemi dışında kalan toprakların vergilerini toplamak için getirilen bir düzenlemedir. Devlete ait bir gelir, devletçe tahmin edilen bir tutar üzerinden peşin ödeme şartıyla mültezim denen kişiye verilirdi. Devlet böylece nakit sıkıntısını giderdi. Vergilerin toplama işinin açık artırma yoluyla bazı kişilere verilmesine iltizam, bu işi yapan kişilere mültezim, vergi kaynağı olan araziye de mukataa adı verilir. Mültezimler, merkezî otoritenin zayıfladığı dönemlerde halktan daha fazla vergi almaya çalıştılar. Köylüler de yüksek orandaki vergileri ödeyemeyince topraklarını terk edip, şehre göç ettiler. 3. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA SİYASİ DURUM XVII. yüzyılda Avrupa devletleri Coğrafi keşifler, Rönesans ve Reform hareketlerinin etkisiyle önemli ilerlemeler sağlarken, bir yandan da din merkezli savaşlar yapmıştır. 119 TARİH 3 Otuz Yıl Savaşları(1618-1648) Roma-Germen İmparatorluğu içinde bulunan pek çok hükümdar Protestanlığı kabul etmişti. İşte Otuz Yıl Savaşları Roma- Germen İmparatoru II. Ferdinand’ın Almanya içinde din ve mezhep birliği kurmak ve Protestanlığı ortadan kaldırmak istemesinden çıkmış, kısa sürede diğer Avrupa devletlerinin katılmasıyla çok geniş bir alana yayılmıştır. II. Ferdinand’ın Protestan Alman prenslerine savaş açması üzerine Danimarka ve İsveç Krallıkları Protestanların yanında savaşa girdiler. Fakat II. Ferdinand bu devletleri yendi. Almanya’nın kuvvetlenmesinden çekinen Fransa, Katolik olmasına rağmen Alman Protestanlarıyla anlaşarak Almanya’ya savaş açtı. Bir süre sonra İspanya, Roma-Germen İmparatorluğu yanında savaşa girdi. İsveç, Danimarka, Hollanda ve Fransa ile yapılan savaşlardan Roma-Germen İmparatorluğu yenik çıktı. Yüzbinlerce insanın öldüğü savaşlardan sonra Vestfalya Antlaşması yapıldı (1648).Bu antlaşma ile Almanya imparatoru, Almanya içindeki prenslerin siyasi ve dinî özgürlüklerini kabul etti. Buna göre prensler istedikleri mezhebi seçmede serbestlik elde ediyorlardı. Savaşlardan İspanya güç kaybederek çıktı. Fransa hem topraklarını genişletti hem de gücünü artırdı. Resim 03.04: Otuz Yıl Savaşları E BİLGİ NOTU Vestfalya Antlaşması’ndan sonra artık Avrupa’da mezhep çekişmeleri siyasetten çekilmiş, devletlerin arasında bir sorun olmaktan çıkmıştır. 120 TARİH 3 4. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA BİLİM VE TEKNİK ALANINDAKİ GELİŞMELER Avrupa’da Rönesans hareketleriyle başlayan bilimsel gelişmeler XVII. yüzyılda da artarak devam etti. XVII.yüzyılda bilgi birikimi büyük boyutlara ulaştı. Avrupa’da özellikle kimya, fizik, matematik, tıp ve felsefede büyük ilerlemeler oldu. Bu yüzyılda bilim adamları eserlerini Latince yerine kendi millî dilleriyle yazmaya başladılar. Bu yüzyıldaki bilimsel çalışmalar, daha sonraki dönemleri derinden etkiledi. Bu çalışmalar sonucu Avrupa’da bilim, skolastik düşüncenin etkisinden tamamen kurtulmuştur. Bu nedenle XVII. yüzyıla Akıl Çağı adı verilmektedir. Bu dönemde yetişen bilim adamları bir sonraki yüzyılda gerçekleşecek olan Sanayi İnkılabı’na zemin hazırlarken, fikir adamlarının düşünceleri Fransız İhtilali’nin doğmasında etkili oldular. Bu dönemin en önemli bilim adamlarından Bacon(Beykın) ve Descartes (Dekart)bilimde deney ve gözlem metodunu geliştirerek bilimsel çalışmanın yollarını aştılar. Fizikte Toriçelli(Toriçelli) ve Pascal(Paskal); astronomide Newton(Nivton), Galileo(Galile),ve Kepler önemli keşiflerde bulundular. Denis Resim 03.05: Newton’u Araştırma Sırasında Gösteren Temsilî Resim Papin(Döni Papen) buharın bir enerji kaynağı olarak kullanılabileceğini ortaya koydu. Bu buluş daha sonraki yüzyılda Sanayi İnkılabı’nın ortaya çıkışında etkili oldu. 3. KONU: IV. MEHMET DÖNEMİ(1648-1687) IV. Murat’ın ölümünden sonra yerine kardeşi Sultan İbrahim geçti. Sultan İbrahim şehzadeliği sırasında yıllarca ölüm korkusu içinde yaşadığından ruh hâli ve sinirleri bozuktu. Annesi Kösem Sultan bu dönemde de devlet yönetiminde etkili oldu. Saray, devlet adamlarının entrika ve çıkar çatışmalarına sahne oldu. Sultan İbrahim 1648 yılında çıkan bir ayaklanma sonucu tahttan indirildi. Yerine yedi yaşındaki oğlu IV. Mehmet padişah oldu. IV.Mehmet devleti yönetecek yaşa gelinceye kadar ülkeyi annesi Turhan Sultan ve vezirler yönetti. 121 TARİH 3 1. IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHAT ÇALIŞMALARI Tarhuncu Ahmet Paşa IV. Mehmet döneminde devletin mali durumu ciddi biçimde sarsılmıştı. Maaş ödemeleri için para bulunamıyordu. Tarhuncu Ahmet Paşa veziriazamlığa başladığında bomboş bir hazineyle karşılaşmıştı. İlk olarak gereksiz bütün harcamaları önledi. Devletin alacaklarını tahsil etme konusunda çok titiz davrandı. Devletin gelir ve giderlerini karşılaştıran bir rapor hazırlayıp, bütçe açığını kapamaya çaba gösterdi. Modern anlamda ilk kez bütçe çalışmasını yaptı. Tarhuncu Ahmet Paşa’nın çalışmaları, çıkarları zedelenen bazı çevreleri rahatsız etti. Bu çevrelerin entrikaları sonucu idam edildi. Bütçenin denkleştirilmesi görüşmelerine ünlü bilgin Kâtip Çelebi de katıldı. Kâtip Çelebi bu konuda Düsturü’l Amel fi İslahi’l Hâlel adlı eseri yazıp padişaha sundu. Köprülü Mehmet Paşa IV. Mehmet ve annesi Valide Turhan Sultan tarafından sadrazamlığa getirildi. Köprülü Mehmet Paşa, kendisine bu görev teklif edildiğinde, devleti içine düştüğü durumdan kurtaracağını, ancak bunu yapabilmesi için bazı şartlarının olduğunu söyledi. Onun ileri sürdüğü şartlar şunlardı: •Sarayın, devlet işlerine karışmaması, •Devlet memurluklarına yapacağı atama ve görevden almalara kimsenin karışmaması, •Kendisi ile ilgili bir şikâyet olursa, soruşturma yapılmadan karar verilmemesi. Köprülü Mehmet Paşa bu şartlarıyla kendisine uygun bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçlıyordu. Şartları kabul edilen Köprülü Mehmet Paşa önce Çanakkale Boğazı’nı abluka altında tutan Venediklileri buradan uzaklaştırdı, Limni ve Bozcaada’yı onlardan geri aldı. Böylece Girit’i kuşatma altında tutan Osmanlı askerlerine yardım gönderilmesini sağladı. Hâlep Valisi Abaza Hasan Paşa’nın isyanını bastırdı. İstanbul ve taşradaki zorbaları temizledi. Kısa zamanda devlet otoritesini yeniden sağladı. Gereksiz harcamaları keserek, hazineyi sıkıntıdan kurtardı. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Resim 03.06: Fazıl Ahmet Paşa’nın Yaptırdığı Taşmedrese ( Vezirköprü) 122 Köprülü Mehmet Paşa’dan sonra sadrazamlığa oğlu Fazıl Ahmet Paşa getirildi. Fazıl Ahmet Paşa bütçe açığını azaltarak mali durumu daha da güçlendirdi. Orduyu TARİH 3 yeniden düzenledi. Özellikle topçu sınıfına önem verdi. Aynı zamanda bir müderris olan Fazıl Ahmet Paşa topladığı kitaplarla Çemberlitaş’ta kendi adıyla bir kütüphane kurdu. Onun zamanında Girit’in fethi tamamlandı. Avusturya ve Lehistan’a üstünlük sağlandı. XVII. yüzyıl Islahatlarının Genel Özellikleri •XVII. yüzyıl ıslahatlarının temel amaçları devlet otoritesini yeniden kurmak, iç güvenliği sağlamak ve ekonomik bozuklukları gidermektir. •Islahatlar kişilere bağlı kalmış, bir devlet politikası hâline gelememiştir. Islahatçı devlet adamlarının değiştirilmesi veya öldürülmesi ile ıslahatlar sonuçsuz kalmıştır. •Islahatlar yapılırken sorunların nedenleri araştırılmadan çözüm arandığı için köklü ve kalıcı olamamıştır. •Devlet otoritesini sağlamak için baskı ve şiddet yoluna başvurulmuş, bu durum halkın ıslahatları benimsemesine engel olmuştur. •Avrupa’daki gelişmelerden yararlanma yoluna gidilmemiştir. •Islahatlar yeniçeriler, devlet adamları, saray kadınları ve ulemanın engellemeleriyle karşılaşmıştır. 2. IV. MEHMET DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI a. Osmanlı-Venedik İlişkileri Ege Denizi’nin girişinde stratejik bir konuma sahip olan Girit Adası Venediklilerin elindeydi. Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika kıyılarına sahip olan Osmanlı Devleti’nin Akdeniz güvenliği için Girit’i alması gerekiyordu. Osmanlı ticaret gemilerine zarar veren korsanların Girit’i üs olarak kullanmaları ve Venedikliler tarafından korunmaları üzerine 1645 yılında Girit kuşatıldı. Venedikliler kuvvetli bir donanma ile Çanakkale Boğazı önüne gelerek boğazı abluka ettiler. Bu arada Limni ve Bozcaada’yı işgal ettiler. Fransa, papalık, İspanya ve Malta şövalyeleri Venediklilere yardım için Girit’e asker gönderdiler. Veziriazam Köprülü Mehmet Paşa bu ablukayı Resim 03.07: Girit’te Kandiye Kalesi 123 TARİH 3 kaldırmayı başardı. Girit’e gelen Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Kandiye Kalesi’ni alarak Girit’in fethini tamamladı(1669). Böylece 24 yıl süren kuşatma sona ermiş oldu. Kuşatmanın bu kadar uzun sürmesi Osmanlı maliyesini olumsuz etkilediği gibi, Osmanlı donanmasının eski gücünden çok şey kaybettiğini göstermektedir. Girit’in alınması Osmanlıların denizlerdeki son önemli başarısıdır. b. Osmanlı-Avusturya İlişkileri Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 1606 yılında imzalanan Zitvatorok Antlaşması, iki devlet arasında uzun süren bir barış dönemi açtı. Ancak Avusturya’nın Erdel işlerine karışması ve isyancılara destek vermesi üzerine 1662 yılında Avusturya’ya savaş açıldı. Fazıl Ahmet Paşa, Avusturyalıların güçlendirdikleri ve alınmasının imkânsız olduğuna inandıkları Uyvar Kalesi’ni şiddetli bir kuşatmadan sonra fethetti. Kaleyi kurtarmaya gelen Avusturya ordusu yenilgiye uğratıldı. Osmanlı Devleti’nin üst üste kazandığı bu zaferler Avrupa’da büyük etki yaptı. Uyvar’ın alınmasından sonra “Uyvar önünde bir Türk gibi kuvvetli” sözü söylenir oldu. Resim 03.08: Uyvar Kalesi Önündeki Savaşı Gösteren Tablo Avusturya’nın barış isteği üzerine 1664 yılında Vasvar Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre; •Erdel eskiden olduğu gibi Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak, •Bu savaşta Avusturyalılardan alınan Uyvar ve Neograd Kaleleri Osmanlılarda kalacak, •Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecekti. c. Osmanlı-Lehistan İlişkileri Lehistan’ın Osmanlılara tabi Ukrayna Kazaklarına saldırması üzerine IV. Mehmet, Fazıl Ahmet Paşa ile Lehistan seferine çıktı. Osmanlı ordusu Lehistan içlerine 124 TARİH 3 kadar ilerledi. Lehistan kuvvetleri yenilgiye uğratıldı. Bunun üzerine Lehliler barış istediler. 1672 yılında imzalanan Bucaş Antlaşması’na göre; •Lehistan Podolya’yı Osmanlılara bırakacak, •Ukrayna, Osmanlı egemenliğindeki Kazaklarda kalacak, •Lehistan, Osmanlı Devleti’ne yılda 22 bin altın vergi verecekti. Bu sırada kral seçilen Jan Sobyeski antlaşmada yer alan vergiyi vermek istemediğinden savaşlar yeniden başladı. 1676 yılına kadar süren savaşlar sonunda Bucaş Antlaşması vergi maddesi hariç yürürlüğe girdi. E BİLGİ NOTU Bucaş Antlaşması Osmanlı Devleti’nin batıda toprak kazandığı son antlaşmadır. Bundan sonra Osmanlı Devleti yeni topraklar elde edememiş, sadece kaybettiği yerleri zaman zaman geri almıştır. d. Osmanlı-Rusya İlişkileri Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi ve Çehrin Kalesi’ni işgalleri üzerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sefere çıktı. 1678 yılında Çehrin Kalesi alındı. Rus ordusuna ağır kayıplar verdirilmesine rağmen kışın gelmesi üzerine ordu geri döndü. Yeni bir sefer hazırlığı yapılırken Rus çarının elçileri geldi. Yapılan görüşmeler sonunda 1681 yılında Bahçesaray (Çehrin) Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya göre Özi Nehri’nin sağ tarafındaki topraklar Osmanlılar da, Kiev şehri Ruslarda kalacak, Özi(Dinyeper) Nehri, iki devlet arasında sınır olacaktı. Bu Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki ilk antlaşmadır. e. II. Viyana Kuşatması(1683) Avusturya kralı I. Leopold, Orta Macaristan’ın Protestan halkına baskı yapmakta ve onları mezhep değiştirmeye zorlamaktaydı. Bu baskılar karşısında Macarlar Tökeli İmre liderliğinde ayaklanarak Avusturya’ya karşı mücadeleye başladılar. Avusturya ile tek başına mücadele edemeyeceğini bilen Tökeli İmre, Osmanlılardan yardım istedi. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bu yardım isteğini kabul ederek kendisine Orta Macaristan kralı unvanını verdi. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Divanıhümayun’da bazı devlet adamlarının karşı çıkmasına rağmen, IV. Mehmet’i ikna ederek Avusturya’ya savaş açılması kararını çıkarttı. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 200.000 kişilik bir orduyla Viyana’yı kuşattı(1683). Orta Macaristan kralı unvanı verilen Tökeli İmre, Eflak, Boğdan voyvodaları, Erdel Beyi ve Kırım Hanı da kuvvetleriyle Osmanlı ordusuna katılmışlardı. Avusturya kralı I. Leopold, Viyana’dan ayrılarak Viyana’ya oldukça uzak bir ka125 TARİH 3 sabaya çekilmişti. Osmanlı ordusunun Viyana önlerine gelmesi Avrupa’da büyük bir korku ve heyecan meydana getirdi. Avusturya kralı, Avrupa devletlerinden yardım istedi. Papanın teşvikiyle Alman, Fransız ve Lehlilerden oluşan bir Haçlı ordusu hazırlandı. Kuşatma iki aydan beri devam ediyordu. Kuşatmanın uzaması, erzak ve yiyecek sıkıntısına ve askerlerin yorulmasına neden olmuştu. Bu sırada Leh Kralı Jean Sobieski (Jan Sobyeski) komutasındaki 100.000 kişilik Haçlı ordusu, Tuna Köprüsü’nü geçerek Viyana’nın yardımına geldi. Osmanlı askerleri Haçlı ordusu ile Viyana’yı savunan kuvvetlerin saldırısı sonucu ağır bir yenilgiye uğradı ve çekilmek zorunda kaldı. Yenilgiden sorumlu tutulan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edildi. Haçlı ordusunun Tuna Köprüsü’nden geçişini engellemeyen Kırım Hanı da azledildi. Resim 03.09: Viyana Kuşatması f. Kutsal İttifak Türklerin Viyana önünde bozguna uğraması Avrupa’da büyük bir sevinç meydana getirdi. Bu yenilgiden sonra Lehistan Kralı Jan Sobyeski’nin isteği ve papanın teşvikiyle Türkleri Avrupa’dan atmak için Osmanlılara karşı Kutsal İttifak kuruldu. Bu ittifaka Avusturya, Lehistan, Venedik, Malta ve Rusya katıldı. Kurulan bu ittifak dört cepheden saldırıya geçti. Avusturyalılar Macaristan da, Venedikliler Mora ve Dalmaçya kıyılarında ilerlediler. Ruslar Kırım’a, Lehliler Podolya’ya saldırdılar. Bu arada çıkan askerî isyan sonucu IV. Mehmet tahttan indirilerek yerine II. Süleyman getirildi. Köprülü ailesinden Sadrazam Fazıl Mustafa Paşa Avusturyalıları Sırbistan toprakla- 126 TARİH 3 rından çıkardı. Mora’da Venediklilere, Kırım’da Ruslara karşı bazı başarılar elde etti. Fakat onun Avusturyalılarla yapılan Salankamen Savaşı’nda ordunun en ön saflarında savaşırken şehit düşmesi savaşın tekrar Osmanlılar aleyhine gelişmesine yol açtı. 1695 yılında tahta çıkan II. Mustafa kaybedilen yerleri geri almak için ordunun başında Avusturya seferlerine katıldı. İlk iki seferde bazı başarılar elde etti. Ancak üçüncü seferinde Zenta denilen yerde yenilgiye uğradı. Bu sırada Ruslar da Azak Kalesi’ni almışlardı.16 yıl süren savaşlar sonunda Osmanlı Devleti’nin savaşı sürdürecek gücü kalmadı. İngiltere ve Felemenk ( Hollanda) hükûmetlerinin araya girmesiyle Osmanlı Devleti barış istedi. g. Karlofça Antlaşması(1699) Barış görüşmeleri Macaristan’da Karlofça kasabasında yapıldı. Osmanlı Devleti ile Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rus delegeleriyle, barış için aracı olan İngiltere ve Hollanda elçileri arasında yapılan uzun görüşmelerden sonra Karlofça Antlaşması imzalandı(1699). Rusya ile ateşkes anlaşması yapıldı. Karlofça Antlaşması’na göre; •Banat ve Temeşvar Osmanlılarda kalmak üzere tüm Macaristan ve Erdel Avusturya’ya, •Podolya ve Ukrayna Lehistan’a, •Mora Yarımadası ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere verildi. •Karlofça Antlaşması 25 yıl sürecek ve Avusturya’nın garantisi altında olacaktı. Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin batıda ilk kez büyük oranda toprak kaybettiği bir antlaşmadır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin Orta Avrupa’daki egemenliği sona erdi. Avrupa devletleri Osmanlı Devleti’ne karşı, savunmadan saldırıya geçmeye başladılar. Askerlik ve savaş tekniği bakımından Avrupalılardan geri kalındığı anlaşıldı. Türklerin Avrupa’daki ilerleyişi sona erdi ve geri çekiliş başladı. Bu geri çekilme Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya Savaşı’na kadar devam etti. h. İstanbul Antlaşması(1700) Rus delegesi imza yetkisi olmadığı gerekçesiyle Karlofça Antlaşması’nı imzalamamıştı. Ruslarla bir yıl sonra İstanbul Antlaşması yapıldı. İstanbul Antlaşması’na göre; •Azak Kalesi Ruslara bırakılacak, •Ruslar Kudüs’ü serbestçe ziyaret edebilecekler, •Rusya, İstanbul’da elçi bulundurabilecekti. 127 TARİH 3 Bu antlaşmayla Azak ve çevresini ele geçiren Rusya, Karadeniz’e inme politikasında önemli bir adım attı. Harita 03.03: 1699 Karlofça Antlaşması Sonrası Avrupa’da Osmanlı Sınırları 3. XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR, BİLİM, SANAT VE MİMARİ XVII.yüzyılda Avrupa’da bilim, sanat ve teknolojide çok önemli adımlar atılmış, bilimsel buluşlar yapılmıştı. XVII. yüzyılda Osmanlı medreseleri sayı olarak XVI. 128 TARİH 3 yüzyıla göre bir hayli artmıştı. Ancak medreselerde eğitim-öğretim seviyesi önceki yüzyıllardan düşüktü. Matematik, tıp, fizik, felsefe, astronomi gibi müspet bilimlere gereken önem verilmedi. Bu dönemde yetişen değerli bilim adamlarının azlığı, müderrislerin yetersizliği, medreselerin bozulmasına neden oldu. Öyle ki nüfuzlu kimselerin çocuk yaştaki çocuklarına daha doğar doğmaz, aynı unvan verildi. Bu gelişme beşik ulemalığı denen bir terimi ortaya çıkardı. Bilim ve teknoloji alanında ki bu gelişmeye karşın tarih, edebiyat, güzel sanatlar ve mimari alanında önemli eserler ortaya konmuştur. Resim 03.10: Kâtip Çelebi bilgiler verir), Tuhfetü’l Kibar fi Esfari’l Bihar(Osmanlı deniz savaşları anlatılır.) Bu dönemde yetişen bilginler içinde Kâtip Çelebi’nin önemli bir yeri vardır. Tarih, coğrafya ve felsefe alanında çok sayıda eser yazmıştır. Başlıcaları şunlardır: Keşfu’z-Zünun (on bin kadar yazar ve şairi konu edinen bibliyografya kitabı), Cihannüma(coğrafya kitabı), Mizan-ül Hakk(ahlak, müzik ve coğrafya ile ilgili Evliya Çelebi: XVII.yüzyılda yetişen değerli bilginlerden biri de Evliya Çelebi’dir. 30 yıl süren seyahatleri sırasında Osmanlı ülkesini baştan başa gezmiştir. Seyahatname adlı 10 ciltlik eserinde gezdiği, gördüğü memleketlerin tarih, coğrafya ve kültürleri hakkında bilgi verir. Resim 03.11: Evliya Çelebi 129 TARİH 3 E BİLGİ NOTU UNESCO ( Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) 2011 yılını 400. doğum yıldönümü nedeniyle Evliya Çelebi Yılı ilan etmiştir. Avrupa Konseyi ise Evliya Çelebi’yi ‘’ XXI. yüzyılda insanlığa yön veren en önemli 20 kişiden biri ‘’ olarak kabul etmiştir. Naima: Hâlepli Naima Efendi, Osmanlı Devleti’nin ilk resmi tarihçisidir(vakanüvis). 1591-1659 yıllarında Osmanlı siyasi olaylarını eleştirel bir yaklaşımla anlatır. Nef’i: Divan edebiyatının en büyük ustalarından olan Şair Nef’i hicivleri ile ünlüdür. Eserinin adı Siham-ı Kaza’dır. Nef’i ‘den başka Şeyhülislam Yahya Efendi ve Nabi divan edebiyatının önemli isimleridir. Halk edebiyatında ise Aşık Ömer ve Karacaoğlan başta gelir. Itri: Türk musikisine büyük katkılar yapmış önemli bir bestekârdır. 42 adet bestesi vardır. XVII.yüzyılda Osmanlı-Türk klasik mimarisi gelişerek devam etmiştir. Mimar Sinan sonrası dönemde Osmanlı mimarisi, İstanbul’daki Sultan Ahmet Camii gibi muhteşem yapılar inşa etmeye devam etti.Bu bina içinde çok sayıda çini kullanıldığından “Mavi Cami” olarak bilinir. Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa bu eseriyle ustası Sinan’ı geçmek istemiş ancak başaramamıştır. Yalnız, mimaride yaptığı bir yenilikle caminin iç düzenini değiştirmiş, aydınlık ve ferahlık sağlamıştır. Sultan Ahmet Camisi, Süleymaniye ve Selimiye camilerinin abidevi özelliklerine sahip olmamasına karşılık altı minareli tek Osmanlı camisi olmasıyla ünlüdür. Bu yüzyılda yapılan en önemli mimari eserlerden biri de Yeni Cami adıyla bilinen Valide Sultan Camisi’dir. İstanbul’un ticaret merkezi olan Eminönü’nde yer alan bina, valide sultanlar tarafından yaptırılmış olan camiler arasında büyüklüğü ve yeri itibariyle en seçkin olanıdır. Osmanlı tarihinde valide sultanların Resim 03.12: Sultan Ahmet Camisi 130 TARİH 3 en etkilileri Yeni Cami’nin yapımına katkıları olan üç kadındır. Bu eserin inşaatını III. Mehmet’in annesi Safiye Sultan başlatmış (1598), ölümüyle duran inşaatı IV. Murat’ın annesi Kösem Sultan devam ettirmiş, tamamlanması ise IV. Mehmet’in annesi Valide Turhan Sultan sağlamıştır(1663).XVII. yüzyılda sivil mimaride büyük bir gelişme görülür. IV. Murat’ın Topkapı Sarayı’nda yaptırdığı Bağdat Köşkü ve Mustafa Paşa Köşkü Türk sivil mimarisinin en güzel örneklerindendir. Yine bu yüzyılda mimarideki gelişmeye paralel olarak çinicilik, oymacılık, kakmacılık, hat, sedef işçiliği de gelişme göstermiştir. Resim 03.13: Bağdat Köşkü Resim 03.14: Osmanlı çinisi 131 TARİH 3 NELER ÖĞRENDİK ? •XVII. yüzyılda Avrupa ve Asya’nın genel durumunu, •Osmanlı Devleti’nin genel durumunu, ekber ve erşed sistemine geçilmesinin sonuçlarını, •XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin doğuda İran, batıda Avusturya ile olan ilişkilerinin neden ve sonuçlarını, •XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde görülen iç isyanların genel nedenlerini, İstanbul, Celali ve eyalet isyanlarının özelliklerini, Osmanlı Devleti’nin sosyal, siyasal ve ekonomik yapısına etkilerini, •Avrupalıların bilim ve teknik alanında ileri giderken Osmanlıların bu gelişime seyirci kalmasının sonuçlarını, Coğrafi keşiflerin Osmanlılara etkilerini, Avrupa devletlerine yeni tavizler verilmesini, •II. Osman dönemi ıslahatlarını, II. Osman’ın Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak istemesinin neden ve sonuçlarını, IV. Murat döneminde yönetim, ordu ve toplumsal alanda yapılan ıslahatları, Koçi Bey Risalesi’ni, Tarhuncu Ahmet Paşa’nın modern anlamda ilk Osmanlı bütçesini yapmasını, Köprüler dönemi ıslahatlarını, XVII. yüzyıl ıslahatlarının genel özelliklerini, •XVII. yüzyıl Avrupa tarihinin en önemli olaylarından olan Otuz Yıl Savaşlarını ve sonuçlarını, bilim ve teknik alanındaki gelişmeleri ve önemli bilginleri, •IV. Mehmet dönemi siyasi olaylarını, Osmanlı- Avusturya ve Rusya ilişkilerini, II. Viyana kuşatmasını, Osmanlı ordusunun yenilgisi üzerine Avrupa devletlerinin oluşturduğu Kutsal İttifak ile savaşları, Karlofça Antlaşması’nın maddeleri ve önemini, •XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde kültür, bilim, sanat ve mimari alanındaki gelişmeleri, bu yüzyılda yetişen önemli bilgin, düşünür, şair ve yazarları öğrendik. 132 TARİH 3 1. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız. 1.I. Ahmet’in getirdiği ………………………. sistemi sonucunda şehzadelerin………………çıkma usulüne son verildi. 2.1533 İstanbul Antlaşması ile Osmanlı sadrazamına eşit sayılan………………….. arşidükü, 1606 Zitvatorok Antlaşması’yla Osmanlı………………….. eşit sayıldı. 3.İstanbul isyanlarının temel nedeni……………………. otoritenin zayıflamasıdır. 4.…………………….. isyanları XVII. yüzyılda Anadolu’da çıkan isyanlardır. 5.Osmanlı Devleti’nde ıslahat hareketlerine girişen ilk padişah…………………..’dır. Ancak düşündüğü ıslahatları gerçekleştiremeden……………………. tarafından öldürülmüştür. 6.IV. Murat devrinde imzalanan …………………………… Antlaşması bugün de geçerli olan………………………. sınırını büyük ölçüde belirlemiştir. 7.……………………..Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Batı’da toprak kazandığı son antlaşmadır. 8.Osmanlı Devleti’nin……………………. kuşatmasında yenilgiye uğraması üzerine papa, Avrupa devletlerini birlik olmaya çağırdı. Bu çağrıyla bir araya gelen devletlerin kurduğu birliğe…………………. adı verilmiştir. 9.…………………………. Antlaşması sonunda Avrupalılar, Osmanlı Devleti karşısında…………………… saldırıya geçti. Türklerin Avrupa’da ilerleyişi durdu. 10. 1700 yılında imzalanan………………………….. ile Ruslar, Azak Kalesi’ni alarak…………………….. inme politikasında ilk adımı atmış oldular. 11. ………………………………………… Türkiye’nin altı minareli ilk camisidir. 12. Fazıl Ahmet Paşa’nın ………………………… Kalesi’ni fethetmesinden sonra Avrupa’da ‘’…………………… önünde bir Türk gibi güçlü ‘’ sözü atasözü hâline geldi. 13. XVII. yüzyılda Osmanlıların denizlerde kazandığı en önemli başarı Venediklilerden ………………………… alınmasıdır. 14. …………………………. yenilik yapmak istediği için öldürülen ilk Osmanlı padişahıdır. 15. Osmanlı Devleti’nde dirlik sisteminin bozulması……………………………. sayısının azalmasına neden olmuştur. 133 TARİH 3 2. ETKİNLİK BEN KİMİM? 1.Osmanlı Devleti’nin veraset sisteminde değişiklik yaparak padişahlığın Osmanlı soyu içinde en büyük ve aklı başında olana geçmesi uygulamasını getirdim. Ben kimim? 2. On dört yaşında Osmanlı tahtına oturdum. Tahta çıkar çıkmaz, müderris ve kadıların atama yetkilerini şeyhülislamın elinden aldım. İlk kez saray dışından evlenerek sarayı halka açtım. Çıktığım Lehistan Seferi sırasında Yeniçeri Ocağı’nın ne kadar bozulduğunu gördüm. Bu ocağı kaldırmaya karar verdim. Ben kimim? 3. IV. Murat’ın devletin kötüye gidişinin nedenleri ve bu kötü gidişin durdurulması için alınabilecek tedbirlere ilişkin istediği raporlardan birini hazırladım. Kendi adımla anılan bu raporda, devletin Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra yaşadığı sıkıntıları, kurumların nasıl bozulduğunu detaylıca ortaya koydum ve çözüm önerilerimi sundum. Ben kimim? 4. IV. Mehmet zamanında sadrazam oldum. Devletin en önemli sorununun gelir- gider dengesizliği olduğunu düşünüyordum. Bu nedenle çoğunlukla maliye alanında ıslahatlar yaptım. Saray masraflarını, lüks ve israfı kıstım. Hazineye borçlu olanlardan borçlarını tahsil ettim. Modern anlamda ilk kez bütçe çalışması yaptım. Ben kimim? 5. İran üzerine iki sefer yaparak Revan ve Bağdat’ı geri aldım. Bu nedenle Bağdat Fatihi olarak anılırım. Yeniçerileri disiplin altına aldım. İstanbul ve Anadolu’da düzen ve huzuru yeniden sağladım. Yaptığım ıslahatlarla devlet otoritesini güçlendirdim. Ben kimim? 134 TARİH 3 ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI 1. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin ekonomisinin bozulmasının nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi gösterilemez? A. Ticaret yollarının yön değiştirmesi B. Maaşlı asker sayısının artması C. Savaşların uzun sürmesi D.Tımar sisteminin sürdürülmesi 2. XVII. yüzyıl ıslahatçılarından Tarhuncu Ahmet Paşa aşağıdaki alanlardan hangisinde ıslahat yapmıştır? A. Ordu B. Maliye C. Eğitim D. Hukuk 3. Aşağıdakilerden hangisi Celali isyanlarının sonuçlarından biri değildir? A. Tarımsal üretimin düşmesi B. Köyden kente göçün hızlanması C. Egemenlik anlayışının değişmesi D.Vergi gelirlerinin azalması 4. XVII. yüzyıl ıslahatçıları arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A. II. Osman B. IV. Murat C. Sokollu Mehmet Paşa D.Köprülü Mehmet Paşa 5. İran’la yapılan Ferhat Paşa Antlaşması ile Lehistan’la yapılan Bucaş Antlaşması’nın ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A. Doğuda ve batıda en geniş sınırlara ulaşılması B. Aynı yüzyılda yapılması C. Batılı devletlerle yapılması D.Toprak kayıplarına neden olması 6. Aşağıdakilerden hangisi XVII. yüzyılda İran ile yapılan antlaşmalardan biri değildir? A. Serav B. Nasuh Paşa C. Amasya D. Kasrışirin 7. Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nda Katolik ve Protestan prensliklerin mücadelesiyle başlayıp, kısa sürede Avrupa’ya yayılan Otuz Yıl Savaşları (1618 -1648), aşağıdakilerden hangisi ile sona ermiştir? A. Vestfalya Antlaşması B.Ogsburg Antlaşması C. Nant Fermanı D. Milano Fermanı 135 TARİH 3 8. Coğrafi keşifler sonunda ele geçirilen yerlerden Avrupa’ya çok miktarda altın ve gümüş getirilmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’ni aşağıdaki alanlardan hangisinde olumsuz etkilemiştir? A. Teknik B. Ekonomik C. Siyasi D. Askerî 9. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde sık sık taht değişikliği görülmesinin, I . cülus bahşişlerinin bütçeye ek yük getirmesi, II. sınırların genişlemesi, III. barışçıl bir dış politika izlenmesi durumlarından hangilerine neden olduğu söylenebilir? A. Yalnız I B. Yalnız II C.I ve II D. I, II ve III 10.1681 yılında Osmanlı Devleti’nin Rusya ile yaptığı Çehrin Antlaşması’nın önemi aşağıdakilerden hangisidir? A. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan ilk antlaşma olması B. Osmanlı Devleti’nde Ortodoks sorununu ortaya çıkarması C. Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasına neden olması D.Osmanlı Devleti’nin doğuda en geniş sınırlara ulaşması 11.Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyıl başlarında Avusturya ile savaş hâlinde olması ve Celali isyanlarıyla uğraşması aşağıdaki devletlerden hangisinin Osmanlı Devleti’ne saldırmasına fırsat sağlamıştır? A. İran B. Rusya C. Venedik D. Lehistan 12.Yeniçeri Ocağı’ndaki asker sayısı XVI. yüzyıl sonlarında 17.000 iken, XVII. yüzyıl başlarında 37.000’e çıkmıştır. Bu durumun aşağıdakilerden hangisine neden olduğu söylenebilir? A. Sınırların genişlemesine B. Askerî giderlerin artmasına C. Merkezî otoritenin güçlenmesine D.Askerî başarıların artmasına 13.XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde görülen Celali, İstanbul ve eyalet isyanlarının ortak nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A. Tımar sisteminin bozulması B. Savaşların uzun sürmesi C. Merkezî otoritenin zayıflaması D.Dış devletlerin kışkırtmaları 136 TARİH 3 14. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde, I. Celali isyanlarının yaygınlaşması II. tarımsal faaliyetlerin azalması, III. köylerden kentlere göç edilmesi gelişmelerinin oluş sırası aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? A. I, II, III B. I, III, II C. II, I, III D. III, II, I 15. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde, I. Ekber ve Erşed Yasası’nın uygulanması, II. beşik ulemalığının ortaya çıkması, III. kapitülasyonların yaygınlaştırılması gelişmelerinin ekonomi, yönetim ve eğitim alanları ile ilişkisi aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? Ekonomi A. I B. II C. III D. III 16. Yönetim II III II I Eğitim III I I II I. Genç Osman, II. Tarhuncu Ahmet Paşa, III. IV. Mehmet Yukarıdaki XVII. yüzyıl ıslahatçılarından hangileri yapmak istedikleri ıslahatlar nedeniyle öldürülmüşlerdir? A. Yalnız I B. Yalnız II C. Yalnız III D. I ve II 17. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde, I. savaşların uzun sürmesi, II. ganimet gelirlerinin azalması, III. iç isyanların güçlükle bastırılması gelişmelerinden hangilerinin ordunun güç kaybettiğinin göstergesi olduğu söylenebilir? A. Yalnız I B. Yalnız II C . I ve II D. I, II ve III 137